BRICS Üyesi Olmak
BRIC kısaltması ilk kez 2001 yılında yatırım bankacı Jim O’Neill tarafından ortaya atıldı. O’Neill, Building Better Global Economic BRICs başlıklı yazısında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in 2050 yılına gelindiğinde dünya ekonomisini domine edeceğini öne sürmüştü. BRIC kısaltması da bu dört ülkenin adlarının baş harflerinden yapılmış bir kısaltmaydı. Bu dört ülkenin dışişleri bakanları Eylül 2006’da New York’ta Birleşmiş Milletler toplantıları sırasında buluştular ve O’neill’in sözünü ettiği bu grubu oluşturmaya karar verdiler. 16 Haziran 2009’da Rusya'nın Yekaterinburg kentinde bir araya gelen dört ülke liderleri BRIC grubunun ilk toplantısını yaptılar. 2011 yılında coğrafi dağılımı daha geniş tutmak amacıyla Güney Afrika’yı (South Africa) gruba aldıklarında grubun adı BRICS olarak değiştirildi. Bu yılın başında BRICS grubuna yeni İran, Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri de katılınca grubun üye sayısı dokuza yükselmiş oldu.
G7 ülkelerinin (ABD, Japonya,
Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Kanada) karşısında bir denge unsuru
oluşturmaya çalışan BRICS grubunun amacı bu ülkelerin uluslararası kuruluşlarda
ve görüşmelerde daha çok söz sahibi olabilmelerini sağlamak olarak belirtiliyor.
BRICS ülkelerinin (genişlemiş
grup olarak) toplam GSYH’leri dünya ve G7 ülkeleriyle karşılaştırmalı olarak yer
alıyor (tablo; IMF, World Economic Outlook Database, April 2024 verileri esas
alınarak tarafımdan hazırlanmıştır):
Tablodan görüleceği gibi
genişletilmiş grup olarak BRICS grubunun dünya GSYH’sindeki payı henüz G7
ülkelerinin payının yarısından biraz fazla. 2050 yılına kadar ne olur bilinmez.
Ama şurası açık ki başta Çin olmak üzere BRICS ülkeleri bu yüzyılın ikinci
yarısında çok daha fazla söz sahibi olacaklar.
Türkiye, zaman zaman BRICS
üyeliği meselesini gündeme getiriyor ve zemin yokluyor. Benzer bir yaklaşımı Şangay
İşbirliği Örgütü üyeliği meselesinde de yapıyor. Batıyla ilişkiler kötüye
gittiğinde ya da yeterince kaynak sağlanamadığında bu tür yaklaşımları bir
kaldıraç olarak kullanılıyor. Bu, yeni bir şey değil, Osmanlı’dan beri Türk dış
politikasının bir parçası haline gelmiş bir yaklaşım. Zaman zaman terk edilir,
zaman zaman atıldığı sandıktan çıkarılıp yeniden piyasaya sürülür. Son günlerde
batıdan dış destek, kaynak ve F 16 bekleyen yetkililer, istekleri savsaklanınca
bu eski politikayı sandıktan çıkarıp piyasaya sürerek BRICS üyeleri arasına
katılmanın düşünüldüğünden söz ettiler. Rusya, bunu olumlu karşıladığını
vurgulayınca bu kez ABD, bir süredir tartışma konusu olan F 16’ları verme
meselesini yeniden gündeme getirdi. Tabii o arada carry trade yoluyla Türkiye’ye
sıcak para sokmuş olan yabancılar paralarını alarak yurt dışına çıkmaya yönelip
de USD/TL kuru yukarı doğru hareketlenince bizimkiler BRICS lafını gündemden çekerek
batıyla işbirliğinden söz etmeye başladı. Bu kez de Rusya rahatsızlığını dile
getirir oldu. Benzer gelişmeler birkaç yıl önce bu kez Şangay İşbirliği
Örgütüne katılma biçiminde gündeme gelmiş, bir süre konuşulduktan sonra
gündemden düşmüştü. Özetle söylemek gerekirse herkesi birbirine karşı
kullanmayı ve bu yolla en büyük çıkarı sağlamayı hedeflerken, yarattığımız
tutarsızlıklarla oradan oraya savrulan bir dış politika izliyoruz.
Türkiye ne Avrupa ve ne Asya ülkesidir. Mecbur iki tarafla dengeli ilişkilerini sürdürmek zorunda… Bana kalsa AB uzaklaşıp Avrasyacılığa yönelmek en doğrusu. Zira Türk milleti Asya kökenlidir. Değerleri Avrupa’da değil Asya’da aramak lazım. Macaristan bile kendi yolunu Asya’da aramaya başladı. Neden? Çünkü Avrupalılar kendiden olmayı dışlamayı sever. O sebeple AB üyeliğinde vazgeçip Avrupa ile sadece güçlü ekonomik işliği yapılmalı
YanıtlaSilTürkler, Tanzimat’tan ve “muasır medeniyet seviyesi” söyleminden bu yana Batı’nın değerlerini ve siyaset sistemini (Parlamento, partiler ve seçimler) benimsemiştir. Kaldı ki ticaret ve finans kaynakları Avrupa Birliği ve ABD ağırlıklıdır. Siz çocuklarınızı eğitime Beijing veya Moskova’ya mı gönderiyorsunuz yoksa başka ülkelere mi? Hangi yabancı dilleri öğretiyoruz? Macaristan’da Orban Brüksel’i dengelemek için arada bir Doğu’ya göz kırpıyor ama AB’den ayrılma cesaretini gösteremiyor!
SilAslında Türklerin batıyı benimseyip kendilerine ideal olarak seçmesi Tanzimattan eskidir. Ne var ki Türkler'in kararsızlığı hepsinden eski olduğu için aynı yolda uzun süre gidemezler.
SilLütfen bu yazıyı da inceler misiniz:
Silhttps://www.jeffsachs.org/newspaper-articles/pb8f3a3afw8braph48eedge5bbewy4
Türkiye batı emperyalizminin hegamonyası altında yeni-sömürge bir ülkedir. Bir yere kıpırdıyamaz. Bakmayın siz iktidarın mesnetsiz palavralarına..
SilAsya'ya yanaşta sana at ve köpek etini yedirip, ayda 100 dolara haftada 84 saat çalıştırıp, 20 kişilik koğuşlarda yatırsınlar...
SilŞimdiden afiyet olsun..
http://serdaraydogan.com/2024/02/28/cin-orta-doguya-uzaniyor/
YanıtlaSilSelam Serdar bey,
SilGüzel analizinize bir katkı da ben vereyim. Yaşlanan Çin nüfusu, emekli nüfusunu sübvanse etmek için genç ülkeleri istiyor Çin. batı çin'i sömürdü, nerdeyse bitirdi.
Çin iç tüketimi çin ekonomisini ayakta tutamayacak kadar küçük. çin bir iç çatışma ile bölünmemek ve yaşlılarına bakabilmek için genç ülkeleri sömürmeli.
Çin'in önündeki en büyük engel batı. Çin batıyı yıkarsa, Türkiye, Arabistan kolay lokmalar. Sokak iti gibi iki kemikle besler Çin bunları.
Türkiye ve Suudiler, Çin için biçilmiş kaftan. Çin geleneksel politika olarak üretiminden ve teknolojisinden zırnık kadarını bile yurtdışına taşımaz. İhracatı sever Çin. Çin'e iki kemikle kaynaklarını sömüreceği ülkeler lazım.
Türkler avrupaya açılan yeni ticaret kapısı, ve çiftçilik imkanı var, buğday, mısır, un, narenciye, kayısı. Araplar benzin istasyonu.
Ayrıca Türk kadınları beyaz, evlenemeyen Çinli erkekler için iyi bir pazar. Çin, her sene 150 bin civarında Afrikalı kadını gelin olarak alıyor. Türkiye'den en az 250-300 bin kadın toplarlar her sene. Çin'in çocuk yapacak kadına ihtiyacı var. Nüfusları azalıyor.
Tam Çin için biçilmiş kaftan.
M.K.ATATÜRK: Siyasi ve askeri zaferler, iktisadi basarilarla taclandirilmadigi muddetce geçici olmaya mahkûmdur. Büyük deha bu sözü tam da böyle durumlar icin söylemiştir. Yani bu sözde değil aslinda bir ülke felsefesidir.
YanıtlaSilBatı bizi ortadoğu ile arasında tampon bölge olarak kullanıyor. Suriyede istediklerini yaptık buna rağmen hem ırakta hem suriyede terör devleti kurmaya çalışıyorlar
YanıtlaSilAtatürk'ün yaptığını yapmaktan yani kendi istediğimizi yapmaktan başka yol yok. Onu yapabilsek batılılar bizi aralarına almak için yarışır.
SilYine çok güzel bir yazı olmuş Hocam. Teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilSAYIN HOCAM BRICH ÜYELERİNİN TOPLAM NUFUSU DÜNYA NÜFUSUNUN YARISINDAN FAZLA.KENDİ TÜKETİMLERİNİ,DOMİNE ETME VAKTİMİ GELDİ.
YanıtlaSilDaha zamanı var.
SilHocam, bric’e katılmak Türkiye’ye fayda sağlar mı? Eksen kayması yaratır mı?
YanıtlaSilKayan kaymış zaten.
SilNe bizim BRICS'e katıldığımız var ne de bizi oraya alan.
SilHocam Rusya'da yaşıyorum BRICS bu sene bizim yaşadığımız şehirde Kazan da yapılıyor. Sanırım 2 hafta sürecek. Konuyu Tüekiyenin BRICS e bakışını çok basit ve sade anlatmışsınız. Elinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam BRICS'le ilgili detaylı bir yazı yazmayı planlıyor musunuz? Katılmak mantıklı mı?
YanıtlaSilŞimdilik bu yazıyla yetineceğiz.
SilMahfi Bey,yazdıklarınızdan çok şey öğreniyoruz elinize sağlık,göçmen konusu son yıllardaki ekonomi politikaları Batı dan keskin bir şekilde ayrıştığımızı gösteriyor kanaatimce,uzatmalar oynanıyor Saygılar
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilAslında sadece batıdan değil maalesef asıl olarak bilimden ayrıldık. Onun dönüşü zor.
Yazık, çok yazık, çok üzücü ! TR'yi yönetenlerin memleketi Batı'dan Doğu' ya sürüklemesi..Bu konudaki bilinçli becerileri ! Gerçi her halk layık olduğu yönetime kavuşurmuş da..Yönetenler cahil olunca..Yönetilen na'psın !? ! Batı kültürünü, demokrasisini benimseyebilmek eğitimli insanlar gerektirir herşeyden önce !
YanıtlaSilGerek BRICS ve gerekse batı ülkelerinde olsun, hangisinde 1 senelik yapılan kira kontratı otomatikman 5 senelik veya 10 seneliğe uzuyor? Gerek BRICS gerekse batı ülkeleri hangisinde iki sene zorla , resmi açıklanan enflasyonun çok altında yüzde 25 ile kira sınırlanabilir? Gerek BRICS ülkeleri ve gerekse Türkiye, hangisinde kiraya verenin malik olmaması durumunda resmi vekalete (power of attorney) gerek yoktur? Bu ülkeye aklı başında parası temiz yabancı neden uzun yatırım yapsın ki? Ancak borsaya kısa vadeli kaptı kaçtı yapmaya geliyorlar "Özetle söylemek gerekirse herkesi birbirine karşı kullanmayı ve bu yolla en büyük çıkarı sağlamayı hedeflerken" ev sahibine kiracıya karşı kullanıp da çıkar sağlamaya calışmadılar mı?
YanıtlaSilev sahibi evinin değerlenmesiyle milyar dolarlık şirketlerden fazla oranda kar ediyor kiradan da etmeyiversin gözünüz doysun insanın temel ihtiyacını fırsatçılığa çevirdiniz
SilBunların hepsi gerçek dışı enflasyon verileri ve yanlış faizin sonucudur. Gerçeği kabul etnmezseniz çözümleriniz de gerçek dışı olur.
SilBir de Sayın Hocam mültecileri doldurdular. Ev alan yabançılara parayla vatandaşlık sattıkları milyonlar var. Haliyle kendi yanlış politikalarının sonucunda ev sahiplerini cezalandırdılar. Sarayda çalışan bir kaç çaylak ekonomist, bir kaç kirada oturan hataylı hakim, eski ve yeni adalet bakanlarına önermişler
Silbu düzenlemeyi ama demekki eski ve yeni bakanlar da oy almak için kabul ettiler. Fakat bu düzenleme kiracı ve ev sahibi arasında çok sayıda dava açılmasına neden oldu.
Adsız 23:56,
SilSana aynen katılmakla, cevabı da hemen Adsız 13:17 vermiş.
Hükümet Adsız 13:17 deki gibilerin oylarını almak için ev sahiplerini yaktı.
İstanbulda iki dairem var, satılık, boş tutuyorum bir buçuk yıldır.
İyi ki de kiraya vermiyorum. İstanbulda 8 dairem vardı. Sata sata bu kadarı kaldı.
Bir tanesinde kiracı bana küfür etti, mahkemelik olduk, mahkeme sözleşmesi biten kiracıyı çıkartmadı. Kiracı da bilmiş bilmiş devlet böyle istedi diyor.
Sinirlendim atladım uçağa İstanbula indim. Adam ve eşi işteyken tüm eşyalarını 6 kargocu tuttum indirdim başka yere. Kilidi de değiştirdim. Bana mesaj atıp soruyor tabi. Git devlete sor o söylesin dedim. 8 aydır sesi yok, nereye gitti bilmiyorum da umursamıyorum da.
Açtığı davalara da bakmadım, avukat bile tutmadım. Bana çalışmayan mahkeme ona mı çalışacak? Tazminat çıkarsa diye evleri de eniştemin üzerine kaydettirdim.
Bir daha Türkiyeden ev/arsa asla almam.
Kiraya vermek için kimse konut almasın.
SilBana göre bu dünyada her şey dönemsel olarak hareket eder, bir dönem beton ve inşaat dönemiydi. O dönemi değerlendirenler çok karlı çıktı, ama trenden inmek gereken zamanı da bilmek gerek. Bütün dünya yeni bir dünyaya doğru evriliyor. Bu hep böyleydi yani hep evriliyordu. Bana göre ister Türkiye den ister dünyanın her hangi bir yerinden beton değil konut değil ama arsa almak eğer yeterince bekleyebiliyor sanız her zaman iyi bir yatırımdır. Mantık çok basit fareler gibi çoğalan bir insan ırkı var ama dünyanın yüz ölçümü sabit, artık keşfedilecek yeni dünyalarda yok, kişi başına düşen alan sürekli azalıyor. Arsa iyidir daire sadece treni yakalayabildiyseniz iyidir. Daire barınaktır. Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde üst sıralardadır ama sadece 1 tanesi barınaktır fazlasına gözünü toprak doyursun denir :-) Saygılar.
SilHocam, lutfen son paragraftaki turden yazilari daha fazla paylasin mumkunse :)
YanıtlaSilBu konuları kapsayan Değişim Sürecinde Türkiye adlı bir kitabım var.
SilHocam , yazı için elinize sağlık. Bu konunun dışında merak ettiğim bir husus var . Ülkemizde nerdeyse hiç normal banka kurulmazken , sürekli yatırım bankası kuruluyor. Neden ve ne amaçla kuruluyor
YanıtlaSilBildiğim kadarıyla yeni ticari banka kurulma izni verilmiyor öyle olunca da yatırım bankacılığı öne çıkıyor. Tabii bunda borsanın yükselmesi, yatırım fonlarının prim yapması da etkili.
SilSayın hocam şuphesiz yumusak karnımız ekonomi...bir tarafı yaparken bir tarafı bozmakta uzerimize yok ,kim kimi kullanıyor yada kullandğinı zannediyor bilemiyorum ama kimse bizim kara kaş kara gozümüze dogalgaz veya para vermiyor..ben hep bu günleri nedense adnan menderes hükümetinin son günlerine benzetiyorum...ve sonrasında gelen o buyuk devulasyon ve morotonyum..varmi bugunlerde sizce oyle bir risk.?
YanıtlaSilBence yumuşak karnımız hukuk, demokrasi ve eğitim. Ekonomi çözülür ama bunları çözmek çok daha zor ve zahmetli
SilTabiki dogru söyluyorsunz ekonomi hukuk egitimve bir cok bileşen çarkın bozulmasıyla bozuldu ama biz kimseden gidip bize biraz hukuk veya egitim verin demiyoruz tek istedgimz şey para gibi görünuyor.rahmetli mendereste son abd gezisinde 300 milyon dolar isterken sadece 30 milyon hibe alabilmişti ve abd devulasyonu dayatmiş hata menderes abd ziyaretini ertelemeyi bile düşünmuş yinede kabul etmemistir devulasyonu nitekim secimin hemen ardinda cok buyuk bir devulasyona mecbur kaldı ruslarla flörtüde bu yüzdendirki ekonomi için kötu oldu aslında ogun ki sebeplerde ayniydi popilizim baskıcı tutum rejimde başka yöne egilim ekonomi yine baska sebeplerden dolayı yumusak karin haline gelmisti....siz olu der veya diyemezsiniz ama gercek şuki 100 lira paran varken 150 lira harcar ve birde geçmişten gelen 50 lira taksitin varsa...devulasyonda olur krizde olur fakirlikte olur.
SilTutarsızlık yalnız dış politikada değil, Tarım Politikası,Eğitim Politikası, Para Politikası.............
YanıtlaSilDoğru.
SilHocam şehirlerarası ulaşımda 65 yaşına özel şirketlere %20 indirim yapacaksınız diyorlar beyaz eşya satıcılarını da diyebilirler müteahhitleri de diyebilirler böyle serbest ekonomi mi olur bu kafa özel sektörün ürettiği her şey maliyetini bakmadan fiyatını belirleme yolunda gidebilir
YanıtlaSilE gidiyor zaten.
SilEmeklileri iyice acınası duruma düşürdüler. Olması gerektiği gibi maaşını artır isteyen istediği gibi harcasın.
SilSeçimlere seke seke giden en çok oy veren kesim emekliler di, orta üst bordrolu çalışandan sürekli kesilip onlara dağıtılırken, orta üst kesim sürekli fakirleşirken keyifleri yerindeydi. Artık bizde de kalmadı sayelerinde hep beraber fakir olduk. Attıkları oylar sayesinde ben belki onlar kadar bile emeklilik göremiycem, Birazda onlar çeksin acınacak durumda kalsın, inanın hiç umurumda değil.
SilKısmen haklısınız. ama tv de gördüklerimiz işin reklam yüzü. bence oran diğer çalışanlarla aynıdır. seçimlerde TÜİK gibi ise....
SilHocam tamam batı iyi ama bize kaşı on yargılı, bizim elimizden tutsa daha demokrat gelişmiş ülke olabilirdik. Bizi sevmeyene zorla așik mı olalım. Biz beton a değilde sanayileşme eğitime daha çok ağırlık verir. Disiplinli bir şekilde ilerlersek diğer sorunları kolay çözeriz.
YanıtlaSilBiz de batıya karşı ön yargılıyız ve elimizi de uzatmıyoruz. Eksikler ve yanlışlar karşılıklı.
SilGerek Cin, gerek Rusya dikta ile yönetilen devletlerdir, Dikta ile yönetilen, demokrasi ve özgürlügün olmadigi ülkeler geri kalmaya mahkumdur, buralarda özgür düsünce ve ekonomi gelisemez, BRICS cökmeye mahkumdur...
YanıtlaSilGel de bunu bizim şabanlara anlat.
SilÇinliler Çin i beğenmiyor, parayı bulan Çinden kaçıyor.
Rus'un zengini ilk fırsatta ailesini Avrupaya taşıyor,
Bizim mallar bunların peşinden gidiyor.
Sanki Brics bunlara para verecek de zengin olacaklar.
Brics'in Türkiyede zengin edeceği tek kesim siyasiler ve onlara iş yapanlar.
Gerisi ucuz amele sürüsü.
Türkiyenin tek yapması gereken tüketimle enflasyonla büyümeyi sonlandırıp Türkiyeye uygun bir üretim modeli ile üretim ekonomisine geçip dış ticaret fazlası vererek büyümekdir bunun için patent/inovasyon sayısını arttırmak için demokrasi/hukuk reformları yapılmalıdır bu şekilde devam etdikçe gelir gurupları arasındaki uçurum gittikçe açılacakdır.Sürekli dış ticaret açığı olan ülke ne tarafa gidip şirin gözüksede batmaya devam eder.
YanıtlaSilHocam, yazı için elinize sağlık. Uzun zamandır takip ediyorum yazılarınızı. Acaba önerebileceğiniz yabancı kaynaklar veya takip etmemizi tavsiye ettiğiniz yayınlar/kanallar var mıdır?
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Ben özel olarak bir yeri takip etmiyorum, hepsine bakmaya çalışıyorum.
SilDünyada bir Küresel Kuzey ve Küresel Güney çatışması ve rekabeti var. Pek çok ülke hem batılı hem de diğer ülkelerle yakın ilişkiler kuruyor. Ben şahsen Türkiye'nin şu anda uygulamış olduğu dış politikayı ana hatlarıyla doğru buluyorum. Geçmişte pek çok yanlış yapıldı. "Eyyyy..." ile başlayan hamasi söylemlerde bulunuldu. Türkiye'nin de özellikle belli başlı bölgelerde etkinliği artıyor. Büyük devlet olmanın yolu da zaten dünyadaki etkinliğinizin artmasından geçiyor. Ben BRICS veya Şangay İşbirliği Örgütü üyeliklerine sıcak bakıyorum. Batı hiçbir zaman bizim dostumuz olmadı. Türklerin Rumlarla, Ermenilerle, Kürtlerle olan ilişkilerinde hep karşı tarafı tuttu. Asla adil davranmadılar. Bütün dünya genelinde artan bir Amerikan ve Batı karşıtlığı var.
YanıtlaSilBazen bizim de hatalar yapmış olabileceğimizi düşünmekte yarar var. Biz de mükemmel değiliz. Öte yandan BRICS de bize öyle sıcak bakmıyor. Yani biz batıdan kopup BRICS'e yönelsek bizi hemen aralarına alıp Çine, Rusya ve Hindistan gibi üst düzeyde yer vermeyeceklerdir.
SilSavunma sanayi ucak filomuz bu kada batılı ve natoluyken kolaymı oyle...blörften öte gitmez kimsede yemez.
SilHocam Rusya ve Çin demişsiniz.
SilKıçı kırık Türkiye, Çin in bir eyaleti, Hindistan'ın bir eyaleti kadar küçük.
Teknoloji üretimi deseniz, ne Rusya, ne Hindistan, ne Çin ile baş eder.
Türkiye, ne katkı sunacak Brics'e Allah aşkına?
Ruslar islamcıdan nefret eder, Çin nefret eder, Hindistan nefret eder.
Ne vereceğiz ? Müslüman mı gönderelim diyeceğiz? Diyanet mi kuralım diyeceğiz?
Dandik ülke, savaş sonrası hasbelkader batı ile işbirliği yapmış.
hani görmemişin oğlu olmuş da çekmiş şeyini koparmış ya!
Türklerde batı ile iyi kötü ortaklık kurmuş, şimdi neyin hesabını yapıyor?
Aç tavuğun kendini buğday ambarında sanması gibi.
Türk tarihinden Atatürk'ü çıkarın, Suriye - Irak karması bir grup insan kalır.
Bunlar kim, BRICte lider koltuklarında oturmak kim?
Komedi .
Hasbelkader olmadı o iş birliği. Milletini insanını sevmeyen zihniyet yine tee Kore'ye askerini gönderdi, yaranmak uğruna. Onların da NATO ya almak işine geldi, Stalin malı yüzünden ve aşağılık kompleksimizden biz de sazan gibi atladık. Bence olması gereken tam bağımsız Türkiye fikrine inanmak, Atatürk umuzun yolundan gitmek, çok çalışmakti. Devlet adamlarımız başta buna inanmadı. Halkımız da maalesef çaresiz hissetti kendini. İtiraz etmedi. İnanmak ve sevmek lazım bu milleti. Ben çok seviyorum ve inanıyorum. Umudumu korkuyorum. Yoksa brics NATO albirini vur ötekine
SilBiz hep kasaba politikası taktiği izliyoruz. Bunu bütün dünya biliyor. Hiç kimseye güven vermiyoruz , onlar da güven duymuyor.
YanıtlaSilSon tahlilde Türkiye Amerlka'nın yeryüzündeki 70-80 eyaletinden biri. Kontrolden çıkma noktasına gelindiğini düşündüğü anda Türkiye'yi karıştırıp bölmek (Irak, Suriye gibi) Amerika için çocuk oyuncağı. Onun için BRICS' e girmek falan geçin bunları. Suriye'de düşürdüğümüz Rus uçağının diyeti olarak Putin'in baskısıyla S-400 aldık; kuabildik mi, kullanabilecek miyiz gerktiğinde. Elbette hayır. Dış politikada bizimle ilgili her önemli konuda son kararı Amerika verir.
YanıtlaSilHayır. Klasik ezberci bir yorumda bulunmuş durumdasınız. Türkiye 1950 ila 2008 arasında yaklaşık 60 yil abd kontrolünde idi. 2008 sonrasında ise İngiltere nin kontrol alanına girdi. Bunun nedeni ise İngiltere nin yine yeniden büyük britanya projesidir. Bu projenin en büyük ayağı bir kuşak bir yol planıdır. Çin den londraya kadar olan yeni ipek yolu planıdır. Bunun finans ayağı rothschild hanedanligi dır. Yani city of london dır. Bop esbaskani iken 2008 sonrası İngiltere nin gokap inin esbaskanligina geçildi. İngiltere nin Osmanlı da tarikat cemaat ler ve tekke ve zaviyeler üzerinden eğitimi nasıl yobazlastirdigini ve aynısını son yıllarda tekrarlandigini görünüz. Yine tarim ve hayvancılık da son yıllarda yapılanlara bakalım yine Osmanlıca galata bankerlerine bakın birde son yıllarda londra bankerlerinden alınan yüksek faizli sıcak para finansmanına bakınız bire bir aynı yöntem. Abd ile iyi kötü tarım hayvancılık ve biraz sanayi vardı. İngiltere 🏴 ile sadece savaş sanayi gelişiyor. Bir de betonarme gelişti. Son 15 yıldır iktisat eğitim din tarım hayvancılık finans konularındaki anlayışa ve askeri yönetimlere bakınız net İngiliz etkilerini rahatlıkla görürsünüz. Çok ezberci toplumuz maalesef. Gelişmeleri takip etmiyoruz ya da ezberci kafayla değerlendiriyoruz. Maalesef İngiliz derin aklı ülkemizi ele geçirdi.
Siltürk askerinin kıçındaki dona kadar nerdeyse batı veriyor,
Siltürk devleti devleti de batı için gençleri beleşe askere alıp eğitiyor.
osmanlı, şimdiki türkiyeden daha küçük beylikken bile askerine maaş verirdi.
bazen derler türk ordusu şu kadar büyük, alman ordusundan büyük, fransız ordusundan büyük diye, abi beleşe 80lik ebemi koysam genelkurmaya o da büyük ordu toplar.
sıkıysa tüm askere aile geçindirecek maaş versinler o zaman görürüz orduyu.
Hocamhukuk,eğitim,demokraside gelinen noktada ilkel bir topluma doğrumu evriliyoruz ?
YanıtlaSilSadece biz değil, biz çok önde gidiyoruz ama bütün dünya aynı yere doğru evriliyor ne yazık ki.
SilHocam çok aydınlatıcı bir yazı olmuş elinize sağlık. Hani, deveye sormuşlar neren eğri diye o da nerem doğru ki demiş ya, iktidarın her alandaki politikaları da aynı hesap. Güzel bir söz okumuştum bir yerde tam bizim dış politikamızı yahut tanzimattan beri içinde bulunduğumuz ruh halimizi özetliyor: Bizler batıya doğru giden trende doğuya doğru koşan yolcular gibiyiz.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilMahfi Bey, ekonomi analizlerinizdeki otorite olma durumunuz tartışılmaz bence.
YanıtlaSilAncak siyasal analizlerinizde aynı durum söz konusu olamıyor nedense.
Türkiye ,uzun bir süredir Batı'nın daha önce kendisine biçtiği rolün dışına çıkmaya , eşit ortak olmaya ya da daha çok söz sahibi olmaya çabalıyor. Batı ise , Türkiye'yi çantada keklik görüp , bir yere ayrılamayacağını düşünerek bunu refüze ediyor. Türkiye biraz sesinin yükselttiğinde ekonomik ve siyasi olarak tokatlanıyor. Bu durumda Türkiye'nin denge siyaseti gütmesi, Avrasya'ya göz kırpması bir savrulma politikası değil, bir zaruriyettir. Türkiye'yi bu şekilde siyaset izlemeye iten Batı'dır. Son olarak, İsveç'in NATO'ya katılmasına Türkiye aylarca önce onay vermiş olmasına rağmen, ABD'nin hala F16 olayında süreci uzatması bile bunun kanıtıdır.
Yönetimin tek derdi var: Havadan para bulup iktidarı sürdürmek. II. Abdülhamid'in denge politikası da buydu. Kafa tutmaları, tehditleri sonra da yelkenleri suya indirmeyi hep bu açıdan değerlendirirseniz yapılanlara böyle ulvi amaçlar atfetmenin anlamlı olmayacağını göreceksiniz.
SilHocam mlletimizdeki akıl tutulmasını anlamak zor. Desenki ülke bilimde eğitümde ilerledi, sürdürülebilir tarım ve hayvancılıkta ilerledi ve ekonomisini sağlamlaştırdı ,sonrada bağımsız tavır ve davranışlara geçti o zaman belki inanırım. Kendim Türkiye de iyi kabul edilen iki farklı teknik üniversiteside mühendislik eğitimi aldım, bir tanesinde bir süre çalıştım. Okuduğum ve çalıştığım bölümde uluslararası iyi denilebilecek sadece 1 hoca vardı. Birkaç tanede kabul edilebilir düzeyde hoca vardı. Geri kalanları siyaseten orada bulunuyor gibiydiler. Zaten son yıllarda epey maddi bütçeler düştü, tahmin ederseniz hangi hocalara daha kolay para proje akıyor, hangileri uzaktan bakıyor :). Benim okuduğum okul böyleyse Anadolu dakileri düşünemiyorum. Kimsede bana çıkıp demesin Türkiye dik suruyor vs. Daha kendin ilk adımlarını atmamış bebek gibiyken nasıl oluyorda bağımsız dik durabildiğini söylersin aklım almıyor. Hamasetten artık midem kalkmaya başladı. Bu kadarmı zor hocam anlamak? Aileme bile olanları anlatıp ikna edemiyorum.
SilEğitim kalitesi çok düştü haklısınız. Üniversiteye gelene kadar ortaokul ve liselerde düştü aten. Sınıfta kalınmayan okul sistemi mi olur?
SilHocam ekonomik iklim hızla değişirken beklentilerimizi hangi olasılıklara yoğunlaştırmalıyız?
YanıtlaSilÇok zor soru. Hep freni tutmayan bir kamyonla karşılaşacakmışız gibi tetikte olmak zorundayız. Bu da çok yorucu bir şey tabii
SilHocam ekonomi yönetimi neden gerçekten uzak rakamlar üzerinde ısrar ediyor,halbuki hatadan dönülse dürüstlük önplana çıkarılsa millet affeder halk affeder.
YanıtlaSilMesela enflasyonun % 120 olduğunu kabul etseler ücretlileri % 30 zamla tutabilirler mi? Tutamazlar. O nedenle de gerçeği kabul etmiyorlar. Onun için hep diyorum ki "Bir kaz yalan söylediniz mi sürekli yalan söylemek zorunda kalırsınız."
SilTutamasalar ne olur,ülkede kaç kişinin grev hakkı var?
SilAçlık başka bir şeydir, grev hakkı falan dinlemez.
SilHocam kimsenin aç bırakılması mümkün değil,ekmek fiyatları özellikle arttırılmıyor zaten zararına satıllıyor.
SilHocam ekonomi yönetimi insanımızı hıyar yerine komayı ne zaman bırakır?
YanıtlaSilİnsanımız, insan yerine koymayı talep etmeye başladığı zaman.
SilBir bakkal dükkanımız var mal alıp sattığımız dengeli bir ticaret yaptığımız müşterilerimiz toptancılarımız yukarı mahalle(AB-ABD) dükkan hesapları,maliyesi,iç hukuku da bu mahalledeki gençler ve mahalle adetlerine göre düzenlenmiş birde aşağı mahhale var ağır ticaret açıkları veriyoruz hukuksal anlamda aynı sisteme dahil değiliz coğrafya olarakda bu mahallede bin sene önce market açmışız tek bağlantımız nerdeyse bu bu mahalle sakinleri bize sürekli mal satıyor bizden alınan malda pekala az, dükkanın yönetimini dönemsel olarak verdiğim oğlum dükkanı aşağı mahalleye taşımak istiyor aşağı mahallede boş dükkan yok ticaretleri kendi aralarında ve bize mal satmaktan ibaret barınabilir miyiz pek emin değilim üstelik pekte korumacılar oğluma ne demek istersiniz ?
YanıtlaSiltürkiye ister brics’e ister mrics’e ister ab’ye ister bb’ye girsin. bir şey düzelmez değişmez, bir kere hukuk devleti değil. yani adam değil. eğer kabul ederlerse bile bindiği gemilerde miço olur ancak...
YanıtlaSilkimsenin ab veya bricse türkiyeyi alacağı yok.
Silzamanında sovyetlere karşı natoya almışlar, nükleerleri depolamak için.
bizimkilerin de işine gelmiş, yoksa stalin doğu anadoluyu ülkesine katacaktı.
dünyada miço olacak milyarlarca adam var.
Değerli hocam,
YanıtlaSilYazınız için çok teşekkür ederim.
Türkiye'nin kafa karışıklığını hem brics hem de batı tarafı çok iyi biliyor, hatta Türk politika yapıcılardan daha iyi biliyorlar. onlar için Türk politikası ikircikli güvenilmez bir yapıdır. cumhuriyet sonrasındaki türk devletinin de iki dayanağı olan türkçülük ve islamcılık da çamurlu, yumuşak bir zemindir. bunlar üzerine bina inşa edilmez.
kozmik oda hadisesi sonrasında yurtdışına dağılanlardan da ciddi bir türk devleti iç sistemi bilgisini iki taraf da elde etti.
türkiye nato üyesi olduğu içindir ki brics e nato ile girilmez. türkiye brics için tehditdir.
brics için nato dan türkiyenin çıkması lazımdır, ordu işbirliğini brics üyelerine açması gerektir. natonun eğittiği bir ordunun brics e geçmesi de nato için tehdittir.
benzer kafa karışıklığı 250 yıldır var. böyle kafa karışıklıkları devletleri önemsiz hale getirir. böyle önemli toprakların üzerinde hakimiyet kurmak isteyenlerin önemsiz olmaması gerekir.
önemsizlere bu toprakta yaşam yoktur ki keza osmanlı yerle bir olmuştur, türkiye de kafasını toplamazsa aynı sonu yaşar. düzen budur.
bu topraklarda hakimiyet kurarken, hem roma, hem osmanlı, hem selçuklunun dünya politikasına bakışında hem kafası, hem yolu net idi. bir ona bir buna denge siyaseti gütmediler, kendi değerlerini ortaya koydular. malesef türk politikasının kendi değeri yoktur. atatürk bir ülke değeri getirdi, ancak, ortada atatürk değerleri de kalmadı. türkler de uyduruk hayaller peşinde sürüklenen insan topluluğu oldular.
durum net. türkiye ya batı ile yoluna devam etmeli, ya da batıyı bırakıp brics e girmeli. ikircikli çakma hollywood söylemlerine herkesin dünyada karnı tok.
Sevgiler.
QYLrA52X^^g&d7Tb
Hocam Şimşek in borsayı çökertmesini nasıl değerlendiriyorsinuz ?
YanıtlaSilMevcut durum sürdürülemezdi.
Siltwit mesajınızdaki gibi, batı içindeki ortadoğuluları gördükçe, sağa yönelmektedir.
YanıtlaSilbatının sağa yönelimi daha da artacaktır. kültürel zenginlik diye, ahmak, tembel ve asalakların
sınırdan geçişlerine izin veren sol siyaset, batının eğitimli nüfusunun yarattığı zenginliği, boş beleş
ortadoğulularla paylaşan sol siyaset zayıflamaktadır.
almanyadan yazan biri olarak size şunu söyleyebilirim.
12 yaşındaki kızları kaçak suriyeli tarafından tecavüze uğramış insanları ve tanıdıklarını artık kimse sol siyasete ikna edemez.
batıdakiler kendini zor tutuyorlar, şunu söyleyim, dünya tatlısı, insan sevgisine sahip dediğim öğretmenlerim bile göçmen öldürmek istiyor. Ve şu anda Avrupada tüm göçmenleri öldürecek kadar bireysel silahlanma yapıldı, daha da yapılıyor.
haberlerde, göçmenlerce oyun parklarında tecavüze uğrayan çocuklar, bıçaklanan anneler var. haberlerde görmediğiniz ise, burada her gün onlarca göçmeni öldürüyorlar. üç gün önce türk olduğunu bildiğimiz iki kişi, iltica başvurusunda bulunmuşlar, ölüleri bulundu. kaçak ve kimliksiz oldukları için artık basın onları haber yapmıyor. haber olmadıkça daha da ölüyorlar. istanbul şişlide iki çocuk annesi olup gelen kadını mafya hayat kadınlığına zorlamış. hastalık kapmış. kayıtsız. parasız. hastaneler bakmaz. uçak parası dileniyordu.
tiktok ve youtube da avrupada beleş beleş oturan ortadoğulu videoları, binlerce kaçağı çekiyor. darkweb de ise, ingiltere'de öldürülen göçmenlerin resimleri var. en aşırı sağ örgütlendi, silahlandı ve dark webden paylaşımları var. ölü göçmen organları üzerinden yürüyen bir finansman da var.
buralara kaçak gelmek isteyenler on kere düşünsünler.
Sayın Eğilmez,
YanıtlaSilSanki dalga geçiyormuşum gibi anlaşılmak istemem.
Bu soruyu soruyorum, demek ki bilgim yok:
Emin değilim; İngiliz devlet geleneğine ait olduğu söylenegelen bir söz vardır:
"İngiltere'nin dostları veya düşmanları yoktur, çıkarları vardır."
Bu sözü nasıl anlamam gerekiyor?
"Uluslararası İlişkiler & Diplomasi" literatüründe [ve uygulamada] karşılığı var mı sözün gerçekten?
Bir ülkenin dostunun veya düşmanının olMAması, saçma bir durum değil mi? Gerçek hayatta dostu veya düşmanı olmayan herhangi bir ülke var mı?
Eğer bir ülkenin dostu veya düşmanı yoksa, ve bu ülke salt çıkarları doğrultusunda hamleler yapıyorsa; bu durum başlıbaşına "yalpalamak, savrulmak, tutarsızlık, öngörülemezlik" değil midir?
Eğer bir ülke, "çıkarları doğrultusu"nda;
Bir dönem BRICS'e yanaşıyorsa, bu hamle yalpalamak mıdır?
Başka bir dönem NATO'ya yanaşıyorsa, bu hamle yalpalamak mıdır?
Başka bir dönem A.B.'ye yanaşıyorsa, bu hamle yalpalamak mıdır?
"Çıkarlarım bana hangi yönü gösteriyorsa, o yöne yanaşırım." anlamına gelmiyor mu? Bu durum, yalpalamak mıdır?
[Son soru:
İngiltere'nin "Brexit" süreciyle A.B.'den ayrılması; İngiltere'nin de yalpaladığının, belirsizlik içinde savrulmaya devam ettiğinin bir göstergesi değil midir?]
Yukarıda sorduklarımı yanıtlarsanız çok memnun olurum.
Belki ben büsbütün yanlış anlamışımdır.
Bu bir tercih ve ahlâk meselesi. Ben bunun A partisinden seçilip daha fazla çıkar sağlanınca B partisine oradan C partisine geçen milletvekilinin yaptığından farklı bir yaklaşım olarak görmüyorum. Bu yalnızca ahlâk sorunu değil aynı zamanda tutarsızlık. Öyle bir dış politika güden ülkeye kimse güvenmez. Güvenmiyorlar da zaten. Sadece herkes bizi ötekine karşı kullanmayı hedefliyor. Dış politikada şantaj pek sökmez.
Silİngiltere'nin Brexit ile AB'den ayrılması İngiltere'nin yalpaladığını değil tam tersine kararlılığını gösterir. Siz Türkiye'nin şimdiye kadar dış politikada oradan ayrılacağım deyip de ayrıldığını buraya katılacağım deyip de katıldığını gördünüz mü? Ben görmedim. Hep yaparım, ederim, giderim, gelirim diyoruz ama ne yaptığımız var ne gittiğimiz. Sadece laf. Bunu iki taraf da biliyor ve arkamızdan gülüyor.
SilMahfi bey,
Silİngiltere'nin A.B.'den ayrılmasını "ahmaklık" olarak niteleyen, bu ayrılışın İngiltere'yi sağ siyasete daha fazla hapsettiğini dile getiren, ikaz eden bizzat İngiliz düşünürler ve sıradan İngiliz vatandaşlar da var.
İngiltere'nin Brexit ile "kararlı (yalpalamadan)" davranıp A.B.'den ayrılması, aynı anda "ahmakça bir kararlılık" olduğunu da gösteriyor mu? / göstermiyor mu?
Kararlı olduğuna inanılan şeyler; ya yanlışsa, ya negatifse, ya olumsuz sonuçlara yol açıyorsa; yine de, ısrarla, aynı kararlılığı sürdürmek mi gerekir?
Hiç kuşkunuz olmasın. Aksi takdirde bizim gibi bir batıya bir doğuya dönmekten başı döner.
SilAçıkçası Mahfi beyin, "kararlarımız ahmakça bile olsa sürdürmemiz gerektiği" yönündeki savunuşuna şaşırdım.
SilOysa ki kendisi; "hayattaki değişimler ile teoriler birbiriyle uyumlu değilse, teorileri güncellememiz gerektiği"ni söylerdi hep.
Çelişkiye düştüğünün farkında mı acaba?
Eğer kararlar yanlışsa, niye bu kararlarda ısrar edilsin ki?
Mahfi beyin bakış açısına göre;
"İngiliz halkı Brexit referandumunda 'evet, A.B.'den çıkalım' kararını verdi, sonuçları olumsuz bile olsa, bunlara katlanmak zorunda. Sırf 'yanlış karar' verdiler diye, mızmızlanıp ağlamayacaklar artık. İş işten geçti."
demektir, yanılıyor muyum?
Kendi kendinize mantık yürütüp benim yerime kararlar veriyorsunuz. Türk insanının genel açmazlarından birisi bu ne yazık ki. Liseden mantık dersini kaldırmanın sonuçları sanırım.
Silİngilizlerin büyük çoğunluğu AB'den çıktıklarına pişman değiller. AB üyesi iken de hiçbir zaman fotoğrafın ortasında yer almadılar. Çünkü oranın Almanya'nın güdümünde yürüyeceğini biliyorlardı. ben İngiltere'de bir yıl staj yaptım. İngilizlerin kendilerini kıta Avrupasının bir parçası olarak görmediğini bilecek kadar tanırım onları.
Değerli hocam,
SilAskeriyeden sonra yurtdışında kariyere başlayınca, Atatürk ve ekibinin başarılı gençleri niçin yurtdışına gönderdiklerini daha iyi anladım. Sizin de devlet geleneği ile diğer ülkelerdeki tecrübeleriniz, üstüne türkiyenin de en çok okunan ekonomi yazarı olmanız, toplumla sizin aranızdaki aşırı büyük farkı da rahat görmemi sağlıyor. Ben elbette siz veya yurtdışına giden diğer bürokratları seviyesinde zekaya sahip değilim, ancak hiç yılmadan çaba gösteren iyi bir çalışanım.
Türk aydın dünyası batıyı tanımıyor. Hayali kavramlar üzerinden yürüttükleri çıkarımlar, eğer kamu kademelerinde de ses bulunca, ki bulduğunu siyasilerden görüyoruz, ortaya karakter yoksunu ve etkisiz politika çıkıyor.
Ben, batı dünyasında bulunduğum ülkede son bir buçuk yıldır sağ siyaseti öne çıkaran yazılar yazıyorum.
Sosyal demokrasinin Avrupa ve batı toplumlarında yarattığı büyük yıkımın nesnel sonuçlarını paylaşıyorum. İngiltere'nin de AB den çıkması son derece faydalıdır. İtalya'nın da ayrılması elzemdir. Avrupa sosyal demokratları malesef politikalarını finanse edecek ucuz petrol, doğalgaz için Putin rejimine büyük destek vermiş, Türkiye'de de demokrasi karşıtı gördükleri orduyu yıpratmak amaçlı siyasal islamı finanse etmişlerdir. Mantıksız, ucuz Türk işçisi sahibi olmuşlardır. Ancak, gelinen noktada, AB ye yakın ucuz işgücüne de pek ihtiyaç kalmamıştır.
Türk devleti malesef 1960 ihtilali sonrası çakma milliyetçi ve islamcıların türemesi ile Batıdan kopmuştur. Batıya dönecek kaynak , altyapı, proje ve planlamadan dahi uzaktır.
Diğer konu da, teknolojik gelişimler. Bankacılık dolayısı ile içinde bulunduğum alan. Size net şekilde diyebilirim ki, Türk bilişim dünyası, Hindistan'dan 30 yıl kadar geridedir. Dün dış yatırım alan Türk bilişim firmalarını listeledim. Türk basınında büyük denilenlerin kapasitesi kuş kadar.
Elimin altında 10 milyar dolar ve üzerinde sermaye sahibi Hint firmalarına baktım, 16 tane. Bunlar elimin altında bir eposta ile aynı gün içinde toplantı alabileceklerim.
Aradaki teknolojik farkı siz anladınız. Toplumsal farkı da zaten benden kat be kat iyi biliyorsunuz.
Sevgiler.
bG7ru!%oWlQdGpDg
Brexit öncesi dönemde, meşhur danışmanlık şirketi "Cambridge Analytica"nın uyguladığı manipülasyon taktikleri ile İngiliz halkının oy verme davranışlarının etkilendiğini, böylece "A.B.'den ayrılma" sonucunun çıktığını söylüyordunuz Mahfi bey 2016'da.
SilYani bunu da uydurdunuz ya valla helal olsun. Hiç benim söyleyeceğim bir şey değil bu. İngiltere AB'yi (o zaman AET idi) batırmak için EFTA'yı kurmuş, batıramayınca içine girip oradan batırmayı denemiş bir ülkedir. Bunları yazdım, anlattım. Ama siz başkasından duyduklarınızı benden duymuş gibi yazıyorsunuz. Gereksiz yere yalanla yanlışla zamanımı aldınız.
O değil de bu D8 utanç verici olmaya başladı. 30 yıldır gelişmekte olan ülke olur mu? Ben olsam kendimi intihar ederim.
YanıtlaSilGelişmekte olan 8 ülke diyenler tabi okumuş adamlar, dandik üçüncü dünya ülkesi diyemiyor gelişmekte olan diyor.
SilHocam brics konusuyla dogrudan ilgisi yok ancak size sormak istiyorum. Merkez bankasi neden kurlari belli bir araliga cipalamis durumda son dönemde. Böyle olunca yoğun sicak para girişlerinin oldugu konjonktürde doviz kurlari aşağı yönlü olur ama bırakmıyor bunun icin de doviz alimlari yapip karşılığında piyasaya tl veriyor. Bu tl nin piyasada bollasmasina ve faizlerin de aşağı yönlü olmasina ama enflasyonist baskinin da yükselmesine ve enflasyon nfaiz makasinin enflasyon fazinda açılmasına neden olmuyor mu ki ve bu durum sicak.paranin kaçmasına neden olmaz mi?. Cunku aynısını 1999 2001 şubat arasinda yaptik ve sert devalüasyon yasadik.üstelik hocam o dönem pozitif reel.faiz veriliyordu. Ayrica merkez bankası bilançosu rezervi pozitif faza gecirelim diye dolarize edilmiş olmuyor mu. 2001 krizine girerken sıcak para en cok merkez bankası üzerinden cekilmisti. Saygilar hocam.
YanıtlaSilKur yukarı gitse sıcak para gelmiyor, aşağı gitse ihracat tehlikeye giriyor. O nedenle TCMB de böyle bir denge tutturmuş gidiyor.
SilHocam elinize sağlık yine döktürmüşsünüz. Hocam benim sorum , tahtıravalli de ki denge ne zaman değişir? Hep ortada oturuyoruz... Kopenhag kriterleri yok, yokta yok...Fatih Demirtaş
YanıtlaSilSağ olun. Denge değişmeyecek gibi duruyor.
SilHocam chp nıin kaynak bulma yolunda iktidara desteği normalleşme örneğimi?
YanıtlaSilMuhterem üstat müsaadenizle Gazi Mustafa Kemal in şu sözlerini bir kez daha hatırlayalım "Dünyada zaferlerin iki aracı vardır. Biri kılıç, diğeri saban. Başka yerde de söyledim ve burada bir daha tekrarı faydalı buluyorum. Zaferinin aracı yalnız kılıçtan ibaret kalan bir millet, bir gün girdiği yerden kovulur, küçük düşürülür, sefil ve perişan olur. Öyle milletlerin sefaleti, perişanlığı o kadar büyük ve acı olur ki, kendi memleketinde bile mahkûm ve tutsak bir halde kalabilir. Onun için gerçek zaferler yalnız kılıçla değil, sabanla yapılandır. Milletleri vatanlarında tutmanın, millete oturmuşluk kazandırmanın yolu sabandır. Saban, kılıç gibi değildir; o kullanıldıkça kuvvetlenir. Kılıç kullanan kol çok geçmeden yorulduğu halde sabanını kullanan kol zaman geçtikçe toprağın daha çok sahibi olur. Kılıç ve saban; bu iki fatihten birincisi, ikincisine daima mağlup oldu. Tarihin büyük vak’aları ve olayları, yaşamın bütün gözlemleri bunu doğruluyor." , Tarım ve sanayi gerçek anlamda desteklenmedikçe , bu alanlarda çalışacak insanlar eğitilmedikçe , araştırma ve geliştirme bu alanlarda her türlü desteği görmedikçe ,girilen veya girilmek istenen şeyin ismi ne olursa olsun , hiçbir fayda sağlamaz , elinizde tarım ve sanayi gücünüz olmalı ki sözünüz dinlensin , sıcak para geldiği yeri yakar ve gider , bedelini o ülkenin ekonomisi ve halkı öder. Eğer ülkemiz ve devletimiz yoksa biz birey olarak bir hiçiz . Reformlar yapılmalı , eğitim sistemi değişmeli , kişiler vergi ödemenin keyfe kalmış bir olgu değil , zorunluluk olduğunu anlamalıdır. Devlet ise tahsil ettiği vergiyi yemeden , yedirmeden , yerinde harcamalıdır. Gerçeklerle yüzleşmek acıdır , gerçeklerle eninde sonunda yüzleşeceğiz , ne kadar çabuk o kadar iyi. BRICS hususundaki aydınlatıcı yazınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilRusya Türkiyeye hep yardım etti T.C. döneminde 1934 de ilk kredi SSCB den geldi İskenderun Demir-Çelik, Seydişehir Alüminyum , Aliağa petrol rafinerisi, Bandırma sülfürik asit fabrikası, SSCB tarafından yapıldı Mersinde nükleer santral i rusya yap işlet modeli ile yapıyor ve ABD ile fetö den kurtulmak için S-400 ü heme verdiler Rusya Türkiye emperyalistler tarafından parçalanmasın ABD anadoluya yerleşip boğazları kapatmasın diye uğraşıyor şu anda ham petrol 78 USD Türkiye rusyadan 40USD ye petrol (günde 200bin varil) gazproma 25 milyar USD doğalgaz borcu Türkiyenin turizmde en büyük müşterisi Türk müteahhidlerinden en çok ev satın alan ülke halkı Türkiyede en çok şirketi olan ülke vd.vd.Türkiye Rusyanın çıkarlarına aykırı birşey yapmaz bunun yanında Dünya bankası,nato,AB, türkiyeye alt yapı yatırımları bedelsiz yapıyorlar Türkiye bu ülkerinde çıkarlarına aykırı bir şey yapamaz ülkemiz yürüttüğü bu sefil tüketim ve enflasyonla büyüme ekonomik programıyla kağıt üstünde 17. ekonomi ama sürekli TL eriyor elinde USD tutan varlıklı kesim sermayesi devlet tarafından nemalandırılıyor varlıksız kesimin sermayesi olmadığı için hergün TL alım gücü düşüyor zaten 70% yoksulluk sınırı altında yaşıyor Ülkenin ezikliğini yönetimlerin bizi düşürdüğü durumu yukarıda yazdıklarımdan herhalde anladınız bunun nedeni defalarca yazdım sefil tüketim ekonomisi ve arge-inovasyon-patent desteğini ülkenin menfaatine göre düzgün uygulamamalarıdır Görünürde destek var birileri alıyor ama hani varmı dünyaya satılan hepimizin bildiği Türk patentli ürün?
YanıtlaSilİktisatla ilgili şunu anlayamıyorum:
YanıtlaSilEkonomik krizden çıkış niçin çabuk olmuyor?
Krizin bitmesi niçin yıllara yayılıyor?
Aslına bakarsanız krizden çıkış Türkiye'de çabuk oluyor. 1980, 1994 ve 2001 krizlerine bakarsanız Türkiye krizden bir - bir buçuk yılda çıkmıştır. Bütün mesele krizi doğru tanımlamak ve gerçekleri kabul etmektedir. Türkiye bugün krizde olduğunu kabul edip ona göre önlem alsa krizden bir yılda çıkar.
SilMahfi Bey gerek yurt dışında bu dediğiniz Batılı ülkeler ve gerekse BRICS ülkelerinden bazılarında çok çeşitli devlet kurumları ve çok çeşitli özel sektör kurumlarına müteahhitlik hizmeti veren büyük bir şirkette çalışmaktayım hiç son 15 yıldır Türkiye'de karşılaştığım saçmalıklarla karşılaşmadım.Siz özgeçmişinizde Maliye Müfettişi kökenli olduğunuzu yazmışsınız. Benim 40 senelik tecrübelerden birisi de son 15 yıldır gerek diğer bakanlıklar ve özellikle de Hazine ve Maliye Bakanlığında çok sayıda iş bilmez siyasi torpilli açık öğretim mezunu satın alma müdürlerinin ve başkanlarının türemesidir. Bu adamların her konuda iş bilmezliği sebebiyle zamanında yapılamayan ihaleler, hatalı değerlendirmeler, devletin ve firmaların oluşan zararının haddi hesabı yok. Satın almacı müdüre anlatıyorum bak sizin bu uzun binada şu marka ve bu model merkezi havalandırma sistemi var eğer bakım yaptıracaksan teknik şartnameye bu marka bu modelin bakımı diye yazılmalı yoksa teklif veren olmaz sisteminiz bakımsız kalır yenisini almak zorunda kalırsınız diyorum. Bu adam teknik şartnamede markayı çıkartırıyor ihaleye çıkıyorlar kimse teklif veremiyor. Sonuç yeni bir havalandırma sistemi almak zorunda kalıyorlar ortaya kaç ton hurda metal çıkıyor uzun binadan . Bu yorumu bilginiz olsun diye yazdım yayınlamaya gerek yok çünkü bu siyasi liyakatsizliğe bir çözüm getirmezler. Bilin diye yazdım. Bir özel sektör çalışanı olarak gözlemim, Bakanlıklar açık öğretim mezunları ve bedavadan diploma alan liyakatsizlerle dolu çok az sayıda liyakatli adam sayesinde Bakanlıklarda işler dönerken bu adamlar da liyakatsizlerin altında eziliyor.
YanıtlaSilBu bilinmiyen birşey değil birde bir ürün alınacak ama ayni kaliitede bir sürü çeşitli fiyat ve servis özellikli ürün var hatta çok ucuz ayni kalitede Türk malı da var fakat çok pahalı ithal bir markanın tüm özellikleri ismi markası hariç şartnamede yazıyor yani seni alıcam diyor bu da başka bir kamu satın alma şekli bunun niye yapıldığını düşünün bakalım ayrıca bu tür ihaleler için dava açıldığını duydum yapıcakbir şey yok demokrasi ve serbest piyasa sınırsız özgürlük var.
SilBu adam teknik şartnamede markayı çıkartırıyor ihaleye çıkıyorlar kimse teklif veremiyor. Sonuç yeni bir havalandırma sistemi almak zorunda kalıyorlar ortaya kaç ton hurda metal çıkıyor uzun binadan yazınıza cevaben satın almacı bunu liyakatsız olduğu için mi yapıyor acaba??????????
Silzehir gibi çalışanlar genelde kimse ile anlaşamaz kendi başlarına çalışırlar onların dünyaya bakışı çok farklıdır çok liyakatlilerin kendi başına çalışamayanları maaş alayım diyenleri özel firmalarda çalışır eğer pozisyonlarını beğenmezlerse kendi başlarına çalışırlar bu tür kişiler kamu imtihanlarına girmeden iş bulurlar kamuda bu tür kişiler çalışmazlar/çalışamazlar kamu da ekip ast üst çalışması vardır gereksiz israf diyeceğimiz şeylerin yapılması itibar için aşırı masraf kamuda normaldir kamuda ahpab-çavuş işi normaldir kamu özel sektör gibi çalışmaz Mehmet Şimşek kamu da tasarrufa gideceğiz diyor ama Kamuda tasarruf yapılamaz imkansız dır yukardaki örnekler istenildiği takdirde sonsuz sayıda çoğaltılabilir.
Sil99% Türk malı makina yapıyordum 20-30 yıl önce yaklaşık 1-2 tane Türk ve 50-60 tanede ithal rakibim vardı fiyatım ithal malın 1/3 ü kadardı servis sınırsız ve ucuz ve ürünüm ithallerden çok sağlamdı ithalin servisi ise sınırlı ve çok pahalı idi kamuya mal satan iki tane tüccara mal veriyordum bir tanesi sen bize 20% indirim yapıyorsun bize az kar kaldığı için senin üç misli fiyatındaki üründende 20% kar ediyoruz ama daha çok kar etdiğimiz için ithal malları satıyoruz diyordu.Yorum okuyanların.
SilEvet, Türkiye son 20 yılda liyakate değil sadakate göre işe adam aldığı ve terfi ettirdiği için ne yazık ki bürokrasi o eski yön gösterici, bilgilendirici, katkı yapıcı yapısını tümüyle kaybetti. Başkanlık sistemine geçişle birlikte herkes tek kişinin kararına, isteğine ve emirlerine bakar oldu. Bürokrasi artık çalışmıyor, talimat neyse onu yapıyor ve bu da bürokratik vesayetin kalkması olarak anlatılıyor. Ülkeler intihar eder mi? Evet maalesef insanlar gibi ülkeler de intihar edebiliyor.
SilSelam Mahfi hocam,
YanıtlaSilBRICS teki yüzde 30 civarını da G7 tarafına aktarmak lazım.
Bankacılık büyük kredilerinden biliyorum, bazı yasal zorunluluklardan dolayı,
G7 ülkelerinde yapılamayan yatırımları firmalar BRICS e aktarıyor. Krediler BRICS
tarafındaki iştiraklere aktarılıyor. Hatırlayamadığım bir makale yüzde 30 civarı BRICS üretimini doğrudan bu tip yasal zorunlu yatırımlara bağlamıştı. normalde batı dünyasının üretimi, ihracat ile brics ten batıya geliyor.
brics payındaki başka sorun da enerji. Dünya enerji üretiminin kabaca yüzde 42si . Bunun da büyük çoğunluğunu G7 kullanıyor. G7 nin enerji bağımlılığı Brics in payını artıran bir unsur.
Çin dışında önemli bir mal üreticisi yok. Çin malları da G7 için üretilen mallar genelde.
Irak savaşı sırasında tanıştığım bir Amerikan Albayı, keşke füzeleri de Çin'de üretebilsek demişti. Teknolojiden ziyade, teknolojiye ucuza üretme güdüsü G7 yi BRICsi büyütmeye zorladı.
BRICS bir tehdit mi? Kısa cevap değil. En kötü ihtimalle bir dünya savaşında, BRICS topraklarını yaşayanlar için ateşli bir ızgaraya çevirecek G7 imkanı var.
Üretimi BRICS e taşımanın getirdiği refah artışı ve sol siyasetin batıda yaptığı hatalar, sağ siyasetin kendini yenilemesine de fırsat tanıdı. Artık batı da, ekonomi, finans, üretim konularına detaylıca etki edebilen düşünce insanlarına sahip sağ siyaset var. Ukrayna savaşı batılı halkların da siyasi geçişi yapmanın zamanı geldiği anlamasını sağladı.
Kovid öncesi bloğunuzdaki bir yorumda, küçük sıcak çatışmaların olacağını ve normal olduğunu yazmıştım. Ukrayna, İsrail, olası Tayvan bunlar arasında.
Sağ siyasetin batıya geçmesi ile beraber, önümüzdeki 10 yılda batı açısından bizim coğrafyamızda çözülecek sorunlar. türkiyenin kuzey kıbrıs hamlesinin geri alınması, daha etkin bir kürt bölgesi kurulması, boğazlar konusunun netleşmesi belki montrönün iptal edilmesi, ve İsrail'in daha etkin aktör olarak ortya çıkması olacak.
Küçük çatışmalar arasına Arabistan, İran da girecektir. Ancak, eski batı savaşları gibi teknoloji üretimi ve eskiyen stok cephaneyi eritme ötesinde, bir brics bir batı arasında gidip gelen ortadoğu devlet siyasetini bitirip direk batı yanlısı siyasetçileri yerleştirecek sonuç alınacaktır.
Türkiye nasibini alır mı? İran ve Arabistan ın böyle bir tercih hakları yok. Türk yönetimi etraftaki değişimleri kabul ederse sorun olmaz, etmezse Batı açısından önemli değil, sadece küçük bir masraf çözmek.
Sevgiler.
4PR&8MZ3HfY$WbWP
hocam, bilirsiniz 70li yıllarda Çinde açlıktan dolayı toplu ölümler olurdu. Çin pazar ekonomisine geçmek zorundaydı.
Silşimdiyse çin, brics içindeki ortaklarının bile enerji üretimine göz dikmiş durumda. enerjiye almamak için önce kendi enerjisini üretiyor, ardından komşularına enerji ihraç edecek. yani brics teki ortaklarına da alternatif olmak isteyen bir devlet.
brics içinde her şeyi üreten ülke de çin. biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar demiş atalar.
çin yaşlanan nüfusunu tok tutabilmek için olası açlığı dünyaya ihraç etmek zorunda bu da brics ile olacak. ne kadar çok ülke brics içinde olursa, çin nüfusunu tok tutabilecek o kadar çok insan olacak.
batının da desteği olmazsa, brics ülkeleri açlık, sefalet, toplu göçler ve iç savaşlarla yüzleşecek.
brics büyüdükçe batı da kendi sınırlarını belirleyecek, dışarıya kapanacak. brics ülkelerini çok zorlu günler bekliyor.
Hocam emeğinize sağlık, BRICS ve G7 arasındaki dengeleri ve Türkiye’nin dış politika stratejilerini çok iyi özetlemişsiniz. Türkiye’nin BRICS üyeliği konusundaki dalgalı yaklaşımı, Batı ile ilişkilerde yaşanan sorunlara karşı bir kaldıraç olarak kullanılması ilginç. Ancak, tutarsız politikaların uzun vadede nasıl sonuçlar doğuracağını görmek önemli.
YanıtlaSil