21'inci Yüzyıl Menüsünde Neler Var?
21’inci yüzyıl öncekilerden
değişik bir yüzyıl olacak. İlk çeyrek yüzyıllık bölüm bunu bize net bir biçimde
gösterdi. Bazı özellikler önceki yüzyıldan devren gelse de bazıları yeni,
bazıları da güncellenmiş olarak kaşımıza çıkıyor.
Gerçek Ötesinin Kullanılması[[i]]:
Bir gerçek var bir de gerçek
ötesi. Gerçek ötesi, bir gerçeğin saptırılarak ya da tamamen farklı biçimde
sunulması ve insanların bu sunuma inandırılması eylemi olarak tanımlanabilir.
Ortaya atılan yalan bilgilerin insanlarca kabul edilmesi, bu yalanları ortaya
atanlara, insanları bu yalanlarla manipüle etme fırsatı veriyor. Bu eylem
20’nci yüzyılda Hitler, Mussolini, Stalin ve diğer diktatörlerce bolca kullanıldı.
21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde gerçek ötesi kullanılmaya ve insanları
etkilemeye devam ediyor.
Piyasa Aldırmazlığı[[ii]]:
Piyasa aldırmazlığı benim
tarafımdan ortaya atılmış bir kavram. İnsanların sosyal ve siyasal düşünceleri
ve yaklaşımlarıyla finansal yatırımları arasında sıkışıp kalması ve sonunda
tercihlerini finansal yatırımlarından yana kullanarak yaşadıkları ortamın
iyileşmesine engel olmalarını anlatan sosyo-ekonomik bir kavram. İnsanlar,
finansal yatırımları zarar görmesin diye aslında hiç tasvip etmedikleri siyasal
düzene rıza gösterebiliyorlar. Bu eğilim piyasaların dalgalanmasını önlüyor ya
da sınırlıyor ama sosyal ve siyasal yaşamın giderek bozulmasına yol açıyor.
21’inci yüzyıla damga vuran olgulardan birisinin bu olduğunu düşünüyorum.
Dış Güçler Bahanesi:
Ortaya çıkan kötü sonuçları
başkalarının tavrına ve davranışlarına bağlama eğilimine dış güçler bahanesi
diyebiliriz. Bu eğilim, okul sıralarında başlar ve kendisinde kusur aramamaya
alıştırılmış kişiler için yaşam boyu sürer. Derslerinde zayıf olan öğrencilerin
bir bölümü bu durumun sorumluluğunu hocada, ana babasının ilgisizliğinde ya da
kendisi dışındaki başka bir nedende aradığında ortaya çıkan bahaneler sonraki
yaşamda farklı şekillerde sürüp gider. Kişilerin kendilerinde kusur aramayıp
sürekli başkalarını suçlamaları kendi yaşamları çerçevesinde kaldığı sürece
toplum için önemli bir sorun oluşturmaz. Ne var ki bu şekilde yetişmiş
kişilerin devlet, belediye, şirket yönetimlerine gelmeleri ve bu bahaneleri
oralara taşımaları halinde toplumsal sıkıntılar, kayıplar ortaya çıkmaya
başlar. Yanlış yönetilmiş bir ekonomi politikasının enflasyonu hızla
yükseltmesi veya büyüme hızını düşürmesi ya da işsizliği artırması halinde bu
yönetimden sorumlu olanların kabahati dış güçlere atması, bu sorunların
çözülemeyeceği bir aşamaya gidişe yol açar.
Bu olgu da aslında eski bir
olgudur, 20’nci yüzyılda özellikle gelişme yolundaki ülkelerde birçok örneği
görülmüştür. 21’inci yüzyıl, bu olgunun yavaş yavaş gelişmiş ülkelere
taşındığını gösteriyor.
Kural Dışılık[[iii]]:
Kurallar konusunda üç durum söz
konusu: (1) Kurallar vardır ve yeterlidir ve insanlar kurallara uyarlar.
İstisna olan kurallara uyulmaması haldir. (2) Kurallar yetersizdir, o nedenle
bütün davranışları kapsamaz, bu da toplumda huzursuzluğa yola açar. (3)
Kurallar vardır ama toplumda kurallara uymama eğilimi söz konusudur.
21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde
asıl olarak görülen sorun üçüncüsü: Giderek daha çok sayıda insan mevcut
kurallara uymamaya yöneliyor. Bu eğilime kural dışılık diyorum. Bunun da
çeşitli nedenleri var: (1) Kurallar anlamsız olabilir ve insanlar bu
anlamsızlıklara tepki olarak kurallara uymuyor olabilirler. (2) Kuralları
koyanların ya da uygulayanların kurallara uymaması insanları da kurallara
uymamaya itebilir. (3) Bunların dışında özel nedenler olabilir.
Bu dönemde ağırlıklı olarak
ikinci grupta yer alan davranışlar önemli oluyor. Yani kuralları koyan
siyasetçilerin ve kuralları uygulamakla yükümlü olan görevlilerin bu kurallara
uymamaları ya da kendi lehlerine ayrıcalıklar yaratmaları hali. En tipik örneği
belli bazı unvanları taşıyanlara emniyet şeridini kullanma ayrıcalığı tanınması
durumudur. Ambulans, polis ve itfaiye dışında tanınacak her geçiş üstünlüğü
insanların trafik kurallarına uymaması için davetiye çıkarmak olmaktadır.
Fanatiklik:
Fanatizm; bir düşünceye, bir
dine, bir spor kulübüne, bir siyasal görüşe, bir siyasal görüşün başındaki
lidere veya benzer olgu ya da kişilere saplantılı bir şekilde inanmak,
bağlanmak demek. Fanatikliği taraftarlıktan ayıran şey eleştiriye, farklı
görüşlere kapalı olmaktır. Bir siyasal partiye veya lidere fanatiklik ölçüsünde
bağlı olan kişi, o parti ya da liderin yaptığı yanlışları görmez ya da görmezden
gelir.
Bu, yeni bir olgu değil. 20’nci
yüzyılda bunun pek çok örneğini siyasetten futbola kadar her alanda yaşadık,
gördük. Taraftarı olduğu kişiyi, kulübü, düşünceyi eleştirenlere saldıracak,
onları tehdit edecek hatta öldürecek kadar fanatik olan pek çok kişinin
yaptıklarına tanık olduk. 21’inci yüzyılda bunların devam edeceğini ilk
çeyreklik bölümde yaşayarak gördük. Oysa bu kadar birikim bu kadar eğitim
faaliyeti sonrasında artık bu yüzyılda insanların meselelere daha objektif
bakacakları bekleniyordu. Böyle olmayacağı anlaşılıyor. Özellikle çeşitli
partilerin, kulüplerin parayla beslediği trollere bakınca 21’inci yüzyılda
öncekilerden farklı olarak işin artık amatörlükten profesyonelliğe evrildiği
görülüyor.
Özgürlüğün Sonu[[iv]]:
İnsanlar artık eskisine göre çok
daha yaygın ve üst düzey bir gözetim altında bulunuyor. Bu gözetim yaygınlığı,
teknolojinin geldiği aşama sonucunda ortaya çıktı. Cep telefonunuzda herhangi
bir malın fiyatını araştırdıktan saniyeler sonra açtığınız her farklı sayfada
karşınıza o aradığınız ürünle ilgili reklamlar çıkıyor. Bilgi teknolojisinin
yaşamınıza karışımı bu kadarla kalmıyor: Gittiğiniz yerler, yemek yediğiniz
lokantalar hepsi izleniyor.
20’nci yüzyılda insanların
davranışlarını izlemek yine insanlar eliyle yapılıyordu ve bu sınırlıydı. Oysa
21’inci yüzyılda bu görev bilgi teknolojisi eliyle çok daha kolay ve yaygın
olarak yapılıyor. Şimdi elimizdeki cep telefonları adeta bizi ihbar eden makineler
gibi çalışıyor. George Orwel’in 1984 romanında yazdığı bilim kurgunun çok
ötesine geçmiş durumdayız.
Sansür ve Oto sansür[[v]]
Sansür, düşünce ve ifade
özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Bir toplumun ileri gidebilmesi özgür düşünce
sahibi insanları yetiştirmesine ve bu insanların düşüncelerini özgürce
açıklamasına bağlıdır. Düşünceleri baskılanmış bir toplum hiçbir alanda ileri gidemez.
Geçmişten gelen uygulamalar
arasında yer alan sansür günümüzde hükümetlerin uygulamalarıyla sınırlı
kalmıyor. Çeşitli kurumların yöneticileri, çalışanları düşüncelerini açıklamak
konusunda baskı altına alabiliyor. Bu tür baskılar da ikiye ayrılıyor: (1) Yöneticilerin,
siyasal iktidarın isteği doğrultusunda sansür uygulaması. (2) Siyasal
iktidardan gelen böyle bir istek olmasa da olabileceği endişesiyle sansür
uygulaması. Her ikisi de ifade özgürlüğünü engellemesi açısından siyasal
iktidarın doğrudan sansür uygulamasından farksız görünüyor. Hatta otosansürün,
dolaysız sansürden çok daha kötü olduğunu söylersek yanlış olmaz: Görünürde bir
yasaklama olmadığından düşüncesini ifade edemeyen vicdan azabı çeker. 21’inci
yüzyıl bu tür baskıları arttığını gösteren örneklerle başladı.
Sosyal Medya Fenomenliği ve Influencerlik:
Sosyal medyanın gelişmesiyle
birlikte 21’inci yüzyılda ortaya çıkan bu iki durum neredeyse meslek haline
gelmiş iki hastalık gibi duruyor. Eskiden hiçbir şekilde bir yerde görünmesi
veya adının geçmesi mümkün olmayan kişiler, bu dönemde sosyal medya fenomeni ya
da influencer adı altında ortaya çıkıyor ve özellikle gençler arasında ciddi
etki yaratabiliyor. Bu etkiler eğer beğeni, izleme, yorumlama aşamalarında
kalsa pek de toplumsal yapıyı ilgilendirecek konular olmayabilirdi. Ne var ki
genç insanlar bu fenomen ve influencerların kazandığı paralara bakarak
kendilerine de bu işleri meslek olarak seçmeye yöneliyorlar.
Bu yeni yönelimin en ciddi etkisi
giderek daha az insanın bilime, araştırmaya yönelmesi olarak çıkıyor karşımıza.
Bu tür boş işlerle uğraşanların gerçek dışılıktan, fanatiklikten, dış güçler
bahanesinden etkilenmesi de çok daha kolay oluyor.
[[i]]
Gerçek ötesi kavramı için ayrıntılı yazım:
https://www.mahfiegilmez.com/2025/01/gercek-otesi.html
[[ii]]
Piyasa aldırmazlığı kavramı hakkında daha geniş bilgi sahibi olmak isteyenler
bu yazıma bakabilirler:
https://www.mahfiegilmez.com/2017/12/piyasa-aldrmazlg.html
Hocam 20 yy hastalıklarının farklı isimler altında devam ettiği görülüyor,
YanıtlaSilEvet, bilişim teknolojisi geliştikçe menüye eklenmeler oluyor.
SilHocam Piyasa Aldırmazlığı konformist tezahür değilmi?
YanıtlaSilEvet, onun özel bir hali.
SilPeki diyalektik materyalizm bizi bu konformist tezahürden kurtarabilir mi?
SilSistem devamlılığını konformizme borçlu.
SilHocam adblocker kullanmanızı tavsiye ederim.
YanıtlaSilBakacağım.
SilChrome'da en iyisi ublock origin bence hocam
SilHOCAM menüye birde kendimize ait olmayan parayı, futürsuzca harcamayıda ekleseydik tam OLURDU.
YanıtlaSilDoğru.
SilMAHFİ HOCAM VERGİ ADALETSİZLİĞİ İLE İLGİLİ BİR YAZI YAZARMISINIZ.
YanıtlaSilBir düşüneyim.
Silaslında bir kitabında dolaylı vergiler ve doğrudan vergileri anlattığı bölüm vardı.. Fakat kitabın adını hatılayamıyorum, Ekonominin Temelleri olabilir. O kısmı okursanıd vergi adaletsizliğiyle ilgili bir fikir edinebilirsiniz. Esenlikler.
SilBu dediğinize birkaç kitabımda değindim. Hatırladığınız doğru Ekonominin Temellerinde bu var. Ayrıca Kamu Maliyesi kitabımda ve Kolay Ekonomide de buna değindim. Ama belki daha ayrıntılı ve verilere dayalı bir analiz yazısı yazmakta yarar olabilir.
Silyazılarınızda bu kadar naif olmayı nasıl başarabiliyorsunuz HOCAM.
YanıtlaSilTabiat olarak naif olduğumdan.
SilDoğru yazım "nahif" olmalı.
SilSAYIN HOCAM 2023 YAZILARINIZDA, ÖNÜMÜZDE YILLAR BELİRSİZLİK YILLARI OLACAK DİYE ÖNGÖRMÜŞTÜNÜZ.DEDIKLERİNİZ DOĞRU ÇIKIYOR.BAŞKA ÖNGÖRÜNÜZLERİNİZDE VARMI HOCAM.
YanıtlaSilKeşke yanılmış olsaydım.
SilSiyasal EKONOMİ diye bir kavram varmı mahfi hocam.
YanıtlaSilAlfred Marshall'dan önce Ekonominin ası siyasal ekonomiydi (political economy.) Marshall işin içine matematiği katınca daha bilimsel olduğuna inandığı için bilim dalının adını ekonomi (economics) olarak değiştirdi ve kitabına bu adı koydu. Bugün daha çok sol eğilimli iktisatçılar eski gelenekten ayrılmayarak siyasal ekonomi diyorlar. Aslında ekonomi, siyasetten çok fazla soyutlanabilecek bir bilim dalı değil.
Silyıllar önce öküz ve at arabası koşan bir hintliyi resmetmıştiniz.ekonomi YİNE bu yöntemlemi ilerliyor HOCAM.
YanıtlaSilHiç değişmedi.
SilBu yazının adını tekrar verir misiniz? Okumak isterim.
Silhazine müşteşarlığının size kattiğı en önemli Artısı ne oldu hocam.
YanıtlaSilBen Hazine Müsteşarlığında yalnızca 4,5 ay kaldım ve hükümetin yapısal reformları yapmayacağına kanaat getirince istifa edip memuriyetten ayrıldım. Bana en önemli artısı siyasetten uzak durmak gerektiğini öğretmesi oldu diyebilirim.
SilSorunu çözebilecek insanlar,sorunlular yüzünden sistem dışına çıktıkça, çıkarıldıkça gidişat daha kötü bir hâl almaya başlıyor.Süte düşen bir kara boya gibi herşeyi bozuyorlar.
SilSiyasette de böyle ,yetkin ve düzgün insanlar,menfaatperestlerin olduğu yerden hızlıca uzaklaşıyor ve sistem tam da iyiyi değil kötüyü besliyor.
ÇOKTAN AZ, AZDAN ÇOK VERGİ ALMAK SADECE BİZİM EKONOMİMİZDEMİ VAR HOCAM.
YanıtlaSilBize benzer çok ekonomi var.
Silözel olmazsa, geçmişte yaptığınız en büyük hatayı bizimle paylaşırmısınız.
YanıtlaSilBirçok hata var bunları Başarıya Övgü kitabımda anlattım.
SilBaşarısızlığa Övgü olmasın hocam :)
SilDoğru :)
Silmahfi hocam iyi bir akademisyen olarak, üniversite öğrencilerinin yıllar içindeki değişimi ile ilgili bir kaç cümle alabilirmiyiz.
YanıtlaSilİnanılmaz bir düşüş var.
SilKronikleşen otosansür peki?
YanıtlaSilEvet sadece otosansür değil ama sansür de var. Bunu da eklemek lazım.
SilTüsiad başkanı sansürsüz konuştu, gördünüz mü hocam?
SilDemek ki bıçak kemiğe dayandı.
SilTüsiad ın özeleştri yapması lazım.
SilHerkesin özeleştiri yapması lazım en başta da hükümetin.
SilTüsiad dan gene malumun ilamı,fazlasıda beklenmez zaten.
SilSizi okumak ve her şeyden önce sisin gibi birinin varlığını bilmek gerçekten çok kıymetli. Değer denen kavram her alanda yozlaştı ve yozlaşıyor. İyi ki varsınız Mahfi bey.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
Silİnternet ilk çıktığı yıllarda herkeste bir optimizm hakimdi. Tek tuşla dünyanın tüm bilgilerine erişecektik. Ama gelinen noktada internet (sosyal medyayla birlikte) bir bilgi çöplüğüne dönüştü. Doğru, katıksız, saf bilgiye ulaşmak gitgide daha da zorlaşıyor. Üstelik sosyal medya sayesinde geçmişten çok daha büyük yankı odaları oluştu. Duymak,görmek istediklerinizi takip ediyor, aykırı görüşleri blokluyorsunuz. Ya da sizin bloklamanıza gerek kalmadan algoritma sizin eğilimlerinize göre bir akış getiriyor önünüze.
YanıtlaSilBöylece her yankı odasının kendine göre bir gerçekliği oluşuyor. O gerçekliğin dışına çıkabilecek bir sistem bence sadece Türkiye'de değil Dünya'da da mevcut değil şu anda.
Son paragrafınızda belirttiğiniz gibi, daha az insan araştırmaya, yeni şeyler keşfetmeye, öğrenmeye yöneliyor. Bence 16. yüzyılı'ın yeni dünyalar keşfeden maceracı denizcilerinden, 18.ve 19. yüzyılın bilimsel atılımını gerçekleştiren icatçı nesillerinden bile fersah fersah gerideyiz.
Maalesef öyle.
SilHerkesin her şeyi bilmesi ya da herbokologluk , bu listeye eklenebilir mi?
YanıtlaSilOlabilir.
SilÇok şanslı bir jenerasyonmuşuz hocam. Darbeleri, devrimleri ve ekonomideki her olayı nerdeyse gördük. Şu Ege'deki yanardağ patlar ve de büyük bir göktaşı düşerse, her türlü doğa olayını da görmüş olacağız.
YanıtlaSilGörmeyelim.
SilHocam beyhudemi geçti yıllar?
YanıtlaSilHem de nasıl.
SilMahfi bey, yazılarınızı bir süredir takip ediyorum söylemlerinizi yorumladığımda dünyanın içinde bulunduğumuz yüzyılda büyük değişimler yaşadığı gerçeğinin farkındalığını yaratmaya çalışıyor gibisiniz sizce bu değişimler okunarak yeni ve zamana uygun bir ekonomi politikası yazılmalımıdır?
YanıtlaSilBen bunu Yeni Ekonomi kitabımla denedim.
SilMahfi bey bu konu ve türkiye ekonomisinin yaşadığı sorunları, nedenlerini ve çözüm önerilerini kapsayan bir konferans vermeyi düşünüyormusunuz.
SilŞimdilik düşünmüyorum.
SilHocam yabancıdan tüm zamanların en büyük tahvil satışı ne anlama geliyor?
YanıtlaSilZaman zaman böyle kâr realizasyonları olur. Denek ki yabancılar USD/TL kurunun yukarı gideceğini (TL'nin değer kaybedeceğini) düşünüyor ve kâr realizasyonu yapıyorlar.
Silhttps://tr.investing.com/indices/germany-30 DAX da rally var yabancılar geçen haftada borsada satış yapdılar nedeni dax olabilir.
SilPIRLANTADAN ALINMAYAN VERGİ, KİTAPTAN ALINIYOR.ÇÜNKÜ PIRLANTA ALANDAN DEĞİL, KİTAP OKUYANDAN KORKULUYOR......
YanıtlaSilİncik boncukla oyalansın diye insanlar..
SilDaha bunlar iyi günlerimiz , yapay zeka geliştikçe neler göreceğiz neler.. Yazınız için sağolunuz.
YanıtlaSilTeşekkürler.
Sil''kusur armamaya '' hocam yazım yanlışı.Dış Güçler Bahanesi bölümü 2. cümle.
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkürler.
SilOkumaya başladığımdan beri bize doğru diye anlatılan bilgilerin hepsi değişti. Ben ilkokula giderken okumaya başladığımda atom maddenin en küçük yapı taşı diye tarif ediliyordu. Orta okulda maddenin parçalarını öğrendik. Şimdi de bir şeylerden bahsediliyor ancak tam olarak konunun nereye varacağı büyük bir muamma. Daha dün bu evrende çalışan Quantum bilgisayarların, diğer olası evrenlerde de çalışabilecek olmasından ötürü çok daha hızlı sonuçlar alındığı ile ilgili açıklamalar yapıldı. Bu da aslında birden çok paralel evrende birden çok kurallar zinciri olduğunun kapısını aralıyor. Daha düne kadar evrendeki en üstün akıl yürütme kapasitesi insandaydı, bu gün homo sapien sapien ikinci sıraya geriledi. Bir tek gönül sığınağımız olarak kaldı. Geri kalan her şey koskocaman bir hiçten ibaret.
YanıtlaSil> Düşünceleri baskılanmış bir toplum hiçbir alanda ileri gidemez.
YanıtlaSilDegerli hocam, Cin bu dusunceye istisna midir? Kaideyi bozmaz mi?
Çin ileri gitmiş bir ülke değil. Biz ileri ülke denince ekonomisi güçlü ülkeleri anlıyoruz. Bu, ilerilik için koşullardan sadece birisi. Bunun hukuku var, demokrasisi var, insan hakları var. Buralarda ileri gitmeyen bir toplum istediği kadar güçlü olsun ileri ülke olamaz. Olay zenginlikte olsaydı Kuveyt, Katar, S. Arabistan ileri ülke olurdu.
SilHepsinin altina imzami atiyorum , bu saptamalar sonrası hocam umutlu olmak icin tek olasilik kaliyor , tarihsel olarak baktığımda degısımler 10-15 yillik donemlerde globallesme ve mıllıyetcılık arasında salınıyor.Umut ederım aşırı mıllıyetçilik doruk noktasındadır ve globallesmeye doğru evrılır. Yoksa yandı gülüm keten helva Saygılarımla
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilÜstünlerin hukukunun savaşla değil de modern kölelik gibi nazikçe (halkça benimsenerek / karşı çıkılmayarak) uygulanmasını da menüye ekleyebiliriz.
YanıtlaSilAnti demokatik tüm uygulamalar da aslında modern kölelik gibi nazikçe ezme ve ezilmekten ibaret.
Menünün sonunda tatlı yok; yediklerimizin bedelini ödedikten sonra üstüne bir bardak su içmek var.
Hocam,
YanıtlaSilSpesifik olarak, biz işsiz gençlere tavsiyeler niteliğinde bir yazı yazar mısınız lütfen?
Çevremizdeki herkes bize "Siz iş beğenmiyorsunuz!" diyerek, bizi otomatikman hakir görüyorlar!
Aslında bu konuda tavsiyelerimi Başarısızlığa Övgü kitabımda yazmıştım ama ayrıca bir yazı daha düşüneceğim.
Silmerhabalar hocam size Türkiye ekonomisi hakkında bir soru sormak istiyorum, hocam 21 şubat 2001 krizinde ülkedeki sermayenin büyük oranda ülkeyi terk etme sebebi nedir ? bununla ilgili komplo teorileri vesaire var. Imfnin, amerikanın bunu bilerek yaptığını, Türkiyeye kemal dervişi gönderip gerçekleştirmek istediklerini onun kanalıyla gerçekleştirmek istedikleri vesaire. Bu konuda beni aydınlatırsanız çok çok sevinirim, çünkü kpss kaymakamlık gibi sınavlarda bu tarz sorular çıkıyor
YanıtlaSilAslına bakarsanız ülkeyi terk eden yabancı sermaye ve borç cerenlerdi (sıcak para.) Bizim büyük sermaye ülkeyi terk etmedi.
SilAma ben 2001 krizine giden altyapıyı düzeltmemekte ısrar eden hükümete karşı IMF'nin krizin oluşmasına katkıda bulunduğu kanısındayım. Böyle bir yazım da var. IMF; verdiği tavsiyelere uyulmaması nedeniyle Türkiye'de sorunun krizsiz çözülemeyeceğini daha doğrusu Türk siyasetçisinin, kriz yaşamadan sorunları çözmek için fedakarlık yapmayacağını kabul ettiği için krizin çıkmasına destek oldu. Benim düşüncem bu yöndedir.
Hocam Türkiye ekonomisi kitabınız kaymakamlık kpss gibi sınavlar için uygun mudur? kaymakamlıkta tarihçeden soruyorlar. 24 ocak 1980 kararları, 5 nisan 1994 kararları, sümerbank ne zaman kuruldu vesaire. Aslında bunlar benim aldığım kitaplarda yazıyor ancak o dönemin toplum yapısını zihin yapısını öğrenmek istiyorum. kitaplarda daha çok hap bilgiler mevcut. yakup kepenek hocanın kitabını öneriyorlar ancak ben sizin yazım dilinizi beğeniyorum, daha akıcı daha anlaşılır bulduğum için eğer ki kitabınızda tarihsel çerçeve varsa alacağım hocam.
Silhocam ayda 1tam altından az kazanan fakir ama umutlu, kimseye eyvallahı olmayan sade bir vatandaş olarak sizin kişisel görüşlerinizi merak ediyorum..lafı eveleyip gevelemiycem,direkt 3sorum var size:
YanıtlaSil1-Atamızın gençliğe hitabesindeki tüm şartlar 2025 Türkiyesinde sizce oluştu mu?millet fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş durumda,ona şüphe yok da ben size diğerlerini soruyorum işte atamızın bahsettiği..gaflet,dalalet,şahsi menfaat ve hatta hıyanet olayı gerçekleşti diyebilir miyiz yani..iktidar sahipleri tarafından sizce..hepimiz askerleriyiz sonuçta.soru net.
2-Cehape birkaç yıl sonra seçimle iktidar olursa sizce parlamenter demokrasiye geri dönülür mü yoksa mevcut başkanlıkla mesela İmamoğlu veya aynı cenahtan başka biri 10-15yıl gibi uzun bir süre sonunda 2.Erdoğan haline mi gelmeye başlar?yani Türkiye'de iktidarın halktan kopma ve yaşadığı güç zehirlenmesini sistem mi,milet mi yoksa etrafındaki kişiler mi yaratıyor sizce?
3-İkinci soruyla ilgili:mevcut iktidar değişirse sizce iha&siha&kaan gibi savunma sanayi projeleri unutulup zamanla rafa mı kalkar?yani tekrar tamamen amerikanın güdümüne mi gireriz ukrayna ve yunanistan gibi..ne düşünüyorsunuz?
Birinci sorunuzun yanıtını vermek zor. Nereden ve nasıl bakıldığına bağlı olarak değişir yanıtı. Ama iyi durumda olmadığımız kesin. CHP'nin bu dediğiniz meseleyi başarıp başaramayacağını bilmiyorum. Bunu yapabilmek için çok güçlü bir iktidar gerekir. Sonuçta çeyrek yüzyıldan bu yana perişan edilmiş bir yapı söz konusu. İktidar değişse de o dediğiniz projeler devam eder. An itbarıyla olduğundan daha fazla ABD güdümüne gireceğimizi sanmıyorum. Biz görünürde ABD'ye kafa tutuyor gibi görünsek de aslında her denileni yapıyoruz.
SilHocam abd degil de daha çok özellikle akp döneminde city of london demek daha doğru olur kanaatindeyim hocam.
SilHocam
YanıtlaSilYine muhteşem bir yazı olmuş.
Saatleri ayarlama enstitüsü'nde anlatılan hikaye de bir gerçek ötesi örneği değil midir?
Saygılarımla
İlker Çorgundağ
Teşekkür ederim.
SilSaatleri Ayarlama Enstitüsü gerçek ötesi gibi görünse de bizde gerçeğin ta kendisi.
Harika bir yazı. Çok teşekkürler. Her insan geldiği/bulunduğu yerden kendisi sorumludur. Her toplum da öyle !!!
YanıtlaSilSağ olun.
Sil"Kuralları koyanların ya da uygulayanların kurallara uymaması insanları da kurallara uymamaya itebilir." En güzel örneklerinden birisi eski milletvekilleri de dahil tüm milletvikillerinin trafik cezalarından muaf olmasıdır.
YanıtlaSilÇok doğru.
SilEleştiri geniş kitlelere ulaştığında, yargıyı ve siyaseti eleştirmek artık suç. Sizin bu doğrultudaki yazılarınız ana haber bültenlerinde işlense ve geniş kitlelerce konuşulsa eminim ki size de soruşturma başlatılır. Hatta öncesinde Adalet Bakanı konuşma yapar ve aynen şöyle der; “Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın" Adalet Bakanı'nın bu sözlerinin hemen ardından da soruşturma açılır. Sonra da yargı bağımsızdır denilir. Türkiye'de ifade özgürlüğü vardır denilir.
YanıtlaSilBirçok kanalda işleniyor zaten.
SilMahfi Hoca siyasi yazılar yazmıyor ki tutuklansın. Genel konuşuyor.
SilŞşşşşşşt aramızda
SilHocam yapay zeka ve robotik alanındaki gelişmeleri takip ediyor musunuz? Gelişmeleri gördükçe bende de yapay zeka aldırmazlığı başladı. Nasıl olsa birkaç seneye her şey tamamen değişecek diye günümüzdeki sorunlara kaygılanmayı bıraktım. Nasıl olsa süper yapay zeka hepsinin hakkından gelecek, umarım hepimizin hakkından gelmez :)
YanıtlaSilYakın gelecekte bence herkesin evinde yakından bakılmadıkça gerçek insandan ayırt edilemeyen yapay zeka robatları olacak. Tüm yabancı dillerde sınırsız bilgiyle donatılmış, söyleneni anlayan konuşup cevap verebilen hatta en önemlisi de sensörler sayesinde öğrenmeye açık robatlar. Mesela siz mutfaktan bir bardak su almak istiyorsunuz diyelim. Robota beni takip et ve yaptıklarımı hafızaya al dediğinizde, robot, ona söylediklerinizi anlayacak ve kamera sistemi sayesinde yaptıklarınızı hafızaya alarak hangi bardağı nereden alıp arıtma musluğunu nasıl açıp kapatmaya ve suyu nasıl doldurması gerektiğine varıncaya kadar eylemin nasıl yapıldığını öğrenmiş olacak. Bundan sonra size, (istediğiniz bardakta) suyu o getirecek. Tek başına gömleğinizi ütüleyecek, yemek yapacak, gözleriniz kitap okumaktan yorulduğunda kitabın geri kalanını size o okuyacak vs. Tabi bıçak gibi aletlerle bir canlıya zarar verme komutlarını yerine getirmeyecek. İçerisindeki yazılım, zarar verme eylemlerini engelleyecek. Aksi halde piyasaya sürülemezler. Herkesin cep telefonu olduğu gibi bir gün bence herkesin yapay zeka asistanı olacak ve sadece sizin komutlarınızı yerine getirecek. Siz izin vermediğiniz sürece sizin robotunuz başkalarına kapalı hatta tamamen sağır ve dilsiz olacaklar. İşi abartanlar bu robotlarla evlenmek bile isteyecekler. Hollanda gibi bazı ülkeler bu robotlarla evlenmeye izin verecek. Bazı ülkeler ise izin vermeyecek. Tabi evliliğe açık olarak tasarlananların fiyatı biraz daha pahalı olabilir. Evliliğe açık robotlara başka birileri ırz düşmanlığı yapamayacak. Çünkü robot nikahı dışında olanlara kapılarını tamamen kapatmış olacak. Bence tüm bu söylediklerim hayal değil. Bir gün bence herkesin öğrenmeye açık yapay zeka asistanı ya da arkadaşı olacaktır. Her istediğinizi ona öğrettiğiniz ölçüde pratiğe dökebilecekler fakat sadece duyguları olmayacak. Buna rağmen ses tonunuz ve yüzünüzdeki mimiklerle sizin ruh halinizi anlayıp, kendi yüz mimiklerini bu doğrultuda şekillendirerek size pozitif bir hava vermeye çalışacaklardır. Mesela üzgünsünüz ve derdiniz var diyelim. Sizin ruh halinizi anlayacaklar ve siz ona soru sormadan, derdini anlatmak istersen sana yardımcı olmaya çalışırım diyecekler. Siz, derdinizi anlattığınızda bu sefer de sizi teselli edecek pozitif cümleler kuracaklar, ne yapmanız gerektiğine dair öneriler, akılcı çözümler, alternatif ve pratik yollar sunacaklar vs. Bakanların bile her şeyi danıştığı baş danışmanlar, hazine müsteşarı yapay zekalar bile olacak :)
SilMaçlarda da her takımın bir robot oynatma hakkı olsun. Ben Galatasaray için sağ bek robotu alırdım. Boey'le iki hafta takılsın, rakipten nasıl top kapılıyor öğrensin. Hazır olduğunda ilk maçta sahaya sürerdim.
SilAdsız 15 şubat 09:46. Galatasarayli olarak sana katiliyorum. Yapay zekâ ile şu okan hocayı da geliştirelim de futbolumuz gelişim göstersin. Avrupa fatihini avrupa kedisi yapti.
SilKemal Sunal'ın Fatma Girik'le olan Japon İşi filmi gerçek olacak o zaman.
Silhttps://www.youtube.com/watch?v=fKpbPa9YpmM
Mahfi Bey merhaba, sizce ulkemizde Singapur ekonomik modeli uygulanabilir mi?
YanıtlaSilÖnce o kalitede bir toplum gerekmez mi?
SilSingapur'da toplumun kaliteli olduğu görüşüne katılmıyorum, hemen hemen her konuda kurallar, yasaklar var ve uygulanıyor, toplumda bunlara ceza korkusundan dolayı uyuyor, yoksa Türkiye'de yaşayan insanlardan hiçbir farkları yok kafa yapısı olarak hatta çok daha kötü birçok konuda düşünce ve yaklaşımları, modern köleliğin zirvesindeki ülkelerden Singapur
SilVah vah yazık olmuş Singapura.
SilZavallı Singapur halkı nedir bu insanların çektiği kurallar,yasak ve cezalardan,bizden hiçbir farkları yokmuş oysa.
SilBizden küçük bir farkları var: Kurallar devlet başkanına da milletvekiline de sıradan vatan daşa da aynı şekilde uygulanıyor, hiçbir ayrıcalık yok.
SilŞaşırma yeteneğiniz halen duruyor mu hocam?
YanıtlaSilİşte ben de ona şaşırıyorum zaten.
SilBireyi az yada cok etkisi altina almaya baslayan tespit etmis oldugunuz olgularin bir sekilde mevki ,para ,popularite gibi guce kavusmasi halinde etki alani genisleyince toplu yasam digerleri icin zor olmaya basliyor malesef .
YanıtlaSilEvet, maalesef.
SilSayın Mahfi Hocam, genç bir okurunuz olarak yazılarınızı ve kitaplarınızı takip etmeye çalışıyorum. Hem bakış açımı genişletmek hem de derinleştirmek adına çok faydalı oluyor teşekkür ederim öncelikle.
YanıtlaSilSayın Hocam gençlere tavsiyeler niteliğinde plan yapma, disiplini sağlama, meslek tavsiyeleri, ekonomik bakış kazanma, okuma tavsiyeleri gibi doğrudan genç okurlara yönelik bir okuma dizini başlatmayı düşünür müsünüz? Yani Gençlere Tavsiyeler-1 / Genel ilkeler Gençlere Tavsiyeler-2/ Önceliklerimiz Gençlere Tavsiyeler-3 / Hedef Belirleme ve Plan yapma. Bu şekilde adeta müfredat gibi, bilginizi, tecrübelerinizi, nasıl bu seviyeye geldiğinizi bizimle sistematik olarak paylaşmayı dşünür müsünüz Sayın Hocam.
Saygılarımla
Be dediklerinizin hepsi benim Başarısızlığa Övgü adlı kitabımda yer alıyor.
Sil3 kitabınızı alıp hızla okumuştum 4.okuyacağım kitap belli oldu üstadım teşekkür ederim döndüğünüz için
Silİrrasyonel seçim ve tüketici davranışları konusuna ilgi duyuyorum ama kafamda oturmayan bir şeyler var. Bu boykot kampanyalarının olduğu dönemde bu seçim kararları irrasyonel tüketici davranışı olarak değerlendirilebilir mi, nasıl ele almak gerekir kararsız kaldım. Ne dersiniz hocam?
YanıtlaSilYanlış ekonomi politikasının yol açtığı bir durumda tüketiciye görev vermek işe yaramaz.
SilÖzet:
YanıtlaSil"O ağa, Bu ağa.... Sütü kim sağa?"
:))
hocam ekonomi bölümü öğrencisinin küresel çapta ses getirici projeler önerir misiniz (hocam bu soru için tabi kişinin seviyesi önemli diyeceksiniz ama lütfen bu soru için bunu baz almayalım bu konnu hakkında ufkumu genişletir veya gerçekten denenir ) saygılar hocam
YanıtlaSilBildiğim konu değil.
SilHocam çarşı pazar karışıyormu?
YanıtlaSilÖyle görünüyor.
SilMahfi bey,
YanıtlaSilSizin nesnel görüşünüzü soruyorum:
İnsanlar, yavaş yavaş, gıdım gıdım, aşama aşama, "faşizm"e alışıyor olabilir mi?
Böyle bir risk var mı?
Faşizme alışılamaz ama korkulur. Korku da alışma gibi algılanıyor olabilir.
SilHocam Hazine Müsteşarlığının "Bana en önemli artısı siyasetten uzak durmak gerektiğini öğretmesi oldu" demişsiniz. Bu durumda siyaset kurumundan doğru davranış beklemek çelişki değil mi?
YanıtlaSilOradaki ifade sizin yorumladığınız anlama da geliyor ama kastım o değil. Kastettiğim şey, yönetici olarak, akademisyen olarak ve yazar olarak siyaset kurumundan, siyasetçiden uzak durmak gereği. Bu görev ya da faaliyetleri yaparken pek çok siyasal partiden ve yöneticiden birlikte çalışma teklifi aldım, hiçbirini kabul etmedim, davet edildiğim toplantılarına da gitmedim. Kamu kesiminde üst düzey görevliyken bunu sağlamak zordu ama ben becerebildiğimi düşünüyorum. O nedenle görev yaptığım dönemde hükümetin düşüncelerimi (yapısal reformlar) yaşama geçiremeyeceğini gördüğümde istifa ettim.
SilFobi kelimesinin kökeni mitolojide korku tanrısı Phobos 'tan gelirmiş. Fobi den kurtulmak için korku ile yüzleşmek gerekiyor. Konfor alanı kaybı fobisi piyasa aldırmazlığı temelinde yaşamı tüketiyor. Beyhude geçen yıllar. Esas bundan endişe etmek gerekmez mi Mahfi hocam?
YanıtlaSilEvet tabii.
Silsistem gysh üzerine kurulmuş peki bu gysh ne işe yarıyor bu ne kadar yükselirse o kadar çok vergi toplanıp harcama yapılıyor fakat gysh artışıyla yoksulluk sınırı altında kalan ve barınma ihtiyacı olan kesime bir çözüm üretilmiyor kazanan kesim daha çok kazanıyor devlet yönetimi her sene şu kadar çok büyüdük diye övünüyor ve doğum yapın nüfus çoğalsın diyorlar ki nüfus çoğaldıkça yoksulluk sınırı altında kalan yüzde daha çok artıyor ama kazanan kesimin karı da toplanan vergide artıyor aiağıda isveç in enflasyon nüfus nüfus artışı ve asgari ücretini açıklayacağım google aramalara yazdım =isveç enflasyon nüfus ve nüfus artışı asgari ücret =Yıllık enflasyon Aralık 2024'te yüzde 0,8 - İsveç asgari ücret ne kadar? 2025 İsveç asgari ücretleri yeni açıklanan verilere göre 26.831 İsveç kronu (SEK) olarak belirlenmiştir. Bu rakam, euro bazında 2.387,95 Euro veya dolar bazında 2.548,94 dolara (2549x36=91746 TL)denk gelmektedir. - 2024 İsveç nüfusu içinde 10,55 M rapor edilmiştir. İsveç nüfusu büyüyor mu? 2023 yılından 2024 yılına kadar İsveç nüfusu, 10,52 M değerinden 10,55 M değerine değişti. -- ve sıkı durun İsveç/Nüfus artış oranı %0,5 yıllık değişim (2023) yani bu ülkede yöneticiler üç cocuk yapın büyümemiz lazım demiyorlar canım türkiyem .
YanıtlaSilGSYH'nin artması tek başına çözüm değil, onun paylaşılma şekli yani gelir dağılımı da önemli. GSYH artarken artış hep yüksek gelirli kesimlere gidiyorsa bunun halka bir yararı olmaz.
SilHocam nasıl bir garabet yaşanıyor?
YanıtlaSilBilsem anlatacağım.
Siluzun zamandır beklediğimiz güç dengesinin değişmesi vuku buluyor.
Silyıllardır yazdım, avrupa bürokrasisi yanlış işler yaptı. avrupa sosyal demokratları, sözde refah devleti sürdürüp, kendilerini iktidarda tutmak için her türlü kuruma ve komşu ülkelerin işlerine müdahil oldular.
mesela bkz Türkiye'de 80 lerden itibaren siyasal islamın finansman süreci. Türk devlet bürokrasisinden yetkin insanların siyasetçilerce hırpalanarak tasviye edilmeleri. Türkiye de hangi siyasetçi, bürokrasinin kalitesi ile oynamış ise, bilin ki batı istihbarat bürokrasinin Türkiye faaliyeti ile destek görmüştür.
Türkiye'nin ne günahı vardı da AB ye üye yapılmadı? Türk insanı tukaka edildi. Afrikanın, ortadoğunun hırsızı, tecavüzcüsü AB sınırlarından el kol sallaya sallaya girerken, tertemiz bir Türk genci, bir Türk iş insanı vize kapılarında süründürülüyor?
Söyler misiniz bana, AB tarafında Türk insanına bu vize utanmazlığını yapan insanlar sizce sağlıklı düşünebilen beyinler olabilir mi?
Benzeri bir durum da Putin. Putin gibi bir insanın hayatın normal şartlarında bunca süre iktidar olması imkansızdır. Avrupa sosyal demokratları, ucuz Rus gazı ile desteklenen büyük Avrupa markalarının ihracatları ile kendilerine oyun alanı oluşturdu. Bunlar olurken, Avrupa MB ucuz kredileri hep bu markalara gitti. Avrupa Kobileri çöktü. Sadece kobiler mi? Avrupayı ayakta tutmuş, ama insanların gözünden uzak pek çok kurum da yılların ödeneksizliği ile çöktü.
Olayı sürdüren, avrupa devletlerinin borçlanma ile refahı sürdürmesi olurken, olayı koparan, Çin'in artık Avrupa pazarı olmasının bitmesidir. Çalıştığım banka, bir zamanlar Avrupa ticari markalarına on milyarlarca euro/usd proje kredisi verirdi. İki yıla yakın süredir, proje fizibilitesi sunamayan, kendi kamu güvencesini alamayan hiç bir büyük Avrupa markasına kredi çıkmıyor.
Avrupa politikacılarının maması bitti. Avrupa'da maması biten politikacıların borusu da ötmeyecektir. Bu zaman alacak. onlarca yıl sosyal demokratlar üniversitelerden tutun, belediye, polis teşkilatları, fabrika yönetimleri dahil hayatın her yerine nüfuz ettiler.
Avrupalı politikacılar, şimdilerde suçu şuna buna atma çabasına girdiler. Boşunadır. Sorunu yaratanların çözüm üretmeleri beklenmez.
AB yönetimi ile ilgili en sevdiğim fotoğraf şu sayfadakidir.
Avrupa Başkanı Ursula von der Leyen, Sn Erdoğan ile görüşmesinde, bir şekilde, Sn Erdoğan ile eş seviyede oturmamış, olay foto karesinde de resmileşmiştir.
O esnada odada neler olduğu ve bahaneler önemsizdir.
Eğer, Ursula Hn, gerçek lider olsaydı, diğer ülke lideri ile aynı seviyede oturmak için ısrar eder, kimse de bir şey diyemezdi. Türk ekibi de Sn Cumhurbaşkanının yanına bir sandalye daha koyar, ardından herkes oturur, foto da çekilirdi.
Bu kadıncağız basiretsizlik ve liyakatsizliğini Ankara'da tüm dünyaya ispat etmiştir. Şimdilerde saçma sapan konuşmaktadır.
https://en.wikipedia.org/wiki/Sofagate
Not. Sn Erdoğan'ın resmi görevlerinde, hayatımda en sevdiğim fotoğraflarından birisi budur. Sn Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı protokol ekibi belki de farkında olmadan Avrupa yönetimindeki liyakatsizliği tüm dünyaya belgelemiştir. (Tekrar ediyorum, bahane ne olursa olsun, bir lider, başka bir lider ile resmi görüşmesinde asla ve asla böyle oturmayı kabul etmez. Gerekirse dakikalarca dakika beklenir, ortam düzenlenir, fotoğraf öyle çekilir. )
eW</Y^t$*ys3znwD
Türkiyeye yapılan bütün kötülükler Türklerin kendi kendine yaptıklarıdır. Bunu görüp kendimizi düzeltmeye yönelmezsek başkalarını suçlayarak bu yüzyılı da kaybederiz.
SilBig Brother , artık her alanda yerini almış.
YanıtlaSilMahfi Bey,
YanıtlaSilİnsan bir işletme için sermaye midir, kaynak mıdır hocam?
Mesala beden gücü işlerinde yeri hemen doldurulabilir olan kişiyi kaynak olarak görüp başka bir kurumda tasarımlarıyla firmaya yeni satış rekorları kırdıran kişi o işletme için vazgeçilmez olduğundan sermaye olarak mı görülmeli? Bu durumda ahlaki bir sorun yok mudur?
İnsan tam olarak bir işletme için nedir?
Aynı sey seçmen içinde geçerli seçmen, hizmet edilecek kişi mi yoksa seçilenin yönetimde devam etmesi için ona hizmet etmesi gereken kişi mi?
İnsan dedikleri insan (din felsefesi dışında) felsefik olarak nasıl değerlendirilmeli? İnsanın (tekil yada çoğul olarak) diğer insanlar içindeki yeri nasıl konumlandırılmalıdir?
Hocam ekonomiye inanç kayboldumu?
SilEkonomi patlak.
SilHocam,
YanıtlaSilBaşka bir konudan bahsetmek istiyorum.Daha önce sanırım Arjantin ekonomisi ile Türkiye ekonomisini karşılaştımıştınız.Benzer şekilde Slovenya, Bulgaristan, Romanya Polonya, Macaristan, Çekya Slovakya veya Avrupa'da yer alan gelişme yolundaki ülkeleri'nin ekonomisi ile Türkiye ekonomisini karşılaştıran bir yazınız çok iyi olur.(Sadece 3 ülke yeterli olur.)