2024 Biterken Ekonomide Artılar ve Eksiler

Enflasyon

Türkiye ekonomisinin en uzun soluklu derdi enflasyondur. Yarım yüzyıldan bu yana enflasyonla mücadele hiç bitmedi. Bu uzun mücadeleye karşın enflasyon bu süre içinde ideal oran olarak tanımlanan yüzde 2 -3 düzeylerine hiç indirilemedi. 2021 yılının Eylül ayında “faiz sebep enflasyon sonuçtur” söylemine dayanarak yola çıkan Merkez Bankası’nın faiz indirimiyle başlayan enflasyon patlaması 2023 Haziran ayında rasyonel yaklaşımlara dönülerek yani faiz artırılarak denetim altına alındı. Aşağıdaki grafik enflasyonun 2020 başından 2024 Ekim ayına kadar olan seyrini gösteriyor (grafik; TÜİK TÜFE verilerinden tarafımdan hazırlanmıştır.)

Enflasyonda düşüş yaşanmasına karşılık bu düşüş beklendiği kadar hızlı değil. Merkez Bankası 2024 sonu için enflasyon tahminini yüzde 38’den yüzde 44’e revize etmek zorunda kaldı. Bu ağır düşüş 2025 yılını da olumsuz etkileyecek gibi görünüyor.

Döviz kurları, TL’ye verilen faizin çekiciliği nedeniyle bir yandan carry trade yoluyla dışarıdan gelen dövizler bir yandan da Türklerin bu faizden yararlanmak amacıyla dövizden Türk Lirasına dönüşlerinin etkisiyle sabit denilebilecek bir seyir izliyor. Maliyet enflasyonunun önemli bir bileşeni olan kurların sabit kalması enflasyona arz yönüyle olumlu etki yapıyor. Faizin yüksek olmasının yarattığı etkiyle mallara olan talebin düşmesi talep enflasyonunu frenlemekle birlikte hizmetlere yönelik talepte azalma olmaması hatta artış olması ise talep enflasyonunu olumsuz etkiliyor. Yaşam pahalılığı, konut, araba, beyaz eşya fiyatlarının yüksekliği nedeniyle bu tür malları satın alma umudu kalmayanlar ellerine geçen parayı dışarıda lokantalarda, kafelerde, eğlence yerlerinde harcayarak hizmet talebinin yüksek kalmasına neden oluyor. Hizmet talebinin düşmemesinde kayıt dışı ekonominin de büyük etkisi var.

Özetle enflasyondaki gelişmelerin artısı enflasyonun gerilemesi eksisi ise yeterince gerilememesi.

Büyüme ve İşsizlik

Enflasyonla mücadele politikası para arzının denetimi, faizlerin yükseltilmesi gibi para politikası ve vergilerin artırılması, kamu harcamalarının kısılması gibi maliye politikası önlemleriyle yürütülür. Bu politikaların yan etkisi genellikle büyümenin düşmesi ve işsizliğin yükselmesidir. Aşağıdaki grafik büyüme ve işsizlik oranlarındaki gelişimi bir arada gösteriyor (grafik TÜİK TÜFE ve İstihdam tablolarındaki veriler kullanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.)

Büyüme oranı, uygulanan dezenflasyon programı (özellikle faizin yükseltilmesi) sonucu 2024 yılında düşmüş bulunuyor. Tahminler yılın ortalama yüzde 2,5 – 3,0 arasında bir büyüme oranı ile tamamlanacağı yönünde yoğunlaşıyor. Büyümede yaşanan bu gerilemeye karşın işsizlik oranının yükselmemesi hatta az da olsa düşmesi olumlu bir gelişme olarak düşünülebilir. Çünkü genellikle büyüme oranı düştüğünde işsizlik oranı artar. Buna karşılık enflasyonun gerileme hızındaki yavaşlık yüksek faiz politikasının bir süre daha devam ettirilmesine o da büyümenin o süre içinde düşük kalmasına yol açacağı için işsizlik oranında önümüzdeki dönemde artış görülebilir.

Hazine Nakit Dengesi

Kamu kesimi dengesinin en önemli parçası olan bütçe dengesinin nakit olarak yansımasını Hazine nakit dengesinde görüyoruz. Hazine nakit dengesinin bütçe dengesinden temel farkı bu dengeye giren gelir ve gider kalemlerinin tamamının nakit temelinde kayda alınmasıdır. Oysa bütçe dengesinde giderler tahakkuk, gelirler ise tahsilat temelinde kayda girer. Borçlanma açısından asıl önemli olan tablo nakit dengesidir. Bu dengeye aşağıdaki tabloda yer veriyoruz (tablodaki veriler için kaynak: HMB, Hazine Nakit Dengesi Tablosu.)

Buna göre Hazine nakit dengesi 2024 yılının ilk on ayında 1,7 trilyon lira açık vermiştir. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre 3,3 kat daha yüksek bir açık demektir. Açığın bu kadar artması demek kamu borçlanmasının da artması demektir. Çok daha kötü bir gelişme faiz dışı nakit dengesi için geçerlidir. Faiz dışı açık geçen yıla göre neredeyse dokuz kattan fazla artmış durumdadır. Faiz dışı açık bize, hiç faiz ödemesi olmasaydı bile gelirlerin giderleri karşılayamadığını gösteriyor. Türkiye geçmişte hep faiz dışı fazla verirdi o nedenle bu durum olumsuz bir gelişmeye işaret ediyor.

Dolarizasyon

Bankalardaki toplam mevduat içindeki döviz oranı (dolarizasyon) 2001 krizi sonrasındaki kısmi yapısal reformlar (bankacılık reformu ve kamu mali disiplinin sağlanması) ve Avrupa Birliğiyle (AB) başlayan tam üyelik müzakereleri sonucunda hızla düşmüştü. Bu dönemde USD/TL kuru da sabitleşme eğilimine girmişti. Aşağıdaki grafik bu durumu gösteriyor (grafik; TCMB EVDS ve BDDK bültenlerindeki verilerden yararlanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.)

AB ile uyumun kaybedilmeye başlandığı 2010 yılından itibaren dolarizasyon oranı tekrar yükselişe geçti. Faizlerin düşürülmeye başlandığı Eylül 2021’den itibaren dövize aşırı talep oluşunca kur korumalı mevduat (KKM) uygulaması getirilerek kurlar denetim altına alındı. Bu hamlenin maliyeti Merkez Bankası’nın büyük zararlarla karşılaşması olarak karşımıza geldi.

2023 Haziran ayından itibaren Merkez Bankası’nın faizi artırmasıyla başlayan rasyonelleşme adımları KKM’den Türk Lirası mevduata ve tahvile dönüşün yolunu açınca dolarizasyon oranı da gerilemeye başladı. Grafikte bu açık biçimde görülebiliyor.

Bu dönüş olumlu bir gelişme olmakla birlikte faize fazlasıyla bağımlı bir yapı yaratmış olması olumsuz bir durum olarak değerlendirilebilir. Bir başka ifadeyle Merkez bankası faizi tekrar düşürürse bu paraların ne kadarının yeniden dövize dönerek dolarizasyon oranını artıracağını kestirebilmek mümkün değildir.    

Merkez Bankası Rezervleri 

Merkez Bankası’nın altın ve döviz rezervleri, Banka’ya ait olmayan (zorunlu karşılıklar ve gönüllü banka mevduatları) ile swap işlemleri karşılığında elde edilen rezervler hariç tutulduğunda uzunca bir süre eksi olarak seyretmişti. Aşağıdaki tablo geçen yılsonu verileri ile bu yılın Kasım ayı başındaki verileri karşılaştırmak amacıyla hazırlandı (tablodaki veriler için kaynak: TCMB EVDS.)  


Buna göre bu yılın Kasım ayı başında Merkez Bankası brüt rezervleri geçen yılsonuna göre 18,6, net rezervleri 26,1, swap hariç net rezervleri ise 83 milyar dolar artış göstermiştir. Bu, son derecede olumlu bir gelişmedir. Bununla birlikte altın rezervlerinin miktar artışından çok altın değerindeki yükselişten kaynaklandığı ve döviz rezervlerindeki artışın da kurun sabitleşmesiyle birlikte yüksek Türk Lirası faizlerinin çekiciliğinden kaynaklandığı gerçeğini gözden uzak tutmamak gerekir. Kurun sabitleşmesi Türk Lirası mevduattan elde edilen faiz gelirini bir anda döviz faizi haline dönüştürmektedir. Bunun sonucu olarak bir yandan carry trade yoluyla dışarıdan gelen dövizler, bir yandan da yine yüksek faizden yararlanmak için döviz bozduran Türklerin getirdiği dövizlerin bu rezervlerin artmasına yol açtığını gözden kaçırmamak gerekir. Burada kritik nokta Merkez Bankası’nın faizi düşürmesi olacaktır. O aşamada yeniden dövize dönüş başlarsa Merkez Bankası rezervlerinde yeniden ciddi kayıplar ortaya çıkabilir.

Cari Denge

Uygulanan dezenflasyon programının olumlu bir etkisi de cari açığın azalmasında ortaya çıkıyor. Aşağıdaki grafik cari dengenin gidişini gösteriyor (grafik, Merkez bankası ödemeler dengesi verileri kullanılarak tarafımdan hazırlandı.)

Dikkat edilecek olursa Türkiye ekonomisi küçüldüğünde cari fazla ortaya çıkmaktadır (2001 ve 2019.) Bunun nedeni ekonomi büyüme ivmesini kaybedince ithalatın azalması ve cari açığın kapanması hatta fazlaya dönüşmesidir.

Cari açığın azalması ilk bakışta olumlu olsa da ekonomik büyümenin gerilemesiyle ortaya çıktığı için bir anlamda da olumsuz gidişin işaretidir. Cari fazla büyümeden bağımsız olarak ortaya çıksaydı bu gelişmeyi tümüyle olumlu olarak nitelememiz mümkün olacaktı.

Sonuç

2024 yılını tamamlamaya doğru yol aldığımız bugünlerde Türkiye ekonomisi, artılar ve eksilerle yoluna devam etmektedir. Olumlu gelişmelerin en önemli sıkıntısı yukarıda sürekli değindiğimiz gibi olumsuz faktörleri de içinde taşımasıdır. Bu durum, alınan önlemlerin enflasyon tek haneye düşünceye kadar sürdürülmesinin önündeki ciddi engellerden birisidir. Bu tür olumsuzlukları aşabilmenin yolu beklentileri olumlu hale getirebilmekten geçer. Onu yapabilmek için de sosyal, siyasal ve ekonomik sorunları kapsayan ayrıntılı bir program yapmak ve uygulamaktan geçer.



Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. GRAFİKLER
      Hiç bir matematiksel veriye ve hiç bir ekonomik temele dayanmadan, ki onlarında pek çoğu desteklemesine rağmen HEPSİ AKSİNİ GÖSTERSE BİLE, Eğer bende teknik analiz ve grafiklerden azıcık anlıyorsam ki tam 25 yıldır bu konuda zevk için çalışıyorum, enflasyon bir süre daha düşecek, cari açık bir süre daha kapanacak ANCAAK, ondan sonra KORKUNÇ BİR PATLAMA OLACAK. Yazıyı hiç okumadan benim salt grafiklere bakarak anladığım sadece bu.
      İktisatçılar ve Ekonomistlerin trade dünyasında başarılı olamamasının sebebi de kanımca budur.
      Rakamlara fazlaca takılıyor grafiklerin dilini (insan davranış ve tepkimelerini) es geçiyorlar. 5-10 yıl uzun vadeyi iyi görüyor ama aradaki kısa titreşimleri kaçırıyorlar. BEN BURADA FIRSAT GÖRÜYORUM. O fırsatı değerlendirebilecek sermayem var mı enstrümanlarım var mı? Emin değilim ama Türkiye buradan hemde uzun vadeli shortlanır. (nokta)
      M.D.

      Sil
  2. Hocam 2021 ocaktan itibaren TÜİK , ENAG ın yayımladığı rakamları yayımlasa ve asgari ücret de sadece bunu baz alsa asgari ücretin şuanki değeri 55.000 TL yapıyormuş.

    2400 yıllık hangi devlet aklına hizmet şuan 17 bin TL hocam?



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KKTC enflasyonuna bakin gercek orada

      Sil
    2. Hep söylediğim gibi enflasyonla mücadele ücretler üzerinden yürütülüyor.

      Sil
    3. Vatandaşın hakkını çatır çatır yemişler :)))) yiyenlere helal olsun bunlara oy veren hainlere selam olsun:))

      Sil
    4. Ben de KKTC enflasyon verisi kullanılabilir mi diye sormuştum. "KKTC enflasyonuna bakin gercek orada" bunu gözden kaçırmışım.

      Sil
  3. “ Burada kritik nokta Merkez Bankası’nın faizi artırması aşaması olacaktır.” Hocam Merkez Bankası Rezervleri başlığının sondan bir önceki bu cümlesinde artırması değil düşürmesi olacaktı sanırım. Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. Verilen sözler tutulmadığı için insanların beklentileri azaldı ve umutları da kalmadı. Toplumda ciddi bir güven sorunu var. TÜİK verileri hayatın gerçekleriyle örtüşmüyor. Halk kandırılıyor. Türkiye'nin en başındaki kişi yani Recep Tayyip Erdoğan verdiği sözleri yerine getirmiyor. Halk yine kandırılıyor. Mesela mülakatı kaldıracağız dedi, kaldırılmadı. Esnafımızın prim ödeme gün sayısını SGK'lılarla eşitleyerek 7200 güne indiriyoruz dedi, indirilmedi. Vatandaşımızı enflasyona ezdirmeyeceğiz dedi, ezdirildi. Bu gibi örnekler dolayısıyla insan en tepedeki kişiye güvenemeyecekse, diğer yapılanlara ya da yapılacaklara nasıl güvensin? Halka dürüst ve şeffaf olunmadığı ve halk kandırıldığı sürece beklentiler nasıl olumlu gitsin? Toplumdaki güven sorunu çözülmedikçe ne yaparsak yapalım maalesef her şey elimizde patlıyor. Bundan dolayı öncelikle hayata geçirmemiz gereken kavramlar; dürüstlük, şeffaflık, adalet ve herkese karşı adalet olmalıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tebrik ediyorum, tam da dile getirmek istediklerimi yazmışsınız.

      Sil
  5. Hocam memlekette güzel işler yapılıyor,görmesini bilene.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce kötü yapıp sonra düzeltince güzel iş yapılıyormuş gibi oluyor: İllüzyon.

      Sil
    2. Şu yorumu yazan kardeşimizin cebinden 100 bin TL çalıp 10 bin TL koysam Allah bereket versin 10 bin tlim oldu diyecek. Bu aşamada darvine katılmıyorum. Bu mantıkla hayatta nasıl kalınabilir? Onun da hilesini bulmuştur bunlar

      Sil
    3. Güzel işler kimin için yapılıyor ve kime yarıyor ona detaylıca bakmak lazım. Benim bir arkadaş altına sıfır araba aldı, evini yeniledi. harika değilmi. Ama parayı babası almanyadan yolluyor. sen herhalde kaymak tabakadasın Adsız9 Kasım 2024 15:00

      Sil
  6. Son 4yildir ecb nin tüm yayınlarını basın aciklamalarini guvernorlerin yazılarını vessalam bloglarinin tamamını okudum.buna bilimsel araştırmalarda dahil ücret artislarinin çok yüksek olmasına rağmen hiç bir zaman bunu ücret fiyat sarmalı olarak görmediler satinalma gücünü koruma olarak gördüler ve enflasyon öncesi satınalma gücün e ancak 2026da ulasilacagini söylüyorlar.cok fazla ücret artışları olmasına rağmen enflasyonu yüzde 2dondurduler.ne resesyon oldu issizlik tarihin en düşük seviyesinde.almanyadaki ücret artışları 8 altına düşmedi tüm sendika anlaşmalarını takip ettim.alt ücret alanlarda daha fazla oldu kaç yıldır vergisiz 3000 eyro enflasyon telafisi aldilar.enflasyon yine düştü.abd dede ücret artislari çok yüksekti onlarda bunu satınalma düzeltmesi olarak gördüler ordada enflasyon düştü resesyon olmadı.ucretleri artirmayalim bütçe açığı ne olur.banka kredi batagi ne olur varlık fiyatları neye duser 2008 krizini hicmi incelemediler.bankalarin vade uyumsuzluğu var alacaklar 10yil borçlar bir ay bir likidite kirizi gelirse kaç demirbank vakası yaşanır.askari ücretliler aynı zamanda bankaların borçluları devletin vergi mükellefleri iç piyasanin musterileridir

    YanıtlaSil
  7. Hocam erken davranmışsınız. Bence yılın sonu sürprizlere gebe.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir daha yazarız. Üşenmem yani.

      Sil
    2. Murat DAĞLIOĞLU9 Kasım 2024 16:41

      Yazınız için teşekkürler.

      Sil
  8. -Enflasyonla mücadelemiz BİTMEZ
    -Ama, Enflasyon da kararlıdır; hiç bir yere GİTMEZ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. enflasyonla mücadele yok ki :) mücadele asgari ücret ve emekli maaşı artmasın diye

      Sil
    2. Yükselir enflasyon, dertler ARTAR,
      Halk hep dayanır, sabır taşı ÇATLAR.

      Sil
    3. Zamlara alıştık, her şey PAHALI,
      Ama enflasyonla savaş "güya" KARARLI.

      Sil
  9. Türkiye'de ekonominin klasik Türk ekonomi normuna dönmesi iyi yonetilirse 50 yıl sürer. Daha büyük risk güncel şekliyle yönetebilmek büyük basarı daha marjinal beklenti daha büyük risk.
    İlk on yıl 26 milyon emekli yaşlanan nüfuz.
    Ve rekabet edilemez dünya uretim kosulları ve pazar daralması. Çin, Hindistan, Pakistan sürekli pazar rekabet kosullarıni ve ürun çesitliligini artirmaktalar.
    Ekmek pahalı en azından alabiliyoruz.
    Bu önemli. Ekonominin raydan çıkması Terör, siyasi istikrarsızlık gibi olmaz daha yıkıcı ve sonuçları kestirilemez, yönetilemezdir.

    YanıtlaSil
  10. Sonra Türkiye siyasi olarak kurtuluş ve kuruluş mottosundan yönetme ve hakim güç olma bilincine geçiş yapmak durumunda. Kuruluş efsanesiyle yatarsak varligimizin buyusune kapılip Türk/kurt demegojisinden kendimizi uzaklaştıramayız.
    Yönetme ve hakim güç olma ivmesi üretmekten ve değer yaratmaktan geçer ki diğer şeyler konuşulmaz. Vb.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dedikleriniz doğru ama hukukun herkese eşit olarak uygulanmasını sağlayamazsak, demokrasiyi düzeltmez, kadınlarımızı, çocuklarımızı, doğayı ve hayvanları koruyamazsak, plansız, programsız yol almaya devam eder, bilimi dışlarsak ekonomiyi düzeltemeyiz.

      Sil
  11. Enflasyon , devalüasyon , cari açık , işsizlik , çocukluğumuzda da vardı . Şimdi 4 torunum var herhalde onlara miras bırakacağım gibi .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hep söyledim: "Bilimden ayrılanı kurt kapar."

      Sil
  12. Selamun aleykum,
    mb faiz artirmi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum, kendileri biliyor mu onu da bilmiyorum.

      Sil
  13. Hocam, her zamanki kalitede olan güzel yazınız için teşekkür ederiz. Yazınızın son cümlesi, son derece etkileyici ve gerçek çözümü ortaya koyuyor. Seçimden sonra geçen 1,5 yıllık sürede Türk halkını kandırıp oyalayan Mehmet Şimşek ve ekibini görevden alıp; yeni ve liyakatli insanlar yönetiminde "sosyal, siyasal ve ekonomik sorunları kapsayan ayrıntılı bir program yapmak ve uygulamak"...Ancak sanırım, yeni NAS dönemiyle ilgili sinyaller geliyor; "faiz indikçe, enflasyon daha da düşecek"...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sinyaller gelir de yapılması eskisi kadar kolay mı emin değilim.

      Sil
  14. Ben Beyefendinin ekonomi modelini kendimce dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım. Uzun bir yazı olabilir. Tespitler şahsi olup herhangi bir bağlayılıcılığı bulunmamaktadır.

    Ekonomi modelinin adı 'Ben Yaptım Modeli'dir. Bu modelin bir kuralı bir felsefesi bir kuruluş amacı bulunmamaktadir. Hatta model olup olmaması bile tartışma konusudur. En önemli özelliği herhangi bir temel noktasının olmamasıdır. Temel noktası yoktur çünkü sürekli değişkendir. Duruma göre yer değiştirir. Dolayısıyla aslında ortada herhangi bir model de yoktur.

    Örneğin doların kendilerine göre artması mı lazım (Bu herhangi bir nedenden olayı olabilir. Belki bir ekonomik operasyon yapacaklar belki enflasyonu hesap ettiler belki zamları belki de hiçbirşeyi evet yanlış duymadınız hiçbirşey dediğimin farkındayım) faizi indirirler bunun için çeşitli argümanlar kullanır Beyefendi.Bu bir kutsal kitaptan metin olabilir, faiz lobisi olur, dış güçler olur yaratıcılık tamamen size kalmış durumda. Modelin başarısı yazı ve görsel basında pompalanan algıya bağlıdır.

    Başka bir örnek vereyim mesela kendilerine göre enflasyonun düşmesi lazım. Az önce söylediğim kutsal kitaptaki metinleri rafa kaldırın, faiz lobisini rafa kaldırın. Daha değişik argümanları istediğiniz biçimde yerleştirin. Evet istediğiniz gibi yerleştirin.

    Beyefendi kendisine 'Ben Ekonomistim' dediği zaman haklı olarak bunun gururunu yaşıyor. Bunu samimi şekilde söylüyorum. Neden yaşıyor biliyor musunuz?

    250 yıllık ekonomi modelini istediği gibi bulduğu açıklarla, o açıkların getirmiş olduğu sorunları bile başka türlü ifadelerle kullanarak bundan kendisine fayda sağlayan biri kendisini başarılı görmesin de ne yapsın?

    Sayın hocam size saygım sonsuz ama şunu ifade etmem gerekiyor. Beyefendi ekonomik olarak köşeye sıkıştığı için rasyonel politikalara döndü biraz durumdan sıyrılsın yine işine geldiği gibi ekonomi programına devam edecek.

    Bir ülke düşünün, ülkenin ilerici beyinleri Beyefendi ekonomi alanında doğru politikayı rasyonel politikayı sonunda anladı yapıyor diyor.

    Böyle birşey yok. Beyefendi sıkıştığı için rasyonel politikaya bir süre döndü durum az iyileşsin yine aynısını yapacak :) Defalarca tekrarlandı.

    Beyefendi istediği için faiz yüksek ,Sayın ŞİMŞEK vergileri koyuyor işi bittiğinde kovulacak.
    Beyefendi istediği için yandaş medya zamanı gelince faiz yüksek-faiz haram, zamanı gelince faizi görmezden gelip enflasyon düşüyor diyecek.

    Tüm bunlar ışığında bu kadar yıl türlü türlü oyunlarla ayakta kalmayı başardılar. Bunu da erimeyen yaklaşık 30-35 lik seçmenine güvenerek yaptılar.Ben tüm bunlara bakıca yarın ölüm yıldönümü olan Şahsiyetin ne kadar büyük biri olduğunu ve yaptıklarının ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anladım anlıyorum.

    Teşekkürler ATATÜRK...


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız9 Kasım 2024 19:30
      Tek bir cümle bile farklı düşündüğüm bir şey bulabilmek için okudum ama yok.
      %100 ve tamamen haklısınız.

      Sil
  15. Hocam ENFLASYON'un bizim ülkemiz için düşük seviyelerde olması(%8-10 civarı) ekonomiye beklentiler konusunda olumlu etkisi olur mu?

    YanıtlaSil
  16. Hocam enflasyonist yaklaşımla kolay yoldan milyoner olmakmı teşvik ediliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanmam bu sadece bilim dışına çıkmanın getirdiği bir sonuç, isteyerek yapıldığı kanısında değilim.

      Sil
  17. Hocam yazılarınızın yayınlanmasını merakla bekliyorum yayınlandığı zaman keyifle okuyorum bilgi sahibi oluyorum teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  18. 100 dolar kur 30 TL bozdum 3000 TL oldu faize koydum bu sırada merkez bankası açıkladı bende 100 USD oldu kasa dolu merak etmeyin dedi sonra benim para faizle 3200 TL oldu dolar hala 30 TL yeniden dolar alsam dedim merkez bankası dur alma ben sana yine iyi faiz vereyim dedi tamam dedim merkez bankası açıkladı kasada 100 dolar var merak etmeyin dedi para faizde olduğu için hiçbir şey almadım talep yok enflasyon düşüyor merak etmeyin diye yine açıkladı sonra benim para faizle 3500 TL oldu dolar hala 30 TL para sürekli artıyor kenarda bu böyle sürdüğü sürece enflasyon düşecek çünkü para faizde dolar sabit çünkü para faizde ama faizdeki para bir döner de ben dolar olucam derse 100 USD olan başlangıç değeri için dolar kur sabit kalırsa merkez bankası 120 dolar ödeyecek ama kasada o kadar dolar yok kur serbest kalırsa dolar borcu ödemek icin kur bir anda 35 TL olacak maliyet şişecek para talebe dönerse bir anda talep patlayacak dolar 35 TL oldu diye üretici fiyatı da patlayacak bu işin sonu bakalım kimin elinde patlayacak geçen sefer ihale emekliliği en yakın olan N.Sezer de kalmıştı bu sefer masa zorlu en büyük favorim bir şekilde muhalefete bu işin yıkılması Gezi olayları benzeri birşey illa ki icat edilir işin sonunda yine kurtar bizi reyiz deriz koşa koşa oyumuzu veririz Nasreddin Hoca nın fil hikayesi gibi köye bir fil daha isteriz. Doların 34 TL olduğuna inanıyoruz da sonradan olacaklara neden inanmıyoruz demiş hoca :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nasreddin Hoca'nın öykülerini okuyup anlasalar yetecek aslında.

      Sil
  19. SAYIN HOCAM TÜRKİYE EKONOMİSİNDE, NASH DENGESINİ KİM AYARLIYOR.KİME SORSAM PARA KAZANAMIYORUM DİYOR......

    YanıtlaSil
  20. Faiz yüksekligi enflasyonu besliyor ,büyümeyi düşürüyor ama carry trade ve yerleşiklerin dövizi bozup faize geçmesi ile kur kıpırdamıyor bıçak sırtı bir denge ve o yüzden enflasyon yeterince düşmüyor toplum kronik ama düşük acılı bir reçete ile avutuluyor halbuki kur ve faiz serbest bırakılmış olsa 6-12 ayda sert bir travma ile makro parametreler yerine otururdu ancak iktidar kangrene cerrahigirişim yerine pansuman yapmayı tercih etti sosyal ve ekonomik türbülansı göze alamadı sonuç gangren önümüzdeki zamanda kesip atılmayı, uzuv kaybını gerektirecek. tam benden sonra tufan durumu akp iktidarı ekonomiyi yogun bakımda makine destekli ve geri döndürülemez bir hasta şekinde yani pratikte gelecek iktidara ekonomiyi morgda teslim edecek gibi, ekonomi çok agır hasta ve doktor tedaviyi degil sadece yaşamda ?tutmaya odaklanmış durumda. 2028 e kadar bu tedavi ile hasta iyiye gitmez o sebeble konuşulan erken ya da zamanındaki seçim de çare olmaz düşünülen anayasa degişikligide .iktidar bu durumda kaybedecegini bilir ekonominin düzeltilememesinin bir gerekçe ile -( jeostratejik bir hadise,iç-dış kaos gibi) toplumun bu durumu makul karşılaması saglanabilir umarım iş o noktalara gitmez

    YanıtlaSil
  21. Hocam üniversitede anlatırlardı. Abd ekonomisinin korkulu rüyası büyümedir diye 1929 krizidir diye anlatırlardı.Enflasyondan o kadar da korkmazlar şeklindeydi.

    Avrupanın özelinde Almanyanın ekonomide korkulu rüyası enflasyondur şeklinde anlatılırdı. Almanların dünya savaşlarında yaşadığı enflasyon örnek olarak verilirdi.

    Bence bizim de korkulu rüyamız enflasyon olmalıdır. Enflasyon bize yaramıyor. Enflasyonun düşük kalması için gerekirse büyüme düşük gelmeli işsizlik artmalı. Neye mal olursa olsun bunun bize bir ekonomik miras olarak uygulanması lazım diye düşünüyorum. Enflasyon çok ilkel bir sorun artık bu sorunu Türkiyenin aşması lazım. En azından çok küçük bir bantta seyretmesi lazım. Tek haneli enflasyon oranı 9.99 bile dünyada çok yüksek kabul ediliyor düşünün. Toplumun finansal yazarlığı biraz olsa siyasetçilirimiz biraz zor yapar bunu diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD ekonomisindeki asıl korku işsizliktir. Çünkü 1929 kriziyle bunu çok ağır biçimde yaşamışlar ve işsiz kalma korkusu travmatik bir biçimde ruhlarına işlemiştir. Büyümeyi kollamalarının nedeni işsizliği azaltmanın yolu olduğundandır. Enflasyon yüzde 10'lara gelirse bu kez enflasyon korkusu başlar. Fed'in enflasyon için % 2 hedef koymasına karşılık büyüme ve işsizlik için hedef yoktur.
      Buna karşılık Avrupa'nın temel korkusu enflasyondur. Onun da nedeni birinci ve ikinci dünya savaşı arasında yaşadıkları hiper enflasyondur.
      Türkiye için önemli olan büyüme ve işsizliğin artmamasıdır. Onun için bir türlü enflasyonla tam olarak mücadele edemez.

      Sil
  22. Hocam enflasyonla uzun soluklu mücadeleler bizimi bekliyor?

    YanıtlaSil
  23. Sayın hocam ekonomi bu kadar kötü iken asgari ücrete de ciddi bir artış gelmeyeceği kesin. Muhtemelen en fazla 22.000 olur. Memur zammı da %10 olur. Merkez Bankası enflasyon beklentisini de güncellemisken iktidar sizce erken seçime girmek ister mi

    YanıtlaSil
  24. Şu anda yapılan ekonomi uygulamaları (program diyemiyorum) AKP iktidarının devamı dışında bir amaç taşımıyor. Emekçiler, emekliler hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon altında inliyor, tarım kesimi küçüldükçe küçülüyor ve yoksullaşıyor..Sanayi kesimi, yüksek kredi faizi ve düşük kur kıskacında can çekişiyor...Bu ekopolitik yapıda günü kurtaracak politikalar dahi uygulanamıyor. Ekonomi yönetimi sürekli ulaşamadığı hedefleri revize etmekle meşgul...gündeme getirdiği tuhaf vergi tasarılarını bile geri çekmek zorunda kalıyor (Örnekler: borsa vergisi, kredi kart limitinden vergi alınması, yurt dışı çıkış harcı tartışması...)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz aşağı yukarı son on yıldır böyle ama son yıllarda giderek artmış bulunuyor.

      Sil
  25. Kıymetli hocam, Özgür DEMİRTAŞ hocamız geçen yıl bir konuşmasında "Türkiye şuan rasyonel ekonomi modeline dönmeye karar verse ve yetiştirmiş olduğu en iyi ekonomistleri toplayıp hükümet eliyle bir ekonomi kurulu kursa, ekonomideki bütün gelişmeleri ve alınacak kararları bu kurulun yetkisine bıraksa, hiç müdahale etmese dahi şu an ekonomiye o kadar çok zarar verildi ve o kadar büyük çıkmaza sokuldu ki geri toparlanması 10-15 yıl sürer Bu süre süper ekonomiye sahip olmamız için değil sadece eski halimize dönebilmek için gereken süredir" şeklinde konuşmuştu. bu görüşe katılırmınız merak ediyorum. Görüşünüze çok değer veriyorum şimdiden cevap için teşekkür eder saygılarım sunarım hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özgür Hocanın söyledikleri doğru ama bence eksik. Türkiye'nin değil dünyanın en iyi ekonomistlerini de işbaşına getirseniz bu sorunları kalıcı olarak çözemezsiniz. Çünkü ülkede hukuk yok, demokrasi yok, ifade özgürlüğü yok, bilim yok, doğru dürüst eğitim yok. Her gün kadınlar, çocuklar öldürülüyor, ormanlar kesiliyor, yakılıyor, çevre katlediliyor, her tarafta uyuşturucu tüccarları, mafya cirit atıyor, kara paracılar şampanyalı kutlamalar yapıyor. Bunları düzeltmeden tek başına ekonomide alınacak önlemlerle geçici iyileşme sağlansa da bu kalıcı olmaz.

      Sil
  26. REis faiz indiriminden sözetmeye başladı iki gün önce. Faiz de enflasyonda düşecek buyurdu. yılbaşından itibaren ikinci Nas dönemi başlar gayri

    YanıtlaSil
  27. Merhaba hocam emeğinize sağlık teşekkür ederiz çok güzel bilgiler ediniyoruz

    Hocam MB Rezervleri tablonuzda swap dahil / hariç satırlar var, peki neden cary trade satırıda eklenmiyor oraya?

    Yani cary trade de sonuçta kısa vadede +%10 la geri gidecek bir döviz

    Biz son 1 yılda bir şey üretip dünyaya sarmadıkki döviz rezv. artsın
    Geçici bir para olduğu için tablonun swap bölümünün altına cary trade hariç şu kadar diye bilmemez çok daha net olmazmı sizce

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir ama bu alanda sadece tahmin yapılabilir.

      Sil
  28. "Yaşam pahalılığı, konut, araba, beyaz eşya fiyatlarının yüksekliği nedeniyle bu tür malları satın alma umudu kalmayanlar ellerine geçen parayı dışarıda lokantalarda, kafelerde, eğlence yerlerinde harcayarak hizmet talebinin yüksek kalmasına neden oluyor." Hocam bu düşünceye ulaşırken hangi verileri kullandınız? Yani düşük gelirli insanların bunu yaptığına nasıl ulaştınız? Geliri yüksek insanlar yapıyor olamaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapıyor zaten. Geliri yüksek olanlar da lüks restoranları, eğlence yerlerini dolduruyor. Benim sözünü ettiğim yerler daha ziyade orta ve alt gelirlilerin gittiği orta kalitede lokanta, kafe, börekçi, dönerci vs. Oralar da dolu. Yüksek gelirliler oralara pek gitmez.

      Sil
    2. Veriler iTÜİK yayınlıyor zaten bu yorum değil görünen birşey bu kadar paranın nereyi gittiği çok acik

      Sil
  29. Milton Friedman'in bir zamanlar "enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur" demişti. Buradan bakarak hükumetin bu enflasyon ile mücadele ederse (ki etmediği gün gibi aşikar) sonraki seçim dönemlerinde nasıl bir vaadi ile karşımıza çıkacaklar? Bu sorun bana başörtüsü sorunu gibi görünüyor, sorun hep olsun ki bunları seçimlerde koz olarak kullansınlar. Sizce fazla mı politik düşünüyorum? Ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Friedman'ın dediği kısmen doğru. Bizde mesela enflasyon sebep sonuç ilişkisinin karıştırılmasıyla fırladı. Karşı çıkılması gereken şey bilime karşı davranışlar olmalı.

      Sil
  30. Hocam büyüme düşerken işsizliğin artmaması olumlu gelisme diyorsunuz da tuik in bir baska yalanı da işsizlik oranlaridir. En büyük istuhdam sanayi sağlar çünkü düşük teknoloji ike çalışıyor ve emek girdisi yüksektir. Sanayude ciddi düşüş varken işsizliğin düşük kalması imkânsız. Yani tuik istediği kadar resmi kurum olsun rasyonellik disina ciktigi müddetçe asla benim için iktisadi bur ölçü olmayacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir, ama elde analiz yapacak başka veri yok.

      Sil
  31. Mahfi hocam merhaba güzel bir sum up olmuş ellerinize sağlık. Kuyumcuda çalışıyor kendime bir işletme açmayı planlıyorum. Dededen kalma bir ev var sermaye olarak kullanacağım. 2021'de 1 kg altın ediyordu 2022'de emlak piyasası faizler uygunken 3 kg bile ettiğini hatırlıyorum. Çok yakın zamanda 2 kg idi altın hası 2400 civariyken an itibariyle 1.5 kg altın ediyor. İhtiyacım olan miktar ise 2 kg. Sizce beklemeli miyim yoksa hızlıca satıp ne yapabileceğime bakmalı mıyım ? 2025 için ülkemizin durumunu çok umut verici görmüyorum. Yazınızdan da sonuç olarak bunu görüntüledim. Cevabınız için şimdiden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2025 parlak görünmüyor haklısınız. Ama ben size elinizdeki altınları satıp satmama konusunda tavsiyede bulunamam. Bunlar kişisel tercihlere göre çok değişebilen kararlardır.

      Sil
  32. Hocam sizin oyunuzla bir çobanın oyu bir mi? Bence değil. Oyların aynı sayılması hiç adaletli değil. Evet ben demokrat bir insanım fakat her şeyde adalet arıyorum. Dolayısıyla demokraside de adalet arıyorum. Bence oylar konusunda da bir yapısal reforma ihtiyaç var. Eğitim özendirilsin ve eğitim seviyesine göre oyların dereceleri olsun. Bu çok daha adildir. Neden mi? Çünkü toplum kolayca aldatılamayacak ve kandırılamayacaktır. Bu konu çok önemli bir konu. Çünkü ülkenin geleceği ve gelecek nesiller söz konusu.

    Türkiye'de 25 yaş üstü nüfusun yarıdan fazlası ortaokul ve altı eğitim düzeyine sahip. Bu, çok acı bir tablodur. Kimseyi küçümsemek istemiyorum ama sizin yapmış olduğunuz ekonomi analizlerinden milletin haberi yok, okusa bile zaten anlayamayacak derecede. Ülkenin kaderini de maalesef eğitim öğretimden uzak insanlar karar veriyorlar. İşte bu hiç adil değil. Çünkü bu durum hem şimdiki nesle hem de gelecek nesillere yapılan büyük bir haksızlıktır. Bundan dolayı herşeyde olduğu gibi demokraside de adalet aranmalıdır.

    Benim önerim eğitimin özendirilmesi ve eğitim derecesine göre insanların daha fazla söz sahibi olmasıdır. Bir şirkete giriyorsunuz, eğitim dereceniz yüksekse daha fazla söz sahibi oluyorsunuz. Peki aynı durum koskoca bir ülke söz konusu olduğunda neden söz konusu olmuyor?

    Hiç eğitim almamışların oyu 1 sayılsın, ilkokul 2, ortaokul 3, lise 4, ön lisans 5, lisans 6, yüksek lisans 7 puan sayılsın. İşte ancak o zaman demokratik adalet sağlanmış olacaktır. Eğitim özendirilmeli ve eğitim seviyesi arttıkça ülkenin geleceği adına daha fazla söz sahibi olunmalıdır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye’de eğitim; işsizliği öteleme enstrumanıdır..

      Sil
    2. Süper fikir. Keşke milletvekillerinin tamamı profesör olsa. Bakanlar ve Cumhurbaşkanı da profesör olsaydı. O zaman liyakat sorunu da çözülürdü.

      Sil
    3. Doğru ama eksik, sistemdeki insanların sisteme verdiği katkıya da bakılmalı topluma katkıları ürettikleri katma değer sisteme faydaları bunun ilk akla geleni de ödedikleri vergiye de bakılmalı. Ödediğin vergi neyse oyun onunla çarpılmalı.

      Sil
    4. Sayın Adsız11 Kasım 2024 23:39 O zaman zenginlerin hukuku olur. Oysaki liyakat hukukunu esas kılmak gerekir. Dolayısıyla dönüp dolaşıp yine eğitime geliyoruz. Çünkü cahillikten, bilgisizlikten ve yetersizlikten çok çektik.

      Sil
  33. Trumpin gucunu goreceksiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beşiktaş'ın gücünü göreceksiniz.

      Sil
  34. Faiz dışı açığın sebebi nedir acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyt, saray harcamalari, saglik harcamalari, deprem sonrasi harcamalari

      Sil
    2. Kamu kesimi israfı çok etkili, ayrıca SGK'ye yapılan ödemelerde etkili.

      Sil
    3. hocam bütçe açığının sonu ne olur. Bizi ne bekliyor

      Sil
  35. Hocam Merhaba,

    Anektodal veri vereyim size.

    Anadolunun 100k nüfuslu bir şehrinde ufak bir cafe/restoran işletiyoruz. Bu şehirde ortalama kiralar 10-15 bin. 20 bin liraya şehrin en lüks evlerinde oturabiliyorsunuz.

    Restoran fiyatları arşa çıktı çünkü talep var çünkü piyasada nereye gideceğini bilemeyen bir TL bolluğu var. Özellikle ortalama memur maaşının 2 katına çıktığı Temmuz 2023'ten bu yana bu bariz şekilde var. Üstüne EYT geldi oradan da bir TL bolluğu var.

    Ortalama öğretmen maaşı 40-45 bin lira. Ek ders vs. ile 50k-60k. Ek ders vs. derken karı koca memurun eline 110k+ TL para geçiyor. Sağlık çalışanı ise bu miktar daha fazla oluyor. En basit ambulans şoförü bile 60k-70k kazanıyor.

    Daha önce hiç dışarıda yeme içme alışkanlığı olmayan bu kişiler artık bu paraları harcayacak bir yer bulamadığı için haftanın en az 3 günü bizim müşterimiz oluyor. Önceden müşteri profilimizde memur çalışan sayısı bu kadar yok iken şu an müşterilerimizin %90'ı memur. Özel sektör çalışanında bu para bolluğu yok. Dolayısıyla bizler de fiyatlarımızı memur alım gücüne göre ayarlıyoruz.

    Enflasyonu düşürmek istiyorlarsa öncelikle memur maaş artışlarına artık bir dur demeleri gerekiyor. Bunu piyasanın içinden biri olarak söylüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdi bunları söyleyince deli gibi itiraz edenler var.

      Sil
    2. Arkadaşın memur maaşları ile ilgili tespitine %100 katılıyorum. 2023/Haziran ayında seçim vaadi olarak yapılan memur zamları piyasadaki ücret dengesini tamamen bozdu ve EYT ile birlikte enflasyonu besledi. Popülizmin bedelleri...

      Sil
    3. Kamu da yandaşa memurluk ve kamuda ki şişkinliğe kimse itiraz edemez eyvallah ama bir noktayı atlıyorsunuz, adaletsizlik memurlar arasında ayyuka çıkmış durumda, yapılan seyyanen zamlar, en düşük seviye memuru en üst seviye memura eşitledi yapıştırdı. Bakın ben 20 yılllık doktorum 15 yıl önce maaşım 3 hemşire veya 4 öğretmen veya 5 imam veya 3 polis iken ve ve 10 asgari ücret iken şu anda olmuş 4 asgari ücret ve 1.2 hemşire, 1.2 imam 1.4 öğretmen vesaire ve bu gidişle tıpkı asgari ücret gibi, EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI OLACAK STANDART MEMUR MAAŞI. Cahillik, tembellik ve niteliksiz tam 22 yıldır övülüyor ve özendiriliyor. İşin içinden MEMURLAR deyip çıkmayın, memur statüsünde o kadar çok insan var ki??

      Sil
  36. Üretim- tüketim dengesi kurulamadıkça enflasyon artarak sürecektir.İthalat yoluyla ülkeyi beslemek açığı büyütüyor.. Yazınız için sağolunuz..

    YanıtlaSil
  37. avrupa ülkelerini kendimize kıyas edinmemiz gerekiyor ancak iyi yönden, şimdi avrupa ülkelerine kıyasladığımız vakit kendi ülkemizde vergi açısından iyi yanlarını alıp kötü yanları ama biz avrupa ülkesi değiliz diyerek ört bas edebilme kabiliyetine sahip bir ülke olmaya evrildik.
    örneğin avrupa ülkelerinde gelir vergileri yüksektir maaşının %40 ını gelir vergisi olarak devlet senden alır ancak devlet sana bunun karşılığında güvenceler verir, ihtiyacın olan ürünleri biliyoruz (telefon, ev, araba) bu ürünlerde seni sıkmayacağız ayrıca sana adalet ve güvenlik vaat ediyorum der.. o sebeple bu ülkenin vatandaşları devlete gelirinin %40 ını verdiği zaman asla şikayet etmez asla söylenmez (eğer ki aksi durum yaşanmaz ise)
    gelelim bizim ülkemize, bizim ülkemizde gelirden alınan vergiler zaten ortada, buna ek olarak insanın temel ihtiyaçları olan araba, telefon, bilgisayar gibi ürünlere 1 bana bazen 2 bana 1 sana vergilendirilmesini görüyoruz.. devletimiz bizim hem gelirimizden payını alıyor hem ihtiyaçlarımız olan ürünlerden fahiş vergiler alıyor buna da tamam peki karşılığında ne alıyoruz bu soru önemli!
    yol yaptık, yol yap işlet devret ile 50 yıllık kiralanma şeklinde yapılmış, havalimanı yaptık! havalimanı da aynı şekilde hastane öyle köprü öyle, bunları geçtim adalet endeksinde kaçıncı sıradayız? malum! eğitim endeksi? gelir adaleti endeksi? daha saymama lüzum var mı?
    yani işin aslı ve işin merkezi burası iken konuyu saptırmaya gerek yok, ekonomik sorunların oluşması, dolara talebin kesilmemesi sadece bu zihniyete başkaldırı olarak görülüyor. en çok dolar hesabı olan illere bakın en çok hükümete oy çıkan yerler olduğunu göreceksiniz bir kere senin seçmenin sana güvenmiyor bu da ayrı bir ironi, onun haricinde bu vergilendirilme sistemi insanların kalitesiz yaşama itiyor.. vergi ödevdir diye büyütülen bir neslin çocuklarıyız biz, ama vergi ödev ise devletin de ödevleri vardır diye soran bir nesil olamadık.. üzgünüm ama sisteme güvensizlik var iken en önemlisi eeen önemlisi KUVVETLER AYRILIĞI olmayan bir rejim var iken atı alan üsküdarı geçer kimse de bir şey yiyemez!..
    bu eleştiri yönetenlere de yöneltilmiştir onlar bence hatalarını biliyorlar bu durum onlara da zarar verecektir ancak kendilerine bir türlü çeki düzen vermemekte ısrarcılar çünkü onlar da dönülmez ufkun akşamını geçeli çok oldu KUVVETLER ayrılığı meselesi, denetlenebilirlik meselesi en çok onları yaralayacak onlar da biliyor.. bu meseleler mühim meseleler PARA sakinliği sever PARA huzuru sever böyle ortamlara uğramak istemez..

    YanıtlaSil
  38. Aşırı gelir adaletsizliği olduğu müddetçe hiç bir ekonomik veri düzelmez. Kısaca önce adalet.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yıllardır anlatamadık, hukukun üstünlüğü olmadan ekonomi düzelmez.

      Sil
  39. Hocam ülke vatandaşlarının, şirket ve kurumların yurtdışı varlıklarını gösteren bilgi var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genel olarak var:
      https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/cb23c98d-d9a5-465f-8c9c-9f84b533aaf8/uyp.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=ROOTWORKSPACE-cb23c98d-d9a5-465f-8c9c-9f84b533aaf8-paurhDm

      Sil
  40. Hocam, TUİK de ENAG da enflasyon sepetini açıklamadığı için her ikisi de tartışılıyor. Enflasyona dayalı hesaplamaları yaparken, Bizimle birlikte TL yi kullanan tek ülke olan KKTC nin enflasyon verilerini dikkate almak ENAG ve TUİK e göre daha doğru bir değerlendirme olmaz mı? KKTC verilerini kullandıkça iktidar KKTC üzerinde de baskı uygulayabilir ama şimdilik sanki daha sağlıklı veri KKTC de gibi.

    YanıtlaSil
  41. Hocam aydınlatıcı bir yazı olmuş,emeklerinize sağlık

    YanıtlaSil
  42. Türkiye tam bir tüketim toplumu. Z kuşagı ise tam bir tüketim çılgını. Trt1'de eskiden dövmeli şarkıcı ekrana çıkmazdı şimdilerde ne dövmeler trt1'de boy gösteriyor. Trt1'de eskiden solistler şarkılarını ezberden söylerdi şimdilerde Bluetooth kulaklıktan kopya çekiyorlar. Hele teşkilat diye bir dizi var son 1 senedir herhalde bütün oyuncular rolleri gereği söylemesi gereken cümleleri Bluetooth kulaklıktan duyup söylüyor olmalılar ki dizide neredeyse herkes Bluetooth kulaklıktan takıyor. Tabi bunları gören ve kendinisini ajan zanneden z kuşağı da metroda otobüste, trende, sokakta,vapurda, meydanda heryerde Bluetooth kulaklıktan takıyor. Ortalama 15 dolar turkiyeye maliyeti bir tane Bluetooth kulaklığın Turkiye'ye. 20 milyon satılsa senede ki 1 sene sonra bozulma ihtimali kaybolma ihtimali çok tekrar satabilirler,buradan senelik 350 milyon dolarlık bir tuketim ekonomisi ortaya çıkıyor. Bu sadece kıytırık bir Bluetooth kulaklik için hesap. Bu şekilde cari açık düşmez enflasyon da.

    YanıtlaSil
  43. Hocam yazınız için teşekkür ederim. Özetlemek gerekirse cebimizde hırsız var. Bir an önce fabrika ayarlarına dönmemiz gerekiyor. Saygılarımla Fatih Demirtaş

    YanıtlaSil
  44. "Bununla birlikte altın rezervlerinin miktar artışından çok altın değerindeki yükselişten kaynaklandığı ve döviz rezervlerindeki artışın da kurun sabitleşmesiyle birlikte yüksek Türk Lirası faizlerinin çekiciliğinden kaynaklandığı gerçeğini gözden uzak tutmamak gerekir. Kurun sabitleşmesi Türk Lirası mevduattan elde edilen faiz gelirini bir anda döviz faizi haline dönüştürmektedir."
    Hocam bu kismi biraz daha anlatabilir misiniz; TL faiz geliri nasil doviz faizine donusuyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyelim bankada 10.000 dolar mevduatınız var. Faizi de sıfıra çok yakın (binde 1.) Bu tutarı 35 TL kurla Türk Lirasına dönüyorsunuz ve 350.000 liranızı bir yıl vadeli yüzde 44 (net) faizli TL mevduat hesabına yatırıyorsunuz. Yıl sonunda hesabınızdaki para faiziyle birlikte 504.000 TL oluyor. Kur değişmemişse bunu dolara çevirdiğinizde elinize 14.400 dolar geçiyor. Yani 10.000 liranıza 4.400 dolar (yani % 44) faiz almış oluyorsunuz. Böylece TL faiz dolar faizine dönüşüyor. Dünyada bu kadar yüksek bir faiz veren ülke yok.

      Sil
    2. Hocam , dünyanın hiç bir yerinde olmayan bu dolar faizini verebilmek için Türk bankaları neler yapıyor olabilir? Verdikleri Kredi faizlerinden mi karşılıyorlar yoksa geçen sene ocakta martta faize konulan paraları hemen bistdeki hisselere yatırıp hisse fiyatlarını yükseltip 1 sene boyunca küçük yatırımcılara mi satıyorlar? Sonra da açığa satışla olmayan hisseleri odün"çalıp" bu ödünç hisseleri satıp borsanın düşüşünden yine mi bankalar kazanıp, hisseleri korkup satan küçük yatırımcının elinden toplayıp bu faizi verebiliyorlar?

      Sil
    3. Onlar dolar faizi vermiyor ki. Enflasyonun altında TL faizi veriyorlar. Alanlar dolara dönünce dolar faizi kazanmış oluyor. Bankalar TL mevduata % 50 TL faizi veriyor, kredilerden de % 70 faiz aldığında kâr ediyor.

      Sil
  45. Sayin hocam,

    Fabrikator Naci beyi taniyor musunuz

    YanıtlaSil
  46. Mahfi hocam bu belediyelerin derdi ne? Neden bu kadar konsere para veriyorlar? Sadece bir belediye de 94 Milyon TL parayı 4 günlük konsere harcıyoruz. Yollar ulaşım belediyecilik hizmetleri hepsi tamamlanmış gibi dönem konsere bu kadar para harcanacak dönem mi? Maden konsere harcanacak bu kadar para var neden ulaşım zamlanıyor?

    YanıtlaSil
  47. Büyüme ve işsizlik oranı grafiğinizde ,2009 ve 2019 yıllarındaki zıtlık nasıl açıklanabilir?Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisinden birinin (hatta belki ikisinin de) yanlış ölçüldüğü şeklinde açıklanabilir.

      Sil
  48. Yorumlara özenle cevap vermenizden etkilendiğimi belirtmeliyim. Bilgilendirici yazınız için ayrıca teşekkürler.

    YanıtlaSil
  49. Bugün "Stable currency is a human right" şeklinde bir slogan gördüm. O kadar çok ihtiyacımız var ki

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!