Ekonominin Genel Dengesi 2025

Bir ekonominin genel dengesini bize aslında Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) verir. GSYH’yi harcamalar yönünden ayrıntılı olarak yazarsak şu şekilde bir denklem yazabiliriz:

Y = C + I + G + (X – M)

Bunu açık yazalım:

GSYH = Özel Tüketim Harcamaları + Özel Yatırım Harcamaları + Kamu Kesiminin Tüketim ve Yatırım Harcamaları + (İhracat – İthalat)

2025 yılı tahmin edilen harcamaları bir tablo halinde sunalım:


Bu tabloda yer alan değerleri yerlerine koyarsak şu sonuca varırız:

GSYH = 37.732,1 + 16.363,1 + 8.186,9 + (16.384 – 17.126) = 61.540,1 milyar TL ya da

GSYH = 898,3 + 389,5 + 194,9 + (390 – 407,7) = 1.465 milyar USD.

Bu tablodan çıkan önemli bir sonuç tüketim harcamalarının GSYH’de en büyük ağırlığı tutuyor olmasıdır. Buna göre 2025 yılında GSYH’nin yüzde 61,3’ü özel tüketim harcamalarından, yüzde 26,6’sı özel kesim yatırım harcamalarından, yüzde 13,3’ü kamu kesimi tüketim ve yatırım harcamalarından, yüzde eksi 1,2’si de net ihracattan (ihracat eksi ithalat) oluşmaktadır. Bu bize tüketim harcamalarındaki artışın niçin GSYH büyümesini en fazla etkileyen kalem olduğunu gösteriyor.

Bu tablodan çıkan bir başka önemli sonuç da cari açık tutarıdır. Yurt İçi tasarruf ile yatırımlar arasındaki fark bize cari açığı verir (tahminlere göre 2025 yılında cari açık 28,7 milyar dolar olarak hesaplanmış bulunuyor.)

Bu tablonun kamu kesimiyle ilgili bölümünü biraz daha ayrıntılı olarak yazarsak kamu kesimi genel dengesine ulaşabiliriz.

Öncelikle kamu kesiminin hangi birimleri kapsadığını yazalım:

Kamu Kesimi = Merkezi Yönetim + Mahalli İdareler + Fonlar + İşsizlik Sigortası + Sosyal Güvenlik Kurumları + Döner Sermayeli Kuruluşlar + Kamu İktisadi Teşebbüsleri (İşletmeci KİT’ler + Özelleştirme Kapsamındaki KİT’ler)

Bu kurum ve kuruluşların dengeleri toplamından oluşan kamu kesimi genel dengesine ulaşabilmek için yedi farklı alt dengeye ihtiyacımız var. Bunları şöyle formüle edebiliriz:

Kamu Kesimi Genel Dengesi = Kamu Harcanabilir Geliri – Cari Giderler +/- Kamu Tasarrufu – Yatırımlar +/- Tasarruf Yatırım Farkı +/- Sermaye Transferleri +/- Kasa/Banka/Borçlanma = Kamu Kesimi Borçlanma Gereği

Kamu Harcanabilir Geliri Şöyle hesaplanıyor:

Kamu Harcanabilir Geliri = Vergiler (Vasıtasız Vergiler + Vasıtalı Vergiler) + Vergi Dışı Normal Gelirler + Faktör Gelirleri + Sosyal Fonlar – Cari Transferler

Şimdi her bir kalem için 2025 yılı için öngörülen tahminleri bir tabloya yerleştirelim:  

Vergi gelirleri, vergi dışı normal gelirler, faktör gelirleri, sosyal fonlar toplamı (11.050,5 + 1.164,4 + 596,7 – 555,5 = 12.256,1 milyar TL olmasına karşılık bu gelirlerin elde edilmesi sırasında yapılan cari giderler (maaşlar vb.) 5.432,6 milyar TL tuttuğu için bunlar düşülünce 2025 yılı için kamu harcanabilir geliri toplamı 6.823,5 milyar TL (162,5 milyar USD) olarak tahmin edilmektedir.

Bütün bu hesapların sonucunda 2025 yılında kamu kesiminin toplam borçlanma gereği (KKBG); 1.688,9 milyar TL (40,2 milyar USD) olarak tahmin edilmektedir.

Tahminler çoğu kez tutmaz. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde program dışı kararlar ve uygulamalar öylesine yaygın ve ağırlıklıdır ki bu tür gelişmeler tahminleri iyice afaki hale getirir. Programlarda öngörülmeyen önlemler alınır, öngörülenlerden vaz geçilebilir. O zaman da zaten tutma olasılığı düşük olan tahminler hiç tutmaz hale gelir. Buna karşın biz her zaman bu tahminleri alır böyle didikleriz. 

Yorumlar

  1. Hocam merhaba. Bugünkü resmi gazetede stopajlarda değişiklik yapıldı. 22/7/2006 tarihli ve 2006/10731 sayılı bakanları kurulu kararı diyor. Bakanlar kurulu kararlarına nereden bakabilirim? Bu tarihli resmi gazetede kararın ilk hali var, güncel halini nereden bulabilirim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/12/20211222-11.pdf

      Sil
  2. Elinize sağlık hocam her zaman ki gibi güzel yazı olmuş

    YanıtlaSil
  3. Sayın hocam yurtdışı yatırımcıların öngörüleri daha pozitif iken sizin açıklamalarınız neden genel olarak karamsardır? Bunun sebeb-i hikmetini paylaşırsanız sevinirim. Zira Türkiye 1923ten beri çok büyük işler başardı. Yine başaracaktır. Kendimize güvenelim biraz. Türk insanı ihracat nedir bilmezdi şimdi 260 Milyar dolarlık ihracat yapıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok basit. Yurt dışı yatırımcılar buraya para yatırdığı için durumu olduğundan iyi gösteriyor ki başkaları da gelsin onlar da para kazanmaya devam etsin.

      Sil
    2. 2+2:5 diyenlere karşı hayır 4 eder diyenlere "karamsar" sıfatının yakıştırıldığı başka bir memleket var mıdır acaba?! İnsanımızın sürekli ideolojik algılarla,popülist politikalarla getirildiği seviye çok acı verici.

      Sil
    3. Dünyadan haberi olmayan ne kadar adam var! İhracat yapınca kalkınmış mı oluyor bu ülke? Dünyada pek çok yalnız ihracat ile ekonomisini yürüten ancak açlıktan kıvranan ülke var..!

      Sil
  4. Vergi afları hangi başlık altında yer alır? Son 3-5 yılın vergi affı rakamlarına bakarsız dolaysız (vasıtasız) vergide rakamlar tutmayacağından dolaylı (vasıtalı) vergilere mi yüklenmeye devam edecekler?

    YanıtlaSil
  5. Hocam,Ödemeler dengesinde açık veren bir devlet, HANE halkının ödemeler dengesini parça pinçik eder.

    YanıtlaSil
  6. 2025 YILININ İLK ICRAATI.VERGİ, VERGİ ,VERGI.........

    YanıtlaSil
  7. Ülke notu artıyor, risk PRİMİ düşüyor, dolar stabil, faiz yüzde 50, ama hala ENFLASYON düşmüyor.Nerde hata yapıyoruz HOCAM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nerede hata var mesela maliye politikasinin sikilasmasindan sadece vergilerin fahiş düzeylerde artirilmasi anlasiliyor .salt bütçe gelirlerinin artirilmasi yoluyla bütçe açığı nin düşürülmesi ve buna bağlı olarak kamu borçlanma gereksinim düzeyi nin düşürülmesi cok zordur. Mutkaka giderlerin düşürülmesi sarttir. Bu yapılmıyor. Bu da giderek vergiler uzerinden maliyet enflasyonunu körüklüyor. Dolayısıyla toplam talep düşüşte olmakla beraber ayni derecede enflasyon düşmüyor. Ayrica kurlara da büyük baskı kuruldu bu da döviz tarafinda enflasyonist birikimi giderek büyütüyor. Yine sadece para politikasi ile enflasyonu istikrarli düşüremeyiz. Reel ekonomi tarafina cidi neşter vurulmali. Prodüktivite zayıflığı var ve üretim modelimiz maalesef hem girdiler hem de ciktilar tarafinda çok sikintili. Hatti müdafaa yoktur sathı müdafaa vardir . ATATURK ün bu veciz sözü iktisadimiz icin de gecerlidir. Bütünsel yaklaşım yok ne yazik ki.

      Sil
    2. Ne diyor Mrç Spock Startrek Dizisinde: "Beni bir kez aldattığında sana yazıklar olsun, ikinci kez aldattığında bana yazıklar olsun." İnsanlar defalarca kandırıldığı için artık hedeflere inanmıyor ve beklentilerini değiştirmiyorlar. Beklentiler değişmeyince de enflasyon beklendiği gibi düşmüyor.

      Sil
    3. enflasyonu emeksiz kazanılan rant üretiyor ve bu rant da emlak rantından 5 yıl vergi affı için bekleme saçmalığını kaldırıp vergiyi alsınlar fakirin yediği ekmekden vergi alıyorlar serbest piyasa kurallarını çiğniyorlar zengine koruma yapıyorlar kabul edilebilir bir şey değil ülkedeki emlak satışları hep rant amacıyla barınma amaçlı rant alabilen yokki ama zenginin rant aracına vergisiz yol hazırlamışlar yani zengine diyorki emlak al beş sene sonra zenginxzengin ol senden bir kuruş vergi almayacağım diyor eğer bu beş yıl sonra af olayı kalkar vergiyi alırlarsa piyasa kendiliğinden doğru yolu bulur enflasyon yok olur.

      Sil
    4. "Bir Vatandaş 32 Tane Daire Almış Ama Vergi Kaydı Yok .." Mehmet Şimşek gördüğü gerçeği söylemiş niye söylemiş toplumun tepkisini bekliyor harekete geçmek için ama toplumdan hiç ses yok rant zenginleri varlıklılar çok güçlü demekki dokunulmazlar vergi vermezler ama gariban karnı acıkınca her ekmek alışında vergi verir canım Türkiyem ne zaman hakkaniyetli bir ülke olucan ben göremiyeceğim .

      Sil
  8. Sayın hocam, bütçe açığındaki en büyük sebeb faiz giderleri ise, borçlanarakmı büyüyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bütçe açığındaki en büyük sebep faiz giderleri değil. Bütçede hiç faiz gideri olmasa bile bütçe açık veriyor. Faiz dışı denge bize bunu gösteriyor.

      Sil
  9. SP ANALİZİ. 2025 İLĶ ÇEYREKTEN SONRA FAİZ DÜŞÜRÜLMELI.ÖRTÜLÜ İMF PROĞRAMI GİBİ.

    YanıtlaSil
  10. HANE halkının alım gücünü düşürerek, tüketimin azaltılması amaçlanılıyor.ama bir türlü tüketim azalmıyor.bizim olmayan parayı harcamaya alıştığımız için OLABİLİRMİ HOCAM.

    YanıtlaSil
  11. HOCAM DOLARIN BU ŞEKİLDE STABİL GİTMESİ NORMAL MI.YILLARCA BİZ BİR LİTRE BENZİN 1 DOLARDIR FELSEFESİNE GÖRE YAŞADIK.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "1 lt benzin 1 dolar" felsefesi stoacı bir yaklaşım ürünüdür. Kant'ın diyalektik materyalizmi ile Nietzche"nin nihilizmine yakın bir felsefi paradigmadır.

      Sil
  12. Hocam bu tahminin tutması için kur şoku olmaması lazım ayrıca enflasyonun da buna paralel artmamasi lazım. Yine hedeflenen vergi gelirleri gerçekleşmesi için büyüme gerekli ki ekonomi sogutulmaya çalışılıyor bu durumda bu kadar vergi nasıl toplanacak. Ayrıca petrol fiyatları ticaret savaşları vb gibi dışsal şoklar hesaba katılmamış gibi geldi bana. 2025 yılı beklentileri bence gerçekleşme ihtimali yüzde on dan fazla değildir.

    YanıtlaSil
  13. Merhaba hocam. Tablonun kötüye gitmemesi için literatürde hangi politikaların uygulanması gerekir? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cevabınız için teşekkürler hocam.Nedir bu yapılması gereken yapısal reformlar?

      Sil
    2. Zurnanın zırt dediği yerdir yapısal reformlar.

      Sil
    3. yapısal reformlar tum uzmanların ısrarla tekrarladıgı ,ama hukumetlerin surekli yapmaktan kacındıgı, halkın ise oncelikleri arasında pek yer almayan , daha fazla demokrasi ,daha fazla insan hakları,hukukun ustunlugu, vergi adaleti şeffaf ve hesap verebilir yonetim bicimi .. gibi olmazsa olmaz konular. Maalesef olmuyor buyuk oy depolarının boyle bir talebi yok

      Sil
  14. Hocam selamlar
    Faiz politikaları ve yapısal reformlar dışında şu anki durumdan çıkma yolu var mıdır?
    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Petrol veya doğalgaz yatakları bulmadığımız sürece yok.

      Sil
    2. 2030 dan sonra CO2 üreten yakıtlarda işe yaramıyacak fosil yakıt gelirleri ile yaşayan ülkeleri iyi bir gelecek beklemiyor tek çözüm yapısal reformları uygulayacak ve bilim hukuk demokrasi ile ülkeyi yönetecek yeni meclis.

      Sil
  15. "Tenis"ten anlıyor musunuz? Maçları takip eder misiniz?

    Sizce, "Zeynep Sönmez"; gelecek vaat eden, azimli bir sporcu mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Voleybol kadar olmasa da izlerim. Zeynep gelecek vaat eden bir oyuncu.

      Sil
  16. Hocam enflasyon hâlâ %90 civarında çıkıyor,öyleyse faizin de 90 bandına çekilmesi icap etmezmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kur oynamadığı sürece % 50 yeterli.

      Sil
    2. Hocam ama pozitif reel faiz olmadan enflasyon nasıl düşecek?

      Sil
    3. Enflasyon düşük açıklanınca düşmüş olacak. İnanmayan kesimede vergi yüklenecek. Yıllardır böyle yapılıyor.

      Sil
  17. Kamu tasarrufu rakamının pozitif olması kamu yatırımlarının düşeceği anlamına mı gelir? Peki seçim söylemleri varken bu durum mümkün mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. Kamu tasarrufu toplamda pozitif görünse de kurumlar bazında farklılık gösterir. Öte yandan bizim iç tasarruflarımıza ek olarak dışarıdan borçlanarak da yatırım yapılıyor.

      Sil
  18. Ekim ayı enflasyon verisiyle birlikte 2025’te ceza ve harçlara uygulanacakk Yeniden Değerleme Oranı %43,93 iken asgari ücret ve emekli, memur maaşlarına yapılacak zam neden %25 söylemlerinde ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anlamak mümkün değil. Enflasyonu ücretliler üzerinden düşürme programı.

      Sil
    2. Ücretliler enflasyona kurban edilmiştir.

      Sil
  19. Hocam son cevabınız ve genelde ülkenin bugün kİ halini konuşurken, sorgularken nedense hep aklıma gelen deveye sorduklar "boynun neden eğri"? sorusu ve devenin cevabıdır. Ve diyorum ki deve doğru cevabı vermiş! Sizin de hep verdiğiniz doğru cevap bu oluyor. AC

    YanıtlaSil
  20. Sayın hocamın belirttiği gibi “Yapısal reformlar” olmazsa olmaz olduğu açıkça görülüyor. Nitekim, “Daron Acemoğlu’na 2024 Nobel Ekonomi Ödülü” nün neden verildiği incelendiğinde tablo net bir şekilde ortaya çıkıyor. Birinci düğme Hukukun üstünlüğü, bu düğme doğru iliklenirse bütün “Kurumlar Kapsayıcı” oluyor. “Dışlayıcı Kurumlar” sorunu çözülüyor. Kapsayıcı kurumların olduğu yerde, Bütün bilim insanları, girişimciler, yatırımcılar nitekim toplumun tamamının sinerjisi ile topyekün kalkınma ve refah sağlanıyor. Birinci düğme olan “Hukukun Üstünlüğü” sağlanmaz ise, enflasyonla mücadele edebilirsin ! ancak asgari ücretlinin emekçinin hakkını görmezden gelebilirsiniz, emeklinin hakkı olan aylık bağlama oranını istediğiniz kadar düşürebilirsiniz ! mülkiyet hakkına istediğiniz gibi müdahale edebilirsiniz ! vb… halbuki yapısal reformla birinci adım doğru atılmış olsa, sonraki adımlar düzelmiş olarak gelecek…

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 35 - 40 yıldır topluma ve siyasetçiye bunu anlatmaya çabalıyorum. Ama nafile. Herkes mucize çözüm peşinde koşuyor.

      Sil
    2. Hocam yapısal reformu yapsak bile sorunlar tak diye çözülmeyecektir. Yasa var uygulayan uygulatan olmayınca ne olacak.Bence önce bizim ahlâk problemini halletmemiz gerekiyor. Bu da nesiller boyu sürebilir. Bir defa bizde batıda olduğu gibi kurala uymayanın dışlanması, ayıplanması gibi bir anlayışımız hiçbir alanda (kamu, birey) yok. E birde boyumuzu aşan tarihsel sorunlarımız var (Kürt meselesi, mülteciler, Ortadoğunun istikrarsızlığı), Tektonik sorunlarımız var Deprem... Rantiyeden para kazanmak ata sporumuz .İktidar değişince birşeyler değişecektir ama herşey değişmeyecektir. Şeyler her zamanki olağan akışına dönecektir. Belki bizim çocuklarımız ve onların torunları kendiliğinden bu sorunları çözecektir. Ne zamanki dürüstlüğün en büyük erdem olduğunu anladıklarında

      Sil
    3. başkanlık uygulanırsa dünyada ilk beş ekonomi arasına gireceğiz diye halkdan oy istendi tam tersi oldu süper enflasyon ile servet transferi ile en düşük ücretli çalışanların ligine indik bu borsadan da anlaşılıyor başkanlık sonrası borsa 500 dolardan 140 dolara kadar düştü enflasyonla TL nin değersizleşmesi ile borsanın yükseldiğini herşeyin güllük gülistanlık olduğunu zanneden saf vatandaşlar her seçimde kandırılıp dolduruşa gelip verdikleri oylarla ülkemizi karanlığa sürüklüyorlar

      Sil
    4. akp nin 11 milyon üyesi var ve 30% seçmeni var bu sayıların azalmaması için bu seçmenin ve üyenin bağlılığı ile sürekli ülkeyi yönetmek için reformların yapılmaması lazım ve ülkemiz 70% için karanlığa sürükleniyor.

      Sil
  21. Hocam Kasım, Aralık ayı alışveriş çılgınlığının zirvede olduğu büyük alışveriş sitelerinin satış zirvesi yaptığı aylar. Bu 2 ay da yapılan tüketim çılgınlığı (talep artışı) enflasyonu ne düzeyde arttırır?

    YanıtlaSil
  22. Hocam elinize sağlık. Çok güzel anlaşılır bir yazı olmuş. Millet olarak çarkıfelek yarışmasındayız... sonuç hep PAS... Yarışmaya da ne hikmetse hep katılıyoruz.Saygılarımla Fatih. Demirtaş

    YanıtlaSil
  23. Hocam atalet kırılıyormu?

    YanıtlaSil
  24. Sgk açığı ülkeyi batıracak 800 milyara dayanmış diye okudum bari oradan bir reform gelse muazzam bir inat yaşanıyor 150 sene sonra yine Lale Devri yaşıyoruz resmen bu dönemi anlatırken Tarihçiler neler yazacak merak ediyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün itibarıyla 1 trilyona dayandı.

      Sil
    2. Hayır birde düşündüren noktası şu emekli maaşları yerlerde sürünüyor sgk 1 trilyon açık veriyor nası iş bu

      Sil
  25. Hocam hem size hem de okuyucularınıza soruyorum. TRT neden Atatürk dizisi çekmiyor? Atatürk'ün yaptığı yapısal reformlarla Türkiye ekonomisi 15 yılda 3'e katlanmış. Millet savaştan çıkmış olmasına rağmen o dönemde bile 46 büyük fabrika kurulmuş. Türkiye dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olmuş. Tüm bunlar neden anlatılmıyor? Ülkeye bu kadar hizmet eden bir insan neden hep yok sayılıyor, herkesin dizisi çekilirken uzun soluklu bir Atatürk dizisi neden çekilmiyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü cumhuriyetin tasfiyesi ingiltere nin neo osmanlicilik programına dayanıyor. Ingiltere ATATÜRK ve Cumhuriyet ten intikamini almak peşinde. Toplumun algisini yönetmek osmaliya özlem duygusu oluşturmak icin hep sözde osmanli dizileri finanse ediliyor.

      Sil
    2. Dizisi çekilmediği gibi cadde ve sokaklara, mekanlara da ismi verilmiyor. Heykeli de dikilmiyor. Türkiye'de Atatürk'ün adı verilmiş yere rastlamak zorlaştı. Neden bu konuda somut adımlar atılmıyor?

      Sil
    3. Ağaların işine gelmiyor da ondan. Hiçbir şey bilme.sadece Atatürk ü taklit et yüzde 10 bile tuttursan ülke insan gibi yaşanır hale gelir.

      Sil
    4. 1971 Muhtırası'nın ardından 1972'de anayasa değişikliği sırasında TRT'nin özerkliği kaldırılmış ve kurum, "tarafsız" bir kamu iktisadi kuruluşu olarak yeniden düzenlenmiştir. Dolayısıyla asıl soru, TRT neden tarafsız değil olmalı.

      Sil
  26. En düşük emekli maaşı ve asgari ücretin, en düşük memur maaşı seviyesine çekilmesi lazım. Çünkü başka türlü toplumsal adalet sağlanamaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Madem serbest piyasa var ve burada çalışanlar da ülkenin vatandaşı, o halde devlet nasıl kendi çalışanlarının haklarını koruyorsa, bunların da haklarını korumalı. Bunlar insan değil mi? Eğer haklar korunmayacaksa o halde neden serbest piyasa var? Kapitalist sistem halkı ezsin diye mi?

      En düşük iş tanımına sahip devlet çalışanıyla (örneğin bir temizlik işçisiyle) en düşük iş tanımına sahip özel sektör çalışanı eşitlenmeli ki haklar korunsun. Devlet ve özel sektör tabanda birleşsin, arasında bir statü farkı oluşmasın. Böylece devlet nasıl kendi çalışanının haklarını koruyorsa, özel sektör çalışanlarının da haklarını korumuş olacak, toplumsal adalet sağlanacak ve kapitalist sitemin insanları sömürmesine de müsade etmemiş olacaktır. Aksi halde kapitalist sistem insanları ezecektir.

      Şimdi soruyorum. Eğer özel sektör çalışanları olmasaydı, patronlar patron olabilir miydi? Olamazdı. Peki patronlar daha fazla kazansın diye mi halk eziliyor ve buna müsade ediliyor? Eğer halk sömürülecekse o halde özel sektör de olmasın; patronlar da olmasın; devlet kendi üretsin; herkes devletin çalışanı olsun ve herkesin hakkı korunsun. Yok eğer özel sektör olacaksa o halde devlet kimsenin hakkının yenmesine de müsade etmesin. Devlet nasıl kendi çalışanının hakkını koruyorsa, bizzat aynı şekilde özel sektör çalışanının da hakkını korusun. En düşük emekli maaşını da aynı seviyeye çeksin. Devlet ne kendi halkını ezsin, ne de kapitalist sistemin halkı ezmesine müsade etsin. Eğer devleti yönetenler bunu yapamıyorsa ve yapamayacaklarsa, o halde neden o koltuklara talip oldular?

      Sil
    2. Asıl bu adaletsizlik olur. 9000 gün prim ödemiş 30 yıl çalışarak emekli olan vatandaşı 3600 gün prim ödeyerek emekli olan vatandaşa iyice eşitlemiş olursunuz. Öte yandan 10 yıl çalışıp emekli olmuş artık çalışmadan maaş alan adamı her gün işe gidip gelen memura eşitlemiş olursunuz. Bağkurlu esnaflık yapmış yıllarca 5 kuruş prim ödememiş banka kredisiyle emekli olmuş o krediyide 5 yılda aldığı maaştan kapatmış emekliyi çalışan asgari ücretliye eşitlemek hepten garabet olur.
      EŞİTLİK ADALET DEĞİLDİR. Çok maaş alana az zam, az maaş alana çok zam adalet değildir.
      Çok maaş alanın çok maaş almasının bir sebebi var. Daha çok çalışmış olması yada daha nitelikli olması.
      Seçim kazanmak için zaten yıllarca bu sizin dediğiniz yapıla yapıla ücretler dengesi alt üst oldu.
      Benim savunduğum TEK ZAM. Emekliye ayrı memura ayrı asgari ücretliye ayrı zam değil. YÜZDESEL TEK ZAM. %20-30-50 her neyse hepsine TEK ZAM.
      Bu arada dengeyi daha çok bozacak seyyanen zam saçmalığına da son verilmeli.
      8000 seyyanen zam yaptınız, maaşı 20 bin olan %40 almış oldu 40 bin olan %20. İyice birbirine yaklaştırdınız.
      Bir üsttekinden keserek bir alttakine vererek adalet olmaz. Sonunda hepimiz işte böyle aynı fakirlikte eşitleniriz.
      EN ÜSTTEKİNDEN KESEREK EN ALTTAKİNE VEREREK ADALET OLUR.

      Sil
    3. Sayın Adsız5 Kasım 2024 08:10 Son cümlenize katılıyorum. En üstekinden kesilerek en alttakine verilmeli. Ortadaki kısım da aynı ölçüde korunmalıdır. Burada bir mahsur yok. Lakin devlet, aynı iş tanımına sahip kendi çalışanı ile özel sektör çalışanını tabanda birleştirmedikçe, özel sektör çalışanının hakları korunmamış ve bunlar kapitalist sistemin kurbanı olmuş olacaklardır. Tabanda birleşmek demek sadece maaşlarda değil, mevcut şartlarda mesela çalışma saatlerinden, prim ödemelerine kadar da birleşmek demektir. Bugün kamu bankasında çay servisi yapan bir hizmetli memurun hakkını devlet koruyor, fakat özel sektördeki asgari ücretliyi korumuyorsa, burada bir adaletsizlik var demektir. Benim şahsen bilgi işlemde asgari ücretle çalışan bir çok üniversite mezunu arkadaşım var. Hepsi bu kapitalist sisteme kurban verilmişler. Halbuki devlet en düşük asgari ücreti en düşük memur maaşıyla eşitlese hem haklar korunmuş hem de şartlarda da eşitlenilmiş olacaktır. Kimse sisteme kurban verilmeyecektir. Diyebilirsiniz ki onlar KPSS ile girmiş. Hayır sadece KPSS ile değil, mülakatla da girdiler. Hadi diyelim sadece KPSS ile girmiş olsunlar. En düşük nitelikli hizmetli memurlar KPSS'de liselilerle yarıştı. Oysaki benim arkadaşlarım üniversite mezunu oldukları için üniversitelilerle yarıştı. Onlara soruyorum, keşke üniversite okumasaydım ben de liselilerle yarışsaydım da hizmetli memur olsaydım diyorlar. Esas mesele iş tanımı olması gerekirken, devlet, kamu ve özel sektör çalışanları arasında bir statü farkı oluşturduğu için oda temizliği yapan, bilgi işlemde çalışandan 2 kat daha fazla maaş almış oluyor. Bu adaletsizliği ne yapacağız? Oysaki ikisi de devletin vatandaşı. Devlet, özel sektör çalışanlarının da haklarını korumalı ve kapitalist sistemin halkı ezmesine daha fazla müsade etmemelidir.

      Sil
    4. Ülkenin %98'i yoksulluk sınırının altında yaşamakta. Dolayısıyla asıl sorun orta gelirlinin fakirleştirilmesi değil, topyekun halkın fakirleştirilmesidir. Alım gücü en çok düşenler de doğal olarak daha fazla adalet istiyorlar. Bugün bir erkek evlense, eşi ve iki çocuğuna bakabilmesi için en az 70 bin lira maaşı olması lazım. Halk ise açlık sınırının bile altında olan asgari ücret kıstasına sıkıştırılmış vaziyette. Nitelikli ya da niteliksiz, üniversiteli ya da değil farketmiyor. Herkes yoksul. Herkese enflasyon oranında zam yapılsa da değişen bir şey olmayacak. Alım gücü aynı kalacak. İnsanlar yine yoksulluktan çıkamayacaklar. Ki enflasyonun bile altında bir zam konuşuluyor. Bu durumda alım gücü 1 Ocak 2024'ün de altına düşecek ve insanlar daha fazla fakirleşmiş olacaklar. Gerçeğimiz bu. En zengin kesimden daha fazla vergi alınıp, en alt kesim ve bunun biraz üstü iyileştirilmedikçe bu sarmaldan çıkabilmemiz mümkün değil.

      Sil
    5. Sayın Adsız5 Kasım 2024 18:42 asgari ücretin en düşük memur maaşına eşitlenmesine ve bununda mesela 1000 dolar olmasına hiç bir itirazım yok benim ancak bunu yaparken mesela 2000 doları geliri olan orta kesimi de 1000 dolara düşürmeden veya 2000 de sabit tutmadan 4 bine çıkarmanız gerekir. Bununda yolu EN ÜST TABAKADA Kİ BİR AVUÇTAN ALIP EN ALT VE ORTADAKİ MİLYONLARA VERMEKLE OLUR. Herkes kendinden bir üsttekininin paçasına yapışacağına, tek kalemde affedelilen yüz milyonlarca dolarlık vergi borçlarına imar aflarına saray hayatı yaşayanların har vurup harman savurmasına odaklanmalı. En üstteki %10 a bakacağına herkes bir üsttekini paçasından aşağı çekme derdinde. Benim itiraz ettiğim nokta burası. O yüzden YÜZDESEL TEK ZAM SAVUNUYORUM. Bu yapılırsa nitelikli orta sınıfı yok etme pahasına orta kesimden al en alttakine sadaka dağıt oyları kap saraylara postu ser yapamaz hiç bir iktidar. Çünkü düşüş zamanlarında sıralı düşüş değil topyekün düşüş en baştan olur. Çok daha adil ve dengeli bir gelir piramidi kurulur. Saygılarımla

      Sil
    6. Bugün Avrupa bölgesi gelir dağılım oranı yani en zengin %20'lik kısmın en fakir %20'lik kısma oranı 4.75 iken Türkiye'de bu oran 8.44'tür. Bu şu demek: Zenginler daha çok zengin fakirler de daha çok fakir olmuş demek. Adaletli bir gelir dağılımı adına bu gelir eşitsizliğini önlemenin tek yolu en zengin %20'lik kısımdan alınacak payın diğer kısımlara paylaştırılması olacaktır. Başka ttürlü bu makas kapanmaz.

      Sil
  27. emlak yatırım mı tüketim mi oluyor yukardaki tabloda ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk yapılan bina yatırımdır. İkinci el satışlar tüketim.

      Sil
  28. Bu rakamların önemi varmı artik diye soru sorayım derken yazının sonunda cevabı vermissinz

    YanıtlaSil
  29. Özel ilkokul, özel ortaokul ve özel liselere devletin yaptığı teşvikler cari transferlerde mi gözükmektedir? A B C D E F sınıfları olan komple bir özel okul gayet iyi para basıyor banka gibi. 6 şube x12 sene örgün eğitim x 30 öğrenci sınıf başına buradan 2160 öğrenci x senelik 300 bin Tl okul ücreti buradan senede geliri 648milyon TL buluruz. Okul 100öğretmen istihdam etse 12 aydan ortalama 30bin TL maaş verse 36 milyon TL gider. Zaten diğer giderleri de devlet vergilerden sübvansiyonla destekliyor. Senede 600 milyon gelir Ohh miss. Bu olayı da hesapla açıķlığa kavusturdugumuz için Italyan Profesör Umberto Ricci gibi bir toscanello yakalım İtalya'da eğitim bakanıyken hiç Türkiye'deki önceki eğitim bakanlarından birisi gibi özel okul sahibi değilmiş adamcağız halbuki Türkiye'de meb bakaninın açiklamasına göre 22bin 546 özel okul varmış. O zaman epey bir sübvansiyon kaleminde yer ediyor olmalılar. 22500 okul x ortalama okul karı(100 milyon TL senelik) burada senelik 2.250.000.000.000 TL lik bir kar ortaya çıkmaktadır ama hükümet emeklinin hakkını özel okullara sübvansiyon olarak ödemektedir ve dahası emekliler büyüme pastasından paylarini alamamaktadırlar. Özel okullar vergi ne kadar veriyor orası da şeffaf değil. Bu özel okulları denetlesen zaten bir çoğu hababam sınıfı gibi çıkabilir yine hababam sınıfı gibi çıksa bile iyi belki daha neler çıkar.

    YanıtlaSil
  30. Kibris enflasyonunu dikkate alin tuike guzel bir alternatiftir. AKP milleti kandiriyor

    YanıtlaSil
  31. Selamun Aleykum hocam,

    Gerçekleri saklayamazlar piyasanın durumunu takip eden enflasyonun kaç olduğunu rahatlıkla tahmin eder.

    YanıtlaSil
  32. Hocam kiralara bu ay geçmiş enflasyona göre %62.02 zam yapıldı. Peki neden kiralara gelecek yılın tahmini enflasyonuna göre zam yapılmıyor da maaş zammı söz konusu olduğunda gelecek yılın tahmini enflasyonu konuşuluyor? Dar gelirlinin zaten en büyük gideri kira maliyeti değil mi? O zaman kiralara da gelecek yılın tahmini enflasyonuna göre zam yapılsın. Fakat kiralara geçmiş enflasyona göre %62 zam, maaşlara ise gelecek enflasyona göre %25 zam. Ne adil bir dünya. Alım gücü sürekli kayboluyor. Hocam devlet neden halkına zulmediyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müthiş tespit. Kiralara geçmiş enflasyona göre %62 zam, maaşlara ise gelecek enflasyonuna göre %25 zam. Ne adil bir dünya.

      Sil
    2. Deveye diken insana seven gerek devletimiz fakir fukara bizi çok seviyor ondan öyle zenginleri sevmediği için onlardan vergi mergi almak istemiyor. Eli gitmiyor.

      Sil
    3. Devlet zulmetmiyor, devlet sizsiniz biziz. Bu bahsettiğiniz ekonomi politikasıdır onunda yürütü gücü hükümet programı dahilinde maliye bakanlığıdır. Hükümet ve devlet kavramlarını karıştırmayınız.

      Sil
    4. Devletin beyni hükümet olduğu için devlet derken hükümet kastedilmiş. Siz biz ise halk oluyoruz.

      Sil
  33. Sizce son enflasyon rakamlari isiginda MBnin faiz arttirmasi sart midir?

    YanıtlaSil
  34. Hocam öncelikle bugüne kadar ücretsiz olarak sağladığınız her bir veri ve bilgi paylaşımı için Size teşekkür ediyor ve hakkınızı helal etmenizi istiyorum. Döviz alım satımını miktar sınırı olmaksızın kimlik numarasına bağlasak (Bankalarda ve döviz bürolarında ) Ceza yasasında yapılacak düzenlemeyle konuya aykırı işlemin cezasını çok yükseğe çıkarsak (döviz bürolarındaki kural tanımazlığı engellemek için) Dövize değer artış kazancı vergisi ve pozisyon koruma vergisi getirsek, 10 liradan alan 20 liradan sattığında otomatik tarhiyat yapılsa ve dövizi ülkede gerçek kişilerin yatırım aracı olarak kullanması engellense durum çözülmez mi? Bir an için yeni hükümet Sizin tüm öngörülerinizi gerçekleştirse ve ekonomik toparlanmalarla dolar 10 liraya inse bile ilerideki en ufak bir hatada Türk Yatırımcısı sürü psikolojisiyle hareket etmeyi alışkanlık haline getirdiğinden dövizi tekrar tekrar sıçratarak bu enflasyonu bir kansere döndürmeyecek mi? Selamlar saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız yorumcu, Siz de aynen şerif Will Teasle gibi yasakçı bir zihniyetmişsiniz. Sizin 80'li yıllarda Özal gelmeden önceki Türkiye'nin döviz teminindeki zorluklar konusunda hiç bir fikriniz yok. Z kuşağıysan Will Teasle kim filmi seyretmediğin için bilemezsin ama Amerika'da bir kasabada kendi halinde yürüyen rambo'ya keyfi olarak kimlik sorarak amerikan anayasasının 2. Ve 4. Amendmentlerini ihlal eden bir şerif Will Teasle . Adsiz yorumcu sizin 90'a 10 pareto kuralından haberiniz yok. Dövizin yüzde 90'ı büyük balıklarda ve dovizi en çok arttıran sebepler 100 sebepten 10 tanesi ve yazdığınız şey ilk ona girmeyecek bir sebep ve dediginiz yapilirsa negatif etkileri olabilir Ozal döneminden önceki donem gibi. Türkiye'de de durum pareto etkisi gibi böyle. Dövizi zıplatan 10 seyden 2 şey otomatik vitesli araçların hükümet ve maliye tarafından yaygınlaştırılması yoluyla araba sürmenin kolaylastırılarak yurtiçinde akaryakit tuketiminin arttırilması halbuki bu akaryakit ve otomobiller ihrac edilse doviz talebi duserdi ve diger buyuk sebep döviz garantili ihaleler ile yıllara sari devletin döviz borcu. Bir de bonus olarak sayisı ve öğrencisi artan özel okulları söyleyeyim sebebini sen düsün bul. Bak ne kadar acemi çoluk çocuk, kız , adam hepsi araba surebiliyor artık. Gaz fren gaz fren trafik guvenligi sol bacak kapida sagda baklava tepsisi, dubai cikolatasi olan suruculerle dolu. Arabalar da su ile gitmiyor dolar ile doluyor depodaki benzin mazot dolarla ithal ediliyor. Ama hükümet bütçeye akaryakıttan gelecek vergi gelirinden yana bu da cari açığa ve Türkiye'nin dolarla borçlanmasına neden oluyor en son kaç milyar dolar oldu? ve dovize talep arttıgından iç piyasada dolar fiyatı artıyor. Halbuki Yunanistan rafineri şirketleri Avrupa'ya ürettiği benzini ihraç ediyor fakat Türkiye iç piyasada urettigi benzini tuketiyor cunkü hükumet akaryakıt vergisini ve bütcedeki katkisini seviyor. Baksan dünyada petrol dogalgaz gıda ucuzluyor. Ukrayna ve İsrail'deki Savaşlar biterse belki dünya ve Türkiye ekonomisi için olumlu yansıyabilir. Yorumun başında dediğim filmin küçük bir enstantanesi aşağıdaki youtube linkinde
      Film serisinin ilk bölümü ve tek savaş karşıtı bölümü ve ABD'de de z kuşağı bu filmi bilmiyor seyretmemiş seyredince şaşırıyorlar ve çok beğeniyorlar.
      https://youtu.be/lyRkoKTh6cs?

      Sil
  35. Hocam teşekkürü borç biliriz.Toplum, bu iktidardan kurtulmadıkça, bu rejim yeniden Demokratik Laik ve Sosyal Hukuk Devleti yapısına geri çevrilmedikçe, ülkenin hiçbir sorununun çözülmesi olanaklı değildir! Saygılarımla

    YanıtlaSil
  36. Hocam bir ülkede öyle bir sistem olsun ki bu ülke başka bir ülkeyi sömüren sömürgeci bir ülke olmasın, fakat buna rağmen o ülkede yoksul insan da olmasın. Böyle bir sistem var mı? Tüm temel ihtiyaçlarını karşılayan, ay sonunu nasıl getireceğim diye düşünen tek bir kişinin bile olmadığı bir sistem var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var. Devlet zenginlerden her ay gönüllü bağış alsın. Eğer toplanan bağış paraları yeterli olmazsa zenginlerin vergilerinin arttırılması yoluyla bu para toplansın. Toplanan paranın %20'si acil ihtiyaç sahiplerine dağıtılsın. %80'iyle de devlet yatırım yapsın, işsizlere iş olsun. Ta ki kimse işsiz kalmayana kadar yatırımlar devam etssin. Sonra kimse çalmasın, çırpmasın, yolsuzluk yapmasın. Kamuda israf da olmasın. Böylece herkes birbirine güvenecek, güven beklentileri olumlu yönde etkileyecek ve enflasyon düşecektir. Hem hayat pahalılığı ortadan kalkacak hem de işsizlik olmayacak. Devlet her sektörde ürettiği için ithal mallara gerek kalmayacak, fazladan üretilen mallar da yurt dışına satılarak ülkenin sermayesi katlanacaktır. ''Yoksulları düşünen zenginlerle birlikte, halkını düşünen bir devlet anlayışı modeli'' sayesinde toplumsal adalet sağlanıp, toplumsal bir kardeşlik hukuku oluşacak; yatırımlarla işsizlik sorunu tamamen bitmişken, üretim araçlarının geliştirilmesi ve ülkenin büyümesiyle birlikte de yoksulluk sorunu zamanla tamamen ortadan kalkmış olacaktır.

      Sil
    2. Şarkısı vardı onun bütün dünya buna inansa bir inansa hayat bayram olsa falan gidiyordu gerçek dünyadan uzak hayaller. Hayattaki en büyük kötülük çalışmayan insanları bedava yaşamaya alıştırmak. Bu milletin cebine ayda bin TL köy nüfusun en az yarısı çalışmaz en az.

      Sil
    3. öyle bir sistem tabiki var fakat öyle bir sistemde zenginlik lüks hayat olmaz zenginlerin nefret etdiği sistem sosyalizm (sosyal=toplum) yani toplumculuk şu anda dünyada ABD nin başını çekdiği neo liberal kapitalist sistem zenginleşme amaçlı sistem uygulanıyor bu sistem dışına çıkanlara ise ekonomik ambargo uygulanıyor kapitalist ülkelerden hukuk-demokrasi-bilimi iyi uygulayıp nüfusu kontrol edebilip gelir dağılımında adaleti uygulayan çoğu avrupa ülkesi refahı yakaladı bizde ise bunların tersi yapıldığı nüfus göçlerle çoğaltılıp gelir adaleti sürekli bozulup toplumun çoğunluğu fakirleşirken toplumun 30% u çok iyi yoldayız diyor.

      Sil
    4. Sayın Adsız5 Kasım 2024 22:37 O dediğiniz zor durumdan milletçe kalkma durumu sadece Japonya'da olur. Çünkü küçük yaşta vatanseverlik öğretiliyor. Bizde ise her şartı fırsata çevirme mantığı var. Ancak deprem ya da savaş gibi hadiselerde birbirbimize el veriyoruz. Normal şartlarda ise birbirimiz yiyiyoruz. Anormal şartlarda bile bazen bu durum devam ediyor. Mesela depremi bile fırsata çevirip çadır satmış bir ülkeyken, diğer taraftan başka bir ülkeye aynı konuda bağışta bulunabiliyoruz. Kısacası zor şartlarda kısmi bir dayanışmamız var. Normal şartlarda ise birbirimizi yiyiyoruz. Özetimiz buyken, dediğinizin gerçekleşebilmesi de doğal olarak bir ütopya olmuş oluyor.

      Sil
  37. Hocam kayyum atamaları halk iradesine bir darbe midir? Bu durum ekonomiyi ve güven beklentilerini nasıl etkiler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir partinin, bir kişinin seçime girmesine izin verilmişse ve o parti ya da kişi seçimi kazanmışsa kayyım atanması doğru değildir.

      Sil
  38. Bence hu ülkede halk herşeyin farkında ancak günlük menfaatler icin günü kurtarma kafa yapisina sahip oldukları icin rant yolsuzluk hırsızlık ekonomisi akp oy verenlere kömür makarna pirinç bulgur buzdolabi camasir makinesi ya da atm olarak geri döndüğü için ve bunlar gelecegimizden ve vatanimizdan daha değerli görüldüğü icin akp ne yapsa oyu % 30 un altina inmiyor. Bu ülkenin tek sorunu var o da halkin bizati kendisidir. Hangi siyasi ve iktisadi anlayış gelirse gelsin bu halk kompozisyonu varken bizden olsa olsa lüks ile cilalanmis afganistan olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Halkın önemli bir bölümü hiçbir şeyin farkında değil.

      Sil
    2. Hayır hocam. Yolsuzluk hirsizliklar rant hslkin gözleri önünde oluyor. Herşey cok acik ve net. Siz konumunuz gereği söyleyemiyor olabilirsiniz fakat ben bunu her yerde dile getiriyorum. Halkin aynadaki yansımasıdır akp. Net.

      Sil
    3. Hüseyin efendi, AKP kazanmıyor, sizin gibiler yüzünden diğer partiler kaybediyor. AKP'den nefret ediyorum ama sizin bu bozuk, halka üstten bakan zihniyetinizden daha çok nefret ediyorum. AKP'ye yıllarca oy verdim ama çoğunda vermemin sebebi AKP değil, AKP'ye oy verenleri böcek olarak görenlere tepkimden dolayıydı.

      Sil
    4. Hocam merkez gevşermi?

      Sil
  39. Bence Microsoft Excel Türkiye Lisanslarını iptal etsin. Kötü amaçlı kullanıyorlar. Hukuk olmadıktan sonra Yapısal Reformlar bence yetmez , siz de önceki yazılarınızda paylaşmıştınız.

    YanıtlaSil
  40. Sayın Hocam, Tabloda net mal ve hizmet ihracatı sanıyorum hatalı olmuş. 390-407,7=-17,7 Milyar Dolar olması gerekmiyor mu? Tabloda ikisinin toplamı 797,70Milyar Dolar yazılmış..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bazen Excel'de tablo yaparken eksi işareti koymadığımız için böyle hatalar oluyor. Düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
  41. Hocam ekonomimizi algoritmalarmı yönetiyor?

    YanıtlaSil
  42. Hocam enflasyon, ekonomik durum göze alındığında TÜKETİCİNİN FİYAT ALGISI üzerine yazmanız mümkün mü? Çünkü fiyatlar bu kadar yükselirken talebin tepkisel olarak düşüp fiyatlara müdahale etmesini beklerdim. Bu durum konut talebinde daha zor görünüyor ama genel tüketimdeki durumu anlayamıyorum :(
    Rica etsem duruma ilişkin gözlem ve teorik kısmını açıklar mısınız?

    YanıtlaSil
  43. Acemoğlu, Altaylı'nın “Aynı eğitim, aynı bilgi düzeyi, aynı Daron olarak Türkiye’de çalışıyor olsaydın Nobel alabilir miydin?” sorusu üzerinde de “Alamazdım. Çünkü Türk Üniversiteleri özgür değil. Bir bilim insanına ne yapması gerektiğini söylerseniz o bilim insanı Nobel falan alamaz" yanıtını verdi.

    https://onedio.com/haber/daron-acemoglu-na-turkiye-de-olsan-nobel-alir-miydin-sorusu-1257198

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Hiçbir zaman özgür değildi son yıllarda bırakın özgürlüğü bilimsel bile değil.

      Sil
  44. Devleti yönetenler bizi kafalarına göre cezalandırabiliyor enflasyon ya da başka bi sorun yaratıp. Milyonlarca göçmen alıyorlar, seçtiğimiz adamları hapse atıyorlar. Hakaret ediyorlar. Bu gidişle defolup gidicem. Kafama tüküreyim gidip 2 tane arsa alacağıma yurtdışından vatandaşlık alabilirdim. Korkuyorum hocam artık bu ülkede yaşamaktan.

    Bende de onları cezalandırmak için tüm parayı sistem dışına çıkarıyorum artık. Benim paramla kredi vs veremesinler. Tümüyle fiziki altın. Altından bu yüzden nefret eder devleti yönetenler ama kendileri gidip tonlarca alırlar. Karınca gibi tarafımız belli olsun.

    YanıtlaSil
  45. 2025 yılında GSYH’nin yüzde 61,3’ü özel tüketim harcamalarından oluştuğuna göre , GSYH nın yüksek çıkması için piyasadaki yüksek fiyat artışlarının önüne geçilmeye çalışılmaması hükümet tarafından da desteklenen bir durum mudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. fiyat artışları destekleniyor çünkü fiyat artışı ile vergi artışı oluyor vergi artışı demek iktidara daha fazla harcaması için para demek fiyat artışı demek = enflasyon artışı demek fakat işçilik ücreti artışını fiyat artışı = enflasyon kadar yapmak desteklenmiyor ne kadar acımasız bir düşünce yapısındaki insanlar ve yönetim politikası .
      İktidar madem çok vergi istiyor ülkeye giren sığınmacıları durdursun ülkede işsizlik varken sığınmacıların hepsi çalışıyor T.C.vatandaşı yoksulu soyacağına emlak daki 5 yıl bekleme şartını kaldırıp vergiyi arttırabilir.Lüx araç-ev-yat-tüketim e daha fazla vergi koyabilir vergi alamadığı yerlerden farklı yollarla vergi alabilir gelir dağılımdaki bozulmanın artık durdurulması lazım halk ezildikçe suç oranı artıyor yolsuzluk-kara para-her türlü suçlar artıyor.Ülkemiz karanlığa doğru gidiyor ülkemizin karanlığa girmemesi için artık iktidarın ülke yönetimini başaramadığını kabul edip istifa edip ülkenin önünü açması gerekiyor.

      Sil
    2. Eski Sanayi Bakanı Trabzonlu Varank alın teri yanında akıl teri de önemli girişimcilik yapanlar zengin oluyor demiş. Doğru Varank ,İstanbul'un , İzmir'in Antalya'nın en güzel yerlerine gecekondu yapan Trabzonlu ve Rizeliler imar aflariyla apartmanda 10 daire, rezidans otel sahibi oldular o gecekondulardan. Genelde de Belediye başkanları, imar iskan bakanlarından, hatta içişleri, enerji bakanları ulaştırma bakanları hemşehriniz oluyor hatta kaymakamlar ve valiler de hemşeriniz oluyor. Siz girişimcilik yapıp akıl teri kullanıp zengin olmayacaksınız da biz diğer illerdekiler mi akıl teri kullanacak Varank Bey? Soyadınızın anlamına baktım hiç de öyle yerli ve milli bir soyad değil. İsveç'den bizansa yardıma gelen muhafızları Varankian Guard deniyormuş. Sürekli röportaj verdiğiniz ve övdügünüz Seta da ermeni bir kız adıymış.

      Sil
  46. Hocam serbest piyasa ekonomisine dönebilecekmiyiz?

    YanıtlaSil
  47. Yeni alfabe reformu hakkinda ne dusunuyorsunuz? Artik tekstil yerine textil diyecegiz. kuvvet yerine kuwet

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!