Hukukun Üstünlüğü, Yolsuzluk ve Türkiye
World Justice Project (WJP, Dünya
Adalet Projesi) dünyada hukukun üstünlüğünün geliştirilmesini görev edinmiş
bağımsız bir kuruluştur. WJP, hukukun üstünlüğünü şöyle tanımlıyor: Hukukun üstünlüğü;
hesap verebilirlik, adil hukuk, açık hükümet ve erişilebilir tarafsız adalet
olarak sıralanan dört evrensel ilkeyi sağlayan sürdürülebilir bir yasalar,
kurumlar, kurallar ve toplum mutabakatı sistemidir. WJP başta hukukun üstünlüğü
ve yolsuzluk yokluğu endeksleri olmak üzere dünyada adaletin yaygınlığı ve
etkinliği üzerine ölçümler yapmakta ve bu ölçümleri endeksler olarak ülkeleri
sıralayarak yayınlamaktadır. Bu endeksler arasında hukukun üstünlüğü açısından
ikisi çok önemli: Hukukun üstünlüğü endeksi ve yolsuzluk yokluğu endeksi.
Ülkelerde hukukun üstünlüğünü
ölçerken dört temel ilkeye göre ölçüm yapıyor: (1) Hesap verebilirlik ilkesi;
devletin ve özel kişi ve kurumların hukuk karşısında hesap verebilir konumda
olmasını öngörüyor. (2) Adil hukuk ilkesi; yasaların herkese eşit biçimde
uygulanmasını esas alıyor. (3) Açık hükümet ilkesi; yasaların kabul ettiği,
yönettiği ve uygulanmasına çalışıldığı süreçlerin herkese açık ve tarafsız
olması temeline dayanıyor. (4) Erişilebilir tarafsız adalet ilkesi; adaletin
zamanında, yetkin ve tarafsız kişiler eliyle sağlanmasını şart olarak görüyor.
WJP, yolsuzluk yokluğu endeksini
oluştururken hükümet görevlileri ve yönetici konumundaki kamu görevlilerinin,
yargı görevi yapan kamu görevlilerinin, polislerin, askerlerin ve milletvekillerinin
bulundukları makamı ve ellerindeki yetkileri kendi özel amaçları ve çıkarları için
kullanıp kullanmadığına bakıyor.
WJP, bu ölçümleri her yıl yapıyor ve yayınlıyor. 142 ülkeyi kapsayan 2024 yılı ölçümlerini ve sonuçlarını da geçenlerde yayınladı. Yukarıda değindiğim iki önemli endekste bazı ülkelerin ve Türkiye’nin sıralamasını aşağıdaki tabloda sunuyorum:
Danimarka her iki endekste de
birinci sırada. Bu anlamda hukukun üstünlüğü ve yolsuzluk yokluğu açısından
dünyanın en temiz ülkesi olarak ortaya çıkıyor. Tabloda yer almayan diğer kuzey
ülkeleri de hemen Danimarka’nın arkasında yer alıyor. Tabloda dikkati çeken üç
ülke var: Arjantin, Çin ve Rusya. Üçü de hukukun üstünlüğü açısından Türkiye’den
iyi durumda. Sadece Rusya yolsuzluk yokluğu endeksinde bizden kötü durumda
bulunuyor.
Hukukun üstünlüğü endeksindeki
ilk on ülke sırasıyla: Danimarka, Norveç, Finlandiya, İsveç, Almanya, Yeni
Zelanda, Lüksemburg, Hollanda, İrlanda, Estonya.
Yolsuzluk yokluğu endeksindeki
ilk yirmi ülke de aşağı yukarı aynı ülkeler. Sadece Estonya’nın yerini Hong
Kong almış.
Estonya (20.245 dolar) dışında
ilk onda yer alan bütün ülkelerin kişi başına geliri (cari fiyatlarla) 40 bin
doların üzerinde.
Hukukun üstünlüğü ve
yolsuzlukların önlenmesiyle gelişmişlik arasında net bir bağ olduğunu yıllardır
vurguluyoruz ve yine yıllardır yapısal reformların ilk başlatılması gereken
alanın hukukun üstünlüğünün sağlanması olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.
Bazen bir istatistik verisi
kitapların anlatamadığını anlatır.
SAYIN HOCAM, ENFLASYONİST BASKILARDA, İNSANLAR HARCAMA YÖNÜNE GİDİYORSA BUNU ÖNLEMENİN EN İYİ YOLU NEDİR.
YanıtlaSilEnflasyonu düşürmek.
SilBunu düşürmenin yolu da, faizi artırmak, insanların fazla tüketim ve üretim yapması için vergi belirlemek değil mi hocam? Farklı yolları var mıdır peki enflasyona müdahelenin?
Sil"Covid'e karşı en etkili yöntem hasta olmamaktır" gibi bir çözüm önerisi oldu hocam.
SilPara arzını kademeli düşürmek.
SilFaşizmin iktidar olduğu ülkede hukuktan bahsetmek hangi mantıktır?
SilAvrupa kıtasında olupta fakir olan bir ülke varmı.neden 185 ülke arasında gelişmiş olan ülkelerle kıyaslıyorsunuz HOCAM.
YanıtlaSilArjantin, Çin ve Rusya gelişmiş ülke değildir.
SilHocam Rusya ve Çin, tabi kaynaklar veya ucuz üretim üzerinden ne kadar zenginleşirlerse zenginleşsinler, siyasi/sosyal/kültürel değer yoksulu oldukları için gelişmiş ülke statüsüne geçmeleri zor görünüyor.
SilAdsız arkadaşım yorum yaparken neden beynini bir kenara bırakıyorsun? Kendini tabi ki gelişmiş ülkelerle kıyaslayacaksın. Gelişmek için yapman gereken bu. Neyi yanlış yapmışız neyi eksik yapmışız da gelişememişiz!!! Senin cümlen bu ülkenin neden gelişemeyeceğinin de kanıtı. Üzücü
SilArnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Moldova, Bulgaristan, Sırbistan, Karadağ, az biraz da Romanya
SilHOCAM YATIRIM TAVSİYESİ VERMİYORSUNUZ AMA , SON 3 YILDIR ÇOK GÜZEL SİYASİ TAVSİYE VERİYORSUNUZ, AMA YİNEDE OLMUYOR.
YanıtlaSilAslında bunlar siyasi tavsiye değil bunlar siyaset üstü tavsiyeler.
SilSİZ BİLE BU KOKUŞMUŞ ZİHNIYETİ 30 YIL ÖNCE BIRAKIP GITMIŞŞINIZ.BIZ NE YAPALIM HOCAM.
YanıtlaSilHiçbir yere gittim yok bakın hala yazıyorum, anlatmaya çalışıyorum, kendi çapımda mücadele ediyorum.
SilMerhaba Hocam, Emeğinize sağlık, yıllardır söyledikleriniz. Refahı topluma yaymak istiyorsak, Hukuk ve Adaletin de eşit bir şekilde uygulanması lazım.
YanıtlaSilTeşekkürler, kesinlikle.
SilTÜİK enflasyon verilerini acıklamayi reddetmiş.
YanıtlaSilMahkeme TÜİK lehine sonuçlanmış.
Verileri saklandığına göre yalan söyledikleri tescillenmiş oluyor mu sizce.
Çok daha önemlisi hukukun üstünlüğünün olmadığı kanıtlanmış oluyor.
SilFaşizm şartlarında hukuktan bahsetmek abesle iştigaldir.
SilHocam, teşekkür ederiz, emeğinize sağlık. Bizim için, ütopik bir yazı olmuş...Bırakın hukukun üstünlüğünü, hukuk devletini... kanun devleti statüsüne girebiliyor muyuz acaba?
YanıtlaSilSağ olun. Biz polis devleti çerçevesini aşamadık henüz.
SilMerhaba Üstat. Bizden bağımsız ABD'nin her iki endeksteki yerine katılmıyorum bence Türkiye'ye çok yakın sıralarda olmalıydı.
YanıtlaSilBize yakın sıralarda Angola, Honduras, Meksika var.
SilSonuçta bütün bu veriye rağmen Almanya bizi kıskanıyor. Bir de bu açıdan bakıp şükretmek lazım gerçek yaşam verisi esas bu.
YanıtlaSilNot: ironi içerir.
Çok doğru.
SilMahfi bey, entelektüel birikiminiz ve rasyonel bakış açınız tartışılmaz. Bu çerçeveden yola çıkarak çok iyi bildiğinize eminim ki, ekonomik gelişmişlik sıralaması ve hukukun üstünlüğü sıralaması arasında paralellik bulunması, aralarında nedensellik ilişkisi bulunduğunu ispat etmez. Okulun müzik yarışmasında birinci olan öğrenci, atletizm yarışmasında da birinci oluyorsa; bu durumu, öğrencinin çok çalışkan, kararlı ve disiplinli olmasına bağlarız, müzik yeteneği ile spor yeteneği arasında bir korelasyon olduğuna değil. Benzer şekilde gelişmiş olan ülkeler de, "aynı anda bir çok doğruyu yaptıkları için" muhtelif disiplinlerde birinci çıkıyor olabilirler. Elbette ben de hukukun ekmek kadar, su kadar ihtiyaç olduğunu; toplumu daha adil, yaşanır, güvenli, mutlu kıldığını düşünüyorum. Sadece istatistik bilimi açısından bir değerlendirme yapmak istedim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Taşkın Bey. Haklısınız bu ülkeler başka birçok şeyi doğru yaptıkları için aynı yerde duruyor olabilirler. Yani hukuk tek başına gelir yüksekliğini açıklamaz ama sanırım açıklayıcı değişkenlerden birisi olarak almak yanlış olmaz. Sevgiler.
SilYanlış varsayım, yanlış sonuç. Saygılar,
SilSayin hocam bu iki endekse gore sonlarda yer alan ama ekonomik olarak gelismis olan (zengin degil !) ulke varmidir ?
SilYukarıdaki 2. yorum şahsıma ait değildir. Bu konuda hocamın görüşlerine taban tabana zıttım ama bu ona hadsizlik edeceğim anlamına gelmez.Yazık.
SilTablonun tamamına baktığımda öyle bir ülke göremiyorum.
SilYanlış varsayım değil zira hukuk olmayan yerde yatırım olmaz, şu anda Türkiye'ye doğrudan dış yatırım gelmiyor, dahası Türk yatırımcılar Türkiye'nin dışında yatırım yapmağa başladılar...Gözleri parlayan Maliye Bakanımız Londra'da Türkiye'ye yatırım yapmaları için verdiği demeç "bürokrasiden korkmayın, ben ve CB mız problemleriniz anında halleder" gibi bir şey söyledikten sonra salon boşaldı...yatırımcı adalet ister kıyak değil, çünkü hep o kişinin iki dudağı arasında olamak istemez. Yolsuzluk ise devletin imkanların hazinesini boşaltıp ülkenin fakirleşmesine neden olur, a paraların birilerini zengin etmek için değil eğitim, alt yapı vb o zaman sizin belirttiğiniz "başka doğrular" için kullanılır, toplumu yükseltecek yerlere harcanır. Onun için hocanın belirttiği gibi bu iki ölçü gelişmişlik için çok önemlidir. Teşekkürler Mahfi Bey. AÇ
Sil🙏
SilKalitesizliği önleyen kanunlar en büyük hukuksuzluk;
YanıtlaSilHer cuma okunan "Allah adaleti... emreder, ahlaksızlığı... yasaklar" ayetini doğru anlasaydık tüm partiler, sivil toplum kuruluşları ve halk bu kanunlar konusunda bir ve beraber olmak zorunda kalırdı;
- Devlet kaliteli üreteni hilekara karşı korurdu; aflatoksinsinli, hormonlu, hileli, haram gıdayı kimse satamazdı
-Devlet halkını enflasyona ve develüasyona karşı korurdu ;Gerçekten döviz yetmiyorsa lüks ürünlerin vergisini artırırdı, planlama ve ihale sistemi ile enflasyonu önlerdi
- Devlet yatırımcısını korurdu ;Reel sektörün karına bağlı borsa ve kar payı sistemi ile kazanç gelir, döviz, altın ve ₺ yi tutan dış borç faiz bedelini öderdi.
- Kaynakların istafını önlerdi; Krediyi onaylı kredilere vererek istediği alana yönlendirirdi. Para; ev, iş, yol, köprü, ihtiyaç üretimine yani refahı artıracak alanlara giderdi.....
Hocam, bizde maalesef "Hukukun Üstünlüğü" yerine "İktidarın Üstünlüğü" amaç edinilmiş ve tüm aksiyonlar buna göre alındığı için, bu sıralamalarda yukarıya çıktığımızı görmemiz pek mümkün görünmüyor.
YanıtlaSil"...OECD’ye göre Türkiye’de ekonominin yaklaşık yüzde 30’unu kayıt dışı sektör oluşturuyor. Bu oran ile Türkiye OECD ülkeleri arasında vergi kaçağında zirvede yer aldı. "(gercekgundem.com)
YanıtlaSilDünya da vergi affı yapan ülke de yok deniliyor. Bizde nasılsa af çıkar diye kimse vergi ödemeye yanaşmıyor. ödeyen ödediği ile kalıyor. Vergi bilinci en zayıf ülke olabiliriz :(
Vergi sisteminde değişiklik yapılmadıktan sonra böyle devam eder. Araba alıyorsun 2 tanede hükümete alıyorsun. telefon alıyorsun aynısı, ne alırsan zaten dolaylı vergilerle çok daha fazlasını alt kademeden alıyor hükümet. Asıl vergi alınması gereken şirketler ve zenginlerden vergi alınmıyor veya affediliyor. Diğer alınması gereken kiralar(Ör: istanbul havalimanı) 20 yıl sonrasına erteleniyor. Daha neler yazılır bunlara ek.
SilHocam , Kuzey Avrupa ülkelerinin hukukun üstünlüğü endeksinde sürekli yüksek sıralarda yer almasının sebeplerini düşündüğümüzde bunun sadece kamudan mı geldiğini söyleyebiliriz yoksa halkta bu konuda çalıştı mı ?
YanıtlaSilBütün toplumdan geldiği kanısındayım.
SilGünaydın hocam elinize sağlık...Türkiye, rejimin bekası açısından çok ama çok önemli bir kavşakta dururken, vaziyet ve manzara-i umumiye tam da budur. Saygılarımla. Fatih Demirtaş
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam,
YanıtlaSil…”bağınmış bir kuruluştur.” diye biten ilk cümledeki sözcükte bir yazım hatası olmuş.
“Bağımsız” olmalı sanırım.
Saygılarımla.
Düzelttim, teşekkür ederim.
SilTek kelimeyle kısaca önce "Adalet" .
YanıtlaSilÇok doğru. Adalet yoksa, hukukun üstünlüğü yoksa buralarda kalmaya devam edeceğiz demektir.
SilEvet, dediğiniz gibi önce "Adalet". Sonra "Kalkınma" , sonra "Ve" sonra "Partisi".
SilPartisinden de anladığımız gibi, "Adalet lafı" en adaletsizlerin bile elinde oyuncak olabilen bir şey olduğu için "Önce adalet" lafının da kendisi muğlaktır. Dolayısıyla, doğru tanımlama "Önce Laik Adalet" olmalıdır. Böylece gerçek adaletin birinci ve olmazsa olmaz ilkesini de belirterek, tanımlanmış adalete vurgu yaparsınız.
Laiklik adaletin birinci sınıfıdır. Biz bin yıldır o birinci sınıfta kaldığımız için Dünya adalet endekslerinde son sıralardayız. Bunun da tek suçlusu, sanıldığı gibi laiklik karşıtı hacı-hocalar değil, bu ülkeyi laik sanan, en azından AKP öncesi Türkiye'deki uygulamaları "Yeterli laiklik" olarak gören, güya modern, güya çağdaş, güya Atatürkçü kesimdir. Adaleti tüm topluma öğretmesi gereken bu kesim dahi laiklikte sınıfta kaldığı için kendisi bile adalette ikinci sınıfa geçememiştir.
Örnek olarak, yukarıdaki yorumlardaki, Mehmet Ateş adlı arkadaşın, "Ayete bakarak adalet", "Ayete bakarak ahlak" önerisini okuyabilirsiniz. Böyle insanlar, İran, Suudi Arabistan, Afganistan vb. gibi ülkelerin ayete bakmadıklarını düşüyor olmalı. Ama bu laflarla farkında olmadan destekledikleri şeriat sistemi gelirse, eli sopalı-kırbaçlı yöneticilerin, bu lafları söyleyenleri diğer ayetlerle yöneteceğini unutmasınlar.
Ayetlerden beklenen adalet, ayetlerden beklenen ahlak bin yıldır bir türlü gelmedi. Ama güya adil, güya laik kesim bile bin yıldır aynı şeyleri söyleyip bin yıldır farklı sonuç beklemekten bıkmadı. Oysa ki laikliğe aykırı en küçük davranış bile sadece adalete değil, aynı zamanda da ahlaka da aykırıdır. Çünkü dinlerin, ayetlerin hiç birisi ahlak önermez. Dinlerin önerdiği şey, ahlak değil "Namustur". Bizim milletimiz bin yıldır ahlak ile namusun farkını anlayamadı. Ahlak dünyanın her köşesinde standardtır, aynıdır, yani evrenseldir. Namuslar ise dinden dine, mezhepten mezhebe değişkenlik gösteren, coğrafyaya bağımlı kavramlardır. Ahlak tektir ama "Namuslar" çok çeşitlidir. Namusların ahlakla uyuşan tek yanı, hırsızlığa karşı olmalarıdır. Hırsızlık hariç, diğer her şey, namuslarda coğrafyaya göre değişir.
Hocam merhabalar,maliye alanında bir yüksek lisans öğrencisiyim ve ekonomistler arasında idol olarak sadece sizi görüyorum,bir gün sizin gibi başarılı bir ekonomist olucam.Her şey için teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Umarım çok başarılı olur hepimizi geçersiniz.
SilDanimarka’daki yasaları ve bu yasaların işleyiş şekillerini analiz etmeliyiz. Hatta verilen eğitim sistemini, ceza sistemini ve halkın adaletsizlikler karşısındaki tutumunu / birleşme gücünü de analiz etmeliyiz.
YanıtlaSilÇok doğru. Ne yazık ki biz tam tersini yapıp bilimi dışlayan adımlar atmaya devam ediyoruz.
SilHatırlıyorum, Danimarka Başbakanı'nın çiğ tavukla soğanı aynı tahtada doğraması günlerce tartışılmış ve bu durum toplumsal bir tepkiye dönüşmüştü. Demek ki bizdeki gibi anayasa mahkemesini tanımamazlık, ihaleleri yandaşlara verme, mülakatla yandaşları işe alma, devlet televizyonunun yandaşlaştırılması, 1 gün kaçırdığı için 17 yıl bekleme, TÜİK'in gerçeği yansırmayan verileri ya da köpek katliamı gibi adaletsizliklerle cebelleşselerdi; kafayı sıyırırlardı.
SilElias Jelert de ortamı gördükten sonra afallaşmış, psikolojik travma geçirmiş ve bundan dolayı da uyum sağlayamamış olabilir. Tekrar Danimarka'ya gitse, Danimarka ona artık cennet gibi gelecektir. Nelsson da mesela ilk geldiği gün onu kimse yıkamıyordu; sonra sisteme alıştı, şimdi dokunsan yerden kalkmıyor. Dolayısıyla biz, dışarıdan gelen insanları da kendimize benzetiyoruz. Türk dizileriyle övünüyoruz ama dünya bizim sayemizde birilerinin kuyusu nasıl kazılır, katakulli nasıl yapılır hepsini öğrenmiş oluyor. Çünkü bizim kafamız sürekli neyi nasıl fırsata çeviririz, neyden nasıl nemalanırız şeklinde çalışıyor. Bu acıdan cin gibiyiz, dünyada lideriz; çünkü zehir gibi aklımız var. Oysaki kafamız biraz hak, hukuk ve adalet için insan hakları, hayvan hakları ve doğa hakları için çalışsaydı bu utanç verici seviyede de olmazdık.
SilEvet, zehir gibi çalışan bir zekamız var. Danimarka eğer bizim gıda sahtekarlıklarımızı ve insanların sağlıklarıyla nasıl oynadığımızı görseydi, Türkiye ile olan gıda ticaretini hemen askıya alırdı. Bizim acilen kendimize çeki düzen vermemiz; aklımızı kötüye değil toplumun yararına çalıştırmamız gerekiyor. Eğitim sistemini, ceza sitemini tekrar gözden geçirmemiz ve eksik kaldığımız her alanda ciddi ve sağlam reformlar yapmamız gerekiyor. Ne yaparsak yapalım her şeyi adil bir şekilde ve adaletten asla şaşmadan yapmamız gerekiyor.
SilHocam biz kendimize müslümanız. Kendi mezhebimize, kendi zümremize, kendi yandaşçı ve şakşakçılarımıza karşı müslümanız. Topluma müslüman değiliz. Fakat sorsanız, müslümanlığı savunuyoruz derler. Oysaki kitaptaki evrensel ilkelere bile aykırı davranmaktadırlar.
YanıtlaSilSayın Eğilmez, yazınız için tekrar teşekkürler. Halkımız artık Ülkemizde olan biteni daha iyi görebiliyor. Bu sizin yazılarınız sayesinde oluyor. Yılmadan, size karşı tüm yalan, yanlış bildirimlere, saldırılara rağmen Halkımız artık göz boyamalara, algı yönetimlerine rağmen doğru yönde ilerliyorsunuz. Yazılarınıza, bizleri aydınlatmaya devam etmenizi rica ediyorum. Bizlerin Hukukun Üstünlüğü, Yolsuzluk ve Türkiye sıralamasında üst sıralara yükselmemiz zamanla olacaktır. Ben bu durumun en az üç nesil zaman süresi tutacağını düşünüyorum. Herkesin bildiği üzere bir zamanlar, II. Abdülhamid'in hiç toprak kaybetmediğini, çakıl taşı bile kaybetmediğini iddia edenler vardı. Artık Halkımızın büyük çoğunluğu II. Abdülhamid'in en çok toprak kaybeden Sultan olduğunu anlamaya başladı, böyle iddialar artık geçmiyor. Yolunuz, yolumuz uzun, ancak yolunuz doğru ve karşıtlarınız güçlü, Halkımızın çoğu korkuyor, baskıya karşı çıkamıyor, yeterli bilgiye sahip değil. İkinci, Üçüncü nesillerimiz, Mustafa Kemal Atatürk'ün düşüncelerini gerçekleştireceklerdir. Saygılarımla.
YanıtlaSilKeşke dediğiniz gibi olsa. Demokrasi, hukukun üstünlüğü falan halkımızın umurunda değil. Bu işleri ciddiye alıp endişelenenler azınlıkta ne yazık ki.
SilHalkin hukuk talebi yok ki hocam. Iyi eğitim talebi de yok. Hele yolsuzluk hirsizlik sikayeti hiç yok. Tek istediği birey birey bu yolsuzluk hirsizlik rant hukuksuz iklimden bana ne veriliyor ve bana fazla fazla verilsin. Zaten iyi bir halk olsaydik cumhuriyetimiz bu duruma asla düşürülemezdi.
YanıtlaSilAynı kanıdayım ama biz yine de doğruyu söylemeye, savunamaya devam edelim.
SilListede Türkiye'nin üzerinde olup mutlak krallık rejimiyle yönetilen Kuveyt, Ürdün, Fas vb, ülkelerin yanı sıra, anayasal tek parti rejimiyle yönetilen Çin ve serbest seçim olmayan Belarus vb ülkeler var.
YanıtlaSilWJP denilen organizasyonun yönetiminde ise yine mutlak krallık yönetimindeki Katar kraliyet ailesinden Sheikha Al Misnad var.Bu ülkelerde hukukun üstünlüğü mü, üstünün hukuku mu olduğunu okuyucularınıza bırakıyorum.
Yani ülkemizi eleştirelim ama, şu algı kuruluşlarının listelerini de ciddiye almayalım hocam. Sayg.
Öyle diyorsunuz ama Türkiye on yıl önce bu saydıklarınızın hepsinin üzerindeydi. Son on yılda hukuk ve yolsuzluk alanında gerilediğimizi inkar edemeyiz herhalde.
SilEvet ,o yüzden eleştirelim diyorum hocam.Ama yukarıdaki ülkelerde demokrasi ve hukuk üstünlüğü mü inşa edildi ?Bizim mi haberimiz olmadı?
SilHayır biz geriye gittiğimiz için onlar ilerlemiş görünüyor.
SilHocam merhabalar asgari ücrete yüzde kaç zam yapılmalı ki hem zamdan dolayı ücretler ciddi oranda artmasın hem de emekçi vatandaş enflasyon karşısında ezilmesin? Bence 20 bin₺’nin üzerinde belirlenecek bir ücret, tüketim fiyatlarını çok ciddi oranda arttıracaktır.
YanıtlaSilTekrar söylüyorum 2024 başında asgari ücret17.002 TL idi. Yani o gün asgari ücretle 17.002 liralık mal ve hizmet alınabiliyordu. 2024 yılsonu enflasyonu % 44 bekleniyor. Buna göre 17.002 lirayla 2024 yılsonunda (17.002) - (17.002 x 0,44) = 9.521 liralık mal ve hizmet alınabiliyor. Asgari ücreti 2024 başındaki kadar mal ve hizmet satın alabilir düzeye getirmek için % 44 artırmak gerekir. Buna göre asgari ücret (17.002 x 1,44 =) 24.482 TL'den az olmamalı ki 2024 başında alabildiği mal ve hizmeti alabilir duruma gelsin. Bakın burada aslında bir artış falan yok; sadece eski satın alma gücünün iadesi ar.
SilHer zaman yazdığınız konuların altını yine çizmişsiniz. Elinize sağlık hocam. Ama şöyle betimlersek, ben hırsızsam, dolandırıcıysam, namusuzsam ve başkasının kötülüğünü istiyorsam; herşey benim kontrolümde olmasını isterim yani hukuğun üstünlüğünü istemem. Eğer ki ben dürüstsem, korkacak,saklayacak ve sakınacak bir durumum yoksa zaten benim için hukuk en önemli önceliğim olur. Kızılderili atasözü "Ne yersen onu sıçarsın." Saygılarımla.
YanıtlaSil😊
SilYok böyle Kızılderili atasözü.
SilBir dönem daha Erdoğan hükümetini secersek bence hukukun üstünlüğü gibi birçok şey düzelir. Halkın hiç talebi olmasa da yine de böyle lüzumsuz şeyler için yine çalışıyorlar.
YanıtlaSilİşte bu. Aranan yorum geldi.
SilHocam ben de şikayetçiyim.Ama muhalefet de umut vermiyor.Mecburen istemeye istemeye vereceğiz Ak Parti'ye oyumuzu.ş
SilHiç oy vermemek gibi bir seçenekte var bunu hiç düşündünüz mü? Hiç birinizi istemiyorum siyasete ve siyasetçiye güvenmiyorum anlamına gelir oy ver-me-mek. Oy vermekse oy verdiğinize destek vermek ve onaylamak demektir.
SilHocam etki ajanlığı yasa taslağı geçerse blog yazmaya devam edebilecek misiniz? Ekonomiye yönelik her negatif tespitiniz birileri tarafından şikayete konu olmaz mı :-( Ne yapacağız böyle bir durumda bizlerde yorum yapamayız :-(
YanıtlaSilDüşünceler susturulamaz.
SilYabancı yatırımcıyı ikna etmeye çalıştığımız tablo.
YanıtlaSilTeşekkürler
Aynen öyle.
SilŞimdilik ikna oluyorlarmış gibi duruyor.6 ayda 50 milyar doların üzerinde para girişi oldu.
SilRisk alıyorlar sadece.
SilRahmetli babama bu enflasyon neden yıllardır böyle yüksek bu ülkede demiştim, boşver oğlum benim gençliğimde de enflasyon hep yüksekti dedi. Yastık değişir kader değişmez derler, bu ülkenin kaderinde yüksek enflasyon var,bize bişey olmaz biz şerbetliyiz hocam
YanıtlaSilBize bir şey olmaz değil bizden bir şey olmaz gibi duruyor.
SilÇin, Rusya, Venezuela BRICS üyesi, Türkiye ve Arjantin de bu kulübe katılsa mükemmel olur.
YanıtlaSilHukuksuzluk Birliği.
SilHocam sizin paylaştığınız tabloya göre Çin ve Rusya bizim baya üzerimizde. O zaman buraya katılırsak durumumuzu biraz iyileştirir, bir kaç kademe ilerleriz.En azından onların seviyesine geliriz.
SilÜstünlerin hukuku
YanıtlaSilMahfi Hocam, hukukun üstünlüğü Türkiye'de hukukçunun ve kolluk kuvvetinin üstünlüğüne dönüşmüş durumda. Hani kanunlar önünde herkes eşitti? Hakim ve savcıya trafik cezası yazılamıyor. Polisler askerlikten muaf. Polisler olmaz yere park ettikleri arabalarinin on veya arka camina polis sapkalarini koyuyorlar veya kimliklerini ceza yazilmasin diye? Bedelli askerlik diye bir şey çıkardılar git gide kimse askerlik yapmak istemiyor hele basit bir hesapla yapınca bu sene 250bin TL olacakmış vatan borcunun bedeli asgari ücret 25bin TL olacak deniyor o zaman 12×25bin. TL senelik 300bin TL ediyor bu durumda 1 sene askerlik yapacagina bir sene asgari ücretle çalışsa kişi 50 bin TL de kara geçiyor. Bir de gazeteler bedelliye rekor zam geliyor diye haber yapıyor gazeteler. Bedelli ucreti 250bin TL 1 senelik asgari ücretli maaşı bedelli ücretinden yüksek. En az 1 senelik asgari ücretin 2 katı olmalıydı yani 600 bin TL ve de 1 sene bedava kamu hizmeti yapmaliydi cunku garibanin cocugunun vakti gidiyor haksizlik oluyor. Ben tamamen bedelli askerliğe ve polislerin askerlikten muaf olmasına karşıyım. Sonra baktım siyasetçilerin çocukları hep yararlanmişlar bedelli askerlikten. Dahası Meclisteki vekiller kendileri yaşdan emekli olabilsin diye EYT çıkarıyorlar. Hatta siyasetçilerin lise 3'e giden cocukları universite sınavına girip kazanamayanlar bir sonraki sene dereceye girsin az kişiyle yarissin diye 3 senelik liseyi 4 seneye çıkaranlar da Meclisteki siyasetçiler. Hani nerede hukukun üstünlüğü? Tespit: Hakkını arayıp gösteri yürüyüşü yapanlara haksız ve Anayasaya aykırı polis engellemeleri ve polis müdahaleleri yüzünden maalesef Türkiye bu hale gelmiştir. Anayasa 34.madde önceden izin alınmaksızın herkesin gösteri duzenleyebileceğini söyler ama belkide Fransızların Napolyon zamanindaki tabiriyle polisin kendi ajan provokatörleri gosterileri karistiriyor ve gösterilere bunu bahane edip polisler mudahale ediyor. Nerede hukukun üstünlüğü? Amerikada polis kamu muhendisi kadar ve daha fazla maaş alabiliyor mu?
YanıtlaSilElinize sağlık.
YanıtlaSilSağ ol.
SilHocam peki bu durum nereye kadar gidecek yani birileri fakir birileri zengin olarak hayatını sürdürmeye sonsuza kadar devam edecek diyebilir miyiz yoksa bir yerden sonra inceldiği yerden toptan kopuş olur mu ?
YanıtlaSilkopuş olmaz evvelden beridir ayni duzen gidiyor.
SilHalkımız bu durumu anlayana kadar gidecek.
SilHocam anlıyoruz bu durumu ama muhalefet de çok çaresiz duruyor.Mecburen veriyoruz oyumuzu iktidara.
SilMahfi Eğilmez13 Kasım 2024 05:19 Halkımız bir yere gidemez hocam. Başka Türkiye yok.
SilDanimarka'da asgari ücret 1600 euro. Yaklaşık 60 bin lira. Karı koca yani 2 kişi çalışsa 120 bin lira yapar. İyi para. Bizim aklımız ancak bu hesaba çalışır hocam. Hak hukuk adalet bizi aşan kavramlar. Sürekli ezildiğimiz ve haksızlığa uğradığımız için bünyemiz insanca muameleyi kaldırmıyor ve daha iyisini hayal edemiyoruz. Arada bir sizin insan haklarını içeren yazılarınızı okudukça, acaba diyoruz biz bu kadar değerli miyiz; küçük bir sanrı hali oluşuyor. Bizi şımartıyorsunuz hocam. Ertesi gün işe gittiğimizde altta kalanın canı çıksın muamelesi görünce bu sanrı hali de sonlanmış; Türkiye gerçekleriyle yüzleşmiş oluyoruz. Soğuk duş etkisi. Yine de vermiş olduğunuz güzel duygular için size teşekkür ederiz hocam.
YanıtlaSilBence biz düzelmeyiz hocam. Ezen ezdiğiyle, ezilen de ezildiğiyle kalır. İçinde bulunduğumuz durum ise bize müstehak. Çünkü biz gücü ele alınca alttakini ezmeyi ve onun hakkını yemeyi seviyoruz. Mesela iş dünyasında mümkünse insanları sigortasız çalıştırmayı, fazladan çalıştırıp mesai vermemeyi, farklı olsa bile asgari ücret üzerinden prim göstermeyi seviyoruz. Ezilenler de buna razı çünkü var olanı da kaybetme korkusu var. Bundan dolayı da haksızlıklarla mücadele edilmiyor; göz göre göre boyun eğiliyor.
Ülkede hak mücadelesi veren bedel ödüyor ve biz istiyoruz ki hiç bedel ödemeyelim ve birileri çıksın bizim adımıza bedel ödesin istiyoruz. Oysaki bu dünyada bir insanı belki de en değerli kılan şey hak mücadelesi vermesidir. Danimarka belki de bu yüzden Danimarka olmuş. Toplum olarak Başbakan'a karşı tek vücut olunmuş ve denmiş ki; nasıl olur da tavuk ve soğanı aynı tahtanın üzerinde kesebilirsin? Bir onların gündemine bir de bizim gündemimize bakar mısınız. Şaka gibi gerçekten. Köyümüzden dışarıya çıkmadığımız için insanlık seviyesinin geldiği noktayı kavramakta gerçekten güçlük çekiyoruz.
Biz ezmeye de ezilmeye de alışık olduğumuz için içimizde bir özlem olsa da bir üst seviyeyi hayal etmekte zorlanıyoruz hocam. İnsan hakları kavramı bu yüzden bizi aşıyor. İçinde bulunduğumuz en büyük paradoks ise hiç bedel ödemeden bizi bu durumdan kurtaracak kişinin, bizi bu duruma sokan kişiyle aynı kişi olacağına dair inancımızdır.
Hocam bu enflasyonun sonu nereye varacak..talep enflasyonumu maliyet enflasyonumu..yoksa faizmi sebep?hukuksuzlukmu adeletsizlikmi..guvensizlikmi..dolar kıtlıgından mı bollaşan dovizin maliyetindenmi..annanemin yaptigi ezo gelin corbası bile bu kadar karışık degildi,?dayanack gücumz kalmadı:(
YanıtlaSilBütün bunların nedeni aslında bilim dışına çıkmış olmak. Hukuk da bir bilim. Hukukun dışına çıktığınızda hiçbir şey düzgün gitmez.
SilHem talep enflasyonu var hem maliyet.
SilMahfi hocam size dizi önerebilir miyim? Bende izlemeye yeni başladım çok keyifli bir dizi.
YanıtlaSilOnly Murders in the Building
Three strangers - who live in the same New York City apartment building and share an obsession with true crime - suddenly find themselves embroiled in a murder.
imdb puanı 8.1/10
https://m.imdb.com/title/tt11691774/
Şuan 4 sezonu tamamlanmış Disney+ da yayında.
Teşekkürler paylaşım için. Şu sıralar Netflix'de The Resident adlı diziyi izliyorum o bitince bu önerdiğinize başlarım.
SilHocam Netflix'teki Türk yapımlarından Muhafız'ı izleyin bence. Çok orjinal bir senaryosu var.Osmanlıdan kalma tılsımlı gömleği giyerek üstün güçlere erişen bir süper kahramanın hikayesi.
SilHocam, Netflix de şu ara suç ve komediyi harmanlayan 'Ölümcül Farkındalık (Murder Mindfully) ' dizisi çok popüler. Herkes birbirine öneriyor.
SilBunca hukuksuzluğa rağmen hala yollu olanlar var. Sevindici bir değer.
YanıtlaSilDeğerli Hocam,
YanıtlaSil21 yaşında teknik üniversitede bilim öğrencisi olarak kendimi bilgilendirmeye çalışıyorum. Kolay ekonomi kitabınızı okuyordum ki blog yazdığınızı da hatırladım. Kitapta ve blogda kullandığınız dilin sadeliği ve anlaşılırlığı yeni başlayan birisi olarak içimi açtı. Umarım yeterince bilgilenirim ve sizle gelecekte tanışma fırsatım olur. Bilgi ve görüşlerinizi paylaştığınız için toplumun genç bir bireyi olarak teşekkür ederim.
Çok teşekkür ederim. Umarım bir yerlerde karşılaşır, sohbet etme şansı yakalarız.
SilMahfi hocam,
YanıtlaSil1988 ABD yapımı fantastik komedi film Beetlejuice (Türkçe adı: Beterböcek)'i izlemiş miydiniz? Fantastik korku-komedi türünde kült bir filmdir: https://m.imdb.com/title/tt0094721/
Yıllar sonra ikincisi de çekildi. 2024 yapım. İlkinde yakaladığı ilgiyi görür mü bilinmez ama belki izleme listenize alırsınız: https://m.imdb.com/title/tt2049403/
Hukuk olursa yolsuzluk olmaz yolsuzluk olmayınca kamunun yatırımları verimli olur yani devleti özel bir şirket kabul edersek hissedarlar yani seçmenler ve denetleyici kamu görevlileri şirketteki yanlışları yasalar ve demokratik seçimlerle düzeltir.Toplumdaki ahlak ve kurallara yasalara baglılık giderek artar ,düzene uymayanlar sistemden ekarte edilir.Toplum bu düzen sayesinde zenginleştigini farkeder ve sisteme daha çok sahip çıkar.
YanıtlaSilBunu tersinden düşünürsek adaletin olmadıgı çalmanın teşvik edildigi sistemi regüle edenlerin çaldıkça muteber oldukları bir sistemde kamu kaynaklarının talan edilmesi ile küçük bir hırsız grubu çok zenginleşirken toplum giderek fakirleşir ve fakirleşen halk için ahlaki degerler yasalar anlamsız hale gelir tepeden aşagıya suç artar hukuk alttakiler ve tek başına olanlar için çalışırken yujarda ya da yukarı baglantılı olanlar alt yükleniciler korunur ve kollanır.
Ekonominin bozulması peşine ahlaki degerlerin yıpranması ileaile,sosyal doku bozulur çözülür ve devletin maddi yapısının ötesinde ruhu tükenir sonuç devletin herhangi bir iç ya da dış stressde yıkılıp ortadan kalkmasıdır
Değerli Hocam, tüm paylaşımlarınız için canı gönülden teşekkür ederim. 2019 yılı aralık ayında 50.000 dolara satılan ev 2024 yılı ocak ayında 216.000 dolara el değiştirdi. Tek ev bazlı değil bölgenin tammında fiyatlar bu şekilde(Hatay-İskenderun) Yaş almış bir ekonomist olmanız sebebiyle soruyorum. 1) Türkiye geçmişteki krizlerinde böyle bir artış şekli gördü mü? 2) Arjantin ve Venezuela’da böyle bir artış oldu mu? Kısaca bize benzer bir durum dünyada görüldü mü? Selamlar
SilFaizin enflasyonun altında kaldığı ve gelecekte enflasyonun düşmesinin beklenmediği yerlerde bu durum ortaya çıkıyor. Birikmiş parasıyla mevduattan enflasyonun üzerinde faiz alamayacağını gören insanlar konutları sadece oturmak için değil yatırım amaçlı da almaya başlıyor. Bu da konut talebini artırıyor ve fiyatları yükseltiyor. Fiyatlar yükseldikçe konuttan para kazanıldığını görenler daha çok konut talebinde bulunuyor. Böylece kısır döngü başlıyor.
SilCumhurbaşkanı maaşının 1.5 ay sonra 238 bin lira olacağı konuşuluyor. Buna göre asgari ücretin de 238/4.75 = 50 bin 105 lira olması gerekmektedir. Neden 4.75? Çünkü bu oran gelir eşitsizliğini ortadan kaldıracak Avrupa bölge ortalamasıdır. Böylece aradaki ücretler de buna göre şekillenmiş olacaktır.
YanıtlaSilEğer Cumhurbaşkanlığı maaşına hiç zam yapılmazsa, bu durumda asgari ücret 183/4.75 = 38 bin 525 lira olmalıdır. Mesele geçmiş ya da gelecek enflasyon olmamalı, sosyal adaleti ve gelir dağılımındaki adaleti tesis etmek olmalıdır.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Kişilerin hukukunu, şahsi çıkarlarından önemsiz gören bir anlayış ne kadar uzun süre dayanabilir ki? Tabi ondan sonra kendi başarısızlıklarını savaş çığırtkanlığı yaparak örtmeye çalışırlar. Kaleminize sağlık Hocam.
YanıtlaSilSağ olun.
SilPembe domates 150 lira olmuş. Beni kimse enflasyonun %50 olduğuna inandıramaz. TÜİK bundan dolayı mahkeme kararına rağmen madde fiyat bilgisini açıklamıyor. Eğer bir yerde hesap verebilirlik yoksa orada hukukun üstünlüğü de yoktur; hesap verebilirlik yoksa despotizm vardır; despot vardır. Dediğim dedik; yaptığım yaptık anlayışıyla hiç bir yere varamayız. Dürüst ve şeffat olmalı; hukukun üstünlüğünü tanımalı ve hesap verebilir olmalıyız. Başka türlü ne adaleti tesis edebiliriz ne de muasır medeniyetler seviyesine çıkabiliriz.
YanıtlaSilSaygıdeğer Hocam, sizin çok değerli tespitlerinize ilişkin tartışılan konuya ilişkin çok güncel olan DARON ACEMOGLU 2024 NOBEL EKONOMİ ÖDÜLÜ bağlamında bir hususa atıfta bulunmak istiyorum.
SilDaron Acemoglu, Economics, MIT.edu üzerinde doğrulanmış e-posta adresine sahip
Alıntılanma sayısı toplamı: 249.989
DANİ RODRİK, HARVARD UNİVERSİTY.edu üzerinde doğrulanmış e-posta adresine sahip
Alıntılanma sayısı toplamı: 174.438 dir. Sadece toplam alıntı sayısıları dahi bu bilim insanlarının çalışmalarının ne kadar kıymetli olduğunu göstermektedir. Bu bilim insanlarından; Daron Acemoğlu ve ...“Ulusların Düşüşü“ ile Dani Rodrik'in "Institutions for High-Quality Growth: What They Are and How to Acquire Them" ve "The Rule of Law, Democracy, Openness, and Income" makaleleri incelendiğinde çok önemli tespitlerde bulunmaktadır. Bu çok önemli bilimsel araştırmaların ortak noktası, Daron Acemoğlu nun çalışmasında, Hukukun Üstünlüğü Ve Demokrasiyi, kapsayıcı kurumların bir parçası olarak değerlendirir. Hukukun Üstünlüğü ile birlikte Demokratik süreçlerin güçlü kapsayıcı kurumlar oluşturduğu ve bu kurumların EKONOMİK BÜYÜMEYİ TEŞVİK ETTİĞİNİ önemle altını çizmektedir.
Dani Rodrik ‘in ise çalışmalarında, Hukukun Üstünlüğü Ve Demokrasinin Ekonomik Performansı Nasıl Etkilediğini, Demokrasi, Hesap verebilirliğin ve Katılımcılığın EKONOMİK İSTİKRARA ÖNEMLİ KATKI SAĞLADIĞINI vurgulamaktadırlar.
Bizim yaşayarak, deneyimleyerek gördüğümüz ve yazdığımız şeyleri bu iki önemli iktisatçı ülke karşılaştırmaları yaparak ve tarihi çerçeve içinde ortaya koyarak anlatıyor. Çok doğru tepitler.
SilHocam Diyanet sadece Ağustos ayında 9 milyar 905 milyon 630 bin lira harcama yapmış. Bu rakam 12 ayda yani yılda yaklaşık 120 milyar lira yapar. Ülkede 12500 lira maaş alan 4 milyon emekli var. Eğer bu bütçeden çıkan para emeklilere bölüştürülseydi, her emekli senede 30 bin lira ayda ise 2500 lira ektra maaş almış olurdu.
YanıtlaSilEmekli açlık sınırının altında yaşıyor; sürünüyor. Bir taraftan da namaz kıldırana maaş bağlıyoruz. Namaz saatinde cemaat birisini seçer; aralarından en ehil kimse namazı o kıldırır. Neden maaş bağlıyoruz? Peygamber şu anda dünyaya gelse ve namaz kıldırsa, namaz kıldırdığı için kendisine para verilse o parayı alır mı? Bir Müslüman namaz kıldırdığı için para alır mı? Namazı Allah rızasını gözeterek kılmalı ya da kıldırmalıdır. Aksi halde bu durum dini ticarete çevirmek olacaktır. Atatürk'ün en büyük tarihi hatası Diyanet'i kurmasıdır. Laik bir devlet anlayışında Diyanet'in ne işi var? Kaldı ki Diyanet bir mezhep savunucusu. Ben ise sadece Kuran'a inanıyorum. Dolayısıyla benim inanmadıklarımı savunan bir kuruma neden benim vergilerimle bir bütçe ayrılıyor? Bu yüzden laik bir devlet anlayışında Diyanet olmamalı ve devletin kaynakları da buraya aktarılmamalıdır. En fazla vakıf kurulur ve bu vakıf her hangi bir menfaat beklemeksizin karşılıksız hayır yapar. Toplanan bağışlarla camilerin masrafları karşılanır. Bunlar yapılırken de herhangi bir mezhep ya da tarikat savunulmaz. İşte ancak o zaman samimi bir din yaşanacak ve dini ticarete çevirme anlayışı da sonlanmış olacaktır.
Özetle, emekliler yerlerde sürünürken bir taraftan da devletin Diyanet'e bu kadar bütçe ayırması, kendilerine özel araç tahsis etmesi vs. asla kabul edilemez. Ülkedeki en büyük adaletsizliklerden birisi de maalesef ki budur.
Maalesef öyle.
SilWipo 2024 raporunda alt girdi kurumlar verisinde de Türkiye çok gerilerde. Singapur kurumlarda ilk sirada, hukukun üstünlüğünde de ilk sırada. Singapur PİSA'da ilk sırada.
YanıtlaSilKuzey ülkeleri ve uzak doğu ülkeleri açık ara en önlerde yer alıyor.
Silyeni alfabe reformu hakkinda dusunceniz nedir qwx harfleri kullanilicak.
YanıtlaSilOlabilir. Ama bu bir reform değil. Buna reform dersek Atatürk'ün alfabe ve dil reformuna ayıp etmiş oluruz.
SilNe ekilirse o biçilir şu andaki durumun devam etmesi istendiği için eğitim şu andaki düzene göre devam etdiriliyor şu andaki istenen düzen zengin olmanın peşinde koşmak nasıl olursa ol zengin ol yasalara uymasanda hukuksuzda olsa bilime aykırıda olsa zengin ol ki sana beyefendi yada hanımefendi desinler tek amacı zengin olmak olan bir toplumda zengin olamayanda zengine hizmet eder sistem devam eder zenginde zengine hizmet edende mutlu olur zngin olmayanda zengine hizmet etmeyende sistemden değildir hukuk güclülerin hukuku olur güclü parası çok olan olur bilim ise zenginliği koruma amaçlı olur.
YanıtlaSilSaygılar canım Türkiyem
Mbnin derhal parasal gevsemeye baslamasi lazimdir enflasyon nasil olsa inmeyecek bu nedenle siki para politikasinin uygulanmasi niye? niye kendimizi piyasalari bunaltalim. Piyasalarin rahatlamasi icin degil sadece kendimiz icin parasal gevseme sarttir. Cok bunaldik strese girdik artik lale devri sart negatif reel faiz bol basilmis liralar bizi rahat tutar hos tutar carsi pazar hareketlenir
YanıtlaSilGeçmişte hep bu dediklerinizi yaptığımız için çoğu ülkede enflasyon diye bir sorun kalmamışken bizde hala devam ediyor.
SilHocam konudan bağımsız bir sorum olacaktı. Yıllardır yazılarınızı büyük bir keyifle okuyorum ve şu anki mesleğime giriş sınavlarımı kazanmamda üniversite hocalarım kadar sizin yazılarınızın da emeği oldu, öncelikle bunun için çok teşekkür ederim. Şu an bir devlet kurumunda çalışıyorum ve memur maaş zammının nasıl hesaplandığıyla ilgili bir yazı yazmanıza çok ihtiyacım var. Birkaç farklı kaynaktan bunu okuyup anlamaya çalıştım fakat bir şeyler hep havada kalıyor. Temel düzeyde anlayabileceğimiz şekilde böyle bir yazı yazabilir misiniz acaba? Sizleri çok seviyor, ekonomi dünyasına olan katkılarınız için çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla..
YanıtlaSilTeşekkür ederim, size bu yolda katkım olduysa ne mutlu bana.
SilMemur maaş zammının hesabına ilişkin bir yöntem olduğunu sanmıyorum. Her yıl farklı yaklaşımlarla zam yapılıyor. Seçim yılıysa zam yüksek tutuluyor, seçim yılı değilse düşük.
O nedenle nasıl hesaplandığı konusunda bir şey söylemek mümkün değil.
Ama nasıl hesaplanması gerektiği konusunda bir şeyler söyleyebilirim.
Asgari ücreti ele alalım.
2024 başında asgari ücret17.002 TL idi. Yani o gün asgari ücretle 17.002 liralık mal ve hizmet alınabiliyordu. 2024 yılsonu enflasyonu % 44 bekleniyor. Buna göre 17.002 lirayla 2024 yılsonunda (17.002) - (17.002 x 0,44) = 9.521 liralık mal ve hizmet alınabiliyor. Asgari ücreti 2024 başındaki kadar mal ve hizmet satın alabilir düzeye getirmek için % 44 artırmak gerekir. Buna göre asgari ücret (17.002 x 1,44 =) 24.482 TL'den az olmamalı ki 2024 başında alabildiği mal ve hizmeti alabilir duruma gelsin. Bakın burada aslında bir artış falan yok; sadece eski satın alma gücünün iadesi var.
Memur maaş artışının da en az bu hesaba göre yapılması lazım. Burada dikkat ederseniz bir artış falan yok. Sadece kaybedilmiş satın alma gücünün yerine konulması söz konusu.