İklim Değişikliği
Tanımlar
Sera gazları; dünyanın yüzeyi, atmosferi ve bulutları tarafından
yayılan su buharı, karbon dioksit, nitröz asit, metan ve ozon gibi gaz
halindeki bileşenleri topluca ifade etmek üzere kullanılan bir kavramdır. Sera
gazları belirli dalga boylarındaki radyasyonu emer ve yayarak dünyanın belirli
bir ısı düzeyinin altına düşmesine engel olurlar.
Doğal radyasyon kaynakları;
güneşin yanı sıra uzayın derinliklerinden ve hatta galaksilerden, atmosfer
içindeki atomlarla etkileşerek gama radyasyonu olarak dünyaya gelen kozmik
ışınları kapsayan bir ifadedir.
Fosil yakıtlar; yaklaşık
300 milyon yıl önce yaşamış bitki ve organizmaların yoğun ısı ve basınç altında
kalması sonucu ortaya çıkan kömür, petrol ve doğal gaz gibi enerji
kaynaklarının genel adı. Bunların en fazla kullanıldığı alanlar da ısı, yakıt
ve elektrik üretimi.
Yenilenebilir enerji; doğal
kaynaklardan elde edilebilen ve doğa tarafından sürekli olarak yerine
konulabilen enerjiye yenilenebilir enerji deniyor. Yenilenebilir enerji, başka
bir deyişle sürdürülebilir enerji, kullandıkça tüketilebilen bir kaynağa bağlı
olmaksızın, sürekli kullanılabilen bir enerji türüdür. Yenilenebilir enerji
kaynağı ise bu enerji türünün elde edildiği kaynaklara verilen addır. Yenilenebilir
enerji kaynakları: Güneş enerjisi, rüzgâr enerjisi, biyokütle enerjisi,
jeotermal enerji, hidroelektrik enerji, hidrojen enerjisi, dalga enerjisi.
İklim Değişikliğinin Oluşumu ve Etkileri
İklim değişikliği, küresel ısınma başta olmak üzere ve
benzeri etkenlerin yarattığı değişiklileri ifade eden bir çerçeve kavram. En
önemli bileşeni olan ve atmosferdeki sera gazı yoğunlaşmasının
yükselmesi sonucu küresel sıcaklıktaki artışı ifade eden küresel ısınma, sera gazlarının
artmasında fosil yakıt kullanımı, bazı tarımsal ve sınai uygulamalar,
ormanların yok edilmesi gibi etkenler sonucunda ortaya çıkıyor ve yaşam
koşullarının olumsuz biçimde değişimine yol açıyor. Ortalama 15 derece olarak
hesaplanan dünya sıcaklığının sera gazlarının yokluğu halinde yaklaşık -18 derece düzeyine düşeceği hesaplanıyor.
Sera gazlarının atmosferdeki miktarının artması halinde ise dünyanın aşırı şekilde
ısınmasıyla bir iklim değişikliği yaşanacağı ve bu olumsuz gidişin dünyadaki
yaşamı sonlandıracağı biliniyor.
Bu olumsuz gidişte ne pahasına olursa olsun ekonomik
büyümeyi sağlamaya çalışmanın ciddi olumsuz etkisi var. Hızlı büyümeyi
gerçekleştirebilmek için doğal dengelerin bozulmasına aldırış etmeden girişilen
üretim faaliyetleri sera gazı salımının artmasına ve iklim değişikliğine
olumsuz katkıda bulunuyor. 1 yılında (milat) dünyanın toplam GSYH’si 105,4
milyar dolar iken 2000 yılına gelindiğinde 36,7 trilyon dolara, 2023 yılında da
105,7 trilyon dolara yükselmiş bulunuyor. 2000 yılda yakalanan yıllık gelir
düzeyi son 23 yılda üçe katlanmış durumda. Bu hızlı büyüme fosil yakıt
kullanımı başta olmak üzere sera gazlarının salımını artıracak olumsuz etkilere
yol açarak iklim değişikliğinin oluşmasını tetiklemiş görünüyor.
İklim değişikliği nedeniyle çöller genişliyor, sıcak hava
dalgaları artıyor ve orman yangınları yaygınlaşıyor.
Öte yandan küresel ısınmanın Kuzey Kutbu'na yansıyan etkisiyle donmuş topraklar eriyor ve buzullar geri çekiliyor, bunun sonucu olarak da deniz
buzu kaybı giderek artıyor. Bu gidiş küresel ısınmayı daha fazla tetikliyor.
Sıcaklıklar arttıkça kuraklıklar artıyor, hava koşullarında aşırılıklar ortaya
çıkıyor, okyanuslar ısınıyor,
asit düzeyleri artıyor, deniz seviyesi yükseliyor. Bu olumsuz gelişmeler bazı canlı türlerinin
yok olmasının da alt yapısını hazırlıyor.
Daha fazla karasal alana, mevsimsel
kar örtüsüne, deniz buzuna sahip olan ve daha fazla sera gazı salımı yapan kuzey
yarım küre, güney yarım küreye göre çok daha hızlı ısınıyor. Ölçümlere göre küresel
sera gazı salımının en az yarısı kuzey yarım kürede yer alan Çin, ABD, Avrupa
ülkeleri ve Hindistan’da oluşuyor. Türkiye, en çok sera gazı salımına sahip 20
ülkeden birisi durumunda. İklim değişikliğinden en fazla etkilenecek sıcak
noktaları tespit etmek için yapılmış bir çalışmaya göre, Türkiye'de bu
olumsuzluklardan en fazla etkilenecek bölgeler olarak Akdeniz, Doğu
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri öne çıkıyor.
İklim Değişikliğinin Yaratacağı Olumsuzlukları Önleme Çabaları
Sera etkisi
yapan gazların azaltılması için alınması gereken birtakım önlemler
var: Yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, enerji verimliliğinin sağlanması,
daha çevre dostu tarım ve hayvancılık yapılması, toprağın düzenli kullanımı, küresel
boyutta tüm sera salımlarının düşürülmesi.
Paris İklim Anlaşması, iklim
krizinin önüne geçmek amacıyla 197 ülkenin ortak hareket etmeleri gerektiğini
kabul ettikleri uluslararası bir anlaşma. Anlaşmanın temel amacı: İklim
krizinin önüne geçmek için küresel ortalama yüzey sıcaklığındaki artışı 2
derece ile sınırlandırmak, mümkünse 1,5 derecenin altında tutmak olarak
belirlenmiş bulunuyor. Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine üye olmalarına karşın Eritre, İran, Irak, Libya ve Yemen anlaşmayı onaylamamış durumda.
Bunlar arasında özellikle İran önemli çünkü İran en fazla sera gazı salımına sahip
20 ülke arasında yer alıyor. ABD, Trump’ın ilk başkanlık döneminde, 2020
yılında, Paris iklim Anlaşmasından çekilmiş, bir yıl sonra Biden’in başkanlığı
sırasında yeniden anlaşmayı onaylamıştı. Şimdi Trump’ın ikinci başkanlık
döneminde ABD’nin nasıl bir yaklaşım içinde olacağı merakla bekleniyor. Zaten
uygulanması kolay olmayan böyle bir anlaşmada ABD’nin yer almaması halinde
beklenen sonuçları almak çok daha zor görünüyor.
Dünyanın bugün içinde bulunduğu bu büyük tehlikeyi
çözebilmek için yalnızca ülkelerin değil insanların da birey olarak birçok
konuda fedakârlıklar yapması gerekiyor. Bunların en başında sera gazı salımının
artmasına yol açan büyüme tutkusunun dizginlenmesi geliyor. Özellikle gelişme
yarışında öndeki ülkelere yetişmeye çalışan gelişmekte olan ekonomilerin
siyasetçileri açısından bunun çok kolay olmadığını kabul etmek gerekiyor. Ne var
ki dünyanın yaşanmaz bir yer olmaya doğru gidişini durdurmak, siyasetçilerin
insafına bırakılamayacak kadar kapsamlı ve önemli bir konu.
Sayın Mahfi Hocam, uzmanların görüşüne göre iklim değişikliği maalesef artık geri döndürülemez çizgisini aşmış durumda. Sadece Sibirya ve Alaska’daki donmuş tundra topraklarının erimesiyle bugüne kadar hesaba katılmayan Metan gazı ( yok edilemeyen ve dönüştürülemeyen bir gaz) ve Karbondioksit salınımı ortaya çıkıyor. Bu nedenle artık ne yapsak boş diyebiliriz. Saygılar
YanıtlaSilGeri dönüş zor olsa bile daha ileri bozulmayı durdurmak hal mümkün sanırım.
Sil8 milyar insan çok dünyaya.tarim.devrimi başlangıcındaki nüfus(tahminen 10 milyon diyolar) dünyayı bir kaç 10 senede cennete donusturur
SilYazınız için teşekkürler!
YanıtlaSilSağ olun Murat Bey.
SilDoğa olağanüstü hamlelerle yeniden dengesini kuracaktır.
YanıtlaSilHep öyle oluyor ama o arada yüz yıllar süren yok oluşlar yaşanıyor. Önemli olan dünya o yok oluşları yaşamadan önce onları engelleyecek önlemleri alabilmek.
SilBüyüme tutkusu derken, mesela atıştırmalık gibi yüksek şeker içeren, bol kimyasallı ve gıda sayılamayacak yiyecekler için su, enerji , buğday vb hammaddeler tüketiliyor ve doğa kaynaklar harcanıyor. Olmamaları insanlık için hiçbir kayıp oluşturmuyor. Bunların da ciddi ciddi düşünülp azaltılması lazım
YanıtlaSilDoğru diyorsunuz.
SilDönüp dolaşıp yönetim ve yönetişim sorununa takılıp kalıyoruz hocam. Farkındalıkla bireysel sistemlerimiz (tüketim alışkanlıklarımız) değişmeli ama çarklar tüket-büyü-daha çok tüket-daha çok büyü üzerine kurulmuştur.
YanıtlaSilÇok doğru.
SilÇok güzel ve bilgilendirici bir yazı, teşekkürler hocam. İnsanların bu konuda biran önce bilinçlenmesi gerekiyor. Havaların iyi gitmesi insanların hoşuna gidiyor ama hiç iyi değil bu durum maalesef.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam çok teşekkür ederim hoş bir
YanıtlaSilgenel bilgilendirme olmuş elimize sağlık.
Sağ olun.
SilHocam, tesekkurler konuya degindiginiz icin. Look-up filminden sonra umudum iyice bitti. Unfccc kimse umursamiyor. Burokrasi ve musrif devlet “cevre” konusunu buyume veya bir baska squeeze alani olarak goruyor; ceza ve cap koymalarla regulatory capture artiyor, iyilesme etkisi negatif, ya da onemsiz. Inek osurugu veya cevre dostu jet ile ulke bombalama gibi sacmaliklar da (oturgecli goturgec, gök götürür konuksal avrat misali) carbon capture marketin ciddiye alinmasini engelliyor. Yeni nesillere buyuk problem kaldi.
YanıtlaSilIphonun yeni modeli kapış kapış satılıyorsa küresel ısınma durmaz. İklim felaketi daha da artar. Ne alaka demeyin. Çocukluğumuzda Ankara'ya çok kar yağar, günlerce kalırdı. -15 sıcaklık olurdu. Kara hasret kaldık. Politikacı dediğin çıkarcı sıradan insan, topluma, insanlığa faydası olmaz (en azından bizimkiler öyle). Başıboş sokak köpeği sorununu bile halledemeyen geri ülke. Kıyı, orman, çevre tahribatı doludizgin. Dikta rejimine tepkisiz halk. Evlenmeye korkan gençler. Demografik yapı değişimi ne getirecek bilmiyoruz. Cahil seçmen kitlesi. Geleceğimiz hiç de parlak değil.
YanıtlaSilMaalesef öyle.
Silİklim değişikliğinin ekonomik boyutları çok fazla. Ama geri dönüşüm konusunda belediyeler üzerine düşeni yeterince yapmıyor, fabrikalara çevreye etkisi konusunda denetim yeterince gitmiyor. İleri dönüşüm kavramını yeterince bilinmiyor.
YanıtlaSilBelediyelere gelene kadar asıl hükümete bakmak lazım.
SilMemlekette ekonomiyle ilgili konuları hiçkimse umursamayınca, ekonomi dışındaki konulara yöneliyorsunuz galiba Mahfi bey?
YanıtlaSilBunların hepsi önünde sonunda ekonomiyi kapsıyor.
SilTeşekkürler Sayın Hocam.
YanıtlaSilDediğiniz gibi "dünyanın yaşanmaz bir yer olmaya doğru gidişini durdurmak, siyasetçilerin insafına bırakılamayacak kadar kapsamlı ve önemli bir konu", ne var ki, bizim gibi ülkelerde her türlü politikaların oluşması piramidin tepesindekiler ile olabiliyor, bireysel çaba gösterenler her daim azınlıkta kalıyor. Bunun değişmesi ancak, piramidin alt katmanlarındaki ve bireysel farkındalığı gelişmiş insanımızın piramidin üst katmanlarında yer almasından geçiyor. Bu mümkün mü, izin verilir mi, kocaman bir soru işareti!
Sağ olun.
Sil