Cumhuriyet Ekonomisinin 100 Yıllık Bilançosu
Cumhuriyet dönemi, ekonomi yönetiminde zaman zaman
başarılı olmuşsa da bu başarı ivmesi sonraki dönemlerde Cumhuriyetin ilan
edildiği tarihten 1950’lara kadar süren başarılı gidiş kadar süreklilik
gösterememiştir. Dünya ve Kore ile olan kişi başına gelir karşılaştırması
grafiği bunu açıkça göstermektedir.
Son beş yıl Cumhuriyet döneminin
en başarısız beş yılıdır. Bizden çok geride başlayan Bulgaristan ve Romanya
refah düzeyi olarak son beş yılda bizi geçmiştir. Her ne kadar Cumhuriyet
döneminin son beş yılını en başarısız dönem olarak nitelendirsek de bu dönemi, geçmişin
bütün sosyal, siyasal ve ekonomik birikimlerinin bir kenara bırakıldığı ve
Cumhuriyet ideallarinin terk edildiği bir dönem olarak nitelediğimizde bu
dönemi Cumhuriyet dönemine dâhil etmemizin doğru olup olmadığı konusu
tartışmalı hale geliyor.
Hocam kaleminize sağlık. Merak ettiğim bir konu var. Bu birikiminizi hükümet ile paylasabilme şansınız oldumu bugüne kadar, oldu ise cevaplarını merak ediyorum. Sonuç net olarak ortada ancak ben cevaplarını merak ettim. Saygılarımla
YanıtlaSilBen yazdıklarımı kimseye özel olarak yollamıyorum. Buradan herkese açık olarak yazıyorum. İsteyen okur kızar isteyen okur beğenir isteyen de kendisine sonuçlar çıkarır. Siyasetçiler (iktidar, muhalefet farkı yok) geçmişte zaman zaman beni davet edip görüş istediler ama ben hiçbirine katılmadım. Bu yaklaşımım iktidara da muhalefete de aynıdır.
SilSayın üstat …işte bu yanıtınız sizi siz yapan en muazzam haslettir. Bu tevazu ve gerçekler; sizin yorumlarınızın objektifliği hususundaki en büyük göstergedir.
SilHocam yazınızı ve grafikleri okunacak kadar büyütemiyorum,çözüm öneriniz? TŞKRLR
Sil@Adsız: Telefonu yatay tut.
SilGüzel bir yazı kaleme almışsınız kendi adıma teşekkür ederim. Bütün olayın özeti son cümlede özetlenmiş. Çıkmaz noktamız son 5 yıl. İlelebet geri götürecek bir sistem içinde çırpınıyoruz maalesef.
YanıtlaSilMaalesef
SilSn Hocam ben elli senelik inş mühendisiyim. Bizim çelik, betonarme, hidrolik gibi, elimizin uzanma mesafesinde bulundurduğumuz el kitaplarımız vardır. Bu yazınız, "Türkiye'de İlk Yüz Yıllık Cumhuriyet Dönemi Ekonomi ve Siyasi Tarihi Ana Hatları" el kitabı gibi olmuş. Doğal olarak, zaman zaman bakmak için şahsi bilgisayarımızın masa üstünde gereken yerini almıştır. Yazınızın SONUÇ kısmındaki son cümleniz, bir ülkenin yönetim şeklinin, o ülke ekonomisinde ne kadar etkili olduğunu bize tekrar hatırlatmıştır. Emeğinize, gözlerinize ve ellerinize sağlık.
SilElinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilEllerinize sağlık. Merak ettiğim konu var.
YanıtlaSilSon 5 yılda dip yapmış bir ekonomi var, bunun daha beteri var mı acaba.?
Sn. Adsız26 Ekim 2023 12:52;
SilYaşayıp göreceğiz. Bizim milletin okuyarak öğrenme, başkalarının tecrübelerinden faydalanma gibi bir talepleri malesef yok.
Var: İşsizlik ve küçülme.
Silİyi de Hocam daha düne kadar o faiz indirimlerini eleştirenler işsizlik ve küçülmeden haberi yok muydu ozaman ?
SilKorku insana yapmaması gereken şeyler yaptırır. En üstteki oy kaybetmekten alttakiler de en üsttekinden korktuğunda bu sonuç kaçınılmaz olur.
SilHocam iyi günler.
YanıtlaSil16 yaşımdayım finansal okuryazarlığımı geliştirmek istiyorum bana giriş seviyesinde basit finans kitabı önerebilirmisiniz?
2.bir sorum daha olacak şirketler kurulurken hisse senedi sayıları neye göre belirlenir?
Aysel Gündoğdu: Herkese Göre Finans
SilHocam yazı çok güzel olmuş. Benim merakım şu; Osmanlı borçlarının devralınan kısmı günümüz dolar rakamı ile ne kardardır? Ben 107,5 milyon altın (7,216 gr bugünlü ata lira) lira üzerinden hesap yapmaya çalıştım. 55 milyar dolar çıkardım. 😊
YanıtlaSilHesabınız il bakışta doğru ama aslında karşılaştırmayı o günün GSYH'si içindeki oran olarak yapmak daha mantıklı. Öte yandan dış borçların önemli bir miktarı 1933 Paris Antlaşmasıyla silindiği için ödenen tutar devralınandan daha düşük.
SilSayın Eğilmez, yazınız tarihe geçti bile. Artık, bazıları gözler de ki ve kulaklar da ki tıkaçları çıkartıp, hızlı bir şekil de revizyon, Rönesans ın yapılmasının önünü açmalarının zamanı geldi ve geçiyor.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBazen halka rağmen yapılması gerekenler vardır. Atatürk'ü düşünün, halka sorsaydı kadın erke eşitliğine geçişi sağlayan Medeni Kanun çıkarılabilir miydi ya da harf devrimi yapılabilir miydi?
SilYahu lamel lamel! Sen halkı ne zannediyorsun? Halkın suyuna gidersen batarsın. Bugün olduğu gibi. Devrimler öncü kadrolar tarafından halka rağmen yapılır. Atatürk'ün devrimci niteliği pek öne çıkarılmaz. Bu büyük eksikliktir. Gerçi bunları anlayamazsın ya yine de yazayım dedim
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilDemokrasiye, demokrasi bilincini edinmemiş bir halkla geçiş yapmak pek iyi sonuçlar doğurmuyor. Avrupa bu bilince onlarca yıl sonunda, onlarca savaştan sonra erişti biz ise bir sabah kapımızın önünde bulduk ve dolaysıyla ona ne yapacağımıza tam karar veremedik. Bazen sahiplendik bazen de kirli işlerimize onu koşturduk.
YanıtlaSil85 milyonluk bir kitlenin bugünden yarına demokrasiyi içselleştirip idareyi düzgün insanlara teslim etmesi zor görünüyor. Geriye bir tek düzgün insanların bir şekilde idareyi ele geçirip bu kitleyi dönüştürmesini ummak kalıyor. Diğer yol ise malum onlarca yıl, onlarca savaş.
Murat bey, bu kitlesel dönüştürmeden kastınız 28 Şubat gibi bir şey ise pek de başarılı olduğu söylenemez.
SilCumhuriyetin kurucu aklı dönüşümü şekilsel olarak başardı, kıyafette, ölçü aletlerinde, alfabede vs. devrimler yaptı ama zihniyet devrimini yapamadı demiyorum yapmak istemedi. Devrimleri korumak için halka fazla özgürlük verilmesini sakıncalı buldu. Farklı fikirleri güçle bastırarak zaten otoriteye meyilli halkın birey olmasının önüne geçti. Mahfi Hoca bunu yukarıda her şey halka sorulmaz diyerek açıkladı. Bence bu ölümcül bir hata oldu. Padişah gitti yerine Milli Şef geldi.
Sil2010'lara kadar bu anlayış hüküm sürdü. 2010'dan sonra ise başka bir güç odağı ipleri eline geçirip yine halktan şartsız biat bekliyor. Kimsenin farklı fikirlere tahammülü yok. Kızıma ne soracağım ona sorsam ya davulcu ya zurnacı der fikri hakim. Kitleyi dönüştürmenin kolay bir yolu yok ama önce ikna yöntemini denemek gerek.
Sayın Murat Bey, (bu şimdi için de geçerli) 1923 yılı Türkiye'sinde demokrasi kavramını insanlara ikna yoluyla anlatmak imkansızdır. Demokrasi kavram olarak sadece oy verdim seçtim işi değildir. Demokrasi eğitim işidir, iyi eğitim almış anlama kavrama ve düşünmeyi etkin kullanacak insanların uygulayacağı bir kavramdır. Atatürk zamanında maalesef bu şekilde bir insan profili yoktu (maalesef şimdi de yok bence, tam anlamıyla). Bence "zihniyet devrimi yapmak istemedi" cümleniz son derece hatalı. Asıl Atatürk'ün yapmak istediği zaten buydu, zihniyet devrimi. Fakat bunu sadece iyi bir eğitimle gelecek nesillerde gerçekleştirebileceğini çok iyi biliyordu. O yüzden 1923-1938 arası Atatürk gençlere ve çocuklara çok önem vermişti. Çünkü O'nun idealinde Cumhuriyetimizi ve Ülkemizi, Atatürk ilkelerini benimsemiş, iyi eğitimli, bilimin ışığında yürüyen, kula kulluk etmeyecek bu gençler yeşertecekti. Maalesef Atatürk'ten sonra yavaş yavaş bu kazanımlarımız kayboldu. Mahfi Hocamıza bu konuda katılıyorum. Her şey halka sorulsa bu tam olarak demokrasi olmuyor. Öncelikli olarak halka demokrasi kavramını tam olarak öğretmek gerekiyor. Merhum İsmail Hakkı Tonguç'un demokrasi hakkındaki sözlerinin aslında tam olarak konuyu anlattığını düşünmekteyim (Atatürk dönemi sonrası için söylemiştir).
SilSaygılarımla. İyi günler dilerim.
2013 yılı bence önemli bir kırılım yılı. Türkiye tarihinde ilk kez devlet(ve hükümet) kendi ile iş yapan sermayeyi , hükümete yakın bulduğu sermayeye kamu eliyle yedirdi. Bana göre devlet güdümlü ekonomik sistemin bel kemiği kırıldı.
YanıtlaSilAslında Cumhuriyet ekonomisindeki en büyük ilk kırılma, 1942 varlık vergisi. Devlet ile sermaye arasına giren ilk soğukluktu. Sizin yazılarında tabir ettiğiniz iş adamı, burjuva veya sermayedar yerine Türk ekonomisi büyük esnaf yaratmaya başladı. Sermaye sahibinin yanında sermayeyi yönetebilecek bilgili ve görgülü uzmanların(*) da ülkeyi terkettiği bir dönem.
2017 ise kurumlaşmanın geri dönülmeyecek biçimde arkada bırakıldığı, ekonominin tek adama devredildiği, TC'nin devlet güdümlü ekonomi politikası yerine Türkmenistan ekonomi modelinin başlangıcı. 6 yıldır kurumlar, tek adam sözünün ötesinde iş yapabilecek yeteneklerini kaybediyorlar, silikleşiyorlar.
(*) Büyük bankada çalışmanın bir avantajı da farklı geçmişlerden insanları tanımak. İsmi lazım değil ama büyük ekonomi basınında demeci sık yayınlanan, çok büyük kredilere imza atmış bir bankacı, bana bankacılığın temellerini İzmir den banker olarak çalışırken göç etmiş dedesinden öğrendiğini, onun verdiği meslek sevgisi ile bu işlere girdiğini belirtmişti. Dedesinden babasına, babasından da buna geçen bir bankacılık tecrübesi mesleği. Dedesinin, kredi verip destek, dost olduğu bazı ailelerin hâlâ İzmir ve Yunanistan'da sabun, zeytinyağı ürettiklerinden, uluslar arası gemi nakliyatı yaptıklarını anlatmıştı. O anlatırken aklıma Hüsnü Özyeğin'in bir görüşmede bankacığılın ilişkiler yönetimi olduğuna dair bir demeci de gelmişti.
pY9DFGR7fv*pLTF&fi
Tespitler ve paylaşım için teşekkürler.
SilHocam 2018'de başkanlık sisteminin gelmesi Cumhuriyetle çelişmez ki. Çünkü Cumhuriyet, monarşi karşıtı bütün yönetimlerin ortak adıdır. Önemli olan belli bir hanedanın kutsanmayıp, halkın, yöneticilerini seçme iradesine sahip olmasıdır. Bu açıdan Başkanlık sistemi Cumhuriyetle çelişmez. Bu yüzden ben son 5 yılın değil 23 Eylül 2021'den itibaren son 2 yılın Cumhuriyetin en kötü yılları olduğu taraftarıyım. Çünkü enflasyon artarken faizlerin %19'dan %18'e düşürülmesi, sonrasında ise 2023 seçimlerine kadar bu uygulamanın devam ettirilmesi ekonomi bilimine taban tabana zıttı ve şu anda da bunun sonuçlarını yaşıyoruz. 23 Eylül 2021'de dolar 8.65 TL idi. Bugün itibariyle ise 28.16 TL. Dolayısıyla 23 Eylül 2021'de dolar alanlar 3.25 kat zenginleşirken geriye kalan bütün halk ise 3.25 kat fakirleşmiş oldu. Koca ülke Cumhuriyetin 98. yılında adeta ayağından vurulmuş oldu ki kaleyi içten yıkmak isteyen emperyalist ülkeler bile isteseler de 2 yılda böylesi bir başarıyı yakalayamazlardı. Kısacası son iki yılda ekonomi bilimi terkedilmeseydi bu derecelere düşmezdik ve halkın refah seviyesi de daha yüksek olurdu.
YanıtlaSilEğer başkanlık sistemi ABD'de olduğu gibi yürütmenin başında kalırsa, yasama ve yargı bağımsız olursa çelişmez. Ama hepsini başkana bağlarsanız o zaman egemenlik halktan çıkar tek adama gider.
SilHocam, anlatmak boşuna bunlara.
Siladam bunun sistem değil, otoriter baas rejimi kurma projesi olduğunu kavrayamamış.
Pardon, ''bunlara'' derken, siz benim ne olduğumu nereden biliyorsunuz? Baas rejimi sosyalist Arap milliyetçiliğini temsil eder. Kastettiğiniz ümmetçilik ise Arap milliyetçiliğinde ümmetçilik anlayışı yoktur. Yok eğer hedeflenen ümmetçilik anlayışıysa, Başkanlık sistemini baas rejimiyle benzetmek de doğru olmaz. Kaldı ki mevcut Başkanlık sistemini sosyalizmle bağdaştırmak hiç doğru değil ve biraz da gülünç olmuş. Ben başkanlık sistemine karşı değilim. Sonuçta herkes her şeyi biliyor ve buna göre özgürce oyunu veriyor. Bugüne kadar parlamenter sistemde Tansu-Mesut kavgalarını ve belli mutabakatta buluşamayıp hiç bir karar alamayışlarını da gördük. Kısır tartışmalar yüzünden yıllarca bekletilen projeleri de gördük. Ben başkanlık sistemine ''evet'' demiş oyumu da Kılıçdaroğlu'na vermiştim. Bunda bir çelişki yok. Sistem tartışması en başından beri yanlıştı. Önemli olan hocanın da dediği gibi yasama ve yargının bağımsız olması. Lakin ben ömrü hayatım boyunca bunların bağımsız olduğu hiç bir dönemi hatırlamıyorum. Fetö'nün yıllarca kendi adamlarını en önemli yerlere getirdiğini düşünürsek, Fenerbahçe'ye yapılan kumpas gibi her bir dönemi nasıl baltalayıp, nasıl kara lekeler açıldığını hayal etmek çok da zor olmasa gerek. Gücü eline alan da yasama ve yargının bağımsız olmasını istemiyor, tek adam olmak istiyor bu da bir gerçek. Burada sadece seçilenin değil, görevini kötüye kullanan satılmışlar ordusunun da sorgulanması lazım. Adalet, adalet diyoruz. Tamam da halk, ekonominin bu kadar kötü yönetildiğini bildiği halde ve tek adam olacağını da bile bile neden onu seçti? Cevabı çok basit. Lgbt ve terör hassasiyeti. Muhalefetin önce çuvaldızı kendisine batırması lazım. 5 sene sonra Selçuk Bayraktar'ın karşısına halkı hiç tanımayan birileri çıkarsa bu düzen yine kolay kolay değişmez. Ne zaman ki ezilen karşıtı=sosyalist birisi seçilir ve yasama ile yargıyı kesin olarak ayırır, işte o zaman olması gerekeni oluverir. Dolayısıyla sorun sistem değil, sistemin rayına oturması meselesidir.
SilHocam iki sorum olacak. 23 Eylül 2021'de faiz indirimi başlamadan önce Enag'a göre enflasyon %44.70 iken, faiz %19'du ve dolar da 8.65 TL idi. Bu durumda tekrar Eylül 2021 seviyesine gelebilmek için bugünkü Enag enflasyonunun %130.13 olduğunu düşünürsek enflasyon-faiz orantısına göre faizin de %55 olması mı gerekir yani biz hala çok mu gerilerdeyiz?
Silİkinci sorum ise Eylül 2021'de Enag'a göre gerçek enflasyon %44.70 iken faizler %19'dan %18'e düşürülmüştü. Eğer biz faizi şimdi %35'e çıkartacağımıza Eylül 2021'de %35'e çıkartsaydık (yani enflasyon %44.70 iken faiz de %35 olsaydı) Eylül 2021'de 8.65 TL olan dolar yaklaşık olarak kaça inerdi?
Hesabınız doğru faizin % 60 dolayında olması lazım. Ama bunu aniden yaparsanız çok fazla batan olur.
SilKendimi orta seviye ekonomi bilgisine sahip olarak tanımlıyorum. Sizin değerli kitaplarınız da dahil olmak üzere ekonomi konulu kitap okuma alışkanlığım var. (Fon romanınızı sonuca bağlayıp bitirseydiniz daha iyi olurdu. Örneğin Murat'ı kayyum olarak atayıp mağdurlara ödeme yapabilirdi:)) Bütün bu birikimime rağmen ülkemizde taşınmaz fiyatları nasıl böyle anormal artar neden bu kadar talep görür anlayamıyorum. 300 üstü CDS puanı çok riskli olarak tanımlanmasına rağmen son 5 yıldır 300'ün altına görmedik. Ama bu durum taşınmaz fiyat artışlarına hiç yansımadı taşınmaz alıcıları risk gör(e)medi. Dövizden çok daha fazla değerlendi. Hocam sizin bu konuda bir yorumunuz var mıdır taşınmaz bağımlılığı böyle devam edebilir mi? Teşekkürler.
YanıtlaSilBenim romanlarım hep öyle bitiyor. Sonu sizin hayal gücünüze bırakılıyor. Çünkü Türkiye'de hiçbir olay bitmiyor, mahkemeler on yıllarca sürüyor ve nasıl bittiğini kimse anlayamıyor.
SilFaizi enflasyonun bu kadar altında tuttuğumuz zaman insanların gideceği yer borsa, konut alımı ve döviz/altındır. O nedenle oralardaki değerler normalin çok ötesine geçmiş durumda.
Hocam faizlerin yükselmesi nelere sebep olur ile ilgili makale paylaşırmısınız?
YanıtlaSilBenzer konularda çok yazdım aslında ama yine de bir bakarım.
SilElinize,emeğinize sağlık,doğru tedavi için,doğru teşhis gerekli,yazdıklarınız çok önemli katkı sağlıyor gençlere,bu yüzden umudu kaybetmek yok.Teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
Sil100. Yılını tecrübe ettiğimiz cumhuriyetin geldiği durumu göz önüne aldığımızda kutlanacak bir şey var mı bilmiyorum hocam.
YanıtlaSil3 gün sonra yapılacak kuzey kore tarzında kutlamalar, hamaset dolu beylik sözler, marşlar bayrak sallamalar vs...
sahtekarlik gibi geliyor bana..
Cumhuriyet öldü. Adı CB olan makamın bile kutlamadığı şey ölmüştür.
SilKendinizi boşuna kandırıp, millet kutluyor filan yazmayın, resmi makamın kutlamaması işin bittiğini gösterir. Milletin bir kısmı kültür ve inanç olarak kutlayabilir, bunlar kültür ve inanç mertebesinden öte gitmez.
Yakın zamanda o millet CB makamına oy verdi.
35-40 yıldır meydanlarda Cumhuriyeti istemediğini ayan beyan söyleyen, hatta bunun için hapis yatan makamı değiştirmeye milletin de gücü yetmedi, demek ki Cumhuriyet sevgisi millette de bitmiş.
SAYIN HOCAM HÜKÜMET ENFLASYONUN BAZ ETKİSİYLE DÜŞEREK,FAİZ ORANLARIYLA AYNI SEVİYEYE GELMESİNİ HEDEFLİYOR OLABİLİRMİ.
YanıtlaSilBravo , cumhuriyetin fiilen yıkıldığını en sonunda fark etmişsiniz veya cesaret edip dillendirmişsiniz. Artık Türk İslam rejimi var , yeni kuruldu , adımları da 2014 sonu çöktürme planı ile atıldı , sözde Kürtlere çöktürme yapacaklardı ülkeyi çökerttiler , Kürtler yine ayakta ! Ne varsa Kürtlerde var , Ortadoğu onlar sayesinde kurtulur!
YanıtlaSilÖnce kullandığınız elektriğin suyun faturalarını ödeyin. Tembeller. İşiniz gücünüz yan gelip yatmak
SilSiz benim Kürt olduğumu sandınız ama yanıldınız ahahaaaa, artık kimi Türkler var Kürtleri çok iyi anlıyor , kapiş?
SilHocam belirli oranda elimde altın var bunu bozup ev almak sizce mantıklı mı şu ortamda
YanıtlaSilSizin özel koşullarınızı bilmeden bu sorunuzu yanıtlayamam, herkesin koşulu ve tercihi farklıdır.
SilHocam ben sadece merhaba demek istiyorum size,
YanıtlaSilMerhabalar...
Merhaba
SilSn Mağfi Eğimez Hocam, çok ilginç tespitleriniz var. Cumhuriyetin son 5 yılını başarısız ekonomik politika uygulamaları ile hiç değerlendirmeye gerek görmediğiniz gerçeği sizin gibi konusuna hakim bir iktisatçının değerlendirmesi çok ama çok önemlidir. Konuları bilimsel gerçekliklerde ortam ve şartların etkisinde kalmadan değerlendirme ve yorumladığınız için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilSağ olun
SilSayin hocam, cok degerli bilgiler iceren yaziniz icin cok tesekkür ederim. Bir konuda düsüncemi belirtmek isterim, kanimca ekonomiyi düzeltmek icin artik yapisal reformlar da yetmeyecek, artik yapisal devrimler yapilmasi gerekli.
YanıtlaSilHaklısınız.
SilHocam Cumhuriyetin 100. yılında Ortaasyadan Kafkaslara, Balkanlardan Ortadoğu ve Afrikaya muazzam işler yapılıyor,bir cihan devleti olarak 21.yy şahlanışımız yakındır.
YanıtlaSilBiz at değiliz.
SilMuazzam olarak bahsettiğiniz işler, her halükarda her devletin iyi kötü yaptığı sıradan işler.
SilSıradan işleri muazzam olarak adlandırmak onların vasfını değiştirmez. Yazdığınıza bakılırsa, İsrail daha muazzam işler yapıyor, Yunanistan da daha muazzam işler yapıyor, Bulgaristan da muazzam işler yapıyor.
Hocam cumhuriyet bir hayal miydi?
YanıtlaSilCumhuriyet inanılmaz değerde bir hediyeydi, anlayamadık.
SilCumhuriyet bir rüyaydı ve gerçek oluşunun 100.yılında çoşkuyla yaşatacak olan gençlik.
SilSon 5 yıl için Cumhuriyet tanımını bile kullanmıyorsunuz. Bana göre ibret alınması gereken nokta burasıdır.
YanıtlaSilDoğru.
SilSn Cumhurbaşkanı da Cumhuriyet tanımını kullanmıyor bu süre için. İbret alınacak ne var?
SilTC de ortadan kaybolmuş onlarca Türk devleti arasına girdi. Bana göre bitişi 2017, bazılarına göre başkanlık seçimi olan 2018.
Hocam merhaba, yazınızda 1950 he kadar olan başarılı gidiş sürdürulemedi demişsiniz ama ben aynı fıkirde değilim. Demokrat partinin ilk iki dönemi ekonomi açısından altın çağdır. Bunu rakamlara bakarsanız da görebilirsiniz. Düşük enflasyon oranlarına ragmen yüksek büyüme sağlanmıştır ve liberal politikaların uygulanmasıyla servet tabana yayılmıştı ayrıca fiyat kısıtlamaları kaldırılarak ihracatı ve ithalatı geliştirmiştir. Bugünkü bir çok büyük şirketin temeli o zaman atılmıştır altyapı yatırımlarıyla halkın elektrik su ihtiyacı biraz olsun giderilmiştir. Sabit kur rejimi olmasına rağmen büyük başarılara imza atılmıştır. Ayrıca tarım ülkesi olan Türkiye sanayi ve hizmet üretimine geçiş yapmaya başlamıştır. Ama sonra gelen darbeler ve kısıtlayıcı ekonomik politikalar bu gelişmeleri tıkamıştır. Eğer Türkiye 1950 denitibaren liberal politikalar uygulasaydı darbelerle karşılaşmasaydı bugun çok farklı olurdu.
YanıtlaSilBen çocuk da olsam o dönemi yaşadım. 1950'ler baştan çok iyi gitse de ikinci yarıdan itibaren hep geriye saran bir dönemdi. Ekonomik verilere bakarsanız çok parlak bir dönem gibi görünür. Çünkü Türkiye o zaman bir tarım ülkesiydi. Tarım sabanla öküzle yapılırdı. DP, Marshall yardımından da yararlanarak ülkeye çok sayıda traktör, biçer döğer ve hasat makinesi ithal edince tarımda üretim katlanarak arttı, GSYH ve kişi başına gelir hızla arttı. Ama bu bir yere kadar gidiyor tabii. Sonunda tarım yoluyla büyüme topraklarla sınırlı o devirde. 1950'lerin ikinci yarısında sıkıntılar başladı ve ne yazık ki DP yöneticileri siyasal baskıya başladılar. Menderes'in son dönemleri bütün özgürlüklerin kısıtlandığı, yargının siyasallaştığı, muhalefetin sindirilmeye çalışıldığı bir dönemdir. Kör ölür şaşı gözlü olur misali bunlar hep unutuldu. Tabii Menderes'in idam edilmesi de devreye girince insanlar o dönemi daha olumlu yorumlar oldular. Her dönemin olduğu gibi o dönemin de iyi ve kötü yanları var.
SilSAYIN HOCAM HÜKÜMET ENFLASYONUN BAZ ETKİSİYLE DÜŞEREK,FAİZ ORANLARIYLA AYNI SEVİYEYE GELMESINİ HEDEFLİYOR OLABİLİRMİ.
SilAbdülhamit 2 ile Menderes arasındaki benzerliklerin bir sonucu halk nezdinde sevilmelerini de sağlar.
SilAbdülhamit'in padişahlığında İstanbul a kadar gelen Ruslar, İstanbullu kadınları orduya seks işçisi olarak almış, kadın sayısı yetmeyince yüzlerce istanbullu erkek çocuğunu da seks amaçlı alıkoydular.
Rusları geri çektiren dönemin İngilteresi olmuştur. Daha önce de iki kez İngiltere Osmanlı devletini korumuştur. Biri Kütahya'ya kadar gelen Mısır valisi Kavalalı Mehmet Paşa'ya karşı ve ortadoğuya çıkarma yapan Napolyon'a karşı.
Abdülhamit dönemindeki Rus İstanbul çıkarması sonrası, İngiltere Osmanlı bölgesine daha rahat asker sevketmek için demiryolu ağı kurulumunu teşvik ettirmiştir. Demiryolu ağının etkisi ile Anadolu tarım ürünleri hızla pazara akmış, neticesinde halk nezdinde Abdülhamit büyük itibar kazanmıştır.
Menderes de benzeri bir kaderi yaşamış, Türk devletinden doğu illerini isteyen Ruslara karşı, bu sefer Nato, Menderes'in Başbakanlığının 2. senesinde Türkiyeyi parçalanmaktan korumuş, Marshall yardımları ile de tarım üretiminin artıp pazara akmasını ve halk nezdinde de büyük itibar kazanmasına sebep olmuştur.
Menderes sonrası ise, bana göre, dış güvenliğini sağlayan Türk hükümetlerinin hovarda yönetimleri dönemidir. Dışardan bir tehdit gelmeyeceğini bilmemin rahatlığı Türk siyasetinin tembel, uyuşuk ve rüşvetçi tiplerle dolmasına yol açmıştır.
Zamanla halk nezdine de yansıyan bu yozlaşmanın ve rahatlığın etkilerini şimdi de hissetmekteyiz.
R^k8TBa&YvtMGx57JA
G 20 de Türkiye kaçıncı sırada?Türkiye'nin 2017'de 17, 2018'de 19, 2019'da 19, 2020'de 20, 2021'de 21 ve 2022'de 23. sırada yer alıyor.Türkiye G20 sıralamasında gelecekde yukarı çıkamayacak çünkü ekonomik düşünce ve uygulama gelişmiş ülkelerle rekabet edemez lüks tüketimi özendirme ve teşvik etme düşüncesi arge ve patent başarıları ile gelişmiş ülkelerle yarışamayan ekonomilerin büyümek için uyguladığı tarzdır.Sonuçları her yıl kötüleşen bilançodur.
YanıtlaSilRomanya-Bulgaristan ile kıyaslamalara ilaveten Ev Sahipliği ve Kiracılık Oranları Romanya (%96,1)-(%3.9) Bulgaristan (%84.3)-(%15.7) Türkiye (%57.9)-(%42.1) bu kıyaslamaya göre Romanya ve Bulgaristan vatandaşlarının konut sorunu yok Türkiyede ise %42 nin konutu yok ayrıca depremde yıkılan ve deprem yönetmeliğine uygun olmayan konut sayısı düşünülürse Türkiyede en az %50 konut ihtiyacı var ve bu imar sistemi ve betonarme konut yöntemi ile 10 yıllarca bu sorun çözülmez.
YanıtlaSilTürkiye Kişi başına GSYİH 9.661,24 USD (2021)-Güney Kore Kişi başına GSYİH 34.997,78 USD (2021)-34.997,78/9.661,24 =3,62 misli daha varlıklılar 1950 yılında biz bu ülkeye savaşa gittik 1953 yılında savaş bitti 2023-1953=70 yıl da koreliler savaşdan sonra ülkelerini onardılar çalışdılar ve tahminen 2023 yılında GSYH kişi başı Türkiye vatandaşlarının dört misli olacak.Nedeni ise arge ve patent çalışmaları ile yarattıkları dünyaya sattıkları teknolojik ürünleri.Türkiyede buluş yok bulmak için uğraşanlara yardım yok engel olmak ise var bu nedenle ekonomimiz içeriye beton işleri ve dışarıya ucuz mal satarak büyümeye çalışıyor.
YanıtlaSilmaalesef. son beş yılda ustalık dönemi bitti şımarıklık, saltanat dönemi başladı. bi de üzerine papaz (trump) krizi, pandemi, faiz inadı, (dünyanın en saçma uygulaması) kur korumalı mevduat, (çok gereksiz ) eyt ve deprem. inşallah en dibi görmüşüzdür.
YanıtlaSilHocam Güney Kore ne yaptı da bize bu kadar fark attı?
YanıtlaSilİşi ciddiye almışlar ve istikrarı sağlamışlar. Bizim gibi bir o tarafa bir bu tarafa yalpalamamışlar. Bir de eğitimleri çok ciddi.
SilGüney Koreli bir profesör kitabında nasıl yaptıklarını anlatmış:
Sil"Ülkenin ekonomik kalkınma saplantısı, eğitimimizde de yansımasını tam olarak gösterdi. Yabancı sigara içenleri açığa çıkarmanın bile vatanseverlik görevimiz olduğunu öğrendik. Ülke, ihracattan kazandığı her kuruş dövizi daha iyi endüstrilerin geliştirilmesi için makine ve diğer girdilerin ithalatında kullanma ihtiyacı duyuyordu. Değerli yabancı paralar, ülkenin fabrikalarındaki ihracat savaşında çarpışan sanayi askerlerimizin gerçek kanı ve teriydi. Değersiz şeylere bunları israf edenler vatan hainiydiler.." Tabii, “Kore’nin ekonomik mucizesinin karanlık taraflarından” da bahsediyor Chang. Çocuk işçi çalıştırılmasından karın tokluğuna çalışmak zorunda kalan yığınlara Hızlı sanayileşme dönemiyle gelen zorlu iç göçten, her yerde bitiveren gecekondu mahallelerine.
Sayın hocam kalemine sağlık . Sizlere sağlıklı ömür ve esenlik dilerim . Objektifliğiniz , rasyonelciliğiniz , çizginiz hiç bir zaman bozulmamasını ve de rehavete kapılıp araştırma ve öğrenmeden uzak durmamanızı temenni eder . Saygılarımla
YanıtlaSilSağ olun
SilPeki neden borçlarımızı silmişler hocam?
YanıtlaSilOsmanlı borçlarını üstlenen diğer devletler ile birlikte dönemin hükümeti Atatürk'ün de onayıyla borçları ödemeyeceğini açıklayınca yeniden pazarlığa oturulmuş ve antlaşma yenilenmiş, borçların önemli bir bölümü silinmiş.
SilReis de ödemeyeceğini açıklasa borçları sildirir.
SilHocam Cumhuriyetin 100. yılını nasıl kutlamayı düşünüyorsunuz? Bir de en sevdiğiniz yemek, dans ve müzik hangisi merak ettim.
YanıtlaSilEkotürk TV'de Ali Çağaptay ile birlikte Cumhuriyetin 100 yılı programı yapacağız. Pazar akşamı saat 18'den itibaren canlı yayınlanacak..
SilDöner en sevdiğim yemektir. Zeytinyağlı barbunya ve mantı da en sevdiklerim arasındadır.
Benim gençliğimde slow dansı modaydı, onu severim.
Klasik batı müziği, pop müzik, Türk sanat müziği severim. Ama en çok klasik batı müziği dinlerim.
SAYIN HOCAM HÜKÜMET ENFLASYONUN BAZ ETKİSİYLE DÜŞEREK,FAİZ ORANLARIYLA AYNI SEVİYEYE GELMESINİ HEDEFLİYOR OLABİLİRMİ.
YanıtlaSilMuhtemelen.
SilBence bu makelenin ismi
YanıtlaSil‘’Bir ülkenin ekonomisini Beş yılda nasıl mahvedersin’’ olmalıydı
Elinize sağlık bu günlerde gelip geçer önümüzdeki 4 yıl zor olacak bizim için
Sağ olun. Evet zor günler önümüzde.
SilSon 5 yıl sayılmamalı demek ile haklı da olsanız malesef dahil etmemiz gerek. Bu sistemin garabetini gözler önüne seriyor. En kısa sürede yönetim sistemini değiştirmemiz, parlamenter sistem ile hak, hukuk ve adaleti gözeten, güçlerin dengesinin olduğu bir anlayışı benimsemeliyiz. Ama halk olarak değişim istemedik ve sonuçlarına katlanmak zorundayız.
YanıtlaSilDoğru. Hep mucizelere inandırılmış bir halk olduğumuz için ele geçeni yiyip içmeyi seviyoruz. Sonra petrol çıkacak falan gibi mucizeleri bekliyoruz. Hiç çalışalım, üretelim, kazanalım gibi bir idealimiz yok.
SilBir de elimize para geçince bizim parayı değerlendirme şeklimiz genellikle altın almak oluyor. Oysaki ben elindeki parayı altına yatıran tek bir Avrupalı görmedim. Sahi onlar paralarını nasıl değerlendiriyorlar hocam, anlatabilir misiniz?
SilHocam peki gelecek yüzyıla ilişkin öngörünüz nedir? Demokratik adımlar atılacak mı? Muhalefette durumdan memnun. Hiç bir konuda sesleri çıkmıyor. Haftada 1 gün muhalefetlik yapıyorlar. İktidarı ile muhalefetiyle zihin yapısını değişmesi lazım. Ama insanımızda biat kültürü olduğu sürece bir değişim olmaz.
YanıtlaSilZihniyet aynı kaldığı sürece değişim olmaz.
Sil"... Her ne kadar Cumhuriyet döneminin son beş yılını en başarısız dönem olarak nitelendirsek de bu dönemi, geçmişin bütün sosyal, siyasal ve ekonomik birikimlerinin bir kenara bırakıldığı ve Cumhuriyet ideallarinin terk edildiği bir dönem olarak nitelediğimizde bu dönemi Cumhuriyet dönemine dâhil etmemizin doğru olup olmadığı konusu tartışmalı hale geliyor..." Katılmamak mümkün değil.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilArge,inovasyon,patent çalışmalarına parası olmayan TC vatandaşlarına yardım amacı için kurulmuş olan devlet kuruluşu var kosgeb isimli ayrıca kosgeb ve kalkınma ajansları girişimcilere yardım ediyorlar bu kurumlar şeffaf olup kime yardım etmemiş neden yardım etmemiş kime yardım etmiş neden yardım etmiş bu başvuruları yapanların akibetleri ne olmuş yardım edilenler/edilmeyenler geri ödemelerini yapmışlarmı vergi veriyorlarmı bunu şeffafça bir web sitesi kurup açıklasalar bütün Türkiye bunları inceleyebilse sonuçda bu paralar bizim ödediğimiz vergilerden gerçekleşiyor ayrıca yardım edilmeyenler teşhir edilse bugün parası ile ne yapacağını bilmeyen bir toplum ve bir kuruş parası olmayan buluş yapacak zekalar buluşursa Türkiyede G.Kore gibi olur.
YanıtlaSilMuharrem AykanAnıl,M.Mühendisi
Bana kalırsa son 20 yılı Cumhuriyet dönemine dahil etmemek lazım. Çünkü Cumhuriyet'in bütün kurumları (binaları dahil) akp döneminde çökertilmiştir.
YanıtlaSilHocam, Şevket süreyyanın suyu aradan adam kitabında Cuöhuriyetin ilk yıllarında büyük buhrandan kaynaklı avrupada ucuz makina fiyatlarının oluştuğunnu ve bu bırsatı iyi değerlendiremediğimizden ve sanayileşmeyi kaçırdığımızdan bahsediyor. bu konuda ki görüşünüz nedir?
YanıtlaSilTespit doğru olmakla birlikte o dönemin koşullarına tam uygun değil. Çünkü savaştan çıkmış, parasız ve üstelik Osmanlı dış borçlarının yükü altında olan bir ülke söz konusu. Ayrıca Türkiye, kapitülasyonların kaldırılması karşılığında Osmanlı'nın serbest ithalat rejimini 1929'a kadar sürdürmek zorunda olduğu henüz ithalatını kısıtlayamamış durumda ve o nedenle ciddi dış ticaret açıkları veriyor. Limanlara sahip olabilmemizi sağlayan Kabotaj Kanunu 1936'da çıktı. Ancak oa şamada dış ticareti dengeleyebildik. Bu durumdaki bir ülkenin ilave dış borçlanmaya giderek ucuz da olsa Avrupa'dan makine ve teçhizat alması öyle kolay bir iş değil.
SilSAYIN HOCAM BORSANIN İKTİSATA ETKİSİ ÜZERİNE BİR YAZI YAZARMISINIZ.ÇÜNKÜ HERKES YATIRIM TAVSİYESİ VERİYOR.
YanıtlaSilBugünkü yaşantımız dünkü düşüncelerimizin,dünkü eylemlerimizin;
YanıtlaSilyarınki yaşantımız da bugünkü düşüncelerimizin,bugünkü eylemlerimizin eseridir.
bu atasözü hayatın akışını anlatıyor toplum olarak bu zihniyete göre geleceğin yaşama kültürünü araştırıp bulabilirsek gelecekde başarılı olmak için gerekenleri yapıp geleceği kurtarabiliriz.Bu zor bir iş bilinenlerin alışkanlıkların değişmesi gerekebilir toplumun büyük bölümü bu değişime şimdi karşı çıkabilir fakat gelecekde ise karşı çıkanlar keşke karşı çıkmasaydık diyeceklerdir. Muharrem AykanAnıl,M.Mühendisi