IMF’nin Türkiye Ekonomisi 2024 Falı Üzerine Düşüncelerim
Fal sözcüğünü başlıkta özellikle kullandım. Çünkü içinde bulunduğumuz dönem doğru dürüst tahmin yapma olanağını vermiyor. Her an bir yerde sorun çıkıyor, savaş dalgaları alevleniyor, bunlara ek olarak bu yıl dünyanın dört büyük ekonomisinden birisi olan Euro Bölgesi durgunlukla savaşıyor, diğeri olan Çin eski ivmesini kaybetmiş durumda devam ediyor, Japonya uzun süredir devam eden durgunluktan çıkma yolunda son derecede zayıf sinyaller veriyor. Dört büyük ekonomi arasında en iyi durumda görüneni ABD ekonomisi gibi olsa da orada da bu yıl seçimlerin olması durumu belirsiz hale getiriyor. Bu gelişmeler, petrol, doğal gaz, altın, emtia fiyatlarını dalgalandırıyor. Bütün bunlara Türkiye’nin kendine özgü belirsizlikleri, sıkıntıları da eklenince yapılan iş tahmin değil büyük ölçüde fal bakmaya dönüşüyor.
Aşağıda IMF’nin Türkiye
ekonomisiyle ilgili yeni tahminleri yer alıyor. IMF’nin tahminleri 2028’e kadar
uzansa da ben buraya 2024’den ötesini almadım. 2024 yılı için yapılan tahminler
bile tahmin yapma ile falcılık arasında dururken ondan ötesi artık tam olarak falcılığa
girdiği için buraya almadım. Önce tabloyu paylaşayım sonra da yorumlamaya
çalışayım (tablodaki veriler için kaynak: IMF, World Economic Outlook Database,
April 2024.)
IMF, Türkiye’nin 2024 yılında
yüzde 3,1 büyümesini bekliyor. Benim beklentim biraz daha yukarıda. Daha yüksek
bir büyüme beklememin nedeni Türkiye’nin henüz yeterli bir parasal sıkılaştırma
içine girmemiş ve gevşek maliye politikası izlemeye devam etmekte olması. Bütçe
açığının ikiye katlandığı bir yılda büyümenin çok düşmesini beklemek bence
doğru olmaz. Tüketim bütün hızıyla devam ediyor ve büyüme esas olarak tüketim
temelli olduğu, ayrıca deprem harcamalarının bu yıl hızlanması da zorunlu
olduğu için ben büyümenin yüzde 3,5 – 4 arasında gerçekleşeceğini tahmin
ediyorum.
Cari fiyatlarla GSYH’nin 41.453
milyar TL’ye çıkması bekleniyor. Cari fiyatlarla ifadesi bildiğiniz gibi
enflasyonu içinde barındıran yani arındırılmamış GSYH demek. Bir başka ifadeyle
mal ve hizmetlerin satış fiyatları piyasadan toplanıyor, üst üste konuyor ve
cari fiyatlarla GSYH elde ediliyor. Dolayısıyla bu fiyatların içinde o yılın
fiyat artışları da (enflasyon) var. IMF’nin tahminine göre bunun dolar
cinsinden karşılığı 1.114 milyar USD. Buradan giderek USD/TL yıllık ortalama
kurunu 37,21 olarak hesaplıyoruz. Buna göre IMF, TL’nin dolara kaşı 2024
yılında yüzde 57 oranında değer kaybedeceğini tahmin ediyor. Bu tahmini yılsonu
kurlarına da aynen uygularsak, IMF’nin 2024 yılsonu USD/TL kurunu 47 TL olarak tahmin
ettiği sonucuna ulaşabiliriz. İlk iki ayda ithalatta ve dolayısıyla cari açıkta
görülen düşüş kurun bu tahmin doğrultusunda gerçekleşme olasılığını
güçlendiriyor olsa da ithalattaki düşüşün önemli ölçüde altın ithalatına
getirilen kısıtlamadan kaynaklandığını gözden kaçırmamak gerekir.
Bu tahminler gerçekleşirse
Türkiye’de kişi başına gelir 2024 yılında yıllık 475 bin lirayı aşacak demektir.
Bunun dolar karşılığı 12.765 USD. Yani bu hesaba göre Türkiye’de ortalama aylık
gelir 39.597 lira ya da 1.064 dolar. Hesaplara satın alma gücü paritesiyle
bakarsak kişi başına gelir 2024 yılı için 43.921 USD olarak görünüyor. Bunun
aylık olarak karşılığı 3.660 Dolar. Bunu ben söylemiyorum satın alma gücü
paritesiyle yapılan hesap böyle çıkıyor. Cari fiyatlarla GSYH hesabı bizim gibi
yüksek enflasyon ve baskılanmış kur deneyimi yaşayan ülkelerde iki açıdan
sorunlu: (1) GSYH hesabının içinde fiyat artışları var yani bu hesaplar
enflasyondan arındırılmış değil. O nedenle olduğundan yüksek çıkıyor. (2) TL
ile hesaplanan ve içinde enflasyon barındıran GSYH, yıllık ortalama USD/TL
kuruna bölünerek dolar cinsinden GSYH bulunuyor (USD Cinsinden cari fiyatlarla
GSYH = TL cinsinden cari fiyatlarla GSYH / Yıllık ortalama dolar kuru.) Bu
durumda dolar kuru ne kadar düşük olursa dolar cinsinden GSYH o kadar yüksek
çıkıyor. Merkez Bankası’nın dolar kurunu baskılamaya çalışmasının önemli
nedenlerinden birisi GSYH’yi dolar cinsinden yüksek çıkarmak ve kişi başına
geliri de olduğundan yüksek göstermek: Milyarlarca dolarlık döviz rezervinin
harcanmasının en önemli nedeni bu. Bunlara bir de sığınmacıların durumunu
eklemek gerekir. Sığınmacıların üretime katkıları GSYH hesaplarına dâhil ediliyor
ama kişi başına gelire geçilirken yani cari fiyatlarla GSYH, nüfusa bölünürken
bunlar nüfusa dâhil edilmiyor. Böylece kişi başına gelirimiz de olduğundan çok
daha yüksek çıkıyor. Bütün bu illüzyonları görmezden gelirseniz Türkiye’de
satın alma gücü paritesine göre ortalama kişi başına gelir aylık 3.660 dolar dendiğinde
mutlu olabilirsiniz.
IMF’nin tahminlerine göre 2024
yılında Türkiye’de yatırımlar ve tasarruflar düşüyor. Tasarruflardaki düşmenin
reel faizin negatif olarak devam edeceği beklentisine dayalı olduğunu tahmin
ediyorum. İnsanlar, negatif reel faiz elde ettikleri yerde tasarruflarını
düşürür, harcamalarını artırırlar. Buna karşılık faizlerin enflasyona göre düşük
kaldığı ortamda yatırımların artması gerekir. Bu gerçeğe karşın yatırımlardaki
düşüşün tek açıklaması yatırım için gerekli güven ortamının sağlanamaması
olmalıdır.
IMF, işsizlik oranını 2024 yılı
için 9,6 olarak hesaplamış bulunuyor. Büyümenin yüzde 3’e gerileyeceği
tahminiyle tutarlı bir işsizlik artışı söz konusu diyebiliriz.
IMF, 2024 yılında yıllık ortalama
enflasyonun yüzde 59,5, yılsonunda da yüzde 45 olarak gerçekleşeceğini tahmin
ediyor. Yılsonu için yüzde 45 oranı Merkez Bankası’nın beklentisinin yaklaşık
10 puan üzerinde bir beklentiye işaret ediyor. Eğer IMF tahmini doğru çıkarsa enflasyon
bir yılda enflasyon yüzde 64’den (2023 yılsonu değeri) yüzde 45’e düşmüş
olacak. Bu düşüşün önemli bir bölümü uygulanan ve sıkı olduğu öne sürülen para
politikasının etkisiyle değil Temmuz ve Ağustos aylarındaki yüksek enflasyon
oranlarının (iki ayın toplamı % 18’den fazla) devreden çıkması sonucu gerçekleşmiş
olacak.
IMF’nin tahminlerine göre
ithalattaki artış oranı ihracattaki artış oranıyla başa baş olacak gibi
görünüyor. Bu tahminlerde altın ithalatına getirilen kısıtlama yer almış mıdır
almamış mıdır bilmiyorum ama ben ithalattaki artışın ihracata göre biraz daha düşük
kalacağını tahmin ediyorum.
Kamu kesimi brüt borç stoku yüzde
30’lar düzeyinde bir yere yerleşmiş görünüyor. Türkiye, birçok ülkenin kamu
kesimi borç yükünün altında bir yüke sahip bulunuyor.
Son iki yılda 50 milyar dolarlık
bir açığı zorlayan cari denge 2024 yılında 30 milyar dolar düzeyine gerileyecek
görünüyor ki bunun GSYH’ye oranı yüzde 2,8’dir. Yüzde 2,8 oranındaki bir cari
açık Türkiye gibi petrolü, doğal gazı ithal etmek durumunda olan bir ülke için
normal düzey olarak kabul edilebilir.
Bu yazı bir ekonomik
değerlendirme yazısı olduğu için burada finansal değerleri ele almadım. Ne var
ki merkez bankasının rezervlerini, özel kesimin ve merkez bankasının dış borç
yükünü, bankaların kredi ve mevduat ilişkisini, kur korumalı mevduatın durumunu
ele almadan yapılacak bir değerlendirme eksik kalır. O nedenle bu yazım
yalnızca bir tespit yazısı olarak kabul edilmeli.
Değerli üstadım sınavda aşağıdaki çözümü savunan bir öğrenciye tutumunuz nasıl olurdu. Saygılarımla. “Merkez Bankası’nın dolar kurunu baskılamaya çalışmasının önemli nedenlerinden birisi GSYH’yi dolar cinsinden yüksek çıkarmak ve kişi başına geliri de olduğundan yüksek göstermek: Milyarlarca dolarlık döviz rezervinin harcanmasının en önemli nedeni bu. Bunlara bir de sığınmacıların durumunu eklemek gerekir. Sığınmacıların üretime katkıları GSYH hesaplarına dâhil ediliyor ama kişi başına gelire geçilirken yani cari fiyatlarla GSYH, nüfusa bölünürken bunlar nüfusa dâhil edilmiyor. Böylece kişi başına gelirimiz de olduğundan çok daha yüksek çıkıyor. Bütün bu illüzyonları görmezden gelirseniz Türkiye’de satın alma gücü paritesine göre ortalama kişi başına gelir aylık 3.660 dolar dendiğinde mutlu olabilirsiniz.”
YanıtlaSilOrta not verirdim. Benim dediklerimi aynen ezberlemiş kendisinden hiçbir şey katmamış olarak kabul ederdim. Böyle bir durumda analiz yapamayacak demektir. Analiz yapamayan kişi iyi iktisatçı olamaz.
SilIMF küresel tefecilerin örgütüdür.Borçlu ülkelerin tefecilere olan borçlarını ödettirmekle görevlidir.
SilIMF, ülkelerin siyasetçilerin popülizmle batırdığı ekonomik sistemi yeniden ayağa kaldırmak, dünya ticaretinin daralmasını önlemek için kurulmuş bir uluslararası örgüttür. Eğer birilerine fatura kesilecekse o fatura ülkeyi borca batıran siyasetçilere kesilmelidir.
SilIMF borç verdiği ülkenin yönetimini ele alan, savunma, eğitim, sağlık gibi tüm stratejik konularda hükümete müdahale eden bir örgüttür. Sizin bu örgütü makul ve masum bir seçenek olarak tanıtmanızı çok yanlış buluyorum. Nasıl bir solculuk bu anlamak mümkün değil!
SilAYNEN AMA BİZ ÜLKEMİZDE BATAN SİYASETÇİYİ KUCAKLAR ESNAF BÖYLE BATARSA HİÇ BİR YERDEN MAL ALMAZ PİYASADAN SİLİNİR
SilAdsız25 Nisan 2024 10:48,
SilSiz muhtaç birine büyük bir para verir misiniz?
IMF parası bedava mı?
Herkes 3 kuruşunun hesabını yapıp, alacağını garantilerken IMF niye yapmasın?
Solcu kafası da iyi kafaymış, bedava para gelsin, yiyelim, içelim, yatalım.
Devlet'in iş adamlarından aldıkları vergi yönetmeliğini bir daha gözden geçirmesi gerekiyor. Bu bir milli güvenlik meselesi oldu artık.
Sil300 milyon dolarlık bir firma 20 bin tl vergi ödemiş. (Vergisini veren dürüst firmaları tenzih ederim)
Yahu bu nasıl bir iş ? 300 milyon dolarlık firma hiç değilse 100 bin tl vergi ödeseydi.
Benim maaşım 55 bin tl. Ben 10 kat daha fazla vergi ödemişim.
Çalıştığım bir firmada maaşlı çalışan bir zengin vardı. Canı sıkılmasın diye keyfi olarak çalışıyordu.
Her hafta farklı lüks jiplerle işe geliyordu. Bindiği her lüks jipin ve spor arabaların her biri 10 milyon tl - 20 milyon değerlerindeydi.
Sonra öğrendik ki hepsini şirket gideri olarak gösteriyormuş. Vergiden kaçmak için. Yani bindiği bu lüks arabalara aslında para vermiyormuş. Muhtemelen sonra da yüksek fiyattan satıp kar yapacak.
Ben ise 1.0 motor bir araba almak için 5 yıldır para biriktiriyorum.
Görünen o ki Türkiye şu anda maaşlı çalışanlardan alınan vergilerle dönüyor.
Bu sürdürülebilir bir durum değil.
Yapmayın. Etmeyin. Yazıktır günahtır.
Değerli Mahfi Hocam, gerçek enflasyonla (ENAG+) şişmiş GSYİH'nın kontrollü kura bölünmesiyle trilyon dolarlık ekonomiler arasına girdik. Hayırlı olsun. KKM nedeniyle de kurun kontrol edilmesi gerekiyor. Aksi taktirde trilyon liralık potansiyel zarar yazılabilir. Kırk katır mı, kırk satır mı? Zor kararlar alınmak mecburiyetinde. Bedelini genele yazmaktan başka yol yok gibi, çünkü tercih böyle.
YanıtlaSilİlk cümleniz olayın tam bir özeti olmuş. Teşekkürler.
SilTürkiye büyüdüğü sürece sorunları büyüyor demektir.
YanıtlaSilTeşekkürler
Rakamlara bak çay demle.
SilHocam dolardaki artışın ABD ile yıllık enflasyon farkı kadar olması gerekmiyormu?
SilEvet ama bizdeki enflasyon doğru değil ayrıca kur da baskı altında olunca hiçbir şey doğru çıkmıyor.
SilŞu anda dolar 50 TL olsa GSYH 1 Trilyon doların çok altında , kişi başı gelir 10.000 doların çok altında olurdu . Excel ile çok güzel tablolar hazırlanabiliyor. Sanal bir ortamda yaşıyor gibiyiz.
YanıtlaSilGibisi fazla.
SilHerşeyimiz yalan dolan sahte hile . Neyi tutsan elinde kalıyor. Hayır ben ekonomiyi geçtim o bir gün elbette düzelir ama sitemdeki ve halktaki bu bozulma işte o fena.
SilHocam ENAGın GSYH hesabı ve böylece kişi başı gelir hesabı yapması sizce teknik olarak mümkün mü? Size göre bu rakamlarda da enflasyondaki kadar (%100e yakın) ya da daha fazla gerçeklikten uzaklaşma var mı?
YanıtlaSilGSYH hesabı yapmak için Türkiye'nin her yerinden veri toplayacak bir teşkilata ihtiyaç var. GSYH'nin doğru hesaplanması için fiyatların doğru toplanması ve kurun da serbest olması lazım.
SilTürkiye'de ortalama aylık gelir 39500 lira olarak gösterilmiş. Eğer adaletli bir gelir dağılımı olsaydı çoğu kişi bir nebze de olsa mutlu olabilirdi. Fakat en zengin %20'lik kısmı çıkarttığımızda, geriye kalan %80'in açlık sınırında gezindiği bir ülkede 5 kişiden 4'ü mutsuz demektir.
YanıtlaSil39.500 de doğru değil zaten.
SilGelir adaletsizliğinde Avrupa 1.'si olunca, mutlu-mutsuz olmayı da direkt etkiliyor. Avrupa'nın en mutsuz ülkesiyiz. Çünkü gelir adaletsizliğinde 1.'yiz. Adamlar emekli olunca dünya turuna çıkıyorlar, biz ise torunumuza harçlık bile veremiyoruz. Nasıl mutlu olalım?
SilŞu istatistikleri manipüle etmeye sarf edecekleri çabayı adam akıllı yönetmeye yöneltselerdi Almanları bile geçerdik. O kadar çalışıyorlar ki resmen :) Vesselam.
YanıtlaSilYazınız için çok teşekkürler Mahfi Bey hocam,
YanıtlaSiltüketim nasıl hala deli gibi artıyor anlayamıyorum hocam. Bunu en basitinden hiç bir şey alamayan şampuan stokluyor gibi mi düşünmek gerekiyor ? konut ve araba satışlarında yaprak kımıldamıyor. İnsanların gelirlerinden çok daha fazlası enflasyon olarak binmedi mi tüketim ürünlerine. Sürekli artan tüketim olması sanki mümkün değil ? 5 şampuan stoklayan kişi, alım gücü sebebiyle, şu an stoğu 3 e düşürmemiş midir ?
Faizi enflasyonun altında tuttuğunuz (negatif reel faiz) bu sonuç normaldir.
SilGenelin davranışını yansıtmaz belki ama yakın/orta vadede almam gerekenleri (lüks yahut keyfi değil) fırsat denk geldikçe alıyorum. Yazın arabanın bakımı olacak, kampanya vb denk geldi parçaları aldım koydum kenara. Sipariş verdikten sonra bir kaç gün içinde zamlar geldi. Çocuklar büyüdü, 10 yıllık tv de hafiften alarm veriyordu, illaki yakında almak gerekecekti, uygun fiyatlı denk gelen güzel bir tvyi aldım. 15 Şubat'tan bu güne %30 zam yedi. Dayanacak gıda ihtiyaç maddelerinden, büyüme çağındaki çocukların doğması yakın ihtiyaçlarını vb. uygun fiyat denk geldikçe alıp stokluyorum. Borcum yok genel olarak, vadelide borsada falan belli birikimim var, harcamayıp yatırım yapabilirim ama birtakım ürünleri uygun fiyatla önceden almak tuhaf şekilde daha çok kazandırıyor (spekülatif yahut riskli yatırımlar istisna)
SilHocam Selamlar
YanıtlaSilYazılarınız için tekrar tekrar sonsuz teşekkürler
"Faizlerin enflasyona göre düşük kaldığı ortamda yatırımların artması gerek. Bu gerçeğe karşın yatırımlardaki düşüşün tek açıklaması yatırım için gerekli güven ortamının sağlanamaması olmalıdır" demişsiniz. İzninizle buna bazı eklemeler yaparken bazı sorular da sormak isterim.
- Türkiye ekonomisinin belki de %70 ini oluşturan kobilerin kaç tanesi öz sermaye ile hareket ediyor ? bence %10 u bile değildir. Bugün, durumu iyi olmayan firmalara zaten artık eskisi gibi kredi verilmiyor yatırım yapmaları mümkün değil. Kredi verilse de aylık faiz oranları % 5-6 arası bunu kimse tercih etmiyor.
- Parası olan ise, "sıkılaşma" daha da artacak, tüketim düşecek diye yeni yatırımdan kaçınıyor.(güven ortamı) Ayrıca, reel faiz yok haklısınız ama bugün 20milyon TL nakitinize, 32günde 1 milyon TL mevduat veriyor bankalar. Bugün TR de kim veya kaç kobi 20 milyon yatırımla senede 12milyon liradan fazla parayı sıfır risk ve sıfır hareketle kazanabilir. Reel getiri sağlamasa da insanların aylık tüketimlerinin üstünde bir para getirdiğini düşündükleri için psikolojik olarak faizde tutmak istiyorlar
bence ve haklılar da.
Hocam Merhaba
YanıtlaSilSıkılaşma tam doğru olarak nasıl yapılır ?
Faizi enflasyon üzerine taşımak yine sizin tabirinizle kanayan yaraya ilk müdahele bu yapılmıyor.
Kamu da tasarrufa gitmeli, saray harcamaları vs azaltılmalı
Başka ne kalemler var eklenecek ? bununla ilgili bir yazınız olsa harika olur. eğer yazdıysanız ve kaçırdıysam da özür
Başka da fazla bir şey yok. Faizi doğru belirleyeceksiniz, kura karışmayacaksınız, kamu harcamalarını düşürecek, kayıt dışı ekonominin üzerine gideceksiniz. Hepsi bu.
SilSayın Eğilmez, yazdıklarınız bence yetersiz. Esas konu "Dindar ve Kindar bir Nesil yetiştirme" sorunu. Bu ZİHNİYET değişmedikçe Ülkemizin düzelmesi bence mümkün değil. Saygılarımla.
SilAylık ortalama geliri 3.950 TL , yani ortalamanın onda biri olan milyonlarca insan var.
YanıtlaSilÇok doğru.
Silİlginc
YanıtlaSilMerhaba Mahfi Bey, yazınız için teşekkür ederim. Satın alım gücü paritesindeki, kur seviyesinden kaynaklanan bahsettiğiniz sorunu çözmek adına, dünya bankasının yayınladığı "GDP per capita, PPP (constant 2017 international $)" verisini incelemek daha doğru bir yöntem olur sanırım.
YanıtlaSilİlgili veri: https://data.worldbank.org/indicator/NY.GDP.PCAP.PP.KD?locations=TR
Çok doğru.
SilHocam elinize sağlık. Su altında hala nefesimizi tutuyoruz. Fatih
YanıtlaSilMahfi Bey,
YanıtlaSilYorumumu dikkate alıp , bir önceki yazınızdaki hatalı verileri güncellediğiniz için teşekkür ederim.
Her yorumu dikkate almanız takdire şayan.
Asıl ben size güncel verilerle yazımı güncellememi sağladığınız için teşekkür ederim. Sevgiler.
SilGerçekler ilginç olmaz.
YanıtlaSilBizde oluyor.
SilMahfi Bey, yorumlarınızı büyük bir dikkat ve beğeniyle takip ediyorum.
YanıtlaSilAncak daha önce de bir kaç kere belirttiğiniz sığınmacıların kişi başı milli gelir hesabına dahil edilmemesi durumu Türkiye'ye özgü değil. Türkiye'den daha yüksek sayıda yasal /yasadışı göçmen sayısına sahip ABD, Almanya, Fransa vb ülkelerde de bu hesap yalnızca vatandaşlar üzerinden yapılıyor.
Bu yorumu bir çok yazınızda tekrarladığınız için uyarmak istedim. Saygılarımla,
Teşekkür ederim. Haklısınız ama ben esasen bu yöntemin yanlışlığına dikkat çekmek istiyorum. Aynı yanlışın ABD'de veya Almanya'da da yapılıyor olması sadece GSYH ve özellikle de kişi başına gelir hesaplarının yanlış yapıldığını gösteriyor. Bu kişileri nüfusta saymayacaksak bu kişilerin GSYH'ye yaptıkları üretim katkısını da hesaba katmamamız gerekiyor diye düşünüyorum. Yani bütün dünyada hesabın böyle yapılması lazım. Aksi takdirde olduğundan daha yüksek bir kişi başına gelir ortaya çıkıyor. Sevgiler.
SilO ülkelerdeki sığınmacı sayısını nüfusa oranlayınca Türkiye'deki gibi %10'lar seviyesine yaklaşılıyor mu?
SilKarı koca kamuda mühendisiz. iki çocuğumuz var. Çok değil 10 yıl öncesine kadar dört kişilik ailemizin "hane içi kişi başı geliri" ülkemizin kişi başı milli geliri ile kabaca aynı idi. (Net değil brüt maaşlardan hesaplıyorum) Yıllar boyu "enflasyon" kadar artışlar sonrası bize düşen kişi başı gelir ciddi oradan geriye gitti. Bu sene Temmuz'da gelecek zam kabaca %20. Hesaplayınca ortalama hane içi kişi başı gelir 39500 liranın oldukça altında kalacak. Rakamlar doğru ise büyük bir kesim fakirleştirilerek küçük bir kesim zengin edilmiş. Hesapta biz orta sınıfız. Yazık.
YanıtlaSilİşin komik tarafı, biz yine nispeten iyi durumdayız. Büyük çoğunluk çok daha sefil durumda. Lafla rakamları şişiriyorlar kolayca da cfiilen cebe giren de belli.
Bu arada, son kriz döneminin başlarında döviz bazında maaşlar bugüne göre %40-45 aşağıdaydı. O günlerde milli gelirden aldığımız pay feci ötesiydi.
SAYIN HOCAM, SİGORTA ÜZERİNDEN YATIRILAN PRİM ESAS ALINDIĞI İÇİNMİ HESAPLAR TUTMUYOR.MAAŞI YÜKSEK OLUP, PRİMİ ASGARİ ÜCRETTEN YATAN BİNLERCE ÇALIŞAN VAR.
YanıtlaSilSAYIN HOCAM,SİGORTA PRİMİ ÜZERİNDEN YATIRILAN HESABA GÖREMİ YAPILIYOR.MAAŞI YÜKSEK OLUP PRİMİ ASGARİ ÜCRETTEN YATAN BİNLERCE ÇALIŞAN VAR.HATTAKİ SİGORTASIZ ÇALIŞANDA.ÇÜNKÜ BU MAAŞLARLA, BU KADAR TÜKETİM İMKANSIZ GÖZÜKÜYOR.
YanıtlaSiltüm sırrı bozdun Adsız.
Silbi de harcamalar ve üretim cinsinden yapılan gsmh hesaplaması var, ordan sağlamasını yapıyorlar.
Enflasyon gibi çok önemli bir makro iktisadi parametre sürekli olduğundan yarı yarıya düşük gösterilip baz alınirsa elbette olduğundan yüksek büyüme ve düşük kurdan gsyh köpüğü çıkar. Reel fiyatlarla ve normal.kurlardan doğru hesaplama yapılsa hem büyüme oranı daha düşük hem de kişi başı gelir daha düşük çıkar ki reel olan doğrudur. Üretim artmıyor tüketim artıyor ve enflasyonla büyüme yaşanıyor. 90 li yıllarda da böyle büyüme yaşadık bu ilk değil ama sonrası malum.94 ve 2001 devaluasyonlari ve mali kriz olmuştu. Benzerlerinden de büyüğü yolda olabilir. En kötüsü de reel ekonomiden çok malı ekonomi tarafının aktifler büyüyor ve reel sermayeli işletmelerin ekseriyeti ana faaliyetleri değil tali faaliyetlere dayalı büyüyor. Bu da üretim kredi genişlemesi arasındaki negatif fazlı korelasyon unun giderek artmasına neden.oluyor.
YanıtlaSilAdsız,favökten mi bahsediyorsun? Biraz açarmısın?
SilHocam, makaleniz için teşekkürler. Son 15 yıldır devlet kurumlarının ürettiği veriler iktidar tarafından makyajlanıyor. Kurumlar ve kurallar 'hesabı siyaset veriyor' safsatasıyla ortadan kaldırıldı. Devlet kurumlarının vatandaşa doğru bilgi verme sorumluluğu, saygısı olmadığı gibi uluslararası kurumlara da yanlış bilgi veriyorlar. Başka bir alandan örnek; pandemide vaka ve ölüm sayıları, aşılama sayıları..Böyle olunca temel göstergeler akıldışı.. örn, aynı raporda, hem işsizlik düşüyor, hem yatırım artıyor, hem elektrik tüketimi artıyor deniyor. Buna aptallar bile inanamaz. Enflasyon,milli gelir, GSYİH, kur, büyüme, faiz, cari açık, kamu borcu rakamları tamamen yanlış. Enflasyonun sürekli arttığı yerde tüketici güven endeksi artamaz mesela. Bu iktidar sürdükçe enflasyon düşmez, çünkü bir taraftan artan vergilerle hükümet, bir taraftan ENAG oranlarına göre ürünlerine zam yapan piyasa milleti soyuyor. 10 yıldır sesi çıkmayan sabit gelirlilerin kazançları çalınıyor. İktidarın ekonomi politikası, herkesten alıp %5 lik bir azınlığa servet transferi yapmak, kalanıyla da tarikatların ve üyelerinin oylarını satın almaktan ibaret. Adalet ve devlet anlayışı bu olunca nimet külfet dengesi bozuldu. Ülkemizde sessiz bir iç savaş yaşanıyor,eski düşünürlerin deyişiyle doğa haline ( hayvanlar alemine) döndük. Saygılar..
YanıtlaSilHocam enflasyonda bazla düşüş kaç ay sürer?
YanıtlaSilTemmuz, Ağustos ve Eylül aylarında 2023 yılı enflasyon oranları toplamı 25 puan. Bunlar çıkıp da yerine daha düşük oranlar geldiğinde baz etkisiyle düşüş görülecek.
SilSahi ekonomi yönetimi ve ekonomisti bir ara satın alma gücüne göre dunya filanca sıradayiz diyorlardi et balik kurumdandaki sıralar uzadiķca o söylemlerden vazgectiler.....benimde nacizhane analizim yanlış enflasyon yanliş kur ,bu kkm öyle bir bela olduki hocam doları bıraksalar kur farki ödemek icin merkez bankasi gece gunduz para basmak zorunda enflasyon hiper olacak..kkm yi sonlandirsalar çikan dovize hucum edecek kur uzaya cikan ikinci türk olacak...hasta biraz daha uyusun doktor beyler gelecek insallah ne diyelim i gunler saygilar.
YanıtlaSilhocam cevap verirseniz çok sevinirim çünkü çok merak ediyorum.
YanıtlaSilAirBnb yasası benim gibi 20.000 insanı mahvetti ve zengin Otelcileri daha zengin edecek bu yasa.Zaten fiyatların artışı filan da belli ekonomi kötü durumda benim aklıma gelen soru şu. Bu ekonomi diye uğraşacağımıza madem bunlar bir şey yapamıyor Merkez bankasını komple kapatsak para politikası denen şeyleri de kim Çalışıyorsa hepsini işten kovsak. kısacası kontrol kumandasında hiçbir tuşa basmasak. Vatandaş piyasayı kendi belirlese BİZİM GİBİ ÜLKELER için Daha iyi değil mi. Vallahi ben ekonomiden anlamıyorum ama bence daha iyi olur.NOT: Bu söylediğim adam gibi yönetilen ülkeler için değil bizim gibi Ülkeler için cevabınızı bekliyorum şimdiden teşekkür ederim saygılar
Nasla yönetileceğimize boş kalsa daha iyi
SilSizi çok kapitalist gördüm sn Adsız,
SilÇıkış noktanızı çok sevdim.
Dediğinizde doğruluk payı var, şunu eklemeliyim, her ülke kendi özelinde değerlendirilmeli.
türkiye de bu bahsettiğiniz işe yaramaz halde de olsa regülatör kurumlar var ise bunun da bir sebebi var. tam serbestiyet, şimdiki sosyal yapıda türkiyeyi tam bir feodaliteye götürür. bahsettiğim günümüzün yarı feodal sisteminden ziyade, kadınların mal olarak alınıp satılabildiği bir yapıya gitmiş bir feodalite, kentlerin ve mahallelerin zenginlerinden, ülke zenginlerine doğru giden bir güç yapısı oluşur.
askerken, afganistanı gördüm. mecburen emekli olunca tam kapitalist sistemin en büyük bankasını da.
türkiye'nin en büyük gücü, ve türkiyedeki gücün çekirdeği bürokrasidir. bahsettiğiniz tüm kurumlar da -ordu da dahil- bürokrasinin bir parçasıdır.
şimdi gözünüzü kapatıp, fatih ve yavuz'un yıllarına gidin. en güçlü yapı ordu, divan, divan altı vezirler, onların altında okumuş yazmış memurlar, katipler, mimarlar. hepsi bürokrasinin parçası. var mıydı onlardan daha güçlü ve sistemli bir yapı ortadoğuda? bu yapının bir başka özelliği de kendi kendini üretebilmesi. padişahın kendine ait minik bir ordusu vs olsa bile, çok zaman padişahı bürokrasi seçerdi. kitaba göre babadan oğula geçerdi de, yavuz'u babası istemezdi, ordu getirdi başa, o da ilk iş babasından kurtuldu.
cumhuriyet de benzerdir. ahali kurdu diye kitaba yazdırsak bile ahali içinden bir lideri yoktur. kurtuluş savaşının tüm kadrosu bürokrasi içindendir. cumhuriyet döneminde de en büyük güç bürokrasidir. eğitimlidir. bürokrasi karşısına konabilecek türk halkınca üretilmiş bir alternatif var mıdır?
bu da türkiyeyi ister istemez, ahalinin yönettiği bir devlet modeli yerine bürokrasinin yönettiği bir devlet modeline, piyasa gerçekleri yerine, devletin istediği kavramların egemenliğine ülkeyi bırakıyor.
sizin gördüğünüz dışında, türk bürokrasisi o kadar güçlüdür ki, zamanla isterse, türk halkı yerine başka halkları da bu toprağa çekip yönetebilir, türk halkını başka milletle değiştirebilir.
bir misal size Suriyelileri vereceğim. onları biz üçüncü nesilde asimile etmiş olacağız. az biraz piyasacı devlet olan almanya'daki türkler ile kıyaslayınız. bizim suriyeliler şimdiden çok iyi türkçe konuşmaya başladılar. şimdi ortalıkta kalmamış eski bir misal de ermenilerdir. şu anda en milliyetçi partinin kurucusu bile ermenidir. öyle bir asimile olmuştur ki, ailesi kıbrısta müslüman ismi hüseyin feyzullah vermişken türkiye de alparslan türkeş olarak kullanmıştır.
türk bürokrasisinin bu gücünü ortadoğu ve balkan topraklarında kırabilecek bir güç yoktur.
sevgiler.
Vh9df9V&85glf!au
Sevgili yorum yapan 2.Adsız, ben de merak ettiğim bir konuydu ve detaylı bir şekilde yazmışsınız, teşekkürler. Ancak yıllardır ülke ekonomisini bilirim, bir türlü toparlanamıyoruz. Çok fazla siyasi lider gördüm, hem de çok fazla. 60 yıldır birçok bataklık hikayesine şahit oldum. 3 yıl iyi ise 5 yıl kötü, ülkenin durumu. Biz devletten aslında bir şey istemiyoruz. Tek istediğimiz şey belki de istikrar. Onu da geçmişteki hükümetlerde, şu anki hükümette başaramıyor. Peki, koltukları boş bırakamıyoruz, bunu anlattınız. Mahfi hocanın sayfası iktisat ile alakalı, ancak bence sanki sorun iktisat bilgimiz değil. Hükümetlerin halkı sadece oy olarak görmesi ve oy için ülkenin geleceğini satması. Madem koltukları boş tutamıyoruz, o koltukta oturan kişileri denetleyecek ve gerekirse yapacakları şeyleri engelleyecek bir sistem kuramaz mıyız? Ve böyle bir sistem olan ülke var mı, bilginiz dahilindeyse cevaplarsanız sevinirim. Saygılarımla.
SilDoğrudan demokrasi geeceğin yönetim şekli
YanıtlaSilMevcut gidiş demokrasinin giderek zayıflayacağını gösteriyor.
SilHocam ekonomide yumuşak iniş olasılığı artıyormu?
YanıtlaSilHayır.
Silyine imar affı meclise geliyor :-) kesin güle oynaya geçicek :-)nasıl bir ülkeyiz anlamıyorum daha yeni binlerce vatandaşımızı toprağa verdik yazık değilmi depremde ölen vatandaşlara o konutların yıkılacağını bilselerdi o konutlarda yaşarlarmıydı fotoğrafdan k.maraş depreminde yıkılan yapıları inceliyorum hatalar belli bitişik nizamlarda kat yüksekliği ayni olmalı çekiçleme olmaması için hep farklı yükseklikler zemine göre yapılar uygun değil ya temel çukuruna gömülmüş ya yan yatmış yada altda zayıf kat yapmışlar taşıyıcı duvar kolon parçalanmış bina çökmüş alt katlarda alanı büyütmek in taşıyıcı duvarlar kolonlar sökülmüş kirişlerle sıhhi tesisat için oynanmış yıkılan bütün yapılarda mutlaka hata var sonra ölen kişilerin sayısı gizleniyor covid de olduğu gibi az gösteriliyor bizden önceki yönetim zamanında yapılmış yıkılan evler dendi gözümüzün içine bakarak yalan söyleniyor aklımızla alay ediyorlar 2017 de imar affı yapıldı 2023 de depremde o yapılar yıkıldı 2002 den beri AKP ülkeyi yönetiyor devamlı hiç aralıksız kaçak deprem yönetmeliğine aykırı yapılar yapılıyor cimer üzerinden şikayet olunca bakanlık ve belediye cevab vermiyor şimdi af çıkacak diye herkes kaçak inşaat yapacak sonra kaçak yapıların sahipleri yapı kullanım belgesini gösterip deprem yönetmeliğine aykırı evleri insanlara satıcaklar yapılar depremde yıkılacak insanlar depremde ölecekler sonra kim bu ölümlerin sorumlusu bu cinayet olmuyormu imar affı iyilik değil büyük kötülük.
YanıtlaSilBen CB na büyük bir baskı yapıldığına eminim çünkü AKP nin 11 milyon üyesi var baskı buradan geliyor
Yöneticiler iyi niyetli olsalarda onları iktidara getirenlerin istediği olur ülkemizde her türlü rezillik devam edicekdir.Atatürk ün zamanında bu olamazdı ama sonra gelenler hep diyet borcu ile geldiler bu yönetim sistemi bence misyonunu doldurdu çünkü biz vatansever değil parasever bir toplumuz. Türkiye toplumun bütününün katılımı ile yönetilmeli formalite yöneticiler olmalı BM sekreteri gibi mesela doğrudan demokrasi ile yönetilebilir ki bu yöntem artık mümkün.
kamu borcu affı var mı? ben kamu borç affı bekliyorum. epey birikmiş borcum ve yüksek faizi var.
SilAynen Türk halkının iki tanrısı vardır. 1. Mide tanrısı 2.korku tanrısı. Mide aç kalmaya başlayınca korku tanrisindan korkmuyor halk . Mide doluyorsa korku tanrısına biat eder. Müslüman görünümlü pagan halkız biz.
SilÜlkemiz de Plütokrasi ile yönetilmekte fakat cumhuriyet ile yönetiliyoruz denmektedir.
YanıtlaSilDoğduğun yer değil karnının doyduğu yer vatanındır
YanıtlaSileğer bir ülke Türkleri vatandaşlığa alıyoruz işsizlik maaşınız en az 1000 USD olacakdır dese
Türkiyenin ?% gider ?????
Dünya borcu 313 trilyon dolar ile rekor seviyeye ulaşmış. Bu durumda Türkiye'nin 500 milyar borcuna %60 daha fazla diyebilir miyiz
YanıtlaSilKişi başı gelir 2020 yılından bu yana 60 binden 475 bine çıktıysa enflasyon 7,8 kat çıkmıştır diyebili miyiz.
YanıtlaSilDiyemeyiz çünkü bunlar satın alma gücü paritesine göre hesaplanan rakmlar.
SilHocam merhaba, guzel bir haftasonu diliyorum. Sizce Euro bolgesindeki durgunlugun sebebi Ukrayna savasi nedeniyle yapilan buyuk askeri harcamalar ve devasa nakit akisi olabilir mi?
YanıtlaSilAslına bakarsanız savaşlar ekonomilere canlılık getirir. Harcamalar artar, harcamalar artınca üretim de artar. Maalesef böyledir. Rusya - Ukrayna savaşında Avrupa, Rusya'ya ambargo uygulayınca Rusya da doğal gaz satışını azalttı. Durgunluğa yol açan nedenlerden birisi budur.
SilCevabınız için çok teşekkür ederim. Euro bölgesinde ekonomi vizyonunuza yakın gördüğünüz ülke veya ülkeler var mı? Ve Lee Kuan Yew hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce Singapur'u iyi bir ekonomik model olarak alıp aynı modeli ülkemize uygulayabilir miyiz? Güzel bir pazar günü diliyorum tekrar.
SilEuro bölgesinde Almanya, son dönemde düşüş yaşamasına karşın, ekonomi vizyonuma en yakın ülkedir. Kuzey ülkeleri de son derece iyi yönetiliyor.
SilYew, Singapur için çok şey yapmış bir politikacıdır, başarılıdır. Singapur 6 milyondan daha az nüfusa sahip bir ada ülkesidir. Singapur, başkaları için hele de bizim gibi bir ülke için örnek olamaz. Sadece İstanbul, Singapur'un üç misli nüfusa sahiptir.
Kuzey üşkeleri derkem skandinav diyelim çünkü baltik ülkelerin nato ya harçlarını bile başkakarı öduyor veya geç ödüyorlar bu konuda bizim kadar fakir ve dakik olan başka üye yok
SilAvrupanın üretmesi gereken malları çin üretiyor.
Silgençliğimde çok şehirde çalıştım. o dönemler, hangi şehir sanayisine gidersem iyi kötü her parçayı üreten birileri olurdu. orta üstü bir anadolu şehri maliyeti yüksek olsa bile bisiklet vs gibi bir çocuğun oynayabileceği çok türlü oyuncağı üretebilirdi.
avrupa da bizim gibi oldu. çocuklarım için farklı şehirlerini geziyorum, insanlara soruyorum, basit ürünler bile üretilmiyor. herşey raflarda, herşey çinden gelmiş, vietnamdan gelmiş.
oyuncak motoru mesela, bildiğin basit iki kablolu pil takınca dönen, küçük, içi mıknatıslı motor.
30 küsür yıl önce 30 yaşımdayken, kayseri de, konya da, antep de bunları öğrencilerime deney amaçlı yaptırır, alır dağıtırdım.
sağolsun kayseride atelye sahibi hocam maaşını verme, bizden olsun deyip vermişti. öğretmen maaşım ile alabilirdim. şimdi avrupada bile üretmiyorlarmış. hepsi çinden.
buna ne dayanır?
Sayın hocam, önümüzdeki aylarda mevduat faizlerinin yükseltilme durumu konusunda öngörünüz ya da beklentiniz hangi yöndedir. Çünkü halen enflasyonun altında oranlar verilmekte
YanıtlaSilBaskılandığı için bir tahmin vermek zor. Serbest olsa tahmin yapılabilir.
SilSayın hocam, "Paradan para kazanmanın paradan para kaybetmeye dönüşmesi" adlı yazınıza istinaden merkez bankası mevduat faizlerine bu ay herhangi bir müdahalede bulunmadı mevduat yönündeki oranların değişimine ilişkin ön görünüz nedir. Bu enflasyon oranları karşısında insanlar paradan para kaybetmeye devam edecekler mi?
YanıtlaSilEdecekler. Her şeyden önce açıklanan enflasyon oranı gerçeği göstermiyor.
SilYazilariniz icin tesekkurler hocam. Bir sorum vardi. Ortalama kalitedeki bos tarlanizi ne zaman veya gostergelere gore satardiniz? Diyelim ki satinca S&P alacaksiniz ve hic satmayacaksiniz
YanıtlaSilBu çok farazi bir soru. Tarlam olmadığı için ne desem boş olur. Ama bir tek şey söyleyebilirim: Tarlayı sattığımda yerine daha iyi değerlenecek ya da en azından ihtiyacımı karşılayacak bir şeyler alabiliyorsam satardım.
SilTarla satılır mı be Adsız.
SilHocam dolar mı alalım yani ? Dolar 37 - 47 TL mi olacak ?
YanıtlaSilTemmuzdan itibaren birkaç ay baz etkisiyle enflasyonun düşeceğini ve dolayısıyla dolar kurunda da düşüş olabileceğini tahmin ediyorum. Ondan sonra ne olacağı ise uygulanacak politikalara bağlı.
SilGeniş halk kitleleri kendi içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılara odaklanmak yerine nüfusun küçük bir dilimini oluşturan refah seviyesi yüksek kesime ve onların harcamalarına (madem kriz var kafeler, oteller vb. nasıl dolu, bunca otomobili kim alıyor vb. söylemleri) baktığı sürece bir mucize olsa ve tüik bugün itibariyle gerçek enflasyonu açıklasa, mb'de faizi hemen gerçek enflasyonun üzerine çıkarsa bile düzelemeyiz.
YanıtlaSilÇok doğru.
SilSAYIN HOCAM, EKONOMİDE,ÖNÜMÜZDEKİ 3 YIL İÇİN RİSK ANALİZİ YAPMIŞ OLSAYDIK,BİZİ BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKE NE OLABİLİRDİ.
YanıtlaSilMevcut iktidarın mevcut politikalarla devam etmesi.
Silbist100 devamlı yükseliyor değeri 300 USD yi geçdi piyasadaki firmalar enflasyon sayesinde çok yüksek karlarmı elde ediyorlar yoksa kısa vadede para kazanmaya gelen yabancı borsayı yükseltip satıp kaçacakmı geçmişde olduğu gibi yani dolar satıp TL ile hisse aldılar hisse yükseldi satdılar ayni fiyattan yada daha düşük fiyatdan TL ile dolar aldılar gittiler galiba senaryo bu şekilde haklımıyım hocam?
YanıtlaSilHocam aklıma birşey takıldı. 2024 sonu dolar tahmini Merkez bankası ile IMF çelişiyor gibi duruyor. Biri 40 öteki 47 tahmin ediyor. Bu çelişki nasıl açıklanabilir?
YanıtlaSilHocam İMF nin Türkiye için 2028 USD tahmini 119,85 TL. Nasıl bir tahminse küsuratı bile yazmışlar. Bu rakamı gerçekçi buluyor musunuz? Zira OVP 2026 tahmini 46 civarı olunca arada ciddi bir uçurum var.
YanıtlaSilElinize sağlık hocam. IMF'nin Türkiye ekonomisi ile ilgili tahminlerini detaylıca ele almanız, içinde bulunduğumuz belirsizliklerin ve ekonomik falcılığın ne kadar zor olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Özellikle büyüme, enflasyon ve kur tahminleri konusundaki değerlendirmeleriniz çok değerli. Cari fiyatlarla GSYH ve satın alma gücü paritesine dayalı hesaplamaların nasıl yanıltıcı olabileceğini açıklamanız da önemli bir noktayı gözler önüne seriyor.
YanıtlaSil