Piyasalarda Japonya Etkisi
Japonya, 1990’ların başından itibaren
içine girdiği durgunluk girdabından bir türlü kurtulamadı. Hükümetlerin
denemediği yöntem kalmadı: Piyasayı canlandırmak için faizi eksiye indirdiler,
ABD ve Avrupa’nın yaptığı gibi para bastılar olmadı, insanları harcamaya teşvik
edebilmek için enflasyonun artmasına razı olup kamu harcamalarını artırdılar,
vergileri düşürdüler yine olmadı. Büyüme bir türlü istendiği gibi toparlanamadı.
Buna karşılık kamu kesimi borç yükü inanılmaz boyutlara ulaştı.
Aşağıdaki grafikler Japonya’nın
ekonomik büyümesini gösteriyor (bu makaledeki grafiklerin tamamı IMF
verileridir ve https://tradingeconomics.com/
sitesinden alınmıştır.) Soldaki grafik çeyrekler itibarıyla bir önceki yılın aynı çeyrek sonucuna göre yıllık büyümeyi, sağdaki grafik ise
bir önceki çeyreğe göre büyümeyi gösteriyor. Her ikisi de Japonya’nın
resesyonun eşiğinde olduğunu sergiliyor.
Yıllık Büyüme Çeyrekler
İtibarıyla Büyüme
Büyümedeki bu durgunluğa karşın
işsizlik ve enflasyon konusunda en azından şimdilik bir sorun görünmüyor.
Aşağıdaki grafiklerden soldaki işsizlik oranını, sağdaki enflasyon oranını
gösteriyor.
İşsizlik, gelişmiş ülkelerin pek
çoğunda görülen işsizlik oranının oldukça altında seyrederken enflasyon da yüzde
3’ün hemen altında bulunuyor. Bununla birlikte Japon hükümeti ve Japonya Merkez
Bankası (BOJ) ABD Merkez Bankası’nın (Fed) yüzde 2 oranının enflasyonda tavan
alınması yaklaşımını kendileri için de benimsediğinden mevcut görünümden mutlu
değiller.
Aşağıda soldaki grafik bütçe dengesi / GSYH oranını (%) ve sağdaki grafik de kamu borç stoku / GSYH oranını (%) gösteriyor:
Bütçe Dengesi / GSYH (%) Kamu Borç Stokunun GSYH’ye Oranı (%)
Aşağıdaki grafikte cari denge / GSYH oranı (%) yer alıyor:
Geleneksel olarak cari fazla
veren Japonya bu yolda devam ediyor. Son duruma göre Japonya, GSYH’sinin yüzde
3,6’sı oranında bir cari fazlaya sahip bulunuyor ve bu durum, kamu kesimi borç
stokunun tehlikesini azaltan bir sigorta gibi düşünülüyor.
Aşağıdaki grafik imalat PMI endeksini gösteriyor:
Bu endeksin özelliği geleceğe
ilişkin olarak satın alma yöneticilerinin beklentilerini sergilemesi. Endeksin
50’nin altında olması beklentilerin iyi olmadığını 40’ın altında olması ciddi
olumsuz beklentilerin var olduğunu işaret ediyor. Mevcut durumda Japonya
açısından beklentilerin bozulmakta olduğunu söylemek mümkündür. Tabii asıl
olarak faiz kararında sonra bu endeksin ne yönde hareket edeceğine bakmamız
gerekiyor.
BOJ, Temmuz ayının son gününde
sürpriz sayılabilecek bir kararla faiz oranını yükseltti. Temmuz sonuna kadar %
0,10 olan faiz oranı Japonya’yı carry trade için ucuz fon sağlama merkezi
haline getirmişti Yatırım fonları, Japonya’dan ucuz faizle aldıkları kredilerle
dünyada daha yüksek faiz veren ülkelere yatırım yaparak para kazanıyorlardı.
Türkiye de bu ülkeler arasında en yüksek faizi veren ülkelerden birisi olarak
yer alıyordu. BOJ, Temmuz ayının son
gününde faizi 0,25’e yükseltti. Her ne kadar yapılan artışa karşın BOJ’un faizi
hala diğer ülkelere göre çok düşük olsa bile bu artış carry trade maliyetini
artırdığı ve daha da önemlisi geleceğe ilişkin yeni artışlara pencere açtığı
için fonlar üzerinde etkili oldu. Carry trade yapanlar, fonlarını boşaltmaya ve
dolara dönmeye başladılar. Faizi yükseldiği için değerli hale gelen Japon Yenine talep arttı ve Yen de değerlendi. Böylece talep artınca dolar, ABD seçimleri
nedeniyle kaybettiği konumu yeniden yakalamaya yöneldi. BOJ’un faizi artırması
öncesinde ABD seçimleri, resesyon beklentisinin ortaya çıkması, orta doğuda
tırmanan kriz nedeniyle zaten diken üstünde olan piyasalar BOJ’dan gelen faiz
artırımıyla paniğe kapıldılar. Panik hali bütün dünya piyasalarında
dalgalanmalara, hatta bazı alanlarda çöküşlere yol açtı.
Bütün bunlara karşılık dünya, uzun
süredir şoklarla yaşamaya alışmış durumda olduğu için, eskiden olsa çok daha
ağır sonuçları olabilecek şokları artık birkaç günlük sarsıntıyla atlatabiliyor.
Alınan kararlar, yapılan uygulamalar, hatta savaşlar ilk anda çok etkili olsa
da bu etkileri uzun sürmüyor. Dün bütün piyasalarda ciddi düşüşler vardı, bu
sabah hafif hafif toparlanma başladı. Bununla birlikte önümüzdeki günler
özellikle orta doğu krizi açısından belirsizliğini koruyor. Belirsizlik, finans
piyasalarının en sevmediği durumdur. Bu durum bir süre böyle devam edecek
görünüyor.
Üretim ve tüketimin bu hızda artması sizce sürdürülebilir olabilir mi kapitalist düzen tamamıyla tüketime ağirlık vermiş gibi duruyor nereye kadar böyle devam edecek?
YanıtlaSilTaş çatlasın 10 yıl.
SilÜretim olmazsa nasıl tüketim olacak?
SilBiri üretmiş ki diğeri de tüketmiş. Tüketime verilen tüm ağırlık üretime verilmiş ağırlıktır.
Malı alan olmayınca akşama kadar üretsen ne olcak?
İnsanlar üretim ve tüketimi düşman gibi zannediyor. Biri olmazsa diğeri de olmaz.
problem üretimin arzı veya tüketimin artmasında değil. problem israfta. İsrafta üretimin tüketimden fazla olmasında değil bilakis üretimin dağıtımındaki problemde. En basitinden her akşam zincir market önüne git bak sepetlerle tavuk ekmek, sebze tarihi geçtiğinden çöpe gidiyor. Fiyatları avrupa da olduğu gibi skt. yaklaşan ürünleri indirime de koymuyorlar sonuç ürün çöpe.
SilNe kadar güzel bir konuya dikkat çekmişsiniz. Geçen hepimizin bildiği bir marketten çıkarken çalışanların kasa kasa sebze ve meyveleri çöpe attıklarını gördüm. Bu sürdürülemez bir model. Buna bir çözüm bulunmalı. Kimbilir daha neler neler çöpe gidiyor.Yazıktır yahu
SilHaklısın çünkü o çöpe attığı ürünün parasını da 3 katı çıkarttıgı için o firmanın umrunda bile değil ve müslümanlık islam hikaye tamamen vicdansızlık ve bunu da denetlemeyen bir diktatörlük ve sonuç bu iyi akşamlar
SilDeğerli arkadaşlar, Türkiye nin israfta dunyada üçüncü sırada olduğunu (yanlış hatırlamıyorsam) ekleyerek tartışmaya katkı yapayım.
SilYazınız için teşekkürler!
YanıtlaSil‘’Carry trade yapanlar, fonlarını boşaltmaya ve dolara dönmeye başladılar.” Hocam bunun bize orta vadede etkisi ne olur?
YanıtlaSilİyi olmaz.
SilÇok iyi olur. Cari açığımız düşer, tüketime değil, üretime odaklanırız.
SilGeçmişte bu durumu defalarca yaşadık ama üretim odaklanmadık. Üretime odaklanmamızın yolu kur ya da faiz değil, hatta enflasyon bile değil: Hakları koruyacak bir hukuk temeli ve riskleri düşürecek bir siyasal yapı. Bu ikisi olmadan üretime odaklanamayız.
SilKeşke yorum beğenme özelliği olsa, son yorumunuz çok çok önemli
SilTeşekkür ederim ama çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Sadece " iyi olmaz" yazdım.
SilJaponya'nın büyüme , işsizlik , enflasyon , kişi başı gelir gibi ekonomik verileri Türkiye ile mukayese edilemez durumda. Adalet , eğitim , sağlık gibi verileri de benzer durumdadır.
YanıtlaSilJaponlarla galiba sadece kamu borcu çokluğu yönünden benzeşiyoruz. Onların derdi başka türlü bir dert. Yazınız için sağolunuz..
YanıtlaSilMahfi Hocam son paragraflarda carry trade yapanlar fonlarini bosaltip USD ye donmeye basladi yazmissiniz. Carry trade yapan fonlar pozisyonlarini kapatmak icin JPY ‘ye donduler. Bu durumda JPY’ nin hizli bir degerlenme yaratti. Hizli degerlenme sonrasi margin call devereye girip likidite sikisikligina neden oldu seklinde duzeltmek sanki daha dogru.
YanıtlaSilÇok doğru, bu dediğinizi de ekledim.
SilFed’in faiz indirimine gitmesiyle birlikte aynı zamanda Türkiye de faiz indirme sürecine girmeli mi yoksa ekonomik durgunluğa rağmen enflasyonun daha sert düşmesini mi beklemeliyiz?
YanıtlaSilBeklememeliyiz
SilJapon halkını bir türlü harcamaya teşvik edememelerinin sebebi devlete ve ekonomiye olan güvensizlikten ziyade sanırım gelenek ve kültürlerinden gelen minimalist bir yaşam tercihi olabilir mi ? Ufak arabalar , ufak evler , işini görmeye yetecek az eşya ve gereçler... Bu konuda ki düşünceleriniz nelerdir ?
YanıtlaSilBu dedikleriniz doğru ek olarak nüfusun yaşlı olması da harcama hevesinin düşük olmasına yol açıyor.
SilKendilerinin ufak olmasının da payı. Daha az yiyorlar, daha az içiyorlar, tüketimleri daha az.Bizim sığmayacağımız evlere küçük oldukları için sığıyorlar.
SilHocam, Japonları tanıyınca tüketimin niye artmadığını da anlıyorsunuz.
SilÇoğu küçük evlerde oturuyor. Evlerinin tüm eşyaları var.
Beyaz eşya anlamında herşeyleri var ve bunları da sürekli değiştiriyorlar.
3-4 yılda bir eşya değiştiriyorlar. Ne yapsınlar?
Çamaşır makinasını 2 yılda bir mi değiştirsinler? Her sene buzdolabı mı alsınlar?
Hepsinde cep telefonu, tablet, masa üstü bilgisayar, akıllı saat var.
Her ceplerine birer telefon, her iki kola birer akıllı saat, evdeki her masaya bir bilgisayar mı alsınlar?
Çok Japon ailenin eşyaları sıfıra yakın 3 veya 4 yıllık kredi ile.
Yani bulaşık makinesini 4 yıla bölmüş, cep telefonu 3 yıla bölünmüş.
Her kredi dönemi sonunda firmalar yüzde 5-10 indirim ile yenisini öneriyor veya
eskisini yüzde 30 peşine sayıp yeniliyor. Daha fazla bulaşık makinasını ne yapacak bu insanlar?
Onlarda tüketim sorunu yok, Japonlar çok iyi tüketiyorlar, ama daha ne tüketecekler?
Nüfus sorunu var hocam. Nüfus düşüyor, tüketicinin kendisi azalıyor. Gençlerin maşallahı var, çok iyi tüketiyorlar.
Gençken Tokyo'ya gittim. Hatunları da afet gibi, ilgililer de. Ama o hayatın içinde o hatunlarla 3 çocuk yapmak hayal. Niye? Cevap yine aşırı tüketim. Sinema, tiyatro, dışarda yemek, ek dersler almak, sağlık hizmetleri almak, doğa etkinliği vs derken bi bakıyorsun hatunların erkeklere ayıracak vakti kalmıyor. Keza erkekler de öyle. Bir erkek ve hatunun basit bir akşam yemeği için anlaşıp randevulaşması bile iki hafta sonrasına olabiliyor. Birinin akşam bi etkinliği öbürünün başka bi etkinliği, birinin okulu, diğerinin sınavı derken hoşlandığınız hatun en erken iki hafta sonraya 1 saat akşam yemeği zar zor ayarlıyor.
Her şeyin aşırısı zarar derler ya!
Firmalar, buldukları Japonun her anına bir şey satmışlar.
Japonlar da aşırı tüketmekten, yeni tüketiciler üretmeye vakit bulamıyorlar.
Çok sağ olun, yazılarınızı keyifle okuyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilMerhaba hocam, tim başkanı "Türkiye pahalı değil, çok çok pahalı." Dolar'ın çok düşük olduğunu belirtiyor. Dolar artınca enflasyona etkisini de biliyoruz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Ben doların bu seviyede olmasından memnunum. Bu söylemler ihracatçıların daha çok kar elde etme isteğinden mi yoksa gerçekten bir problem olmasından mı kaynaklı? Sanki doların bu seviyede olması benim gibi sıradan vatandaş için daha iyi gibi geliyor.
YanıtlaSilHerkes kendine göre haklı.
SilHocam, ithalat sınırı ve vergi artışı işe yarayacak mı?
YanıtlaSilYaramaz.
SilÇok etkisi olmaz.
SilHocam,
YanıtlaSilTicari olmayan bireysel [tekil kişi] alışverişlerde, gümrük vergisinin devreye girmesi için belirlenen limitin; "150 Euro"dan "30 Euro"ya düşürüldüğünden haberiniz var mı?
Bu uygulama, "21 Ağustos"ta başlayacak.
Ben maaşımdan her ay küçük küçük para ayırıp biriktirerek, Türkiye'de bulamadığım İngilizce kitapları; "Amazon" gibi, "abebooks" gibi siteler üzerinden sipariş verirdim. (Hâttâ, ikinci el temizlerini seçmeye uğraşırdım ki maliyeti ağır olmasın diye.)
21 Ağustos'ta limitin "30 Euro"ya düşürülmesi sonucunda, ben artık on-line satış platformları aracılığı ile yurtdışından İngilizce kitaplar alamayacak duruma mı geleceğim?
Sizin herhangi bir bilginiz var mı bu konuda?
Alamayacaksınız. Cari açığı bu yolla kapatabileceklerini düşünüyorlar!
Sildua edelim de aynı vergiyi e-kitaplara da getirmesinler. Asıl o zaman yabancı kitap edinmek imkansız olacak.
SilEşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdün.
Silyabancı menşeli sitelerdeki dijital ürünlere de ithalat vergisi gelmesi şart. Devletin burda da çok büyük kaybı var. Özellikle dijital oyun sektörüne de vergi konusunda odaklanılmalı.
SilVergilerimizde eksiklikler var. Acilen düzenlemeler şart:
SilÖzel Tüketim Vergisi nasıl varsa aslında taksi, uçak vb özel ulaşım araçlarının kullanımlarına da ÖZEL ULAŞIM VERGİSİ (%20) getirilmeli.
Dijital ürünler içinde ek olarak DİJİTAL ERİŞİM VERGİSİ (%20) getirilmesi şart.
Bir önceki kanunda kitaplar vergiye tabi değildi. Şimdide öyle. İstediğiniz kadar kitap alabilirsiniz.
SilHocam değerli bilgiler için çok teşekkür ederim, konudan bağımsız olarak Tcmb faiz indirim zamanı yaklaşıyor mu? Dün sayın Emre Alkin hocamız da Fedin bu yaşanan sıkıntılardan dolayı erken faiz indirimi yapabilir ve işin kötü tarafı Tcmb de bunu yapmak zorunda kalabilir dedi, bu şu anda istemeyeceğimiz bir şey olur..
YanıtlaSilBen TCMB'nin Eylül'de enflasyonu gördükten sonra 2 puan faiz indirmesinin doğru olacağını düşünüyorum.
SilHocam voleybolda yarı finaldeyiz. Altın gelir mi?
YanıtlaSilÇok zor. Vargas 60 sayı alırsa gelir.
SilAlabilir.Sonuçta 3 sette toplam 75 sayı var alınabilecek.Bunların 60'ını alabilir.
Silsanırım, dünya ekonomisi yeniden şekillenmeli.savaş ve pandemi gibi olağanüstü olaylarda sadece şirketler riski önleyebiliyor.hane halkı yapayalnız.
YanıtlaSilMecazi olarak söylüyorsunuz sanırım.Çünkü, hane halkı adı üzerinde bir hanede birlikte yaşadıkları için yapayalnız olma ihtimali yok.
Siljaponya ve almanya ortak özellikleri.ikiside 2.dünya savaşının mağlup devletleri.ama en büyük özellikleri eğitim,kalite,TASARRUF,TASARRUF ,TASARRRUF........
YanıtlaSilİkisi de ABD uydusu.
SilHocam pandemiden sonra para nereye yöneldi.
YanıtlaSilBir çok alana.
SilBiontech'e.
SilFaizin veya getirinin yüksek olduğu yerlere.
SilBir japon atasözü derki,ayağını yorganına göre uzat.
YanıtlaSilYok böyle Japon atasözü.
SilSAYIN HOCAM 1'den fazla evi veya arabası olandan vergi daha fazla alınması gerekmiyormu.
YanıtlaSilServette düşmanlığı yapmayın.
SilServette İsviçre'de güzel bir kasaba. Düşman olunacak bir tarafı yok.
Kiralara getirilen yüzde 25 zam limiti en büyük vergi değil mi?
SilMahkemelerin kira alacak verecek davalarını yıla yayması?
Bunlar adı konulmamış vergi işte.
Gerekmiyor dostum. Bir tarafını kasacaksın çalışacaksın hem de kafanı kullanacaksın yapabiliyorsan sen de yapacaksın. Vergiyi ise devletin tapusuz işgal arazilere bedavaya dağıttığı tapuda, kayıt dışı ekonomide, kaçak inşaatta, yurt dışında yatan servette , vergi aflarında arayacaksın. Vergi toplamak için önce cesur ve namuslu olacaksın. Balık baştan kokuyorsa zaten vergi taban maban masal anlatmayacaksın.
SilHOCAM anlamadığım,bir ülkenin,likidite fazlalığıda sorun oluyor.saçma değilmi.
YanıtlaSilYoo olmuyor.
Sillikidite fazlalığının fiyatlar, ücretler, enflasyon, kur... üzerinde etkisi varken sorun olmamasını nasıl bekliyorsun ki?
SilHocam üretmeden paradan para kazananlar nasıl bir ders çıkarmalılar
YanıtlaSilBir daha yapmamalılar.
SilÜretmeden para kazananlar, paradan kazandıkları para ile fabrikayı almalılar.
SilBöylece hem paradan para kazanır, hem de üretimden para kazanırlar.
para üzerinden para kazanmakta bir zeka üretimidir. Boyutu ve hacmi olan şeyler dışında da üretimin olduğunu unutmamak lazım.
SilHocam sizce bu olaylar silsilesi sonucunda dolar kurunun fitili ateşlendi mi?
YanıtlaSilAteşledi.
SilJaponya genel olarak reel sermaye agirlikli bir iktisat yapisina sahip 1980 sonrasinda aşırı finansal liberalizasyon başlangıcı ve 1980 sonrasi dunya genelindeki bu asiri finansal genlesme japonyadaki borsalarda teknoloji ve inovasyon agirlikli big buble etkisi 1992 de patlayinca japon piyasalarında sert küçülme yasanmasina ve buyuk bir güvensizlik bunalıma neden olmustur. Iste 1992 sonrası japonya asla onceki güçlü büyüme momentumuna ulasamadi. Az buyume de yoğun kamu harcamalarına dayali olunca bu da giderek butce açığı büyümesine ve kamu borç stoku patlamadina neden oldu. Cari fazla tuketimin cok zayif olmasından kaynaklı tabii yuksek katma degetli üretim menşeli olmanin da etkisi vardır
YanıtlaSilDesene hocam yine "dünyada kriz var" söylemini önümzdeki dönem cokca duyacagız yine imdat kolu bulundu:(
YanıtlaSilöyle olmasada öyleymiş gibi pazarlandığından neyin sebep sunulduğundan çok kimlerin buna neden kandığına bakmak gerek. Size yalan söylenmesine ihtiyacınız varsa gerçekler can sıkıcı olur unutmayın.
SilHocam konuyla alakalı biraz hızlıca birşeyler sormaya/anlatmaya çalıştım umarım ne demek istediğim anlaşılmıştır.
YanıtlaSilSosyal bilim olarak ekonomiyi ele aldığımızda zaman zaman bazı göstergelerden elde ettiğimiz çıkarımları illa herhangi bir ekonomi açısından bilimsel bir dayanağa bağlamak zorunda mıyız? Eğer bunları yapmaktan vazgeçersek ekonomi bilimi yoktur veya eksiktir mi demiş oluruz? Hocam örnek üzerinden anlatmaya çalışayım dolar yükseldikten sonra şundan dolayı yükseldi diye söylemeye çalışıyoruz hep. Oysa sosyal bilim olarak ekonomi beraberinde siyaset sosyolojiyi de içine alıyor. Trump 2015 te iş adamlarına baskı yaptı, türkiyeden sıcak para çekildi dolar yükseldi. Bugün bu sadece Türkiye bazlı değil bu dediğim,mesela değerli maden fiyatları mesela altın kripto para piyasası şirketlerin değerleri . başka bir örnek 7 ekimde filistinde başlayan soykırımda cogu büyük markaların soykırımı desteklemesi.belki zoraki belki gerçekten desteklemek istemesi.Kısacası gözle görülecek kadar açık bir güç var ortada bu güç yönetmeye yönlendirmeye çalışıyor bazen derin geniş bazen sığ veya dar. Bunları yok sayıp sadece ekonomik göstergeler ile olaya yaklaşmak yetersiz kalıyor. Tekrar söylüyorum sonuçları ekonomi bilmine dayandırmamak ekonomi bilmini önemsiz görme veya yok sayma anlamına gelmiyor. Bu verdiğim örnekler herhangi bir durumu hatta kendi ülkemizde oluşan son 3 yıldaki bilime aykırı politikları güzelleme amaçlı yazmadım hocam. Elinize sağlıl iyi çalışmalar
her konunun farklı boyutları vardır siz hangi yönden bakıp yorumlamak isterseniz ordan bakabilirsiniz. Siyaset yoğun yorumlamakta isteyebilirsiniz ya da diğer şartlar sabitken diyip başka disiplin açısından da ele alabilirsiniz konuları.
SilEbubekir Bey size, Martin Flockbecker'ın " The Theory of Multiple Invisible Hands" kitabını okumanızı öneriyorum.
SilHocam elinize sağlık... Fed faiz indiriminden sonra yönümüzü nasıl belirleyeceğiz? Alınacak kararları hep beraber göreceğiz... Doğru mu? Yanlış mı? Adım atacağız... Saygılarımla. Fatih Demirtaş..
YanıtlaSilPusula olarak Mahfi Eğilmez'i kullanacağız.
SilBizim durum çok farklı. Biz bir illüzyonun peşine takıldık carry trade ile mutlu mesut gidiyoruz. Ne kadar gidebiliriz kimse bilmiyor.
SilEkonomide en kalıcı huyun; genetiksel olduğunu düşünüyorum. Japonlar harcamayı sevmeyen dünya savaşında yoklukları görmüş ve yaşamış bir toplum. O yüzden tutumlular. Bulgarlar ya da eski sovyetler, Kominist eşit toplum anlayışı, kimsenin kimseden üstün olmadığını (çoğunlukla) kanıksamışlar. Almanlar, mükemmel işçilik, disiplinli yaşayış ve harcayış bilincine sahip toplum. Türklerin genetiği ise ARAP'larla birebir aynı, kazanmadığı kadar harcama hevesinde olan, sürekli bir şeylerden şikayet eden, harcamayı gösteriş için yapan, kafası çalışmaya; çalışmayan, tembel, kısmen bedavacı, tasarrufu sadece altın sanan bir topluluk.
YanıtlaSilTürklerin genetiği Araplarla birebir aynı değil.Bizde sarışın, renkli göz daha çok var.
SilSenin genetik teorileri ikinci dünya savaşı ile bitti gitti kardeşim. Toplumsal yapı kültür vs karşılaştırma yapacaksan eğer bizim kültür ile bölgede en yakın kültürü Ruslar paylaşıyor. Arablar ile sadece Türkiye'de belli küçük bölgelerde yakınlık bulursan bulursun.
SilYunanlarla daha çok benziyoruz.Yemeklerimiz bile aynı. Dolmades, caciki, baklavas,vs.
SilHocam Borsayı nasıl görüyorsunuz bu süreçte?
YanıtlaSilSıkıntılı.
SilBildiğim kadarıyla hoca uzak gözlüğü kullanıyor.
SilHocam ihracatçılar TL'nin çok değerli hale geldiğini dövizin karpuzdan bile ucuz olduğunu işlerin kötüye gittiğini söylüyor. Merkez Bankası ise reel efektif döviz kuruna göre TL'nin değerinin hala çok düşük olduğunu söylüyor. Sizce kim haklı?
YanıtlaSilCarry trade olan yerde yerel para değerlenir. KKM de bir çeşit carry trade idi. Dolayısıyla Türkiye birkaç yıldır carry trade olgusu yaşıyor ve döviz TL'ye dönüyor. Böyle bir ortamda kurun yükselmesi zor.
SilTCMB haklı
SilKKM'ye geçildiğinde TCMB'yi haklı gören çok sayıda yorumcu vardı.
SilNe oldu onlara hocam?
SilMerhaba hocam,
YanıtlaSilYazılarınızı ilgi ile takip ediyorum
Emeğinize sağlık.
KKM ilgili düşüncenizi öğrenebilirmiyiz,
Yatırımcı açısından önemini yitirdi mi?
Teşekkürler. KKM giderek önemini yitiriyor. Onun yerini carry trade aldı. Yani bir anlamda yağmurdan kaçarken doluya tutulduk.
SilHocam, japonya aslinda biraz enflasyona ihtiyaci oldugu için kanaatimce yen i özellikle dolara karşı reel olarak değeri düşük tuttu sanki. Oysa hem tasarruf larinin gsyh sine orani bakımından hem cari işlemler dengesi bakimindan ve dış ticari denge bakımından abd ekonomisine nazaran daha güçlü pozisyonda japonya. Aslinda kamu borç stokunun da hem yaşlı populasyonu nedeniyle hem de büyüme momentum u oluşturmak ve biraz da deflasyon riskini azaltmak adina yuksek harcamalar yapmasina bağlı olduğunu düşünüyorum. Bank of japan un 15 baz puanlik faiz artirimi makro dengelerine bakinca gereksiz gibi geldi bana hocam. Acaba yen dolar karsisinda fazla değer kaybetti diye mi düşündü japon merkez bankası hocam. Sizin düşüncenizi merak etdiyorum hocam. Saygilar.
YanıtlaSilSanırım ucuza dünyayı fonlamaktan vazgeçme kararı verdiler.
SilBenim bu tablolarda anlamadıgım şey japon hükümeti bütçe açıgını neden veriyor savaş yok açlık kıtlık yok sosyal yardım yok yaşlı nufus emekli parası ve saglık bakım kalemlerinin yüksek olması yani sosyal güvenlik kaynaklımıdır?son yıllarda geçirilmiş 2 büyük deprem bütçe açıgını derinleştirmiş olabilir mi?japonlar enerjiyi elde etmede kaynak degişikligine gitmek için devasa yatırımlar yapmış olmaları da bir faktör olabilir mi?japonya olası abd-çin savaşına hazırlık yapmak zorunda kaldıgı için bütçe dengesi bozulmuş olabilir mi?
YanıtlaSilSaygılarımla
Japonya da benim bildiğim devlet ciddi istihdam sağlıyor. Ayrıca yatırımlar da yapıyor. Sosyal yardim yok diyorsunuz da yaşlı nufus çok yüksek oldugu icin sosyal yardimlar elbette vardir. Japonya nin devlet harcamaları ya kâr amaci olmayan yatirim ağırlıklı ya da yatirim prodüktivitesi zayif oldugu için getirisi cok düşük. Ya da iktisadi aktivasyonlari artırmak ve biraz enflasyon olsun diye vergileri düşük oranlarda tutuyor. Gelir gider makasi giderek gider fazinda aciliyor. Ama ülke tasarruflari yuksek olduğundan dolayi ve enflasyonsuzluk nedeni ile aşırı düşük faiz ile kamu kolay borclanabiliyor. Bu da kamu borç stokunun artmasini getiriyor.
Silhocam sıçrama etkisinde dibe vurmadan zirveye çıkılmazmış (deep -> peak) ekonomide yeterince dibe vurmadık mı ne zaman yükseleceğiz? Yoksa dipte bulunmaya mı alıştık, dipte havuz etkisine mi kapıldık?
YanıtlaSilO dediğiniz havuzda ve denizde olur. Ekonomi öyle bir şey değil. Olsaydı 100 yılda Arjantin çıkardı.
SilNeden? ekonomide dibe vurunca da atılması gereken ama o zamana kadar atmaya yanaşmadığımız adımları atmak zorunda kalınca ve bu adımlar doğru atılınca yükselişe geçilmez mi?
SilVe bu adımlar (yapısal reformlar) doğru sonuçlar getirdiği görülüp devam edilince zirveyi görmek neden mümkün olmasın ki?
Bizim dipten zirveye çıkmamızın önünde potansiyel eksikliğimiz yok ki. Tercihsel sorunlarımız var. Bu tercihlerinde değişiminde ya hükümet rol oynar ya da halk. Birinden viri güçlü seçim yaparsa neden olmasın?
Bir kez daha söyleyeyim: Ekonomide dip diye bir şey yoktur. Yanlış politikalar ve doğru politikalar vardır. Türkiye, enflasyonda dünyanın en yüksek oranına sahip ülkelerden birisi. Gelir dağılımı bozuk. Buraya döviz getirip TL'ye geçerek faize yatıranlar (kurun da sabit kalmasından yararlanarak) yıllık yüzde 40'dan fazla net dolar faizi kazanıyor. Ülke uygar dünyadan hızla uzaklaşıyor: Demokrasi rafa kaldırılmış, hukuk geçerliliğini yitirmiş, eğitim tam anlamıyla bilim dışı bir konuma geçmiş bulunuyor. Bunlar mesela dibe vurulduğunu gösteriyor mu? Bazılarına göre evet ama bazıları da gayet iyi durumda olduğumuzu savunma sanayiinde tarih yazdığımızı, kişi başına gelirimizin yükseldiğini söylüyor. Bunları söyleyenler iktidarda bulunuyor. İktidar, dibe vurulduğunu kabul etmiyorsa bu dediğiniz önlemleri almaz. O zaman da yukarı çıkmak mümkün olmaz. Dolayısıyla dip diye bir şey yoktur. Bu, bakış açısına göre değişir. Kaldı ki yapısal reformlardan ne anladığımız da farklı olabilir. Mesela ben yapısal reformlar denince hukukun üstünlüğünün kabulü ve uygulanması, demokrasinin kurulması, laikliğin güçlendirilmesi, tek adam rejiminden parlamenter demokratik yapıya geçilmesi, eğitimin bilime dayalı hale getirilmesi gibi adımları anlıyorum. Bunlara ek olarak da ekonomide doğru politikaların izlenmesini. Ama belli ki siyasal iktidar bunların tam tersini yapısal reform olarak anlıyor ve uyguluyor. Özetle söylemem gerekirse sosyal bilimlerde uygulamalar bakış açısına, inançlara, algılara göre farklılık gösterir. O nedenle hep söylediğimiz şey şudur: Olayların gerçek yüzünü görebilmek için değer yargılarınızdan sıyrılarak bakmak lazım.
SilBirbirlerine yakın olsalar da ekonomi ve trade işi farklı. Eski trade hocam bana şunu öğretmişti, "Fiyatlarda taban yada tavan diye bir şey yoktur, fiyatlar sınır tanımaz hem aşağı hem de yukarı, hayal bile edemeyeceğin yerlere gidebilir" Yani bu çok düştü dibe vurdu artık yükselecek veya bu çok aşırı yükseldi canım artık düşecek diye bir şey yoktur kuralını bana iyi öğretmişti. Demek ki bu ekonomi içinde geçerli bir kuralmış. Dibi gördük artık bundan da beter olmaz mantığı çok yanlış. Beterin de beteri vardır mantığı doğrudur. Eğri yada doğru çalışan bir sistemde, siz eğer hiç bir parçayı değiştirmezseniz, sistem aynı şekilde çalışır sonuç neden farklı olsun. Mevcut padişahlık sistemi yada mevcut padişah değişmeden farklı sonuçlar beklemek toz pembe hayallerden ibaret kalıyor maalesef.
SilMahfi hocam, ikinci açıklamanızla dediklerinizi daha net anladım. Vakit ayırdığınız ek açıklamanız için teşekkürler. Saygılarımla,
SilSevgiler
SilEkonomide dip diye bir şey yoktur. Yanlış politikalar ve doğru politikalar vardır. Evrende -273,15 º (eksi 273,15 derece ) , bundan daha dibi yoktur varsa da biz bilemeyiz. Çünkü bu sıcaklıkta evren ölmüş demektir. Ekonomide dip varsa bu ölüm demektir.
SilHocam yazınız için emeğinize sağlık. Ülkede faiz indirimine geçilmesi ile Carry trade olarak yabancıların ilgisi Borsaya yönelebilir mi? Borsada halen değerinin altında olan şirketler var mı sizce? Borsa tarafında şu an için vergisel yönden bir düzenleme gelmeyecek gibi. TL nin borsaya yönelmesi ekonomiyi soğutma etkisi sizce ne olur?
YanıtlaSilTeşekkürler.
Yöneltilebilinir gibi dursa da lakin ki öyle değildir.
SilTürkiye'nin riskleri hala çok yüksek. CDS primi yeniden 300'e yaklaştı. Bu durumda borsaya çok fazla yabancı girişi beklemek doğru olmaz.
SilAnonim troll arkadaş, her yoruma cevap yazarak yorum kısmını güzelleştirmişsin. Güldük sabah sabah.
YanıtlaSilEn komik yorum hangisi sence?
SilDünya piyasalarının şu anda güçlü bir MILF (Monetary Innovation and Liquidity Facilitation) mekanizmasına ihtiyacı var. Likidite sorunlarının aşılması ve ekonomik istikrarın sağlanması için uluslararası finans kuruluşları tarafından bu mekanizma devreye sokulmalı.Saygılar,
YanıtlaSilHocam Warren Buffet ın Apple hisselerini satıp bize carry trade geldiği doğrumu?
YanıtlaSilWarren Buffet riski sevmez.Garanticidir.Ben döviz tevdiat hesabına yatırdığını düşünüyorum.
Sil