Enflasyonun Gerçekliği ve Para Politikası Üzerine
TUIK, 2023 yılı enflasyonunu
(TÜFE) yüzde 64,77, ENAG Grup ise e-TÜFE’yi yüzde 127,2 olarak açıkladı. Ara
sıra kuşkuya kapıldığım dönemler olsa da bugüne kadar analizlerimde hep TUIK
TÜFE’yi enflasyon verisi olarak kullandım. 2022 başlarından itibaren enflasyon
verileri hakkındaki kuşkularım artmaya başladı. Çünkü yaşamda karşılaştığımız
fiyatlar, açıklanan enflasyonun çok üzerinde artışlar gösteriyordu. Yine de
TUIK TÜFE’yi veri kabul etmeye devam ettim. Ama zihnimdeki soru işaretleri
sürekli artıyordu. O aralar Prof. Dr. Veysel Ulusoy başkanlığında bir grup
bilim insanının oluşturduğu ENAG (Enflasyon Araştırma Grubu) adlı bir grup, TÜFE’yi,
günlük olarak internet ortamında derlenen mal ve hizmet fiyatlarıyla ölçmeye ve
elde ettikleri sonuçları kamuoyuyla paylaşmaya başladı. ENAG, bu ölçmeyi
yaparken TUIK’in kullandığı mal ve hizmet sepetini ve aynı ağırlıkları kullanıyordu.
TUIK ile ENAG’ın ulaştığı sonuçlar arasında kabaca bir kat fark vardı. Bu
verileri aşağıdaki tabloda sunuyorum (ENAG verilerine ulaşmamı sağlayan ENAG
Grubu üyesi Mehmet Çağdaş İşim’e teşekkür borçluyum.)
İster TUIK enflasyonunu ister
ENAG enflasyonunu doğru kabul edelim bu faiz oranıyla yüzde 5’lik enflasyon
hedefine ulaşmamız, deflasyona girilmediği sürece, hiçbir zaman mümkün olamaz.
Grafikte Merkez Bankası politika faizinin TUIK enflasyonuna yakınlaşmaya
başladığı görülüyor ama arada hala 22,5 puan yani mevcut faizin yarısından
fazla fark var. ENAG enflasyonunu böyle bir karşılaştırmaya sokarsak fark
faizin iki atına çıkıyor.
Merkez Bankası 2023 ortasında
faizi artırmaya başlamadan önce söylediklerimizi bir kez daha hatırlatalım: (1)
Enflasyonla mücadele edilecekse faizi artırmak gerekir. Mevcut faizle (o zaman
Merkez Bankası faizi yüzde 8,5 idi) enflasyon oranı (o zaman yüzde 38 idi)
arasında ciddi fark olduğu için faizi aniden o düzeye çıkarmak yerine yavaş
yavaş artırmak gerekir. (3) Bununla birlikte faizin yanlış belirlenmesi tek
başına ekonomiyi çökertecek etki yaratsa da doğru belirlenmeye başlaması tek
başına ekonomiyi kurtaramaz. O nedenle faizin yanına hukukun üstünlüğüyle
başlamak üzere yapısal reformları koymak gerekir.
Bir de bugüne kadar yapılanları
hatırlayalım: (1) Merkez Bankası, önerdiğimizi gibi faizi yavaş yavaş artırmaya
başladı ve devam etti. (2) Merkez Bankası faiz politikasını destekleyecek bazı
adımlar attı (zorunlu karşılık düzenlemeleri, likidite yönetimi, KKM’nin yavaş
yavaş tasfiyeye sokulması.) (3) Buna karşılık yapısal reformlar konusunda
hiçbir adım atılmadığı gibi tam tersine yaklaşımlar sergilenmeye devam edildi.
(4) Bu son dönemde maliye politikası para politikasını destekleyecek biçimde
kullanılmadı. Tam tersine büyümeyi kollamak amacıyla genişlemeci bir maliye
politikası izlendi.
Bütün bunların sonucu olarak
uygulanan para politikasından bugüne kadar anlamlı bir sonuç alınamadı. Her şey
yine yılın ortasından itibaren 3 – 4 ay yaşanacak baz etkisiyle enflasyonun
düşüşüne kaldı.
Enflasyonun düşürülmesi için
neler yapılması gerekiyor? Bunları da aylardır yazdık ama derli toplu olarak
bir daha yazalım: (1) Her şeyden önce gerçek enflasyonun açıklanması gerekiyor.
Ki Merkez Bankası faiz başta olmak üzere para politikası araçlarını buna göre
ayarlasın ve hedefi kovalayabilsin. (2) Faizin yavaş artırılmaya devam edilmesi
şart. Çünkü aniden yüzde 100’ler düzeyine çıkarılırsa ekonominin önemli bir
kısmı elimizde kalabilir. (3) Bir tek gün bile geçirilmeden yapısal reformlara
başlanması gerekiyor. Ki ülkeye legal yollardan döviz girişi
başlayabilsin.
Tabii sorunlar kangren haline
geldiği için bu dediklerimi yapmak kolay değil. Çünkü hükümet, örneğin
enflasyonun yüzde 100’ün üzerinde olduğunu kabul ettiği anda memura, emekliye
buna uygun ücret artışlarını vermesi gerekecek. Öte yandan hukukun üstünlüğü
ilkesini kabul edip o alanda yapısal reforma girişse bugüne kadar uygulatmadığı
bazı kararları uygulatması gerekecek ki bunların da açıklanması çok kolay
değil.
Bu döngüden kurtulmak için acilen üretim ve verimlilik üzerine ivedilikle yetkililer aksiyon almalı yoksa bu sarmaldan çıkmak imkansız gibi bişey ek olarak değerli yorumlarınız için teşekkürler mahfi hocam yorumlarınızla her zaman bizi aydınlatıyorsunuz
YanıtlaSilÜretim artışı ve verimlilik artışı tartışılamayacak kadar önelidir ama bir ülkede açıklanan veriler doğru değilse ve ekonomi politikası bu yanlışlara göre biçimlendiriliyorsa sonuç almak mümkün olmaz.
SilSsyın hocam, konuyla ilgili değil ama yine de ifade etmek istedim. Sahte sultan adlı kitabımızı heyecanla ve büyük bir keyifle okudum. Sade bir dile, sürükleyici bir içerikte yazılmış. Gündemde sık sık yaşanan olumsuzları anımsatması kitabınıza ayrı ilgi bir duyulmasını sağlıyor. Polisiye tarzda bir kitabın bir ekonomist tarafından üretilmesi kanımca çok yönlülüğünüz açısından da çok önemli ve dikkat çekici. Tebrikler. Saygılar.
SilBenim önerim 81 ilde akademisyenler önderliğinde üretim ve ihracat odaklı özel işletmeler kurulması. Atıl nitelikli işgücünün bu alanlara yönlendirilir lokomotif görevi görmesi. Daha sonra niteliksiz atıl işgücünün eğitilerek ilgili alanlara yerleştirilmesi. Bu çalışma birçok sektörde uygalanabilir. Teknoloji, turizm, sanayı, tarım vs. Ülkenin hükümetler elinden düzelmesini beklersek çok bekleriz. Ülkede o kadar çok bu işlere önderlik edebilecek insan varken böylemek beklemek çok yanlış. Herkes oturduğu yerden konuşuyor, hepimizin sorumluluk alması gerekiyor. Atalarımıza, tarihimize, ülkemize, çocuklarımıza karşı bir sorumluluk bu. Uygulama sonucu GSYİH artar, Bütçe açığı azalır, işsizik azalır, döviz rezervlerimiz artar, kur düşer. Hepsinden önemlisi insanımıza bir kıvılcım olur, umutlarımız artar.
SilHocam, sizce 2024' ün ortaların da enflasyon düşmez mi ?
YanıtlaSilBaz etkisiyle 3 - 4 ay düşecek, sonra yine artacak. Çünkü uygulanan politika enflasyonu düşürmeye yönelik bir politika değil.
SilHocam dediğiniz gibi eğer enflasyon yüksek açıklanırsa “faiz artıyor ama enflasyon da artıyor” algısı ve mecburi yüksek ücret zamları, dolayısıyla yüksek enflasyon sarmalına girilmemesi için ilk etapta doğru veri açıklanmaması tolere edilebilir. Ama hem büyüme oranı düşmesin hem enflasyon düşsün hem de yapısal reform yapmayalım mantığıyla gidilirse enflasyon kalıcı olarak düşmez, yabancı sermaye girişi de çok kısıtlı olur. Yapısal reformlar yapılırsa az bir faiz arttırımı daha yeterli olur ama yapılmadan düşürülecekse minimum %60 faiz verilmeli.
YanıtlaSilDoğru veri açıklanmaması yani ekonomiyle ilgili verilerin yalan olması yapılacak her şeyin de yanlış olması demektir. Ayrıca kimse o yalancılara güvenmez. Güvenin olmadığı yerde piyasa düzenini değil orman düzeni olur
SilYalanın tolere edilebileceğini söylemek ise, içine düştüğümüz ahlaki sefaletin resmidir.
Dost acı söyler.. Malesef ama gerçek olan budur...
YanıtlaSilHocam TÜİK in açıkladığı üfe yi Tüfe olarak kabul edebilir miyiz ?
YanıtlaSilHayır ÜFE, yalnızca imalat sanayisini kapsıyor, ayrıca orada fiyatlar içinde vergiler yok.
SilDeğerli yazınız için çok teşekkürler!
YanıtlaSilSağ olun.
SilEnflasyon bu ülke insanının küfesi oldu, olmaya da devam edecek Hocam. Haaa, küfe bazen ağır, bazen de hafif olacak. Ama küfe hep sırtımızda olacak.
YanıtlaSilselam hocam,
YanıtlaSilenflasyon uzun süre kalıcı olabilir, sizin sürekli belirttiğiniz gibi para politikası dışında maliye politikasını da uyumlu hale getirmek gerekti, bir de sizin bahsettiğiniz gibi hukuk dahil yapısal reformlar.
ama ben başka bir şey diyeceğim.
on yıllar boyunca haklı olarak geçerli tavsiyelerdi. kağıt, kırtasiye işlemleri, siyasi destek ve kamu kaynakları ile sağlanabilecek dönüşümlerdi.
şimdi daha fazlasını yapmak lazım.
bir nedenine gelince, dünyanın pek çok üretici ülkelerindeki işçilik ücretleri, türk işçi ücretlerinin üzerine çıktı, bahsettiğim makina,techizat ve teknoloji üretimi değil. bunlardaki işçilik on yıllar boyunca hep türk işçiliğinin üzerindeydi. belirtmek istediğim, günlük hayatta kullanılan, incik, boncuk, ayna, mutfak malzemesi, araba parçaları gibi ürünlerin üretildikleri ülkelerde işçilik ücretleri türk işçisinin üzerine çıktı.
yani ülke tükettikçe, ithalat ile ihracat yaptıkca da fakirleştiren de bir sarmala girdi.
burdan çıkışın yolu, toplum bütünü ile bir değişim hareketidir. bugüne kadar olmamış, bundan sonra da olmaz bir şeydir bu.
yapacak bişi yok.
o3Z2&*M0qboJKki^fq
Jagdish Bhagwati buna yoksullaştıran büyüme diyor.
Silhttps://www.mahfiegilmez.com/2017/09/yoksullastran-buyume.html
teşekkür ederim hocam, 2017'deki o yazınızı okuduğum günü dün gibi hatırladım.
Silpolitik yorum yazacağım.
türk bürokrasi aklı vaktinde bunu öngördü, ekonomik refah için AET ile bu döngüyü kırmak istedi.
büyük avrupa ekonomisine yakınlığımızdan ötürü, güney kore'den önce farketmemizi de sağladı.
ancak siyaset, siyasetin beslendiği halk kesimi ise, dünya veya batı ile entegrasyon istemiyor.
tunaboylu ile dünkü yazışmanızda, tunaboylu, mümtaz sosyal'ın teşhisini paylaşmış.
soysal'ın işaret ettiği sorundur ülkenin sorunu, derindir, çözülemezdir.
bu tip halk kitleleri mümtaz soysal'ın işaret ettiği bireyleri yönetime, ancak, yaşanan büyük acılar
neticesinde getirir. daha doğru ifade edersem, o tip insanlar, zor dönemlerde toplum genelinden sıyrılır
ve yönetimi eline alır.
(atatürk bir misaldir. kolay dönem değildir. atatürk iktidarı eline aldığı dönemde, doğu avrupada çok bölgede domuzdan
fazla türk kesildi. kesilmiş türk kafa sayısı anadoluda yaşayan türk kadar vardır.
domuz benzetmesinden rahatsız olanlar, bu olaylardan on yıllar sonraki olayları anlatan, ben gibi asker
kökenli, cengiz dağcı kitaplarına da bakabilirler. )
benzer acıyı, türkiye'den on yıllar sonra, güney kore yaşadı. ama müreffeh ülkeler arasına girdi.
gkorelilerin siyasi yaptıkları fark oluşturdu. gknin uluslar arası işbirliği
anlaşmalarına ve örgütlerine bakınca, on yıllar önce türkiye ile farkı açtıklarını görüyoruz.
aklı selim türkler devleti kaybetti. devleti ele almaları lazım. tek hızlı
yolu iktidar partisinde siyaset yapmaları. 2007den(ergenekon) beri bunu derim. niye? çünkü sayıları
yetersiz, enerjileri muhalefet organize edip iktidar olmaya yetmeyecek seviyede.
iktidarsa elindeki işe yaramaz insan yığınıyla bir yere varamıyor. 2+2=4.
gkore de bu tip siyasi çalkantılar yaşadı.
aklı selim gk insanları çok anayasa değiştirdi. yeni türkiye'yi dizayn edenler gkoreye iyi çalıştı.
türk aklı selim insanları örgütsüzken, mevcut iktidarın mimarları derslerine çok iyi çalıştı,
gkorede olan, türkiyede olmasın diye kozmik odayı da dağıttı.(olayı ve yılı bilerek yazmadım),
rahat, izole çalışma için büyük saray yaptılar. isviçre de üniversite dersi veren bir ırak muhalif eski siyasetçi, en büyük
hatalarının iktidar içinde mücadele yapmamak olduğunu anlatmıştı.
soysal'ın bahsettiği karakterde türkiyede doğanlar, o yığınla hayatlarının her kritik döneminde
karşılaşır. benle aynı liseyi, harbiyeyi bitiren, ben gibi askerde yaralanan
aziz nesin'in hiç uğruna yıllar süren hapis cezaları mesela. bloğunuzda yazarken, çok kez türkçe yazmanın
sıkıcılığını belirtirim, türkçe'nin en fazla okunan ekonomi yazarının bloğunda bunu yazmak ironi,
fakat türk entellektüel/aydın dünyası içe kapalı, kısır, hayatın gerçeğiyle toplum arasındaki farkı kapatacak
kapasiteye ulaşamadı, sürekli hizmet ettiği toplumdan gelen maddi/manevi dışlanmayla yıpranmış.
aydınlar aklı selim insanlara geçmişte yön verirken, onlardan gerekli desteği alamadı. günümüzde aklı selim insanlara yön
verme yeteneklerini de kaybetmiş durumdalar. aydın hapise atılmış, kafasına sıkılmış, hapiste ölmüş,
ölüsü çöpte bulunmuş, bombayla vücudu parçalanmışken, sahipsiz kalmışken; aydınların devlete, topluma, siyasete
dünya ile entegre olacak fikirler üretmesini beklemek de boşuna.
yaşadığım yerde, iş dışında, geçen yıl ilk kitabı yayınladım. yönteminizden faydalanıyorum.
bloğumda yazıyor, fikir üretim ve dağıtımı yapıyorum. son günler geçmiş sosyal/demokrat politikaların kurumları
nasıl yıpratıp, yönetime aday insanlar arasındaki kurumsal paslanmaya işaret eden yazılarım ciddi talep almaya
başladı.
türkiye için yapılacakler çok, tr umutsuz vaka değil ama, şu aşamada değmez.
hvS!h*moH23Kquh2ap
Biraz yazı yazma konusunda çalışsanız çok iyi olacak....
SilhvS!h*moH23Kquh2ap kodlu arkadaşımızın yorumlarını ilgiyle okuyorum.
SilYazdığı blogun adresini paylaşırsa memnun olurum.
Mahfi bey aralık ayında enflasyonun %64 olması tesadüfmü? Ekim-2022 tuik: %85, enag:%186 aralık-2023 tüik: %64, enag: %127 oransal olarak çok küçük fark var ama rakamsal olarak tüik enflasyonu daha az düşmüş. Bu bir anlam ifade edermi? 2022 tepe noktası %85, 2023 tepe noktası %64 2024 ve 2025 te tepe noktası aşağı eğilimli olurmu?
YanıtlaSilBunu yanıtlayabilmek için her iki endeksin içindeki mal ve hizmetleri ve bunların endeksteki ağırlıklarını bilmek lazım. ENAG bunu açıklamıyor. TÜİK de 2 yıldır açıklamaz oldu. ENAG bir kamu kuruluşu değil ona bir şey söyleyemeyiz ama TÜİK bir kamu kurumu ve şeffaf olması gerekiyor. Ne yazık ki öyle değil.
SilMahfi Hocam teşekkürler bilgilendik, güzel özetlediginiz gibi çokta anlaşılir olmuş.
YanıtlaSilAyrıca TÜİK ile ENAK enflasyon ölçümleri de dikkat çekiçi.
Mahfi Hocam şunu soracam.
Günçel ekonomik koşullarda piyasaya arz edilen fazla paradan dolayı ya da devlet maliyesinin açığından kaynaklı enflasyon oluyor tabi yan sebebleri de vardır.
Ana sebebi piyasaya arz edilen talep fazlası para midır.
Eğer öyleyse tekrar piyasadan yüksek faizle para talep ettiginizde bunun geri dönüşümü piyasaya daha, daha çok para arzı olmayacak mıdır?
Buda enflasyonu korukleyip parayı dada da degersizlestirecek mıdır?
Teşekkür ederim sağlıklı günler dilerim.
Para arzının ölçüsüz artışı enflasyonun nedenlerinden birisidir. Ama para arzının niçin arttığı da önemlidir. Örneğin ücret artışları para arzının artmasına yol açar.
SilHocam enflasyon hedefinin sürekli 5 olması boş bir özgüveni mi yoksa iddialı bir duruşumu gösteriyor?
YanıtlaSilMemurlara ve emeklilere yapılacak zammı düşük yapmak amacını taşıyor, başkaca bir gerekçesi yok. Ya da varsa bile inandırıcı değil.
Sil"Anayasa Mahkemesi"nin vatandaşların günlük yaşamında herhangi bir pozitif veya negatif etkisi yok.
YanıtlaSilKısacası, bu mahkemenin varlığının veya yokluğunun vatandaşların günlük hayatına hiçbir tesiri olmadığı için, "Yargıtay"ın Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını uygulamayacağına dair tavırları da vatandaşı ilgilendirmiyor.
Vatandaşın temel derdi; geçinebileceği kadar para kazanabilmek, enflasyonun altında ezilmemek, eve ekmek götürebilmek.
"Anayasa Mahkemesi", "Yargıtay" ve benzeri kurumların kendi aralarında yaşadığı drama, vatandaşı ilgilendirmiyor.
Vatandaşın temel derdi olarak vurguladığınız cümle var ya işte o cümlenin altında Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmaması var. Bu kararların uygulanmaması, siyasal iktidarı korkusuz yapan hiçbir konuda hesap vermeyecek konuma getiren gelişmedir. Öyle olunca da enflasyonun yüksek olması ya da vatandaşın eline geçen paranın az olması onu fazla ilgilendirmez. Vatandaş bu ilişkiyi çözemediği sürece de bugünkü yaşama devam etmek zorunda kalır.
SilAdsız 20:44 sen ve senin gibiler yüzünden günden güne ülkede başı bozukluk gittikçe artıyor. Bir anayasa var ve bu beni ilgilendirmez demek ne demek!!! Sen kanunlara uymazsan yatırımcı (iç veya dış) bu ülkeye yatırım yapar mı? (hasta,yolcu, geçiş vb. garantililer hariç) TÜİK üzerinden çalışan kesimin alım gücünün azaltılması. Yandaş taraflara verilen kredilerin düşük faizle verilmesi hatta geri alınamaması. hiçbir kanun erkininde buna sesini çıkaramaması.
SilAyrıca Rahip brunsona sesini çıkaramayan kesimin başka biri için başka karar alması sana hiç sahtekarlık,hainlik olarak gelmiyormu?
Teşekkürler Mahfi Hocam. Yılmadan usanmadan devam ettiğiniz için.
MB kapatılsın.
YanıtlaSilAçık mı ki?
SilBu trole cevap vermenin bir anlamı yok hocam
SilTurkiye enflasyonla buyume ve issizligi azaltma donemine girmistir diyebilir miyiz
YanıtlaSilTürkiye elli yıldır enflasyonla büyüme içinde ama işsizliği düşürüp düşüremeyeceği konusu karışık.
SilCalisanlara ve emekliye en az %100 zam yapilmalidir ki insanlar biraz olsun nefes alabilsin. Aksi halde cok buyuk bir fakirlik dalgasi ile karsi karsiyayiz.
YanıtlaSilMahfi bey,
YanıtlaSil25 Nisan 1962 tarihinden önce "Anayasa Mahkemesi" diye bir şey yoktu, gayet normal yaşıyorduk.
2024'te ihtiyaç var mı peki?
1962'den önce ihtiyacımız yoktuysa, 2024'te olmak zorunda mı?
Olmak zorunda, sadece Anayasa mahkemesi degil, her türlü siyasi otoriteden bagimsiz birde Anayasayi koruma polisi de olmali ki meclis catisi altinda "Anayasa mahkemesini kapatalim" diyenleri alip iceri tiksin...
Sil25 Nisan 1962'den önce gayet normal yaşamıyorduk. Demokrat Parti, giderek bütün hakları askıya alıyor, yasaklar koyuyor, yargı yetkisini çoğunluğuna sahip olduğu TBMM'ye taşıyarak siyasallaştırıyordu. 1960 darbesi o yüzden yapıldı, anayasa o yüzden değişti ve Anayasa Mahkemesi de o yüzden kuruldu. Bunları bilmek için ya o günleri yaşamış olmak ya da iyi bir hocadan Anayasa Hukuku okumuş olmak gerekir. Bendeniz hem o günleri yaşadım, hem de Mümtaz Soysal gibi efsane bir Anayasa hocasından Anayasa Hukuku okumak şansını yakaladım.
SilMahfi bey yaşayarak öğrendiğim en önemli şey sürdürülebilirlik. 1962 darbesini birçok kişi haklı bir darbe olarak görür. Hakli görülen bir darbe belkide yok olma pahasına sonun başlangıcı oldu. Yaklaşık 80 yıldır ülkeyi sağ görüşlü siyasiler yönetiyor. Sol 1974te iktidar olmuş barış harekatı yapılmış. Hatırladığım 28 şubat sürecinde ülkeyi yönettiler. Karşı mahalleye saygı yoktu. Son 25 yilda birşey daha Anladim. Hangi siyasi görüş olursa olsun siyasilerden medet uman yarı yolda kalir
SilTarihini bilmeyen, 2023 de lozan bitince uçacaz zanneden, 2017 de yelki yolcu uçağımızı yapacaz sanan kesime ne deseniz boş. nato kafa nato mermer.
SilAna yasa anlamı ülkenin kuruluş amacı yasalar dır bu yasalar ile oynanarak amaçlarının değişmesinin engellenmesi için anayasa mahkemesi var ve anayasa mahkemesi kararlarını uygulamamak anayasaları tanımamak dır ve ülkenin kuruluş amacına karşı gelmekdir bu en büyük suçdur bu suçu yapanın yargılanması ve hakkında hüküm verilmesi gerekir eğer yargılanmazsa ve hüküm verilmezse anayasanın tamamının uygulanmamasının önü açılır.
SilHocam saygı ve sevgiler. Yazının sonunda belirttiğiniz gibi gerçek enflasyon rakamını açıklasalar komple elde kalır ekonomi. Bu nedenle sabit gelirli kesimi harcayarak esnaf ve patronları zengin ederek tekeri döndürmeye devam etmek zorundalar. Radikal bir değişiklik olmazsa milleti fakir fukara sınıfında birleştirecekler. Tek seçenek TL yi EURO ile sabitlemek yani EURO-TL diye birşey uydurup 1 EURO ya parayı sabitlemek. Bu aşamadan sonra da tüm üretici ve satıcı kesime yüzde 5 kâr sınırı getirmektedir. Bunu yaparsa kim yapar hükümet ortağı sermaye mı :) Aklı olan eğitimi olan biraz da şansı cesareti olan kimse bu ülkede kalmayacak gidişat bu. Ya da fakir ama gururlu yola devam bayrak ezan falan belli sıralama zaten. Alt tabaka zaten çoktan kemikleşti. Eğitimli kesim de eriyerek iş gücünden düştüğü anda alt gelir grubuna katılacak.
YanıtlaSilEkonomi zaten elde kaldı, uzatmaları oynuyoruz.
SilSöylediğiniz gibi sorun para politikalarıyla çözülemeyecek kadar kapsamlı, yönetim değişmeden biteceğe benzemiyor ve yönetim de değişecek gibi değil. Fakat diyelim ki faiz yavaşça TÜİK enflasyonunun üstüne çıkarıldı, enflasyon düşmeye başlamaz mı? Piyasa Tüik'i mi baz alır bu konuda yoksa Enag'ı mı? Teşekkürler.
YanıtlaSilİnsanlar enflasyonun ENAG'ın açıkladığından bile yüksek olduğuna inanıyor. Piyasa farklıdır, nereden para kazanacağına bakar ve onu doğru kabul eder. Faizi TÜİK'in açıkladığının üzerine çıkarmak enflasyonu frenler ama bu politikalarla o çok uzun sürmez.
SilKesinlikle katılıyorum
YanıtlaSilHocam. Dünyada iki türlü afyon vardır derler. Biri din diğeri milliyetçilik. İktidar bu ikisini kullanarak herşeyimizi aldı. Artık son seçim kaldı. Mart. Muhalefet içler acısı. Sonumuz kötü. İyimser hiçbir tablo yok.
YanıtlaSilÜç. Öteki de futbol.
SilMahfi bey
YanıtlaSil"Merkez Bankası"na ve "Anayasa Mahkemesi"ne gerek var mı?
Uygar ülke olacaksak var, bu durumda devam edeceksek yok.
SilMahfi bey
YanıtlaSilLozan Antlaşması bitti mi?
Haberiniz yok mu? Çoktan bitti ve Türkiye'nin her yerinden petrol ve doğal gaz çıkarılmaya başlandı. Ama ne yazık ki daha bitmeden kapitülasyonları yeniden verdik ve Osmanlınınkinden daha fazla dış borcumuz oldu.
SilHocam ellerinize sağlık. Mahfi Hocam Para Politikası yanında Maliye politikası da doğru orantılı olmali diyoruz. Peki Sn. Bakan Mehmet Şimşek 'in göreve geldiği ilk gün " Rasyonel Zemine Dönmeliyiz " açıklaması sonrası uyguladığı politika ne kadar rasyonel? Bakan bey de farkında değil mi ters bir şeylerin gittiğini ya da bir yerde bir şeyi eksik ya da hatalı yaptığının? Size göre Mal. Pol gereği bu süreçte neler uygulanmalıydı? Teşekkürler
YanıtlaSilBugünkü duruma bakarak şunu söyleyebilirim: Para politikası yarı rasyonel, maliye politikası irrasyonel.
SilMadem enflasyon dusmeyecek merkez bankasi faizi indirsin boylelikle maliyet unsuru azalir piyasa sahlanir buyume artar. faiz sebep enflasyon sonuctur politikasina donulmeli
YanıtlaSilİşte bu! Aylardır beklenen politika önerisi geldi. Zaten faiz sebep enflasyon da sonuç.
SilSn Hocam bu değerli yazınız için de teşekkürler. Son birkaç soruları okuduğumda inanamadım. "Anayasa bizi ilgilendirmez"ler. "Anayasasız da oluyordu"lar. "Kapansa n'olur ki" diyenler. Daha kısa zaman önce denenip bizi nereye getirdiği görülen, "MK faizi indirsin o zaman piyasa şahlanır"lar. Ciddi olamazlar, İroni yapıyorlar kıs kıs gülüyorlar herhalde diye düşünüyorum. Sakin, sabırlı ve saygılı cevaplarınız için sizi gönülden alkışlıyorum.
Silçok teşekkür ederiz, Mahfi hocam karanlığın içerisinde ışık gibisiniz, iyiki varsınız.
YanıtlaSilMahfi hocam yazınız için teşekürler.
YanıtlaSilENAG TÜFE grafiğine baktığımızda 60'lardan 180'lere biranda fırlama yapmış ve 130 civarında konsolide olmuş görünümü var. Bence bu şu anlama geliyor, artık bu 130 civarından aşağı düşmesi artık çok zor görünüyor.
Faizi daha fazla arttırsan büyümeyi tıkayacak piyasaya durgunlaşacak, piyasaya ürün arzı azalacak, talep enflasyonu ile enflasyon yine artacak.
Faizi arttırmasan piyasada likitide artacak, enflasyondaki ivmelenmeyi durduramayacan, tekrar 180 seviyesine belkide daha üstüne gidecek, aşırı fiyatlardan dolayı alım satım duracak, piyasa durgunlaşacak.
Her iki durumda hem enflasyon artıyor, hem de durağanlık. Bu yolun sonu sanki stagflasyona çıkıyor, değil mi hocam?
Ne yazık ki ekonomide küçülme ve işsizlikte artış yaşamadan buradan çıkış yok. Yapısal reformları yapsak ödeyeceğimiz bedel çok düşük olabilirdi ama artık geçmiş olsun.
SilMahfi bey ben mevcut iktidarın ekonomiyi düzeltmek bir yana istikrarlı ve planlı bir şekilde bozmaya hatta Türkiye cumhuriyeti’nin savunulması gereken Atatürk’ün de nutuk’ta bahsettiği gibi güzel ülkemizin tekrar acziyete düşmemesi ve işgal edilmemesi için gerekli olan herşeyin tam tersini vizyon ve misyon edinen bir parti programı yürüttüğünü görüyorum ve çevremi sürekli bu konuda uyarıyorum desem komplo teorisyeni olduğumu düşünmezsiniz değil mi ?
YanıtlaSilEskiden olsa düşünürdüm ama artık düşünmem.
SilNeandertallerin çağında "hukuk" diye bir şey yoktu.
YanıtlaSilBuna ne cevap vereceksiniz peki Mahfi bey?
Hocam izin verirse onun yerine ben cevap vereyim, Neandertallerin caginda hukuk yoktu, magarasinin önünü ceviren güclüler, "burasi benimdir" diyordu, bugünde ülkemizin ormanlarini, sahillerini ceviren güclüler "burasi benimdir" diyorve madenleri cikariyor, otelleri dikiyor...Sizce o günle bugün arasinda bir fark var mi ?
SilVardı. O dönemin hukuku güçlünün şef olmasına ve herkesin şefin dediğini yapmasına dayanıyordu. O günün hukuk normları öyleydi. Biraz tarih çalışırsanız bayağı bir yol alabilirsiniz.
SilÖzetle:Durmak yok yola devam!
YanıtlaSilEkonomi yönetimine sadece (onu da ılımlı şekilde uygulamak üzere) para politikası yoluyla enflasyonla mücadele edebiliyorsan et denilmiş ; maliyeye, mülkiyeye ve adliyeye ise kimse karışmasın talimatı olduğu da çok açık. Hüseyin Dönmez
YanıtlaSilHot zotla (ve de özgürlükleri günden güne daha kısarak) iktidarlarını gittiği yere kadar götürmek tek amaç. Çünkü bunlar için iktidardan yoksun kalmak ölümden beter; herkes biliyor. Yoksa enflasyon düşürülecek, yok OVP, yok 2023, yok 2053, yok 2071 hedefleri palavraları bunları kaale alan yok.
YanıtlaSilyuksek fiyat düşmeyecekse asgari ücretli , emekli ,çalişan neden düşük ücrete mahkum ediliyor?
YanıtlaSilYanlış ekonomi politikasının getirdiği sonuçlar.
SilBir kaç sene önce araba alınan paralar ile şimdilerde geçim sıkıntısı yaşıyoruz. Yarın sistemi değiştiriyoruz. Yeniden faizleri indirme kararı aldık diye açıklama yapmayacağının bir garantisi de yok.
YanıtlaSilBunlar iyi günlerimiz.
SilNoktayi koymussunuz Mahfi bey. Tesekkurler herkesin anlayacagi sekilde izah ettiginiz icin.
YanıtlaSilSağ olun.
SilEmeginize ve kaleminize sağlık Mahfi Hocam. Eylül/Ekim 2022 de pik yapan TUFE'nin, sonrasında MB faizlerinin düşmeye devam etmesine rağmen neden inişe geçtiğine dair bir yorumunuz olur mu?
YanıtlaSilZafer
İki nedeni var: (1) Baz etkisi (2) KKM uygulaması.
SilGodot’u beklemek gibi , enflasyonun düşmesini beklemek bizim ülkemizde.
YanıtlaSilMahfi Hocam.
YanıtlaSilTÜİK'e baskı yaparak sözüm ona IMF'nin öngördüğü ücretlerin düşük tutulması şartını sağladılar, ancak saymaya gerek yok diğer tüm konularda kendi çıkarlarına göre karar verdiler ve uyguladılar. Üretim yapanları da cezalandırdıkları için, mecbur olanlar dışında üretim de sekteye uğradı. Bu geldiğimiz noktadan sonra , herhalde şimdiye kadar idare ettik, bundan sonra da gittiği yere kadar diye düşünüyorlar anlaşılan. Son Ülkemiz için pek parlak görünmüyor. İnşallah yanılırım.
Pek yanılacakmışsınız gibi görünmüyor.
SilÖzetle bu devran böyle gider demek istiyor hocamız
YanıtlaSilBu politikalarla farklı bir yere gitmesini beklemek saflık olur.
SilMerhaba hocam, öncelikle yazınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilBurada reel faizi belirlerken gerçekleşen enflasyon üzerinden karşılaştırma yapmanın tam doğru olmadığını düşünüyorum. Beklenen enflasyonun hesaplanması için gerçekleşen enflasyon bir yol gösterici olabilir. Ancak hedef %35 iken faizi %65'lere çıkarmanın da çok daha büyük sorunlara yol açabileceğini düşünüyorum. Tabii ki hedef enflasyon olan %35'in reel olup olmama durumunun bambaşka bir tartışma konusu. Başarılabilir bir hedef ancak kamu tarafında henüz bu hedefe yönelik adımlar göremiyoruz maalesef.
Saygı ve sevgilerimle.
İki mesele var: (1) Beklenen enflasyonun hangisi olduğu. TCMB'nin beklediği enflasyon TÜİK'in doğru olmayan hesabına dayanıyor. (2) TCMB'nin enflasyon hedefi % 35 değil % 5. % 35 tahmini. Ama para politikasıyla varmayı hedeflediği enflasyon % 5. Bu durumda faizi % 6 yapması gerekiyor gibi bir sonuç çıkar.
SilÖte yandan reel faiz hesabını bir yıl önceki faiz ve bugünkü enflasyonla yapmak bugünkü reel faizin ne olduğunu göstermek açısından doğru bir yaklaşımdır.
Bir yıl önce 100 TL'sini % 30 faizle bir yıl vadeli mevduata yatıran kişinin bugün aldığı anapara + faiz toplamı 130 TL'dir. Bu bir yıldaki enflasyon (TÜİK'e göre) % 65'tir. Bu durumda bu kişi (100 - 65 + 30) anapara + faiz 70 TL'lik bir satın alma gücüne sahip olacaktır ki bu durumda bırakın faizden kazanmayı ana parasından bile 30 TL kaybetmiş olacaktır.
İnsanlar bu hesabı yaptığı için deli gibi harcama yapıyorlar.
70 değil 65 mi olmalıydı
Sil135-65=70
SilEvet doğrusu 65 olacaktı.
SilSayın Eğilmez, Ekonomi ortamının yolsuzluklarla dolu olduğu, ahbap çavuş işlemlerinin geçerli olduğu, son günlerdeki futbolcuların isimlerinin de karıştığı milyon dolarlık kayıtsız işlemlerin bulunduğu, kazançların nereden geldiği, nerelere harcandığı belirsiz ortamlarda sizin üzerinde çalıştığınız bilimsel modellemeler, analizler ne dereceye kadar doğru çıkacaktır? Çalışmalarınız ve bizleri bilgilendirmeleriniz için teşekkürlerimi sunuyoruz. Ben dahil bir çok takipçiniz, Ekonomik bilgilerimizi arttırıyoruz. Bu kapsamda benim düşüncem önce Ekonomik ortamın düzeltilmesi (Yapısal Reformlar) , bunlarla bağımlı Ekonomik düzenlemelerin uygulanması gereklidir. Ekonomik ortamın önce düzenlenmesi, doğru olmayan rakamların düzeltilmesi, bununla paralel Ekonomik tedbirlerin uygulanmaya başlaması gereklidir diye düşünüyorum. Yani dürüstleşmeden (en azından kendi vatandaşlarımız için) Gelişemeyiz, Refaha ve Güvenliğe, Güzelliğe ulaşamayız. Sahtekarlığın sonu hep felakettir. Diye düşünüyorum, saygılarımla.
YanıtlaSilÇok doğru tespitler. Enflasyon böyle kaldığı sürece ve kuralları koyanlar kendi koydukları kurallara uymadıkları topluma kötü rol model oldukları sürece bu böyle devam eder gider.
SilHocam kaç saat uyuyorsunuz ?
YanıtlaSilÇoğunlukla 5 saat
SilHocam saat kaçta uyuyorsunuz? Ben 2 de uyumaya 8 de kalkmaya çalışıyorum.
Silben 8-9 saat uyurum.
SilHocam sizce politika faizi şu an kaç olmalı?
YanıtlaSilEğer faizden başka bir şey yapılmayacaksa % 130, eğer yapısal reformlara başlanacaksa ve maliye politikası da enflasyonla mücadeleye göre biçimlendirilecekse yavaş yavaş % 65' e yükseltilmesi yeterli.
SilHocam, enflasyon ve ülke durumu iyi durumda değil. Devletin buna karşılık hızlıca gıda, teknoloji, tekstil, tarım gibi alanlarda birinci elden yatırımlara başlaması daha mantıklı olmaz mı? Hem piyasadaki agresif hareketleri kontrol altına alacaktır hem de istihdam yaratıp ülkenin üretim gücünü artıracaktır.
YanıtlaSilAn itibarıyla sorunumuz enflasyondur. Önce onu çözmek lazım. Sonra bu dediklerinize sıra gelir.
Sildevlet yatırımı on yıllarca yaptı, yaptı, yaptı, sonunda hepsini sattı.
Silsatan hükümetten bunları yapmasını bekleyemeyiz.
yeni hükümet de yeni siyasi rejim gerektirir.
bu da en az 30--40 gerektirir.
hadi rejim değişti diyelim, yine en az 30 40 yıl bu yatırımların meyve verme süresi var.
ben görmem.
Benim oğlum bina okur, döner döner gene okur. Türkiye cumhuriyetinin 100 yıllık ekonomi ve politika deneyiminden sonra aklımıza gelen en iyi şey 1940 model devletçilik midir? Ben bu yönetimin ekonomi, hukuk adalet, eğitim ve aklınıza gelebilecek hemen her alandaki uygulamalarının yanlışlığına inanan birisiyim Fakat Tayyip Erdoğan'ın 2 alandaki tutumunu doğru buluyorum.
Sil1) Özelleştirme
2) Uzan ailesiyle ilgili kesin tavır alması ve gereğini yapması
1930 ve 40'larda aşka bir yol bulunamadığından devlet eliyle yapılan yatırımlarla kurulan sanayi ve hizmet sektörü firmaları ve özellikle de bankları tez zamanda ( en fazla 5 yıl içerisinde) siyasilerin maddi ve politik amaçlarla talan ve yağma ettikleri kurumlar haline dönüşmüşlerdir. Sağladıkları her 100 liralık faydaya karşı verimsizlikleri ve hazineden yapılan aktarımlar ille sebep oldukları 150 liralık maliyet ile net refah kaybına (wealth destruction) neden olmuşlardır. 1970'lerden itibaren kangren haline dönüşerek 2000'lere kadar hazineye ve dolayısıyla halka büyük zararlara neden olmuştur. Her biri kurulan koalisyon hükümetlerinde farklı bakanlıklara bağlanarak o bakanın bağlı olduğu partinin arpalğı haline getirilmiştir. Politikacılar halkın cebinden ve kendilerine hiçbir maliyeti olmadan bu kuruluşları partinin taraftarları için gereksiz ve aşırı istihdam deposu, üst yönetimlerini kendi akraba ve taallukatı için arpalık ve yine parti yönetimine yakın işadamları için de ballı ihale kapısı olarak kullanmıştır.
Bence buraların başka türlü ve ekonomik açıdan rasyonel ve verimli işletilmeleri de belki ilk kuruldukları 5-10 yıl dışında mümkün değildi. Türk halkının ve onun seçtiği siyasetçilerin tıyneti buna imkan vermemektedir
Türkiye için ekonomik açıdan tek kurtuluş yolu kurallı ve denetlenen, rekabete açık, serbest piyasa ekonomisidir. Elbette bunu sosyal açıdan desteğe muhtaç olanlara yapılacak yardımlarla da tamamlanması gerekir.
Özelleştirilmeler
Alfred Marshall bomboş biri.
YanıtlaSilHangi kitabını ya da makalesini okuduğunuzu ve nereden bomboş olduğunu anladığınızı yazabilirseniz hepimiz aydınlanırız.
SilAracın deposuna yakıt alayım mı diye düşündüm gösterge diyor ki almana gerek yok yarım depo hatta daha fazla yakıt var ama araba tekliyor yol bilgisayarı yakıt alın diyor burdaki yol bilgisayarı vatan haini terörist boş depoyu dolu gösteren yarı yarıya hatalı ölçen milletini düşünen enterasan kurumlar
YanıtlaSilMerkez Bankasinin basinda ve ekonomi yönetiminde cok bilgili tecrübeli insanlar var. Bu insanlar bu atesten gömlegi giyerken yapisal reformlar, hukukun üstünlügü gibi sizin defalarca hakli olarak gündeme getirdiginiz konulari bilmiyorlar mi? peki mevcut durumda basarisiz olacagi garanti olan bu yönetimde yer almayi neden kabul ediyorlar? herkesin bir plani oldugunu düsünüyorum ama anlayamiyoruz. cünkü seffaflik yok. akli basinda hic kimsenin (bu sürecte/dönemde) kabul etmeyecegi bu görevi mevcut yönetimin neden kabul ettigini düsünüyorsunuz?
YanıtlaSilTabi ki de para ve memleket için duyarı kasıldı adamlara karışmıcaz sözü verildi ama kendi sınırlarında, adaleti düzeltemez ekonomi bakanı yolsuzluğu da düzeltemez, harcamalar konusunda eh işte diyebileceğimiz tasarruf sağlar belki ama deve de kulak kalır. Uzun lafın kısası bu durumdan mevcut iktidar ve muhalefet bizi kurtaramaz, aynı 2000 li yılların başlarında ki gibi büyük bir değişim şart. Daha okumuş kültürlü siayasetçilere ihtiyacımız var akademik ünvanlı irfan ehli dünyada ki tüm yeni fikie ve ideolojilerin dışında farklı görüş ve bakış açısına sahip kişiler şart ama bu halkla maalesef bu çok zor görünüo. O yüzden emniyet kemerlerinizi sıkıca bağlayın seçim sonrası ayaklarımız yerden kesilebilir. Süpriz sonuçlar çıkarsa.
SilMerkez Bankası'nın başında ve ekonominin yönetiminde çok bilgili insanların olması ve onların yapısal reformlar meselesini benim kadar bilmesi önemli değil. Önemli olan bunları yapabilmek ya da uygulayabilmek için yetkilerinin olup olmadığı. Bugüne kadar gördüğümüz kadarıyla yetkileri son derecede sınırlı. Öyle olunca da çözüm çıkması pek mümkün değil.
Silyetkileri kısıtlayan kim "insan zihni" peki o "zihne" sahip olanlar kim? kötü insanlar diyelim. o zaman şöyle bir gerçek var kötülük=yapabilirlik "iyi" birşey yapamıyorsa malesef hiç bir önemi kalmayacaktır. "iyi" nin güçlü ve yapabilir olması gerekmekte mahfi eğilmez merkez bankası başkanı olsa birşey değişmeyecekti, hatta ülke yönetimini tamamen elinde olsa bile hiçbirşey değişmeyecekti. zira ben rte nin ülkeyi yönettiğini düşünmüyorum.. "kötü" nün de kim olduğu bilinmiyorsa zihinsel kapasite onlar kadar değil anlamına geliyor zira güç artık bedensel değil tamamen "zihinsel"
SilDogru olculmeyen sey duzeltilemez.
YanıtlaSilHaklısınız.
SilHocam bir kereligine memur isci ve emekli maaslarinin hicbirine zam yapilmasa bi etkisi olmazmi cunku artik gercek dunya ile bagimiz kalmadi bari kendi icimizde bir sok etkisi yaratsak faydali olmaz mi ben enflasyonun en buyuk nedenlerinden biriinin yuksek maas yuksek fiyatlar kisir dongusu olduguna inaniyorum
YanıtlaSilEnflasyonun nedeni maaşlar değil yanlış ekonomi politikası.
Silkapitalizmde enflasyonuda pahalılığıda her türlü kötülüğüde yaratan piyasadaki üretime girmeden dolaşan paradır.İnsanlık bu neo liberal kafayla iyice fakirleşip her türlü kötülüğü kendi kendine yaşatıp türünüde yok edicekdir.
YanıtlaSilKapitalizmde ya da herhangi bir ekonomik sistemde kötülükleri yaratan daima yozlaşmış hükümetler ve uyguladıkları yanlış ekonomi politikalarıdır.
Silo zaman "bilgi" güç değildir. fakat yaşamı yaratan sadece "güç" tür.
SilHocam nakit yerine kredi karti kullanilmasi enflasyon dusururmu. (Para basmak enflasyon yukseltirden yola cikarim) Yatirim araçlarin dan gmstrf veya altins1 veya yabanci Para Agirlikli fonlara yatirim yapmakla fiziki dolar gumus almak ayni ekonomik sonucu mu dogurur. Tesekkur ederim
YanıtlaSilDüşürmez çünkü para kullanımı ya da para yerine geçen bir kartın kullanılması satın alma gücünü değiştirmez.
SilTüik ve Enag enflasyon eğrisi aynı , sadece ölçekleri farklı. Tüik aritmetik artarken Enag geometrik artıyor.
YanıtlaSilAynı olması normal çünkü ikisi de aynı mal ve hizmetlere ve aynı ağırlıklara sahip sepet kullanıyorlar. İkisi arasındaki fark gerçeklik farkı. Yani TÜİK aynı malı ENAG'dan farklı fiyatla sepete sokuyor.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilBenim şöyle bir fikrim var. Bu açıklanan enflasyon aslında üretici enflasyonu olabilir mi?
Olmaz.
SilDeğerli hocam. Bir ülkeyi ucuz, kaliteli ve verimli üreten siviller inşa eder. 5 bin senelik bilinen tarih bunu göstermektedir. Üretmeye niyet edenin kimse önüne duramaz. Er veya geç bunu yapar. Artık bırakalım bahaneleri. Siyasilerin elinde değil ekonominin kaderi. Yatıp konuşmayı seviyoruz. Çene çalmay, -sal ve -sel ile kafa şişirmeye bayılıyoruz. "Peki sorunları kim çözecek" diye sorduğumuzda, cevap "O benim işim değil", "Peki kimin işi" diye ikinci bir soru yönelttiğimizde, cevap "O beni ilglilendirmez". İşte bizim akıllılarımız bu kafada. Bir öğlen yemeğinden bile mahrum kalmadan tüm çözümleri lafla üretilebiliyorlar. Bir kişi "ben tüm sorunlar hakkında konuşmaktan ziyade, bir sorunu ele alıp köklü çözüm üreteceğim" demiş olsa, tüm sorunlarımız dünden çözülürdü. Ülkenin 10 bin temel sorunu varsa, 10 bin kişilik bir iş var demektir. Mesela hocam siz şöyle demiş olsaydınız "ben hazine ve maliyenin sorunarını çözemedim, fakat patates üretimi sorununu çözeceğim", 2-3 senede gübresini kendi üreten tamamen robotize edilmiş en büyük patates üretim tesislerinin sahibi olurdunuz. Bir de gıcıklık olsun diye ihracat yapmazdınız ve piyasayı kontrol edecek kadar büyük üretici olurdunuz. Böylece insanlarımız her zaman kaliteli, uygun ve dalgalanmayan fiyata patates yiyebilirlerdi. Dünyada bunun çok örnekleri var. :) Ayrıca bu konuda "Patatesçi" başlıklı harika bir siyasal ekonomi romanı da yazılabilir.
YanıtlaSilSelamlar
Patates üreterek ekonomiye katkı yapabilirsiniz ama faizi yanlış tespit ederek ekonomiyi batıran bir hükümeti ya da merkez bankasını düzeltemezsiniz.
SilEnflasyon ortamınsa bankalar batar mı Hocam?
YanıtlaSilBankalar enflasyondan dolayı batmaz, aşırı risk almaktan, vade uyumsuzluklarından ve kötü yönetimden dolayı batar.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilBu kadar enflasyon varken ve artmaya devam ederken kurun bu kadar tutulması nasıl mümkün oluyor? Eskisine zaman serbest piyasada alınan maaşlar yurtdışı maaşlarına yaklaşmaya başladı, kurun da reel enflasyon kadar (ENAG verileri) artması gerekiyor fakat bu gerçekleşmiyor. Hükümetin amacı kuru olabildiğince baskılamak ve enflasyonu baskılayabildiği kadar açıklamak gibi gözüküyor.
Kara para trafiğinin tam ortasındayız. Onunla kuru tutmak mümkün oluyor.
SilHocam, TÜİĶ buyume hesaplama yönetemini bile devlet sırrı gibi açıklamıyordu. Bilmiyorum bu yöntem hala sır mı? Issizlik rakamlarında atıl işsizlik diye bisey uyduruldu. Bilmiyorum, baska ekonomilerde boyle bir tanim var mı? TÜİK'e verilen görev eldeki verileri açıklamaktan ziyade, istenilen verileri istenildiği şekilde açıklaması galiba. Durum bu iken enflasyon rakamı kimin umurunda? Artık en temel ihtiyaçlarimizi karşılarken bile zorluk çekiyoruz.
YanıtlaSilTÜİK her şeyi gizli yapıyor. Hiçbir kurum şeffaf değil.
Sil1-hükümet büyüme dışında hiç bir şey düşünmüyor siz hükümete daha hızlı ve daha çok nasıl büyüyeceğini anlatın sizi saygıyla dinlerler
YanıtlaSil2-biz disiplinli bir toplum değiliz siz disiplinli toplumların davranışlarının uygulanmasını istiyorsunuz aklıselim herkes ister ama maalesef mümkün değil
Yorumlarınız doğru ama önerileriniz doğru değil. Biz de yanlışı önerirsek tolumu uçurumdan aşağıya itenlere destek olmuş olmaz mıyız?
SilHocam tüik enflasyonu düşük gösterdiği gibi büyümeyi yüksek gösterirse ne olur?
YanıtlaSilZaten öyle oluyor.
SilEn büyük banknot olan 200 TL ile bir yemek yiyemiyorsunuz. Bu durumda başka ülke var mı?
YanıtlaSilBize benzeyen bütün ülkeler.
Silson samurai filminde japonyanın teknoloji olarak osmanlıdan hiçbir farkın olmadığını şu anda ise bütün dünya ülkelerinden 100 seneden fazla ileri olduğunu ve bu ülkenin atom bombaları ile yerle bir olduğunu düşündüğümüzde disiplinli vatansever toplumun nasıl başarılı olacağı ortada biz bunu yapamayız hatta japonlar da bunu anlatıyorlar homojen ve vatansever toplum oluşları nedeniyle bu başarıyı yakaladıklarını diğer uzak doğu ülkeleride onları takip ediyorlar biz bulunduğumuz yer ve osmanlı mirası toplumumuz nedeni ile başarılı olamıyoruz Atatürk bunu değiştirmek için çok uğraşdı ama işe yaramadığını görüyoruz.
YanıtlaSilSon 30 yıldır Japonya hızla geriye gidiyor.
SilMahfi Bey bu soruyu hep sormak istiyordum umarım doğru yazının altına iliştirmişimdir.. kademeli faiz artırımının üzerinde yaklaşık 6 ay geçti ve bugün itibariyle borçlanma maliyetlerinin çok yüksek olduğunu kabul edebiliriz.. nitekim bu durum nedeniyle ipotekli konut satışlarında ciddi gerileme gözüküyor. fakat konut satışlarında gerileme dramatik değil.. yine perakende satışlar ve otomobil satışları da yüksek denebilir. bu halde talepte gerileme görülmüyor. talepte neredeyse hiç daralma olması anormal değil midir? yoksa bunu da faizin halen doğru seviyeye çekilmemiş olmasına mı bağlamalı?
YanıtlaSilGerçek enflasyonun % 127 olduğu bir yerde bu oranın altındaki faizlerle borçlanmak ucuzdur. Talep onun için gerilemiyor.
SilHocam kamu bankasından borç alıp, mesela 5 milyar dolar karşılığı TL, ilk yılın faizini de, ana paradan ödesek, sonra da onunla kocaman bir çukur kazıp sonra da çukuru kapasak, GDP o yıl için kağıt üzerinde yükselir mi?
YanıtlaSilYükselir ama işe yaramaz.
SilPeki hocam bu çukur projesinden üç beş tane daha yapsak, kısa ve orta vadede yatırım bankalarından pozitif raporlar ve tahminler gelir mi büyüme ile ilgili? Yani üretkenlik ve yatırımların ekonomiye etkisini ölçen belli framework'ler var mı aslında sorum bu? Yoksa sadece sayılara mı bakıyorlar?
SilDeğerli hocam enflasyon hesabının yanlış yapıldığı bir yerde büyüme oranları doğru olabilir mi?
YanıtlaSilOlmaz, zaten olmuyor.
SilEurobond faizleri önümüzdeki süreçte ne olur
YanıtlaSilBu politika sürerse yükselir.
Silhilafet istiyoruz
YanıtlaSilOlsa dükkan sizin ama neredeyse 100 yıl kadar önce Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları o dediğinizi tarihe gömdü. Ölüler dirilmez.
SilMahfi bey öncelikle yazınız için çok teşekkür ederim. Fırsat buldukça yazılarınızı okumaya gayret ediyorum. Herhangi bir ekonomi eğitimim yok ama merakım var. Benim durumumda olanlar için ekonomiyi anlama ve yorumlama adına yardımcı olabilecek kitap-kaynak önerileri içeren yazı yazmanız yada en azından yorumlarda bu yönde tavsiye vermeniz mümkün müdür?
YanıtlaSilTeşekkürler. Bu tür yazılar yazdım, yine yazayım.
Sil2022'de yayınladığınız gibi güncel sefalet endeksi tablonuzu yayınlamanızı bekliyoruz.
YanıtlaSilPazartesi yayınlayacağım.
Silo kadar kötü yönetiliyoruz ki deprem yönetmeliği diye bir şey var https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2018/03/20180318M1-2.htm ve imar affı diye bir şeyi devlet defalarca uyguladı bu imar affını uygulayan devlet kendi ilan ettiği bütün kanunları ezip (imar,iskan,mahalli idare,....)ve deprem yönetmeliğine aykırı bütün yapıları affediyor (fakat bazıları hariç orman,mera,sit,vb)sonra depremde bu yapılar yıkılınca ne oluyor ???????? en son imar affından sonra bir daha af çıkacak diye inanılmaz sayıda kaçak yapılaşma yapıldı tarım arazilerini küçültmeme için kanun çıkardılar ama zengin abiler zaten büyük tarım arazilerine evler (pardon kaçak villalar oteller yapıyorlar) peki devlet bu yapdığıyla düzgün kanunlara uyan vatandaşı cezalandırıyor özellikle evsiz başını sokucak damı olmayana devamlı devlet vuruyor en çok da emekliye vuruyor ayni şey vergi affında vd. adli aflarda af çıkacak diye her türlü yanlış yapılıyor devletin doğru hiçbir şeyi yok büyüyeceğim diye her türlü hırslı yanlışı yapıyor yabancıya tarım arazisi satmak ev karşılığı vatandaşlık kaçak göçmene ucuz sgk sız işçi olduğu için inşaatlarda çalışacağı için beton sanayini desteklemek için göz yummak kara para aklayanlara her türlü imkan okulların çevresinde uyuşturucu satışı ve bu yanlışları topluma yayılmasını özendirme vb. ben ülke yönetsem bunlardan bir tanesini yapacağımı düşünsem kendime harakiri yaparım bu nasıl bir hırs ve büyüdükçe her kesim bundan faydalanacakdır diye demeç vermek yani büyümek için her şey yapılır ama gerçek tam tersi toplumun en zayıf kesminin konut araç alma imkanı şu iktidar döneminde yok oldu 2001 den beri her yıl aradaki fark gittikçe açıldı inanmıyan iktidar seviciler 2001 ila 2023 yılı mal ve kazanç fiyatlarını karşılaştırsınlar sonra başarılı gördükleri iktidarın ülkeyi ne hale sokduğunu anlasınlar anlayabilirlerse tarihde bu şekilde yanlış yoldan giden her toplumun çok kötü durumlara düştüğünü biliyoruz.
YanıtlaSilHocam mevcut iktidarın ilk 10 yılını beğeniyor musunuz
YanıtlaSililk 10 yılda ABD merkez bankası para basıp piyasayı dolara boğdu bu sebeple iktidar da bir şeyler yapmış gözükdü sonra dolar pompalama durunca iktidarımız şok oldu TL pompalamaya başladı ve şu anda bu durumdayız.
SilTÜİK'in enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmadığının genel kabul gördüğü öngörüsü var. Kişisel gözlemimde ENAG'ın oranlarının gerçekçi olduğu yönünde.
YanıtlaSilBilindiği üzere yaşamımızın önemli kısmını ayırdığımız ekonomik faaliyetlerimizde enflasyon oranlarının belirleyici rolü vardır.
Bu durumda parti/stk /sendika gibi konuyla doğrudan ilgili olanların veya bilim adamlarının TÜİK/ENAG/İTO gibi enflasyon hesabı yapanların dayandığı veriler üzerinden veya haricen araştırma yapıp, gerçeği ortaya koymaları gerekmiyor mu?
Sevgili Üstat, Merhaba.
YanıtlaSilYorumumu geciktirdiğim için öncelikle kusura bakmamanızı rica ediyorum.
Yzınızda yer alan tabloya (bir excel tablosu olarak düzenledikten sonra) aynı aylar için ortalama $/₺ kurlarını içeren bir sütun ekledim. Daha sonra bu sütun ile TÜİK enflasyon verilerini içeren sütun ve ENAG enflasyon verilerini içeren sütunlar arasındaki ilişkiye (correl) baktım.
Tüik-$/₺ Enag-$/₺ TCMB $/₺
Correl 2022 0.82 0.74 -0.74
Correl 2023 0.57 0.65 0.93
Correl 2023 Son 6 Ay 0.75 0.33 0.96
Kısaca yorum yapmadan sonuçlarını paylaşmak isterim;
TCMB politika faizi ile Döviz kuru arasında Nurettin Nebati dönemi içinde kalan 2022 yılında anlamlı bir ters yönlü ilişki (-0.74) var. Aynı parametreler için Mehmet Şimşek'in son döneminde oldukça kuvvetli bir aynı yönlü ilişki oluşmuş (0.96).
Diğer taraftan, Tüik enflasyon verileri ile Döviz kuru arasındaki ilişki 2022 yılında Enag'ınkine göre daha kuvvetli gözükürken !, 2023 yılının tamamında ENAG'ın verilerinin daha güçlü olduğu gözüküyor. Bu ilişki 2023 yılının ikinci yarısında oldıkça zayıflamış.
Söz konusu dönemlerde uygulanan politika setleri ile birlikte değerlendirildiğinde anlamlı sayılabilecek bilgiler içerdiğini düşünüyorum.
Çok selam ve sevgilerimle.
Üstadım; biliyorsunuz ABD'de bigmac endeksi denilen bir endeks var. Bütün dünyada kullanılıyor esasen. Keşke örneğin bir paket makarnanın son 5 yıllık fiyat değişimi üzerinden bir makarna endeksi çıkarsanız. TÜİK mi doğru söylüyor, ENAG mı makarna endeksi üzerinden anlaşılır aslında. :) SAYGIYLA.
YanıtlaSilHocam merhaba, Tüfe de neden 2003 yılı baz yıl olarak kullanılıyor?
YanıtlaSilHocam öneriler iyi güzelde...
YanıtlaSilAnayasayı değiştiren ve değiştirdiği maddeleri bizzat çiğneyen bir yönetimin hangi reformu, ne kadar güven verir...
Bu çiğnemelere, Meclis'te alınan Can Aralay kararını ekleyin...
Hocam belirttiğiniz gibi, yapısal reformların acil bir şekilde ele alınması gerektiği açıkça ortaya konuyor. Ancak, bunların gerçekleştirilmesinin kolay olmadığını ve hükümetin bu yönde adım atması gerektiğinde hemfikiriz. Ayrıca, gerçek enflasyonun doğru bir şekilde ölçülmesinin önemi üzerinde durulması da takdire şayan. Umarım, bu tür tartışmalar ve analizler, ekonomik iyileşme yolunda adımlar atılmasına ve daha sağlam bir ekonomik temelin oluşturulmasına katkı sağlar.
YanıtlaSil