Tüketimle Birlikte Enflasyon da Büyüme de Düşüyor
Yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,3 büyüyen ekonomi, faizin başrolde olduğu dezenflasyon programıyla hız kesmeye başlamıştı. İkinci çeyrekte büyüme yüzde 2,3’e ve üçüncü çeyrekte de yüzde 2,1’e geriledi. Geçen yılın son çeyreğini de katarak 12 aylık büyüme oranına bakarsak yüzde 3,6’lık bir büyüme oranı karşımıza çıkar. Ekim ve Kasım aylarının sanayi üretim endeksi ve kapasite kullanım oranlarından giderek bir tahmin yapacak olursak yıllık büyüme oranının yüzde 3 dolayında bir yerlerde çıkacağını tahmin edebiliriz. Demek ki ekonomide bir soğuma var. Şimdiye kadarki görünüm yumuşak iniş denilen görünüme uygun.
Ekonomideki soğumanın arkasında
yatan neden tüketim harcamalarının yani talebin hız kesmiş olması. Bunu
değerlendirebilmek için tüketim harcamalarının bir önceki yıl ortalamasına göre
nasıl değiştiğine bakmamız gerekir. TÜİK, Dönemsel Gayrisafi Yurt İçi Hasıla,
III. Çeyrek: Temmuz-Eylül, 2024 Haber Bülteni ve eklerindeki verileri
kullanarak ürettiğim aşağıdaki tablo bu durumu gösteriyor:
Bu tablo bize birkaç şey
anlatıyor: (1) 2024 yılında tüketim harcamalarının artış hızı geçen yıla göre
bütün kalemlerde gerilemiş bulunuyor. 2023 sonuçlarına bakarsak, üst üste
ikinci yılda da gerileme olduğunu görebiliriz. (2) En büyük gerileme dayanıklı
tüketim mallarında (beyaz eşya, kahverengi eşya), en az gerileme ise hizmet
tüketiminde görülmüş. (3) 2022 yılında görülen büyük sıçramalar faizin 2021
Eylül ayından itibaren düşürülmeye başlanmasının ve reel olarak enflasyonun çok
altında kalmasının sonucudur. Ki bugünkü sorunlarımızın da temel yaratıcısıdır.
(4) Tüketim harcamaları ile enflasyon oranlarını birlikte ele aldığımızda yüzde
50 olarak belirlenen faizin tüketimi azalttığını ve onun da enflasyonu (talep
enflasyonu) düşürdüğünü görüyoruz. (5) Faizin yüksekliği talep enflasyonunu düşürücü
etki yapmakla birlikte maliyet enflasyonunu artırıcı etki ortaya çıkarmıştır.
Buna karşın kurdaki değişimin düşük kalması, faizin, maliyetlerde çok daha
büyük artışa neden olmasını önlemiştir (dikkat edilecek olursa USD/TL kuru 2024
yılında önceki iki yıla göre çok düşük kalmıştır.)
Büyümedeki düşüş, enflasyonda
düşüş olduğu için siyasetçi tarafından bugüne kadar idare edilebildi. Ne var ki
büyüme sıfıra doğru yaklaştıkça üretici ve satıcılara verdiği rahatsızlık artmaya
başlar ve bu kesimin talebiyle faizin düşürülmesi yönündeki baskılar şiddetlenir.
İş dünyasının bazı kesimlerinden yükselen faizin düşürülmesi yönündeki talepler
arttıkça siyasetçi devreye girme ihtiyacı duyar. İşte o aşamada da Merkez
Bankası iki tercih arasında sıkışıp kalır: Faizi indirse enflasyonun yeniden
yükselmesi riski, indirmese kredi kullanan şirketlerin şikâyetlerine dayalı
siyasetçi baskılarına muhatap olma meselesi.
Bu ulke ne zaman aydınlık görecek
YanıtlaSilAydınlığı aramadan göremez.
SilEnflasyon TUİK verilerine göre düşer, hatta hiç Enflasyon yokmuş gibi bile gösterilir. Esas problem TUİK rakamlarını gerçek gibi kabul edip, ahkam kesenlerde.En tehlikelisi de bunlar.
SilBugün açıklanan TUİK verilerine göre bile enflasyon düşmüyor, düşmeyecek de. Kurda değer kaybı sürüyor. Enflasyon nasıl düşecek?
SilSiyasetçi faize müdahale ederse ovp bozulacak göstermelik faiz indirmek veya faiz indirimini zamana yaymak işe yarayabilir mi?
YanıtlaSilyapısal reformların eksiksiz ve doğru yapılması dışında çözüm yok.
SilHangi gorusun adamisiniz
YanıtlaSilBenim kendi görüşlerim olduğu için kendi görüşümün adamıyım. Size de tavsiyem kimsenin adamı olmayıp kendinizin adamı olmanızdır. Ancak öyle olursanız özgür düşünce sahibi olabilirsiniz. Aksi takdirde biat eder, kul olursunuz.
SilPekala. Anladim
SilSAYIN HOCAM,BİLANÇOLARI ZAYIF GELEN ŞİRKETLER,FAİZ İNDİRİMİ DESTEKLEMEK İÇİN İŞÇİ ÇIKARMAYA GİDERLERMİ.
YanıtlaSilFaiz indirimini desteklemek için değil ama zor durumda kaldıklarında çıkarabilirler.
SilÇevremdeki insanlarla konuşurken, bazılarının şöyle sorular yönelttiğini görüyorum:
YanıtlaSil"Atatürk, Cumhuriyet'i ilan etmeden önce; direkt, doğrudan referandum yaptı mı, direkt, doğrudan halka sordu mu?"
"Atatürk, laikliği getirmeden önce; direkt, doğrudan referandum yaptı mı, direkt, doğrudan halka sordu mu?"
"Atatürk, kadınlara seçme ve seçilme hakkını getirmeden önce; direkt, doğrudan referandum yaptı mı, direkt, doğrudan halka sordu mu?"
"Atatürk, harf inkılabını yapmadan önce; direkt, doğrudan referandum yaptı mı, direkt, doğrudan halka sordu mu?"
Bana bu tür soruları soranlara nasıl cevap verebilirim Mahfi bey?
Bu soruların, ima içeren sorular olduğunun siz de farkındasınız.
Belki çevremdeki birkaç kişinin beynine, bir miktar ışık hüzmesi yansıtabilirim diye düşünüyorum. Ama derli-toplu cevap verme konusunda biraz yetersizim.
Bana yardımcı olur musunuz?
Hiç olmazsa birkaç ipucu verebilir misiniz?
Saygılarımla
Onlara deyin ki keşke böylesine toplumun yararına işleri kimseye sormadan şimdi de yapacak liderler olsaydı.
Sil...Atatürk önce işgalci yabancı düşmanla, sonra da işbirlikçi iç düşmanla mücadele edip bir de üzerine cumhuriyet kurmuş. Laiklik, eğitim reformları, ekonomik kalkınma ve toplumsal değişim gibi köklü devrimler yapmış. Bütün bunları da sefalet ve imkansızlıklar içinde yapmış. Yok efendim bu değişime toplumu da katmalıymış her kesimi almalıymış da, oymuş da, buymuş da... O dönemki toplum okuma yazma oranı erkeklerde %7, kadınlarda %0.4... Nasıl yapacaksın??? .. (Şahan Gökbakar'ın D.Acemoğlu'na yanıtından alıntıdır.)
SilHocam kaleminize sağlık...Atatürk'e dil uzatanlar, şimdi halkın zararına işleri referanduma götürüp, halkın oyunu da alarak uygulamaya sokuyorlar maalesef...
SilAtatürk inkılaplarının hiçbirinin özgün bir tarafı yoktur. Hemen hepsi Batıyı taklittir. Orada ne yapıyorlarsa aynısını yapalımdır. Mao'nun kültür devrimine benzer. Her yaptığında bir hikmet aramamak gerekir. Mahfi Hoca bile kendisini eleştirmekten korkar. Halbuki saçma sapan işleri vardır. İki Bakanı misafirlerin önünde güreş tutmaya zorlamak gibi, zorla millete şapka giydirmek gibi, kafası bir şeye kızınca radyolarda Türk Sanat Müziğinin çalınmasını yasaklatmak gibi.
SilO kadar yanlış bir değerlendirme ki bu yazdığınız. İki bakanın güreşe durdurulması ya da müziğin yasaklatılması doğru bir iş değildir eleştiririz ama bunu devrimleri eleştirmek için örnek olarak vermek çok ciddi bir hatadır. Atatürk'ün de elbette yanlışları vardır ve eleştirilebilir ama biat kültürüyle bir kişiye kul edilmiş bir toplumu oradan çıkarıp aydınlanmaya sokmak, kadını toplumda erkekle eşit düzeye getirmek, laikliği kabul ettirmek, cumhuriyeti kurmak gibi olağanüstü devrimlerini batıyı taklit olarak değerlendirmek aymazlıktır. Burada yapılan şey insanlık tarihinin vardığı en üst düzey uygarlığın çerçevesini almaktır. Bu taklit değildir. Taklit arıyorsanız şapkaya değil Yunanlılardan taklit edilerek alınan fese bakın.
SilAyrıca Atatürk devrimlerinin Mao'nun devrimiyle de ilgisi yoktur. Benzerlik yalnızca emperyalizme başkaldırmakta söz konusudur.
Biraz tarih okuyun, cemaatlerde dinlediğiniz uydurma tarihe ve yalanlara inanmayın.
Konumuz yaşanan enflasyon, faiz krizleri, büyüme, küçülme gibi güncel meselelerken nasıl konu Atatürk'e geldi? Evvela şunu söylemek isterim ki; şu an Mahfi Hoca ve benzeri yüzlerce işini bilen ekonomist doğru gidişatın şeklini 2+2=4 eder derecesinde açıklıkla gösterseler de yöneticiler bildiğini okuyor... bu da halkı (görmesi gerekenler göremese de) zor durumlara sokuyor.
Sil...
Konunun geldiği yerde Atatürk ile ilgili şunu söylemek isterim. Tabiki her söylem, her eylem, her şahıs eleştirilebilir. Eleştirilmelidir de...
Ama bu eleştirilerin objektif olması gerekir.
Atatürk'ün yapmış olduğu harf inkılabı ve kıyafet inkılabı olmasa şimdiye varmadan biz ortadoğu bataklığında boğulmuştuk.
Sadece bu iki inkılap bile bizi modern dünyaya eklemlendirdi. Ve geçen yılları eğer siyasetin ihtirasları arasında boğularak geçirmeseydik bugün dünyada söz sahibi ülkelerden biri olurduk...
Biraz tarih okumuşluğum vardır. Mesela fesin Yunan değil Kuzey Afrika kültürüne ait olduğunu bilirim. 2. Mahmut döneminde sarığın yerine fesin zorunlu tutulduğunu bunun üzerine ulemanın din elden gidiyor dediğini, 100 yıl sonra fes yasaklanıp şapka zorunlu olunca aynı ulemanın bu sefer fesi sahiplenip yine din elden gidiyor yaygarası kopardığını bilirim. 100 yıl sonra maalesef yine aynı yerdeyiz. Ak Partililer kendi liderlerine toz kondurmuyor. Yaptıklarında ya bir hikmet arıyor ya da mecbur kalmış yapmıştır diyor. Aynı şey Atatürkçüler için de geçerli. Savunmaları o devirde böyle davranması gerekiyordu demek sadece. Halbuki Osmanlının son dönemine bakarsanız müthiş bir çoğulculuk görürsünüz. İlk Meclisin zabıtlarını incelediğinizde öyle ilerici fikirler vardır ki mest olursunuz. Tek parti döneminde bu farklı fikirlerin sahipleri ya hal edildi ya da yurtdışına kaçmak zorunda kaldı. Atatürk'üm asla yanlış yapmadığını söyleyen kitle ile Sayın Erdoğan'ın asla yanlış yapmadığını söyleyen zümrenin birbirinden farkı yok. Belki de sık sık dile getirdiğiniz yapısal reformların en önemlisi bu eleştiri kültürünü bu topluma yerleştirmek olacak.
SilAtatürk ün bur paradigma sı vardı tıpkı Atatürk e bu gibi eleştirileri getiren neoliberaller ve siyasi İslamcılargibi ve onlarda bu paradigmalarını halka sorarak oluşturmamışlardır,benim görüşüm Atatürk ün paradigmasının Dünya tarihinin ,Dünyanın geldiği günün koşullarına göre son derece mantıklı ve halkın yararına olduğudur
SilBurada tartışılan konuyu Atatürk'le bağdaştırmak tam bir safsata. Ülke ekonomisi beceriksizce yönetiliyor birbirine zıt kararlar alınıyor bir dönem faiz düşük kur yüksek bir dönem faiz yüksek kur düşük sanki laboratuvarda deney yapıyoruz. Yapısal önlemler olmadan devlet tasarruf etmeden enflasyonun düşmesi çöldeki serap gibidir etkisi kaybolur .Üretimi arttırmadan , vatandaşın gelirini arttırmadan enflasyonu yok edemezsiniz ama halkı fakirleştirip enflasyonu düşmüş gibi gösterebilirsiniz. Sayın Mahfi Eğilmez'e toplumu bilgilendirme konusundaki katkıları için sonsuz teşekkürler
SilAtatürk'te tanrı değildi bir insandı, bulunduğu zamanın çok ötesinde ama bir insandı. Kendisi 1938 de öldü. Eğer bugün yaşasaydı eminim pek çok şeyi daha farklı yapardı ama kendi zamanının en az 50 yıl ilerisinde olduğunu söylersek sanırım yanlış olmaz. Atatürk referandum yaptımı, sorunuza mesleğim icabı bir tıp doktoru olarak cevap vereyim. Kafanız gözünüz patlamış bilinciniz kapalı doktora gittiğinizde, doktor sizin fikrinizi sora-maz ve sormaz, sizi yaşatmak için gerekeni yapar ve yapmak zorundadır. Atatürk bulunduğu zaman diliminde gerekeni yapmış ve harikalar yaratmıştır. İkinci bir husus daha var, toplumun geneli bazen değil ara sıra değil her zaman yanlış olanı seçer. Bu konuda daha çok psikoloji sosyoloji ve toplum psikolojisine giriyor ama bilimsel çalışma alanları olduğu için yapılmış deneyler var. Mesela Das Experiment (Alman yapımı bir film) Stanford Deneyi diye ararsanız bu konuda bilgiler bulabilirsiniz. Bunun güncel örneğini günümüz Türkiyesi ve hatta dünyada da yaşıyoruz. Aslında bu arkadaşlara vericek başka bir cevap daha var. Erdoğan nüfusu 20 milyon olan Suriye den 10 milyon insanı yol geçen hanı gibi alıp ülkeye sokarken ve yıllık 8-10 milyar dolar maliyeti 80 milyon insanın üstüne yıkarken refarandum mu yaptı? Alanında bütün uzmanlar aksini söylerken bütün dünya, İsviçre bile faiz arttırırken bizi dünyada sırf kendisi seçim kazansın diye faiz düşüren ülke yaparken referandum mu yaptı? Bu bedel 80 milyonun üstüne yüklendi şu anda. Nerede refarandum?? Demek ki neymiş bazı şeyler halka sorulmadan yapılabiliyor muş? Mesele şu ki yaptığınız işlerin size değil halka faydası olsun. Atatürk çoluğu çocuğu olmadan ölen bir insan, kişisel hırsları yerine ülke ve halkının menfaatini önde tutan bir insandı. Ben sizin bahsettiğiniz insanlara yıllarca anlattım, hiç bir işe yaramıyor, cahille tartışmaktan vazgeçin ve onlardan uzaklaşın. Saygılarımla..
SilTUIK enfasyonuna inanan hiç kimse yok hocam, bu tip grafiklerin yanına bir sütun olarak ENAG enflasyon ve büyüme rakamlarını da eklerseniz daha çok faydası olur kanaatindeyim.
SilMurat Bozdoğan bey, tabii ki herkes izlediği politikadan dolayı eleştirilebilir. Fakat şunu merak ettim. O dönemde önümüzde ekonomik ve askeri olarak gelişmiş ve kalkınmış, bilim ve teknoloji alanında fersah fersah ileriye gitmiş "batı" taklit edilmeyecekti de kim taklit edilecekti? "Hikmet"i burada aramayacağız da nerede arayacağız? ve daha özgün ne yapılabilirdi? Ayrıca lütfen yanlış anlamayın ama eleştirilerin özellikle de bir ülkenin kurucu önderine karşı yapıldığında nezaket çerçevesinde olması gerekir. "Saçma sapan işler" ifadeniz hoş olmamış. Osmanlının son dönem meclisinin insanı mest eden ilerici tutanakları okunurken aynı zamanda bunlara da dikkat edilmeli diye düşünüyorum.
SilÖncelikle iki Bakanın misafirlerin önünde güreşmeye zorlanması hadisesini nezaketim icabı saçma-sapan olarak niteledim. Yoksa bu hadisenin asıl tanımı saçma-sapan değil. İkincisi saçma-sapan ifadesini bile bir saldırı olarak görmeniz aslında gerçekleri görmek istememenizden kaynaklanıyor. Matrix diye bir dünya olsaydı siz eminim mavi kapı seçerdiniz.
SilBence bu yazı altında çok gereksiz bir konu tartışılmış. Hani bir gün üretim ekonomisine geçilir, cari fazla filan verilir, tüm kurumlara güven tahsis edilir ondan sonra tartışılır. Yakında don alamayacak insanlar don.
SilHocam kkm, çareyi trade ve faizden kazanılan paraların nereye gideceği (ülke içinde kalanlar için) hakkında bir yazı yazabilir misiniz?
Atatürk ve arkadaşlarının kurmuş olduğu devlet düzenini (endüstriyel toplum - Cumhuriyet) ve bu düzene halkın katılımını bir öncekiyle (feodallikten çıkamayan tarım toplumu - MOnarşi) -karşılaştırmazsanız bu hatalara düşersiniz. Cumhuriyet'ten önce halkın (ki o zaman halk teba idi yurttaş değildi) devlet sistemine ve karar alma mekanizmalarına katılımı ile Cumhuriyet sonrası devlet ve toplum düzenine halkın katılım oranını, karşılaştırırsanız bu refernadum vs. argümanlarının ne kadar saçma olduğunu anlarsınız.
SilAtatürk bir ideolog değildir, doğru ama çok iyi bir icraat adamıdır ve (herkesin unuttuğu) arkadaşları, Osmanlı'nın son deöneminde yetişmiş eğitimli kadrolar ile birlikte otrttuğu siyasal - toplumsal düzen endüstriyel devletlerin temeli olan cumhuriyet düzendir. ve doğaldır ki bu düzeni hali hazırda uygulayan devletlerden örnek alınmıştır. Çoğu insan bilmez ama Türkiye'de kurulu çoğu büyük sanayi tesisi ilk kurulumunda Almanya veya başka Avrupa ülkelerinden eski fabrika ve ekipmanı söküp buraya getirerek işe başlamıştır. Şimdilerde ihraç rekortmeniyiz, dünyanın bir numaralı XXXXX üreticisiyiz diye reklam yapan çoğu firma böyledir. Haliyle siz de feodal düzenden endüstriyel düzene geçerken bunu dah önce uygulamış ve başarılı olmuş batılı ülkelerin kurumlarını ve yasalarını alırsınız ki siz de aynı yoldan giderek endüstriyel toplum haline gelin ve cumhuriyet ilkeleri kapsamında düzgün işleyen çağdaş bir ülkede yaşayın.
Atatürk referandum mu yaptı demek, hadi analoji yapalım, ilk çıkan windows 3.1'i günümüzde kullanılan windows 11 ile karşılaştımya benziyor. EĞer karşılaştıracaksanız Win 3.1'i MS DOS ile karşılaştırmanı gerekir. Atatürk'ün kurduğu CUmhuriyet düzeninden önceki monarşik devlet düzeninde referandum, seçim, sendika, dernek, anayasal hak, yurttaşlık, köy okulu, eğitimde birlik, gibi kavramları dile getirince en iyi ihtimal 30 yıl dürgünde kalıyordunuz. Sanki monarşik devlet düzeninde halk dediğiniz kitlenin cephelerde savaşmak ve ekin ekmek dışında her hangi bir devlet işine karışma, seçme sesini çıkarma hakkı ve bunun referandum, siyasi parti, dernek, vb yolu varmış gibi cumhuriyetin kuruluşunu bugün kurulu olan endüstriyel toplum kıstaslarıyla değerlendirmek, en kibar söylemle naifliktir.
Bu tablodan şunu öğrendim,faize dayalı bir tüketici toplumu olmuşuz.
YanıtlaSilHOCAM, tüketimin yinede yüksek çıkması dövizin stabil gitmesinden kaynaklanıyor OLABİLİRMİ.
YanıtlaSilTüketim pek stabil gitmiyor.
Sil"Savunmaları o devirde böyle davranması gerekiyordu demek sadece." Sadece öyle değil tabi.. Bu sizin savınız..
SilAtatürk kendine yüzlerce yıl kötülük edilmiş bir milletin tebaa, kul değil vatandaş olması için bu düzeni devrimleriyle yerle yeksan etmiştir. Bunun adı Devrimdir. Bunu halkının mutluluğu ve huzuru için yapmıştır. Ona sultan, padişah olması için getirilen önerilere derhal ve şiddetle karşı çıkmış ve sertçe eleştirmiştir. Sultan yada Padişah olması ve düzeni aynen devam ettirmesi onu eleştirenlerin mutlaka çok hoşuna giderdi.. Çağdışı ve din bezirganı olan ayak takımı onun devrimlerinden tabi ki hoşlanmayacaktı ve öyle de olmuştur. Devrimler onun ruhuna göre yapılır.. Bırakınız eğitimi okuma yazma oranı %10 bile olmayan bir dönemde, Atatürk'ün batının temel ve dünyaca da genel kabul görmüş esaslarını örnek alması onun uygulanabilirliği açısından çok uygun ve yerinde olmuştur. Hakkında verilen idam kararlarına rağmen halkı için bu uğurda savaşmış ve zafere halkıyla beraber ulaşmıştır. Ve tabi ki halkı için ömrünü feda etmiştir.. Atatürk'ü anlamak için ön yargısız bakmak gerekir. Ön yargısı olan hiç kimse Atatürk'ü anlayamaz. Çünkü içinde adalet terazisi yoktur. Çünkü iyi niyetli değildir.. Cahile ne kadar anlatırsanız anlatınız, anlamak isteyeceği şekilde anlamaya devam edecektir. O yüzden daha fazla uzatıp zaman kaybetmeye mana yok. Saygılarımla
kapitalist sistem çalışmayı ve harcamayı destekler.Biz işe bize ait olmayan parayı harcamayı seviyoruz.Sonrasında EKONOMİK KRİZ.
YanıtlaSilMAHFİ HOCAM ÖZEL TÜKETİM HARCAMA ORANLARI, TÜİKİN AÇIKLAMADIĞI O YILIN ENFLASYON RAKAMLARI GİBİ GELDİ BANA.YANILIYORMUYUM.
YanıtlaSilMerkez bankası, ENFLASYON faizin üstüne çıktığı zaman aylarca sabırla bekliyorda, ENFLASYON faizin altına indiği zaman hemen neden faiz indirimine gitmek istiyor çözemedim.
YanıtlaSilMB bu konularda yetkili mi? Yasadan söz etmiyorum, çünkü burada biliyorsunuz yasalar süs olarak yapılıyor. Orası net değil.
SilTüketim düşüyor, enflasyon geriliyor, büyüme oranı düşüyor, işsizlik peki(?) o da ister istemez yükselecek, yükselen işsizlik düşük ücrete sebep olacak, düşük ücretlerde tüketimi kısacak, enflasyon düşecek, arz düşecek, büyüme oranı düşecek...(???)
YanıtlaSilŞimdilik stabil.
SilSizin bu yazdıklarınız, Anadolu'daki kahvehanelerde, kıraathanelerde cep telefonundan okunuyor mudur acaba? Okuyanlar var mıdır oralarda Mahfi bey?
YanıtlaSilÇok okuyan var. Avustralya'da bile okurlarım var.
SilHocam Japon'yada da okuyanınız var.
SilAnadolu’daki kahvehaneden çayımı içip mahfi hocamın yazısını okurken size de selam gönderiyorum.
SilBen de Sivas'ta bir kıraathaneden yazıyorum. Burada biz sadece okey oynamıyoruz.Memleketin ekonomik ve politik havadislerine dair okumalar ve yorumlar da yapıyoruz.
SilBuyumek zorunda miyiz Hocam, daha dogrusu buyumezsek sonuclari ne olur? Bir icadimiz, kesfimiz var mi ki satalim, buyuyelim?
YanıtlaSilİcatla büyümek şart değil. Geçen yıla göre daha fazla üretmek büyümek demektir.
SilBir ekonomide büyüme olmazsa, durgunluk başlar. Yatırımlar artmaz bu da işsizlik artışını doğurur. Kişi başına düşen milli gelir azalır. Yatırımın olmadığı yerde faizler dengesiz bir hal alır. Ayrıca siyasi irade büyümeyi başarı olarak gösterdiğinden büyümenin olmadığı yerde sıkıntıya girer başarısız sayılır. Büyüme üretim artışı olduğundan üretemediğin yerde ihracatta yapamazsın cari açık artar diğer ülkelerle rekabet edemezsin. Bolca Petrolün yoksa işin zor demektir.
SilNiçin büyümek zorunda olduğumuz soruna yanıt olabilmiştir umarım.
Ne olursa olsun Mart ayina kadar faizlerde indirim olmamalidir. Aksi hali enflasyonu yeniden basa sarar. Mart ayi nicin onemli 1) Trumpun politikalari belli olur 2)Trump ve savasa arza Cine bagli petrolde asagi yukari egilimler netlesir 3)Gelismis ulkelerde faiz indirimleri olgunlasir ve fazlalasir.Bu da bizi kur atagi riskine karsi korur 4)2025 ilk ceyrek verileri ve 2024 tam verileri gelmeye baslar ekonominin gercek fotografi belirir.
YanıtlaSilTum yukaradaki nedenlerden oturu Mart ayina kadar faiz indirimleri olmamamlidir. Mart ayindan itibaren 0.25 olmak uzere her ay faizlerde indirime gidilerek hem buyume saglanir hem de enflasyonda kararli durus korunur. Bu indirimler yil boyu surdugu muddetce yukaridaki veriler isiginda kur atagi olmadan hem buyumede hem de enflasyonda basarili kilar merkez bankasini. Boylelikle Mb riskleri daha net gorur ve ona gore davranmis olur
"Merkez Bankası iki tercih arasında sıkışıp kalır" bu ifadeye istinaden soruyorum. merkez bankasının bağımsız karar aldığını mı düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilAsıl önemli olan sizlerin ne düşündüğünüzdür?
SilBugün bir markette gördüğüm 5 farklı marka kırmızı mercimek hepsi Kanada menşeli. Kurak bölge bitkisini bile çiftçi üretmekten vazgeçmiş çünkü üretince maliyetini karşılayamıyor. Maliyetini karşılayamamak tüm tarım ve hayvancılık ürünlerinde var . Belki de pek çok sektörde bu durumla karşılaşacağız. O zaman kimse üretmeyecek mi ? Buna enerji de dahil. Üretmeyince de büyümeyeceğiz demektir.
YanıtlaSilKanada menşeli mercimeği orada Türkler üretiyor. Bizim baştan sona yanlış tarım politikamız sonucunda burada çiftçiye vermediğimiz desteği Kanadaya dolar ödeyerek vermiş oluyoruz. Her alanda inatlar, yanlışlarla dolu bir ekonomi politikamız var.
SilHocam enflasyon beklentilerinde para piyasalari neden reel sektorun ve hanehalkinin beklenti oranlarinin cok altinda kaliyor ve gerceklesen oran reel sektorunku oluyor? Para piyasalarinin hesaplamalarinin daha teknik daha dogru olmasi gerekmez mi?
YanıtlaSilÇok basit, herkes para kazandığı yeri, maddeyi iyi göstermeye çalışır. Para piyasasında çalışanlar da mallarını satmak için ekonomiyi ve gidişi olduğundan iyi göstermeye çalışıyor. Buna karşılık reel sektör yapacağı zamları haklı göstermek için enflasyonu yüksek tahmin etme eğiliminde oluyor.
SilŞu olasılığı düşündünüz mü hocam
YanıtlaSilBizim merkez bankası 50 baz puan düşürdü bu arada japon merkez bankası 0,25 baz puan faizi yükseltirse Biz ters pozisyon da islem açmış olmaz mıyız Bizim piyasaların hali nice olur.
Benim düşünmem önemli değil, çünkü düşünsem de sadece öneride bulunabilirim. Asıl olan yönetimdekilerin bunları düşünmesi.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilMalum döviz kuru hükümet tarafından çok sıkı baskilaniyor.
Döviz ile maaş alan biri olarak bu durumun en büyük mağdurlarindan biriyim. Bu zamana kadar her yıl kur, enflasyon artışına yakın hatta biraz üzerinde artar ve bizde bu sayede gizli ücret artışı almış ve alım gücümüzü korumuş olurduk.
Şimdilerde ihracatçı büyük sanayicilerimiz gibiyiz...
2025 yılında da hükümet dövizi bu derece baskı altında tutabilir mi? Bu ne kadar mümkün?
Saygılar
Bunu o kadar uzun sürdürmek çok kolay değil.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilDoları nasıl oluyor da sabit tutabiliyorlar?
Bunu ekonomi bilmeyen birine gider ve gelirler dengesi gibi nasıl anlatabiliriz?
Uzmanlar bu durumun sürdürülemez olduğunu söylüyor ama bir şekilde devam ettiriliyor.
Önceleri MB dolar satarak kuru baskıladı. İnsanlar faizin % 50, kurun da 34 lerde sabit olduğunu görünce ellerindeki dolarları bozdurup TLye geçerek mevduat yaptılar. Bu kadar dolar bozdurulunca doğal olarak kur düşmeye yöneldi. Bu kez MB dolar alıp kuru yine sabit tuttu. Bu, sonsuza kadar sürdürülemez.
SilAsgari ücret artmamalı.
YanıtlaSilEğer asgari ücret arttırılırsa, işsizlik artar.
Asgari ücreti artmamalı teziniz su götürmez nitelikte hatalı, Mahfi hocanın asgari ücret konusunda son yazdığı yazısını blogdan bulup okuyun.
SilOnun dışında sizce bu dönemde siyasi idare halka siz işsiz kalmayın diye asgari ücrete zam yapmayacağız diyebilir mi? Aynı ekonomik şartlardaki farklı siyasi idareler içinde Paralel evrenlerin hiçbirinde olmaz bu ! O yüzden bu ezberden kurtulun, şartları iyi analiz edin.
Bugün pazarda fiyatların artmadığını gördüm (Karşıyaka İzmir ) . Ancak tüketiciler önceki alışverişinin yarısını veya daha azını alıyorlar. Fiyatlar artamasa da tüketim düşmekte. Üretici de zarar etmemek için sadece emeğiyle az miktarda üretiyor.
YanıtlaSilÇarık güneşi gördü, ayağı sıkıyor. Sadece ekonomik tedbirler ortamın düzelmesi için yeterli midir? Yazınız için sağolunuz...
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilBüyümedeki düşüş kaynaklı enflasyondaki düşüş başarısı gibi gösteriliyor,ocak ayında baz etkisi eklenecek sanki sürdürülebilir başarıyı yakaladık diye pazarlanacak.Vatandaşa emekliye asgari ücretliye yansıyacak 1 şey yok gibi.
YanıtlaSilSaygılar hocam.
Maalesef
SilProf. Dr. Hakan Kara, TÜİK’in açıkladığı büyüme verilerinde son iki çeyrekte üst üste daralan Türkiye ekonomisi teknik resesyona girmesine karşın, yüksek gelirli ülkeler grubuna girmiş olunabileceğini söyledi.
Sillink: https://www.gazeteduvar.com.tr/prof-dr-hakan-kara-yuksek-gelirli-ulkeler-grubuna-girmis-olabiliriz-galeri-1739138
Peki buna ne dersiniz hocam?
Tuik verilerine göre herşey mümkün..
Sil
YanıtlaSilSn.Hocam,
Ülkemizde son 3 yılda neredeyse tüm mal ve hizmetlerde fiyat arttıkça talep de artmıştır.Bu yıl döviz sabit tutulup,faiz %50 yapılmasaydı 3 haneli “Tüik enflasyonu” görmek mümkün olurdu.Şuan cebinde fazladan 10 bin lirası olan bile parasını faize yatırmış durumda.Faiz geliri olanlar da tüketime devam ederek enflasyon ateşine odun taşımaya devam ediyor ayrıca.
Büyüme hızımız düşüyor doğru ama,enflasyonu ve hayat pahalılığını düşürecek seviyede bir tüketim azalması görünmüyor.2023 tüketim verileri 2022 yılından hayli düşük olmasına rağmen enflasyon aynı düzeyde kalmayı başarmış.Tek başına bu bile fiyatın talep esnekliğinin ülkemizde doğru çalışmadığını gösteriyor.Dayanıklı mal,beyaz eşya,otomobil gibi ürünlerde talebin fiyat esnekliği doğru çalışmış olabilir,fakat buradaki belirleyici tüketicinin yüksek borçlanma maliyeti sonucu satın almayı ertelemesidir.
Sanayi üretimi ve kapasite kullanımdaki düşüş de ihracat pazarlarımızdaki daralmayla ilgili.Avm ciro endeksi,e-ticaret verileri,akaryakıt tüketim istatistikleri bize önceki yıllara göre artış olduğunu söylüyor.Aslına bakarsanız tüketim adetsel bazda düşse bile cirosal anlamda artıyor,bazı ürün gruplarında ise erteleniyor,gerçek anlamda tüketim düşmüş olsa bu kadar yüksek bir hayat pahalılığını yaşamayız.
Milyonlarca kişinin aldığı maaş bir yıldır sabit,döviz,akaryakıt neredeyse sabitken bu enflasyonun en büyük nedeni düşmeyen taleptir.
Aynı konu istihdam piyasası için de geçerli,özellikle son 1 yıldır sanayi yoğun kentlerde üretim vardiyaları azaltılıp,işten çıkarmalar yaşanırken diğer taraftan hizmet sektörü (garson,kurye,tezgahtar vb.) istihdam yaratmaya devam ediyor,çünkü bu sektörlerde artan talep var.
Herhangi bir Avrupa şehrinde akşam 8 ‘den sonra veya pazar günü yemek yiyecek yer bulamazsınız,hatta açık bir mağaza bile yoktur,birde bizim ülkemize bakın.Özetle,insanımız tükettikçe fakirleştiğinin farkında değil,anı yaşayıp geleceği sonra düşünürüz mantığıyla da ülkenin geldiği yer bellidir.
Saygılarımla,Fatih Gülşen
Zaten türkiye enflasyonlu büyüyor ki. Satışlar azalıyor fakat mal hizmet fiyatlari her ay yukseldigi için ciro artıyor. Buna da iste büyüme diyorlar. Oysa asil büyüme fiyat istikrarina dayali ciro artislarina dayali buyumedir.
SilSayın Eğilmez, Cumhurbaşkanı bile zorlu günleri artık geride bıraktık dedi. Bu laf ne kadar doğru? Cumhurbaşkanı lafı güvenilmezse, hiç bir Yöneticiye güvenilmemesi gerekmez mi?
YanıtlaSilHerkesin zorlu günü kendi durumuna göre farklıdır.
SilHocam Arjantin de %130 enflasyon varken faiz oranları %35. Bizde düşürdük faizi ama onlarda bizim kafada herhalde nasıl surdurebiliyorlar bu durumu hayret. Biz büyük bedel ödedik oysa????
YanıtlaSilArjantin 20. Yüzyılın ilk çeyreğinde dünyanın en büyük beşinci sanayi ülkesiydi. Yani diyeceğim o ki Arjantin çok daha fazla bedel ödedi.
SilPopülüst ve iktidarda kalmak uğruna ülkesini fakirliğe mahkum eden siyasetçileri sayesinde Arjantin bu hale geldi bizde aynı yoldan devam.
SilArjantini güzel havalar bozdu,işleri serdiler.
Sil2021 yılından bu yana arabalarda ki ÖTV matrahının güncellenmemesi yüzünden en düşük segment otomobilden bile %80 ÖTV alınıyor. bu güncelleme neden yapılmıyor?
YanıtlaSilHocam 3.çeyrekte ekonomi küçüldü. 2.ceyrekte de düşüş vardi 3.ceyrekte düşüş sertleşti. Üstelik 3.çeyrekte yaz dönemidir. Yani turizm vs piyasasının en canli olduğu dönemdir. 4.çeyrekte küçülme biraz daha bariz olabilir derim. Yani teknik resesyona giriş yapmış olabiliriz. Yillik bazda 3 un altinda yani 2.7 gibi bir büyüme olma ihtimali yüksek bence. Tabi bunlar aslında enflasyon gerçek olmadığı icin gerçek rasyolar degildir. Esasen büyüme yok gibi diyebiliriz hocam.
YanıtlaSilDiyebiliriz.
SilEmeginize sağlık ..ben şahsen türkiyede enflasyonu düşürmek için bir gayret olmadığından düşecegine olan inancımı tamamen yitirdgim icin başka bir soru sorabilirmiyim?bu son günlerde sahte doviz safsatası..reel efektif döviz kıtlıgından olabilirmi?son aylarda rekor seviyeye cıkan net hata noksan bir göstergemidir?altın ticareti için fiziki doviz toplaniyor..arz tarafında turizim ihracattadaki sıkıntı ve yabancı konut satişları durma noktasına geldgi icin fiziki doviz arzı daraldıkca...altın tücarları artıkca yıl sonuyla gelen doviz talebide eklenince halk dövize elini sürmesin olabilirmi?..nitekim halkın doviz veya altın almasının arasında hicte bir fark olmamasını bile anlamayan bir ekonomi yönetimi iş başiñda ve altına kota getirmeleri ve altın dısı ticaret açıgı gibi komik veriler açıklarken altının dövizle(ama rasyonal ama irasyonel yollardan:)))) ...)alındgını hesaba katmayacak kadarda öngörüsuz olmuş olabilirlermi?
YanıtlaSilİnancınızı kaybetmeyin enflasyola mücadele uzun soluklu bir maratondur,uzun vadede düşmesi kaçınılmazdır.
SilGayret varmış gibi
SilSayın hocam, 4 kişilik aile için son açıklanan yoksulluk sınırı 71.000 TL civarı. Aynı değer Almanya için 1.500 Euro civarı gözüküyor, yaklaşık 55.000 TL. Böyle bir ekonomik denge nasıl ve ne süreyle devam edebilir?
YanıtlaSil4-5 yıl kadar devam edebillir.
SilHalk ne kadar kabul ederse o kadar sürdurülebilir.
SilEvet doğrusu bu: Halk ne kadar kabul ederse o kadar sürdürülebilir.
SilHocam hangi noktaya gelinirse faiz indirimi yapilmaya başlanmali , bu indirimler nasil ve hangi noktaya kadar olmali. Hastaya verilen kemoterapi gibi faiz yükseltmek, faydasi çok ama yan etkiside cok, kanser yayilmadan once yapilan yanliş teshis nas ekonomisi maalesef...
YanıtlaSilBenim faiz konusunda görüşüm çok net: Faiz enflasyonun birkaç puan üzerinde olmalı ve enflasyonla birlikte hareket etmeli. Ben buna esnek faiz politikası diyorum. Faizle ilgili düzenlemenin fiziksel etkisi birkaç ay sonra görülse de beklenti etkisi hemen görülür. O nedenle mesela Kasım enflasyonu % 45 çıkarsa faizi 48'e indirmek doğru olur. Ama enflasyon yeniden yükselişe geçerse de faizi hemen artıracak irade lazım.
SilHocam faiz konusunda TÜİK enflasyonunu kast ettiğinizi anlıyorum. Çoğunluğun enflasyonu daha yüksek oluyor. TÜİK enflasyonunun % 70'lerde olduğunda faiz % 73 olsaydı durum düzelir miydi ?
SilHocam özetlediğiniz şekilde; enflasyonu düşürmek için talebi düşürmek yani halkın alım gücünü düşürme yöntemini tercih edildi diye anlıyoruz. Yani hep belirttiğiniz hukuk, eğitim ve diğer alanlarda herhangi bir reform yapılmadı. Bu durum ekonominin hala faiz ve talep döngüsüyle sınırlı kalarak kontrol edildiğini gösterir mi? Yani yazınızın sonunda da söylediğinizi üzere MB nın seçeneklerini kısıtlıyor. kalıcı bir iyileşme olmamış oluyor sanırım, doğru mu anladık?
YanıtlaSilEmeğiniz ve paylaşımlarınız için teşekkürler.
Çok doğru.
SilHocam merhabalar 2021 Eylül ayından beri üreticiler, sermayedarlar zaten çok büyük karlar elde etti hala da ediyor faiz yüksek kalsa da etmeye devam edecekler zorda kalan hep emekçi, asgari ücretli kesim oluyor e siyasetçi bunu biliyorsa bu kesimin baskılarına neden dayanamaz? Sermayedarların yaptığı aşırı bencillik olmaz mı?
YanıtlaSil2.sorum diyelim ki bir ekonomide faiz 30 ancak enflasyon 5 olsun kredi faizleri enflasyona göre belirlenmiyor mu? Hal böyleyse yüksek faizle beraber düşen enflasyon sermayedarı mutlu etmez mi? Teşekkürler
Malını o faizle oluşturduğu fiyata göre satabiliyorsa üretici/satıcı için sorun olmaz. Satamazsa sorun başlar. Şu anda bize rahat rahat satabiliyorlar ve o nedenle sorunları yok.
SilBen de aynı fikirdeyim ancak siz “siyasetçi reel sektörün düşük faiz baskısına daha fazla dayanamaz” deyince kafam karıştı. Madem üretici memnun, neden faizi düşürelim ki? Enflasyon da düşmedi zaten, hala oldukça yüksek.
SilBu neyin kafası?!
YanıtlaSilHem AVM'lere girişin 1 TL olacağı söylentisini yayıyorlar,
Hem de, ödediğimiz paraların kayıt altında olması için insanları kart kullanmaya yönlendiriyorlar. Bankamatikler, 200 TL kağıt paranın altında olan para birimlerini neredeyse kullanılmaz hâle getirdi!
1 TL'yi de kartla mı ödeyeceğiz?!
Türkiye nasıl bir ülke oldu yahu?!
Adeta 'saçmalıklar şampiyonu' gibi bir şeye dönüştük!
'Saçmalıklar şampiyonu'
SilHiç güleceğim yoktu sayın Adsız 😅😅😅
1 tl değil 1 usd.
SilMahfi bey trol değilim, bunu biliniz.
YanıtlaSilYüksek enflasyonla yaşamaya alışmış bir ülkede 'ekonomik kriz var' diyebilir miyiz? Emin misiniz? Mümkün mü böyle bir şey?
Bu soruyu birkaç kez yanıtladım. Bir kez daha yanıtlayayım. Kriz tanımı biraz da algı meselesidir. Biz uzun yıllar yüksek enflasyonla yaşadığımız için yüksek enflasyon bize artık bir kriz gibi görünmüyor. Bizdeki enflasyonu ABD, Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkelere götürün onlar kriz olarak algılarlar. Bizim kriz algımız daha çok işsizlik ile ilgilidir. İşten çıkarmalar hızlanır da işsizlik oranı mesela yüzde 20'lere çıkarsa o zaman krizde olduğumuzu algılarız. O nedenle de bizde siyasetçinin enflasyona odaklanması çok uzun sürmez hemen yeniden büyümeye odaklanırlar.
YanıtlaSilTarım ülkesinde aç geziyoruz
YanıtlaSilDurumun en acı taraflarından birisi bu.
SilEkonomik Üretici ve Tüketici Enflasyon Beklenti Anketlerini (İndeksleri) Nasıl Okumalıyız ? Bir ekonomide , Örneğin Tüketici Enflasyon Beklenti İndekslerinde % K olarak ölçülen değeri (Pazarlarda karşılaşılacak Mal ve hizmetlerin fiyatlarının Ortalama artış Hızı -Ek Maliyet(Marjinal Maliyet) ,Enflasyon= Maliyet), tüketicilerin belli bir birikim veya tasarrufları ile güncel ve gelecekte elde etmeyi umdukları gelirleri ile geçmişte alış veriş yaptıkları pazarlarda karşılaştıkları ürün ve hizmetlerin stokları ile üretimlerinin sabit olacağını mı anlatmaktadır ? büyük sayılar kanunu gereğince beklentilerin gerçekleşme olasılığının % 95 kesinlikte olması gereken gelecek dönemlerlere ait beklentilerini oluştururken tabii ki de eğer anketler istatistik ilke ve prensiplerine uygun olarak derlenip düzenlemiş ise ya da Tüketici Enflasyon Beklenti İndekslerini şöyle mi yorumlamalıyız ; Gelecek Dönemlerde Pazarlarda karşılaşacağımız mal ve hizmetlerin stok miktarları ve üretimleri artacak mı demek istiyorlar Enflasyon beklenti indekslerinde % K olarak ölçülen Enflasyon Artışı yani Nihai Tüketim Malları Fiaylarının geçmiş dönemlerde edindikleri deneyim ve tecrübelerinden gelecek dönemlere projeksiyonu başka bir anlatım ile son kullanıcılarının(Tüketicilerin) verili Bütçelerine getireceği ilave yükü, enflasyon beklentilerinde veya şöylemi yorumlamalıyız ; veri gelirimiz ile gelecek dönemlerde alış veriş yaptığımız pazarlarda karşılaşacağımız ürün ve hizmetlerin stokları ve üretimleri azalacak mı ? demek istiyorlar , gelecek dönemlere ait oluşturdukları % K lık tüketici enflasyonu beklentilerinde . Meseleye Üreticler açısından baktığımızda örneğin Üreticilerde gelecek dönemlere ait % k lık enflasyon beklentilerinde mevcut üretim kapasitelerimiz veri iken sabit , yarı sabit, yarı değişken basamaklı maliyete aiz teçhizat ve donanımlarımız , yeni ve yenileme yatırımlarımız ile işgücü maliyetlerimiz ve geçmiş dönemlerde pazarlarda satılmayan belli bir raf ömrüne aiz ürünlerimiz yani stoklarımız ve stok tutma maliyetlerimiz veri iken gelecek dönemlerde pazarlara üreteceğimiz mal ve hizmetlerin birim başına değiken maliyetlerinin toplamının fiyatlarının artış hızının yani üretici maliyet enflasyonumuz % k olacak derken yani öngörüde bulunurken , pazarlarda karşılacağımız tüketicilerin (Yerli ve Yabancı) harcanabilir gelirlerinin toplamının artacağını mı ? , azalacağını mı ? yoksa sabit mi ?kalacağını anlatmak istiyorlar gelecek dönem veya dönemlere ait % k maliyet enflasyonu beklentilerinde tabii ki de eğer usulüne göre üretici enflasyonu indeksleri veya anketleri istatistikler , anketler derlenip düzenlenmiş ise büyük sayılar kanununa göre gerçekleşmesinin olasılığının da % 95 olduğu gibi. Hocam yanıtlarsanız sevinirim iyi akşamlar , saygılar....
YanıtlaSilKusura bakmayın ama bu kadar karmaşık bir sorunun içinden çıkamadım. Kusur bende olabilir. Sevgiler.
SilHocam kusur sizde değil. Size o soruyu soranda. Siz müsterih olun. Hatanın sizde olmadığını biliyoruz.
SilTüketici Enflasyon Beklenti İndeksi (ya da Üretici Enflasyon Beklenti İndeksi) gibi göstergeler, ekonomideki genel fiyat artışı beklentilerini yansıtan önemli verilerdir. Ancak, bu göstergeler doğrudan sabit gelir ve sabit stoklar gibi ekonomik unsurları anlatmaz. Bu göstergelerin nasıl yorumlanması gerektiğine dair birkaç önemli noktalar:
Sil1. Tüketici Enflasyon Beklentisi Nedir?
Tüketici Enflasyon Beklenti İndeksi, tüketicilerin gelecek 12 ayda mal ve hizmetlerin fiyatlarının ne kadar artacağına dair beklentilerini ölçen bir göstergedir. Yani, bu gösterge, tüketicilerin fiyat artışlarını nasıl tahmin ettikleri ve bunun kişisel harcama davranışları üzerindeki etkilerini gösterir. Bu oran, genellikle anketlerle toplanır ve katılımcıların gelecekteki fiyat artış hızını tahmin etmeleri istenir.
2. %K Olarak Ölçülen Enflasyon Beklentisi Ne Anlama Gelir?
Örneğin, Tüketici Enflasyon Beklenti İndeksi %K olarak ölçülüyorsa, bu, tüketicilerin ortalama olarak mal ve hizmetlerin fiyatlarının bir yıl içinde %K oranında artacağını düşündükleri anlamına gelir. Bu rakam, tüketicilerin genel ekonomi hakkındaki beklentilerini yansıtır ve genellikle tüketici harcamalarındaki eğilimleri etkileyebilir.
3. Tüketicilerin Sabit Gelir ve Stoklarla İlgisi:
Tüketici enflasyon beklentisi, tüketicilerin mevcut gelirleri ve tasarruflarıyla birlikte, gelecekteki gelir artışlarını veya azalmasını nasıl değerlendireceklerini yansıtmaz. Yani, bu göstergede tüketicilerin sabit gelir veya sabit stoklarla ne kadar harcama yapacaklarına dair doğrudan bir bilgi bulunmaz. Beklentiler, yalnızca tüketicilerin fiyat artışlarına karşı nasıl tepki vereceklerini ve bu artışların harcama alışkanlıkları üzerindeki potansiyel etkilerini gösterir.
4. Enflasyon ve Maliyet İlişkisi:
Enflasyon, genellikle toplam talep veya maliyetlerden kaynaklanabilir. Tüketici enflasyon beklentisi, genellikle gelecekteki fiyat artışlarının nasıl bir hızla olacağını gösterir, fakat bu artışlar yalnızca üretim maliyetlerine (örneğin, işçilik maliyetleri, hammadde fiyatları) veya talep koşullarına (örneğin, arz talep dengesizliği) bağlı olabilir. Bu da, enflasyonun sadece maliyetle değil, aynı zamanda ekonomik talep ve arzla da ilişkili olduğunu gösterir.
5. Üretici Enflasyon Beklentisi İndeksi:
Üretici Enflasyon Beklenti İndeksi, üreticilerin gelecekteki maliyet artışlarına ve bu artışların tüketici fiyatlarına nasıl yansıyacağına dair beklentilerini ölçer. Üreticiler, genellikle maliyetlerindeki artışları ve talep tahminlerini göz önünde bulundurarak bu beklentilerini oluştururlar.
Tüketici Enflasyon Beklenti İndeksi, ekonomik aktörlerin gelecekteki fiyat artışlarını nasıl tahmin ettiğini gösterir, ancak bu doğrudan tüketicilerin sabit gelirleri ve stoklarıyla ilgili bir göstergedir diyemeyiz. Tüketicilerin tasarrufları, gelirleri ve harcama davranışları bu beklentilerle etkilense de, doğrudan bu verilerle bağlantılı değildir. Enflasyon beklentileri, pazarlardaki genel fiyat artışı beklentileri ile ilgilidir ve üretim, tüketim, maliyetler gibi birçok faktörü dolaylı olarak etkiler.
Enflasyon beklenti indeksleri, hem tüketicilerin hem de üreticilerin gelecekteki fiyat artışlarını nasıl tahmin ettiklerini gösterir ve ekonomik öngörüleri anlamada önemli bir araçtır. Ancak, bu tür indekslerin stoklar, üretim kapasitesi veya pazar koşulları hakkında doğrudan bir bilgi vermediğini ve genellikle fiyat artışları ve maliyet değişimleri üzerinde odaklandığını unutmamak önemlidir.
Sil1. Tüketici Enflasyon Beklentisi ve Bütçe Yükü
Tüketici Enflasyon Beklenti İndeksi, tüketicilerin gelecek dönemde mal ve hizmetlerin fiyatlarının ne kadar artacağına dair beklentilerini yansıtır. Örneğin, %K’lik bir enflasyon artışı, tüketicilerin gelecekteki fiyat artışlarını tahmin ettikleri anlamına gelir. Bu, tüketicilerin bütçeleri üzerindeki ilave yükü gösterir çünkü yüksek enflasyon beklentisi, tüketicilerin alım güçlerini zayıflatabilir.
Bütçe yükü: Eğer tüketiciler fiyatların artacağını bekliyorlarsa, harcamalarını planlarken daha dikkatli olabilirler. Bu, tüketicilerin gelecekteki alım gücüne dair endişe etmelerine neden olabilir, ancak bu yalnızca fiyat artış beklentisiyle ilgilidir ve stoklar veya üretim miktarları hakkında doğrudan bir bilgi vermez. Dolayısıyla, pazarlarda karşılaşılacak ürün ve hizmetlerin stokları veya üretim miktarlarının azalacağını doğrudan ifade etmezler. Ancak yüksek enflasyon beklentileri, tüketicilerin harcamalarını hızlandırmasına veya ertelenmesine yol açabilir, bu da ekonomik dengeyi etkileyebilir.
2. Üretici Enflasyon Beklentisi ve Üretim Maliyeti
Üretici Enflasyon Beklenti İndeksi, üreticilerin gelecekteki maliyet artışlarını ve fiyat artışı beklentilerini ölçer. Üreticiler, maliyet artışlarını çeşitli faktörlere dayandırarak tahmin ederler. Bu faktörler arasında işgücü maliyetleri, enerji fiyatları, hammadde maliyetleri, yeni yatırımlar ve diğer üretim maliyetleri yer alır.
Üretici maliyet enflasyonu: Eğer üreticiler, maliyetlerin artacağına dair bir beklentiye sahipse, bu durum genellikle fiyat artışlarını da tetikler. Yani üreticiler, maliyetlerindeki artışı fiyatlarına yansıtarak kar marjlarını korumaya çalışırlar. %K’lik üretici enflasyon beklentisi, üreticilerin maliyetlerinin artacağını ve bu artışın nihai fiyatlara nasıl yansıyacağını gösterir. Ancak, bu durum da doğrudan stokların artıp azaldığını, üretim miktarlarının değişeceğini veya tüketicilerin gelirlerinin artıp azaldığını belirtmez.
3. Tüketici Gelir Artışı ve Üretim/Arz İlişkisi
Üretici ve tüketici enflasyon beklentileri, gelecekteki pazar koşullarını etkileyen faktörler olsa da, tüketicilerin harcanabilir gelirlerinin ne olacağına dair doğrudan bir gösterge vermez. Yüksek enflasyon beklentisi, tüketicilerin harcamalarını kısıtlamalarına veya daha fazla tasarruf yapmalarına neden olabilir. Bu da tüketici harcama gücünü etkileyebilir, ancak bu gelirlerin artacağı, azalacağı veya sabit kalacağı hakkında bir bilgi vermez.
Eğer üreticiler maliyetlerin artacağını bekliyorlarsa, bu genellikle fiyatların da artması anlamına gelir. Ancak bu durum, doğrudan tüketicilerin gelirlerinin artacağı anlamına gelmez. Ekonomide gelir artışı, büyüme oranları, iş gücü piyasası koşulları, devlet politikaları gibi birçok faktöre bağlıdır ve enflasyon beklentilerinden bağımsız olarak değişebilir.
4. Büyük Sayılar Kanunu ve Gerçekleşme Olasılığı
Enflasyon beklentileri, istatiksel anketler ve büyük sayılar kanunu prensiplerine dayanarak hesaplanır. Bu da demek oluyor ki, eğer anketler ve örneklemler düzgün bir şekilde yapılmışsa ve temsilci bir örneklem kullanılıyorsa, %95 güven aralığıyla yapılan tahminler gerçekleşme olasılığı oldukça yüksek olabilir. Ancak yine de, bu oran sadece fiyat artışı ve maliyetler üzerine yapılmış bir öngörüdür ve üretim, stoklar veya tüketici gelirleri üzerinde doğrudan bir çıkarım yapmayı sağlamaz.
Sonuç : Tüketici ve üretici enflasyon beklenti indeksleri, fiyat artışları ve maliyet değişimlerini tahmin etmeye yönelik araçlardır. Tüketici enflasyon beklentisi, tüketicilerin bütçelerine etkilerini, üretici enflasyon beklentisi ise üretim maliyetlerine etkilerini yansıtır. Ancak bu göstergeler, doğrudan stokların artıp azalacağını, üretim miktarlarının değişeceğini veya tüketicilerin gelirlerinin artıp azalacağını göstermez. Bu, yalnızca fiyatların artacağına dair bir tahmindir ve ekonomik unsurların bir bütün olarak nasıl etkileşime gireceği daha karmaşık bir analiz gerektirir.
Silbeklenti endeksleri yukarıda belirttiğim verilere göre üreticiler ve tüketicilerin gelecek dönemlerine ilişkin bir planlama aracı olarak öngörülerini yansıtıyor ise bir tüketici ve veya tüketici grubunun pazarlarda karşılaşacakları tüketim malları miktarları ile fiyatları hakkındaki öngörülerini içermesi gerekiyor , yine aynı şekilde üretici veya üretici gruplarının beklenen maliyet enflasyonları pazarlarda karşılaşacakları tüketicilerin harcanabilir gelirleri toplamına yani üretici ler açısından kendi taleplerinin ne olacağına ait beklentilerinide yansıtır bunun için yazmıştım bu yazıyı
SilYani mahreçler kanunu gibi anlayabilirsin yazımı ; her arz kendi talebini yaratır , her talep te kendi arzını yaratır yani yukarıda ki yazımda arz ve talep uyumsuzluklarının nedenleri de ortaya çıkıyor enflasyon ortamlarında doğal olarak
SilYani demek istediğim üreticilerin ve tüketicilerin beklentileri ve arz talep uyumsuzlukları ; örneğin tüketicileri t döneminde 100 tl lik arz bekliyorlar, üreticilerde 80 tl lik arz planlaması yapıyorlar t1 döneminde stoklar yok , fiyatlar yukarı t2 döneminde tüketici enflasyon beklentileri artıyor, üreticilerde mevcut kapasitelerine göre fiyatlarda artış olduğundan kapasite kullanımlarını arttırıyorlar bu seferde t1 döneminde fiyat artışları nedeni ile tüketicilerin harcanabilir gelirleri düştüğünden t2 döneminde daha az mal alıyorlar üreticiler de daha fazla mal ürettiklerinden stoklar yukarı maliyetler yukarı maliyet beklentileride yukarı gidiyor bu böyle devam eder t3,t4,t5 ,...dönemlerinde ne zaman kadar arz ve talep arasındaki uyumsuzluklar sönümlene kadar
SilŞöylede yorumlanabilinir ; tüketiciler pazarlarda karşılaştıkları mal ve hizmetlerin zamana göre fiyat ve miktarları değişimleri ile üretici enflasyonunda oluşan oran değişimlerine bakarak veri gelir kalemleri ile gelecek dönemlere ekonomik beklentilerini oluştururlar eğer istatistiklerde güzelcene usulüne uygun tutulmuş ise bu enflasyon beklentileri gerçekleşecek demektir büyüksayılar kanuna göre aynı şekilde Üreticilerde gelecek dönemlere aiz üretim planlaması yaparken , belirli bir üretim gamının miktarlarını dolayısı ile bu üretim gamının toplam birim değişken ve sabit maliyetlerinide zamana göre meydana gelecek (üretici enflasyon değişimleri) tüketici gelir değişimlerine bakarak belirleyecekleri anlamında bir yazı yazılmış , tüketici gelir değişimide makroekonomik anlamda tüketicilerin harcanabilir gelirleri toplamındaki değişimler buda toplam talep eğrisinde veya zamana göre toplam talepteki değişimlerinin ve toplam arz eğrisi ve toplam arz eğrisindeki değişimlerin ve toplam arz ve toplam talep uyumsuzlukları üretici ve tüketici enflasyon beklentileri dinamiğini anlamaya yönelik bir yazı kaleme alınmış.
SilTüketici Enflasyon Beklenti İndeksi, ekonomik aktörlerin gelecekteki fiyat artışlarını nasıl tahmin ettiğini gösterir, ancak bu doğrudan tüketicilerin sabit gelirleri ve stoklarıyla ilgili bir göstergedir diyemeyiz. Tüketicilerin tasarrufları, gelirleri ve harcama davranışları bu beklentilerle etkilense de, doğrudan bu verilerle bağlantılı değildir. Enflasyon beklentileri, pazarlardaki genel fiyat artışı beklentileri ile ilgilidir ve üretim, tüketim, maliyetler gibi birçok faktörü dolaylı olarak etkiler. BURADA DENİLMEK İSTENİLENİ ANLAMAMIŞSIN YADA BEN ANLATAMAMIŞIM PAZARLARDAKİ MAL STOKLARINI ANLATMAK İSTEMİŞTİM
Silson olarak bir sorun problem görmüştüm onu Mahfi Hocaya sorma gereği hissetmiştim
SilZamana göre üretici ve tüketici beklenti indexlerinin trend eğrileri 0 rakamına ıraksayıp ıraksamadığına bakılarak ta aynı bulgular elde edilebilir eğer istatistikler istatistik biliminin gerektirdiği şartları sağlar sa bu arada okadar şey kopyala yapıştır yapmışsın ki çoğu doğru gibi gözüküp seni yanıltabilir en azından dinamik bir iktisadi analiz yapamazsın veya chat gbt yardımı ile kopyala yapıştır yapmışsın
Silenflasyonun en önemli nedeni, düşük katma değerli üretim.. yüksek katma değerli üretime geçmenin tek yolu, çağdaş eğitim ve adalet.. adam kayırmacılıkla, din eğitimi ile olmaz
YanıtlaSilBilimden ayrılanı kurt kapar.
SilÇözüm önerim şu:
YanıtlaSilÜlkemizdeki bütün maaşları & ücretleri tamamen kaldıralım.
• Asgari ücreti kaldıralım,
• Emekli maaşlarını kaldıralım,
• Mavi yakaya ödenen ücretleri kaldıralım,
• Beyaz yakaya ödenen ücretleri kaldıralım,
• Kamu sektöründe çalışanlara ödenen ücretleri kaldıralım,
• Özel sektörde çalışanlara ödenen ücretleri kaldıralım.
Böylece, enflasyon biter.
Çözüm önerim nasıl, beğendiniz mi?
En akıllı benim, benden daha akıllısı yok.
İşte bu! Aranan çözüm geldi!
SilHocam elinize sağlık . Resesyona girdik diyebilirmiyiz? Saygılarımla. Fatih Demirtaş
YanıtlaSilTeknik anlamda evet. Ama bizde büyüme önceki yılına aynı dönemiyle kıyaslama yoluyla ölçüldüğü için ve üçüncü çeyrek büyümesi % 2,1 artı olduğu için biz bunu resesyon olarak adlandırmıyoruz.
SilMahfi Hocam, piyasa profesyonelleri denen TCMB'nin sevdiği grup, Kasım ayı enflasyon tahminleri tutmamasına rağmen Polyanna yaklaşımlarını ve faiz indirimi beklentilerini yüzsüzce devam ettiriyorlar. Hocam, siz nasıl değerlendirdiniz Kasım enflasyonunu?
YanıtlaSilBeklediğimin altında geldi.
SilBeklentiniz kaçtı?
Sil2,70
Silİki tercih arasında hiçbirisi yapılmazsa, son çeyrekte 0 a yakın büyüme ve beraberinde slumpflasyon.
YanıtlaSilSlumpflasyon ve skimplasyon aynı zamanda yoklayacak ülkeyi sanırım.
SilTürkiyedeki hayat oyunu bu enflasyonla yaşamayı enflasyonla kazanmayı bilen oyunun kurallarını öğrenen başarılı oluyor bunu beceremiyen ya enflasyonu düşük ülkelere yaşamak için gidecek yada Türkiyede ezilecek.
YanıtlaSilKeşke mesele sadece enflasyonla yaşamayı öğrenmekle sınırlı olsaydı. O zaman herkes ekonomi ve finans çalışır bu işin içinden çıkardı. Asıl mesele sürekli değişen ve çoğu rasyonel olmayan, bilime, akla ve hukuka aykırı yaklaşımlarla yaşamaya çalışmak. Zor olanı o.
SilDeğerli Hocam birbirinden güzel paylaşımlarınız için teşekkür ederim. Türkiye'de çok ciddi bir sorun var. Sürü psikolojisiyle hareket etme dönemi başladı. Ne zaman ve kaç baz puan olursa olsun Merkez Bankası faiz indirimine gidiyorum dediği anda toplumun tamamı dolara yüklenecek. Dolarizasyon %60 sınırına dayanmıştı. Ancak sonuçta dolar dönmeyen bir kesim de vardı. Artık böyle bir kesim de kalmayacak. Faiz indirimiyle beraber kur çok hızlı fırlayacak. Bu tam anlamıyla bir beka sorunu değil mi? Doları 35 liradan alıp 70 liraya fırlattığında kendini kazançta sanıyor insanlar. Oysa maliyet enflasyonu ve talep enflasyonu birbirine girecek ve satın alma gücü dolar bazında düşecek. Kısacası dolar alarak tabancasına mermi koyan gerçek kişiler aslında farkında olmadan düşmana kendisinden çok daha yüksek kalibreli cephane vermiş oluyor. Türkiye az gelişmiş ülkenin kısır döngüsü sorunun bile ötesine geçti. İsterseniz ütopya olsun ama bir şekilde tasarruf sahipleri dolara asla dönmezse ve faiz indirimi gelirse o zaman ekonomide hangi sorun olur Hocam?
YanıtlaSilHocam ben tıp doktoruyum, trade işinde iyiyim, bir sürü gereksiz ayrıntılara felan takılmadığım için iyi olduğumu düşünüyorum ama işin temelini de elimden geldiği kadar öğrenmeye çalışıyorum ama, bu işin temeli profesyonel olarak nasıl yapılır nasıl öğrenilir?? Gidip Açık Öğretim mi okusam? Gidip bilmem ne sertifika programlara mı katılsam ki burun kıvırarak bakıyorum hepsine, gidip naapsam, yada hiç bir şey yapmadan hiç devrimi bozmadan devam mı etsem? Bana tavsiyeniz ne olur??
SilBu dünyadan,hayatına kendi yön verebilen bir kadın olarak geçip gidiyorum.Bunu Atatürk ve devrimlerine borçluyum.Gerisi bana palavra!
YanıtlaSilen iyisi birkaç ay hiçbişey yemeden içmeden yaşayalım enflasyon düşsün hatta mümkünse herkes pandemi varmış gibi işede gitmeyelim
YanıtlaSil