21'inci Yüzyıl Menüsünde Neler Var?

21’inci yüzyıl öncekilerden değişik bir yüzyıl olacak. İlk çeyrek yüzyıllık bölüm bunu bize net bir biçimde gösterdi. Bazı özellikler önceki yüzyıldan devren gelse de bazıları yeni, bazıları da güncellenmiş olarak kaşımıza çıkıyor.

Gerçek Ötesinin Kullanılması[[i]]:

Bir gerçek var bir de gerçek ötesi. Gerçek ötesi, bir gerçeğin saptırılarak ya da tamamen farklı biçimde sunulması ve insanların bu sunuma inandırılması eylemi olarak tanımlanabilir. Ortaya atılan yalan bilgilerin insanlarca kabul edilmesi, bu yalanları ortaya atanlara, insanları bu yalanlarla manipüle etme fırsatı veriyor. Bu eylem 20’nci yüzyılda Hitler, Mussolini, Stalin ve diğer diktatörlerce bolca kullanıldı. 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde gerçek ötesi kullanılmaya ve insanları etkilemeye devam ediyor.

Piyasa Aldırmazlığı[[ii]]:

Piyasa aldırmazlığı benim tarafımdan ortaya atılmış bir kavram. İnsanların sosyal ve siyasal düşünceleri ve yaklaşımlarıyla finansal yatırımları arasında sıkışıp kalması ve sonunda tercihlerini finansal yatırımlarından yana kullanarak yaşadıkları ortamın iyileşmesine engel olmalarını anlatan sosyo-ekonomik bir kavram. İnsanlar, finansal yatırımları zarar görmesin diye aslında hiç tasvip etmedikleri siyasal düzene rıza gösterebiliyorlar. Bu eğilim piyasaların dalgalanmasını önlüyor ya da sınırlıyor ama sosyal ve siyasal yaşamın giderek bozulmasına yol açıyor. 21’inci yüzyıla damga vuran olgulardan birisinin bu olduğunu düşünüyorum.

Dış Güçler Bahanesi:

Ortaya çıkan kötü sonuçları başkalarının tavrına ve davranışlarına bağlama eğilimine dış güçler bahanesi diyebiliriz. Bu eğilim, okul sıralarında başlar ve kendisinde kusur aramamaya alıştırılmış kişiler için yaşam boyu sürer. Derslerinde zayıf olan öğrencilerin bir bölümü bu durumun sorumluluğunu hocada, ana babasının ilgisizliğinde ya da kendisi dışındaki başka bir nedende aradığında ortaya çıkan bahaneler sonraki yaşamda farklı şekillerde sürüp gider. Kişilerin kendilerinde kusur aramayıp sürekli başkalarını suçlamaları kendi yaşamları çerçevesinde kaldığı sürece toplum için önemli bir sorun oluşturmaz. Ne var ki bu şekilde yetişmiş kişilerin devlet, belediye, şirket yönetimlerine gelmeleri ve bu bahaneleri oralara taşımaları halinde toplumsal sıkıntılar, kayıplar ortaya çıkmaya başlar. Yanlış yönetilmiş bir ekonomi politikasının enflasyonu hızla yükseltmesi veya büyüme hızını düşürmesi ya da işsizliği artırması halinde bu yönetimden sorumlu olanların kabahati dış güçlere atması, bu sorunların çözülemeyeceği bir aşamaya gidişe yol açar.

Bu olgu da aslında eski bir olgudur, 20’nci yüzyılda özellikle gelişme yolundaki ülkelerde birçok örneği görülmüştür. 21’inci yüzyıl, bu olgunun yavaş yavaş gelişmiş ülkelere taşındığını gösteriyor.

Kural Dışılık[[iii]]:

Kurallar konusunda üç durum söz konusu: (1) Kurallar vardır ve yeterlidir ve insanlar kurallara uyarlar. İstisna olan kurallara uyulmaması haldir. (2) Kurallar yetersizdir, o nedenle bütün davranışları kapsamaz, bu da toplumda huzursuzluğa yola açar. (3) Kurallar vardır ama toplumda kurallara uymama eğilimi söz konusudur.

21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde asıl olarak görülen sorun üçüncüsü: Giderek daha çok sayıda insan mevcut kurallara uymamaya yöneliyor. Bu eğilime kural dışılık diyorum. Bunun da çeşitli nedenleri var: (1) Kurallar anlamsız olabilir ve insanlar bu anlamsızlıklara tepki olarak kurallara uymuyor olabilirler. (2) Kuralları koyanların ya da uygulayanların kurallara uymaması insanları da kurallara uymamaya itebilir. (3) Bunların dışında özel nedenler olabilir.

Bu dönemde ağırlıklı olarak ikinci grupta yer alan davranışlar önemli oluyor. Yani kuralları koyan siyasetçilerin ve kuralları uygulamakla yükümlü olan görevlilerin bu kurallara uymamaları ya da kendi lehlerine ayrıcalıklar yaratmaları hali. En tipik örneği belli bazı unvanları taşıyanlara emniyet şeridini kullanma ayrıcalığı tanınması durumudur. Ambulans, polis ve itfaiye dışında tanınacak her geçiş üstünlüğü insanların trafik kurallarına uymaması için davetiye çıkarmak olmaktadır.  

Fanatiklik:

Fanatizm; bir düşünceye, bir dine, bir spor kulübüne, bir siyasal görüşe, bir siyasal görüşün başındaki lidere veya benzer olgu ya da kişilere saplantılı bir şekilde inanmak, bağlanmak demek. Fanatikliği taraftarlıktan ayıran şey eleştiriye, farklı görüşlere kapalı olmaktır. Bir siyasal partiye veya lidere fanatiklik ölçüsünde bağlı olan kişi, o parti ya da liderin yaptığı yanlışları görmez ya da görmezden gelir.   

Bu, yeni bir olgu değil. 20’nci yüzyılda bunun pek çok örneğini siyasetten futbola kadar her alanda yaşadık, gördük. Taraftarı olduğu kişiyi, kulübü, düşünceyi eleştirenlere saldıracak, onları tehdit edecek hatta öldürecek kadar fanatik olan pek çok kişinin yaptıklarına tanık olduk. 21’inci yüzyılda bunların devam edeceğini ilk çeyreklik bölümde yaşayarak gördük. Oysa bu kadar birikim bu kadar eğitim faaliyeti sonrasında artık bu yüzyılda insanların meselelere daha objektif bakacakları bekleniyordu. Böyle olmayacağı anlaşılıyor. Özellikle çeşitli partilerin, kulüplerin parayla beslediği trollere bakınca 21’inci yüzyılda öncekilerden farklı olarak işin artık amatörlükten profesyonelliğe evrildiği görülüyor.

Özgürlüğün Sonu[[iv]]:

İnsanlar artık eskisine göre çok daha yaygın ve üst düzey bir gözetim altında bulunuyor. Bu gözetim yaygınlığı, teknolojinin geldiği aşama sonucunda ortaya çıktı. Cep telefonunuzda herhangi bir malın fiyatını araştırdıktan saniyeler sonra açtığınız her farklı sayfada karşınıza o aradığınız ürünle ilgili reklamlar çıkıyor. Bilgi teknolojisinin yaşamınıza karışımı bu kadarla kalmıyor: Gittiğiniz yerler, yemek yediğiniz lokantalar hepsi izleniyor.

20’nci yüzyılda insanların davranışlarını izlemek yine insanlar eliyle yapılıyordu ve bu sınırlıydı. Oysa 21’inci yüzyılda bu görev bilgi teknolojisi eliyle çok daha kolay ve yaygın olarak yapılıyor. Şimdi elimizdeki cep telefonları adeta bizi ihbar eden makineler gibi çalışıyor. George Orwel’in 1984 romanında yazdığı bilim kurgunun çok ötesine geçmiş durumdayız. 

Sansür ve Oto sansür[[v]]

Sansür, düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Bir toplumun ileri gidebilmesi özgür düşünce sahibi insanları yetiştirmesine ve bu insanların düşüncelerini özgürce açıklamasına bağlıdır. Düşünceleri baskılanmış bir toplum hiçbir alanda ileri gidemez.

Geçmişten gelen uygulamalar arasında yer alan sansür günümüzde hükümetlerin uygulamalarıyla sınırlı kalmıyor. Çeşitli kurumların yöneticileri, çalışanları düşüncelerini açıklamak konusunda baskı altına alabiliyor. Bu tür baskılar da ikiye ayrılıyor: (1) Yöneticilerin, siyasal iktidarın isteği doğrultusunda sansür uygulaması. (2) Siyasal iktidardan gelen böyle bir istek olmasa da olabileceği endişesiyle sansür uygulaması. Her ikisi de ifade özgürlüğünü engellemesi açısından siyasal iktidarın doğrudan sansür uygulamasından farksız görünüyor. Hatta otosansürün, dolaysız sansürden çok daha kötü olduğunu söylersek yanlış olmaz: Görünürde bir yasaklama olmadığından düşüncesini ifade edemeyen vicdan azabı çeker. 21’inci yüzyıl bu tür baskıları arttığını gösteren örneklerle başladı.  

Sosyal Medya Fenomenliği ve Influencerlik:

Sosyal medyanın gelişmesiyle birlikte 21’inci yüzyılda ortaya çıkan bu iki durum neredeyse meslek haline gelmiş iki hastalık gibi duruyor. Eskiden hiçbir şekilde bir yerde görünmesi veya adının geçmesi mümkün olmayan kişiler, bu dönemde sosyal medya fenomeni ya da influencer adı altında ortaya çıkıyor ve özellikle gençler arasında ciddi etki yaratabiliyor. Bu etkiler eğer beğeni, izleme, yorumlama aşamalarında kalsa pek de toplumsal yapıyı ilgilendirecek konular olmayabilirdi. Ne var ki genç insanlar bu fenomen ve influencerların kazandığı paralara bakarak kendilerine de bu işleri meslek olarak seçmeye yöneliyorlar.

Bu yeni yönelimin en ciddi etkisi giderek daha az insanın bilime, araştırmaya yönelmesi olarak çıkıyor karşımıza. Bu tür boş işlerle uğraşanların gerçek dışılıktan, fanatiklikten, dış güçler bahanesinden etkilenmesi de çok daha kolay oluyor.

 



[[i]] Gerçek ötesi kavramı için ayrıntılı yazım:

https://www.mahfiegilmez.com/2025/01/gercek-otesi.html

[[ii]] Piyasa aldırmazlığı kavramı hakkında daha geniş bilgi sahibi olmak isteyenler bu yazıma bakabilirler:

https://www.mahfiegilmez.com/2017/12/piyasa-aldrmazlg.html

[[iii]] Bu konudaki ayrıntılı yazım:

https://www.mahfiegilmez.com/2025/02/kural-dslk-cag.html

[[iv]] Bu alt başlıktaki görüşler için Yuval Noah Harari’nin Neksus adlı kitabındaki düşüncelerden esinlendim.

[[v]] Bu alt başlıkla ilgili daha ayrıntılı bilgi arayanlar şu yazıma bakabilir: https://www.mahfiegilmez.com/2025/01/silivri-soguktur.html


Yorumlar

  1. Hocam 20 yy hastalıklarının farklı isimler altında devam ettiği görülüyor,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, bilişim teknolojisi geliştikçe menüye eklenmeler oluyor.

      Sil
  2. Hocam Piyasa Aldırmazlığı konformist tezahür değilmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, onun özel bir hali.

      Sil
    2. Peki diyalektik materyalizm bizi bu konformist tezahürden kurtarabilir mi?

      Sil
    3. Sistem devamlılığını konformizme borçlu.

      Sil
  3. Hocam adblocker kullanmanızı tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  4. HOCAM menüye birde kendimize ait olmayan parayı, futürsuzca harcamayıda ekleseydik tam OLURDU.

    YanıtlaSil
  5. MAHFİ HOCAM VERGİ ADALETSİZLİĞİ İLE İLGİLİ BİR YAZI YAZARMISINIZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aslında bir kitabında dolaylı vergiler ve doğrudan vergileri anlattığı bölüm vardı.. Fakat kitabın adını hatılayamıyorum, Ekonominin Temelleri olabilir. O kısmı okursanıd vergi adaletsizliğiyle ilgili bir fikir edinebilirsiniz. Esenlikler.

      Sil
    2. Bu dediğinize birkaç kitabımda değindim. Hatırladığınız doğru Ekonominin Temellerinde bu var. Ayrıca Kamu Maliyesi kitabımda ve Kolay Ekonomide de buna değindim. Ama belki daha ayrıntılı ve verilere dayalı bir analiz yazısı yazmakta yarar olabilir.

      Sil
  6. yazılarınızda bu kadar naif olmayı nasıl başarabiliyorsunuz HOCAM.

    YanıtlaSil
  7. SAYIN HOCAM 2023 YAZILARINIZDA, ÖNÜMÜZDE YILLAR BELİRSİZLİK YILLARI OLACAK DİYE ÖNGÖRMÜŞTÜNÜZ.DEDIKLERİNİZ DOĞRU ÇIKIYOR.BAŞKA ÖNGÖRÜNÜZLERİNİZDE VARMI HOCAM.

    YanıtlaSil
  8. Siyasal EKONOMİ diye bir kavram varmı mahfi hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alfred Marshall'dan önce Ekonominin ası siyasal ekonomiydi (political economy.) Marshall işin içine matematiği katınca daha bilimsel olduğuna inandığı için bilim dalının adını ekonomi (economics) olarak değiştirdi ve kitabına bu adı koydu. Bugün daha çok sol eğilimli iktisatçılar eski gelenekten ayrılmayarak siyasal ekonomi diyorlar. Aslında ekonomi, siyasetten çok fazla soyutlanabilecek bir bilim dalı değil.

      Sil
  9. yıllar önce öküz ve at arabası koşan bir hintliyi resmetmıştiniz.ekonomi YİNE bu yöntemlemi ilerliyor HOCAM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazının adını tekrar verir misiniz? Okumak isterim.

      Sil
  10. hazine müşteşarlığının size kattiğı en önemli Artısı ne oldu hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Hazine Müsteşarlığında yalnızca 4,5 ay kaldım ve hükümetin yapısal reformları yapmayacağına kanaat getirince istifa edip memuriyetten ayrıldım. Bana en önemli artısı siyasetten uzak durmak gerektiğini öğretmesi oldu diyebilirim.

      Sil
    2. Sorunu çözebilecek insanlar,sorunlular yüzünden sistem dışına çıktıkça, çıkarıldıkça gidişat daha kötü bir hâl almaya başlıyor.Süte düşen bir kara boya gibi herşeyi bozuyorlar.
      Siyasette de böyle ,yetkin ve düzgün insanlar,menfaatperestlerin olduğu yerden hızlıca uzaklaşıyor ve sistem tam da iyiyi değil kötüyü besliyor.

      Sil
  11. ÇOKTAN AZ, AZDAN ÇOK VERGİ ALMAK SADECE BİZİM EKONOMİMİZDEMİ VAR HOCAM.

    YanıtlaSil
  12. özel olmazsa, geçmişte yaptığınız en büyük hatayı bizimle paylaşırmısınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birçok hata var bunları Başarıya Övgü kitabımda anlattım.

      Sil
    2. Başarısızlığa Övgü olmasın hocam :)

      Sil
  13. mahfi hocam iyi bir akademisyen olarak, üniversite öğrencilerinin yıllar içindeki değişimi ile ilgili bir kaç cümle alabilirmiyiz.

    YanıtlaSil
  14. Kronikleşen otosansür peki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sadece otosansür değil ama sansür de var. Bunu da eklemek lazım.

      Sil
    2. Tüsiad başkanı sansürsüz konuştu, gördünüz mü hocam?

      Sil
    3. Demek ki bıçak kemiğe dayandı.

      Sil
    4. Tüsiad ın özeleştri yapması lazım.

      Sil
    5. Herkesin özeleştiri yapması lazım en başta da hükümetin.

      Sil
    6. Tüsiad dan gene malumun ilamı,fazlasıda beklenmez zaten.

      Sil
  15. Sizi okumak ve her şeyden önce sisin gibi birinin varlığını bilmek gerçekten çok kıymetli. Değer denen kavram her alanda yozlaştı ve yozlaşıyor. İyi ki varsınız Mahfi bey.

    YanıtlaSil
  16. İnternet ilk çıktığı yıllarda herkeste bir optimizm hakimdi. Tek tuşla dünyanın tüm bilgilerine erişecektik. Ama gelinen noktada internet (sosyal medyayla birlikte) bir bilgi çöplüğüne dönüştü. Doğru, katıksız, saf bilgiye ulaşmak gitgide daha da zorlaşıyor. Üstelik sosyal medya sayesinde geçmişten çok daha büyük yankı odaları oluştu. Duymak,görmek istediklerinizi takip ediyor, aykırı görüşleri blokluyorsunuz. Ya da sizin bloklamanıza gerek kalmadan algoritma sizin eğilimlerinize göre bir akış getiriyor önünüze.
    Böylece her yankı odasının kendine göre bir gerçekliği oluşuyor. O gerçekliğin dışına çıkabilecek bir sistem bence sadece Türkiye'de değil Dünya'da da mevcut değil şu anda.
    Son paragrafınızda belirttiğiniz gibi, daha az insan araştırmaya, yeni şeyler keşfetmeye, öğrenmeye yöneliyor. Bence 16. yüzyılı'ın yeni dünyalar keşfeden maceracı denizcilerinden, 18.ve 19. yüzyılın bilimsel atılımını gerçekleştiren icatçı nesillerinden bile fersah fersah gerideyiz.

    YanıtlaSil
  17. Herkesin her şeyi bilmesi ya da herbokologluk , bu listeye eklenebilir mi?

    YanıtlaSil
  18. Yaş Tam 65 oldu.13 Şubat 2025 15:15

    Çok şanslı bir jenerasyonmuşuz hocam. Darbeleri, devrimleri ve ekonomideki her olayı nerdeyse gördük. Şu Ege'deki yanardağ patlar ve de büyük bir göktaşı düşerse, her türlü doğa olayını da görmüş olacağız.

    YanıtlaSil
  19. Hocam beyhudemi geçti yıllar?

    YanıtlaSil
  20. Mahfi bey, yazılarınızı bir süredir takip ediyorum söylemlerinizi yorumladığımda dünyanın içinde bulunduğumuz yüzyılda büyük değişimler yaşadığı gerçeğinin farkındalığını yaratmaya çalışıyor gibisiniz sizce bu değişimler okunarak yeni ve zamana uygun bir ekonomi politikası yazılmalımıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bunu Yeni Ekonomi kitabımla denedim.

      Sil
    2. Mahfi bey bu konu ve türkiye ekonomisinin yaşadığı sorunları, nedenlerini ve çözüm önerilerini kapsayan bir konferans vermeyi düşünüyormusunuz.

      Sil
    3. Şimdilik düşünmüyorum.

      Sil
  21. Hocam yabancıdan tüm zamanların en büyük tahvil satışı ne anlama geliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman zaman böyle kâr realizasyonları olur. Denek ki yabancılar USD/TL kurunun yukarı gideceğini (TL'nin değer kaybedeceğini) düşünüyor ve kâr realizasyonu yapıyorlar.

      Sil
    2. https://tr.investing.com/indices/germany-30 DAX da rally var yabancılar geçen haftada borsada satış yapdılar nedeni dax olabilir.

      Sil
  22. PIRLANTADAN ALINMAYAN VERGİ, KİTAPTAN ALINIYOR.ÇÜNKÜ PIRLANTA ALANDAN DEĞİL, KİTAP OKUYANDAN KORKULUYOR......

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İncik boncukla oyalansın diye insanlar..

      Sil
  23. Daha bunlar iyi günlerimiz , yapay zeka geliştikçe neler göreceğiz neler.. Yazınız için sağolunuz.

    YanıtlaSil
  24. ''kusur armamaya '' hocam yazım yanlışı.Dış Güçler Bahanesi bölümü 2. cümle.

    YanıtlaSil
  25. Okumaya başladığımdan beri bize doğru diye anlatılan bilgilerin hepsi değişti. Ben ilkokula giderken okumaya başladığımda atom maddenin en küçük yapı taşı diye tarif ediliyordu. Orta okulda maddenin parçalarını öğrendik. Şimdi de bir şeylerden bahsediliyor ancak tam olarak konunun nereye varacağı büyük bir muamma. Daha dün bu evrende çalışan Quantum bilgisayarların, diğer olası evrenlerde de çalışabilecek olmasından ötürü çok daha hızlı sonuçlar alındığı ile ilgili açıklamalar yapıldı. Bu da aslında birden çok paralel evrende birden çok kurallar zinciri olduğunun kapısını aralıyor. Daha düne kadar evrendeki en üstün akıl yürütme kapasitesi insandaydı, bu gün homo sapien sapien ikinci sıraya geriledi. Bir tek gönül sığınağımız olarak kaldı. Geri kalan her şey koskocaman bir hiçten ibaret.

    YanıtlaSil
  26. > Düşünceleri baskılanmış bir toplum hiçbir alanda ileri gidemez.

    Degerli hocam, Cin bu dusunceye istisna midir? Kaideyi bozmaz mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin ileri gitmiş bir ülke değil. Biz ileri ülke denince ekonomisi güçlü ülkeleri anlıyoruz. Bu, ilerilik için koşullardan sadece birisi. Bunun hukuku var, demokrasisi var, insan hakları var. Buralarda ileri gitmeyen bir toplum istediği kadar güçlü olsun ileri ülke olamaz. Olay zenginlikte olsaydı Kuveyt, Katar, S. Arabistan ileri ülke olurdu.

      Sil
  27. Hepsinin altina imzami atiyorum , bu saptamalar sonrası hocam umutlu olmak icin tek olasilik kaliyor , tarihsel olarak baktığımda degısımler 10-15 yillik donemlerde globallesme ve mıllıyetcılık arasında salınıyor.Umut ederım aşırı mıllıyetçilik doruk noktasındadır ve globallesmeye doğru evrılır. Yoksa yandı gülüm keten helva Saygılarımla

    YanıtlaSil
  28. Üstünlerin hukukunun savaşla değil de modern kölelik gibi nazikçe (halkça benimsenerek / karşı çıkılmayarak) uygulanmasını da menüye ekleyebiliriz.
    Anti demokatik tüm uygulamalar da aslında modern kölelik gibi nazikçe ezme ve ezilmekten ibaret.
    Menünün sonunda tatlı yok; yediklerimizin bedelini ödedikten sonra üstüne bir bardak su içmek var.

    YanıtlaSil
  29. Hocam,

    Spesifik olarak, biz işsiz gençlere tavsiyeler niteliğinde bir yazı yazar mısınız lütfen?

    Çevremizdeki herkes bize "Siz iş beğenmiyorsunuz!" diyerek, bizi otomatikman hakir görüyorlar!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bu konuda tavsiyelerimi Başarısızlığa Övgü kitabımda yazmıştım ama ayrıca bir yazı daha düşüneceğim.

      Sil
  30. Erdoğan Akgül13 Şubat 2025 21:41

    merhabalar hocam size Türkiye ekonomisi hakkında bir soru sormak istiyorum, hocam 21 şubat 2001 krizinde ülkedeki sermayenin büyük oranda ülkeyi terk etme sebebi nedir ? bununla ilgili komplo teorileri vesaire var. Imfnin, amerikanın bunu bilerek yaptığını, Türkiyeye kemal dervişi gönderip gerçekleştirmek istediklerini onun kanalıyla gerçekleştirmek istedikleri vesaire. Bu konuda beni aydınlatırsanız çok çok sevinirim, çünkü kpss kaymakamlık gibi sınavlarda bu tarz sorular çıkıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsanız ülkeyi terk eden yabancı sermaye ve borç cerenlerdi (sıcak para.) Bizim büyük sermaye ülkeyi terk etmedi.
      Ama ben 2001 krizine giden altyapıyı düzeltmemekte ısrar eden hükümete karşı IMF'nin krizin oluşmasına katkıda bulunduğu kanısındayım. Böyle bir yazım da var. IMF; verdiği tavsiyelere uyulmaması nedeniyle Türkiye'de sorunun krizsiz çözülemeyeceğini daha doğrusu Türk siyasetçisinin, kriz yaşamadan sorunları çözmek için fedakarlık yapmayacağını kabul ettiği için krizin çıkmasına destek oldu. Benim düşüncem bu yöndedir.

      Sil
    2. Erdoğan Akgül14 Şubat 2025 14:41

      Hocam Türkiye ekonomisi kitabınız kaymakamlık kpss gibi sınavlar için uygun mudur? kaymakamlıkta tarihçeden soruyorlar. 24 ocak 1980 kararları, 5 nisan 1994 kararları, sümerbank ne zaman kuruldu vesaire. Aslında bunlar benim aldığım kitaplarda yazıyor ancak o dönemin toplum yapısını zihin yapısını öğrenmek istiyorum. kitaplarda daha çok hap bilgiler mevcut. yakup kepenek hocanın kitabını öneriyorlar ancak ben sizin yazım dilinizi beğeniyorum, daha akıcı daha anlaşılır bulduğum için eğer ki kitabınızda tarihsel çerçeve varsa alacağım hocam.

      Sil
  31. hocam ayda 1tam altından az kazanan fakir ama umutlu, kimseye eyvallahı olmayan sade bir vatandaş olarak sizin kişisel görüşlerinizi merak ediyorum..lafı eveleyip gevelemiycem,direkt 3sorum var size:
    1-Atamızın gençliğe hitabesindeki tüm şartlar 2025 Türkiyesinde sizce oluştu mu?millet fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş durumda,ona şüphe yok da ben size diğerlerini soruyorum işte atamızın bahsettiği..gaflet,dalalet,şahsi menfaat ve hatta hıyanet olayı gerçekleşti diyebilir miyiz yani..iktidar sahipleri tarafından sizce..hepimiz askerleriyiz sonuçta.soru net.
    2-Cehape birkaç yıl sonra seçimle iktidar olursa sizce parlamenter demokrasiye geri dönülür mü yoksa mevcut başkanlıkla mesela İmamoğlu veya aynı cenahtan başka biri 10-15yıl gibi uzun bir süre sonunda 2.Erdoğan haline mi gelmeye başlar?yani Türkiye'de iktidarın halktan kopma ve yaşadığı güç zehirlenmesini sistem mi,milet mi yoksa etrafındaki kişiler mi yaratıyor sizce?
    3-İkinci soruyla ilgili:mevcut iktidar değişirse sizce iha&siha&kaan gibi savunma sanayi projeleri unutulup zamanla rafa mı kalkar?yani tekrar tamamen amerikanın güdümüne mi gireriz ukrayna ve yunanistan gibi..ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birinci sorunuzun yanıtını vermek zor. Nereden ve nasıl bakıldığına bağlı olarak değişir yanıtı. Ama iyi durumda olmadığımız kesin. CHP'nin bu dediğiniz meseleyi başarıp başaramayacağını bilmiyorum. Bunu yapabilmek için çok güçlü bir iktidar gerekir. Sonuçta çeyrek yüzyıldan bu yana perişan edilmiş bir yapı söz konusu. İktidar değişse de o dediğiniz projeler devam eder. An itbarıyla olduğundan daha fazla ABD güdümüne gireceğimizi sanmıyorum. Biz görünürde ABD'ye kafa tutuyor gibi görünsek de aslında her denileni yapıyoruz.

      Sil
    2. Hocam abd degil de daha çok özellikle akp döneminde city of london demek daha doğru olur kanaatindeyim hocam.

      Sil
  32. Hocam
    Yine muhteşem bir yazı olmuş.
    Saatleri ayarlama enstitüsü'nde anlatılan hikaye de bir gerçek ötesi örneği değil midir?
    Saygılarımla
    İlker Çorgundağ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Saatleri Ayarlama Enstitüsü gerçek ötesi gibi görünse de bizde gerçeğin ta kendisi.

      Sil
  33. Harika bir yazı. Çok teşekkürler. Her insan geldiği/bulunduğu yerden kendisi sorumludur. Her toplum da öyle !!!

    YanıtlaSil
  34. "Kuralları koyanların ya da uygulayanların kurallara uymaması insanları da kurallara uymamaya itebilir." En güzel örneklerinden birisi eski milletvekilleri de dahil tüm milletvikillerinin trafik cezalarından muaf olmasıdır.

    YanıtlaSil
  35. Eleştiri geniş kitlelere ulaştığında, yargıyı ve siyaseti eleştirmek artık suç. Sizin bu doğrultudaki yazılarınız ana haber bültenlerinde işlense ve geniş kitlelerce konuşulsa eminim ki size de soruşturma başlatılır. Hatta öncesinde Adalet Bakanı konuşma yapar ve aynen şöyle der; “Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın" Adalet Bakanı'nın bu sözlerinin hemen ardından da soruşturma açılır. Sonra da yargı bağımsızdır denilir. Türkiye'de ifade özgürlüğü vardır denilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birçok kanalda işleniyor zaten.

      Sil
    2. Mahfi Hoca siyasi yazılar yazmıyor ki tutuklansın. Genel konuşuyor.

      Sil
    3. Şşşşşşşt aramızda

      Sil
  36. Hocam yapay zeka ve robotik alanındaki gelişmeleri takip ediyor musunuz? Gelişmeleri gördükçe bende de yapay zeka aldırmazlığı başladı. Nasıl olsa birkaç seneye her şey tamamen değişecek diye günümüzdeki sorunlara kaygılanmayı bıraktım. Nasıl olsa süper yapay zeka hepsinin hakkından gelecek, umarım hepimizin hakkından gelmez :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakın gelecekte bence herkesin evinde yakından bakılmadıkça gerçek insandan ayırt edilemeyen yapay zeka robatları olacak. Tüm yabancı dillerde sınırsız bilgiyle donatılmış, söyleneni anlayan konuşup cevap verebilen hatta en önemlisi de sensörler sayesinde öğrenmeye açık robatlar. Mesela siz mutfaktan bir bardak su almak istiyorsunuz diyelim. Robota beni takip et ve yaptıklarımı hafızaya al dediğinizde, robot, ona söylediklerinizi anlayacak ve kamera sistemi sayesinde yaptıklarınızı hafızaya alarak hangi bardağı nereden alıp arıtma musluğunu nasıl açıp kapatmaya ve suyu nasıl doldurması gerektiğine varıncaya kadar eylemin nasıl yapıldığını öğrenmiş olacak. Bundan sonra size, (istediğiniz bardakta) suyu o getirecek. Tek başına gömleğinizi ütüleyecek, yemek yapacak, gözleriniz kitap okumaktan yorulduğunda kitabın geri kalanını size o okuyacak vs. Tabi bıçak gibi aletlerle bir canlıya zarar verme komutlarını yerine getirmeyecek. İçerisindeki yazılım, zarar verme eylemlerini engelleyecek. Aksi halde piyasaya sürülemezler. Herkesin cep telefonu olduğu gibi bir gün bence herkesin yapay zeka asistanı olacak ve sadece sizin komutlarınızı yerine getirecek. Siz izin vermediğiniz sürece sizin robotunuz başkalarına kapalı hatta tamamen sağır ve dilsiz olacaklar. İşi abartanlar bu robotlarla evlenmek bile isteyecekler. Hollanda gibi bazı ülkeler bu robotlarla evlenmeye izin verecek. Bazı ülkeler ise izin vermeyecek. Tabi evliliğe açık olarak tasarlananların fiyatı biraz daha pahalı olabilir. Evliliğe açık robotlara başka birileri ırz düşmanlığı yapamayacak. Çünkü robot nikahı dışında olanlara kapılarını tamamen kapatmış olacak. Bence tüm bu söylediklerim hayal değil. Bir gün bence herkesin öğrenmeye açık yapay zeka asistanı ya da arkadaşı olacaktır. Her istediğinizi ona öğrettiğiniz ölçüde pratiğe dökebilecekler fakat sadece duyguları olmayacak. Buna rağmen ses tonunuz ve yüzünüzdeki mimiklerle sizin ruh halinizi anlayıp, kendi yüz mimiklerini bu doğrultuda şekillendirerek size pozitif bir hava vermeye çalışacaklardır. Mesela üzgünsünüz ve derdiniz var diyelim. Sizin ruh halinizi anlayacaklar ve siz ona soru sormadan, derdini anlatmak istersen sana yardımcı olmaya çalışırım diyecekler. Siz, derdinizi anlattığınızda bu sefer de sizi teselli edecek pozitif cümleler kuracaklar, ne yapmanız gerektiğine dair öneriler, akılcı çözümler, alternatif ve pratik yollar sunacaklar vs. Bakanların bile her şeyi danıştığı baş danışmanlar, hazine müsteşarı yapay zekalar bile olacak :)

      Sil
    2. Maçlarda da her takımın bir robot oynatma hakkı olsun. Ben Galatasaray için sağ bek robotu alırdım. Boey'le iki hafta takılsın, rakipten nasıl top kapılıyor öğrensin. Hazır olduğunda ilk maçta sahaya sürerdim.

      Sil
    3. Adsız 15 şubat 09:46. Galatasarayli olarak sana katiliyorum. Yapay zekâ ile şu okan hocayı da geliştirelim de futbolumuz gelişim göstersin. Avrupa fatihini avrupa kedisi yapti.

      Sil
    4. Kemal Sunal'ın Fatma Girik'le olan Japon İşi filmi gerçek olacak o zaman.
      https://www.youtube.com/watch?v=fKpbPa9YpmM

      Sil
  37. Mahfi Bey merhaba, sizce ulkemizde Singapur ekonomik modeli uygulanabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce o kalitede bir toplum gerekmez mi?

      Sil
    2. Singapur'da toplumun kaliteli olduğu görüşüne katılmıyorum, hemen hemen her konuda kurallar, yasaklar var ve uygulanıyor, toplumda bunlara ceza korkusundan dolayı uyuyor, yoksa Türkiye'de yaşayan insanlardan hiçbir farkları yok kafa yapısı olarak hatta çok daha kötü birçok konuda düşünce ve yaklaşımları, modern köleliğin zirvesindeki ülkelerden Singapur

      Sil
    3. Vah vah yazık olmuş Singapura.

      Sil
    4. Zavallı Singapur halkı nedir bu insanların çektiği kurallar,yasak ve cezalardan,bizden hiçbir farkları yokmuş oysa.

      Sil
    5. Bizden küçük bir farkları var: Kurallar devlet başkanına da milletvekiline de sıradan vatan daşa da aynı şekilde uygulanıyor, hiçbir ayrıcalık yok.

      Sil
  38. Şaşırma yeteneğiniz halen duruyor mu hocam?

    YanıtlaSil
  39. Bireyi az yada cok etkisi altina almaya baslayan tespit etmis oldugunuz olgularin bir sekilde mevki ,para ,popularite gibi guce kavusmasi halinde etki alani genisleyince toplu yasam digerleri icin zor olmaya basliyor malesef .

    YanıtlaSil
  40. Sayın Mahfi Hocam, genç bir okurunuz olarak yazılarınızı ve kitaplarınızı takip etmeye çalışıyorum. Hem bakış açımı genişletmek hem de derinleştirmek adına çok faydalı oluyor teşekkür ederim öncelikle.
    Sayın Hocam gençlere tavsiyeler niteliğinde plan yapma, disiplini sağlama, meslek tavsiyeleri, ekonomik bakış kazanma, okuma tavsiyeleri gibi doğrudan genç okurlara yönelik bir okuma dizini başlatmayı düşünür müsünüz? Yani Gençlere Tavsiyeler-1 / Genel ilkeler Gençlere Tavsiyeler-2/ Önceliklerimiz Gençlere Tavsiyeler-3 / Hedef Belirleme ve Plan yapma. Bu şekilde adeta müfredat gibi, bilginizi, tecrübelerinizi, nasıl bu seviyeye geldiğinizi bizimle sistematik olarak paylaşmayı dşünür müsünüz Sayın Hocam.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Be dediklerinizin hepsi benim Başarısızlığa Övgü adlı kitabımda yer alıyor.

      Sil
    2. 3 kitabınızı alıp hızla okumuştum 4.okuyacağım kitap belli oldu üstadım teşekkür ederim döndüğünüz için

      Sil
  41. İrrasyonel seçim ve tüketici davranışları konusuna ilgi duyuyorum ama kafamda oturmayan bir şeyler var. Bu boykot kampanyalarının olduğu dönemde bu seçim kararları irrasyonel tüketici davranışı olarak değerlendirilebilir mi, nasıl ele almak gerekir kararsız kaldım. Ne dersiniz hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlış ekonomi politikasının yol açtığı bir durumda tüketiciye görev vermek işe yaramaz.

      Sil
  42. Özet:
    "O ağa, Bu ağa.... Sütü kim sağa?"
    :))

    YanıtlaSil
  43. hocam ekonomi bölümü öğrencisinin küresel çapta ses getirici projeler önerir misiniz (hocam bu soru için tabi kişinin seviyesi önemli diyeceksiniz ama lütfen bu soru için bunu baz almayalım bu konnu hakkında ufkumu genişletir veya gerçekten denenir ) saygılar hocam

    YanıtlaSil
  44. Hocam çarşı pazar karışıyormu?

    YanıtlaSil
  45. Mahfi bey,

    Sizin nesnel görüşünüzü soruyorum:

    İnsanlar, yavaş yavaş, gıdım gıdım, aşama aşama, "faşizm"e alışıyor olabilir mi?

    Böyle bir risk var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faşizme alışılamaz ama korkulur. Korku da alışma gibi algılanıyor olabilir.

      Sil
  46. Hocam Hazine Müsteşarlığının "Bana en önemli artısı siyasetten uzak durmak gerektiğini öğretmesi oldu" demişsiniz. Bu durumda siyaset kurumundan doğru davranış beklemek çelişki değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oradaki ifade sizin yorumladığınız anlama da geliyor ama kastım o değil. Kastettiğim şey, yönetici olarak, akademisyen olarak ve yazar olarak siyaset kurumundan, siyasetçiden uzak durmak gereği. Bu görev ya da faaliyetleri yaparken pek çok siyasal partiden ve yöneticiden birlikte çalışma teklifi aldım, hiçbirini kabul etmedim, davet edildiğim toplantılarına da gitmedim. Kamu kesiminde üst düzey görevliyken bunu sağlamak zordu ama ben becerebildiğimi düşünüyorum. O nedenle görev yaptığım dönemde hükümetin düşüncelerimi (yapısal reformlar) yaşama geçiremeyeceğini gördüğümde istifa ettim.

      Sil
  47. Fobi kelimesinin kökeni mitolojide korku tanrısı Phobos 'tan gelirmiş. Fobi den kurtulmak için korku ile yüzleşmek gerekiyor. Konfor alanı kaybı fobisi piyasa aldırmazlığı temelinde yaşamı tüketiyor. Beyhude geçen yıllar. Esas bundan endişe etmek gerekmez mi Mahfi hocam?

    YanıtlaSil
  48. sistem gysh üzerine kurulmuş peki bu gysh ne işe yarıyor bu ne kadar yükselirse o kadar çok vergi toplanıp harcama yapılıyor fakat gysh artışıyla yoksulluk sınırı altında kalan ve barınma ihtiyacı olan kesime bir çözüm üretilmiyor kazanan kesim daha çok kazanıyor devlet yönetimi her sene şu kadar çok büyüdük diye övünüyor ve doğum yapın nüfus çoğalsın diyorlar ki nüfus çoğaldıkça yoksulluk sınırı altında kalan yüzde daha çok artıyor ama kazanan kesimin karı da toplanan vergide artıyor aiağıda isveç in enflasyon nüfus nüfus artışı ve asgari ücretini açıklayacağım google aramalara yazdım =isveç enflasyon nüfus ve nüfus artışı asgari ücret =Yıllık enflasyon Aralık 2024'te yüzde 0,8 - İsveç asgari ücret ne kadar? 2025 İsveç asgari ücretleri yeni açıklanan verilere göre 26.831 İsveç kronu (SEK) olarak belirlenmiştir. Bu rakam, euro bazında 2.387,95 Euro veya dolar bazında 2.548,94 dolara (2549x36=91746 TL)denk gelmektedir. - 2024 İsveç nüfusu içinde ‪10,55 M‬ rapor edilmiştir. İsveç nüfusu büyüyor mu? 2023 yılından 2024 yılına kadar İsveç nüfusu, 10,52 M değerinden 10,55 M değerine değişti. -- ve sıkı durun İsveç/Nüfus artış oranı %0,5 yıllık değişim (2023) yani bu ülkede yöneticiler üç cocuk yapın büyümemiz lazım demiyorlar canım türkiyem .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. GSYH'nin artması tek başına çözüm değil, onun paylaşılma şekli yani gelir dağılımı da önemli. GSYH artarken artış hep yüksek gelirli kesimlere gidiyorsa bunun halka bir yararı olmaz.

      Sil
  49. Hocam nasıl bir garabet yaşanıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. uzun zamandır beklediğimiz güç dengesinin değişmesi vuku buluyor.
      yıllardır yazdım, avrupa bürokrasisi yanlış işler yaptı. avrupa sosyal demokratları, sözde refah devleti sürdürüp, kendilerini iktidarda tutmak için her türlü kuruma ve komşu ülkelerin işlerine müdahil oldular.

      mesela bkz Türkiye'de 80 lerden itibaren siyasal islamın finansman süreci. Türk devlet bürokrasisinden yetkin insanların siyasetçilerce hırpalanarak tasviye edilmeleri. Türkiye de hangi siyasetçi, bürokrasinin kalitesi ile oynamış ise, bilin ki batı istihbarat bürokrasinin Türkiye faaliyeti ile destek görmüştür.

      Türkiye'nin ne günahı vardı da AB ye üye yapılmadı? Türk insanı tukaka edildi. Afrikanın, ortadoğunun hırsızı, tecavüzcüsü AB sınırlarından el kol sallaya sallaya girerken, tertemiz bir Türk genci, bir Türk iş insanı vize kapılarında süründürülüyor?

      Söyler misiniz bana, AB tarafında Türk insanına bu vize utanmazlığını yapan insanlar sizce sağlıklı düşünebilen beyinler olabilir mi?

      Benzeri bir durum da Putin. Putin gibi bir insanın hayatın normal şartlarında bunca süre iktidar olması imkansızdır. Avrupa sosyal demokratları, ucuz Rus gazı ile desteklenen büyük Avrupa markalarının ihracatları ile kendilerine oyun alanı oluşturdu. Bunlar olurken, Avrupa MB ucuz kredileri hep bu markalara gitti. Avrupa Kobileri çöktü. Sadece kobiler mi? Avrupayı ayakta tutmuş, ama insanların gözünden uzak pek çok kurum da yılların ödeneksizliği ile çöktü.

      Olayı sürdüren, avrupa devletlerinin borçlanma ile refahı sürdürmesi olurken, olayı koparan, Çin'in artık Avrupa pazarı olmasının bitmesidir. Çalıştığım banka, bir zamanlar Avrupa ticari markalarına on milyarlarca euro/usd proje kredisi verirdi. İki yıla yakın süredir, proje fizibilitesi sunamayan, kendi kamu güvencesini alamayan hiç bir büyük Avrupa markasına kredi çıkmıyor.

      Avrupa politikacılarının maması bitti. Avrupa'da maması biten politikacıların borusu da ötmeyecektir. Bu zaman alacak. onlarca yıl sosyal demokratlar üniversitelerden tutun, belediye, polis teşkilatları, fabrika yönetimleri dahil hayatın her yerine nüfuz ettiler.

      Avrupalı politikacılar, şimdilerde suçu şuna buna atma çabasına girdiler. Boşunadır. Sorunu yaratanların çözüm üretmeleri beklenmez.

      AB yönetimi ile ilgili en sevdiğim fotoğraf şu sayfadakidir.

      Avrupa Başkanı Ursula von der Leyen, Sn Erdoğan ile görüşmesinde, bir şekilde, Sn Erdoğan ile eş seviyede oturmamış, olay foto karesinde de resmileşmiştir.

      O esnada odada neler olduğu ve bahaneler önemsizdir.

      Eğer, Ursula Hn, gerçek lider olsaydı, diğer ülke lideri ile aynı seviyede oturmak için ısrar eder, kimse de bir şey diyemezdi. Türk ekibi de Sn Cumhurbaşkanının yanına bir sandalye daha koyar, ardından herkes oturur, foto da çekilirdi.

      Bu kadıncağız basiretsizlik ve liyakatsizliğini Ankara'da tüm dünyaya ispat etmiştir. Şimdilerde saçma sapan konuşmaktadır.

      https://en.wikipedia.org/wiki/Sofagate

      Not. Sn Erdoğan'ın resmi görevlerinde, hayatımda en sevdiğim fotoğraflarından birisi budur. Sn Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı protokol ekibi belki de farkında olmadan Avrupa yönetimindeki liyakatsizliği tüm dünyaya belgelemiştir. (Tekrar ediyorum, bahane ne olursa olsun, bir lider, başka bir lider ile resmi görüşmesinde asla ve asla böyle oturmayı kabul etmez. Gerekirse dakikalarca dakika beklenir, ortam düzenlenir, fotoğraf öyle çekilir. )

      eW</Y^t$*ys3znwD

      Sil
    2. Türkiyeye yapılan bütün kötülükler Türklerin kendi kendine yaptıklarıdır. Bunu görüp kendimizi düzeltmeye yönelmezsek başkalarını suçlayarak bu yüzyılı da kaybederiz.

      Sil
  50. Big Brother , artık her alanda yerini almış.

    YanıtlaSil
  51. Mahfi Bey,
    İnsan bir işletme için sermaye midir, kaynak mıdır hocam?
    Mesala beden gücü işlerinde yeri hemen doldurulabilir olan kişiyi kaynak olarak görüp başka bir kurumda tasarımlarıyla firmaya yeni satış rekorları kırdıran kişi o işletme için vazgeçilmez olduğundan sermaye olarak mı görülmeli? Bu durumda ahlaki bir sorun yok mudur?
    İnsan tam olarak bir işletme için nedir?
    Aynı sey seçmen içinde geçerli seçmen, hizmet edilecek kişi mi yoksa seçilenin yönetimde devam etmesi için ona hizmet etmesi gereken kişi mi?
    İnsan dedikleri insan (din felsefesi dışında) felsefik olarak nasıl değerlendirilmeli? İnsanın (tekil yada çoğul olarak) diğer insanlar içindeki yeri nasıl konumlandırılmalıdir?

    YanıtlaSil
  52. Hocam,
    Başka bir konudan bahsetmek istiyorum.Daha önce sanırım Arjantin ekonomisi ile Türkiye ekonomisini karşılaştımıştınız.Benzer şekilde Slovenya, Bulgaristan, Romanya Polonya, Macaristan, Çekya Slovakya veya Avrupa'da yer alan gelişme yolundaki ülkeleri'nin ekonomisi ile Türkiye ekonomisini karşılaştıran bir yazınız çok iyi olur.(Sadece 3 ülke yeterli olur.)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Suriyeliler Ülkelerine Dönerse Ekonomiye Etkisi Ne Olur?

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı