Kuru Koruyacağımıza Kendi Paramızı Korusaydık
Kur alıp başını gidince ve bizim mevduat sahipleri de onun peşine takılınca çaresiz kalan hükümet kur korumalı mevduat hesabı diye bir hesap uydurdu. Bu hesaba geçenler Türk Lirasının döviz karşısında yaşadığı kayıptan etkilenmeyecek ve bankadan alacağı faizle de kazançlı çıkacaktı. Başlarda bu iş burada anlattığım gibi gelişti. Sonra zaman içinde hükümet çeşitli düzenlemelerle veya düzenleme dışı baskılarla kuru olduğu yerde tutmaya yöneldi. Bu durumda ilk bakışta bir şey değişmemiş gibi oluyordu. Çünkü kur kaybı olmuyor üzerine bankanın ödediği faiz alınıyordu. Ne var ki alınan faiz enflasyondan düşüktü. Bir süre sonra insanlar kurun yapay bir şekilde tutulduğunu görünce risklerin büyüdüğünü fark ederek bu işten vazgeçmeye başladılar. Bu kez çaresiz kalan hükümet bankaların vereceği faiz için koyduğu tavanı kaldırdı. O zaman da faizi düşürmek üzerine kurgulanmış olan model tamamen tersine döndü.
Son bir buçuk yılımızı elin
parasına garanti vererek yani onu korumaya çalışarak geçirdik. Oysa kendi
paramızı korumaya çalışsaydık bugün bambaşka bir yerde olacaktık. Enflasyon ve
Merkez Bankası politika faizi yüzde 19 iken faize ve kura karışmasaydık ne
enflasyon ne de kur burada olacaktı. Faizi düşürerek enflasyonun ve kurun
yükselmesine yol açtık, ihracatçı bundan mutlu oldu ama sonra kurun daha fazla
yükselmesinden korkarak bu kez bir yandan eldeki dövizleri piyasaya satarak bir
yandan da çeşitli baskılar ve engellemeler yaparak kura müdahale etmeye
başladık. Bankalara alış – satış kuru farklarını açtırdık, döviz mevduatı
tuttuklarında ya da kredileri artırdıklarında ceza olarak düşük faizli devlet
tahvili aldırdık. Bu zorunluluğu getirince tahvil faizleri zorlamayla düştü ve
gösterge olma anlamını yitirdi. Bütün bunları elin parası bizim paramıza karşı
değer kazanmasın diye yaptık. Kendi paramızla ilgili olarak doğrudan bir şey
yapmadık. Amaç faizi yükseltmemekti ama faize söz geçiremedik, Merkez
Bankası’nın faizini yüzde 8,5’e düşürmemize karşın, mevduat faizi yüzde
35’lere, kredi faizi de yüzde 45 – 50’lere yükseldi. İhracat arttı artmasına
ama ithalat çok daha fazla arttı ve cari açık yükseldi. Özetle yeni ekonomi
modeli diye sunulan önlemler zaten raydan çıkmış olan ekonominin raya geri
oturtulmasını iyice zorlaştırdı.
Ekonomi, ekonomi politikasıyla
yönetilir. Biz polisiye önlemlerle yönetmeye kalktık. Oysa yapmamız gereken tek
şey enflasyonla birlikte faizi yükseltip gerisini piyasaya bırakmaktan
ibaretti. O zaman kendi paramızın değerini korumuş, elin parasıyla uğraşmamış
olacaktık.
Başlangıçta kurun yükselmesinden
mutlu olan ihracatçı bugün kurun daha fazla yükselmemesinden şikâyetçi. Türk
Lirasının daha fazla değer kaybetmesini talep ediyor. Enflasyon yükselirken
faizi düşürerek bozduğumuz sistemde yarattığımız inanılmaz yanlışlardan birisi
de bu. İhracatçı, Türk Lirası değer kaybetsin istiyor, tüketici daha çok para
istiyor, hükümet de daha yüksek büyüme istiyor. Ve enflasyon bu üçlünün
arasında kaynayıp gidiyor.
Ne yazık ki bugün artık sadece
faizi artırarak enflasyonu düşürecek noktada değiliz. Çok daha fazlasını
yapmamız, baştan sona bozduğumuz sistemi düzeltmeye başlamamız gerekiyor. Herkes
olmayanı harcamak istiyor, herkes bir mucize bekliyor, yapılması gerekenler
konusunda biraz ayrıntıya girseniz kimse dinlemek istemiyor. Oysa şeytan
ayrıntıda gizlidir. Bugün biz buz dağının suyun üzerindeki bölümünü görüyoruz. Şimdi
zorunlu olarak faizi artırdığımızda aşağıda neler olduğu çıkacak ortaya.
Mahfi Hocam, değerli yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun Murat Bey.
SilMahfi Hoca ; gerçekleri söyleyemiyor, 1 Dolar : 23 670 000 liradır ülkemizde, kendimizi kandırmayalım Yani 23 670 000 tane 1 Lira ya sadece 1 Dolar alabiliyoruz....
SilHocam iyi yanından bakalım.
SilHalkın istediği Osmanlı geri geldi,
Siz bile devlet kasası ile merkez bankasında neler olduğunu,
nasıl kararlar alınacağını bilmiyorsunuz. Her şey sarayda olup bitiyor.
Kurumsal ahenk ve düzen de yok, sonraki MB başkanı kim olacak?
Almanya'dan mı İngiltere'den mi gelecek? Anadolunun bağrından mı çıkacak?
Hünkar kimi buyuracak ekonomi yönetiminin başına?
Azledilen Şimşek Mehmet Paşa'ya tekrar mühür verildi, belki yine azledilir, belki de hayır.
Memurlar kapıkulu oldu, kulluğa sadık olmayanı devlet kapısına almıyorlar, soruyorlar, soruşturuyorlar, hünkar aleyhine konuşanları almıyorlar. Memurlar da kaç akçe zam alacaklarını bilmiyor. Tıpkı paranın ne kadar iğdiş edildiğini bilmediğimiz gibi. Herkes bi hesap yapıyor, kimse enflasyonu bilmiyor.
Hocam Şimşek'in harekat alanının sınırlı olacağını istediği gibi bir hamleye girişemeyeceğini düşünüyorum. Ki erdoğanın bbdkya atadığı kavcıoğlu kararı ile faiz artışını doğru bulmuyorum ifadesi bunu destekliyor. Diyelim ki önümüzdeki ppklarda faiz artışına gidildi ve buna rağmen de beklenilen yatırım çekilemedi. Bu durumda;
SilSoru 1 - Bir ödemeler dengesi krizi bekleyebilirmiyiz?
Soru 2 - Bu ekonomik kriz bir erken seçimi tetikler mi?
Teşekkürler
SN Habib Güneş,
SilTürkiye finansörlerine swap adı ile istediği faizi her zaman veriyor.
Yeni yatırıma gelenler, artan faiz karşısında acaba kimin kazancını realize ediyoruz paramızla düşüncesiyle bakarsa ki, yüzde 90 yatırımcı öyle bakıyor, büyük miktarlı yeni bir para girişi olmaz.
Türkiye eski swap yaptığı finansörlerini daha da yüksek faizle kalmaya ikna eder, bir de yeni yüksek faizle yeni yatırımcı çekmeye çalışırsa bir miktar giriş olur.
Ortada eski ve olası yeni dış yatırımcıların uzlaşabileceği bir çıpa veya kredi müessesi yok. Güveni veren tek merci CB sarayı.
Karmaşık gibi yazdım da basit aslında. Çok büyük para girişi olmayacak. Turizm ve ihracat ile yola devam edilir.
Teşekkürler. Hocam durumu gene çok güzel özetlemişsiniz. "Gerekenin yapılması ile ilgili ayrıntıyı kimse dinlemek istemiyor." sözünüz, bize gelecek ile ilgili de çok şey söylüyor.
SilEllerinize sağlık hocam
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilYoksulluk ne kadar buyuk ise yolsuzluk o kadar buyuktur.
SilYolsuz birakmadilar sagolsunlar ancak gecim sıkintisi ile ekmeksiz biraktilar porsiyonumuzu kucultmeliyiz dediler.
Simdi ekmek icin zamlar dagitiliyor yakinda calisacak bi is bulamayacak duruma gelineceginden tirsiyorum.Hep agile yontemlerle rakam ne yuksek dusurun ile ekonomi yonetilmez.Duzgun uluslararasi ragbet gorecek toplumsalci bir program ve disiplin ile uygulamak sart.Harcayan tasarruf etmezse,yollar yerine tarlalar ekilmezse bu is sanirim suna donecek,ekinler bas vermeden kor buzagi topallamazmis:)
'Şeytan ayrıntıda gizlidir' kimse şeytanı görmek istemiyor:))
YanıtlaSilAma şeytan bizi görüyor.
SilSayın hocam. Merkez Bankası sizce faizi ne kadar artıracak. Birden şu an ki seviyeden 20-25 diyebilir mi yoksa 15-18-20 gibi daha kademeli artislarla mi devam etmesi mi daha doğru olur
YanıtlaSilHiçbir fikrim yok. Zaten bizim para politikamızın en önemli sorunlarından birisi de o. Mesela ben veya biraz bu konularla ilgilenen herkes Fed'in faiz konusunda ne yapacağını biliyor ve Fed de gerçekten onu yapıyor. Oysa bizde sürekli bir bilinmezlik hali. Riskleri artıran şeylerin başında belirsizlikler gelir. Bilinmeyen şey korku yaratır yani riski büyütür. Daha ilginci Merkez Bankası faizinin ne olacağını Merkez Bankası biliyor mu onu da bilmiyoruz.
Sil😅 cok iyi bir yorum hocam. Harikasiniz
SilEmekleriniz için teşekkürler hocam peki faiz artışının kurlar üzerinde etkisi nasıl olur? Nasıl ki negatif faizde faiz düşürülse de dövizde pek hareket olmuyordu şimdi arttırıldığında da hala negatifte olacağı için dövizde etkisi gene sınırlı mı olur yoksa politika değişikliği sebebiyle hızlı bir tepki mi gösterir? Hızlı bir faiz artışı piyasayı bir anda sıkıştırıp istenen etkiyi yaratmayabilir mi? Çok değişkenli bir denklem var ortada sanki.
SilMuhalefetin de bir fikri ve görüşü yok.
SilHocam 22 haziran mb toplantısında faizler kaça çıkacaktır sizce
YanıtlaSilYanıtım bir üstte.
SilHocam, ne yazık ki takıntılı bir ekonomi yönetimi ile karşı karşıyayız. Takıntılarından birincisi faizin çok kötü bir şey olduğu, ikincisi ise halkın döviz almaya çok meraklı olmasından kaynaklandığına inandıkları "dolarizasyon". Bu iki kötülüğü kırabilirlerse ekonomiyi düzeltebileceklerine "inanıyorlar". Analiz yapma yeteneğine sahip olmadıkları için aslında hem yüksek faizin hem de dolarizasyonun; 1950 yılından bu yana sağ popülist iktidarların uyguladıkları kötü ekonomi yönetiminin doğal sonucu olan kronik enflasyon/devalüasyon döngüsünün ürünü olduğunu bir türlü göremiyorlar. Enflasyonu kabul edilebilir tek haneli düzeylere indirmeden faizi düşürmenin mümkün olmadığını, enflasyon/faiz dengesinin sağlıklı kurulduğu bir ortamda ise dolarizasyonun kendiliğinden ortadan kalkacağını ya göremiyorlar ya da bunu yapmanın büyük siyasi bedelleri olacağını bildikleri ve işlerine gelmediği için görmek istemiyorlar.
YanıtlaSilGerçekleri görmeyen/görmek istemeyen, bilimsellikten uzak, analiz yeteneği bulunmayan dogmatik bir ekonomi yönetiminin bataklıktaki sivrisinekleri raketle vurarak temizlemeye çalıştığı bir ortamda bağıra bağıra ödemeler dengesi krizine gidiyoruz. Belki de ülke için en iyisi budur, dibin de dibini görmeden tekrar yükselmeye başlayamayacağımız görüldü. Umarım zemine çok sert çarpmayız da tekrar yükselecek halimiz kalır...
Maalesef doğru ve sanırım çarpma çok sert olacak.
SilMahdut mesuliyetli mahfi beyin sağ seçmeni anlamak diye bir yazısı vardı. Sen ve senin gibiler 2028 seçimlerine kadar o yazıyı hergun bir defa okusun 2028 yılında belki erdogani iktidardan indirirsiniz.
SilNot: hkp'ye ve inceye oy verdim. Ikinci tur kk
lamel lamel,
SilBu cevapla benim yorumumun ne gibi bir ilgisi olduğunu anlayamadım ama Erdoğan'ı iktidardan indirmek için "ben ve benim gibilere" ihtiyaç olmadığını, halen ülkenin kalan tüm kaynakları kurutulmak pahasına baskılanmakta olan ekonomik kriz patladığında o işi bugün "rabbim benden alsın, Erdoğan'a versin" diyen sağ seçmenin bizzat ve 2028'e kalmadan yapacağını şimdiden söyleyebilirim...
Mahdut Mesuliyetli
SilKuranı Kerimde faizin ne kadar büyük günah kocaman bir haram olarak sayıldığını yazan bunu anlatan ayetler= https://www.haberturk.com/kuran-fihristi/faiz-ile-ilgili-ayetler
1950den beri sağ partiler yönetti diyorsun ya her defasında mahfi bey bununla alakalı bir yazı yazmıştı. Hatırlatmak istedim. Bu sabah anladimki sana özür borcum varmış.(abdüllatif şener bile partisine oy vermemiş)
Sillamel lamel,
SilSağ/sol arasındaki fark, siyasetçi ve seçmen fark etmeksizin basittir aslında. Sağ ilkesizliği, sol ilkeselliği temsil eder. Abdüllatif Şener tipik bir sağ popülist siyasetçidir, islâmcı olduğu bilinerek bir takım boş hayallerle CHP'ye alınmıştır, bu da CHP'nin sağa kaydıkça nasıl ilkesiz bir parti haline dönüştüğünün en güzel göstergelerinden biridir. CHP çok hızlı şekilde ilkeli bir duruşa kavuşmaz ve 6 okundaki değerlerden utanır görüntüden kendisini kurtarmazsa bir daha barajı bile zor aşar.
Adsız 14:39,
Habertürk okumadığım için faizin günah ve haram sayıldığını bilmiyordum, uyardığın için sağ ol :)
Suanki yonetim sistemine gore faizlerin artirilmasi dahi gecici cozum olacaktir zira Erdogan in aciklamasi musaade ediyorum ama simdilik der gibiydi fikrim degismedi diyor zaten bu yuzden kurumlarin tam bagimsiz olmasi lazim hukumet politikasi dogrultusunda olmadan hareket etmeleri cok onemli.
YanıtlaSilSayın Mahfi Hocam,
YanıtlaSilDünkü “kabullenmek” ifadesinden kasıt, artık işleri düzeltmeye başlayacağız mı, yoksa polisiye önlemleri geçici olarak askıya alacağız mı bunu merak ediyorum. Yürünecek yol aşağı yukarı belli, ama o yol illa ki buzdağının altı manzarasıyla mı sonuçlanacak?
Sayılarımla
Buzdağının altını görmeden olayı çözemeyiz.
SilBuzdağının altı , görünen kısmın yaklaşık 10 katıdır.
SilBu politikayı uygulayanlar açık ara seçimi kazandığına göre halk halinden memnun. Gerisi boş. Akademik analizlere gerek yok.
YanıtlaSilBiz yine de analizimizi paylaşalım çünkü şimdi memnun görünen halk işler batınca niye uyarmadınız diye soruyor.
SilHalk uyarılınca da tenkit edilmiş hissedip yine karşı çıkıyor, öğrenmemekte araştırmamakta inat ediyor. Acaba bu halk ne istediğini biliyor mu? İsteği ya da hedefi olan türden bir halk mı? Yakında bilişim üzerine bitecek olan doktoram olmasaydı, iktisat-bilişim üzerine çoklu disipliner bir konuda doktora yapmak isterdim.
SilCevap; halk eski Türkiye’de kalmış nostaljik bir terim ve olgu. Halk bireylerden oluşur, birey hak yetki ve sorumluluklarının bilincinde olan sosyalleşmiş insandır, modern çağlarda zuhur etmiştir, kul Cr köle olmanın karşıtıdır. Buna göre, kişiliği, bilinci, iradesi ve dolayısıyla ekmeğini koruma iradesi cunta ve sivil darbe marifetiyle elinden alınmış topluluk halk olma vasfını büyük ölçüde yitirmiştir, bir tür zombi-güruha dönüşmüştür. Doğuda ve batıda her egemenin ağzını sulandıracak bir tablo..
Silşirketin ceo'su herseyi ben bilirim siz ne anlarsınız bu işlerden işinize bakın talimatlerimi yerine getirin derse ne olur şirket batar.herseyde ortak akıl olması şart
YanıtlaSilKesinlikle.
SilTeşekkürler Hocam elinize sağlık. Her kesim kendini düşüne düşüne geldiğimiz nokta ortada. Zaten hükümetin istediği kaynak transferiydi. Onuda başarılı bir şekilde yapmaya devam ediyorlar. Nerede sömürülecek bir para varsa onu iç etmeden bırakmayacaklar.
YanıtlaSilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilBiliyorum oldukça hassas bir konu. Ülke nüfusunun denitim altına alıması ve kaçak göçmenlerin gönderilmesi sağlanırsa, dolayısıyla talep ve tüketim azaltılarak enflasyonun düşürülmesine katkı oluşturulamaz mı? Milyonlarca kaçaktan bahsediyoruz, bu nüfusun ekonomiye katkıları ve oluşturduklar yük, sosyal ve politik etkileri nasıl irdelenebilir?
Evet bu da rasyonel politikalara dönüş adımlarından birisi olmalı. Mutlaka pozitif katkı sağlayacak.
SilMilyonlarca kaçak göçmen için AB tarafından fonladığımızdan bihaber soru.
SilEmeklerinize sağlık, rasyonel bir zemin üzerinde konuşan ekonomistler başımızın tacıdır.
YanıtlaSilVar olun.
SilArap sermayesi gelirse ve ekonomide dini mantıkla faize bakmaktan vazgeçilirse tahmini kaç yılda dengeleniriz? Tersi durumda zam = zam şeklinde gideceğimiz belli
YanıtlaSilKimse kimseye karşılığını almadan para vermez.
SilArap sermayesi geldi zaten.
SilDuayen Mahfi hocam….çok anlamlı ve akademik bir analiz olmuş. Teşekkürler.
SilTeşekkür ederim.
SilHocam Merkez Bankası nin tek görevi Türk Lirasının değerini korumak degilmi? Hemde kanunla sabit. Şimdi biz basta Bakan Nebati, Merkez Bankası başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu ve hükümet e dava açsak ne olur acaba... Şimdi caktirmadan faiz sebep enflasyon sonuç tezinide çöpe atıp Mehmet Şimşek ile kıvırma ya çalışılıyor da, adama sormazlar mi AĞAM BİZ BU HALTI NİYE YEDİK
YanıtlaSilŞimdi sorsanız kuru tutarak TL'nin değerini koruduk derler.
SilÜlkemiz 80 milyon dünya 8.5 milyar bizi yönetenler bu dediklerinizi ve daha fazlasını yaparak 8.5 milyar nüfus içerisinde refah seviyemiz bir nebze olsun iyi olabilirdi. Yapmadılar, yanlış yaptılar yada yapamadılar. Birey olarak bizler son 20 yılda varlık ilizyonunda yaşadık. Şuan krizdeyiz ve yokluğu en derinden yaşıyoruz. Aileler çocuklarını en iyi şartlarda yetiştirdiler bunu kabul ediyorum. Bunun yanında paramizin tüm değer kaybına rağmen ayağını yorganına gore uzatıp tasarruf etmeyi öğretmeleri gerekir. Bu neyi değiştirir derseniz. Benim vatandaş olarak bir oyum var. Her secim döneminde oyumu daha iyi bir gelecek için kullanıyorum buna rağmen birşeyler değişmiyorsa psikolojim bozulmadan şartları kendime uydurmam gerekir diye düşünüyorum.
YanıtlaSilBurada Türkiye ile ilgili konularda konuşuyoruz, hakkında yazdığın ülkeyi biz bilmiyoruz seni anlamıyoruz.
SilÇok haklı bir yorum hocam. Teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam, nasıl bu durumlara geldiğimizi çok net açıklayan bir yazı kaleme almışsınız. Hocam KKM' ye rağmen, doların rekorlar kırması bize ne anlatmalı? Açıkçası ben KKM uygulamasının biteceği haberi verilse dolar kurunda göreceğimiz rakamları tahmin edemiyorum...
SilO kadar anlaşılır ve akıcı anlatıyorsunuz ki olup biteni elinize bilginize sağlık. Keşke görmesi gerekenler görüp algılasa yazdıklarınızı...
SilSağ olun.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilFaiz %15'e çekilse ne olacak ki? Yine enflasyonun altında, yine güncel faizlerin altında kalacak. Faizler %50'ye çıkarılmadığı sürece bir sonuç alınamayacağı kanaatindeyim. Onun da ağır sonuçları olur.
Yine de doğru açıklamalar ve şeffaflık yavaş da olsa sonuç alınabilir. Ama böyle değil. Henüz nasıl bir program uygulanacağına dair tek kelime duymadık.
SilBugün bizi şeytana mahkum eden saray yönetimi bilerek ve isteyerek yaptığı yanlış uygulamanın hesabını vermeyecek. Milyarlarca dolarlık rezervleri erittiler ama hesap sorulmayacak. Ne acı! Şimdi vitrin düzenlemesiyle ekonomiyi kurtaracaklar. 85 milyonluk ülkede merkez bankası başkanı, ekonomi bakanı bulamamışlar.
YanıtlaSilMahfi hocam buzdağının altında neler var sizce ? Bununla da ilgili bir yazı yazabilir misiniz ?
YanıtlaSilEnkaz başlık yazım var. Ama o bile az.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMuhterem Üstat her vakit olduğu gibi çıplak gerçekleri tespit ederek dile getirmişsiniz . Yeni kaleme aldığınız eserinizin neşredilmesini sabırsızlıkla bekliyorum . Tecrübeniz ve fikirleriniz yol gösterici , yazılarınız ve eserleriniz bu konular ile ilgilenenler için bir nimet , kaleminize sağlık. Hürmetler .
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilHocam ihracatçı daha yüksek kur istemiyor. Kurun serbest piyasa koşullarında belirlenmesini istiyor demek daha doğru olmaz mı?
YanıtlaSilBelki ama öyle istiyor mu acaba?
SilHükümetin kuru tutmasının nedeni bence 2000 lerdeki istikrarın kurun sabit olmasından kaynaklandığını düşünmesi. Halbuki, istikrar kuru sabit tutmuştu.
YanıtlaSilKuru sabit tutmaya çalışmasının nedeni enflasyonun daha fazla artmasını önlemek.
SilHocam elinize sağlık, ancak maalesef seçimlerde bu olumsuz durum için halkımız güven oyu vermiş oldu, bu saatten sonra herkes başının çaresine bakacak.
YanıtlaSilHocam teşekkürler değerli bilgileriniz için. Faizlerin artması ithalat ve ihracatı olumsuz yönde etkileyecek mi ?
YanıtlaSilGörünmeyen dağın içinde işsizliğin payı ne kadar olur sizce
Faizler artınca kur gerileyecek ve bu durum ihracatı olumsuz etkileyecek.
Silhocam yine çok güzel yazı emeğinize sağlık
YanıtlaSilhocam bu faiz indirimi ve kur tutma politikası her şeyi alt üst etti enkaz gerçekten çok ağır olacak ama malesef hala yansıtmamaya çalışılıyor ticari ahlakı ortadan kaldırdık herkes kendi kafasına göre fiyat belirler oldu arkadaşımın süt çiftliği vardı 650 civarı sağmal hayvanları vardı bugün şartlarında çiftliği kurmak kredide olamayınca çok zor 40 - 50 milyona kurmak belkide daha fazla aynı baskılamaları süttede yaptı hükümet süte taban fiyat koyarak baskıladılar yem fiyatları alıp başını gidince şunda 25 adet yavruları kaldı onuda büyütüp satacak koymayacağım diyor ben bu duruma çok üzülüyorum yarın et ve süt fiyatları sırf bu yüzden artmaya devam edecek malesef bu verdiğim örnek benim gözümün önünde olan ya türkiyedeki hükümet sadece kuru ve faizi baskılamıyor herşeye el atmak isityor malesef
Teşekkürler.
SilHaklısınız.
3 sene önce et fiyatları 30 TL olacak diye emir vardı , bugün 350 TL ve üzeri.
SilÖdemeler krizi bekliyor musunuz Mahfi bey
YanıtlaSilBeklemiyorum zaten önümüzde duruyor. Cari açık % 6'ya gidiyor.
SilHocam buzdağının görünmeyen, yüzü olarak tam olarak beklentiniz nedir. Ne zaman.bu enkaz ortaya çıkacaktır sizce?
YanıtlaSilBence zaten ortada ama sis bulutu olduğundan tam görülemiyor.
Silbizim üstatlardan birisi diyor ki dolar isterse 50 olsun önemli olan enflasyonu düşürmek..Ben de dedim ki dışa bağımlı olduğumuz için kur artınca otomatikman enflasyon artıyor zaten..Rusya örneğini veriyor bu kez de orda 1 dolar kaç ruble olmasına rağmen enf düşük diyor :)
YanıtlaSilEvet ama Rusya Merkez Bankası, enflasyon % 20'ye fırladığı gecenin sabahında faizi de % 20'ye çıkarıverdi.
SilYazınız için teşekkürler hocam. malesef o şeytan sadece ayrıntıda değil her yerde gizli sanki hocam. Adim adım pesimizde sanki. mesela emeklileri zayıf gördü; sanki onlar bu ara maaşlar cabuk bitiyor diyor. Şeytan olara sızmış belliki.
YanıtlaSilSayın Eğilmez, tüm yazılarınızda bilimsel yaklaşımın önemine vurgu yapıyorsunuz haklı olarak. Öte yandan, önemli makamlardaki herkes belli bir yüksek eğitimden geçmiş, yurtdışı görmüş, oralarda master doktora yapmış kişiler. Kimileri üniversitede ders bile veriyor. Etraflarında bu eğitimlere sahip olan danışabilecekleri geniş kadrolar var. Bilimsel yaklaşımdan uzak olmayacaklarını varsayıyoruz. 2+2'nin 5 etmeyeceğini çok iyi bildikleri halde birileri bunu dayatıyor diye (bence) inanmadıkları halde bu iddiayı savunma pozisyonuna düşüyorlar. Bunu yalnızca ekonomi alanında değil, hukuk ve başka alanlarda da görüyoruz. Naziler arasında da yüksek IQ'ya sahip, çok iyi eğitim almış, bilim ve teknolojiye büyük katkılar yapmış insanlar vardı ama bu onları yaptıkları şeyi yapmaktan geri bırakmadı. Neden böyle? Belki tartışmaya açılması gereken konu, bu kişilerin neden onurlu davranış göstermedikleridir. "Ben yapmasam başkası yapacak" diyerek şahsi menfaatlerini mi gözetiyorlar? Eğer öyleyse, neden bir bürokratın bu davranış kalıbını benimsemesine ses çıkarmıyoruz. Normal şartlarda insan içine çıkamıyor olmaları gerekirdi, biz onlar adına utanıyoruz ama onlarda en ufak utanç belirtisi görünmüyor. Bilim kadar önemli bir diğer konu da ahlak ve insanlık onuru olmalıdır kanımca. Yazılarınız için çok teşekkürler. Hepsi çok kıymetli ve öğretici.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilSizin de vurguladığınız gibi dediğiniz durumun olabilmesi için normal şartlar olması lazım. Önce şartları anormal hale getirdiler.
Hocam öncelikle merhaba Doların baskılanması için bir dolar rezervi lazım değil mi seçimden önce doların 19 20 bandında sabitlemeleri hangi rezerv ile yaptilar çünkü çoğu haberler işte merkez bankasının dolar rezervi - de kapalı çarşıdan dolar alıyor tarzı bir sürü haber çıktı acaba uluslararası yardim talebinden gelen deprem paraları doları sabitlemek için kullanmaya yetecek kadar büyük bir para girişi olmuşmudur.
YanıtlaSilHayır, Körfezden gelen paralarla ve swaplarla ayakta durmaya çalışıyor sistem.
SilHocam, eğer düşünceler de ve kullanılan politikalar da arada kalan bir yol izlenirse, bu ülkemiz için daha büyük bir sorunlara yol açmaz mı? Çünkü sıcak para da ortada dönen bu politikalar ve düşünelerin konjonktürel olarak dalgalanmasını tuhaf karşılamaz mı? Bu da bizi daha zor bir noktaya götürmez mi ?
YanıtlaSilBundan daha zor duruma düşülmez herhalde.
SilHocam faiz artırılırsa bunun borsaya etkisi nasıl olur sizce?
YanıtlaSilBorsa geriler.
SilElinize sağlık hocam
YanıtlaSilSağ olun
Silİhracatçı, Türk Lirası değer kaybetsin istiyor, tüketici daha çok para istiyor, hükümet de daha yüksek büyüme istiyor. Ve enflasyon bu üçlünün arasında kaynayıp gidiyor. Hocam bu cümleleri 5 yıldır kimseye anlatamadım. Devekuşu taklidi yapıyoruz. Fatih Demirtaş
YanıtlaSilHocam 22 haziranda faiz artırılırsa kur aşağı gelir mi, yoksa bu seviyede bile zorla mı tutuluyor
YanıtlaSilFaiz artsa bile kura müdahale bırakılırsa ki bırakılması lazım kur fazla da aşağı gelmez. Tabii faizin ne kadar artırılacağına bağlı. Faizi % 40'a çıkarırsanız kur paldır küldür düşer. Ama böyle bir faiz artışı yapamazlar.
SilÖncellikle güzel yazınız için teşekkür ederim Sayın Eğilmez, son derece aydınlatıcı bir yazı olmuş, kaleminize sağlık.
YanıtlaSilTamamıyla şimdiye kadar anonim bir şekilde yorum yapıyordum, lakin (gerek Dolarizasyon, gerek geçen gün iktisadi kalkınma ile alakalı yazılarımı okumuştunuz) hepsinin aynı kişiden geldiğini bilmenizi istemem sebebiyle, Reddit profilimi paylaşıyorum. Bunun haricinde AK Merkezdeki söyleşinize katılmak ve sizinle tanışmak da isterdim, lakin bana ulaşımı zor olduğu için pek mümkün gözükmüyor.
//
Konu ile ilişkin ben de birkaç yorumda bulunmak istiyorum. Yukarıda bir birey, Merkez Bankası'nın görevlerinden birinin TL'nin değerini korumak olduğunu belirtmiş (Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu). Bu bilgi kısmi doğru, aynı zamanda Merkez Bankasının bizdeki bir görevi de "fiyat istikrarını" sağlamaktır. Bizde enflasyon değişken bir şekilde arttığı için fiyat istikrarından söz etmemiz mümkün değil. Eğer her yıl enflasyon sabit bir şekilde belli bir oranda artsaydı, o benim düşünceme göre istikrarlı bir fiyat artışı idi. Ancak bir dönem %20, sonra %40, sonra %100 olan enflasyon sayıları, fiyat artışlarının istikrarsız bir şekilde gerçekleştiğini göstermektedir.
Ben sırf kur müdahaleleri ile, kur mücadeleleri ile, faize müdahale ile gelişen bir devlet görmedim. İktisat tarihini incelediğimizde yegane çarenin üretim olduğunu görüyoruz. Ben bizim insanlarımızın iktisat tarihi alanında yeterli bilgi birikimine sahip olduğunu düşünmüyorum. Nitekim geçen Charles P. Kindleberger adlı çok ünlü bir iktisat tarihi yazarının kitaplarını satın almak istedim. Çok büyük bir sürprizle karşılaştım, kitaplarının sadece biri çevrilmiş ve o da hiçbir kitapevinde stokta bulunmuyor, hepsi tükenmiş. Kısacası bu alanın ülkemizde çok eksik olduğunu düşünüyorum.
Bizim insanlar zannediyor ki, bugünün gelişmiş olan ülkeleri geçmişlerinde neo-liberal (Serbest piyasa, finansal liberalizasyon, sermaye hareketlerinin denetlenmemesi vb.) olgular ile gelişti. Ancak bilmiyorlar ki bu ülkeler aslında üretim, korumacılık vb. olgular ile geliştiler. Kimse nasıl, niçin, neden, kim gibi sorgulamalardan çok uzak, sadece kur ve faiz üstünden ekonomi değerlendiriliyor. Sırf ihracat-ithalat, kur oranları, faiz vb. parametreler ile bir ülkenin kalkınması sağlanabilir mi? Böyle bir şey tarihte görülmemiştir.
Ancak tarih bize, Alexander Hamilton, Friedrich List, Robert Walpole vb. kişileri, İngiltere-ABD-Güney Kore-Tayvan-Japonya gibi ülkelerin nasıl geliştiklerini, hangi iktisadi politikaları izlediklerini, göstermektedir. En güzel olgusu da tarihte artık yazılı, belgeli ve kanıtlı olduğu için de bir düşünce değil, birer kanıttır.
Sizin Ali Ekber Yıldırım Beyefendi'nin kitabının arka kapağına görüşlerinizi sunduğunuzu okudum. Ali Ekber Yıldırım, kendi kitaplarında üretimin desteklenmediğini, tam tersine ithalatı destekleyecek politikaların uygulandığını belirtiyor. Siz de benim görüşüme çok yakın bir şekilde kendisine hak veriyorsunuz.
Peki bugünün ekonomistleri TV'lerde, gazetelerde kur-faiz kıskancında kalmışken, aslında bizim üretmemiz gerektiğini, ihracatımızı arttıracak politikalar izlememiz gerektiğini neden konuşmuyoruz? Ben birkaç insan dışında - sizi de tenzih ederek - üretmemiz gerekiyor, üreten Türkiye olmamız gerekiyor diyen insan görmüyorum. Oysaki bu düşünce kalkınma kur-faiz-enflasyon kıskacını kapsıyor ve uzun vadeli bir yol çiziyor.
Ancak bizdeki tartışmalar sığ, hep kısa vadeli. Bu beni çok üzüyor. iktisatın sadece iktisat olmadığını aslında siyaset olduğunu kavramak bu kadar zor olmamalı. Sadece parasalcı (monetarist) politikalar izleniyor. Hemen hazırcı bir yapıya bürünüyoruz. Uzun vadeli kalkınma için ise bedel ödenmesi gerekir, ancak herkes bu bedelden kaçmak istiyor.
Ekonomi bu haldeyken, artık uzun vadeli politikalar çizilmeli. Çünkü bana kalırsa eldeki tek (asıl) rasyonel politika budur.
Saygılar.
Paylaşım için teşekkürler.
SilRica ederim Sayın Eğilmez.
SilGeçen de belirttiğiniz gibi, yazmaya devam.
Saygılar
Türk insanı üretmiyor değil arkadaşım, Türk insanı üretiyor OECD içinde haftalık çalışma süresi 60 saat ile en uzun ülkelerin başında geliyor. Ancak Türk insanın ürettiği şeyler daha çok İsa’dan önceki 20.inci yy’a ait günümüzün yüksek teknoloji içeren üretimimiz çok çok az. İşte teknolojisi yüksek ürünler üretebilmek için eğitim reformu yapmalı imam hatip yerine daha çok modern fen bilimine ağırlık veren okullar açmalı, üretim için gerekli sermayeyi yurda davet edebilmek için hukuk reformu yapmalı, kararlar bir kişinin iki dudağı arasına bırakılmamalı, üretimde yaratıcı innovative olabilmek için ki kendi markamızı yaratmak için gerekli, özgürlükçü olmalı , fikirler açıkça tartişılabilmeli yani kısaca bunlar gibi yapısal reformlar yapılmalı, saygılarımla
Silİnatcılığın riskleri;
YanıtlaSil1-Döviz krizi
2-Deflasyonist tedbirler
3-Aşırı ithalat
4-Azalan ihracat
5-Politik problemler
Sonuç aşağıya tükürsek bıyık, yukarı tükürsen bıyık durumu !
Hocam hazine ve Maliye bakanlığı merkezi yönetimin bütçe gerceklesmelerini aylık olarak yayınlıyor. Bakanlıkların aylık gelir giderleri de bu şekilde yayınlanıyor mu??
YanıtlaSilProgramlar bazında ayrıntı var.
SilSAYIN HOCAM FAİZİN YÜKSELMESİ EKONOMİK BİR DURGUNLUĞA YOL AÇARMI.
YanıtlaSilDüşük faizle enflasyon ekonomiye öylesine yapay bir canlılık verdi ki faiz artınca normale dönüldüğünde durgunluk sanılacak.
SilFaiz artırımı ile kuru dar bir bant aralığında tutabilirler.Ancak iki haneli enflasyonu kısa ve orta vadede tek haneli rakamlara çekebileceklerini düşünmüyorum.Kanaatim IMF'nin çerçevesini çizeceği bir program uygulamaları.Çünkü IMF yabancı yatırımcılar için bir çıpa işlevi görecektir.Çünkü yeni ekonomi yönetiminin ülkeye yabancı sermaye yatırımları çekmekten başka çıkış yolu yoktur.
YanıtlaSilSavaşmaları gereken konu enflasyondu. Bunun için de akılcı ve bilimsel politikalar uygulanmalı ve yapısal reformlar yapılmalıydı. Çünkü enflasyonu düşürmeden faizi düşürmek hiper enflasyona yol açacaktı. Nitekim de öyle oldu. Bilime sırtımızı döndük ve dünyada örneği olmayan bir modeli uygulamaya kalktık. Enflasyon arttı, dolar arttı, Türk parası eridi. Düğmeyi yanlış iliklediğinizde gerisi de öyle gelir ya, bu sefer de yine dünyada örneği olmayan kur korumalı adı altında aslında bir döviz hesabı olan bir hesap türünü insanlara açtırdık. Bu da dövizin artmasına çare olmadı. Daha sonra kuru baskılamak adına polisiye tedbirler alındı. Bu süreçte 128+199 olmak üzere toplam 327 milyar dolar döviz satıldı ve merkez bankası rezervleri de eksiye düştü. Yanlışlar yanlışları doğurdu ve sonunda ülke dünyanın 10. sefil ülkesi konumuna yükseldi. Halbuki ben ekonomistim diyen birisinin bilime sırtını dönmemesi gerekirdi. Her şeyi bilemezsiniz. Liyakatli kadrolar bir araya getirilip bir bilim kurulu oluşturulsa, aralarından tek bir kişi bile bu yanlışları onaylamazdı. Faizi sıfırlamanız için önce enflasyonu sıfırlamanız lazım. Mücadelemiz enflasyonla olmalıydı. Akılcı ve bilimsel politikalardan uzaklaşarak ne enflasyonu düşürebilir, ne de faizi sıfırlayabilirdik. Yanlış yaptık. Fakat yanlışlar bunlarla sınırlı kalmadı. Mesela göçmen politikası da ekonomiyi derinden etkiledi. Kiralar yükseldi, kaçak iş gücü dolayısıyla da işsizlik arttı. Mesela şeker fabrikaları satıldı ve bir yıl sonra şekeri ithal etmeye başladık. Bunun gibi 20 yılda 273 kurum satıldı. Devlet piyasaya yön veremez oldu. Kur arttı, alırken pahalı aldık ve pahalıya sattık; bu da enflasyonu körükledi. İthalat fazla olunca açık verdik böylece borçlandıkça borçlandık. Deniz bitti. Bundan sonra yapılacak hiç bir palyatif çözümle sonuç elde edemeyiz. Koronovirüs zamanında oluşturulan bilim kurulu gibi her alanda yapılması gereken yapısal reformlar için de bilim kurulları oluşturmaktan başka bir seçeneğimiz kalmamıştır. Çünkü mevcut düzen, liyakatin işleyişine müsaade etmediği sürece ülke bu sarmaldan çıkamaz. Bilim kurulu üyelerinde aranması gereken tek kriter o konudaki uzmanlığı olmalı. Aslında öyle bir yapı olmalı ki, yetki verilenler istese de bilimin dışına çıkamamalılar. Çünkü bunun ceremesini hepimiz çekiyoruz. Böyle sağlam bir yapı da ancak gelişmiş demokrasilerde olabilir. Bilim, enflasyon düşmeden faiz düşerse hiper enflasyon olur diyor. Bu durumda odaklanmamız gereken konu faiz değil, enflasyon olmalıydı. Çünkü enflasyon düşünce zaten faiz de düşecekti. Bu kadar basit bir konuda bile sınıfta kaldık ve bedel ödüyoruz. Bilime sırtımızı dönmenin cezasını çekiyoruz. Olan bize ve çocuklarımıza yani bu ülkenin geleceğine oldu. Artık çok net bir şekilde anlaşıldı ki kesinlikle ilk yapmamız gereken yapısal reform, yetki verilenlerin istese bile bilimin dışına çıkamamalarını sağlayacak bir düzenlemeyi yapmamız, bunu bizzat hayat geçirebilmemizdir. Çünkü dediğim gibi bunun ceremesini hepimiz çekiyoruz. Ne var ki mevcut yönetimin bunu yapabilmesi bir ütopya. En başta böylesi bir reform yapılmadıkça da geçici çözümlerle ancak bir ileri bir geri gider dururuz maalesef.
YanıtlaSil''Arayan Mevlasını da bulur belasını da (bulur)''
YanıtlaSilTürk Atasözü
(özet ifade ile)" bugün sadece faizi arttırarak enflasyonu düşüremeyiz." peki neler yapılması gerekiyor.??. ben ayrıntısı ile dinlemeye razıyım. haklısınız. şeytan ayrıntıda gizlidir..!!!
YanıtlaSilBu konuda benim Yapısal Reformlar ve Türkiye adlı bir kitabım var. Ayrıntılar orada.
SilHocam kaleminize ve aklınıza sağlık teşekkürler. Son dönemde yapılan swap anlaşmalarının dolar dönüş kurunun 40tl ler civarında olduğu söyleniyor. Acaba bu konuda bilgi paylaşabilirmisiniz.
YanıtlaSilBizler bilemeyiz.
SilHocam,
YanıtlaSilParanın değeri ne kadar arttıysa her alanda ithalat patladı,
sonunda merkeze ithal başkan getirdik, dışarda iş kovalayan adamı bakan yaptık.
Bu insanlara da onları getirenlere de güvenmiyorum.
Resmi maaşları yurtdışında bir saatlik geliri kadar olan insanlar, demek ki arka kapıdan bir yerden gerçek maaş ödemelerini almayı kabul etmişler.
Başı alengirli olan işin, sonu da öyle olur.
Faiz artmasın; enflasyon sürsün; 1,36 faizle nakit avans çekelim bir kısmını yiyelim bir kısmıyla dolar alalım; 3 yıl önce ev kredisi çekmiştik, maaşım kadardı; şimdi maaşımın tam dörtte biri. Evin fiyatı 9 kat arttı. Yan komşumla beraber almıştık o 8 katına sattı. Ben satamam başka evim yok. Satarsam bi daha ev alamam. Ev işi şans oldu. Almasaydım bu kiraları ödeyemezdim. Bu arada enf. yüzünden elimize geçeni harcıyoruz. Uyduruk enf. oranları ve senyoraj ile soyulmamak lazım. Çırpınıp duruyoruz. Bakalım n'olacak?
YanıtlaSilBazı ekonomistlerin instagram hesaplarından paylaştıkları haberleri gördüm faiz artırımının ilk aşama olarak gerçekleştirileceğini söylüyorlardı. Hakkımızda hayırlısı olsun valla.
YanıtlaSilHocam bu saatten sonra ekonominin tillahı gelse ne olur?
YanıtlaSilFazla da bir şey olmaz çünkü sorun ekonomiden çok daha fazla alanda.
SilHocam yapmaya çalıştıkları şey başarılı olmadı mi ama? Doları önce patlatıp piyasaya canlılık getirip bolca para basarak enflasyonu da düşük açıklayarak seçime girmek ve kazanmak şeklindeki plan tutmadı mi?
YanıtlaSilHocam benim nerdeyse iki katim yaşındasınız. Ben maalesef 36 yaşında bu milletten birşey olamayacağını anladım. Bu millet halinden memnun ben de memnunum. Enflasyon 5 açıklanmış 500 olmuş umrumda değil millet halinden memnun.
İnsanlar az daha insanca yaşamak zorunda kalacaklardı çok şükür ki izin vermediler.
Hocam öncelikle sade ve anlaşılır yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilMüsadenizle kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
Halkımızın herhangi bir konuda duyarlılık gösterebilmesi için onu iliklerine kadar hissetmesi/yaşaması gerekiyor.
Örneğin 99 depreminde öyle bir sarsıldık ki herkes deprem konuşmaya başladı. Yanal atımlı ve düşey atımlı faylar, artçılar, öncüler, Richter ölçeği, büyüklük, şiddet bir çok şey öğrendik. Ve bu toplumsal duyarlılıkla birlikte pek çok eksiği de olsa o dönem çıkarılan yönetmeliklerle birlikte Yapı üretimi ve denetimi alanında ciddi bir ilerleme sağlandı.
Bir başka örnek 2001 krizi sonrası gelişen ekonomik duyarlılık. O dönem de herkes ekonomi uzmanı olmuştu. Çok severek takip ettiğim EKODiİYALOG’da Asaf hoca, Deniz hoca ve sizden az ekonomik terim öğrenmedik. Dalgalı kur, serbest kur, kur çıpası, arz-talep ilişkisi, enflasyon-faiz, yapısal reformlar.
O dönem oluşan bu toplumsal duyarlılıkla birlikte rahmetli Kemal Derviş ve ekibinin öncülük ettiği yapısal reformlar ile ülke toparlanmıştı.
Kanaatimce şimdi/ bu günlerde bu kollektif duyarlılık oluşmuyor. Bir kesimi -daha önceki yazılarınızda da vurguladığınız gibi- krize inandıramıyorsunuz adeta hayal dünyasında yaşıyor. Bahsettiğim kollektif duyarlılık için ciddi bir dibe çöküş yaşanması gerekiyor sanıyorum.
Sargılarımla…
Hocam merhabalar, ben boğaziçi ekonomide okuyorum yazılarınızı yakından takip ediyorum. Sizce önümüzdeki dönemde yeni kadro konut piyasasını nasıl etkileyecek? Döviz bazında konut fiyatlarında artış devam edecek mi? Ben dolar bozdurup yaşadıgım evi almayı planlıyorum
YanıtlaSilHangi yeni kadro?
SilMahfi hocam, sayısal demokrasi sürüncemesinde kesilmeyi bekleyen kurbanlıklar gibiyiz. Geleceğimiz hakkında düşünmeyi bırakıp, derince iç çekiyoruz.
YanıtlaSilsizce ihracatın değersiz Lirayla beraber artmasına rağmen ithalatın daha da fazla artmasının sebebi nedir ? bağımlı olduğumuz enerji fiyatlarının savaş dolasıyla hızla artması mı ya da ithalatımızın önemli bir kısmının fiyar esnekliğinin düşük olması mı
YanıtlaSilHepsi + enflasyonun, paradan kaçıp mal alma eğilimini beslemesi
SilHocam, İhracatçının ihracatı dünya ile rekabet edebilmesi için Dolar kurunun olması gereken rakam nedir. şu an ki 24 TL seviyesi bunun için yeterli mi?
YanıtlaSilKonuya yanlış açıdan bakıyorsunuz. Önce yanlış belirlenen faizin düzeltilmesi lazım. Faizin olması gereken yer enflasyonun olduğu yer. Önce onu düzeltip sonra kura karışmamak lazım. O zaman kur olması gereken yeri bulur.
SilMahfi hocam.,
YanıtlaSilSizce iktidar seçim öncesi vaatlerini yerine getirmek adına bir yandan para basıp bir yandan yüksek vergiler koyarak (mesela kkm'a) ve enflasyonu daha da azdırmadan ekonomiyi düze çıkarabilir mi? Araplar hariç yabancı girişinin olacağını da hiç sanmıyorum
Çıkaramaz.
SilMahfi hocam,
YanıtlaSilSanırım tüm bu sıkıntıların kökeninde TC' yi yönetenlerin Avrasyacı politikalarının, eksen kaymasının etkisi var..Doğrudan yabancı yatırımcı, sıcak para bu nedenle çekilince döviz kıtlığı başladı..İktidar da dövize hücumu engellemek adına faizi artıracağına daha da düşürdü (çünkü sürekli ve ara ara artırmak zorunda kalacağını ve bunun da güvensizleğe yol açacağını biliyordu) Uzatmadan..M.Şimşek bu işi çözebilir mi? Arap sermayesi dışında sıcak paranın geleceğini sanmıyorum ! Ne dersiniz?
Sistem yanlışsa kişi doğru da olsa sorun çözülemez.
SilHocam sizce cari açığının azalması için kurun atması gerekmiyor mu? Diğer yandan Türkiye’nin gelişmişlik düzeyi, ekonomi büyüklüğü, kişi başına düşen yıllık gelir düşünüldüğünde sizce asgari ücretin kaç dolar seviyelerinde olması gerekiyor.
YanıtlaSilBence önce faizin enflasyon düzeyine çıkması gerekiyor. Kur sonraki iş. Kur sonuç.
SilHocam, moratoryum zorunluluksa yararlımıdır?
YanıtlaSilEvet.
Sil22 haziranda olacaklar,
YanıtlaSilTUİK baskani , gercek enflasyonun %75 ve işsizlik oraninin %15 oldugunu aciklar, maliye bakani %15 lik devaluasyon yapar, merkez bankasi gecelik repo oranlarini %23 olarak aciklar, saglik bakani oh be acikladik, rahatladik , gecmis olsun der, turizm bakani, butun herkese iyi tatiller diler, ve kuzu kuzu kurban bayrami tatiline gireriz ..
Bir turlu anonim olmadan giremedim her nedense. Hocam su an uygulanan para ve maliye politikasi soyle tanimlanabilir: Canim ne isterse kur o olur. Canim ne isterse faizde. Olmazsa oluyormus gibi konusmaya devam eder.
YanıtlaSilYeni olan hicbirsey yok aslinda. Etkisiz eleman faktoru yapilan kadro degisikliklerini dikkate almayabilir. Kur istenirse bir gunde 100 bile olabilir. Istenirse 1 olamaz da denemez zira yolunu sasiran bir para gelirse. Gelir boyle bir para zira karanlikta ne oldugunu bilemiyoruz. Yolsuzluk bir yorgan gibi kaplamista belki ondan diyebilirsiniz.
Hocam daha önce de sormuştum başka bir tivitinizde, tekrar soruyorum Kkm de iki türlü hesap var. TL den kur korumalı açılanlar ve yp den dönüşen kkm lar. Özellikle yp den dönüşen hesaplar belli bir zaman sonra kendi isteklerince veya devletin bu hesapları sonlandırması ile tekrar yp mevduata geçmesi halinde Merkez bankasının bunu karsilayamıyacak durumuna yorumunuzu merak ediyorum. Bildiğim şu yp den dönüşen kur korumalı hesapların döviz kısmı MB aktarılıyor .Karşılığı MB den TL olarak bankalara aktarılıyor. Örneğin bu tutar 50 milyar dolarsa ,MB mevduat sahibine bunu nasıl geri verecek.Kasa ekside...AÇIKÇASI DİLİM VARMIYOR AMA ÇOK DOLAR BULMAMIZ LAZIM ÇOOK
YanıtlaSilAsrın buluşu olarak lanse edilen bu KKM aslında sigara bağımlısını tedavi etmek için uyuşturucuya alıştırmaktan başka bir şey değil. Sadece KKM dönüşleri için değil buğdaydan ilaca, doğalgazdan çocuk bezine kadar ne var ne yoksa her şey için ÇOK DOLAR BULMAMIZ LAZIM ÇOOOOK. Boşuna ödemeler dengesi krizi demiyoruz...
SilDevletin borcu olmazmış, vatandaşın borcu olurmuş.
YanıtlaSilYani sonunda vergi olarak fatura bize çıkacağına göre yanlış bir söz değil.
SilKura yapılan her bakı 1 dolar karşılığında neredeyse 2 dolarlık TL'nin zarar etmesine neden oluyor. Ekonomi doğaldır derler. Her şey olması gereken yere gitmelidir. Kuru böyle bastırırsak sonucunu gördük. KKM yükü, faizlerin durumu ortada. Şimdi bu enkaz nasıl kaldırılacak merak sebebi.
YanıtlaSilÇok zor ve çok acı çekilecek.
SilMahfi hocam iyi günler dilerim.Hocam eğer Türkiye faiz sebep enflasyon demeseydi ve aynı şekilde devam etseydi yine ekonomi GSYİH falan yükselir miydi düşer miydi ne olurdu?
YanıtlaSilBen bir hesap yapmıştım bir zaman. Eğer enflasyon % 19 iken faizi 19'dan düşürmeye başlamak yerine 320'ye çıkarsaydık. Enflasyon % 25'i hiç geçmeyecek, kur da 13 - 16 arasında bir yerlerde kalacaktı.
SilMahvi Hocam teşekkürler. Elinize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam, Isabella Weber'in enflasyon kontrolü üzerine görüşleri ve araştırmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilFarklı ülkeler farklı çözümler. Enflasyon sorununu parası rezerv para konumunda olan bir ülkede çözmenin yolu farklıdır, parası rezerv para olmayan, dolarizasyon etkisindeki bir ülkede çözmenin yolu farklıdır.
SilHocam, açıkçası görüşünüz oldukça yüzeysel ve dismisif, kendisinin araştırmalarından haberdar değilsiniz sanırım. Isabella Weber'in araştırmaları piyasadaki aktörlerin hangi mekanizmalarla, bazen istemsiz şekilde bir koordinasyonla, fiyat artışına neden olduğu üzerine odaklanıyor. Bu paranın reserv olup olmamasıyla ilgili bir durum değil.
Silİsabella Weber'e 'faiz sebep enflasyon sonuç' yaklaşımını bir sormayı deneyin isterseniz bakalım ne yanıt alacaksınız? Burada paylaşırsanız çok iyi olur.
SilZaten kendisi yazmış. New Yorker'da üç hafta önce yayınlanan "sorulmuşu" var. Nisan ayında da Review of Keynesian Economics, Vol. 11i'de yayınlanan "paper"ı var. Okuyun tavsiye ederim.
Silhttps://www.theguardian.com/business/commentisfree/2021/dec/29/inflation-price-controls-time-we-use-it?utm_term=Autofeed&CMP=twt_gu&utm_medium&utm_source=Twitter#Echobox=1640776964
Hocam sahte sultanı okudum. Akıcı güzel bir kitap olmuş.En çok hoşuma giden bölüm Murat'ın arşiv taramasında tabloyu odada olduğunu görmesi oldu
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilHocam bu KKM uygulaması bir zamanların banker KASTELLİ olayına benzer mi ?
YanıtlaSilSayın Eğilmez, yazınız yine aydınlatıcı , bilimsel , gerçekleri ortaya koyan, basit anlaşılan bir doküman. Size tekrar teşekkürlerimi sunarım. Son seçimler de açıkça gösterdi ki, her Ülkede olduğu üzere Ülkemizde de Milliyetçilikten , Aşırı Sağdan, Aşırı soldan, Aşırı Liberallerden, daha az aşırılara kadar geniş bir yelpazeye yayılan seçmen dağılımımız mevcut. Bunların müşterek tarafları kendilerini eğitmiş (Bilgili, Arif, Kamil, Bilge) insanlardan , Akıl, Mantık, Etik tanımayan, hep Mucize bekleyenlere kadar yayılmaktadır. Bilgili, Arif, Kamil, Bilge insanların kandırılmaları kolay değildir. Bu tip insanlar kavgacı , küfürcü insanlar değildirler. Akıl, Mantık, Etik tanımayan Mucize bekleyen insanlar ise İnatçı, Nispetçi, Şiddetçi, Nefretçi, Hasetçi insanlardır, kandırılmaları kolaydır. Vatan, Millet, Bayrak, Allah ile kolayca aldatılırlar. Bu durumun Ülkemiz üzerine dağılımını seçimler göstermektedir. AKP iktidarının iş başına geldiği 2002 seçimlerinde Ülkemiz üzerine dağılımı, oy potansiyeli ne halde idi, 2023 seçimlerinde Ülkemiz üzerine dağılımı, oy potansiyeli ne hale getirdi?
YanıtlaSilSayın Eğilmez, Bilgili, Kamil, Arif, Bilge insanları , Akıl, Mantık, Etik tanımayan, hep Mucize bekleyen insanlara dönüştüremezsiniz, ancak tersi olacaktır, sadece dönüşümün süresi önemlidir. Ayrıca Z kuşağı da Akıl, Mantık, Etik tanımayan, hep Mucize bekleyen insanlara yönelmemektedir.
Bence yapmamız gerekenler, Aşırı acele etmeden, insanlarımızı doğru tarafa yöneltmeğe çalışmamız, Bu arada Ülkemize aşırı zarar verilmemesine dikkat etmemizdir. Acaba yanılıyor muyum?
Hocam,
YanıtlaSilYorumlardan ve seçim öncesi halkın ve muhalefetin tavrından hala başkanlık sisteminin ne olduğunu kavrayamadıklarını anladım.
Hükümet yaptığı ekonomik hamlelerle kaynak dağılımını lehine organize etti.Bu devam edecek.
Seçimleri muhalefetin kazanması kaynak bölüşümünü geri döndürebilirdi, ancak, devlet içinden muhalefete kaynak desteği sağlayan bir kurum kalmadı, muhalefet elinden geleni yapsa bile devlet içinden işbirliği kuramadan kazanamazdı, olmadı da.
Seçim öncesi bloğunuzdaki son yorumumda Sn Kılıçdaroğlu'nun yurtdışından da destek alamadığını yazmıştım. Mevcut Türk siyasi rejimi (ve Rus rejimi) maselef Avrupa'nın da hatalı komşuluk siyasetinin bir yansıması.
Not: Bir kaç sene öncesini hatırlarsanız, Damat ekonomi yönetimine geldiğinde yurtdışından ekonomi danışmanlığı almıştı. Yine aynını yaptılar, ilerde yine yaparlar da. Baas yapılarının tipik özelliğidir.
Türk lirasının piyasa mekanizması içinde fiyatının oluşması, reel üretimi büyütecek hamleler yapılmayacak. Yapılacak olan, eldeki üretim üzerinden paylaşım politikası olacak.
Sn.Hocam,
YanıtlaSilİfade ettiğiniz gibi bu saatten sonra faiz artırmak enflasyonu düşürmeye yetmeyecek ve hiçbir ekonomik göstergeyi de düzeltmeyecektir.En iyi ihtimalle sınırlı bir carry trade sermayesini kısa vadede çekebilir,bir süre döviz kuru dar bir bantta kalır ve yerel seçime kadar böyle devam eder.Bugün itibarıyla 110 Milyar Usd’ye ulaşan KKM büyüklüğü,bir o kadar da deprem felaketinin maliyeti ve 200 Milyar Usd dış borç aslında bahsettiğiniz buzdağının en büyük kısmı.
Rakamların büyüklüğü gözümüzü korkutsa da, ekonomimizin iç dinamikleri ülkenin krize girmesini önlüyor.Halkımız borçlanarak tüketimi,tüccar ve sanayicimiz borçlanarak yatırım yapmayı seviyor.Önümüzde 9 günlük tatil var ve yaklaşık 20 milyon kişi yer değiştirecek,böyle bir dinamik hangi ülkede var?Birçok sektör tarihinde yapmadığı kârı son 2 yılda yaptı.3 haneli enflasyon aynı zamanda geniş kitlelerde zenginleşme yarattı ve bu da tüketime yansıdı.Bankalarda 1 milyon TL üzeri mevduatı bulunanların sayısı 1 milyon kişiye dayandı.İhracattı zaten €/$ paritesinden ve vergi iadesinden fazlasıyla kazanıyor.Kurun artması ithal hammadde maliyetini artıracağından onu da pek iyi karşılamazlar.
Sonuç olarak,zaten önemli bir kısmı kayıtdışı olan ekonomide rakamlar yanıltıcı olabilir,rakamlara bakarsak batmamız lazım,reel piyasaya bakarsak çoğunluğun halinden memnun göründüğü tuhaf bir durum yaşıyoruz. Bu durum artık ülkemiz için yeni bir düzen ve hiçbir kesim beslendiği düzenin değişmesini istemez.
Saygılarımla, Fatih Gülşen
Ağzınızdan çıkanı kulağınız duyuyor mu?
Sil"Daha çok para harcıyoruz. Bu nedenle ödemeler dengesi krizine girmeyeceğiz" diyorsunuz.
Hocam faizi arttırırken sizce hangi strateji izlenmeli. Kademeli artış mı yoksa faizi enflasyon seviyesine çekip daha sonra enflasyon düştükçe kademeli azaltış mı? Bana ikinci yol daha mantıklı gibi geliyor. Çünkü ilk yol zaman kaybetmemize yol açacak. Oysaki boşa kaybedecek zamanımız artık kalmadı. Fakat bir de şöyle bir gerçek. Kimse (hatta çocuklar bile) Tüik'in enflasyon verilerine inanmıyor. Çünkü Tüik'in verilerini çarşıya pazara çıkınca göremiyoruz. Enag'a göre 12 aylık gerçek enflasyon doğalgaz fiyatının Mayıs ayında değişmediği varsayımında %109.01, doğalgaz fiyatının Mayıs ayında 0 olduğu varsayımında ise %105.45. Bu durumda asıl yapılması gereken hamle faizi 105'e çıkartıp daha sonra enflasyon düştükçe faizi aynı oranda azaltmak mı olmalıdır. Çünkü eğer Tüik verilerine göre faizi 40'a çıkartılsa bile gerçeklerle örtüşmeyeceği için bir sonuç alacağımızı sanmıyorum. Hele ise 40 faize çıkış kademeli olacaksa hem sonuç alamayıp hem de zaman kaybedeceğimizi düşünüyorum. Gerçekler bizi radikal kararlar almaya sanki zorluyor gibi. Mesela Arjantin'de enflasyon %109'a çıktığında faizlerde 97'ye yükseltilmişti. Sizin yorumunuz nedir? Hem zaman kaybetmemek hem de en doğru adımı atabilmek adına öneriniz nedir? Faizi kademeli arttırmak mıdır yoksa faizi gerçek enflasyon değerine yükseltip sonra enflasyon düştükçe faizi de kademeli olarak düşürmek midir?
YanıtlaSilKademeli artırmak zorundayız. Aniden artırırsak bankalar ve şirketler elimizde kalır.
SilMahfi Bey, ekonomiye yeni ilgi duymaya başlayan bir Türk genciyim.
YanıtlaSilSizce devlet, ekonomideki kontrolü ilk olarak nerede kaybetmeye; ipin ucunu nerede kaçırmaya başlamıştır? Cevaplarsaniz sevinirim. Yazınız ise gerçekten ufuk açıcı.
Enflasyon yerine faizi düşürme yanlışı bütün kötülüklerin başı gibi duruyor.
SilHocam faiz artışından sonr la otomobil fiyatları nasil etkilenir? Şu anda otomobil almak mantıklı mıdır?
YanıtlaSilNasıl bir faiz artışı olacağına bağlı.
SilHocam neden hep ikide bir biz şunu yapmalıydık bunu yapmalıydık diyorsunuz yazılarınız da? Sanki bizim yada sizin elinizde yetkimi var, üstüne basa basa,altını çize çize, AKP böyle yanlış yaptı sonuçları bu oldu yada bu olacak deyin lütfen.
YanıtlaSilÇünkü biz yapmasak da ucu bize dokunuyor. Öte yandan birçok yazımda AKP'nin yaptığı yanlışları da AKP diyerek vurguluyorumn zaten. Örnek AKP ekonomisi yazılarım.
SilTcmb enflasyon hedefleri %5 fakat bize uygun görülen 60-70. Yani tcmb son yıllardaki inandırıcısızlığını ne yaparak pozitif yöne çevirecek? Sadece faiz arttırarak ya da bankalar üzerindeki baskıları kaldırdığını söyleyerek mi?
YanıtlaSilBana göre güveni kolay kolay sağlayamayacaklar. Özgür demirtaşın bir ifadesi vardı “vitrin ekonomi modeli” Çok mantıklı geliyor. Yerel seçimler de varken kimse çok yapısal reform da beklemesin. En yapısal reform da demokrasiden, eğitimden başlar. İstedikler kadar yasa çıkarsınlar, politika belirlesinler.. çoğunluğu düşük eğtimli ve göz boyamaya alışkın bir millet varken ve de halihazırda önümüzde tüm çıplaklığı ile duran otokratik yönetim zaten başlı başına yapısal reformlar önündeki en büyük engellerdir.
*düşük eğitimliden kastım enflasyonla iç içe yaşayıp, tanımını ve nedenlerini-sonuçlarını bilmeyen bir toplumdan bahsediyorum.
Hocam merhaba konuyla alakasız bir sorum var maaşlarda ücretlendirme bölgesel olarak yapılsa bu sistem başarılı olur mu
YanıtlaSilMahfi hocam eğer faizi oldukça sert yükseltirlerse 2028'de hedefledikleri GSYİH hedefine ulaşabilirler mi? faizi yükseltmek büyümeyi feda etmek anlamına gelmez mi? Bu da daha farklı bir fakirliğe yol açmaz mı?
YanıtlaSilO dediğiniz hedeflere ne zaman ulaşılmış ki 2028 de ulaşsınlar. Öyle bir niyet yok zaten. Hedef süreye misal 1 ay kala tutacak mı mantığı ile olmaz zaten aylık günlük hedeflere an'da başlayarak ve istikrarlı şekilde ilerleyerek yıllar sonraki hedeflere doğru gidilebilir. Bakınız 2023 hedefleri. Neyi vaad ettiklerine ve sonuca bakmanız yeterli olacaktır.
SilAdsız 12:20
SilSize katılmıyorum çünkü hedefledikleri GSYİH kişi başı 16 bin dolar ve şu an halihazırda 11 bin dolaylarında bir kişi başı GSYİH'imiz var. Hedefleri gerçekçi, ama büyüme bu hızda devam ederse. Peki eğer ekonomi resesyona girerse nasıl bu hedef tutturulacak? Bana kalırsa yüksek faiz ülkeyi daha da fakirleştirecek ve Türkiye ligden düşecek. Faizin yüksek olduğu yıllarda Gsyih performansı iyi seyir göstermemişti. Tekrar 2016-2017-2018-2019-2020 düşüşü yaşayabiliriz. Yani yıllar sürebilir. Nereden baksanız 5-10 senesi gidecek ülkenin. Bizi hiç iyi günler beklemiyor. Ortodox politikalar her ülke için iyi sonuç vermeyebilir. Türkiye için ne heterodoks politikalar ne de ortodox politikalar düzgün sonuç veriyor. Ama bana kalırsa Türkiye elinden gelebildiğince üretimi, ihracatı ve büyümeyi enflasyon pahasına önceliklendirmeli, çünkü Amerika borçlarını dolar basarak ödeyebilir fakat biz eğer borcumuzu ödemek istiyorsak, mal üretip bunları yurtdışına satarak ödeyebiliriz ancak. Eğer bağımsız bir ülke olmak istiyorsak bundan başka çaremiz yok. Öbür türlü ekonomisi iyi olunca bölgesel güç olan, bozulunca batının kuklası olan 3.dünya ülkesi serüvenimiz kaldığı yerden devam eder. Batının öğretisi, Batıdan çıkmıştır, Doğu için %100 iyi sonuç veremez ne uzun vadede ne kısa vadede. Türkiye'nin ekonomik gelişmişlikte örnek alması gereken ülkeler Fransa, İngiltere gibi sömürgeyle, bölgesel konumlarıyla, zenginleşmiş ülkeler değil, kendi emeğiyle, zorlukların üstesinden gelerek gelişmiş Çin, Japonya, Kore gibi ülkelerdir. Fransa, İngiltere, Amerika gibi ülkeleri örnek alırsanız, onların öğretileri ancak onların kölesi olmaya razı olduğunuzda çalışır, onların istekleri, onların küresel ideolojileri doğrultusunda.
TL'nin değerini yarıya düşürebilecek şok devalüasyon ihtimali var mı hocam yıl içinde? Örneğin asgari ücret 11.000 TL oldu. faizler de 40'a yükseldi ve usdtry 19-20'ye geriledi. Böyle bir durumda Türk ekonomisinde 500-600 usd'ye tekabül eden asgari ücret sürdürülebilir midir? Bu durum bize daha yüksek cari açık olarak dönmez mi? MB faizi 45-50 bandına çekse ve dövize de müdahaleyi kesse, dövizin üzerindeki baskı otomatik olarak kalkar mı yoksa bu güne kadar baskılanmışlığın patlamasını mı yaşarız? Yüksek faiz, yüksek kur, yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, hepsinin aynı anda yaşanma ihtimali sizce ufukta var mı?
YanıtlaSilSayın Hocam,
YanıtlaSilBenim bir görüşüm var sizin değerlendirmenizi ümit ederim. Faizi artırdıklarında dolar biraz düşebilir bu kurdan da piyasadan dolar toplayıp merkez bankasının kasasına koyarlar ve dolar 1 kaç günlüğüne düşer düşerse. Siz ne düşünüyorsunuz hocam.
Hocam faizin artmasıyla ihracat da artıyor bu durumda ülkeye döviz girdiği icin birşey çok olunca değeri az olur mantığıyla dövizin fiyatının azalması sonucuna mı varıyoruz?
YanıtlaSilMerhaba hocam. Hoşgörünüze sığınarak farklı bir konu hakkında soru soracağım. Ülkemizin kısa vadeli finansman ihtiyacı belirlenirken, burası dahil birkaç yerde, 12 ay içinde ödenmesi gereken dış borçla birlikte muhtemel cari açığın dikkate alındığını gördüm. Ayrıca depremin sonrası yeniden inşa faaliyetleri için ihtiyaç duyulacak paranın. Bu noktada anlamadığım husus şu: Neden muhtemel bütçe açığı değil de cari açık dikkate alınıyor? Sonuçta cari açık bir hesap sonucu ortaya çıkan soyut bir kavram değil mi? Kendi kendine faktörleri borç almaya itecek bir etken değil ki cari açık. Yani kimse cari açık şu kadar çıktı gidip dış borç alalım da bunu kapatalım demiyor ki? Oysa bütçe açığı ve ödenmesi gereken borç ana parası ve faizleri öyle. Diğer taraftan borç ana parası değil ama faizinin cari işlemler hesabında dikkate alınması mükerrerlik oluşturmuyor mu? Zira kısa vadeli borç yükünün içinde zaten hem ana parası hem de faizi yok mu? Bu düşünceler ışığında ülkemizin 12 aylık finansman ihtiyacı dikkate hesaplanırken cari açık yerine bütçe açığının dikkate alınması daha doğru bir yaklaşım olmaz mı?
YanıtlaSilBu ülkede sadece bir tek " ekonomist "oldukça hiçbir çare çözüm olamaz...Yazınız için sağolunuz..
YanıtlaSilMerhabalar emeğinize sağlık hocam. 2006-2023 gün gün dolar kurunu ve alınan faiz kararlarının kura etkisini inceledim. Veri olarak gördüklerim öncesini bilmiyorum ama 2006 sonrası politika faizi hiç yüzde 20 hatta 19 ün üstüaskıya ne çıkmamış. Hiç 12500 baz puanlık artış bir anda yapılmamış, en fazla birkaç aya yayılan 9000 baz puanlık artış gerçekleşmiş. Faiz indirimlerin kurda çok hızlı bir artış olarak karşılığı net olarak görülüyor iken birkaç aya yayılan 5000 ve 9000 baz puan artışın etkisi kurda 1,00 TL lik düşüşü bile getirmemiş. Genellikle faiz artırımı kararları yangın harlaninca alındığı için en fazla kurun hızlı yükselişini geçici olarak engellemiş. 2007-2010 civarı iç ve dış piyasalar açısından daha istikrarlı bir dönem olduğunu gördüm kura bakınca. Yine önceki Mehmet Şimşek döneminde de bir anda çok aşırı faiz artışı gerçekleşmemiş. Değeri düşük bir Türk lirası bilinçli tercih edilen bir sonuç diye düşünüyorum. Ancak Çin modeli bize göre değil çünkü üretim ve kontrol bizde çok yetersiz. Verilecek krediler ile katma değerli üretim oluşacağı ve ihracat artışı ile cari açığın kapatılması ve enflasyonun azalması belki hedeflendi. Ama sahadaki gerçekler, kredilerin siyasi paylaşım olarak görülerek yine yandaşlara nerelere harcandığınıa bakılmaksızın denetlenmeksizin verilerek üretime değil şahsi çıkarlara ( döviz alınması) kullanılmasıdır. Ülkesini değil kendi çıkarına odaklanan siyasetten beslenen bu güruh kurun artmasını neden önemsesin ki tam tersi bu yolla daha da zenginleştiler. Dağıttıkları ulufe ile de oy devşirdiler. Şu anda da sene sonuna kadar göstermelik faizi yüzde 39 a kadar belki kademeli olarak çıkarıp geçici güven vermeye çalışıp sıcak para çekmeye çalışacaklarini düşünüyorum ne koparsak kârdır mantığı ile. Ekonomi daha da kötüleştiğinde iş gücü olarak kaçak göçmenler ile çarkı döndürmeye çalışacaklar. Her beceriksiz ve kendisini zenginleştiren yönetim gibi de içe daha da kapanarak kötü gidişata bahane olarak ya zayıf bir komşu ülkeye savaş açacaklar. Ya da ideolojik beslenme anlamında belki prestij için halifeliği canlandırmaya çalışarak bak bu yüzden bize saldırıyorlar palavrasina sarılacaklar. Aynı yanlışları aynı kötü niyeti de muhafaza ederek tekrar eden bir yönetim maalesef bizi iyi bir yere çıkaramaz.
YanıtlaSilbize hem paramizin degerli hemde faizin dusuk oldugu surderebilinir bir ekonomik yapi gerekiyor ,almanya gibi cari fazla buyurek ekonomide buyume bu iyi “gozuktugumuz “ zamanlarda bile olmadi ve televeyonlarda aman efendim cari acigimiz enerji kaleminden kaynaklaniyor soyleminden biktim usandim bu kadar entelektuel cehalet olamaz ,peki almanya da guney kore enerji acigi cari acikta sorun olmuyor da bizde mi oluyor biz tekrar ediyorum biz muhalefet iktidar ayrimi yapmadan bu kafayla daha cok surunuz sonsuza kadar gelismekte olan ekonomi kategorisinde .
YanıtlaSilHocam çok güzel ifade etmişsiniz. Bir sorum olcaktı 22 Haziran sonrasi faiz artışı durumunda ikinci el otomobilde fiyatlar nasıl ilerler? Araba almak şu anda mantıklı mıdır?
YanıtlaSilhocam yuzeysel ekonomi bilgime gore mantik olarak ulkemizde enflasyon yillik olarak suan yuzde 40 merkez bankasi faizi ise en az yuzde 40 mi olmali standard manada enflasyonu cevreyebilmek icin dahada yukselmesine mani olmak yoksa istiyorsak onun yerine yuzde 40 arti 10 mu Şok tedavisi buna diyorlsr galiba
YanıtlaSilMerhaba Hocam,
YanıtlaSilBu sıkıcı ve çıkmaz sokak siyasetten sıtkımız sıyrıldı açıkçası.
Bizden sonra gelecek nesillerin daha güzel bir ülkeye ve geleceğe uyanmalarını umut ediyorum hep.O nedenle gençlerin,bizlerin,hepimizin kendimizi geliştirmemiz gerekiyor.Tarihimizi,coğrafyamızı,insanımızı tanımamız ve kavramamız çok önemli diye düşünüyorum.Bununla da yetinmeyip yakın coğrafyamızı ve dünyanın geri kalanını da anlama ve anlamlandırma çabasına girmeliyiz.Bunun için de siz ve sizin gibi değerli aydınlarımızın rehberliğini ihtiyaç duyuyoruz…
Malum yaza giriyoruz.
Zamanımızın biraz daha kontrolümüzde olacağı bu dönemi,verimli geçirmek lazım.
Yeni kitap öneri ve değerlendirmelerinizi heyecanla bekliyoruz.
İyi ki varsınız.
Saygılarımla.
Hocam, değerli yalın yorumlarınız için teşekkürler. kur korumalı mevduat dönüşünde düşük kur politikası ve zorunlu Tl ye dönüş baskısı uygulayabilirler mi? (Şu andaki yüksek kur makası palitikası/baskısı gibi)
YanıtlaSilHocam 1974-1978 yılları arasında uygulanan KKM sonunda İMF'den borç alınma aşamasına gelinmiş. KKM'nin son ödemesi de 1989 yılında yapılmış. Uygulama şekli ve amacı hemen hemen aynı olan günümüz KKM'sinin sonucu nasıl biter ?
YanıtlaSil