Dünyanın Ekonomik Görünümü ve Türkiye

IMF’nin yeni yayınlanmış olan World Economic Outlook raporundaki verileri kullanarak dünyanın ekonomik görümü ve gidişini, analize Türkiye’yi de katarak değerlendirmeye çalışacağım (aksi belirtilmedikçe bu yazıda kullanılan verilerin tamamı IMF, World Economic Outlook, October 2024 Raporundan alınmıştır.)

Dünya Ekonomisinin Genel Görünümü ve Gidişi

Öncelikle dünyanın ekonomik görünümünü genel ve özet olarak birisi 1999 yılına diğeri de 2023 yılına ait iki tabloda bir tabloda gösterelim:

1999 ve 2023 yıllarının dünya ekonomik görünümünü karşılaştırdığımızda dikkat çeken konuları sıralayalım: (1) Özellikle Sovyet blokunun dağılmasıyla birlikte IMF’ye yeni üyeler girmesiyle üye sayısı 184’den 196’ya yükselmiş bulunuyor. (2) Gelişmiş ekonomi sayısı 28’den 41’e yükselmiş bulunuyor. (3) Gelişmiş ekonomilerin dünyadaki ağırlığı azalırken gelişmekte olan ekonomilerin ağırlığı artıyor. Örneğin dünya toplam GSYH’si içinde gelişmiş ekonomilerin payı 1999’da yüzde 57,4 ve toplam ihracattaki payı yüzde 63,7 iken bunlar 2023’de sırasıyla yüzde 40,7 ve yüzde 61,8’e gerilemiş bulunuyor. (4) Bugün batı dünyasının lideri konumunda bulunan ABD zemin kaybederken doğu dünyasının liderliğine oturmuş görünen Çin ciddi biçimde zemin kazanıyor. (5) Gelişmekte olan ülkeler arasında zemin kazanan bir başka ülke Hindistan. O da Çin gibi hızla dünya sahnesine ağırlığını koyuyor. Rusya ve Türkiye de onları izliyor.

Özetle söylemek gerekirse dünyada ekonomik gücün ağırlık merkezi değişiyor. Yirmi birinci yüzyılın ikinci yarısı tamamen farklı dengelere ve ekonomik ilişkilere sahne olacak gibi duruyor.

2024 ve 2025 Yılları İçin Tahminler

Aşağıdaki tabloda dünya, gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkeler ve Türkiye’ye ilişkin başlıca ekonomik göstergelerin 2023 yılı kesin sonuçları ile 2024 ve 2025 yılı tahminleri yer alıyor:


Bu tabloda üzerinde durulması gereken konulara değinelim: (1) Büyüme hız kesmiş olsa da devam ediyor. Gelişmiş ülkeler yüzde 2’nin, gelişmekte olan ülkeler yüzde 4’ün altında büyüme kalıbına yerleşmiş görünüyorlar. Türkiye’nin, uyguladığı dezenflasyon programı bu ortamda Türkiye’nin büyümesini içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler grubunun altına düşürmüş bulunuyor. Buna karşılık Türkiye’nin GSYH’si ve kişi başına geliri görünen büyümesine göre daha hızlı artıyor. Bu ilginç görünümün enflasyondan daha düşük hızla artan kurdan (bir başka ifadeyle kur baskılaması yaklaşımından) kaynaklandığına daha önceki yazılarımda birkaç kez değiniştim.[i] (2) Türkiye böylece yüksek enflasyon ve düşük kur düzeneğinden yararlanarak kişi başına gelirini hızla artırıyormuş gibi görünüyor. (3) Türkiye’nin işsizlik oranı, gelişmiş ülkeler ortalamasının iki katından fazladır ve bu iki yılda da böyle devam edeceği tahmin ediliyor (gelişmekte olan ülkeler için ortalama işsizlik oranları raporda yer vermediği için orada bir karşılaştırma yapma imkânımız yok.) (4) Gelişmiş ülkeler, enflasyon sorununu çözmüş görünüyorlar. 2025 yılında ideal oran olarak kabul edilen yüzde 2 oranına ulaşacakları tahmin ediliyor. Benzer bir gelişme gelişmekte olan ülkeler için de söz konusu. Gelişmekte olan ülkeler için ideal olarak kabul edilebilecek oranı yüzde 5 olarak düşünürsek aşağı yukarı o aşamaya ulaşacakları anlaşılıyor. Türkiye, bu alanda ideal duruma ulaşabilmekten, hatta tek haneli oranlara gelmekten çok uzak görünüyor. (5) Tablo bize dünyanın, özellikle de gelişmiş ülkelerin çok ciddi bir kamu kesimi borç stoku sorunu içinde olduğunu gösteriyor. Bu borç stoku azalma eğilimi de göstermiyor. Türkiye’nin en rahat olduğu alan bu alan olarak karşımıza çıkıyor. Buna karşılık Türkiye, içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler grubu ortalama dış borç yükünün iki katına yakın oranda dış borç yüküne sahip bulunuyor. (6) Türkiye’nin sıkıntılı olduğu bir başka konu da cari açık. Burada da Türkiye dünya ortalamalarına göre olumsuz bir görünüm sergiliyor.

Avrupalı Ticaret Ortaklarımızın Durumu

Avrupa’nın 2024 ve 2025 yılındaki büyümesinin yüzde 1,7 oranında kalacağı tahmin ediliyor. 2023’de 0,3 oranında küçülmüş olan Almanya’nın bu yıl 0 oranında kalacağı yani büyümeyeceği 2025 yılında ise yüzde 0,8 oranında büyüyeceği beklentisi söz konusu. En büyük ticaret ortaklarımızın başında gelen Almanya’nın düşük de olsa büyüyecek olması sevindirici olsa da henüz tam bir toparlanma içine girememiş olması oldukça düşündürücü bir konu. Benzer bir durum bütün Avrupa ülkeleri için geçerli bulunuyor. Avrupa için tahmin edilen 2025 yılı ortalama büyüme oranı yüzde 1,4 dolayında bulunuyor.

Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri enflasyon sorununu çözmüş görünüyorlar. Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde 2025 yılı için tahmin edilen yıllık ortalama enflasyon yüzde 2, buna karşılık Türkiye’nin de aralarında yer aldığı gelişmekte olan Avrupa ülkeleri için tahmin edilen 2025 ortalama enflasyonu yüzde 11,1 olarak çıkıyor. Bu oranı yükselten ülke yıllık ortalama yüzde 33 enflasyon oranına sahip olacağı beklenen Türkiye.

Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri işsizlik sorunu da yaşamıyor sayılabilirler. Yüzde 11’in üzerinde bir işsizlik oranı yaşayan İspanya ve yüzde 10’un üzerinde bir işsizlik oranına sahip olan Yunanistan’ı bir kenara bırakırsak işsizlik oranları yüzde 4 ile 6 arasında bir yerlerde stabilize olmuş görünüyor.

Avrupa, enflasyon ve işsizlik sorunu yaşamasa da bir türlü potansiyel büyüme oranını yakalayamıyor (Avrupa’nın potansiyel büyüme oranının yüzde 3 dolayında olması gerektiğini tahmin ediyorum.) Kurun bir süredir sabit kalmasının yarattığı ihracat sıkıntılarına ek olarak ihracatımızın ağırlıklı olarak yöneldiği Avrupa’nın büyüme sıkıntısı yaşaması da dış ticaretimiz açısından yaşadığımız sorunları ağırlaştıracak gibi görünüyor.

Riskler ve Korunma

Devam eden Rusya – Ukrayna Savaşı’nın yanı sıra Ortadoğu’da ortaya çıkan İsrail – Filistin – Lübnan Savaşı önemli bir risk oluşturmaya devam ediyor. Buna karşılık daha önce birkaç kez yazılarımda değindiğim gibi dünyanın bu tür riskleri tolere etmekte edindiği deneyimler bu olayların ilk çıktığı anda yarattığı sarsıntıların bir süre sonra yok olmasını sağlayabiliyor. Bu iki olayda da bunu yaşadık. Geçmişte olsa uzun süre sıkıntılar hatta krizler yaratabilecek olan bu tür olaylar, devam etse bile, üzerinde durulmuyor. Bu gelişme, finansal piyasalarda sarsıntılar yaşanmasını önlediği için iyi bir gelişme gibi görülse de yaşanan insanlık dramlarına aldırış edilmemesine yol açması çok ciddi bir sorun oluşturuyor.

Önümüzdeki dönemde ciddi risk unsurlarından birisi olarak Çin ekonomisi öne çıkıyor. 2000’li yıllarda hızla büyürken pandemi sonrası hız kesen Çin ekonomisi ağır bir emlak sektörü bunalımı içinde bulunuyor. İleride değerleneceği düşünülerek ve kredi kullanılarak satın alınmış bulunan çok sayıda emlak (bomboş duran ve o nedenle hayalet olarak adlandırılan kasabalar, şehirler söz konusu) ikinci elden satılamayınca banka borçları da ödenemez duruma gelmiş görünüyor.

Bütün olumsuzluklara karşılık gerek petrol fiyatlarında bir artış öngörülmemesi gerekse gıda fiyatlarında düşüş beklenmesi geleceğe bakışı biraz daha umutlu hale getiriyor.



[i] Burada olan şey şudur. GSYH cari fiyatlarla yani enflasyon arındırılmadan hesaplanır. Sonra bu şekilde hesaplanan GSYH yılın ortalama dolar kuruna bölünerek dolar cinsinden GSYH hesaplanır. Enflasyon yüksekse cari fiyatlarla hesaplanan GSYH yüksek çıkar, dolar kuru düşükse dolar cinsinden GSYH de yüksek çıkar. Oysa büyüme GSYH’nin enflasyondan arındırılmış haline göre hesaplanır. 



Yorumlar

  1. Hocam Cin için Doğu dünyası olabilirmi

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Hocam enflasyonun ilacı seçim mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonun ilacı bilime uygun davranmak. Aslında bu, sanırım her şeyin ilacı.

      Sil
  4. Yazınız için teşekkür ederim..

    YanıtlaSil
  5. Hocam bu "satın alma gücü paritesi" kavramı ve hesapları ile ilgili okuma yapabileceğimiz kaynak öneriniz nedir. Bir sepet var belli ki, fakat her ürün her ülkede aynı kalite ve içerik ile satılmıyor, bu dengelemeyi nasıl yapıyorlar. Aynı marka aynı isimle satılan üründe onlarda çilek var bizde çilek aroması, onlarda daha fazla pamuk var bizde daha fazla sentetik. Ev-kira gibi konularda da satın alma gücü paritesine avantaj oluşturacak noktayı geçtiğimizi düşünüyorum, elde var ucuz işgücü. Bu parite sizce ne derece güvenilir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar öyle fiziki bir sepetten çok sanal bir sepet ve ülkelerin deflatörlerinden hareket ederek hesaplama yapıyorlar.

      Sil
  6. Hocam emeğinize sağlık... Halkımızın ne istediğine artık karar vermesi lazım... Trenin son vagonuna binemezsek işimiz harap... Saygılarımla. Fatih. Demirtaş

    YanıtlaSil
  7. ABD işçileri çoğunlukla yaşlı ve en önemlisi, işler yeni kuşak için cazip değil. Batılı üretici saat başına bir dolar ödemek yerine, Çin ve Uzak Doğu'ya saat başına birkaç kuruş ödeyerek, daha fazla kâr elde etme açgözlülüğü içinde. ABD, Çin'e dişe dokunur tutarda Doğrudan Yabancı Yatırım yatırdı. Teknolojileri Çin’e satıldı. Şirketler, Fabrikalar ürün yelpazelerini Çin'e taşeron olarak gönderdiler. Çinliler kopyalayıp kendi marka adlarını koydular.
    Asyalılar çok daha düşük ücretlere razılar ve sayısal olarak çoklar. Bağımsız işçi sendikaları pek yok. Otoriter ülkeler. Bazı Asya ülkeleri, vergi indirimleri gibi mali teşvikler veriyor. Şirketler bu tür fırsatları değerlendirdiler. Çin’de, hükümet iş birliğiyle düşük ücretler ve 16 saatlik vardiyalar var.
    Çin yönetimi, uzun vadeli bir vizyon, tutarlılık ve bağlılık içinde çalışıyor. Limanlardan sanayi bölgelerine kadar çok güvenilir bir ulaşım ağı (trenler ve yollar) inşa etti. Hindistan ise Çin’e göre daha popüler bir siyaset güdüyor. Yine de ekonomisi epey yıldır ortalama %7 oranında büyümekte ve yeni sanayileşen ülke olarak sınıflandırılmakta.

    YanıtlaSil
  8. Almanya'nın düşük büyüyecek olması neden sevindirici anlayamadım. Cevap için şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Orada iki kelime düşmüş : ... düşük de olsa büyüyecek olması... şeklinde olacaktı. Düzelttim. Teşekkürler.

      Sil
  9. Kaleminize, emeğinize sağlık Hocam. Türkiye milli geliri hesaplanırken sığınmacıların katkısı dahil ediliyor ancak kişi başı milli gelir hesaplamasında sığınmacılar dikkate alınmıyor, değil mi?

    YanıtlaSil
  10. Hukuk olmadıkça hiçbir ekonomik program veya finansal ensturman işlemez, ve eğitim olmadıkça medya eliyle halk hep yanlış hedefe yönlenerek gerçekte düzelmesi gerekene veya gerçek suçluya ulaşamaz o Sebeple umarım eğitim ve adalet üzerine çalışırlar bunlar gelişirse ekonomi zaten iyi olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllardır bu tezi anlatıyorum. Önce hukuk.

      Sil
  11. Mahfi Hoca;
    Uzaktan Eğitim (İktisat Bölümü)’ın ders kitaplarını incelediniz mi, kalite olarak nasıl görürsünüz?

    YanıtlaSil
  12. Enflasyon rakamlarımız maalesef sürdürülebilir değil

    YanıtlaSil
  13. Avrupa'nın içinde bulundugu bu ekonomik daralmayı çözebileceğine dair umut var mı yoksa tamamen Çin ve Amerika'nın gerisinde kalmaya mahkum gibi mi gözüküyor?

    (Yazılarınızı keyifle takip ediyoruz, emeklerinize teşekkürler)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Avrupa için yeni Japonya olması korkusu mevcut.

      Sil
  14. Teşekkürler Hocam. Emeğinize zamanınıza sağlık.

    YanıtlaSil
  15. Mahfi hocamızın mükemmel tespiti,kapitalizm bitti derken çıkacak bir yol bulur.Hâli hazırda ortada iki büyük savaş varken, 2024 ve 2025 büyüme rakamlarında hangi ülkeleri öne çıkaracağını ,silah ticareti ,savunma sanayi, belirleyecek.

    YanıtlaSil
  16. Hocam faiz yüzde 50, döviz stabil olduğu halde, neden tüketim hala düşürülemiyor.Bir tehlike varda biz mi göremiyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tuketim düştü cari acik düşüşü bundan. Üstelik kurlar bu kadar baskilandigi halde cari işlemler acigi düştü. Bu da ekonomide talepte düşüş olduğunu gösterir. Ayrica tüketimde büyük düşüş de beklenmemeli. Çünkü ülkede inanilmaz derecede kirli para stoku var. İllegal para toplam tüketim de istenilen boyutta düşüşü engelliyor.

      Sil
    2. Hocam petrol fiyatlari israil iranin petrol hatlarini vurursa ve iran da hurmuz boğazını kapatirsa misilleme olarak bugun 75 dolar civarlarinda dolanan petrol fiyati hizla 100 dolar i da aşıp 130 140 dolar bandina çıkabilir. O zaman dunya ekonomisi global düzeyde stagflasyona girebilir. Bu olasılık da az değildir bence hocam . Saygilar.

      Sil
    3. Talepte az da olsa gevşeme var. Buna karşılık hizmet talebi (oteller, lokantalar, kafeler vb) düşmüyor.

      Sil
  17. SAYIN HOCAM IMF BAŞKANININ, TCMB' NIN FAİZ ARTIRMASI GEREKİYOR, DEMECİNİ NASIL YORUMLARSINIZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Georgieva'nın Türkiye için spesifik olarak böyle bir şey dediğini duymadım.

      Sil
  18. Türkiye'ye dair analizinize katılıyorum. Gelişmiş ülkelerde düşük büyüme ve enflasyon kontrolü sorunları sürerken, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de dış borç ve enflasyon gibi ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya. Özellikle Türkiye'nin ekonomisinde sürdürülebilir reformlara ve makroekonomik istikrarın sağlanmasına yönelik adımlar atılması gerekiyor. Jeopolitik riskler de göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye'nin ekonomik kırılganlıklarını azaltması büyük önem taşıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi Türkiye'nin en hafif sorunu. Hukuk, eğitim, sosyal sorunlar çok daha ağır ve ekonomik sorunların da temelini oluşturuyor.

      Sil
  19. BREXİT, BRİCS, AVRUPA BİRLİĞİ, VE AMERIKA.EKONOMİ OLARAK HANGİSİNE DAHA YAKINIZ HOCAM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbirine biz giderek ortadoğuya yakınlaşıyoruz.

      Sil
    2. Mahfi Hocam yazılarınız için bin kere daha teşekkürler. Brexit bizi ilgilendirmez, BRICS ve Avrupa Birliği bizi istemiyor (bunu da yabancı basından öğreniyoruz) geriye sadece Amerikan ekonomisi kalıyor onun da önemli bizi yönettikleri için :-)

      Sil
  20. "Gelişmiş ülkeler yüzde 2’nin, gelişmiş ülkeler yüzde 4’ün altında büyüme kalıbına yerleşmiş görünüyorlar." ikincisi gelişmekte olan ülkeler olacaktı hocam herhalde.

    YanıtlaSil
  21. Bugünlerde gelecek için hala umut olduğunu, Türk'ün çok çalışması gerektiğini hatırlatan şeyler okumak beni çok motive etti. Öğrencilik hayatımdan beri sizi takdir ile takip ediyorum. Teşekkür eder, erkenden Cumhuriyet Bayramı'nızı kutlarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun. Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun.

      Sil
  22. Hocam ellerinize sağlık çok teşekkürler bizlere sağlamış olduğunuz bilgiler için benim bir sorum olucak ama konuyla bağımsız Döviz kurlarındaki artış ve enflasyon arasındaki artışta fark var enflasyon oranı dövizdeki artışın daha üstünde. Aynı oranda artacağını düşünmek yanlıs bir düşünce mi eğer aynı oranda artması gerekiyorsa neden enflasyondaki artış daha fazla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Aynı9 oranda olması diye bir şart yok. Ama piyasa dengelerine müdahale edilmezse önünde sonunda birbirine yaklaşırlar.

      Sil
  23. Türkiye özellikle son 15 yildir cidfi şekilde makro iktisadi eri setleriyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynadigi için ve buna devam ettiği için türkiye iktisadi üzerine kafa yormak analiz yapmak kanaatimce havanda su dovmektir. Bunun dışında iktisadi hele ki küresel iktisadi küresel planlardan ayri düşünemeyiz. Abd çini cevrelemek ve iktisadi gücünü zayıflatmak icin hindistana büyük yatırımlar yapacak. Imei projesiyle hindistan dan almanya berlin e uzanacak büyük bir ticaret ve lojistik guzergahi kurmak niyetinde. Zaten abd nin israil üzerinden hamas hizbullah gibi taşeron yapilari bitirme operasyonlari da bu büyük projenin güvenliği ve uygulanabilir olmasi içindir. Böylece abd çin in yeni ipek yolu projesine buyuk rakip çıkarmış olacak. Sermayenin özellikle 90nli yıllardan itibaren asya odakli alışkanlığı artışları son iktisadi görünümü doğurdu. Fakat orta doğu ve ön asya merkezli yasanan ve yaşanacak siyasi askeri istihbari teknolojik tum gelişmeler önümüzdeki 100 yili ciddi olarak ekonomik olarak da şekillendirecek. Imf dunya bankası gibi iktisadi büyük kurumlar doğal olarak daha cok iktisadi bazda degerlendirme ve projeksiyon içerisinde. Bunu biraz yanlış buluyorum naçizane. Muhtemeldir ki bu öngörüler ciddi sapmalara uğrayacaktır.

    YanıtlaSil
  24. Hocam IMF raporlarında köprü geçiş garantilerini kaldırın şeklinde bir yorum yapmıyor yada bu gibi kanayan yaraları kapatın demiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhtemelen dese tam tersini söyler, kamu geliri artsın diye.

      Sil
  25. __________ İktisat bir din mi ki ortodoksu olsun? __________

    Tekrar merhaba Mahfi bey,

    Bu konu, sizin uzmanlığınız dahilinde olduğu için hatırlatıyorum.

    Emrah Sefa Gürkan, artan şiddet olaylarını incelediği yeni bir video yayınladı:

    ● Bilimde "ortodoksluk & heterodoksluk" gibi kategorilerin olmasının; tasnif kolaylığı sağladığı için başta kulağa hoş gelse de, bilimdeki objektifliği sakatlamaya müsait bir yaklaşım olduğunu, bu sebeple bu tür kategorilendirmelerde dikkatli olunması gerektiği uyarısını sık sık yaptı.

    ● "Tarih" biliminde de çeşitli dalların olduğunu; fakat "ortodoksluk" gibi "Tanrı-vari, kesin hüküm verici" yaklaşımların titizlikle tespit edilip ayıklanması ile, tarih bilimindeki araştırma ve yayın yapma yöntemlerinin mümkün olduğunca objektif tutulmaya çalışıldığını, kendisinin de bu amaçla çalıştığını dile getirdi.

    ● "Tıp ve ecza" bilimlerindeki "alternatif tıp" kategorisi altında oluşan devasa endüstrinin yarattığı "pseudo-science" tehlikeyi de örnek olarak verip, sosyal bilimlere geçti.

    ● "İktisat" biliminde; "ortodoksluk & heterodoksluk" gibi bir ayrımın olmasını, bizzat "iktisat" biliminin kendisi için tehlikeli olabileceğinden bahsetti. Neo-liberal politikaların, ortodoksluğu yegâne gösterip, heterodoksluğu aforoz ettiğini; bu kategorilendirme zihniyetinin yanlış sonuçlara yol alabileceğine işaret etti.

    Videonun "06:49 ile 10:44" arasındaki açıklamalarını öneriyorum Mahfi bey:

    "İktisat bir din mi ki ortodoksu olsun?"

    "Özelleştirme ve neoliberal ruhban sınıfı"

    https://www.youtube.com/watch?v=XwJdhb7hoes

    Not: Kendisi "iktisatçı" olmadığı için; bu ayrım hakkında daha donanımlı, daha net konuşamadığını da hatırlattı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ortodoksluk ve heterodoksluk düşünce yapısını açıklamakta kullanılan yaklaşımların adıdır. Bunların en çok dinlerde kullanılıyor olması sadece dinde kullanılacakları anlamına gelmez.

      Sil
    2. Mahfi hocamızın Ercan Kumcu ile ortak yazdıkları 'Ekonomi Politikası' kitabını hâlâ okurum, referans kitap çünkü.

      Keşke imkân olsa; Mahfi hoca bu kez Emrah Sefa Gürkan hoca ile bir araya gelebilse ve genel olarak bilim, özel olarak "iktisat" biliminin sosyal boyutunu etraflıca konuştukları bir YouTube serisi hazırlasalar.

      Hiç olmazsa; ortak bir kitap yazma projesine girişseler, ne güzel olur. Yine harika bir referans kitap doğar.

      Mahfi hoca 74 yaşında... Vakti azalıyor...

      Sil
    3. 2011 yılından beri bu blog'da yorumlara cevap yazan Mahfi hocanın yazdıklarından bir "A.I. robotu & application" üretsek, acaba gelecekte yaşanacak ekonomi olaylarına Mahfi hoca gibi cevaplar verebilir mi?

      Sil
  26. Mahfi Hocam, sizin analiz ve nesnel yorumlarınız olmasa, nasıl 'doğru bilgilenirdik' düşünemiyorum. Meslekten olmayan benim gibi vatandaşları dahi fikir yürütmeye teşvik ediyorsunuz. Sağ olun, ver olun.
    Bülent Tuncer

    YanıtlaSil
  27. Tabloda iki farklı noktada "Türkiye / Dünya %" satırları iki kere yer almış , rakamları da farklı ama açıklaması aynı , farkları nedir ?

    YanıtlaSil
  28. Enflasyonun yüksek seyretmesi, toplumda illegaliteyi pekiştirir mi? Bu korelasyonu kurabilir miyiz Mahfi bey?

    YanıtlaSil
  29. Yazılarınız olduğu kadar yorumda bulunanları da okuyorum elden geldiğince , son yapılan yorumu üste taşıma , yenileri takip etmek adına daha dolay olabilir , şimdi sayfa dibine kadar ilerlemek gerekiyor . Ya da yorumları görüntülenme sıralamasını değiştimek için bir düzenleme yaptırabilirseniz de hoş olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence yapmayın hocam, herkesin kafası karışacak ayrıca malum kural "BOZUK DEĞİLSE TAMİR ETME" :-)

      Sil
    2. blogger da hazırda böyle bir ayar yokmuş. css de düzenleme yapmak gerekiyormuş.
      Belki başka bir tema da kod bu şekilde yazılmış olabilir diye bu siteye uygun birkaç tema önizlemesine baktım onlarda da en eski yorum en üstte olacak şekildeydi.

      Sil
  30. Hocam, güzel çalışmanız için teşekkürler. Acaba 2. tablodaki kişi başı gelirde Türkiye/GOÜ oranlarında bir yanlışlık olmasın? Normalde Türkiye'ninki gelişmekte olan ülkeler ortalamasının üstünde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım siz satınalma gücü paritesiyle kişi başına gelire bakıyorsunuz. Buradaki cari fiyatlarla.

      Sil
    2. Tekrar kontrol ettiğimde Gelişmekte olan ülkeler için cari fiyatlarla kişi başına gelir hesabının IMF setinde olmadığını sadece SGP ile hesabın olduğunu tespit ettim. Bu durumda elmayla armudu kıyaslamamak için gelişmekte olan ülkelerde kişi başına gelir verisini tablodan çıkardı ve Türkiye'yi dünya ortalamasıyla kıyaslamakla yetinmeye karar verdim. Uyarı için teşekkürler.

      Sil
  31. Meslektaşınız "Yalçın Küçük"ün, yaşanan son olaylarla ilgili neler diyeceğini öğrenmeyi çok isterdim.

    Ne hazindir ki, 3-4 senedir 'alzheimer' hastalığına yakalandığı; hiçbir TV programını, röportaj talebini, hiçbir toplantı, konferans ve benzeri davetleri kabul etmediği söyleniyor. Bu söylentiler doğru mu yanlış mı bilmiyorum. (Kendisi 1938 doğumlu.)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Galiba Mahfi bey "Gazi Üniversitesi"nde bir süre Yalçın Küçük'le beraber çalışmıştı, emin değilim.

      Sil
    2. Yalçın Küçük doktora programında hocam olmuştu.

      Sil
  32. Şu an yazdığınız bir kitap varsa, konusu hakkında ipucu verir misiniz sakıncası yoksa?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blog dan X'den gelen yorumlardan derlenecek, Sorularla Ekonomi.

      Sil
    2. Şu an hazırlık aşamasındayım.

      Sil
  33. Cari açık nasıl kapanabilir ki?
    Sürekli sebze-meyve ilaç kalıntısından sınırdan geri dönüyor.
    Yabancı yatırımcı tekstilde fabrikayı Mısır a kaydırdı.
    Otomotiv üretiminde de kapasite artışı için Türkiye artık yeterince cazip gelmiyor.
    gemi ve yat ihracatı, savunma ve havacılık sanayii gelişme gösterse de yeterli gelmiyor.

    Peki biz cari açığı çözmekte ithalat kısıtlaması için vergi (ötv) ile mi aşacağız, zaten ithalatta vergininde vergisini ödüyoruz? Teknoloji açığımız çok fazla mecbur ithal ürün alıyoruz.

    Cari açığı nasıl çözeceğiz hocam? Rakamların düzelmesinde çözüm Dolar kurunun 40TL üzerine çıkması mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyüme düşecek o düşünce ithalat azalacak o azalınca cari açık düşecek

      Sil
  34. Türkiye'nin dünyaya kattığı ne var ki dünyada üretilen ürünler Türkiye'de ucuz olsun? bildiğim tek bir şey var o da turizm ama onu da çok iyi becerdiğimiz söylenemez, yerli turist bile burada durmuyor, dolar bazında 2 kat yapmış fiyatlar, yunan adalarında güzel manzarada yenilen et yemeğine gidip 30 dolar vermek varken burada bir lahmacuna 15 dolar isteniyor, Türkiye elindeki en kıymetli ihracat kalemi olan turizm de sınıfta kalmış durumda. elde edilen gelirler Türkiye gibi bir ülke için çok ama çok yetersiz, en az 3 katı gelir elde etme potansiyeli var.

    YanıtlaSil
  35. bir söz vardır sayın hocam, tüm stadyum ayağa kalktığında senin ayağa kalkman bir şey ifade etmez, Türkiye'de büyüme rakamları artmış gözüküyor normal olan da bu ama diğer rakip ülkelere kıyasla çok çook ama çoook geride, onlar 3 giderken biz 1 gidiyoruz. Türkiye gibi genç nüfusa ve dünya da olmayacak kadar iyi turizm sahalarına sahip bir ülke için bu durum büyüme değil benim görüşüm 20 yıldır yerimizde bile saymadık geriye gittik.

    YanıtlaSil
  36. Teşekkürler Mahfi Hocam, bir kaç sorum olacak: Dünya ekonomisindeki bu büyümeye en büyük katkıyı kimler veriyor? Gelişmiş ülkelerin ileri hukuk, demokrasi ve teknolojileri mi? Ekonomik büyüme ile nüfus büyümesi arasındaki ilişki nasıl, yani artan üretim artan nüfusun ihtiyacına yetiyor mu? İşsizlik rakamlarını verdiğiniz yerde gelişmiş ülkeler ve Türkiye verileri var, fakat GOÜ verile yok. O veriler olmadığı için mi, güvenilmediği için mi ya da karşılaştırılamaz olduğu için mi? Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşsizlik konusunda GOÜ'lerin bazıları veri paylaşamadığı için bu grubun toplam işsizlik verisi elde edilemiyor. Buna karşılık dünya ekonomisinin büyümesine en büyük katkıyı gelişmekte olan ülkeler veriyor.

      Sil
  37. Murat Bozdoğan25 Ekim 2024 11:44

    Gelişmiş ülkelerin GSYH payının %57'den %40'a gerilemesine rağmen ihracatlarının sadece %63'ten %61'e gerilemesi eksenin kaymadığını gelişmekte olan ülkelerin nüfus artış hızlarının yüksek olması nedeniyle iç taleple büyüdüklerini gösterir. Halihazırda doğudan batıya olan göç ne zaman tersine dönerse o zaman anlayın ki dünyanın güç merkezi değişiyordur. Böyle derin analizlere gerek yok.

    YanıtlaSil
  38. Türkiye yüksek enflasyona ve gelir adaletsizliğine rağmen 1.3 trilyon USD GSYH'yi aştı. 15.600 USD ile üst gelir grubuna geçerek orta gelir tuzağından kurtuldu. Kur baskılanması diyorsunuz ama kur zaten olmaması gerektiği şekilde aşırı arttı son 3 yılda. Bu dengelenme normal. Türkiye'ye hala hak ettiği ölçüde sıcak para ve kalıcı yatırım gelmiyor siyasi sebeplerle. Buna rağmen kur bu seviyelerde. Türkiye pahalı ülke oldu deniyor ama Türkiye zaten geçmişte olmaması gerektiği kadar ucuzdu.
    Enflasyon kontrol altına alındığı ve gelir dağılımında adaleti sağlamaya yönelik politikalara ağırlık verildiği takdirde Türkiye'nin önü açık. 30 yıl önce Türkiye ekonomisi Japonya'nın 30'da 1'i idi , şimdi 3'te 1'i büyüklüğünde. Gelişme muazzam. Her şeye olumsuz açıdan bakmayalım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 15.600 dolar kişi başına gelir ile orta gelir tuzağından çıkılmaz. onun limiti 20 bin dolar. Ayrıca bizde enflasyon yüksek olduğu ve kur baskılandığı (bir se sığınmacılar nüfustan sayılmadığı) için kişi başına gelir illüzyonla olduğundan yüksek görünüyor. Bunları dikkate almak lazım.
      Japonya 30 yılda inanılmayacak kadar geriye gitti, büyüyemedi derin ve uzun bir stagflasyon, resesyon süreci yaşadığı için ivme kaybetti. Onun için Türkiye'yi Japonya ile karşılaştırmak yanlış olur. İsterseniz Güney Kore ile karşılaştırın bakın ne olmuş?

      Sil
    2. -2024'te high income economy sayılabilmek için sınır 13.900 USD.
      -30 yıl önce Güney Kore ekonomisi Türkiye'nin neredeyse 3 katı, şimdi ise 1.5 katından az.
      Hocam neresinden bakarsak bakalım Türkiye hızla gelişiyor ve makası kapatıyor. Ama potansiyelini gerçekleştirebiliyor mu, daha iyi olabilir mi, gelecekte ne gibi sorunlarla karşılabilir , bunlar konuşulsun, sizler gibi değerli uzmanlar yol göstersin.
      Ama ortadaki somut gerçekleri ve gelişmeleri de yok saymayalım.Sayg.

      Sil
  39. Mahfi bey,

    Enflasyonun düşürülmesi için, asgari ücret; ya az miktarda yükseltilmeli, ya da hiç yükseltilmemeli.

    Eğer ülkece enflasyonu daha fazla körüklemek istemiyorsak, asgari ücret hiç yükseltilmemeli.

    Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asgari ücret 2024 başında bütün yıl uygulanmak üzere 17.002 TL (net) olarak belirlendi. 2024 yılı ortalama enflasyonu % 50'den aşağı gerçekleşmeyeceğine göre yılbaşında 17.002 TL olan asgari ücretin satın alma gücü 2024 sonunda 8.501 TL'ye gerilemiş olacak. Asgari ücrete yüzde 25 zam yapıldığında asgari ücret 21.252 TL'ye yükselmiş görünse de gerçekte satın alma gücü 10.626 TL'ye gerileyecek. Bu durumda yüzde 25 zamla birlikte asgari ücretin satın alma gücü 2024 başındaki satın alma gücünün 6.375 TL altında kalacak. Enflasyonla mücadeleyi ücretliler üzerinden yürütmek zaten güç durumda olan emekçileri felakete sürüklemek demektir.

      Sil
    2. Asgari ücreti yükseltsek bir dert, yükseltmesek başka bir dert.

      Eğer asgari ücret yükseltilirse, işsizlik artar. Çünkü patronlar artan maliyeti taşıyamaz, ve işçi çıkartır.

      Karar vermemiz gerekiyor:

      • Asgari ücretle geçinen insanlar enflasyon altında daha fazla ezilmesin diye, asgari ücreti daha da yükseltecek miyiz?

      • Asgari ücret yükseltildiğinde patronların maliyeti daha da artacağı için, işçi çıkarmaya başlayacaklar. Böylece yüksek işsizliğe razı mı olacağız?

      Hangisini tercih etmemiz gerekiyor?

      Sil
    3. Asgari ücreti yükseltsek bir dert, yükseltmesek başka bir dert.

      Eğer asgari ücret yükseltilirse, işsizlik artar. Çünkü patronlar artan maliyeti taşıyamaz, ve işçi çıkartır.

      Karar vermemiz gerekiyor:

      • Asgari ücretle geçinen insanlar enflasyon altında daha fazla ezilmesin diye, asgari ücreti daha da yükseltecek miyiz?

      • Asgari ücret yükseltildiğinde patronların maliyeti daha da artacağı için, işçi çıkarmaya başlayacaklar. Böylece yüksek işsizliğe razı mı olacağız?

      Hangisini tercih etmemiz gerekiyor?

      Sil
    4. Belki soruyu şöyle sorarsak,önümüze farklı seçenekler veya yol haritaları gelebilir:

      • Geçmişte dünyada uygulanan başarılı enflasyonla mücadele programlarında,ücretli veya dar gelirli kesimi korumak adına alınmış,pozitif ayrımcılık için tedbirler var mıdır?Varsa Türkiye şartlarında nasıl uygulanabilir üzerinden konuşulup tartışılabilir.

      • Son dönemde uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan kaynaklar(yeşil enerjiye geçiş vs.), acaba küçük nüans değişiklikleriyle bir şekilde dar gelirli kesime yönlendirilebilir mi?

      Zorlama ve hayalci fikirler olduğu düşünülebilir,sadece beyin jimnastiği yapıyorum Hocam.

      Saygılarımla

      Sil
    5. Asgari ücret kaldırılmalı yerine saat başına ücretlendirme yürürlüğe konulmalıdır.

      Sil
  40. Hocam benim için ekonomide en önemli olan şey halkın durumu ve halkın satın alma gücüdür. Mesela maaşlara hiç zam yapılmasa fakat mevcut ürünler yarı yarıya düşse, halkın satın alma gücü de 2 kat artmış olacaktır. Türkiye'de ise özellikle son üç yılda halkın satın alma gücü gittikçe azalmış durumda. Çünkü TÜİK, gerçek enflasyon verilerini yansıtmadığı için maaşlara gerçek enflasyonun altında zam yapılıyor ve böylece halkın satın alma gücü de her yıl daha fazla düşmüş oluyor.

    Eurostat, Türkiye’deki kur artışının alım gücünü hızla değiştirmesinden dolayı satın alma gücü grafiklerinden Türkiye’yi çıkarmıştı. En son Temmuz 2022 yılında açıklanan grafiğe göre Türkiyenin satın alma gücü paritesi (Brüt asgari ücrete göre) 893 PPS idi ve Avrupa Birliği ülkelerinden sadece Bulgaristan'ı geçmişti. Fakat o zaman euro 17.5 liraydı. Şimdi ise neredeyse 20 lira daha fazla artmış vaziyette. Benim merak ettiğim grafik ise aslında şu: Bir Türk vatandaşının ortalama satın alma gücünün diğer dünya ülkelerinde yaşayan insanların ortalama satın alma gücüne göre kıyas durumu. Türk halkı (en güncel verilere göre) satın alma gücü açısından diğer dünya ve Avrupa halklarına göre ne durumda? İşte en çok bunu merak ediyorum. Eğer böylesi bir grafiğe ulaşabilirseniz bir sonraki yazınızda analizlerle birlikte bu konuya da değinmenizi çok isterim. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef satın alma gücü paritesine göre yapılan hesaplar son derecede yanlış yerlere götürüyor. Bu konuyu daha önce birkaç kez yazdım:
      https://www.mahfiegilmez.com/2024/09/kisi-basna-gelirimiz-20-bin-dolar.html

      Sil
    2. Hocam ben bugün markete gittim salata (hıyar) 5 gün önce 50 liraydı. Aynı salata şimdi 90 lira olmuş. Ülke bitmiş. 5 gün içerisinde nasıl bu kadar fark olabiliyor? Balık mı bu? Kahvaltıda ve akşam yemeğinden önce en çok salatayı seviyordum artık bundan da mahrum kalmak durumunda kalacağım. 365 günde bir kere zam alıyorum. Sadece 5 gün içerisinde satın alma gücüm %80 azalmış oldu. Yazıktır. Ülkede ekecek toprak mı kalmadı? Devlet neden çiftçiye gereken teşviği vermiyor bunu bir türlü anlayamıyorum. Hadi yetişkinleri geçtim, salata sadece bir örnekti, asıl çocuklar en temel ihtiyaçlardan mahrum kalıyorlar. Bugün bir çocuktan kan alınsa kimbilir kanında hangi vitaminler, proteinler eksik çıkacak? TÜİK bu değerleri de açıklasın lütfen. Asıl soru şu: Halkın satın alma gücü az olunca ve yoksulluk sınırının da 65 bin lira olduğu bir ülkede çocuklar nasıl sağlıklı yetişebilecek? Ki bu çocuklar ülkenin geleceği. Bir ülkede çocuklar sağlıklı yetişemiyorsa, o ülke bitmiş demektir. Devletin bütün politikalarını bu düşünceye göre yapması gerekirken, devlet, enflasyon oyunu yaparak halkın satın alma gücünü daha da aşağı çekmeyi amaçlıyor. Bu resmen halka ve ülkenin geleceği olan çocuklara yapılan bir kötülüktür. Benim için de hiç bir ekonomik gösterge önemli değil. Sadece halkın satın alma gücü önemlidir. Bugün markete gittiğimde resmen şok oldum. İlk defa yüksek fiyattan dolayı salata alamadım. Devlete inancım zaten yoktu artık tamamen bitti.

      Sil
    3. Bence bir karşılaştırma yapabilmek için satın alma gücü, ürün bazlı değerlendirilmeli. Mesela Almanya'da asgari ücret kaç dolar, Türkiye'de kaç dolar? Almanya da etin kg fiyatı kaç dolar Türkiye'de kaç dolar? Buna göre bir Türk'ün ayda kaç kg et alma gücü var, bir Alman'ın ayda kaç kg et alma gücü var karşılaştırılabilir. Aynı şekilde mesela Türkiye'nin bütün şehirleri baz alınarak ortalama kira kaç dolar, diğer ülkelerde kaç dolar? Bunlar da maaşlara bölünerek, maaşların kaçta kaçı kiraya gitmiş karşılaştırılabilir. TÜİK'in enflasyon sepetinde bildiğim kadarıyla 406 madde vardı. Bu 406 madde diğer ülkelerle dolar bazında tek tek karşılaştırılır, bunların ortalaması alınır ve yine dolar bazlı maaşlara bölünürse işte o zaman gerçek satın alma gücü ortaya çıkar diye düşünüyorum.

      Sil
    4. Sayın Adsız25 Ekim 2024 20:49 Türkiye nüfusunun %98'i yoksulluk sınırının altında yaşarken, Almanya nüfusunun ise %21'i yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Sadece bu veriye bakarak bile bir Alman'ın kendi ülkesindeki satın alma gücünün, bir Türk'ün kendi ülkesindeki satın alma gücünden 4.66 kat daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Yurt dışına çıktıklarında ise mesela bir Alman ile bir Türk Amerika'ya gitse o zaman bu fark kat be kat daha fazla artmış olacaktır.

      Sil
  41. Süleyman Güner25 Ekim 2024 20:15

    Hocam, ABD zemin kaybederken doğru dünyasının demişsiniz, Doğu dünyasının olması gerekiyor sanırım. 2024 ve 2025 Yılları İçin Tahminler başlığı altındaki maddelerin sıralamasında da mükerrerlik görünüyor. Okuma yaparken dikkatimi çekti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bazen böyle hızlı yazınca gözden kaçıyor. İkisini de düzelttim, teşekkür ederim. Sevgiler

      Sil
  42. Asgari ucretle calisiyorum ancak asgari ucrete zam gelmesini istemiyorum. Cunku asgari ucrete zam gelirse issiz kalirim benim gibi calisanlar issiz kalir issizlik yukselir diye korkuyorum. Bence asgari ucrete zam yapilmamali.Hatta issizlik %6ya inene kadar hic bir zam yapilmamali zam en yakin 2026da 20bin liraya getirilecek olcude olmalidir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir insanın kendisine zam yapılmasından korktuğu bir ortam ne kadar ürkütücü değil mi? Maalesef geldiğimiz nokta bu.

      Sil
  43. Hocam selamlar
    Düşük enflasyonla uzun vadede sürdürelebilir büyüme mümkün müdür?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünyada pek çok örneği var. Bizde de 2001 krizi sonrası mümkün olmuştu.

      Sil
    2. enflasyonla büyümek demek ilkellik belirli ürünlerin ticaretini yapmak devamlı bu ürünlere rant uygulayıp bu ürünlerden gelen gelirle belirli toplumun parasal hacmini arttırıp gelir dağılımını sürekli bozmak yoksulluğu derinleştirmek ve buna büyüme demek bence ilkellik dir bu büyüme metodunu alkışlayanların içinde ekonomistlerin olması çok garip inanılır gibi değil şaşkınlıkla ekonomistlerin yazdıklarını okuyorum.
      Halbuki rantsız enflasyonsuz bilimsel olarak ürün çeşitliliği yaratmak için arge ve patent desteğini vatanseverce demokratik olarak hukuk kuralları ile geliştirilip bütün toplumu kucaklayarak sürekli piyasanın büyüme trendine girilebilir gelir dağılımı adaleti sağlanır yoksulluk önlenir ekonomistlerin bu metodu sürekli önermeleri gerekdiğini düşünüyorum.

      Sil
    3. Dusuk enflasyonla buyumek bir anlamda reel gercek buyumedir. Ulke kaynaklarinin verimli bir sekilde buyumeye katki saglamasini saglar. Dusuk enflasyon kosullarinda insanlarin refahi reel olarak buyur. Cunku calisanlarin maasi dusuk enflasyon bazinda arttigi gibi refah payi eklenerek enflasyonun uzerinde buyumeden de pay almasi saglanir.

      Sil
  44. Hocam tcmb rezervleri sürekli artıyor. Diğer yandan yerlilerin döviz mevduatları da artıyor. İçerde döviz anlamında bir çözülme yok anladığım kadarıyla. Yerliler ucuz diye döviz topluyor. Mevduatlar da rezervlere yansıyor. Giriş yapan carry trade dövizini de harcadığımızı düşünüyorum. Yabancılarda iyimserlik var. Bence risk giderek büyüyor.


    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  45. Merhaba hocam. Dünden beri, mesleği ekonomiyle doğrudan ilişkisiz biri olarak, aklıma gelen bazı temel ama kritik ekonomi sorunları için internette arama yaptığımda, en doyurucu yazıları sizin yazdığınızı gördüm. Lütfen, popüler bilim literatürü bakımından ne kadar değerli bir şey yaptığınızı en karamsar anlarınızda hatırlayın. Sevdiklerinizle birlikte sağlıklı ve uzun bir ömür dilerim.

    YanıtlaSil
  46. GELİŞMİŞ EKONOMİLER KADAR NEDEN ZENGİN DEĞİLİZ?
    1-bir ürün üretip dışarı satarsan gelen para ile ürün çeşidini arttırıp yine dışarı satarsan ve bunu sürekli hep dışarı satış şeklinde yaparsan gelen parayı daha fazla ve kaliteli üretim ve dışarı satış için arge patent çalışmalarına yatırırsan patentlerin arttıkça zengin olursun örnekler:dış ticaret fazlasını üretimle veren ülkeler-almanya-japonya-güney kore-taiwan-vd.
    2-Türkiye ne yapıyor
    Türkiye emlak rantı ile bütün rantçılık işlerini iktidar övünerek yapıyor pahalı konut vd.pahalı herşeyi iç piyasa için yapıp iç piyasa hacmini enflasyon ve pahalılık ile şişirip GYSH yi arttırıyor bütün iç piyasa sektörleri her işden çok yüksek kazançlar elde ediyor enflason la GYSH artıyor iktidar GYSH ile övünüyor 10 TL ye mal edilen mamül 100 TL ye satılıyor müteahhid 100% kazansa bile en az yüzde kazanan oluyor bu fahiş fiyatla dönen inşaat sektörü GYSH yi yükseltiyor inşaat sektörünün içindeki her aktör çok iyi para kazanıyor fakat dönen para hacmi arttıkça dış ticaret açığı yaratıyor çünkü devamlı teknolojik
    ürün ihtiyacı çıkıyor bu sebeple yurt dışına devamlı daha çok para gidip ulusal paranın değeri düşüyor sektör karlarının yatırıldığı adres ise devamlı arsa rantına gidip sürekli arsa alınıp arsa fiyatları şişirilip sektörün parasal hacmi artıyor ve GYSH enflasyon hep birlikde artıyor bu döngü sonucunda enflasyonun düşmesi imkansız çünkü sistem pahalılaşma amacıya kurulmuş sadece pahalılaşırsa sistem çalışır ucuzlarsa sistem durur terk edilir.
    örneğin- müteahhitler yüksek fiyatlara konutları satamayınca fiyatları düşürmemek sistemi devam etdirmek için bilim dışına çıkılıp nas ilan edilip fakir halk mahvediliyor.
    GELİŞMİŞ EKONOMİLER KADAR ZENGİN OLMAMIZ İSTENİYORSA
    RANT ÇILIK ile emlak-inşaat-vd.rant işleriyle büyüme saçmalığını terk edip GYSH artışı-enflasyon artışı -dış ticaret açığı artışı-fakirlik artışı -halkın ezilmesi -bilim-hukuk-demokrasi den uzaklaşma saçmalığını bırakıp
    Bilim-hukuk-demokrasiyi iyi uygulayıp ayni 1 numaradaki açıklamalardaki ülkelerin yapdıklarını yaparsak gelişmiş ekonomi oluruz sonrada halkın içinden ahpab çavuş sisteminin dışından kimselerin çalışması ile gelen patentler arttıkça gelişmiş ekonomiler gibi zengin oluruz.
    örnek-
    neden Türk bilim insanları yurtdışında başarılı olup ödül alıyorlar??????????????????????
    ayni kişiler şu andaki Türkiyede ayni başarıyı gösterebilirlermi???????????????????????

    YanıtlaSil
  47. Hocam asgari ucrete verilecek dusuk zam(asgari ucretin 20bin lira olmasi gibi) sizce ileri donemlerde issizligi azaltir mi?

    YanıtlaSil
  48. Hocam,2003 yılında amerikan M2 para arzı 3 trilyon dolar civarındayken şu anda 30 trilyon civarına geldi.ne amerikan ekonomisi 10 kat büyüdü ne de gerçekleşen enflasyon bu kadar oldu.şu an emtialar ve diğer ülke para birimleri üzerinde birikmiş bir usdnin değer kaybetmesi ile gerçekleşecek bir birikim var gibi.hükümet de değersizleşecek bir dolardan daha rahat dış borcun ödeneceği öngörüsünde mi böyle davranıyorlar acaba.yani herşey dolar bazında değerlenecek,dolar enflasyonu ile borcumuz hızla erir gibi bir strateji?

    YanıtlaSil
  49. Hocam, verilere göre Türkiye bu yıldan itibaren orta gelir tuzağını terk etti diye bilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Turkiyenin orta gelir tuzagini terk edecegine en yakin donem 2013 yilidir. O yildan beri Turkiye ekonomisi debelenmekte basasagiya gitmektedir. Mevcut durumumuzda kisi basina gelir hesaplanmasinda ulkedeki 15 milyon yabanci kacak hesaplamalara dahil edilmemekte oldugundan Kisibasina gelirimiz yuksek gozukmektedir. Dahasi dolar kuru tutulmaktadir doviz serbest olmadigindan kisibasina gelirimiz yine yuksek gozukmektedir. Bundan dolayi gercek vereiler hesaplmalar dahilinde Turkiye orta gelir tuzagindan cikmamistir yakinina bile gelmemektedir.

      Sil
  50. Hocam, tabloda yer alan kişi başı ortalama gelir rakamları satın alma gücü paritesi değil nominal rakamlar. Bir hata olmuş sanırım.

    YanıtlaSil
  51. Asgari ucret dusurulsun issizlik bitene kadar

    YanıtlaSil
  52. Efendiler Yarın Cumhuriyeti kuruyoruz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!