Stagflasyon Sinyalleri

Stagflasyon, İngilizcede durgunluk anlamına gelen stagnation ile enflasyon kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir kelime. Durgunluk içinde enflasyon anlamına geliyor.  Ekonomik büyümenin sıfıra geldiği ama enflasyonun devam ettiği ekonomik durumu anlatmak için kullanılıyor.

Esnaf, sanayici ve tüccar bir süredir ekonomide stagflasyon yaşandığını öne sürüyor. İktisatçıların bunu söyleyebilmesi için enflasyonun yüksek, büyümenin sıfıra çok yaklaşmış olması gerekir. Enflasyon yüzde 61, büyüme ise elimizde ilk çeyrek verisi var: Yüzde 5,7. Buna göre stagflasyonun enflasyon kısmı durumu doğrulasa da büyüme verisi durumu doğrulamıyor. İkinci çeyrekte büyüme ne oldu? Bunu ancak Eylül sonunda TÜİK açıkladığında öğrenebileceğiz. Buna karşılık birçok öncü gösterge büyümenin ikinci çeyrekte sıfıra çok yaklaştığını gösteriyor. Uzmanların yaptığı tahminler de ikinci çeyrekte yüzde 0 ile 0,5 arasında bir büyüme gerçekleştiği beklentisini işaret ediyor. Eğer öyleyse ekonomi, ikinci çeyrekten itibaren stagflasyona girmiş demektir. Piyasa, durumu iktisatçılardan önce görebiliyor çünkü talep, satış hacimleri, kârlar vb. hepsi onların elinde ve önünde oluşuyor. Biz ise ancak geriden gelen verilere bakarak olayı tanımlayabiliyoruz.

Stagflasyonda olup olmadığımız bize söyleyecek olan öncü göstergelere bir göz atalım:

Sanayi üretiminde gerileme söz konusu: Sanayi üretimi yıllık değişim endeksi, ikinci çeyrekte düşüş eğilimi sergilemiş bulunuyor. Düşüşte bayram tatilinin etkisi var. Çünkü yıllık değişim sadece mevsim etkisinden arındırılmış olarak hesaplanıyor. Buna karşılık özellikle Haziran ayında aylık endekste de düşüş olması üretimde gerilemeyi gösteriyor. Çünkü aylık endeks hem mevsim hem de takvim etkisinden arındırılmış olarak hesaplanıyor. Buna göre sanayi kesimi arzında düşüş var.

Ticaret satış hacim endeksinde düşüş var: Ticaret satış hacim endeksi değişimi bize ekonomideki talep hakkında büyük ölçüde fikir verir. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış aylık Haziran ayındaki zayıf toparlanma dışında ikinci çeyrekte ekside kalmış. Yani ekonomide talepte gerileme söz konusu olmuş, endeks ikinci çeyreğin son iki ayında hep ekside kalmış.

Konut satışları hala canlı: Konut satışlarında, piyasada düşüş olduğu iddiaları olmasına karşılık TÜİK verileri tam tersine ikinci çeyrekte geçen yıla göre fazla bir değişim olmadığını gösteriyor. Demek ki talepteki gerilemeye karşın insanlar enflasyondan korunma amacıyla konut talep etmeyi sürdürüyorlar.

Otomobil ve hafif ticari araç satışlarında düşüş var: Piyasadaki canlılığı gösteren önemli göstergelerden birisi de otomobil ve hafif ticari araç satışlarındaki satış verileridir. 2024 yılı ikinci çeyrek satışları on yıllık ortalamaların hala üzerinde seyretmekle birlikte geçen yılın ikinci çeyreğine göre satışlarda gerileme söz konusu. Bu da bize piyasa talebinde gerileme olduğunu anlatıyor.

Ödemeler dengesi verileri düşüşü gösteriyor: Cari açık ikinci çeyrekte 4,1 milyar dolar olarak geçekleşti. Geçen yıl aynı dönemde bunun üç katı büyüklükteydi (12,1 milyar dolar.) Bu düşüşün bir bölümü altın ithalatına getirilen kısıtlamadan kaynaklanıyor olsa da önemli bir bölümü yurtiçi talep düşüşü nedeniyle sermaye malları ve ara malı ithalatının düşmesinden doğuyor. Bu da bize talepteki düşüşün sanayi üretimini olumsuz etkilediğini ve bunların sonucu olarak ithalatın ve dolayısıyla cari açığın düştüğünü anlatıyor. Bu gelişmelerin sonucu olarak da büyümenin düştüğü tahminini yapabiliyoruz.

İşsizlikte artış söz konusu: İşsizlik oranı peş peşe düşüşler gösterdikten sonra Haziran ayında ser bir artış sergiledi. İşsizlik oranı yüzde 8,4’den 9,2’ye geniş işsizlik oranı da yüzde 25,4’den 29,2’ye sıçradı. Özellikle geniş işsizlik oranındaki artış önemli çünkü Türkiye’de gerçek işsizlik oranını en doğru ölçen veri o. Bu gelişme bize arzdaki düşüşün emek piyasasına, işten çıkarmalar şeklinde yansımaya başladığını gösteriyor.

Bu verilerden hareketle 2024 yılının ikinci çeyreğinde Türkiye ekonomisinin stagflasyona girmiş olduğuna ilişkin işaretlerin var olduğunu, esnafın, sanayicinin ve tüccarın süregiden durgunluk şikâyetlerinin sözde şikâyet olmadığını ve gerçek durumu yansıttığını söyleyebiliriz.  

Bu aşamada bana yöneltilen bazı soruları da yanıtlayayım:

Faizi artırmasaydık stagflasyona girmeden kurtulabilir miydik?

Faizi artırmasak bugüne kadar bile gelemezdik. Hatırlarsanız enflasyon yüzde 80’leri aşmıştı, döviz rezervleri tükenmiş, eksiye dönmüştü, cari açık hızla artıyordu, KKM hesapları her geçen gün şişiyordu. Özetle çıkışı olmayan bir yolda gidiyorduk. Faiz artışı, ekonomiyi duvara çarpmaktan kurtarmıştır. Doğru bir hamleydi.

Büyümeden fedakârlık etmeden enflasyonu düşüremez miydik?

Bunu yapabilmenin bir tek yolu var: Geleceğe yönelik beklentileri olumlu hale getirmek. Onu da faizi artırarak yapmak kolay değil. Daha doğrusu ekonomik, siyasal ve sosyal altyapısı nispeten sağlam, enflasyonu ve riskleri düşük ekonomilerde faizi artırmakla ve/veya para basarak piyasaya destek olmakla çözüme ulaşılabilir. Nitekim ABD ve gelişmiş ülkelerin çoğu böyle yaptılar. Buna karşılık bizim gibi enflasyonu ve riskleri yüksek, siyasal ve sosyal altyapısı sağlam olmayan ekonomilerde sadece faizle veya kurla oynayarak geleceğe ilişkin olumlu beklenti yaratmak mümkün olmuyor. Türkiye, 2001 krizi sonrasında bazı yapısal reformları yaparak (bankacılık reformu, kamu mali disiplininin sağlanması ve AB ile tam üyelik müzakeresine başlanması) geleceğe ilişkin beklentileri olumlu yöne soktu ve sonuçta enflasyonu düşürürken büyümeyi de artırmayı başardı.

Faizler bu düzeyde ne zamana kadar tutulur?

Bu sorunun yanıtı: “büyüme eksiye düşene ve işsizlik artışı kritik hal alana kadar” şeklinde verilebilir. Yani faizlerin bu düzeyde tutulması bir süreye değil bu iki göstergenin nasıl gelişeceğine bağlıdır. Çünkü Türk siyasetçisinin korktuğu konu yüksek enflasyon değil düşük büyüme – yüksek işsizlik oranı çiftidir.

Stagflasyondan sonrası ne olur?

Bu aşamada iki varsayım yapalım: (1) Türkiye, temel yapısal reformları yapar. (2) Türkiye, yapısal reformları yapmadan böyle devam eder. İlk varsayıma göre yola devam edersek tıpkı 2001 krizi sonrasında olduğu gibi birkaç yıllık sıkıntıdan sonra buradan çıkar ve yolumuza devam ederiz. Buna karşılık bugün yapmamız gereken yapısal reformların 2001’de yapılanlardan çok daha fazla olduğunu, ekonomi dışı alanlarda da birçok reformu yapmamız gerektiğini vurgulayalım. İkinci varsayıma uygun hareket edersek yılsonuna doğru bir sonraki aşamaya yani slumpflasyona geçeriz. Slumpflasyon (slump İngilizcede çöküş demek) ekonomik küçülmeye yüksek enflasyonun eşlik etmesi halidir ve çözülmesi en zor kriz hallerinden birisidir.

Yorumlar

  1. hocam 3 rating kuruluşu notumuzu ''yatırım yapılabilir'' seviyeye çıkartırsa önümüzdeki birkaç ayda..CDS te yıllar sonra düşük risk sayılabilecek 100 ün altına düşerse..bu veriler faiz indirimlerine başlamaya vesile olup ekonomiyi stagflasyondan çıkarır mı?yoksa mesela şeffaf bir kamu ihale yasası gibi yapısal reformlar gerçekleşmeden olumlu sinyaller görmek mümkün değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Notlar ve cds maalesef tek başlarına hiç birsey ifade etmiyor. Gerçek yapısal reformlar olmazsa slumpflasyon kaçınılmaz.

      Sil
    2. Ninemin sakalı olsaydı dedem olurdu.

      Sil
    3. Not mot VS bunlar onemsiz. KIS SESSIZ VE KARANLIK GECECEK

      Sil
    4. Yapısal reformlar tümüyle yapılmaya başlanmadan not artışının ve cds düşüşünün yararı çok sınırlı kalır.

      Sil
    5. Hocam ne tür yapısal reformlar yapılmalı? İzlenmesi gereken yol planı nedir?Saygılar

      Sil
    6. Yazınız için teşekkürler hocam

      Sil
    7. Herşey çok güzel olacak.

      Sil
    8. KÖPRÜ GEÇİŞ ÜCRETLERİNE ZAM GELDİ.
      Osmangazi: 399 TL > 555 TL
      Çanakkale: 419 TL > 585 TL
      15 Temmuz: 24 TL > 33 TL
      FSM: 24 TL > 33 TL
      Yavuz Sultan: 49 TL > 70 TL

      Boğaziçi ve FSM köprü geçiş ücretleri:
      01.01.2021 çift yön 5.25 TL
      01.01.2022 çift yön 16.50 TL
      01.01.2923 çift yön 16.50 TL
      25.10.2023 çift yön 17.00 TL
      01.01.2024 çift yön 30.00 TL
      15.05.2024 çift yön 48.00 TL
      16.08.2024 çift yön 66.00 TL
      (2021-2024 %1.157 yazı ile yüzde bin yüz elliyedi)

      Dolar kuru ile köprü geçiş ücretleri:
      2021 kur 7.43 TL 0.70 USD
      2022 kur 18.77 TL 0.88 USD
      2023 kur 18.80 TL 0.90 USD
      2024 kur 29.49 TL 1.02 USD
      2024 kur 33.70 TL 1.96 USD
      (2021-2024 %353)

      Dolar kuru açıklamıyor, geçiş ücretleri dolaylı vergiye dönmüş.
      Ayrıca; özel köprü, yol, tünelleri yapan firmalar bu örtülü vergileri haksız kazanç olarak elde ediyorlar.

      Sil
    9. Adsız15 Ağustos 2024 10:45 senin sorduğun soruyu çok soran var Mahfi hocamızın bu konuda geniş anlatımlı kitabı var https://www.mahfiegilmez.com/p/yazlar-kitaplar.html veya ben kitap okumam para vermem dersen şöyle düşün toplumun anti demokratik olarak nitelendirdiği ve toplumun çoğunu fakirleştirirken toplumun en küçük yüzdesini zenginleştiren işlerin bu antidemokrasi nedeniyle olduğunu ve bu antidemokratik ortamı ortadan kaldırmayı reform olarak düşünebilirsin mesela haklı olduğun hukuk davalarını kazanabiliyormusun ?Çok çalışıp çok kazanabiliyormusun?bu soruları çoğaltabilirsin neden olduğunu düşünebilirsin.Gelişmiş ülkerde nasıl araştırabilirsin dünyaya bir kere geliyoruz ve düşünme özelliğimiz var bunu kullanmalıyız.

      Sil
    10. Adsız16 Ağustos 2024 11:46
      Kitap okumak hem zor geliyor hem de vakit olmuyor. Onun yerine burda değinilse ,hap gibi bilgilerle daha pratik olurdu.

      Sil
  2. Güçlü bir cipa olmadan bu cipa ister güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş ister hukuk sistemini toptan yeniden
    yapilandirma ister imf ile 2001 sonrasi gibi guclu bir stand by anlasmasiyla güçlü ve uzun vadeli düşük maliyetli sermaye ve fon girişleri olsun bu tarz olmadikca bunun altindan kalkınması cok zor.

    YanıtlaSil
  3. Hocam bu iktidar yapısal reform yapmaz. En korktukları iki şey gerçekleştiğinde (büyümenin durup, işsizliğin arttığı senaryoda) ise Arap sermayesine sarılır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman da biz hep böyle yarım yamalak, ite kaka istediğimiz yerlere varamadan hatta oralardan giderek uzaklaşarak gider dururuz

      Sil
    2. İstediğimiz yerlerden kasıt Avrupa Birliği ise, bu durum da aslında akıntıya karşı kürek çekmek gibi beyhude bir arzu hocam. Çünkü bizi istemiyorlar. Hoş, mevcut iktidar da onları istemiyor ama en azından dünya standartlarındaki bilimsel doğrularını almalıyız, temennimiz bu.

      Sil
    3. Bizi istemiyorlar diye bir şey yok. Öyle olsa bizimle tam üyelik müzakerelerini başlatmazlardı. Biz istemiyoruz. Çünkü AB'ye üye olmak için son on yılda yaptıklarımızın tamamının tersini yapmamız lazım.

      Sil
    4. Hocam yapmayın, bizi net olarak istemiyorlar. Ayrıca haksız değiller. 85 mio'luk bir ülkeyi AB absorbe edemez. Tüm kurullarda Fransa ve Almanya üstünlüğüne dayalı yapıya Türkleri ortak edemezler. Kıbrıs'ta taviz vermeden hiçbir ilerleme sağlanamaz. Bu konu gece ve gündüz kadar net bir konu. Biz istiyormuş gibi yapalım, onlar da alacakmış gibi yapsın diyorsanız ,40 yıldır yapılan bu zaten.

      Sil
    5. Hocam Bulgaristan'ı bile aldılar fakat bizi yıllardır oyaladılar. Biz onların istediklerinin tamamını yapsak da bizi almamak için bahaneler üretmeye ya da kabul edemeyeceğimiz şartları önümüze sunmaya devam edecekler. Çünkü iktidarlar değişir, bir gün başa AB ile uyumlu yöneticiler de gelebilir fakat taban yani halkın değişimi uzun sürer. Onlara göre Türk halkındaki her iki kişiden biri hatta daha fazlası onların zihniyetine hazır değil. Dolayısıyla bu durum olası bir nüfus akınında başlarına büyük problemler getirecek ki bundan da zaten korkuyorlar. Ne zaman ki halk büyük oranda bir zihinsel dönüşüm yaşar ve bu durum iktidarla da pekişir, o zaman belki bu süreç kırılabilir. Halkın zihinsel dönüşümü için ise öncelikle yanlış ideolojik temellerden arınmamız gerekiyor. En önemli husus şu ki bize öğretilen din, Kuran'daki din değil. Kuran dışı kaynaklarla gelenekleri dinselleştiren ve içerisinde bir çok uydurmalar ve eklemeler olan mezhepsel bir din. Halk, bunun farkına varıp uyandığında bir zihinsel dönüşüm ve aydınlanma süreci yaşanabilir. Böylece bize dayatılan yanlış ideolojik akımların tamamından kurtularak, aşmamız gereken bir çok konuyu aşabilir, bilimden şaşmayarak da muasır medeniyetler seviyesine çıkabiliriz.

      Sil
  4. Selâmlar Sayın Hocam. Türkiyede yastık kullanımını yasaklasak. Hatta 12 Eylül döneminde ateşli silâhlara yaptıkları gibi, biz de yastıklara el koysak ekonomi düzelir mi? Yastık altındakiler açığa çıkarsa enflasyon düşer mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam ciddiye almayın bu trollükleri.

      Sil
    2. Benim hayatim benim birikimimi benim yastigim benim namusum. Hesap yaparken benim namusum göre yapma kardesim

      Sil
    3. Yastık altındakiler ortaya çıkar harcanırsa enflasyon daha da artar.

      Sil
    4. Hocam yazınız için teşekkürler genel gidişat hakkında cidden çok iyi şeyler katıyorusunuz. Peki bu süreçlerde bilinçli bir türk vatandaşına finansal olarak ne önerirsiniz. Kastım şuna yatır buna yatır değilde bu tarz piyasalar bireyi nasıl etkiler ve bu etkilerden minimum zarar ile nasıl çıkılır?

      Sil
    5. Sayın Adsız14 Ağustos 2024 20:47 siz şimdi ekonomi kötümü yönetiliyor demek istiyorsunuz. TÜİK verilerle oynayıp ekonomiyi kötümü gösteriyor diyorsunuz! Bunca okumuş adam, ekonomi uzmanı bilerek ülkeyi felaketemi sürüklüyor demek istiyorsunuz. Türkiye ekonomi modelinden taviz mi verelim. Nas var kardeşim nasıl olacak. Ekonomi yönetimi donumuza kadar aldı birde bizim yastık altılarada göz diktimi demek istiyorsun? Yöneticiler hepimiz aynı gemideyiz demediler mi. inanmıyor musun? kimimiz kaptan köşkünde kimimiz gemiyi iteliyoruz. Doğru değil mi?

      Sil
  5. Hocam poltika faizi 35 40 bandindayken basladi bu surec esnaf icin. Son bir kac aydir uretim yapan esnafın para kazanma metodu guc bela vadeli alabildikleri malzemeyi. Piyasa icine perakende hızlıca okutup gelen parayi faize atip pata kazanma seklinde gerçekleşiyor. Uretim yok denecek kadar azaldi çünkü talep yok çünkü maliyetler yüksek enflasyon sebebiyle insanlar da boyle workaround bir yontem ile para cevirmeye çalışıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok normal çünkü yapısal reformları yapmadan sadece faiz artırılarak bu sorunların çözülmeyeceğini hatta daha ciddi sorunlar yaşanabileceğini en başından beri hep söyledik. Ama yarım kulakla dinleyenler sadece faiz artırılmasını savunduğumuzu sandılar.

      Sil
    2. Faiz artırımı dışında önerdiğiniz yapısal reformlar nelerdir?

      Sil
    3. Hoca yapısal reformların kitabını yazdı.

      Sil
    4. Yapısal refom = ahlakı temel alan toplum ve onun örgütlü gücü devlet. Bu bozulmuş dejenere kültürel anlayışla mümkün mü? Bir iki elit konjonktürel olarak fırsat bulup bunu gerçekleştirse bile başarılı olama şansı yok. Bak hoca 2011'den başarıldığını söylüyor, neden devam etmedi? Neden sürdürülemedi? Çünkü hayatta tek güç olan kitle/toplum bunu istemiyor, böyle bir talebi yok. Böyle bir kültüre yönelim/çaba da yok. Bu çok uzun süre böyle devam edecek.

      Sil
    5. yapısal reform dışında bi yöntem bulmanız lazım çünkü mümkün değil bu ve artık fazla tekrar edilmeye başlandı

      Sil
  6. Bu iktidar asla yapısal reform yapmaz ,bildiği yanlış yoldan da sapmaz.Vergi toplama yollarını çoğaltarak toplumun elindekini avcundakini almaya çalışır. Satılacak pek birşey de kalmadığı için yokuş aşağı gidiş hızlanır. Bu arada çenesini açan da kendini parmaklıklar arasında bulur. Özetle bunlar daha iyi günlerimiz... Yazınız için sağolunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer olacaksa yapısal reformun tabandan talep görmesi lazım.

      Sil
    2. Teşekkürler. Bu iktidar yapısal reformları yapmayacak olsa da biz ısrarla çözümün buradan geçtiğini söylemeye devam etmeliyiz.
      Bu arada yapısal reformların tabandan talep görmesini beklersek hiçbiri yapılamaz. Atatürk devrimlerini düşünün. Kadın - erkek eşitliği, cumhuriyetin ilanı, hilafetin kaldırılması, latin alfabesine geçiş. dini eğitimden laik eğitime geçiş. Halka sorulsa o dönemde bunların hangisini kabul eder ve desteklerdi? Hiçbirini.

      Sil
    3. Hocam bunları halkın desteklemesini sağlayacak ortamı oluşturmalıyız. Halkımızı eğitmeliyiz. Siz ve diğer akademisyenlerin yardımlarıyla. Kişisel kazançların önemli olmadığını, birlik, beraberlik içinde çalışırsak hep birlikte daha fazla kazanacağımızı bu millete öğretmeliyiz. Bence ancak bu şekilde barışçıl olarak düzlüğe çıkabiliriz.

      Sil
    4. Bence hocanın söylediği gibi halkın talep etmesini beklemeden, tepeden inme bir şekilde halka reform götürmeliyiz. Halka rağmen, halkçı davranmalıyız.

      Sil
    5. Mahfi bey yaptığınız reformlar halka ekmek olarak dönüyorsa destekler yoksa desteklemez.

      Sil
    6. İlk yapısal reform kibrin yok olması sürekli saygının olduğu ortamın oluşmasıdır gelişmiş ülkelerle aramızdaki en büyük fark burdadır kibri yokedip toplumsal saygının olduğu ortamı yaratırsak herşey kendiliğinden iyileşir.
      İktidar partisinin 11 milyon üyesinin amacı büyük maddi kazanımlardır fakat
      Amaç toplumun en az kazananının barınma iş ve aş sorunu olmamasıdır iktidar partisinin ödevi bunu başarmakdır 22 yıldır bu ödevi yapamadıklarını ve asla yapamayacaklarını ve yapmak istemediklerini görüyoruz.
      Avrupa topluluğunun bizi istememe nedeni Türkiyedeki gelir adaletsizliğidir ülkemizde herkesin barınma iş ve aş sorunu çözülmüş olsa ve kibirsiz saygılı ortamda yaşayan bir toplum olsak Avrupa topluluğu bizimle bütünleşmek ister.
      İktidar partisinin 11 milyon üyesi maddi kazanç için iktidar partisinin üyesiler toplumun geri kalanından kendilerini üstün görüp(kibirle) toplumun diğer kısmına saygısızlık yapıyorlar iktidar değişdiği zaman bu 11 milyon yeni iktidar parti üyesi olup ayni (kibirle) saygısızlığı yeni gelen iktidar partisi ile yapacaklar.

      Sil
    7. Hocam Avrupa Birliği konusu çok uzatılabilir ancak kısası şudur Türkiye Avrupa Birliği üyesi olamaz. Mevcut Avrupa Birliği yasaları ne Avrupa Birliği için ne de Türkiye için uygun bir üyelik ortamı sunamaz. İngiltere nın Avrupa Birliği nden çıkışı boşuna değil. Kaldı ki Avrupa Birliği ülkeleri ile bizim ülkemiz birbirine düşmandır. Almanya Fransa tarihsel rakiplerdir. İngiltere ile Almanya da birbirleri ile düşmandır. Yunanistan ile Türkiye belki de yakın zamanda sıcak çatışmaya girecek bunu göre göre Avrupa Birliği üyesi mi yapacaklar bizi? Türkiye Avrupa Birliği için oltadaki balık olmaktan öteye gidemez. Ekonomik durumumuz sebebiyle de Avrupa Birliği ile de kopamayız. Bu yüzden iş bu şekilde oltayı bir sal bir çek devam edecek. Esas büyük tehdit ulus devlet olmaktan çıkıyor olmamız. Türkiye nın ölümcül bir sorunu vardır o da işgal altında olmamız. Limanlar, fabrikalar, araziler ve son olarak da nüfus işgal altındadır. Bu işgali de destekleyen yerli vatan hainleri çok kolay bulunur. Kurtuluş Savaşı'nda ordusuna mermi sıkan zavat bugün de aynı anlayışa sahiptir. Ülkenin selameti için tek kurtuluş yolu bence özel sektör yöneticilerinin siyasiler tarafından doğru değerlendirilmesidir. Özel sektör para sahiplerinin değil. Saygılar.

      Sil
    8. Devrimler veya radikal toplumsal dönüşümler tarihte ki konjonktürel boşluklarda gerçekleşir. Çobanın zayıfladığı veya öldüğü bir zamanda, o konjonktürü iyi değerlendirebilecek bir devrimci veya önder ortaya çıkarsa o sahipsiz kalan kitle onun peşinde gider. Büyük toplumsal devrim veya dönüşümler kitlelerin bilinç ve iradesiyle olmaz ama o kitlelerin gücüyle olur. Hiçbir siyasal ve toplumsal dönüşüm kitlelerin gücü ve desteği olmadan gerçekleşmez. Eşsiz olan kitlelerin gücüdür, onun üstünde başka bir güç yoktur. Tarihte ki tüm toplumsal dönüşüm ve devrimlere bakın bunu görürsünüz; dinsel veya düşünsel tüm devrimler için geçerlidir. Devrimi yapan iradenin ömrü uzun olmazsa, yapılan devrim toplumsal kültüre dönüşemezse o devrim kalıcı olmaz. Özellikle dinsel devrimlere bakarsanız bunu daha net görürsünüz. Çünkü devrimin öncüsü tek bir insan, yani peygamberdir. Öldüğü zaman yaptığı devrimde kendiyle beraber yerle yeksan olur. Dinler tarihine bakın, bilimsel doğru kaynaklara bakarsanız bunu görürsünüz. Dejenere olmamış, bozulmamış bir din yoktur, ve peygamberlerin ölümüyle beraber, bu çok hızlı gerçekleşmiştir. Düşünsel devrimlerde de aynıdır eğer istisna olmazsa. Devrimi yapan devrimcinin uzun ömürlü olması bir istisnadır(örn: Fidel Castro). Dünya da komünizm yıkıldı hala Küba'da devam ediyor. Veya devrimin bir kadro hareketine dönüşüp kurumsallaştırılması, ve kurumlar eliyle toplumsal kültürün dönşümünün kesinleştirilmesi. Yani devrim bilincinin o kadro ve kurumlar aracılığıyla toplumsal kültüre dönüştürülmesi şart. (örn: ortaçağ saltanat düzeninden başka birşeye evrilen batı demokrasisi). Atatürk'ün yaşadığı zaman dünyada herşeyin daha zor olduğu dönemdir ve çok şey sıfırdan var edilmiştir. Atatürk sonrası olan 10 yıla bakın farkı anlarsınız. Yani Atatürk'ün ölümüyle yaptığı devrimler sahipsiz kalmıştır, ve onunla beraber ölüme mahkum edilmiştir. Hayatta, 'Belirsizlik'ten daha ağır yük yoktur. Geleceğe yönelik bir plan yapıp onun gerçekleşmesini beklemek öyle bir şey. Biz küçük bir şirketi yönetirken stresten hasta oluyoruz. Bir memleketi, bir toplumu bir plan dahilinde dönüştürmek öyle kolay değildir, ömür törpüsüdür. O yüzden genelde bu tür önderlerin ömürleri de maalesef kısa olmuştur.
      Toplumlar, tüm tercih ve yönelimlerini sahip olduğu kültürel değerlere göre yaparlar. Toplum ve kişilerin hem genetik IQ'leri vardır, hem de kültürel IQ'leri vardır. Genetik olana birşey yapılamaz ama eğitimle o toplumun kültürel refleksi değiştirilebilir. Son 20 yılın eğitim politikasıyla kitlelerin kültürel refleks ve tercihlerinin nasıl değiştirildiğini görmek mümkündür, buna dil dahildir ki dil bir toplumun konuşan aklıdır, ruhudur.
      O yüzden Mao devrimini 'Kültür Devrimi' olarak nitelemiştir ama Atatürk o kültür devrimini ondan daha önce gerçekleştirmiştir. Maalesef toplumsal dönüşümünde başarısız olunmuştur.

      Sil
  7. Barış Çeltikçi14 Ağustos 2024 21:05

    1-) Hocam ben anlayamıyorum. Sanayicinin özellikle dayanıklı tüketim malları ve otomotiv gibi sektörlerin küçülmesi nasıl enflasyonu düşürecek. Bu firmalar hem maksimum verimliliğe sahiptir hemde maliyetleri kapasite kullanım oranlarına oldukça duyarlıdır. Dolayısıyla arzın lokomotif sanayide azalması maliyet artışından dolayı enflasyonu daha da artırmayacak mı?
    2-) Tarımda enflasyonun düşmesini bekliyorlar ama çiftçinin malı elinde kalıyor. Bu çiftçi eğer biraz finansal okur yazarsa ( ki bizden yüksektir tecrübeleri) gelecek sene toprağını nadasa bırakır ki gıdada ciddi bir arz sorunu yaşarız. Buda fiyatları patlatır.
    3-) Kobiler can çekişiyor. Tamam güçlü olmayanlar doğal seleksiyon gereği elensin. Elensin elensinde kobiler bu ülkede teknik hafızayı temsil ediyorlar. Yetkin yeni kobiler yaratmak kısa sürede nasıl mümkün olabilecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz dededen kalmak esnafiz. Gida sektoru, insanlar bir ogun yemek yemegi dusunuyorsa memleket çoktan bitmistir. 2018den sonra bizim hissetiigimiz bir dusus oldu, 2021 de diger sektorler de bu dususu hissetti. Artik kilcal damarlarina kadar herkes hissediyorsa ya kansersin ya kangren.

      Sil
    2. Bunların hepsi doğru ama çözümler yalnızca ekonomide değil.

      Sil
    3. Hocam yazılarınızdan anladığım kadarıyla eğitimin şart olduğu görüşündesiniz.

      Sil
  8. Slumpfilasyon için şimdiden geçmiş olsun diyelim o zaman hocam yapısal reformları yapacak iktidar yok maalesef

    YanıtlaSil
  9. Son cümleyi inşalkah yaşamayiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam sizin gibi seküler bir bilim insanına inşallah sözünü yakıştıramadım.

      Sil
  10. Ortak aklin degil, tek aklin, liyakatin degil kayirmaciligin, kollektifin degil bir grubby cikarlarinin onlerde saf tutmasi banim umutsuzlugumu arttiriyor. Beyaz ya da siyah bir gelecek oncesinde kirmizi bir gelecek yasayacagiz gibi geliyor. Sonra ak mi kara mi hep beraber deneyimoeyecegiz.

    YanıtlaSil
  11. Mahfi bey çok iyi bir değerlendirme yapmışsınız, teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence turkiyeye ve türkler birde çok kez 2 secenekli test yapildi ve türkler turkiye için her zaman yanlis olan sikki secti.gerekli adimlar atilsaydi, turkiye ve türkler için suanda enflasyon degil, multeci, afgan, suriyeliler degil, global seyler problem olurdu. Sen kendine aci atmissin, dis gucler mi aciyacak.)

      Sil
  12. Bu kadar uyarıya rağmen hala yapısal reformların yapılmaması çok enteresan bu ülke daha neyi bekliyor acaba

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam tersini yapısal reform olarak takdim etmiş ve toplumun bir bölümünü buna inandırmış bir iktidarın şimdi tersini yaparak bunları yapısal reform olarak takdim etmesi mümkün görünmüyor.

      Sil
    2. Hocam yanılıyorsunuz bunların dönüş hızı Jüpiter de yok :)) Kandırıldık Allah affetsin de geç

      Sil
  13. SAYIN HOCAM, SON İKİ YAZINIZDA KENDİNİZİ AKLAMA DERDİNE DÜŞMÜŞŞÜNÜZ. FED BİLE FAİZ DÜŞÜRMEK İÇİN KILI KIRKYARARKEN,SİZ BİR ANDA FAİZ DÜŞMELİ DIYORSUNUZ, HEMDE ISRARLA İSTEDİĞİNİZ, YAPISAL REFORMLAR YAPILMADAN.BENİ BU KONUDA ÇOK ŞAŞIRTTINIZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle bir derdim hiç yok, hiç de olmadı. Ben her zaman faiz artışının ilk adım olduğunu ve arkasından hemen yapısal reformların yapılması gerektiğini ve eğer bunlar yapılmazsa sadece faiz artışıyla ekonominin düzelmeyeceğini anlattım durdum. Ne var ki insanlar anlatılanları yarım yamalak dinlediği için faiz artışına odaklanıyor. Oysa orada anahtar ifade yapısal reformların yapılması idi. Tabii Türkiye sadece faizi artırdı ve yapısal reformlara hiç yanaşmadı. Sonunda ekonomi stagflasyona oradan da slumpflasyona savrulmaya başladı. Ayrıca TL faizi, kur sabit kalmaya yöneldiği için döviz faizi haline dönüştü ve ülkeye çok ciddi maliyetler yüklemeye başladı. Bu durumda faizin 2 puan indirilmesiyle carry trade kazançlarına yavaş yavaş set çekmek gerekiyor. Bu ülke sonsuza kadar yapısal reform bekleyip dövize yüzde 40 faiz veremez.

      Sil
  14. MAHFİ HOCAM, SİZDE RAHMETLİ DEMİREL GİBİ,DÜN DÜNDÜR,BUGÜN BÜGÜNDÜR DIYORSUNUZ.DÜN FAİZ ARTIR DİYE YAZIYORDUNUZ,BUGÜN SONUÇLARINI DAHİ GÖRMEDEN FAİZ İNDİR DIYORSUNUZ.GÜVENİNİZİ KAYBEDİYORSUNUZ HOCAM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç ilgisi yok. Yukarıdaki yorum verdiğim yanıtı okuyun lütfen.

      Sil
  15. Stagflasyonu sizden öğrenmiştim, bu yazınızla daha net anlamış olduk, elinize sağlık. Sonrasını da açıklamışsınız, onun için de teşekkürler. Öte yandan, stagflasyon ne kadar süre idame ettirilebilir, başka ülkelerden örnekler var mıdır, biz bunu daha önce yaşadık mı? Sağlıkla kalın, K. Alp

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem stagflasyonu hem de slumpflasyonu defalarca yaşadık. Genellikle stagflasyon bizde slumpflasyonun bir önceki aşaması olarak ortaya çıkıyor.

      Sil
  16. Slumpflasyon garanti gibi anladım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, eğer böyle devam edersek kaçış çok kolay değil.

      Sil
  17. Faiz yükselişinin zamanlamasının yanlışlığı yeterince vurgulansaydı ....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl yanlışlık enflasyonun yükseldiği bir ortamda (201 Eylül ayı) girişilen ve aylarca sürdürülen faiz indirimleriydi.

      Sil
    2. Sayın hocam bu faiz indirimi ile satılamayan yüzbinlerce lüks konutların satışı yapıldı amaç konut fiyatlarını düşürmeden topluma yüksek enflasyon ortamında düşük faiz ile konut satıp GSYH yi yükseltmek ve AKP nin 11 milyon üyesinin ihtiyaçlarını halletmek.

      Sil
  18. Hocam ithalatı azaltmak neden bu kadar zor ? Gerekli olan ihtiyaçlar harici diğerler ithal ürünlere mesela kademeli olarak daha fazla vergi konulsa olmaz mı ? Örneğin ithal tüm araçlara, tüm beyaz eşyaya böyle bir vergi eklense hem ülkemizdeki üretim artar hem de ithalat azalır. Artık ABD ve Avrupa bunu yapıyor zaten. Ayrıca yabancı firmalara ülkemizde üretim yapmaları için teşvik verilse, işsizlikte ithalatla birlikte azalır. Üretim ve verimlilik artmadan, mühendislik ve bilim kullanılmadan, sadece faizle, dolarla oynayarak, ancak sosyal deney yapılır, her yıl aynı şekilde enflasyon, stagflasyon, skimpflasyon konuşup dururuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha ne kadar vergi konabilir ki? Zaten ithal aracın kendi maliyetinden fazla vergi var üzerinde. Sorun orada değil sorun ekonomide çok yüksek kayıt dışı para ve kara para var. Bunlar haydan gelen huıya gider görüşüyle harcandığı için bol keseden harcanıyor ve enflasyonu ateşliyor.

      Sil
    2. Önemli olan ithal ürüne konan verginin nereye harcandığı gelecekde ithal edilen ürünlerin yerine ayni kategoride ihraç edilen ürünlerin argesine toplanan vergi harcanıyorsa iktidar başarılıdır denir ama 22 yıldır gördüğümüz toplanan vergilerin ithalatı önleme amaçlı arge için kullanılmadığı.

      Sil
    3. Eger sorun kayitdisi paraysa, o zaman maliyede ve sistemde bir problem var demektir. Kayitdisi para nereden geliyor, nereye gidiyor ve sorumlulari kimler ? Kayit disi paranin miktari yillik 200 Milyar Dolardan fazla mi ? O zaman Mehmet Simsek vergi koymak yerine vergi toplamaya yani yapmasi gereken isine odaklanmali.

      Sil
    4. Bence ithalata vergi yerine kısıtlama gelmeli. Böylece ihracatın ithalatı geçmesi sağlanmalı ve cari fazla verilmeli. Oluşan cari fazla ile TCMB rezervleri doldurulmalı. Sıcak paraya ihtiyaç azaltılmalı.

      Sil
    5. Sn Adsız15 Ağustos 2024 16:15,

      İhracatın nerdeyse yüzde 80 i ithalata dayalı.
      İthalata baskı kurduğunuzda kur seviyesi ne olursa olsun ihracat düşer.

      otomobili ihraç etmek için, otomobil parçasını ithal etmek lazım.
      beyaz eşyayı ihraç etmek için malzemelerini ithal etmek lazım.
      bunların alt parçaları türkiye de üretilmiyor.
      Türkiyede üretilirse fiyat rekabetçi olamıyor, yine ihracat darbe yiyor.
      Dün Çin'den on bin adet kablo parçası getirttim, tanesi 20 cent.
      Bunu Türkiyede üreten yok, olsa bile fiyatı 1 euro altına asla düşemez.
      Dünyada iki firma üretiyor, ikisi de Çin firması.

      Sil
  19. Et ve süt ürünlerindeki kronik enflasyon, tarım ürünlerindeki plansızlık ()

    YanıtlaSil
  20. Değerli hocam konut almak için güncel piyasa koşullarında en doğru zaman dilimi nedir? Saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alan her zaman kazanır.Şimdi al.

      Sil
  21. Mahfi Hocam teşekkür ederiz özenli yazınız için. Stagflasyon konusundaki yazınızın zamanlaması son derece yerinde ve ekonomiden stagflasyon sinyalleri net olarak geliyor. Toplumun geniş kesimlerinin bu kadar alım gücü kaybederek fakirlestigi bir süreçte ekonominin durgunluğa girmesi olağan bir sonuçtur; ancak enflasyonun belirli seviyelerin altına inmesi de güç gözükmektedir. Mevcut yönetim, sizin ve blog takipcilerinizin mutabık kalacağı üzere, yapısal reform yapmadan yola devam etmeyi tercih edecektir. İlaveten mevcut yönetimin, stagflasyonun derinlesecegi ve slumpflasyona donusecegi ortama izin vereceğini sanmıyorum. Bu aşamada, mutlaka siyaset devreye girecek, kuvvetli faiz indirimleri yapılacak, yetmeyeceği düşünülürse ekonomi yonetimi degistirilebilecek, hatta mevcut ekonomi politikası tamamen çöpe atılabilecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Ortada bir ekonomi politikası olmadığı için çöpe atılacak bir şey yok.

      Sil
  22. Sn.Hocam,
    İfade etmiş olduğunuz göstergelerin kimi negatif,kimi de pozitif yönde.Buradaki kritik konu,hangi verilerin ekonomik gidişatta veya stagflasyon sürecinde daha belirleyici rol oynayacağıdır. Mesela ihracatın ithalatı karşılama oranı 2024 Ocak-Temmuz döneminde %74,9 olarak,geçen yılın 9 puan üstüne çıktı.Bunu pozitif bir veri olarak alabiliriz.Öte yandan ihracat ana pazarlarında oluşan talep düşüşü de sanayi üretimini düşürmüş,bunun sonucunda işsizlik tetiklenmiş olabiliyor.
    Yüksek montanların döndüğü otomobil,konut gibi sektörler büyüyor,daha düşük tutarlı hızlı tüketim ürünleri sektörü de büyüyor fakat bu hacimsel değil,fiyatla büyüme şeklinde oluyor.Esnaf,tüccar ve kobi kesiminin rahatsızlık nedeni yüksek fiyattan daha çok satmak istemeleri.Ayrıca bu kesimin durgunluktan bahsetmesi eski alıştıkları düşük faizli kredi (bedava para) ortamının bitmesidir.Borçlanma faizleri arttığından beri de sesleri çıkmaya başladı.Zaten enflasyon ortamında daha az satarak daha çok para kazanıyorlar,fakat bu onlara yetmiyor hacimsel büyümeyi de istiyorlar.
    Türkiye’de ticareti döndüren ve buradan sağlıklı veri alabileceğimiz en önemli iki alan lojistik ve kargo sektörüdür.Bu iki sektörün de durumunu en iyi ticari araç satışları ifade eder.2024 yılı hafif ticari,16 ton üzeri kamyon ve çekici satışları son 10 yılın ortalamasından oldukça yüksekte.Yollardaki ticari araçlara, otobanlardaki kamyon ve tır trafiğine bakılırsa ekonominin stagflasyona girmesi şimdilik zor görünüyor.
    Kesin olarak stagflasyondan bahsedebilmemiz için de henüz erken olduğunu düşünüyorum.Yaz ayları yolcu taşımacılığı ve turizm gibi sektörler haricinde genelde rölantide geçer.Sonbahar ile birlikte gerçek veriler gelmeye başlayacaktır.Eylül ve Ekim ayının dinamikleri ile verileri bize gidişatın ne olacağını net olarak gösterecektir kanısındayım.
    Saygılarımla,Fatih Gülşen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler katkı için

      Sil
    2. Sayi fatih bey, abd de 25 milyon ticari arac satildi. Sadece bu sene. Yani yerler kargonu lojistigini. Git bir tane akli basinda olan sofor varsa onunla konus. Insanlar 1milyonluk arabalarina kasko sigorta yaptirmaya cekiniyor.)

      Sil
  23. Aslına baktığınızda kendimizi çok şanslı hissetmeliyiz. Adeta bir ekonomi öğrencisi gibiyiz, sınıfımız Türkiye ve dersler uygulamalı olarak işleniyor. Faiz - paranın değeri ilişkisi, ekonomik büyüme - küçülme, krediler, enflasyon - stagflasyon - slumpflasyon aşamaları.. Sanırım Türkiye ekonomik rönesansını yaşamaya çok yakın. Ya da umarım öyledir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye ekonomik rönesansını yaşıyorsa bu dönemin Leonardo da Vinci'si Mehmet Şimşek'tir.

      Sil
  24. Murat Bozdoğan15 Ağustos 2024 10:56

    Ekonominin gidişatını gösterir verilerden Bankacılık Kredi Hacmine de bakmak lazım. Orada her hafta artış var. En son 14 trilyon 138 milyar TL'ye çıktı.

    YanıtlaSil
  25. Mahfi Bey, ülkelerin gelişmiş endekslerinde kişi başı milli gelir kadar hatta belki daha önemlisi kişi başı servet (net wealth per adult) değil midir? Bu data neden yeterince takip edilmiyor ve dikkate alınmıyor sizce? Örneğin, İtalya 'da kişi başı milli gelir Türkiye'nin 3 katı diyoruz ama aslında İtalya'da kişi başı net servet Türkiye'nin 12.5 katı. İtalyanlar Türkler'den 12.5 kat daha zengin. (https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_wealth_per_adult)
    Bu dataya baktığımızda makas düşündüğümüzden daha açık değil mi?

    YanıtlaSil
  26. Sayın Hocam ülkemizde enflasyonu düşürmenin imkansız olduğunu görüyoruz yüksek faiz ile büyümede olamayacağı GSYH nın ayni kalacağı da ortada borsalar küresel olarak yükselemiyor piyasaları yükseltmek için FED faizleri düşürmeye başlarsa Türkiyenin durumu ne olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sıkıntı olacağını düşünmemekle birlikte temkinli olunması ve tedbirin elden bırakılmaması kanaatindeyim.

      Sil
  27. Hocam siz yıllar önce yanlış hatırlamıyorsam yazdığınız bir yazıda bunlar sürekli şapkadan kuş çıkarıyorlar diye yazmıştınız, yine böyle bir şey yapabilirler mi? Yoksa her şey bitti mi.

    YanıtlaSil
  28. Mahfi Bey, dövizi baskılamak için piyasaya sürülen para miktarı hakkında bir yazı yazarmışsınız. Geçenlerde bir tv programında dövizi baskılamak için alınan krediler için senenin ilk 7 ayında tefecilere ödenen faiz 600 milyar dolar ( yanliş anlamadıysam) . Senelerdir dolar baskılanmak için piyasaya ne kadar para sürülmüş olabilir. Hesaplamak mümkünmü?

    YanıtlaSil
  29. Hocam,
    Türkiye'nin tek kurtuluş recetesini yazıyorum şuan ,
    ''Bunlar bilmez ben bilirim'' diyen zihniyet , ben yanlış yaptım özür dilerim derse sorunlar pamuk ipliği gibi çözülmeye başlar . En büyük yapısal reform budur ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence insanlar sizin kadar inancli olmasa daha erken cozulebilirdi. Ne kadar söylediklerinize inaniyorsunuz.)

      Sil
  30. Hocam enflasyonun düşmesi için talebin düşmesi bunun içinde ekonominin yavaşlaması yani genel olarak alım gücünün düşmesi gerekmiyor mu zaten, sizin olması gerektiğini söylediğiniz yapısal reformların hiçbirisi mevcut iktidar tarafından yapılmayacağına göre gerçekliğine neredeyse kimse inanmasada tamda tüik tarafından açıklanan enflasyonun düşme aşamasına geldiği dönemde kimi ekonomistlerin daha önceki söylemlerinin tam tersine faizi indirelim doları serbest bırakalım söylemlerine başlaması biraz garip değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil çünkü bu yarım yamalak önlemlerle enflasyon çözülemeyecek. Baz etkisi bitince enflasyon yine yükselecek. Bari faizi düşürelim de carry trade'cilere rüyalarında göremeyecekleri yükseklikte faiz ödemeyelim

      Sil
  31. Akp nin cikarlariyla türkiyenin çıkarları paralel değil. Türkiyenin cikarina hareket etse akp biter. Bitmek istemiyor. Kendi cikarina paralel hareket ediyor. Dolayısıyla da cikis yok.gibi buradan. Mesela rahmetli ecevit 2001 krizini kabul etti dis güçler demedi. Bankacilik sistemine neşter vurulmasina izin verdi. Merkez bankasi olsun kamu maliyesi olsun reform yapti. Bddk yi kurdu. Issizlik fonunu kurdu. Kendi siyasi ikbalini onemsemedi gitmesini de bildi. Önce kriz ekonomisi yapisalligini kabul etmeli saray rejimi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ecevit, FETÖ cüleri devletten temizlemek isteyen A.Necdet Sezer'in resmi
      tavsiyesini iki kere dinlemedi.
      MGK da, A.Necdet Sezer'e bu hakkı nereden alıyorsunuz deyince de kafasına anayasa kitabını yedi. Romantizm ile devlet yönetimi ayrıdır.

      Ak Partinin önünü açanların temizlenmesini de engelleyenlerden birisi Ecevittir.
      2001 krizine giden yolun taşlarını da döşeyen Ecevit'ti.
      Ecevit, kendi yetersizliği ile malesef siyasal islamcılar için kullanışlı bir stepne olmuştur.

      Sil
    2. Hadi ya. Ecevit feto cu olmakla suclanacak en son kişidir bu ülkede. Hala kafanız ayni kafa. Anayasa kitapçığı hikayedir. Gercekler ana skum medyada söylenmiyor. Sizler hska ana akum medyanin agziyla görüntüsüyle konuşuyorsunuz. Zaten hep böyle yaptigimiz icin yanlış tercihlerde bulundu bu halk. 2001 krizinin yollarini doseyen 94 krizine rağmen bankacilik sistemindeki bozukluklara nester vurmayan cillerdir. Ondan sonraki mesut yilmaz erbakan gibi siyasilerdir. Erbakan gibi CUMHURİYET rejiminin dinamikleriyle oynayanların eseridir. 28 şubata sebep olup siyasi istikrarsızlığa sebep olan siyasal islamcilardir. Merkez bankasini ve kamu bankalarını hazinenin finansörü haline getiren siyasi kafalardir. Feto asil bu dönemlerde güçlendi ve 2002 de akp ile iktidara geldi. Feto dediginiz bir kere akp nun agzidir. Feto diyen herkes benim icin akp ve siyadal islamın kriptolu destekçisi dir. Siz de oylesiniz. Feto diye bir örgüt yoktur. Akp her zaman kirli islerini yaptırıp da kullanma süresi biten kisi ya da organizasyonlari belli yaftalarla çöp kutusu haline getirip kagit gibi buruşturup atar. Ecevit cemaatle devleti yonetmedi. Yonetseydi 2001 krizindeki sicak para kaçışı olmazdi. Cemaatte para çoktu ne de olsa. Ne istedilerse veren erdogandir ecevit değil. Ecevitin neden 2001 finansal saldiriya maruz kaldığını söyleyeyim. 1. Abd 1998 den itibaren bop icin düğmeye basmisti. Ise irakla başlayacaktı. 2000 yilinda donemin başbakanı ecevitin kapisini caldilar. Ecevit irakin toprak bütünlüğü turkiye icin cok önemlidir. Komsumuza saldirmayin. Saldiracaksaniz da türkiye bu planda olmayacak dedi. Yetmedi. Kıbrıs ta isgalcisiniz. Askerlerinizi cekin denildi. Kıbrıs kirmizi cizgilerimizden birisidir. Vazgeçmeyiz dedi. Imf nin stand by programinda özelleştirilmesi gündeme getirilen türk telekom ivin satmam sattirmam milli guvenlik icin stratejik kurumdur dedi. Nereden buldun yasası cikardi
      Servetin sermsyenin kaynaklarını gostereceksiniz dedi sermayenin gözünde kötü oldu ecevit. Gölge cia olan stratfor un raporu var 2000 yilinda. Ecevit ile olmayacak. Ecevit birçok siyasetçi gibi hirsiz olmadığı icin havadan ihale vermedigi icin laiklik ve cumhuriyet ile barisik olduğu icin güç odaklarinin sevmedigi birisiydi. Sizin gibi nato kafa nato mermerlere anlatamayız tabi. O kadar nato.kafasiniz ki ecevit ile gulenci cemaati bir araya getirebiliyorsunuz. Cok ama cok komiksiniz ya. Akp 2002 2013 arası once paralel dedigi sonra Feto diye yaftaladigi organizasyonla yükseldi guc kazandı. Ecevit de akp gibi yapsaydi vefat ettigi 2006 yilina kadar iktidarda kalirdi. Ecevitin 2001 krizi ile yaptığı reformlarin inda birini yapsaydı ya akp. Tersine o reformlarin sayesinde ekonomi biraz daha istikrarli gitti. Ecevitin bankacilik ve mali alanda yaptığı reformlarin getirdigi iyilesme donemini akp de reel ekonomi tarafında yapsaydi mesela. Üretim tarafini reforme etseydi. Uretimin ithalata bağımlılığını azaltsaydi da cari dengemiz iyilesse idi. Tam tersine akp dışa bağımlılığı azaltmak şöyle dursun iyice artirdi. Hdla gelmissinuz burada akp lugatiyla yorum yapiyorsunuz. Ecevut bu ülkeye aselsanin kazandırdı. Bddk yi issizlik fonunu kazandırdı. Kibrisi vatan yaptı. Akp niz bir tane kurum kurdu mu bu ülkeye. Ecevit once BOP.
      eşbaşkanı olmadi. Sonra da city of london in kucagina oturup GOKAP eşbaşkanı olmadi.

      Sil
    3. Ne stagflation plus enflation olur, ne de büyüme durur arkadaşlar, nasıl olur bilemem ama, her damlasında kan bulunan topraklara 10 milyon arap nasıl doldurduysak, biz gider 20 milyon daha işgalci bulur alırız. Biz nasıl atadan babadan kalma toprakları satıp satıp yediysek, daha satacak çok toprak var bizde, Satacak bir şeyler buluruz nasıl sa millette koyun, özgürlük demokrasi felan istemiyor ki hiç kimse, padişahlık istiyor herkes, gördük işte, koyunlar başına çoban istiyor. YAPISAL REFORM felan istemiyor hiç kimse, hatta sokaktan çevirip yapısal reform desen, haa o ne laa felan der, bir nesil daha bu böyle gider, durgunluk olsa ne olur, işsizlik olsa ne olur, soğan ekmek yaşar ama gene gider aynı adamı seçer, aynı adam olmazsa da gider yeniden yobaz birini seçer. kimse merak etmesin hiç bir şey olmaz. Siz hiç kurbanlık kesimine gittiniz mi bana hep tuhaf çok enteresan gelmiştir, Öküzün yanı başında öküzü yatırıp kesiyorlar, 3 dakika sonra kesilecek öküz hala kenardan 3 tutam ot yemeye çalışıyor. Beyni yok ki beyin o kadar arkadaş. Peki bu sığırların nesli felan mı tükendi?? Yoo hayır hala kesiyoruz kesiyoruz yiyoruz işte. HİÇ BİR ŞEY OOLMAAZZ. Büyüme biraz daha geriler hatta belki 2-3 çeyrek negatife bile döner ama, biz gider ne biliyim, otoyol köprü bilmem nelerden hisse satışı icat ederiz, yada ne biliyim daha yeni yetme kız çocuklarımızı felan satışa çıkarır fuhuş cenneti felan oluruz yada ne buluyorsak buluruz ama satacak bir şeyler buluruz. Diyanetimiz de gider buluğ çağına gelmiş kızlarımızın satışına fetva verir olur biter. Satacak hiç bir şey bulamazsak gider kız çocuklarımızı satarız aklıma gelen bu, ama ana fikir değişmez, Hem ne güzel islama dine felan da uygun, uymazsa da uydururuz. Sata sata yaşarız biz, ha satacak bir şey bulamazsak, etimizi satarız kanımızı satarız bunları sistematize felan ederiz ama stagflation felan yaşamayız. İnsan doğası ve genetiği hiç değişmiyor maalesef. Ya da değişmesi milyonlarca yıl alıyor çok yavaş oluyor. Yani hiç kimse panik felan yapmasın arkadaşlar. Benim yorumum budur.

      Sil
    4. Adsız15 Ağustos 2024 17:49 eşsiz görüşün müthiş düşüncelerin için sana trol üstün hizmet madalyası verilmeli demekki kısacık iktidarı boyunca Rahmetli B.Ecevit Türkiyeye ne kötülükler yapmış ne kadar kötü bir adammış da biz farkında değilmişiz senin ve senin gibi düşünen trollerin eşsiz zekanızı takip ediyorum hizmet etdiğiniz zümreyi zenginleştirme çalışmanızı yaparken yaşam savaşı dışında hiç bir şeyle ilgilenemeyecek durumdaki halkı fakirleştirme işinizi yaparken halkın canının acımaması için tek ilacınız şu andakidir diğer ilaçlar kötüdür açıklaması için gayretinize hayranım keşke halkımızda sizin bu eşsiz trol çalışmasını nasıl yapdığınızı anlayabilse.

      Sil
  32. Sayın hocam
    Ülkemiz birçok ekonomik vb anlamda stres testlerini yapılanlar süreci uzatsa da öyle yada böyle bir şekilde atlattı. Evet artık sıkıntılar halka yansımaya başladı.
    Ülkemizde bahsettiğiniz yapısal reformlar yapılsa bile ekonomik anlamda dibi görür müyüz?

    YanıtlaSil
  33. Sevdigim iktisat hocalarından birisinin dogru bulduğum sizldrinden birisidir; yüksek faiz düşük kur türkiye ye giydirilmiş deli gomlegidir.

    YanıtlaSil
  34. Hocam ekonomide daha spekülatif bir dönememi giriyoruz?

    YanıtlaSil
  35. asıl sorun güven yok

    YanıtlaSil
  36. Bir allahin kulu da tl yi koruma kanunu kaldirilmasini konusmuyor 90 larda yuksek enflasyon vardi ama piyasada isler markla yapilirdi fiyatlar en azindan daha stabil kalirdi birakin kira kontratlari maaslar alim satimlar dovizle yapilsin

    YanıtlaSil
  37. 3 yıl önce bulgarlar marketleri yağmalıyor, türkiye yabancıya çok ucuz vb tartışmalar varken bugün yabancı turist gelmiyor, ürünler/hizmetler döviz getiren turiste bile çok pahalı. böyle bir ortamda tüik'e mi inanırsın, 3 yıl sonrası için enflasyon rakamları açıklayana mı, mb hedeflerine mi? algıyı gerçeğin üstünde tutmak günü tüketip yarından çalanların işi. güneş balçıkla sıvanamaz halbuki.

    YanıtlaSil
  38. 2024 ocak faiz 45 dolar 30 tl enflasyon %65 ;2024 1 Agustos faiz 50 dolar 33 enflasyon %61 Arada geçen 7 ayda degişim faizde artış 5 puan dolardaki artış %10 enflasyonda %5 düşüş var.Enflasyon 2024 ocak %6.7 şubat 4.53 mart 3.16 nisan 3.18 mayıs 3.37 haziran 1.64 temmuz 3.23 yani 7 ayın toplamı TUİK e göre 25.81 oluyor.Asgari ücret artışı 2024 tümü için kabaca %50 ,memur emeklisi için ocak+temmuz (50+20:70) ssk-bagkur emeklisi için (50+25:75) zam yapıldı.Dolar %10 artarken aynı sürede enflasyon 26 yani tl degerli tutuluyor yani ucuz kur politikası devam ediyor ama yıllardır uygulanan ucuz kur nedeni ile krize girdik deniyordu bugün fark parametrelerde sadece tl faizinde fark oldu.Ucuz kura ragmen merkez bankasının rezervleri neden arttı?Bunun 2 nedeni olabilir ilki yüksek tl faizi nedeni ile carry trade ve içerdeki yerleşikler ve dışarda park etmiş yerlinin dövizleri sabit kur garantisi nedeni ile tl ye döndürmesidir.Merkez carry-tradecilere yıllık dolar bazında % en az25 kar vermeyi de yerliden tedarik ettigi dövizle ödemeyi planlanıyor yapısal reform yerine tamamen mali bir çözüm planı kurgulanıyor.Kur ucuz gelirler az enflasyon düşecek diye düşünüldü ancak bu planın komplikasyonu şu konut taşıt alım satışları banka kredileri nedeni ile kitlendi zorunlu giderini karşılayamayan toplum harcamaları kısınca piyasa daralmaya başladı bu dogal olarak ekonominin stop etmeye dogru yönelmesi işsizlige yol açmaya başladı.Faizleri biran önce düşürmeyi bekleyen ekonomi buna cesaret edemiyor çünkü şu an faiz enflasyondan hala 10 puan geride eger daha da düşerse faiz cazibesi kalmayınca kur-altın yeniden tırmanıp carry trade terse dönecek sonuç arjantinin geçtigi yoldan gidiyoruz sanki….

    YanıtlaSil
  39. Mehmet Şimşek hesabını daha baştan yanlış yaptı. Enflasyonun tek nedeni talep enflasyonu zannetti. Talebi kesip yasaklar koyarsam fiyatlar düşer diye hayal etti. En az 5 yıl bu ülkede barınma krizi yaşanacak. Kiracılar ev sahiplerinin malına çöktükleri için artık kiralık ev bulamayacaklar. Bolşevik yasalar bolşevik açlıklar doğurur. En vasıfsız işçinin işveren maliyeti 23.500 tl sigortası ile. Küçük esnaf ve işveren bu maliyeti fiyatlara yansıtınca özellikle hizmet kolunda fiyatlar uçuyor, sonrada fırsatçı esnaf diye isyan ediyor insanlar. Hükümetin tek stratejisi insanları kandırmak ve korkutmak üzerine. Sürekli toplumu aptal yerine koyuyor çünkü elinden hiç bir şey gelmiyor.

    YanıtlaSil
  40. hocam merhaba,yazılarınız için öncelikle teşekkrler fakat benim anlayamadığım bir konu var;ülke stagflasyona girdiyse ve ardından slumpflasyon yaşayacak ise (genelde öyle olmuş) bu krizi biz nasıl anlayıp yönetebileceğiz riski piyasa görmüyor mu? biz hep 2 şer çeğrek sonrasına mı odaklanacağız?ayrıca seçime yüksek enflasyon ile girmek istenilmeyecektir bu nasıl bir döngü? resesyon mu yaratılacak bu durumunda sonucunda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Krizler biz istediğimiz ya da istemediğimiz için değil bizim yanlış yaklaşımlarımızdan çıkar. Siyasal iktidar son on yıldır özellikle de başkanlık rejimine geçildikten sonra her şeyi yanlış yaptı ve yapıyor.

      Sil
  41. Hukuk düzelmeden hiç bir yapısal reform yetmez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hep bunu söylüyoruz: Önce herkesin karşısında eşit olduğu, bağımsız bir hukuk sistemi gerekiyor. Ötekiler ardından gelir zaten.

      Sil
  42. Mahfi bey 101 yıldır surdulebilir yapısal reform yapılmıyor. Bundan sonra kim yapacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arada bazı reformlar var. Mesela 2001 krizi sonrasında bir şeyler var. Ama haklısınız Atatürk devrimlerinden bu yana tutarlı, kapsamlı bir yapısal reform paketi hiç olmamış. Sanırım yakında mecbur kalıp yapacağız.

      Sil
  43. Yazınız için teşekkür ederim. Önceki yazılarınızın birinde, Faiz'i antibiyotiğe benzetmiştiniz. Bu benzetme bana çok mantklı gelmişti. Asıl problemi (yapısal) çözmeden antibiyotik (faiz) kullanmaya ne kadar daha devam edilebilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok fazla değil sanırım. Çünkü biliyorsunuz antibiyotiklerin de ağır yan etkileri olabilir ayrıca bir süre sonra virüsler antibiyotiğe karşı alışkanlık elde ediyorlar ve o zaman artık antibiyotik fayda etmemeye başlıyor.

      Sil
    2. Özür dileyerek bir düzeltme yapayım Hocam.Antibiyotikler bakterilere karşı etkilidir.Virüsler için antibiyotik kullanılmaz.
      Saygılarımla.

      Sil
    3. Estağfurullah. Nasıl ki bir hasta virüs şikayetiyle bana gelse ve ben de antibiyotik verip sorunu çözemeyeceksem bunar da ekonomiden anlamadığı için yanlış tedavi uygulayıp sorunu büyütüyor :)

      Sil
    4. :)Haklısınız.

      Sil
  44. Hocam merhaba, stagflasyona girersek bunun normal enflasyondan farklı olarak, tüketici ve firmalara nasıl bir etkisi olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonda büyüme olabiliyor. Mesela Türkiye ilk çeyrekte % 70 enflasyona karşılık % 5,7 büyüdü. Stagflasyonda büyüme olmuyor. Yani % 60 enflasyon var ama ekonomi sıfır oranda büyüyor (yani büyümüyor.) Bu durumda firmalar mal satamıyor demektir. Üretim azalır, üretim azaldığı için fiyatlar yükselir.

      Sil
  45. 2022'de 2.5M, 2023'de 3MUSD ciro yapan bir şirketin sahibiyim.
    2024 1. çeyrek, 2023'ün rüzgarıyla bir ölçü düşse de fena gitmedi. Ortalama ticaretimiz yaklaşık %15 civarında düştü. Bunu seçim ekonomisi ve beklentilerin ötelenmesi ile kendi kendimize sebeplendirmeye çalıştık. Ancak 2. çeyrekteki ciro kaybımız %35'leri aştı. Sektörümdeki firmalarda %50 ciro kaybı gören firmalar var. Giderler sabit, gelirler (kâr) ciroya bağlı olduğu için, 2. çeyrekte gelirlerimiz giderlerimizi karşılayamadı ve kasadan harcamaya başladık. Kendi şirketimde ve sektördeki bizden daha büyük şirketlerde kadroda azaltma yani işten çıkarmalar gerçekleşti. Kendi şirketimizde 3. çeyrek hedefimizi ve stratejimizi sadece "gelirler giderleri karşılasın" esasına göre kurguladık. Temmuz başarılı oldu ve ağustos ayı bu doğrultuda başarılı olacak gibi görünüyor. Ancak bu noktada başka bir durumda sıkıştık. Nakit akışı!
    Mevduat faizleri %4 seviyesinde iken, büyük şirketler finansal kazanç sağlamak amacı ile; küçük şirketler ise büyüklerden alacaklarını tahsil edemediği için ödemelerini yapmamaya başladılar.
    Durum böyle olunca, hammadde / ürün tedariği için kendi tedarikçimize para ödeyip malzeme alamamaya başladık. Bu defa yine hareketsiz kaldık.
    Bir müşterimin anlattığına göre, Türkiye'nin önde gelen kuruluşlarından biri şöyle bir strateji uyguladıklarını iç haberleşme kanallarında da paylaşmış. "Tedarikçilerimize yapmış olduğumuz ödeme ötelemeleri sayesinde kullanmadığımız nakiti çeşitli finansal araçlar ile değerlendirerek şirketimiz bütçesine xxxx USD / TL kâr sağladık." Ama diğer tarafta da tedarikçi can çekişiyor ya da konkordato ilan ediyor.
    22 yıldan beri ticaretin içinde olan biri olarak 45 gün sonrası için öngörü yapıp hareket edemiyor olmak düşündürüyor. Eğer bu sıkılaşma, faizlerin yüksek tutulup, işe yatırım yerine, finansal kazanç sağlanmaya teşvik sürerse, son çeyrekte bir çok işletme iflas açıklayamadığı için konkordato ilan edecek, bu defa virüs zincir gibi alacaklılarına yani pazardaki diğer firmalara yansıyacaktır. Akabinde işten çıkarmaların artması, belki sosyal çöküş, belki intiharlara varan sonuçlar ortaya çıkacaktır.
    Ekonomist değilim, yaşayarak öğrendim. Ama çözüm elimde değil, sadece bir piyon olduğumu düşünüyorum.
    Bu durum nasıl engellenir hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim, sizin yapabileceğimiz fazlaca bir şey yok. Hükümetin doğru ekonomi politikası uygulaması ama ondan önce yapısal reformları yapmaya hızla girişmesi lazım. Ki orada pek umut yok. Çünkü bugüne kadar bırakın yapısal reform yapmayı, yapılmış olanları bozdular.

      Sil
  46. Yandaşa farklı muhalefete farklı adalet olduğu sürece ülkenin bu ekonomik çöküşten kurtulabilmesi oldukça güç.. KKM hesaplarını sıfıra indirdikten sonra yapılacak tek şey devalüasyondur. KKM nin çözülmesini bekliyorlar bittiği anda TL nin değer kaybetmesi kaçınılmazdır.. Faizler işte ondan sonra düşer.

    YanıtlaSil
  47. Hocam stok yapalım mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten yeterince yaptınız. Mevcutların son kullanma tarihi geçecek.

      Sil
  48. Yazıda ve yorumlar sürekli bir yapısal reform lafı geçiyor.Nedir bu yapısal reformlar? Biri çıkıp anlatsa .

    YanıtlaSil
  49. Hocam merhaba, üniversite sonuçları açıklandı. YTÜ İşletme gelmesini bekliyordum ama bir önceki tercihim olan Türk Alman İktisat geldi. Sizce almanca iktisat okumak mantıklı mı? İktisat terminolojisini ingilizce öğrenmediğim için ilerde sorun yaşar mıyım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence mantıklı. Almancanın üzerine İngilizce de öğrenirseniz harika olur.

      Sil
    2. Almanca bilginiz yoksa üniversitede öğrenirim diyorsanız hiç bulaşmayın. Almanca dünyada hiçbir geçerliliği olmayan bir dil. İngilizce işletme iktisat vs ne olursa olsun illa ki faydasını görürsünüz. İş görüşmesinde Almanca ile ancak Almancılar kadar şansınız olur.

      Sil
    3. Almanca İktisat mezunu olduğunuz zaman nasıl bir iş bulursunuz bir alman firmasının malını satan temsilcisinde çalışırsınız firma almanca iletişim yapabilen ve ithalat işlemlerini almanca ingilizce türkçe anlayan yapabilen eleman alacakdır veya alman firmasının türkiyedeki üretim kısmında iş bulabilirsiniz bu firmalar almanca bilen elemanlarla çalışırlar.

      Sil
  50. Hocam merhaba uzun zamandır ekonomik olarak sıkıntılı bir süreç içindeyiz. Yazılarınızı takip ediyorum bilgilendirmeler için teşekkür ederim. Konut fiyatlarındaki artışın biteceğini düşünüyor musunuz konut ihtiyacımız var böyle bir ekonomik durumda nasıl bir yol izlememiz gerekir

    YanıtlaSil
  51. Bana göre bu faiz ile bu büyüme rakamları muhteşem.Bir kere veriler ile konuşuyoruz ama Türkiye veri konudunda guvendiz bir ülke çünkü ekonominin en az yüzde 25 i kayıt dışı. Yani ortada hesabı yapilamayan büyük bir para var iş gücü var. Yani diyeceğim Türk ekonomisini batı sistemi ile ölçüp biçmek kolay değil ve yanıltıcı olur. Ekonomi yazıldığı kadar sıkıntılı degil . Biz neler gördük yas 55.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. % 25 kayıt dışı var demek ekonomi çok sıkıntılı demektir. Çünkü bütün yük kayıt içindekilere kalıyor ve gelir dağılımı inanılmaz derecede bozuk demektir. Ayrıca bu kadar büyük kayıt dışılık devletin soyulduğunu gösterir. Ekonomi iyi görünebilir (şimdilik) ama toplumun gidişi hiç de öyle değil. Sıkıntı büyük. Ben sizden 20 yaş büyüğüm ve bu kadar feci bir durumu (sadece ekonomi değil, hukuk, demokrasi, laiklik, eğitim kalitesi, insan kalitesi) hiç görmedim.

      Sil
    2. Huysuz herif, öncelikle enflasyonun sürekli olumlu şekilde manipüle edildiği bir ekonomide iktisadi büyüme ivmesini dogru ölçmek mümkün değildir. Ayrıca büyüme dediğiniz ornegin bir x firmasi 2023 yilinin ilk çeyreğinde 100 tl lik bir malini 100 adet satarak 10.000 lira ciro ekde etmiş. Ayni işletme 2024 ilk çeyreğinde bu sefer ayni mali 170 tl den ancak 60 adet satabilmis olmasına karşın cirosu 11200 lira olmuş. Yani cirosu % 11,2 artmış. Iste buna buyume diyor tuik. Kimse satistaki % 40 lik düşüşü gormek istemiyor oysa talep daralıyor salt enflasyonlu büyüme yaşanıyor. Yani reel olarak büyüme yok.hikaye. asolan minimum enflasyonla talep artisina ve buna paralel arz artisina dayanan buyumedir. Geridi lafi guzaf tir

      Sil
  52. Hocam emeğinize sağlık. Fakültede bu denli ekonomiyi öğrenmedik.

    YanıtlaSil
  53. Generation X'den bir tanımı da içinde bulunduğumuz (lasyon) serisine ek olarak bilgilerinize sunuyorum sayın Hocam.
    Brezilifikasyon: Zengin ve fakir sınıf arasındaki uçurum giderek derinleşmesi ve orta sınıfın zaman içinde yok olup gitmesi.
    Buradaki "zaman" On yılları kapsayan bir dilimi içerdiği hissini veriyor. Oysa biz 2-3 yıl içinde başarmış gözüküyoruz. O zaman belki de biz başka bir kategori içerisinde yer almalıyız. Yerli ve Milli olmak bunu gerektirir. "Türkilifikasyon"u öneriyorum.

    YanıtlaSil
  54. MB enflasyon çıkış tahmininde ilk kez düşük büyüme ile yumuşak inişli yatay büyüme izliyor, yani büyüme istemiyor zaten ama bizim piyasa buna hazır değil ilk kez bu denenecek MB talebi kısamadığı için gelecek yılda böyle geçecek gibi geliyor faizler de yıl sonu Max. 40 iner diye düşünüyorum

    YanıtlaSil
  55. Hocam son yapılan köprü zamlarını, daha önceki %38 lik elektrik/doğalgaz zamlarını da stagflasyon sinyali olarak görebilir miyiz? Ayrıca yapılan bu yüksek oranlı zamlar, enflasyon beklentilerini bozmayacak mi? Bu ortamda faiz indirimi finansal dengeyi ve yatırımcı davranışını bozmayacak mi? Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dostum sen hala olayı çözememişsin enflasyon sadece ücretler artınca yükseliyor çok yaşa tuyik

      Sil
  56. Hocam merhabalar iktidarın sadece sıcak paraya başvurmak adına faizi para sahiplerinin istendiği düzeye getirip tutması zaten merkez bankasının olmayan karizmasına bir hakaret değil mi? Ayrıca para sahiplerinin bunu iyi yönde atılmış adım olarak görmesinin nedeni olarak kendi nemalanması iken para sahiplerinin en az bizim kadar sahtekar olduğunu düşünmüyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2021'de TCMB, hükümetin talimatıyla faizi düşürmeseydi bugün bu faizi vermek zorunda kalmayacaktı.

      Sil

  57. 1. varsayım = iktidarın sonu demek olduğundan 2.varsayım kaçınılmaz gibi, göz göre göre bir çöküş mü yaşayacağız şimdi ?

    YanıtlaSil
  58. Hocam kadin erkek eşitliği komunist ülkelerdede vardı ama rekabetçi hersene kendini yenilebilenürünler ortaya çıkaramadı o fevasal fabtikalar değicem bu ki yükselem gümrük duvarlarıyla biz türk şirketlerini korumuyoruz aksine tembeleştirıyoruz bir çeşit komunizm fakat biz kendi kendimizi yalandırıp serbest pıyasa ekonomisi diyoruz

    YanıtlaSil
  59. dünya demir fiyatları 2015 de 40 USD dipten 2021 de 215 usd zirve yapdı 2024 de en düşük fiyatı gördü 98 USD 2019 pandemide 85 USD fiyat görmüşdü demir talebi azaldığına göre resesyon başladı galiba.
    https://tr.investing.com/commodities/iron-ore-62-cfr-futures

    YanıtlaSil
  60. Selamlar Mahfi Bey, yazılarınız için çok teşekkürler. Bir sorum olacak. Slumpflasyon dönemlerinde genellikle popüler olan varlık değerli madenler mi olur, borsa mı olur, gayrimenkul mü olur, ne olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hocam genel talep hangi yönde olur? Tabiki yatırım tavsiyesi degildir !

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Paradan Para Kaybetme Dönemi