Kriz ve Türkiye

Krizin genel tanımı şöyle yapılıyor: Ekonominin temel yapı taşları olarak kabul edilen mal, hizmet, üretim, döviz fiyatları üzerinde kabul edilebilir düzey ve oranların ötesinde yaşanan şiddetli dalgalanmalar. Benim kriz tanımım biraz daha farklı: Ekonomik kriz; büyüme, işsizlik, enflasyon, faiz, bütçe açığı, cari açık, yerli paranın dış değeri gibi temel göstergelerin yanı sıra geleceğe ilişkin beklentilerin bozulması ve bu bozulmanın belirli bir süre devam etmesi halidir. Bu tanımlardaki kritik soru şudur: Ekonomi, bu sayılan göstergelerin hepsi bozulduğunda mı krizde sayılır yoksa bir veya ikisindeki bozulma ekonominin krizde sayılması için yeterli midir?

Ne kadar fazla sayıda göstergeden söz edersek edelim bir ekonomide kriz durumu olup olmadığını anlamak için daha çok iki temel göstergeye bakılıyor: Büyüme oranı ve enflasyon. Bu oranlar da ülkeden ülkeye farklı değerlendiriliyor. Mesela Türkiye için yüzde 5 oranında büyüme ideal oran olarak kabul edilmekle birlikte bu oran ABD veya Almanya için çok yüksek, Çin ve Hindistan için düşük kabul ediliyor. Ya da çift haneli enflasyon Türkiye’de bir kriz hali olarak görülmemekle birlikte ABD ve Avrupa için felaket olarak nitelendirilebiliyor. Ekonomide kriz algılaması ülkelerin durumuna, geleneklere ve kültüre göre farklılıklar gösteriyor.  

Aşağıdaki grafik Türkiye’nin son yirmi yılda enflasyon ve büyüme oranlarının gelişimini birlikte gösteriyor (grafik; TÜİK sitesinde yayınlanan verilerden yararlanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.)

Grafiğe göre 2004 ile 2017 yılları arasında Türkiye, dünya geneline göre yüksek, kendi algılamalarına göre normal enflasyonlu bir büyüme içinde görünüyor (I numaralı bölge.) 2008 yılında küresel krizin etkisiyle stagflasyona (durgunluk ve enflasyon ya da sıfıra yakın büyümeye enflasyonun eşlik etmesi hali) giren ekonomi (B) ertesi yıl bu kez slumpflasyona girmiş (yüksek enflasyon ile birlikte ekonomide küçülme hali) (A.)

2018 yılından itibaren başkanlık sistemine geçen Türkiye’de (II numaralı bölge) 2019 yılında yeniden stagflasyon yaşadı (B.) Bu dönemde 2021 yılında enflasyondaki yükselmeye karşın önce faiz düşürüldü, enflasyon yüzde 80’lere kadar yükseldi, sonra 2023 yılı ortasından itibaren faiz yeniden artırılınca enflasyon düşüşe geçti.   

Kasım ayı itibarıyla 12 aylık enflasyon 47,09. Bu orandaki enflasyon gelişmiş ekonomiler açısından kriz hali olarak kabul edilir. Buna karşılık Türkiye’de bir kriz hali olarak görülmüyor. Bizde kriz olarak kabul edilen durum büyümenin küçülmeye dönüşmesi halidir. Çünkü o zaman işten çıkarmalar başlar, işsizlik oranı artar.


Yorumlar

  1. En büyük sorun işsizliktir. Enflasyon , büyüme (küçülme ) daha sonra gelir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçülme önce geliyor sonra işten çıkarmalar başlıyor ve işsizlik geliyor.

      Sil
    2. Günaydın Hocam,Sanırım yazının grafikten sonraki ilk paragrafında A ve B noktaları grafik ile uyumlu değil.Tekrar kontrol edebilirmisiniz.?

      Sil
    3. Düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
    4. Kriz olabilmesi için herhalde Türkiye'nin Edirne'den Ardahan 'a yıkılması gerekiyor. Daha ne olacak!? Yaşanan yalnız ekonomik değil toplumsal krizidir. Tabi,bu düzeni savunanlar için kriz miriz yok.

      Sil
    5. Para arzının seyrını değerlendirirmisin enflasyona paralel olarak.

      Sil
  2. Artık boş boş rakamlara bakar olduk; asgari ücret, emekli maaşı, enflasyon... tüm tartışmaları boş gözlerle izler olduk. Neden mi? Geleceğe dair hayat beklentisi, yaşama azmi ve arzusu dibi yaşıyor da ondan. :/(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vatandaşlar, 10 üzerinden duygu durumlarını puanladı ve İstanbulluların ortalama stres seviyesi 7,1 olarak ölçüldü. Kaygı seviyesi ise 6,4 oldu. Vatandaşların kasımdaki yaşam memnuniyeti 4,4 olurken, mutluluk seviyesi ise 5,2 oldu.

      https://www.gercekgundem.com/guncel/istanbullu-stresten-patlayacak-mutluluk-seviyesi-diplerde-507455

      İstanbullular, 2024 yılına 5,4 puan verirken, 2025 yılından beklenti ise 5,3 puanda kaldı.

      Sil
    2. Katılımcıların yüzde 53,3’ü Kasım ayı içerisinde maddi yetersizliklerden dolayı tercih ettiği gıdalardan mahrum kaldığını aktardı.

      Katılımcıların yüzde 44,5’i yeterli gıdaya ulaşamadığı için porsiyonlarını küçülttüğünü belirtti. 

      Katılımcıların yüzde 16,3’ü maddi yetersizlikten dolayı evde yiyecek hiçbir şey bulamadığı zamanlar olduğunu belirtti.

      https://onedio.com/haber/her-10-kisiden-1-i-kirasini-odeyemedi-ipa-dan-carpici-istanbul-arastirmasi-1266004

      Sil
    3. Doğru, eskiden kovaladığım ekonomi programları bile anlamını yitirdi artık, sadece bir kaç dakika boş boş bakıp, geçiyorum. İnternette haberleri açtığımda herkes birbirini öldürüyor. Çöküşün tanımına girer mi bilmiyorum. :(

      Sil
  3. Hocam, kendi kendimize alıştığımız bu durumun sebebini hep düşünüyoruz. Kanaatim; buradaki halkların “geçici sıkıntı çeken asilzadeler” olarak kendilerini görmelerinde yatıyor. Burjuvazi çıkartamadan, dış yağma imkanları kapanınca, iç yağma amalgamında sosyal sözleşmeye ulaşıp, her an köşeyi dönebilecek “yırtacak” umutlara açık bir, hoyrat, vahşi varoluş seçmeleridir. Müsrif devletin elinden beslenmeyi, zayıfı ezmeyi normal gören duyarsızlık, sınıf bilinci yokluğu; kutsallaşmış leviathan zulmünü makul hale getirmektedir. borç kolonisinde esirliğe doğmuşları dogmayla uyutma mecburiyeti de, aykırı seslere mağduriyet bahşederek rejim zindanlarına almaktadır. Yönetici elitin hazırlayıp keyfini sürdüğü Karambol, sabit gelirliler için de sanal bir piyango biletidir.

    YanıtlaSil
  4. Ne zaman bu döngüden çıkarız ? Tüketim üzerine büyüme ve bunun üzerine oluşan enflasyon. Grafikteki uzun aralığı geçtim 2020 ikinci çeyrekten sonra 2024 e kadar en az mal ve ürünlerde 10 kat artış oldu fakat ücretlilere verilen maaş oranları aynı seviyede gelişmedi. Haliyle alım gücümüz düştü ve düşme eğilimiyle devam ediyor. Bu süreç ne zaman son bulacak. En azından Eski Türkiye boyutu ile devam etmek istiyorum. Şuan elimde 55 bin lira var ama paranın değeri 5.5 bin lira gibi. Bir denge profili oluşması gerekiyor ama anladığım kadarıyla bu ekonomik politikalarla zor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam sorumu yayınlamadınız. En azından sepet mi yapmalıyım onu söyleyin.

      Sil
    2. Ben yatırım tavsiyesi vermiyorum.

      Sil
    3. Türkiye siyasi konjonktürü değişmediği sürece ki bu neredeyse imkansız bir durum çünkü bu yapı kendiliğinden var olmadı toplum yarattı. Toplumunda hali ortada asla ama asla bu döngü değişmez bir iyi bir kötü gider gelir. Yıllar yılıda olan bu. Coğrafya kader dedikleri durum bence bu.

      Sil
  5. Hocam, teşekkür ederiz emeğiniz için. Sanırım bizde en önemli kriz göstergesi döviz kuru... döviz kuru stabil olunca, ekonomi ne kadar sıkıntılı olursa olsun kriz algısı oluşmuyor. Bu nedenle olsa gerek, bizdeki yönetim ekonomiyi yöneteceğine döviz kurunu yönetiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, döviz kuru bizde enflasyondan daha önemli. Dövizi olan için de olmayan için de.

      Sil
    2. 12 aylık enflasyon 47,09 mu nerede bu, bizde isteriz ondan.

      Sil
  6. emeğiniz, konuyu anlaşılık kılma özeniniz için çok teşekkürler hocam. ne dövizin ne de TL'nin satın alınanın değerini ölçemediği bir piyasa Tr piyasası. bu ekmek için de geçerli elektrik için de. denetim ve cezalandırma unsurlarının ihtiyacın çok gerisinde kaldığı ülkemizde bu durumun eşkiyalık için her zamankinden de verimli bir ortam yarattığı kanaatindeyim. kimsenin adil, ahlaklı ya da basit tabirle dürüst kalması için sebep yok artık. ekonomi de çok aldırmıyor gelen para ak mı kara mı diye, çark döndüğü sürece... büyük kazançlar peşinde olmadım, kurduğu makul düzenini korumak ve çocuğunun da basit bir düzen olsun kurabildiğini görmek isteyen sıradan biriyim ve çok karanlık, çok korkutucu geliyor yarınlar bana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepimize korkutucu geliyor emin olun. Plansız, programsız gidilen her yol aşırı belirsizlik taşır ve aşırı belirsizlik olan yollar da korku yaratır.

      Sil
  7. Avmlerin ve cafelerin doluluk oranını da göstergelerinize eklemenizi istiyorum hocam:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bayılıyorum bizim şu hukumetci kafalara. Hep ayni terane. Klasik ezberci jargonla konuşan tipik türk halki. Cafeler avm lerden dem vuran mi dersiniz yoksa cebinden telefonu çıkar diyen üretim kafasindan çıkmış gelişmişliği salt tüketime endekskeyen kafalari mi dersiniz!. Ben de cafe ve avm ye gidiyorum ve insanlari gozlemliyorum. Birçoğu inanin kuru kalabalık. Elinden alışveriş çantasıyla çıkanlar cikamayanlarin tahminimce 1/ 5 i dir. Csni sikilan kışın evinde doğalgazı yakmaya maliyeti nedeniyle korkan insanlar bile avm ye gidiyorlar.benim tanıdığım komşu var mesela böyle hareket eden. Bakılması gereken yerler oralar degil. Boğaz icindeki lüks restorant kulüpler vb gibi mekanlardir. Mesela o mekanlarda birkaç defa zaman geciriniz muhtemelen hep ayni kişilerin ekseriyetle oralari doldurduğunu göreceksiniz. Keza ayni durum avm ve normal cafeler için de geçerlidir. Ayrıca bu ülkede avm cafe dediğiniz mekanlari dolduranların sayısı ulkenin yüzde 10 u bile etmez. Yine bu kriz 94 2001 benzemez. Çünkü o krizler ekonominin finans tarafinda döviz likiditesi merkezli krizlerdi. Asil ekonomi olan reel taraf kaynaklı değildi. O yüzden de V şeklinde yaşandı ve hızla çıkıldı çünkü likidite temin edilince finansal sistem hemen calismaya başladı. Ancak su anki kriz bana göre L şeklinde bir krizdir. Çünkü ekonominin reel tarafinda agirlikli olarak yaşanan kur riski de dahil sistemik risklerin reel ekonomi cenahinda yığılması durumudur. Bu da giderek depresyona neden olabilecek kadar derin sistematik kotulesmeyi isaret ediyor. Yani ekonomide beyin ölümü yaşanması tehlikesi giderek büyüyor. Tüketim ekonomisi ve bunu karşılamaktan uzaklaştırılmış üretim modeli ile kendi elimizle iktisadi sonumuzu hazırlamaya tam gaz devsm ediyoruz.

      Sil
    2. Mahfi Bey'in eline ve bilgisine sağlık... Hüseyin Bey'i de ayrıca tebrik ediyorum.
      Bizim en temel sorunumuz ne yazık ki 'cehalet'. Bu cahillik okuma-yazma bilmemekten değil, bir bakış açısına takılıp kalmaktan... Eskiler bu fiile taassub (Bir şeye veya bir kimseye taraflı olma), bunu yapana da mutaassıb (Bir şeyi müdafada aşırılık ve inat gösteren. Körü körüne inat ve ısrar eden. Aşırı derecede kendi tarafını tutan) derlerdi ki; bugün gördüğümüz haliyle tam kendisi olur.
      Bu aşırılık bazen maddi bir çıkardan ama çoğu kez okumak veya düşünmek gibi zor bir aktivitedense basit olan inattan kaynaklanmakta.
      Ben bu insanları dinlemiyorum, konuşmuyorum, takip etmiyorum... Çünkü cehaletin beklenmedik bir erdemi yoktur ve olmayacaktır.

      Sil
  8. Hocam 2025 de kriz bekliyormusunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer küçülme ve işsizlik artışını kriz olarak görüyorsanız olabilir.

      Sil
    2. Yok hocam ,onu kriz olarak görmüyoruz. Bizde kriz doların artışıdır.

      Sil
  9. Çift haneli enflasyona karşı bağışıklığımız 3 haneli enflasyon rakamlarını da görsek devam eder Hocam. Çünkü insanımız cebi para görünce önceki yaşadıklarını unutup, bir şekilde hayatını idame etmeye devam ediyor. Ağza çalınan bir parmak bala karşılık siz istediğiniz kadar enflasyonu anlatmaya çalışın. Kaliteli eğitim şart. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  10. Mahfi hocam, sizin ekonomik kriz taniminiza gore bakildiginda mevcut ekonomi politikasi eski politiklara gore daha dogru gibi gorunuyor. Zira mevcut politika reel getiri vererek tasarruflari artiriyor, doviz kurunu nerdeyse asagi yonde gitmeye zorluyor, buyume risk altinda ancak 5% lik bir buyume yerine 2-3% araligindaki bir buyume Turkiye`ye yeterli olmaz mi? Ayrica cari acik ta azalma yonunde haraket ediyor. Enflasyon direnclu olsa da bu sistemin uzun vadede, yavas ta olsa, enflasyonu asagi yonlu olarak zorlayacagini goruyoruz. Tabi bu sistem paradan para kazanma donemi yarattigindan yatirimlarda azalma ve sonucu olarak issizlik te risk yaratmaktadir. Ancak yatirim sahipleri - isletmeler daha verimli uretimlerle karliliklarini artirabilseller issizlik te kontrol altina alinabilir diye dusunuyorum. Eski sistem (dusuk politika faizi, yuksek enflasyon) ticaret erbabina daha guzel imkanlar sunsa bile toplumun geneli olan halki satinalma noktasinda zorlamakta ve enflasyona karsi korunmasiz birakmaktadir. Ayrica asiri buyumenin (ki bence 5-6% bu cercevede asiri degerlendirebilebilir) ulkemizde isinmis ekonomik ortamlarda yaratip insanlarin harcamalarini bilincsizce ve neredeyse israf seklinde yapmasina neden oluyor. Ithalat artiyor ve uretmeden tuketmeye basliyoruz. Oysa dusuk buyume oraninda, uzun vadede stabil dusuk buyume guven ortami yaratip enflasyonu baskilar. Yanina bir de yapisal refomlar eklenirse bence bu bizim ulkemiz icin daha istikrarli bir buyume modeli olabilir. Cok hizli buyuyelim derken bence sistem suistimal ediliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında benim buradaki tanımım ekonomik krize göre yapılmış bir tanım. Genel olarak krize göre tanımlarsak yani işin içine hukuk ve demokrasi krizini de katarsak biz geçmişe göre çok daha kötü durumdayız.

      Sil
    2. Tesekkuler hocam. Emeginize saglik.

      Sil
  11. Sayın Mahfi Eğilmez Hocam merhaba, hem yazınız hem de oluşturduğunuz grafik için ellerinize sağlık. Ekonomist değilim ama, grafikteki İİ. Bölgede ciddi yanlışların yapıldığını(krizlerin yaşandığını ) okuyabiliyoruz. Diğer taraftan 2021 yılında son yirmi yılın en büyük büyüme değeri elde edilmiş. Acaba bu enfilasyonun yüksekliğinin bir çarpan etkisi midir? Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki nedeni var: (1) Baz etkisi, (2) Faizlerin düşürülmesi. Bedeli: Enflasyonun fırlaması oldu.

      Sil
  12. Merhaba Hocam, Yazı için teşekkürler. Her zamanki gibi çok bilgilendiriciydi. Yanlış yorumlamıyorsam grafikte gösterilen A (Slumpflasyon) ve B (Stagflasyon) iken yazıda tersine B (Slumpflasyon) ve A (Stagflasyon) olarak anlatılmış.

    YanıtlaSil
  13. Söylenecek çok birşey yok. Elinize sağlık hocam. Haliçte yaşayan simonlar gibi olmaya devam ediyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam yani Haliç'te yaşayan simon balıkları gibi etrafımızdaki pisliğin farkında değiliz demek istedim. Haliç temizlenince simon balıkları da görünmez oldu.Darısı Türk ekonomisinin başına.

      Sil
  14. Hocam, gıda fiyatlarındaki ateş henüz söndürülemedi. Bu sektördeki fiyat artışları enflasyon için temel parametrelerden biridir. Dillerde dolanır Hal yasası vs. siz ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl mesele hizmetler sektöründen geliyor.

      Sil
    2. Hal yasası bence çok yanlış ve demokrasiye aykırı. İnsanların hali ve tavrını düzenlemek devletlerin işi değildir.

      Sil
  15. En büyük sorun kötü ve haksız yönetimdir. Devletin keyfi yönetimi, milletin hukukuna tecavüzdür. Bunların sonucu, yüksek ve yapışkan enflasyon ve gelir dağılımında aşırı bozulmadır. 2018 den beri hükümet karşılıksız para basarak, haksız enflasyon vergisi ve aşırı dolaylı vergilerle yandaşlarına ve yabancılara hesapsız kaynak aktarmaktadır. Bununla yetinse iyi, enflasyonun yarısını düşük göstererek, sabit gelirli, emekli, asgari ücretli, çalışanlardan haksız surette aldıklarını iktidarın finansmanında kullanmaktadır. Ücretlilerin GV tarifelerini güncellemeyerek, kamunun yönettiği fiyatları fahiş oranlarda artırıp, dilediğine dilediği kaynağı aktarmak Devlet yönetmek değildir. Buna 5 katmerli soygun derler. Modern Devletin Yasaları, hukuku, kurulları, kuralları olan bir ülkede hiç bir ekonomik kriz 6-10 yıl sürmez. Vatandaşın talihsizliği, Kamu hukuku bilgisi, temel ahlaki ve insani erdemlere sahip olmayan bir yönetime kendisini teslim etmesi, altta kalanın canı çıksın modeline razı gelmesidir. Yüce Atatürk ün sözüyle, ''İcraatına (propogandası ve yalanına değil) tahammül ettiğiniz hükumetin mesuliyetine ortaksınızdır.'' İşin kötüsü bu ortaklıktan kimse rahatsızlık duymuyor. Lüzumsuz gündemlerle vatandaşın kafasının ütülenmesi ve haksızlığın, yoksulluğun, cahilliğin, normalleştirme propogandasının da etkisi yok değil tabii. Ama artık, bu kadar kötülükten sonra iktidarın Cambaza Bak oyunlarına bu toplumun karnının tok olması gerekir. Lafla peynir gemisi yürütüldüğünün farkedilmesi, Suçlular cezalandırlmazsa masumların korunmayacağı, kötülüğün kader olmadığının anlaşılması gerekmez mi?

    YanıtlaSil
  16. İktidar işini biliyor hocam geçmiş iktidarlarda kriz çıkar işsizlik patlar, kurlar bir gecede uçar böylece sandıkta kaybederdi. Ama bu iktidar öyle böyle düşük de olsa maaşlara zam yaparak, piyasayı hep canlı tutup işsizliğin artmasını engelliyor. Döviz artsa da bir gecede olmuyor zamana yayılıyor kimse bir şey demiyor. Her şeye de alıştırdıkları için seçim zamanı göstermelik bir refah ortamıyla seçimleri yine kazanıyorlar. Kriz deyince 94 krizi, 2001 krizi akla geliyor kimse o zaman kriz yoktu demiyor. Literatüre geçmiş bir kere. Ama şimdi 2018 krizi falan desek o zaman kriz mi vardı denir. İşte bu algıyı iyi yönettikleri ve insanlar işsiz ve aç kalmadıkları için yine seçimi kazanacaklar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önemli olan ülkenin gelişmiş olup olamayacağı. Bu haliyle gelişmiş olamaz.

      Sil
    2. Iktidar işini bilmiyor onun arkasındaki küresel sermaye işini biliyor. Akp içeride ne zaman sıkışma yaşasa bu defa dışarıdan kolaylik sağlıyor pirus zaferini önemli imis gibi gösteriyor elindeki sozde yerli milli badin ve medya ile. En son suriyenkonudi işte . Mesela 2018 yili yaz döneminde yaşatılan sözde rahip brunson konusu gibi. Yine tl fszla değerli idi. Deger kayiplari yasamasi ve sert düzeltme gerekiyordu bunu da akp yi korumak için bruson olayini çıkartarak ve bahane ederek yaptılar. Bizlere de bunu sundular bizim.halk da hazir sunulani yemeyi sevdiği ıçin yedi. Yine Akp ye el uzatti city of london. Yillardir yaptığı gibi. Hala burada hükümet dolari tutuyor sananlar var. Geciniz ya 94 de 2001 de de donemin hükümetleri küresel sermaye ile iyi gecinseydi her dediklerini yes sir diye karsilasaydi o krizlerde yaşanmazdi bundan adımın hüseyin olduguna inandığım kadar inanıyorum. Turkiyede ekonomik kriz hep var. Sürekli krizdeyiz. Sıcak para akışı varsa bu kriz hissedilmiyor. Siyaseten uluslar arasi finans kapital in dedikleri yapılmazsa sıcak para hareketleri hizla tersine çevriliyor ve kriz ayyuka cikariliyor. Net. Meselâ rahmetli ecevit de dolara yuzde 40 50 faiz verseydi siyasi olarak kibris irak ve BOP kabul etseydi ölene degin başbakandı. Simdi de hükümet biden devalüasyon yapmiyor diyor arkadaş, hükümet değil ona sıcak para sağlayan güç istemiyor. 2001 krizini tetikleyen sıcak para taciri büyük fon lardi. Ne yaptilar. Hem borç yenilemediler hem de vadesi gelmemiş döviz kredilerini de geri çağırdılar. Neden sözde a.n.sezer anayasa kitapçığı fırlatmış. Yerseniz. Ya bu ülkede 22 yildir ne rezillikler kepazelikler yapildi yaşandı. Ama bir gecede dolar yuzde 60 firlatilmadi. Ezberci olmayalım her önümüze sunulani doğru kabul edip yemeyelim derim. Ayrıca bir yandan da küresel sermaye ve onun en büyük motor gücü olan uluslar arasi finans kapital ekonomimizin reel tarafini da dolarla borclanmaya itti mehmet şimşek üzerinden. Yani yavaş yavaş öldürülüyor ekonomimiz
      Beyin ölümüne götürülüyor birileri de çıkıp burada hükümet işini biliyor birden devalüasyon yapmıyor diyor. Çok ironik gerçekten. Çünkü krizde olduğunu anlamazsan ileri seviyede zaten ölmüş olacağız. Yavas yavaş ksynstilan kurbağa yapildik.

      Sil
  17. Hocam merhaba,

    Geçen yıl ciddi bütçe açığı verdik. Bu da enflasyonla sonuçlandı. Şimdi yılbaşında enflasyon zamları zaten yetmeyen bütçeye ilave yük getirecek. Bu da yine enflasyonla sonuçlanacak.

    Ya bütçeye ilave gelir getireceğiz. (Vergileri artıracak yer kalmadı.)
    Ya giderleri kısacağız. (Giderler kısılamıyor.)
    Ya da yüksek enflasyon devam edecek.

    3. ihtimal daha yüksek görünüyor.

    Burada yetmeyen bir varlığı dağıtmaya çalışıyoruz. Bunun döviz tarafını da sıcak para ile denkleştirip borçlanmış oluyoruz. Gelecek günlere döviz giderleri yazıp bugün için rahatlıyoruz.

    Bizim artık kendi terminolojimiz var.

    Teşekkürler





    YanıtlaSil
  18. Hocam enflasyonda geri kalmışlık mı yaşanıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonda bir tek Arjantinden geri kaldık :)

      Sil
    2. Arjantin tüm yapısal reformları yapmasına rağmen neden enflasyonu yenemiyor?

      Sil
  19. Para inşaatta, para YİD modelinde, komisyon da öyle. Hatta oy da. En büyük dolap galiba İstanbul Hava Alanı (26 milyar dolar), şehir hastanelerinde (30 milyar dolar), 65 milyar dolarlık kamu özelleştirmelerinde, HES ve maden peşkeşlerinde döndü. Bu YİD modelinde bütçe (halkın) aleyhine büyük bir sızıntı, sızıntı sözcüğü minik kalır, koca bir delik var. Suriye ile ömür uzatma peşindeler; halk böyle olunca başaramazlar diyemeyiz.

    YanıtlaSil
  20. Önümüzdeki seneyi daha zor geçireceğimizi görüyorum bu tablodan. Alım gücümüz sanırım daha da düşecek. Hükümet de ücret politikasıyla daha da aşağıya çekiyor. Sanırım hükümette para harcama konusunda bir tasarruf olmayacak ki büyüme rakamı çok küçülmesin.
    Yazılarınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  21. Hocam ışığınızla bizi aydınlatmaya , bize bir rehber, bir yol gösterici olmaya , ekonomik gelişmelere karşı tedbirler alarak daha büyük felaketlerden bizi korumaya devam ediyorsunuz.Size minnettarız.

    YanıtlaSil
  22. Bu kısır döngülerden çıkmak çok zorlaştı.Nereye el atılsa çok bilinmezli bir denklem karşımızda..Galiba en doğru açıklama "bindik bir alamete " Yazınız için sağolunuz...

    YanıtlaSil
  23. Hocam 2021 sonrasindaki yuksek enflasyon doneminde nasil buyumeye devam ettik? Baska bir deyisle insanlar tasarruf yapmayi birakip harcamaya yoneldi evet ama sonucta var olan bir parayi harcadi. TR'de asgari ucretli sayisini dusunursek bu nasil olabiliyor? Isletmeler kar ediyor ki isci cikartmiyor, demek ki halen kazaniyorlar. Zenginler KKM'den inanilmaz kar etti zaten. Ya da bir ulkenin kuculmesi o kadar da kolay degil mi?

    YanıtlaSil
  24. Hocam merhaba öncelikle yazmış olduğunuz 3 meşhur roman için çok teşekkür ederim işe giderken storytelden dinliyorum, dinledikçe ne kadar kahroluş ülkeye olan inancım ve umudum azalsa da, böyle harika eserleri bizlere sunduğunuz için size teşekkür etmek istedim. Bide hocam şu an çalıştığım firma yaklaşık 6 aydır hiç çalışmıyor, sabah işe gidiyor akşam geliyoruz tüm gün herkes oturuyor, yılbaşından sonra işsiz kalabilirim, selamlar saygılar.

    YanıtlaSil
  25. SAYIN HOCAM, GENÇLİĞİNİZİN BİR KISMI ANKARADA GEÇMIŞ.ANKARA İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİZİ ALABİLİRMİYİZ.

    YanıtlaSil
  26. Siyasi konjektörden bakıldgında evet cok dogru bir tesbit iktidarda zaten hep bunu savunuyor insanlar issiz kalmasin evine ekmek az cok götursün ..lakin durum cok vahim ve karmaşık bir hal aldı..700 dolar seviyesinde bir asgari ucret rekabeti üretimi bitirir tüketim ithalatını patlatır diye düşünuyorum ..isslik ve iflas dalgaları çıg gibi büyüyecek sanki..hemen herkesimin agzında şu laf koy faize otur evinde.bu cok tehlikeli gelecege dair umut yok insanlarda büyümeyi hızlandırabilselerde bu umudu tekrar getirmek hayli zaman almazmı hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. asgari ücretin 700 dolar olması reel değil. alım gücü olarak 5 yıl öncesinin 300 dolarına eşit olabilir. o ücretle yaşayanların refahı artmış değil.

      Sil
  27. Değerli hocam,
    Ukrayna savaşının çıktığı hafta yorumumda Rusya'nın karpuz gibi ortadan çatlayacağını ve batının savaşı kazanmak için acele etmeyeceğini, kaybeden eli oynayacağını belirttim. 7-8 yıla yayılan bir savaş, hem batının silah stoğunu yenilemesini sağlayacak, hem de Rusyanın süper güç statüsünün bir daha gelmemek üzere gitmesini. Batı ekonomilerinin böyle savaşlara bu dönemlerde ihtiyacı var.

    Paralı Kuzey Kore devşirmeleri ve ucuz petrol ile basit askeri edavatları pahalıya Çin'den tedarik eden Rusya'nın silah envanteri de büyük darbe aldı. Nato da, Rusya'nın nükleer silah kapasitesinin eridiğini raporladığında bu savaşı engellemeyi yeğlemedi.

    Putin, en büyük caydırıcı gücü olan nükleeri 20 yıldır yenileyemedi, ellerindeki nükleer malzemelerin yarılanma ömürleri geçti, pek çok Rus nükleer bombası bizim belediye çiçek saksımızdan farksız hale geldi.

    Elinde kalan orta menzilli nükleer füzeleri de AB yi tehdit etmekten uzak bölgelerde olan Rusya, kıtalar arası caydırıcı miktarda nükleer üretemeyince, mecburen Ukrayna içlerine yaptığı harekat ile orta menzil füzelerini AB topraklarına yaklaştırmak zorunda hissetti ve savaşı tetikledi.

    Rusyanın başına gelenlerin Türkiye ekonomisi ile ne ilgisi var?

    Rusya, yakın dönemdeki civar ülkelerde Türk ordusu karşıtı ne kadar harekat var ise destekledi. Öte yandan, İran ve farklı bölgelerdeki askeri envanteri ile de Türk ordusunun, ekonomiden hem fazla pay almasına sebebiyet verdi, hem de Türkiyenin etki alanında diyeceğimiz, Azerbaycan, İran, Irak Kuzeyi, Suriye bölgelerinden ekonomik kaynakların Türkiye tarafına ucuza akmasını engelledi.

    Rusya'nın, Ukraynaya yaptığı riskli harekat ile zayıflaması, Türkiyenin lehine olmuştur.

    Ayrıca, hem Ukrayna, hem Rus tarım/doğal kaynaklarının dünya pazarlarına akmasında Türk desteği önemlidir. Orta ve uzun dönemde, civar ülke kaynaklarının TR üzerine akmasının ekonomik faydaları olacağını düşünmekteyim.

    Çok kişiden farklı olarak, 2003te Irak'a ordu ile girmememizin ülkemize büyük ekonomik zarar verdiğini de belirtirim. Tüm dünyanın girdiği dibimizdeki topraklarda askerimizle olmamız gerekirdi.

    Eminimki, Ulu Atatürk sağ olsaydı, böylesine uluslararası uygun zeminde pasifçe kös kös oturup bakmaz, Türkiye aktif rol almasını sağlardı.

    Suriye kargaşasında da gördük ki, Türk ordusu Kuzey Irak cihetlerinde olsaydı, Suriye masraflarımız da şimdiki kadar yüksek olmazdı.

    Türkiye, ordusunun istikrarı ile göreceli olarak bölgesinde kazandığı avantajları ekonomik anlamda değerlendirip, civar ülke doğal kaynaklarını çekebilirse, son yılların ekonomik tahribatlarını bir nebze ortadan kaldırabilir.

    Tarih ve şartlar, hem politik olarak, hem de ekonomik olarak Türkiye'nin sınırlarının ötesine akmasını zorunlu kılmaktadır.

    Saygılarımla,

    g1K^eU41hsljkFla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız 24 Aralık 2024 08:06, size ait bir blog var mı? varsa bağlantı paylaşır mısınız?

      Sil
    2. Türkiye gibi kendi kendine bile yetmeyen yetemeyen ekonomi yapısına sahip bir ülke daha büyük bir coğrafyayı besleyemez ve ayrıca kalici genişleme sağlayamaz. Nasil ki osmanli iktisadi olarak zayıfladı kendi kendine yetemez hale geldiğinde coğrafi olarak daraldi ise şimdi turkiye nin kendi kendine yeten iktisadi gücü olmadığı halde sözde büyümeye çalışması var olan sorunlarının daha da artmasini getirecektir. Sadece orduyla herseyi yapamazsiniz. Artik en büyük ordu iktisadi gücünüzdur. İstihbari gücünüzdur. Rusya diyorsunuz sscb döneminin belki de en güçlü ordusu kizil orduya sahipti. Ama iktisadi olarak düşüşte idi. Afganistana girdi genişledi ne oldu sonra dağıldı. Ordusu da kurtaramadı sscb yi. Bizim tipik türk akli sadece silahli güç ile toprak genisletmekle büyüdüğü yalanına o kadar cok sariliyor ki sadece yerel bir güç olabilecegini unutuyor. Gerçekçi olalım. 15 temmuz tiyatrosu öncesinde akp orduyu suriye ye girmesi icin çok baskı yaptı. Ama sokamadi çünkü asker biliyor ki ortadogu batakligina giren bir daha çıkamaz. Eger strateji gelistirecek isek sağ tarafımıza tarihi sol tarafımıza da coğrafyayı koymamiz elzemdir. Strateji bize diyor ki; sen önce kendi içinde barışı sağla ekonomik alt yapini güçlendir hukuk sistemini egitim sistemini rehabilite et. Senin bütçe açık cari dengen açık tasarruf acigin da var ve sen uluslar arasi finans kapital e göbekten baglisin. Sen diyelim ki suriye ye girdin irakta da varsin libya da varsin ve harcamaların sürekli artıyor. Peki seni bugüne drgin sürekli finanse eden küresel sermaye bir anda finansman kaynaklarının vanasini kapatırsa ne yapacaksin. Söyleyeyim senin sözde aldigin topraklari ve altındaki degerli kaynakları olduğu gibi vereceksin böylece adamlar senin askerine aldırdığı savastirdigi yerleri hazir olarak devralacak. Nasil sma. ATATÜRK bunu göze alirdi defil mi sana göre. Yani Ataturk gibi bir deha senin bakis acinla yaklastirdi degil mi

      Sil
    3. Sn Hüseyin,

      Güzel notları paylaşmışsınız. Sivil kurumların, ekonomik ve sosyal gelişmeyi yapması elzemdir.

      https://www.mahfiegilmez.com/2024/12/enflasyona-kars-maliye-politikas.html?showComment=1734103082730#c3241268972547941648

      Yukarıda ve altında, yazdığınız önemli hususlara atıf yaptım.

      Türk Ordusu, İtalya ile Japonya dahil aradaki büyük bölgede, Çin ve Hindistan kurumları haricindeki en kurumsal, düzenli ve istikrarlı yapıdır(Rusları denk saymam sebebini daha önce yazdım). En güçlü askeri birliktir. Yazdığınız pek çok Türk sivil kurum yapılarının yapamadığı şekilde, dünyanın en güçlü askeri birlikleri ile işbirliği ile global ölçekte başarı sağlamış bir yapıdır.

      Bu sebeple, Türkiye'nin dış ekonomik kaynaklara erişim için de kullanabileceği -malesef- yegane yapıdır. Ben de siz gibi sivil kurumların pek çok işi üstlenebilmesini, devletin küçülmesini, ekonomik devlet kaynaklarının yönetiminin asli sahibi halka devredilmesini istiyorum.

      Yöntemi de aklı selim Türk vatandaşlarının iktidar olma ihtimali yüksek sağ partilere üye olması, Türk sağını hayatın gerçeklerine uyan politikalara yöneltmesi, devlet bürokrasisine oradan milli iradelerini aktarmalarıdır.

      Yine malesef, eldeki en kullanışlı imkanımız ordumuzdur. Sivil hayatın ordu seviyesine gelmesi bence en az 30 ile 40 yılı alır.

      Batı sermayesi konusundaki karamsarlığınız, yine Türk sivil hayatının global tecrübe eksikliğinin doğal bir yansımasıdır. Dünyanın en büyük bankasında, yabancı isimle, en üsttekinin bir kaç kademe altına kadar geldim. Askeri lise ve ordumuzda genç yaştaki emekliliğime kadar geçirdiğim deneyim ve disiplin bunu sağladı.

      Yurtdışı öncesinde Türk sivil hayatında da bir süre çalıştım, büyük sermaye şirketlerine fatura kesebildim. Çalışmalarını da, işe bakış, kurumsal yaklaşım ve iş kültürlerini de biliyorum. Açıkca diyebilirim ki, hiç bir Türk şirketi ordumuzun kurumsal anlayışına, proje yönetim becerisine, sahadan bilgi toplama ve sahaya etkisine, sahadaki işin kalitesinin kontrol ve yönetimine yakından bile yaklaşamıyor.

      Buradan global sermayeye gelirsem, açıkça söyleyim, kendi orduları ile işbirliği yapabilen bir yapıya onlar çomak sokamaz. Global finansta her şey hayatın kuralları içinde gerçekleşir. Hayali veya gizli saklı işler yapamazlar. Dediğim gibi, bazı finans yönetim sorunları Türk politik ve sivil hayat yöneticilerinin global seviyeye gelememesinden kaynaklı, sağ siyasetin hayatın gerçeklerine yönelmesi, aklı selim insanların siyasete girmesi, bu eksikliği zamanla kapatır.

      Çekinmeyin! Şu bu olur diye.

      Hemen dibimizde, AB gibi bir gücün, kendi toprağı saydığı Kuzey Kıbrıstayız onlarca yıldır. Garantörüz.

      Ne yapacak AB? Türkiye, Irak Kuzeyi ve Suriye Kuzeyine girse, İran içine harekat yapsa Türkiye'ye savaş mı açacak? Sn Erdoğan bazen kitabın ortasından konuşur. "Azdan az, çoktan çok gider".
      AB kendi derdine baksın, refah devleti diye yüzdürdüğü büyük batık marka şirketlerine global kredi bulmakta zorlanıyor. Kendi global markalarına üretim yapabilecek kobisi kalmamış. Dönüşüm kredilerini alamıyor, iyi kötü kendi parası ile döndürmeye çalışıyor. O da bi yere kadar.

      4rPFr#jB7IK08RX@

      Sil
    4. Avrupa hakkında şunları da yazmam gerekir.

      Bugün İsveç, avrupa, ortadoğu ve kuzey afrikayı kapsayan bölgede en fazla bombalı saldırının yapıldığı bir ülkedir.

      Türkiye, hem sağ hem sol aydın kesimi dünya gerçeklerini malesef okuyamıyor.

      Kredi sistemi datası, bence dünya geleceğini okuyabilen en güzel araçlardandır. Borç verenler bi şekilde sanırım 5-6 bin yıldır gidişatı da en iyi okuyan kimseler. İsveç çok büyük ekonomik yatırımlarını başka yatırımcılara kaybetti. Ciddi bir üretimi yok.

      Yine, Ukrayna savaşı başladığı hafta yorumlamıştım. Şimdi iki yılı geçmesine rağmen savaş çok yeni. Ukrayna tarafında, sivil askeri vatandaşlarında büyük psikolojik yıpranmışlık var. Olası bir barışın şartlarını da kendilerinin belirleme güçleri yok.

      Olası bir barış durumunda bile, kimbilir kaç milyonlar Ukraynalı sevdikleri, malı ve toprağını kaybetmiş, psikolojisi bitmiş duruma gelecek.

      Bu insanlar terörize olacaklar. Başlarına gelenlerden dolayı sorumlu gördükleri Avrupa ülkelerinde eylemler yapacaklar.

      Bugün, bazı AB üyesi ülkeler schengen sisteminden çıkıp, eskiden olduğu gibi kendi sınırlarını koruma altyapısına yatırım yapmaya başladı. Yani bir politikacının oluru ile, ingiltere gibi sistemin dışında durmayı isteyebilirler.

      AB nin kendi sorunları, Türkiye ile uğraşmasını engelleyecek. Türkiye'nin askeri anlamda doğu tarafı, Rusyanın da zayıflamasıyla açılmıştır. Bunu ben biliyorsam, ordu içindeki sahayı koklayan binlerce yetkili de biliyordur, CB makamı ve pek çok kamu bürokrasisi içinde olası raporlar çoktan hazırlanmıştır.

      Cumhuriyetimizin bir dönemi için kendi sınırlarımız içinde kalmak avantajlı iken, şimdi sınırların ötesine gitmek ekonomik kaynaklara uygun biçimde erişmek için avantajlı duruma gelmeye başlamıştır.

      AB'nin ne finansı, ne askeri yapısı, ne de politik durumu Türkiye nin sınır dışı harekatları ile ilgilenecek durumda değildir. Bir kaç seneye daha da belirgin olur.

      Sevgiler.

      https://x.com/ValentinaForUSA/status/1871288974071001265

      Sil
  28. Mahfi Hocam Merhaba, Eskiden sıradan insanların mahrum kaldığı şeyler sınırlıydı. Fakat kapitalizmin geldiği bu noktada sıradan çoğunluğun yani halkın mahrum kaldığı imkanlar ve kaynaklar çok daha fazla. Bu durumun insan davranışları üzerinde yol açtığı sorunlar nelerdir? Bunun iktisattaki karşılığı nedir? Bununla alakalı güncel teori, kuram var mıdır? Ödev gibi oldu biraz ama :D ben mezunum sadece kafam takıldı.Yazarsanız siz yazarsınız. Selamlar hürmetler..

    YanıtlaSil
  29. Hocam MB proaktifleşiyormu?

    YanıtlaSil
  30. Ekonomi bilimini yakından takip etmeme rağmen Türkiye'de; tarlanın, arsanın, konutun nasıl bu kadar pahalı olduğunu, konut kredisi kullanım oranı %10 olmasına rağmen Kasım ayında 153.000 konutun nasıl el değiştirdiğini ve faizler düşerse fiyatlar daha da uçacak tahminleri yapılmasını anlayamıyorum. Can ve mal güvenliğinin olmadığı ülkede 2-3 ay kalınan Çeşme'deki yazlığa 30.000.000+ nasıl verilir. Mandarin gibi 5.000.000$'dan başlayan yerleri saymıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aşırı varlıklılaşma ve aşırı yoksullaşma devletin politikası devlet isterse 42% konutu olmayan halkı ev sahibi yapar yoksulluğu yok eder.

      Sil
  31. Türkiye'de kriz neden kötü politikalar sonuç olarak algılanıyor halbuki tam tersi.

    YanıtlaSil
  32. Soru değil ama yorum; şu hale rağmen yeni banknot çıkarmamak da kriz yönetiminin psikolojik bir ayağı olabilir; avuç dolusu para geçiyor eline insanların her bankamatiğe uğradığında... cebe sığmaz ama bir şey de satın alamaz.

    YanıtlaSil
  33. Sayın Eğilmez, güzel yazılarınız için teşekkür ederim. Acaba Ülkemizin ve Ekonomimizin düzelmesi, Yaşamımızın, Mutluluğumuzun, Huzurumuzun artması için bakış açımızın kendimize, içimize yöneltilmesi denemeye değmez mi?
    Önce daha önceki Filozofların dediği gibi KENDİNİ BİL felsefesini uygulamamıza ne dersiniz ? (Antik bir Mabedin girişinde) Yazıldığı üzere her şeyden önce Kendi içimize dönerek "Kendimizi, ne olduğumuzu bilmemiz" daha doğru olmaz mı ? Yapımız, karakterimiz gereği, böbürlenmeye, kendimizi yükseklerde görmeye, her şeyi bildiğimizi düşünmeye, kol kırılır Yen içinde kalır anlayışımızı, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışını bırakarak kendimizi bilmek için bakış açımızı değiştirmeye çalışmamız daha uygun olmaz mı?
    Çevremden duyduğum bir çok konuşmalarda geçen gün 50.000 TL kira ödemesiyle övünen, yurt dışı pahalı tatili yaptıklarını ballandırarak anlatan, en pahalı lokantalarda yedikleri yemeği, kollarında en pahalı kol saatleri etrafa göstererek övünen insanlar ve bunları hayranlıkla seyredenleri nasıl anlatabilirim. Bunların çoğu doğru olmayabilir, ancak bunları hayranlıkla seyreden, dinleyen insanlara, küçümseyerek, övünerek bakan marjinal, küçük bir kesim hepimizi etkiliyor. Kendini Bilmeyen bu insanları önemsemeden, hatta küçümseyerek bakarak yaşamamız, bunu yaşam tarzımız haline getirmek daha uygun olmaz mı? Bu tip insanların Ekonomi, Huzur, Mutluluk, Demokrasi, Hak, Hukuk, Eğitim gibi konularla alakaları yoktur ve olmayacaktır. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  34. Murat Bozdoğan24 Aralık 2024 14:26

    Ekonomik krizler yazın denize girmek gibidir. Kriz anında bile hayat güzeldir. Denize girer çıkar serinlersiniz. Ama yanınızda güneş kremi yoksa akşam bir bakmışsınız her yeriniz yanmış, su toplamış.
    Belki 20 yıl sonra o kriz neydi öyle diyeceğiz ama şimdi gelin gelin su çok güzel.

    YanıtlaSil
  35. Kapitalist sistemdeki istenen yüksek karlılık ve yüksek karlılık için varlık fiyatlarını sürekli pahalılaştırarak yaratılan enflasyon ve ucuz işçilik için desteklenen teşvik edilen kontrolsüz nüfus artışı düzeni varlıklılar için çok kurnazca düzen olarak düşünülebilir fakat bu sistemde düşük işsizlik ve varlıksızların gittikçe yoksullaşmasını durdurmak imkansızdır.

    YanıtlaSil
  36. Turkiye, enflasyonu tek rakamli seviyelere indirmedigi muddetce ki tek rakamli enflasyonla en az 25yil yasamasi lazim bu olmadan modernlesme kalkinma refah olmaz

    YanıtlaSil
  37. hocam suriyeliler gitsin diye asgari ücret zammı düşük tutuldu görüşüne katılır mısınız? ben de ilk duyduğumda güldüm ama sonra mantıklı geldi :)

    YanıtlaSil
  38. Reel de asgari ücret zammı ne oldu şimdi? Asgari ücretli yeni yıla ne kadar enflasyon kaynaklı açık ile girecek?

    YanıtlaSil
  39. yılbaşına göre doların artışı kadar zam yapıldı işçilere . acaba dolara peg oldukta halkın haberimi yok

    YanıtlaSil
  40. Hocam krizin ilk kıvılcımı iç borçlanma ile ortaya çıkar. Zamanla bunu dış borçlanma ( cari açık ) takip ederken ardından gelen devalüasyon ise enflasyonu doğurur. Enflasyon neticesinde faiz artışı ile büyüme baskılanırken işsizlik baş göstermeye başlar. Büyüyememe ve işsizlik krizin en alasıdır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Suriyeliler Ülkelerine Dönerse Ekonomiye Etkisi Ne Olur?