Cadı Avından Suç ve Ceza'ya
Avrupa uygarlığının en karanlık dönemini oluşturan ortaçağda uzunca bir süre cadı avı adı altında yaşanan ve son derecede ağır toplumsal travmalara yol açan bir deli saçmalığı var.
Bu deli saçması facianın en az
görüldüğü ülkelerden birisi tarihsel olarak hukuka en fazla bağlı Avrupa ülkesi
konumunda öne çıkan İngiltere olmuş. Hukuka bağlı olsa da giderek yaygınlaşan
bu çılgınlık eğiliminden kurtulamayan İngiltere’de Matthew Hopkins adında bir
hukukçu ortaya çıkmış ve cadı avcılığının lideri olmuş. Hopkins, bir süre
avukatlık yaptıktan sonra daha fazla kazanç getirecek işler aramaya girişmiş. O
dönemde sefaletin kol gezdiği taşra İngiltere’sinde toplumun yaşadığı
sıkıntıları ve eziyetleri mal edecek günah keçileri arandığını kısa sürede fark
etmiş ve bunun yolunun kıta Avrupa’sında çığ gibi yayılan cadılık olayının
kaşınmasında yattığını keşfetmiş.
Hopkins, bir suçlamadan yola çıkarak bir cadılık davası açmış ve bu davayı kazanınca şöhreti hızla yayılmış. Bir süre sonra kendisini Baş Cadı Avcısı (Witch-finder General) ilan etmiş ve ondan sonra cadı avı İngiltere’de inanılmaz bir hızla gelişmiş. Cadılığından kuşkulanılan insanlar Hopkins’e muayene ettirilir olmuş. Muayenede kişinin vücudunda cadılık belirtileri, yani şeytanın izleri aranıyormuş. Aranan izler genellikle benler, siğiller gibi şeylermiş. Vücuda iğne batırıldığında kan çıkmaması da şeytanla işbirliği yapıldığının belirtisi sayılıyormuş. Cadılığını itiraf etmeyenlere işkenceler uygulanıyor, sanık günlerce uykusuz bırakılıyormuş. Uyumamasını sağlamak için sanık sürekli koşturuluyor, yürütülüyormuş. Günlerce süren uykusuzluk ve yorgunluk sonucu sanık, gerçek dışı şeyler görmeye başlıyor ve aklını yitirme noktasına gelince biraz olsun uyuyabilmek için çaresizlikten cadılık yaptığını kabul etmeye zorlanıyor, kabul edince de yakılarak idam ediliyormuş.
Baş Cadı Avcısı Matthew Hopkins’in, çoğunluğu engelli kadınlardan oluşan iki yüzden fazla insanı cadılık suçlamasıyla idam ettirdiği tahmin ediliyor. Ortaçağ Avrupa’sında cadı idamlarında rekor 25,000 idamla Almanya’da.
Avrupa, yaşadığı bu inanılması güç deli saçmalığından zaman içinde dinde reform yaparak ve hukuk normlarını geliştirerek kurtulmuş. Ceza hukukunun gelişmesiyle suç ve ceza ilişkisinin doğru kurulması, modern mahkemelerin engizisyon adlı dini mahkemelerin yerini almasıyla günah keçilerine işkence uygulayarak suçlu yaratma dönemi son bulmuş.
Türkiye’nin geçmişinde ortaçağ Avrupa’sındaki gibi bir cadı avı öyküsü yok. Buna karşılık cadıların yerine farklı düşüncelerden, farklı inançlardan, farklı eğilimlerden, farklı seslerden olduğu için suçlanan, yargılanan insanları koyduğumuz anda görünüm değişiyor. Bizimle aynı düşüncede, aynı inançta veya eğilimde olmadığı için suçladığımız, tutukladığımız insan sayısı her geçen gün ortaçağ Avrupa’sında işkence edilen cadı sayısıyla boy ölçüşür hale geliyor.
Modern zamanlarda yargısız infaz ve yargılamadan tutuklama, ortaçağdaki cadı avının yerini almış görünüyor.
Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanında baş kahraman Raskolnikov, işlediği cinayetin başlangıçta bir suç olduğuna tam olarak inanmasa da zaman onu, bunun bir suç olduğunu önce kendisine sonra da polise itiraf etmeye kadar götürür. Dostoyevski’ye göre vicdanı, insanın beynini rahat bırakmaz. İnsan bir suç işlemişse bunu sonsuza kadar inkâr etmeyi sürdüremez, sonunda vicdanının sesine teslim olur. Ve adalet sistemi suçun arkasındaki olayları dikkate alsa da cezayı uygular.
Biz bunu tersine çevirmeyi başardık. Üstelik iki yönlü olarak başardık: Suçsuz olanları suçlu gibi göstermeyi ve tutuklu tutmayı, suçlu olanları ise bizden olduğu için salıvermeyi başardık. Çünkü aradığımız şey yalnızca suç ve suçlu değil.
Modern ceza hukuku yaklaşımı, cezayı vermeden önce suçun, suçlu tarafından hangi güdülerle işlendiğine bakar. Buna göre cezanın en alt limitle en üst limit arasında nerede yer alacağını belirler. Bizde durum farklı, biz suçlunun arkasında kim olduğuna bakıyoruz. Eğer suçlunun arkasında olanlar bizdense suçluyu kurtarmanın yollarını arıyoruz. Eğer suçun ve suçlunun arkasında olanlar bizden değilse o zaman kişi suçlu olmasa da cezalandırıyoruz.
Bu uygulamada itirafın önemi yok: Önemli olan suçlanan kişinin kimlerden olduğu. Buralara bakınca Raskolnikov ne kadar saf, ne kadar masum görünüyor göze. Oysa önce bizden biri olmayı seçse, sonra işleseydi cinayeti ve eğer vicdanını bastırmayı da becerebilseydi, sürgüne gitmesine hiç gerek kalmazdı. Biraz mahkeme falan derken ardından serbest kalırdı.
1692 yılında, Amerika’da Salem kentinde birkaç küçük kızın bazı kadınları cadılıkla suçlaması üzerine inanılmaz bir insan avı başladı. Kentte yaşayan birçok kişi cadılıkla suçlandı, yakalandı, hapse atıldı ve işkencelerle öldürüldü.
Senatör McCarthy önderliğinde örgütlenen gruplar Amerika’da 1950’lerde aykırı görüşlü herkesi düşüncelerinden dolayı komünistlikle suçlayarak yıldırdılar. Toplum adeta cinnet geçirerek bir komünizm fobisine tutuldu. Çoğunluğun tarafında olmayan herkes komünist olarak görüldü. Bu davranış tarzı sonradan McCarthy’cilik olarak adlandırıldı.
Arthur Miller Salem cadılığı olayını kendi döneminin McCarthy’ciliğine uyarlayarak ünlü Cadı Kazanı oyununu yazdı.
Yönetim de başka güçler de, tarihte pek çok örneği görüldüğü gibi, zaman içinde bizden olanlar ve olmayanlar ayrımları yapabilir. Önemli olan yargının ne yapacağıdır. Yargı, eğer yönetimin izinden giderek bizden olanlar ve olmayanlar ayrımına göre karar almaya başlamışsa o zaman ortaçağa geri dönülmüş demektir.
İnsan, eğer başkalarına yapılan haksızlıklara başkaldıramıyorsa kendisine yapılan haksızlıklara da baş eğmek zorunda kalır.
Not: Bu yazı, bu blogda ilk kez 2012 yılında yayınlanmış ve sonra
birkaç kez tekrar yayınlanmış Cadı Avı ile Suç ve Ceza başlıklı iki eski yazımın
bir araya getirilip elden geçirilmiş halidir.
Felsefe yazılarınızı bugünler okumaktan büyük keyif alıyoruz. Entellektüel birikiminizden faydalanma fırsatı buluyoruz. Umarım hız kesmeden devamı gelir. Teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Sevgiler.
SilBence daha ortacaga donus daha tamamlanmadi cali corbasi icildi bu topraklarda daha beter olacak her sey kiymet ini Bilin derim😘
SilO dönemlerde yazılarınızı kaçırmıştım. Şimdi bir taşla iki kuş vurmuş gibi hissettim hocam yine kârdayız 🙂
YanıtlaSil😀
SilMahfi Hocam Candır 👏
YanıtlaSil🙏🙏🙏
Sil''Modern ceza hukuku yaklaşımı, cezayı vermeden önce suçun, suçlu tarafından hangi güdülerle işlendiğine bakar. Buna göre cezanın en alt limitle en üst limit arasında nerede yer alacağını belirler. Bizde durum farklı, biz suçlunun arkasında kim olduğuna bakıyoruz. Eğer suçlunun arkasında olanlar bizdense suçluyu kurtarmanın yollarını arıyoruz. Eğer suçun ve suçlunun arkasında olanlar bizden değilse o zaman kişi suçlu olmasa da cezalandırıyoruz'' Mükemmel tespit.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilBu ülke hukukun üstünlüğü konusunda son treni 17 25 aralık 2013 te kaçırdı. Geçmiş olsun. Üstüne sari öküzünü de 2017 referandumuyla verdi. Cumhuriyetin ruhunu da sattık.
YanıtlaSil:(
Silçook teşekkür ederim...
YanıtlaSil🙏
SilHocam yazılarınızı okumaktan keyif alıyorum. Bu yazı bana Fakültede Mithat Sancar isimli hocamızın bize derste izlettirdiği Cadı Kazanı filmini tekrar anımsattı. Keşke bu filmi bir çok kişi izlese.. İnsanların nasıl da dehşet içerisinde ötekileştirildiği anlaşılsa...
Sil
YanıtlaSilYargının tutumuyla ilgili güzel bir örnek olarak 1961 tarihli Nüremberg Duruşması filmi izlenebilir. Yazınız için elinize sağlık.
Sağ olun.
SilHocam gaza bastınız.Tek yol başkaldırı diyorsunuz.Bravo.
YanıtlaSilHukukun üstünlüğünden daha önemli hiçbir şey yok.
SilKeşke diğer entelektüellerimiz de sizin gibi tepkilerini böyle somut yazılarla ortaya koysalar.Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun.
SilMuhalefet nasıl yapılır dersi veriyorsunuz kaç gündür. Kırımız kart göstermek yerine tarihten göndermelerle taşı gediğine oturtuyorsunuz.Parti kurun oy verelim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim ama benim siyasetle hiçbir ilgim yok sadece haksızlığa karşı çıkıyorum.
SilHocam bu tepkisizlik kervanına katılmadığınız ve sesinizi yükselttiğiniz için teşekkür ederiz.Arkanızda kocaman bir kitle var.Hiç endişe etmeyin.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. ben yalnızlığa alışığım ama yine desteğiniz için sağ olun.
SilNeden bu muhalif dile evrildiniz hocam?Ekonomi yazılarınız ne kadar ufuk açıcıydı. Şimdi kullanmaya başladığınız bu dil tüm şimşekleri üzerinize çekecek.Yapmayın .Girmeyin bu topa.
YanıtlaSilBu muhaliflik değil, bu haksızlığa isyan. Babam böyle davransaydı ona da karşı çıkardım.
SilÜstteki arkadaş yazıyı okumamış, ya da daha kötüsü okumuş ama anlamamış.
SilŞu anda yaşananları cadı avı olarak nitelendirerek büyük bir yanlış yapıyorsunuz.Türk yargısına güvenmemiz gerekiyor.
YanıtlaSilCadi avlari her zaman şeytanın önünü açmak adina yapılır. Aksi halde dünyayı şeytan yonetmezdi.
SilÜlke hiç bu kadar politize olmamıştı. Bolu da 78 canimizi kaybettik. Bu cinayeti bile yok turizm bakanlığı yok belediye başkanlığı diye politize etmeyi başardık. Herşey siyaset oldu ölümlerimiz bile maalesef.
SilHocamız artık iyiden iyiye siyasi bir figür olma yolunda ilerliyor. Yakında sizi Sözcü'de yazarken görürüz.
YanıtlaSiladsız 14.57, Boş bir yorum yapmışsınız, Mahfi hoca her zaman siyaset üstü olmuştur. Yazdıklarını bilim, felsefe ve entellektüel birikiminin paylaşımı dışında algılamak konuyu saptırmaktır.
SilGöremezsiniz çünkü ben muhalefet yapmıyorum haksızlığa karşı çıkıyorum, ayrıca hiçbir gruba da katılmıyorum.
SilÜlkenin mevcut durumu , kimsenin kendi alanında kalmasına müsaade etmiyor.Umarız sizi de bu kısır siyasi çatışmaya kurban vermeyiz.
YanıtlaSil🙏
SilÇok teşekkürler hocam. Herkese okunmasını tavsiye ediyorum.Av.Akın Dönmez
Sil2012-2025 .13 yılda hiçbir şey değişmemiş.Demek ki 2038'de de yazınızı bir kaç revizeyle tekrar yayınlayacaksınız. Düşüncesi bile ürkütüyor insanı.
YanıtlaSilMaalesef.
SilHocam neden, neden, neden. Girmeyin bu muhalefet batağına . Burası dipsiz bir kuyu . Lütfen.
YanıtlaSilBu muhalefet değil, bu hukukun üstünlüğünü ve tarafsızlığını savunmak. Bunu muhalefet yaparsa aynı yazıyı bir kez daha yayınlarım.
SilSayın Mahfi Hocam kaleminize sağlık. Bu yazı 2012 de çok anlamlıymış. O zaman okumamışım. Bu benim ayıbım.
YanıtlaSilCinayet işlenirken ulu orta,
Mezara konuldu sonuçta mefta,
Artık geri dönüş olurmu bu saatten sonra.
Teşekkürler.
🙏
Sil"Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudiler için geldiler, sesimi çıkarmadım, çünkü Yahudi değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı." Martin Niemöller
YanıtlaSilİçimden bir ses bu yazıya da "bir muhalefet yazısı değil, tarihsel bir değerlendirme" diyeceksiniz diyor. :)
YanıtlaSilBu bir muhalefet yazısı değil bir hukuk yazısı.
SilEllerinize sağlık Mahfi bey, her ortamda "Düzenleyici hesap" gibi değerlendirilmemi bu cadı avcılarına bir başkaldırış olarak yorumluyorum naçizane ama adalet ummayı diri tutmak hiç de kolay değil hocam, bu yazılar bize iyi geliyor,saygılar..
YanıtlaSilSağ olun.
SilTeşekkürler Hocam. Biz yıllardır istifa etmelerini beklediklerimiz her olaydan yine çıkarım yapıp istifade ediyorlar. Cadı avı falan solda sıfır kalır bunların yanında.
YanıtlaSilBiat kültüründe istifa olmaz.
SilSevgili Atatürk ve kurduğun cumhuriyet.Ruhuna el fatiha Allah rahmet eylesin...
YanıtlaSilHemen pes etmek yok.
SilAynen, pes etmek yok. Rusya gibi Putinistan olmayacağız. Adalet istemeye ve hakkı hukuku savunmaya devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyetini yaşatmak için onurlu duruşumuzdan ödün vermeyeceğiz.
SilHayatta her şeyin başı Adalet , sonrası nasıl olsa gelir .
YanıtlaSilÇok doğru.
SilArada kaynamasın, unutmayalım diye yazıyorum Mahfi bey.
YanıtlaSilTarihçi 'Emrah Safa Gürkan', iki video yayınladı:
"Kapitalizmin doğuşu":
https://www.youtube.com/watch?v=7q5Dzy57_vs
"Devletsiz kapitalizm mümkün mü?":
https://www.youtube.com/watch?v=72W9sF3kxnA
Umarım, blog'unuzun ziyaretçileri bu videoları da izler.
Belki bunları duyduğunuza çok şaşıracaksınız, yine de hatırlatayım Mahfi bey:
YanıtlaSilTrump'ın ABD'de iktidara gelişini "rasyonel çerçeveye oturtmaya çalışan" bazı "akademisyenlik vasfına çok yakın kişiler" var. Bunların yazdıklarını okuyunca; acaba diyorum, Trump kabinesine bu kişileri direkt alsa ve yaptırım yetkilerini de onlara verse, bunlar "Heinrich Himmler"e bile rahmet okutacak faaliyetlere girişirler mi?!
ABD Başkan Yardımcısı "J. D. Vance"in ideolojik kaynaklarından bir tanesi, Curtis Yarvin [takma adı, mahlası ise "Mencius Moldbug"]. 2016'da Trump'ın kabinesinde olan Steve Bannon da, Curtis Yarvin'in görüşlerini çok takdir ettiğini dile getirmiş.
Curtis Yarvin, 1992'te Berkeley Üniversitesi'nde "Bilgisayar bilimleri" alanında doktora yaparken çalışmasını bırakıp üniversite hayatından ayrılıyor, ve "Silicon Valley"de hemen iş bulup çalışmaya başlıyor.
Özel sektörde çalışırken, akademik dünyayla da dirsek temasını sürdürüyor.
Tennessee Üniversitesi'nde hukuk profesörü Glenn Reynolds; "Ludwig von Mises", "Murray Rothbard" gibi meşhur iktisatçıların kitaplarını Curtis Yarvin'e tavsiye ediyor.
Yarvin, gençlik yıllarında biriken öfke ile birlikte bu kitapları da okuyunca adeta "aydınlandığını (!)" söylüyor, komplo teorisyenliğine kadar varacak ideolojik tezler ve projeler yazmaya başlıyor. İşte tam bu andan itibaren "Mencius Moldbug" mahlasını kullanıyor.
1990'lı yılların ortasından taaaaa 2016'da Trump'ın iktidara gelişine kadar geçen "20 küsür yıllık dönem"de, özellikle ABD'deki çeşit çeşit "libertarian" ekoller arasında tanınan, bilinen, saygı duyulan bir teorisyen hâline dönüşüyor. (J. D. Vance ve Steve Bannon gibi kişileri etkilediği yıllar, işte bu yıllar.)
Şimdi, şu kısma dikkat etmenizi öneririm:
2008'de, "Mencius Moldbug" mahlasıyla yazdığı yazılarından birinde; toplum nezdinde performansı düşük olan, verimliliği düşük olan kişileri (ve/veya grupları) toplumun diğer bölümlerinden izole etmek gerektiğini, ve bu insanları "bio-dizel yakıt" olarak kullanabileceklerinden bahsediyor!
Yazının tamamı burada (20 Kasım 2008):
https://www.unqualified-reservations.org/2008/11/patchwork-2-profit-strategies-for-our/
Bu yazı ise, "J. D. Vance" gibi ABD Başkan Yardımcılığı pozisyonuna kadar yükselmiş kişilerin zihinlerinde neler taşıdığının analizini içeriyor (22 Temmuz 2024):
https://newrepublic.com/article/183971/jd-vance-weird-terrifying-techno-authoritarian-ideas
Ne dersiniz Mahfi bey?
Ne dememi isterdiniz?
Silİktisatçı olmanızdan ötürü; 'Ludwig von Mises', 'Murray Rothbard' gibi iktisatçıların görüşlerinin, insanları kötülük yapmaya teşvik edecek kadar uç fikirler barındırıp-barındırmadığını sizden öğrenmek isterim Mahfi bey?
SilElbette, cevap vermek isterseniz. İstemezseniz, canınız sağolsun.
Mefistofeles üzerine de bir yazı gelir mi hocam?
YanıtlaSilYeri gelmişken sorayım: Mefistofeles'in Faust ile yaptığı anlaşma günümüz (dünya bazında) iş dünyası, siyaset, medya ve yargı arasındaki kişisel ilişkilerde de etik ve ahlaki kararları benzer şekilde sorgulatmaz mı?
SilBir roman çağının ötesinde gerçek hayatı her dönem de nasıl halen sorgulatmayı başarıyor.
Evet, müthiştir. Sonradan defalarca farklı şekillerde işlendiyse de orijinali düzeyine erişemediler.
SilSanırım başarısını insanların her dönemde benzer şekilde güç arzusu ve gücü elde etme ve kullanma arzusu temelde aynı kalıp sadece varyasyon farkından devam etmesinden alıyor.
Sil1. Gelir adaletsizligi (toplumun ust 2% sinin kaynaklarin coguna sahip olmasi)
YanıtlaSil2. Fakirlik (asgari ucret)
3. Asiri hirs ve lukse duskunluk
4. Kazandigindan fazlasini harcamak (Cari acik)
Yukaridakiler oldukca hocanin bahsettikleri devam eder. Fedakar 60-70 lerin jenerasyonu gidince ne yapacagiz en cok onu merak ediyorum.
Evet maalesef durum bu.
Sil2012 yılında görmüşsünüz geleceği, takdir ettim. Ne yazık ki, geriye (Ortaçağa) gidiş arttı ve hızlandı. Sonunda duvara toslar mı? En geç 2028'de sonlanır mı?
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilGerçek ötesi öylesine yaygın ki toplumun gerçekleri ne zaman görebileceğini bilmek çok zor.
Sayın hocam ben kötülüğün sıradanlaşmasından korkuyorum bir sonraki aşama çünkü o.
YanıtlaSilEn kötüsü o olur.
SilKötülük sıradanlaşırsa sıradanlık kötüleşir.
SilCadı avı aşamasını geçmek üzereyiz. Tek adam rejimi hızla evriliyor. Belli ki Kim Jong örnek alınmış. Muhalefet çaresiz. Herkes korkuyor.
YanıtlaSilSayın Eğilmez, güzel, rahat anlaşılır yazınız için teşekkür ederim. Yolsuzluğa batmış, kirlenmiş insanların, yönetimlerin temizlenmesine, düzelmelerine imkan yoktur. Oturdukları koltuktan kalkamazlar çünkü altları çok pistir. Hak, Hukuk, Adalet konusunda düzelebilmemiz için iş halkımıza ve Yargı Camiamıza düşmektedir. Yargımızda düzgün insanların da olduğunu düşünüyorum. Bu düzgün Yargı elemanlarının azınlık olan yolsuzluğa karışmış Yargı mensuplarını etkisizleştireceklerine inanıyorum.
YanıtlaSilSayın Eğilmez Halkımızın da büyük çoğunluğunun düzgün insanlar olduğunu düşünüyorum, azınlığa teslim olmayalım. Unutmayalım ki; Yargıya en büyük kötülük bazı Yargı elemanlarından, Orduya en büyük kötülük bazı ordu mensuplarından, Siyasete en büyük kötülük bazı siyasetçilerden, Sağa en büyük kötülük bazı sağcılardan, sola en büyük kötülük bazı solculardan, ekonomiye en büyük kötülük bazı ekonomistlerden gelir. vs,vs, vs. herkes kendi evinin önünü, kendi grubunu temizlemeli. Nezaketli, Zerafetli olmalıyız. Saygılarımla.
Teşekkür ederim.
SilHocam yaşananlar gösteriyor ki birkaç ülke istisna tutulursa dünyanın hepsi maalesef böyle.
YanıtlaSilİnsanoğlu hak yerine gücü takip ediyor.
Bu komünist de olsa ya da dini İslam da olsa, Hristiyan da, Yahudi de olsa değişmiyor.
Maalesef bugün dahil tarihin her döneminde bunlar var.
Kerbela da, 6-7 Eylül'de, Hitler Almanyası'nda, Putin Rusya'sında vs vs hepsinde var
Çok doğru. İşte onun için sürekli hukuktan başlamak üzere yapısal reform çağrısı yapıyoruz.
SilBuyrun hukuksal yapısal reform (!)
Silhttps://www.nefes.com.tr/akp-ucuncu-kez-meclise-getirdi-cok-tartisilacak-duzenleme-11959
Soyadınıza hakkını teslim etmişsiniz hocam.
YanıtlaSilMahfi hocam, mitoloji ilginizi çekiyor mu? Bir toplumun inanış ve dünya bakışını anlamak için mitolojik hikayelerine bakmak lazım diyen bir görüş okumuş ve ilgimi çekmişti.
YanıtlaSilYunan mitolojisi daha bilindik ama ben iskandinav mitolojisini (Norse mitolojisi) daha ilgi çekici buluyorum. Türk mitolojisi de var ama ilgi çekici bir hikaye okuma şansı bulamadım.
Sizin bu konuda ilginiz ne yönde tavsiye hikaye, film var mı?
Gayrimenkul uzmanları, Türklerin özellikle son iki yılda yoğun olarak BAE'den gayrimenkul alımı yaptığına işaret ediyor. (https://www.nefes.com.tr/baeden-gelecek-50-milyar-dolara-ne-oldu-11902)
YanıtlaSilBeklenen yatırımlar konusunda da işler nasıl tersine döndü hocam? sebebi nedir?
Bir gazete haberi: "Suç örgütü lideri Sedat Peker’in rüşvet iddialarıyla gündeme gelen ve birçok skandala karışan eski AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu hakkındaki 213 şikâyetin yer aldığı dosyanın ifade bile alınmadan kapatıldığı ortaya çıktı."
YanıtlaSilne gariptir ki hocam bu yazıyı ilk 2012 yılında yazmaya luzüm görmüş, arada bir daha yazmış ve şimdi yeniden bir güncelleme ile yayında! Bu yazılar yayınlandığında başka bir şey tedavülden kalkıyor demektir :(
YanıtlaSilMahfi hocam, merhabalar. Hocam, Türkiye ekonomisi çalışıyorum. Derste hoca şöyle bir şey söyledi: 'Türkiye'nin geçirdiği bütün krizler döviz kıtlığından dolayıdır.' Bu doğru bir cümle mi sizce?"
YanıtlaSilDoğru. Görünürde başka şeyler önde olsa da arkasında mutlaka döviz kıtlığı çıkıyor.
Silteşekkürler hocam
SilHocam, kıymetli yazılarınız için teşekkür ederim. Belki ilerde bloğunuzda yazdıklarınızı kitap haline getirirsiniz. Çok keyifli olabilir.
YanıtlaSilSaygılarımla