Ekonomi Politikası Esnek Olmalı

Son günlerin öne çıkan tartışması; “faiz indirilmeli mi yoksa olduğu yerde bırakılmalı mı” sorusuna yanıt arayan tartışma. Bu tartışma ilk ağızda insanların iki gruba ayrılmasına yol açıyor: (1) Az sayıda iktisatçı ve çok sayıda sanayici, tüccar, esnaf faizlerin düşürülmesini savunuyor. (2) Çok sayıda iktisatçı ve az sayıda sanayici ve tüccar da faizin olduğu yerde kalmasını savunuyor. Gruplar ilk bakışta böyle gibi görünse de kendi içlerinde de ayrılıyorlar. Mesela ilk gruptakiler arasında Merkez Bankası’nın faizi hemen indirmesini savunanlar var. Bunlar daha çok sanayici, tüccar, esnaf gibi piyasada iş yapanlar. Yaklaşık üç yıldır ucuz maliyetle kredi kullanmaya ve yenilemeye alışık olduklarından yeniden böyle bir ortama dönülmesini talep ediyorlar. Bir başka grup enflasyonda baz etkisiyle oluşacak indirimin ortaya çıkmasını ve birkaç ay devam ettiğinin görülmesini ve sonrasında Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitmesini öneriyor. Tabii her iki grupta da indirim için farklı oranlar telaffuz edildiğine değinmeye gerek bile yok. İkinci gruptakiler arasında pek fazla bölünme bulunmuyor. Genel olarak bu yıl boyunca faizin olduğu yerde kalmasını savunuyorlar.

Bendeniz, okuyanlar ve izleyenler bilir, Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine başladığı 2021 yılı Eylül ayından tekrar faiz artırımlarına başladığı 2023 Haziran ayına kadar uzun süre enflasyonun yükseliş eğiliminde olduğu bir ortamda faiz indiriminin yanlış olduğunu ve faizin yükseltilmesi gerektiğini savundum. Faiz artırılmasının gerekli hatta şart olduğunu savunurken, ekonomide çöküşe, batışlara yol açabilecek, ani ve hızlı artırımlar yerine yavaş yavaş ama kararlı biçimde artırım yapılmasını önerdim. Faiz artırımı önerisini yaparken “bugün içine düştüğümüz ekonomik sıkıntıları aşmak için tek başına faiz artırmak yetmez, yanında mutlaka hukukun üstünlüğü, demokrasi, bilime dayalı eğitim başta olmak üzere yapısal reformları da başlatmamız gerekir” görüşünü öne sürdüm. Merkez Bankası, gerçekten Haziran 2023’den başlayarak yavaş yavaş ve kararlı biçimde faizi yüzde 8,5’den yüzde 50’ye kadar getirdi ve orada durdu. Buna karşılık yapısal reformlara başlanmadığı gibi hiçbir hazırlık da yapılmadı. Dolayısıyla faizin artırılması, tek başına ekonomideki olumsuz beklentileri gidermeye yetmedi.

Son zamanlarda Merkez Bankası’nın Eylül ayında, Ağustos ayındaki 12 aylık birikimli enflasyon oranını gördükten ve enflasyonun baz etkisiyle de olsa düştüğüne ikna olduktan sonra faizi yavaş yavaş indirmeye başlaması gerektiğini söylüyorum. Bir başka deyişle birinci grupta yer alanlardan faizin hemen indirilmesini değil de Eylül’de durum görüldükten sonra indirilmesi gerektiğini söyleyenlere katılıyorum. Mevcut politika faizinin gerçek enflasyona göre oldukça düşük olduğu, enflasyonda gerçek bir düşüşün henüz görülmediği ve muhtemelen Eylül’de de görülmeyeceği, esasen düşüşün baz etkisiyle olması beklendiği halde niçin Merkez Bankası’nın faiz indirimi yapması gerektiğini öne sürdüğümü açıklamaya çalışayım: Bugün bankalar, Merkez Bankası’nın politika faizine uygun olarak mevduata yıllık yüzde 40 - 50 arasında faiz veriyorlar. Bu faiz, yabancı fonların yurt dışından (mesela Japonya’dan) çok düşük faizle borç alıp Türkiye’ye getirmesini oldukça çekici kılıyor. Aynı durum yurt içinde dövizi olup da bunu bankada mevduat olarak tutanlar, evlerindeki kasalarda veya banka kasalarında saklayanlar (kayıt dışı varlıklar) için de çekici bir ortam sağlıyor. Bu fonlar ve kişiler dövizlerini bozdurup Türk Lirasına dönüyor ve yüzde 45 faizle bankaya yatırıyor. Ülkeye dışarıdan döviz girişi ve yastık altından döviz gelişi olunca kur sabitleşme eğilimine giriyor. Böylece parayı yatırdıkları tarihteki kur vade sonunda aynı düzeylerde kalmışsa, ellerine geçen parayı tekrar dövize döndüklerinde söz konusu yüzde 45 faiz birden döviz faizine dönüşmüş oluyor. Bu durumda Türkiye, dövize yüzde 45 faiz ödeyerek inanılmaz bir maliyete katlanmak durumunda kalıyor. O nedenle bendeniz bu duruma yol açan politika faizinin yavaş yavaş (birer ikişer puan) indirilmesini ve bu maliyetin düşürülmesini savunuyorum. Çünkü bu maliyet, Türkiye’nin uzun süre katlanabileceği bir maliyet değil. Bu indirimin yavaş yavaş yapılması, ülkeye gelen yabancı fonların, döviz tevdiat hesabı sahiplerinin korkutulmaması için gereklidir. Aksi takdirde ani çıkışlar gerçekleşirse iyi kötü oluşmaya başlayan denge yeniden bozulur.

Kur meselesine de değinelim. Öteden beri görüşüm Merkez Bankası’nın kurla hiç uğraşmamasıdır. Merkez Bankası faizi doğru belirlerse kur sorununu piyasa kendiliğinden çözer. Esasen üçlü açmaz denilen yaklaşım da bunu gerektirir. Buna karşılık Merkez Bankası faizi yanlış belirlerse kur sürekli sorun olur ve müdahale edilme zorunluluğu doğar. Müdahalelerin de hem piyasayı bozmak hem de rezerv kaybetmek gibi maliyetleri vardır. Bunun tipik örneğini 2021 Eylül ile 2023 Haziran ayları arasında yaşadık. Merkez Bankası, enflasyonun yükselme eğiliminde olmasına aldırmadan faizi düşürdü, kur hızla yükselmeye başladı. Bu kez korkuya kapılıp kura satış yoluyla ve kur korumalı mevduat hesabı (KKM) aracılığıyla müdahale etti. Bu üç yıllık dönemde Merkez Bankası hem faizi hem kuru düzenlemeye çalışarak piyasayı tamamen kenara koydu. Sonrasında bu yanlışlardan dönülmeye çalışılsa da bu, öyle kolay bir iş değil. Bugün karşımızda o üç yılın yanlışlar birikiminin yarattığı bir çelişkiler yumağı var: (1) Merkez Bankası faizi düşürse, döviz çıkışı olacak, bunun sonucu olarak Merkez Bankası’nın rezervleri düşüşe geçecek. Ayrıca kur yükseleceği için enflasyonu da yükseliş yönünde etkileyecek. (2) Merkez Bankası faizi yerinde bıraksa ülke olarak döviz mevduatına yüzde 45 faiz ödemek gibi anormal bir maliyete katlanılmaya devam edilecek. (3) Faizi aynı bırakıp döviz alarak kuru yükseltmeye çalışsa, bu işin sonu yok. Çünkü dövizi biz basmıyoruz.

Bu olumsuzluklara karşın faizi yavaş yavaş indirerek ortaya çıkan bu carry trade faciasından yeni bir facia yaratmadan çıkmak gerekiyor.

Bazıları, “geçmişte faiz artırılmalı diyordun şimdi indirilsin diyorsun” ya da “eskiden kur yükselişi durdurulmalı diyordun şimdi ihracatçı düşük kurdan şikâyetçi diyorsun” şeklinde yorumlar yaparak benim yazdıklarım ya da söylediklerimde çelişkiler olduğunu öne sürüyor. Maalesef toplumda bir kesim insan okuduğunu anlayamıyor. Bu insanların okuryazar olması hatta yükseköğrenimli olması hatta ve hatta unvan sahibi olması ne yazık ki bu gerçeği değiştirmiyor. Bu arkadaşlar, “koşullar değişse bile görüşler değişmemeli” fikrindeler sanırım. Oysa sosyal bilimlerin en temel kuralıdır: “Sosyal bilimler insan odaklıdır. Zaman değişir, koşullar değişir, insanlar değişir. O zaman eski görüşlerin de yenilenmesi gerekir.” Dün enflasyon yükseliyordu faizin artırılması gerekiyordu. Bugün enflasyon (baz etkisiyle de olsa) düşüyor. Bu durumda faizin de yavaş yavaş düşürülmesi gerekiyor. Kur meselesi ise daha ilginç. O, büyük ölçüde faize bağımlı. Faizi doğru belirlerseniz kur da gerçeği yansıtır. Yani ayrıca kura müdahale edilmesine gerek yoktur.  Bir toplantıda Keynes’e sormuşlar “Üstat, koşullar değişirse ne yaparsınız?” Keynes yanıtlamış: “Koşullar değişirse ben de düşüncemi değiştiririm, siz ne yapardınız?” 

Son olarak şunu vurgulayayım: Ekonomi politikası, özellikle de para politikası esnek olmalıdır. Tıpkı dalgalı (esnek) kur politikası gibi. Enflasyon yükseliyorsa faiz yükseltilmeli, düşüyorsa düşürülmelidir. Faizle ilgili kararın etkisinin aylar sonra piyasaya yansıyacak olması önemli değildir. Çünkü piyasa böyle bir kararı hemen bir yön belirleyici olarak alır ve uygulamaya geçer.

Yorumlar

  1. Hocam enflasyonist politika tercihlerinin asıl nedeni yastıkaltını ekonomiye kazandırmak olabilirmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanmıyorum ama tabii belli de olmaz neti amaçladıkları. Çünkü bildiğimiz doğrulara uygun davranmayan bir ekip var.

      Sil
    2. Hukuk ve Eğitim de reform yapar gerçek tasarrufa başlarsak her şey düzelir.

      Sil
    3. Aramizda kalsin, bu insanlar hesap yaparken millet in yastik alti altinlarini sayan insanlar..)

      Sil
    4. TUİK'in enflasyon verileri gerçekçi olsa yazdıklarınıza katılmak mümkün. Türkiye düşük faizli döviz bulmak zorunda!

      Sil
    5. Hocam merhaba, ENAG sanırım 2020 den beri enflasyon yayınlıyor. 2020 öncesi 20 yıla bakarsan enflasyon ve devaluasyon hep aynı gitmiş. 2020 den bu yana ENAG enflasyonu ile devaluasyon aynı gitseydi bugün USD kuru 100 TL olmalıydı, ne dersiniz bu hesaba, kur bu seviyeye bir kriz anında ulaşır mı?

      Sil
  2. SAYIN HOCAM,İKTİSATTA İNAVASYON SÜRECİNE GİRMELİMİ.BİR ÇOK ŞEYE CEVAP VEREMEDİĞİNİ GÖRÜYORUZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak neyi kastettiğinizi açıklarsanız yanıtlayabilirim.

      Sil
    2. bir çok AKADEMİK çalışma yeniden ele alınıyor.ekonomi 7 veye 8 kuralın dışına çıkamıyor.

      Sil
    3. Hocam saygılar yine anlaşılır ve yalın bir dille olması gerekenleri sıralamışsınız, Ancak TÜİK tarafından açıklanan enflasyon verilerine halkın ikna olmadığı bir ortamda faiz seviyesinin yüksek mi yoksa düşük mü olduğuna karar vermek oldukça güç değilmi sizce de

      Sil
    4. Mahfi bey diyor ki: dolar kuru sabit olduğu için ödenen dolar faizi ve bu dünyada çok yüksek bir faiz . Düşürülmesi önemli. Aynı zamanda ne olursa olsun tüm devletler bizim tüik I doğru kabul ediyor o yüzden enflasyon inme sürecine girince biz de faiz indirmeliyiz.

      Sil
    5. Yeni Ekonomi (Remzi Kitabevi) adlı son kitabımda ekonomi biliminde son 30 yılda nelerin değiştiğini ve ekonomi politikasının gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde hatta her ülkede niçin farklı uygulanması gerektiğini anlattım. Görüşlerim o kitapta yazılıdır. Dünya değişti, ekonominin de ekonomi politikasının da değişmesi gerekiyor.

      Sil
    6. Hocam kitabınızı okudum, gerçekten çok güzel bir kitap. Emeğinize, yüreğinize, kaleminize, klavyenize sağlık. Herkese tavsiye ederim.

      Sil
  3. Şunu çok iyi anladım, altın en iyi liman.

    YanıtlaSil
  4. 2009 krizi gibi dünyada bir ekonomik kriz bekliyor musun HOCAM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlık her yerde saçmalamaya başladı. Onun için her şey olabilir.

      Sil
    2. Hocam kesinlikle haklısınız aynı şeyi düşünüyorum bütün ülkelerin çivisi çıktı iyi insanlar siyasete girmiyor saçma sapan insanlar tarafından yönetiliyoruz.

      Sil
  5. Sanki hükümet ekonomide doğru yola girmiş gibi gözüküyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar yatırana yüzde 50 dolar faizi vererek doğru yola girilmez ama geçmiş üç yılda yaşanan büyük faciadan çıkmak için de başka çare yok maalesef. Her zaman söylediğimiz gibi tek başına ekonomik kararlarla bu girdaptan çıkış imkanı yok.

      Sil
  6. Son 3 YILDIR sizden başka hiçkimse ekonomide ne olacağını kestiremedi.BRAVO.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Pek çok kişi kestirdi. Nereye gideceği çok açıktı çünkü.

      Sil
  7. Sn.Hocam
    Enflasyonumuz %75,faizimiz %50,yani mevcut enflasyonun 2/3’ü kadar.Hâlâ negatif faiz ortamındayız ve bu demek oluyor ki, uygulanan politika faizinin enflasyonu aşağı çekmesi mümkün değildir.Sizin de belirttiğiniz üzere insanlar döviz sabit kaldığı için faize gidiyor,yoksa enflasyona karşı Lira’ya güvendikleri için değil.
    Ekonomi yönetimi sıcak para ile dövizi baskılama yöntemini seçmiştir,yani aslında yapılan tedavi değil ağrıyı kesmektir.Hekimler bir hastalığa reçete yazarken ilacın dozunu öyle bir ayarlar ki,hasta kendini iyi hissetse bile hekim ilaçları bir süre daha kullanması direktifini verir.
    Enflasyona düşüyor diyebilmemiz için en az 2 çeyreklik dönem düşüş trendini görmemiz gerekiyor, bundan önce faiz düşürmemiz tedaviyi yarıda kesmek anlamına gelir.Çünkü henüz tüketimin her alanda zirve yapacağı Eylül Ekim aylarını görmedik,yaz döneminde olduğumuz için insanlar bir şekilde idare ediyor.Meyve sebze görece ucuz,okul masrafı yok,ısınma masrafı yok,karpuz ekmekle öğün geçiriliyor. Haziran ayından bugüne pek çok mal ve hizmetin fiyatı %50 oranında yükselirken GSYH 2024 yılı ilk çeyrekte %5,7 oranında arttı,bir yandan Türkiye enflasyon ortamında büyüme rekoru kırıyor adeta.
    Enflasyon büyüyerek düşmez düşemez çünkü enflasyonun kelime anlamı zaten şişkinlik demektir.Bu saatten sonra enflasyonu uzun bir süre kalıcı olarak düşürmenin tek yolu küçülmedir.Tüm sektörleri kapsayacak bir küçülme olmadan avmler,özel okullar,esnaf,zincir mağazalar,marketler,fabrikaları kapsayan en az %10 olmak kaydıyla küçülme olmadan enflasyon ve hayat pahalılığı ortadan kalkmaz.

    Özetle,iki seçeneğimiz var; Ya küçülüp enflasyonu yeneceğiz,ya da büyümeyi sürdürüp fakirleşeceğiz.
    Saygılarımla,Fatih Gülşen

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet enflasyonumuz % 71, faizimiz de % 50 ve bu faiz TL varlığı olanlar için negatif faiz. Buna karşılık dolar mevduatını bozdurup TL alıp TL mevduat açarak aldığı faizle birlikte dönem sonunda tekrar dolara dönenler için bu % 50 faiz dolar faizi oluyor. Ve böyle bir kazanç dünyanın hiçbir yerinde yok.

      Sil
  8. HOCAM ENFLASYON muhasebesi yapılmış olsaydı,fiyatlar bu kadar artarmıydı.gösterilen matrah ile KAZANÇ arasında devasa fark var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, enflasyon muhasebesi yapılmalıydı.

      Sil
    2. Enflasyon muhasebesi 2023 yılına uygulandı. 2024 II.çeyrek içinde %19,45 olarak parasal olmayan kalemlere uygulanacak ve vergisi peşin ödenecek.

      Sil
  9. HOCAM KAZANAN KİM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kazanan iki grup var: (1) Bu faizlerden yararlanalar ve (2) Günü kurtararak devam eden siyasetçiler.

      Sil
  10. Hocam elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  11. Hocam olması gereken faiz -kur dengesi nedir sizce? Olması gerekenin ne kadar uzağındayız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence asıl yanıtlanması gereken soru olması gereken enflasyonun ne olduğu sorusu. Olması gereken enflasyon maximum yüzde 5. O durumda faiz de kur da yerli yerine oturur ve normal denge ortaya çıkar. Gördüğünüz gibi o dengeden Mars'a olan uzaklık kadar uzağız.

      Sil
  12. Mahfi Bey mükemmel bir tespit olmuş.Okuduğunu anlamayan bir toplum olduğumuz gibi , aynı zamanda okumayan bir toplumuz.İşimiz zor.O yüzden daha geniş kitlelere ulaşmanız adına önerim youtube kanalı açmanız.

    YanıtlaSil
  13. Hocam yapısal reform değil de başka bir terim bulun buna bence.Şimdi yorumlar " yapısal reformlar nelerdir?" diye dolacak :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Bu konuda kitabım olduğu için artık onu işaret edip geçebiliyorum.

      Sil
  14. Hocam yapısal reformları anlattığınız kitabınızın online/kindle versiyonu var mıdır?

    YanıtlaSil
  15. Kötü niyetli eleştirileri bir yana bırakırsak, faiz indirimine ilişkin eleştirilere ben de katılıyorum.Uzun süre bu platformdan reel faiz ekside olduğu müddetçe ekonomi toparlamaz görüşünü savundunuz. Şimdi hem enflasyon yeterince düşmedi, hem rezervler hala istenilen seviyede değil, hem de hala bu faiz oranına rağmen negatif reel faizdeyiz. Bu ortamda faiz indirimi negatif reel faizin devamı ve sorunların tam çözülmeden tekrar artması sonucunu doğurmayacak mı? Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu rezerv denilen sey, senin benim parami kar amaciyla vermemle olusmuyor mu? Yani ben keyfime göre parami ceksem veya cekseler.,eger kar durumunda olunursa ponzi monzo zonzi hesaplari doner mi, kestelli mestelli hesabi?

      Sil
    2. O nedenle faiz indiriminin çok yavaş (birer ikişer puan) yapılmasını savunuyorum. Aslında yapısal reformları yapmaya başlayabilsek (ki bu hükümetle bu hayal bile edilemez) o zaman faizi indirmekle enflasyon doğmayabilir.

      Sil
  16. Mahfi Bey, sizden bir de voleybol yazısı bekliyoruz. Millilerin madalya şansını nasıl görüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdilik çok umut vermiyorlar. Ama ben yine de daha iyi oynayacaklarına inanıyorum. İtalya maçı önemli. Bakalım orada ne yapacaklar ona göre tahminimizi netleştirebiliriz.

      Sil
  17. Neden hep sığ tartışmalar içindeyiz? Faizin indirilmesi ya da artışını tartışıyor olmak gerçekten sığ kalıyor. Bu işin bir politikası ve rasyonel davranışı vardır. Asıl rasyonaliteden ne amaçla uzak duruluyor onu tartışmadıkça ne anlamı tartışmaların.
    Gerçek anlamda yapısal reformlar hayata geçse rasyonaliteye uyulsa faiz zaten rayına oturur, öngörülebilir bir politikamız olur. O zaman da politik ilizyonlar gerçekleşemez.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef o dediğiniz yapısal reformlar hayata geçirilmediği ve bu hükümetle geçirilmesi de mümkün görülmediği için dönüp dolaşıp faize geliyoruz.

      Sil
  18. Hocam stratejimiz yanlis ise taktik dogru olsa da sonuç istedigimiz gibi olmaz. Bizim uzun yıllardır temel iktisat politikamiz yanlış. Yani stratejimiz yanlış. Zaman zaman dogru maliye politikalari ve para politikaları uygulasak da bu nedenle istenilen iktisat yapısını kuramadik kuramayacagiz. En basta ithalat yapmadan daha doğrusu ithal ikame üretim yapisalligini kurmadigimiz sürece dis ticaret acigi ve bunun tetikledigi cari islemler acigi vermeye dayali ve sürekli dis finansman ihtiyacımız artirici büyüme devam edecek . Doğal olarak da bizler sürekli faiz kur enflasyon ucgeninde ki ona bermuda seytan üçgeni diyebiliriz; bu ucgen icinde dolasir dururuz. Ithal ikame uretim icin de bence düşük faiz yüksek kur ile iceride uretimi tesvik ederek bir süre yuksek enflasyonu ihracati artirarak tolore edip uretim artisini daha cok dis talep ile yapip zamanla ic makro dengelerin de duzelmesi ile ic talebe de uretim yapmayı artirarak basarabiliriz.ancak elbette ki önce ciddi bir bedel odemek gerekecek ülke olarak. Kisa vadede can yakici uxun vadede daha guclu üretim ve büyüme tabani icin bu elzem görünüyor. Hocam sizin dusunceniz nedir bu hususta?. Saygilar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir üstteki yorumu yanıtlarken de söyledim. Yapısal reformlara başlayamadığımız sürece faiz - kur ikilemi içinde kalmaya devam ederiz. Enflasyonu bu ikileme katmıyorum çünkü bu ikisi enflasyonun sonuçlarıdır.

      Sil
  19. Hocam Ekim ayında faiz indirimi olası olabilir mi ve yılı 40-45 arasında kapatırsa enflasyon 2025 Ocak-Şubat ayında da baz enflasyonu olarak düşmeyecek mi zaten indirim kaçınılmaz değil mi ? teşekkürler şimdiden

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben faizin çok yavaş düşürülmesi taraftarıyım. Ama tekrar söyleyeyim: Türkiye yapısal reformlara başlamadan içinde bulunduğu ekonomik sorunu faizle kurla aşamaz.

      Sil
  20. Kura çıpa koydum algısı oldukça ağır bir fatura yaratıyor. Bugün 100$ verip TL faize koyanlar belki rezervleri yükseltiyor olabilir ancak yarın 145$ alıp çıktığında çok daha büyük bir açık yaratacaklar.

    Bunun önlenmesi de faizde küçük düşüşler ile doğru algı yönetimi yapılması.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru ama sanırım bu hükümet doğru algı yapma şansını çoktan yitirdi.

      Sil
  21. Hocam bence faize yıl sonuna kadar dokunulmamalı ancak kur yükselmeli. Carry trade konusunda haklısınız. Buna izin vermemek yine elimizde. TL'nin Dolar karşısında enflasyon oranında değer kaybetmesi sağlanabilir. Mevcut durum kısa vadede hoşlarına gitti. İthalat güzel, suni zenginleşme hoş. Yıllardır süren çalkantının bittiğine ikna etmeye çalışıyorlar. Yalnız uzun vadede gelecek dalgaların boyunu büyütebiliyorlar. Müthiş finansal enstrüman KKM'nin bertaraf edilmesini istiyorlar bir de nedense.

    Kur kur değil, enflasyon enflasyon değil, büyüme büyüme değil. Gerçekte neyimiz var bilmiyoruz.

    Teşekkürler



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de emreozk gibi düşünüyorum. Carry trade getirisinin sınırlanması hedefleniyor ise, bu faiz indirimiyle değil kur artışı ile sağlanmalıdır. Hali hazırda mevcut kur seviyesinde, Türkiye'de üretilen mal ve hizmet fiyatları fahis duruma gelmiştir ve maalesef Türkiye'nin ne dış ticarette, ne de turizmde rekabet gücü kalmamıştır. Dolayısıyla kur artışı nispi olarak, rekabet gücünü olumlu etkileyerek dış ticaret dengesine katkı yaparken, yanısıra carry trade getirisini de sınırlamış olacaktır. Ayrıca, şunu da söylemeliyim ki NAS politikası TL ye güveni öyle travmatık bir şekilde yikmıştır ki, faizlerin erken bir şekilde indirilmeye başlanması tekrar TL den kaçışı tetikleyebilecek ve dezenflasyon sürecini maalesef sonlandirabilecektir.

      Sil
    2. Faize dokunmazsanız kur nasıl yükselecek? Yazıda da anlattığım gibi yüzde 50 faiz sonunda dönüp dolaşıp dolar faizi haline geliyor. Öyle olunca dışarıdan dolar giriyor, içeride de insanlar dolarlarını bozdurup TL hesap açarak aynı dolar faizinden yararlanıyor. Bu durumda dolar bolluğu oluşuyor ve kur yükselmiyor.

      Sil
    3. Hocam MB döviz alımlarını artırabilir. Zaten mevcut alımları yapmasaydı kur 30'un altına düşecekti. Çok daha büyük dengesizlik olacaktı. Rezervdeki para da her halükarda bizim değil; ancak şu an rezervde olmayan parayı bizimmiş gibi harcıyoruz. Paranın rezerve alınması harcanmasının da önüne geçmiş oluyor.

      Ayrıca Mart sonuna kadar kurun kontrollü yükseldiği dönemde böylesine bir sıcak para girişi yoktu.

      Bu durum 2002-2013 döneminin de başlıca problemiydi. Fatura kabarıyor ve ödenme zamanı öteleniyor.

      Teşekkürler

      Sil
    4. Mustafa Hazar ve emreozk ya katılıyorum. Zaten eksi reel faiz ortamındayız. Faiz indirimleri için en azından 4 ay daha beklenmesi gerek bence de. Bu arada MB gelen dövizi kara delik gibi emerek rezerve dolduruyor zaten. Döviz alımını arttırarak kurun düşmesi engellenirken bir taraftan da rezervler biraz daha toparlanmış olur. Sonrasında evet kademeli ve yavaş indirimler başlayabilir. Yapısal Reformlar konusuna ise bence bundan sonra artık hiç değinmeyelim. Çünkü nasılsa o konuda en küçük bir adım atılmayacağı gün gibi ortada. Biz adaletin yeniden tesisi, demokrasi ve güven ortamı diye yapısal reformlardan bahsederken alın buyurun instagram yasaklandı. Mevcut padişahlık sistemi ve mevcut padişahla yapısal reformlar imkansız.

      Sil
    5. Ben farklı düşünüyorum eğer faize müdahale ediyorsanız (ki bütün ülkeler merkez bankaları aracılığıyla düzenleme yapıyor bu da müdahale sayılır) o zaman kura karışmamalısınız.

      Sil
  22. Mehmet şimşek dis ticaret açığımız dengeye gelmeye başladı demis. Acik da azalış var diye bunu söyledi sanırım. Iyi de bu ekonominin ciddi bir yavaslamaya girdiğini de gösteriyor. Yani bu bir başarı degildir. Sürdürülebilir hiç değildir. Düşük kur ile cok sayida yerli turisti basta yunanistan olmak üzere dis ulkelere gönderdik. Sayın şimşek herhalde bunlari da ihracat sayıyor. Vergileri patlatarak ucret artislarini cok düşük tutarak kredi faizleri yuzde 65 70 bandina cikararak kur düşüklüğünün yaratacağı ithalat artışı iç talep daraltilarak dizginlendi. Eh böyle herkes dis acik düşük tutulabilir. Ancak mesela sürdürülebilir mi. Su anki üretim yapisi beşeri sermaye stokumuz buna musait görünmüyor. Mesela faiz düşürülmeye başlayınca ic talep yeniden kamcilaninca hele de kurlar baskilanmaya devam edilirse dis açık tekrar hortlamayacak mi peki. 80 den bu yana surekli ayni iktisadi yöntem ile farkli sonuç beklemek ahmaklik degil de nedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dış ticaret açığındaki azalışta iki neden var: (1) Sizin de dediğiniz gibi ekonomik büyüme düşüyor. Bu, bir dezenflasyon politikasının kaçınılmaz sonucudur. (2) Altın ithalatına kota kondu. Yani eskisi kadar altın ithal edilmiyor. Altın, kaçak yoldan geliyor net hata ve noksan ile karşılığı ödeniyor ve öyle olunca da dış ticaret açığında görünmüyor.

      Sil
    2. “Dusuk kurla yerli turisti Yunanistan’a kaptırdık” siz neyin kafasındasınız? Kur daha yükselsin, insanlar gidemesin ve bizim kıytırık kalitedeki fahiş fiyatlı hizmetimize muhtaç kalsın. Hayat rakamlardan ibaret değil. İnsanların psikolojisini mahvettiniz. İnsanlar biraz sınır aşıp ülkenin stresinden kaosundan hafiflemek istiyor. Bunu afford edemeyecek kadar kur yükselsin öyle mi? Biraz kendinize gelin artık allahaşkına ya.

      Sil
    3. Evet kazıkçı Türk esnafına muhtaç olun demiş. Zincir marketler de olmasa tatil yörelerinden su alamayız.

      Sil
  23. Enflasyonu düşürmenin gizli formülünü vereceğim lütfen dikkatli okuyun. Enflasyon ancak ve ancak İstanbul un dağıtılması ile düşer. Ne zaman ki İstanbul nüfusu 4-5 milyon bandına geriler Türkiye de enflasyon sorunu kalıcı olarak ortadan kalkar. İstanbul arz talep dengesini bozduğu için fiyatları da bozuyor. İstanbul da şişen fiyatlar ülke geneline etki ediyor. İstanbul dan gelen tatilciler gittiği bölgedeki fiyat dengesini bozuyor. İstanbul da ev satıp parasını alan ve Ege sahiline kaçan konut fiyat dengesini bozuyor. İstanbul da yaşayan insanlar için Anadolu da yaşama fırsatı verilmediği sürece Türkiye hiçbir zaman enflasyon sorununu kalıcı olarak düşüremez. İstanbul da 10 sene yaşamış birisi olarak sadece Allah sabır versin demek geliyor içimden. Hayat bir kez geliyor ve hızla akıp gidiyor. Belki birisi okur da uyanır. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  24. Durumu ümitsiz hasta yakınlarına doktor , ne isterse yesin demiş. En az 1 nesil ( 30 sene ) bu ekonominin altında kalacak. Ömrü olan görecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1 nesil 17 sene.

      Sil
    2. 1 nesil 33 yıldır.

      Sil
    3. 80 sene önce 1 nesil 20 senenin altında idi. Bugün 1 nesil 30 senenin üstüne çıktı.

      Sil
  25. Mahfi bey ben ekonomi bilgimi sizi ve hakan kara' yi takip ederek geliştirdim. Yazınızda kullandığınız ifadeyi voleybol için kullanmıştım. Şartlar değişmedi görüşünüz neden değişti diye

    YanıtlaSil
  26. Ben de gurbetci bir vatandaş olarak yazmak istedim. "The trade surplus in the Netherlands widened to EUR 11.95 billion in May 2024 from EUR 9.99 billion in the corresponding month of the previous year, as exports grew while imports dropped. Year-on-year, exports rose 0.8% to EUR 70.70 billion, boosted by increased sales to non-EU countries (8.1%). Exports to the EU declined 4%." Eee haliyle Hollanda'da faiz yüzde 2.82. Enflasyon da 2.4 civarı. Ev kiraları da yasal olarak enflasyon oranında artıyor Hollanda'da. Şimdi kiralara yüzde 25 sınırı getirilmesi önerisini sunan eski Adalet bakani, ekonomi koordinasyon kurulu başkanı "odtu kamyon birincisi" Mesela Niall Kishtainy "Economy in minutes" sayfa 290'a baksın Price Regulation kısmına baksın "How rent limit cause demand increment" yani bundan daha normal ne olabilir ki? Sınırı getirdiler fiyatları kendileri hatalı politikalarıyla arttirdilar. Hollanda bankalari tasarruf edip parasinı getirene enflasyonun biraz uzerinde getiri veriyor parasini 1 sene kullandiracagi icin. Peki şimdi önemli bir soru. Faiz haramsa, hatalı enflasyon ölçümü haram değil mi? Milyonların kul hakkı yok mu? Diyanet cevap versin. Diyanet bence GDP = C + I + G + (X-M) formülünü öğrensin. Çunkü buraya Hollanda'ya diyanet evi yatırımı yaptılar. Mesela buraya Hollanda'ya gelen turistler , Türkiye'ye giden turistlerden daha fazla para harcıyor. Diyanete zor sorular.... hayırlı philipsli traşlar. Müslüman Rotterdam Belediye başkanımız da var Ahmed Aboutaleb. GDP = C + I + G + (X-M) bu formüle göre hükumet tasarruf yapacak deniyor o zaman G küçülecek ama ne mümkün dolar garantili Investment I lar var :) eee Turkiye'de C tavan yapmış neden? Kredi kartı +50 milyon turist. Enflasyon arttı mi? Arttı o zaman enflasyondan az faiz verirsen millet niye parasini bankaya koysun ki? Ya harcar ya da en iyisi baklava alsın yoksa bu fiyata bir daha bulamaz. 1kg Baklava =0.5 gram altın. (X-M)zaten 23 senedir hep negatif. Peki Türk vatandaşı in cebine katkısı ne ki bu GDP artışının? Neyse güzel haber Yusuf Dikeç aynı zamanda Gazi Universitesi Beden Eğitimi mezunu. Siz de Gazi Üniversitesinde doktora yapmışsınız ben de Gaziliyim. Bununla Teselli oldum. Mahfi Hocam. Ayrıca Aziz Yıldırım ve Kenan Işık da Gazi üniversitesi mezunuymuş. Gerçekten de ayrıcalıklı hissettim. Tabi ki Devlet Bahçeli ve Nihat Özdemir de Gazili :)) Ayrıca Gazi İktisat Aziz Konukman hocamız aslında odtu mezunu ama o yıllardır Gazi'de Hoca :D

    YanıtlaSil
  27. Hocam ekonomide fetret devrine mi giriyoruz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendim ettim kendim buldum dönemi.

      Sil
    2. Seçmenler verdikleri oyların sonucu olarak "Kendim ettim kendim buldum dönemi "için ağlamasınlar.

      Sil
  28. Dünya Bankası'nın, orta gelir tuzağından kurtulmak için yapılması gerekenlerle alakalı hazırladığı rapordan, ve orada bahsedilen, 3i kuralı (investment, infusion ve innovation) hakkında da eğer yazacaklarınız olursa okumaktan zevk alırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Raporu okumayı henüz bitirmedim. Bitirince yazmayı düşüneceğim. Bazı farklı görüşlerim var.

      Sil
  29. Hocam yazınızda dediğiniz gibi "faiz düşürüldüğünde kur yükseleceği için enflasyonu da yükseliş yönünde etkileyecek." tir. Şu anda mevcut yönetimin tek derdi enflasyonu seçime kadar düşürmek. Bu yüzden enflasyonu düşürmek için her türlü maliyete katlanmak gibi bir amaçları var. Zaten bunu sürekli söylüyorlar. Bu nedenle kur yükselip enflasyonu artıracağına, yüksek faiz verelim maliyetini vatandaştan karşılarız mantığı var. Tüm bunlardan ötürü ben faizin her zaman enflasyon beklentisinden fazla belirleneceğini ve kurun da enflasyonun oldukça gerisinde belirleneceğini düşünüyorum. Daha önceki politikaların maliyetlerini vatandaş olarak nasıl ödediysek, bu politikanın da maliyetlerini hep beraber ödeyeceğiz. Sonuçta politika sahiplerine bir maliyet çıkmıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız ama bir ülke ekonomisi bu mantıkla düze çıkarılamaz.

      Sil
  30. Amacınız doğru( Carry tradin zararından ülkeyi korumak.) Ancak bu amaca ulaşmak için kullandığınız araç yanlış. Faizi indirerek cary tradein zararından kurtulacaksınız ama bu sefer enflasyonu patlatacaksınız.

    Kur neden düşük? Çünkü iktidar, 2002 yılından beri doları baskılamanın ekonomiyi düzeltmenin yolu olduğunu düşünüyor da ondan. Halbuki kuru baskılamak, ekonomiyi bozmanın yoludur.
    Şu durumda caryy trade bitsin istiyorsanız, Kkmyi derhal iptal edin( dönüşlerde yenileme yapmayın), Londra swap kanallarını bir an önce açın. Kuru salın... Kur fırladımı? İhracatın ithalatı karşılama oranı %90 olduğunda %10 da hizmet sektöründen gelecek ve cari açık sıfırlanacak.

    Cari açık sıfırlandığında ülkeye giren çıkan dolar miktarı eşit olacak. Bu noktadan sonra dolar artar mı? Artmaz. Çünkü ekonominin arz talep kanununa göre, dengelenme olacak.
    Bunu bu iktidar yapabilir mi? Evet Akp yapabilir. Chp gelirse yapamaz. Kuru salma işi geciktikçe, Tüm şirketler, dolarla borçlanmaya başladı ve döviz açık pozisyonları artıyor. Acil olarak kurun salınması gerekir. Kkmyi iptal et, swapı bırak, bir de bunu dene korkma hiçbirşey olmayacak. Bir kere dene yahu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediklerinizi yaparlarsa sermaye dışarıya kaçar diye korkuyorlar. Öte yandan faiz burada durduğu sürece kur yukarı gitmez.

      Sil
  31. Hocam, ekonomimizde ( kur, kkm, faiz) dolayısıyla da toplumsal yaşamın her alanında girdaplar birbirini kovalıyor, hastanenin acil bölümüne basvuruyoruz, acil ihtiyaç ne ise o gideriliyor, son dönem faiz yaklaşımı da sanırım döviz yokluğuna merhem gibi, bu hastalık sarmalı halbuki köklü yapısal müdahaleler gerektiriyor. Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru ama o konuda umut yok maalesef. Tam tersine her geçen gün yapısal temelleri daha da bozmakla meşgulüz.

      Sil
  32. Hocam öncelikle güzel yazınız için teşekkür ederim. Son dönemdeki yazılarınızı okuduğumda carry trade, faiz, enflasyon ve kur başlıkları altında toplandığını görüyorum. Tüm bunların yanında bir de olmazsa olmaz yapısal reformlardan bahsediyorsunuz. Dün yaşanan hem instagram hem AYM sitesindeki iletişim sorunlarından sonra yapısal reformların yapılacağına dair düşüncelerinizi öğrenmek isterim. Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapısal reformları bu hükümetin yapmayacağını biliyorum. Çünkü AKP, mevcut yapısal durumu daha da bozuyor ve bunu reform olarak sunuyor. Ama yine de bunları dile getiriyorum. Yapılması gereken şeylerin iktidar tarafından yapılmayacak olmasını bilmemiz onları dile getirmemize engel olmamalı. Aksi takdirde doğrunun ne olduğunu unuturuz.

      Sil
  33. Hocam bu ülke neden sizin gibi değerli ( ülkesini dğşünen) ve bilgili insanlardan yararlanmaz da illaha ben bilirimçilik yapar. Offff off:(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önemli olan kişiler değil sistem. Eğer sisteminiz yanlışsa dünyanın en değeri insanlarını da işbaşına getirseniz sistemi düzeltmediğiniz sürece hiçbir şey olmuyor. Ben 1997 yılının 16 Temmuz'unda yapısal reformların yapılacağı sözünü alarak Hazine Müsteşarlığı görevini kabul ettim. Amacım sistemi değiştirmekti. Görevde kaldığım 4,5 aylık sürede kendi üzerime düşen yani benim yetkime giren düzeltmeleri yaptım. Ama asıl düzeltmeler hükümetin kabul etmesi gereken enflasyonla mücadele programıydı. Bununla ilgili de bir program hazırladım (EMP TÜRK 1989 - 200). Bu program iki yılda enflasyonu tek haneye düşürmeyi hedefliyordu. Ama hükümet bunu bırakın uygulamayı açıklamayı bile kabul etmedi. Ben de bunun üzerine istifa ederek kamu görevinden ayrıldım. O gün bugündür aynı sorunlarla boğuşuyor ülke. Hatta bugün çok daha kötü çünkü o güne kıyasla ekonomi dışı alanlarda da (hukuk, demokrasi, eğitim) geriye gittik.

      Sil
    2. Önemli olan kişiler değil sistem. Affınıza sığınıyorum ama bu konuda yanılıyorsunuz hocam. Önemli olan kişilerdir (insandır). Hepi topu en fazla 100 bin yıldır bu dünyadayız ve her zaman önemli olan insandı her zaman önemli olan kişilerdi. ÇÜNKÜ SİSTEMLERİ İNSANLAR KURAR. 3-5 yüz yıl 3-5 bin yıl önceki sistemler, şu anda tıkanma noktasına gelmiş sistemler, bunların hepsi insanlar KİŞİLER tarafından kuruldu. Afrika da kendi kabilesinin en geç erkek ve kadınlarını köle olarak Avrupalıya 3-5 boncuğa satan kabile REİS' leri de insandı. O yüzden önemli olan sistemler değil (O sistemleri kuran insanlar) kişilerdir. Ekonomi de normal ölçüler var mıdır? Varsa nedir? sorularını soran da bendim. Çünkü ben beşeri değil fiziki bilimlerden geliyorum. Tıp Doktoruyum. İnsanın biyolojisi fizyolojisi anatomisi uğraşırken, sosyolojisi ve psikolojisiyle ilgilenen beşeri bilimlere uzak kalmışım bunu kabul ediyorum. O yüzden kendimi zayıf kaldığım alanlarda geliştirmeye çalışıyorum. Bence bu yazdıklarımı bir düşünün ve düşüneceksiniz biliyorum. EĞER SİSTEMLERİ İNSANLAR YAPIYORSA, ÖNEMLİ OLAN SİSTEM DEĞİL KİŞİLERDİR.
      TIKAÇ yazanda benim, ortada bir tıkaç varken, bütün tesisat tıkanır ve her yeri su basar. TIKAÇ kaldırılmadan ne yapısal reform olur, ne de benim güzelim ülkem vatanım?? Yani söyleyecek söz bulamadım. Daha önce kurulmuş hazır bulduğumuz sistemlerde, zaman zaman bazen böyle tıkaçlar çıkar. Yapılması gereken sistemi değiştirmeden önce (evet kabul ediyorum hata bizden önceki nesilleri kurduğu sistemler de de olabilir ama) ilk önce sistemi tıkayan KAZIK GİBİ DİKİLMİŞ TIKAÇLARA bakmak olmalıdır. Demokrasi denen sistem HİTLER gibi bir manyak yarattıysa suç demokrasi denen sistemin değil, ondaki açıkları ve boşlukları bulup onu kötüye kullanan, kötüye kullanıp koyun sürülerini peşine takıp götüren KİŞİDİR SUÇLU OLAN.
      Lütfen yanlış anlamayın, son nefeslerine gelmiş mevcut finansal sistemleri de bilmem ne başka sistemleri de savunuyor felan değilim, ben sadece okuyor araştırıyor inceliyor ve düşünüyorum.
      Sadece fikirler yürütüyorum ve genellikle bu fikirler çok aşırı ve sıra dışı olur (bana doğal geliyor ama nedense şempanze sürüleri öyle buluyor) Belki de sorun sistemler değil, sistemleri tıkayan asala parazit TIKAÇLAR olabilir mi acaba diye düşünüyorum şu anda. Size ve herkese saygılarım..

      Sil
  34. Hocam değerli bilgilerinizi bizle paylaştığınız için teşekkür ederim.2001 krizinde olduğu gibi döviz varlıklarında açık oluşabilirmi,bankalardan döviz kredisi daha ucuz die şuan döviz kredisi talebi var,nede olsa döviz sene sonu belli oranda yükeselir diyerek,bankalar zarar görür mü.Develayasyon olma durumu var mı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. An itibarıyla öyle bir sorun yok hatta faiz yüksek olduğu için tam tersine dövizler bozduruluyor.

      Sil
    2. Hocam dediklriıniz tam da uymuyor şöyleki, 33 gün vadeli %46 faiz oranli hesabim yarin bitiyor , toplam kärim Avro olarak %0,41 yaklasik hesap 11000 Avro kärim 46 Avro sonuc nerede döviz olarak %50 kär

      Sil
    3. Son dönemde bankalardan ziyade reel sektörde ciddi bir döviz kredisi talebi var. Yani 2001 krizi öncesi bankacilik sistemi ciddi dövizde acik pozisyonda idi. Su anda ise reel sektör yani ekoniminin üretim tarafında ayni kur riski alınmaya başlamış görünüyor.

      Sil
    4. Siz 11.000 Avronuzu TL'ye dönüp % 46 faizle bankaya yatırdıysanız ve 33 gün sonunda elinize geçen faizi tekrar Avroya döndüyseniz faiz gelirinizin 1.000 Avrodan aşağı olmaması lazım.

      Sil
    5. Hayır hocam, aylık stopaj ne kadar bilmiyorum ama eline yaklaşık 400-420 avro falan geçmesi lazım..

      Sil
  35. Basit tüketici ve yatırımcı gözüyle baktığımda gördüğüm, geçen yıl para değer kaybediyor, mal aldıkça geçen her ay kârlı çıkıyorduk. Bu da enflasyonu körüklüyor, daha çok tüketime teşvik ediyordu. Ancak son 5-6 aydır para değer kaybetmiyor, hayat pahalılaşıyor. Artık mal alırken iki kere düşünmek gerekiyor.

    Bir vatansever ve kızının geleceğini düşünen bir baba olarak baktığımda ise, artık siyasilerin gerçek çözüm peşinde olmadığından adım kadar eminim. Yoksa bu kadar adaleti kendine göre şekillendiren, din temelli eğitimden bilim temelli eğitime geçmek adına hiç bir çaba göstermeyen, özgür basını neredeyse tamamen yok etmeye devam eden bir ülke yönetiminin, bu kadar farkına varmıyor olması mümkün değil bir şeylerin. Bile bile bizi umutsuzluğun içinde eyliyorlar maalesef.

    Bizim de hayallerimiz para politikası gibi geçici ve dönemlik seyrediyor artık. Maalesef durum bu.

    YanıtlaSil
  36. Hocam ‘zavallı’ Almanya ya gezmeye geldim, gelmez olaydım! 1 kg et 7.99 Eu, döner-ayran 6 Eu! İnanın acıdım(!) Almanlara! ECM faiz indirirse bu fiyatlar değişir mi?😊

    YanıtlaSil
  37. Merhaba Hocam yazınızda ve yorumlarda belirtilen %45 döviz faizi yabancılar açısından döviz alış-satışında fark olmaması,paranın transfer maliyetin olmaması ve dövizin hiç artmadan 1 yıl sabit kalması ile gerçekleşebilir. Reelde bunun gerçekleşme imkanı var mı. Emeğiniz için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında yıllık faiz % 50 ama ben bu dediklerinizi düşmek için net olarak % 45 alıyorum zaten. İsterseniz % 40 da alabiliriz. Yine çok büyük kazanç söz konusu.

      Sil
  38. Para akilli insani sever. Parasi olani aptal yerine koymaktan vazgecmiyoruz. TL mevduat faizi negatif ama dovize pozitif faiz veriyoruz baskilayarak. Elimizde kalan tek oyun bu artik. Gelmesi gereken buyuk devaluasyonu bir kac ay ertelemek icin hepsi. Akp ye guven kalici olarak kaybedildi. Rte hayatta oldugu surece secimleri kazanmaya devam eder ve o basta oldukca bahsettiginiz reformlar hayal sadece.

    YanıtlaSil
  39. Teşekkürler Hocam ,
    Emeğinize sağlık
    Döviz tasarrufu olanları Devlet neden cezallandırır
    Bozdurduklarında yabancılar yurtdışına transfer etmiş olmuyor mu?
    Makul bir faiz ile dövizde kalmalarını sağlamak hazine için sigorta değilmi tasarruf açısından

    YanıtlaSil
  40. Instagram yasağını nasıl değerlendiriyorsunuz hocam. Doları artırır mı?:)

    YanıtlaSil
  41. Mahfi Bey, böyle kırılgan bir merkez bankası rezerviyle bahsettiğiniz indirimi yapma şansı bulunmuyor mevcut yönetimin. Seçim sonrası 4 aylık dönemde giren 80 mia USD'ye rağmen rezervler hala diğer gelişmekte olan ülkelerle bile kıyaslanmayacak kadar düşük seviyede.Bu durumda her türlü kur şokuna açık, savunmasız bir ekonomik görünüm oluşuyor.Bu da enflasyondan , gelir adaletsizliğine , yatırımların yapılamamasına,istikrarsızlığa kadar bir çok alanda etkisini gösteriyor.Hata 2021'de tüm dünya faiz artırım trendindeyken faiz indirmeye başlayarak yapıldı. Şimdi bunun faturası , maalesef, tüm ülke tarafından carry trade yoluyla ödeniyor.Bu faturayı ödemeyelim demenin bir anlamı yok bana kalırsa.Faiz indirelim demek de , bence bu anlama geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi de dolara yüzde 50 faiz ödemeyi sonsuza dek sürdüremeyiz ki.

      Sil
  42. Ben cok sığ düşünuyorum 230 milayr kisa vadeli borc varken 40 50 milyar dış ticaret acigi varken..yuzde 50 faiz hatrına kasada duran emanet dövizle bu işin sürdürülebilirligi nedir hocam.
    2.sorum dünya gebelinde bir resesyon beklermisinz dunki borsa cöküsleri bunun bir isareti olabilirmi

    YanıtlaSil
  43. Anlayışınıza sığınarak bir eleştiride bulunacağım. Bir çok yazınızda "bu hükümetin doğru karar alma ihtimali bulunmadığını " belirtiyorsunuz. Ben bunun alınan doğru , yanlış kararları eleştirmekten farklı bir yorum olduğunu düşünüyorum. günlük siyasi çekişmelerin ötesinde her zaman objektif yorumlarınız nedeniyle takdir ederek takip eden büyük bir kitle var. "Bunlar doğru karar alamazlar" ise bunun dışında subjektif bir varsayım oluyor. Bugüne kadar ne kadar feci kararlar almış olurlarsa olsunlar, biz yine de yönetimde oldukları müddetçe onları doğru kararlar almaya sevk etmeye çalışalım. O grubun içindeki az da olsa aklı başında insanlara sesimizi duyurmaya çalışalım, onları da kazanalım düşüncesindeyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaklaşık yirmi yıldır hep bu dediğiniz gibi yazmaktan, çizmekten ben de yoruldum galiba. Ama haklısınız biz doğruyu, akıllıları r referans almaya devam etmeliyiz.

      Sil
  44. " Nas " söylemiyle başlayan operasyonlar sonucu durumu normale getirmek çok zorlaştı.Herşeyin çok güzel olması çok uzun bir zaman alacak....Yazınız için sağolunuz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef ama biz yine doğru yolu göstermekten vaz geçmeyelim, belki bir gün bakarlar.

      Sil
  45. Hocam veriler birbirini tutmuyor,ekonomide paralel yapılanmadan muzdarip?

    YanıtlaSil
  46. Sayın Eğilmez, yazınız için teşekkürler. Bu an için en büyük sorun Carry trade gibi gözüküyor. Bunun miktarı ne kadardır acaba? Yani ekonomimize Carry trade maksadıyla getirilen dövizin miktarı yaklaşık ne kadardır? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Net bir veri yok. Tahminler 60 milyar dolar dolayında.

      Sil
  47. merkez bankası 90milyar dolar almış. Kur artmazsa 135milyar dolar ödeyecek. 235 milyar dolar 1yılda ödenecek borç var. En iyi ihtimal 25milyar cari açık olacak. Kasada ne var 19milyar dolar. Yoktan var etmek mümkün olmadıgına göre istense de istenmesede devalüasyon olacak. 1998 güney asya kirizinde 2000arjantin kirizinde 1994Tekila kirizinde hep oldu.kazan doğurmaz.2008 kirizinde İzlanda bankaları borclarını ödemedi. Yunanistan sermaye kontrolü getirdi. ABD dahil hiç bir ülke dolara /50faiz veremez.alacagına inanan inansın.merkez bankası video yapmış Cary treydin riskini anlatmış.serbest kur rejiminde sabit kur bekleyen fatih terim fonundan kar bekleyen gibidir.

    YanıtlaSil
  48. /7faizle 10yıl dolar dış borcu alan hazine ne diye kısa vadede /50dolar borcu ödesin. Bu insanlar vatanını seven insanlar bu ülkenin sayıştayı var 1milyar dolar doğrudan yatırım için Çin'e bir sürü vergi avantajı sağlayan devlet 50milyarı çöpe atarmı adama sormazlarmı niye /7faizle uzun vadeli dış borç almadın niye serbes kur rejimi varken sabit kur garantisi verdin. Niye ülkenin 50milyar dolarını çöpe attın demezlermi. Bu ülke muz cumhurıyetimi. 1850yıllarında danıştayı kuran 1000 yıllık ülke bunu yaparmı.abdülaziz devrinde dış borç ödemesini durdurmuş 500 milyon altın borcu 250 milyona indirmiş. Onuda 30 yıla yaymış. Bir devlet bukadar kaynagı aktarırmı.kıbrıs barış harekatı bitti sanılırken ayşe tatile çıktı diye dünyayı ters köşe yapan bir milletin merkez bankası 50milyar dolar faizi 1yılda ödermi.Merkez bankaları piyasanın esiri değildir. Piyasayı yönlendirir.

    YanıtlaSil
  49. Genco erkalın faize hücum filmini izlemenizi öneririm

    YanıtlaSil
  50. Hocam sadece para politikası yada maliye politikasıyla düzelecek işler değil. Hep belirttiğiniz gibi yapısal reformlar olmadıkça yine kırılganlık devam eder. Elin parasıyla günü kurtarmak şuanki. Maliyetide her zamanki gibi topluma.

    YanıtlaSil
  51. Aylık enflasyonda kalıcı düşüş görmeden faizi nasıl indireceğiz?
    Mart 3.16 Nisan 3.18 Mayıs 3.37 Haziran 1.64 Temmuz 3-4 arası bir enflasyon olacaktır. En azından Ağustos-Eylül ayı enflasyonlarında düşüş görmek lazım, işsizlik ve büyüme verilerine bakmak lazım. Tüm veriler kalıcı düşüşü işaret ettiği zaman peyderpey faiz indirimine başlanmalı. Daha kaldırılamayan KKM belası var.
    Kaldı ki bu para politikası tarafı. Daha bunun maliye politikası tarafı var ki orada da sıkıntı var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de zaten Eylül ayını işaret ettim. Çünkü Eylül başında Ağustos enflasyonu açıklandığında baz etkisiyle de olsa enflasyonda önemli düşüş olacak. Öte yandan faizi böyle yüksek tutarak yani dövize bu kadar yüksek faiz vererek devam edemeyiz. Sistem çöker.

      Sil
  52. 40 yıldır, kayıt dışı KAZANÇ neden çözülemedi HOCAM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir çaba yok da ondan. Tam tersine kayıt dışılığı özendiren sistemler geliştiriyoruz sürekli.

      Sil
  53. Yine çok keyifli bir yazı, teşekkürler. Peki hep vurguladığınız yapısal reformlar gelmez ise bu bahsettiğiniz faizde doğru adımlar atılarak bu süreç nereye kadar götürülebilir? Süre olarak bi öngörünüz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Hep söylediğim gibi tek başına faizi kuru kollayarak bir yere varmak mümkün değil. Bu dönemde yapısal reformların yapılamayacağını düşünsek bile ilk adımın yine faizle atılması gerektiği çok açık. Aksi takdirde ekonomi, altından kalkamayacağı bir faiz yüküne maruz kalıyor.

      Sil
  54. Tüik'in açıkladığı enflasyon oranlarının gerçek enflasyonla ilgisi yok. Bunu herkes biliyor. Neden faiz, bu gerçek olmayan oranlara göre belirlensin? Döviz ne zaman dengeye kavuşacak? Geriye dönük hesaplamalar güncellenmesi, gerçek enflasyon rakamları belirlenmeli ve faiz de buna göre 3-5 puan üzerinde ilan edilmeli. Dövizde fiyat garantisi olmadığı ilgililerce sürekli ilan edilmeli. Bu köpük alınmalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanların geleceğe umutsuzca baktığı, olumlu beklentiler oluşturamadığı bir ortamda ne enflasyon tam olarak düşer (baz etkisiyle düşüş dışında) ne faiz yerine oturur ne de kur dengeye gelir. Beklentileri değiştirebilmenin bir tek yolu var: Yapısal reformlara başlamak. Onu yapmadan bu girdaptan çıkamayacağız.

      Sil
    2. Beklentileri değiştirebilmenin bir tek yolu var: Yapısal reformlara başlamak.Bence de beklentileri değiştirebilmenin tek bir yolu var ama o yol Türkiye de tek bir adamdan kurtulmak. O zaman her şey değişir. Her şeyin önünde tek bir tıkaç var. O tıkaçtan bir şekilde kurtulabilirsek, kanallar açılır ancak o zaman yapısal reformlara başlanabilir. Yapısal reformların önünde kazık gibi dikilen bir tıkaç varken beklentileri değiştirebilmenin yolu yapısal reformlara başlamak olamaz, tıkaçtan kurtulmak olabilir.

      Sil
  55. hocam para basıp kkmdekilere alın paranızı defolun gidin deseler, iç borçlarını kapatsalar, maaşları ödeseler kim ne diyebilr ki biraz enflasyon olur o kadar zaten %120 enflasyon oldu da kim ses çıkardı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten para basıyorlar ama işe yaramıyor. Paraları verdiğin anda herkes dövize dönüyor, harcamalar artıyor. Yani hem kur yükseliyor hem de enflasyon yükseliyor.

      Sil
  56. Mahfi bey,

    Lütfen ajitasyon yaptığımı düşünmeyiniz. Gerçeği anlamaya çalışıyorum:

    "Reel sektör daralmaya başladı." deniyor.

    Bu durum, işsizliği arttırmaz mı?

    İşsizliğin artması, tehlikeli değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artırır. O nedenle faizi yavaş yavaş indirmek sadece carry trade den büyük para kazanmayı değil aynı zamanda bu dediğiniz sorunun da çözümü için bir adımdır. Ama sadece bir adımdır. Yanında mutlaka başka adımlar da gerekir (yapısal reformlar diyeceğim de artık usandım.)

      Sil
    2. Hocam ne gibi yapısal reformlardan bahsediyorsunuz?

      Sil
  57. Hocam ellerinize sağlık.
    2024 Ocak ayında fahri müfettiş gece saat 10 da yaya geçidine yaklaşırken yavaşlamadığımı iddia ederek plakama 3.135 TL ceza yazmış. ( Bu arada kurallara riayet eden bir sürücüyüm, fahri müfettişin ceza yazdığı cadde 3 şeritli otoban gibi işleyen bir yol. O yolda bazen yayalara yol vermek özellikle yaya için riskli olabiliyor.). Neyse cezaya itiraz ettik reddedildi. İkinci kez itiraz ettik ( Bu defa görüntü kaydı olmadığı için itirazı haklı bulunan bir dava örneğini de dilekçeme ekledim) yine reddedildi.
    Yani hocam şuraya gelmek istiyoprum, hangi kadrolarla yapısal reform yapılacak?????.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız, doğru kadroların oluşturulması da aslında yapısal reformların bir parçası (liyakate uygun atamalar yapılması.)

      Sil
    2. anlattığınıza göre sizin paranızı resmi olarak gasp etmişler okurken gerçekten sinirlendim.

      Sil
  58. Ben ekonomist degilim ama basit bakkal hesabı ile bakıyorum dışardan carry trade ile para getirenler diyelim ki %30 dolar kazancı ile ülkeyi terkettiler ve yaklaşık 60 milyar dolar getirdilerse kabaca 20 milyar doları bizden alıp çıkınca rezervler tekrar gerileyecek başladıgımız yere geri dönecegiz yani zaman kaybedip sıkıntıyı daha da arttırmış olacagız.Buradaki hesap şu olabilir mi;doları tutup faizi göreceli kazançlı hale getirince vatandaşın yastıkaltı döviz ve altın bozdurulmak zorunda kalınacak ve en az 100 milyar dolar bozdurulsa bunun 20 sini yabancılara versek bile elimizde 80 milyar dolar kalır bu da ekonomiye iyi gelir hesabıdır.Bu bir denklem ve çalışması mümkün ama bu beklenen yastıkaltı yeterince çözülmezse sıcak para bize cehennem ateşi gibi olabilir.Peki bu beklenen ve istenen çözülme neden olmayabilir?
    1-Bugün konut fiyatlarında balon olması nedeni ile yatırım amaçlı konut alım için döviz ve altın ki -o da döviz sayılır-bozdurulması vatandaşca uygun görülmeyebilir
    2-Taşıt alımı yatırım olmaktan çıkması nedeni ile alımı düşünülmez
    3-Yastık altındakini tl ye çevirip bankaya koydugunuzda enflasyonun altında getiri ve paranın 1 yıl baglanması vatandaşın kefen parasını ihtiyaç duydugunda kullanamaması demektir ki bu da vatandaşa uygun gelmemektedir.
    Bu nedenlerden dolayı ve türkiyedeki sık devalüasyonlardan canı yandıgı için vatandaş kefen parasına dokunmadan beklemektedir.Bu nedenle Sn.Şimşek in kurdugu oyunyürümryrcektir ve devlet sıkıştıgında kuru reel degerine getirmek zorunda kalacaktır.Bunun zamanlaması iç -dış politik gelişmelere baglı olacaktır yani yarın da olabilir 3 yıl sonrada,benim tahminim rusya abd arasındaki tahteravellide ayakta durma kıvraklıgımız bittiginde ve abd kasım seçimlerinden sonra abd nin türkiye ve akp ye bakışı ile gidişat belirlenecektir yani ülkenin gidişatı maalesef dışarıdan esecek rüzgara baglıdır içerdeki zayıf demokrasi hukuk liyakat ile kırılganlaşan ekonomi ters bir rüzgarla paramparça olacaktır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şeyden önce bu şekilde bozdurulan paraların TL'de kalacağı garanti değil, ilk sıkıntıda dolara dönüp dışarı kaçarlar. O nedenle bunlara sıcak para deniyor. Dolayısıyla bu tür paralara güvenip de program yapmak yanlıştır.
      1. Vatandaş dövizini yüzde 40 - 50 faiz elde edip tekrar dövize dönmek için bozduruyor zaten.
      2. Taşıtı yatırımdan ziyade fiyatının daha da artacağını ve bir daha alamayacağını düşündüğü için alıyor.
      3. Zaten bir yıl bağlamıyor sonbahara kadar bağlıyor. Sonrasında tekrar dolara dönecek.

      Sil
  59. Peki erken bir faiz indirimi Eylül 2021'de yapılan faiz indiriminden sonra görülen gibi bir duruma yol açmaz mı?
    Yanlış hatırlamıyorsam Kasım 2021'de baz etkisiyle enflasyonun düşmeye başlayacağı ve aynı yılın kasım veya aralık ayındaki ppk toplantısı sonrasında faiz indiriminin başlayacağı değerlendirmeleri yapılıyordu. Ama Eylül 2021'de başlayan faiz indirimi ve reel negatif faiz politikasının siyasiler tarafından bir dogma olarak 2 yıl boyunca hararetli bir şekilde savunulması sonucu enflasyon kontrolden çıktı ve bütün fiyatlama mekanızması bozuldu. Şimdi aynı senaryouyu tekrar yaşar mıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer faizi 2 puan indirir de mesaj vermek amacıyla kullanırsanız açmaz. Ama faizi burada tutarsanız milyarlarca dolar faiz dolayısıyla döviz kaybınız olur.

      Sil
  60. Değerli hocam kaleminize sağlık;
    Bugün birçok bankada ortalama olarak %45-46 faiz mevcut. Tahmin edilen/hissedilen adına ne dersek diyelim enflasyon sizin de çoğu yazınızda belirttiğiniz üzere %50nin çok üzerinde. Bankalardan tüketiciye verilen bu faiz oranı, stopaj kesintisi de üzerinden düşüldüğünde yine de paradan para kaybetme dönemi değil midir?
    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer elinizdeki Türk Lirasını bankaya yatırmışsanız doğrudur paradan para kaybedersiniz. Ama yastık altında getirisiz olarak duran dolarınızı bozdurup TL'ye dönerek bankaya yatırıp mesela 3 ay bankada durursanız yüzde 10 faiz kazanırsınız. Eğer kur değişmemişse bu kazancınız dolar faizine dönüşür. Ve dövizden ciddi döviz kazanmış olursunuz.

      Sil
    2. Evet bahsettiğimiz carry trade işlevi aslında bu durumu anlatıyor. Ancak yanıtınızda bir çelişki hissediyorum. "Elinizdeki türk lirasını bankaya yatırmak" ve "yastık altındaki doları TL'ye çevirip bankaya yatırmak" bana aynı durumu ifade etti, birinde kazanç birinde kayıptan söz etmeniz aslında bir çelişki yarattığını hissettim. Kast ettiğiniz carry trade durumunda dolar kazanmak evet mümkün. Her iki olasılıkta da en nihayetinde dolar kazancı mümkün. Benim sormak istediğim stopaj düşüldüğünde %45 faiz getirisinin ister döviz ister faiz ister altın olsun hepsinin gerisinde kalacağından şüphe duymamdır.
      Güncel olarak da "Yeni Ekonomi" kitabınızı okuyorum, teşekkürler.

      Sil
  61. Hocam ,
    AYM kararina uymayan bir sistemde
    Ne yaparsaniz yapın , hiçbir şey olmaz Güven ve hukukun olmadığı bir yerde hiçbir iktisat teorisi işe yaramaz .Yarın olacaklari soyleyim size, dün ne olduysa olanlarin aynısı olur .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de yapısal reformlarla bunu vurguluyorum zaten.

      Sil
    2. Bu konuda ileri değil hatta geri gidiyoruz. Nebati efendinin Londra'da "bürokrasiyi boşverin sizin CB destekleyecektir" dediğinde kafaların nasıl çalıştığını duyan yatırımcılar salonu terk ettiler...artık yerli yatırımcılar da yurt dışında yatırım yapmayı tercih ediyorlar, şirketlerinin üstüne çökülmesinde de korkuyorlar. AÇ

      Sil
  62. Hiçbir yapısal reformun olmadığı, faizin adeta tek kalkan olduğu bir ortamda, gerçek enflasyonun zaten altında olan faizi küçük de olsa aşağıya çekmek ne kadar doğru olur emin değilim. Bunun sembolik etkisi bile yıpratıcı olabilir. Kaldı ki, 45% dövize faiz veriyor gibi görünsek de, tcmb ucuza döviz toplayıp, rezerv artırabilir en azından. Gerçi bu seferde TL likidite artıyor ve evet, sürdürülebilir değil ama enflasyonu gerçekten düşürecek adımlar atılana kadar hala bu yöntem daha mantıkı geliyor bana.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizce dünyada dolar faizinin yüzde 3 - 5 olduğu bir ortamda dolara % 45 faiz vererek rezerv toplamak ucuza rezerv toplamak mıdır?

      Sil
    2. Tam olarak öyle değil aslında. 45% faizi tl’ye ödüyoruz. Doğrudan usd’ye ödüyoruz diye söylediğimizde, yatırımcının üstlendiği Türkiye riskini (cds’te şuanda doğru yansıdığı da tartışılır) göz ardı etmiş oluyoruz. Bir anda olağan dışı bir açıklamayla hepsi zarara da dönebilir sonuçta. Diğer taraftan, faizde kaybedilen finansal pozisyon, kurun olması gerekenden daha düşük olmasıyla telafi edilemiyor mu? Ucuzdan döviz almaktan kastım daha çok bu. Ayrıca, bu durumu savunmuyorum, sürdürülebilir olmadığını da söylüyorum. Ancak, enflasyonda belirgin bir iyileşme görülmeden atılacak sembolik faiz indiriminin dahi, daha tehlikeli olabileceğine inanıyorum.

      Sil
  63. Eğer sizin bu sitenize de erişim engeli getirilirse, ne yapacaksınız Mahfi bey?

    YanıtlaSil
  64. biz sadece piyonlarla satranç oynayıp onlarla galip gelebileceğimizi düşünüyoruz..AÇ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben tam tersini düşünüyorum. Bizde herkes şah, piyon yok.

      Sil
  65. Hocam merhaba, bizim firmamızın satışının 95%i ihracat, son dönemde döviz bazlı maliyetlerin ciddi oranda artması nedeniyle dış rekabette çok zorlanıyoruz. Sizce ekonomi yönetimi dövizi bilerek mi baskılıyor yoksa piyasanın doğal yönelimi mi bu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizi böyle yapınca carry trade ile döviz bozduruluyor ve dolayısıyla kur düşük kalıyor.

      Sil
  66. Hocam, az önce pazaryeri diye adlandırılan büyük alışveriş sitelerinden birinde 5 TL madeni bozuk paranın 63 TL ye satıldığını gördüm. İnsanlar hatıra parası (Türkiye yüzüncüyılıhatıra PARASI) diye piyasada dolaşıma çıkmış olan bu madeni parayı almış ve sanırım halen alıyorlar daha. Bu nasıl bir ticari zekadır. 1 e 13 kar, böyle bir kar oranı faizde yok. Paradan para kazanmanın en uç örneği gibi ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu başka bir şey. Koleksiyon her zaman vardır.

      Sil
    2. Ama paranın koleksiyonluğu kalmadı ki, 5 TL madeni para dolaşımda zaten.

      Sil
  67. Degerli hocam analizinize kismen katiliyorum, enflasyounun hala cok yukesk oldugu bir ortamda carry trade'i onlemek icin faizlerin dusurulmesi bence ekonomiye uzun senelerdir yapilan "band aid" onlemlerinden bir tanesi daha olur. Kaldiki, merkez bakasinin su anda bu carry trade cok ihtiyaci var, yok edilirse reserve ler tekrar negatif olur, faturalari odeyemez duruma geliriz. Sayet doviz serbest birakilirsa bu carry trade i zaten durdurur ve bu kayip ihracaat ve turizm artisi ile dengelenir. Bence normale donmek icin once yapilan buyuk yanlislari bir bir tekrar geri almak gerekir, faiz duzeltildi, simdi sirada KKM nin kaldirilmasi gerekir. Gectigimiz senede enflasyonun ortalama 70+% oldugu bir ortamda doviz sadece %25 artti, bu baski surdurulebilir bir eylem degildir. Kaldiki dovizin bastirilmasina ragmen enflasyona dusurucu hicbir etkisi olmadi ... maalesef biz havanda su dogmeye devam ediyoruz fikrindeyim. Saygilarimla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Tabii Japonya ucuza fon sağlamaktan sıkılıp da faizi artırınca manzara biraz değişti.

      Sil
  68. Öncelikle saygılar.
    Sorum:döviz kuru nun adil değeri diye birşey varmıdır?
    varsa nasıl hesaplanır?
    dövizin şuan adil değerde olduğunu düşünüyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ENAG rakamlariyla geriye donuk enflasyonu olcmek lazim once. Baslangic noktasi tespit edip, doviz sepetinin olmasi normal duzeyini hesaplayabiliriz. Dolar 100 liradan asagi degildir.

      Sil
    2. Döviz kurunun belirlenmesi piyasaya bırakılmalıdır. Öyle olursa daha da düşer.

      Sil
  69. Sayın Hocam
    2001 krizi ile günümüzü karşılaştıran bir yazı yazmayı düşünmez misiniz ?
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz daha beklemekte yarar var. Henüz olaylar tam olarak oturmadı.

      Sil
  70. Faiz meselesi enflasyon ile ilişkili bir mesele. "Carry trade" yapanların para kazanacağının bir garantisi yok, riskli bir yatırım yapıyorlar, bu nedenle "Carry trade" edenler para kazanmasın diye faiz düşsün çok mantıklı bir gerekçe olmuyor. Zaten verilen yanlış kararların temel çıkış noktası esas amaç yerine başka meseleleri öncelemek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani ülke olarak 100 dolar getirene yıllık bazda 40 dolar net faiz ödemeye devam edelim diyorsunuz.

      Sil
    2. 1) Garantisi olmayan bir getiriyi varmış gibi göstermek doğru mu?
      2) Siz şu anda döviz bozup %40 net getiriye yatırıyor musunuz?
      3) Bu riskli bir yatırım ve getiri yüksek olabileceği yüksek zararda olabilir öyle değil mi?
      4) Bazı para kazanabilir diye merkez bankasının esas amacından sapması ne kadar doğru?

      Sil
  71. Hocam borsa neden "devre kesiyor"? Bir süre kapalı kalınca düşüşü önleyebiliyor mu amaç nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. borsanın gediklileri haberleri önceden aldıkları için ekseriyatla hızlı satıp çıkar,
      normal vatandaşlar da paniğe kapılınca ellerindeki hisseyi ucuza gediklilere kaptırır,
      aşırı düşüşte kredili işlem yapmış olanlar da varsa kreditörler teminat için onların hisselerini de satar krediyi kapatır.
      hem haberin herkese yayılması hem de kredili işlemlerin endeksi daha da aşağı çekmemesi için devre bir yerde kesilir.

      Sil
    2. Ben bu devre kesme olayına tümüyle karşıyım.

      Sil
  72. hocam bir önceki yazınızda birisi yorumlarda türkiyeli kavramını kullanarak yorum yapmıştı bende cevap olarak "türkiyeli diye bir kavram yoktur uyudurmayın " demiştim ama yorumum yayınlanmamış. Sizinde türkiyeli kavramına ilişki düşüncelerinizi merak ediyorum doğrusu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yayınlanmaması bir kasta dayanmıyor. Aralara bazen reklam sıkıştırıyorlar onları silerken o da arada gitmiştir. Kusura bakmayın. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlara ırk, cins, dil, din ayrımı yapılmadan Türk denir.

      Sil
    2. düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim saygılar.

      Sil
  73. İyi akşamlar Sayın Eğilmez, ABD merkez bankası faiz sabit tuttuktan sonra, bugün Japonya'nın resesyon haberi sonrası oluşan ekonomik depremin, Türkiye'miz, ABD ve AB de etkileri ne olur? Piyasadan 1 trilyon dolar buharlaşması (resesyon haberi sonunda) en çok hangi ülkenin faydasına olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu işin pek kazananı olmaz. Fonlar para kaybeder.

      Sil
  74. Mahfi Hocam, olimpiyatlarda dikkatimi çekti. Okçuluk ekipmanlarının dünyadaki pazar payı yıllık 5 milyar dolarmış hadi okçuluk yayı rüzgar ölçümü, stabilazör ve bunu nişangaha aktarmak gibi optik teknolojisi gibi daha kompleks bir üretim gerekiriyor. Dünyada Sırıkların pazar payı yıllık 127 milyon dolarmış. Futbol topu, basketbol topu tenis raketi ve topu bunların pazar paylarına bakmadım bile. Yani Türkiye gibi spora meraklı bir ülke spor malzemesi en baditi sırık üretmiyor ya da sırık. Ayrıca bence Ersu Şaşma isveçli Duplantis ile aynı malzemeden yapılmış ve aynı uzunlukta bir sırık ile çalışsaydı çünkü boyları aynı ve kiloları yakın, belki o da 6.25 yapabilirdi. Sırıkla atlamada sırık uzunluğu konusunda bir sınırlama yokmuş. Mesela Rene Lacoste 1924 olimpiyatlarında takım oyununda bronz madalya almıs ve dünyaca ünlü bir tekstil firması kurmuş. Yusuf Dikec de gümüş aldı ve dünyaca ünlü oldu neden bir tekstil firması kurmuyor? Bence bu momentumla tekstil firması kursa başarılı olabilirdi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye 200 yıldır tekstil sektöründe ve dünya çapında tek bir markası yok.

      Sil
    2. Evet Hocam hiç bir dünyada iz bırakan tekstil markamız yok nerede hata yapıyoruz acaba? Reklam? Kalite? İnovasyon? Finansman? Pazarlama?. Mesela Almanya'da veya başka bir avrupa ülkesinde veya Amerika'da yaşayan italyanlar eğer markette Nutella yoksa illa Nutella getirin diyorlar market yetkililerine. Yukarıdaki arkadaşın yorumunu görunce aratayım dedim internette. Müsade ederseniz sırık uretimini gösteren iki video buldum yorumun sonuna ekleyeceğim. Böyle üretim videolarını izleyince insanın stresi azalıyor. Sırık üretimi.
      https://youtu.be/O8Q52NI2C0A?

      https://m.youtube.com/watch?v=y9uguifVemw

      Sil
    3. Enerjinin korunumu yasasına göre sırıkla atlamacının koşarkenki kinetik enerjisi sırık vasıtasıyla potansiyel enerjiye çevriliyor. Bu durumda eğer sırığın enerji çevirme verimi yüzde yüz olsa ki bu çok zor mutlaka kayıplar vardır ama biz verimi yüzde yüz kabul edelim. Şimdi 1/2mv2 =mgh buradan v2=2gh veya h yani atlanabilecek teorik yükseklik h=(v2)/2g , hadi adam saniyede Hüseyin Bolt kadar koşsa ki kosamaz 10.44 m/s kosabilsin yani hızı v 10.44 m/s olsun g yerçekimi ivmesini de Paris için kayıt edilen değerlerden 9.809 olarak alıyoruz. Bu durumda (10.44*10.44)/ 2*9.809 = h = 5,5557956978 metre çıkar fakat bu yükselme sırıkla atlamacinin vücudunun ağırlık merkezine göre olduğundan mesela 2 metrelik bir adamda ağırlık merkezi 1.20metreden yani adamın göbek deliği hizasında geçer bu durumda 2 metrelik ve 10.44 m/s koşabilen bir atlet 5,5557956978+1.2 =6.75 metre yükseğe çıkabilir ki 2 metrelik sırıkcı pek yok ya da 10.44 m/s koşan sırıkçı. Burada sırığın yay gibi 1/2 kx2 ile kinetik enerjiyi kayıpsız olarak potansiyel enerjiye çevirdiğini varsayiyoruz. Yani olimpiyatlara 2 metrelik ve çok hızlı koşan bir sırıkla ile katılan ülke 6.75 metre ile 6.25 m lik rekoru egale edebilir ki bu da belki 20 yıl bu zor ihtimal demek.

      Sil
  75. Sayın hocam yıllardır her dediğinizde haklı olmanız sonucu değiştirmiyor çünkü sizin her dediğinizi zaten damatlar, jöleliler, gözleri parlayanlar, ekonominin kitabını yazanlar biliyor. Siz sakın sanmayın ki iş bilmezlik yüzünden bu noktadayız. Aksine, iş bildikleri için buradayız. Siz de kitaplarınızda ve makalelerinizde defalarca Türk halkının büyümeyi ve istihdamı sağlayan hükümetleri ödüllendirdiğini yazdınız. 2019'dan beri akp hiç bir seçime rahat giremiyor. Bunun yüzünden de epistomolojik kopuş falan diyerek, her seçim öncesi bol keseden krediler veriliyor, vergi borçları siliniyor. Ekonomiye adrenalin shot'ı vuruluyor ki ölüm ertelensin, daha da canlıymış gibi gözüksün, istihdam artsın, büyüme olsun. Ne uğruna? Kurdukları tiran devam etsin diye, oğulları damatları gelinleri kızları rahatlarından ödün vermesin diye. Belki de yargılanma korkusu yüzünden. Ama net bir şey var ki, ne yapıyorlarsa tam olarak sonuçlarını bilerek ve isteyerek yapıyorlar. Çünkü reis, tebaasını, kullarını çok iyi tanıyor. Surplus üretmeden kar getirebilen bir hayalete inanan mümin bir tebaa bu. Hayaletlere inanıyor ama faize haram diyor. KKM'ye girerken, ucuz TL kredisi çekip dövize girerken sormuyor ben bu ülke için ne ürettim de kar elde ediyorum diye. Bu kazanç kimin sırtına yüklenecek, hangi yıllarda bu borcun vadesi gelecek diye sormuyor. Çünkü sanıyor ki bu kazancı getiren bir hayalet var ve bu kazancı yoktan var ediyor. İşte efendimiz de bunu çok iyi bildiğinden bugüne kadarki tüm politikalar seçim kazanmak uğruna koca bir ülkenin borç vadesini ve borç yükünü uzatmaktan başka bir şey değildir.
    Şimdi önümüzdeki ilk seçim 4 yıl sonra. Bu acı reçete ile ekonomi soğutulur ise (hasbelkader) 2026 yazına doğru görün bakalım ucuz kredileri, tarım/sanayi teşviklerini, devlette işe alımları.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Paradan Para Kaybetme Dönemi