Voleyboldaki Başarının Ardındaki Sır
Türkiye, popülerlik açısından futbol, basketbol ve voleybol olarak sıralanan takım oyunlarında en büyük başarıyı toplumun en az ilgi gösterdiği kadın voleybolunda sergiliyor. Bu başarı; hem milli takım düzeyinde hem de kulüp takımları düzeyinde söz konusu. Dün sonuçlanan Voleybol Uluslar Ligi’nde (VNL) kadın voleybol takımımız şampiyon oldu. Bu şampiyonluktan sonra şampiyona öncesinde dünya sıralamasında dördüncü sırada olan takımımız birinci sıraya yükseldi. Bu başarı bir defaya özgü bir başarı değil, kadın oyuncularımız yıllardır bütün kategorilerde hep üst düzey başarılar elde etmişlerdi. 2021 yılında yapılan Tokyo olimpiyatlarını beşinci olarak bitirmişler, bir önceki Uluslar Ligini üçüncü bitirerek bronz madalya almışlardı. Defalarca katılma başarısı gösterdikleri Avrupa şampiyonasında 2003 ve 2019 yıllarında ikinci olarak gümüş madalya, World Grand Prix’de 2012 yılında üçüncü olarak bronz madalya kazanmışlardı. Kızlarımız, 20 Yaş Altı Genç Kızlar Voleybol Avrupa Şampiyonalarında iki kez altın, üç kez de bronz madalya sahibi olmuşlardı.
Kadın voleybol takımlarımızın
kulüpler düzeyindeki başarıları da olağanüstü. Avrupa CEV Kadınlar Şampiyonlar
Ligi şampiyonluklarını Vakıfbank altı kez, Fenerbahçe ve Eczacıbaşı birer kez
kazandılar. Avrupa’nın ikinci kupasını (CEV Cup) Eczacıbaşı iki, Vakıfbank
(Güneş Sigorta) ve Fenerbahçe birer kez kazandılar. Avrupa’nın üçüncü kupasını
Bursa Büyükşehir Belediyespor iki kez, Vakıfbank (Güneş Sigorta) ve Yeşilyurt
birer kez kazandılar. Kıta şampiyonlarının bir araya geldiği Dünya Kadınlar
Kulüplerarası Şampiyonluk Kupasında Türk takımlarının başarısı da gerçekten
müthiş. Dünyanın bu en önemli kupasını Vakıfbank dört kez, Eczacıbaşı iki kez
ve Fenerbahçe bir kez kazanarak altın madalya aldılar. Bu altın madalyaların
yanı sıra Vakıfbank’ın bir gümüş iki bronz, Eczacıbaşı’nın iki gümüş, iki
bronz, Fenerbahçe’nin bir bronz madalyası bulunuyor.
Kulüp takımlarının başarıları, iyi
transferlere, yerli ve yabancı oyuncuların doğru biçimde bir araya
getirilmesine, iyi antrenörlere ve tabii çok çalışmaya bağlı. Türkiye kadın
voleybol ligi dünyanın en iyi ligi olarak kabul edildiği için dünyanın en iyi antrenörleri
ve oyuncuları buraya gelip burada oynamayı hedefliyor. Öyle olunca da başarı
geliyor.
Her başarıda olduğu gibi buradaki
başarının ardındaki sır da bilime, liyakate saygı gösterilmesi ve siyasetin
karışmaması. Yıllardır Voleybol Federasyonu bu işe gerçekten gönül vermiş
siyasetle fazla içli dışlı olmayan kişilerce yönetiliyor. Bu kişiler bilime
saygı duyuyorlar ve işi ehline teslim ediyorlar. Yıllardır Türk milli takımını
Vakıfbank’ın antrenörü Giovanni Guidetti ve ekibi yönetti. Guidetti çok önemli
bir antrenör, Türk kadın voleyboluna inanılmaz katkı verdi. Birçok oyuncuyu hen
Vakıfbank’a hem de milli takıma kazandırdı. Bu yıl Guidetti’nin yerine Conegliano
(İtalya) takımının başarılı antrenörü Daniele Santarelli getirildi. Bir önemli
gelişme daha oldu: Fenerbahçe’nin pasör çaprazı Melissa Vargas Türk
vatandaşlığına geçtiği için milli takımda oynamaya başladı. Santarelli ile
birlikte takımın oyun anlayışı değişmeye ve takım gerçekten takım olmaya
başladı. Guidetti çok iyi bir antrenör olsa da bazen bu tür değişiklikler yeni
bir anlayış, yeni bir bakış açısı getirmek açısından iyidir. Bu kez de öyle
oldu. Takım da Santarelli’yi sevdi ve benimsedi. Santarelli ayrıca önceki
dönemde milli takıma bile çağrılmaz olan Gizem Örge’yi yeniden takıma aldı ve
Gizem müthiş katkı verdi. Vargas’ın gelişi de takıma düzey atlattı. Vargas an
itibarıyla dünyanın en iyi pasör çaprazı. Her maçta takıma olağanüstü katkı
veriyor. Sadece iki isme değinmek haksızlık olacak. Çünkü takımdaki bütün
oyucular, Eda Erdem Dündar, Zehra Güneş, Ebrar Karakurt, İlkin Aydın, Elif Şahin,
Cansu Özbay, Derya Cebecioğlu, Aslı Kalaç, Ayçin Akyol, Saliha Şahin, Simge Aköz,
Hande Baladın, Meliha İsmailoğlu ve son maçlarda oynamayan ama takıma önceki
maçlarda katkı yapan diğer bütün oyuncular çok değerli. Hepsi günlerce
gecelerce çalışarak, ter dökerek milli formaya katkı yaptılar.
Özetle söylemek gerekirse yıllardır
federasyona siyasetin girmemesi, bilime uygun davranılması, liyakatin öne
çıkarılmasıyla öteden beri başarılı olan kadın milli takımımız bu şampiyonluk
ve dünya sıralamasında birinci sıraya çıkarak başarıyı taçlandırdı.
Bu şampiyonluk ABD’nin, Almanya’nın,
İtalya’nın, Sırbistan’ın ya da başka ülkelerin kadın takımlarının
şampiyonluğundan çok daha değerli çok daha önemlidir. Çünkü Türkiye’de kız
çocuklarının bu tür işlere girişmesi pek kolay değil. Almanya’da ya da İtalya’da
kız çocuklarının spora, voleybola, basketbola, atletizme gitmesinin önünde
hemen hiçbir engel yokken bizde bir sürü engel var. Her şeyden önce kız çocuklarının
spor yapmasının, hele de bu kıyafetlerle spor yapmasının günah olduğunu savunan
ve toplumun bir bölümünü ikna etmeyi başaran insanlar var. O nedenle Almanya’da,
İtalya’da, ABD’de kız çocukların çoğunun özgürce bu işlere girme olasılığı
varken bizde az sayıda kız çocuğu bu işlere girebiliyor. Bir başka ifadeyle
bizim voleybolcu havuzumuz çok daha kısıtlı. İşte o nedenle bu kızların
başarısı diğer ülkelerin kızlarının başarısından kat kat daha değerli.
Cumhuriyetin, aydınlanma,
eşitlik, uygarlık, sekülerlik, çağdaşlık ve özgürlük gibi projeler bütünü
olduğunu ve bu projelerin en önemlisinin kadınları erkeklerle eşit düzeye
getirme projesi olduğunu söyleyebilirim. Kadınlarımız, pek çok alanda olduğu
gibi voleybolda da Atatürk’ün kendilerine sağladığı bu olanağın hakkını sonuna
kadar verdiler. Bundan böyle de vermeye devam edeceklerine inanıyorum.
Daha iyisi olamazdı hocam. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler
Sil👏👏👏
SilHocam gönlünüze ve elinize sağlık. Tek ihtisas alanınızın ekonomi olmadığını, güncel konularda ve sporda da uzmanlığınızın geçerli olduğunu ortaya koyan "Voleyboldaki Başarının Ardındaki Sır" başlığınız ve yazınız çok güzeldi. "Bilim ve liyakat İn, Siyaset out" düsturunun, ekonomide olduğu gibi, sporda da geçerli olduğunu bir kere daha gözler önüne sermiş oldunuz.
SilKaptan Eda'nın maç sonundaki İngilizce demecini izledikten sonra, anladımki başarıda eğitim ve kültür'ün payı büyük. Bu kızlarımıza, sporculukla birlikte bu eğitim ve kültürü sağlayanlara sonsuz teşekkürler.
SilMahfi hocam merhaba
YanıtlaSilBu konuya girmenize vesile olan kadın sporcularımıza teşekkür ediyorum. Siz de çok emek verdiniz yorumlarınızla. Fenerbahcenin de yıllardır kadın voleybolda desteği yadsınamaz. Tekrar teşekkürler.
AYDIN AK
Haklısınız aslında Fenerbahçe 2010'dan itibaren kadın voleybolu ve diğer amatör spor dallarına çok yatırım yaptı ve rekabetin en üst düzeye çıkmasına yol açtı.
SilMuhteşem kızlarımıza ve takımda emeği geçen, destek veren herkese teşekkürler.
SilKaranlıkta ışık gibisiniz hocam, iyi ki varsınız.
👏👏👏
SilMüthiş ifadelerinize teşekkürler Hocam
YanıtlaSilSağ olun.
SilMahfi hocam merhaba,
YanıtlaSilYanınıza vesile olan kadın sporcularımızı yürekten kutluyorum. SIz de yorumlarınızla hep destek verdiniz bu yazınızda olduğu gibi.Fenerbahcenin de kadın voleybolda desteğini unutmamak gerekir. Saygılarımla..
Aydin Ak
Siyasetin mahvettiği yegane kurum olarak aklıma Köy Enstitüleri geliyor hocam. İnanıyorum ki o proje bir şekil baltalanmasaydı; şimdi çok farklı bir ülke olurduk. Eski maliyecilerimizden Cahit KAYRA beyin kitaplarını okuyanlar bilirler, 1930 lu yıllardaki kuşak bu Cumhuriyeti ileri geötürmek için nasıl çaba sarf etmişler. Voleybol takımımıza verdiğiniz örneğin, birçoklarını da başka alandarda görmemizi siyasilerimiz baltaladı. Saygılar.
YanıtlaSilÇok doğru.
SilÇok güzel özetlemişsiniz Sn. 18:12,
SilOkuyacağız,düşüneceğiz,yazacağız,anlatacağız;bilinçleneceğiz,bilinçlendireceğiz…
Çalışacağız,çalışacağız,çalışacağız…
Durmayacağız,yılmayacağız,pes etmeyeceğiz.
Tökezledikçe,düştükçe tekrar ayağa kalkacağız,
Her seferinde daha güçlü,daha hızlı kalkacağız.
Bu yolun bir bayrak yarışı olduğunu hiç unutmadan,gerekirse kelle vereceğiz.
Ama bu ülkeyi cehaletin,karanlığın ve umutsuzluğun esir almasına asla izin vermeyeceğiz…
Çünkü biz Mustafa Kemal’den ve onun gerçek takipçilerinden bunu böyle öğrendik.
Yazınız için teşekkürler Hocam. Çalışmak, çalışmak, çalışmak ve işi ehline teslim etmek. Özeti bu.
YanıtlaSilSağ olun.
SilBRAVO KIZ ÇOÇUKLARINA KATKISINI İFADE ETMEN SUPER
SilYazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilBu yazıdaki tek sorun “bu kıyafetlerle” sözü, bu söz durumu meşrulaştıran bir söz. Meşrulaştırmaksa varsaymak demek. Yokmuşçasına davranmak lazım.
YanıtlaSilNe yazık ki kıyafetle ilgili o kadar eleştiri var ki görmezden gelmek o eleştirileri içselleştirmek anlamına gelebilir.
SilHocam özür dileyerek şunu demek istiyorum. Kanaatimce sizin de çok vurguladiginiz reform kavşağı çoktan geçildi. Reform ıslahat Tanzimat vs. Kurtarmaz. Artık inkılap gerek devrim gerek. Gerek ekonomi de gerek sosyal yaşamda. Canlarımız biraz yanacak ama bir sonraki nesli kurtarmak için şart.
YanıtlaSilAğzınıza sağlık hocam, çok çok güzel anlamışsınız.
YanıtlaSilOlaylara bakış açınıza hayranım hocam yine çok kaliteli yorumlar yapmışsınız.
YanıtlaSilKeşke ülkedeki bütün işleyişler voleyboldaki gibi düzgün olsa...Güzel analiziniz için sağolunuz Mahfi bey...
YanıtlaSilHocam Fenerbahce’nin haricinde diger klup takimlarinin voleybol ve diger amator spor dallarina hicbir yatirim yapmamasi, Fenerbahce’nin Turk sporuna katkilarini da keske ekleseydiniz. Ama yine de cok seviyoruz sizi..
YanıtlaSilBence en önemli neden Türk eğitim sistemi ile sakatlanmamış bir İtalyan antrenör olmuş bunun sebebi. Siz de kendiniz diyorsunuz işte , İtalyan kökenli antrenör ile başlamış her şey! Türk eğitim doktrininde sakatlanmış beyinler pek ileri gidemezler , gitse bile bir şeylere rağmen gitmiştir , yoksa mutlaka bir gün terörist , vatan haini damgası yerdi. Veya dinsiz-imansız veya Atatürk düşmanı yaftası veya ılık-liboş damgası veya anarşist damgası yerdi yani :-))
YanıtlaSilVakıfbank ve Guidetti siyasetin ta kendisidir.
YanıtlaSilYazınız için teşekkür ederim. Katılmadığım noktaları soyleyeyim. Merak ettiklerimi sorayim. 4 tane kamu kurumu takımı (vakıfbank, ptt, ilbank, thy), 5 tane belediye takimi( sarıyer, nilüfer, aydın bsb, çukurova bld, bolu bld) dolayısıyla 14 takımın 9u kamunun ve birkaç bld zıt görüşler. Siyasiler isteseler buraya çok kolay müdahale ederlerdi neden etmediler. Son 20 yilda her ne kadar din ön planda olsada başarı özentiyi getiriyor ve insanların en çok yapmak istedikleri şey para kazanmak.
YanıtlaSilMahfi Bey, güzel bir yazı olmuş. Voleybole ilginiz nereden kaymaklanıyor? Bir sporsever olarak mı, yoksa oynadınız mı?
YanıtlaSilVoleybol kız çocukları için seçilmiş bir branştır. Özellikle son 50 yıldır azimle devam eden sistemli bir çalışmanın sonucu. Özellikle Eczacıbaşı’nın alt yapı konusunda yıllardır muazzam emeği var. Darısı diğer spor branşlarımızın başına
YanıtlaSilSayın Eğilmez, Voleybol da dünya şampiyonluğunu kazanan Filenin Sultanlarını Kutluyorum. Başarılarının devamını temenni ediyorum, ayrıca bu başarıyı sahiplenip kendi reklamlarını yapmaya çalışacak siyasetçilerimizin buradan uzak durmalarını da istiyorum. Son yıllarda diğer spor dallarında önemli dereceler alan kadın sporcularımızı da kutluyorum. Spor, Sanat, Müzik alanlarındaki başarılar iftihar seviyemizi artırıyor. Sizlerin güzel ve açıklayıcı bilgiler vermeniz bizlere çok yardımcı oluyor, sizlere de teşekkürlerimi sunuyorum. Kızlarımızı erkeklerden ayırmaya , uzak tutmaya çalışan gerici çevrelere rağmen bu başarılar göğsümüzü kabartıyor. İnşallah diğer İslami kesimlere örnek oluruz ve çağdaş insanlık seviyesine ulaşır, hatta bu seviyenin üzerine de çıkarız. Zeki, Akıllı, Başarılı, Örnek kadınlar yetiştiririz.
YanıtlaSilVoleybolda Neslihan Demir, Natalia Hanikoğlu, Gülden Kayalar, Seda Tokatlıoğlu... başlayan başarılar Gözde Kırdar Sonsırma, Bahar Toksoy, Eda Erdem ... gibi isimler ile devam etmesi ve günümüzde yeni isimlerin katılması, takım sporlarında başarıların kolay elde edilmediğini, yıllara ve jenerasyonlara yayılması gerekliliğini kanıtlıyor. Reşat Yazıcıoğulları, Ferhat Akbaş gibi antrenörlerimizi de unutmamalıyız. Erkek voleybol takımımızı da unutmamak gerekir. Onların da yıllara yayılan bir çabası ve başarıları var.
YanıtlaSilBen de sizinle aynı görüşteyim siyasetin bu spor dalına karışmaması (rantı az diye düşünüyorum), yıllara yayılan bir organizasyon ve genelde eğitimli ailelerin çocuklarının bu sporla uğraşması (sosyal statüden ziyade sporcuların "çocuğumuz bizim hayatımızı kurtaracak" baskısından uzak olarak yetişmesi) başarıyı getiren sebepler diye düşünüyorum.
Calisarak, sporun bilimsel bütün ögelerini kullanarak bize bu mutlulugu yasatan gururumuz kadin voleybol milli takimimiz, diger yanda kisisel menfaatlar ugruna diplomasini baskasinin eline vermis olan TCMB baskani....
YanıtlaSilGayet net,temiz ve anlaşılır bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık
YanıtlaSilHocam kaleminize sağlık başarıya giden tüm süreci harika özetlemiş ve başarılı bir yorum yapmışsınız. Tek bir düzeltmem var, turnuva başlamadan önce 7. sıradaydık, finaller başlamadan önce 4. sıradaydık. Ağustosta başlayacak Avrupa Şampiyonasının da en büyük altın madalya adaylarından biriyiz. Kızlar çok kısa bir tatil yapıp Avrupa Şampiyonası çalışmalarına başlayacak. 2-4 Ağustos arası VNLi 3. sırada bitiren Polonya'yla Polonya'da 3 hazırlık maçı yapacağız. Sıradaki hedefimiz Avrupa Kupası şampiyonluğu.
YanıtlaSilElinize sağlık voleybol başarılarımızı çok iyi özetlemişsiniz. Ben de 2003 teki Avrupa Şampiyonası 2. liğinden sonra 11 yaşında bir çocuk olarak voleybol oynamaya başlamış daha sonra lisans alarak okul takımlarında mücadeke etmiş biri olarak söylemeliyim ki bu şampiyonluk nice voleybolcu yetiştirmemize en büyük katkı olacak. Yazıda düzeltmem gereken nokta VNL başlamadan önce takım dünya sıralamasında 7. sıradaydı final etabı başlamadan öncede 4. sıraya yükselmişti.Sıradaki hedefimiz Avrupa Şampiyonası şampiyonluğu. Takım altın madalyanın en büyük adaylarından biri. Kızlar kısa bir tatil yaptıktan sonra 18 Ağustosta başlayacak olan şampiyona için çalışmalara başlayacak. 2-4 Ağustos arası VNL'i 3. olarak bitiren Polonya ile Polonya'da 3 hazırlık maçımız olacak. Ne kadar gurur duysak az takımımızla. Nica altınlara.
YanıtlaSilİslami kesimin Türkiye sanatına sporuna edebiyatına sinemasına bir arpa boyu katkı sağlayamadığı gerçeği gün gibi ortadadır. Kendileri de yirmi küsur yıllık iktidara rağmen ülkede siyasetten başka alanda varlık gösterememenin ve kalıcı olamamanın kompleksini yaşadıklarının farkındadır. Voleybol gibi daha çok balkan göçmeni seküler ailelerin çocuklarının bulunduğu spor dalına mesafeli ve haset dolu olmaları çok şaşırtıcı gelmemelidir. Ne yazık ki dini ve lokal taassupları yüzünden asla dünya standardında medeniyete sahip olamayacaklar.
YanıtlaSilHocam keşke voleybolda gösterilen başarıyı en popüler spor olan futbolda da gösterebilseydik. Böylesi bir başarının reklamının ekonomiye katkısı da büyük olurdu. 23 yıl önce Galatasaray bunu başardı fakat sürekliliğimiz yok. Bence biz yeteri kadar profesyonel yaşamıyoruz. Bize gelen yabancıları da kendimize benzetiyoruz. Futbolda en önemli şey taktiktir. Lakin bizim taktikten anladığımız rakibi bozmak. Dolayısıyla bizde işin bilim tarafı hep eksik kalıyor. Bu yüzden yetenekli futbolcular Avrupa'ya gitse de teknik adam bazında bir beyin göçümüz maalesef olmuyor. Kendi içimizde kavrulup duruyoruz. Oysaki adamlara bakıyoruz, ceza sahasına 5 futbolcu sokmuşlar, topu kaybetmişler, ya hemen kazanmışlar ya da kontraya yakalanmadan geri gelip pozisyon almışlar. Hangi ara girdiniz, hangi ara çıktınız? Bizde bunlar hep eksik. Futbolcu bazında da örnek vermek gerekirse, eğer futbol halı sahada oynansaydı ya da teke tek oynansaydı, İrfan Can, Abdülkadir Ömür, Yunus Akgün gibi futbolcular hep maçın adamı olurlardı. Fakat futbol 103'e 68'lik bir sahada 22 kişiyle oynandığında, doğru zamanda doğru yerde olma, topu doğru zamanda ayağından çıkartıp en iyi opsiyonu kullanabilme, fiziksel dayanıklılık, güç, rakibi doğru karşılama, doğru pozisyon alma, boşa kaçma, markajdan kurtulma, arkadaşına koridor açıp onu aktif oyuna dahil etme, doğru pres, taktik anlayışa sadakat gibi konularda sınıfta kalıyorlar. Avrupa'da bunları yapabilen düz bir futbolcu bu yüzden daha değerli olmuş oluyor. Yani dönüp dolaşıp her şeyde olduğu gibi işin bilim kısmına ve bunun eğitimine geliyoruz. Futbolda o kadar çok detay var ki, belki de bunların %80'inde sınıfı geçemiyoruz. Bu yüzden de başarı gelmiyor. Bizde bir ekip olabilmek, akıl ve bilime değil, duygusal motivasyona bağlı. Bundan dolayı da çoğu zaman ortaya bir kaos futbolu çıkıyor. Belki ceza sahasında 5 kişi çoğalıyoruz ama çoğu zaman bunun bir sistematiği olmuyor. Çünkü akan oyunda ceza sahasında çoğalmak demek, ceza sahasına girip orta beklemek değil, oraya dönüşümlü olarak girip çıkmak ve doğru zamanda doğru yerde olmak demek. Oysaki yediğimiz gollere bakın, çoğu hep eksik yakalanma ya da dengesiz yakalanma golleri. Ofans, defans dengesini doğru kuramamış, orta saha çabuk geçilmiş ve gol yemişiz. Oyunu kurarken bile yana ve geriye 30 pas yapmış, topu kaptırmamış fakat topu 3. bölgeye taşımakta zorlanmış, top 3. bölgeye geldiğinde ise hiç bir pas opsiyonu bulamadığımızdan topu 3. bölgeden uzun pasla kendi kalecimize atmışız vs vs. Kısacası bu kadar ilgi alaka beslenen bir sporda yıllardan beri gelişim kat edememişiz. Doğru organize olabilmeyi kurgulayamamışız. Zaten organize olmanın Türkçede, Türkçe bir kelime karşılığı yok. Futbolda doğru organize olamadığımız için uluslararası başarıyı bu yüzden çok zor görüyorum. Olsa bile süreklilik arz etmez geçici bir haz olur. Futbolda bir çok detayda sınıfı geçemesek de bu durum diğer ekip sporlarında da doğru organize olamayacağımız anlamına gelmez. Çünkü her sporun farklı kuralları ve farklı bir bilimi var. Demek ki yıllardan beri futbolda yapamadığımız doğru işleri voleybolda yapmışız ki başarı gelmiş. Kızlarımızı kutlarım. Bu arada ekonomiden bağımsız olarak hayatın her alanında farklı yazılarınızı kendi adıma daha çok görmek isterim. Sizi okumak büyük bir keyif. Sevgiler.
YanıtlaSilGüzel bir analiz olmuş fakat ben hala Abdülkadir Ömür'den umutluyum. Ayhan Akman gibi 8 numaraya evirilip, bir gün tekrar patlama yapacağını düşünüyorum.
SilHocam güncel konulara dair bilimsel yaklaşımlarınızı ilgi ile takip ediyorum, elinize sağlık. Voleybol oynayan kızların kıyafetleri konusu sadece bizde değil Avrupa’da da günah diye biliyorum. Bu konu acaba bilimsel tartışmaların biraz kapsamı dışında kalan bir tercih meselesinden ibaret olabilir mi ?
YanıtlaSilBu konularda akıl kullanalım derken sanki aklın en bilinen özelliğinin “yanılabilmesi” olduğunu unutuyoruz gibime geliyor.
Saygılar.
Avrupa, o tür konularda günah meselesini aşalı yaklaşık iki yüz yıl oldu.
SilHocam kusura bakmayın şunu sormadan edemiyecem. Voleybolda sporcularımız tesettür forması giyerek şampiyon olsalardı acaba nasıl bir yaklaşımınız olurdu ?
YanıtlaSilGerçekten merak ettiğim için soruyorum, global sermaye mi karar vermeli hakkaten kimim neye inanacağına ? Bu birazcık dayatma olmaz mı ?
Hiç kuşkunuz olmasın aynı coşkuyla aynı şeyleri yazardım. Ama ne yazık ki o dediğinizin olması çok düşük ihtimal. Çünkü tesettürlü bir kadın aynı verimlilikte oynayamaz voleybolu, kıyafet pek çok hareketi kolay yapmasını engeller.
Silİsteyen istediğine inanır, inancı kimse dayatamaz. Ama kurulacak sistemler inanca göre değil bilime göre olmalıdır. Çünkü daha önce pek çok kez yazdığım gibi bilimden ayrılanı kurt kapar. Bakın biz ekonomide bilimden ayrıldık ve kurt kaptı.
Ezbere konuşmuşsunuz hocam. Teakwando sporunda da verimliliğe engel olur mu mesela? Yüzücüler bone takmasalar daha mı hızlı yüzerler? Formula-1 pilotları kask takmasa daha mı hızlı kullanır? Mesele güvenlik, sağlık vb. sebepler olabilir de inanç olamaz mı?
SilBilimsel bir bakış açısıyla bakalım. Kurgusal bir deney yapalım. Mütesettir Kadınlar/Erkekler Voleybol Ligleri kurulsun. Tesettüre uygun kıyafetler tasarlansın. Belli bir süre (10-20 yıl gibi) bu lig olgunlaşır. Sonra karşılıklı maçlar yapılsın. Bakalım sonuç ne oluyor. Gerçekten bir etkisi oluyor mu anlayalım.
SilHiç zorlamayın arkadaşlar. Herkesin inancına saygı gösteririz ama yaşamı zorlamayın. Her sporun kendisine göre giyim tarzı vardır. Motorsiklet sporu kaskla yapılır. Kasksız motorsiklet normal trafikte bile kullanılmaz. Taekwondo zaten tesettüre benzer bir kıyafetle yapılır, orada mindere mayoyla çıkamazsınız. Her yere inancı sokmaya çabalamayın. Bakın faiz olayında bu ısrar ekonomimizi nerelere götürdü. Yaşama uymaya çalışın.
SilZorlayan sizsinizbence de. Yaşama/doğala uyalım tabi ki. Para doğada mı var yoksa matbaada mı basılıyor? Matbaa doğal mı?
Sil"Yaşama uymak ????" Hocam bir bilim insanı , bir akademisyen için çok kötü bir karar. Ya bizlere dayatılanlar yanlışsa?
SilPara, doğada var sevgili kardeşim. Bilmediğiniz konularda yalnız inancınızla hareket ederseniz hiçbir şeyi anlayamazsınız. Para insanların ilk ortaya çıktığı andan beri var. Para yerine kullanılan taşlar, deniz kabukları. İyi bir ekonomi tarihi kitabı okuyun. Sizin dediğiniz kağıt para yeni olan. Cahilce şeyler yazmadan biraz araştırın öğrenin.
SilTam tersine adsız kardeş 16:42, bilim yaşamdan türetilir. Yaşama uymayan bilim bilim olmaz. Teoriniz yaşamın gerçeklerine uymuyorsa teorinizi değiştirmeniz lazım, gerçekleri değiştirmeniz değil.
SilAdsız (16:42): Aynı noktayı söylemiştim. Yaşama uyarak, ona eleştirel bakmadan bilim üretilebilir mi? Yaşamın gerçeklerinden çıktığı iddia edilen her kural/kanuna sorgulamadan uyulmalı mı? Siz de aynı noktadasınız gördüğüm kadarıyla.O zaman farklı görüşlere "yaşama uyun" dememek lazım. Onlarında bir yaşamı vardır. Kiminki gerçek yaşam bilemeyiz.
SilYani konuyu çok dağıtmayalım. Voleybol ancak bu kıyafetle oynanırsa başarılı olunuyor. Yılların deneyimiyle ortaya çıkmış bir şey bu. Oynamak ve hele de başarılı olmak istiyorsan böyle çıkacaksın parkeye. Yoksa başka oyunları deneyeceksin.
SilKuran'da tesettür yok adsız kardeş, tesettür mezheplerde var. Zuhruf 44'e göre ise Müslümanlar sadece Kuran'dan sorumlular. Mezhepçiliği bırakalım, İslam'a şirk bulaştırmayalım ve bu gerçekleri görelim lütfen. Ben de eskiden mezhepçiydim. Kuran'ı okuduktan sonra dinimi değiştirdim ve Sünnilik dininden İslam dinine geçtim. Sünniliğe din diyorum çünkü Kuran'da olmayan bir çok haramlar üretmişler. Haram üretmek ise Nahl 35 ve Enam 148 göre şirk sayılmaktadır.
SilAdsız 17:59 Sen Kur'an'da yok diyorsun, ben var diyorum. Sünnilik dini diye bir din de yok zaten. Seni kandırmışlar. İslam dini var. Sünnilik itikat, fıkıh vs ile ilgili ve kendi içinde itikadi konularda temelde aynı, usulde görece olarak farklı, detayda alternatif görüşleri olan bir ekoller grubu diyebiliriz.
SilSadece ayetler üzerinden tartışmak da doğru değil. Bir ayet bulup, onu kendi anladığın tarza büründürüp, sonra da ona dayanarak hüküm üretemezsin. Bunun için bilmen gereken bazı usuller (metodoloji / yöntembilim) var. Senin uyduğun usul ne ki? "Benim anladığım" diye bir usul kabul edilmez. Verdiğin ayetlerdeki Peygamber vurgusuna dikkat etmeni tavsiye ederim.
Ve Sonuçta mezhepsizlik de bir mezheptir.
Bu alan hocaya ait olduğu için konuyu dağıtmayalım. Sen yazsan bile ben devam ettirmeyeceğim.
Kuran'da tesettür ayeti yok. Fakat sen var diyorsun. Eğer varsa o halde Kuran'dan delil (ayet) göstermelisin. Delilin nedir? Kuran'da olmayan bir şeye var demen büyük bir itham. Seni kandırmışlar diyorsun. Bu da büyük bir itham. Çünkü beni kimse kandırmadı. Ben iki yıllık araştırmalarımın sonucunda İslam dinine geçtim. Ben de konuyu fazla uzatmak istemiyorum, dediğin gibi burası hocanın alanı. Sadece şunu söylemek istiyorum ki beni ya da seni değil, asırlar boyunca bizi kandırmışlar. Çünkü bize öğretilen din, İslam dini değil; mezhep dini. Bunu anlayabilmen için önce sorgulaman sonra da araştırman lazım. Aksi halde sana öğretilenleri körü körüne kabul ettiğinde dinde olmayan bir şeyi dindenmiş sanıyorsun ve insanları da yanlış yönlendiriyorsun. Konuya cevap vermemin nedeni de zaten buydu.
Silhocam çok büyük emek var. zamanında basketbol oynarken bizden evvel voleybol kadın a takımının idmanı olurdu gerçekten biz izlerken içimiz çekiliyordu. / giovanni hoca hep aynı rotasyon ile oynuyordu. yedek katkısı aldığı maçlar çok kısıtlı idi. ana sorun burda idi. halbuki ligimizde gerçekten çok kaliteli yerli oyuncular var (tugba s, kübra a, beyza, neriman...) bu takımda olmayan oyunculardan takım kurulsa onlar da ilk 8 e girerler. / yahu şu CEV kupası altın sette gitmeseydi ne olurdu, hala bunalımdayız :))) dünya fenerliler gününüz kutlu olsun sevgiler saygılar, bloğunuzu severek okuyorum......
YanıtlaSilSevgiler
SilMahfi bey,
YanıtlaSilGüzel bir konuya parmak bastınız fakat yine spor gibi yüzlerce senedir yapılan gerçeklik din konusuna çekilmek isteniyor. Ben de kızımı altyapıları gönderdim ve kendim öğrettim voleybolu.Kadinin kızın hele hele sporcunun bacağına koluna saçına bakan spordan bunu anlayan sadıktır. Bu zihniyet erkeğe daha fena bakar çünkü onların herkesi ortada onların bakış açısına göre. Yine de Allah akıl fikir versin geç de olsa. Altyapıları biliyorum çocukların yarıya yakını tesettürlü ailelerin çocukları,lig ve milli takım seviyesi de öyle.
Kıyafet bir tercih meselesi, her tercih iyi yada doğru olmak zorunda da değil, düne kadar ayıp sayılanı rasyonelleştirmek için belli bir kesimi aşağılamak çözüm olsaydı tesettürlü aile kalmazdı, demekki bu bir çözüm değil, çözüm düşünmek ve empati yapmak.
SilKaleminize sağlık hocam. Kupanın seremoni olmadan amatörce verilmesi konusunda düşünceniz nedir ? Bu olayda bir kasıt var mı yoksa sadece organizasyon beceriksizliği midir ?
YanıtlaSilDevamını izlemediniz sanırım. O kupa verilmesi fotoğraf çekimi içindi. Devamında normal seremoni yapıldı.
SilEmeginize ve yüreğinize sağlık. Bu şampiyonluğun neden bukadar önemli olduğu bu kadar güzel anlatılırdı.
YanıtlaSilSayın hocam aklıma bir soru takıldı siz de seçimden önce kemer sıkmak gerektiğini, doğru reformlarla birlikte faizin arttırılmasını bütçe açığının bu yollarla kapatılabileceğini savunuyordunuz şuan iktidar yapılan zamlar ile bir nevi halka kemer sıktırıyor. Ne kadar bu kemer sıkmaya siyasiler bir katkı sağlamasa da bu yapılan zamlar rasyonel kararlar değil midir ekonomi için doğru adımlar değil midir? Cevabınız için teşekkürler
YanıtlaSilYapısal reformlar anlayamayan arkadaşlar. Son Avrupa Birliği ilerleme raporunu okursanız orda tavsiyelerin, olumlu ve olumsuz hepsi yapısal reformlar
YanıtlaSilYazılarınızı severek takip ediyorum. Harika özetlemişsiniz. Umarım birilerinin aklıma katpuz kabuğu düşmez. Biz bu alana müdahale edelim demezler.
YanıtlaSilTürkiyede başarılı voleybolculardan oluşan bir kadın milli takımının arkasındaki güçlü ve destekleyici bir federasyonun olduğunu görmek gerçekten etkileyici. Ama sporun genç kızlar arasında daha fazla popülerleştirilmesi gerek diye düşünüyorum
YanıtlaSil