Çin Ekonomisinin Durumu

Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, üretimiyle, teknolojiye yaptığı katkılarla bütün dünyanın adeta girdi sağlayıcısı konumunda bulunuyor. Çin, Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir partner. İhracatımızda 19’uncu sırada (2023’de 3,3 milyar dolar) yer almakla birlikte ithalatımızda (2023’de 45 milyar dolar, toplam ithalatın yüzde 12’si) Rusya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Çin’e ihracatımızda mermer ve traverten, metal cevherleri ve konsantreleri, kurşun, krom, bakır, demir çinko en fazla yer tutan maddeler. Çin’den ithalatımızın ağırlığı ise makine, manyetik veya optik okuyucular, kazanlar, demir, çelik, organik kimyasallar ve plastiklere ait. Bunlar dışında akla gelebilecek pek çok çeşit mal, ucuzluğu nedeniyle Çin’den ithal ediliyor. Bu, yalnızca Türkiye’ye özgü bir durum değil, Çin, yüksek teknolojiye ve ucuz emeğe sahip olmanın avantajıyla bütün dünyaya her türlü malı ihraç ediyor. Çin’in 2023 yılı toplam ihracatı 3,3 trilyon dolar, ithalatı 2,6 trilyon dolar, cari fazlası da 264 milyar dolara ulaştı. 

Bu kadar büyük bir ekonomide yaşanan dalgalanmalar bütün dünyayı etkiliyor.

GSYH

Çin’in GSYH büyüklüğü 2023 yılında 18 trilyon dolara ulaştı (Türkiye’nin 2023 yılı GSYH’si 1,1 trilyon dolar.)

Grafikten görüleceği gibi 2012’de 8,5 trilyon dolar dolayında olan GSYH son on bir yılda on trilyon dolar aratarak 18 trilyon dolara ulaşmış bulunuyor (Türkiye’nin 2012 GSYH’si 881 milyar dolardı 2023 yılında 1,1 trilyon dolara çıktı.)

Bu hızla devam ederse Çin’in 2030 yılında GSYH büyüklüğünde ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olması bekleniyor. Çin, büyümesini büyük ölçüde ihracata dayalı sanayileşmeye bağlamış bir ekonomi. O nedenle dünyada pandemi benzeri bir afet çıkıp ülkeler ithalatlarını azaltınca Çin’de sıkıntı doğabiliyor. Özellikle 2020 yılında yaşanan pandemiyle birlikte Çin’de sıkıntılar ortaya çıkmış olmasına karşın, ürettiği ürünlere olan ihtiyaç nedeniyle düşüş yaşamış olsa da üretmeye ve ihraç etmeye devam etti.

Kişi Başına Gelir

Hindistan’la birlikte dünyanın en kalabalık iki ülkesinden biri olan Çin’in nüfusu 1,4 milyarın biraz üzerinde bulunuyor. Bu kadar kalabalık bir nüfusun yönetilmesi, ekonominin hızla büyümesini gerektiriyor. Çin’in bugün itibarıyla kişi başına geliri 11.800 dolar (Türkiye 13.583 dolar.) Bu gelir Çin’i orta üst gelir grubu ülkeler arasına sokuyor.

Grafik bize Çin’in 2012 yılında 6.590 dolar olan kişi başına gelirinin on bir yılda 11.800 dolara çıktığını gösteriyor (Türkiye’nin kişi başına geliri 2021’de 9.520 dolardı 2023’de 13.583 dolar oldu.)

Çin, her geçen yıl biraz daha zenginleşirken insanlarının refahı da artıyor. Bunun başka bazı sonuçları da oluyor kuşkusuz. İlk olarak Çin’de ucuz emek yavaş yavaş tarihe karışıyor. Bu gelişme Çin’in rekabet gücünü nasıl etkileyecek göreceğiz. Bununla birlikte Çin’in sürekli yeni teknoloji ve ona dayalı ürünler üretip dünyaya sürmesi emeğin giderek pahalanmasını gideren bir faktör olarak değerlendirilmeli. İkinci olarak refahı artan Çinliler eskiden bir tas pirinçle yetinir ve tasarruf yaparlarken şimdi artık para harcıyorlar, dünyayı geziyorlar. Bu da Çin’i giderek batı benzeri bir tüketim tolumu konumuna itiyor.

Büyüme

Çin, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinin başında geliyor. Şimdiye kadar değindiğimiz GSYH ve kişi başına gelirin temelinde bu sürekli ve yüksek büyüme yatıyor.

Grafikten görüleceği gibi Çin, pandemi etkisiyle büyüme ivmesini kaybettiği yıllar dışında sürekli yüksek ortalamalarla büyümüş bir ekonomi. Son iki yılda eski yüksek hızını kaybetmiş görünüyor. 2024 yılı için de beklenti yüksek değil (yüzde 4,2.)

PMI

PMI ya da Türkçe ismiyle Satın Alma Yöneticileri Endeksi, işletmelerdeki satın alma yöneticilerinin girdi ve mal siparişi, istihdam talebi gibi alanlardaki davranışlarını inceleyen ve buradan ekonominin üretim ve talep yönü açısından geleceğe yönelik eğilimlerini anketler aracılığıyla ölçmeyi hedefleyen ekonomik bir göstergedir. Endeks 50’nin üzerindeyse ekonomi büyüyor demektir, 50’nin altındaysa büyümekte zorlanıyor demektir, 40’ın altındaysa sıkıntı büyüyor anlamına gelir.

Son birkaç yıldır Çin’in PMI endeksi 50’nin altında görünüyor. Yukarıda değindiğimiz büyümedeki ivme kaybının bir göstergesi de bu.

İşsizlik

Çin gibi nüfusu 1,4 milyarın üzerinde olan bir ülkede istihdamı sağlamak ve yönetmek kolay bir iş değil. Buna karşılık nüfusun üçte birinden fazlasının köylerde yerleşik olması istihdam sorununu büyütmeyen bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. 

Grafik Çin’de işsizlik sorununun yüksek olmadığını gösteriyor. Pandemi ya da ekonomik sıkıntılar gibi belirli dönemlerde artmasına karşılık işsizlik oranı yüzde 5 dolayında sürdürülebiliyor. Bu oran, dünyanın en kalabalık ülkelerinden birisi olan Çin açısından oldukça başarılı bir ekonomik gösterge konumunda görünüyor.

Enflasyon

Çin, uzun süredir ciddi bir enflasyon sorunu yaşamayan bir ekonomi. Son dönemde tam tersine deflasyon yaşıyor.

Pandemiyle birlikte yükselen fiyatlar, sonrasında deflasyona dönüşmüş ve ardından normal seyrine girmişti. 2023 yılı sonuna doğru Çin yeniden deflasyonist bir görünüme geçti. Şubat 2024 itibarıyla yeniden yüzde 0,7 oranında bir enflasyonla normal görünüme döndü. 

Borç Yükü

Çin konu olduğunda borç yüküne iki farklı açıdan bakmak gerekir. Kamu borç yükü açısından bakıldığında yüzde 80’in altında bir borç yükü görülüyor. Bu, yüksek bir borç yüküne işaret ediyor, ne var ki pek çok ülke pandemi sonrası böyle düzeylere ulaştığı için çok ta alışılmadık bir oran değil. 


Grafik 2012’de GSYH’nin yüzde 34’ü düzeyinde olan kamu borç yükünün 2023’de yüzde 80’e ulaştığını gösteriyor.

Buna karşılık asıl korkutucu olan kamu kesimiyle birlikte özel kesimin ve kişilerin borçlarından oluşan Çin’in toplam borçluluk oranının GSYH’nin yüzde 280’ine kadar varmış olması. Çin, büyümesini büyük ölçüde kredilerle, borçlarla finanse etmiş görünüyor. Borçlanmaların sınırına gelinmiş olması nedeniyle de büyüme hızında düşüş yaşıyor.

Cari Denge

Yukarıda da değindiğimiz gibi Çin, dış ticaret fazlası veren bir ülke. O nedenle de cari fazla veriyor. 


Çin’in cari fazlası GSYH’sinin yüzde 2’si dolayında stabilize olmuş görünüyor.

Genel Değerlendirme

Dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda ilerleyen Çin’in bu gidişi tamamlayabilmesi için önünde aşması gereken bazı engeller bulunuyor. Bunlardan üçüne değindim: (1) Emek pahalanmaya başladıkça rekabeti korumanın güçlüğü. (2) Tüketim toplumu haline gelen toplumu lüks harcamalardan uzak tutup ihracata ağırlık vermeye devam edebilmek. (3) Toplumun borçluluk oranının çok yüksek olması. Bunlara ek olarak başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerin Çin’i durdurmak için kur savaşları ve ticaret savaşları da dâhil olmak üzere aldıkları önlemler de eklenebilir.

Emeğin pahalanmaya başlaması ve toplumun giderek tüketim toplumu haline gelmesine ve bu gelişmelerin ihracatı olumsuz yönde etkilemesine karşılık Çin’in son yıllarda artık kendi markalarını piyasaya sürerek belirli bir piyasa ağırlığı kazanmasıyla bu gelişmeleri lehine çevirmeyi başaracağını görebiliyoruz. Çin, bugün tam olarak bir icatlar ve inovasyon fabrikası gibi çalışıyor ve eskiden taklit ürünler üretirken şimdi artık tamamen kendi markasıyla ürünler üretip satıyor. Dolayısıyla bu iki sorunu, bu potansiyeliyle aşacağını tahmin ediyorum. Buna karşılık devasa boyutlara gelmiş olan borç sorununu ve gelişmiş ekonomilerin giriştiği ticaret ve kur savaşlarını aşması o kadar kolay görünmüyor.

Özetle Çin’in, hegemon devlet konumunu ABD ile tam olarak paylaşıp paylaşmayacağı bu alanlarda nasıl bir gelişme göstereceğine bağlı görünüyor.

 

Grafikler için kaynak: https://tradingeconomics.com/



Yorumlar

  1. Çok değerli bur yazı olmuş. Kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  2. Hocam Çin'de bizimki gibi fabrikasyon dolar kullanıldığını sanmıyorum. Biz bir süredir kendi dolarını kendi üreten bir ülkeyiz. Kişi başı geliri hesaplarken bunu göz önüne almamız lazım.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Mahfi bey bir ülke bizim ihracatımız kadar cari fazla verip nasıl bu kadar yüksek borçlu olabiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomik faaliyet büyük. Toplamda gelirinden fazla harcıyor.

      Sil
    2. Çin'in dış borcu yok. Bunlar hep iç borç. İnsanların geliri bizdeki gibi yüksek olmadığı için borçlanarak ev, araba vb. alıyorlar. O nedenle borçlar çok yüksek. Bankalar, alacak tahsilatı konusunda ciddi sıkıntı içindeler. Aslında burada da bir kısır döngü var. İnsanlar borç alıp harcama yapıyor, harcamalar üretimin artmasına ve büyümeye, dolayısıyla ihracatın da artmasına yol açıyor. Ülke cari fazla veriyor ama iç borçlar büyüyor.

      Sil
  4. İngiliz hegemonyasından ABD hegemonyasına geçiş 2 dünya savaşına mal oldu. Çin ABD'nin yerini alacak. ABD geriliyor.Ancak bu geçiş barışçıl olmayacak. Bütün veriler bu yönde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, çok sıkıntılı bir süreç yaşanabilir.

      Sil
    2. Bu süreç Türkiye yi gözden çıkarılamaz hale getirip lehimize işler mi ? Yoksa bize sadece askeri güc olarak mı yaklasilir ?

      Sil
  5. 2016 yılından beri Asya Pasifik bölgesinde, Çin firmaları ile çalışıyorum. 2016 – 2023 yılları arasında Çin’deki bazı kentlerin gelişimi/değişimine şahitlik ettim. Bunun ötesinde çalışma arkadaşlarımın hayat tarzı ve kafa yapılarındaki değişimi de gözlemliyorum.
    Şehirlerin ve alt yapının gelişimini bir yana bırakırsak, yazınızdaki özellikle (2) ve (3) numaralı engelleri ben de çok net gözlemledim.
    Lüks tüketim noktasında akıl almaz hızda bir değişimi çok net görebiliyorum. Ama özellikle “(3) toplumun borçluluk oranı” konusu dikkatimi çekiyor. Çok uzun ev ve araç kredileri ile bir nevi modern kölelere dönüşen insanların oluşturduğu bir toplum olmuşlar. Devletin demir yumruğu her ne kadar toplumsal hareketleri engelliyor olsa da “bir yerden sonra toplumsal bir ‘enerji boşalması’ olabilir mi?” merak ediyorum!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paylaşımınız için teşekkür ederim. Gözlemleriniz verilerle örtüşüyor. Demir yumruk işi çok uzun süre devam edemez. Çin son derecede canlı bir ülke. Bir süre sonra tepkiler büyüyecektir diye düşünüyorum.

      Sil
    2. Tepkilerin büyümesi için malum ülke ABD çoktan fidanları ekmişti. Şimdi merak ile beklenen o fidanların meyve verip vermeyeceği.

      Sil
  6. çin şu anda bütün gün kahvede oturan her abi tarlada,fabrikada çalışsa..evde elde örgü ören her ablaya,dikiş örgü makinası verilse noolurun olmuşunu yaşıyor..bundan birşey çıkar tabiki ekonomik olarak..bir de temiz siyaset,demokrasi ve adalet olsa çinde..işte bunu türk modeli yapmalıyız..

    YanıtlaSil
  7. SAYIN HOCAM TÜRKİYE DIŞARIDA BORÇ VE YATIRIM ZORLUĞU ÇEKERKEN,TÜRK BANKALARI NASIL OLUYORDA MİLYARLARCA DOLAR SEKÜRİTİZASYON KREDİSİ VE YATIRIM ALABİLİYOR.BANKALAR TÜRKİYE DEN DAHAMI BÜYÜK.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar, birbirine iş veren, karşılıklı ticarete aracılık eden kurumlar. Hepsinin her ülkede çalıştığı bankalar var. Dolayısıyla sendikasyon kredisine çıktıklarında o bankalar devreye girip krediyi organize ediyor.

      Sil
    2. Değerli hocam, izninizle bir ilave de ben yapayım.
      Bankaların bilançoları ülke ve ülke içindeki banka dışı bilançolara göre çok şeffaftır.
      Bir banka dünyanın hangi ülkesinde faal olursa olsun, bir kamu yönetimi elinde değilse,
      bilançolarına ve riskine güvenilir.
      Türk banka yöneticileri de işlerinin ehli insanlardır.
      Bazen basında bazı bankaların battıklarını duyarsınız.
      Bu bankalar, önceden bilançolarına da bakıldığında , hangi finansal rüzgar ile yıkılacağı belli yapılardır, yani orada da bir şeffaflık, kredi riskini ölçebilme imkanı açıkça vardır.

      Sendikasyon kredisinin teknik bir tarafı da vardır ki, o da, bir banka döviz kredi aldığında bunu yurtdışındaki muhabir bankasında tutabilir, yani bankaya verilen para başka bir bankanın mevduatı haline gelir. Sendikasyonla 10 bankayı çember içine alıp, 10 ayrı mevduat hesabı yaratmak imkanı da vardır.

      6pZSDf5cvV^oHg&v

      Sil
  8. Hocam değerli yazınız için çok teşekkürler...Çin Amerikanın yerini alırda dünyanın süper gücü olabilir mi ya da Çince ingilizceye alternatif uluslararası dil olabilir mi? Çin elindeki Amerikan devlet tahvillerini eritmesi durumunda bunun dünya ekonomisine zararı olur mu? Petrol ticaretinde çin yuanı kullanılacaktı. Amerika değişik tedbirlerle(Aramco) bunu engelledi. Bu konuda Çin inat ederse bunun nasıl bir sonucu olabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben dünyanın eskiden olduğu yeniden gibi iki kutuplu olacağını bir tarafta ABD hegemonyası diğer tarafta Çin hegemonyası olacağını düşünüyorum.

      Sil
  9. Çin’in GSYH büyüklüğünde ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi reelde mümkün olmayacaktır malum yz,pandemi,deprem vb aradaki farkın kapatılmasına izin vermez.

    YanıtlaSil
  10. bir de çin nüfusunun yüzde 60 civarı ateist, hiç bir dine inanmıyorlar.
    konfüçyus ve diğer inançlara inananların oranı yüzde 40 mertebesinde.
    hayata bakış gereği meselelerini bu dünyada halletmek istiyorlar.
    batılı ülkelerde de en çok istenen göçmen profili arasındalar, özellikle batıya göç eden çin aileleri çocuk eğitimine uzun yıllardır özel önem verenler arasındadır. çocukları ile gece gündüz ders çalışırlar.

    çocuğumun ilkokul ikinci sınıftaki çinli arkadaşını bir kere evine götürmek üzere arabama aldım.
    ufak tefek matematik soruları sordum, bunlar arasında bir çemberin çevresinin hesabı vardı.
    çocuklar biraz duraksayınca, pi sayısını üç alın dedim, bizim eskilerden kalma alışkanlıkla.
    meğersem veletler 3.14 üzerinden kafadan hesap yapıyormuş arka koltukta.
    pi'yi üç alın deyince çinli çocuk bizimkine
    "senin baban salak mı?" dedi. bozuldum tabi, güzel bir cümle ile bağladım.
    Çocuklar bana 3ü geçen sene öğrenmek için kullanıyorduk dediler.
    Evet ilkokul iki, kafadan iki hane hesabı ve çember alan çevresi hesaplıyorlar.

    YanıtlaSil
  11. Mahfi Hocam elinize sağlık. Yazınızdan çıkartılacak ders sanırım, Çin'in devasa rakamlara ulaşan iç borç stoğu nedeniyle ekonomik büyüme için iç tüketimi artırma tarafında gidecek pek yerinin kalmadığı. Olmazsa olmazı büyümeyi sürdürmek için ihracata daha da yüklenmesi şart. Ancak, işaret ettiğiniz gibi toplumun dönüşümü nedeniyle Çin'in ucuz iş gücü ile rekabetçi olduğu dönemler geride kaldı ve bugün bu dezavantajını kapatmak için Çin bir çok alanda yüksek teknoloji ve inovasyon içeren kendi markaları ile dünya piyasalarını domine etmeye başladı. Ancak burada ben Hindistan faktörünün de göz önüne alınması gereğine inanıyorum. Çin ile neredeyse aynı nüfus yoğunluğuna sahip, halen tüketime aç bir iç pazarı olması ve son dönemde yüksek teknoloji yatırımları ile adı duyulan Hindistan'ın, olgunluğa erişen sermaye birikimi ve hepsinden öte Çin ile artık gerek ekonomik gerekse siyasi anlamda sert bir rekabet içerisine giren ABD'nin yönelteceği destek ve yatırımlar ile geleceğin parlayan yıldızı olacağı izlenimi uyandırıyor. Bu konuda sizin yorumlarınızı merak ediyorum. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kore de çok iyi gidiyor. Sonunda Şangay İşbirliği Örgütü dünyanın yarısının hegemonu konumuna geçecek.

      Sil
  12. SAYIN HOCAM 2024 İTİBARİYLE, ABD,'NİN 8 TRİLYON DOLARLIK TAHVİL İHRACI VAR. %10'NU ÇİN' İN ELINDE.BU BORÇLANMA OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN SON YILLARINI HATIRLATIYOR.BİR DEVİN SONUNUN BAŞLANGICI OLABİLİRMİ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD'nin yumuşak karnı.

      Sil
    2. Hiçbir şey olmaz,ABD yz teknolojileri sayesinde 21yy ında tek hakimi olmayı garantiledi.

      Sil
    3. ABD Çin için olmazsa olmaz bir ülke. ABD olmazsa Çin malını kime satacak ki. Böyle zengin bir pazar yok ki. Çin üretimini satamazsa çöker. Birazda burdan bakın

      Sil
  13. Sinan Egemen26 Mart 2024 20:50

    Çin hükümeti insanların lüks yaşantısı ve cilginlarca harcama ozentisine son vermeli , özellikle belirttiğiniz üzere emek gücü , çalışma ücret birimi yukselmesiyle kendi son zamanlarda aranan gemi inşaa ve tamir bakım sektöründe aranan müşteri potansiyelinden çıkmış alternatif ucuz işçi ülkelere yonlenmesine sebep olunmuştur. Bu şekilde gidersen kısa zamanda Amerika süper gücünü kısa süreliğine geçse de yine Amerika'nın gerisinde kalmaya devam edecektir.

    YanıtlaSil
  14. Esfender Hoca Çin'den yapılan ithalatın aleyhimize olduğunu ve mutlaka sınırlandırılması gerektiğini söylüyor.

    YanıtlaSil
  15. Hocam,

    Çin biraz da Avrupanın yarattığı boşluğu doldurmuyor mu?

    Siz iyi bilirsiniz, ben de çocukluğumdan bilirim, oyuncak, ayakkabı vs incik boncuk alırken aa Alman malı, İtalyan malı, Fransız oyuncağı derdik. Bir tane made in france logolu oyuncak arabam vardı. Büyüyüp parise gittiğimde oyuncak dükkanlarının hepsinin made in china ile dolduğunu görüp üzülmüştüm. dükkan sahibine elinizde made in france oyuncak varsa alırım dedim, adamcağız döndü dolaştı, bulamamıştı kendi dükkanı içinde. Sonra da made in china türkiyede 1/4 fiyatına niye senden alayım deyip çıkmıştım.

    yine çocukken hatırlarım, her anadolu kent sanayisinde iyi kötü bir bisiklet, lamba, avize üreticisi bulunur, motor aksamı üreticisi bulunurdu. Çin avrupaya yayılınca, pazar avantajı ve fiyat avantajı yüzünden bizim atelyelerimiz de kapanmaya başladı. made in china dışında ürün bulamaz olduk.

    Sanki bu boşluğu ilk avrupa üretimi taşıyarak çıkardı, ve şimdi üretilen bir şey kalmadı gibi avrupada.

    YanıtlaSil
  16. Hocam Arjantin olma yolunda mıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Venezuela'dan beter olma yolundayız. Mahfi Eğilmez yıllar önce söylemişti.

      Sil
  17. Üstat , kişi başı değer ifadesini tek başına kullanmayı çok yanlış buluyorum.Mutlaka kademelendirmek gerekir.Emekliyim,verdikleri 2 bayram ikramiyesi dahil ,bugünkü kurla yıllık gelirim 4500 USD ,sürekli GSYH /nüfus demek (nüfus da göçmen nüfusu dahil edilmeden hesaba giriyor) yanlış yönde bir algıya yol açıyor.Sizin de açıklama ihtiyacı hissettiğiniz "lokantalar ,yollar dolu" tezi gibi,lütfen bu hatadan dönelim.
    Saygılar

    YanıtlaSil
  18. Yenilik ve inovasyonun merkezi rönesanstan bu yana hep batı dünyası olmuştur. Bu durum hâlâ bu şekilde devam etmektedir. 80 li yıllarda çokca övülen Japonya bile neredeyse hiçbir keşifte öncü olmamıştır Bu durum değişmedikçe batı hegemon güç olmaya devam edecektir. Çin'in kopyacı ekonomisinde en ufak bir değişiklik yoktur. Benim gördüğüm en inovatif keşfi herkesin burun kıvırdığı Tiktoktan başka birşey değildir. Adaletin demokrasinin insan hak ve özgürlüklerin olmadığı hiçbir yerden birşey olmaz. Böyle ülkelerin en zeki insanları ilk fırsatta soluğu batı ülkelerinde alır. Sen ülkendeki zeki insanları kaçırırsan ancak ucuz emekle amelelik yapar. Kopya ürünler üretir. Bununla gelecek kuracağını sanır kendini kandırırsın.

    YanıtlaSil
  19. Cinin gucunu goreceksiniz

    YanıtlaSil
  20. Dünyadaki (yeşilcilik)ülkelerin propagandası yüzünden nükleer enerji geri planda bırakıldı.Ama Çin bunun aksine nükleere inanılmaz bir yatırım yapmış bulunmakta,Almanya’nın aksine kapatmak yerine 100 yakın santral kurmakta ve bu onları kaçınılmaz dünya lideri yapacak..çinçe öğrenmemiz gerekebilir.)Takribi 2030..

    YanıtlaSil
  21. vay be hiç unutmam sene 1994-1995lerde, eğer çin epey büyür de büyük nüfusu batılı ülkeler gibi otomobil, buzdolabı, sprey, kömür, günlük eşyaları kullanmaya başlarsa, dünya ekolojik dengesi bozulur derler, ozon deliği büyür derlerdi.

    hey gidi çin hey,

    o zamanlar alman ekonomisinden daha küçük, sıradan bir avrupa devleti ekonomisi kadar büyüklüğü vardı. şimdi avrupayı yutacak.

    neredeeen nereyeee?

    YanıtlaSil
  22. Merhaba Mahfi hocam,

    istatistiklere pek yansımayan, illegal bir kadın ticareti de var Çin tarafına doğru.
    Çin varlıklaştıkça, erkeklerin kadına ulaşımı, aile kurması, kadınların erkeklerden beklentileri artıyor.
    Maddi durumu yerinde bekar sayısında büyük artış var.

    Bu bekarlar, filipinler, tayland, kamboçya başta olmak üzere, afrika içlerine kadar uzanan insan ticaret ağını da besliyorlar. Evlenmek veya aynı evde yaşamak amaçlı kadın ticaretini artırıyorlar.
    Somali, Çad, Sudan, Etiyopya, Güney Amerika ve Nijer e kadar uzanan, Çine doğru yönelen bir kadın ticaret ağı kuruldu.

    Malesef, bu ülkelerdeki veri toplama sorunları, insan hakları sorunu ve Çin yetkilileri ile gerçekleşen rüşvet ağı, işin boyutlarını gizliyor.

    Tahminlere göre yıllık 250 ile 300 bin genç kadın köle olarak Çin kırsalına gönderiliyor.

    xz$NLt0yx2wpbBqd

    YanıtlaSil
  23. Çok bilgilendirici bir yazı olmuş hocam

    YanıtlaSil
  24. Selâm. Mahfi hocam, Yuan 'rezerv para' konumuna gelir mi bu gidişatla ? Ya da, aday bir para birimi mevcut mudur ? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  25. Tez olarak değerlendirilecek yazı , hocam . Çin'de kişi başı gelir 30-40 bin dolar ve üstüne çıktığında Dünya ekonomisinin yarısını geçecek.

    YanıtlaSil
  26. hocam elinize sağlık Çin geleceğin egemen gücü diyorlardı doğruymuş

    YanıtlaSil
  27. Elinize sağlık hocam, Çin ekonomisiyle ilgili yazınız gerçekten bilgilendirici ve kapsamlı olmuş. Çin’in ihracata dayalı büyüme stratejisi ve üretim kapasitesinin dünya üzerindeki etkisini çok net bir şekilde anlatmışsınız. Kişi başına gelirin artışı ve ekonomideki büyüme hızı gerçekten etkileyici. Ancak borç yükü ve emek maliyetlerinin artması gibi sorunlar, gelecekte Çin’in karşılaşacağı zorlukları işaret ediyor. Çin’in kendi markalarını yaratma ve inovasyon konusundaki başarısı, rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip. Ticaret savaşları ve borç sorunlarının üstesinden gelme kabiliyeti ise Çin’in gelecekteki ekonomik konumunu belirleyecek.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!