GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?
Cari Fiyatlarla (CF) yani enflasyonu da içerecek şekilde hesaplanan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) bir ülkede yerleşik üretim birimleri (kişiler, şirketler, kamu kesimi kuruluşları) tarafından bir dönemde (üç ay, altı ay veya bir yıl) üretilen nihai mal ve hizmetlerin yarattığı katma değerin cari fiyatlar cinsinden ölçülen piyasa değerlerinin toplamını ifade eder. Bu şekilde ulusal para cinsinden hesaplanan GSYH CF (sadece GSYH denildiğinde de GSYH CF anlamına gelir) yıllık ortalama dolar kuruna bölünerek dolar cinsinden GSYH’ye ulaşılır. Ülkelerin zenginliği, ekonomik gücü vb. gibi konular için uluslararası karşılaştırmalarda başvurulan ölçü budur. Hatta pek çok kişi ülkenin GSYH’sini ulusal para cinsinden bilmez dolar cinsinden bilir. GSYH’yi ulusal paradan dolara çevirmedeki en ciddi mesele dolar kurunun piyasa fiyatını yansıtıp yansıtmadığı meselesidir. Eğer dolar kuruna müdahale söz konusuysa dolar cinsinden GSYH gerçek durumdan farklı çıkar.
GSYH’nin dolara çevrilmesinde
bizim gibi dolarizasyona açık, enflasyonu yüksek ve kura müdahale eden ülkelerde
ciddi sorunlardan en önemlisi yıllık ortalama enflasyon (ya da GSYH zımni
deflatörü) ile yıllık ortalama dolar kuru değişimi arasındaki farklılıktan
kaynaklanır. Eğer enflasyon artış oranıyla kurdaki değişim oranı aynı ise bu
çevirmede sorun yok demektir. Buna karşılık eğer enflasyon artışı, kur
değişiminden yüksekse dolar cinsinden GSYH olması gerekenden fazla görünür.
Bunu Türkiye örneğiyle açıklamaya çalışayım: Türkiye’nin 2023 yılında ortalama
enflasyonu (GSYH zımni deflatörü) yüzde 67,5 ve cari fiyatlarla GSYH’si
26.276,3 milyar TL’dir. Aynı yılın ortalama dolar kuru 23,5 ve dolar cinsinden
GSYH’si 1.119 milyar dolar, kişi başına geliri de 13.110 dolardır. Eğer dolar
kuru, enflasyonla aynı oranda artmış olsaydı 23,5 değil 27,6 olacak, buna göre GSYH
1.119 milyar değil 952 milyar dolar, kişi başına gelir de 13.110 dolar değil 11.154
dolar çıkacaktı. Demek ki dolar kurundaki değişim enflasyondaki artışın altında
kaldığında GSYH ve kişi başına gelir dolar cinsinden olması gerekenin üzerinde
çıkıyor. Bizde dolar kurunun baskılanmasının önemli nedenlerinden birisi
enflasyonu denetlemekse diğeri de GSYH ve kişisel geliri olduğundan yüksek göstermektir.
GSYH hesaplamalarında bir de kayıt dışılık sorunu var.
Eğer ekonomide mesela yüzde 20 kayıt dışılık söz konusuysa GSYH gerçeğe göre
yüzde 25 eksik hesaplanıyor demektir (yüzde 20 kayıt dışılık söz konusuysa GSYH,
olması gerek 100 birim yerine 80 birim olarak hesaplanmış demektir. Bunu olması
gereken 100 birime tamamlamak için 1,25 ile çarpmak gerekir.) Yine Türkiye
örneğine dönelim ve diyelim ki dolar kuru enflasyonla paralel hareket etmiş ve
2023 yılında GSYH 952 milyar dolar olarak hesaplanmış olsun. Türkiye’de kayıt
dışı ekonomi GSYH’nin yüzde 20’si büyüklüğündeyse gerçekte olması gereken GSYH’nin
(952 x 1,25 =) 1.190 milyar dolar ve kişi başına gelirin ise 13.942 dolar
olması gerekecekti. Bu tutarlar, açıklanan 1.119 milyar dolarlık GSYH ve 13.110
dolarlık kişi başına gelir tutarlarına oldukça yakındır. Demek ki bizde kayıt
dışı büyüklüğü hesaba katamadığımız için ortaya çıkan eksiklik, dolar kuru
değişikliğinin baskılanarak enflasyonun altında tutulması sonucu dolaylı yoldan
hesaba katılmış oluyor. Yani hesabın eğrisi, doğrusuna aşağı yukarı denk gelmiş
görünüyor.
GSYH, cari fiyatlarla (CF) ölçüldüğü gibi bir de satın alma gücü paritesiyle (SGP) ölçülür. SGP, ABD ya da OECD gibi baz alınan yerdeki mal ve hizmetlerin oluşturduğu bir sepetin genellikle dolar cinsinden değerini gösteren bir ölçüdür. Bu sepet genellikle bütün mal ve hizmetleri kapsar. Bu mal ve hizmetlerin diğer ülkelerdeki değeri dolar cinsinden bulunur ve bu, SGP adı altında dönüştürme ölçüsü olarak kullanılır.
Türkiye, 2023 yılı itibarıyla, GSYH
CF’ye göre dünyada 18’inci sırada yer alırken GSYH SGP’ye göre 11’inci sırada
bulunuyor. Buna göre Türkiye, GSYH CF sıralamasında İtalya, İspanya,
Avustralya, Güney Kore’den oldukça gerideyken GSYH SGP sıralamasında bu
ülkelerin hepsini geçmiş görünüyor.
Türkiye’nin CF ve SGP cinsinden GSYH
ve kişi başına gelir verileri ile OECD ülkeleri arasında SGP endeksi olarak
kullanılan OECD fiyat düzeyi endeksine göre Türkiye’nin durumu aşağıdaki
tabloda gösteriliyor (Kaynak: TÜİK, Dönemsel Gayrı Safi yurtiçi Hasıla, 31
Mayıs 2024, TÜİK, Satın alma Gücü Paritesi Geçici Sonuçları 2023, Haber
Bülteni, 21 Haziran 2024.)
Bu tablonun son sırasında yer
alan OECD fiyat düzeyi endeksi OECD çerçevesinde yer alan 38 ülke için
hesaplanan bir endekstir. Bir ülkenin fiyat düzeyi endeksi, 100'den büyük ise
bu ülke OECD ortalamasına göre pahalı, 100'den küçük ise OECD ortalamasına göre
ucuz demektir. Türkiye'nin 2023 yılında fiili bireysel tüketime ilişkin fiyat
düzeyi endeksi 39 olduğuna göre bu, OECD ülkeleri genelinde ortalama 100 dolar
karşılığı satın alınan aynı mal ve hizmet sepetinin Türkiye'de 39 dolar karşılığı
Türk Lirası ile satın alınabileceği anlamına geliyor.
Yurt dışına giden Türklerin orada
yaptıkları alış verişlerle burada yapılan aynı alış verişler
karşılaştırıldığında yurtdışındaki mal fiyatlarının daha düşük olduğuna ilişkin
birçok video, fotoğraf, fatura sosyal medyada paylaşılıyor. Bu durumda şu soru
akla geliyor: Eğer bu tespitler doğruysa Türkiye, OECD ülkeleri ortalamasına
göre nasıl oluyor da daha ucuz oluyor ya da Türk Lirasının satın alma gücü
nasıl oluyor da OECD ülkeleri paralarının ortalama satın alma gücünden yüzde 61
daha fazla oluyor?
Bu sorunun yanıtını verebilmek
için GSYH’deki hizmetler kesiminin payına ve hizmetler için yapılan ödemelere yakından
bakmamız gerekiyor. Bizim GSYH’mizin yüzde 62’si hizmetler kesiminden oluşuyor.
Bu oran OECD ülkeleri ortalamasından farklı değil. Kabaca OECD ülkelerinde de
hizmetler kesiminin GSYH’deki payı yüzde 60’lar dolayında bulunuyor. Buna
karşılık hizmetler, bizde OECD ülkelerine göre çok daha ucuz fiyatlanıyor. Bu
iddiamızın doğruluğu test etmenin en basit yolu asgari ücret ödemelerini karşılaştırmaktan
geçiyor: 2024 yılbaşında Türkiye, Avrupa’da en düşük asgari ücrete sahip 5
ülkeden birisi konumunda bulunuyor (diğerleri: Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan,
Arnavutluk.) Emeğin elde ettiği gelirin, üretim faktörlerinin elde ettiği
gelirler esas alınarak hesaplanan GSYH içindeki payının düşüklüğü de aynı
durumun bir başka göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. 2021 yılı sonuçlarına
göre Türkiye’nin de üyesi olduğu OECD ülkelerinde ortalama olarak emeğin GSYH
içindeki payı yüzde 57 olarak ölçülmüşken aynı yıl Türkiye’de bu pay yüzde 32
olarak hesaplanmış bulunuyor. Bu da bize hizmet kesiminin GSYH’nin yüzde
62’sini üretmesine karşılık o üretimden aldığı payın, verdiği katkının ancak
yarısı kadar olduğunu gösteriyor. Bize benzeyen ülkelerde de durum farklı değil.
Türkiye’de ve bizim gibi hizmet kesimini düşük ücretlendiren ülkelerde SGP’ye
göre GSYH ve SGP’ye göre kişi başına gelir olması gerekenin çok üzerinde çıkıyor.
SGP’ye göre hesaplanan GSYH’nin
doğruya yakın sonucu gösterdiği ekonomiler emek gelirlerinin hizmetler sektörü
büyüklüğüyle daha tutarlı olduğu, parasının iç ve dış değer kaybı arasında
büyük farklar bulunmayan, dolarizasyon etkisi altında olmayan gelişmiş
ülkelerdir. Dolayısıyla bu hesaplama o ülkeler için anlamlı sonuçlar verebilir.
Buna karşılık bizim gibi bu koşulları taşımayan ülkeler açısından GSYH SGP
kesinlikle yanıltıcı sonuçlar veren bir hesaplama biçimidir.
Gelişmekte olan ülkelerin, ülkelerinde
emeğin düşük ücretlendirilmesi sonucu SGP hesaplamasıyla yüksek çıkan GSYH ve kişi
başına gelirle övünmeleri ise traji-komik bir durumu yansıtıyor.
Teşekkürler:
Daha önce benzerlerini yazdığım
bu konuda beni bir kez daha yazmaya Prof. Dr. Özgür Demirtaş teşvik etti. Bu
konuyu daha kapsamlı düşünüp yazmama vesile olduğu için kendisine teşekkür
borçluyum.
Değerli iktisatçı arkadaşım Zafer Yükseler, yazıyı taslak
halindeyken okudu ve önemli katkılarda bulundu. Kendisine teşekkür
borçluyum.
Söylemeye gerek yok ama yine de
not edeyim: Eğer varsa, yazıdaki hata ve kusurlardan yalnızca ben sorumluyum.
Mükemmel bir anlatım. Mükemmel bir yazı... Bir süredir Türkiye'deki Aktrol yapılanması SGP hesaplamasını kullanarak her şeyi toz pembe gösteriyordu. Halkın çoğunluğu çektiği acılardan dolayı bunların yalan olduğunu anlamaya başladı. Ancak böylesine açık bir yazıya ihtiyaç vardı. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilHocam, muhasebe matematiği ile her türlü sonuca ulaşmak mümkün diye anladım.
SilOyunu gerçek miş gibi yapan, kredi kartları ile halkın kumar oynaması ve sıkıntıyı geleceğe devretmesi.
Teşekkürler.
Sayın hocam yazı nefisti. Kuru tutarak bir taşla birden fazla kuş düşürebiliyorlar. Peki kuş kim?
SilTeşekkürler kapsamlı yazınızı zevkle okudum referans olarak kullanacağım.
SilÇok güzel çalışma tebrikler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam, ülkemizde kayıt dışı çalışan yaklaşık 3-4 milyon kişi de gsyh’a katkıda bulunuyor ama nüfusta görünmedikleri için gsyh artmış görünüyor. Bu yazınızda net hata noksan konusuna değinmişsiniz ama özellikle bu durumdan da bahsetmek ve vurgulamak iyi olabilirdi. Saygılar
YanıtlaSilDoğru diyorsunuz ama onların katkısı GSYH'de görünüyor fakat bu kişiler nüfusta sayılmadığı için kişi başına gelir olduğundan yüksek çıkıyor.
Sil13 milyon sığınmacı olduğu söyleniyor bu sayıyı sayılan nüfusa eklersek13+85=98 milyon nüfus olduğu görülüyor GYSH kişi başı (85/98)x13110=11370 USD oluyor değer 13.2% düşüyor.
Silhttps://www.mahfiegilmez.com/2012/12/orta-gelir-tuzag-ve-turkiye.html
Silyüksek enflasyon ve pahalılıkla GYSH bu değerlere geldi resesyon başladı carry trade sonlandığı zaman kur artışı ile GSYH aşağı düşecek ve orta gelir tuzağından çıkılamayacak gibi görünüyor haksızmıyım?
Teşekkürler hocam çok dolu ve çok berrak bir anlatımdı.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilYalındı.
SilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilKendimin kurduğu platformda OECD'nin "Comparative Price Levels" verisi ile ilgili 6 ay öncesine dayanan bir yazı yazmıştım. Söz konusu yazı linkini burada da paylaşmak isterim. Benim kendi araştırmalarıma göre yapmış olduğum çıkarımlar da mevcuttur. Sizinle mail üstünden bir kez yazıştığımızda çalışmaya devam demiştiniz, ve dediğiniz üzere çalışmaya devam ediyorum.
https://www.reddit.com/r/Kamalizm/comments/1b378nr/faizlerin_sabit_b%C4%B1rak%C4%B1lmas%C4%B1_hakk%C4%B1nda/ Söz konusu yazının 6 ay öncesine dayandığını göz önünde bulundurmanızı rica ederim.
Söz konusu yazımın size ve herkese faydası dokunursa da bir o kadar da mutlu olurum.
Saygılarımla
Teşekkürlerimle.
SilSayın Eğilmez, teşekkürler. Her zaman ilgi ile okurum yazılarınızı. Türkiye'de emeğin payı toplamda %32 ise, hizmet sektöründe de emeğin aldığı pay, 1/2 yerine, yaklaşık 1/3 olması gerekmez mi? Saygılarımla
YanıtlaSilSağ olun.
SilAslında dediğiniz gibi GSYH'nin1/3'ü ama sektördeki payın yani % 62'nin yarısı. Orada yarısı diye onu vurgulamak istemiştim.
Kaleminize sağlık
YanıtlaSilSağ olun.
SilKaleminize sağlık hocam
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilHocam kişi başı ortalama gelir 11 - 13 bin USD arası ama servis sektörü çalışanları hizmetin %62 sini üretirken GSYH'den almaları gereken payın yarısını alınca hem sizin anlattığınız çarpıklık ortaya çıkıyor hem de gelir dağılımında da adaletsizliğe uğruyorlar diye anlıyorum.
YanıtlaSilKesinlikle öyle, ikisi birbirinin içinde.
SilTeşekkürler hocam emeğinize saglik
YanıtlaSilSağ olun.
SilÇok aydınlatıcı ve anlaşılır, bilgilendirme için teşekkürler
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilBir de milyonlarla ölçülen Suriyeli, Afgan, Özbek gibi kayıt dışı iş gücü var hocam. Fakat toplam nüfusta yer almadıkları için kişi başı gelir de olması gerekenden daha yüksek çıkıyor. Özellikle hizmet sektörü sırf sigorta masrafını ödememek ve mesai ücretini vermemek adına yabancıları tercih ediyor. Sıkı bir denetim zaten yıllardan beri yok. Ben TC vatandaşıyım, vatana hizmet ettim, askerden geldim fakat sigortalı iş bulamadım. Evlenecektim, evlenemedim. Kendi ülkemde kendimi, istenmeyen, değersiz bir insan olarak görüyorum. Umudum da yok maalesef.
YanıtlaSilEvet onlar nüfusta sayılmayınca kişi başına gelir yüksek görünüyor.
Sil''Kendi ülkemde kendimi istenmeyen, değersiz bir insan olarak görüyorum'' Aynı ruh hali bende de var. Onlarca iş görüşmesine gittim fakat sonuç alamadım. Çünkü ülkede insani koşullarda yaşamak istemek bir lüks. Kendilerine köle arıyorlar bu yüzden yabancıları tercih ediyorlar. Keşke yurt dışına çıkabilme imkanım olsaydı fakat o da yok.
SilAdsız19 Ağustos 2024 18:01 ülkemizde çalışmak isteyenlerin 30% u işsiz vaziyetde üniversite mezunu askerlik yapmış iş bulamamış zaman geçince başka işler yapmış yeterli geliri olmamış evlenememiş sayısız T.C. vatandaşı var ve diğer tarafda maddi-siyasi gücü olup bu kişiler için çalışanlar ile ucuz emek için kayıt dışı sigortasız çalışan sığınmacılar var bunun nedeni ülkemizdeki işlerin ucuz emek işleri olması gelişmiş ülkelerin refahına erişmek için gereken reformlar yapılmaması ve orta gelir tuzağına girdik diye düşünüyorum.
SilKaleminize sağlık ❤️❤️
YanıtlaSilDeğerli HocamSayenizde yakında ekomomist olacağım .Saygı ve sevgilerle...
YanıtlaSilÇok bilgilendirici yazı olmuş teşekkürler hocam
YanıtlaSilSağ olun.
SilSayın Eğilmez Hocam sizi okumaktan her zaman keyif aldım her zaman bilgilerime katkı sağladınız bu yazınızla da aynı katkıyı ve keyfi sağladınız emeğinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam kişi başına gayri safiyi hesaplarken toplam nüfusa ülkedeki aşırı göçmen sayısınıda ekleyip bölmek daha gerçekçi sonuç vermez mi
YanıtlaSilUluslararası uygulamada da eklemiyorlar ama tabii hiçbir ülkede bu kadar4 sığınmacı olmadığı için sapma bu kadar yüksek çıkmıyor.
SilHocam emeğinize sağlık ama kişibaşına gsyh yi böyle hesaplayınca göçmen sayısı ne kadar çok olursa ne kadar artırılırsa o kadar iyi o kadar kişi başı gsyh artıyor anlamına geliyor göçmen sayısının dikkate alınmadığı bu yanlış hesaplamalar göçmen alımını teşvik ediyor gibi geliyor bana.
SilBizdeki tabloda şu hocam evde 8 kardeşiz babam 2 tanede evlatlik getirdi.ettimi 10 ..babam 2 sini cok seviyor onlar haric herkes calısıyor...harçlıga gelince bizden alıp onlara veriyor..sonra da diyorki aylık 100 bin para harcadim eve adam başı 10 bin lira yiyorsunz diyor..halbuki 50 bini kendi yiyor 20 şer binde sevdigi iki cocuguna veriyor geri kalan 6 öz 2 uveye 10 bin yani..1250 tl aylik harclik kalıyor...babanin hesap 10 bin bizim ele gecen 1250 tl..ye babam ye ...ellerinze saglik..bugunde enseyi karattik.dozumusu aldık..yazık cok yazık ülkeme hiç haketmedgimz seyleri yaşiyoruz.saygılar.
YanıtlaSilGelir dağılımı sorununu harika bir şekilde özetlemişsiniz.
SilHocam, çok iyi bir yazı olmuş.
YanıtlaSilSağ olun.
SilBizde dolar da değersizleşti, bundan yaklaşık yirmi yıl önce oturduğum mevkide bir evin değeri ortalama Elli Bin Dolardı, şimdi evler yirmi yıl yaşlandıkları halde İki-iki Yüz Elli Bin Dolardan bahs ediyorlar, %400-500; dünyanın başka yerinde böyle bir sıçrama var mı, bilemiyorum; Dolarımız dahi acayip enflasyona uğradı. Oğlum, Avrupa'nın küçük bir ülkesinde, ora da etin kilosu 6-7 Euro diyor, bizde Yirmi Euro. Çok ilginç bir durum, yoksa bana mı öyle geliyor.
YanıtlaSildünyadaki inşaat maliyetleri USD olarak 2019 daki pandemiden çıkışdan sonra 2021 de zirve yapdı eski tip üretim metodlarına göre maliyetler 100% gibi arttı şimdi talep azaldı demir 2021 deki fiyatından 55% ucuzladı ve talep olmaması nedeniyle daha ucuzlayacak gibi diğer girdilerde demiri takip edebilirler küresel ısınmaya göre inşaat üretim şekilleri değişecekdir yıllar içinde inşaat maliyetleri 40-50 % ucuzlayabilir
Silbu inşaat maliyeti masalını size kim öğretiyor
SilÇok teşekkürler Hocam kaleminize sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler
SilSAYIN HOCAM,BAZI ÜLKELERİN GİNİ KATSAYISI DÜŞÜK OLMASINA RAĞMEN, ASGARİ ÜCRET ARTIŞLARI ÇOK DÜŞÜK. NEDENİ,SAAT BAŞI ÜCRETLENDİRME OLABİLİRMİ.
YanıtlaSilİncelemek lazım. Hangi ülkeler bu durumda? Eski sosyalist blok ülkelerinden bazıları bu durumda sanıyorum.
SilKişi başına milli gelirin, odak noktası ortadirekti.ortagelirli ortadan kalktığına göre, hindistan ekonomisine doğru gidiyoruz.
YanıtlaSilOrta sınıf yok oldu. Gelir dağılımı giderek bozuluyor.
SilNe alakası var,hindistan yıllık enflasyonu 4.6%.
SilHocam, kredi kartlarının ENFLASYON üzerindeki etkisi INANILMAZ.insanlar kendilerine ait olmayan parayı cömertce harcıyorlar.
YanıtlaSilVe sanki hiç geri ödemeyeceklermiş gibi harcıyorlar.
SilKartı her gün takip ederim haftalık harcamam çok ise diğer ay azaltmak için ne yapabilirim diye harcamaları gözden geçiririm maaşım 45000 TL ise onu aşmam maalesef insanlar bunu anlamıyorum bu para borç para marketten veya otelden borç alıp diğer aylarda ödüyoruz
SilKaanatime göre ağustos enflasyonu,yüzde 75 olacak.
YanıtlaSilTahminimce 50'nin biraz üzerinde olur. Çünkü geçen yıl Ağustos'ta aylık enflasyon % 9'un üzerindeydi o çıkacak yerine muhtemelen % 3 dolayında bir aylık enflasyon girecek.
SilHocam yazınızdan şunu anladım..yılsonu dolar 33den 38 yükselir, KİŞİ başına milli gelir, 11300 dolardan 8500 dolara geriler.
YanıtlaSilMilli gelir ve kişi başına gelir hesaplamalarında yılsonu kuru değil yıllık ortalama dolar kuru esas alınıyor.
SilHocam selamlar ,
YanıtlaSilEn nihayetinde refahın göstergesi alınan mal ve hizmetlerse diğer ülkelerle kıyaslama açısından tek bir KPI kullandığımız durumda SAGP’ye göre karşılaştırma çok da mantıksız değil. Örneğin başka bir ülkeye göç etmek istiyorsak alacağımız ücretin SAGP’ye göre o ülkede neye karşılık geldiğini görmek o ülkenin bize vadettiği refahı karşılaştırmak açısından anlamlı olacaktır.
Eğer ücretlerin yüksek olduğu gelişmiş bir ülkeye göç edecekseniz SGP'yi esas alabilirsiniz, bizim gibi ücretlerin düşük oluğu bir ülkeye göç edecekseniz CF yi esas alın derim.
SilHocam elinize sağlık çok güzel bir konu toparlaması olmuş
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam öncelikle bilgilendirmeniz için teşekkür ederim.
YanıtlaSilBenim kafama takılan ve GSMH'lın doğru hesaplanmasına engel olan bir kaç konuyu maddeler halinde sıralamak istiyorum:
1. Mali kontrollerin yapılmaması veya yeterince yapılmaması sonucu kayıt dışı ekonominin çok fazla büyümüş olması.
2. Kayıt dışı gelirlerin sadece az bir kesimin cebine girmesi ve vergisinin ödenmemesi nedeniyle, genel anlamda milli gelire bir katkısının olmayıp, gelir adaletsizliği ile birlikte, kayıt dışı gelire sahip kişilerin aşırı harcamaları nedeniyle enflasyonun artışına sebep olmaları.
3. Gerek vergi afları ve istisnaları, gerekse kayıt dışı ekonomiden kazanılan kazançların, ülke ekonomisine kazandırılmayıp döviz cinsinden yurt dışına çıkarılmaları.
4. Ülkemizdeki doğrudan yatırım yapmış olan yabancı yatırımcıların, kazançlarını ülkemize yatırım yapmadan döviz cinsinden yurt dışına çıkarmaları.
5. Ülkemizdeki birçok şirketin devlete ödemesi gereken vergileri, gıda bankaları'na ödemiş olmaları. Gıda bankalarına yapılan ödemelerin yurt dışı yardımlara harcanması ve ülkemiz halkına önemli bir katkısının olmaması.
6. Bütün bu olumsuzluklara rağmen milli gelirin ülke nüfusunun tamamına bölünerek hesaplanması.
7. İşin özeti ülkede vergiyi veren bir avuç mükellef, pastadan payını alan 85 milyon var. İlave olarak kayıtlı ve kayıt dışı göçmenler var. Bu şartlarda yapılan hesap doğru mudur?
Sıraladıklarınız arasında 1, 2 ve 6 numaralı maddelerde yer alan noktalar GSYH ve kişi başına gelir hesaplamasını yanlış gösteren konular. Onun dışındakilerin hepsi GSYH hesaplarında yer alıyor.
SilDeğerli yazınız için teşekkürler!
YanıtlaSilSağ olun.
SilBaşka bir değişle emeğin GSYH içindeki payının düşük olması, çalışanların ürettiği katma değerin adil bir şekilde dağıtılmadığını gösteriyor. Yani, hizmet sektöründe yaratılan ekonomik değerin büyük kısmı işçilere değil, sermaye sahiplerine ya da diğer üretim faktörlerine gidiyor. Türkiye'de hizmet sektöründe düşük ücretlendirme ve emeğin GSYH içindeki payının düşüklüğü nedeniyle de, SGP'ye göre hesaplanan GSYH, Türkiye'nin gerçek ekonomik gücünü olduğundan fazla gösteriyor. Harika bir yazı, teşekkürler hocam.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilTeşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam güzel anlatımınız için çok teşekkürler. Neden sadece yurtiçi hasıla(YH) demiyoruz da gayri safi yurtiçi hasıla(GSYH) diyoruz? İngilizcesini söylerken gross domestic product olarak, toplam yurtiçi üretim şeklinde kullanılıyoruz fakat Türkçesinde bir farklılık var. Saygılarımla.
YanıtlaSilİngilizcedeki Gross toplam anlamına değil brüt yani gayrısafi anlamına kullanılıyor. Gayrısafi dememizin nedeni içinde amortismanların da dahil olması. GSYH'den amortismanları düştüğümüzde Safi Yurtiçi Hasılaya (SYH) ulaşıyoruz.
SilTeşekkürler hocam.
SilTeşekkürler hocam.
SilTeşekkürler hocam
YanıtlaSilSağ olun.
SilDeğerli yazınız ve emeğinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilHarika bir yazı emeğinize ve kaleminize sağlık. İyi ki varsınız.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam teşekkür ederim. 13 veya 11 bin tamam. Kimileri bununla öğünebilir de. Bu gelirin nasıl bölüşüldüğü meselesine de değinmek lazım bir başka yazıda. Saygılar…
YanıtlaSilBunu birkaç kez yazım. 2023 gelir dağılımı açıklandığında yine yazarım:
Silhttps://www.mahfiegilmez.com/2024/01/orta-snf-yok-oluyor.html
Sayın Mahfi Hocam,
YanıtlaSilBu bulanık istatistikler bütününe göre ülkemizin gelir/refah seviyesini hangi AB ülke(ler)i ile yakınmış gibi düşünebiliriz?
-Sürekli bizi kıskanan- İngiltere (AB dışı), Almanya, Fransa, Hollanda, Belçika vs ile olmadığı kesin. Baş altı ülkeler İtalya, İspanya, Avusturya, iskandinavlar da zor ihtimal. 80 lerden sonra Türkiye'den geride yola çıkan Doğu Avrupa; Polonya, Macaristan, Çekya, Slovenya, da sanırım artık önümüzde.
Biz bu kadar problem ve yıllardır patinaj yapan tekerle kime dengiz? 1922'den beri bu ülkeye top mermisi düşmedi, savaş görmedi. Buna rağmen 2. Dünya Harbi'nde dümdüz edilmiş Avrupa'nın HEPSİ (veya G.Kore, Japonya) nasıl oldu da bu kadar ilerledi? İlk aklınıza gelen üç sebebi paylaşmanız mümkün müdür?
Saygılarımla
(1) IQ yüksekliği, (2) Bilime dayanmak, (3) Kamu kesiminin uyguladığı doğru politikalar.
SilHocam yazi net, inanilmaz anlasilir.zihninize ve parmaklariniza saglik.fakat benim hissettigim sey su, pek bir sey hissedemiyorum. Yani cogunluk kan agliyorken ha ben 11k ha sen 50k kazanmissin. Ortalama cacik zaten. 18-25 yasinda genclerin cogunlugu max 1k euro kazanabiliyor, hatta para kazaniyorum diye ozel sektordeki insanlarin bir cogu asgari ücretin 2 kati seklinde para kazanabiliyor. Durum boyleyken bunlarin pek bir önemli yok, birakalim sarhosu devrilsin..
YanıtlaSilBirincisi: Türkiye’de emek ucuz. İkincisi: Daha berbat olan şey, emekçi bu ücreti 8 saat değil, 10-11 saat çalışarak kazanıyor. Üçüncüsü: Berbattan daha berbat olan şey ise, 2-3 kişinin yapacağı işi yapıyor. Yani aynı zaman diliminde, başkalarının işini de yapıyor. Yoğunluğu fazla. Dördüncüsü: En berbatı ise, biz çalışanın yanındayız diyen, size hizmetkar olmaya geldik diyen ama sermayenin temsilcisi olan partiye oy veriyor.
YanıtlaSilMaliye şimdi birde “Enflasyon muhasebesi” diye bir şey çıkardı. Buradan da vergi toplama hedefinde. Bu konu hakkında da yazınızı bekliyoruz.
YanıtlaSilBu konuda Ozan Bingöl'ün çok aydınlatıcı bir yazısı var:
Silhttps://vergiyedair.com/2022/07/08/onbir-soruda-enflasyon-muhasebesi/
Mahfi hocam muhteşem bir yazı olmuş sağolun
SilKaleminize sağlık, çok bilgilendirici bir yazı.
YanıtlaSilSağ olun
SilDüşünen ve anlayan bir insan için çok şey ifade ediyor. Ancak maalesef ülkemizde sadece “yaşayan” insan sayisi yuksek oldugu için, bu yazidaki çarpiklığı yaşıyoruz. Teşekkürler hocam.
YanıtlaSilBizdeki rezil durumu aklamak için söylemiyorum ancak enflasyon vb. verilerin doğruluğuyla ilgili özellikle pandemi sonrası dönemde amerika vb. ülkelerde de sorun var. Uygulanan eğitim politikaları ile toplumsal bilinci zayıflatılan kitleler ortak noktaları türlü yöntemlerle halktan çaldıklarını büyük sermaye sahiplerine aktarmak olan politikacıların gündemi değiştirmek için ortaya attığı içi boş hamaset dolu tartışmaların peşinden koşmayı bırakıp haklarını aramaya başlamadıkça bu düzen daha da bozularak devam eder taki insanların canlarından başka kaybedecek bir şeyleri kalmayana kadar.
YanıtlaSilEmeğinize sağlık. Bir iktisatçı olarak çok istifade ettim.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Silİktisada Düşüş 😁 Emeğinize sağlık
YanıtlaSilPeki Mahfi hocam. Sosyal medyada memura verilen ek zam geri alınacak diye söylentiler var. Bunun doğruluk payı var mıdır? Sizce böyle bir şey mümkün mü?
YanıtlaSilO kolay değil.
SilMahfi öğretmenim. Küçük imalat işletmelerinin hızla küçülmesi ve / veya kapanmasını inceleyebilir misiniz?
YanıtlaSilSadece enflasyon, kur değişimi ya da kredi imkanları ile açıklamaya çalışılarak geçiştirilen bir konu haline geldi. Üretimden hızlı bir şekilde kopan bu imalat kesimi bir sonraki dönemin ana aktörleri olması gerekmiyor mu?
Haklısınız bunun sıkıntısını önümüzdeki dönemde arz yönünde çekeceğiz.
SilMahfi Hocam sevgiler, saygılar...
YanıtlaSilBilmukabele.
SilHocam merhaba, GSYH SGP yine de önemli bir parametre değil mi? Örneğin Almanya'da Mcdonald's 100 adet hamburgeri 10 USD'den satınca 1000 USD büyüklüğe sahip oluyor, Türkiye'de Mcdonald's 200 adet hamburgeri 5 USD'den satınca aynı büyüklüğe sahip oluyor. Fakat neticede Türkiye'de 2 katı hamburger üretilmiş oluyor, bu bağlamda GSYH SGP ekonominin üretilen ürün ve yapılan işlem sayısına göre büyüklüğünü göstermiyor mu?
YanıtlaSilMallar GSYH'nin % 40'ı ise hizmetler % 60'ı ise ve hizmetler Almanya'ya göre çok düşük ücretlendiriliyorsa bu ölçü sadece hizmetlerin düşük fiyatlandığını gösterir.
SilTeşekkürler hocam iyi ki varsınız.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam bu kadar net bu kadar açık daha nasıl anlatılırdı bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey var bu ülke için çok değerlisiniz .
YanıtlaSilEstağfurullah, herkes çok değerli, sağ olun.
SilHerkes değil sayın hocam, bir kaç kişi biliyorum değersiz ve dahi eksi değerde olan, Ankara'da ikamet eden :/
SilHocam çok güzel bir yazı olmuş. Haddim olmayarak bir kaç eklemede bulunmak istiyorum;
YanıtlaSil*SGP'ye göre GSYH hesaplamasında kullanılan dolar Amerikan doları değil , international dollar'dır. (Geary-Khamis Doları diye de geçer)
*Bu dolara göre parite her zaman market fiyatından farklıdır. Mesela, 2023 yılı USD/TRY kuru ortalaması 24 iken, Int'l dollar/TRY ortalaması 10,82'dir.
*SGP GSYH hiçbir zaman ülkelerin gelişmişlik seviyesini ölçme iddiasında değildir. Ülkelere göre yaşam maliyetini kıyaslar. Ör: Bangladeş SGP GSYH sıralamasında 25. sıradadır. Bu Bangladeş'te yaşam maliyetinin daha ucuz olduğu sonucu verir sadece. Bangladeş'in güçlü bir ekonomisi olduğunu göstermez.
Teşekkür ederim. Haklısınız Bangladeş'te yaşam maliyeti daha ucuzdur çünkü emeğin karşılığı ödenmiyor.
SilMahfi Bey, satın alma gücü paritesine göre GSYH hesabı , bence şu gibi şeyleri açıklıyor;
YanıtlaSilBazen yurtdışına giden insanlardan şöyle şikayetler duyarız;
-Türkiye'de evim çok daha büyüktü. Burda küçücük evlerde yaşıyoruz. Kiralar astronomik.
-Türkiye'de doktora çok rahat ulaşıyordum. Burda sağlık sistemi berbat randevu alamıyorum.Alsam da adamakıllı muayene olamıyorum.
-Türkiye'de usta çağırıyordum eve beş dakika içinde geliyordu. Hemen işimi hallediyordu. Burda hem usta bulunmuyor, bulunsa da aşırı pahalı ve doğru düzgün iş yapmıyor.
Cari fiyatlarla GSYH ise şunu açıklıyor;
-Türkiye'de araba almak hayal oldu. Yurtdışında birkaç aylık maaşımla güzel bir araba alabiliyorum.
-İphone, ipad lüks oldu Türkiye'de.Avrupa'da asgari ücretin 1/4'ü fiyatına alınabiliyor.
-Türkiye'de altyapı hala yetersiz.Batı'da yollar, köprüler, binalar, şehir planlamacılığı muazzam.
-Türkiye hala kendi savaş uçağını, kendi savunma sistemini üretemiyor.Batı'nın F35'leri,Eurofighter'ları , Patriot'ları var.
Şahane bir tespit olmuş.
SilHocamızın söylediği ile paralel yorumunuz.Elinize sağlık.
SilMahfi hocam öncelikle emekleriniz için teşekkür ederim. Kurun baskılanmasından oluşan negatif katkı, kayıt dışından gelen pozitif katkı ile nötr oluyor. Dünya resmi olarak TÜİK'i kabul ettiği için siz de TÜİK enflasyonu ile bu hesabı yapmak zorunda kaldınız. Peki; TÜİK değil de ENAG gibi gerçek enflasyon verileri ile bu hesapları yapmış olsak milli gelir yine de 10 bin doların üzerinde olabilir mi?
YanıtlaSilENAG enflasyonuyla GSYH hesaplamış olsak o zaman GSYH CF çok daha yüksek çıkar.
SilBu işin ideal noktası nedir Hocam? Biz diğer ülkelere çok mal satsak, ihracatımız ithalatımızdan çok daha fazla olsa Merkez Bankamızın kasaları dövizle dolsa taşsa bu sefer mal sattığımız ülkeler zor durumda olacak. Bize borçlanacaklar. Bize borçlu oldukları için aman bunların ekonomisine bir şey olmasın da borçlarımızı tahsil edebilelim diyeceğiz. Altta kalanın canı çıkmak zorunda mı?
YanıtlaSilBakalım, sürekli kitap okumayı teşvik eden Mahfi beyin cevabı ne olacak:
YanıtlaSil'Kitaplarda, beyin hasarına yol açan toksik kimyasallar bulundu.'
Kaynak:
https://t24.com.tr/haber/antika-kitaplarda-beyin-hasarina-yol-acabilen-toksik-kimyasallar-bulundu,1180142
("Kaynak" güvenilir. Link'e çekinmeden tıklayabilirsiniz.)
Yazıyı bir kez daha okursanız orada özü edilenin antika kitaplar olduğunu göreceksiniz. Ben size gidip 150 yıl önce yayınlanmış kitapları okuyun mu dedim? Siz kitap okumamak için bahane arıyorsunuz.
SilMahfi hocam elinize sağlık
YanıtlaSilTşekkürler.
SilHocam SGP'yi OECD ve Türkiye'de belirlenen bir sepetin dolar cinsinden satın alma gücü olarak ifade ettiniz. Bu sepetin dolar karşılığı ile emeğin düşük ücretlendirilmesinin nasıl bir ilişkisi var ? O kısmı tam anlayamadım.
YanıtlaSilYazının özü o zaten. Tablodan sonraki üçüncü paragrafı bir kez daha okursanız anlayacaksınız. Sevgiler.
SilElinize sağlık çok bilgilendirici bir yazı olmuş.
YanıtlaSilBen de fiyat karşılaştırması yaparken bir çok farklı ülkeden veri destekçisi olan ve İstanbul özelinde baktığımda gerçekçi fiyatlar sunduğunu düşündüğüm https://www.numbeo.com/cost-of-living/ dan faydalanıyorum. Tam Türkiye ortalamasına erişmek zor tabi ki ancak İstanbul için yapılan karşılaştırmalarda OECD nin SGP sine yakın sonuçlar veriyor gibi görünüyor. Siz bahsettiğiniz tutarsızlıkların hangi seviyelerde olduğunu düşünüyorsunuz? Teşekkürler.
Bu siteden ben de yararlanıyorum ama site ABD'ye göre (ABD'yi 100 kabul ederek) kıyaslamalar yapıyor. Ben yazımda OECD'yi kullandım. TÜİK OECD SGP'yi arada yayınlıyor.
SilEmeğinize sağlık hocam. İstatistikler her zaman geleceğimize ışık tutar. Gerçek bilgiye ulaşmak ekmek su kadar yaşamsal, ama bu ülkede çok zor.
YanıtlaSilSağ olun.
SilMac Donalds Index ile SGP mukayesesi yapılırdı bir zamanlar, artık takip etmediğim için merak ediyorum devam ediyor mu acaba:) AÇ
YanıtlaSilBigMac Endeksini biraz karikatür gibi düşünün. Bir tek malla, hizmetlere hiç yer vermeden SGP ölçümü yapmak mümkün değil.
SilMahfi hocam teşekkürler. Şunu merak ediyorum hocam: Sonuçta hizmet sektörünün ucuzluğundan kaynaklanan bir durum da olsa hayatın içinde hizmet sektöründen faydalanmak da yok mu? Neden sadece üretilen malları alım gücümün yüksek olması önemli olsun ki?Hizmet sektörü de hayatımın bir parçası ve net toplamda ben oecd ortalamasında 100 dolar ile yapabildiğim bir mal veya hizmet alımını ülkemde 39 dolara yapabiliyorum.
YanıtlaSilÇok doğru ama o zaman ücretlerin düşüklüğünden, maaşların azlığından, Almanya'daki ücretlinin beşte biri ücret almamaktan, gelir dağılımının bozuk olmasından ya da orta sınıfın yok olmasından şikayet etmemek lazım.
SilHocam MB'nin faiz kararı için hep fal diyordunuz. Ne yapacakları öngörülemez diyordunuz. Fakat 5 aydan beri faiz %50. Dolayısıyla öngörülebilir bir tahmin var ve fal durumu da artık kalmadı.
YanıtlaSilYaşam değişir, insanlar değişir, anlayışlar ve yaklaşımlar değişir. 6 ay önce dediğimiz şey de değişebilir. Sosyal bilimler insana odaklıdır. İnsan değişir. Değişmeyen şey inançtır, bilim yaşama ve topluma göre değişir. Eğer değişime karşın düşüncemizi değiştirmezsek bilim alanından inanç alanına geçiş yapmış oluruz.
SilKatılmıyorum. İnanç da değişir.
Silİnanç öyle kolay değişmiyor. Hatta bizde iktidar veya muhalefet taraftarlığı da inanç çerçevesinde ele alındığı için o bile değişmiyor.
SilEvet kolay değişmiyor ama sonunda ak ile kara belli olduktan sonra değişebiliyor.
SilMaalesef ak ve kara seçim zamanı gelince ortadan kalkıyor; herşey grileşiyor.
Sildengeleri değiştericek bir şey olmassa,MB geri adım atmıyacak gibi görünüyor.
YanıtlaSilCarry trade, sıcak para her şeyi değiştirebilir.
Sil"... emek ki bizde kayıt dışı büyüklüğü hesaba katamadığımız için ortaya çıkan eksiklik, dolar kuru değişikliğinin baskılanarak enflasyonun altında tutulması sonucu dolaylı yoldan hesaba katılmış oluyor. Yani hesabın eğrisi, doğrusuna aşağı yukarı denk gelmiş görünüyor"
YanıtlaSilBurada dolar olmasi gereken yerde mi demek istiyorsunuz hocam?
Yani dolar kuru değişikliğinin baskılanmış olmasını söyleyerek doların olması gereken yerde olmadığını açık bir şekilde söylemiş olmuyor muyum?
SilYılsonu,emekli maaşı ve asgari ücret açıklanmadan faiz indirimine gitmezler.
YanıtlaSilSAYIN HOCAM,ENFLASYON DÜŞÜK,FAİZ YÜKSEK OLURSA NE GİBİ SONUÇLAR OLUR.
YanıtlaSilEnflasyon kontrol edilmiş olur. Ama eğer faiz yüksekse bu kez sıcak para girişi olur ve kur düşer ülke çok yüksek döviz faizi ödemek zorunda kalır.
SilHÜKÜMET İMF OLMADAN BU İŞİ ÇÖZERSE, SEÇİME BÜYÜK AVANTAJLA GİRECEK.
YanıtlaSilHangi işi çözecek?
Silher evde enaz 2,3 KİŞİ ÇALIŞIYOR.ekonomide tek sesi çıkan,emekliler.
YanıtlaSilÇünkü en düşük ücreti onlar alıyor.
SilHerkes sesini çıkarabilir.
SilHOCAM İKTİSADIN BİR,İNAVASYON SÜRECİNE GİRMESİ GEREKIYOR.ARTIK BÜTÜN VERİLER ANLAMINI YİTİRİYOR,SONUÇ OLARAK HEP BİR AĞIZDAN ÖNGÖRÜLEMEYEN BİR TEHLİKE LAFI ÇIKIYOR.
YanıtlaSilİktisattan ziyade insanların aç gözlülüğü terk etmesi gerekiyor.
SilHocam emeğiniz sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilTeşekkürler hocam. Kalemine sağlık
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam , yorumlarda bir arkadaş daha belirtmiş.T
YanıtlaSilTablonuzda SGP GSYH'yi USD cinsinden yazmışsınız ama bu hesaplama "Int'l dollar" üzerinden yapılır.
Düzeltme amaçlı belirtmek istedim. Saygılar,
Seriyi her yerde aynı alırsanız sonuç değişmez.
SilElinize sağlık. Anladığım kadarıyla satın alma gücü nispeten yüksek ama bu gücü yükseltenler fakir.
YanıtlaSilHocam isletme eğitimi almış birisi olarak naçizane sanayi büyümesi küçülmesi benim icin önemli kriterdir. Keza tarım ve hayvancılıkta. Zira bence sürdürülebilir büyüme icin sermaye birikimi için ekonomide ana motor sanayi tali motor tarım olmalidir. Elbette teknolojik ilerleme hizmetler sektörünü ön plana çıkarıyor ancak bunun biraz önüne gecilerek sanayi ve tarımsal prodüktivite artirilmali. Bu her ulke icin gecerli degil elbette brn türkiye özelinde böyle düşünüyorum. Enflasyonu kontrol altina almada bunun gerekli oldugu kanaatindeyim. Enflasyonlu degil düşük enflasyonlu büyüme gosterebilmeliyiz ki satinn alma gücümüz de istikrarli aeris olabilsin. .
YanıtlaSilHaklısınız ama bunu çok az gösterebildik geçmişte.
SilMahfi hocam teşekkürler gayet sade bir dille sıradan bir vatandaşın bile anlayacağı şekilde anlatmışsınız
YanıtlaSilSağ olun.
Silteşekkürler Mahfi hocam sade bir dille herkesin anlayacağı şekilde anlatmışsınız
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilBurada herkes gibi çok iyi yazı demeyeceğim eleştirim var.
YanıtlaSil"Eğer enflasyon artış oranıyla kurdaki değişim oranı aynı ise bu çevirmede sorun yok demektir." Benim bu cümleye itirazım var. Yani sanki ekonomi çok bilinmeyenli bir denklem değil de x ve y nin olduğu basit bir denklem gibi basit bir hipotez ortaya atmışsınız. Yani kur ne kadar artıyorsa enflasyon da o kadar artmalı diyorsunuz. Ancak kur artışının fiyatlara geçişkenliği %100 değildir. Üstelik enflasyonun tek sebebi kur artışı da değildir. Şu an kur şoku olmamasına rağmen yüksek enflasyona sahibiz. Buna cevabınız kur baskılanıyor olacak. MB da herkes kadar piyasa oyuncusudur. Ve sonuç olarak enflasyon yüksek değil mi? Dolar artmadığına göre, piyasa herhangi bir kur artışını fiyatlandırmadığına göre başka nedenler mevcut. Yüksek faizlerle sıcak para girisleriyle kur kontrol altına alındı herkesin istediği gibi. Kontrol altına alınmasaydı enflasyona geçişkenliği artacaktı. Ha kontrol altına alındı enflasyon yine arttı. Herkesin kafalar karışık siz de artık ne istediğinizi bilmiyorsunuz.
Tam tersi: Enflasyon ne kadar artıyorsa kur da aşağı yukarı o kadar artmalı diyorum. Bunlar karşılıklı geçişe sahip büyüklükler.
SilHayır hocam enflasyon ne kadar artıyorsa kur da o kadar artmalı diye bir kaide yok. Geçişkenlik yönü tam tersi. Başlangıçta kur şokları enflasyonu yükseltiyordu. Şu an ise fiyatlama davranışlarının bozulması ve yüksek kâr marjları enflasyonun yüksek kalma sebepleri. En ufak bir kur şoku enflasyonla mücadelede hasarlara yol açacak. Örnek olarak bir üründe ithal ara girdilerin oranı %30 ise kurdaki %20lik bir artış fiyatlara %20 artış olarak yansıyamaz. Kurdaki artışın fiyatlara etkisi aşağı yukarı %6 olmalıdır. Şu anda da kur şoku yaşanmıyor. Yani enflasyon artışı kur değişiminden yüksek olabilir. Bu anormal bir durum değil. GSYH olması gerekenden fazla da değil.
SilElbette öyle bir kaide yok. Ama bir ülkenin parası bir yılda yurt içinde (gerçek enflasyon anlamında) % 90 değer kaybederken yurt dışı değeri (dolar kurunun sabit kalması) sizce mümkün müdür? Sonuçta paranın içerideki değer kaybı veya dışarıdaki değer kaybı bire bir olmasa bile ötekini etkiler. Sizin dediğiniz sabit kur rejiminde olur. Kuru sabitlerseniz enflasyon artar ama kur değişmez. Buna bir süre dayanırsınız sonra rezervleriniz biter ve devalüasyon yapmak zorunda kalırsınız.
SilMuhterem Mahfi bey, yaziniz cok bilgilendirici, cok tesekkur ederim. GSYH hesaplamasına dair bir sorum olacak, bu hesaplamada kullanilan veriler anket ve ornekleme gibi istatistik metotlarlami elde ediliyor veya kesin veriler (verifiable) kullanilarak mi yapiliyor? Bildiginiz gibi memleketimizde TUFE hesaplanmasi ve cikan rakamin guvenirligi cok tartisiliyor, bu hesaplanan GSYH rakaminda kullanilan verilerden dolayi bir hata olabilirmi? Cevabiniz icin simdiden cok tesekkur ederim, saygilarimla.
YanıtlaSilMünir Bey, bazı veriler doğrudan kayıtlardan elde ediliyor: Kamu hesapları gibi, vergiler gibi. Mesela sanayi üretimi için kuruluşlardan üretim bilgisi toplanıyor. Bazı hesaplar ise ankete dayalı olarak ya da doğrudan tahminle yapılıyor. Bu, bütün dünyada böyle. O nedenle GSYH, ülkedeki faaliyeti tam olarak ölçemiyor. Mesela kayıt dışı kalmış gelirler sistemin içine katılamıyor.
SilHarikasınız hocam
YanıtlaSilSağ olun.
SilSevgili hocam:
YanıtlaSil34 yıldır Mali Müşavirlik yapıyorum. İyi kötü bu işlerden anlarım. Ama İlk defa konuyu billur bir şekilde anlatan bir makale okudum. Kaleminize sağlık.
Metin Faruk Tamer
Çok teşekkür ederim.
Silhocam elinize sağlık çok teşekkürler
YanıtlaSilSağ olun.
SilElinize sağlık hocam. Teknik bir konuyu, içinde bulunduğu dönemi düşünen insanlar için tane tane anlatmışsınız.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam bu kayıt dışı ekonomi olarak belirttiğiniz şey, harcamalar yoluyla zaten ekonomiye katılmış olmuyor mu ? Yani GSYH hesaplarken onu tekrar 1.25 ile çarpmak ne kadar mantıklı, sonuçta o paraların çoğu bu ülkede harcanmıyor mu?
YanıtlaSilAyrıca, kayıt dışı ekonomi sadece bizim ülkede mi var ? Belki oran olarak yüksektir, fakat diğer ülkelerde de var sonuçta. Örneğin amerika'da da bir çok mülteci var kayıtsız. O zaman onların GSYH'larını da %10-15 falan arttırmalı mıyız ?
Bir bölümü kayda giriyor ama bir bölümü yine kaçak yollarla dışarı çıkıyor. Mesela altın ithalatına kota getirildikten sonra ülkeye kaçak altın girer oldu. Bunlara ödenecek para da kayda girmemiş para. O da kaçak yolla dışarı çıkıyor. Aslına bakarsanız bizdeki kayıt dışı ekonominin büyüklüğünü GSYH'nin yüzde 30'u olarak tahmin ediyorum. Buna karşılık bir bölümünün harcamalar yoluyla kayda girdiğini düşünerek yüzdeyi 20 olarak aldım.
SilKayıt dışılık her yerde var ama boyutu bu kadar değil. Ve dünyada bunları da GSYH'ye eklemek gibi bir eğilim var.
Hocam çok teşekkürler.
SilÇok bildiğim bir konu olmadığından anlamak için soruyorum, peki bu kabaca %30'luk kayıt dışı ekonominin ancak %10'luk bölümü harcamalar yolu ile ekonomiye dahil oluyorsa, kalan %20'lik bölüm ülkeden çıkıyor mu geldiği gibi? ve eğer ülkeden çıkıyor ise, bu para ülkede harcanmıyor ise, o zaman neden GSYH'a dahilmiş gibi düşünüyoruz ? Yani bu kayıt dışı ekonominin kişi başı reel milli gelire bir faydası oluyor mu ? Bu durumda biz en başa, yani hesaplanan GSYH'ın doğru olduğu noktasına gitmez miyiz ?
İkinci sorum da, genel olarak kayıt dışı ekonomiyi tahmini olarak ülkeler GSYH hesaplarına ekliyor mu? Örneğin İtalya'da da Türkiye kadar olmasa da kayıt dışı ekonominin büyük olduğunu söylüyorlar. Mesela italya'nın son GSYH verisi 34 bin dolar olarak görünüyor. Ona da mesela kabaca bir %10 eklenmeli mi, yoksa zaten eklenmiş hali midir bu ? Bir de tüik de açıkladığı rakamlarda tahmini olarak bu büyüklüğü ekliyor olabilir mi ?
Tekrar teşekkürler.
gercekten cok acıklayıcı cok net bir yazı lakin yakın cevreme bakınca ( universite mezunları dahil ) insanlar finans konularını pek anlamıyorlar .Bu yuzden de fazla okumuyorlar hep kulaktan dolma bilgilerle fikir uretmeyr calısıyorlar. Sizce bu yazılanları AKP nin oy deposu olan kesimlere anlatmak mumkun olabilecek mi ?
YanıtlaSilhocam 2024ten itibaren 3sene enflasyon %80-60-40şeklinde artarsa ülkemizde faizde %50-40-30 şeklinde inerse ama döviz sürekli %15-20bandında değerlenirse şimdi olduğu gibi..sonunda ne olur?isviçre gibi olurmuyuz..
YanıtlaSilVenezuela olmaya doğru yolda bmw hizinda giderken bu dediğiniz olursa ferrari hizina cikmis olarak gideriz.
SilHocam anlatımımix,bilgileriniz ,harika süper ,sade ve çok güzel…ben anestezi uzman Dr um ve sizin sayesiniz de iktisati ekonomiyi çok sevdim, çok bilgi edindim.Neyi nasıl analiz edecegimi
YanıtlaSilNeyin ne olduğunu sizin sayenizde öğrendim..çok teşekkür ederim size
Çok teşekkür ederim.
SilVenezuela gibi olmayalim yeter isvicre ye gerek yok, bir de adamlarin petrol rezerv leri VS var. Cali corbasi iceriz valla..
YanıtlaSilMahfi Hocam, TCMB sınavlarına hazırlanırken zaten başucu kaynaklarımızdan olan blogunuz, bu yazı ile birlikte daha da kıymetlendi. Kaleminize ve yüreğinize sağlık. Faydalanmak çok kıymetli :)
YanıtlaSilSağ olun.
Sil2011 aralıkdan beri yazıyorsunuz iktidar yazılarınızı okuyor kitaplarınız kesinlikle iktidar tarafından incelendi sizin yazılarınızdan hiç esinlendilermi ?
YanıtlaSilİktidarın 11 milyon üyesi var iktidarı bu 11 milyon üye yönetiyor.
Seçimlerde iktidar kaybederse bu 11 milyon seçimi kazanan partiye geçer kazanan parti bu 11 milyona hoşgeldin der asla reddetmez ve bu 11 ilyon o partiyede istediğini yapdırır.
Türkiyenin geri kalanı ülkeyle ilgilenmiyor
Bu 11 milyon kişiye yazı yazmak lazım ama bu kişiler biz ekmeğimizin peşindeyiz diyorlar.
yapıcak bir şey yok.
Aralarında elbette okuyanlar var, üstelik doğru yazdığımı söyleyenler de çok.
SilYine karanlığa tutulan bir meşale yazısı. SGP ile böbürlenen ekonomi yönetiminin aslında utanç duyması gerektiğini öğrenmiş oluyoruz. "İstatistik mini etek gibidir, çoğu şeyi gösterir ama asıl gösterilmesi gerekeni göstermez." sözünün sahibi Sir Alex Ferguson'unu da üzelim biraz. Bu yazıda gördük aydınlandık, çok teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilKonuyu en iyi anlatan yazınız için sağolunuz. Resmi verilerin doğruluğunun tartışma konusu olduğu günümüzde o veriler ışığında çıkan sonucun sağlığı ne derecede gerçeği yansıtabilir?
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Buradaki sorun verilerin yanlışlığından doğruluğundan ziyade esas alınan ölçünün ölçü niteliği olmaması.
SilEmeğinize sağlık hocam. O kadar yalnış ve çöp bilgi arasında bıkmadan usanmadan doğruyu görebilmemizi sağladığınız için. Teşekkürler
YanıtlaSil