Çin Ekonomisinin Durumu
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, üretimiyle, teknolojiye yaptığı katkılarla bütün dünyanın adeta girdi sağlayıcısı konumunda bulunuyor. Çin, Türkiye’nin dış ticaretinde önemli bir partner. İhracatımızda 19’uncu sırada (2023’de 3,3 milyar dolar) yer almakla birlikte ithalatımızda (2023’de 45 milyar dolar, toplam ithalatın yüzde 12’si) Rusya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Çin’e ihracatımızda mermer ve traverten, metal cevherleri ve konsantreleri, kurşun, krom, bakır, demir çinko en fazla yer tutan maddeler. Çin’den ithalatımızın ağırlığı ise makine, manyetik veya optik okuyucular, kazanlar, demir, çelik, organik kimyasallar ve plastiklere ait. Bunlar dışında akla gelebilecek pek çok çeşit mal, ucuzluğu nedeniyle Çin’den ithal ediliyor. Bu, yalnızca Türkiye’ye özgü bir durum değil, Çin, yüksek teknolojiye ve ucuz emeğe sahip olmanın avantajıyla bütün dünyaya her türlü malı ihraç ediyor. Çin’in 2023 yılı toplam ihracatı 3,3 trilyon dolar, ithalatı 2,6 trilyon dolar, cari fazlası da 264 milyar dolara ulaştı.
Bu kadar büyük bir ekonomide yaşanan dalgalanmalar bütün
dünyayı etkiliyor.
GSYH
Çin’in GSYH büyüklüğü 2023 yılında
18 trilyon dolara ulaştı (Türkiye’nin 2023 yılı GSYH’si 1,1 trilyon dolar.)
Grafikten görüleceği gibi 2012’de
8,5 trilyon dolar dolayında olan GSYH son on bir yılda on trilyon dolar
aratarak 18 trilyon dolara ulaşmış bulunuyor (Türkiye’nin 2012 GSYH’si 881
milyar dolardı 2023 yılında 1,1 trilyon dolara çıktı.)
Bu hızla devam ederse Çin’in 2030
yılında GSYH büyüklüğünde ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olması
bekleniyor. Çin, büyümesini büyük ölçüde ihracata dayalı sanayileşmeye bağlamış
bir ekonomi. O nedenle dünyada pandemi benzeri bir afet çıkıp ülkeler
ithalatlarını azaltınca Çin’de sıkıntı doğabiliyor. Özellikle 2020 yılında
yaşanan pandemiyle birlikte Çin’de sıkıntılar ortaya çıkmış olmasına karşın,
ürettiği ürünlere olan ihtiyaç nedeniyle düşüş yaşamış olsa da üretmeye ve
ihraç etmeye devam etti.
Kişi Başına Gelir
Hindistan’la birlikte dünyanın en
kalabalık iki ülkesinden biri olan Çin’in nüfusu 1,4 milyarın biraz üzerinde
bulunuyor. Bu kadar kalabalık bir nüfusun yönetilmesi, ekonominin hızla
büyümesini gerektiriyor. Çin’in bugün itibarıyla kişi başına geliri 11.800
dolar (Türkiye 13.583 dolar.) Bu gelir Çin’i orta üst gelir grubu ülkeler
arasına sokuyor.
Grafik bize Çin’in 2012 yılında
6.590 dolar olan kişi başına gelirinin on bir yılda 11.800 dolara çıktığını
gösteriyor (Türkiye’nin kişi başına geliri 2021’de 9.520 dolardı 2023’de 13.583
dolar oldu.)
Çin, her geçen yıl biraz daha
zenginleşirken insanlarının refahı da artıyor. Bunun başka bazı sonuçları da
oluyor kuşkusuz. İlk olarak Çin’de ucuz emek yavaş yavaş tarihe karışıyor. Bu
gelişme Çin’in rekabet gücünü nasıl etkileyecek göreceğiz. Bununla birlikte
Çin’in sürekli yeni teknoloji ve ona dayalı ürünler üretip dünyaya sürmesi
emeğin giderek pahalanmasını gideren bir faktör olarak değerlendirilmeli. İkinci
olarak refahı artan Çinliler eskiden bir tas pirinçle yetinir ve tasarruf
yaparlarken şimdi artık para harcıyorlar, dünyayı geziyorlar. Bu da Çin’i
giderek batı benzeri bir tüketim tolumu konumuna itiyor.
Büyüme
Çin, dünyanın en hızlı büyüyen
ekonomilerinin başında geliyor. Şimdiye kadar değindiğimiz GSYH ve kişi başına
gelirin temelinde bu sürekli ve yüksek büyüme yatıyor.
Grafikten görüleceği gibi Çin,
pandemi etkisiyle büyüme ivmesini kaybettiği yıllar dışında sürekli yüksek
ortalamalarla büyümüş bir ekonomi. Son iki yılda eski yüksek hızını kaybetmiş
görünüyor. 2024 yılı için de beklenti yüksek değil (yüzde 4,2.)
PMI
PMI ya da Türkçe ismiyle Satın
Alma Yöneticileri Endeksi, işletmelerdeki satın alma yöneticilerinin girdi ve
mal siparişi, istihdam talebi gibi alanlardaki davranışlarını inceleyen ve
buradan ekonominin üretim ve talep yönü açısından geleceğe yönelik eğilimlerini
anketler aracılığıyla ölçmeyi hedefleyen ekonomik bir göstergedir. Endeks
50’nin üzerindeyse ekonomi büyüyor demektir, 50’nin altındaysa büyümekte
zorlanıyor demektir, 40’ın altındaysa sıkıntı büyüyor anlamına gelir.
Son birkaç yıldır Çin’in PMI
endeksi 50’nin altında görünüyor. Yukarıda değindiğimiz büyümedeki ivme
kaybının bir göstergesi de bu.
İşsizlik
Çin gibi nüfusu 1,4 milyarın üzerinde olan bir ülkede
istihdamı sağlamak ve yönetmek kolay bir iş değil. Buna karşılık nüfusun üçte
birinden fazlasının köylerde yerleşik olması istihdam sorununu büyütmeyen bir
faktör olarak karşımıza çıkıyor.
Grafik Çin’de işsizlik sorununun
yüksek olmadığını gösteriyor. Pandemi ya da ekonomik sıkıntılar gibi belirli dönemlerde
artmasına karşılık işsizlik oranı yüzde 5 dolayında sürdürülebiliyor. Bu oran,
dünyanın en kalabalık ülkelerinden birisi olan Çin açısından oldukça başarılı
bir ekonomik gösterge konumunda görünüyor.
Enflasyon
Çin, uzun süredir ciddi bir enflasyon sorunu yaşamayan bir
ekonomi. Son dönemde tam tersine deflasyon yaşıyor.
Pandemiyle birlikte yükselen fiyatlar, sonrasında deflasyona
dönüşmüş ve ardından normal seyrine girmişti. 2023 yılı sonuna doğru Çin
yeniden deflasyonist bir görünüme geçti. Şubat 2024 itibarıyla yeniden yüzde
0,7 oranında bir enflasyonla normal görünüme döndü.
Borç Yükü
Çin konu olduğunda borç yüküne
iki farklı açıdan bakmak gerekir. Kamu borç yükü açısından bakıldığında yüzde
80’in altında bir borç yükü görülüyor. Bu, yüksek bir borç yüküne işaret
ediyor, ne var ki pek çok ülke pandemi sonrası böyle düzeylere ulaştığı için
çok ta alışılmadık bir oran değil.
Grafik 2012’de GSYH’nin yüzde
34’ü düzeyinde olan kamu borç yükünün 2023’de yüzde 80’e ulaştığını gösteriyor.
Buna karşılık asıl korkutucu olan
kamu kesimiyle birlikte özel kesimin ve kişilerin borçlarından oluşan Çin’in
toplam borçluluk oranının GSYH’nin yüzde 280’ine kadar varmış olması. Çin, büyümesini
büyük ölçüde kredilerle, borçlarla finanse etmiş görünüyor. Borçlanmaların sınırına
gelinmiş olması nedeniyle de büyüme hızında düşüş yaşıyor.
Cari Denge
Yukarıda da değindiğimiz gibi
Çin, dış ticaret fazlası veren bir ülke. O nedenle de cari fazla veriyor.
Çin’in cari fazlası GSYH’sinin yüzde 2’si dolayında stabilize olmuş görünüyor.
Genel Değerlendirme
Dünyanın en büyük ekonomisi olma
yolunda ilerleyen Çin’in bu gidişi tamamlayabilmesi için önünde aşması gereken
bazı engeller bulunuyor. Bunlardan üçüne değindim: (1) Emek pahalanmaya
başladıkça rekabeti korumanın güçlüğü. (2) Tüketim toplumu haline gelen toplumu
lüks harcamalardan uzak tutup ihracata ağırlık vermeye devam edebilmek. (3)
Toplumun borçluluk oranının çok yüksek olması. Bunlara ek olarak başta ABD
olmak üzere gelişmiş ülkelerin Çin’i durdurmak için kur savaşları ve ticaret
savaşları da dâhil olmak üzere aldıkları önlemler de eklenebilir.
Emeğin pahalanmaya başlaması ve
toplumun giderek tüketim toplumu haline gelmesine ve bu gelişmelerin ihracatı
olumsuz yönde etkilemesine karşılık Çin’in son yıllarda artık kendi markalarını
piyasaya sürerek belirli bir piyasa ağırlığı kazanmasıyla bu gelişmeleri lehine
çevirmeyi başaracağını görebiliyoruz. Çin, bugün tam olarak bir icatlar ve
inovasyon fabrikası gibi çalışıyor ve eskiden taklit ürünler üretirken şimdi
artık tamamen kendi markasıyla ürünler üretip satıyor. Dolayısıyla bu iki
sorunu, bu potansiyeliyle aşacağını tahmin ediyorum. Buna karşılık devasa
boyutlara gelmiş olan borç sorununu ve gelişmiş ekonomilerin giriştiği ticaret
ve kur savaşlarını aşması o kadar kolay görünmüyor.
Özetle Çin’in, hegemon devlet
konumunu ABD ile tam olarak paylaşıp paylaşmayacağı bu alanlarda nasıl bir gelişme
göstereceğine bağlı görünüyor.
Grafikler için kaynak: https://tradingeconomics.com/
Çok değerli bur yazı olmuş. Kaleminize saglik
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam Çin'de bizimki gibi fabrikasyon dolar kullanıldığını sanmıyorum. Biz bir süredir kendi dolarını kendi üreten bir ülkeyiz. Kişi başı geliri hesaplarken bunu göz önüne almamız lazım.
YanıtlaSilTeşekkürler
Evet Çin o konuda bizim gibi açık değil.
SilMahfi bey bir ülke bizim ihracatımız kadar cari fazla verip nasıl bu kadar yüksek borçlu olabiliyor.
YanıtlaSilEkonomik faaliyet büyük. Toplamda gelirinden fazla harcıyor.
SilÇin'in dış borcu yok. Bunlar hep iç borç. İnsanların geliri bizdeki gibi yüksek olmadığı için borçlanarak ev, araba vb. alıyorlar. O nedenle borçlar çok yüksek. Bankalar, alacak tahsilatı konusunda ciddi sıkıntı içindeler. Aslında burada da bir kısır döngü var. İnsanlar borç alıp harcama yapıyor, harcamalar üretimin artmasına ve büyümeye, dolayısıyla ihracatın da artmasına yol açıyor. Ülke cari fazla veriyor ama iç borçlar büyüyor.
SilTeşekkür ederim
Silİngiliz hegemonyasından ABD hegemonyasına geçiş 2 dünya savaşına mal oldu. Çin ABD'nin yerini alacak. ABD geriliyor.Ancak bu geçiş barışçıl olmayacak. Bütün veriler bu yönde.
YanıtlaSilHaklısınız, çok sıkıntılı bir süreç yaşanabilir.
SilBu süreç Türkiye yi gözden çıkarılamaz hale getirip lehimize işler mi ? Yoksa bize sadece askeri güc olarak mı yaklasilir ?
Sil2016 yılından beri Asya Pasifik bölgesinde, Çin firmaları ile çalışıyorum. 2016 – 2023 yılları arasında Çin’deki bazı kentlerin gelişimi/değişimine şahitlik ettim. Bunun ötesinde çalışma arkadaşlarımın hayat tarzı ve kafa yapılarındaki değişimi de gözlemliyorum.
YanıtlaSilŞehirlerin ve alt yapının gelişimini bir yana bırakırsak, yazınızdaki özellikle (2) ve (3) numaralı engelleri ben de çok net gözlemledim.
Lüks tüketim noktasında akıl almaz hızda bir değişimi çok net görebiliyorum. Ama özellikle “(3) toplumun borçluluk oranı” konusu dikkatimi çekiyor. Çok uzun ev ve araç kredileri ile bir nevi modern kölelere dönüşen insanların oluşturduğu bir toplum olmuşlar. Devletin demir yumruğu her ne kadar toplumsal hareketleri engelliyor olsa da “bir yerden sonra toplumsal bir ‘enerji boşalması’ olabilir mi?” merak ediyorum!
Paylaşımınız için teşekkür ederim. Gözlemleriniz verilerle örtüşüyor. Demir yumruk işi çok uzun süre devam edemez. Çin son derecede canlı bir ülke. Bir süre sonra tepkiler büyüyecektir diye düşünüyorum.
SilTepkilerin büyümesi için malum ülke ABD çoktan fidanları ekmişti. Şimdi merak ile beklenen o fidanların meyve verip vermeyeceği.
SilMahfi Hocam, elinize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun.
Silçin şu anda bütün gün kahvede oturan her abi tarlada,fabrikada çalışsa..evde elde örgü ören her ablaya,dikiş örgü makinası verilse noolurun olmuşunu yaşıyor..bundan birşey çıkar tabiki ekonomik olarak..bir de temiz siyaset,demokrasi ve adalet olsa çinde..işte bunu türk modeli yapmalıyız..
YanıtlaSilEvet, doğru.
SilSAYIN HOCAM TÜRKİYE DIŞARIDA BORÇ VE YATIRIM ZORLUĞU ÇEKERKEN,TÜRK BANKALARI NASIL OLUYORDA MİLYARLARCA DOLAR SEKÜRİTİZASYON KREDİSİ VE YATIRIM ALABİLİYOR.BANKALAR TÜRKİYE DEN DAHAMI BÜYÜK.
YanıtlaSilBankalar, birbirine iş veren, karşılıklı ticarete aracılık eden kurumlar. Hepsinin her ülkede çalıştığı bankalar var. Dolayısıyla sendikasyon kredisine çıktıklarında o bankalar devreye girip krediyi organize ediyor.
SilDeğerli hocam, izninizle bir ilave de ben yapayım.
SilBankaların bilançoları ülke ve ülke içindeki banka dışı bilançolara göre çok şeffaftır.
Bir banka dünyanın hangi ülkesinde faal olursa olsun, bir kamu yönetimi elinde değilse,
bilançolarına ve riskine güvenilir.
Türk banka yöneticileri de işlerinin ehli insanlardır.
Bazen basında bazı bankaların battıklarını duyarsınız.
Bu bankalar, önceden bilançolarına da bakıldığında , hangi finansal rüzgar ile yıkılacağı belli yapılardır, yani orada da bir şeffaflık, kredi riskini ölçebilme imkanı açıkça vardır.
Sendikasyon kredisinin teknik bir tarafı da vardır ki, o da, bir banka döviz kredi aldığında bunu yurtdışındaki muhabir bankasında tutabilir, yani bankaya verilen para başka bir bankanın mevduatı haline gelir. Sendikasyonla 10 bankayı çember içine alıp, 10 ayrı mevduat hesabı yaratmak imkanı da vardır.
6pZSDf5cvV^oHg&v
Hocam değerli yazınız için çok teşekkürler...Çin Amerikanın yerini alırda dünyanın süper gücü olabilir mi ya da Çince ingilizceye alternatif uluslararası dil olabilir mi? Çin elindeki Amerikan devlet tahvillerini eritmesi durumunda bunun dünya ekonomisine zararı olur mu? Petrol ticaretinde çin yuanı kullanılacaktı. Amerika değişik tedbirlerle(Aramco) bunu engelledi. Bu konuda Çin inat ederse bunun nasıl bir sonucu olabilir?
YanıtlaSilBen dünyanın eskiden olduğu yeniden gibi iki kutuplu olacağını bir tarafta ABD hegemonyası diğer tarafta Çin hegemonyası olacağını düşünüyorum.
SilÇin’in GSYH büyüklüğünde ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi reelde mümkün olmayacaktır malum yz,pandemi,deprem vb aradaki farkın kapatılmasına izin vermez.
YanıtlaSilbir de çin nüfusunun yüzde 60 civarı ateist, hiç bir dine inanmıyorlar.
YanıtlaSilkonfüçyus ve diğer inançlara inananların oranı yüzde 40 mertebesinde.
hayata bakış gereği meselelerini bu dünyada halletmek istiyorlar.
batılı ülkelerde de en çok istenen göçmen profili arasındalar, özellikle batıya göç eden çin aileleri çocuk eğitimine uzun yıllardır özel önem verenler arasındadır. çocukları ile gece gündüz ders çalışırlar.
çocuğumun ilkokul ikinci sınıftaki çinli arkadaşını bir kere evine götürmek üzere arabama aldım.
ufak tefek matematik soruları sordum, bunlar arasında bir çemberin çevresinin hesabı vardı.
çocuklar biraz duraksayınca, pi sayısını üç alın dedim, bizim eskilerden kalma alışkanlıkla.
meğersem veletler 3.14 üzerinden kafadan hesap yapıyormuş arka koltukta.
pi'yi üç alın deyince çinli çocuk bizimkine
"senin baban salak mı?" dedi. bozuldum tabi, güzel bir cümle ile bağladım.
Çocuklar bana 3ü geçen sene öğrenmek için kullanıyorduk dediler.
Evet ilkokul iki, kafadan iki hane hesabı ve çember alan çevresi hesaplıyorlar.
Mahfi Hocam elinize sağlık. Yazınızdan çıkartılacak ders sanırım, Çin'in devasa rakamlara ulaşan iç borç stoğu nedeniyle ekonomik büyüme için iç tüketimi artırma tarafında gidecek pek yerinin kalmadığı. Olmazsa olmazı büyümeyi sürdürmek için ihracata daha da yüklenmesi şart. Ancak, işaret ettiğiniz gibi toplumun dönüşümü nedeniyle Çin'in ucuz iş gücü ile rekabetçi olduğu dönemler geride kaldı ve bugün bu dezavantajını kapatmak için Çin bir çok alanda yüksek teknoloji ve inovasyon içeren kendi markaları ile dünya piyasalarını domine etmeye başladı. Ancak burada ben Hindistan faktörünün de göz önüne alınması gereğine inanıyorum. Çin ile neredeyse aynı nüfus yoğunluğuna sahip, halen tüketime aç bir iç pazarı olması ve son dönemde yüksek teknoloji yatırımları ile adı duyulan Hindistan'ın, olgunluğa erişen sermaye birikimi ve hepsinden öte Çin ile artık gerek ekonomik gerekse siyasi anlamda sert bir rekabet içerisine giren ABD'nin yönelteceği destek ve yatırımlar ile geleceğin parlayan yıldızı olacağı izlenimi uyandırıyor. Bu konuda sizin yorumlarınızı merak ediyorum. Teşekkürler.
YanıtlaSilKore de çok iyi gidiyor. Sonunda Şangay İşbirliği Örgütü dünyanın yarısının hegemonu konumuna geçecek.
SilSAYIN HOCAM 2024 İTİBARİYLE, ABD,'NİN 8 TRİLYON DOLARLIK TAHVİL İHRACI VAR. %10'NU ÇİN' İN ELINDE.BU BORÇLANMA OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN SON YILLARINI HATIRLATIYOR.BİR DEVİN SONUNUN BAŞLANGICI OLABİLİRMİ.
YanıtlaSilABD'nin yumuşak karnı.
SilHiçbir şey olmaz,ABD yz teknolojileri sayesinde 21yy ında tek hakimi olmayı garantiledi.
SilABD Çin için olmazsa olmaz bir ülke. ABD olmazsa Çin malını kime satacak ki. Böyle zengin bir pazar yok ki. Çin üretimini satamazsa çöker. Birazda burdan bakın
SilÇin hükümeti insanların lüks yaşantısı ve cilginlarca harcama ozentisine son vermeli , özellikle belirttiğiniz üzere emek gücü , çalışma ücret birimi yukselmesiyle kendi son zamanlarda aranan gemi inşaa ve tamir bakım sektöründe aranan müşteri potansiyelinden çıkmış alternatif ucuz işçi ülkelere yonlenmesine sebep olunmuştur. Bu şekilde gidersen kısa zamanda Amerika süper gücünü kısa süreliğine geçse de yine Amerika'nın gerisinde kalmaya devam edecektir.
YanıtlaSilEsfender Hoca Çin'den yapılan ithalatın aleyhimize olduğunu ve mutlaka sınırlandırılması gerektiğini söylüyor.
YanıtlaSilHocam,
YanıtlaSilÇin biraz da Avrupanın yarattığı boşluğu doldurmuyor mu?
Siz iyi bilirsiniz, ben de çocukluğumdan bilirim, oyuncak, ayakkabı vs incik boncuk alırken aa Alman malı, İtalyan malı, Fransız oyuncağı derdik. Bir tane made in france logolu oyuncak arabam vardı. Büyüyüp parise gittiğimde oyuncak dükkanlarının hepsinin made in china ile dolduğunu görüp üzülmüştüm. dükkan sahibine elinizde made in france oyuncak varsa alırım dedim, adamcağız döndü dolaştı, bulamamıştı kendi dükkanı içinde. Sonra da made in china türkiyede 1/4 fiyatına niye senden alayım deyip çıkmıştım.
yine çocukken hatırlarım, her anadolu kent sanayisinde iyi kötü bir bisiklet, lamba, avize üreticisi bulunur, motor aksamı üreticisi bulunurdu. Çin avrupaya yayılınca, pazar avantajı ve fiyat avantajı yüzünden bizim atelyelerimiz de kapanmaya başladı. made in china dışında ürün bulamaz olduk.
Sanki bu boşluğu ilk avrupa üretimi taşıyarak çıkardı, ve şimdi üretilen bir şey kalmadı gibi avrupada.
Hocam Arjantin olma yolunda mıyız?
YanıtlaSilVenezuela'dan beter olma yolundayız. Mahfi Eğilmez yıllar önce söylemişti.
SilÜstat , kişi başı değer ifadesini tek başına kullanmayı çok yanlış buluyorum.Mutlaka kademelendirmek gerekir.Emekliyim,verdikleri 2 bayram ikramiyesi dahil ,bugünkü kurla yıllık gelirim 4500 USD ,sürekli GSYH /nüfus demek (nüfus da göçmen nüfusu dahil edilmeden hesaba giriyor) yanlış yönde bir algıya yol açıyor.Sizin de açıklama ihtiyacı hissettiğiniz "lokantalar ,yollar dolu" tezi gibi,lütfen bu hatadan dönelim.
YanıtlaSilSaygılar
Yenilik ve inovasyonun merkezi rönesanstan bu yana hep batı dünyası olmuştur. Bu durum hâlâ bu şekilde devam etmektedir. 80 li yıllarda çokca övülen Japonya bile neredeyse hiçbir keşifte öncü olmamıştır Bu durum değişmedikçe batı hegemon güç olmaya devam edecektir. Çin'in kopyacı ekonomisinde en ufak bir değişiklik yoktur. Benim gördüğüm en inovatif keşfi herkesin burun kıvırdığı Tiktoktan başka birşey değildir. Adaletin demokrasinin insan hak ve özgürlüklerin olmadığı hiçbir yerden birşey olmaz. Böyle ülkelerin en zeki insanları ilk fırsatta soluğu batı ülkelerinde alır. Sen ülkendeki zeki insanları kaçırırsan ancak ucuz emekle amelelik yapar. Kopya ürünler üretir. Bununla gelecek kuracağını sanır kendini kandırırsın.
YanıtlaSilCinin gucunu goreceksiniz
YanıtlaSilDünyadaki (yeşilcilik)ülkelerin propagandası yüzünden nükleer enerji geri planda bırakıldı.Ama Çin bunun aksine nükleere inanılmaz bir yatırım yapmış bulunmakta,Almanya’nın aksine kapatmak yerine 100 yakın santral kurmakta ve bu onları kaçınılmaz dünya lideri yapacak..çinçe öğrenmemiz gerekebilir.)Takribi 2030..
YanıtlaSilvay be hiç unutmam sene 1994-1995lerde, eğer çin epey büyür de büyük nüfusu batılı ülkeler gibi otomobil, buzdolabı, sprey, kömür, günlük eşyaları kullanmaya başlarsa, dünya ekolojik dengesi bozulur derler, ozon deliği büyür derlerdi.
YanıtlaSilhey gidi çin hey,
o zamanlar alman ekonomisinden daha küçük, sıradan bir avrupa devleti ekonomisi kadar büyüklüğü vardı. şimdi avrupayı yutacak.
neredeeen nereyeee?
Merhaba Mahfi hocam,
YanıtlaSilistatistiklere pek yansımayan, illegal bir kadın ticareti de var Çin tarafına doğru.
Çin varlıklaştıkça, erkeklerin kadına ulaşımı, aile kurması, kadınların erkeklerden beklentileri artıyor.
Maddi durumu yerinde bekar sayısında büyük artış var.
Bu bekarlar, filipinler, tayland, kamboçya başta olmak üzere, afrika içlerine kadar uzanan insan ticaret ağını da besliyorlar. Evlenmek veya aynı evde yaşamak amaçlı kadın ticaretini artırıyorlar.
Somali, Çad, Sudan, Etiyopya, Güney Amerika ve Nijer e kadar uzanan, Çine doğru yönelen bir kadın ticaret ağı kuruldu.
Malesef, bu ülkelerdeki veri toplama sorunları, insan hakları sorunu ve Çin yetkilileri ile gerçekleşen rüşvet ağı, işin boyutlarını gizliyor.
Tahminlere göre yıllık 250 ile 300 bin genç kadın köle olarak Çin kırsalına gönderiliyor.
xz$NLt0yx2wpbBqd
Çok bilgilendirici bir yazı olmuş hocam
YanıtlaSilSelâm. Mahfi hocam, Yuan 'rezerv para' konumuna gelir mi bu gidişatla ? Ya da, aday bir para birimi mevcut mudur ? Teşekkürler.
YanıtlaSilTez olarak değerlendirilecek yazı , hocam . Çin'de kişi başı gelir 30-40 bin dolar ve üstüne çıktığında Dünya ekonomisinin yarısını geçecek.
YanıtlaSilhocam elinize sağlık Çin geleceğin egemen gücü diyorlardı doğruymuş
YanıtlaSilElinize sağlık hocam, Çin ekonomisiyle ilgili yazınız gerçekten bilgilendirici ve kapsamlı olmuş. Çin’in ihracata dayalı büyüme stratejisi ve üretim kapasitesinin dünya üzerindeki etkisini çok net bir şekilde anlatmışsınız. Kişi başına gelirin artışı ve ekonomideki büyüme hızı gerçekten etkileyici. Ancak borç yükü ve emek maliyetlerinin artması gibi sorunlar, gelecekte Çin’in karşılaşacağı zorlukları işaret ediyor. Çin’in kendi markalarını yaratma ve inovasyon konusundaki başarısı, rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip. Ticaret savaşları ve borç sorunlarının üstesinden gelme kabiliyeti ise Çin’in gelecekteki ekonomik konumunu belirleyecek.
YanıtlaSil