Fenerbahçe, Türkiye'nin Özetidir
Transfermarkt adlı futbol sitesindeki bilgilere göre Fenerbahçe 226,1 milyon, AZ Alkmaar 73,6 milyon Euro değerinde. Bir başka ifadeyle AZ Alkmaar, Fenerbahçe’nin üçte biri değere sahip oyunculardan kurulu. Fenerbahçe’nin yaş ortalaması 28, AZ Alkmaar’ın yaş ortalaması 23,6. Stadyumların tamamen dolu olduğunu varsayarsak Fenerbahçe maçlarını 50 bin seyirciyle, AZ Alkmaar ise 19.500 seyirciyle oynuyor. AZ Alkmaar 27 yıldır Hollanda Eredivise Liginde, Fenerbahçe 67 yıldır Süper Lig’de (ligin adı zaman içinde değişmiş bulunuyor.)
Fenerbahçe’nin teknik direktörü
Jose Mourinho, Portekiz, İspanya, İtalya ve İngiltere’de yönettiği takımlarla lig
ve kupa şampiyonlukları yaşamış, ayrıca çeşitli takımlarla iki kez UEFA
şampiyonlar şampiyonluğu, iki kez UEFA Avrupa Ligi şampiyonluğu, bir kez UEFA
Konferans ligi şampiyonluğu kazanmış. AZ Alkmaar’ın teknik direktörü Maarten
Martens’in herhangi bir kupa başarısı yok.
Maç başlamadan önce bu iki takıma
bakıldığında “Fenerbahçe bu maçı rahat kazanır” diye düşünülürdü herhalde. Bu
düşüncede olan kişinin zihnini kurcalayacak tek mesele olsa olsa iki takım
arasındaki yaş farkı olabilirdi. AZ
Alkmaar’ın genç bir takım olduğu için çok koşacak ve mücadele edecek olmasına karşılık
Fenerbahçe’nin deneyimli oyunculardan kurulu olması bu kuşkuları da dağıtırdı.
Öyle olmadı. AZ Alkmaar’ın o
deneyimsiz teknik direktörü Fenerbahçe’nin deneyimli teknik direktörünü ikinci
yarıda mat etti. Mourinho’nun birçok hatası var. Bu hataları yalnızca bu maçta
yapmadı hep yapıyor. Mesela bu maçta İsmail’i oyundan çıkarması ölümcül bir
hataydı. İsmail orta sahayı tutan tek oyuncuydu, o çıkınca AZ Alkmaar
rahatlıkla Fenerbahçe kalesine indi ve golleri buldu. Aslına bakarsanız bu yıla
başlarken yapılan en büyük hata İsmail Kartal’ı yollayıp yerine artık emeklilik
bekleyen ve muhtemelen “Fenerbahçe’ye git oradan harika bir tazminat alır
emekliliğinin keyfini sürersin” diyenleri dinleyerek buraya gelmeye niyetlenen
Mourinho’yu getirmekti. Bunu söyleyince tabii bir grup “Mourinho gibi bir
başarı abidesini eleştirmek senin ne haddine” diyecek biliyorum. Kusura
bakmayın ama ben oynanan oyuna bakarım. Mourinho geldiğinden beri ben
Fenerbahçe’nin bir maç boyunca iyi futbol oynadığını hiç görmedim. Kopuk kopuk
parlamalar olsa da takım, maçın tamamını son derecede kötü oynuyor.
Eleştirmek kolaydır, zor olanı
çözüm önermek. 3 Haziran 2019 tarihinde bu blogda yayınladığım aynı başlıklı
yazımı kısaltarak buraya alıyorum, sanırım o zaman önerdiğim çözümler bugün
için de geçerli:
“Geçen yıl yapılan seçimleri kazanarak işbaşına
geldiğinizde çıkardığınız finansal tablolar ve özellikle de borç durumu
Fenerbahçe’nin sürdürülemez bir finansal yapı içinde olduğunu açık biçimde
ortaya koyuyordu.
Sizin göreve geldiğinizde yaptığınız açıklamalardan benim anladığım
buydu. Bunun üzerine sizin bu düzeni değiştireceğinizi ve bundan böyle bu tür
pahalı futbolcular almak yerine genç oyunculara önem vereceğinizi ve takımı,
kulübün yetiştireceği oyunculardan oluşturacağınızı, belki bu takıma bir veya
iki deneyimli oyuncuyu transfer edip katarak, finansal açıdan tutarlı yeni bir
düzen kuracağınızı tahmin etmiştim. Böyle bir takım muhtemelen birkaç yıl
şampiyon olamayacak, hatta üst sıralarda bile yer alamayacaktı ama bu yaklaşım
kulübün finansal açıdan toparlanmasını sağlayacak ve Türk futbolunun geleceğini
kurtaracak bir modele öncülük etmiş olacaktı. Üstelik çok büyük bir destekle
göreve geldiğiniz için kimse de size bu kararınızdan dolayı ses
çıkarmayacaktı.
Yanılmışım. Siz de kulübü finansal açıdan çökerten önceki yönetimlerin
eleştirdiğiniz uygulamasını aynen devam ettirdiniz. Birçok oyuncu transfer edip
dünyanın parasını ödediniz.
Bir benzetme yapacak olursak sağdan soldan derlenmiş bir lejyoner
ordusuyla savaş kazanılmaz. Bu en bilinen kurallardan birisidir. Bir savaşın
kazanılması için ordunun bütün askerlerinin birlikte, birbirini kollar biçimde
savaşması gerekir. Oysa Fenerbahçe bu sezonda takım olamadı. Takım, sanki bütün
takımların en kötü oyuncularının transfer edilip monte edilmesiyle kurulmuş
gibiydi.
Özetle söylemem gerekirse önceki döneme ilişkin eleştirilerinize karşın
o dönemin mantığıyla hareket edip birçok oyuncu transfer ederek hem kulübün
finansal sorunlarını arttırdınız hem de başarılı olamadınız.
Yaşam hatalarla doludur. Bu hatalardan ders çıkarılırsa zararı az olur,
ders çıkarılmazsa hatalar artarak devam eder ve zararı da giderek yükselir.
Görebildiğim kadarıyla bu yıl da aynı yaklaşımı devam ettirecek ve Euro ile
pahalı transferler yapacaksınız. Sonra Euro değerlendikçe giderler geometrik
hızla artarken TL ile olan gelirler aritmetik hızla artmaya ve dolayısıyla
kulübün mali durumu bozulmaya devam edecek. Einstein’in dediği gibi ‘aynı şeyi
tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek en büyük hatadır.’
Bu uygulamadan vazgeçerek altyapıdan yetişmiş, gençlerden kurulu bir
takım kurmanızı öneririm. Bu takıma bir iki de deneyimli oyuncu ekleyin. Zararı
yok başarısız olun. Tersini yaparak da başarılı olamadınız zaten.
Bu sezon bu dediğimi yapmak geçen sezona göre çok daha zor. Bunu
biliyorum. Çünkü Fenerbahçe taraftarı artık sabrını kaybetti ve şampiyonluk
bekliyor. Ama ne olursa olsun bugün de yapılması gereken şey yine aynı. Aksi
takdirde bu gidişin sürdürülebilirliği bulunmuyor.”
Ben bu mektubu yazalı 5 yıldan
fazla zaman geçmiş, Fenerbahçe, aynı hatada ısrarla devam etmiş ve her geçen
yıl daha fazla para harcayıp daha kötü bir takım kurmuş. Öte yandan teknik
direktör de sorunlu. Teknik direktör iki kelimeden oluşuyor: Teknik ve direktör:
İşin teknik yanı kadar yöneticilik anlamındaki direktörlük yanı da önemli. Mourinho’nun
teknik yönünü tartışamam, adamın başarıları ortada ama yöneticiliğini tartışırım
çünkü farklı alanlarda olsa da yaşamım yöneticilikle geçti. Mourinho’nun
yöneticiliği tam anlamıyla berbat: Sürekli ceza aldığı için maçların bir
bölümünde sahada değil tribünde oturuyor, takımı başsız bırakıyor. TFF veya UEFA ceza veriyor, Fenerbahçe
vermiyor. Çünkü sözleşmeler hep tek taraflı. Bir teknik direktör, şampiyonluktan
prim alacaksa başarısızlıktan ve bu şekilde atılmaktan da ceza almalı. O zaman
gelmez buraya diyeceksiniz. Eh gelmezse de gelmesin. İsmail Kartal ile çok daha
iyi olurdu Fenerbahçe.
Beş yılın sonunda geldiğimiz
noktanın aynı olması hatalardan ders çıkarılmadığını ve aynı hataların
tekrarlandığını gösteriyor. Fenerbahçe, tıpkı yapısal reformları yapmamakta ve
aynı politika hatalarını tekrarlamakta ısrar eden Türkiye gibi gidiyor ve işler
kötü gittiğinde hemen dış güçler söylemine dalıyor. İşin en ilginç yanı buraya gelen yabancılar da aynı söyleme abone oluyor. Mesela Mourinho, her puan kaybından sonra dış güçleri sorumlu tutmaya başladı. Oysa hatayı kendisinde
arasa çözümü de bulacak.
Sanırım yirmi yıl kadar önce ilk
kez bir Ekodiyalog programında söylemiştim bu sözü, ne kadar doğru olduğunu şimdi
daha iyi görüyorum: “Fenerbahçe, Türkiye’nin özetidir.”
Yorumlar
Yorum Gönder