Tüketim Patlaması
2021 Eylül ayında enflasyon ve faiz yüzde 19 olarak eşit düzeydeyken geçmişte birkaç kez deneyip de[i] enflasyonu iyice azdırdığımız yaklaşım olan “faizi düşürerek enflasyonu düşürme” denemesini bir kez daha yaşama geçirince yüksek enflasyonu çok yüksek enflasyona dönüştürmüştük. İşte o gün bugündür enflasyonla uğraşıyoruz. Oysa 2021 Eylülünde faizi düşürmeye başlayacak yerde mesela 2 puan artırsaydık bugün içinde bulunduğumuz ekonomik sorunların çoğu olmayacaktı.
Aşağıdaki grafik yazının eki
olarak paylaştığım tablodaki verilerden tarafımca hazırlanmıştır.
Grafiğe göre 1999 ile 2021
yılları arası esas alındığında GSYH ve tüketim harcamalarının bir önceki yıla
göre artışları arasında 0,92 ile ölçülebilen bir korelasyon katsayısı[ii]
görülüyor. Yani tüketim harcamaları, gelirdeki artışa paralel ve çok yakın bir
yol izlemiş, onunla birlikte artmış bulunuyor. Buna karşılık bu seriye 2022 yılını
eklediğimizde görünüm değişiyor, GSYH’nin artış hızı bir önceki yıla göre ciddi
bir düşüş sergilemesine karşılık tüketim harcamalarının artış hızı bir önceki
göre önemli bir artış gösteriyor. Yalnızca 2022 yılının seriye eklenmesinin etkisiyle
GSYH artış hızı ve tüketim harcaması artış hızı arasındaki korelasyon katsayısı
0,80’e düşüyor.
En basit biçimiyle anlatmamız
gerekirse grafik bize 2022 yılında Türkiye’nin bir tüketim patlaması yaşadığını
anlatıyor. Bunun başlıca nedeni yazının girişinde değindiğim faiz düşüşüdür. Ulusal
parası dünyada tanınmayan (rezerv para kabul edilmeyen) bir ülkede faizi,
enflasyonun altında belirleyince her şey bozuluyor. Çünkü kapitalist sistemde tüketim
harcamalarının, tasarrufların, yatırımların en önemli iki belirleyicisi gelir
düzeyi ve faizdir. Faiz reel olarak negatif olduğunda insanlar tasarruf etmeyi
bırakıp satın alma gücünü daha da kaybetmeden bir an önce ellerindeki parayı
harcamaya yöneliyorlar (paradan kaçış.) Bu davranışlarıyla aslında o anda olmasa
da ileride ihtiyaç duyacaklarını düşündükleri malları kredi kullanarak satın
almaya çabalıyorlar (öne çekilmiş talep.) Sonuçta bu iki davranış arzı aşan bir
talep yaratıyor ve fiyatlar yükseliyor (talep enflasyonu.) Bir yandan da hem
enflasyonun etkisi hem de birçok alanda yaratılan yüksek riskler nedeniyle TL
dış değer kaybı yaşıyor (kur artışı.) Normal koşullarda fiyat artışlarının
talep düşüşü yaratması gerekirken insanlar fiyatların sürekli arttığını görünce
fiyatlar daha da artmadan bir an önce mal stoklamak amacıyla taleplerini daha
da artırıyorlar. Böylece ilginç bir biçimde enflasyon talep artışının, talep
artışı da enflasyonun nedeni haline geliyor (kısır döngü.)
Hükümet, bu yanlış ekonomi
politikasıyla ekonomiyi, tasarrufu değil tüketimi özendiren bir girdaba
sürüklemiş, bu yanlışı çözebilmek için bir başka yanlış yaparak kur korumalı
mevduat hesabını devreye sokmuş, bu kez bankaların ödemesi gereken maliyeti
Hazine ve Merkez Bankası’na yükleyerek bütçe açığının büyümesine yol açmıştır. Ve
sonunda bütün bu yanlışların faturasını bir yandan enflasyonla, bir yandan da
vergi artışlarıyla halka ödetmeye yönelmiştir.
Bugün içinde bulunduğumuz tablo budur.
Ve bu işin içinden artık faizi artırarak çıkmak mümkün değildir. Faiz artışıyla
sağlanacak geçici düzelmeler, baz etkisiyle ortaya çıkacak geçici toparlanmalar
görülebilir ama kalıcı ve gerçek çözüm için mutlak surette hukukun üstünlüğünün
ilk aşamada devreye sokulacağı bir yapısal reform paketini başlatmak gerekiyor.
[i] Bu denemelerin en bilineni 1994 yılı başlarında Tansu Çiller tarafından yapılan ve sonu krizle sonuçlanan denemedir.
[ii] Korelasyon katsayısı iki değişken arasındaki ilişkinin derecesini ölçmekte kullanılan bir katsayıdır. -1 ile 1 arasında değişir: Katsayı 0’a yaklaştıkça ilişki zayıflar, pozitif değerler aynı yöndeki ilişkiyi, negatif değerler ters yöndeki ilişkiyi gösterir. -1’e yaklaştıkça ters, + 1’e yaklaştıkça aynı yönlü ilişki güçleniyor demektir.
Ek Tablo: GSYH ve Tüketim Harcamaları Önceki Yıla Göre Yüzde
Değişimleri
(Kaynak: TÜİK, 30 Kasım 2023
Haber Bülteni: Dönemsel Gayrisafi Yurtiçi Hâsıla, III. Çeyrek: Temmuz – Eylül,
2023
Hocam, yazınız için teşekkürler, elinize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun
SilTurkiye emperyalizmin boyunduruğu altında sömürge bir ülkedir.Kendi ekonomisini kendinin düzenleme imkanı yoktur. Önce bu konu açığa kavuşturulmalıdır.Ne şiş yansın,ne kebap yaklaşımı ile bir yere varılmaz.
SilKaç yıldır anlatıyorsunuz hocam.
SilKaleminize sağlık.
Mahfi bey, hukuk ve yapısal reformlar yapılmadan ,artık faiz arttırarak çözüme ulaşılamayacağını gayet dogru olarak belirtiyirsunuz.Ancak aşkardır ki bu reformlar yapılmayacak.Sonuçta varılacak nokta hakkında görüş belirtebilirseniz faydalı olacaktır.
SilVenezuella
SilSn. Hocam değerli yazınız ve grafikleriniz için teşekkür ederiz. "Hukuk veya Hukuksuzluk that is all that matters" (William Shakespeare'in Hamlet'inden küçük bir çalıntı) Hemen her yazınızda bıkmadan yazdığınız bu "Hukuk" kelimesi artık tarihe geçti, fakat muktedirlerin aklının ucundan bile geçmedi.
SilHep daha iyisine, en yenisine sahip olabilmek için daha çok para kazanma hırsı, daha çok para kazanırken sömürmek, sömürürken fakirleştirmek ve ve ve .....kapitalizm işte
SilEkonomik olarak yaşananların çok iyi bir özetini sunmuşsunuz.Yine de enflasyonu düşürmek ve öne çekilmiş gereksiz tüketim harcamalarının önüne geçmek için reel faiz artışının gerekli olduğunu düşünüyorum.Yapısal reformlar neler olmalıdır ayrıntısını verebilirmisiniz.
SilTürkiye'nin durumunu çok güzel özetlemişsiniz. Teşekkürler Hocam, elinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilDünyada gözlemlenebilinen hangi modele benzetilebilir biliyormusunuz Türk Ekonomisini Bu ekonomik davranışı ; Yaşamak , hayatta kalmak için kendi bünyesinin uzuvlarını yemek zorunda kalan veya bırakılan bir canlıya benzetilebilinir kısmen de olsa örneğin kapana bir uzvunu kaptırmış ayı , kaplan hayatta kalabilmek için kapana kıstırdığı pençe, ve kuyruk gibi uzuvlarını kemirerek kurtulmaya çalışmasına ve ya okyanuslarda yaşayan Tulum gibi basit deniz hayvanları yeyecek bulamadıklarında hayatta kalabilmek için , kendi beyinlerini yiyecek olarak sindiriyorlar ! vaziyet , durum bu Ekonomik olarak bu !
SilBundan sonra ne beklemeliyiz. Alım gücü düşüşü sonrası derin bir durgunluk mu?
YanıtlaSilYüksek enflasyonla gidilebildiği yere kadar gideceık.
SilYa gidilemedigi yerde hocam?
SilÇok güzel yazı bu tüketimi sadece faiz artırmakla kısamaz mıyız halk fakirleştiği sürece tüketemez siz ne dersiniz? bazı ekonomistler bu şekilde enflasyonun yüzde 30a kadar düşebileceği kanısında sonrası zor tabi.
YanıtlaSilEvet, zor oyunu bozar diye bir söz vardır, gönüllü olarak yapılamayan şey koşullar zorlayınca mecburen yapılır.
SilYazı için teşekkür hocam. Nasıl olsa sandık var. Orda halkın kendisi direk kendi adina karar veriyor. Bize niye lazım olsun adalet. Vallahi ne güzelmis siyasetçi olmak hesap kitap soran yok. Kafana göre istediğin deneyi uygula kobay uyuşmuş, kobayin sesi soluğu çıkmıyor, hakkını hukukunu soran yok.
YanıtlaSilSabırla bekliyorum hocam filmin sonu nasıl bitecek diye. Tabi başka ülkeler bize kayyum atamadan biterse. Yazacak cok şey var yazıp yazıp siliyorum maalesef. Saygılarımla hocam
Sevgiler
SilBu durumu yaratan CB Erdoğan ekonomist olduğunu söylemişti. Ya bir de olmasaydı ne yapardık acaba? Enflasyon patlaması zaten bozuk olan gelir dağılımını daha da bozdu. Elinde birden çok ev, yazlık gibi gayrımenkul bulunduranlar servetini üçe beşe katladı. Genç çalışanlar için ev, araba almak hayal oldu. Kötüye gidiş ekonomiyle sınırlı değil. Dış politikada da işler kötü. F35'den dışlandık, F16 modernizasyon kiti alamıyoruz. Bari milli eğitimde durum iyi olsaydı, o da tarikatlara teslim. Okullara manevi danışmanlık maskesi altında imamlar giriyor. 70 küsür yıllık yaşamımda hiç böyle vahamet yaşamamıştım. Halkın uyanmaya niyeti yok, halinden memnun görünüyor. Allahtan günde 5 vakit ezan okunuyor, bayrak ta inmiyor. Tek tesellim bu.
YanıtlaSilHocam iktisat ne güzel bir bilim iyki okumuşum
YanıtlaSilAnaliz yapmaya başlayınca bütün bilimler güzeldir.
SilHocam elinize dilinize sağlık defalarca kez uyardınız 1 kez dinlemediler… faiz nerelere geldi ekonomi berbat halde faturayı halka çıkardılar daha da devam ediyor edecek
YanıtlaSilMaalesef öyle.
SilHarika analiz. İyi çalışmalar diliyorum. 🐝🌻
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilHocam yazınız için teşekkür ederim. Bundan sonra stagflasyon etkisini tam olarak göreceğiz gibi.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam, enflasyon bu ülkenin gündemi olmaktan ne zaman çıkar?
YanıtlaSilBu ekonomi politikasıyla gidersek hiçbir zaman.
SilKaleminize sağlık Mahfi hocam. Ben Gazeteci Bora Cüzdanoğlu. Sizleri bir yayınıma davet etmek isterim. Bana mail yoluyla ulaşabilirseniz detayları size aktarmak isterim.
YanıtlaSilboracuzdanoglu@outlook.com
Bora Bey, ilginize çok teşekkür ederim ama ben yayınlara çıkmıyorum.
SilElinize sağlık hocam. Yine bir kitap konusu olacak bilgileri konsantre olarak çok güzel vermişsiniz.
YanıtlaSilSağ olun.
SilDeğerli hocam, çabanıza şahidiz. Umarım çok daha fazla yara almadan ayağa kalkabiliriz. Sevgiler
YanıtlaSilUmarım dediğiniz gibi olur.
SilSayın Hocam !....
YanıtlaSilDeğerli bilgilendirmeleriniz için teşekkürler....
Selam ve Saygılar
Sağ olun.
SilHocam teşekkürler. Yazdıklarınızı ilgiyle takip ediyorum. Konuya tam olarak hakim olmayan birçok insanın aklında yapısal reformlar denildiğinde pek bir şey canlanmıyordur. Yazılarınızda bazı kavramların yanına, veya yazıların altına geçmiş yazılarınızın linklerini koymayı düşünür müsünüz? Hem geçmiş yazılarınız daha fazla okunur, hem de insanlar bu konularla bağlantılı diğer detayları daha iyi kavramış olur.
YanıtlaSilSağ olun.
SilBu dediğinizi yapmaya çalışacağım.
Mahfi Öğretmenim harikasınız tşkler
YanıtlaSilSağ olun. Sevgiler.
SilHukuk, şeffaflık ve hesap verilebilirlik olmadığı sürece ülke bu karanlıktan çıkamaz
YanıtlaSilAynı kanıdayım.
SilBu yol Venezuella tarzı bir hiper enflasyona çıkar mı hocam? Bunu sorarken bahsettiğiniz '' hukukun üstünlüğünü tesis etme'' ütopyasının Türkiye gerçekleriyle uyuşmadığını da imlemiş olayım, müsaadenizle
YanıtlaSilÇıkabilir.
Silhttps://www.aa.com.tr/tr/dunya/kriz-yunanistanda-aliskanliklari-degistirdi/27710 Hocam 2015 Yunanistanı çok eski bir tarih olmamalı haberi kopyalayıp günümüze yapıştırsak da olur sanırım.
YanıtlaSilHocam talebin artmasının dolayısı ile enflasyonu tetikleyen sebeplerden biri de ülkemize gelen mülteciler değil mi? Mültecilerin enflasyonun artışına yaptığı etki ile alakalı bir çalışma var mı? Teşekkürler...
YanıtlaSilTabii onların da çok etkisi var. Böyle bir çalışma var mı bilmiyorum.
Sil30 yılda tam bir kısır döngü yaşamışız. Şuan ülkeyi yönetenlerin çoğu ya gençti yada çocuk. Demekki şikayet ettikleri şeyden ders almayı bilememişler. Bu kafayla 30 yıl sonra bizim cocuklarimiz ikinci kısır döngüyü yasayacaklar torunlarımız yine birini överken diğerine sövecekler
YanıtlaSilHem de nasıl.
SilNot: Şu an 20 ile 30 lu yaş aralığında olanların torunları İstanbul a vizesiz giremeyecek.
SilTrakya ve İstanbulda Türkçe resmi dil olmaktan çıkacak,
Batı Türkiye de başka bir ülkenin parası kullanılacak.
Sayın adsız ben sizin gibi düşünmüyorum. Bunu yıllarca ülkede yaşayan kürt vatandaşlar için söylediler ama son 10 yıllık süreçte özellikle 14 mayıs seçimlerinde el üstünde tuttuk. Bundan sonrada kimsenin itirazı olmaz.
SilEmin olun kurtlerin yaşadığının aynısını şuan araplar yaşıyor. Eminim onlarida bir süre sonra kabul edeceğiz. Ben ülkemde arap istemiyorum yerine ben ülkemde yabancı istemiyorum ırkçılıktan uzak daha doğru bir söylem. Eğer bu ülkede dediginiz şekilde bir değişim olacaksa hakim olan dil arapça yerine ingilizce olur üzülerek söylüyorum ama bizde bunu itirazsiz seve seve kabul ederiz
SAYIN HOCAM 2023'DE TÜKETİM İÇİN HARCANAN PARANIN SİZCE NE KADARI KREDİ BORCUDUR.BÖYLE BİR İSTATİSTİK VEYA VERİ VARMI.
YanıtlaSilŞöyle bir veri var: 2022 Ekim ayından bu yılın Ekim ayına kadar tüketici kredisi + kredi kartı miktarındaki artış % 46.
SilAğzınıza sağlık hocam
YanıtlaSilSağ olun.
SilBilgilendirici yazınız için çok teşekkürler hocam.
YanıtlaSilYalnız ek olarak verdiğiniz linkler sizin PC' nizde bulunan dosyalara ait. (file:///C:/Users/mahfi/OneDrive/Masaüstü/Yazı Hazırlıkları/tüketim patlaması.docx#_ednref1) Bu dokümanları erişilebilir hale getirebilir misiniz?
Fiyatlar artacak aman mal stoklayalım anlayışının sokaktaki vatandaş için geçerli olmadığını kendimden ve çevremden biliyorum. Belki sanayi kesiminde vardır. Fiyatlar artacak diye eve kuru fasulye, deterjan alıp stoklayan aramızda kaç kişi var? Ucuz kredi bulup makarnaya hücum edenler olabilir mi?
YanıtlaSilBizdeki enflasyonun ana sebebi maliyet artışı, talep artışı değil.
Faizler düşünce elinde parası olan dövize yöneldi. Döviz artınca zincirleme bir reaksiyon ortaya çıktı.
Sorunun ana kaynağı Ege Cansen'in de sürekli dile getirdiği verdiğimiz cari açık.
Sizin çevrenizdeki durumu bilmiyorum ama ben haftada bir pazara iki kez de marketlere uğrarım, hem alış veriş hem de bilgi almak için. Bugüne kadar konuştuğum kişilerin tamamı deterjan, şampuan, tuvalet kağıdı vb. stokladığını söyledi.
SilBu arada döviz hesaplarında artış değil azalış var. 2021 sonunda yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı toplamı 206 milyar dolarmış, 2022 sonunda bu tutar 164 milyar dolara düşmüş. Ekim 2023 itibarıyla bu miktar 146 milyar dolar.
Cari açık elbette büyük sorun ama sanıldığı gibi sorunların kaynağı değil. Cari açık bir sonuçtur neden değil. Biliyorsunuz cari açık tasarruflarla yatırımları arasında tasarruflar aleyhine olan farktır. Yani cari açık tasarruflar düşük olduğu için oluşur. Tasarrufların düşüklüğünün bir nedeni faizin düşük kalmasıdır.
Döviz hesaplarındaki düşüşün sebebi KKM. Heterodoks ekonomi döneminde elinde döviz olanı ellerinden gelse Taksim'de sallandıracaklardı. Cari fazla veren bir ekonomi olsak, döviz rezervlerimiz güçlü olsa faiz indirilse bile enflasyon artmaz veya çok sınırlı artardı.
Silhocam bu mavi çizgideki tüketim istanbulda yaşayanların istanbul dışında konut arsa almak için harcamaları olabilirmi
SilDöviz hesaplarındaki düşüşün sebebi KKM değil. KKM'den çözülen paraların bir kısmı dövize gidiyor, bir kısmı TL'ye dönüyor, bir kısmı da sistem dışına çıkıyor.
Silİstanbul'da yaşayanların İstanbul dışında arsa ve konut alması söz konusu olabilir ama bu satın alma ekonomi bilimi açısından tüketim harcaması sayılıyor.
SilSayin Hocam emek verdiniz bu güzel yaziyi haziladiginiz icin tesekkürler, kendi adima sunu söyleyebilirim, detejan vs degilde Raki, Sarap stoklayan bir cok arkadasim oldu, bende dahil.
SilElinize sağlık Mahfi hocam..
YanıtlaSilSağ olun.
SilSayın Eğilmez, açık ve güzel konulu yazınız için teşekkür ederim. Bu konunun büyüme ile yakın alakası yok mudur ? Büyümeyi artırmak , harcamaları artırmak anlamına gelmiyor mu? Üretim artmadan, büyüme artarsa sebebi kısır döngü dür diye düşünüyorum, acaba yanılıyor muyum? Hükümet çok yanlışlar yaptı, inadına hala aynı yanlışları yapmaya devam ediyor. Sonuçta kolay para kazanabilmek için, sosyal medya fenomenleri, mafya olayları . uyuşturucu bağlantıları, her türlü yolsuzluklar yapılıyor ve Ülkemiz de ekonomi büyüyor gözüküyor. Batak büyüyor, yolsuzluklar artık normal karşılanıyor. İnadın artık sonuna gelmemiz, inadı bırakmamız, normal, düzgün, şeffaf, saygın ortama dönmek zorundayız diye düşünüyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilVar tabii. Sağlıklı büyüme tasarrufların yatırıma onun da üretim artışına dönmesiyle olur. Sağlıksız büyüme ise tüketim ve ithalatın artmasıyla olur. Biz ikinci yolda gidiyoruz.
Piyasalarda oluşturulmak istenen para makinesi benzeri oluşumların (Negatif Reel Faiz ) etkileri belli bir kesimin yaşam boyu gelirlerinde servet etkisi yaratarak , arkasında alınteri , emek , risk yani bir külfet , maliyet olmadan bu gibi kimselerin tüketim ve yatırım harcamakarında bir sıçramaya yol açmış gözüküyor , yukarıdaki grafikten tam bir analiz için uzun soluklu covid 19 pandemisi ertelenmiş (pandemi etkisi ile zamanında yapılamamış tüketim ile yatırım harcamaları) toplam tüketim ve yatırım harcamalarının etkilerini , yukarıdaki grafikten düşülmesi gerekiyor.pandemi sürecinde maruz kalınan Kahraman Maraş -Hatay Deprem Dışsal şoku olguyu daha da ilginç bir hale getirmiş ,
YanıtlaSilDevletin borcu olmaz, vatandaşın borcu olur. Ege Cansen sözü.
YanıtlaSilVatandaş devlet tahvili almışsa bu kimin borcu olur? Ege Bey devlet borcunu ödemez, zaten para basma yetkisi vardır, borcunu ödeyecekse basar parayı öder yaklaşımından hareket ediyor. MB'nin bağımsız olmadığı ortamda bu kısmen doğrudur ama dış borçlarda geçmez. Çünkü devlet döviz basamaz.
SilAyrıca dış borçlar, ödenmedikçe veya alıcı taraf borcu affetmedikçe kapanmazlar.
SilUluslar arası hukuka göre bir ülkenin dış borcu, başka bir ülke tarafından istila bile edilse kaybolmaz. Alacaklılar işgal eden ülkeye rücu eder.
Osmanlıdan devralınan borç da, yeni kurulan Türkiye ve Yunanistan gibi ülkeler arasında pay edilerek, Anadolu'nun payı Cumhuriyete devredildi.
Devletlere borç vermek risk-free olarak adlandırılır, ama günümüzde pek çok CEO ve CFO'lar devlete verilen borcun piyasa fiyatının değişebileceğini bilmez. Devlete verilen borç da yönetim gerektirir, alan kurum açısından kullanım durumuna göre devlet borç senedinin piyasa fiyatı risk oluşturur.
Çok CEO ve CFO bu hataya düşmüştür, -veya TCMB yeni başkanının eski görevinden yaşayarak öğrendiği! gibi öğrenir-.
Yeni MB Başkanının önceki görev aldığı batan bankanın da müşterileri şimdilerde portföylerindeki varlıklarına yüzde 55-75 gibi büyük zararlar yazarak çalıştığım bankanın kurumsal müşterilerine varlıklarını satıyor. Çoğu yönetilememiş devlet kağıdı riski.
Çok kişi için âlâkasız gelir, ordular, hem Türk hem yurtdışı büyük kurumların yönetimlerini gördüğümde hâlâ en yetenekli insan kaynağını yetiştiren kurumlar.
Yüzbaşı seviyesinde bile aldığımız kurmay eğitimleri, yoğun taktik bilinç, sarsılmaz disiplin ve riskleri minimize etmek konusunda IVY League üniversitelerinin ötesinde bir kalitededir. Türk ordusunda verilen saha adaptasyonu yeteneği eğitimleri, en az iki alternatif olasılıkla düşünme, birini yürütürken diğer olasılığa vaziyete göre geçiş yapabilme yeteneklerini etrafımda çalıştığım, zekası üst seviyede olup, çok iyi üniversiteleri bitirenlerde bile nadiren görebilmekteyim.
QKOmE8m#6aXm%496tQ
Ne kurmaymışınız, helal olsun. Orduyu ve ülkeyi komple üç beş imam hatipliye terk edip kaçtınız. Hala da konuşup duruyorsunuz ya, kurban olsunlar bu kurmay zekaya
SilHocam ekonomide ezberler bozuluyormu?
YanıtlaSilEzberlere geri dönülmeye çalışılıyor. Ezberler bir önce dönemde bozuldu.
SilMahfi bey iyi gunler. TCMB nin kullanilabilir rezervi su an ne kadardir, bilginiz var mi? Ve yerel secim sonrasi imf ile anlasma bekletiniz yuksek mi? Kara para operasyonlarinin yabanci sermayeye guven vermek icin yapildigini dusunuyorum.
YanıtlaSilEksi 51 milyar dolar. Ben de aynı kanıdayım. Döviz sıkıntısını aşmak için bu operasyonlara girişildi. Nas'dan bile dönüldüğüne göre IMF niçin davet edilmesin?
SilSayın Hocam; haddim olmayarak, siz çok daha iyi biliyorsunuz ama imf , parayı getirip sonra evine gitmez ki. Önce bir takım, kur, faiz, kamuda tasarruf vb. şeyler ister. Sonra da, getirdiği her cent in kaydını, hesabını sorar... Saygılar.
SilHocam merhaba, öncelikle bu güzel ve kıymetli yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilBir sorum olacaktı. Göstergeler tablonuzda 2023 yılı GDP'sini 25.483 (Milyar TL) altta ise aynı rakamı 1.067 (Milyar USD) olarak göstermişsiniz. Bugünkü kurun USD/TL 28,94 olduğu düşünüldüğünde dolar bazındaki 2023 GDP'sinin 880 (Milyar USD) olması gerektiğini düşünüyorum. Bilgilerinize sunarım.
Sağ olun.
SilGSYH, kişi başına gelir hesaplarında yıllık ortalama dolar kuru esas alınıyor.
Cumhuriyet tarihinin en büyük gelir/servet transferi (hırsızlık) "! "nın muhteşem ekonomi bilgisi sayesinde sessiz sedasız yapıldı.
YanıtlaSilSatılamayacak dünya kadar ev, peynir ekmek gibi dev fiyatlara satıldı.
Hormonlu tüketim ekonomisi düzeninde yanlış yapılan yatırım, piyasaya öyle bir hormon basıldı ki hepsi bırakın batmayı, birçoğu borçları kapatıp, üstüne inanılmaz para yaptılar.
Tam 4 yıl önce Doğtaş firmasından Madrid model 4 parça koltuk takımını 920 USD ye almıştım. Aynı ürün şimdi tl olarak 12 kat fiyata satılırken, 2900 USD ye satılıyor.
Söke un firmasının tamamı yanlış hatırlamıyorsam 180 milyon tl gibi bir fiyata satıldıktan sonra daha bir yıl dolmadan sadece %20 si 600 milyon tl civarı bir fiyata borsada halka arz edildi.
Enflasyon, faiz, ekonomi, siyaset, adalet, devlet... boş bunlar, vurgun şahane!
Acaba Yunanistan ziyareti rasyonaliteye dönüş adımı mı? Arada geri gidişler, bir öncekini tekzip eden söz ve davranışlar bitecek mi? Güven nasıl tesis edilecek? Avrupa Birliğinin normlarına uyulacak mı? Bunlar düzelmeden hiç bir konunun çözüm yoluna gireceğine inanmıyorum.
YanıtlaSilRasyonaliteye dönüşten ziyade normalleşmeye dönüş diyelim. Döviz konusunda sıkıntıya düşülmese acaba bu adımlar atılır mıydı?
SilBir kaç seneye Yunanistan'ın hava gücü bizden daha kuvvetli olacak. F16 Viper'ları ve Rafaeli'leri var. 2028 gibi de F35'leri olacak. Bir çok ülkeyle de arası gayet iyi. Özetle Yunanistan güçleniyor. Rasyonaliteden çok bükemediğin eli öpersin hesabı.
SilHocam, hakem elini kaldırıp bitiş düdüğünü çalmadan bu iş bitmez. Eminim siz de olan bitene gülüyorsunuzdur. Hala yok refah payı, yok enflasyona ezdirmeme falan konuşuluyor. Halk sahip olmadığı refahı talep ediyor. Hükümet bu ilüzyonu nasıl devam ettirebilirim diye düşünüyor. Kimse gerçeklerden bahsetmiyor. Kimse ülkenin 10 yılda geldiği durumu konuşmuyor. 3 maymun oynanmaya devam ediliyor.
YanıtlaSilMesele ne faiz, ne enflasyon, ne de başka bir şey. Tek meselemiz dünyadan bihaber gerçeküstü zihniyetimiz.
Hakem taraf.
Sil"Ve bu işin içinden artık faizi artırarak çıkmak mümkün değildir. Faiz artışıyla sağlanacak geçici düzelmeler, baz etkisiyle ortaya çıkacak geçici toparlanmalar görülebilir ama kalıcı ve gerçek çözüm için mutlak surette hukukun üstünlüğünün ilk aşamada devreye sokulacağı bir yapısal reform paketini başlatmak gerekiyor." >>> Demokrasiyi adım adım tasfiye ederek bugüne gelenlerin bu saatten sonra yeniden demokrat olup yapısal reform yapması mümkün müdür hocam? Eğer mümkün değilse, geriye kalan şey bankadaki dövizlere el koymak (yunanistan) ile hiperenflasyon (arjantin) arasında bir yerdeki enflasyon ve kur düzeyinde tutunmaya çalışmak mı oluyor? (Sayın hocam, bence yazılarınızın asıl değerli yanı okuyucunun zihninde yarattığı analitik ajitasyon. Eksik olmayın. İçten saygı ve selamlarımla..)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilBöyle giderse 2024te esnafın durumu ne olur ?
YanıtlaSilEsnaf fiyatları ayarlar, asıl soru işçi ve memura ne olur?
Siltebrik ederim, çok doğru fikirleriniz çok değerli, emeğinize sağlık
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilEnflasyonun nedeni olarak 7.500 tl gibi komik bir rakamla hayatta kalmaya çalışan emekliler ve ücretliler gösteriliyor. Maaş zamlarının çok olmaması ve yılda bir kez yapılması artışın ise beklenen enflasyona göre yapılmasındam söz ediliyor bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir? Enflasyonu bizmi yaptık, bu sürede bu kadar zenginleşenler kimler?
YanıtlaSilTürkiye'de insanlar aldıkları ezber eğitimin bir sonucu olarak neden - sonuç ilişkilerini karıştırıyorlar. Enflasyonun nedeni işçi, emekli, asgari ücretlinin gelirlerinin artırılması değil. Bunlar hep birer sonuç Enflasyonun nedeni yanlış ekonomi politikası. Enflasyon yükselince ücretler de artırılmak zorunda kalıyor ve o zaman o artışlar da enflasyona katkı yapmış oluyor. Ama ilk neden yanlış ekonomi politikası.
SilMaliyeti çok ama çok yüksek olacak Türk vatandaşları için , önümüzdeki 20 -30 yıl 1-1,5 nesil için zaman geçmek bilmeyecek üstüne zaman yelpazesi sonuna kadar açılacak , sıkıntılı dönem
SilKakeminize sağlık hocamç peki biz küçük yatırımcılara tavsiyeniz nedir?
YanıtlaSilNe yazık ki tek tek yapabileceğimiz fazla bir şey yok.
Silemeğinize sağlık üstad... sağlıcakla...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilTuhaf bir duruma dikkatinizi çekerim 19% faiz öncesi sadece istanbulda 850.000 satılamayan LÜKS konut vardı sonra faiz düşünce dolar 3 misli oldu sonra konut kredileri işler açılsın diye iyice düşürüldü sonra galiba bu konutların hepsi satıldı ve faiz şimdi yeniden normale dönmeye başladı şimdi faiz 40% ve 1999 dan beri ilgilenilmeyen 3% ölüm olabileceği düşünülen istanbulda depreme göre konut yapımı düşünülüyor ki deprem yönetmeliği 2018 de yayınlanana göre istanbul'da binaların yüzde 70'i yani 817 bin bina 2000 yılı öncesi yapıldığı için depreme karşı zayıf kabul ediliyor.
YanıtlaSilIstanbulda kaç adet riskli bina var?
YanıtlaSilÇevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, İstanbul'da 6 milyon civarında konut, 1,5 milyon civarında da iş yeri bulunduğunu belirterek, yaklaşık 600 bin konutun riskli olduğunu söyledi.2 gün önce
lüks konut sayısı ile riskli konut sayısı ayni gibi vatandaşını düşünen bir yönetim olsa idi ilk önce bu sorunu çözerdi
YanıtlaSilSevgili Mahfi hocam, Grafiğiniz çok çarpıcı. Ülkeye yapılan kötülüğü bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Birilerinin de bunu söylemesi gerekiyor. Yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun.
SilMevcut yönetim pozitif bir reform yap(a)mayacağına göre; Ekonominin düzeleceğini zannetmek olsa olsa 'aptallıktır'.
YanıtlaSilDogum oranini arttirmamiz lazim. Turkiyemiz yaslaniyor. Genc nufusa ihtiyacimiz var bunu da bol bol cocuk yaparak(en az 5) saglariz. Turkiye 200milyonluk bir nufusu olsa kimse bizimle basedemez.
YanıtlaSilbende ayni fikirdeyim 11 çocuk en az her aileye lazım erkek kız karışık futboldaki para hiç bir işde yok.
SilGenç nüfusa iş verebiliyor musun? Kaliteli eğitim? Irgat yetişsin vergi toplansın diyorsan bakış açın doğru.
SilSorun nufus azlığı ise ; Hindistan , pakistan , afganistan veya çindende ( artık gelmezler - fakir, özürlüleri gönderirler çinliler ) insan getirilerek te nufus arttırılabilir , nufus çokluğu , kalabalık ile güçlü ülke olunmaz , kimseninde türkiye ile baş ettiğini , Türkiyeye engel olduğunu düşünmüyorum , her ülkenin kendine özgü yeterince sorunu var !
Silişsizlik açıklandığı gibi değil 30% dan fazla işsiz var halkın yarısının konutu yok pahalılık öyle tırmanmış ki konutu olmayanlar kiralarını ödiyemiyorlar çeveresel kirlilik en üst noktada bütün akarsular ağır metal kirliliği içinde bunlarla sulanan tarım ürünleri şehirlerde halka satılıyor yani 85 milyon bu ülkeye çok fazla bu ülke en fazla 40 milyon insan ile yaşıyabilir 200 milyon kişi olursa 160 milyon herhalde çadırda yaşayıp temiz su içmeden oruç tutarak yaşayan yeni nesil insan olur.Gerçekden kimse bizimle başedemez o zaman.
Silİsrailin Nufusu 10 milyon tüm ortadoğuya resmen çeki düzen veriyor izin verildiği kadar , Kalkmış 200 milyondan bahsediliyor ;)
SilTl reel değerlenecek diyorlar ama bu tamamen bizim dışımızdaki unsurların elinde değil mi? Türkiyedeki durum irrasyonel düşünceler sebebiyle iyi bir risk primi verilse bile faize (yani cds 300 küsur işte +3 reel faiz) yinede bu sermaye gelmesi için değer mi?
YanıtlaSilSermayeden kasıt borçlanma veya borsaya yatırım ise gelebilir. Ama yatırım amaçlı sermaye gelmiyor. Burada olanlar gidiyor.
SilYatırım amaçlı sermaye gelmesi çok zor. Amerika'da Inflation Reduction Act diye bir yasa çıktı. Amerika'ya sanayi yatırımı yapanlara bir çok teşvik veriliyor. Avrupalılar bile şu an bu yasadan rahatsız çünkü yatırımcılar Avrupa'dan Amerika'ya gidiyor. Böyle bir durumda Türkiye'ye, hele de bu kur ile yatırım gelmesi imkansız. Vur kaççılar gelir ancak.
SilTuketimin rasyonileteye erismesi icin Dogum oranin yuksek hizda artmasi lazim.
YanıtlaSilBiraz matematiksel , stratejik düşünme , planlama işi bu doğum oranı meselesi ; Sorun Tüketim ise doğru olabilir ama sorunlar zinciri ile realite , konjonktüre bakmak gerekiyor ; Türkiyenin kişi başına gelir düzeyini maksimum yapıp bu maksim seviyeyi dönemler ve zamanlararası aynı seviyede tutacak nufus ve nufus dağılımı ile doğum oranları ne olmalıdır gibi düşünüldüğünde başka bir doğum oranı elde edilir , belli bir kesimin refah , mutluluk seviyesi ençoklanmak istendiğinde tamamen farklı bir doğum oranı ortaya konabilir , ne yapılmak istendiğine göre farklılık gösteriri bu dmografik oranlar,....
SilNe ? Tüketim rasyonalitesi de ne demek ? , Rasyonel ne demek onu bile tam olarak anlamadığını düşünüyorum senin , yazı , yorum bırakırken bir bloğa veya herhangi bir yere kullandığın sözcük ve cümlelere dikkat et , sırf yorum yapmak için yazı yazma !
SilTuketimin rasyonileteye erismesi dedim. "Tüketim rasyonalitesi" demedim. Biraz okuma anlama goze de gozluk!
SilHocam ekonomik kriz var diyenlere karşı taraf tüketimin devamlı arttığını görünce ne krizi millette deli gibi para var kriz olsa böyle para harcanır mı diyor. Kriz deyince herkes 2001 krizi gibi milyonlarca insanın işsiz kalması, bir gecede döviz kurlarının fırlaması, firmaların batması gibi şeyler bekliyor. AKP döneminde bunların yaşanmaması başarı değil midir?
YanıtlaSil% 120 enflasyonun olduğu yerde hiçbir şey başarı olmaz.
Sil11 Eylül 2001 Dünya Ticaret Merkezi'nin ikiz kulelere ve pentagona yapılan yolcu uçakları ile çarpışma sonucu dünya finans sistemi çökertilmek istenmiş onun sonucu olan krizden bahsediyorsunuz herhalde böyle kriz her zaman olabilir
Sil11 eylül 2001 de new york şehrinde dünya ticaret merkezi binalarının yıkılması ile başlayan krizi AKP mi durdurmuş ?
Sil1) Şeffaflık, hesap verebilirlik, evrensel hukuk, siyasetin finansmanı, kamu kaynaklarının kullanımı, liyakat vs vs. Kuvvetler ayrılığı dediğimizde “Ne ayrılığı hepimiz din kardeşiz” diyen insanlara neyi nasıl anlatacaksınız?
YanıtlaSil2) 40 yıllık iş hayatımda -ki bunun yarısı banka sektöründe geçti- yapısal reform konusunu iktisatçılar yazmaktan bizler dinlemekten usandık ama hiç bir iktidar seçim kaybetme riski nedeniyle bu bedeli göze alamadı. Yapısal Reformlar yerine geçici çözümlerle krizler aşılmaya çalışıldı.
3) Beceriksiz iktidarlar nedeniyle dünyada kriz yönetimi konusunda en tecrübeli insanlar olduk. :-) Ama bu defa başka. Krizlerin bir nedeni, başlangıcı ve sonu olur. Bu bir kriz değil bu bilerek ve isteyerek yaratılmış başı belli sonu belirsiz bir durum.
Hocam enflasyon meselesinde goygoymu yapılıyor?
YanıtlaSilDoğum hızının artması gerektiğini sağ siyasetçiler veya ortadoğu özelinde çok iktidar söyler.
YanıtlaSilHalkın gelenekleri de bu yöndeki söylemi meşrular, sever.
İşin gerçek boyutunda ise olan, doğum hızının artmasıyla toplumun sorunlarının yeni nesile artarak aktarılması, kişi başına üretimin düşmesidir.
Eğitim, hastane, ulaşım ve iş taleplerinde hızla talep artışı olur. Bunlar yeryüzündeki herhangi bir ülke için doğum hızından daha yavaş arz sağlanan unsurlardır. İşsizlik artışı, düşük geliri kalıcı hale getirirken, yetenekli işgücü oranının düşmesine sebep olur.
Tarım, gıda güvenliği konusunda dışa bağlılık artmaya başlar. Tarım alanları, artan nüfus ölçüsünde artmaz.
Şehirlerin aşırı şişmesine, plansız, verimsiz, altyapısı yetersiz şehirlerde düşük kaliteli yaşama geçiş başlar.
Ülke nüfusu içinde 0-18 yaş arası bağımlı nüfus sayısı hızla artar. Aile bütçeleri bu grubun tüketim isteklerine giderken ailelerin tasarruf oranlarını, gelecek gelirlerini düşürür.
Politik ve Sosyal olarak ise, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan nüfusun kendi içinde çatışmalarının artmasına, protesto ve sivil itaatsizliğin yaygınlaşmasına sebep olur. Politik olarak dengesiz uçlara giden bir toplum ortaya çıkar.
Türkiye'de yaşandığı gibi, toplum içindeki çatışmalardan, politik istikrarsızlıktan beslenen politikacılar üç, dört çocuk söylemlerini kendi rejimlerinin politik geleceği için vurgular. Az olan kaynaklar, politikacıların emrinde ülke içinde daha büyük bir ekonomik güce dönüşür. Değersizleşmiş insan yığınları üzerinden yapay gündem üretmek kolaylaşır ve politik menfaat maksimize edilir.
Dış göç ile yabancı ülke doğumluların da nüfusunun da artmasıyla Türkiye deki genel tüketim de artmıştır. Hükümetin istediği 100M nüfusu yakalama hedefine kadar ekonomik tüketim talebinde artış olacaktır.
$n@ORR6aU&c&WFZ@H0
Sn hocam mevcut yönetim bu yazdıklarınızı bilerek uyguladı nedeni seçim kazanmaktı ve kazandı çünkü düşük faiz politikası ile tl mevduat sahibinden , KKM ile hazine tcmb dan öncelikle iş dünyası olmak üzere geniş kesimlere düşük faizli TL kredi ile servet transferi yapıldı yerel seçimlerden sonra bekletim faizlerin bu seviyelerde kalması ancak kura müdahale etmeyerek kurun yükselmesi ve işsizliği ihracat ile önlemeye çalışacaklardır
YanıtlaSilTalep artışında yaklaşık 5 milyon göçmenin tüketim etkisi yok mudur?
YanıtlaSilMutlaka vardır ama onların aynı zamanda GSYH artışına da etkisi var. Öte yandan bu göçmenler sadece 2022 yılında burada değillerdi 2021'de de 2020'de de buradaydılar. O yıllarda patlama yok.
SilYazı güzelde çözüm noktasında işi başka bir bilim dalı olan hukuğu işaret etmek bana çok doğru gelmiyor. Amerikada enflasyon yükseldiğinde hukuk alanında bir gerileme mi oluyor? Burada ben yeterli bir korelasyon görmüyorum. Burada daha açık olmak gerekiyor. Çözüm ülkedeki reformlar mı? Akılcı ekonomik yönetimler mi? Ya da bileşkesi mi? Çözüm net hocam.
YanıtlaSilAmerika'da hukuk alanında sorun olmadığı için ekonomiyle ilgili önlem alındığında mesela faiz artırıldığında enflasyon düşüyor. ABD yılda 380 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı çekiyor. Çünkü yabancı yatırımcılar orada başlarına bir şey gelirse hukukun tarafsız işleyeceğini biliyor. O nedenle enflasyon yükselse de ABD'ye gitmeye devam ediyor. Bizde hukuk her geçen gün daha kötüye gittiği için yatırımcılar başlarına bir şey gelirse haklarını alamayacaklarını düşünüyor ve eskisi kadar gelmiyor. Mesela 2006'da AB ile tam üyelik müzakeresine başladığımız yıl Türkiye'ye 22 milyar dolar doğrudan yabacı sermaye yatırımı geldi. Bugün bunun yarısı ancak geliyor onun da yarısı vatandaşlık almak için ev almaya gelenler. Neden böyle oldu? Çünkü o zamandan bugüne hukukta geri gittik. O nedenle bizde enflasyonla mücadele için faizi artırsak da yetmiyor. Yanında mutlaka hukukun üstünlüğü, demokrasinin düzeltilmesi gibi yapısal reformlar gerekiyor. Bu, sadece yabancı yatırımcı için değil yerli yatırımcı için de gerekiyor. Onlar da bir süredir yatırım yapmıyor.
SilAvrupa da 20 civarı mülküm var, ev, ofis ve mağazalardan oluşan.
SilÖncesinde Türkiye'de 8 taşınmazım vardı, 2013 yılında oturduğum ev hariç hepsini satıp parayı çıkardım. Hiç unutmam, döviz 1.91 idi parayı yurtdışına aktardığım gün.
Niye böyle zengin girişi yaptım?
Avrupa da, yasayı anadilim dışındaki başka dilde okuyorum, anlıyorum. Mülk sahibi - Kiracı ilişkilerini anlatan iki resmi websitesine girdiğimde sorunu ve çözüm yolunu buluyorum. Kiracının hakkı, benim hakkım, hukuki işleyiş ve sürelerini biliyorum. Yatırımı ona göre yapıyorum. Değişmiyor, beni de kiracıyı da koruyor.
Türkiye'de oturduğum evi kiraya verdim, sözleşme ortasında hükümet yüzde 25 diye bir garabet çıkardı. Kiracı çıkmıyor. Kiracıyı çıkaramıyorsun. Türkiyedeki arkadaşlarım yıllarca süren davalardan bıkmış. Bildiğim en az 20 ev var İstanbulda arkadaşlarım boş tutuyor. İstanbula geldiğimde bi uyku tulumu ile gelirim, iki arkadaşıma mesaj atsam anahtarı verirler iki üç gün kalır giderim. Onlarca boş ev var.
Evimi de yurtdışından gelip oturacağım diye boşalttırıyorum, o bile aylar sürüyor. Evimi ilk kiraya verdiğimde, özel eşyalarımı depoya koymuştum, depo kirası ev kirasının üç te biriydi. Şimdi deponun kirası, ev kirasının iki katı.
Zenginim, hadi bana yatırım yaptırsın Türkiye'ye. Faiz mi artırıyor, ne yapıyorsa yapsın. Benim işim gayrimenkul, ben önce hukuka bakarım.
Çözümler için düşünüyorum ;)
SilTürkiyenin Zamanlararası dengeli , Kararlı Sürsürebilir bir Ekonomik Yapıya Erişmesi İçin Yalın Çözüm Önerileri :
Silİlk Olarak Ekonomide Oluşan Tahribatın Boyutları ile Ortaya Konulmalı : Vatandaşlar -Şirketler -Kamu Kurumları ile Finansal sektör açısından , madde madde , Kalem Kalem , en ince ayrıntısına kadar yaratılan tahribatın boyutlarına sayısal görünüm kazandırılmalı
SilÇözüm ya okkalı bir deval ya da hukuk. Hukuk şu ara olamayacağına göre devalle oyuna devam.
Sil2. Sistem Güncelleme ile Zorunlu Sistem Değişikliği ; Uygulanan İdeolojik Ekonomi Sistemi Gözden Geçirilerek Gerekli Kanuni , Yasal Anayasal Düzenlemeler ile Miletin Asgari Şartlarda ( en az , minumum % 50 ve mümkün ise % 50 üstü Çoğunluğun) gönüllü olarak benimseyebileceği , ortak noktada fikir birliğine varacağı Ekonomik Sistem Değişimi
Sil3.Uzun Vadeli Eğitim ve Öğretim Politikalarında Amaçlar İle İzlenen Yol ve Yöntemler (Milletin , vatandaşların , Halkın , kısaca toplum bireylerine yönelik olarak zihinlerindeki oluşmuş bir takım algıların değiştirilmesine yönelik olarak , bilinçlendirme , bilişsel paradigma değişiklikleri yaratmak amacı ile empati ve iç görü yetenekleri kazandırma çalışmaları ile vatandaşlara , toplumsal aidiyet duygusu çerçevesinde toplumsal mutluluk derecesinin , refah artışı , ekonomik büyüme ve gelişme ile kalkınmanın itici gücü olabileceği , bireysel , sınıfsal, dinsel , ırksal farklılıkların, farklı toplumsal renklerin birlikte daha çok sinerji yaratıp , gelime ve refah , büyüme ve kalkınmanın farklı toplumsal renklerin birbirlerini anlama ile anlamlandırma yetenekleri ile doğru orantılı olduğu kısacası beraberlikten güç doğar ilkesini toplum bireylerine yıllar içerisinde eğitim ve öğretim kanalları - okul , kurs, internet , tv-radyo vb.- vasıtası ile bıkmak yorulmak bilmeden aşılamak ) ; Gösteriş tüketimi ile gösteriş tüketim araçları ile çevresine hava atarak , dikkat çekmeye çalışarak , yoksulları aşağılayarak zengin olunmayacağını toplum bireylerine benimsetmeye , zenginliğin , bireysel ve toplumsal refağın ,farklı bir kültür olduğunu toplum bireylerine aşılama amacı ile plan , program ve eğitim ,öğrenim ile öğretim etüdleri vasıtaları ile bilinçlerde paradigma değişiklikleri yaratmak
SilTürkiye Demografik Yapısı ile Nufus artış hızının sınırlandırılarak , azaltılması ; bnüfus kontrolü ve nufusun kademeli olarak azaltılması , yıllara göre kıt doğal kaynaklar (tatlı su kaynakları, ekilebilir alanlar , Büyük ve küçük baş hayvanlar vb.) ,stratejik iç ve dış güvenlik (askeri , polis vb.) , iklim değişimleri ,alt yapı ,ulaşım, tarımsal teknoloji değişimleride göz önünde bulundurularak yıllar içerisinde (10-15 yıl ) nufusun kabaca % 30 oranında azaltılmasına yönelik plan program (doğum kontrolü vs.) uygulama konması ile nufusun 52,5-57 milyon kişi bandında tutularak , insanca yaşam şartlarında , vatandaşların gelirlerinin maksimum seviyeye çıkartılarak bu seviyelerde tutmak -Zamanlararası Yalın çözümler Hatırlatma notu-
SilYasama , Yürütme İle Yargı ; Sosyal hiyerarşik yapıya ; sosyal adaletin ön planda tutulduğu , devlet denilen sosyal aygıt yapısına işlerlik , etkinlik ve etkililik kazandırmaya ( ulusal ve uluslararası sosyal , teknolojik değişimler , kültürel ,ekonomik,siyasi,etik , çevresel -iklim değişimi, su ve hava kirliliği vb.- terör , ulusal ve uluslararası suçlar , insan hakları vb.) sorun, aksaklık, pürüzler ile problemlere zamanında , uygun , etkisi uzun bir zaman halesi boyunca aksamadan işleyebilecek yasama , yürütme ile yargı reformlarını belli bir plan ve programlar çerçevesinde güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda mevcut sisteme , sistem güncellemeleri ile çeki düzen verilip olması gereken ideal bir düzene getirmek
Sil6. Mevcut Siyasal Sistem ile Siyasal Sistem Aktörlerini Bilinçlendirme , Sistemdeki Tıkanıklıkları ortadan kaldırıp Siyasal Sistemin sağlıklı bir biçimde çalışması için gerekli Revizyon Ve Düzenlemeler ;
Sil6.1- Ülkemizde 135 in üstü sayıda siyasi parti var bu bir anlamda demokratik sosyal örgütlenme ile düşünce farlılıklarındaki bir zenginliğin, çeşitliliğin göstergesi olarak anlamlandırılabileceği gibi şöyle de yorumlanabilinir ; milletin , halkın , toplumun sosyal yapısında da ortak noktada buluşma , anlaşma yetilerinde noksanlık , eksiklik ile toplumun ortak bir noktada buluşma , ortak motivasyon kaynaklarının yetersizliği , ortak çıkar birliği ile toplumsal aidiyet bağlarında bir zayıflık olarak ta tanımlanabilir , 2. noktadan hareket ile gereksiz yere parti kurulmasının , mevcut yasalara göre kurulmuş siyasi partilerinde bir çoğununda kapatılması yeni siyasi parti oluşumları ile kurulmasının yasalar çerçevesinde mümkün ise 50 yılda 1-2 partiyi geçmeyecek şekilde sınırlandırılması
SilHocam Merkez Bankası faiz arttırdı, amaç talebi kısarak enflasyonu düşürmek. Bu artan faiz sayesinde kredi faizleri de artacak ki paraya ulaşmak zorlaşsın talep azalsın. Hem paraya ulaşmak zorlaşsın diye faiz arttırıp, hemde para basmak ne demek?
YanıtlaSilEnflasyon ile mücadele etmek istiyorsak niye para basarak talebi arttırıyoruz?
Yok büyümeyi arttırmak istiyorsak faiz niye yükseltiyoruz?
TCMB'nin amacının tüketimi kısarak enflasyonu düşürmekten ziyade yabancıların döviz girişini sağlamak olduğunu düşünüyorum. Öyle olursa kur biraz geriler ve enflasyon da, ithalat ucuzlayacağı için maliyet enflasyonu da düşer. Aslında para arzındaki artışa baktığımızda anormal bir artış yok.
SilEmperyalizm, dış güçler hikayelerini bırakmalı bu halk. Bizi bu hale getiren ortalama altı zeka ve inanılmaz kurnazlığa aynı anda sahip olan hükümet ve ortaklarıdır. Siyasi İslam ile hepsi cebini doldurdu. Her yerde güçlüler ve herkese horozlanıyorlar. Ekonominin baştan sona içine ettiler. Sonra da sanki bir önceki hükümet başka birileriymiş gibi alay ettiler. Bu halk da uyumaya doymadı. Necip ifadesiyle fakirin göğsünü kabarttılar. Necip bir millet falan yok artık. Beslenmesinde bile problem olan, et yiyemeyen, düşünemeyen, sürekli uyuyan, mantıksız ve ne yazık ki yöneticileri gibi ahlaksız bir halk var. Sizin ya da bizim gibiler buraya fazla olduğumuz halde cılız bir şekilde hukuk diyoruz, eğitim diyoruz, halk, hak diyoruz. Ancak şunu da anlamalıyız ki bu halk bunları hak etmiyor. Atatürk’ün bahsettiği uyuyan millet işte tam olarak Türkiye’dir. Bence artık böyle kibar yorumlar yapmak sadece sizin daha fazla beyefendi olarak anılmanızı sağlar. Ancak yapılması gerekenler Atatürk’lerin, Hasan Tahsinlerin yaptıklarıdır. Atatürk de cumhuriyeti zorla kurdu. Yoksa bu cahil halkın yarı tanrı liderlere tapması asla bitmezdi. Bu millet topyekün hareket edip bu oyunu bozmalıdır. Başka da çare görünmüyor.
YanıtlaSilOrtadoğu insanının tipik tavrı anlamadığı konularda dış güçlerin işleri yönettiğine inanmaktır. Kendi beceriksizliklerini itiraf etmeye utandığı, hatasını kabul etmeyi hiçbir zaman öğrenmediği için hep sorumluluğu başkasına atmaya eğilimlidir.
SilKimileri aksiyon insanıdır, kimileri de düşünce insanı. Ben ikinci kategorideyim. O kategoride de aldığım eğitime ve aile görgüme uygun olarak belirli bir çizgide kalmayı seçmiş durumdayım. Esasen siyasete artık genç insanların girmesi, bizim de deneyimlerimizden çıkaracağımız düşünceler üretmemiz gerekir. Ben de onu yapmaya çabalıyorum. Başarıyorum ya da başaramıyorum onun kararı sizlere ait.
Hocam elinize sağlık durum tespiti mükemmel. Bir dizi de bir replik vardı. Patladı gitti.!!! Fatih Demirtaş
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam tüketim patlaması toplumun hiperenflasyon davranışı oluyor değilmi?
YanıtlaSilHiperenflasyona gidiş diyelim daha doğru olur.
SilSayin hocam, hiperenflasyon iste böyle birsey. Saygilar.
Silhttps://youtu.be/uNAuU0swkM0?si=1k1fRjAXpfQuJZ-1
Hocam ellerinize sağlık. Enflasyon ve faiz makasının hala çok fazla olduğu böyle dönemlerde hisse senetleri, altın ve döviz grafiklerinde artış öngörebiliriz ancak bu makas hangi yatırım aracını diğerlerine göre daha cazip hale getiriyor diyebiliriz? Yatırım tavsiyesi olarak sormuyorum, iktisadi olarak anlamaya çalışıyorum.
YanıtlaSilSaygılar
Faiz artmaya devam edecekse döviz.
SilHocam peki faizler arttığında ülkeye girecek dolaylı yabancı sermayenin DYS'ye göre oranına göre değişmeyecek midir döviz artışı? Sonuçta faizlerin artmasının bir sonucu olarak dolaylı yatırımların artmasını beklemez miyiz?
SilMahfi hocam,
YanıtlaSilEksi faizin tüketime yönelttiği ve bunun da enflasyonu körüklediği, benim gibi ekonomi tahsili görmeyenler için bile açık . Yalnız aklıma takılan bir soru var; bu şekilde sürgit devam eden bir kısır döngü ile toplumun büyük kısmını oluşturan kesimin elinde bir süre sonra sadece yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayacak bir gelir kalmayacak mı? Yani gerçek ihtiyaçtan fazla harcama kendi kendine azalmayacak mı? Bu da arz-talep dengesini fiyatları düşürme yönünde etkilemeyecek mi ?
Burada tabii ki gelir dağılımındaki bozukluk önemli bir faktör. Toplumun azınlığını oluşturdukları halde gelirden yüksek pay alan kesimin harcama alışkanlıkların çok farklı seyretmekte olduğu ve bunun enflasyonu artış yönünde etkilediği aşikar.
Yukarıdaki önermem mantıklı ise, ekonomik projeksiyon modelleri içinde gelir dağılımı, milli gelir, tüketim harcamaları ve enflasyon geçmiş verilerini işleyip geleceğe yönelik tahminde bulunan bir model var mı ? Varsa herhangi bir kurum tarafından kullanılıyor mu ? Teşekkürler.
Faiz biraz daha artınca bu aşırı tüketim yavaşlayacaktır. Bun un yavaşlaması da sorun. Çünkü o zaman küçülme başlayacak.
SilBu tahminleri Hazine, TCMB yapıyor. Eskiden DPT vardı o yapardı.
Sayın hocam, yazınız için çok teşekkürler. Bir akademisyen olarak akademisyenlerin hak kaybı hakkında (kötü ekonomik koşullar, tercihler sebebi ile) yazmanızı çok isterim. İlginiz için teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilHocam selamlar.
YanıtlaSilBu kadar anlasilir bir sekilde yazdiginiz icin tesekkurler. parasini faize koymayi tercih etmeyenler icin herhangi bir oneriniz varmi?
Fonlar arasında iyi getiri sağlayanlar var. Özellikle döviz fonları. Bankadaki uzmanlarla konuşup geçmiş birkaç yıllık getiriye göre karar verin derim.
SilHocam yazınız için teşekkürler,dövizin bukadar baskılanması sonucu bize ne getirecek,nekadar daha baskılanma imkanı var,serbest piyasa ile arasında 1tl te yakın fark var,ticarette bu bizi çok zorluyor,bankadan nakit çekip dövizciden döviz alıp tekrar bankaya yatırıyoruz veya döviz alıp bozduruyoruz v.s.Şuanki kur sistemi kontrolden çıkma durumu var mı,yoksa alım satımı engellendiği için uzun süre böyle devam eder mi?
YanıtlaSilGidebildiği kadar böyle gidecek gibi görünüyor.
SilYazilariniz için çok teşekkũrler. Yorumlara yazdiginiz aydinlatici cevaplar için de… Çevremde çogu okur yazar, bir bikkinlik içinde. Yazıp, çizip bir yere varamiyoruz halet-i ruhiyesi içindeler. Ama işte birileri okuyor, faydalaniyor. Yazıp, çizip, analiz edip, anlatmaktan başka çare var mı?
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilEn azından bizlerin başka çaresi yok gibi.
Hocam yazınız için öncelikle teşekkürler. Olayın bilimsel tarafı bir yana grafiğe tekrar bakınca aslında bu yanlış ekonomi politikasının bile bile neden uygulandığı hakkında çok detaylı düşünmeye gerek olmadığı kanısı oluştu bende. Uygulanan bu yanlış ekonomi politikasının yegane nedeni ileride yaratacağı tüm olumsuzluklara rağmen tüketimi artırıp her zaman ki gibi detayları düşünmeyen analiz yapmayan çok büyük kitleler tarafından kolayca inanılan yalancı bir bahar havası yaratıp seçimi kazanmaktı. Bilmem yanılıyor muyum ?
YanıtlaSilYanılmıyorsunuz, doğru tespitler.
SilHocam faiz patlaması büyümeyi etkilermi?
YanıtlaSilHenüz bir patlama yok. Gerçek enflasyonun % 120 olduğu yerde faiz hala çok düşük. Enflasyona düzeyine yaklaştıkça tüketim azalır ve tüketime dayalı büyüdüğümüz için büyüme de düşer.
SilYanlış bir ekonomi politikası olduğuna inanmıyorum.
YanıtlaSilBilinçli olarak fakirleştirme politikası bu
Hocam yazılarınız için çok teşekkürler. Bu GSYİH ile tam olarak açıklanamayan tüketim patlamasında yurt dışı göçler ve kayıt dışı ekonominin de etkisi yok mudur?
YanıtlaSil11 eylül 2001 de dünya ticaret merkezine yapılan saldırı sonrası bozulan piyasaları düzeltmek için Fed devamlı usd bastı piyasalara verdi 2008 de 1 dolar 1.15 TL oldu sonra Fed usd arzını yavaşlattı sonra durdurdu hedefi olan 2% enflasyonu gecincede faizi arttırmaya başladı bizim gibi ekonomisini kontrol edemiyen úlkelerin ekonomileri bozuldu halbuki DPT deki ekonomistler húkúmete bu parasal genişleme de parasal sıkılaşma zamanına göre yatırımlar yapılmasını önermeliydi biz ülke olarak çılgınca taş toprak beton sanayine yatırım yapdik ve buna gelişim dk son hamle olarak da satilamayan lüks konutlari satmak için yapılan hamle idi lüks konutlar satıldı mütahhidler paralarina kavusdu devlet çok yüksek vergiler topladı fakat usd 2023 sonu 30 TL oldu TL15 yılda 30 misli değerini kaybetti ve toplumumuz hala hicbirsey öğrenemedi taş toprak tam gaz devam ediyor 15 yıl sonra usd en az 60 TL olur taş toprak sanayi ile her gelişmemiş ülke battı biz gelismiş ülkelerle yarışamayız işde Venezuela isde Sri Lanka işde Arjantin hangisi belini dogrultabiliyor ilk önce gelişmiş ülke olup sonra onlarla lüks konut yarışı yapilmaliydi tamam AKP bu sanayinin emrinde peki halkımız?
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam. Para günden güne değer kaybederken, milletin bugün aldığını yarın alamayacağını bilip tüketime yönelmesi anormal değil. Asıl anormal olan Eylül 2021-Haziran 2023 arasındaki "düşük faiz, baskılanmış kur, sonu gelmez para arzı" şeklinde özetlenebilecek para politikasıdır.
YanıtlaSilSayın Hocam blogunuz çok faydalı umarım herkes ziyaretçi yorumlarınıda okuyup fikir jimnastiği yapıyordur.ÇHC=çin halk cumhuriyeti ABD=amerika birleşik devletleri AB=avrupa birliği
YanıtlaSilBen 60 lı yaşlarda imalatçı mühendisim 1990 öncesi iki yıl ingilterede endüstri 4.0 öğrendim.Avrupada üretilen bazı endüstriyel makinaları ülkemizde fason üretip 1/3 fiyatına (100% karla) sattım yedek parçasını ise 1/6-1/10 daha düşük fiyata(100% karla) sattım fason üretimde yüksek kalite yüksek fiyat demek oluyor ABD-AB mallarının benzerlerini daha yüksek fiyatla Türk malı olarak ülkemizde satamazsınız o zaman üretimi fason yapmayıp kendiniz yapmalısınız fason imalatdan kendi üretimine geçiş çok zor üretim makinalarının yüksek maliyeti,yüksek enflasyon,kurun devamlı artması,hiçbir devlet desteği olmaması,berbat ödeme koşulları(eskiden senedle ödeme yaygındı borçlular ödemeyip kaçıyorlardı) nedeniyle geçemedim fakat çok miktarda avrupa makinayı ucuz tamirat ile Türk-avrupa melezi yapdım (plastikleri çelik yaparak) makinalar hala çalışıyordur.Sonra benim maliyet fiyatımdan piyasaya ilk önce garantisiz ÇHC malı makinalar girdi sonrada büyük ithalatçılar garantili olarak getirdiler bu makinalar ABD ve AB firmalarını ÇHC üretimleri idi yıllar sonra (kosgeb-ajanslar) arge destek isteğim olumsuz sonuçlandı şimdi küresel ısınma-kirlilik konularında desteksiz arge çalışıyorum.Devamlı ülkemizde yabancı yatırımcı neden gelmiyor diye yakınılıyor.AB-ABD yatırımcısı sadece ÇHC e gider nedeni imalat konusunda ÇHC mükemmel 1990 lı yıllarda İTO da alibaba firmasının ÇHC deki kaliteli ürünlerini inceliyordum ÇHC ABD ve AB den daha titiz ve disiplinli olduğu için AB-ABD ÇHC e gidip kendi işlerini orada yapıyorlar ve kendi ülkelerinde satıyorlar. Böyle bir şey Türkiyede konfeksiyon için denendi fakat şimdilerde o pazarlarıda Türkiye kaybediyor.demekki yabancı yatırımcı işi Türkiyeye uygun değil.Türkiye hocamızın sürekli belirttiği gibi ilk önce yapısal reformları yapıp çağdaş bir hukuk ve demokrasi ülkesi olmalı sonra demokrasi ve hukuk bütün topluma eşit uygulanırsa herşey düzelicekdir.
gelişmekde olan bir ülkenin parasının sürekli diğer dünya paralarına karşı değer kaybetmesi nasıl durdurulur ve nasıl sürekli diğer dünya paralarına karşı değer kazanması sağlanır yapısal reformlar hukuk reformları demokrasi reformu bu işle ilişkisi nedir
YanıtlaSilDiğer taslakları göster
Gelişmekte olan bir ülkenin parasının sürekli diğer dünya paralarına karşı değer kaybetmesinin durdurulması veya sürekli değer kazanması sağlanması için, öncelikle bu değer kaybının nedenlerinin belirlenmesi gerekir. Bu nedenler arasında en yaygın olanları şunlardır:
Enflasyon: Enflasyon, fiyatların sürekli artması anlamına gelir. Bu, paranın satın alma gücünü azaltır ve dolayısıyla değerini düşürür.
Dış ticaret açığı: Dış ticaret açığı, bir ülkenin ithalatının ihracatından fazla olması anlamına gelir. Bu, ülkenin döviz rezervlerini azaltır ve dolayısıyla parasının değerini düşürür.
Yatırımcılardan güven kaybı: Yatırımcıların bir ülkeden güvenini kaybetmesi, o ülkenin parasına olan talebi azaltır ve dolayısıyla değerini düşürür.
Bu nedenlerin ortadan kaldırılması veya azaltılması, ülkenin parasının değerini korumaya veya artırmaya yardımcı olacaktır.
Yapısal reformlar, hukuk reformları ve demokrasi reformları, bu nedenlerin ortadan kaldırılmasına veya azaltılmasına yardımcı olabilecek önemli araçlardır.
Yapısal reformlar, bir ülkenin ekonomisinin temel yapısını iyileştirmeyi amaçlayan reformlardır. Bu reformlar, bir ülkenin üretim verimliliğini artırmasına, ihracatını artırmasına ve dış ticaret açığını azaltmasına yardımcı olabilir.
Hukuk reformları, bir ülkenin hukuk sistemini iyileştirmeyi amaçlayan reformlardır. Bu reformlar, yatırımcılara güven verebilir ve dolayısıyla yatırımların artmasına yardımcı olabilir.
Demokrasi reformları, bir ülkenin demokratikleşmesini amaçlayan reformlardır. Bu reformlar, siyasi istikrarın sağlanmasına ve yatırımcıların güveninin artmasına yardımcı olabilir.
Yapısal reformlar, hukuk reformları ve demokrasi reformlarının, gelişmekte olan bir ülkenin parasının değerini artırmaya yardımcı olmak için birlikte çalışması gerekir.
İşte bu reformların her birinin, gelişmekte olan bir ülkenin parasının değerini artırmaya nasıl yardımcı olabileceğine dair bazı örnekler:
Yapısal reformlar:
Eğitim ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, işgücünün niteliklerinin ve verimliliğinin artmasına yardımcı olabilir.
Ulaştırma altyapısının iyileştirilmesi, ihracatın artmasına yardımcı olabilir.
Teknoloji geliştirmeye yönelik yatırımların teşvik edilmesi, yenilikçi ve yüksek katma değerli ürünler ve hizmetler üretilmesine yardımcı olabilir.
Hukuk reformları:
Mülkiyet haklarının korunmasının güçlendirilmesi, yatırımların artmasına yardımcı olabilir.
İş hukukunun iyileştirilmesi, yatırımcıların iş ortamına olan güveninin artmasına yardımcı olabilir.
Vergi sisteminin basitleştirilmesi, yatırımcıların vergi yükümlülüklerini daha kolay anlamalarına ve yerine getirmelerine yardımcı olabilir.
Demokrasi reformları:
Siyasi istikrarın sağlanması, yatırımcıların güveninin artmasına yardımcı olabilir.
Açık ve şeffaf bir yönetim anlayışının benimsenmesi, yatırımcıların güveninin artmasına yardımcı olabilir.
Kurumsal kapasitenin geliştirilmesi, hükümetin etkin bir şekilde çalışmasına ve yatırımcılara güven vermesine yardımcı olabilir.
Elbette, bu reformların uygulanması kolay değildir. Bu reformların başarılı olabilmesi için, hükümetin ve toplumun kararlı bir şekilde bu yönde çalışması gerekir.
Hilal'e anlatır gibi anlatmışsınız hocam emeğinize sağlık.
YanıtlaSilHilal anlamamış bile olsa, ben anladım.
Öteki de varsın anlamamış gibi yapsın.
Duvara ksfsyı vura vura da olsa öğrenecek!..
Başka çaresi yok
Doğru.
SilMahfi hocam bu ilginç yazı için çok teşekkürler. Fiyatlar artmadan temel ihtiyaçlarımı biraz daha önceden alayım dedikçe ve tüketimimin artışı ile birlikte gelirim artmadığı için ödeyemediğim borcuda artırdım. Düşük gelirli olan ben gene kaybeden tarafdayım yani:))
YanıtlaSilMaalesef çok yaygın bir durum.
SilMahfi bey siz ve sizin gibileri dinledik de ne oldu ? Yapısal reformlarla ve hukuk'un düzelmesi ile ilgili halktan talep yok ve Türk yönetici sınıfları 80 senedir oyalıyorlar. Türkiye'de insanlar devlet tarafından böcek gibi görülüyor ve halk bu durumdan gayet memnun. Bu hasta zihniyetle bilfiil her koşulda mücadele edilmeden bu ülke ıslah olmaz. Hoş gerçi ülkenin ıslah olması ile ilgili küçük bir azınlık haricinde talep de yok. Anlayacağınız yok tüketimmiş yok yeterli teknolojik üretimimiz yokmuş falan bunlar 21.yüzyılda çok rahat çözülecek şeyler. Şuanda labour productivity ne kadar artarsa artsın sıradan vatandaşa hiçbir faydası yok.
YanıtlaSilBen ve benim gibileri dinlemediniz daha doğrusu dinleseniz de dediklerimizin hiçbirini yapmadınuz. Onun için bu durumdayız. Hala saçma sapan tezler ortaya atıp kendinizi kandırıyorsunuz.
SilBu sıkıntılı girdaptan çıkmanın yolu yüksek faiz nedeniyle içeride sağlanamayan yatırım ve istihdamın, global sermaye sahibi girişimlerin ülkeye istihdam ve kaynak sağlanması ile çözülebilir. Örneğin; gerek Volkswagen'in gerek başka yatırımların ülkeye bu girişimi sağlamaya çalıştığı görülse de izlenen politikalar ve uluslararası müdahaleler ile bunun olmadığı anlaşılıyor. İran gibi ülkeler nasıl kendi sistemi içerisinde yarı tok yarı aç yaşayabiliyorsa bu gidişat ile bizim de aynı senaryo ile başbaşa kalacağımız anlaşılıyor.
YanıtlaSilSayın Hocam; üzerinden yıllar geçmiş olsa da ekonomi mezunu ve halen bir kurumda ekonomi ile ilgili konularında mesai harcayan biri olarak sizin samimi düşüncenizi merak ediyorum; ekonomide yaşananlar ve bugün gelinen nokta; hata, kaza, istemeden oldu, yabancıların oyunları, iyi niyetli ama başka güçler, tam düzelecekti ama afet oldu vb. şekilde açıklanabilir mi? Biz ne yaşıyoruz? Saygılar...
YanıtlaSilAma Enflasyon dan yararlanan bir hükümet var, piyasadan reel negatif faiz ile borçlanıyor. Hiç bir sorumluluk almadan milletin parası ile saltanatına devam ediyor.
YanıtlaSilSelamlar
Şenol.
Yeni yılda Ekonomimiz çok güzel olacak, Kosmetik sanayimiz sayesinde. :)
Hocam Türkiye'nin 2022'de yaşadığı tüketim patlamasının ardındaki temel nedenlerden biri olarak faiz düşüşünü vurgulayarak ekonomik analiz sunmuşsunuz. Faiz düşüşünün, reel olarak negatif hale gelmesiyle tüketicilerin tasarruf yerine harcamaya yönlendirildiği ve bunun talep enflasyonunu tetiklediği belirtiliyor. Bu durum, ekonomideki dengesizliklerin ve risklerin artmasına yol açmış. Peki, Türkiye'nin bu tüketim patlamasının olumsuz etkilerinden kurtulması ve ekonomik istikrarı sağlaması için ne tür yapısal reformlara ihtiyacı var?
YanıtlaSil