Dünya Ekonomisindeki Yerimiz
Henüz 2023 yılsonu verilerine sahip değiliz, o nedenle dünya ekonomisindeki yerimizi saptarken 2022 yılının verilerini kullanmak durumundayız. Bunu yaparken 2022 yılsonundaki durumumuzu 2000 ve 2010 yıllarındaki durumlarımızla karşılaştırmalı olarak ortaya koymanın gelişmemizi görebilmek açısından anlamlı olacağını düşünüyorum. Bu amaçla başlıca ekonomik göstergeleri kullanarak hazırladığım tablo aşağıdadır. Tablodaki verileri https://www.theglobaleconomy.com/ sitesinden aldım. Bu site de verileri IMF ve Dünya Bankası’ndan alıyor.
GSYH, Cari Fiyatlarla Kişi Başına Gelir ve Satın Alma Gücü Paritesine
Göre Kişi Başına Gelir: Türkiye, 2000’li yıllarda, GSYH büyüklüğü olarak
178 ülke içinde 17 ile 19’uncu sıralar arasında gidip gelmiş. Burada bir başarı
söz konusu değil. Hatta 18’inci sıradan 17’nciliğe çıkıp sonra 19’unculuğa
gerilemesi ciddi bir başarısızlık olarak vurgulanabilir. Cari fiyatlarla kişi
başına gelir hesabında da benzer bir başarısızlık örneği söz konusu. Üstelik bu
durum çok yüksek enflasyona ve baskı altında tutulan USD/TL kuruna karşın böyle
çıkıyor. Cari fiyatlarla GSYH hesaplanırken mal ve hizmetler piyasa fiyatlarıyla
hesaba alınıyor. Öyle olunca GSYH oldukça yüksek çıkıyor. Sonra bu şekilde
bulunan cari fiyatlarla TL cinsi GSYH, yıllık ortalama USD/TL kuruna bölünüyor.
Bu kur da çeşitli baskılarla olması gerekenin altında tutulduğu için GSYH dolar
cinsinden olduğundan yüksek çıkıyor. Bir başka ifadeyle bizim GSYH’nin yüksek
çıkması enflasyonun yüksek kurun düşük olmasıyla gerçekleşiyor.
Buna karşılık satın alma gücü
paritesiyle (SAGP) hesaplanan kişi başına gelirde önemli bir başarı görünüyor.
Nasıl oluyor da cari fiyatlarla hesaplanan kişi başına gelirde geri gidiş söz
konusuyken SAGP ile kişi başına gelirde önemli bir sıra yükselmesi yaşanıyor?
Eğer gelir artmış olsa o zaman cari fiyatlarla hesaplanan kişi başına gelirde
de aynı başarının yaşanması gerekirdi. Satın alınan malların fiyatları mı
düşüyor da SAGP ile hesaplanan gelir yüksek çıkıyor? Böyle bir şey olmadığı da
piyasadaki fiyatlardan net bir biçimde görülebiliyor. Buradaki farkın altında
yatan gizem SAGP sepetine giren mal ve hizmetlerin fiyatlarının GSYH
hesaplanırken alınan fiyatların değil TÜFE hesaplanırken derlenen düşük
fiyatların esas alınarak hesaplanmasından kaynaklanıyor. Böylece TL, Dolara ve
diğer paralara karşı daha fazla mal ve hizmet alabiliyormuş gibi gösterilince
ve o sepet de SAGP hesabında esas alınınca SAGP’ye göre kişi başına gelir son
yıllarda hızla yükselmiş görünüyor.
Büyüme: Türkiye, hızlı büyüyebilen bir ülke. Karşılaştırmaya esas
aldığımız üç yılda en düşük büyüme 2022’de gerçeklemiş ki o bile oldukça yüksek
bir büyüme hızı. Buna karşılık yüzde 5,6 ile büyüdüğü halde kendisinden hızlı büyüyen
49 ülkenin varlığı da dikkat çekici. Büyümenin oranı kadar önemli bir konu da
kalitesidir. Büyümenin kalitesi bu büyümenin ülke ekonomisine nasıl bir katkı
yapacağı meselesiyle ilgilidir. Büyüme, yüksek teknolojili mallar üretimi ve
bunların ihracına dayanıyorsa, verimlilik artışı söz konusuysa, büyümenin
gelecek için yararlı sonuçları olacak demektir. Büyüme, tüketime ve ithalata
dayalı düşük teknolojili mallar üretimine dayanıyorsa bu, ülkenin gelecek
yıllarda bu büyümeyi tekrarlayamayacağına ve dış borcunun artacağına işaret
ediyor olabilir. Türkiye’nin büyümesi asıl olarak tüketim, ithalat ve inşaat
ağırlıklı kalitesiz bir büyümeye dayandığı için gelecek yıllar açısından fazla
umut vaat etmiyor.
Enflasyon: Türkiye ekonomisinin elli yıllık sorunu olan yüksek
enflasyon 2010 yılında tek haneye düşmüş olsa da 2022 yılında yüzde 70’in
üzerine çıkarak ülkeyi en kötü enflasyon oranına sahip üçüncü ülke konumuna
getirmiş görünüyor. Türkiye, tersine pek çok program açıklanmış olsa da
gerçekte enflasyonla mücadele etmiyor. Çünkü enflasyonla mücadele, faizlerin,
vergilerin artırılmasına, talebin (tüketimin) düşmesine yol açacak bir dizi
önlemi gerektiriyor. Bu önlemler büyümenin düşmesine ve işsizliğin artmasına
yol açacak sonuçlar getirecek önlemler. Türk siyasetçisi, kendisine oy
kaybettirecek olan bu önlemleri almak yerine yüksek enflasyona razı olarak
gidebildiği yere kadar gitmeyi tercih ediyor.
İşsizlik: Türkiye’de yüzde 7 – 8 dolayında olan uzun dönemli
işsizlik oranı ilk kez 2001 kriziyle yukarı yönlü harekete geçti ve kendisine
yüzde 10’lar dolayında bir yer edindi. Enflasyonla mücadelenin önündeki önemli
engellerden birisi bu mücadelenin işsizliği artıracak olması korkusu. Türkiye
için asıl önemli olan işsiz olduğu halde iş arama kanallarına başvurmayan
kişilerin de dâhil edildiği geniş işsizlik oranı denilen orandır. Bu oran bize
gerçekte işsizliğin yüzde 20’nin üzerinde olduğunu gösteriyor.
Cari Açık: Türkiye, iç tasarrufları yeterli olmayan ve yüksek
büyümeyi hedeflediği için yatırımlarını da fazla kısamayan bir ülke olduğu için
tasarruf açığı (cari açık) veren bir ülke. Son yıllarda cari açığı yükseliyor.
Bu da ülke açısında artan dış borçlanma anlamına geliyor.
Biz Niçin Bu Durumdayız? Bu durumda olmamızın, yanlış ekonomi
politikası uygulamalarından, hataları kabul etmemeye, irrasyonel kararlardan
faiz takıntısına, vergi sisteminin yanlışlığından teşvik uygulamasının
bozukluğuna, bilimi ikinci plana atmamızdan eğitimde kalite düşüşüne kadar pek
çok nedeni var. Bu nedenler arasında belki de en önemlisi hukukun üstünlüğü
ilkesinin giderek kaybedilmesi. Danimarka'nın birinci, Venezuela'nın sonuncu
olduğu Hukukun Üstünlüğü Endeksinde Türkiye, 142 ülke arasında 117'nci sırada
yer alıyor. "Hukuk olmadan da yabancı sermaye çekiyor" denilen Çin,
bizden 20 sıra yukarıda. https://worldjusticeproject.org/rule-of-law-index/global/2023.
Hukukun üstünlüğü sıralamasında
bu kadar gerilerde olan bir ülkede bırakın yabancı sermayeyi yerli sermaye bile
doğru dürüst yatırım yapmaz.
Özet ve Sonuç: Yukarıdaki tabloya bakarak son 23 yılda Türkiye’de
ekonomide iyiye giden tek şeyin SAGP ile ölçülen kişi başına gelir olduğunu
söyleyebiliriz. Ne yazık ki o da tümüyle bir fiyat illüzyonundan ibaret.
Biz biçin bu durumdayız sorusunu cevaplarken dönüp dolaşıp aynı yere çıkıyoruz. Ekomoik yapısal reformların yanında hak, hukuk, adaleti tahsis etmezsen, eğitim seviyesini aşağıya çekersen, halk yerine kendi geleceklerini düşünenleri seçersen durum budur. Hala iyi dayanıyoruz esasında.
YanıtlaSilHala tam olarak yıkılamayan Atatürk devrimleri sayesinde.
SilEvet, Atatürk devrimleri sayesinde. Yıkmayı başaramayacaklar.
SilMahfi bey bilgileriniz çok değerli ama kusura bakmayın Murat Ülker'le benim ortalamamı alan bir sistem insanları kandırmaktan başka bir şey değildir.
YanıtlaSilÇok haklısınız GSYH ve özellikle kişi başına gelir ölçüsü iyi bir ölçü değil, hatta kötü bir ölçü. Ama eğer bütün ülkelerde aynı ölçü kullanılıyorsa o zaman karşılaştırma açısından yeterli bir ölçü haline gelir.
SilBelki hali hazırda vardır bilmiyorum ama yoksa, gelir adaleti indikatörlerinin de (gini katsayısı gibi) bir çarpan olarak kullanıldığı veya outlier etkisinden arındırılmış bir Kişi Başına Düşen GSYİH daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.
SilGelir ölçüsü haneye giren girdilerin miktar ve kalitesi baz alırsak daha doğru bir ölçüye yaklaşmış olabiliriz.
SilSon gelişmelerin ışığında içinde bulunduğumuz günlerin iyi günlerimiz olduğunu sanıyorum..Kıyamet zamanları ( her açıdan ) hızla yaklaşıyor. Yazınız için sağolunuz Mahfi bey.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilDolar kuru değeri ile ülke kaynaklarının yağmalanması arasında ters orantı(doğru orantı) var gibi şöyle ki bazı şart ve koşullar altında örneğin Türkiye gibi ülkelerde Dolar ,TL karşısında değer kazanır iken veya TL ,Dolar karşısında değer kaybeder iken , İhracatın arttırılamayıp , dış ülkelerden gelen , yerleşik denmeyecek tüketici grupları veya yabancı tüketiciler kümesi yani diğer ülke vatandaşları , kendi ülkelerine göreceli çok düşük fiyatlardaki mal , hizmetler ile parasının değeri düşen örneğin Türkiye gibi ülke ekonomilerinin görece bedava denilebilecek doğal kaynakları ile arsa ,arazi , ev gibi ucuzlayan değerli yatırım araçlarını kapış kapış alarak yaşam standartlarını aynı düzeyde tutarken veya giderek daha yüksek bir konuma getirirken , Türkiye gibi ülkelerin yerleşik tüketicileri ise kendi ülkelerdeki mal ve hizmetlere olan erişimi artan fiyatlar ve giderek artma eğilimine giren dolar ve petrol gibi ürünler nedeni giderek kısıtlanır ve mal ve hizmet tüketimleri azalır iken Türkiye gibi ülkelerin yerleşik tüketicileri hem yaşam standartlarını düşürmek zorunda kaldığı yetmiyormuş gibi hem yaşam standartlarını aynı düzeyde tutabilmek için de etik olmayan uygulamalara başvurmak zorunda kalıyor ve veya zorunda bıraktırılıyor iken Kendi ülkelerinin yetişmiş doktor , mühendis vb. insanlarını ise görece daha iyi yaşam standartlarına sahip ülkelere göç etmeye mecbur hale getirilmesinin yanı sıra uluslararası kamuoyu ve dünya genelinde diğer insanlar gözünde ise Türkiye gibi ülke vatandaşları hem alay konusu olmaktan kurtulamadığı gibi hem kadın cinayetleri , huzursuzluk ,ile cinsel ve dinsel sapkınlıklar giderek artıyor iken , deli bile denmesi çok hafif kalan Fethullah Gülen ve Adnan Oktar gibi soysuzlar ise basım ve yayım organlarında 80 sütuna manşet boy gösterdikleri yetmiyormuş gibi ulusal ve uluslararası terör örgütleri ile yerel ve yöresel mafya ve mafya türevleride giderek ülke genelinde adeta bulaşıcı bir hastalık gibi yayılıyor ve tüm bu yaşananlar toplum genelinde kanıksanarak , yeni normal olarak alışılagelmiş , olağan , gündelik bir durummuş gibi insanlar Türkiye gibi ülkelerde yaşantılarını adeta görünmeyen, sanal bir müsilaj ,pislik içine bulanmış veya sarmalanmış surat ve yüz ifadeleri ile bir şekilde sürdürüyorlar idi.
SilBöyle başa böyle tarak. Halk kendisine layık olan yönetimi seçiyor. Sorun dincilerin çoğunluğu teşkil etmesinde.
YanıtlaSilHocam siz bunları yazdıkça ; Almanya 'daki gariban bir değirmencinin Berlin 'deki hakimlere güvenerek krala kafa tutması aklıma geliyor .
YanıtlaSilEsas sorun burada herhalde ?.
Evet yargı bozuldu mu her şey bozulur.
SilHocam bir hukukçu olarak ülkemizdeki yargıya bakış açısına dair gördüğüm problemlerle ilgili bir kaç satır bir şey yazmak isterim. Öncelikle halkımızda hukuku tecelli ettirecek başlıca merci olarak yargı erkinin görüldüğünü görüyorum. Bu aslında normal karşılanabilecek bir hata. Ayrıca büyük ölçüde doğruluk payı vardır tabi, ancak eksiktir. Yürütmesiyle yasamasıyla bütün devlet yapılanmasının başlıca tek bir amacı vardır. Adaleti ve hukuku tesis etmek. Eğer siyasi iktidar, yasama organı, yürütme organı hukuk dışına çıkmışsa bunun yargı erki tarafından durdurulması çok zor hatta imkansıza yakındır. Ancak bir denge/fren unsuru olarak ortaya çıkabilir. Zaten işlevi ve ondan beklenen de budur. Özellikle Yürütme erki (hükümet+idare) bir devletin, kamu gücünün ve adaletin daima asli unsurudur. (yasama değildir.) Tarih boyunca parlamentosuz çok devlet olmuştur. Ama başkansız bir devlet olması mümkün değildir. Dolayısıyla bir ülkedeki adalet probleminin sorumlusunun sadece hakimler olduğu fikrinin kabul edilmemesi gerekir. Daha yazacak sayfalar dolusu şey var tabi ki. Ancak şunu unutmamak gerekir bir ülkede kavramlar oturmazsa kurallar da düzgün olmaz. Kurallar düzgün olmazsa düzgün uygulanamaz. Düzgün uygulanamazsa hukuk zarar görür, hukukun kötü durumda olduğu bir ülkede bizim için fakirlik ve ondan da önemlisi mutsuzluk kaçınılmaz son olur.
SilSn Hocam basitçe çok şey anlatan tablolarınız ve değerlendirmeleriniz için teşekkür ederiz. Bu tablo ile de öğreniyoruz ki gelişmekte olan ülkeler arası ekonomi ve kalkınma koşusunda halen nal topluyoruz. Sn Abc 9 Kasım 2023. Değerli uzun yazınızdan ve savunmaya geçişinizden, bir hukukçu olarak ülkenin güncel durumundan kaygı duyduğunuz anlaşılıyor. Kimse hukukçuların bilgi düzeylerinin yetersiz olduğunu söylemiyor ki. Sizce sorumluyu yazmışsınız işte (Hükümet +idare). Eğer mesele buysa, yurdumuzda eskiden "Kuvvetler Ayrılığı İlkesi" diye bir şey olduğunu ve niçin cübbelerinizde "düğme ve ilik" bulunmadığını hatırlamanızı dilerim. Haklısınız bu ara ciddi bir meslek saygısı yitirdiğiniz de yadsınamaz.
Silab uyum programına dönülse durum düzelmesi mümkün mü
SilDurumumuz gayet iyi.
YanıtlaSilÇünkü 14-28 Mayıs'ta halkımız mevcut hükümete "devam" dedi.
Mahfi bey yanılgı içinde olabilir mi?
Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun Yaban romanını okumanızı öneririm. Romandaki olaylar kurtuluş savaşı sırasında 1922 yılında geçiyor. Ülke işgal altındadır ve Anadolu halkı durumdan hiç şikayetçi değildir. Halkımızın tepkisi böyledir.
SilHocam işin kötüsü, o zamandan farklı olarak, alternatif olarak gördüğümüz 2. partinin aslında olmayışı, yani diğer fikirleri temsil edecek bir yapının var gözüküp, gerçekte olmayışı. Bu gerçek bir mücadele olmasını engelleyen bir durum, karşı fikirleri kontrol altında ve kötü bir şekilde temsil edilmesini sağlarsanız, her seferinde başarısız olurlar, yeni bir güçte doğamaz. , sizde işi onlara bırakırsınız. Tamamen kontrol altında tutulan veya tutulabilecek bir durum. Hatta muhalefetin güçlü olması iktidar için en önemli konu olabilir, iktidar partisi için bir nimet.
SilHocam çok değerli bilgiler veriyorsunuz teşekkürler. Başkanlık rejimiyle uçacağımızı söylüyorlardı oysa yere paraşütsüz düşüyoruz. Bütün bu rakamlar bir yana yoksullaşmayı zaten gün be gün iliklerimize kadar hissediyoruz. Ücretli çalışanlar, benim gibi emekliler, küçük ve orta boy esnaf günden güne batıyoruz resmen. Sistemden beslenen azınlık ile üst ve orta-üst gelir grupları dışında bu durumdan memnun olan var mıdır diye düşünüyorum. Buna rağmen Akp'nin seçim kazanması ise siyaset bilimcilerin yanında sosyologların, psikologların ve sosyal psikologların incelemeleri gereken bir konu.
YanıtlaSilSağ olun. Bir üstteki yoruma verdiğim yanıt sizin çözemediğinizi söylediğinizin konunun da bir anlamda yanıtıdır.
SilHocam yani bütün uluslararası kuruluşlar tuik'in yayınladığı tartışmalı Tüfe rakamı üzerinden mi sagp hesaplıyor? Başka bir yöntem yok mu? Enag'in yayınladığı alternatif enflasyon oranları üzerinden başka bir GSMH sagp hesaplayabilir miyiz? Teşekkürler
YanıtlaSilBütün dünyada böyle yapılıyor. Ulusal istatistik kurumunun verileri esas alınıyor. ENAG verileri üzerinden SAGP hesaplayabiliriz ama verilerin ve SAGP hesabında kullanılan sepetin ayrıntılarına ihtiyacımız var.
SilGazi Mareşal Mustafa Kemal 'in eşsiz eseri Türkiye Cumhuriyeti 'nin 50.yılında kapalı ekonomimiz iyi bir durumda değildi amma ve lakin bugünkü kadar da kötü durumda değildi , Devlet liyakat sahibi bürokrat ve memurlar ile yönetiliyor , Savcı , Hakim , Kaymakam , Vali , Polis , Asker kısaca Devletin görevlilerinin halk nezdinde itimat ve itibarı var , sefir-i kebir "monşer" idi amma Cumhuriyetin itibarını ve çıkarını
YanıtlaSilCumhuriyeti temsil ettiği ülkede hakkı ile korumayı biliyordu . Cumhuriyet 50. yılında iki kıtayı birleştiren bir boğaz köprüsü ile taçlandı. Büyük Atatürk hala yas tutularak anılıyor ama gerçekten anılıyor idi . Ders kitapları üçüncü hamur kağıt ama bilgiler birinci sınıf idi , Atatürk mirasçısı neslin muallimleri kendilerine Ulu önderin vasiyeti olan "Muallimler , Cumhuriyet sizden , fikri hür , irfanı hür , vicdanı hür nesiller ister" sözünün gereğini iftiharla yerine getirmekte idi. Memur maaşı kısıtlı ama memuru onurlu yaşatacak kadardı , kısaca hayat zor amma yarınlar umutlu idi , Siyasiler birbirlerine ağır sözler eder amma birbirlerine küsmezlerdi , Milli bir mesele muhalefetle karşılaşmazdı , Bugün hepsi ahirete intikal etmiş olan dönemin siyasi liderleri o zamanın mizah dergilerinde şekilden şekile sokulur ama onlar gülerek , anlayışla karşılarlardı. dün karanlık idi amma aydınlığa çıkma umudu vardı , bugün meçhul , yine Hazine Nazırı ile Merkez Bankası guvernörü ABD ye yatırımcı turuna gidecekmiş , devletin AYM sinin verdiği ve Anayasa hükmü olarak uygulamaya herkesin mecbur olduğu kararı devletin bir diğer mahkemesi tanımıyor , Yargıtay AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmak gibi bir garabeti ortaya koyuyor , kim gelir hukukun üstünlüğü olmayan yere para getirip yatırır. Biraz uzattık Muhterem Üstat , sağ olun var olun.
Paylaşımınız için teşekkür ederim. Sevgiler.
Sil2001 krizinde liseye yeni başlamıştım. Bize anlatılan, kismende inandirilan sistem okuyacaksınız rahat edeceksiniz daha çok para kazanacaksınız, gezip eğlenip tatil yapacaksınız....8 yıllık hatta 12 yıllık kesintisiz eğitim bize bu sekilde anlatıldı. özellikle sosyal medyanın etkisiyle ülkemizde ve dunyadaki para sahillerinin 9 ay çalış 3 ay tatil yap, batı toplumunun emeklileri ülke ülke geziyor( gerçekten böyle birşey varmı kaç kişi bu sekilde hayat sürüyor. Bizdede 5-6 milyon kişi bu sekilde yaşıyordur.). Acı gerçek yıllar sonrada olsa karşımıza cıktı. Çalışmayana su bile yok. Ayağını yorganına göre uzat
YanıtlaSilBu gidişle bugünleri arayacağımız anlaşılıyor.
SilSn Lamel Lamel size çok çok yanlış anlatmışlar. Para kazanmak rahat yaşamak için değil öğrenmek için okuyacaksınız, yüksek tahsil yapacaksınız. Tahsil seviyenizi ileri ülkelerdeki ortalama tahsil seviyesinden yukarı çıkaracaksınız. Ve dünyada olup bitenleri anlayacak hale geleceksiniz. Sonra; Çalışacaksınız ve çalışacaksınız. Ülkenizi gelişmekte olan ülkeler seviyesinden, gelişmiş ülkeler seviyesine getirmeye çalışacaksınız. Atamızın sözü ile "Muhasır medeniyetler seviyesine" getirmeye çalışacaksınız. İnsanlık için, ülkeniz için veya kendiniz için bir şeyler yapabildiğinizi gördüğünüzde, emin olun tatil yapmak bile istemeyeceksiniz. Ara tatiller sizi sıkacak, boş gezip bol para harcamak size keyif vermeyecek. Bol para harcama konusunda değerli hocamızın "İktisat" tarifini hatırlayın. "İktisat; Boş gezip, olanları anlamayan insanların batırdıklarını toplama sanatıdır." Unutmayın "Dişi ağrıyanlarla parası olmayanlar, Dişi ağrımayanlar ve parası olanları mutlu sanırmış.
SilSayın adsız eminim söylediklerinizi sizden daha fazla yapiyorum
SilSAYIN HOCAM SİZE GÖRE ŞUAN DOLAR KURUNUN TL OLARAK NE OLMASI GEREKİYOR.
YanıtlaSil30
SilHocam halk mutlu buna ne diyorsunuz
SilHalk bu durumu mutluluk sanıyor, daha iyisini görmemiş ki.
SilHocam enflasyon muhasebesine neden geçilemiyor?
YanıtlaSilHukuk olmayınca...
SilTürkiye'de artık kimsenin gelecek endişesi yok demiş birileri. Asıl endişe verici olması gereken bu değilmi?
YanıtlaSilGelecek kalmadı anlamında diyorlar sanırım.
SilHocam yargıdaki deprem ekonomik riskleri tetiklermi?
YanıtlaSilTetikliyor.
SilHocam yazınız için teşekkür ederim. Bence yazınızın en önemli noktası burası gibi;
YanıtlaSil"Türk siyasetçisi, kendisine oy kaybettirecek olan bu önlemleri almak yerine yüksek enflasyona razı olarak gidebildiği yere kadar gitmeyi tercih ediyor."
Akıllardaki soru ise bu "gidebildiği yer" neresidir?
1990'ların sonunda % 80'lere gelmişti ve sonunda 2001 krizi çıktı.
Silverilerin yanına zanları ekleyerek sonuç bulmak ekonomik değilde siyasi bir analiz olur bu ülkenin esas sorunu bilim adamı olduğunu iddia edenlerin gırtlağına kadar siyaset ve menfaate bulaşmış olmaları analiz diye manipilasyon peşinde olmaları çok merak ediyorum bu adaleti kimin kantarı ile tartıyorsun sen ?
YanıtlaSilŞu tek cümlede o kadar çok ve vahim Türkçe hatası var ki saymakla bitmez. Benden size bir büyük tavsiyesi: Başkalarını eleştirmeye girişmeden önce Türkçe öğrenin.
SilHah hah ha! Kafa 0 Km. Gelmiş burada yorum yazıyor.
SilSn. Adsız 14:42,
SilMahfi Bey çok olgun ve naif yanıt vermiş ve o konuda yerden göğe kadar haklı. Birkaç eklemede de ben bulunayım. Mahfi Bey’in yazısındaki verilerin yanında hangi zanlar var, açıkçası ben de anlayamadım. Bunların hepsi makroekonomik göstergeler ve hoca da zaten hangi kaynaktan alıntıladığını aktarmış. Yorum kısmındaki açıklamalar da yine bu göstergeleri açıklayan ve makroekonomi kitaplarında detaylarını bulabileceğiniz ifadeler. Dolayısıyla Mahfi Bey’e bu anlamda da haksızlık etmişsiniz. Eğer siz çevrenize bakıp da işsizliğin %5’lere, enflasyonun %30’lara düştüğünü ve cari açığın da neredeyse sıfırlandığını düşünüyorsanız, o zaman iş başka... Benim size önerim sizin A Haber, CNN, Ülke TV, vb. kanalları izlemeye devam etmeniz çünkü bu platform sizi bozar ve doku uyuşmazlığı yapar; benden söylemesi:) Son olarak da birkaç okuma önerisi yapayım müsaade buyurursanız. En kısa zamanda birer Mikroekonomi ve Makroekonomi kitabı edinip, okumaya başlayın ama belki bunlar ağır kaçabilir. O yüzden de Ekonomiye Giriş veya Herkes İçin Ekonomi türü kitaplar sizin için daha yararlı olacaktır.
bir tane kantar var adalet tartan, bulunmaz maalesef herkeste : vicdan
SilVicdan dediğin, göreceli. Değer sistemine ve zekana kalmış. İnsan öldürmeyi hak gören, büyük adanmışlık görenlerin de vicdanı var.
SilKişi başına düşen milli gelir 3 bin dolarlardan 12 bin dolar seviyesine çıkmasını göz ardı etmemek lazım. Arkamızdaki ülkelerin gelip bizi geçtiğini ortada çok da büyütülecek bir başarı hikayesi olmadığını Türk halkı bilmiyor zaten bilmek de istemiyor.
YanıtlaSilGöz ardı etmiyoruz zaten ama Bulgaristan ve Romanya'nın 1500 dolardan 16 bin dolara çıkarken bizim buralarda kalmamız canımızı sıkıyor.
SilBir milli gelir karşılaştırması adına bu değerlendirmeyi yapıyorsak,Bulgaristan ve Romanya’nın nüfusuyla Türkiye’nin nüfusunu yan yana koyarak bu değerlendirmeyi yapmak lazım…Öyle değil mi Hocam?
SilAyrıca Romanya ve Bulgaristan,AB’den,euro cinsinden ekonomik kalkınma destekleri almaktadırlar.Ama bu iki ülke eurozone içinde değildir.Yani ekonomileri yerel para birimlerinden daha değerli bir para ile finanse edilmektedirler.Bunun yanında halâ ulusal para birimlerini kullanmaya devam ettikleri için ekonomilerinin rekabetçiliğini de koruyabilmektedirler.(Bu rekabetçiliğin ne demek olduğunu,Yunanistan’ın iflas noktasına geldiği son mali krizde Yunanlılar çok yakından fark etti.Drahmi nidalrını halâ hatırlarım:)
Mİlli gelir özelinde Türkiye ile arayı açabilmelerine bir de bu açıdan bakmak gerekmez mi?
Saygılarımla.
Milli geliri ölçü alsaydık haklı olurdunuz. Burada kişi başına geliri aldığımız yani GSYH/Nüfus ölçüsünü aldığımız için sorun yok.
SilHaklısınız Hocam,
SilKişi başına milli gelir yazmam gerekirdi.
:))
Hayat hep böyle değil midir Mahfi hocam? birinde bol bol vardır birinde hiç yoktur.
YanıtlaSilDün metroya bindim, bir hanım, simsiyah gür saçları beline kadar iniyordu.
Yanında kel bir amca, öbür yanında saçları seyrelmiş bir genç.
O hanımın saçlarından bi kaç tutam her ikisine de yeter, kendi saçı da eksilmez.
Siz de aklıma gelmedi değilsiniz.
Herkesin yeri farklı işte, ne yapalım? Vermeyince mâbut, n'apsın Sultan Mâhmut?
Ortadoğu devleti oldu Türkiye, devletin batı ile, batıyı ilgilendiren konular ile bir iletişimi olmuyor artık.
Finansman dahil, devletin gündem konuları da ortadoğu, devlet yönetiminin toplandığı kişiler de ortadoğu yönetimleri. normaldir gayri.
Ülkemizin önemli gruplarından birisindeyim. Önümüzdeki 2-3 yıl stratetiji, yatırım planları tamamen yurt dışına yönelik. Bu konuda çok geç bile kaldığımızı son 10 yıldır dışarda büyük satın almalar yapan, üretimlerini taşıyan, kendi ülkesini risk olarak gören grupları incelediğinizde zaten görürsünüz. Sermaye, riski sevmez ve ona göre pozisyon alır. Yerliyi kaçırmamak için türlü tedbir de almaya çalışsanız sonuç vermez. Sadece ‘yerli’ sermayenin güveni ile içerde bu yatırımları tutabilseydik, bu bile işsizlik ve GSYH’de fark yaratırdı, hesabı uzmanları yapabilir. Bu ortamda ve hocamın belirttiği yatırım ikliminde bu verilerin iyiye gitmeyeceğini işin içindeki herkes çok iyi biliyor. Politika ise bunu anlatmama sanatı hocam.
YanıtlaSilAynı kanıdayım.
SilSanal bir dünyadan gerçek dünyaya geçişin çok güzel bir analizi olmuş. Emeğinize ve yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun.
SilMahfi bey
YanıtlaSilŞu söyleniyor:
"Türkiye'deki bütün adalet, hukuk, yargıtay, anayasa mahkemesi, mahkemeler, hakimler ve savcılar yüksek kurulu, barolar ve benzeri kurumlar tamamen 'Yerli ve Milli' olmak zorunda. Türkiye dışından, zorlama ile, yapay şekilde, sentetik şekilde, bizim örf ve adetlerimizle uyuşmayan bir adalet sistemi olmaz."
Bu konuda neler dersiniz Mahfi bey?
Hukuk, evrensel bir alandır. Her ülkede farklı tanımlar olmaz. Hukukun yerlisi millisi olmaz. Dünyada evrensel olması gereken bir tek şey kalsa o da hukuk olur. Bize göre adalet sistemi dediğiniz anda olay biter. Bugün olduğu gibi.
SilBenim anlayamadığım nokta şu:
YanıtlaSilMahfi beyin hali vakti yerinde. (Zengin değil elbette.)
Yoksulların ise bir gün sonrasını düşünecek kadar bile güvencesi yok, adeta günlük yaşıyorlar.
Mahfi bey, ülkenin geleceğinden endişe duyarken; yoksullar niye en az Mahfi bey kadar endişe duymuyor?
Bu soruya cevap bulamıyorum...
Ben de bulamıyorum.
SilMaslow Piramidi açıklayabilir mi ? Mahfi bey temel ihtiyaçları halletmiş , üst basamaklara üzülüyor , fakir ise en alt basamağına odaklanmış. Aç mı değil mi ? Gerisi yalan. O yüzden burjuva aç bırakır ki rahat yönetsin. İktidarı ele geçirmek istersen de aşağıyı aç bırakır , gerisini korkutup kaçırırsın, böylece iktidar elinde kalır. Fakir kolay manipüle olur. Yeter ki ekmeği ver. Veremezsen de kaçar gidersin. İşte iktidar nasıl iktidar. Kemalisti de aynı , İslamcısı da …
SilMahfi bey
YanıtlaSilAnavatan Partisi - Parti içi Eğitim (Doktrin) Başkanı "Uğur Güzel"in bir YouTube kanalı var: "HARS TV"
Ben kendi kendime enflasyon meselesi ile ilgili arama yaparken, Uğur Güzel'in videolarına tesadüfen denk geldim. Süreleri çok uzun ve konuları dağınık anlatıyor. Fakat ekonomi konusunda epey bilgili olduğu belli.
Türkiye'de insanların günlük hayatını etkileyen "temel sorun"un; "hiperenflasyon" olduğunu ısrarla belirtiyor.
Şuradaki konuşmasında, 13. dakika 45. saniyeden itibaren lütfen dikkatle izleyiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=gri1ceqrBI4
Sizin de isminizi vererek, Daron Acemoğlu, Özgür Demirtaş, Cevdet Akçay gibi iktisatçılar "hiperenflasyon"un olduğunu açık açık deklare edip kamuoyu oluşturmadığı sürece, kimsenin bu konuyu ciddiyetle takip etmeyeceğini, ve sonuçta siyasete de yansımayacağını söylüyor.
"HARS TV" kanalındaki çeşitli videolarında "hiperenflasyon" konusunu yeri geldikçe hatırlatıyor, yine sizin isminizi veriyor. Bunların hangi videolar olduğunu tek tek incelemedim, çünkü çok uzun, bunları izleyip not tutacak vaktim yok.
"Hiperenflasyon" konusundaki düşünceleriniz nedir Mahfi bey? Şu an Türkiye'de var mı?
Tanımdan yola çıkarsak hiperenflasyon yıllık yüzde 200 ve üzeri enflasyon demektir. Türkiye henüz o aşamada değil ama oraya gidebilir. Bu konuyu açık ve net olarak anlatan linki sizinle paylaşayım:
Silhttps://tr.khanacademy.org/economics-finance-domain/core-finance/inflation-tutorial/inflation-scenarios-tutorial/v/hyperinflation
Hocam tahvil faiZleri niye bukadar yükseldi?
YanıtlaSilAslında tuhaf olan enflasyonun bu kadar yüksek olduğu yerde tahvil faizleri niye bu kadar düşüktü olmalı. Hala da düşük. Açıklanan enflasyon % 65 tahvil faizi hala % 42. Gerçek enflasyonun % 120 olduğunu düşünürsek tahvil faizleri çok düşük.
SilYazınız için teşekkürler, elinize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun Murat Bey.
SilSayın hocam, bütün bu değerlendirmeleri yaparken, IMF olsun, Dünya Bankası olsun, verilerinin temelini TÜİK kaynaklı verilerin oluşturduğunu ve TÜİK'in son 10 yıl içinde verilerin hesaplama yöntemlerini defalarca değiştirdiği notunu da eklemek gerekmiyor mu?
YanıtlaSilHerkes biliyor diye düşünüyorum.
SilTeşekkürler
YanıtlaSilSağ olun
SilSayin hocam emeginiz icin cok tesekkürler, verdiginiz link'e az önce baktim siz bu yaziyi bitirene kadar Türkiye Hukuk'un üstünlügü siralamasinda 2 basamak daha geri gitmis. Saygilarimla
YanıtlaSilHocam enflasyonun beli kırıldımı?
SilVatandaşın beli kırıldı, enflasyon dimdik ayakta.
SilHocam bir insan neden daha fazla çalışarak daha az alım gücü olan maaş almak ister? Bu sorunun cevabını anladığımızda sanırım bu illetten de kurtulacağız. Ya da anlıyoruz da elimizden bir şey gelmiyor mu acaba?
SilHocam sizin yazılarınızdan anladığım kadarıyla 2024 te altın yükselecek. Seçime kadar neye yatırım yapmayı önerirsiniz?
YanıtlaSilBugün 10 kasım, yaşım ilerledikçe, askerde elimizden geçen binlerce genci gördükçe, türkiye ve ortadoğunun palyaço /kukla yönetimlerini gördükçe, Atatürk'ün ne kadar değerli insan olduğunu daha iyi anlıyorum.
YanıtlaSilyeni bir Atatürk gelebilir mi? imkansızlık derecesinde zor. aslında normal bir toplumda atatürk gibi bir insan gelmesi daha kolay, ama türkiye için zor.
zor çünkü türk halkı uzun süredir çok rahat bir hayat yaşıyor. ülkeyi yöneten palyaçoların kovulması için zor zamanlar gerek. zor zamanlar zor kararlar ve zor insanlar gerektirir, o insanlar palyaçoları kovar. günümüz türk insanı, sosyal medya ve ekranlardan her türlü rezillik ve palyaço yönetimlerin kutsanmasını gördü ve sesini çıkarmadı, yani onları onayladı ve seçti.
şu anda dünyanın en iyi palyaçolarından birine sahip türkiye. dış güvenliğini ve toprak bütünlüğünü batıya bağlamanın rahatlığını yaşıyor. palyaço da, zengin batı ile ortadoğululaşan fakirleşen türkler arasında servet üreten rejimin vitrin süsü oldu. rejimin yakıtı, türklerin emek, servet ve birikimleri.
palyaço, batının kendisinin kıçına tekme vurabilecek güç olduğunun bilincinde, o taraf aleyhine asla aksine bir hareket yap(a)mıyor. iç tarafta da palyaço söylemleri ve bilinçli hamleler ile halkı fakirleştiriyor, atatürk değerlerinden uzaklaştırıyor, ülkeyi ortadoğuya yaklaştırmakla yetinmiyor, türkler hiç uyanamasın diye ortadoğuluları da ülkeye alıyor.
Atatürk gibi biri zor çıkar diyorum, çünkü türk halkı palyaçoya ve palyaço değerlerine bayılıyor. dedim ya rahat battı. batı bürokrasisi ise palyaçoyu, rejimini ve anadolu halkını çok iyi tanıyor. palyaçonun sahnesine izin veriyorlar. umurlarında da değil. emin olun batılılar da Atatürk değerlerine sahip, üretken bir komşu sahibi olmayı türklerden çok istiyor, öyle bir türkiye onların da gücünü artırır, çok iyi biliyorlar. ama her koyun kendi bacağından asılır, kimsenin başka bi ulusu toparlayacak kaynağı yok, o üretim isteği içten çıkmalı, ama çıkmıyor. aksine palyaço değerleri yayılıyor.
daha önce de yazdım, ben gibi düşünen insanlar birinci palyaçodan korkmuyoruz. birinci palyaço, batıya karşı haddini biliyor, içeriyi de biliyor, ikisi arasında komisyonculuğunu yapıyor. yerini alacak ikinci palyaçodan korkuyoruz ülke adına. ikinci palyaço, palyaçoluk değerlerini hayatın gerçeği sanıp, sağda solda palyaçoluk yapmaya kalkarsa sert yumruğu tüm türkiye yiyecek.
batıda yaşamaya başlayıp, hayatın dişlilerine katılınca, iki tarafı da tanıyınca, hayat görgüm arttıkça, Atatürk'ün değerini her geçen sene daha iyi anlıyorum.
uZ9j*63PWzsFg!PM&V
Çok doğru
SilHocam yüksek enflasyonla yaşamak fıtramızdamı var?
YanıtlaSilBilimden ayrılanı kurt kapar
SilHocam 2024 için petrolde 120 $ beklentisi enflasyonun şaha kalkacağınımı gösteriyor?
YanıtlaSil120 dolar olursa şaha kalkar
SilDünyada enflasyonda iyileşme için petrol fiyatlarının 75 seviyesine inmesi lazım
SilHocam krizleremi sürükleniyoruz?
YanıtlaSilİçindeyiz zaten.
SilHükümetin 2053 hedeflerini gerçekçi buluyor musunuz? İlk 10 ekonomide olacağız gibi.merak ettim soruyorum
YanıtlaSilHükümetin 2023 enflasyon hedefi % 5. Daha nesini gerçekçi bulalım?
SilHocam merhaba burada 2000 yılı tam kriz öncesi yıl ve 2010 yılı 2008 krizi yılı sonrası o yüzden rakamlar biraz kötü gelebilir onun yerine 2013 yılı baza alınsaydı daha iyi olabilirdi. Ayrıca son dönemdeki ekonomi alanındaki başarısızlıkları vurguluyoruz ama iktidarın 2002 de bir kriz devraldığını da unutmayalım. Faiz indirilerek bir hayta yapıldı ve Türk lirası aşırı değer kaybetti ve sürekli neden kur tutuluyor diye yorum yapılıyor. Bildiğiniz gibi ülkemizde kur artarsa enflasyon artıyor o da dönüp tekrar kuru arttırıyor. Bu döngüyü kırmanın yollarından biri kuru tutmaktır. Malesef o da rezervlerin erimesine sebep oluyor.
YanıtlaSilKriz öncesini özellikle seçtim çünkü kriz ve sonraki iki yıl krizin etkisiyle normal durumdan uzak kalıyor. Küresel kriz Türkiye'yi 2009'da vurdu ve ekonomi 2010'da hızla toparlandı. 2010 o nedenle aslında iyi bir yıl. 2013 yılı ise iktidarın Gezi benim ise Fed açıklamalarının neden olduğu bir geri düşüş yılı. Özetle söylemem gerekirse hangi yılı alsak lehinde ve aleyhinde söylenecek bir şeyler çıkıyor.
SilKur artarsa maliyet kanalıyla enflasyonu artırıyor doğrudur ama acaba kur niçin artıyor? Bu sorunun bir tek yanıtı var: Çünkü biz sürekli risklerimizi artırıyoruz. Bu yalnızca ekonomik uygulama ve kararlardan dolayı değil. Siyasal ve sosyal yaklaşımlarımız da riskleri artırıyor. Son örnek yargıdaki kavga. Cumhurbaşkanının hakem olarak çözmesi gereken bir kavga onun da taraf tutmasıyla çözümsüz hale geliyor ve riskleri artırıyor.
İktidarın ülkeyi nasıl yönettiğini anlamak istiyorsanız sadece dxy dolar endeksi ile USD/TL yi ayni grafikde açın bakın başka bir açıklamaya gerek yok.
YanıtlaSilGerçekten çok çarpıcı.
SilHocam ekonomi krizlerdenmi besleniyor?
YanıtlaSilTürkiye ekonomisini kastediyorsanız yanıtım evet.
YanıtlaSilTüik 2003 (100) üfe ve tüfe endexleri ekim 2023 de 2800 ve 1750. Dövizin bu kadar baskılandığı, kira giderlerinin fahiş arttığı, şehirlerde ve kırsalda yanlış politikalar yüzünden verimsizliğin zirve yaptığı, piyasaya verilen eksi faiz yüzünden firmaların görülmemiş karlar yaptığı (2020 başında, pandemi öncesi (Ocak) eve aldığım mobilyanın aynısı 1000 dolar iken şimdi 3000 dolara satılıyor) bir ortamda tüfe üfeden daha az artmış olması akıl, mantık, eşyanın ve insanın tabiyatına aykırı, ancak kendilerini ahlak abidesi görenlerin ahlakıyla açiklanabilir bir durum iken basta SAGP için tabloda görünen değerin hiçbir anlamı yok. Gerçek alım gücü orsda görünenin yarısı bile yok, keşke Kişi başı SAGP en azından 18000 olsaydı.
YanıtlaSilbir de gelir dağılımındaki adalet ölçütüne göre kıyaslamayı eklersek tüy dikmiş oluruz hoca.
YanıtlaSilDurmak yok yola devam
YanıtlaSilAslında dursak daha iyi durumda olacağız.
Sil2071 hedeflerini niye analiz etmiyorsunuz
YanıtlaSil2023'ü analiz ettik de ne oldu?
SilNeanderthallerin çağında "Anayasa Mahkemesi" yoktu.
YanıtlaSilBu ne diyeceksiniz peki Mahfi bey?
Demek ki biz o çağı özlüyoruz.
SilO Neanderthal çağında Adsız gibi işgüzar trol yoktu,
SilO dönemler pek güzeldi, herkes işinde gücündeydi,
Trollük yapmaya çalışanın kafaya iki taş vururlardı,
Ya akıllanır işini yapar, ya da doğal seleksiyona uğrardı.
Çevre temizdi, vahşiydi ama doğaldı,
Bina yoktu, gürültü yoktu, trol yoktu.
Elinize sağlık hocam. Gerekli ekonomik reformlar ve hukuk reformları yapılsa gelişmekte olan ülkeler klasmanından çıkma şansımız ne kadar yükselir?
YanıtlaSilDoğru her şeyi yapmamıza rağmen günün birinde bir terör sempatizanı, teröre destek suçu işlediği zaman adaletimiz cezasını verdiğinde; batı medyası bunu yine "hukuksuzluk" olarak tanımlamayacak mı?
Biliyorum siyasete ve politikaya girmeden analiz gerçekleştiriyorsunuz lakin günün sonunda birbiriyle bağlanıyor gibiler.
Gelişmekte olan ülkelerin coğrafyamız ile ilgili farklı planları varsa biz ne kadar doğru adımlar atsak da onlar bunu doğru gibi lanse edecekler mi? Yabancı yatırımcılar kimin lanse ettiği şekilde düşünecek.
Ben artık her şey doğru yapılsa bile gereken karşılığı alabileceğimize inanmıyorum belki de yüzümüzü batıdan diğer tarafa çevirmek uzun vadede daha doğru bir adımdır.
Saygılar sunarım.
Hocam çok sağ olun değerli bilgilerinizi paylastiginiz için.2024 Yılı sonu dolar ve altın beklentiniz nedir ?
YanıtlaSilbu siralama amerikan dolari disinda baska para cinsi uzerinden yapilamaz mi
YanıtlaSilGöstergelerde genelde kötü durumdayız.
YanıtlaSil