Yüz Yılda Geldiğimiz Yer
1923’de Türkiye Cumhuriyeti ilan edildiğinde GSYH 570 milyon dolar, kişi başına gelir 48 dolar, ihracat 57 milyon, ithalat 80 milyon dolardı. Sanayinin payı GSYH’nin yüzde 10’undan azdı. Gerçek anlamda okuma yazma bilenlerin oranı yüzde 3 dolayındaydı. Lozan Antlaşması imzalandığında İstanbul ve Çanakkale Boğazları uluslararası gücün yönetimindeydi, Hatay Türkiye sınırları içinde değildi. Boğazların Türk egemenliğine geçişi 1936 yılında Montrö Antlaşmasıyla oldu. Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne katılması 1939 yılında gerçekleşti. Türkiye, Cumhuriyetin ilanından sonra sayısız fabrika ve üretim kurumu kurdu, sanayileşmeyi hızlandırdı, eğitime ağırlık vererek okuma yazma sorununu çözdü, 1929 Büyük Depresyonu ve İkinci Dünya Savaşına karşın gücünü ve üretimini artırarak ilerledi.
Özetle Türkiye, özellikle 1945
sonrasında yaptığı bazı hatalara ve çözmesi gereken sorunlarını çoğaltmasına
karşın çok kötü başladığı yirminci yüzyılı zaman ilerledikçe lehine çevirmeyi Osmanlı’dan
devralınan dış borçları da temizleyerek başardı.
Yirmi birinci yüzyıla girdikten
kısa bir süre sonra Cumhuriyetin 100. Yılı için hedefler ortaya kondu. Ama ne
yazık ki bu hedeflere ulaşmak için gerekli yapısal reformlar yapılamadı. Tam
tersine mevcut yapısal düzenlemeleri tersine çevirecek hatalar, yanlışlar
yapıldı. Hatalar yalnızca ekonomi alanıyla sınırlı da kalmadı. Sosyal ve
siyasal alanlarda da hatalar peş peşe geldi. 2018’den itibaren geçilen
başkanlık sistemi hataların, yanlışların katlanarak artmasına yol açtı.
Çürümüşlük, yolsuzluk, yoksulluk,
görgüsüzlük, ahlaksızlık, adam kayırma, kara para aklama, dolandırıcılık,
mafya, terör: Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını tamamlayıp ikinci yüzyılına
geçerken elimizde olanlar ne yazık ki bunlar. Her gün yeni bir faciayla uyanır
olduk. Kara para aklayıcıları, uyuşturucu kaçakçıları, fon vurguncuları, din tacirleri
ülkenin her yanını sardı. Diyanetinden futboluna, siyasetinden bürokrasisine,
eğitiminden denetimine, yargısına kadar her alanda lime lime dökülen bir yapı
var karşımızda. İşin en acı yanı bunların hesabı sorulmuyor. Örneğin bütün bu
kara para, uyuşturucu işlerine niçin göz yumulduğu sorusunun üzerine gidebilen
yok. Hatta bu soruyu basında birkaç kişiden başka soran da yok.
Netflix’de son zamanlarda
izlediğim üç dizide (Undercover, Ferry ve Berlin) Türkler, Avrupa’da uyuşturucu
ticaretini yöneten, kara para aklayan insanlar olarak geçiyor. Eskiden
Türklerin adı bu tür işlerle anılmazdı. Ama gerçek bu olduğu için şimdi
filmlerde Türkler, Bulgarların, Sırpların, Kolombiyalıların yerini almış
görünüyor.
Bütün bunların nedeni siyasetin
teknik konulara karışması: Siyasetin merkez bankasından, TÜİK’den, futboldan,
polisten, adliyeden, üniversiteden elini çekmesi lazım. Çünkü siyaset, bizde,
bu tür yerlere atamaları liyakate değil sadakate göre yapıyor. Eskiden bu kadar
feci bir durum yoktu. Teknik konulara siyaset karışmadığında başarının nasıl
peş peşe geldiğini bize voleybolcu kızlarımız gösterdi. Eskiden basketbol kadın
takımımız da başarı yolunda ilerliyordu. Ne yazık ki oraya da siyaset girdi ve
başarı düştü.
Yirmi birinci yüzyılın ilk
çeyreğinde, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında geldiğimiz noktada Türkiye gri
listede yer alan, uygar ülkelerin kendi çıkarları söz konusu olduğunda
aralarına aldığı, onun dışında dışarıda tutmaya çalıştığı, yurt dışına giden
insanlarının son derecede kötü muamele gördüğü bir ülke konumuna düşmüş
görünüyor.
100 yılda geldiğimiz yer ne yazık
ki berbat bir yer.
hocam 1071 den beri aynı diyebilir miyiz
YanıtlaSilDiyemeyiz.
SilÇözüm basit herkes işini layıkıyla yapmalı.
SilMağfi hocam yazınız için emeğinize sağlık. Cumhuriyet tarihimizi, ve yakın dönemi sermaye gelir ilişkisi açısından incelemiş yayın veya makaleleri okumak için verebileceğiniz referansları iletmeniz de mümkün mü? Saygı ve sevgiyle
SilAdsız 9 Nisan 2024 09:41, Türkiye İktisat Tarihi 1908-2015 (Prof.Dr. Korkut Boratav) ilginizi çekebilir
SilBağlam, herhangi bir olay ve olguya neden yükleme , kapasite , doğal kaynaklar ve kurulan ve batırılan devletler ile 1923 -tarihinden beri ekonomik iflaslar, devalüasyonlar ile toplumu ortalama becerileri , ortalama zeka seviyesi yani insan kapasitesi ve doğal kaynaklar ve teknoloji açısından irdeleme yapmak lazım örneğin türkiyeyi oluşyuran bieylerin ortalama zeka seviyesi dünya da nerede durmaktadır ? teknoloji ve tekniğe katkısı nedir ?
SilBiz bir arayüz ülkesiyiz.
SilTurkiye 2.dünya savaşı sonrası, Batı emperyalizmine teslim olan bir yeni(dolaylı) sömürge ülkedir. Bu gerçek bugün bütün çıplaklığıyla yaşanmaktadır. Emperyalism ve yerli işbirlikçileri ülkeyi doğrudan yağmalaya girişmişlerdir.Çare ekonomik değil siyasidir.
SilBelki kurtuluş savaşını kazanıp cumhuriyetin ilanıda bu planın parçasıdır. Savaşarak alamadıkları yada çok uğraşmadıkları ülkeyi ekonomik olarak almışlar. Hangi bayrak dalgalanmış onlar için önemlimi. Onlar kazandığı paraya bakar...
SilHocam selamlar, yazılarınızı düzenli okuyorum ancak ilk defa yorum yapma fırsatı bulabildim. Maalesef ülkemizin içinde bulunduğu konjonktür ,meslek ve eğitim durumu fark etmeksizin hepimizi finansal okur yazar olmaya mecbur bırakıyor. Bu çerçevede, ülkemizde matematik mantık gibi alanlarda temel düzeyde birikimi olan özellikle üniversite mezunu ve orta gelirli şahsım gibi kişiler için birkaç türkçe kaynak paylaşmanızı rica ediyorum. Son olarak, insanımızı ekonomik anlamda bilinçlendirdiğiniz için sizi tebrik ederim
YanıtlaSilAra sıra paylaşıyorum.
SilBiz ne zaman akıllanacağız hocam!
YanıtlaSilBilmiyorum.
SilSömürge ülkelerinin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetiminde kimleri istemediği anlaşılınca, herşey anlaşılır, hocam. Kılıçdaroğlunu istemeyişleri bu yüzden.
SilAkp döneminde din istismarının dozu artınca gericilik katmerlenerek arttı. Atatürk cumhuriyetinin canına okuyan karşı devrimci Siyasal İslamcılar giderek güçleniyor. Yerel seçim sonuçları umarım bu gidişatı değiştirir. Ekonomi kötüye gitmeseydi saray rejimi anayasayı hiç zorlanmadan değiştirip monarşi ilan edecekti. KK'nın akp artığı vekilleri tekrar meclise sokması büyük hataydı.
YanıtlaSilSizin monarşi dediğiniz tek parti devletidir.Zaten var.
SilMonarşik yapı cumhuriyetin ilk yıllarında tek partili sistem olarak vardı. Şimdi çok partili sistemdeyiz ve en çok vatandaşı kandıran ülkeyi yönetiyor. Kandırabilmek için ne gerekiyorsa yapıyorlar. İmtiyazlar, gizli anlaşmalar ile adrese teslim ihaleler. Belkide bu seçim sistemi değişip tek partili monarşik sisteme geçmeliyiz önce. Bir şekilde temiz bir yönetim gelse bile 1-2 dönem sonra yine devlet kaynaklarını peşkeş çekip vatandaşı algı yöntemleri ile kandırıp kurtarıcı gibi yine yönetimi devir alır. Zaten Atatürk te tek çok partili sisteme geçmeye çalışmış ama olmamış. Ülke yönetimi çabuk kandırılan vatandaşa göre değil. Çoğu sözde sembolik krallıkla yönetilen ülkeler gibi olmalı. Kazanan hükümet krala bağlılık yemini diyor. Krallık danışmanları yönetimi el altından denetliyor.
SilHocam mesele şu ki doğru adımlar atılamıyor.
YanıtlaSilAtılmıyor. İstense atılabilir.
Silİstense evet atılabilir... İşin kötü tarafı insanlar ne isteyeceğini bilmiyor...
SilHocam Doların 1923'deki satın alım gücü neydi? Bugünle kıyaslamak açısından önemli.
YanıtlaSil1923de 1USD = 1.68 TL idi. Ama satın alma gücü neydi bilmiyorum.
SilŞimdi 1 dolar = 32.340.000 TL Bunu 6sıfır atılmamış hali ile değerlendirmek gerek. Çünki araştırdığım kadarı ile dolardan sıfır atılmadı. Matematiksel olarak 32,34TL diyoruz ama. Eskiden alım gücü yüksekti belki tür lirasının. Uyuşturucu tacirlerininin bağımlı olana kadar bedava mal vermeleri gibi bizde dışa bağımlı olduk. Sen üretme bizden al dediler. Bizim ürettiğimizi daha ucuza satıp fabrikaları iflas ettirdiler. Şimdi kur artıp duruyor. Lüks yaşama alıştığımız için afrikada açlıktan ölen insanlar gibi olmamız gerekirken şuan paranın kölesi olarak günü kurtarıyoruz.
SilSAYIN HOCAM HAKKINI YEMEYELİM,HÜKÜMET 10 AYDIR, ORTA VADELİ PROĞRAMA YEREL SEÇİMLERDE YENİLGİYE UĞRAMASINA RAĞMEN,SIKI BİR ŞEKİLDE DEVAM EDİYOR.SİZİNDE SONUÇLARI ALABİLMEMİZ İÇİN EN AZ 2 YIL GEREKİYOR DEMIŞTINIZ.BİRAZ AKTÜRELYA'DA ACELE DAVRANMIYORMUSUNUZ HOCAM.
YanıtlaSilNe yapıyor mesela sıkı bir şekilde? Enflasyonun % 125 olduğu yerde gerçeği kabul mü ediyor? Faizi enflasyon düzeyine çıkarıp da enflasyonu gerçekten düşürmeye mi çalışıyor? Kamu kesimindeki inanılmaz israfı önlemek için kendilerinden başlamak üzere lüks harcamalardan mı vazgeçiyor,? Maliye politikasını mı sıkıyor? Ne yapıyor bana da anlatırsanız ben de sıkı ekonomi politikası izlendiğine ikna olayım.
SilSizin de zamanında yapamadıklarınızı yapamıyor
SilHayatımın hiçbir döneminde Cumhurbaşkanı, Başbakan ya da Bakan olmadım. Bürokrat olarak dediklerimin yapılmadığını görünce de istifa etmekten çekinmedim.
SilSeçim sistemi leş. Dediklerinizi yapsalar birdahaki dönem seçilemecekler.
SilHocam KKM nasıl temizlenecek. Maliyetine olacak. Enflasyon ve kur a etkisi ne olur. Teşekkürler
YanıtlaSilAğır bedeller ödeyeceğiz.
SilKKM'yi faize yönlendirecekler ve bir daha kkm açılmayacağı ilan edilecek
SilDavul zurnayla, halay çekerek kutlamıştık KKM olayını ama yaaa. Yanıldık mı yani?
SilMahfi beyin şöyle bir açıklaması var. Niye böyle bir açıklama yaptı, anlamış değilim:
YanıtlaSil(Kelimesi kelimesine hatırlamıyorum, mealen şuna benzer bir açıklamaydı.)
"Sorunları yaratan bir hükümetten, bu sorunları çözmesini bekleyemeyiz."
Genel seçimlerin üzerinden 10 ay geçti, ekonomi politikası gevşemeye izin vermeden uygulanıyor.
Mahfi bey,
Sizden hükümeti desteklemenizi beklemiyorum.
Sadece, sorunları yaratan bir hükümet niçin bunları çözemesin ki? Bunu anlamaya uğraşıyorum.
Lütfen samimiyetle yanıtlar mısınız Mahfi bey?
Nasıl bir ekonomi politikası izleniyor? Enflasyon % 125, faiz % 50, kamu harcamaları inanılmaz boyutlarda devam ediyor, Kamu görevlilerinin odası lüksten şatafattan geçilmiyor, Hukuk berbat durumda, eğitim tam bir facia, siyasetin elini attığı her iş (merkez bankasından futbola kadar) berbat ötesi bir konumda. Milyonlarca sığınmacı ülkeye dağılmış durumda. Üstelik bütün bunlar iyiye değil daha da kötüye gidiyor. Nasıl bir çözüm bekleyeyim?
SilUygulanabilir, herkesin anlayacağı ekonomi politikasının neler olduğu belli mi? Belli ise bunu madde madde açıklamak bu kadar zor mu? Sadece refırm denilip gidiliyor.
SilSadece reform deyip geçmiyoruz, siz okumuyorsunuz. Buyurun burada yapılması gereken reformların hepsini tek tek anlattım:
Silhttps://www.remzi.com.tr/kitap/yapisal-reformlar-ve-turkiye
Seçim sistemi en çok vatandaşı kandırmak üstüne. Bunu sağlamak için büyük medya sahibi ailelerin vergi borçlarıda siliniyor. Devletin bir makina alıp yapacağı iş 5-10 katı fiyata ihale ediliyor. Kayıp çok fazla. Birşeyler yaptık diye gözükmek için şehir hastaneleri köprüler yapıldı.
SilHocam yazılarınızı uzun zamandır takip ediyorum. Yüz yılık gelişmemiz yeterli olmasada çok olumlu gelişmeler olmuştur. 22 yıllık bu son dönem maalesef sermayenin birilerine bilerek aktarma çalışmasından dolayı kötü bir dönem olmuştur.
YanıtlaSil100 yıllık süreçte ne gelişmesi olmuş. 1dolar 1,6TL iken şimdi 32.340.000TL Evet biz altı sıfır attık ama dolardan araştırdığım kadarı ile hiç sıfır atılmamış. Paramızın değer kaybı istikrarlı olarak sürüyor.
SilÇözüm?
YanıtlaSilBu olanları yaşamadan, bunları tanıyamazdık hocam. Herkese anlattık fakat anlamak istmediler. Bizim millet çamura düşmeden çamuru anlamıyor. Hatta çamuru anlamak için içine için üzerine atlıyor. Nasıl bir milletse artık.
YanıtlaSilMaalesef.
SilÖncelikle elinize, aklınıza sağlık hocam, tespbitler, eksikte olsa, çok doğru omuş. Bu duruma nasıl düştük derseniz akıl mantık ve bilimi terkedip cehaleti baştacı yatığımız için düştük ve nasıl kurtuluruz konusuna kısaca değinmek gerekirse, saçma sapan fikir, akım ve yandaş kayırmalarını bırakıp, ulu önderimizin dediği gibi, akıl, mantık ve bilime sığınmayı başarırsak ancak kurtulabiliriz.
SilHocam,
YanıtlaSilYüz yıl önce toplum savaş gibi büyük bir yıkımdan çıkmış,
Türk ismi verdiğimiz millet, doğu avrupa ve balkanlardan bir daha girememek üzere silinmiş,
Kars ile İtalya/arnavutluk arasında yaşayan türkçe konuşan insanların yarısı öldürülmüştü.
Şu anda insanların hayal edemediği böylesine büyük kayıpların üzerine,
250 yıldır süredik sürekli savaş kaybeden türk ordusu da,
Sakarya da ilk kez toprak kaybını durdurabilmiş.
250 yıllık dayağın üzerine ister istemez, liyakatli ve iş yapabilen kadrolar iyi kötü
sonuç alınca, devlet yönetimi de onlara verilmiş, yazdığınız başarılar gelmiş.
50-60 yıldır bi iki ufak darbeyi saymazsak çok rahat bir ortam var,
liyakatli kadrolar yerine profesyonel siyaset esnafı var,
klavuzu karga olanın burnu gibi olur elbette, ne bekleriz ki?
Global finans, üretim ve ticaret olanaklarını düşündüğümüzde, Türkiye, önemsiz bir ekonomik yapı oldu.
Dünya üretiminde yeri doldurulur, ticarette alternatifi çok, finans piyasasında ise etkisiz bir ülke.
Yani ekonomik bir dönüşüm yapmak isterse, dünya kapital sistemi de ciddi destek vermez.
politik alanda da ülkenin bir varlığı yok.
Bütün bunların sorumlusu biziz, bizim toplumumuz.
SilCumhuriyet ile devletin yönetimi topluma verildi, ve sorumlusu toplumdur hocam.
Silİlber gibi Rusçası Türkçesinden daha iyi olan devşirmeler pek dile getirmez.
Osmanlı'yı İngilizler ayakta tutardı. Osmanlı, ingilterenin bir nevi taşeron ordusu gibiydi.
Padişahlık idaresinde, bir saray ahalisinin iradesi, tüm insanların kaderini belirlerdi.
1854-1855 Sivastopol da bunlardan biridir. Batının savunulması için Türk nüfus Ruslarca silindi.
Günümüzde de Ukrayna nüfusu siliniyor, benzer. Göçmenlerden aktarıldığı kadarıyla, günümüz Ukrayna'sının ortalarından İstanbula gitmek için Kırım'a doğru gidenler terkedilmiş köyler, türk bebek ve insan cesetleriyle dolu yollardan geçermiş. Keza Balkanlarda da aynısı oldu.
1923 te, Anadolu Türk insanına kendi iradesi ile yönetme hakkı verildi. 100 yıl geçmiş, başka da Türk devleti yok bildiğim kadarıyla kendi iradesini yönetime taşıyabilen.
Halkın kendisini yönetmesi çağın gereği olmaktan çıkmış, artık ulusların varoluş meselesi haline gelmiştir. Üzülerek görüyoruz ki, Türkiye geriye gitmiştir.
Cumhuriyetten geriye gitmenin bedelini soranlar oluyor bazen, anlatıyorum da anlamıyorlar.
Diyorum ki, bugün Ukrayna'da dedelerinizin kaleleri vardı, Türk köyleri vardı, Türkçe konuşanlar vardı, Balkanlar da öyleydi, şimdi oralara gitmek bile hayal.
Aynı şekilde Konya ovasında da yüz yıl sonra Türkçe konuşan kalmaz, Cumhuriyetten kopmanın bedeli budur. Mesele bir kişinin Natodan çıkıyoruz demesine bakar.
Sayın hocam seçmenler doğru adım atanlara oy vermiyor malesef.
YanıtlaSilVeriyor. İstanbul ve Ankara belediyeleri bunların örneği.
SilDoğru adıma oydan ziyade yanlış adıma tepki diye düşünüyorum.
SilCesaretli yazılarınız için tebrikler. Daha da sert eleştrilerinizi bekliyoruz.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilSAYIN HOCAM SİZE GÖRE PANDEMİDEN SONRA EN ÇOK REEL GETİRİ GETİREN NEDİR.
YanıtlaSilBorsa. Özellikle faizin düşürülmeye başladığı 2021 den itibaren. Bugün de borsa çok kazandırıyor çünkü faiz enflasyona göre çok düşük (gerçek enflasyonun % 125 olduğu kabulüyle.)
SilYazınızı içim burkularak okudum...
YanıtlaSilBen de yazarken içim burkuldu açıkçası.
Sil4 sene boyunca da birsey değişmeyecek gibi duruyor.
SilNe zaman seçen kişiler bakış açılarını değiştirir ve siyasilerin seçenler için çalışması gerektiğini anlar ve bunu talep ederse ancak o zaman ülkemiz atılım yapabilir. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilSayin hocam en kötüsü de son 20 yılda yaşandı. Hem tüpraş yemsan teksan petkim turk telekom sümerbank eti maden vb gibi değerli kamu işletmeleri değerlerinin fazlasıyla altinda küresel sermaye tarafina satildi. Üzerine de büyük bir borç stoku biriktirildi. Her 100 kisiden 76 si borçlu hale sokuldu. Resmen kredisiz nefes alamayan bir iktisat tabani kuruldu. Ve eğitim gibi ekonomik geleceğimizi de direkt etkileyen bir alanda kalite seviyesi neredeyse seviyesiz duruma sokuldu bu yuzden de beseri sermaye gucumuz ciddi şekilde zayiflatildi. En kötüsü de maalesef budur sayın hocam.
YanıtlaSilİyi niyetli olarak "hatalar" demişsiniz. Ben kasıtlı olarak bugünlere getirildiğimize inanıyorum. Bir nevi hibrit devlet haline getirildik ve kullanılıyoruz. Globalizm bizim gibi devletleri üretiyor ve maalesef yerli ve milli işbirlikçi kıtlığı da çekmiyor.
YanıtlaSilHocam basiretimiz mi bağlandı?
SilBatının Türkiyeye güvenlik için ihtiyacı kalmadı.
SilHocam rasyonel politikanın sözünü duymaya bile hasret kalmış millet. Sanıyorlar ki Mehmet Şimşek elinde sihirli değnekle bir dokunacak enflasyon düşecek.
YanıtlaSilFaiz konusu o kadar ön plana çıktı ki; faiz düşükken her şey kötüydü; faiz yükselince her şey düzelecek sanıyor insanlar. Para politikasının ne olduğunu anlayabilen çok az kişi var.
Bence sorunların sayısal karşılığı yok bizim millette. Eksi rezerv, bütçe açıkları, kkmler, bunların ne ifade ettiği kafalarda canlanmıyor. Canlanmayınca beklentilerle gerçekler arasında çok fark oluyor. Tabii bu farkın arka planında oluşturulan ilüzyon var.
Dünya çok başka bir yere geldi. Biz yerimizde saydık. Rekabet gücümüz yok. Gündemimiz bile geri kaldı.
Teşekkürler
Her yerde her kurumda kokuşmuşluk hızla devam ediyor. Din ile ahlak ters orantılı bir hâl aldı
YanıtlaSiltürk toplulukları tarih boyunca düzgün medeniyet bile kuramamış, kendi kültürlerindeki problemli noktaları fark edememiştir. Türk kapitalizmi de ne olduğu belli olmayan bir model. Hedeflerin sadece lafta kaldığı ortamda, kural koyucuların kurallarına sadece aptallar uyar. Devlet para kazanan insanları kendine düşman gibi görüyor. Türkiye, çalışan büyük çoğunluk beyaz yaka üniversitelinin zengin olmak istediği ama memur olmaya çalıştığı, rekabet edemediği ve riskin ne olduğunu içselleştiremediği bir yer. Sadece fiyatlar ve atalet var. Risk algısı oluşmayınca rekabet yaratacak ürün de geliştiren insan bulmak zorlaşıyor. Çözümlerden biri eğitim sistemini diğeri de vergilendirme şeklini değiştirmek bence
YanıtlaSil100 yılda geldiğimiz yer ne yazık ki berbat bir yer, Eğitim , Hukuk , Ekonomi , Sağlık , Siyaset . Dünyadaki yerimiz.
YanıtlaSilBU GELİNEN ÇÜRÜMÜŞ NOKTA BİR TERCİH Mİ? SEÇMENİN KANDIRILMASI MI? YOKSAAA DIJ GÜJLER Mİ? KADER Mİ? SAKIN HEPSİ DEMEYELİM. BENCE NAÇİZANE YORUMUM BU TOPRAKLAR BİZANS BAKİYESİ? BİZANSDA NE VARSA HASTALIK VS YETİŞİYOR. BİZANSI ÇÜRÜTEN ONA TOPRAĞÜINA SAHİP OALNI DA ÇÜRÜTÜYOR. BİR ATATÜRK ÇIKIYOR MUCİZE AMA İLK FIRSATTA BERBAT HALİNE GERİ DÖNÜYOR HER ŞEY. ÖZETLE ÇARESİZSENİZ ÇARE SİZSİNİZ. KANDİNİZ*
YanıtlaSilVatansever değil paraseverler tarafından yönetilirsek sonuç böyle olur
YanıtlaSilSonuç dejenerasyon.
SilHocam her şey öyle Güllük Gülistanlık değildi Toplu iğneyi ithal eden üretemeyen birinci ikinci hatta 6 ya kadar kağıt parasını İngiltere'de basan bir Cumhuriyet bir atılım yaptıysa menderes, Özal ve Ak Partiyle oldu. Başarılı dürüst dediğiniz Belediyeler kimin mirasına kimin kamusal yatırımları üzerine oturdu bunu da sormak gerekir. İskinin Cukurlari ile dolu susuz bir İstanbuldan Marmaray Kanal İstanbul'a Ankara İstanbul Belediyeleri ile olmadı. madem Eğri oturuyorsimuz doğruyu da konuşmak gerekiyor.
YanıtlaSilCumhuriyetin yaptıklarının yarıdan fazlası Atatürk ve sonrası dönemde oldu. Toplu iğne yapamıyorduk ama vatandaşlığımızı satmayacak kadar onurlu bir toplumduk. Bu iktidarın 20 yılda topladığı vergi + dış borç+ özelleştirme parasını kime verseniz o dediklerinizi yapardı. Hatta kat kat üzerinde işler yapardı. 1954'e kadar bu ülke bırak borçlanmayı Osmanlı borçlarını ödedi. Tarihi doğru okuyun. Yalan yanlış atanlara inanmayın.
Silİstanbul, yüzlerce yıl susuzluk çekmemiş.
SilCumhuriyet ilk döneminde de susuzluk yok.
Sağ siyaset oy devşirmek için ne zaman köyden, istanbula
gecekondulara nüfusları doldurdu, o zaman susuzluk, altyapı yetersizliği, çukurlar geldi.
Çok iyi bilirim, o dönemlerde planlı göç yapalım diyenleri sağcı hükümetler komünist diye devletten atıyordu. Eleştirenler hapislere atılıyordu.
Buyurun beton yığını istanbul. insanlar evlerine gidemiyor, trafik açmaz, her taraf karışık.
Sayın Mahfi Hocam,
YanıtlaSilYazdıklarınız hem kolay yazılmayacak hem de kolay okunup hazmedilemeyecek ağır lakin doğru tespitler.
Bugün bu kadar ağır bir yazı yazmanızı tetikleyen şey neydi? Merakımı mazur görün, ama bu bir basınç tahliye vanasının açılması gibi bir yazı olmuş, o yüzden sorma ihtiyacı hissettim.
Saygılarımla
Son yüzyılın, en az 60 yılına Mahfi Hoca bilinçle şahitlik etti.
SilBir dönem ortadoğunun ve balkanların en düzgün işleyen maliye teşkilatında en üst mevkiye geldi.
Parçalanmış Korenin yarısı Türkiye'nin üzerine çıkmış.
Dünya savaşı yemiş Almanya, İtalya, Fransa, İngiltere arasına girememiş.
2002 yılında hem ordusu hem ekonomisi Rusya'dan daha güçlü olan Türkiye,
Rusların kuklası olmuş.
Çok kişi günlük hayatta farketmiyor çöküşü, çünkü geçmişin birikimli sermayesi ile ayakta kalan binalar, altyapı var. Bunlar kolay yenilenemiyor.
Geçen sene deprem oldu, enkazı hala duruyor.
Hükümetler insanları tepe tepe binalara tıkılmaya mecbur tutuyor,
insanlar yaşam alanı nasıl olur diye bilmiyor bile.
50 yıl önce Kıbrıs a tek taraflı müdahale edebilen bir ülke vardı.
Şimdi ne ordu, ne askeri imkanlar, ne sivil hayat böyle bir harekatı kaldırabilecek güce sahip değil. Ordudaki uçakları geçtim, pilot sayısı bile ortadoğuda üçüncü.
Türkiye, güç anlamında üfürükten bir ülke oldu.
Hoca, iki dönemi de bilen hafızası ile, nasıl sert yazmasın?
Soruyu Mahfi hocaya sormuştum, yazdıklarının doğru olduğunu belirterek. Cevabı da hocadan bekliyorum.
SilYine de ayırdığınız zaman için teşekkürler.
Aslına bakarsanız içinde bulunduğumuz duruma göre nazik yazılmış bir yazı bu.
SilMerhaba hocam, dolar kurunda ciddi bir devalüasyon bekliyor musunuz? Bekliyorsanız ne zaman?
YanıtlaSilHocam işin özeti bence tamamen batıyla ve uygar toplumlarla dini inaç farklılıgımz biz din ve dünya işini bir birinden ayırmadıkca bilime tam manasıyla zenginlige refaha ulasamayacagiz..bizi yönetenlerde o koltukta kalmak istedikce bunu kullanmaktan hic bir zaman vazgecmeyecek gecmisten gunumuze her idolojinin içine sıkıştırılmış din veya anti din..milli duygularla harmanlanıp beceriksizliklerin veya soylemek istemedgim bir cok seyin üzerini örten halı haline getirilmiş ...EMEGINIZE saglik
YanıtlaSilSiyasetçiler ve ülkeyi yönetenlerin bugüne kadar yaptıkları yanlışlıklar, bundan sonra da cebini ve koltuğunu değil ülkesini düşünen siyasetçiler olmadıkça böyle devam eder.
YanıtlaSilhep söylüyorum hep söyleyeceğim Türkiye'ye bir şey olmaz Türkiye don lastiği gibi ne uzar ne kısalır çünkü bize biçilen kader budur.. bunu değiştirebilir miyiz mümkün değil biz geri dönülmez akşamın ufkundan çoktan geçtik.. Türkiye'nin geleceği geçmişi her türlü yönü hakkında yapılabilecek bir şey olduğunu düşünmüyorum.. bence güzel ülkem Türkiye'de halinden epey memnun herkese iyi akşamlar saygılar
YanıtlaSilTürkiye dediğiniz toprak ise elbet birşey olmaz, yok o toprak üzerinde yaşayan insanlar ise işte orası öyle değil, büyük çoğunluğun hayatı ekenomik , siyasi, sosyal zulm altında adaletsiz, emeğin iç edildiği bir ortamda öylesine boşa geçmiş olur, yerli ve milli devlet yöneticilerinin taşeronluğuyla atalarından kalmış vatan toprağını yarın petrol bittiğinde gidecek yer arayan araplara satmak zorunda kalırlar. Kendi çocukları da gelecekte bu topraklarda o araplara köle olur. Olaya sadece arap diye bakmayın bizim türk bildiğimiz koç, sabancı, cengiz, limak, ... nasıl devlet eliyle zengin edilmiş bi bakın. Ya batılı firmanın acentesi ol, ya onların teknolojisi ve parasıyla dandik mal üret, kartel kurup istediğin karla sat, ya da ihale al, fahiş kârı ihaleyi verenlerle kırış.
Silİnsanın zengin ve siyasetçi görünce midesi kalkıyor.
mehtap kokan güzel bir akşam üstü, deniz kenarında huzurlu bir ses, dalgaların taşlara vurduğu ses ile anlam bulan o bütünlük, civarlarda çocuk sesleri, huzur ve umutla baktığım hudutsuz gökyüzü ve güzel ülkem Türkiye'm, insanlarının gözlerinde sıcak bakışlar, her an kollarını açıp beni sarmalayan o şefkatli ana, her şeyi ile güzel olan o güzel Türkiye'm seni çok özledim ama çok
YanıtlaSilSayın hocam; bir gün gelir siyaset düzelir, siyasetçiler düzelir ve ülke iyiye gider.. Bu önermenin yanlış olduğu sanırım anlaşılmış olmalı. Doğrusu şu olmalı: bir gün gelir toplum aydınlanır, toplum sorgular, toplumda vicdan hakim olur, o zaman toplum pis siyasete geçit vermez, siyaset düzelir, siyasetçiler düzelir
YanıtlaSilerdoğan en güçlü geldiği seçimlerde hep 3 dönem kuralı diye reklam yaptı.
Siltanıdığım ne kadar insan varsa, özellikle merkez sağda, siyaseti meslek haline getirenlerden bıktık artık, erdoğan a oy verelim, siyasetin her kademesinde 3 dönem kuralı gelsin, liyakat hakim olsun diye oy verdiler.
gülüp geçerdim onların bu yalana oy vermelerine. şimdi bana acı acı gülüyorlar, hatalarını biliyorlar. ben artık 40ların ortasını devirdim, onlar 60ları devirip emekli oldular. erdoğan a kandıklarında, 30 lu yaşlarının ortalarındaydılar.
20li gençlere soruyorum, 3 dönem kuralı nedir diye? hiç biri bilmiyor bile.
aynen yorumladığınız gibi, ilk önerme yanlışlandı. ikincisinin yanlışlanması da yakındır. türkiye, aydınlanamamış toplumlardan milyonlarca insan aldı. elimizdekilerin eğitimle aydınlanması bizler için zor iken, şimdi hepten imkansız hale geldi.
Öncelikle liyâkate ihtiyaç var. Her alanda tüm kurumlarda en üst kademeden en alt kademeye kadar tüm atamalarda seçilecek kamu görevlileri çok önemli.
YanıtlaSilLiyâkatli yöneticiler sonrası artık devlet politikası olması gereken başta geçici sığınmacı ve kaçaklar sorunu hem ekonomi, hem güvenlik hem de demografik yapı düşünülerek bir plan-program dahilinde kısa süre içerisinde çözulmeli.
Ekonominin düzelmesi kamu tasarruf tedbirleri ve yapısal reformların kararlılıkla uygulanmasi adalet sisteminin tam bağımsız, tarafsız ve herkese eşit uygulanarak hukuki güvenliğin sağlanması gerekiyor. Ekonomik kalkınma için diğer bileşenler tarım, hayvancılık, sanayi, ticaret gibi alanlarda eş zamanlı hamleler şart. Sonrası zaten gelecektir ama iktidar değişmedikce bunların yapılması tek adam rejiminde imkansız
1961 darbesini haklı bir darbe görüyorsunuz ya keşke ozaman her 10 yılda bir darbe veya muhtiranin önünü açmak yerine ab ve abd benzeri yaptırımı olan bir anayasa yapsalardı da bir daha o yada bu sebepten darbe olmasaydı.
YanıtlaSilDarbenin haklısı olmaz. Ama 1960 darbesinden sonra gelen anayasa çok iyi bir anayasaydı. O anayasa aslında hiçbir darbenin yolunu açmamış tam tersine kapamıştır. Ama o demokrasiyi hak etmediğimiz için devam ettiremedik olay budur.
Sil60 darbesi ordu darbesi değildi.
Siltürkiye'de alparslan türkeş ismiyle bilinen doğum ismi hüseyin feyzullah olarak kayıtlı bir kişinin albay gibi düşük bir rütbe ile yaptırdığı darbedir.
genel kurmay başkanı da tutuklanmıştır.
her yerde yazmaz:
60 darbesinin en büyük özelliği ordu tepesinde, kurtuluş savaşına katılmış,
ne kadar üst düzey kurmay varsa, ilk onlar tutuklanmıştır. hepsi ama hepsi tutuklanmıştır.
savaş görmüş bu komutanlar, öyle albaymış, generalmiş diye emir komutayı bozanları takmayacak kimselerdi.
Darbeciler, tek istisnayı Cevdet Sunay'a yaptılar ki, hem türkeş, hem de sunay, aile kökleri itibarı ile de devşirme sayılırlar, ikisinin de Türkiye kontrolü dışındaki Kıbrıs ile bir ilgileri vardır.
bu devşirmeler, her ne hikmet ise, türkten daha çok türk propagandası yapan, müslümandan daha çok islam söyleminde bulunan kimselerdir. ama hayatın gerçeklerine uygun bir politika üretimini de türk halkından esirgemek için tüm imkanlarını seferber eden kimselerdir.
Darbe öncesinde genelkurmay başkanının darbecilere karşı aldığı önlemi, bu iki isim, ironik şekilde, kelleleri alınan bakan ve başbakanı ikna ederek engellemiştir.
işte, iş bilmek böyle bir konudur. adnan menderes, ordunun en tepesi dururken, ne olduğu belirsiz sözde milliyetçi olduğunu iddia eden kıç takımını dinleyerek kendi hayatının da sonunu hazırlamıştır.
keza, yakın tarihimizden ecevit de, ülkenin hukukçu kökenli tepesinin yetki alanına girmek istemiş, anayasa uyarısına bir kaç kez itiraz edip ısrar edince kendisine itilen anayasa kitapçığını, kendince, terbiyesiz hareket diye halka aktarınca kriz ile gitmiştir. ecevit'in önlem almamakta direttiği yapılar devleti ele geçirmiştir.
*x^R4O5Xg3EUws*U
Sayin hocam darbenin haklisi olmaz sözünüze katilmakla birlikte, eger 1960 darbesi olmasa o anayasa yapilabilir miydi ? Nacizane görüsüm ve dilegim, siyasi olgunlugumuzun, darbelere gerek kalmadan 1960 anayasasi yapabilecek düzeye gelmesidir.
SilBir parti düşünün doğrudan yada dolaylı 30 yıl iktidarda kaliyor. O kadronun içinden çıkanlar 10 yılda ülkeyi tam tersine çeviriyor. Darbe oluyor anayasa yapılıyor bir 10 yıl daha benzer anlayış ülkeyi yönetiyor hala birşeyler çözüme ulastirilamiyor. Günümüz yöneticilerinin çok büyük hataları var. Yerine kim gelirse gelsin duzelmeyecek daha kötüsü olacak. Son 20 yilda ogrendigim siyasilere guvenen yari yolda kalir. Secmenini beslemeyen siyasi kaybeder. Son 80 yılda yaşananlara geleceği destekliyor
SilHocam bir İslam toplumundan çağdaş/demokratik bir devlet düzeni kurup sürdürmesini beklemek ne kadar gerçekçi; tarihte ve günümüzde örneği var mı?
YanıtlaSilTürkiye böyle bir devlet düzenini kurmuş ama sürdürememiş tek ülkedir.
Sil... Çürümüşlük, yolsuzluk, yoksulluk, görgüsüzlük, ahlaksızlık, adam kayırma, kara para aklama, dolandırıcılık, mafya, terör...
YanıtlaSilUzun lafın kısası
Bkz. “AKP bir siyasi parti değil, bir mafyadır. Bu kadar net. "A. Şık
treni kaçırmış bir ülkeyiz kendi patentleriyle üretemeyen bir ülke cari açıkdanda enflasyondanda fakirlikdende kurtulamaz her yerde üniversiteler açıldı mezunlar ne yapıyor patent sayımızı kıyasladığımız ülkelerle karşılaştırın aradaki farka bakın ve düşünün neden 3.5 milyon hiçbirşey yapmayan genç nüfusumuz var 800 bin üniversiteyi terk etmiş genç var 10 milyon sığınmacımız var 16 milyon açlık sınırının yarısı kadar maaş alabilen emeklimiz var ki maaşlarının alım gücü gelecekde açlık sınırının 1/3 ü 1/4 ü 1 /5 i olacak emeklilik sistemi işlemiyor çünkü sgk lı çalışan sayısı/emekli sayısı her gün daha aşağı düşüyor gelişmiş ülkelerdede ayni fakat onlar hazineden emeklilere para veriyorlar iktidar kendi saltanatına tasarruf yapmıyor ama emeklilere vermeyeceğiz dedi ülkemiz çok kötü yönetiliyor varlıklı kesime sürekli varlık transferi var enflasyon 125%- faiz 50% =75% negatif faiz var bu şekilde enfasyon asla bitmez faiz>=enflasyon olmalı emekliler fakirleşdikçe çalışmaya başlayacaklar ve sizlerin pahalı çalışanların işlerini ellerinden alacaklar hem tecrübeliler hem daha az paraya çalışacaklar ve emekliler esas seçimlerde iktidarı bu kadar kötü yönettiğine pişman edecekler bundan sonraki seçimlerde çok farklı bir meclis ortaya çıkacak ve CB tahminim erken seçime gitmeyecek yasal süreyi kullanacak ve seçimlerden hemen önce eski parlementer sisteme dönecek çünkü seçimlerden sonra kaybedecek kendisi gibi bir CB istemeyecek.
YanıtlaSilMAA
Dunya, yapay zeka ile yeni bir doneme girmis ve dort nala ilerken bizim Mahfi Ustad'in bu yazida vurguladigi noktalarda olmasi sadece uzucu degil, ani zamanda kahredici.
YanıtlaSilMaalesef
SilKimse üşenmeyecek herkes eline kitap alacak,okuyacak. Kimse üşenmeyecek çevresindekilere anlatacak. Ülkeyi kim bu hale getirdiyse,hesabını hep birlikte soracağız,ülkemizi toplumumuzu bilimde,sanatta,sporda en iyi yerlere getirmek için emek harcayacağız,şikayet etmeye birilerini suçlamaya zamanımız yok. Biz bunu yapabiliriz,başarabiliriz.Bizim çocuklarımız çok daha iyi şeyleri hak ediyor.
YanıtlaSilToplumun yarısı (belki daha fazlası) ülkenin bu hale gelmesinden memnunsa bu dediğiniz zor.
SilLider değişsede bu sistemde bir şey fark etmez. 3 meşhur parti lideri, Ülkeye el koydu, ama güdümlü, ama güdümsüz. Bakanları ve milletvekillerini, halk seçmeli, partili olmamalılar. Sayıları uygun hale gelmeli. Bakanların yetkisi artmalı, tek adamlık sistemine denge getirmek için. Ve dediğiniz gibi devlet bazı alanlardan elini çekmeli. Yani bizde gerçek demokrasi yok, naylon demokrasi var
YanıtlaSilBu güzel yazınız için teşekkür ederim hocam. Saygı değer hocam, İsmail Cem'in Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi kitabını okudunuz mu? Eğer olduysanız nasıl buldunuz ve sizce okunur mu?
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Silİsmail Cem'in Türkiye'de geri Kalmışlığın Tarihi kitabını Mülkiye'de öğrenciyken (1970 yılında) okumuş ve çok etkilenmiştim. İyi kitaptır. Tek kusuru Türkiye'nin geri kalmışlığını kendi hatalarımızdan çok dış güçlere bağlamasıdır.
Çok teşekkür ederim hocam.
SilHocam İnternet'te adiniz geçen bir paylaşım gördüm faizler artarsa borsa ve konut fiyatları düşer demişsiniz doğrumu acaba.
YanıtlaSilDediğim şudur: "Faizler gerçek enflasyon düzeyine çıkarsa borsa ve konut fiyatları düşer." MB faizini gerçek enflasyon düzeyi olan % 120'ye çıkarırsanız ikisi de çakılır.
SilTeşekkür ederim hocam. Sizin adınızı görünce olası bir dezenformasyon varsa mücadele edelim diye sordum.
SilÇok teşekkür ederim. Maalesef herkes söylenenin işine gelen kısmını alıyor. Baştaki faiz kısmını almayınca benim dediğimle ilgisiz bir şey çıkıyor ortaya. Maalesef bu çok yaygın.
Silartık bu işler türkiye den geçti hocam,
YanıtlaSilçıkmadık candan ümit kesilmez der atalar,
etrafıma bakınıyorum, bi kaç genç dışında hiç mesleğini yapan yok.
çocukların yılları heba olmuş.
yazılımcı bi arkadaşım yurtdışına gitti, bana dedi ki orada her daldan doktora çok ihtiyaç var,
gel iki sene ihtisas yaparsın, iş yeri açarsın. üşendim gitmedim. iki sene tekrar okumak da zor geldi.
bir yaz geldiğinde bana dedi ki, diş doktoru olmak için hangi kitapları okumak lazım?
meğersem 40 yaşında okula kayıt olmuş, türkiyedeki mühendislik tahsilini saydırmış,
üzerine dört sene daha okuması lazım.
45 yaşında diş doktoru oldu.
açık söyleyim, biz ülkeye güvendik gitmedik.
ne yalan söyleyim, aldığı aletlerin arada resmini atıyor, burada almak hayal ürünü.
asistanına verdiği maaş, 25 yıllık doktorum, benim gelirimin üç katı.
bazen diyorum, ellisinde atlayıp gitsem mi?
iyi sen çalışıyorsun şükret haline bir kaç üniversite bitiren doktora yapan evde oturanlar var 3,5 milyon genç evde oturuyor hiç br şey yapmıyor bunların hepsi en az lise mezunu bütün ülke üniversite doldu 800 bini mezun olmadan ayrılmış çünkü en iyi para kazanma yolu enflasyon ile kazanmak bozulmayacak bir malı al bir sene sonra fiyatı 120% artacak ayda 10% artış yani 100 bin sermayenle taş alsan bir yıl sonra taşın fiyatı 100(sermayen)+120(devletin varlıklılara varlık transferi)=220 bin lira(bir yıl sonraki taşın fiyatı) sadece her ay bir gün çalışıp taşı satıp yeniden alsan ve 20% herşeyden arınmış net karın olsa 20x12=240 bin 240+120=360/12=30000 işde ilk okul mezunu birinin ayda bir gün çalışıp üniversite mezunu kadar nasıl para kazandığının açıklaması varlığın olan mal ne kadar fazla ise devletin varlıklılara varlık transferi o kadar fazladır.
Silörneğin 1 milyon TL lik taşın varsa bir yı sonra taşının değeri 1+1.2(devlet kıyağı)=2.2 milyon TL ben yabancı olsam Türkiyeye gelip enflasyon artan alımı satımı kolay akmaz kokmaz mal alıp satarım bir kaç sene sene kazandıkdan sonra enflasyon/döviz düştüğü zaman herşeyi satıp dövizi alıp giderim.
“… Beni en çok üzen şey nedir bilir misin? Halkımızın zihninde kökleştirilmiş olan her şeyi başta bulunandan bekleme alışkanlığı… İşte bu zihniyetle; herkes büyük bir tevekkül ve rehavet içinde; bütün iyilikleri bir şahıstan, yani şimdi benden bekliyor; fakat nihayet ben de bir insanım birader, kutsi bir kuvvetim yoktur ki…
YanıtlaSilMünasebet düştükçe daime tekrar ediyorum; bütün dertlerin, bütün ihtiyaçların giderilmesi, her şeyden evvel, pek başka şartlar altında yetişmiş; bilgili, geniş düşünceli, azim feragat ve ihtisas sahibi adam meselesidir, sonra da zaman ve imkân meselesi…”
(Atatürk, 6 Mart 1930, Antalya)
felsefe hocası bi arkadaşım dedi ki, anadolu ve ortadoğu insanı, binlerce yıldır hep birşeyleri üstten bekler. aileler babadan, babalar aşiret ağasından, aşiret ağaları beylerden, beyler kraldan.
Silbunların da elinde sihirli değnek yoktur. onlar da kendilerinden üstündeki bir varlığa yönlendirir insanları. işte dinler buradan çıkar. silsile içindeki herkes alttakilere tefekkürü öğütler, kaderi öğütler, verirse yüce yaradan verir der, sonra bir sürü ortak totem üretirler günde beş kere şunu yap, evden sağ ayakla çık, sol el ile bunu yap gibi.
sn erdoğan da son raddede demedi mi, "enflasyon yüce yaratıcıdandır" diye. diyanet de hemen destek çıktı. dini kökeni de vardır. islam devletinin ilk yılları tüccar kesimi iktidara kaynak sağlardı, onların da düşük faize ihtiyacı vardı, ardından enflasyon patladı, hz peygamber de demişti "enflasyon yaratıcının bizleri sınamasıdır".
atatürk, şark kafasından değildi. şark kafasına sahip insanlar asla onu sevmezler, sevemezler. şark yönetim silsilesindeki insanlar da atatürk'ü asla istemezler. maddenin doğasına aykırıdır.
6#OPuYpApa3aK3!t
Gücü eline alanın her şeyi ele aldığı bu sistemi ve sistemi işleten insanı yetiştiren eğitim modelini evrensel ahlak ve bilim değerleri düzeyine yükseltmezsek, korkarım her dönem bir başkasının hezeyanında kaybolup gideceğiz…
YanıtlaSilZihinsel ve kültürel değişim şart...
Ülkenin ve toplumun durumu hakkında hepimiz konuşuyoruz, yazıyoruz, dinliyoruz ama sizin son yazınızda
YanıtlaSil“ 100 yılda geldiğimiz yer berbat “ diye özetlediğiniz yorum doğrusu mükemmel, kutluyorum.
Orhan Köseoğlu
Üzülerek teşekkür ederim.
SilHocam bir genç olarak bu ülke için yakın vadede iyi bir gelecek hayali kurmak ütopik midir? Türkiye'nin ekonomik hikayesi her 20-30 yılda başa saran bir döngü müdür? Birçok arkadaşım yurtdışına gitti. Uzun süre direndim ancak geçimimi hiçbir şekilde sağlayamıyorum. Artık ben de gitmek istiyorum. Büyüğümüzsünüz, siz ne önerirsiniz?
YanıtlaSilTekrar dönmek üzere gidebilirsiniz.
SilHocam endişelimisiniz ?
YanıtlaSilEndişeyi aştık galiba.
SilSorun politikacilarda degil. Sorun halkta. Avantaci tembel halk kendisine benzeyeni seciyor. Emekli zam alamadigi icin yerel secimde tepki verdi sadece. Yarin cebine harcligi koydugu gibi yine ayni partiyi destekler. Mustafa kemal politikaci degildi. Askerdi. Bu yuzden gerekli reformlari yapabildi. Muhalefete cokta umut baglamayin onlarda akp 2.0 dan farkli degil.
YanıtlaSilÇok doğru.
Sildoğru doğru da bu emekliler demiyo muydu soğan ekmek yeriz reisi yedirmeyiz diye ne oldu da şimdi paragöz oldular :)
SilCebinde ailesine yetecek parası olanlar için kolaydır "soğan ekmek yeriz, reizi yedirmeyiz" demek.
Silmesele para bitince demektir. böyle şarlatan söylemler, halkın rahatının yerinde olduğunu gösteren sözlerdir.
Çölde ya da ayda neden kimse yaşamıyor? Çünkü verimli toprak ve içme suyu yok. Yüzlerce milyar dolar harcanan nasa uyduları gece gündüz hayat olan gezegenleri arıyor. Bir küçük umutla..
YanıtlaSilDemek ki toprak ve içme suyu, altından da paradan da elmasdan da daha önemliymiş.
Türkiyede kainatın en değerli şeyi olan verimli toprak ve içme suyu var.
Öncelikle bu önemli bilgiyi tüm halkın aklına yerleştirmemiz lazım.
Daha sonra Türkiye'nin ne kadar değerli bir ülke olduğunu anlamış olurlar.
Bu bilinci yerleştirdikten sonra;
1- Parayla vatandaşlık satmayız. Ülkemize kim olduğunu bilmediğimiz kişileri ortak etmeyiz.
2- Kaçaklara ülkeyi kapatırız. Onları ülkemize ortak etmeyiz.
3- Altın madenlerini her yere açtırmayız. Açarsakda sadece devlet çıkarabilmeli. Yabancı ortaklar değil
4-Tatil beldelerinde yanan ormanlık alanlara sonsuza kadar imar yasağı getirip acilen eskisinden çok daha fazla ağaç ekmeliyiz. Bu vesileyle kundaklamanın önü kapanmış olur.
5-Yüksek katlı yapılar yerine alçak katlı bahçe nizamlı bol ağaçlı konut yapımlarına yöneliriz.
6-Başka ülkelerin çöplerini kendi toprağımıza getirip boşaltmayız
7-Başka ülkelere ait Asbestli gemilerin sökümünü kendi ülkemizde yapmayız
....
Örnekler sürer gider.
Hocam yazılarınız sürekli takip edip aldığım bilgiler doğrultusunda harcamalarımı azaltmaya gayret ediyordum. Sizden gelen bu acı dolu yazıdan sonra yaşamsal olan zorunlu harcamalarım dışında tüm harcamalarımı kesip bu fırtına bitinceye kadar eve kapanmaya karar verdim. Zira ilk defa bu denli karamsar bir yazınızla karşılaşıyorum.
SilBir de seçim sonuçları için şunu yazmak istiyorum.
"Seçmenler aç tavuk, seçim sonuçları ise buğday ambarıdır."
Teşekkür ederim.
Teşekkür ederim
1950 sonrası başlayan tersine dönen talihimiz son yirmi iki yılda iyice hızlanarak aşağı yönlü harekete devam ediyor. Nerede kaldı Atatürk'ümüzün çağdaş uygarlık hedefi. Neyseki temeli sağlam atmış ki hala aklımızı başımıza alırsak tekrar yukarı bir hareket yapabileceğiz.
YanıtlaSilartık yukarı hareket yok, elde avuçta bir şey kalmadı, olsa olsa yatay hareket olur.
Sileskiden kit'ler vardı, kamu zararına da olsa üretir, iç piyasanın ihtiyacını karşılardı,
şimdi o kit fabrikaları yıkıldı, yerleri avm doldu.
çin ve batı, herşeyi üretip gönderiyor.
"kahraman ordumuz var" demek için almanlara motor ve tank parası, diğerlerine uçak parası, öbürlerine roket parası, berikine bilmem ne lisans parası ödüyoruz, ıvır zıvırı da çinden alıyoruz.
az önce yukarı çıkmak istedim, asansör alman malı, yukarı kapı çin malı,
ayakkabım taylanddan gelme, gözlük italyan marka çin malı, giysiler de,
telefon desen öyle, araba desen öyle, benzin öyle, toplu taşıma öyle,
çocukların oyuncakları öyle, şirkette kullandığım para eden herşey öyle,
ev eşyaları da öyle.
40 sene önce, kullandıklarımın yarısından fazlası Türkiye'de üretilirdi.
Çay içtiğim bardak ikea marka çin malı, kahve kupası çin malı, bilgisayar vs çin malı.
yukarı kalmamış ki kardeşim, tek yol aşağı.
Devlet imkanları ile üretilen savunma sanayi üretimleride bayraktar ın firması kazanıyor. Vergi rekortmeni oldu adam.
SilÇin malı ama çoğu fason üretim. İkea anlaşıyor orda bi fabrika ile isveç kazanıyor. Bunu gibi çoğu çin malı dediğimiz telefon bilgisayardan asıl parayı avrupa amerika kazanıyor. çin fason üretim ve ucuz hammade ile günü kurtarıyor. Çin de kendi markalarını oluşturmaya çalışıyor ama onlarda huawei gibi rakipleri tarafından engellenmeye çalışılıyor.
SilBiz Atatürk gibi bir liderin kurduğu halkı tasarrufa, eğitime, kalkındırmaya ve çalışmaya yönlendiren bir sistemi ondan sonra hızla tersine çevirdik özellikle demokrat parti ile başlayan popülist yönetimler; tasarrufu tüketime, çalışmayı tembelliğe ve her şeyi devletten beklemeye, eğitimi ideolojik yönlendirmeye, kalkınmayı oy toplamaya değişti. Ne yazık ki bu şekil bir yönetim tarzını halk kabullendi ve günümüzde zirve yaptı
YanıtlaSilMalesef bizde kolay yoldan zengin olma hevesi çok var. Birde hava atma. Biri çıkıyor iki anahtar vaad ediyor oyları topluyor. Diğeri medya vasıtasıyla rakiplerini rezil ediyor oyları topluyor. En çok vatandaşı kandıran bizi yönetiyor. Bu kirli iş birlikleri ile kandırılan vatandaş doğru kişiyi nasıl seçsin.
Silhocam, en komiği ne biliyor musunuz?
YanıtlaSilyüzyılda gelinen bu yeri şimdi beğenmeyenler, buraya gelmekte en çok emeği geçenler.
insanlar kendilerini beğenmiyorlar, topluma ve okuyuculara ayna tutmuşsunuz, emeğinize sağlık,
insanlar aynada gördüklerini sevmiyorlar.
Sanmıyorum. Beğenmeyenler bu işlerden zarar görüp şikayet edenler. Bu hale gelmemizde emeği olanların gizli isveç bankalarında 2-3 ömür yetecek paraları vardır.
SilHocam, sizin bunca yazdığınızı eski edebiyatçı atalarımız kısaca şöyle özetliyorlar.
YanıtlaSil"Az gittik uz gittik. Dere tepe düz gittik.
Çayır çimen geçerek, Lale sümbül biçerek, Soğuk sular içerek,
İki cihan harbi devirerek, yüz yaz ile yüz güz yol gittik,
bir döndük ki bir arpa boyu yol gittik"
Türkiye'nin yılları çalındı, bu nasıl belli oluyor, alamadığın arabadan belli oluyor, kullanamadığın telefondan belli oluyor, emekliye verilmeyen paradan belli oluyor, Türkiye'de borcu her zaman vatandaş öder borcu yapanlar ödemez, ama biz hakettik evet hakettik şımarıklığın sonu budur, biz ülke olarak aynı evini satıp eline sıcak para geçen adamın para harcaması gibi paralarımızı fabrikaları satarak elde edip yiyip içtik üstüne üstlük gelecekten de borçlandık ve bunlar yapılırken kimse sesini çıkarmadı yetmez ama evet dedik gemi yürüdü gitti, şimdi gelinen nokta da emekliler ağlıyorsa ağlamasın ama gençlere üzülüyorum gençlerin geleceğini çaldılar
YanıtlaSilYorumunuzda gizli bir gerçek; gecekondu devri. Gittiler devletin arazisine çöktüler müteahhide verdiler 3 daire aldılar satıp satıp yediler. Bunlar beleş parayıda müteahhidide severler.
SilMahfi Hocam Bayramınızı kutlarım.
YanıtlaSilBana göre Türkiyemizde yapılan siyaset çok ilkel kalmıştır. Yani yüce yaratıcının bizlere doğarken seçme şansı vermediği özellikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Kim istedi de türk veya kürt oldu? Kim istedide alevi veya sunni bir ailede doğdu? Bakın siyaset hep bunlar üzerine milliyetçilik ve dincilik. Bizler ne zamanki siyasetin kendi birikimlerimizi birbirimizle paylaştığımız bir araç olduğunu anladığımızda ve bu paylaşımı adaletle pay edeceğine inandığımız insanları aradığımızda sorun komple çözülecektir.
Haklısınız ama halkın talebi de bu yönde maalesef. Siyaset ona uyuyor. Ya da belki daha doğrusu şyle: Siyaset kendi seçimini halka kabul ettiriyor sonra onun isteğini yerine getirir gibi görünüp bunları yapıyor.
SilHocam ne kadar doğru söylemişsiniz: Liyakatın yerini sadakat aldı gerçekten. Bu dönem aynı zamanda ahlaki yozlaşmayla da anılacak. Yalancılık, iki yüzlülük, hata yaptığını asla kabul etmeme, dini ve milli duyguların alabildiğine istismarı, bugün doğru dediğinin ertesi gün tam tersini savunmak, kibir, hamaset, lüks, gösteriş, israf vb. vb. siyasi hayatın normali oldu. Bütün bunlar bu iktidardan önce de yok muydu? Elbette vardı ama hiç bir dönem bu derece siyasetin hatta hayatımızın normali haline gelmemişti bana göre. Bunlar bu iktidarın geleceğe bıraktığı ve izleri kolayca silinemeyecek çok kötü bir miras ne yazık ki.
YanıtlaSildünya bankası ile 5 yıllık anlaşma imzalandığını doğru mu habertürk haberinde gördüm
YanıtlaSilHocam öncelikle iyi bayramlar dilerim. Makalelerinizi düzenli takip ediyorum. Bizim milletimiz dibi görmeden akıllanmaz düşüncesindeyim. 31 Mart seçimlerinde emekli oyları sonucu etkiledi. bunun en temel örneğini yaşadık
YanıtlaSilSAYIN HOCAM HAYIRLI BAYRAMLAR DİLİYORUM.
YanıtlaSilGSYİH sıralaması veya sgap, bildiğim kadarıyla ülke ekonomisi hakkında en sağlam veri.
YanıtlaSileğer Türkiye, 1960-70-80-90 larda filan, bu sıralamada dünyanın en güçlü 20 ekonomisinden biri idiyse ve bu önemli ise,
Türkiyede kimsenin bundan haberi yok, siz ekonomistlerin haberi olsun.
gsyih sıralaması, ekonomik güç için önemli bi gösterge değil heraldeki, ekonomistler bunu halka anlatmamış, kimse bilmiyor.
Daha kendine yetecek kadar buğday mercimek saman bile üretemeyen türkiye nin kendi savaş uçağını kendi tankini kendi savaş gemisini ürettiğine inanabilen halka türk halkı denir.
YanıtlaSilBu düşüncenize göre Güney Kore'nin Zimbabve'den daha kötü durumda bir ülke olması gerekiyor.
SilBu ülkenin halki cok sorunlu. Mesela bircok yaşlı kişi gençlere cebindeki telefonu çıkar diyor. Ekonomiyi övmek için bu yönetim anlayışını doğruymuş gibi gostetebilmek icin. Fakat ayni şahıslar ceplerinde tasidiklari telefonları kimlerin ürettiğini ve o telefonlar icin ne kadar döviz borclandigimizi sormuyor.
YanıtlaSilBütün yazılarınız gibi bu da gerçekleri gösteriyor. Tamamen katılıyorum
YanıtlaSilSayin Egilmez,
YanıtlaSilWorld Justice Project
Rule of Law Index 2023 (Hukuk kurallarina uyan ulkeler raporu)
Raporuna gore Turkiye 0.41 puanla 117.sirada aciklandi. Hukuk kurallarinin hizlica geriledi ulkelerde 6 milyar insan yasiyor.
Uluslararasi yolsuzluk endeksi (Corruption Perception Index) siralamasinda ise 34/100 uzerinden 115. sirada gosteriliyoruz.
Hukuk alaninda yasanan her turlu olumsuz gelismeler ulkemizde baska sevimsiz sorunlari beraberinde getirdi ve devam etmekte.
Dogru ve yuksek kalibre insanlar eliyle herseyi degistirmek mumkun diye dusunuyorum.
Bu sekilde katkida bulunmak istedim.
Syg
Hocam konudan ayrı olarak bir şey sormak istiyorum dün aklıma geldi. Cevap verirseniz çok memnun olurum. Hükümet talep enflasyonunu kesmek için halkın tasarruf etmesini istiyor. Vatandaş TL mevduat yerine dolar ve altın olarak tasarruf ediyor tüketime yönelmiyor diyelim. Peki MB para basıp özel ve kamu bankalarına TL mevduat olarak yatırsa nasıl olur? Bankalar da bu mevduatı seçici olarak ihracat yapan şirketlere borç verse daha iyi olmaz mı? Halk harcamadığı için talep enflasyonu yok. İhracatçı şirketler krediye ulaşıyor. Faizde hükümete göre reel faiz seviyesinde daha ne olsun. Saygılarımla..
YanıtlaSilSayın Hocam, başkanlık sistemi ile bunların ne alakası var.
YanıtlaSilEski sistemde tek başına iktidara gelen başbakanlarda da durum farklı değildi.
On yıl iktidarda kalan bir başbakan cumhurbaşkanını da atayabilir o da yüksek mahkeme üyelerini atayabilirdi. Ya da başbakan, cumhurbaşkanlığına geçer o da istediği başbakanı atayabilirdi.
Koalisyon ile gelen başbakanlar bile Merkez Bankası başkanını değiştirmekte hiç sıkıntı yaşamazlardı.
Ben 56 yaşındayım. Hani ülkenin evveliyatını bilmesek...
Bu arada IMF'den bahsediyorsunuz, IMF'nin stand bay'sız kredi vermediğini, kayyum gibi tepemizde dikildiğini, yatırım yaptırtmadığını niye söylemiyorsunuz? IMF temsilcisinin kafasına ülkemizde niye ayakkabı fırlattılar acaba?
Hocam hesabınız "hack"lenmedi değil mi !!! Sizi çok agresif gördüm bu yazınızda. Genelde tablo çizer durumu anlatır nesnel yorumlar yapardınız bu kez kitabın ortasından gitmişsiniz. Sizi birileri yada bir şeyler kızdırmış anladığım kadarı ile ... (yazdıklarınıza sonuna kadar katılıyorum bu arada )
YanıtlaSil