Kayıtlar

Borsalar Yanıyor

Resim
Yakın geçmişe kadar ticaret savaşları döviz kuru aracılığıyla yürütülüyordu. Çin, tam anlamıyla bir dalgalı kur rejimi uygulamadığı için merkez bankası (PboC) Yuan’ı müdahalelerle düşük düzeyde tutabiliyor ve bu yolla ithalatı kısıtlayıp ihracatı artırabiliyordu. Dolar, dalgalı kur rejimine göre piyasada belirlendiği için ABD’nin elinde kuru kullanarak ithalatı kısıtlayıp ihracatı artırma imkânı yoktu. ABD, Çin’in kur yoluyla yürüttüğü ihracat politikasına öteden beri karşı çıkıyor, Dünya Ticaret Örgütüne baskı yaparak Yuan’ı gerçek değerine getirmeye uğraşıyordu. Çin, bu konuda düzeltme yapacağına söz verdiği halde hiçbir zaman ABD’nin istediği ölçüde düzeltme yapmadı. Bu baskılardan sonuç alamayınca ABD, ticaret savaşlarını çok daha sert bir alana taşıyarak gümrük vergilerini artırma yoluna gitti. Bir sonraki aşama muhtemelen ithalata kotalar konulması ve yasaklamalar olacak. Bütün dünya nefesini tutmuş hangi ülkenin nasıl bir ithalat sınırlaması getireceğini anlamaya çalışıyor. Düny...

Herkesin Kaybedeceği Oyun

Satranç ya da tavla gibi iki kişilik oyunlarda bir kazanan varsa mutlaka bir de kaybeden vardır. Poker gibi ikiden çok kişinin oynadığı oyunlarda kazanan sayısı artmaz, kaybeden sayısı artar. Futbol, basketbol, voleybol gibi oyunlarda çok kişi kazanmış gibi görünse de gerçekte bir takım kazanır bir takım kaybeder. Herkesin kaybettiği bir oyun yoktur. Ancak bilgisayara karşı oynanıp da kaybedilen oyunlarda oyuncular kaybeder ve bilgisayar kazanmış olur. Ekonomide, farklı sonuçlar söz konusu olabilir. Örneğin fiyatlarda indirim yapan bir satıcı indirim sonrası çok daha fazla mal satarak her bir maldan daha az ama toplamda daha büyük kazanç elde ederken tüketiciler de zihinlerinde oluşan fiyattan daha ucuza aldıkları için kazançlı çıkabilirler (tüketici rantı.) Böylece herkes kazanmış olur. Ya da fiyatlarını astronomik bir şekilde artıran bir satıcı, sattığı maldan çok kazansa da toplam satışları düşeceği için eskiye göre daha az toplam kazanç elde eder. Bu malları alan tüketiciler de e...

Trump Vergilerinin Finans Piyasalarına Etkisi

Trump’ın “Kurtuluş Günü” (liberation day) olarak ilan ettiği 2 Nisan’da ABD’nin dış ticaret ilişkisinde olduğu ülkelere karşı uygulayacağı standart ve ek gümrük vergisi oranlarını ve bazı mallara hangi ülkeden ithal edilirse edilsin uygulayacağı gümrük vergisi oranlarını ilan etmesinden sonraki 3 işgünü içinde finansal piyasalarda ciddi gerilemeler yaşandı. Standart gümrük vergisi oranı olarak belirlenen yüzde 10 oranındaki vergiler 5 Nisan’da yürürlüğe girdi, bugünden başlayarak uygulamaya yansıyacak. Ülkelere göre farklı oranlar içeren ek gümrük vergileri de Çarşamba günü yürürlüğe giriyor. Özellikle standart oranların üzerinde ek vergi uygulamasıyla karşılaşan ülkeler misilleme uygulayarak ABD’den yapılacak ithalata aynı oranlarda gümrük vergisi koyarak karşılık vereceklerini açıkladılar. Çin, geçen hafta sonunda 10 Nisan gününden itibaren ABD'ye yüzde 34 gümrük vergisi uygulayacağını açıklayarak misillemeyi yaşama geçirdi. Bu karşılıklı hamlelerin, iki dünya savaşı arasında...

Komşuyu Yoksullaştırma Politikası

Ekonomide, kendini kurtarmak için komşuyu yoksullaştırma politikası (İngilizcesi beggar thy neighbour policy), bir ülkenin, ekonomik sorunlarını, diğer ülkelerin ekonomilerini bozacak yollara başvurarak çözmekte kullandığı yaklaşımlara verilen isimdir. İlk kez Adam Smith tarafından Ulusların Zenginliği adlı kitabında merkantilist ekonomi politikasının eleştirisi olarak gündeme getirilmiştir. 15’inci yüzyıl ortalarından 19’uncu yüzyıl ortalarına kadar geçen uzun dönemde bir yandan emperyalist fetihlerle uzak ülkelerden değerli madenleri alıp ülkeye getirmeyi bir yandan da ithalatı kısıtlayıp, ihracatı artırmayı özendiren merkantilist doktrin bütün Avrupa ülkelerinin o dönemde temel politikası olmuştur. Avrupa ülkeleri ithalatı kısıtlayabilmek için gümrük vergileri, kotalar uygulamışlardır. Zamanla bu yaklaşım, ithal ikamesi adı altında aşağı yukarı aynı çerçevede ama daha farklı bir sunum altında uygulanır olmuştur. Sanayi devrimi sonrasında bu görüşler yavaş yavaş değiştiyse de...

Trump’ın Gümrük Vergileri ve Türkiye

Resim
Trump yönetimi, bir süreden beri duyurduğu adımı attı ve ABD’nin dış ticaret ortaklarına karşı uygulayacağı gümrük vergilerini açıkladı. [1]  Buna göre ABD, 5 Nisandan itibaren bütün ülkelere yüzde 10 oranında gümrük vergisini standart olarak uygulayacak. Bazı ülkeler için bu standart oranın üzerine getirilen cezalandırıcı vergi olarak da anılan ek gümrük vergisi 9 Nisan’dan itibaren yürürlüğe girecek. Ülkelere uygulanan bu farklılaştırılmış gümrük vergilerine ek olarak bazı mallara da, ihraç eden ülkeye bakılmaksızın, ek vergiler getiriliyor (örneğin otomobil ithalatında yüzde 25 ek vergi söz konusu.)   Trump, bu yeni gümrük vergilerini yürürlüğe sokarak ABD’nin ticaret açığı verdiği ülkelerle olan negatif dış ticaret dengesini düzeltmeyi, bir başka ifadeyle dış ticaret açığını düşürmeyi hedefliyor. Buna ek olarak yükseltilen bu vergiler sonucunda, başta uzak doğu ülkelerine yatırım yapmış olan Amerikan şirketleri olmak üzere, ABD’ye mal satan üreticilerin, ABD’ye gelmel...

İki Haftanın Bilançosu

En sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, bilançoyu sonra çıkarırım: Piyasalardaki çöküşün, ekonomideki bozulmanın nedeni protestolar, mitingler değil, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıdır. Toplumun önemli bir bölümü ve muhtemelen piyasalarda karar alıcı konumunda olan çok sayıda kişi ve kurum bu durumu bir yargı kararı olarak değil siyasal bir müdahale olarak algıladı. O gün henüz hiçbir protesto, miting falan yokken dolar kuru 41,5'e çıktı, borsa hızla düştü, devre kesiciler çalıştı, TCMB milyarlarca dolar satarak piyasaya müdahale etti, kamu kurumları milyarlarca liralık hisse satın alarak borsadaki çöküşü durdurmaya çalıştı. Bunlar olurken ortada ne protesto ne de miting vardı. Tıpkı faiz ve enflasyon meselesinde olduğu gibi neden - sonuç ilişkisini birbirine karıştırarak insanların kafası karıştırılıyor. Bugün içinde olduğumuz durumun nedeni protestolar değil, İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıdır. 17 Mart Pazartesi günüyle başlayan haftaya girdiğimizde finansal piyasalar...

Sıkıntılı Bir Döneme Başlarken

Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edildikten hemen sonra gözaltına alınarak soruşturma başlatılması ve ardından tutuklanması birkaç gün içinde oldu. Beklenen gelişmelerdi bunlar çünkü siyasal iktidar bunların olacağını haftalar öncesinden çeşitli kanallarla duyurmuş, kamuoyunun nabzını ölçmüştü. Ne var ki nabız ölçüleri her zaman doğru sonuçlar vermeyebilir. Kamuoyunun bu kararlara tepkisi siyasal iktidarın beklediğinin çok üzerinde oldu. Şimdi gelelim ekonomide hasar tespitine. Siyasal iktidar bu yaşadığımız haftada attığı adımlarla ekonomide inanılması güç riskler yarattı: BIST TÜM Endeksinin değeri 1,9 trilyon lira düştü. Piyasa değer i en fazla düşen şirketler sıralamasında bankalar önde geliyor. Piyasadan yabancı çıkışları oldu, yerli yatırımcılarda da dövize geçişler hızlandı. Gösterge Faizinin oranı yüzde 37,09’dan yüzde 44,60’a yükseldi, dolayısıyla Hazinenin borçlanma maliyeti 7,51 puan arttı. Türkiye’nin risk primi (CDS primi) 250 baz puandan 383 baz puana yükseldi. Bu a...

Bir Okur Mektubu ve Yanıtım

Okurlarımdan birçok e-posta alıyorum. Bu aldığım e-posta beni çok etkiledi. Henüz 28 yaşında gencecik bir insan yaşama umudunu yitirmenin eşiğinde yazmış bunları bana. Bunları okuyunca kendisine bir yanıt yazdım ve bunları sizinle de paylaşmak istedim. Çünkü aynı durumda olan pek çok genç insanın olduğunu biliyorum. Adını paylaşmayacağım için Okur diyelim. Okurun yazdıkları “Sevgili Mahfi Hocam, İçimi size dökmek istedim çünkü bilmiyorsunuz ama hayatımı siz dönüştürdünüz. Türkiye'nin eğitim ve sosyal imkânları yönüyle en geri kalmış şehirlerinden birinde büyümek zorunda kalmış, şu an 28 yaşında olan bir gencim. Size daha önce üniversite yıllarımda da birçok kez mail attım, danıştım, yazılarınızı ve kitaplarınızı okudum, hala okumaya devam ediyorum. Dediğim gibi, bilmiyorsunuz ama siz benim hayatımı dönüştürdünüz, rehberim oldunuz, A planım oldunuz, B planım oldunuz. Sizin sayenizde bir iktisat öğrencisi olan ben çoğu adımımı doğru atmaya çalıştım.  Mücadele ettim, k...

Milei'nin Arjantin'i

Dünyanın en ilginç ekonomilerden birisi olan Arjantin 20’nci yüzyılın ilk çeyreğinde beş sanayileşmiş ülkeden birisi konumundayken popülizme esir düşmüş ve sonraki yüz yıl süresince dünyanın en sorunlu ülkelerinden birisi haline gelmişti. Brezilya, Arjantin kadar olmasa da benzer sorunlar yaşıyordu. Her ikisi de çok yüksek borçluluk oranlarına sahipti, enflasyonları yüksekti ve bütçe açıklarıyla boğuşuyorlardı. IMF ve ABD başta olmak üzere gelişmiş ülkelerin çoğu bu iki ülkenin ve diğer Latin Amerika ülkelerinin ekonomik sorunlarını çözmek üzere planlar hazırlıyor, uygulamaya sokuyor ama pek de sonuç alamıyordu. 20’nci yüzyılın ikinci yarısı Latin Amerika ülkelerinin ekonomik sorunlarıyla uğraşılarak geçirildi desek yeridir. IMF’nin kaynaklarını en fazla kullanmış ülkelerin başında Arjantin geliyor. Ne var ki çok sayıda IMF programı uygulamasına karşılık sonunda yine popülizme saptığı için bulunduğu çukurdan bir türlü çıkamadı. Brezilya 21’inci yüzyılın ikinci çeyreğine doğru ilginç ...

Fenerbahçe ve Bir Yönetim Dersi

Fenerbahçe kadın voleybol takımı bu yılki kadrosuyla Avrupa’nın birinci ya da ikinci güçlü takımıydı (birincilik Fenerbahçe ile Conegliano arasında değişebilir.) Vakıfbank baş antrenörü Giovanni Guidetti’nin “golden trio” (altın üçlü) adını taktığı ve “bırakın üçünün aynı takımda olmasını birinin bile olması büyük avantaj” dediği Melisa Vargas, Arina Fedorovtseva ve Ana Cristina de Souza gerçek bir altın üçlü. Bunlara Türk milli takımı liberosu Gizem Örge, Türk milli takımının orta oyuncuları Eda Erdem Dündar ve Aslı Kalaç eşlik ediyor. Pasör mevkiinde de Sırp milli takımının pasörü Bojana Drca yer alıyor. Takımın yedek kulübesi herhangi bir ligde asıl takımda sürekli oynayacak oyunculardan oluşuyor: Polonya milli takımının pasör çaprazı Magdalena Stysak, Bulgar smaçör Elitsa Vasileva, Bulgar orta oyuncu Hristina Vuçkova, Türk milli takımının smaçörü Meliha Diken, orta oyuncu Dicle Nur Babat, libero Özlem Güven, Türk genç milli takım oyuncuları Arelya Karasoy, Liza Safranova ve diğerle...