Silivri Soğuktur

Sansür; sinema ve tiyatro oyunlarının, gazete, kitap, dergi gibi yayınların ve bu yayınlarda yer alacak haberlerin hükümetçe önceden denetlenmesi, bunların oynanmasının, gösterilmesinin, yayımlanmasının izne bağlı olması demek. Hükümetçe görevlendirilmiş görevliler eliyle uygulanıyor. Buna dolaysız ya da doğrudan sansür diyebiliriz. Dolaysız sansür, demokrasinin olmadığı, genellikle diktatörlük rejiminin olduğu ya da rejimin diktaya doğru evrilmeye başladığı yerlerde ve/veya dönemlerde ortaya çıkar. Demokrasinin hakkıyla uygulandığı, en azından yalnız seçim yapmak olarak algılanmadığı, kamuoyunun demokrasiye sahip çıktığı yerlerde uygulanması kolay değildir.

Bir de dolaylı sansür ya da oto sansür var. Otosansür, açık bir baskı olmadan, herhangi bir makamın ya da yetkili kurumun engellemesi olmadığı halde, kişinin kendi çalışmalarını sansürlemesi olarak tanımlanabilir. Bu da demokrasinin var gibi göründüğü ama büyük eksikliklerinin olduğu yerlerde ve dönemlerde ortaya çıkar. Baskıcı bir hal almış olan ve sürekli bir şeyleri bahane ederek insanları gözaltına aldıran ya da tutuklatan bir yönetim egemense, insanlar düşüncelerini ifade etmekten çekinir ve bir anlamda kendilerine otosansür uygulamaya yönelirler. Böyle bir ortamda otosansür iki farklı şekilde ortaya çıkar: İlk olarak insanlar görüşlerini, eleştirilerini açıkladıkları zaman gözaltına alınacaklarını ya da hapse atılacaklarını düşünerek korku nedeniyle kendilerine otosansür uygular ve düşüncelerini ya hiç açıklamamaya yönelirler ya da bildiklerini, gördüklerini, tanık olduklarını çok daha yumuşak ifadelerle açıklamaya çalışırlar. Bu tür otosansür daha çok kendini korumayı hedefler. İkinci tür otosansür, çalıştığı yeri korumaya dönük olarak ortaya çıkar. Bir gazete veya sosyal medya sitesi yazarı, bir sanatçı, bir televizyon yorumcusu vb. düşüncelerini ifade etmesi sonucunda çalıştığı yere ve onun yönetimine zarar gelebileceğini düşünürse otosansür uygulama yoluna gidebilir.  

Sansür, düşünce ve ifade özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Bir toplumun ileri gidebilmesi özgür düşünce sahibi insanları yetiştirmesine ve bu insanların düşüncelerini özgürce açıklamasına bağlıdır. Düşünceleri baskılanmış bir toplum hiçbir alanda ileri gidemez.

Günümüzde sansür uygulamaları hükümetlerle sınırlı kalmıyor. Çeşitli kurumların yöneticileri çalışanları düşüncelerini açıklamak konusunda baskı altına alabiliyor. Bu tür baskılar da ikiye ayrılıyor: Yöneticilerin, siyasal iktidarın isteği doğrultusunda ya da böyle bir istek olmasa da olabileceği endişesiyle sansür uygulaması. Her ikisi de ifade özgürlüğünü engellemesi açısından siyasal iktidarın doğrudan sansür uygulamasından farksız görünüyor. Hatta otosansürün, dolaysız sansürden çok daha kötü olduğunu söylersek yanlış olmaz: Görünürde bir yasaklama olmadığından düşüncesini ifade edemeyen vicdan azabı çeker.   

Bizde son dönemlerde bu tür sansür uygulamaları ya da olmayan düzenlemelere uymayan kişiler arasından tutuklananlar genellikle Silivri Cezaevine gönderildiği için eleştiri yapanlara yönelik bir espri ifadesi türedi: “Silivri soğuktur.” “Böyle eleştiri yapmaya devam edersen tutuklanırsın” demenin farklı biçimde ifade edilmesi. Bu ifade, ardında, söyleyenin kendi korkusunu ama aynı zamanda kıskançlığını konuşana yansıtan düşünceleri saklıyor.   

George Bernard Shaw “ilerlemenin ilk koşulu sansürden kurtulmaktır” der. Aslına bakarsanız sansürden kurtulmak yetmiyor, şakaymış gibi dile getirilen tehditlere gülüp geçecek kadar yürekli olmak da gerekiyor. Bu konuyu en net anlatan söz Jean Paul Sartre’a aittir: “Cehennem başkalarıdır.” 

Yorumlar

  1. 👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık Hocam.. Şahane..

    YanıtlaSil
  3. Dalkavuksuz diktatör, sansürsüz diktatör olmaz.

    YanıtlaSil
  4. Celladına aşık ise bir millet ister ezan ister çan dinlet. Sorgulamıyor bile sürü gibi illet mustehaktir ona her türlü zillet.

    YanıtlaSil
  5. Uğur MUMCU ‘ nun ölüm yıldönümünde anlamlı bir yazı. O kadar korkaklar ki kalleş bir pusu ile yok ettiler aydınlarımızı .

    YanıtlaSil
  6. Hocam peki siz hiç yazılarınızda oto sansüre baş vurdunuz mu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gazetede yazarken olduğum yere zarar vermemek için başvurduğum olduydu.

      Sil
    2. Açıksözlülüğünüz için teşekkür ederim

      Sil
  7. Sosyal medyada yorum yaparken ben de oto sansür uyguluyorum. Özellikle küfretmemeye çalışırım. Bazen başaramam. Neyseki CB'na hakaret etmediğimiz sürece fazla tehlike yok.

    YanıtlaSil
  8. Hocam, kaleminize sağlık. Bu devirde, sansür konulu bir yazı yazmanız manidar...zamanın ruhuna son derece uygun...Bir toplum sansürü ve oto sansürü kabul etmişse, hangi sosyoekonomik statüde olursa olsun, maden facialarında yüzlerce emekçinin ölmesi, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri, lüks otelde yangın sonucu onlarca insanın ölümü...gibi badirelere de açık hale gelir maalesef...

    YanıtlaSil
  9. ANLAYANA, DAVUL ZURNA. KALEMİNİZ KESKİN OLSUN HOCAM. KIRILMASIN.

    YanıtlaSil
  10. Elinize emeğinize sağlık hocam harika bir yazı

    YanıtlaSil
  11. Yeni trend önce tutuklayıp sonra uygun suç oluşturmak..,Artık "Silivri soğuktur" bir espri olmaktan çıktı gerçeğe dönüştü. Yazınız için sağolunuz...

    YanıtlaSil
  12. "Silivri soğuktur" kavramı toplum tarafından içselleştirildikçe toplumun yaşam kalitesi de doğru orantılı olarak günden güne bozuluyor. Hukuktaki bozulma; toplumsal çürümeyi ve kurumların yozlaşmasını da beraberinde getiriyor. Sonuçta Türkiye'nin dolar bazında kişi başına düşen GSMHsı hala 2013 seviyesinde, enflasyonda başa güreşiyor, doğrudan yatırım alamıyor, AI ve çip teknolojisi gibi konularda dünyanın gerisinde kaldı, başarılı start-uplar ve Unicornlar çıkaramıyor... Silivri soğuk ama Silivri dışındakiler de günden güne daha kalitesiz mont alabiliyorlar, evlerini daha az ısıtıyorlar. Kısacası Silivri'nin soğuğu artık bütün yurt çapında hissediliyor.

    YanıtlaSil
  13. Hocam,farklı ülkelerde farklı diktatörler,farklı farklı yöntemlerle iktidara gelip farklı stratejilerle diktatörlüğünü perçinlese de en sonunda büyük resimde hep aynı pozu verir hale geliyorlar,birbirlerine benziyorlar ve aynı diktatörlük ve zulüm tarifiyle tanımlanabiliyorlar.Sanırım yolun sonu hep aynı noktaya varıyor ve halk çektiği büyük acılardan sonra diktatörden kurtuluyor.

    YanıtlaSil
  14. Yüreğinize, kaleminize sağlık Mahfi Hocam...🙏 Giderek fütursuzlaşan, kibir zehirlenmesinden muzdarip hubris bir iktidar yönetiyor, pardon yönetemiyor bu güzel ülkeyi maalesef. Adaletten eğitime, ekonomiden medyaya ve sanata herşey bilinçli olarak belirli bir hedef için yapılıyor; sorgulamayan, ileriye gidemeyen, biat eden, evet efendimci bir toplum, pardon toplum değil "kul", reisin kulları...😡

    YanıtlaSil
  15. Sansür kalıcı olamaz, çok uzun süre devam edemez. Her halükarda ya kendiliğinden ya da halkın tepkisi sebebiyle azalarak, veya kısa sürede yerini düşünce özgürlüğüne, ifade özgürlüğüne bırakacaktır. Halka zararı zaman kaybettirme, geri bırakma olacaktır. Yöneticiler iktidara geldiklerinde, iktidarlarının sonsuz olmadığını, bir gün mutlaka iktidarlarının sona ereceğini hep göz önünde bulundurmalılar.
    İnsanlar; FİKRİ HÜR, İRFANI HÜR, VİCDANI HÜR yaşayacaklardır, böyle olunacaktır, böyle olunması zorunludur.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Suriyeliler Ülkelerine Dönerse Ekonomiye Etkisi Ne Olur?