Kitaplar ve Yorumlar 2024 3
Mohammed Mbougar Sarr, İnsanların En Gizli Hatırası (Çeviren: Şirin Erkan Leitao), Everest Yayınları, 2024
Son derecede ilginç bir romanla karşı karşıyayız. Senegalli yazar Sarr, bir başka Afrikalı, Malili yazar Oulouem’in yaşamından yola çıkarak kurgulamış bu romanı. Doğrusu ikisini de ilk kez duydum, ikisi hakkında da hiçbir fikrim yoktu. Romanın en önemli özelliği romanın başkarakteri olan yazarın yaşamından hareketle polisiye ağırlıklar taşıyan ama aynı zamanda biyografik özellikle taşıyan çok yönlü bir roman olması. Wilbur Smith’i saymazsak Sarr, okuduğum ilk Afrikalı yazar. Üslubundan (bunda çeviri kalitesinin de önemi var tabii) ve kurgusundan çok etkilendim. Okumanızı öneriyorum.
Parla Onuk, Borç Sarmalı, Tekin Yayınevi, 2024
Bir zamanlar gelişmekte olan
ülkelerin karabasanı olan borçlar artık bütün dünyanın en büyük sorunları
arasında yer alıyor. Parla Onuk, bu kitabında kapitalizmin yükselişinden
başlayarak ve onun yarattığı borçlanmaya dayalı ortamı ele alarak bu borç
sorununu dünya genelinde ele alıp inceliyor. Bu çerçevede kitap, borç
sarmalını, aynı zamanda bir ekonomi tarihi çerçevesi içinde değerlendiriyor.
Kolay okunan, insanı düşünmeye iten bu kitabı okumanızı öneriyorum.
Uzunoğlu, Sönmezler, Gündüz (editörler), Güncel Ekonomik Sorunlar:
Kamunun Ekonomide Değişen Rolü ve altyapı, Literatür Yayıncılık, 2023
Sadi Uzunoğlu, Gökhan Sönmezler
ve İsmail Orçun Gündüz hocalar hem editör hem yazar olarak güncel ekonomik
sorunlar başlığı altında bir dizi kitap yayınladı. Kendilerine başka hocalar da
yazılarıyla katkı verdiler ve ortaya harika bir seri çıktı. Bu kitap serinin
şimdilik son kitabı ve kamu kesiminin ekonomideki rolünü ele alıp inceliyor.
Kitapta kamu özel işbirliği (KÖİ) projeleriyle ilgili bölümler hem Türkiye’deki
uygulamaları hem de dünya uygulamalarını ele alıp irdeliyor. Kamu
yatırımlarının tahvil ihraç ederek finansmanı gibi özel bazı konular da ele
alınıyor. Sosyal bilimler öğrencilerinin mutlaka okuması gereken kitaplardan.
S. Cem Çiloğlu, Milyar Dolarlık Hikâyeler, Kronik Yayınları, 2024
Kitap, finans piyasalarında
yaşanmış çeşitli olayları anlatan, yorumlayan ilginç bir kitap. Kurgu gibi
gelse de hepsi yaşanmış olaylar. Çiloğlu, örneğin çoğu kez başına kara sözcüğü
getirilen bazı günlerin neler olduğunu, piyasalarda hilelerin, dolandırıcılığın
nasıl yapıldığını, insanların nasıl kandırıldığını geçek olaylarla yorumlayarak
anlatıyor.
Roman gibi ama hepsi gerçek: Okumakta
yarar var.
Andrea Camilleri, Keman Sesi (çevirmen: Semih Topçu), Mylos Kitap, 2022
2019 yılında yaşama veda eden
ünlü polisiye yazarı Andrea Camilleri’nin kendisi kadar ünlü dedektifi Komiser Salvo
Montalbano’nun belki de en bilinen, en beğenilen öykülerinden birisi. Filmini
görmüştüm, kitabını yeni okudum. Komiser Montalbano, İtalya’da (Sicilya) kurgusal
bir kasaba olan Vigata’da görevlidir, araştırdığı, soruşturduğu suçlar da hep o
kasaba civarında geçen veya orayı ilgilendiren ve polis teşkilatındaki
yozlaşmalarla, kilise – mafya – siyaset üçgenindeki kirli ilişkilerle bağlantılı
suçlardır. Keman Sesi, kara roman türüne yaklaşan bu bağlantılara karşın, Montalbano’nun
akıl yürütmeleri ve soruşturma yöntemleriyle klasik polisiye türünün iyi bir örneğidir.
Polisiye sevenlere öneriyorum.
Hocam emeğiniz için teşekkür ederim... iyi ki varsınız...Saygılarımla... Fatih. Demirtaş
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Sevgiler.
SilDeğerli hocam ben de hangi kitapları alsam yazlık diye düşünüyordum, Keman Sesi hariç hepsini sipariş edebildim, o da sonraya kaldı napalım. Emeğinize teşekkür ederim. Selamlar Saygılar
SilHocam fantastik veya bilim kurgu türlerinde kitaplar da görmek isteriz. Şöyle bir Malazan serisi var tam sizlik. Bilim kurguda da 2001 Uzay Destanı.
YanıtlaSil2001 Uzay Destanını okudum, filmini de gördüm ama epey eskidi o. Son zamanlarda pek bilim kurgu okumadım. Çünkü bizim ülke zaten bilim kurgu gibi.
SilKurgu var, bilim yok hocam.
SilHOCAM, RİCA EDERSEM SEVDİĞİNİZ İLK ÜÇ ŞARKI.
YanıtlaSilSiz bunları bilmezsiniz. Bunlar eskide kaldı:
Sil1. Gonzales: The Shadows
2. Heart full of Soul: The Yardbirds
3. Melissa: Enrico Macias
4. Sad Lisa: Cat Stevens
Hocam anlamayız da , değil mi?
Sil67 kuşağının, mantalitesi özgürlük ise,NEDEN acılardan ve sıkıntılardan daha fazla söz ederler.
YanıtlaSilÖzgürlüğe ulaşamadıklarından.
SilAcı çekmek özgürlüktür.
SilSAYIN HOCAM, BABA FİLMİ SERİSİ SİZİDE ETKİLEDİMİ.
YanıtlaSilFazla değil.
SilİSTANBUL DIŞINDA, BAŞKA BİR ŞEHİRDE YAŞAMAK ZORUNDA OLSAYDINIZ, BURASI NERESİ OLURDU.
YanıtlaSilLondra.
SilNeden londra hocam?
SilÇok güzel bir şehir olmasa da tarihi binalar var.Big Ben falan.
SilBi de Thames nehrinde yüzülebilir.O açıdan da güzel.Lunaparkları Thames nehri kenarında .Bir tanesi London eye.Alışverişin kalbi de Batı Lonra'da .Hint ve Paki mahallelerinde aradığın her şeyi buluyorsun.Futbolu fazla sevmiyorlar , o yüzden fazla stadyum yok.Ama basketbol çok popüler.En büyük dezavantaj şehirde pek fazla yabancı olmaması.Şehrin tamamına yakını beyaz anglosakson çoğunluktan oluşuyor.Çok az Hintli ve Paki var.Kurak bir iklimi var, yılın çok az gününde yağış oluyor.İstanbul gibi yeşili bol bir şehir değil.
HOCAM SANKİ, CAZA,KLÂSİK MÜZİĞE,YURT DIŞI GEZİLERİNE BİRAZ MESAFELİ GİBİSİNİZ.KOMÜN BİR HAYAT DAHAMI HOŞUNUZA GİDİYOR.
YanıtlaSilCazla aram yoktur doğru ama klasik müziğe mesafeli olduğum çıkarımı yanlış. Zaman zaman twitterda klasik müzik parçaları paylaşırım. Klasik müzikten iyi anlarım. Ciddi bir cd koleksiyonum var. Yurt dışı gezilerine mesafeli olduğum da yanlış. Bu blogda gezilerim bölümüne bakarsanız birçok yurtdışı gezi yazımı göreceksiniz.
SilHocam , bunu size birisinin söylemesi lazımdı.O da ben olayım.
SilCD koleksyionu mu kaldı hocam? Plak olsa, eski kayıt arşivi olsa haklısınız.Ama CD'de olup da, dijital platformlarda olmayan bir müzik eseri yok.Koleksiyonunuz boşuna yer işgal etmesin evde.Saygılar,
en etkilendiğim yönünüz kimseyle polemiğe girmiyorsunuz.
YanıtlaSilTeşekkürler. Şu ölümlü dünyada polemikti, kavgaydı hiçbir anlamı yok. Tartışmaya evet, kavgaya hayır.
SilHocam, sorum belki ilginç gelebilir, ama emin olun değil.
YanıtlaSilSizce, "LEGO" önemli bir oyuncak türü mü?
Salt "eften-püften oyuncak" olarak değerlendirilebilir mi?
Yaratıcılığı teşvik eden yönü var mı LEGO'nun?
Sanırım bu sorunuzu bir pedagogun yanıtlaması gerekir. Bence iyidir ama dediğim gibi bence.
SilLEGO'nun yaratıcılığı teşvikini Türkiye ekonomisi gibi görmek lazım.
SilÇok vaat, çok laf, bol aksiyon , az verim.
Yaratıcılığı teşvik eden temel şey enstrüman çalmayı öğrenmektir.
Çok teşekkürler bu değerli paylaşımınız için
YanıtlaSilMahfi hocam, yıllardır kendime sorduğum araştırdığım ama bir türlü tatmin olamadığım bir soru var, para neye göre basılır? ya da para neye göre üretilir? 80 milyon vatandaşın 365 gün var yani 1 yıl bu 1 yıllık süreçte 80 milyon vatandaşın ürettiği değer, emek sonucunda merkez bankası eee bunlar bu kadar emek üretti biz de buna göre para basacağız mı der? yani bir türlü anlam veremiyorum merkez bankası neye göre para basar neye göre parayı piyasadan çeker bir çiftçi tarlaya girdi ekini ekti malı eline aldı veya bir fabrika sahibi hammedde olan malı işledi farklı bir ürün üretti sonucunda ne oluyor para mı basılıyor ne yapılıyor bu fabrika bu kadar üretmiş buna göre para basalım piyasa da karşılığı mı olsun deniliyor yardımcı olursanız çok mutlu olacağım teşekkür ederim
YanıtlaSilPara basmanın bir sınırı, kuralı yok. Bunun nasıl yapılması gerektiğini anlamanın en kolay yolu Fisher'in ünlü miktar teorisine bakmaktan geçiyor:
SilMV = PQ
M= Piyasadaki para miktarı (para arzı)
V = Paranın dolaşım hızı (yani her bir para biriminin yılda kaç kez el değiştirdiği)
P = Fiyatlar genel düzeyi
Q = Mal ve hizmetlerin üretim miktarı
PQ bize GSYH'yi verir.
M ya da V artarsa, denklemin eşitliğini sağlamak için ilk anda P Yani fiyatlar artar (enflasyon olur.) Q'nun yani üretimin artması zamana bağlıdır.
Kurallara göre çalışan gerçek anlamda bağımsız merkez bankaları M'yi ancak Q arttığında artırırlar ve enflasyon yaratmazlar. Siyasetin etkisinde kalan merkez bankaları ise bütçe açıklarını karşılamak, seçim harcamalarına para bulmak vb. gibi durumlarda para arzını artırırlar. Bu artış bir üretim artışı karşılığı olmadığı için enflasyonist baskı yaratır.
anladığım kadarıyla merkez bankalarının para basma konusunda bir ölçüsü yok, merkez bankasında çalışan eğitimli uzmanlar piyasada ne kadar para olacağı konusunda hemfikir olduğu zaman ona göre para basılıp piyasaya sürülüyor, karşılığında ise piyasalarda karşılığı oluyor, piyasalar eğer ki üretimden daha fazla para basıldığını düşünürse ürettiği malların fiyatlarını arttırıyor buna göre kendince önlem alıyor, eğer ki piyasada yeterince para yoksa ve para dönüş hızı yavaşsa buna göre fiyatlarını düzenliyor düşürüyor
Silbir ürünün fiyatı, piyasadaki para miktarı + paranın dönüş hızı eşittir ürün fiyatı olarak yansıyor, piyasalar hemfikir olduğu sürece ise değirmen dönmeye piyasalar akmaya devam ediyor benim anladığım kadarıyla para buna göre var oluyor doğru mu mahfi hocam?
vikipedi de Günümüzde kullanılan borca dayalı para sistemi ile işleyen ekonomilerde sanıldığının aksine parayı devletler üretmez. Bu sistemde para, borç demektir. Para bankalar tarafından müşterilerin borçlanmasıyla üretilir yazmakta, bu konularda zırcahil bir insanım anladığım üzere şu olay gerçekleşiyor
merkez bankaları, bankalara para verir belirli bir faiz karşılığında bu para ise vatandaşlar tarafından borç alınarak piyasaya girer, faizler ne kadar yüksek ise piyasaya o kadar az para girer enflasyonla mücadele böylece etkili hale gelir, faizler ne kadar düşük ise piyasalarda para o kadar hızlı bir şekilde var olur buna göre de enflasyon aşırılaşır
Evet, eskiden para, merkez bankasının bastığı paraydı. Bugün artık parayı mevduat - kredi - mevduat tekrar kredi yani kaydi para yoluyla banklalar da basıyor sayılır. Bizler bile elimizdeki TL'yi dolara çevirdiğimizde dolar basmış gibi oluyoruz. O nedenle yukarıdaki denklemde M, eskiden merkez bankasının bastığı para (emisyon) iken bugün artık M2 veya M3 olarak alınıyor. Yani işin içine bankalardaki vadesiz ve vadeli mevduatlar ve diğer bazı parasal varlıklar da katılıyor. O nedenle de para arzının kontrolü bir yere kadar merkez bankasının elinde oluyor. Faizde olduğu gibi.
SilSaygılar hocam, hem soruyu soran arkadaşımıza hemde size kocaman bir teşekkür. Çok güzel bir soru ve herkesin anlayabileceği şekilde çok güzel bir cevap olmuş. Demek ki bizim enflasyon, sırf siyasi sebeplerden, sırf bedavacı kitleye sosyal yardım parası bakım parası cart parası curt parası dağıtarak popülüst uygulamalarla seçim kazanmak için karşılıksız basıldığı için bu hale gelmiş. Önce yarısı peşkeş çekme (özelleştirme) lerden gelen parayı saçtık savurduk. Sonra yabancıya toprak ve konut satışlarıyla şartsız şurtsuz vatandaşlık vererek gelen parayı savurduk en sonda da karşılıksız para bastık gene saçtık savurduk. Yukarıdaki soru ve cevabı okuyunca, bizim enflasyon için benim çıkarımım bu oldu. Çok şükür artık satacak bir şeyimizde kalmamış demek ki para basma aşamasına kadar gelmişiz hatta para da basmışız daha beter batmışız. Rabbimin izniyle inşaallah bu kadar harap ve bitap bıraktığımız ülkeyi ya topyekün teslim etmek yada parçalayıp teslim etmek kalmış. Bana göre akılsızlık bir ayıp yada suç değil çünkü bunu biz seçmiyoruz ama senden daha akıllı ve bilgili olan insanları inatla dinlememek işte bende bunun merhamet karşılığı yok çünkü bunu biz seçeriz. Bu yorumu sakıncalı bulursanız yayınlamaya bilirsiniz tabii ki. Benim de epeydir merak ettiğim bir sorum var onu aşağıya ayrı bir yorum olarak yazıyorum. Soruyu sorana da cevaplayana da tekrar teşekkür. Saygılar.
SilHocam benim de bir sorum var. Mesela fizikte biz NŞA (Normal Şartlar Altında) olarak öğrenmiştik. 25 Santigrat Derece 1 Atmosfer hava basıncı ve Deniz Seviyesi yükseklik fizikte "Normal Şartlar" veya "İdeal Şartlar" olarak kabul edilir. Bunun ekonomide bir karşılığı var mıdır? Mesela Ekonomi de Sıfır Enflasyon Sıfır Faiz yada Üretimin Tüketimi tam olarak karşıladığı bir durum mu İdeal Şartlar veya İdeal Şartlar diye bir ekonomik kavram var mıdır? Eğer varsa nedir?
SilEkonomi, bir sosyal bilim yani insanla, toplumla, onların birbirleriyle ve doğayla olan ilişkilerini ele alır. Bu ilişkiler bildiğiniz gibi değişkendir. Hem toplumdan topluma (geleneklere, algılara, anlayışlara ve kültüre göre) değişir hem de zaman geçtikçe değişim gösterir. Dolayısıyla ekonomide, fizik bilimlerde olduğu gibi belirli ölçüler, tek tip normaller olmaz. Mesela uzun yıllar iki haneli enflasyon yaşadığımız için yüzde 8 enflasyon bize normal gelir ama Amerikalı için kriz sayılır. Buna karşın bazı genel kabul gören ölçüler öne sürebiliriz. Mesela gelişmiş ülkeler için yüzde 2- 3, gelişmekte olan ülkeler için yüzde 5 - 6 enflasyon normal kabul edilebilir. Ya da gelişmiş ülkeler için yüzde 2 - 3 büyüme iyi bir büyüme olarak kabul edilirken bu oran gelişmekte olan ülkeler için yetersiz büyüme sayılır. Onlar için normal büyüme yüzde 5 ve üzeri olarak kabul edilir. O nedenle de zaten gelişmiş ekonomilerde enflasyon gelişmekte olanlara göre düşük olur (enflasyonla büyüme genellikle ters yönlüdür.) Mesela bizim için ideal olan yüzde 5'lik büyüme oranı Çin için düşük kalır. Onlar için ideal olan yüzde 7 ve üzeri büyümedir.
SilÖzetle ekonomide her konuda fizik bilimlerdeki gibi bir tane normal veya bir tane standart ölçü yoktur.
Öte yandan sıfır enflasyon ve sıfır faiz ekonomide arzulanan bir durum değildir. Enflasyon ve faiz sıfır olduğunda alış veriş düşer. İnsanlar buzdolaplarını, çamaşır makinelerini, arabalarını yenilemeyi ertelerler. Çünkü faiz sıfır olunca bugün de alsanız yarın da alsanız fiyat değişmez. Oysa kapitalizm biliyorsunuz tüketimi artırmak ve oradan giderek daha fazla üretmek üzerine kuruludur. Yanlış anlamayın bunun iyi bir sistem olduğunu savunmuyorum. Tam tersine bu yaklaşım çevreyi mahvediyor. Ama içinde bulunduğumuz sistem budur. O nedenle sistem, makul bir enflasyonu savunur ki tüketim ve üretim artsın, ekonomi büyüsün. Makul enflasyon da yüzde 2 - 3 arası bir enflasyondur. buna sürünen enflasyon deniyor.
Çok teşekkürler hocam. Gayet iyi anladığımı düşünüyorum. Bakalım neler öğrenmişim.
Sil1.Sosyal bilimlerde ideal şartlar yoktur çünkü temel olarak insanın kendisi değişkendir ve ideal insan yoktur. Ayrıca insanlardan oluşan topluluklar bilimi gibi düşünürsek sosyal bilimlerde ideal şartlar hiç olamaz.
2."Kapitalizm biliyorsunuz tüketimi artırmak ve oradan giderek daha fazla üretmek üzerine kuruludur" Hayır, tahmin ediyor ama bilmiyordum, öğrenmiş oldum. Tahmin etmek ve bilmek farklıdır sonuçta. O halde Kapitalizm aslında tüketimi önden arttırarak üretimi zorlayan bir sistem, ayrıca sürekli büyümek üzerine kurulu bir sistem olduğu için, sıfır faiz ve sıfır enflasyon, bir nevi olduğu yerde hiç kıpırdamadan durmak gibi olacağından arzu edilmeyen bir durum.
Bu pazar sabahı tek solukta birden fazla şey öğrendim hocam. Çok teşekkürler, saygılar sevgiler.
Hocam yılda kaç kitap okursunuz?
YanıtlaSilHer ay birkaç kitap okurum ayrıca daha fazlasını gözden geçirir, bazı bölümlerini okurum. Bu dediğim tabii sadece ekonomi ve benzer konulardaki kitaplar için geçerlidir. Roman ve öyküleri yavaş okurum. Ama her zaman elimde birden fazla kitap olur.
SilMahfi Hocam İsveçli Yazar Stieg Larsson'un Ejderha Dovmeli Kız kitabını askerde nizamiye nöbetini tutarken okumuştum 2 nöbette bitivermişti. Ben bile şaşırmıştım. Sanırım nour fiction yani kara roman tipine uygun ve heyecanlı bir romandı herkese burada tavsiye edebilirim. Bu kitaptaki metodları kullanarak gerçek hayatta Jennifer Fergate olayının gizemini çözmeye kalktım. Oslo'da 1995 yılında radison blue otelde ölü bulunan Belçikalı kadın. Tahminim 1995 yılında İsveç'e kadınlar dunya futbol sampiyonasi düzenleniyor ve jennifer fergate de Doğu Alman kökenli ama Belçika 'ya kaçmış bir kadın futbolcu. Çünkü otele girerken yazdığı adres belçika verlaine'de bence rue de la stade olmalı. Tabiki bu olay üzerinden 30 sene geçmesine rağmen çözülmemiş bir olay. Ayrıca bir başka ilginçlik ise Verlaine denen şair Rimbaud'u bir otel odasında vurmuş. Jennifer Fergate'in otelde resepsiyonda giriş kartonuna verlaine yazması ve jennifer'ın Belçikalı olduğunu söylemesi ve aynı sene bu konuyu işleyen yani Verlaine'in Rimbaud'u vurmasını işleyen Total Ecipse filminin çekilmesi yani 1995 aynı sene bir başka ilginçlik. Ama tahminim Jennifer Fergate'in doğu alman sonradan Belçika'ya gitmiş ve oradan da 1995 fifa kadın dünya kupası maçlarını izlemek üzere İsveç'e gidecek kadın futbolcu olduğu yönünde. O seneler doğu alman kadın futbolcuların resimleri ile karşılaştırılması bulunabilir kanaatindeyim.
YanıtlaSilÇok ilginçmiş. Paylaştığınız için teşekkürler.
SilHocam, polisiye ve ara romanlara ilginiz oldugunu ve hatta roman da yazdığını biliyorum. Bu sebeple yazıyorum. Geçenki şu 30 senedir çözülemeyen olayla ilgili yukarıdaki yorumumdan sonra az önce de şunu fark ettim. Jennifer Fergate olayı ile ilgili olarak bugünkü google maps ve google resim araştırmamda, oslo radison blue otel giriş kartonunda CERBIS yazıyor. CERBIS matbu harflerle yazıldığına göre otele yerleşmeden önce telefonla rezervasyon yaptırmış olmalı. Futbolcu olduğunu tahmin ettiğimi söylemistim. Verlaine denilen yer Belçika Liege'de ve orada RCS Verlaine diye bir takım var , Standart Liege de var, neyse ve rue de la stade diye bir cadde yok ama rue du stade var tam RCS Verlaine klubünün stadyumu önünden geçen bir cadde google haritalardan bakınca. Oradaki sokak gezintisi modundan google maps'den otel kartonunda yazan 148 numarali evi bulamadim ama 149 ve 145 var. Kartonda çalıştığı yer CERBIS de ACERBIS olabilir telefonda yer ayırtırken norvecli resepsiyon a harfini yazmamış olabilir. ACERBIS bir spor ürünleri şirketiymis ve futbol forması da üretiyormus. Hatta Belçika'da bazı futbol takımları da kullanmış formasını buna Belçika mini futbol milli takımı da dahilmiş. O zaman Jennifer Fergate Doğu Almanya'dan Belçika'ya futbolcu olarak kaçmış olma ihtimali ve oradan da 1995 Fifa Kadınlar Dünya Şampiyonasını izlemek üzere önce Norveç'e oradan da İsveç'e gitme ihtimali daha da kuvvetleniyor. Fakat otel giriş kartonuna Jennifer Fergate'in el ile yazdıgı posta kodu numarası eğer 7968 değil de 7568 ise o zaman burası luxemburg mersch diye bir yer ve Belçika verlaine ile mersh arası da 76.5 km gözükuyor ve çok yakın. Bu arada 1995 Fifa kadınlar şampiyonasını da Norveç kazanmış.Bu da başkabir ilginçlik veya tesadüf. Tabiki o dönemler çok sayıda doğu alman sporcu batı ülkelerine gitmiş ve hatta doğu alman gizli servisi stasi tarafından takip edilmişler guardian gazetesinin bu konuda bir yazısını geçen gün okudum.
Silhocam, okuduğunuz romanların sonrasında çekilen dizi ve filmler varsa onlar hakkında da bir eleştirel yazınızı okumak isteriz. Çok yönlü entellektüel biri olduğunuzdan keyifli bir yazı olur düşüncesindeyim.
YanıtlaSilOlur bunu bir düşüneyim.
SilDört gün oldu.Düşündünüz mü hocam?
SilHoca henüz kararını vermedi. :)
Silhocam fark ettiniz mi bilmiyorum ama blogunuz bu akşam bir süreliğine "hassas içerik" kategorisine alınmış bloga hesapla giriş yapılmadan içeriklerinizi göstermiyordu.
YanıtlaSilEvet ben ayarlarda yanlışlıkla bir değişiklik yaptım (bir gadget ekledi) ve böyle bir sonuç çıktı. Bir daha ayarlarla oynamamaya karar verdim :)
Sil"Eğer bozuk değilse tamir etme" benim sık kullandığım bir sözdür :-)
Sil"If it works don't fix it."
Sil"If it ain't broken, don't fix it"
SilTam doğrusu bu hocam.
Kitap değerlendirme ve tavsiyeleriniz için teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilMahfi hocam, The Mentalist isimli diziyi izlediniz mi? Dizi şuan amazon video prime da var: İnsanların zihinlerini "okumak" için kullandığı son derece gelişmiş gözlem becerilerini kullanarak davaları kapatmasını konu edinen amerikan polisiye ve drama dizidir.
YanıtlaSilOkuduğunuz kitaplar ve yazdığınız romanlar göz önüne alınınca sizdeki gözlem yeteneği de günlük hayatta sizi etkiliyor mu? Karşılaştığınız bir durum veya olayla ilgili istemsizce kendinizi analiz yaparken buluyor musunuz? Yani çevresel gözlem duyarlılığınız arttı mı? Mesala bu mentalist dizisi bende detaylara daha dikkat etme algısı oluşturdu, basit görünmeyen komplike tüm durumları eleme olayı basite indirgemeye yöneltti. Çünkü basitleştirilemeyen şey ya fazla kurgu içerir ya da hatalıdır gibime geliyor.
The Mentalist'i izlemedim. Bir ara izleyeyim.
SilBen karşılaştığım her değişik durumla ilgili analiz yaparım. Bu bir alışkanlık. Sadece kitap okumakla değil, zamanında satranç oynamakla, briç oynamakla ve yazmakla edindiğim bir alışkanlık bu.
Sayın hocam önerileriniz için teşekkür ederim. Maliye bölümü lisans öğrenciliğimin başından bu yana tüm önerilerinizi ve eserlerinizi büyük bir zevkle takip ettim. Merak ediyorum da lisansüstü eğitim sürecinde bir öğrencinin baş ucu eserleri olarak olmazsa olmaz dediğiniz makroiktisat eserleri nelerdir ?
YanıtlaSilHocam , Handel mi Bach mı?
YanıtlaSilBence Beethoven :)
SilBence Eisseinsky.
SilPek bilinmiyor ama ,kıymet görmemiş Rus bestecilerdendir.
Hocam , yorumları onaylarken biraz daha dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
SilYukarıdaki arkadaş güya kelime oyunu yaparak küfür paylaşmış.
Öyle bir besteci yok tabii ki.
Hocam seviyesiz yorumlara bakmayıp bu konuda fikrinizi öğrenmek isterdik.
SilHocam emeğinize sağlık. Mohammed Mbougar Sarr'ın romanı özellikle dikkatimi çekti, çünkü Afrikalı yazarların eserlerine fazla aşina değilim. Parla Onuk'un Borç Sarmalı da küresel ekonominin bugünkü durumunu anlamak için çok faydalı olacak gibi görünüyor. Andrea Camilleri'nin Keman Sesi'ni ise filminden sonra okumak için sabırsızlanıyorum. Teşekkür ederiz bu güzel tavsiyeler için
YanıtlaSil