Ekonomide Normal Ölçüler Nelerdir?

Fizik bilimler, varlık ve olayın doğasında olan hareket, kuvvet, enerji, madde, ses, elektrik, ışık ve atom gibi birçok konuyu inceler. Bu ilişkiler insanlara, toplumlara göre farklılık ve zamana göre değişiklik göstermez. Fizik bilimlerde mesela 0 santigrat derecede 1 atmosfer basınç altında deniz seviyesindeki durum normal şartlar sayılır ve o şartlar altında yapılan testlerde çıkan sonuçlar karşılaştırmalar için ölçü olarak kabul edilir.

Ekonomi, insanla, toplumla, onların birbirleriyle ve doğayla olan ilişkilerini inceler. Bu ilişkiler insanlara ve toplumlara göre farklılıklar ve zamana göre değişkenlik gösterir. Bir başka ifadeyle insanların ve toplumların birbiriyle ve doğayla ilişkileri hem toplumdan topluma (geleneklere, algılara, anlayışlara ve kültüre göre) farklılık gösterir hem de zaman içinde, teknolojiden, modadan, reklamlardan, sağlık raporlarından, insanların tepkilerinden etkilenerek ortaya çıkan değişiklikler gösterir.  Dolayısıyla ekonomide, fizik bilimlerde olduğu gibi belirli ölçüler, tek tip normaller olmaz.

Mesela uzun yıllar iki haneli enflasyon içinde yaşadığımız için yüzde 8 enflasyon bize normal gelir ama bu oran Amerikalılar için kriz sayılır. Ya da benzer şekilde bizim toplumumuz için doğal işsizlik oranı yüzde 8 – 10 arasında iken bu oran ABD için yüzde 5’in altındadır. Toplumsal algı ve kabullenme farklılıklarına karşılık bazı genel kabul gören ölçüler öne sürebiliriz. Mesela gelişmiş ülkeler için yüzde 2- 3, gelişmekte olan ülkeler için yüzde 5 - 6 enflasyon oranları normal kabul edilebilir. Gelişmiş ülkeler için yüzde 2 - 3 büyüme iyi bir büyüme olarak kabul edilirken bu oran gelişmekte olan ülkeler için yüzde 5’in altındaki bir oran yetersiz büyüme sayılır. Farklılıklar yalnızca gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında söz konusu değildir. Bu grupların kendi içinde de farklılıklar olabilir. Mesela bizim için ideal olan yüzde 5'lik büyüme oranı Çin söz konusu olunca düşük kalır. Çin açısından ideal olan yüzde 7 ve üzeri büyüme oranını yakalamaktır.

Zaman geçtikçe insan değişir. Bu değişim fizik bilimleri etkilemez ama ekonomi bilimini etkiler. Mesela fizik bilimlerde bundan iki yüz yıl önce nasıl ki 0 santigrat derecede 1 atmosfer basınç altında deniz seviyesindeki koşul normal koşul kabul ediliyorsa bugün de aynı şey kabul edilir. Oysa ekonomide bundan iki yüz yıl önce normal kabul edilen çalışma saatlerinin bugün kabul edilmesi mümkün değildir. İşçilerin sendikalaşması, haklarını savunmaya başlaması, grev hakkını elde etmesi gibi önemli değişiklikler koşulların da değişmesine yol açmıştır. Fizik bilimlerde böyle bir şey söz konusu değildir.

Öte yandan bir ideal ölçü olarak zaman zaman öne sürülen sıfır enflasyon ve sıfır faiz günümüzde egemen olan tüketimi özendirmeye yönelik kapitalist sistemde kabul edilebilir bir durum değildir. Enflasyon ve faiz sıfır olduğunda alışveriş düşer. Çünkü faiz sıfır olunca bugün de alınsa yarın da alınsa fiyatın ve faizin değişmeyeceği bilindiği için alış verişte acele etmeye gerek kalmaz. Dolayısıyla, kapitalist sistem devam ettiği sürece, sıfır enflasyon ve sıfır faiz bir karşılaştırma ölçüsü olarak geçerli olamaz.

Özetle ekonomide her konuda fizik bilimlerdeki gibi genel bir normal durum veya standart ölçü yoktur. Bu koşullar ülkeden ülkeye, zamandan zamana, sistemden sisteme değişiklik gösterir. Alfred Marshall’ın “Ekonomi kanunları, az çok belirli ve az çok kesin eğilimlerin ifadesinden ibarettir” sözünden hareketle ancak benzer ekonomilerde az çok geçerli bazı ölçüler oluşturulabilir. Ki onlar da kalıcı değildir, değişebilir.

Yorumlar

  1. " Herkes dünyayı değiştirmeye çalışıyor ama kimse kendisini değiştirmiyor " (Tolstoy). Yazınız için sağolunuz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emperyalist kapitalist küresel düzende Emperyalist ülkeler ve yeni-sömürge ülkeler vardır.Normal kabul edilen(!) yeni-sömürge ülkelere dayatılan ölçütlerdir.

      Sil
  2. Son 3 YILDA bize ait olmayan parayı,ihtiyacımız olmayan ürünlere harcadık.Sonuç ENFLASYON,DOYUMSUZLUK,MUTSUZLUK.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Salt buna bağlanamaz. İktidarın hoyratça yaptığı yolsuzluklar, hem çok yüksek maliyetli hem de uzun yıllar boyu verilen ödeme güvenceleri daha çok etkili olmuştur.

      Sil
  3. HOCAM,YILLARDIR NASIL AYAKTA DURUYORUZ ÜLKE OLARAK.

    YanıtlaSil
  4. İnsanlar neden ses çıkarmıyor.Çünkü ESKİDEN aileye bir maaş giriyordu.Şimdi minumum 2 maaş.Ne kadar EKMEK,okadar köfte.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Açlık sınırı 19 bin lira, yoksulluk sınırı 63 bin lira, asgari ücret 17 bin lira. İki maaş girse 34 bin lira. Bu durumda bu eve dört maaş da girse durum kurtulmaz.

      Sil
  5. Hocam emeğinize sağlık, yazınızdan yola çıkarak şu an yaşamış olduğumuz anormal ekonomik göstergeler acaba ülkemiz için normal mi olmaya başlıyor? lakin yüksek enflasyon döngüsünden çıkış ve bahsetmiş olduğunuz yapısal reformlar hiçbir zaman kalıcı olarak düşünülüp uygulanmadığı için bu çevrim bizim özelimizde yeni normal mi olabilir? teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok hayır sadece biz bu anormalliğe alışmaya başlıyoruz. Tabii bu alışmanın sınırı açlık ve işsizlik. Oraya geldiğimizde başka bir aşamaya geçmiş olacağız.

      Sil
    2. Mahfi bey, analizinizi daha net anlamak için soruyorum.

      Şu cevabı vermişsiniz:

      'Yok hayır sadece biz bu anormalliğe alışmaya başlıyoruz. Tabii bu alışmanın sınırı açlık ve işsizlik. Oraya geldiğimizde başka bir aşamaya geçmiş olacağız.'

      Anlamakta güçlük çektiğim kısım şu:

      Safha geçişleri, bir sonraki aşamaya geçiş, bir sonraki aşamaya geçiş, bir sonraki aşamaya geçiş... Bütün bu geçişler, dönemeçler, safhalar olurken insanların tek davranışı her bir safhaya, her bir aşamaya "alışmak" mıdır? Bu kadar mı?

      Yani, başka "fiil" yok mu?

      İşaret ettiğiniz "açlık ve işsizlik" de bir safha mıdır?

      Ve, yine, insanlar bu safhaya da "alışacak" mı? Yani, "fiil" yine aynı mı olacak?

      Cevabınızı sabırla bekliyorum.

      Sil
    3. Survivor of the fittest. Becerikli olanlar yeni duruma adapte olabilenler olacak. Doğum istatistiklerinden büyük çoğunluk adapte olamamış gibi görünüyor. Zaten herkese yetecek kadar kaynak yok. Yani aslında kaynak var ama organizasyonel kapasite kaynağı sistemde işletilemediğinden durum sahada kaynak az olarak ortaya çıkıyor. Az kaynağa az kişi ulaşabilir. Bir şekilde kaynağa ulaşabilenler ya da kendilerine kaynak yaratabilecek beşeri ya da ekonomik kapasitesi olanlar çocuk yapıp nesillerini devam ettirecek diğerleri ise telef olacak.

      Yani aslında yeni duruma alışanlar değil de yeni durumun farkına varıp çoğunluğun yapamadığı yapabilenler hayatta kalacak. Bakalım göreceğiz kimler hayatta kalıp neslini devam ettirebilecek. Tüm oyunculara başarılar diliyorum.

      Ha bu arada bir 10 sene doğum istatistiklerinin 2'nin hatta 1.5'un altında bu şekilde devam etmesinin büyük bir sorunu yoktur. Geri döndürülebilir. Örnekleri çok var. 10 seneden fazla devam ederse point of no return.

      Sil
    4. Doğrusu "survival of the fittest".

      Sil
  6. KISACA 50 YILDIR, DOĞU YAKASINDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Var aslında her geçen gün daha da kötüye gidiyoruz. Sadece ekonomiye bakmayın.

      Sil
    2. Başka nereye bakalım ?

      Sil
  7. SAYIN HOCAM, TURGUT ÖZAL VE EKİBİNİN EKONOMİ YÖNETİMİ NASILDI.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk dönemler iyi, sonrası kötü.

      Sil
    2. Bütün güya sağ hükümetler gibi Özal dönemi de berbattı. Çocuktum ama hatırlıyorum, seçim rüşveti olarak o da kömür dağıtır, makarna dağıtır seçimleri kazanırdı. Özelleştirme (peşkeş çekme) ler ilk onunla başladı. Ülkeyi tonla borca soktu ve bunun faturasını sonraki nesiller ödedi. Özal'dan sonra peşi peşine girdiğimiz ekonomik krizlere bakarsanız durum daha net anlaşılır. Bir iktidat gittikten sonraki 10 yıla bakarsanız durum daha net anlaşılır. Bu iktidar gittikten sonraki 20 yıla bakmanız gerekecek :-( Çünkü bu kadar uzun süre iktidarda kalan hiç kimse olmadı, ne bizde nede dünyada..

      Sil
  8. HOCAM EMEKLİ SAYISI 16 MİLYON, SOSYAL YARDIM ALAN SAYISI 5 MILYON.YAVAŞ YAVAŞ KOMİNİZME DOĞRUMU GİDİYORUZ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Komünizm çok farklı bir aşama. Komünizm aşamasında devlet ortadan kalkar.

      Sil
    2. Gitmiyoruz.

      Sil
  9. Mahfi hocam, "tercihler ve sonuçları" üzerine bir yazı yazmanızı rica edebilir miyim?
    Bu dönemde gerçekten bir rasyonel tercih rehberine ihtiyaç var. Örneğin, aceleniz varsa taksi yerine minibüse binmeyi tercih ederseniz geç kalmanızın faturasını her durakta duran şoföre kesemezsiniz. Siyaseten de ihtiyaçlar değilde ihtiraslarla tercih yaparsan farklı bir sonuç bekleyemezsin. Gerçekten de tercihler ve olası sonuçlarını anlayan insan sayısı gittikçe azalıyor:
    -"Neden bunu tercih ettin?"
    -"Bilmem. Herkes alıyordu bende aldım"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benzer konuda yazılarım var ama bunu bir daha yazmayı düşüneceğim.

      Sil
    2. çok ilginç bir şey var tercihini etkileyen şartların çoğu değişse bile tercihin değişmediği durumlar olabiliyor. Normal şartlar altında rasyonel bir birey değişen şartlara ayak uydurur yeni pozisyon alır ve tercihi radikal şekilde değişmesede farklılaşır. 180 derece radikal şekilde tercihin değiştiği durumlarda var ama o da rasyonel değil bence bu durumda kişi önceki tercihinden dolayı kendini inkar etmiş gibi hisseder ve bundan mütevellit sonraki tercihleri de gittikçe tutarsız ve irrasyonel bir hal alır. Akıllıca bir tercihte bulunmak sanıldığı kadar kolay iş değildir. Al birini işte diye yönlendirilebilen birinin dolabı giymediği ayakkabı ve elbiselerle doludur. Kararsızsan bizim partiye ver oyunu ne olabilirki en fazla diye manipüle edilebilen kişi sonrasında da kendi başına rasyonel seçime ulaşması beklenemez. Tercihte bulunmak zor iş ama kararsızlık (tercihsizlik) işte o asıl mesele. çünkü yaptığın tercihin sonucuna iyi kötü katlanırsın ama yapmadığın tercihin sonucuna katlanmak zorunda olmak akılla izah edilemez.

      Sil
  10. Hocam enflasyon düşmese bile düşecekmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler oldu mentalitesinden kurtulun lütfen.

      Sil
  11. Hocam merhabalar, aslında sanırım doğa bilimlerinde de normal şartları veya deneysel ortamı bir nevi ceteris paribus olarak sosyal bilimlerde kullandığımız ifade ile benzestirebilecegimizi düşünüyorum. Doğa bilimlerinin özelliklerinden biri yanlışlanabilir olmaları, aslında ekonomi biliminin de benzer belli sartlar altinda doğruları var ve yanlislanana veya yeni şartlara olusuncaya kadar dogrular ancak bir şartla yasamdan, toplumdan ve insandan kopartilmamis bir ekonomi bilimi gercek ve uygulamaları ile. Dolayısıyla teknik ve/veya sadece matematiksel verilerin tek doğru kabul edileceği ekonomik kararlarin dahi insan ve toplumsal yasam boyutunu gozden kacirıldığında sizin de belirttiğiniz üzere ciktilarinin farklı olacağı bir gerçektir. Sonuç itibariyle bilim, ister sosyal bilimler ister doğa bilimleri olsun hayatı okumanın, kolaylastirmanin ve zamanın doğrusunu bulmanın en ideal yoludur diye düşünüyorum.Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  12. Başka bir dünya mümkün.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o başka bir rüya mümkün olacak :-)

      Sil
  13. Hocam, Şimşek: “Türkiye ilk defa bu sene ‘Yüksek gelirli’ ülkeler grubuna girecek” açıklamasını hangi ölçülerle değerlendirilebilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ölçüsüz bir iddiayı hangi ölçüde değerlendirmeyi bekliyorsun? çok ilginç bir beklenti.

      Sil
    2. Cok basit. Dolari sürekli baskila enflasyonun 1/3 unu resmi enflasyon olarak kabul et büyüme rakamlarini oldugundan iyi cikar. Ozellikle de dolar bazında olduğundan iki kat yüksek cikar büyüme. 12 milyon gocmeni de nüfustan sayma oh ne guzel gercekte 9000 dolar olan kisi başı gelir yapılır 15 000 dolar.

      Sil
  14. Mahfi bey dün yaşanan trump olayı gösterdi ki insan her yerde insandır. Değişen sadece yasalardir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sayın lamel, trump olayı tam olarak neyi gösterdi, size ne düşündürdü onu açar mısınız? kurduğunuz cümledeki yargıları anlayamadım.

      Sil
    2. Sayın adsız biz kendi eksiklerimizi başkalarının olumlu yönlerini görmeye alışmışız ömrümüz böyle geçiyor. Biden 80 yasinda donup kaliyor. Hayalî sarılmalar yapıyor....trump desen ondan beter birbirlerini en son tartışmalarında sapıklıkla suçladı. Tüm bu olanlar bile insanın her yerde insan olduğunun göstergesi degilmi

      Sil
  15. Evet, teşekkürler derken; Okuyanınız ve anlayanınız bol olsun diye paylaşıyorum. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  16. Üretim ilişkileri ve süreçleri toplumların sosyal siyasi kültürel hukuksal ve dinsel yapılanmalarını değiştiri
    İnsanlar değil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üretim ilişki ve süreçleri de gökten inmez, onları da insanlar inşa eder ve değiştirir.

      Sil
  17. Hocam kolay gelsin
    Evet, sistem iyiye doğru değişse de her zaman insan faktörü oluyor. Sistemi kuran da kullanan da insanlar.
    Sistem değişirken kabullenmek çok zor oluyor. Değişime herkes önce tepki veriyor. Sonra yavaş yavaş öğrenip alışıyor. Döngü g8bi, sistem yine değişmeye kalktığında yine tepkiler veriyor.
    Bence insanların mutlaka bir tutucu tarafları oluyor. Oysa yaşam sürekli değişiyor.

    YanıtlaSil
  18. Bir Fizik hocasi olarak yaklasiminizi begendim ancak Fen bilimleri ile Sosyal bilimleri karsilastirmak ne derece saglikli olabilir diye de dusunuyorum. Sonuc olarak Fen bilimlerinde kanunlar vardir ve degismez ancak Sosyal bilimlerde kanun yoktur ve bu sebeple kulturel/sosyal/ekonomik gelismeler surekli degismektedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ekonominin de değişmez kanunları vardır. Arz ve talep kanunu en bilinen örnektir. Ama bazı kanunları da zamanla değişir. Mesela mahreçler kanunu bugün artık geçerli değildir.

      Sil
    2. Sevgili Fizik Hocam, doğa bilimlerini de bilim yapan temel ozelliklerinden bir tanesi doğru olmaları değil yanlışlanabilir olmalaridir. Yanlislanabilir olmayan konular bilimsel kabul edilemezler. Bilimsel gerçekler yenisine ulasincaya kadar gecerlidir ancak hiç bir zaman mutlak dogruyu karşılamazlar, bilimin ulaştığı noktanın, şartların yani veri zamanın doğrularıdırlar, doğa bilimleri veya sosyal bilimler genel itibariyle dinamik bir gelisim süreçini bilim olma ozelliklerinden dolayı benliklerinde barindirirlar.

      Sil
    3. Evet bilimi her zaman yucelten kanun, yanlislanabilinirlik ilkesidir. Örneginiz miktanis demiri, nikeli ve kobalt ceker ama belki 200 sene sonra cekmeyebilir.. Sosyal bilimlerde gelecek olursak, kesin gerceklik yoktur.. Saygilar

      Sil
    4. Arz ve Talep bilimsel olarak bir model'dir. Bu yuzden Fizik'teki bilimsel kanunlara karsilik ekonomizler tarafindan kullanilmaktadir diye dusunuyorum. Sayin Adsiz: Bilimsel kanun (Or. Cekim Kanunu) hicbir zaman degisime ugramaz. Kanun ve Teori en cok karistirilan iki bilimsel kavramdir maalesef. Sizin bahsettiginiz Bilimsel Teori'dir. Bilimsel teoriler yanlislanabilir (Popper) ve ne kadar cok yanlislanabilirse o kadar cok kabul edilir. Bilimsel Kanun hic bir zaman degismez ve ayni kalir. Ancak bilimsel teori bilimzel olaylari (genelde kanunlari) aciklamaktaki basarilari ile kabul edilebilir. Ancak, bu demek degildir ki herhangi bir bilimsel teorinin bilimsel bilgilere yeterli gelmemesi neticesinde ortaya cikan yeni bir bilimsel teori tarafindan replace edilemez. Asagidaki link'teki gorsel durumu anlatir sanirim (Fizigin Dallari). Bu gorsel ile Newton Cekim Teorisi ve Einstein Cekim Teorisi ile beraber dununuldugunde teoriler ve kanunlarin farkliliklari gorulebilir . https://en.wikipedia.org/wiki/Branches_of_physics

      Sil
    5. mahreçler kanunu neden bugün geçerliliğini yitirdi

      Sil
    6. ABD'de yürürlüğe giren yeni kanunlar, bu kanunun geçerliliğini ortadan kaldırdı.

      Sil
  19. Hocam faizler 8.5 larda iken enflasyon yüksekti ama seçim şartları gereği zam yapılıyordu maaşlara yine de bir nebze olsun rahatlama sağlıyorduk lakin zamdan önce ve zamdan sonra yapılan zamlarla pekde faydasını göremiyorduk fakat enflasyona göre borçlanarak bu durumun altından kalķıyorduk. Şimdi faizler yüzde 55 hatta yüzde yüz bu durumun enflasyonu pek de düşürdüğü de görülmezken yabancı sermayenin dolar bozdurup bizden faiz alması sonucu para kaptırmamızdan daha iyi değilmiydi. Umarım anlatabilmişimdir ama siz anladınız beni

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizler artırılmalı diye borazanla çığırtkanlık yapanalar şimdi de "çok faiz ödüyoruz, carry trade oluyor " diyor.

      Sil
    2. Sonuna kadar haklılar. Çünkü faiz artırılmalı derken kuru sabit tutun demiyorlardı.

      Sil
    3. Hocam yapmayın allahaşkına, faizler artırıldığında kurun artış hızının kesileceği zaten bilinmiyor muydu? Faiz artırımının en temel sonuçlarından biri de bu değil mi? Ayrıca seçimden beri 70 mia USD'lik döviz alımı yapan bir TCMB kuru nasıl sabit tutmuş oluyor?

      Sil
  20. hocam merhabalar.ekonomi alanına yeni giriş yaptım sayılır.bende sanırım çoğu insan gibi çok para kazanmak ümidiyle girdim.bu işin böyle olmadığını anladım.ve eğitimler almaya karar verdim.aldığım bir eğitimde öğrenciniz olduğunu söyleyen kişi sizden bahsetti.bende kitaplarınızı aldım okumaya başladım.blogunuzla da bugun tanıştım.size teşekkür etmek istedim.verdiğiniz her bilgi çok çok değerli.

    YanıtlaSil
  21. hocam siz bu milleti tanımıyorsunuz, bu millet, müge anlıdaki insanlardan ibaret %60 ı !, kırsalda yaşayan anadolu da yaşayan bir insan eğer evi kendine aitse emekli maaşı olan 10 bin lira hayli hayli yetiyor hatta arttırıyordur bile, sanat nedir bilmez, tatil nedir bilmez, et desen zaten kırsalda yaşıyorlar bir şekilde bulup yiyorlar, araba desen 90 model bir araba işlerini görür broadway gibi , ben kırsal bir bölgede üniversite okudum gözlem yaptım, insanlar geneli kafa rahat anlam veremediğim bir rahatlıkla yaşıyorlar ben bazen düşünüyorum nedir bunun sırrı diye ama çözemiyorum, insanlar vasata bile değil kalitesiz yaşama çok alışkın, modern bir yaşam medeni bir yaşam umurunda bile değil şimdi hal böyle olunca ak parti gelip te milliyetçilik ve din adı altında siyaset yapınca ve rakip partileri bunlardan yoksun olmakla suçlayınca haliyle insanlar ekonomik olarak beklentisiz olduğundan bu konulara göre oy kullanma eğiliminde oluyor yani bu kervan böyle gelmiş böyle gidiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye Cumhuriyeti kurunca, batının bazı maddi imkanları ülke insanının kullanımına geçti. Irak, Suriye, Araplar ise otokrat rejimler altında bu maddi imkanlara kavuşamadı. Cumhuriyet az da olsa ulaşabildiği vatandaşlarını eğitti. Onlar Türkiyeyi biraz düzene soktu. Bahsettikleriniz, ortadoğulunun köyüne teknolojinin girmiş hali.

      Bunlar niye rahatlar biliyor musun?

      Çünkü arazi ve mülk üzerinden dünya standartlarının çok altında vergi alınıyor. Siyasiler bir şekilde bu tiplerin yaşamını bizlerin vergisi ile sübvanse ediyor. Almanya, Fransa ve İngiltere toprak vergi sistemi bizde olursa, bu insanlar önce topraklarını kaybeder, sonra o toprakları sen ben gibi insanlar alır, servet bizler gibi yüksek vergiyi kaldırabilecek çapta üreten insanlara geçer. Bunlar ve kültürleri de sosyal hayattan yavaş yavaş silinir. Japonlar bunları öyle bir ezdi ki, adamlar tarlalarını kaybetti, kendi tarlalarında kurulan fabrikalara işçi oldu, öylece de ölüp gitti, esameleri kalmadı. Türkiye bunu yapmaya korktu. Atatürk'e de bu plan geldi. Işığı bol olsun, onun da aklına yattı da, doğu ve aşiret isyanları bir yandan da temkinli davranmasına sebep oldu. İsyanların iç anadolu köylü kesimine de yansımasını istemedi, üzerine gitmedi fazla.

      Sil
    2. Çok doğru bir bakış açısı ama eklemek gerek. "SIRA ORAYA GELDİ" Toprak vergisi veya ağızlarda gevelenen arttırılmış emlak vergisi bu dediğiniz yola doğru ilk adımlar..

      Sil
    3. Ilk defa hissedebildigim bir seyi yaziya dokebilmis iki insan diyalogu okudum. Ucunuze de çok tesekkur..

      Sil
  22. YABANCI BİR BANKA MÜDÜRÜNE SORU.NEDEN KREDİ KARTI BAŞVURULARI REDDEDİLİYOR.CEVAP, ONLARI KORUMAK İÇİN.BIZDE HERKESE KREDİ KARTI VE YÜKSEK LİMİTLİ.SONRASI ÖDENEMEYEN BORÇLAR VE HACİZLER.

    YanıtlaSil
  23. HOCAM küçük yatırımcılara bir tavsiyeniz varmı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hangi fonlar?

      Sil
    2. Dövize endeksli olanlar.

      Sil
    3. Getirisi enflasyona ve ABD/Japon borsasına endeksli vertical swap edge fonlarına bakmanızı tavsiye ederim.

      Sil
    4. Vertical swap edge fon getirilerinde şu sıralar ciddi bir aşağıya doğru kırılma var.Özellikle ECB'den piyasaya enjekte edilen uzun vadeli yüksek getirili eurobond'lar getiri oranlarını aşağı yönlü baskılamış görünüyor.

      Sil
  24. SAYIN HOCAM EKONOMİDE SON ALINAN KARARLAR,2001 IMF PROĞRAMINA BENZİYORMU.

    YanıtlaSil
  25. kemal dervişi nasıl bulurdunuz HOCAM.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Soru yanlış. Kemal Derviş dönemi ekonomi politikasını ve uygulamalarını hakkında görüşünüz nedir? ya da Kemal Dervişin Türk ekonomisine etkileri hakkında neler söyleyebilirsiniz? desen bir nebze anlamlı soru olurdu.
      Cevap beklerken sizde az biraz sorunuza özen gösterin lütfen.

      Sil
    2. İyi bir iktisatçıydı. Şahsen tanırdım. Ama burada uygulanan program bir IMF programıydı, Derviş o programın uygulayıcısı ve gözlemcisiydi. Yazar ı değil.

      Sil
    3. Kötü bir siyasetçiydi.DSP'den ayrılan İsmail Cem'e önce destek verdi, sonra onu yüzüstü bırakıp CHP'ye geçti.Sonra CHP'den de ayrılarak bir çuval inciri berbat etmiş oldu.İsmail Cem Türkiye için bir şanstı.Her ikisinin de mekanı cennet olsun.

      Sil
  26. HOCAM 1 temmuzdan sonra kiraya,elektriğe,akaryakıta,ÇAYA gelen zamlardan son sonra BAZ etkiside işe yaramıyacak gibi.

    YanıtlaSil
  27. Komünizm kötü demişsiniz, beğenmeseniz de, kıskansanız da, kılıf uydursanız da, "ama, ama" diye bahane de üretseniz Çin'in uyguladığı komünizm'in ne kadar iyi olduğunu son 25 yıldır görüyoruz, sistem değişikliği şart

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen ne cahil bir adamsın mehmet?
      Çin komünist rejiminde, milyonlarca Çinlinin öldüğünü bilmiyor musun?
      Batı dünyası, Çin ile ticarete başlayıp onları serbest piyasaya mal sağlamaya ikna edene kadar sokak köpeklerini bile yerlerdi.
      Bugün Çin kendine yetecek gıda üretemiyor. Çin batı ile ticareti olmasa nüfusuna sosyal imkan sağlayamıyor, üretimini devam ettiremiyor. Çin gıda konusunda dışa bağımlı bir ülke. Ticaretinde fazla vermek zorunda olan bir ülke. Çinliler internette hükümet vb cümleleri bile kurmaya korkuyorlar. WeChat vb tüm iletişim araçları kayıt altına alınıp anahtar kelimelerle taranıyor. Çinliler, ancak yurtdışına çıktığında orada aldıkları telefona, ordaki sim kart ile whatsapp vs yükleyip dışardaki insanlarla rahat konuşabiliyor.
      Bunları da yazalım da senin gibi cahillerden etkilenenler bu cevabı okusun.

      Sil
    2. neden her şeyin en ucunda yaşamaya meraklısınız? En son övgü dizilecek sistem Çin'in komünist sistemidir. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın.

      Sil
    3. mehmet Yorumcusuna cevap yazan arkadaşa çok teşekkür ediyorum. Bu aralar bazı sivri zekalar yok efendim Çin de demokrasi mi varda gelişti, yok efendim Kapitalizm Emperyalizm en iyisi Kominizim saçmalamaya başladı. Çin 25 değil 40 yıldır aynı politikayı sürdürüyor. İnsanları köle gibi çalıştırdı, 30 YIL TEK ÇOCUK POLİTİKASI nı sürdürdü, daha yakın zamanda vatandaşın ikinci çocuk yapmasına izin verdi. Çin de yapılanların burda yapıldığını bir düşünsenize.. Çin evet insanların posasını çıkararak eşşek gibi çalıştırarak ÜRETEREK BÜYÜDÜ. Ama gelişmedi. Bütün dünyanın kölelik görevini üstlendi. Ülkesindeki zulümden gidipte Çin'e sığınan hiç kimseyi duydunuz mu? Neden kimse kendini Çİn'e atmaya çalışmıyor da Batı ya atmaya çalışıyor? İnsan hakları demokrasi kanun yasa hak getire. Korkmadan bir arkadaşınla sohbet bile edemezsin. Hani imkanınız varsa, Çin Güney Kore Japonya Hindistan gibi doğu ülkelerini ve bir de Avrupa Amerika Kanada gibi batı ülkelerini bir gidip gezmenizi öneririm. Buna imkanınız yoksa en az 1 yabancı dil yaparak okumanızı (oku) öneririm. Mİş miş, muş muş kulaktan dolma yalan yanlış bilgiyle cehaletten kurtulunmaz.

      Sil
    4. Çin'in boyunun ölçüsünü önümüzdeki yavaşlayan hiper-globalizasyon ve nearshoring sürecinde göreceğiz. Amerika'nın pazarını yavaş yavaş kendisine kapattığı gören Çin, oraya buraya (bazen nerdeyse bedavaya) altyapı yapıyor sonrasında ürünlerini satmak ve pazar bulmak için. Bakalım bu yatırım yaptıkları ülkeler Çin'i beslemeye yetecek mi, göreceğiz.

      Sil
    5. Cin'e siginanlari bilmem ama dikkate de ver sayida yabanci yasadigi kesin.
      https://fdichina.com/blog/how-many-foreigners-live-in-china/

      Trx

      Sil
    6. Dünyada hiçbir yerde ve hiçbir dönemde komünizm uygulanmadı. Komünizm denilen sistem sosyalizmdi. Çünkü komünizmde sınıfsız toplum aşamasına ulaşılır ve devlet ortadan kalkar. Böyle bir aşamaya hiçbir zaman, hiçbir yerde gelinemedi.

      Sil
    7. Her ülke de olduğu gibi elbette Çİn'de de yaşayan yabancı nüfus var ama bu nüfus Çin nüfusunun binde biri kadar civarında, (elini kolunu sallayarak, bir ülke nüfusunun %10 dan fazlası, geçici koruma kapsamında, o ülke vatandaşlarına fatura edilerek, bedava sağlık hizmeti alan sığınmacıları olan ülkelerle, karşılaştırmayalım lütfen, çünkü bu tip salak bir ülke dünyada en uç noktadır) ayrıca bu yabancılar kendi ülkelerinin vatandaşlığından vazgeçmeden yaşıyorlar Çin'de. Çin vatandaşı olarak değil.

      Sil
    8. mehmet15 Temmuz 2024 10:24 100% haklısın fakat insan manüpülasyona çok uygun bir varlıkdır en fakir kişinin eline 1000 TL geçse gidip dolar alsa dolar o gece 50% artsa parasının değeri 1500TL olacağı için bu kazancı hayat boyu unutmayacak hep bu para kazanmayı isteyecekdir bu kişiye komünizm de herkes eşit devlet-para-enflasyon-devalüasyon-zengin-fakir-yok herkesin evi var herkes iyi beslenecek desen sevineceğine para kavramının yok olmasını kabul etmeyip o kişinin beyni komünizmi reddeder çünkü beynindeki şartlanma ona bu sistem sana uygun değil dolardan para kazanamayacaksın diyecekdir.
      Bu sebeple komünizm için dünya kültürünün çok artması gerekmektedir sscb dağıldığı zaman insanların kapitalist ülkelerde sağlıksız ürünleri çılgınca satın almasının hatırlarsak ( coca-cola vb içecekler - marboro vb sigaralar - viski vb.çeşitli alkollü içkiler -çeşitli çikolotalar -çeşitli hazır atıştırmalıklar mısır çipsi-şekerli-yağlı-tuzlu gıdalar hepsi ABD ve AB patenti buluşlu üretimler sentetik küf zehirleri ile raf koruyuculu ürünler olduğu için kanser-kalp vd bütün hastalıkları yapsalada satın alındılar şimdide bu hastalıklardan kurtulmak için ileri teknoloji bu hastalıklardan kurtulma cihazlarını ve ilaçlarını alıyorlar bu yazıyı okuduğunuz anda bir sürü kişi bu ürünler yedikleri için yakalndıkları hasalıklardan dolayı öldüler şimdi şunu sorayım acaba komünizm uygulansa bu yanlış işler olurmu? hastalıklara sebep veren zehirli gıdalar ve bu hastalıkları iyileştirdiği iddia eden sağlık sanayi - uyuşturucu-fuhuş-kumar-mafia-piyango-kara para-enflasyon-devalüasyon-sürekli reklam-dolandırıcılık vb.vd.?

      Sil
  28. Türkiye nasıl sürdürülebilir refaha ulaşabilir?Asıl soru budur.
    Üzerinde beyin jimnastiği yapılması gereken,fikir üretilmesi ve tartışılması gereken sorun budur.
    21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna yaklaştığımız şu zamanlarda,bu refahı yakalamış ülkeleri analiz ettiğinizde,odaklanmamız gereken nokta apaçık ortada duruyor:

    Uluslararası şirketlere ve markalara sahip olmak zorundasınız…

    Gelişmiş ülkeler kategorisindeki ülkelere bir bakın,dünya çapında üretim ve satış yapan şirketi olmayan gelişmiş ülke var mı?
    Abd,japonya,almanya,kanada,hollanda,ingiltere,fransa,italya,g.kore..
    Farklı bir model de olsa ve henüz diğerleriyle kategorik olarak kıyaslanamasa da keza çin.
    Bu ülkelerin hepsi,bugün ulaştıkları gelir düzeyine ve refaha,uluslararası markaları sayesinde ulaşmışlardır.
    Bazılarının ortaya çıkış tarihleri 19.yüzyıl sonuna uzansa da,bu şirketlerin güçlenmeleri ve dünya ekonomisinin asıl taşıyıcısı olmaları,ikinci dünya savaşından sonra başlamıştır diyebiliriz.
    Bugün bir çok uluslararası şirketin ulaştığı zenginlik ve güç,menşei oldukları devletlerin ötesine geçmiştir.Uzmanlaştıkları alan itibariyle,yaptıkları üretimle sadece satış yapmayı değil,uluslararası ilişkileri ve devlet politikalarını da etkilemeyi hedeflerler.Bu sayede dünya ölçeğinde sürdürülebilir kârlarını garanti altına almaya çalışırlar.Eğer böyle bir güçte olmayan veya bu gücü hedeflemeyen şirketleriniz yoksa,bugünkü dünya ekonomisinde gelişmiş ülke olamazsınız.Sürdürülebilir refaha asla ulaşamazsınız.
    Bu şirketlerin yaptıkları üretime ve finansal/politik güçlerine,hem devletiniz hem de halkınız maruz kalır.Açık pazarınız maruz kalır.Cari açık vermekten kurtulamazsınız.
    Paranızın değer kaybından kurtulamazsınız.Döviz darlıklarından kurtulamazsınız…
    Yapılması gereken,uluslararası şirketlere ve markalara sahip olmayı hedeflemektir.
    Bunun alt yapısını ve şartlarını oluşturmaktır.Dünya pazarlarını maruz bırakabilecek kalitede ve kapasitede üretim yapmayı plânlamak ve hedeflemektir.

    Peki bunu Türkiye nasıl yapabilir?
    Kim yapacak?
    Devlet mi?
    Devlet desteğiyle özel sektör mü?
    Devlet desteğinden bağımsız olarak özel sektör mü?

    Cumhuriyetin kuruluşundaki ekonomideki önemli hedeflerden biriydi milli burjuvazi oluşturmak.Hattâ İş Bankası’nın kuruluş amacı buydu.Yerli sanayiyi desteklemek ve bir sanayi burjuva sınıfı için mali zemin hazırlamak.
    Geçen yüz yılda bu sınıf oluşturulabildi mi veya ne kadar oluşturulabildi bilemiyorum!

    Benim kriterim şudur;
    Uzmanlaştığı sektörde mal veya hizmet üreten şirketler içinde,yıllık ciro bazında,dünya ölçeğinde ilk 5’te yer alan kaç tane Türkiye menşeili şirket var?
    İlk 10’da kaç tane var?
    İlk 50’de kaç tane var?

    Bu sorulara vereceğimiz yanıtlarla hangi seviyede olduğumuzu doğru tespit edebiliriz.Ulaşmamız gereken noktayı veya katetmemiz gereken mesafeyi de hesaplayıp,geleceği plânlayabiliriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki bunu Türkiye nasıl yapabilir?
      Türkiye, hep dedikleri gibi ayrılmaz bir bütüntür, asla parçalanamaz.
      Ne demek istiyorum?
      özel sektör bir şey yapmak isterse devlet izin vermez. devlet yapsa, siyasetçiler izin vermez. siyasetçi yapsa halk seçmez. bunları da kendi başlarının çaresine baksın diye birbirinden ayıramazsınız.

      aşağıdaki soruların da büyük cevabı bu .
      Kim yapacak?
      Devlet mi?
      Devlet desteğiyle özel sektör mü?
      Devlet desteğinden bağımsız olarak özel sektör mü?

      Anadolu, geleneksel olarak ticareti Ermeni, Yahudi ve Gayrimüslim nüfusları ile yaptı.
      Cumhuriyet ile beraber bunları kovduk, kalanları varlık vergisi ile temizledik, daha da kalanları sosyal baskı ile göçe zorladık.

      Bizim türk halkının, gelinen bu noktada, uyum sağlayabildiği etnik gruplar sunni müslüman arap ve afganlar.

      Avrupalıları geçtim, modernleşmeye başladı dediğiniz dünyadan Japon, Koreli, Çinli ve Hindistanlı bile gelse Türk halkı uyum sağlayamıyor, onlar da buradaki baskıdan ötürü rahat edemiyorlar.

      Türklerin arap ve ortadoğulu olduklarını kabul etmeleri lazım. Bunu her söylediğimizde bize istanbul ve izmirden iki küçük semt gösteriyorlar arap ve ortadoğulu olmadıklarını ispatlamak için. böyle saçmalıkları da bırakmak lazım.

      Türk halkı dünya ile entegre olmak istemiyor. Türklerin bunu kırması lazım. Sonrasında devletin ve özel sektörün üretim açılımları da gelir.

      Sil
    2. 19:08,
      Yazıda anlatılmak isteneni ya anlamamışsınız ya da anlamak istememişsiniz.
      Verdiğiniz cevapların içi boş ve anlamsız.Demogojinizi ve ucuz manipülasyonlarınızı kendinize saklayın derim.Onu da yapamıyorsunuz da,neyse.

      Sil
    3. Bu gercekci yorumu ne yazikki sizi turkiye nufusunda bilen kisiler kadar bilinmesi ve anlasilmasi çok aci.. Yani biz bu ulkeye kiyasla cidden inanilmaz bir azinligiz

      Sil
    4. Bizim arsamız çok değerli. Batı Doğu arasında, kimsenin bir diğerine kaptırmak istemediği bir yer. Bir nevi zamanının Yugoslavya'sı (Batı tarafından bakınca Akdeniz'i Rus'a kapayan, Rus tarafından bakınca Sırp'ları Batı bloğuna zorlamayan geopolitik denge yeri).

      Bu da tabii rehavet getiriyor. Olur a bir gün Rusya içine çöker o zaman bizim arsanın geopolitik değeri de biter, toplumun büyük kesimi de sudan çıkmış balığa döner.

      Sil
    5. saçmalık dünyanın hangi gelişmiş ülkesi gelişmek için yurtdışından vasıfsız neidüğü belirsiz militanları ülkesine doldurmuş ahah eğitim politikanı adam gibi akılcılık ilkesine uygun müfredata çevirirsin herşey çorap söküğü gibi gelir zaten ayrıca türkiyenin arap yada afganlarla ne kültürel nede sosyolojik olarak hiçbir alakası ve benzerliği yoktur baştaki sorular güzel ama sonda ağır saçmalamışsınız

      Sil
    6. Adsız16 Temmuz 2024 00:28,
      1908 de anlatılanların hangisi demagoji?
      Hangisi manipülasyon?
      Türkler, cumhuriyet sonrasında eğitimli ve dünya ile entegre olan ülke nüfusunu kovdular.
      En güvendiğiniz Mimar Sinan bile hristiyan kökeninden, devlet müslüman kanununa göre personel barındırmasa hristiyan olarak ölecek olan bir kişi.

      Sil
    7. Adsız17 Temmuz 2024 20:42
      Hepsi demagoji.

      Sil
  29. Türkiyedeki enflasyonun bir cogu beklentilerin boxulmasından kaynaklandıgı gibi ,düşmemeside beklentilerin hiç iyileşmemeden sanki, güven yok yönetenlerede verilerede kurumlarada,ben hiç bir zaman ticari itibarın kaybedildikten sonra kazanılabildgini görmedim,,,turkiye tasaruf açıgınınoldukca yüksek ..bilincsizce tüketiminin acısını cok uzun yıllar cekecek gibi ,o kadar endişeliyim ki..umarım ekonomik kriz sosyolojik bunalımdayken patlamaya dönüşmez,keşke verileri manupule etmek yerine birileri gercekten enflasyonu düşurmekle ugraşsa

    YanıtlaSil
  30. Financial Times'ta yer alan Türkiye ekonomisine dair kapsamlı analizde, son dönemde gündemde olan ek vergilerden de bahsedildi. Makaleyi kaleme alan Ashmore Group'un küresel araştırma başkanı Gustavo Medeiros'un, "Açığın azaltılması, önümüzdeki yıllarda kamu görevlisi maaşlarının dondurulması gibi bazı zorlu önlemleri de içerecektir" ifadelerini kullanması dikkat çekti.(kaynak: https://www.gercekgundem.com/ekonomi/financial-timestan-korkutan-analiz-kamu-calisanlarinin-maaslari-dondurulabilir-470108)

    Financial Times gibi dünyada çok okunan takip edilen mecralar bu tarz haberleri ne amaçla yapıyor? Bu tarz haberlere karşı izlenecek yol nedir? İçeride etki ajanlığısuçlaması varken peki dışarıdaki ekonomimizi direk hedef alan mecralara karşı ne yapılıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gayet muhtemel başımıza gelecekleri yazmış yazanlarda suç arayacagınıza bence işi bu noktaya getirenlere bakın..:(

      Sil
    2. Bir kamu görevlisi olarak doğrusu ben son 3 yıldır maaşlarımızın ne zaman dondurulacağını bekliyorum zaten. Ama şu "Ekonomimizi hedef alan dış güçler" saçmalıklarından bir kurtulun artık ya. Sen burnunun ucunu görmek istemezken adamlar analiz yapıyor senin bu gidişle 5 yıl sonraki halini tahmin ediyor ve bunu da yayınlıyor. Hatırlarsanız 5-6 yıl önce kredi derecelendirme kuruluşları notumuzu üst üste düşürürken bizim padişahımız, "BİZİ BAĞLAMAZ" diyordu, sonra ekonomik kurtuluş savaşı veriyoruz ayaklarına döndü. Onlar seni hedef alarak yazdığı için olmuyor olanlar, onlar senin bu kafayla gidersen 5 yıl sonra nerede olabileceğini gördükleri için tahminlerini yazıyor. Bana sorarsanız da tahminleri bizim TUIK ten bizim yalaka ekran güzellerimizden çok daha isabetli ve yerinde değil mi?? İçeride etki ajanlığı suçlaması da ayrı bir garabet zaten. Fikir ve düşüncelerini açıklayamazsın, açıklarsan etki ajanısın demektir bu. Anayasal güvence altındaki, fikir ve düşünce özgürlüğünü rafa kaldırmaktır bu. Kendini ne sanıyorsun da kim seni neden hedef alsın? Ayrıca sen zaten kendi kendini batırmakta süper başarılısın, birinin seni batırmak için hedef almasına bile gerek yok ki. Paranoya bir hastalıktır, toplumsal paranoya sosyolojinin alanına giriyor sanırsam ama merak ettim şimdi, böyle bir kavram var mı acaba sosyolojide? Varsa da toplumsal paranoya toplumsal hastalıktır herhalde.

      Sil
    3. işi buraya getirene bak değil, dış güçler saçmalığı hiç değil. Bu tarz haberler piyasa bozucu, yatırım engelleyicidir. İçerde bizim eleştirimizin etkisi siyasi olur ama dış basınon kasıtlı analizleri ekonomi bozucu olur. o yüzden paranoyak bir durum yok.

      Sil
    4. Dis güçler dış güçler.... ya bu dış güçler iyi ki varlar. Neden mi?. Çünkü bizim üçüz acigimizi yani bütçe acigimizi cari islemler acigimizi ve yasarruf acigimizi ciddi ciddi dia finans kapitalizm mekanizmasi kapatiyor. Onlar olmasa ithalat yapamayip.ac kalacağız. Allah razi olsun dış güçler den. 17 türk devleti kurduk. 16 sini kendi hatalarimizla zamanin ruhuna aykiri hareket ederek yine biz yiktik. Simdi de bugünkü devletimizi yikiyoruz adim adim. Türk kendi kendini yikar zaten ingiliz fransız alman abd li ye gerek kalmiyor. Bizim vatanimizi sevdiğimiz filan yok. Bu tarihin en büyük yalanidir. Biz bu coğrafyada kendimize has kuralsizliklar hukuksuzluklar gelişigüzel yasamayi cok sevdigimiz için medeni yaşamı hicbir zaman sevmedigimiz için; kötü olsun kaotik olsun kuralsiz olsun medeniyetsiz olsun yeter ki bizim olsun kafasında olduğumuz icin iceride birbirimizi boğar dolandirir basarili olanin önünü kapatir her türlü kirli yola gireriz ama buna son verecek medeniyet birikimi olan bir baska ülke ya da ulkeler bu cografyada olmasın diye sözde vatan yalaniyla hem kendimizi hem de dis dünyayı kandırmaya çalışıyoruz.

      Sil
  31. Hocam, alışveriş kelimesi sanırım sehven ayrı yazılmış. Haddim olmayarak doğrusu birleşik olmalı.

    YanıtlaSil
  32. hocam, peki çin in üretim etkisi nasıl oldu bizim ekonomimize?
    Daha önceleri yerel sanayilerde kolayca üretilen ürünler artık ucuz diye çinden gelmeye başladı.
    pek çok üründe yerli üretim know-how da bitti. sanayide, fabrikalarda çalışması gereken insanlar avmlerde güvenlik, satış temsilcisi, hamburger paketçisi oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizim işimiz çok zor çünkü bilimin dışındayız.

      Sil
    2. 1-Türkiye'de kaç patent var?
      Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, 2022'de Türk Patent ve Marka Kurumu'na 9 bin 9 patent var.
      2-Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO) tarafından yayımlanan Dünya Fikri Mülkiyet Göstergeleri raporuna göre 2021 yılında Çin, WIPO’ye 1 milyon 590 bin patent başvurusu yaparak kesintisiz 11 yıldır dünya birinciliğini korudu. Bu, dünya toplamının yarısını oluşturdu. Bunun yanı sıra 2021 yılında Çin’in geçerli patent sayısı 3 milyon 600 bine ulaştı. Çin, bu rakamla ilk defa ABD’yi geçip dünyanın birinci sırasına oturdu.

      Sil
    3. patent konusunda bir açıklama daha yapayım Türk Patent ve Marka Kurumu'na 9 bin 9 patent var demek Türkiye için geçerli toplam patent sayısı bunlardan kaç tanesi diğer pazarlar için patent aldı bilmiyoruz tahminim bu patentlerin çoğunluğu yerli büyük üretici firmaların iç pazar rekabetleri için alınan patentler mesela bir su ısıtıcının içinde yapılan bir iyileştirme vb.gibi bu patentler ülkemize büyük katma değer sağlamazlar büyük katma değer sağlayan buluşlar girişimciler ve kişisel arge cilerden gelir ülkemiz argeci girişimcileri destekliyorum diyor ama sonuçları sayılarda 9bin9 yerli piyasa patenti hem çalışıp 2 üniversite okumuş çok tecrübeli kişisel argeci mühendisim arge işinin başına geçeyim hiçbir siyasi müdahele olmasın uluslararası Türk patent sayısını kişisel arge cilerle bir kaç yılda bir kaç yüzbin yaparım.

      Sil
  33. En güzeli 0 enflasyon 0 faiz hocam. Bu şekilde ihtiyacımı gerektiği zaman karşılarım ve gerektiği ölçüde alırım. Ülkede ihracat, ithalattan daha yüksek olursa bu durumdan etkilenen de olmaz. Aksi halde kapitalist sisteme çalışıyoruz. Bugün markete gittiğimde indirimde olan peynirden ihtiyaç fazlası olarak 2 hatta 3 kutu alıyorum. Çünkü biliyorum ki indirim bittiğinde bir hafta sonra normal fiyatın üstüne zam da gelmiş olacak.

    YanıtlaSil
  34. Değerli yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  35. Sayın hocam tespitleriniz çok iyi ve değerli. Bunları bazılarımız anlıyoruz da. Sizden, sizi anlayan tayfa olarak, yazılarınızın arasına küçük öğütleme pırıltıları serpiştirmenizi bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  36. İnsanların ( ve devletlerin ) kendilerine göre normali başkalarına göre anormaldir. İnsanlık tarihi boyunca hep böyle olmuştur. Doğanın kuralı düzensizliktir. (Bakınız entropi )

    YanıtlaSil
  37. Murat Bozdoğan16 Temmuz 2024 08:56

    Hocam bir ülke bütçe açığı ve cari açık vermiyorsa enflasyonun yüksek olması bir sorun teşkil etmez diye düşünüyorum. Doğru mu düşünüyorum? (Sadece vatandaş biraz gözünü açıp fiyat araştırması yapmadan alışveriş yapmayacak)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru düşünmüyorsun.

      Sil
    2. Bir ülke bütçe açığı ve/veya cari açık vermiyorsa genellikle enflasyonu yüksek olmaz.

      Sil
  38. Değerli Mahfi Hocam, 2020 pandemi başta olmak üzere pervasızca basılan para, ucuz krediler insanları konut araç hisse almaya yönlendirdi. Türkiye tarihinde daha önce yaşandığını düşünmediğim(varsa düzeltin lütfen) 2 yıllık süreçte çok yüksek enflasyon çok düşük faiz dönemi yaşandı/yaşatıldı. Geldiğimiz noktada alım gücü o kadar kötü duruma geldi ki, merkez bankasının doğru politikaları bence gösterge enflasyonu rakamsal olarak düşürmekten başka bir işe yaramayacak. Tahmin etmek elbette çok zor ama tecrübenize istinaden özellikle varlık fiyatları ve alım gücü için ne gibi beklentileriniz var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. An itibarıyla uygulanan herhangi bir politika yok.

      Sil
    2. OVP politika değil midir?

      Sil
    3. Bir politikanın var olabilmesi için sadece hedefler konulması yeterli değildir, o sadece tahmindir. Program o tahminlere nasıl ulaşılacağını, neler yapılması gerektiğini gün gün gösteren bir plandır. OVP'de böyle şeyler yok. Sadece yıllık tahminler var.

      Sil
  39. Aç tavuk kendini darı ambarında zannedermiş.

    YanıtlaSil
  40. Deflasyon olayini nasil görüyorsunuz enflasyon gibi fakirleşmeye yol açar mı ? Bir de deflasyom ortamında faizler negatif mi sıfır bence eninde sonunuda çan eğridini tepesine ulaşmış gelişmiş bir ekonominin karşılacağı budur eğer fizik kurallarını ekonomiye uygalıdığımız düşünürsek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Deflasyon, en az enflasyon kadar yıkıcıdır.

      Sil
    2. Ama Mehmet Şimşek olumlu buluyor hocam. Haziran'dan sonra dezenflasyon süreci başlayacak diyor. Yıkıma mı gidiyoruz yani?

      Sil
    3. Dezenflasyon deflasyon demek değildir.

      Sil
    4. Dezenflasyon ve deflasyon aynı şey değil.

      Sil
    5. Çok farklı şeyler de sayılmaz.

      Sil
    6. Oldukça farklı şeyler. Mesela enflasyonun yüzde 10'dan 3'e düşmesi dezenflasyondur. Yani fiyatlar artmaya devam etse de artış hızı yavaşlıyor. Buna karşılık deflasyon fiyatların düşmesidir.

      Sil
  41. Ekonomik algilar toplumdan topluma degisiyor, cok dogru. Ekonomi icinde matematik barindirsa da ölçülebilen, karşılaştirılabilen parametreler olsa da sosyal bir bilim dalı olma özelligi var. Cok haklısınız hocam. Bununla birlikte siyasi algılarda toplumdan topluma değişiyor. Mesela bir yolsuzluk haberi boyutuna göre hükümet düsmesine kadar gidebilir, gelismis ülkelerde ama bizim gibi ülkelerde bu durum kabullenilmiştir. Bal tutan parmagini yalar, çalıyor ama çalışıyorda gibi deyişlerimiz var. Hal böyle olunca, içinde bulunduğumuz duruma şaşırmamaız lazım. Saygılar Hocam.

    YanıtlaSil
  42. hocam, son çeyreğe az kaldı.baz etkisi işe yarayacakmı.

    YanıtlaSil
  43. Hocam yazılarınız için elinize sağlık , sürekli sayfanızda yeni yazınız var mı diye girip bakmadan edemiyorum , yatırım tavsiyesi vermediğinizi biliyorum ama TEFAS fonları ile ilgili düşüncelerinizi de çok merak ediyorum , bilgilendirirseniz çok memnun olurum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yatırım tavsiyesi ve onun yer ine geçecek konularda yorum yapmıyorum. Çünkü herkesin durumu farklı.

      Sil
  44. Ekonomide normal ölçüler nelerdir bence paylaşmak istedim. Toplumda bir barınma sorunu var mı yok mu önce buna bakılır. Yani herkes iyi kötü başını sokacak bir ev bulabiliyor mu? Sonra toplumda insanlar aile kurabiliyor mu iyi kötü bir yuva oluşturabiliyor mu? Sonra aile kurumuna çocuk katılabiliyor mu yani insanlar çocuk sahibi olarak toplumu ileri taşıyacak adımı atabiliyor mu buna bakılır. Etrafımda bu saydıklarımın azaldığını ev aile çocuk olgusunun düştüğünü tek çocuklu ailelerin arttığını insanların evlenip yuva kuramadığını yani toplumun geleceğe taşınmasında sorun olduğunu görüyorum. Kalan göstergeler iç borç döviz borsa vs işin eğlencesi bana göre. Zaten toplumsal olarak bitiyorsun yok oluyorsun dolar 30 TL olsa ne 100 TL olsa ne.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İŞte dolar 100 TL olursa o dediğiniz imkanlardan iyice uzaklaşıyorsunuz.

      Sil
  45. kanaatimce ideal enflasyon "0" olmalıdır. 0'dan büyük enflasyon halkın cebinden para çalar. rasyonel olmayan, fiktif bir güdü ile para harcamaya yöneltir. 0'dan küçük enflasyon ise üretimi caydırır. işsizliği körükler. yine fiktif şekilde tasarrufu özendirir. veremin iyisi olmaz. sıfır noktasında yahut sıfıra yakın noktada tutulmalıdır. optimal nokta %2 falan değil, sıfırdır diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 0 enflasyon durgunluk yaratır. İnsanlar ürünlerin fiyatlarının artmıyazağını düşündüğü için öteler. Yüksek enflasyon kötü fakat sıfır enflasyonda kötüdür. Bknz: japonya.

      Sil
    2. Gel yarın FED'de işe başla. :)
      Sıfır enflasyon kapitalist ekonomide mümkün değildir. Herkes harcamasını erteler, harcamalar ertelenince yatırımın da acelesi olmaz. Yatırım olmayınca durgunluk olur. Ekonomi büyümez.Büyümeyen ekonomide yeni istihdama gerek olmaz. Yeni istihdama gerek olmayınca alttan gelen yeni nesile iş yaratılamaz.İşsizlik patlar.İşsizlik patlayınca hem sosyal hem ekonomik buhran olur.

      Sil
    3. Haklısın fakat ülkemiz kapitalist neoliberal amaç yüksek kazanç yönetim zenginlerin kazanç kapısı iç piyasa yani zengin ithalat yapıp iç piyasada yüksek karla satıyor yapılan her iş de amaç yüksek kar konut arsa araç herşeyin fiyatı çeşitli şekillerde rekabet olmadan şişiriliyor yani enflasyon yaratılıyor devlet vergiyi çok kazanandan almıyor nereden buldun yasası yok sonuçda enflasyonda dünya şampiyonlarından biriyiz herkes hizmet sektöründe çalışıyor tüketim sektörünü dahada azdırmak için sürekli cari açık-dış ticaret açığı var sığınmacı ve çok çocuk destekleniyor iyi eğitilmiş kaliteli toplum desteklenmiyor onlarda kendilerini dışarıya ihrac ediyorlar sonuçda enflasyon tam enflasyondan para kazananların istediği gibi oluyor.Enflasyondan geliri eriyenler isyan edene kadar bu düzen sürer.

      Sil
    4. Türkiye ev ihtiyacı bir kaç yıl önce 42% idi (kiracı yüzdesi) her yıl ortalama 1 milyon nüfus atışı var her yıl 500bin evlilik olsa her sene 500bin ev ihtiyacı olduğu görülüyor fakat piyasa aşırı ar alma nedeniyle öyle şişirildiki (aşırı enflasyonla pahalılaşdı) ve bunun karşılığı veri toplanamadığı için ev satışı sadece zenginlere yapılabiliyor yıllık klasik inşaat talebi yılda 500bin olarak karşılanabiliyor yani sadece yeni evli sayısına yetecek kadar inşaat yapılabiliyor bu sebeple devamlı nüfusun 42% si tarafından ev talebi var fakat bu talep sadece devlet tarafından organize edilen klasik inşaat dışında yöntemlerle karşılanabilir inşaat talebi ve üretim bütün piyasaya istihdam ve kar sağlar talep artışı olduğu müddetçe enflasyonun 0 olması Türkiye için hem talep hemde arz tarafında en iyi neticeyi verir japonya ile Türkiye ayni durumda değil nüfus artışı olmayan enflasyon olsada para harcamayan yaşlanmış milliyetçi yurtsever bir toplum da talep azalır devlet yıllardır aşırı harcamayla enflasyonu arttırmaya çalışıyor japonyayı enflasyonla kötülemeye çalışanlara şaşırıyorum nerede yaşadığımızın farkında olalım
      https://tr.investing.com/currencies/jpy-try enflasyoncu TL ye bakın keşke japonya gibi bir ülke olabilsek ama imkansız aramızda 100 yıl fark var.
      Adsız19 Temmuz 2024 11:38 haklısın.

      Sil
  46. Hocam nihayet CHP, "verileri gizlediği ve kararttığı ve kamu görevini kötüye kullandığı" gerekçesiyle TÜİK hakkında suç duyurusunda bulundu,bir muhalafet uyanıyormu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüik tl ye güven tesis ediyor.

      Sil
    2. Evet, inanılmaz uyandılar. Her şeyin farkındalar. Ne yapmaları gerektiğini biliyorlar.

      Sil
  47. Hocam, Türkiye esnaf, meslek odasına kayıt olmak zorunda. Örneğin, fırıncılar odası. Fiyatı oda belirliyor fırınlar odanın belirlediği fiyatın altında ekmek satamıyor
    aynı şekilde kuru temizlemeciler de tarifeden düşük temizleme yapamıyor. Peki böyle bir durumda Türkiye de serbest piyasanın varlığından nasıl bahsedilir? serbest piyasa yerine, yarı serbeat ya da kontrollü serbest mi diyorsunuz, nasıl tanımlıyorsunuz piyasayı?

    YanıtlaSil
  48. Hocam naçizane şu sorunun cevabına nasıl ulaşabilirim? " Türkiye son 10 yılda, AB'den önceden ithal ettiği hangi ürün/hizmet gruplarını kendisi üretiyor?" teşekkürler

    YanıtlaSil
  49. Mahfi Hocam Merhabalar. Eşit Ağırlıkta 6k sıralama yaptım. Yıldız Teknik İngilizce İşletme ve Yeditepe Almanca Uluslararası İşletme Yönetimi arasında kaldım. Sizce hangisini tercih etmeliyim?

    YanıtlaSil
  50. Hocam şuanki konjonktürde dolar kuru ve enflasyon olarak türkiye nereye gidiyor. yeni banknotlar çıkar mı paradan 1 sıfır silinirmi yada ekonomi daha da kötüye gidermi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi iyiye gidiyor.Kötüye gittiği falan yok.

      Sil
    2. Sanırım arkadaşın ev ekonomisi hocam.Zira ülkenin iyiye gittiği yok.

      Sil
  51. hocam keyif alarak okuduğum bir yazıydı teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  52. Sayın hocam kalemize sağlık...

    Sizce iktidarın ekonomide önümüzdeki döneme ilişkin oyun planı nedir

    bu konu hakkında öngörülerinizi içeren bir yazı harka olur

    YanıtlaSil
  53. Güzel yazınız için teşekkürler...

    YanıtlaSil
  54. Hocam doların 3 ay sonra 70 bandına gelmesi neyi değiştirir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rezervler eksi 70 milyara döner.

      Sil
    2. Hocam Şevket Pamuk ve Kitapları hakkındaki görüşünüzü paylaşır mısınız?
      Teşekkürler.

      Sil
    3. Şevket Pamuk çok önemli bir iktisat tarihçisidir.

      Sil
    4. Ben bunu anlayamıyorum hocam, 3 ay sonra USDTRY %100 primle 65-70 olursa rezervlerimiz neden +22 milyar dolardan -70 milyar dolara düşsün. Rezervlerimizi zaten 22 milyar dolar artıya geçirmişken eğer dolar satmazsak, sırf TL nin değer kaybıyla neden eksiye dönüşüyor?? Böyle bir durumda yurt dışı dövizle borçlanıp TL faize yatıranlar batar çünkü aynı dövizi yerine koyamayacak üstüne borçlu çıkacaklar ama bizim rezervlerimiz neden eksiye düşüyor onu çözemedim??

      Sil
    5. Evet o an düşmez.Ama güven kaybolacağı için hem bundan sonraki döviz girişlerini durdurur, hem de mevcut çıkışları hızlandırır.TCMB mecburen rezervlerini kullanmaya başlar.

      Sil
  55. Hocam merhabalar güzel yazınız için teşekkürler Mülkiye'de maliye bölümü öğrencisiyim. Mezun olmadan yapmam gereken eğitim kurs takip etmem gereken sayfa site vb. öneriniz var mıdır? Yazılarınız gerçekten çok kıymetli yeni yazılarınız için şimdiden kolay gelsin diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ olun.
      Başarısızlığa Övgü kitabımı okursanız bu konularda size iyi bir yol gösterici olabilir.

      Sil
  56. Merkez Bankası bu kadar para basarken, faizi arttırmak hiçbir işe yaramaz. Faiz artışı, sadece para arzının kısıtlı olduğu ülkelerde enflasyonu düşürür. Şimdi sadece faizle enflasyonun düşeceğini düşünen kitle yüzünden boşu boşuna faizler arttırıldı ve piyasa kitlenme noktasına geldi. Yüksek gelirlisinden düşük gelirlisine herkes,ay sonunu getiremem korkusuyla tasarruf moduna geçti.

    Piyasa kitlendi haberiniz olsun...

    Bir de böyle bir dönemde vergi artışlarıyla işletmelerin boğazının sıkılmasıyla bir çok işletme kapısına kilit vuracak.Kapanan bir işletmenin bir daha açılması çok zor. Bir kahveyi 100 tlye değil 300 tlye içersin artık.

    Devlet ,giderlerini kısmadan bu iş düzelmez. Neden milyonlarca göçmene maaş ödüyorsun,kendi vatandaşından ilaç katılım payı muayene ücreti alırken, neden göçmenden almıyorsun?Bırak çalışsın kazansın.
    Milyonlarca göçmene maaş öde, 40 yaşındaki insanları emekli yap, devlete ,belediyelere Milyonlarca
    Personel al, bunlar üretim yapmasın, merkez bankasının bastığı parayla maaş alsın. Üretim yok, lokanta kafeterya sayısı az, Bu ülkede enflasyon düşermi? Fiyatlar iner mi?

    YanıtlaSil
  57. mahfi hocam şuan swap hariç net rezerv ne kadar

    YanıtlaSil
  58. Türkiye'de Ekonominin iyi olabilmesi ve yurtdısından döviz yatırımı çekilebilmesi için mahkemeler arasında acayip farklı prosedürler ve aynı konuda farklı kararlar olmamalı. Yoksa yabancı güvenip parasını getirmez. Türkiye'de en basit mahkemelerden birisi mesela Tereke Davası. Mahkemenin katipleri 3 keredir her birinde 3 ay vakit geçirterek deprem bölgesinden Türkiye'deki başka illere taşınmış mirasçılara tebligat gönderiyor ve muhataplar doğal olarak bulunamıyor. Dahası terekeyi almak ve kuyumcuda bozdurmak için 20 küsür akrabaya aranızda bir güvenilir kişi seçin ve herkes o güvenilir kişi için mahkemeye dilekçe versin diyor. Halbuki bir bilirkişi atasa ve 3 farklı kuyumcudan gitmek isteyen akrabalarla beraber fiyat alınsa bozdurup 20 küsür kişinin ibanina para gönderilse olay çözülecek ve evler de boş kalmayacak kiralar aratmayacak. Demek ki mahkemeler çözüm değil çözümsüzlük üretiyor. Ev kiraları neden artıyor? Çünkü mahkemelerde yıllarca süren davalar yüzünden onbinlerce konut boş kalıyor konut arzı kısıtlanıyor. Depremde çok bina yıkılması yetmezmiş gibi bir de kentsel dönüşümle 20 30 40 50 daire olan eski binalar boşaltılıyor bazılarının yıkılması 1 seneyi buluyor yapılması 3 seneyi buluyor. Bu da arzı kısıtlarken evini kentsel donusume verenler kiraya çıkıyor ve kiralık konuta talep artıyor ama kentsel dönüşüme verilen ev 1 sene yıkılma 3 sene yapılma ile 48 ay kira artışına olumsuz etki ediyor. Turkiyede böyle kentsel dönüşümde belki yuzbinlerce konut var. Sonra da ev sahiplerini suçluyorlar ev sahibinin kirasına kısıtlama getiriyorlar.

    YanıtlaSil
  59. hocam 2024 yılının neredeyse 7 ayını bitirdik ve 7 ayda faizde kalanlar güzel gelir elde etti hem dolar bazında hem tl bazında hem euro bazında hem altın bazında şimdi soruyorum bu faizden gelir elde edenler kimin parasını kazandı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz ne kadar? % 45. Gerçek enflasyon ne kadar? % 120. Para mı kazandılar para mı kaybettiler? Para kazananlar dolar getirip TL faizi alanlar. Onlar hepimizin parasından para kazandılar.

      Sil
    2. mahfi hocam demek istediğim 100 doları olanın 125 doları oldu şu 7 ayda bu 25 dolar kimden çıkacak büyük ihtimal vatandaştan, bir ekonomist iso 500 şirketlerinin yıllık net karı 15 milyar dolar dedi, türkiyenin koskoca 500 sanayi şirketi yılda bu kadar para üretiyor peki sormak istiyorum bu parayı kimden alacaklar halkta da yok büyük bir kriz kapıda gibi görünüyor döviz krizi,
      carry trade yapanlar bir gün dolara geçmek isteyecek işte o zaman doların hızını almak için rezervler yakılacak başladıkları yere gelecekler ama başladıkları nokta -45 milyar dolardı şimdi -70 milyar dolar olacak bu aradaki farkı ise bizler bedava amelelik yaparak ödeyeceğiz gibi görünüyor
      büyüklerim hep derdi, biz türklerin 3 görevi vardır 1 askere git 2 vergini ver 3 televizyon izle yat uyu

      Sil
  60. Hocam yılsonu doların 39 altında kalmasınin riski nedir?

    YanıtlaSil
  61. Hocam ekonomiye operasyonmu çekiliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam soruma " :)" emojisiyle cevap vermiştiniz.Neden sildiniz?

      Sil
    2. Ona da güleceğim geldi de ondan.

      Sil
  62. Mahfi Bey, acil olarak mecliste yasa ile doktorların mecburi hizmeti tekrardan eski sisteme döndürülmelidir. Özel hastane sahibi sağlık bakanı geldi, onun gelişiyle vergilerimizle senelerce okuttuğumuz doktorlar ucuz fiyatlara Avrupa ülkelerine kaçtı. Doktor sayısı azalınca özel hastane tedavi ücretleri arttı. Bizim bir doktorun egitimi için vergilerden ayrılan paranın 1 milyon 250 bin dolar olduğunu bilen çok az kişi var ve bu tüm vergi mükelleflerinin sırtında. Özel hastaneler ve üniversiteler sahibi eski sağlık bakanı, mecburi hizmet gorevini bozduktan sonra ülkeden sürekli artarak bir doktor göçü başladı. Daha önceden Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi eski Dekanı da şu şekilde açıklamıştı olayı. "“TUS intern eğitiminin hemen bitiminde olduğunda, internlük dönemi ki bu dönem esas yeterliliklere ulaşıp hasta ile vakit geçirdikleri gerçek hekim gibi davrandıkları o 12 ay ne yazık ki kitapların arasında geçiyor. Halbuki biz hastalar ile geçirsin istiyoruz. Öğrencilerimiz de fakültenin bitiminde TUS’un olmasını istemiyor. Hatta bununla ilgili Sağlık Bakanlığı görüş aldığında bu düşüncemizi bildirmiştik. Okul bittikten sonra TUS stresi olmaksızın son sene geçtiğinde o 12 ay çok yararlı geçer. Hasta hekim iletişimi, uygulama gibi konuları daha iyi öğrenirler. Bir sene de mecburi hizmet yapıp sahada gerçek bir pratik yaptıklarında TUS girdiklerinde çok iyi geçeceğine inanıyorum. TUS’un internlükten bir sene sonraya, mecburi hizmet sonrasına alınması öğrencilerimizin de isteği. Bizim de isteğimiz açıkçası. Çünkü o 12 ayı kaybediyoruz. Halbuki en önemli zaman o 12 ay. Bütün bilgileri onun için veriyoruz ve tam oraya geldiklerinde anksiyeteleri çok yüksek oluyor. Çünkü çok ciddi bir eleme sınavı her geçen gün giren sayısı artıyor. “ dedi. Tıpta Uzmanlık Sınavında tercihlerin daha sınırlanmaya başladığına dikkat çeken Prof. Dr. Gülfem Çelik malpraktis riskinin yüksek olduğu bölümlerin tercih edilmediğini belirterek risksiz alanların daha çok tercih edildiğini ifade etti.
    “İnternlerimizi kazanmayı daha çok tercih ediyoruz “diyen Prof. Dr. Çelik Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde stajların Cuma günü bitecek şekilde ayarlandığını öğrencilerin de hafta sonu kendilerine vakit ayırmasına imkan tanıdıklarını ifade etti." Meclisteki vekiller kavga etmekten yasa çıkarmıyorlar ki. Acil olarak mecburi hizmet süresi 2 yıla çıkarılmalı ve TUS eğitimine mecburi hizmetten sonra başlanmalı. Ayrıca cerrahi bölumlerin maaşı arttırılmalı. Kamuda Uzman doktorla cerrah neden aynı maaşı alıyor? Cerrahlar işi çok daha zor. Yoksa özel hastaneler ve üniversiteler sahibi sağlık Bakanının sistemiyle bu ülke daha çok doktor göçü verir. Acil olarak bu hafta TUS ve mecburi hizmet ile ilgili meclis çalışmaya başlamalı ve eğer Fransa'daki Almanya'daki gibi maaşlarını hakeden milletvekilleri iseler Agustos 2024'de bu düzenlemeyi çıkarmalılar. Fakat kavga ederek maaşlarını hak etmeye çalışıyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mecburi hizmet TUS'u kazanınca 6 ay 'a düsüyor. Sonra kaçıp gidiyorlar. Nerede 12 ay mecburi hizmet yapıyorlarmış? Riskli bölümlerin maaşını yükseltip bu riskli bölümlerin Mecburi hizmetini 2 ay düşünürsen çoğu bu riskli bölümleri severek seçmeye başlar. Görüşüne katılıyorum. Tus sınavı mecburi hizmetten 2 sene sonra olmalı. Hasta bakmadan uzman doktor veya cerrah olunmaz.

      Sil
    2. TUS u kazanıp asistanlık yaparken uzman olana kadar ne yapıyor ya?patates mi satıyor yoksa boyacılık mı yapıyor ..😂😂😂en az 4-5 sene hasta bakıyor tedavi ediyor ilk iki sene günasiri nöbet tutuyor en rahat bölümdeki bile…sizin dünyadan tuş dan vsvs haberiniz yok …iyice öğreninde öyle konuşun..

      Sil
    3. Adsız25 Temmuz 2024 10:57
      Siz doktor musunuz yada siz kimsiniz? Mecburi hizmeti 2 yıl veya 12 yıla çıkarın ne değişir biliyor musunuz? Tıp Fakültesine kimse girmez veya girdiyse bile 1-2 yılda bırakır. Ben 20 yıllık doktorum, bir kaba dairem var 100 m2 dairenin iç sıvasına taş çatlasın 10 günlük iş için bana çektikleri fiyat 220 bin lira, peki benim 1 aylık maaşım ne kadar? 70-80 bin arasında onunda 30 bini destek köstek teşvik gibi hiç bir şekilde emekliliğinize yansımayan açıktan ödemeler şeklinde. Bu gelir düzeyiyle bu ülkede doktor mu kalır? Zorlayın 5 yıla çıkarın mecburi hizmeti, tıp fakültesine girenlerin yarısı okulu bırakır, doktorlarında yarısı istifa edip başka işler yapmaya başlar, çünkü buna yetenekleri var. Bir şeyi en çok isteyen değil, bedelini ödeyen alır? Doktor mu lazım size, ödeyin adamın hakettiği su tesisatçısı yada sıvacı kadar maaşı adama alın doktoru. Bir doktorun devlete yükü 1 milyon dolar felan değil, O amerikada ki rakam! Türkiye de 100 bin dolar, sallamışsınız işkembeden, peki o doktor olana kadar ailesine maliyeti ne kadar biliyormusunuz? O da 100 bin dolar civarında, üzerine hayatının en güzel 6 yılı, şimdi siz bu adama ugandadaki meslektaşı kadar para verin, avrupadaki doktorun 3 katı çalıştırın ama 3 te 1i kadar maaş verin, yetmedi üstüne bir de hala zorlamaya kalkın, çocuk mesleğini değiştirir gene de bu işi yapmaz. Mesele sadece para da değil, çocuk insan gibi yaşamak için gidiyor yurt dışına, mesleğinden bezdirilmeden severek yapabilmek için gidiyor yurt dışına. Siz şartları iyileştireceğinize daha çok zorlamayı düşünüyorsunuz zaten zorlaya zorlaya bu hale gelmedik mi? Ayrıca bir noktayı da gözden kaçırmışsınız, evet sağlık özelleşti, sağlık parayla satın alınan bir şey artık, muayenehaneler kapatıldı ama özel hastane sayıları 10 katına çıktı, doktor garibimde ya devlette köle ya özel hastanede köle pozisyonuna getirildi peki hiç bunun bilerek yapıldığını düşündünüz mü? Asıl hedefin zaten bu olduğunu ve yıllarca ilmek ilmek örülerek bu hale getirildiğini hiç aklınıza getirdiniz mi? Nihani hedefin zaten siyasi ayaklı özel hastane sahiplerine para kazandırmak olduğu aklınıza geldi mi? Parası olana bu ülkede en güzel en kaliteli özel hastaneler içlerinde en iyi doktorlar zaten var, parası olmayanda ne yapacak, derin bir ooh çekip yıllardır verdiği oyların üzerine bir bardak soğuk su içecek. GEÇMİŞ OLSUN.

      Sil
    4. sonuç=parası olan düdüğü çalar

      Sil
    5. Agziniza beyninize kelimelerinize sağlık sayın 25 Temmuz 23:45

      Sil
    6. Adsız 23:45 , Adsız 22:47 burası Adsız 09:50 , Adsız 10:57 yazısına yazarken Prof.Dr olan eski Ankara Tıp Fakültesi dekanına ve onun doktor olan öğrencilerine atıf yapmış.Ya tam okumadın ya da menfaatin gereği es geçip dezenformasyon yapmaya çalıştın.

      Sil
  63. Hocam enflasyonda baz senaryonuz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sene sonu %40-45 bandı. Sonra uzun süre yapışkan enflasyon.

      Sil
    2. Tüik rakamlarını sormadık.

      Sil
  64. Hocam MB erken gevşermi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fed’e de bağlı biraz. Ama Eylül’den önce hamle beklemiyorum.

      Sil
  65. biz de pilav da su da bitmez hocam.
    geçen bilmem kaç bin yıllık heykel buldular.
    adamların elleri affedersiniz şeylerinde.
    taa bin yıl evvelinden milletimiz şeyi tutmuş, sanata yansıtmış.
    görsel sanat öyle de yazılı sanat öyle değil mi?
    sizin blogunuz da bir nevi iktisadi sanat oldu.
    on yılı aşkın süredir benzer sorunlar etrafındasınız siz de.

    YanıtlaSil
  66. Hocam saygılar kapitalizm devamlı enflasyonla büyümesi gerekir yoksa sistemin bozulacağını söylüyorsunuz enflasyon ile birlikde büyümek demek dünya ülkelerinin atmosfere daha fazla CO2 salması demek her sene havanın nasıl naylon sera içindeki gibi bir ortama geldiğini insanlar artık anlayıp şikayet etmeye başladılar bu nun nedeni co2 tabakasının yoğunluğunun artışı geçirgenliğinin azalışı cop 28 ile 28 yıldır anlatılmaya çalışılıyor aşağıdaki linkde co2 tabakasının yoğunlaşması tarihsel olarak gösteriliyor ve hiç bir önlem alınmadığı için ayni doğrultuda çizgi devam edecek
    https://www.statista.com/statistics/1091926/atmospheric-concentration-of-co2-historic/
    yaşanamayacak ortama gideceğiz önlem bütün dünyada co2 salımının durması aşağıdaki linkde grafikde co2 salınımına nelerin sebep olduğu
    https://www.imf.org/wp-content/uploads/2022/06/Emissions-COTW-Chart.jpg
    dikkat ederseniz sırası ile manufacturing-electric supply-agriculture-transport-household
    yani en çok mal üretimi-elektik üretimi-tarım-ulaşım-ev kullanımı olarak sıralanmış
    şimdi burada bir sorun var eğer CO2 salımını durdurmak istersek 2019 daki gibi bir kapanma yapmak zorundayız o zamanda kapitalizmin sonu gelecek çünkü başka bir çözüm şu anda yok
    çözümler ise CO2 toplamak en çok toplayıcı sistem ağaçlar ve bitkiler co2 yi bünyelerinde tutuyr kesildiklerinde atmosfere co2 yi salıyorlar ağaçlar kesilip tarım alanları açılıyor tarım co2 salımı yapıyor ormanlar yanıyor co2 atmosfere gidiyor co2 toplama azalıyor endüstriyel co2 toplama deneysel aşamada sera iklimi gittikçe artacak bence dünya ekonomisi istemesede şartlar nedeniyle kendi kendine küçülecek

    YanıtlaSil
  67. Hocam enflasyonda yeni bir döngüyemi giriyoruz ?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!