Kitaplar ve Yorumlar 2024 5

Keynes’s Economic Consequences of the Peace after 100 Years Polemics and Policy, Clavin, Corsetti, Obstfeld and Tooze (editors) Cambridge University Press, UK, 2024

Yirminci yüzyılın ekonomi düşüncesine ve politikalarına damgasını vuran iktisatçıların başında gelen John Maynard Keynes’in Birinci Dünya Savaşı sonrasında imzalanan barış antlaşmasının yaratacağı sorunlar hakkındaki görüşlerini anlattığı Barışın Ekonomik Sonuçları adlı (1919 tarihli) kitabının değerlendirilmesini içeren bu kitap çok önemli analizler sunuyor. Keynes’in kitabında, Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Versailles Antlaşması’nın Almanya için öngördüğü ağır savaş tazminatlarının Almanya’yı çökerteceği ve bu gelişmenin bütün dünya üzerinde olumsuz sonuçlar yaratacağına ilişkin uyarılarının dikkate alınmamasının yarattığı Hitler çıkışı üzerine birçok görüş yer alıyor.

Bankacılığın En Uzun Yılı, Tevfik Altınok, OnOn Yayınları, 2024

Tevfik Altınok, Maliye’de Hazine’de, özel kesimde uzun yıllar üst düzey yönetim görevlerinde bulunduktan sonra birdenbire kendisini Fondaki Bankalar Yönetim Kurulu Başkanlığında buluyor. 2001 krizi sonrası el konulan bankaların bir fonda toplanması yalnız bir yönetim meselesi değil çok yönlü karma karışık bir meseleydi. Bu bankalar yalnızca kendilerine ve alacaklılarına değil bütün mali sisteme zarar veriyordu ve işin bu yanının çözülmesi en zor meseleydi. Tevfik Altınok, bu görevde yaşadıklarını neredeyse bir polisiye roman gibi anlatmış. O dönemi merak edenlerin okuması gerekir.

Ekonomi Üzerine 500 Yazı, Nevzat Saygılıoğlu, Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Yayınları, 2024

Nevzat Saygılıoğlu, Dünya Gazetesinde başladığı ve Ekonomi Gazetesinde devam ettiği yazarlığının meyveleri olan yazılarını (2014 – 2024) bu kitapta toplamış. Pek çoğunu yayınlandığında okumuş olmama karşın tekrar hızlıca hepsini gözden geçirdim. Ve özellikle eski yazılarını tekrar okurken üzülmekten kendimi alamadım. Çünkü hep aynı konular devam edip durmuş burada. On yıl önce neredeysek bugün oradayız. Hatta bunu bile diyemiyorum çünkü daha da geriye gitmişiz. Saygılıoğlu’nun yazıları adeta on yıllık bir ekonomik durum özeti gibi. Okumakta, hatırlamakta yarar var.

Gümüş Tablet, Nesrin Baytok, Karina Yayınevi, 2024

Nesrin Baytok’un Demir Taht’tan sonra Hititler üzerine yazılmış ikinci romanı, adını ünlü Kadeş Antlaşmasının yer aldığı gümüş tabletten alıyor. Romanı okudukça bu ünlü antlaşmanın tarafları olan Hititler (Kraliçe Puduhepa ve Büyük Kral Hattuşili) ile Mısırlılar (Kraliçe Nefertari ve Firavun Ramses) arasında geçenlere, araya giren dönemin diğer önde gelenleri ve bunların yarattıkları sorunlara, entrikalara tanık oluyorsunuz. Oldukça sürükleyici olan romanın en önemli özelliği roman kurgusunun gerçeklere dayanılarak geliştirilmiş olması. Okunması gerekir. 

Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, Arthur Schopenhauer (çeviri: Mustafa Tüzel), T. İş Bankası yayınları, 33. Basım, 2024

Ünlü filozof Schopenhauer’in yaşamı bir bilgelik olarak düşünerek yazdığı yazılardan oluşan bu kitap mutluluktan başlayarak yaşamın her alanını ele alıp değerlendiren eşsiz bir başyapıttır. İlk kez 2000’lerin başında kütüphaneden alıp okumuştum. Şimdi kitabı satın alıp bir kez daha okudum.

Macroeconomics for Professional: A Guide for Analysts and Those Who Need to Understand Them, Leslie Lipschitz and Susan Schadler, Cambridge University yayınları, 2019.

Bu kitap profesyonellere hitap ediyor. Bir başka ifadeyle makroekonomiyi matematiksel analiz yapacak düzeyde bilenlere yeni ufuklar ve değerlendirme kapıları açmak amacıyla yazılmış bir kitap. Yazarları, teorik ekonomi ile yaşamı birbirine uyumlu kılabilmek için yollar göstermeye çalışıyorlar. Bu kitabın da bizler için en büyük dezavantajı fiyatının yüksekliği (1785 TL/Amazon fiyatı.) Bununla birlikte özellikle çeşitli kurumlarda makro analist olarak görev yapanlar için yararlı olacağını düşünüyorum.

Mahalle Yanarken (Bir Kültürel İncelemeler Öğrencisinin Ders Notları), Bilgehan Uçak, Telâkki Yayınları, 2024

Son dönemlerde okuduğum en ilginç anı-deneme kitaplarından birisi diyebilirim. Bilgehan Uçak, bu kitabında kendi kendine konuşmuş, aklına gelenleri derste yaşadıklarını, mahallede gördüklerini, müziği, edebiyatı, sosyolojiyi beazen psikolojiyi harmanlayıp çok değişik bir eser çıkarmış ortaya. Günlük olayları kendi yaklaşımlarıyla yorumlayarak özgün değerlendirmeler yapmış. Bazılarını beğenmeyebilirsiniz, bazılarına katılmayabilirsiniz de ama hepsi ilginç. İki ciltten oluşan kitabı ben bir çırpıda okuyuverdim.

Yorumlar

  1. Hocam, izlediklerinize dair de bir şeyler paylaşacaktınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. X'den paylaştım: Yüz Yıllık Yalnızlık. Mutlaka izlenmeli.

      Sil
    2. Netfliix dizisinden mi bahsediyorsunuz hocam yoksa filmi mi çekildi?
      Önce kitabını bulup okumak daha mı iyi olur acaba?

      Sil
    3. Evet Netflix dizisi. Doğrudan diziyi izleseniz de olur.

      Sil
  2. Hocam nouriel roubini hakkında düşünceniz nedir?. Iktisadi fikirleri hakkinda demek istiyorum hocam. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değişik fikirler ortaya atıp ilgi çekmeye çalışan birisi gibi duruyor.

      Sil
  3. Mehmet Beyazyürek16 Aralık 2024 12:25

    Müthiş bir seçki listelemişsiniz Değerli Hocam. Her listenizden kitap seçip almaya çalışıyorum, burada hepsi bir bütün adeta. Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mehmet Beyazyürek19 Aralık 2024 16:29

      Asıl siz sağolun hocam. Bilimin ışığıyla bizi aydınlattığınız, bize bir yol, bir dayanak , bir fener olduğunuz için.Ne kadar teşekkür etsek hakkınız ödenmez.

      Sil
  4. Kitap okuma disiplinini nasil sagliyorsunuz Hocam? Ben ne yapiyorsam yapiyim kisa bir sure sonra telefonu elime aliyorum ve sosyal medyada buluyorum kendimi. Kendimi de ortalamaya gore entelektuel sayarim ama bu yine de boyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Z kuşağı genel problemi bu yönde sosyal medyasız sudan çıkmış balık gibi oluyoruz. Sebepte içerikler kısa ve hızlı tüketime tabii, kitapsa uzun soluklu zaman ayırmak gereken bir macera.

      Sil
    2. Emeğinize sağlık, iyiki varsınız.

      Sil
    3. Ben çocukluğumdan beri okuyorum o nedenle o, yılların getirdiği bir alışkanlık.

      Sil
  5. Merhabalar hocam, bir Goodreads hesabı açarsanız oradan da okuduğunuz kitapları takip etmeyi çok isterim. Youtube videolar için neyse, Goodreads de kitaplar için o.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım youtube kanalı açma önerim gibi , bunu da beğenmediniz.
      Ama başka nasıl dahice fikirlerle örtülü çevreniz anlayamadım ama olsun. Siz sağolun.

      Sil
  6. Değerlendirmeleriniz için teşekkürler. Sizden de yeni kitaplar bekliyoruz. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun. İki kitap hazırlığım var, üzerinde çalışıyorum.

      Sil
    2. "Mahfi Eğilmez ile Q&A" çok iyi gidiyormuş.Kulis bilgisi aldık hocam. Başarılar.

      Sil
  7. Hocam enflasyon kronikleştimi?

    YanıtlaSil
  8. Hocam enflasyonla mücadelede ortak akıl geliştirilebilirmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerek yok, çözüm yolları belli.

      Sil
    2. Ortak aklı reddetmeniz şaşırtıcı ve düşündürücü hocam.

      Sil
  9. Tüm Kitap tavsiyeleriniz için teşekkür ederim. Her tavsiye yazınızdan en az üç kitabı mutlaka okumaya çalışıyorum. Tekrar teşekkürler.

    YanıtlaSil
  10. Hocam kindle kullanıyor musunuz?

    YanıtlaSil
  11. Hocam internet her gün binlerce yazı okuyoruz. Bunlar okuma sayılmıyor mu?

    YanıtlaSil
  12. Hocam Fenerbahçe hakkında kitap yazmayı düşünmez misiniz? Güçlü mali yapı nasıl kurulur? Kulüp aklı ve transfer politikası nasıl olmalıdır? Ligi domine edip sürekli nasıl şampiyon olunur? 10-15 sayfa kalınlığında bir cep kitabı yazsanız bile gelecekteki yöneticiler için bir rehber olacağı kanaatindeyim.

    Min Jae Kim ve Ferdi satılmasa, Arda'nın sözleşmesi bu kadar basitçe yapılmayıp elde tutulsa ve üzerine de Osimhen kiralansaydı kısa vadede evet, tadından yenmezdi hatta seri şampiyonluklar bile kazanabilirdik. Sattık da ne oldu sanki? Yerlerini doldurabildik mi, hayır. Para, düşüşte olan boş futbolculara harcandı ve çarçul edildi. Şampiyonluk istiyorsak bence hiç bir iyi futbolcumuzu satmamalıydık. Tabi bunlar yakın geçmişe bakınca benim aklıma gelenler. Keşke alttan bir devir daim olsaydı da gelen gideni aratmasaydı. Ne var ki böylesi bir yapı Türkiye'de hiç olmadı. Zaten bizim artık sabrımız da kalmadı bu yüzden uzun vadeyi düşünemiyorum bile. Fakat en azından bir futbol aklımızın olması gerekirdi. Bir sene önceki teknik adamla şimdiki teknik adam arasında o kadar mantalite farkı var ki sadece bu örnek bile bizim futbol aklımızın hiç olmadığını gösterir. Yıllardan beri mutlu sona ulaşamamamızın da bence temel sebebi budur.

    Yöneticiler bence ilk önce kulübün kimyasına uygun olacak şekilde Fenerbahçe'nin nasıl oynaması gerektiğine karar vermeliler. Daha sonra bu doğrultuda bir teknik adam getirip ondan bizzat oynanacak olan bu oyun için onay almalılar. Demeliler ki, biz Fenerbahçe'nin bu şekilde oynamasını (mesela önde basıp topu kazandıktan sonra oyunu sete çeviren ve kanat beklerinin de sürekli bindirme yaptığı bir hücum futbolu oynamasını) istiyoruz. Bu oyuna uygun transferler yaptıktan sonra takımı bu şekilde oynatır mısın diye sormalılar. (Tabi rakibe göre taktik geliştirmek teknik adamın insiyatifinde olacaktır fakat genel oyunumuz bu şekildedir) Teknik adam derse ki, yok ben kendi sistemimi kuracağım, takımı başka türlü oynatacağım derse; yöneticiler de pardon demeliler, kuralları biz koyuyoruz. Bu kulübün bir futbol aklı var ve bunu korumalı, devam ettirmemiz gerekiyor. Size de teşekkür ederiz demeliler. Daha imzalar atılmadan işi çözmeliler.

    İsmail Kartal tam da sistemi oturtmuştu. Fenerbahçe'nin kimyasına uygun şekilde hem rakibi oynatmıyordu hem de dominant bir hücum futbolu oynatıyordu. Rekor puan da topladı. Dzeko Konya'da kaçırdıklarının sadece birisini atsaydı şampiyonduk. Neden gönderildi hala anlayabilmiş değilim. Mantalite değişince aynı futbolcular afalladılar ve bu uyum süreci şimdiden 6 puanlık farka yol açtı. Yine de şanslı sayılırız. Çünkü oynanan oyunun güç farkı çok daha fazla. Muhtemelen İcardi 45'te sakatlanmasaydı, Kasımpaşa maçı 3-0'dan 3-3'e gelmez ve Eyüp'e karşı girilen onca pozisyonun birini İcardi gole çevirir ve puan farkı da şu anda 10 olabilirdi. Bence ilk önce durumu doğru analiz etmeli ve hatalarımızı kavrayabilmeliyiz ki bundan sonrası için de doğru kararlar alabilelim.

    Hatadan bir an önce dönülmeli, Mourinho ile devre arasında yollar ayrılıp İsmail Kartal tekrar getirilmelidir. Aynı kadro, geçen seneki güçlü oyunu tekrar oynar ve ligi tekrar domine edebilir. Yeni alınan Amrabat ve Oğuz Aydın gibi isimler de zaten İsmail Kartal'ın oyununa çok uygun. Ben kısa vade için yapmamız gereken asıl hamleyi yazdım ama siz özellikle güçlü mali yapı ve futbol aklı adına bir cep kitapçığı yazıp yöneticilere hediye ederseniz çok da yerinde olur hocam. Çünkü artık birilerinin, başarısızlığı sahiplenmeyerek sürekli aynı yanlışları yapanlara karşı uyarıcı olması ve bu yanlışlara da artık bir son vermesi gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu Fenerbahçe'yi çok aşıyor. Fenerbahçe yazmaya başlasanız konu orada bitmez siyasete girer. Onun için ben arada mektup yazarım ama bu konuda kitap yazmam.

      Sil
    2. Hocam sorunu dışarıda aramaya gerek yok, sorun içimizde. Geçen seneki güçlü oyun ile bu seneki vasat oyun İsmail Kartal ile Mourinho arasındaki oyun farkından kaynaklanıyor. Çünkü kadro aynı kadro. En iyi ihtimal futbolcular henüz Mourinho'nun oyununa yeteri kadar uyum sağlayamamışlar diyebiliriz. Bu gidişle birileri kupayı alacak ve biz de ancak lig sonunda uyum sağlayabileceğiz. Ben skorlara bakmıyorum. Oynanan oyuna bakıyorum. Oyunumuz sıradan ve gelişmiyor. Bu oyun bana hiç zevk vermiyor ve beni tatmin etmiyor. Bu yüzden sorunu kendi içimizde, kendi yanlışlarımızda aramalıyız. Fakat bizde özeleştiri kültürü yok. Bundan dolayı da başarısızlığı sahiplenmiyor ve sürekli dış faktörlere odaklanıyoruz. Arkadaşa katılıyorum. Birileri birilerini uyarmalı ve sürekli yapılan aynı yanlışlardan da bir an evvel vazgeçilmelidir. Mevcut oyun gücüyle sezon sonunu şimdiden göremiyorsak fazla hayalciyiz demektir. Oysaki gerçekçi olmalıyız, kendi hatalarımızla yüzleşmeliyiz. Bence de 6 ay daha kaybedilmemeli ve devre arasında İsmail Kartal getirilmelidir. İşte ancak o zaman belki işler tersine döner. Aksi halde skorlara takılı kalırsak, 6 ayın daha heba olması kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Çünkü ligin yarısı bitti fakat oyunumuz ümit vermiyor. Oyunda herhangi bir gelişme yok; üzerine katma yok. Hal böyleyken göz göre göre sabır hayalciliğe kapılmak bence çok iyimser bir bakış açısı olacaktır. Ali Koç 6 ay sonrasını şimdiden öngörerek tüm riskleri göze almalı, hata yaptığını kabul etmeli, devre arası neşteri vurup İsmail Kartal'ı tekrar getirmelidir. Bu aynı zamanda Ali Koç'un da son şansı olacaktır.

      Neden İsmail Kartal? Çünkü Fenerbahçe ilk golü atasıya kadar rakibi kendi yarı sahasından çıkartmaz. Golü attıktan sonra da Anadolu takımları gibi defansı kalenin önünde kurup geri çekilmez.

      Mourinho'nun oyunu Fenerbahçe'nin kimyasıyla hiç ama hiç uyuşmuyor. Geçen sene her maç destan yazan aynı kadrodan bu sene eser yok. E kadro aynı. Peki nasıl oluyor bu iş? Mourinho'nun adı Mahmut olsaydı, Mahmut'a kimse bu kadar sabretmezdi. Tüm bu gerçekleri sadece ben görüyor olamam. Herkes sabır hayalciliğine kapılmış ve isim de Mourinho olduğu için susuyor. Oysaki susanların içlerinde fırtınalar kopuyor. Bu kasırgayı bastırabilmek için de dış faktörlere yüklendikçe yükleniyoruz. Acun da sağolsun bu amaç doğrultusunda camiayı çok iyi konsolide ediyor ve gerçekleri görmememiz için hepimizi uyutuyor. İşte bizim düştüğümüz yanlış ve çözmemiz gereken asıl mesele de budur. İçimize yönelip hatalarla yüzleşmek ve gerçekçi olmak, doğru zamanda doğru kararlar alabilmemizin yegane anahtarı olacaktır.

      Sil
    3. Okumadığım için kitap için bir şey diyemem, ama yazının sonundaki kitabın yazar ı eski Taraf gazetesi yazarı (dolayısıyla en azından eski Fetö sempatizanlarından) imiş.

      Sil
    4. Adsız18 Aralık 2024 14:23 Maalesef siz de özeleştiriye gelemeyen ve etrafına salvolar yağdıran bir Fenerbahçe taraftarısınız. Ben ise sizin gibi değilim. Çünkü camia olarak çuvaldızı önce kendimize batırmadığımız sürece birileri çoktan atı alıp Üsküdar'a geçerler. Siz, oynanan oyunun Mayıs'ın sonunu göreceğine ve sabır hayalciliği yapmaya devam edin. Ben gerçekçiyim. Bundan dolayı geçen seneki oyunu özlüyorum. Sorunu dışarıda aramayın, asıl sorun bizim doğru zamanda doğru kararları alamamamızdan kaynaklanmaktadır.

      Sil
    5. Bence Fenerbahçe camiası olarak sorunumuz geçmişte yaşamak.Fenerbahçe'nin en büyük olduğu 70'li, 80'li yıllarda yaşıyoruz sanki.Halbuki devir değişt.Galatasaray taraftar sayısı olarak, başarı olarak , ekonomik büyüklük olarak bizi geçeli çok oldu.Üzücü ama gerçek bu.Önce bu gerçekliği kabul edip, sonra buna göre uzun vadeli aksiyon planları geliştirmek ve tekrar en büyük olmak için varımızı yoğumuzu ortaya koymak lazım. Konu sadece şampiyon olup olmamak değil, daha derin bir problemimiz var.

      Sil
  13. Harika kitap önerileri sevgili Mahfi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herşeyden önce FB yabancı hoca sevdasını bırakmalı,GS yerli hocalarla buralara geldi.

      Sil
  14. Hocam, bi yıl sonu dolar yazısı atın, yorum sayısı 200+ üstüne çıkıverir.
    Kitap yazısı yorum sayıları genelde en düşük olanlar.

    YanıtlaSil
  15. “Bitmeyen sınav” filmi naçizane tavsiyemdir. Hindistanın kpss’si, yozlaşmış toplum, bir avuç dürüst insan. Birçok ortak nokta.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türk yapımı olarak da 1976 tarihli Tosun Paşa'yı tavsiye ederim .

      Sil
  16. Hocam İhsan Oktay Anar ı okumuş muydunuz ? Çok ilginç biri. Değerlendirmenizi merak ediyorum. Sevgiler :)

    YanıtlaSil
  17. 25 KURUŞ VE 50 KURUŞLARIN ÜRETİMİ DAHA MASRAFLI

    Diğer madeni paralarda da durum farklı değil. 25 kuruş tüm yıl boyunca 1 adet bile basılmadı. Çünkü onun da maliyeti tam 1,86 TL! 50 kuruştan bu yıl 102 milyon 424 bin 500 adet basılmıştı. Onun da 1 tanesini üretmek Darphane’ye 2,63 TL’ye mal oldu.
    kaynak:gercekgundem.com

    En düşük madeni para 5TL oldu galiba. o da piyasada çok yok. Tamamen kartlı sisteme geçeceğiz galiba. ne dersiniz hocam?

    YanıtlaSil
  18. Hocam disiplininize hayranım.Saygılarımla. Fatih. Demirtaş

    YanıtlaSil
  19. Hocam bir söyleşinizde Türkiye'de sol literatürü çok karikatür bulduğunuzu ve bu janrda edebi eserleri okuyamadığınızı belirtmiştiniz.Fikriniz hala aynı mıdır?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı