Seçimlerden Çıkarılacak Dersler
Bu yazımı seçimlerde yapılmış olabilecek hilelerden, seçimlerde iktidarın kullandığı sınırsız devlet imkânlarından bağımsız olarak yazıyorum. Bu konular ayrı inceleme ve değerlendirmelerin konusu. Bu yazımda asıl olarak ana muhalefet partisinin buraya kadar neleri yanlış yaptığı ve sonraki seçimlerde ne yapması gerektiği üzerinde durmaya çalışacağım.
Pek çok kişi aday kimlikleri
üzerinden eleştiri yaptı. Bence konu adaydan çok ötede görünüyor. Doğru aday
elbette etkili olur ama asıl olarak siyaset bir organizasyon işidir. Rakibin
iyi organize olduğu, mahalle düzeyinde bire bir propaganda yaptığı yerde makro
politikayla yol alamazsınız.
Politikaya (siyasete) yaklaşımımızı
da ekonomide olduğu gibi ikiye ayırarak yapabiliriz: Makro politika, mikro
politika. Makro politika; geniş tabanlı siyaset olarak tanımlanıyor. Bana göre
yeterli bir tanım değil bu. O nedenle ben bunu ülke genelini ilgilendiren
konularla ilgili politika olarak tanımlamanın daha doğru olacağını düşünüyorum.
Bu tanımlama çerçevesinde bir siyasal partinin ekonomi, laiklik, kadın hakları,
demokrasi ve diğer rejimler, din, eğitim, dış politika gibi konulardaki genel
yaklaşımları makro politikanın konularını oluşturur. Mikro politika; bir
organizasyon içinde yer alan bireylerin ve grupların, yeteneklerini, amaçlarını
gerçekleştirebilmek için kullanmaları eylemi olarak tanımlanıyor. Bunu
politikaya uyarladığımızda şöyle bir tanımlama daha uygun olabilir; ülkeye göre
daha küçük birimleri ilgilendiren konularla ilgili politikalara mikro politika
diyebiliriz. Herhangi bir ilde, kasabada, köyde, mahallede uygulanacak olan
politikalar bu gruba girer.
Makro politikayla mikro politika
birbiriyle her zaman ve her yerde uyumlu olmayabilir. Örneğin makro politika
laiklik, demokrasiyi iyileştirmek, kadın – erkek eşitliğini yüceltmek üzerine
kurulmuşken, bu konularla pek ilgisi olmayan insanların yaşadığı herhangi kasabada
ya da köyde oranın asıl sorunu olarak görülen suya erişim sorunu, yol yapımı, sosyal
yardımlar, ısınmaya yapılan harcamaların yüksekliği gibi konular öne
çıkarılabilir.
Siyasal partiler, seçmeni kendi
taraflarına çekebilmek için bu iki politikayı birbiriyle dengeli ve uyumlu
olarak götürmek zorundadır. Tutucu bir kasabada makro politikanın öncelikleri
olan laiklik, kadın hakları gibi konuların öne çıkarılması oy kaybına yol
açabilir. Söz konusu kasaba, tam tersini savunan insanların çoğunlukta olduğu
bir kasaba olabilir. Bu durumda orada bu kavramlardan çok yerel sorunları öne
çıkarmak, onların çözümü için çözüm yolları açıklamak akılcı bir yaklaşım oluşturur.
Doğal olarak bunu yapabilmek için önce anketlerle durumu belirlemek sonra sahada
olmak ve oralarda yaşayan insanlarla sürekli iletişim halinde olmak gerekir. Bir parti ve üyeleri hakkında yapılan yalan ve yanlı yayınları düzeltmek için televizyonlara çıkmaya izin verilmese de halkla iç içe olacak yerel temsilciler bunları anlatarak doğruları anlatmaya çalışabilir.
Buraya kadar anlattıklarım işin
teorik yönüydü, uygulamayı görebilmek için kendi ülkemize, Türkiye’ye, bakmakta
yarar var. Türkiye’ye, CHP özelinde bakacağım. Bunun nedeni, son derece ağır
ekonomik koşullara, depremlere, yirmi yılı aşkın bir iktidarın normalde
yaratacağı bıkkınlıklara karşın millet ittifakının da desteğini almış olan CHP’nin
Cumhurbaşkanı adayının seçimi kaybetmiş olması.
Öncelikle millet ittifakının
seçimde nerelerde yenilgiye uğradığına bakalım: Ege ve Akdeniz bölgelerinin iç
kısımları, Karadeniz, Ankara ve Eskişehir dışında İç Anadolu’nun tamamı,
Güneydoğu Anadolu. Benzer bir durum CHP’nin milletvekili seçimlerinde aldığı
oylar için de geçerli. Bu durum geçmiş bütün seçimlerde de aşağı yukarı
böyleydi. CHP’nin ve Cumhurbaşkanı adayının gerek milletvekili gerekse cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde kullandığı sloganlar hemen hep makro politika konularıydı. Kamuoyu
araştırması yapan kuruluşların bazılarına
'CHP’nin yıllardır kazanamadığı İç Anadolu ve Karadeniz bölgelerinde
seçmenin talebinin ne olduğu konusunda bir araştırma yaptırıp yaptırmadığını’
sordum. Aldığım yanıt olumsuzdu. Bunun anlamı buralarda niçin seçim
kaybettiğini bilmeyen bir partinin buradaki insanlara dönük bir mikro politika
programı olmayacağı idi. Oysa her ilin milletvekillerinin il ve ilçelerde
sorunları anketlerle tespit ettirdikten sonra bunlara çözüm önerileri
getirmesi, yöre halkını dinleyip onların önerilerini Meclise taşıması hayati
önem taşıyor. AKP, mesela böyle çalışıyor. Pek çok kişiden gelen bilgiler bir evde
cenaze varsa ve o ev CHP’li belediyenin sınırları içinde olsa bile AKP teşkilatının
derhal devreye girip her türlü desteği verdiği yönünde. Bu yaklaşımlar taşrada
hatta büyük kentlerin varoşlarında bile çok fazla prim yapıyor.
İç Anadolu’da bir köyde yaşayan
insanların laiklikle, kadın – erkek eşitliğiyle ilgisi Mars’a uydu gönderilmesine
olan ilgisinden fazla değil. Bu söylemler elbette makro politikanın temelini
oluşturmalı ama bunların yanında yerel alanda mikro politikaya da ağırlık
verilmeli. İşte bu noktada kime ne kadar ulaşıldığı önem kazanıyor. ‘Seçimlere
Bir de Bu Açıdan Bakalım’ başlıklı yazımda AKP’nin üye sayısının 11,2 milyondan
fazla, CHP’nin üye sayısının 1,4 milyona yakın olduğunu gösteren bir tablo
paylaşmıştım. Buna göre CHP için çalışacak her bir üyeye karşılık AKP için
çalışacak 8 üye var demektir. Birçok kişi AKP’ye üye olanların bir kısmının iş
bulabilmek veya işe girebilmek için zorunluluk altında üye olduğunu ve bu
sayının gerçekten kendisini AKP’ye üye hissedenleri temsil etmediğini söylüyor.
Bunu bilemem tabii, olabilir de ama yarısı böyle olsa yine de yirmi yıllık bir
parti için bu sayı ne kadar yeterliyse yüz yıllık (ya da 1992’de ikinci
kuruluşundan sonraki otuz yıllık) bir parti için o kadar yetersiz bir sayıdır.
CHP’nin önümüzdeki seçimlerde
başarılı olabilmesi için makro ve mikro politika ayrımına, yeni üyeler
kazanmaya, yerel siyasetin çok daha fazla içine girmeye ve adaylarını da bu
çerçevede belirlemeye odaklanması gerektiğini düşünüyorum.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBugün yazmış olduğunuz yazınızı keyifle okudum.
SilBen kendime yıllardır çok dersler çıkardım... Ama özelde çıkarılan derslerin hiçbiri genel için bir anlam ifade etmiyor.
Şimdi 'maruz kaldığımız' seçim için söylenecek çok şey içilecek çok mey var ama... bence bunların hiçbiri 'realite'ye gerçek anlamını katmayacak. Kimse kusura bakmasın ne istatistik, ne sosyoloji, ne mantık, ne matematik, ne psikoloji, ne ekonomi bilimi... Ortada bir 'metafizik' var!
Adeta 'İdeolocya örgüsü' ile bugünlere fikir babalığı yapan şairin sorduğu gibi;
'Büyücü! büyücü! ne bana hıncın / Bu kükürtlü duman nedir inimde?' diye umarsızca soruyorum...
Ama eminim yakın zamanda da bir cevap alamayacağım, bir cevap bulamayacağım...
Öyle ki; 'Tarih öğretir; ama öğrencileri yoktur.' diyen Ingeborg Bachmann haksız olsa ve ortalık öğrencilerle dolu olsa da 'sonuç(lar)' değişmeyecek(ti).
Böyle düşünmek sadece yaşanacak mağlubiyetlerin sayısını arttırır. Mahfi Hocamızın söylediği sözler aslında hep bilinen ama görmezden gelinen meseleler. CHP yereldeki etkinliğinin ne kadar düşük olduğunu biliyor, her defasında görmezden geliyor, sonra kaybediyor ve en sonunda da seçmen hiçbir şekilde olmayacak psikolojisine giriyor. Hatalardan bugüne kadar hiç ders alınmadı ki sonuçlar değişsin.
SilMerak ddiyorum, birakin halka inip mikro siyaseti isletmeyi, acaba chp kendi yanki odasindan cikip bu tur yazilari okuyor mu?
Sil55 yaşında , iyi eğitimli , Atatürkçü Cumhuriyet kadınıyım !Ddemokratik-laik-sosyal hukuk devletine er geç dönüşeceğimize gönülden inanarak yıllardır CHP'ye oy veriyorum ve sanırım ölene dek de veririm...Parti üyesi değilim , olmam da çünkü "kimin nereye üye olduğunu" acayip takibe alan ve fişleyen-işini zorlaştıran bir iktidar var yıllardır ! Kızım da tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisi ve benim görüşlerimde ancak o da partiye üye değil, olmaz da , olmak istese yaptırtmam da ! Biz sadece seçmen olarak değil , her ikimiz de sandık müşahidi olarak , müşahitliğe özendirerek-bularak ve hatta eğiterek destekliyoruz partimizi yıllardır...Yukarıdaki tüm görüşlerinize katılıyorum ve "mikro" politikların ne bu seçimde ne daha öncekilerde gerektiği şekilde yaratılamadığını-aktarılamadığını , aktarılsa dahi halkın zihninde de yüreğinde de "inandırıcı" olmadığını eklemek istiyorum...AKP seçmeni için RTE adeta onların Atatürk'ü...Biz beğenelim beğenmeyelim , ülke sorunları da ekonomisi de ne denli büyük olursa olsun o seçmen grubu çok büyüdü arkadaşlar ! Hani coşku ile söylediğimiz bir marş var "10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaştan.." diye ! Bizler 10 yılda 15 milyon kendimiz gibi genç yarattık da AKP seçmeni 21 yılda kendi zihniyetinde 25-30 milyon genç yaratamadı ya da serpilen tarikatlar sayesinde yaratılmasına ortam hazırlayamadı mı ? Peki ya "Kim olursan ol yine gel" yaklaşımı ile ülkeye giren ipsiz sapsız mültecilerin pek çoğunun TC vatandaşlığına geçirilişi , ad-soyadını kolayca değişişi , ayrıca parasını verip mülk edinerek vatandaşlık alışı ile bu ortamı oluşturan AKP'den başkasına oy atacaklarını mı sanıyorduk ? ABD-Kanada-Japonya gibi ülkelere beyin göçü yapanların oyları evet bizden yana ama yurt dışının asıl oy kütlesi Almanya-Hullanda-Avusturya vb. ülkelere yıllaaar yıllaaar önce göçmüş , zerre eğitimi olmayan ve ama orada işçilik ederek -tırnaklarıyla kazıyarak para/sermaye edinmiş ve tümü mütedeyyin olan kitle değil mi ? Yurt dışı oyların oranı %55 lerde ve bence sandığa gitmeyen %45 lik kitlenin çoğu iktidar seçmeni değil , biz muhaliflerden...Onların çocukları punk da olsa , metalci de olsa , neticede TL değersizleştikçe kendi kazandıkları EURO'nun alım gücünün deli arttığının , Türkiye'de mülk edinmenin de tatil yapmanın da çok ucuzladığının farkında olarak ailesinin de telkini ile AKP'ye oy atıyor olduğunun farkında değil miyiz ? Biz CHP liler ve ittifak yapıp 40 millet vekili hediye ettiğimiz 6 lı masa bileşenleri ile gizli ortağımız olduğu telkini ile oy dahi kaybetmemize neden olan HDP li insanları seçimlerden aylaaar aylaar önce organize edip her sandığa en az 2 yedeği olan 2 şer müşahit konuşlandırabildik mi ? Çaldılar çalmadılar bilmiyorum ama ülkemdeki 17.000 sandığın ISLAK İMZALI TUTANAĞI bizde yoksa 7-8 milyon oyun teyidini de yapamadık ve o sandıkların bilgisini YSK 'nın güvenilir (!) sonuçları üzerinden değerIendirdik ( yutkunarak kabullendik...) demektir ! Bu noktada , çok acı ama , AKP'nin bir söylemi ile hem fikirim : Daha sandıklara sahip çıkamayan , ülkesine nasıl sahip çıkacak ki ? Emanet edilebilir mi ? Çok acı ama doğru yani ! Kaç seçimdir doğru üstelik ! En sonki 2 seçimde , en en doğru ortam oluşmuş iken bile doğru üstelik !
SilHocam söyledilerinizde kısmen haklı olduğunzuu düşünüyorum fakat AKPlileri yakından tanıyan biri olarak söylüyorum ki adayın kim meselesi olduğu konusu çok ama çok önemli.doğru adayla Erdoğanın yenilebileceğini bize sinan oğanın aldığı oy gösterdi.
YanıtlaSilEğer organizasyonu doğru yapamazsanız belki bir kere yenersiniz ama bunu sürdüremezsiniz.
SilSiyaset tarihine geçecek başarı ve başarısızlıkların yaşandığı bir seçimdi. Bir soru hariç, aklıma takılan tüm sorulara, kısmen ve kendimi kandırabilecek kadar mantıklı cevaplar buldum sayılır. Meral hanımın masandan ayrılması normal, bazı şartlarla geri dönmesi veya döndürülmesi normal ama Ekrem ve Mansur beylere, başkan yardımcılığı istemesine, kendimi kandıracak mantıklı bir cevap bulamadım :). K.K. için seçilmeyecek aday demişti ve seçim kaybedilecekti. Bu şartla bir sonraki seçim hesabını mı yaptı ? Parlatılmış ,cilalanmış Cumhurbaşkanı aday adaylarını gözden düşürmek mi istedi?
SilMahfi Eğilmez31 Mayıs 2023 12:55
SilBirçok nedeni var: Din, terör, yanlış yönlendirilme, beyin yıkama, biat kültürü, karşı tarafın sorun çözeceğine olan inançsızlık gibi birçok neden. Ama hepsinden önemlisi Anadolu insanı Erdoğan'a bakınca kendisini görüyor, Kılıçdaroğlu'na bakınca farklı bir kültür görüyor.
Bu saptamalarınıza katılıyorum. Bir çok faktör var ama hepsinin ağırlığı aynı değil. Belirttiğiniz gibi kimlik ve psikolojik özdeşleşme çok önemli bir faktör. O yüzden bu seçimde muhalefetin maliyet/performansı en düşük kazanma hamlesi aday seçimiydi.
Güzel analizinize genel olarak katılıyorum ama iki çekincem var: Birincisi mikropolitikanın maliyet/performnasının çok yüksek olması. İkincisi ülkenin mevcut kimlik kompozisyonunda makropolitikanın mikropolitikayı engelleme potansiyeli.
Makropolitlkanın fiyat/performansı çok düşük. Daha da önemlisi makropolitikada kullanacağınız TEMA. AKP seçimi beka cehennemiyle çerçeveledi. Güvenlik&Tencere ikiliğinde güvenliğin daha ağırlıklı olması ve kendisinin tencere konusunda zayıf olması bu seçimde etkili oldu.
AKP bütün mühimmatını güvenlik cephesine yığdı. Montaj gibi son derece ahlaksız yöntemler de dahil her şeyi kullandı. PKK ve HDP'nin PKK kontrolündeki elitleri de belki devlet yönlendirmesi, büyük olasılıkla da böylesi PKK'nın çıkarlarına daha uygun olduğu için AKP'nin beka temasına, bu kara propagandaya Millet ittifakını destekliyoruz yoksa biz biteriz gibi demeçlerle çok ciddi destek verdiler.
Makropolitikanın mikropolitkayı engellemesinin canlı bir örneğine de İmamoğlu^na PKK'lı diye çemkiren pazarcı ile şahit olduk.
Sizin dikkat çektiğiniz yerel örgütlenme ve halkla bire bir temas uzun soluklu bir seçim yatırımı. Kısa vadede bir seçimi kazanmak için gerekenler: 1. ADAY Seçimi. 2. ETKİLİ bir makropolitika teması. 3. Makropolitikanın halka aktarılmasıç (Bu konuda da devasa bir adaletsizlik vardı). 4. İmamoğlu'nun yaptığı gibi TOPLU yerel temaslar.
Bir kerelik de olsa seçim kazanmanın da hayati önemine ilişkin bir alıntı:
KıssadanHisse: asla tek bir kere kaybedilmez. Ama tek bir kere de kazanılmaz. Başarı belli bir dönemin sunduğu şansların birbirine eklenmesine, tekrarlara, birikimlere bağlıdır. İktidar tıpkı para gibi biriktirilebilir…
Fernand Braudel, Maddi Uygarlık – Dünyanın Zamanı
Son olarak da makropolitika temasının hayati önemine ilişkin bir kitap:
https://www.amazon.com/Democracy-Dictatorship-Psychology-Patterns-Classic/dp/1331030374
Meral Hanımda kazanma ihtimali üzerinde bir hesap yaparak, Başbakanlık için kendi önünü açmak istedi diye düşünüyorum.
SilSeçim mikropoltikalar ve CHP'nin örgütlenme ağının zayıflığı nedeniyle kaybedildi iddiası gerçeklik payı içerse de bu faktör (bence) belirleyici değildi, ve kısa zamanda değiştirilemezdi.
SilBir önceki yorumda değindiğim ve birçok yorumcunun değindiği gibi aday en büyük faktördü. Levent Gültekin https://www.bkmkitap.com/yaklasan-kasirga kitabında 1. 'devlet'in bir dönem daha Erdoğan ile devam etmek istediğini ve bunu sağlamak için de 3 yıldır Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığının taşlarını döşediğini yazıyor.
Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanmaması için de gereken her şeyin yapılacağını yazıyor aynı kitapta. Nitekim yapıldı da. Tabii makropolitik kampanyanın omurgasını oluşturan terör soslu beka ve vatan elden gidiyor temasının da devasa etkisi vardı. Ama aday farklı olsaydı bu olağanüstü ahlaksız devasa kampanya bile Cumhur İttifakına seçimi kazandırmayabilirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığında sadece montaj resimler ve PKK önderlerinin destek demeçleri yeterli oldu. Aday İmamoğlu ya da Yavaş olsaydı bu ahlaksız kurgular bile yeterli olmayacaktı büyük olasılıkla. O zaman da 7 Haziran-1 Kasım seçim sürecinde tezgahlanan, yüzlerce gencin katledildiği bombalı kanlı senaryo tekrarlanabilirdi. Bu seçimin tek iyi yanı kimsenin burnu kanamadan yapılmış olmasıdır.
Devletin Erdoğan'la devam etmek istemesi, Kılıçdaroğlu'na negatif bakmasının sebepleri konusunda ise Alper Görmüş'n Serbestiyet sitesindeki yazı dizisi oldukça aydınlatıcı.
https://serbestiyet.com/gunun-yazilari/yeni-ittihatciligin-musvedde-tarihi-1-nuve-uludere-2011-111908/
Davutoğlu, 10 Ocak 2021’de Independent Türkçe’den Benan Kepsutlu’ya konuştu ve şöyle dedi:
'Türkiye’deki şu andaki yönetim modeli, 28 Şubat zihninin, Erdoğan’ın kitlesel desteğini kullanarak Türkiye’yi getirdiği yerdir. Bakın bunu bilinçli olarak şimdi zikrediyorum. 28 Şubat zihni, muhafazakâr görünümlü bir lider desteği olmaksızın o Türkiye’yi kuramayacağını gördü.'
Ve bir noktada, bu işin zorla ve zorbalıkla olamayacağını idrak ettikleri bir anda, muhtemelen eşanlı olarak Ahmet Davutoğlu’nun işaret ettiği şeyi de idrak ettiler: Muhafazakâr görünümlü bir lider desteği olmaksızın kafalarındaki Türkiye’yi kuramayacaklarını…
Hiçbir zaman yurttaş muamelesi görmemiş, itilmiş, kakılmış, eziyet edilmiş olan biz yurttaşlar da zavallı kuklalar olduk hep.
Son olarak iktidarın ahlaksız terör beka kampanyasına karşı ne yapılacaklar ve muhalefetin kendi kampanyası da, yeterince halka ulaştırıldığında etkili olabilirdi. Ama sanki muhalefet bu konuda da sınıfta kalmış görünüyor. Ateş İlyas Başsoy gibi başarılı bir reklamcıyla çalışmayı niye bıraktıkları muamma. Belki de muamma değil. CHP parti içi akbaba oligarşisinin herzeleri büyük olasılıkla.
Evet bizler sadece kimi ipli, kimi ipsiz kuklalarız.
Hocam genel seçimde millet ittifakına oy vermiş olsa da, AKP'nin belediyeciliği ve teşkilatlanması nedeniyle yerel seçimlerde cumhur ittifakına oy verecek birçok kişi var. Vermeseler bile bu açıdan cumhur ittifakının daha iyi olduğunu biliyor durumdalar. Millet ittifakının genel seçimlerdeki sandık müşahitlerine olan dikkat cumhur ittifakınınkini yarısı bile değildi.
YanıtlaSilöyle değil tek tek kimin sandığa gelmediğini saydılar . hatta bir ara sordum kaç kişi oy attı sordum 150 den sonrasını saymadım dedi sonuç RTE 156 KK106
SilHocam reCAPTCHA ekleyin valla siteniz veri bombardımanına tutulur benden söylemsi ben yazılımcıyım
SilHocam BDDK'nın haftalık bülteninde bankacılık sektörünün kredileri TL ve YP olarak veriliyor. Fakat YP kredilerin hangi para biriminden olduğu şeklinde ayrıntı mevcut değil. Bu ayrıntıyı bulabileceğim bir veritabanı var mı? (Kredilerin ne kadarı dolar ne kadarı euro vb.)
YanıtlaSilYP olarak görülenler içinde Euro ve diğerleri de olmakla birlikte tamamı o tarihteki çapraz kurla Dolara çevrilip dolar olarak ifade ediliyor. Bunların döviz bazında ayrıntısı yayınlanıyor mu bilmiyorum.
SilYP'nin açılımı nedir nasıldır acaba?
SilYabancı Para
SilBunların ayrımını (katılım bankaları hariç) Türkiye Bankalar Birliği üç aylık periyotta yayımlıyor.
SilHocam döviz pozisyonu en iyi dönem denen 84-87 döneminde de negatif hep. Bugün neden problem görülüyor?
YanıtlaSilO dönemde sermaye hareketleri böylesine serbest değildi, buraya gelen doğrudan yatırım çok daha düşüktü.
SilHocam değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam partiiçi demokrasi yoksa demokrasi yoktur.bunun çözümü parti delegelerinin genel seçimle seçilmesi olabilir.200bin sandıktan 2 milyon delege seçilir ve bunlar parti teşkilatlarını oluşturur ve parti yönetimlerini doğrudan seçerler,adayları belirlerse o zaman siyaset kurumu çalışır.biz 600 lidervekili seçtik.yada seçtiğimizi sandık.
YanıtlaSilCHP ye yönelik gelenekçi seçmende oluşan kültürel bariyer kırılamadı.chp yönetimi karşı tarafın belirlediği siyasal alana teslim oldu alternatif üretemedi .Sağa açılmakla sorun çözülür zannetti .
Silparti içinde demokrasi olması gerekmediği gibi saçma birşeydir.
SilGüzel bir yazı olmuş hocam, ellerinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilKK diktatörlükten istifa edip yerini daha karizmatik ve milliyetçi seçmeni etkileyebilecek birisine bırakırsa o zaman seçimden ders çıkarılmış olur. Anadoluda kk deccal gibi bir şey. Kimse işin ciddiyetinin farkında değil galiba. Erdoğan yerine başkası aday olsa da onlar hayatta kkya oy vermez. Bizim seçmen partiye değil partinin başındaki şahisa bakar.
YanıtlaSilHocam merhaba,
YanıtlaSilDiyelim ki elimizde iki tane KPI olsun ilki (alınan oy)/harcama ikincisi ise (ortalama refah)/harcama, ekonomik olarak kısıtlı miktarda harcama yapabiliyorsunuz ve bunlardan birini maksimize etmeye amacınız var.
1. KPI'ı arttırmak makro politikada wow etkisi olan siha/iha geliştirmekle, büyük köprüler ve yollar yapmaktan geçiyor, reklamını çok iyi yapabiliyorsunuz ama faydası toplumun küçük bir kesimine oluyor. Mikro olarak bakarsak da, direkt olarak oy alabileceğiniz örgütlenme yapısıyla cenaze evi ziyaretiyle, otobüsten para dağıtmak vs. gibi şeylerle yaptığınızı düşünelim.
2. KPI içinse makro anlamda artış adaletten, doğru ekonomik politikadan, doğru sosyal politikalar yapmaktan geçiyor (kadın hakları gibi), mikro olarak ise katma değer üreten kobileri desteklemekten, toplumun alt kesiminde olan kişilere sosyal yardımda bulunmaktan geçiyor.
Eğer amacınız biri maksimize etmekse ve eğer demokratik bir ülkede yaşıyorsak, halkın mantıklı karar vermesini bekleyemeyiz. O zaman da partiler ideallerinden uzaklaşıp bir oy toplama makinesinde ibaret oluyorlar. İdeallerinden uzaklaştıkça da yozlaşma artıyor.
Eğer bir parti kendi ideallerine göre hareket etmezse de seçim kazanmasınız bir anlamı kalmıyor. O yüzden şahsi düşüncem ya adil şekilde savunduğunun sonuna kadar arkasında kalan bir parti iktidara gelebilmeli ya da halk istediği şekilde yönetilmeye devam etmeli. Eğer demokratik bir ülkedeysek malesef ilk KPI'ı maksimize eden her zaman kazanacaktır, halk zamanla jenerasyonlar geçip eğitilinceye kadar.
KPI'nın açılımı nedir nasıldır acaba?
SilKPI, Ingilizce kökenli bir kısaltma, (Key Performance Indicator)
SilTürkçeye 'Temel Performans Göstergesi' olarak çevirebilirsiniz.
Tesekkür ederim Barış Bey açıklayıcı cevabınız adına/için.
SilHocam Kılıçdaroğlunun halen orada durmasını pasif ama kendi partisi içinde etkin bir totaliterlik olarak yorumluyorum ne düşünürsünüz bu konuda?
YanıtlaSilHocam Merhaba,
YanıtlaSilBundan tam 1 ay once secim sonrasi icin ongordugunuz ekonomik enkaz ve mucadelesi zor bir durum ongorsunde bulunmustunuz. Yeni kabine ve ismi gecen Ekonomi bakani ya da isimler ile de halen bu bahsettiginiz tablo gecerli midir ? Yani kisi ya da kisiler bu enkazi kaldirmasi icin, gerekli onlemleri alabilecek midir ? Nedir ongorunuz ?
Evet aynen geçerli. Sistem değişmediği sürece kişilerin etkisi fazla olmaz. Mutlaka olur ama fazla değil.
SilBence bu seçimden hem dünyanın hem bizim "bir kez daha" çıkarmamız gereken en önemli ders şudur: Demokrasiyi araç olarak kullanarak bir kere iktidar gelen siyasal islâm; iktidarı bırakmamak, sonsuza kadar sürdürmek için bedeli ne olursa olsun her şeyi yapar, bu konuda hiçbir ilkesi yoktur. Muhalefete geçmiş olsun ve bundan sonrası için kolay gelsin diyorum, siyasal islâm'la kalp işareti yaparak mücadele edilemeyeceğini umarım anlamışlardır...
YanıtlaSilHocam yazınız için teşekkürler. Şunu belirtmek isterim ki CHP nin belediyeler ya da kurumsal birimleri aracılığı ile insanlara yaptıkları yardımlar konusunda ısrarla "sağ elin verdiğini sol el görmeyecek" şeklindeki dini anlayışı da bir kenara bırakmaları gerekiyor. Evet dinimiz bunu emrediyor, ancak görüyoruz ki karşı taraf hiç de öyle davranmıyor bu konuda ve bağıra çağıra reklamını yapıyor. Bence aynı şekilde bundan sonra CHP li birimler de bağıra çağıra yapsın yardımlarını. Dinsizin hakkından imansız gelir hesabı başka yol görünmüyor. İnsanlar açık açık kim ne yardım yapıyor görsünler, gözlerine sokula sokula. Saygılarımla.
YanıtlaSilÖnerileriniz akla yatkın geliyor. Ancak biz CHP'den ümidi kestik. Siz bir parti kurun destekleyelim. Hazine müsteşarı SSK Gen.Müdüründen daha başarılı olur bence.
YanıtlaSil:)
SilBu gibi yorumların temel sorunu oyverenlerin akılla hareket ettikleri. Halbuki, duyguları ile hareket ediyorlar. Orman yangınında sürü halinde pnaik halinde koşturmak gibi. Bunun kanıtı ortada: yazı tura atsanız (milyone kez) alacağınız sonuç %50-%50 benzerş olurdu. Bu toplumun ne yaptığını bilmediğini, yazı tura attığını gösterir. Yangında bazı hayvanların bir yönde, kalan hayvanların da diğer yönde iki sürü halinde kaçması gibi... bu aynı zamanda bağımsız, ilkeli, bilgili/bilge (akılla oyverenelerin) %0a dayandığını da gösterir. %0 olmasa da bağımıslar taş çatlasa %10u bulmaz, TRde %3-5 olması şaşırtıcı olmaz. Onların %100 KK'na oy verdiğini düşünmek yersiz olmaz (bağımsızlar tanım gereği kimlik vb soyut ve duygusal konulara göre oy vermez -- ekonomiye, vb somut işlere bakar). Bu durumda KK neden önde gelmedi diye sorabilirisiniz, haklı olarak. Unutulumasın ki, TCnin uzun yıllardır parti devleti.
YanıtlaSilBir partinin genel başkanı aynı zamanda devletin başı. Somut olarak devletin tüm gücü ve olanakları partini emrinde ve muhalefete karşı -- SMS bile kullandırtmayacak kadar da rahat ve güçlü. Buna kim tahminlere göre milyonlarca oyu etkileyen oy kaydırma, Araplara verilen vatandaşlık, sandık istifleme, vb. eklersek, devlet gücü ('hile' ile) bağımsız (akıllı) kitlenin oyunun ezildiği sonucuna varmak zor olmaz. Öyle ise seçin sonucunu belirleyen %50-%50 bölünen iki sürü değil, %3-5 bağımsız oyu yenen %5-10 'manevralar' yendi. Bunun da okunacak, analiz edilecek nesi var, bilmiyorum
Peki Mahfi bey,
YanıtlaSilTürkiye'de parasal sıkıntı çekmeyen (zengin & milyoner olmanız gerekmiyor) sizin gibi kişiler, ekonominin bozuk olduğunu söylüyor.
Fakat, Türkiye'de parasal sıkıntı çeken & yoksul kişiler, ekonominin bozukluğunu umursamıyor.
Bu çelişkiye cevabınız nedir?
IQ
Silİnsanımızın gönlü zengin Mahfi hocam.
SilEkonomik kriz - Mekonomik kriz...
Tırı vırı bunlar...
IQ’dan çok nasıl düşünüleceğini bilmiyorlar. Üzerine, etik değerler + ahlak zayıf. Ahlak bilgileri cinsellikle ve dinle sınırlı çoğu zaman. Sürekli savruluyorlar. Batı’yı beğenmez ama bir Batı’lının düşünce mekanizmasını merak etmezler. O kadar kişi başına milli gelir ile demokrasi farkı boşuna olmuyor.
Sil31 Mayıs 2023 tarihinde saat 00:10'da yazan adsız kullanıcı Türkiye'deki Türk ahalisi inandığını söylediği din olan İslam'ı yani Müslümanlığı bile içerik olarak pek fazla bilmiyor İslam'ın(Müslümanlığın) en temel kaynağı olan kutsal kitap Kuranı Kerim'de neler yazdığını en başta ve bilhassa
SilHocam yazınızdaki saptamalarınıza katılıyorum. Müsaadenizle kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum.
YanıtlaSilTürk halkı çıkarcı ve aşırı uyanıktır. Her hal ve şartta kişisel çıkarını maksimize eder. Demokrasi, adalet, hak, hukuk ve ahlak zülfiyare dokunmadığı sürece çokta umrunda değildir. AKP’nin başarısı bu çıkarcı toplumun kodlarını çözmüş ve herkesi (%52 diye okuyun) bir biçimde kendine gebe bırakmış olmasıdır.
Dolayısıyla sizin de söylediğiniz gibi muhalefetin mikro politikalarla buralara çalışması elzemdir.
Doğru.
SilAKP de üye sayısı fazla ama çoğunluğu mutsuz AKP den bir çıkarı yok sadece çeşitli şekillerde üye olmuşlar bir siyasal fikir hareketi o üyeleri başka yere çeker evet önemli olan toplumun çıkarıdır Türkiyenin en önemli sorunları barınma iş ve sağlıklı yaşam sorunlarıdır Türkiye toprakları hareketli bir tabaka üzerinde olup deprem ülkesidir buna uygun fikirler ile sosyal hayat ve barınma sorunu çözülmelidir AKP nin yıllardır uyguladığı beton politikası ile gelecekde ne kadar yanlışlar yapıldığı ortaya çıkacakdır bunu halka AKP değil muhalefet açıklayabilirdi fakat AKP ne yaparsa CHP onun biraz daha fazlasını vaat etdi bu iki partide konut sorununu çözecek bir fikir üretemediler yakında yeni fikirler yeni örgütlenmeler mahalli idare seçimleri ile ortaya çıkacak ve toplum çıkarının peşinden koşacakdır.
SilMahfi bey millet ittifakına oy veren insanları yada erdoğan karşıtı insanları biraz empati yapmaya davet ediyorum. 2002 yılı ekonomik ve sosyal anlamda bundan iyi değildi. Iyi diyenler çıkabilir (muhtar bile olamaz söylemi bile yeter). Erdoğan o şartlarda seçildiyse imkansız diye birşey yoktur diye düşünüyorum. Sağ kesimde ister gerçekten olsun ister ısıtılıp ısıtılıp tekrar sunulsun 28 subat tramvasi devam ediyor. ( 2010 yılına kadar eylem ve söylemlerle devam eden laiklik politikasi). 14 mayıs 17:00'dan itibaren millet ittifakına oy vermeyenlere söylenenler ve 28 mayıs 17:00'dan sonra millet ittifakına oy vermeyenlere söylenenler bile bu önyargıların oluşmasında etkili. Secimin kaderini milliyetçiler belirlemiş olsada asıl kazanan kürtler olmuştur yıllardır " 5 çocuk yapıyorlar, kontrolsüz ürüyorlar gibi söylemler vardı) hatta ilk acilim sürecine herkes karşı çıkmıştı. Son iki secimde hdp ve milliyetçiler bir şekilde bir araya geldi. Kim kazanırsa kazansın en fazla 1 m suriyeli gidecekti doğru yada yanlış bugün kürtler nasıl "otekilestirilmekten "kurtulduysa en fazla 15 yil icinde suriyeliler icin ayni sey gecerli olacak. Son olarak secimden biz egitimliyiz, paramiz var, siz dusunun..... gibi soylemeleri yanlış buluyorum. 1. Neden siz aynı zamanda eğitimisiniz eğitim kurumu seçebilirsiniz kabul ederim ama eğitim kurumu öğrenci seçse bile mutlaka başarısız öğrenci olur. Sizin ben size ders anlatmıyorum çıkın gidin deme gibi bir hakkınız varmi 2. Büyük şehirlerde millet ittifakı önde olsa bile oy veren herkesin sosyo ekonomik durumu aynı mi. Meral akşener ve muharrem ince kendi taraftarlarınca linç edildi ama gün sonunda haklı çıktılar.
YanıtlaSilAşağı yukarı aynı şeyleri söylüyoruz. Meral Akşener ve Muharrem İnce'nin hangi konuda haklı çıktığını bilmiyorum.
SilKılıçdaroğlu aday olmayıp hdp ile anlaşmadan ama kimseye karşıda uslup bozmadan propaganda yurutulse basarili olunurmuydu. Anketlerde kılıçdaroğlu yüksek çıkıyordu kabul ama imamoğlu, yavaş, kilictaroglu anketinde son sıradaydı. Davutoğlu ve babacanın Chp ye çok büyük katkısı olmadı. Beni asıl hayal kırıklığına uğratan abdüllatif şenerin ikinci tur öncesi açıklamaları oldu. Takdir ettiğim bir isimdi. Neredeyse acikacik kilictarogluna oy vermeyin dedi. Aslında ince ve akşener sizden farkli birşey söylemedi.
SilGüzel bir yazı olmuş. Bunlara dikkat edilmeli.
YanıtlaSilÇok net çok açık bir yazı olmuş. Buradan alınacak çok ders var. Teşekkürler kıymetli hocam
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam CHP halka inemiyor ki kendilerini hep üstün görüyorlar. Millette her seçim cevabı veriyor.
YanıtlaSilEvet durum bu.
SilEllerinize sağlık hocam . Ben yıllarca CHP’de görev yapmış ve gönül vermiş birisi olarak bir şey söylemek isterim CHPde siyaset kimin ayağını nasıl kaydırırım düşüncesiyle yapılıyor seçim kazanmak gibi bir amaç olduğunu sanmıyorum hiç bir il ve ilçe başkanının da umurunda olduğunu sanmıyorum . Bu nedenle bende istifamı vereli çok oldu ancak her şeyin aynı olarak devam ettiği çok açık gözükmektedir. Taşra teşkilatları her zamanki gibi çalışmıyor
YanıtlaSilMaalesef böyle.
Sil1- ilk defa karşılaştığımız birisi hakında sadece bakarak bile bir çok bilgi ediniriz. Yaşı, cinsiyeti, giyimine göre sosyo ekonomik düzeyi vs. Sonućta bu kişiyi + ya da -, iyi ve kötü, pozitif ya da negatif gibi Aristo mantığındaki gibi bir yere yerleştiririz. İyi yöne yerleştirirsek hakkındaki olumsuzlukları görmemezlikten geliriz. Kötü tarafa yerleştirirsek iyi şeyleri bile görmemezlikten geliriz. Kurnaz politikacılar rakibini kötüleyrek seçmenin gözünde kötü tarafa yerleştirmeye çalışır. Mesela o yalancıdır tezini yerleştirebilirse artık rakip ne derse nafile, o artık yalancıdır:)) bu sebeple yıpranmış aday yerine kazanacak aday çok önemliydi...
YanıtlaSil2- daha yazacaktım ama zamanım kalmadı
Mahfi Eğilmez'in dikkatine:
YanıtlaSil"AKP, seçmenini; onlara piyasa dışında yardımlar (yani devlet transferi) yaparak ve enformel karşılıklı ilişkiler kurarak, kapitalizme karşı bir ölçüde koruyor. AKP, 'kamu transferleri'ni bırakamaz. Burjuvaların da gıkı çıkmıyor. Niye çıksın."
Sosyolog Murat Önderman
Kaynak:
https://twitter.com/muratonderman/status/1663554322133815300
Türkiye'de burjuva yok denecek kadar sınırlı. Bizde küçük esnaf ve büyük esnaf var. Esnaf tutucudur, değişim istemez. Burjuva ilericidir, modernlikten yanadır. Burjuvazinin gelişmediği yerde işçilerin sendikalaşması da gelişemez. Bu iki sınıfın güçsüz olduğu yerde hiçbir şey gelişemez.
SilSayın Mahfi Hocam,
YanıtlaSilReuers e göre ekonomi tekrar M. Şimşek e emanet edilecek ve -daha - ortodoks politikalara dönülerek 2002 deki gibi ekonomiyi düzlüğe çıkarmaya çalışacaklar. Buna bağlı iki sorum var müsadenizle:
1. Şu anda kapıdaki kriz 2001-02 zamanındakine benzerlik gösteriyor mu; aynı veya benzer yöntemlerle çıkılabilir mi?
2. Daha ortodoks politikalar işsizlik sorunu/dalgası yaratır mı; seçim artık kazanıldığı için mi bu ihtimal konuşuluyor artık?
Saygılarımla
Bence sorun sistem sorunu kişilerin olaya katkısı sınırlı olur.
SilBugün içinde bulunduğumuz ama henüz su yüzeyine çıkmamış olan kriz bugüne kadar yaşadıklarımızdan çok daha büyük. Bunu zamanla göreceğiz.
Normale dönüş zorunludur ve maalesef krizi o dönüşün yarattığı sanılacak.
Hocam emeğinize sağlık. Farklı bir açıdan bakmışsınız. Bence geleceğe ışık tutacak tespitler.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilKatılmıyorum. Düzgün Türkçenizle, entelektüel birikiminizle, nezaketizle, dürüstlüğünüzle çıkın karşılarına 1 oy alamazsınız. İsterseniz 5 yıl kapılarında yatın. Seçilen neyse seçen de odur. Gayet iyi biliyorlar kimi ve neyi seçtiklerini.
YanıtlaSilNesi e katılmadığınızı anlayamadım. Ben de aynı şeyi yazdım zaten.
SilMahfi bey
SilSiz, İç Anadolu, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde, caddelerdeki insanlara sorsanız:
"Pareto ilkesi nedir?
Marshall-Lerner koşulu nedir?"
Size, "Marshall boya mı? yoksa Filli boya mı?" derler.
O zaman ne yapacaksınız?
Sokaktaki insana bu soruları niçin soruyoruz ki?
SilHocam aynı şeyi söylemiyoruz. Siz mikro yaklaşımla oylarının alınabileceğini söylüyosunuz. Oysa bu insanlar; demokrasiye, hukuka, insan haklarına, kadın-erkek eşitliğine, hayvan haklarına yani medeniyete karşılar. Makro veya mikro nasıl yaklaştığınızın bi önemi yok. Sizin çabalarınızı kabul ederler. Hiç minnet duymazlar ve karanlığa şevkle mührü basarlar. "Cehalet kendini vahşice korur."
SilMahfi Hoca zaten git o insanlara makro mikto ekonomiyi hayvan haklarını kadın haklarını anlat demiyor. Git ilçeleri köyleri dolaş yerel sıkıntısı ne öğren dinle en azından ve elinden geldiğince çözüm üret diyor..
SilHocam şunu kabul etmek gerekir ki chpnin sorunu büyük ölçüde makro politikayla ilgili duruyor. İnsanlar islamiyet oylanıyomuş gibi gidiyor ve oy veriyor.
Silİnanın hocam her kelimesinde haklısınız. Birde bu seçimde en coşkulu Kılıçaroğluydu. Ayni heycanı diğer chplilerde göremedim. Bence chp nin en kötü olayı dediğiniz gibi hem yerele çok fazla yayılamadılar hemde iç yapılanmasında aday seçimlerinde büyük hata ve eksiklikleei vardı. Ne diyelim Atatürkün bize emanet ettiği onun hatırası olan bir partiyi nerden nere getirdiler.
YanıtlaSilMaalesef öyle.
SilDeğerli yazınız için teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilSayın hocam muahelefetteki örgütlenme eksikliğinin bir sebebi de 80 sonrası oluşturulan kültür ve iklim olabilir mi? Özellikle orta sınıflarda "siyasetle uğraşmak" boş iş veya radikal bir eylem olarak kodlanıyordu. Çevremden gördüğüm kadarıyla insanlar çocuklarını fişlenmek, kariyerlerini aksatmak, olaylara karışmak gibi gerekçelerle siyasete aktif olarak katılmasını genelde istemiyorlardı. Nitekim özellikle muhalif partilerdeki yetkili profilini baktığınızda mühendis, tıp doktoru gibi profesyonellerin sayısının çok az olduğu, genelde hukukçu veya serbest meslek erbaplarından oluştuğu dikkat çekiyor. Bu da siyaseti belli bir yerden sonra meslek haline getiriyor gibi. Siyasetçilere sıklıkla istifa çağırıları yapıldığı halde açıkçası siyaset sahnesinden ayrılanların ya başka meslekleri yok ya da diplomayı aldıktan sonra eğitim aldıkları alanda hiç çalışmamışlar. Dolayısıyla tuttukları köşe başlarını kaybetmemek belki de onlar için iktidar için çaba sarf etmek ve riske girmekten daha karlıdır.
YanıtlaSilAma bu dediğinize karşın AKP o örgütlenmeyi başarmış durumda.
SilFarklı sosyolojik tabanlara ve farklı değer kodlarına sahip olduklarını anlatmak istemiştim.
SilMuhalefetin ana omurgasını oluşturan CHP ve İyi Parti’nin dayandığı şehirli orta sınıflarda kariyer hedefleri, bireysellik, kişisel başarı gibi kavramlar toplumsal başarıdan daha ön planda tutuluyor. Sadece siyaset değil bu kesimin sivil toplum kuruluşlarının, eğitim derneklerinin, yardımlaşma kurumlarının sayısı da diğer kesime göre daha az. Siyasi yöndeki örgütlenmeleri oy güvenliğine yönelik yapılan örgütlenme gibi genelde ad hoc çözümlerle halletilmeye çalışılıyor.
Diğer kesimdeyse en önemli kariyer zaten siyaset alanı olarak görülüyor. Bunun dışında siyasetle diğer toplumsal örgütlenmeler de (cemaatler, gençlik dernekleri, eğitim dernekleri vb.) eşgüdüm halinde gidiyor.
Dolayısıyla bir kesim siyaseti elinin ucuyla tutarken diğer kesim son derece mobilize olmayı sürdürüyor. Üye ve oy sayıları (Millet ittifakı: 19 milyon oy - 2 milyon civarı üye, Cumhur ittifakı: 27 milyon oy -12 milyon civarı üye) arasındaki asimetri de biraz bundan kaynaklı diye düşünüyorum.
Hocam tespitlerunizde macro ve micro konularini cok iyi anlatmisiniz, bu macro ve microda belden asagiya vurmalara yada Ana Muhalefet (ozellikle K. Kilictaroglu icin) bu konulara bir iki ornek verseydiniz daha iyi olurmuydu? Ama bunlar sizin konunuz degil ve sizde bu konularda iyi degilsiniz 🙏🏼
YanıtlaSilEvet onlar bu yazının konusu değil.
SilKaleminize sağlık hocam, mükemmel tespitler içeren bir yazı olmuş. Seçimlerde parti örgütlerinin sahada çalışmasının etkisinin, adayın etkisinden az olmadığını düşünüyorum.
YanıtlaSilHocam merhabalar , secim sonrası yapmış oldugunuz degerlendirmenizin bir çoğuna ,ozellikle tek tek ele alinarak yapilan analizlerinize katiliyorum. Ancak secimlere etki eden bircok etken ve dinamik var ve bu dinamiklerin etki oranları farklılık arz etmektedir. Secimler ve sonuçları bir cok disiplin baglaminda degerlendirilebilecegi muhakkak olmakla birlikte siyaset ve sosyoloji disiplini kanımca öncelikli olacaktir. Mikro politikalar ile yapilacaklarin mevcut "Anadolu sosyolojik yapısında " partileri medyana getireceği benzestirecegi bir realite ve anglosakson ve demokrasileri gelişmiş ülkelerde olagan hal tarzlarindan biri ki CHP bir nebze bunu yapmaya çalıştı. Ancak bizim mevcut siyaset ve sosyolojik yapımızda ideolojik yaklasimimizda ve demokrasi anlayisimizda bu gerceklestiginde belki de istenmeyene (!) ulasilacak en azindan yuzde kirksekiz secmenin seçeneği mevcut sartlarda kalmayacaktır dusuncesindeyim. Tabii belirtmek istediğim mevcut Anadolu sosyolojik yapısına ulasilmamasi anlaminda degil, ancak temel ideolojik yapının korunarak makro politikalardan uzaklasmadan ulasmak anlamındadır. Saygılarımla
YanıtlaSilPaylaşım için teşekkür ederim.
SilMerhaba her yazınızı ve özellikle yorumları keyifle okuyorum önünüzdeki yerel seçime kadar yine hiç ekonomik sıkıntı yokmuş gibi devam edilebilme ihtimali nasıl görüyorsunuz birde Türkiye Arjantin, Venezuela olmaz Avrupalıların dibindeyim diye yorumlar ağırlıkta sizce hiprenflasyon mu tercih edilecek yoksa durgunluk mi
YanıtlaSilYerel seçimlere kadar .ok zaman var. Sorunlar çok fazla. Zor.
SilSizin dersiniz; ben de denedim çalıştım ama olmadı, olabilir..
YanıtlaSilSize de papatya çayı ve rezene öneriyorum Saygıdeğer Hocam..
YanıtlaSilBence o çayları hem hayat pahalılığından ve geçinememekten şikayet edip hem de bu sorunları, sorunu yaratanların çözeceğini düşünenlere önermelisiniz.
SilSAYIN HOCAM BU KADAR OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN NEDEN SEÇMEN ERDOĞAN DEDİ.
YanıtlaSilBirçok nedeni var: Din, terör, yanlış yönlendirilme, beyin yıkama, biat kültürü, karşı tarafın sorun çözeceğine olan inançsızlık gibi birçok neden. Ama hepsinden önemlisi Anadolu insanı Erdoğan'a bakınca kendisini görüyor, Kılıçdaroğlu'na bakınca farklı bir kültür görüyor.
SilSayın Eğilmez, seçim sonrası Türkiye haritasına baktığımızda Kırmızı boyalı alanların (Millet ittifakı) batı Anadolu, Güney Anadolu, Akdeniz Ülkeleri , Orta Anadolu da Eskişehir ve Ankara, Tunceli ,Mavi boyalı alanların, Doğu ve Güneydoğu (Kürt bölgeleri) olduğunu , Turuncu boyalı alanların (Cumhur ittifakı) Karadeniz bölgesi ve genel iç Anadolu bölgeleri olduğu görülüyor. Kırmızı boyalı alanların olayları daha bilinçli takip ettiği, Mavi boyalı alanların etnik köken temelli olduğu ortaya çıkıyor.
YanıtlaSilTuruncu boyalı alanların şehir merkezlerinin farklı, kırsal kesimin farklı davrandığı, çoğunluğun kırsal kesimde olduğu anlaşılıyor.
İçAnadolu kırsal kesiminde ve Karadeniz bölgesindeki yerleşimler genellikle küçük, küçük ve birbirlerine uzak olup haberleri büyük çoğunlukla köy kahvelerine konulmuş TV ler ile almaktalar, bu TV lerde ise büyük çoğunlukla TRT yayınları olmaktadır. Kablo TV yayınları zaten yok, uydu yayınları da pahalı gelmektedir.
Ayrıca buranın insanlarının en büyük hava attığı şey, Meclis lokantasında önde gelen Siyasetçilerle fotoğraf çektirmeleri, bunların Meclis ofislerinde veya kulislerde fotoğraf çektirip köyüne geri döndüğünde bu fotoğrafları büyütüp etrafa asmalarıdır. Bence hemen başlanacak şey;
Karadeniz bölgesi kırlık alanlarındaki kahvelere ve İç Anadolu köy kahvelerine hemen uydu alıcıları konulması, buralardaki kanaat önderlerinin Ankara Meclis lokantasında yemeğe davet edilmeleri, bol bol fotoğraf çektirmeleri, ilaveten meclis ofislerine de alınıp yine bol bol fotoğraf çektirmeleri ve büyütüp hava atılması için kahvelere asılmaları iyi olacaktır. Köy kahvelerinde kadın - erkek eşitliği, demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi konuların pek önemsenmediği dikkate alınmalıdır diye düşünüyorum. Saygılarımla.
Paylaşım için teşekkürler.
SilHocam, Kılıçdaroğlu (hakkını yemeyelim) ve ufak bir azınlık dışında sanki CHPliler de (özellikle vekiller) anamuhalefette kalmaya razı gibiler. Ülke yönetme sorumluluğu almadan tuzu kuru şekilde gelen giden zaten "vekilim, başkanım" çekiyor, dokunulmazlık var, tüm kapılar açık... Sanırım Türkiye'de e "kebap" şeylerden biri CHP milletvekili olmak :) İktidara yürümek için daha ciddiyet gerekiyor.
YanıtlaSilDoğru tespit.
SilHocam analiz güzel olmuş, chp çalışıyormuş gibi yapıyor. Mesela vekilin biri Erzuruma gelmiş Mustafa Kemal i köylülere anlatıyor. Mustafa Kemal i zaten bu halk biliyor vatandaşın sorunu nedir talebi nedir demiyor. Bunu çalışma olarak chp merkezine sunuyor. Yıllardır CHP Mustafa Kemalin askeri olduğunu söylüyor, CHP, Mustafa Kemal in anadolu halkı için bağımsızlık mücadelesi verdiğini, bu haktan koparak siyaset yaptıgini unutuyor.Halkin değerlerine saygı duyacaksın. Rakibini , seçmeni küçümseyerek seçim kazanamazsın."Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir "
YanıtlaSilHaklısınız.
SilSevgili hocam günlerdir seçim değerlendirmenizi bekliyordum ve bekliyorduk. Tüm ekonomik makalelerinize katılmakla birlikte burada sosyal olarak özellikle din eksenli yorumlamalarınızda size ve mahdut mesuliyetli arkadaşa çok muhalefet ettim ve ettik. Fakat siz ve sizden ayrı olarak genel anlamda Chp buna kulaklarını kapadı. Hocam Kılıçdaroğlu doğru aday değildi. Ekrem başkan da doğru aday değildi. Zaten millet ittifakı Ekrem başkan yaklaşımlı bir seçim süreci yönetti. Şunu demek istiyorum bu topraklarda çok partili hükümette sağcı bir lideri ancak sağcı bir lider yenebilir. Türkiye'de genel itibariyle sağ-sol oranı 70'e 30'dur. Ve bu oran sağcılar lehine daha da artacak. Bilimden dem vuran millet ittifakı bilimle daha baştan çelişiyor. Altılı masa dışında doğru aday Mansur Yavaş'tı. Bakın kazanacak aday demiyorum doğru aday diyorum. Altılı Masada ise Ahmet Davutoğlu idi. Fakat 10 milletvekilini sindiremeyen Chp, Ahmet Davutoğlu aday olsa inanın Recep Tayyip Erdoğan'a oy verirdi. Sizde burada sıklıkla dile getirirsiniz ki, gerçekler de, reçeteler de hem acıdır hem acıtır. Hocam 300 milyar dolar temiz para getireceğim demek 1 oy bile kazandırmamıştır aksine binlerce oy kaybettirmiştir. Kılıçdaroğlu neden istifa etmiyor? Çünkü edemez hocam. Hep eleştiriyoruz ya Tayyip Erdoğan'dan affını istiyorlar diye. O da üstünün talimatıyla affını istemedikçe istifa edemez. Bu durumda Tayyip Erdoğan yatalak olsa Chp yine kazanamaz hocam. Özetle bu ülkede dinle kavgalı bir Chp asla kazanamaz. Tekrar ediyorum Ak Parti sürüm sürüm süründürse Chp peşin ev ve araba verse bile dinle kavgalı olduğu sürece asla ka-za-na-maz. Bakın hocam Tayyip Erdoğan 1994'te Belediye Başkanı oldu. Kimseden bir şey beklemeden koca İBB'yi yönetti ve kendisine Türkiye ufkunu açtı. Ekrem başkan geldi metro hariç tüm altyapılar fazlasıyla tamam olmasına rağmen İstanbul'da hiçbir şey yapılmadı. Bakın hocam tekrar söylüyorum İstanbul'da hiçbir şey yapılmadı. Bakmayın siz sosyal medyanın aldatmacalarına. Söz uzadı ama belki bir okuyan olur. Şuan İstanbul, Ankara ve İzmir'in en büyük sorunu ne? Konut. Şuan Recep Tayyip Erdoğan ya da Melik Gökçek yeni başkan olsalar var güçleriyle sosyal konut ve toplu konut üretirlerdi. Ve böylece 20 yılı garantilerlerdi. Bizim başkanlar ne yapıyor il il miting yapıyor. Senin ilinde kiralar aile gelirini geçmiş sen il il miting yapıyorsun. Bakın hocam nasıl 2019 yerel seçimleri CHP kazanmadı AKP kaybetti. Şimdiki seçimleri de Cumhur kazanmadı CHP kaybetti. Eminim ki bildiklerinizi bir sayfalık makaleye sığıştırmak zordur. Ve alta gelen yorumları özenle takip ediyorsunuz ki sığıştıramadıklarınızı tamamlayıcı nitelikte olsun diye. Özetin özeti böyle.
YanıtlaSilHocam dünyada 7.5 milyar insan içinde Erdoğan karşısında kaybedebilecek tek bir insan vardı,muhalefet de onu aday gösterdi.
YanıtlaSilGösterdiğiniz adayın seçimi kazanması kadar önemli olan bir şey de o kişinin sizi, çağdaş değerleri temsil edip etmeyeceğidir. Yoksa muhalefet de Erdoğan'ı aday gösterir ve seçimi kazanırdı.
SilSeçim sonuçlarının analiz edilmesine dönük denemelerin birçoğu (özür dileyerek söylüyorum) ayakları havada yorumlardan ibarettir. Bu yorumların çoğu kabile kültürünü aşmış modern toplumlar için geçerli olabilir . Türkiye ise büyük oranda bu gruba girmeyen bireylerden oluşmaktadır. Ülkemizde kabaca iki kabile vardır : Sağ ve sol kabileler.Birincisi nüfusun %65'i , ikincisi ise %35'i .Dolayısıyla iktidar mücadelesi “sağ içi” bir problemdir. Her şey orada dönmektedir .Örneğin AKP oy kaybetti ama bu oylar hiç CHP' ye gitmedi .Solun ne makro ne de mikro politikaları o “%65” 'de karşılık bulmaz. Kabile kültüründe “düşman” kabilenin iyi olması bile hoşnutsuzluk oluşturur(örneğin Ekrem İmamoğlu depremde yardım için gittiği K.Maraş'tan kovulmaya çalışıldı) . CHP ile aynı ittifakta yer alan sağ partiler kendi kabileleri tarafından hain gibi görüldü ve tek başlarına alabilecekleri oyun çok daha azını alabildiler , sırf CHP ile yan yana görüldükleri için . Bir CHP'li seçim çalışmasına gitse evlerine bile almazlar . Bu durumun benzerini (tersinden) İzmir'de de gözlemleyebiliriz. Aradan yıllar geçiyor ama ama örneğin Kırklareli ile Konya'daki oy oranları hemen hemen aynı . Maalesef bu durumun değişmesi çok zaman alacak .Yani seçmenlerin rasyonel tercihlerde bulunmaya başlaması . Metropollerde çok az da olsa değişim başladı . Bence asıl sorun hangi partiye oy verdiğimizle ilgili değil , seçimlerimizin rasyonel/irrasyonel olup olmadığı ile ilgilidir.
YanıtlaSilMahfi hocam maalesef ki chp yönetimi büyük hatalar yapıyor muhalif bi vatandaş olarak benim gözümden gördüklerim.
YanıtlaSil1- Partinin seçtiği kişinin halkın da seçtiği istenen aday olduğunu düşünüyor bu yanlış.
2- politika belirleme konusunda bence çok aciz çünkü ben zaten muhalif olarak onlara oy vereceğim siz iç anadolu ve karadenizi nasıl etkileyeceksiniz buna karar verin.
3- iktidarın zayıf karnı mülteciler , ister muhalif ister muhafazakar isterse milliyetçi herkes bu konudan sonuna kadar rahatsızken dalga geçer gibi 2 yıla davul zurna halay düğünle göndereceğiz dersen herkes bi yeriyle güler.
Çok haklısınız hocam. Yazı için teşekkürler. Bir önerim de istifa çağrısı yapılacaksa İç Anadolu vs bölgelerinden sorumlu belki de il sorumluları istifa etmeli.
YanıtlaSilKılıçdaroğlu'nun mutlaka istifa etmesi gerekir. Bu saatten sonra durduğu her saniye CHP'ye zarar, AKP'ye yarar sağlar.
YanıtlaSilCHP'ye zarar yazsa ne olacak, adamlar ana muhalefete dünden razı,her daim statükocu bırakın Kılıçdaroğlunu 28 seçimlerinede hazırlasın partiyi kaybederse yine ana muhalefet lideri olarak hayatına devam eder.
SilChp nin karadeniz ve iç anadoluda oylarını artırması için, öncelikle karadeniz çok yoğun duygusal bir bölgedir çoğu ilinde ve köyünde gezdim bu insanların cebinde 5 kuruş olmasa bile yinede sol partiye oy vermez ne zaman oy verir chp eğer bu bölgelerde daha mufazakar ve yörenin sevilen iş insanlarını ön plana çıkartıp sorunlarını dinlerse kazanır karadeniz özellikle samimiyet ve bir sıcaklık arar gidip konuşsanız bile yeter, chp de imamoğlu gelirse başa olabilir gibi duruyor
YanıtlaSilHocam etkin mikro politikalar üretecek parti örgütlenmesi için kaynak sermaye meselesi,devlet kaynaklarını kullanan iktidara karşı muhalefet nasıl bu kaynağı sağlayabilir?
YanıtlaSilYorumlara bakıyorum da bir ikisi dışında Mahfi hoca'nın yazısı da dahil olmak üzere hepsi İsveç seçimlerini değerlendiriyor gibi. Bu seçim ne zaman kaybedildi biliyor musunuz? 2017 referandumunda oy sayımı sırasında mühürsüz zarflar sayıma dahil edilip RTE kazanmış ilan edildiğinde muhalefet itiraz etmeyip sessiz kalınca yani atı alan Üsküdar'ı geçince kaybedildi. O sayede bu seçimde ringe çıkan iki boksörden birinin elleri arkadan bağlıyken diğeri iki elinde muşta ile dövüştü ve ancak ikinci raundda sayı ile kazanabildi. Kılıçdaroğlu doğru adaydı-değildi tartışması tam bir zırvadır, aday kim olursa olsun bu derece eşitlikten uzak ve adaletsiz bir ortamda sonucun farklı olması mümkün değildi. Kılıçdaroğlu bir mucizeyi gerçekleştirip tüm muhalefeti başka hiçbir adayın birleştiremeyeceği şekilde birleştirdi, son ana kadar aslanlar gibi mücadele etti ama şaibenin dibine vurmuş bu seçimi karşı tarafın ithal ettiği sayısı belirsiz Arap-Afgan ağırlıklı seçmenin oyları ile kaybetti, bu kadar basit.
YanıtlaSilKılıçdaroğlu bu seçimde de çok hata yaptı ama en iyi aday oydu ve bütün hatalarına rağmen sonuna kadar cesaretle mücadele etti. Bu arada seçimi kazanmak istemeyen, halinden memnun yakın çevresinin ihanetinin seçimin kaybedilmesinde çok önemli rol oynadığını göz ardı etmemek lazım. En büyük ittifak ortağının ikircikli tavrı, mağlubiyette rol oynayan önemli bir başka faktör. Sağ ağırlıklı ittifak da belki hataydı ama Kılıçdaroğlu'nun o dönemde başka şansı yoktu, birleştirici tavrıyla solu da arkasına alarak bu hatayı bir ölçüde telafi etti.
Sonuç olarak, Kılıçdaroğlu CHP adına rekor oy almasına rağmen kaybetti. Bu oylar CHP'nin oyları değil diyenler elbette haklıdır ama onlara bir önceki seçimde Muharrem İnce, Meral Akşener, Selahattin Demirtaş, Temel Karamollaoğlu ve Doğu Perinçek'in toplam oylarının bu seçimde Kılıçdaroğlu'nun aldığı toplam oydan kabaca 3 milyon az olduğunu hatırlatmak isterim. Bu başarısızlık değil ciddi bir başarıdır.
Bugüne kadar yaptığı ciddi hatalara ölümcül bir yenisini eklemek istiyorsa CHP yerel seçim öncesi kurultaya gider ve lideri değiştirir. Kılıçdaroğlu bütün hatalarına, eksiklerine rağmen şu anda CHP'nin başında kalması gereken en uygun kişidir. Uzlaşmacı yapısı, hatalarından ders alabilmesi ve en önemlisi, çevresindeki ihaneti fark etmiş olması en büyük artıları. Muhalefet dağılmaz, bundan sonra da birlikte hareket etmeyi başarırsa yakın geleceğin çok farklı gelişmelere gebe olduğunu söyleyebilirim...
...Suriyeli seçmen sayısı 167 bin 703. Afganistanlı 23 bin 578, İranlı 21 bin 989, Iraklı 16 bin 430, Libyalı 6 bin 1 seçmen bulunuyor...
SilTUİK'e göre enflasyon 43,68, önümüzdeki ay kırkın da altına düşer...
Sil14 Mayıs Seçimleri sonrası görevinen ayrılan Onursal Adıgüzel'in yerine CHP MYK'ya giren Devrim Barış Çelik, Gerçek Gündem’in sorusu üzerine oy kullanan yabancı kökenli vatandaş sayısını aktardı. Çelik'in aktardığına göre, rakamlar şöyle:
SilSuriye doğumlu, 167 bin 703
Afganistan doğumlu, 23 bin 578
İran doğumlu, 21 bin 989
Irak doğumlu 16 bin 630
Libya doğumlu 6 bin ve diğer ülkeler de dahil 240 bin seçmen oy kullandı.
Arkadaşlar, lütfen aynı sayıları tekrarlayıp durmayalım. Bu sayıların gerçeği yansıtmadığını basit bir google araması ile kolaylıkla bulabilirsiniz. En düz mantıkla bakarsanız, son 5 yılda yabancıya satılan konut sayısı 274258. Bilindiği gibi, konut satın alanlar aileleri ile birlikte vatandaşlığa geçiriliyor. İzi bulunmasın diye ismi değiştirilip Türkçe isim verilerek vatandaş yapılan sığınmacıları, Afganistan'dan gelip nerede olduğu bilinmeyenleri falan geçtim, sadece konut satın alarak vatandaşlığa geçirilenlerin sayısının bile bir milyon civarında olması gerektiği açıkça görülürken, bu konuda doğru dürüst hiçbir açıklama yapılmazken siz verdiğiniz resmi sayılara inanıyorsanız kendi bileceğiniz iş. Asıl acı olan, CHP'nin de bu konuda YSK verilerini doğru kabul edip ciddi hiçbir araştırma yapmadan açıklamada bulunması. Halbuki ittifak ortağı Demokrat Parti'nin Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy'un bu konuda çok ciddi araştırmaları var, bu seçimde en az 1,5 milyon yabancı uyruklunun oy kullandığını yine YSK verileri ile gösteriyor. Hiç olmazsa ona danışsalar daha inandırıcı bir şeyler söyleyebilirlerdi...
SilSayın hocam, o kadar doğru tespitler ki , özellikle mikro-politika bağlamında "insanlara dokunduğunuz kadarsınız." Bunun için de öncelik, insanların cari sorunlarına "samimi" bir şekilde dokunmak olduğu tartışılmazdır. Zaten bu şekilde eylemde bulunduğunuzda insanlar en azından sizi dinleyecek, anlamaya çalışacak ve zamanla makro politikalarınızı anlamlandırmak için de çaba sarfedeceklerdir. Yani uzun vadede dönüşüm başlayacaktır. Ancak CHP'nin bunu gerçekleştirecek zihniyet yapısında sıkıntı olduğunu gözlemliyorum, naçizane. Örneğin çevremdeki tartışmalarda oldukça yaygın olarak kullanılan "Sen de CHP kibri var " tepkisi birçok şeyi özetliyor aslında. Kısaca 6 halkanın "Halkçılık" ilkesi, bence CHP tarafından tekrardan üzerinden geçilip, günümüz koşullarına uygun hikayelerle servis edilmeli. Tabii bu dile kolay! Bunun için CHP'nin kendi içinde halkçılık anlayışını yeniden içselleştirmesi gerektiğini düşünüyorum.
YanıtlaSilYazdıklarınız, zihin dünyamızda olguların nasıl analiz edilmesi gerektiğine ilişkin o kadar güzel şablonlar sunuyor ki, sayenizde diğer konularda da daha berrak tespitler yapabiliyoruz. Teşekkürler hocam...
Sağ olun.
SilHocam uzun zamandır sorduğum ama cevabını ekonomistlerden alamadığım bir soru var. Döviz (Örneğin USD-TR) kurunun nasıl belirlendiği konusu. Dünyada her bankada her döviz bürosunda ve birçok finans kuruluşunda saniyede milyonlarca işlem yapılıyor. Eğilimler alım ve satım yönlü olabilir veya kişi belki farklı fiyattan alım satıma razı olabilir, ama ekrana yansıyan fiyata razı olmak durumunda. Yani baz alınan fiyat aslen nerede oluşuyor ve bizler buna nasıl ve neden güvenmek zorundayız. Şimdiden teşekkürler ve sevgiler
YanıtlaSilDöviz kurunun oluşumunun elma fiyat ı oluşumundan farkı yok. Dünyanın her yerinde milyonlarca yerde elma satılıyor ve satış fiyatı oluşuyor. Bunun sırrı: Arz ve talepte. Piyasa bu sorunu kendiliğinden çözüyor.
SilSn. Mahfi bey, yazılarınızı büyük bir ilgi ve beğeniyle takip ediyorum. Samimi düşünceleriniz için size çok teşekkür ederi. Var olun. Yurdumuzdaki yürütülen politika düzleminde düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.
YanıtlaSilAlmaların bir atasözü derki "Yanlış yöne giden bir trene bindiyseniz, trenin içinde doğru yöne koşmanın anlamı yoktur." Üzülerek belirtmek isterim ki politika bağlamında yanlış yöne giden bir trene binmiş durumdayız. Şöyle ki; bilindiği üzere politikanın yasal temeli Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu'dur. Ne yazık ki bu kanunlar son derece antidemokratik kanunlardır ve biz bu kanunlara göre hareket eden siyasi partilerin yurttaşlarına demokrasi getirmelerini bekliyoruz. Bilinmelidir ki yanlıştan kolay kolay doğru çıkmaz. Bence verilmesi gereken mücadele antidemokratik Seçim ve Siyasi Partiler Kanunlarının demokratik bir yapıya kavuşturulması olmalıdır. En basit örnek Sosyal Demokrat olduğu iddiasındaki CHP'nin seçimlerde ne Cumhurbaşkanı adayının , ne de Milletvekili adaylarının belirlenmesinde kendi üyelerinin tercihlerine başvurmamasıdır. Parti üyeleri sadece seçim için kapı kapı dolaştırılıp propaganda yapacak kimseler olarak değil, üyesi oldukları partilerin kararlarında söz sahibi olan ve kendilerine değer verildiğini hissederek partilerine sahip çıkan bireyler olmalıdır.
Saygılarımla...
Paylaşımınız için teşekkür ederim.
SilHocam öncelikle emeğinize sağlık..
Silİşin sosyolojik ve örgütlenme boyutuyla ilgili tespitlerinize katılıyorum.
Ancak şunu da belirtmek isterim; muhalefetin bu seçimlerde 3 büyük hatası oldu; içeride yükselen milliyetçiliği göremediler. Küreselde yükselen anti-Amerikancılığı ıskaladılar ve Kemal kılıçdaroğlu ‘nu aday gösterdiler..
Karşılarındaki de bukalemun gibi bir politika cambazı olunca, sonuç kaçınılmazdı..
Xyz..
KK'nın kaybetmesinin en büyük sebebi HDP ile işbirliği yapması ve etnik kökenidir. Anadolu halkı etnik kökenini çok önemsiyor. CHP'lilerin; kibirli davranışları, halkı cahil görüp küçümsemeleri, dinini hor görmeleri diğer nedenler olarak geliyor. Ve yanlışlarını anlama niyetinde de değiller. Eleştirenleri AKP trolü diyorlar. Bu kafaylada sürekli seçim kaybediyorlar. Anket şirketlerinin KK taraflı fiyaskosu ayrı bir konu. CHP'ye Tanju Özcan gibi bir başkan bütün Türkiye'den destek görür yorumundayım.
YanıtlaSilSecimde kaybedenlerin ilkeli bir durus ve etik bir yapi olan istifa davranisina siginmasi lazim. Cunku kaybetmissin basarisiz olmussun yerini dolduracak daha nitelikli kisilere koltugunu birakmasi lazimdir kaybeden kisislerin. Bu bir siyasi sorumluluktan ziyade etik ve ilkeli davranis ornegidir. Tipki Enflasyon hedefini tutturamayan bir MBnin neden tuturamadigina dair rapor arastirma metni yayinlamasi gibi bir seydir ve yahut gercekten enflasyonda cok ciddi bir sapma yasamis bir ulkenin MB yoneticiisnin istifa etmesi gibi bir seydir.
YanıtlaSilHerkesin sorumluluk almaya sorumlu davranmaya mecburiyeti oldugu kanisindayim.
Haklısınız ama bizde ne iktidardakiler ne de muhalefettekiler kolay kolay istifa edemez. İktidardakiler edemez çünkü yolsuzluk soruşturmasından korkarlar. Muhalefettekiler edemez çünkü haklarındaki tazminat davalarını partinin değil kendi avukatının izlemesi durumunda ödeyeceği parayı ödeyecek durumu olmayabilir.
SilBurakrasinin icinden gelen biri olarak neden "istifa" davranisinin olmadigini bana anlattiginiz icin tesekkur ederim. Cunku ilk kez duydugum seyler.
SilAşırı pragmatist ve ruhsuz, samimiyetten köpük bir yazı. CHP'ye kaybettiren stratejilerden hiçbir farkı yok.
YanıtlaSilTaziye ziyareti ile prim kavramına aynı cümlede yer verebilmek sorgulanması gereken bir perspektifin göstergesi.
Peki.
SilTespitlerinizde çok haklısınız, ideal olan budur. Ve Türkiye'nin bugünkü şartlarında, mevcut iktidara karşı seçim kaybetmek gerçekten kabiliyet isterdi, muhalefetimiz bu kabiliyeti gösterdi.
YanıtlaSilMüsadenizle ben de küçük bir ekleme yapmak isterim. Yabancıların bir sözü vardır, "Ölçmediğin şeyi yönetemezsin". Kimi zaman, "Ölçmediğin şeyi iyileştiremezsin" olarak kullanıldığı olur. Seçim sonuçlarını doğru ve gerçek olarak ölçmediğimiz sürece ne yaparsak yapalım, TÜİK verisi gibi %49'dan öteye gidemeyiz. Muhalefetin seçim sonuçlarının doğruluğu üzerinde ne kadar hakimiyeti olduğu tartışmalıdır ve kendilerinde böyle bir eksiklik buluyorlar mı emin değilim. Bu korkunç bir zaafiyettir. %49'u geçmek istiyorlarsa, bugünden başlayarak bu alanda çok sıkı kontrol mekanizmaları oluşturmak zorundalar. Ülkemizde çok başarılı yazılımcılar, yapay zeka uzmanları ve veri bilimciler var, gerekli teknolojik altyapıyı kurmak mümkündür. İşin geri kalanıysa seçim günü sahada aktif olarak çalışarak veri sağlamaktır ve kritik anlarda tüm imkânları kullanarak müdahale etmektir. İnsanlar sandığa sahip çıkmak için hayatını riske atarken bu kişileri koruyacak kadar organizasyon yapamayan kişiler bir zahmet bugün görevini bıraksın.
Çok doğru: Ölçmediğin şeyi yönetemezsin.
SilMüsaadenizle buna ekleme yapmak istiyorum. Zira gerçekten harika bir söz. Ki siz de ara ara makalelerinizde bunu VERİ diyerek dile getiriyorsunuz. İşte bu sistemi (mevcut küresel sistem) kurgulayanlar (Ak Parti değil) verileri TÜİK'ten değil, gerçek veri ve oluşturulan doğru istatistiklerden aldıkları için bizi yıllardır yönetiyorlar. Size ters gelecek ama bizde ölçemedikleri tek şey iman. Ölçemeyecekleri tek şey de iman. Bunu da müslümanların en hassas olduğu ramazan sonuna doğru Gazze'ye saldırarak kendilerince ölçmeye çalışıyorlar. Ve ona göre aksiyon alıyorlar. Bilmem anlatabildim mi? Yani imanın dışında (not: iman etmek araplaşmak değildir.) bağımsızlık yok. Sözü bir tık ileriye taşımak istiyorum: Doğru ölçmediğin şeyi yönetemezsin. Yazdıklarım size ters gelecek biliyorum, sizin ekonomide ki doğrularınız da bize ters geliyor. Buna rağmen bize ters diye doğruları inkar etmek yoluna gitmiyoruz. Öğrenip uymaya çalışıyoruz.
Silmerhaba, seçimin kaybında ana etken ekonomi ... özellikle büyük şehirler dışında yeterince oy alamamanın ardında yatan en ana temel ev sahipliği.. buralarda konut sahipliği/ev sahipliği çok yüksek.. büyük şehirlerde kiracılık ağır basıyor.. bu insalar ev kirası ödemeyince gelişmemiş bir taşra kasabası niteliğindeki bu kentlerde sinema tiyatro yurt dışı seyahat ilave öğrenim vs ihtirasları olmadığından asgari ücret zammı ile refahı katlanmış, arabası-evi olan kitle, geriye kültürel benzerliklere bakıyor. chp neden büyük şehirlerde oy alıyor'a buradan bakmak lazım. kısaca bu kitlenin de yere yapışması gerek ki farklı bir arayışa girsin. çocuklarına suriyelilerin toplu tecavüzü bile etkilemez bunları tıpkı depremde yıkılmalarına rağmen akp aşkından vazgeçmedikleri gibi.. chp ne yapmadı eleştirisi kolay.. gittik anlattık bir chp li olarak söylüyorum. adamlar o kadar körleşmiş ki ve de kamplaşılmış ki, kemal bey in özrü, geçmişten özür dilemesi bile "e tabii yapacaksınız hak ediyoruz" havasında kabul edildi. kısaca chp tek tek kapı kapı dolaşsa haram yemekten kalp gözü kapanmış, akp den bir şekilde nemalanıp devlet imkânlarını söğüşlemiş "borçlu suçlu yalnız" kitlelerin iknası mümkün değil. abd gelip işgal ederse, dolar 80 tl olduğunda bunlar da ekmeksiz kaldığında belki, o da belki, bu kitle (kendimi rtüklüyorum aslında adları sıfatları başka) vaz geçer.
YanıtlaSilBu da bir neden tabii.
SilMerhaba hocam,
YanıtlaSilAKP birçok yerde üye sayısından daha az oy aldı. Örneğin Van.
Şahsi kanaatim aday kim olursa olsun kaybettirilecekti. Toplum karşıtı bir odak hukuk dışı birçok uygulama ile seçimi gasp etti.
bütçe diyelimki yapıldı beklenilenden fazla açık verdi? bu kalan miktar ne yapılıyor? borçlanılabiliyor mu yoksa para basılmak zorunda mı? kılıçdaroğlu kazansa bütçe yaptıramayacaktı nasıl finanse edecekti tüfe-üfe ortalamasıyla artırabilecekkti sadece?
YanıtlaSilİkisi de.
SilMahfi bey
YanıtlaSilSize "en temel soru"yu soruyorum:
AKP'nin parti kimliği: Mukaddesatçı & mütedeyyin (dindar), ve laikliği önemsemiyor.
CHP'nin parti kimliği: Mukaddesatçı & mütedeyyin (dindar) değil, ve laikliği savunuyor.
CHP, Anadolu coğrafyasını bucak bucak, karış karış gezerek, insanların kapılarını, zillerini çalıp, onların dertlerini samimiyetle dinlemek ve çözüm önerilerini iletmek için çabalasa; Anadolu'daki insanların gerçekten kapılarını açacağını, evlerine kabul edeceğini düşünüyor musunuz?
Siz her ne kadar, CHP'nin Türkiye genelinde teşkilatlanması gerektiğini, üye sayısını arttırmak için çok çalışması gerektiğini söyleseniz de; salt, sadece "CHP'nin parti kimliği" sebebiyle Anadolu'daki insanlar tarafından rağbet görMEyeceği hiç aklınıza gelmiyor mu?
AKP ve CHP arasında yaptığınız ayrımlar bu kadar net değil. Öyle olsaydı CHP, Saadet Partisiyle, Gelecek Partisiyle ittifaka gitmezdi.
SilMahfi bey, siz hâlâ, Anadolu'daki insanların çok ağır mukaddesatçı olduğunu anlayamamışsınız.
SilHocam elinize sağlık gerçekten muhalefet tarafında noktasından virgülüne kadar ezberlenmesi gereken bir yazı olmuş. Özellikle bahsettiğiniz laiklik hususunda insanımızın birtakım soru işaretleri olduğunu bizzat sahadan anlamak mümkün görünüyor. Örneğin bazı insanlar laikliğe ideolojik olarak değil tarihsel olarak bakıyor ve diyorki laiklik hristiyan dünyada ortaya çıkmış, hristiyanlık ile devlet işlerini ayırmak istemişler, halbuki müslüman türkler laiklik öncesinde dünyanın süper gücü olmuş, diye bakıyolar olaya.
YanıtlaSilSeçimin üzerinden 3 gün geçmiş olduğu hâlde, ekonomik yıkım gelmedi.
YanıtlaSilAcaba analiziniz yanlış olabilir mi Mahfi bey?
Bazen yıkımın içinde olduğunuzu fark edemezsiniz. Bu tıpkı çok sigara içilen bir odada oturan kişinin o odanın ne denli sağlıksız olduğunu fark edememesi gibidir. Durumun ne kadar vahim olduğunu anlamak için odadan çıkıp yemiz hava alıp geri dönmesi gerekir. Bu dediğimi bir deneyin.
SilEn dandik ekmek olmuş 10 lira, dolar bankalar arası piyasada bile 21 TL'ye dayanmış, MB kasaları boş bile değil 70 milyar negatifte, aylardır ekonomi iyi görünsün diye MB altınları bile satılıp piyasaya verilmiş, bütçe delik deşik, dış ticaret açığı, cari açık tüm zamanların rekorlarını kırıyor ama ekonomik yıkım yok arkadaşa göre. Çaktırmadan arkadaşın iç çamaşırlarını bile birileri çalmış, mabadı açık geziyor ama farkında değil. Reisleri kriz yok, ekonomi çok iyi dediği için o da papağan gibi tekrarlayıp duruyor işte...
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilKamuoyu yoklamasının, ölçmenin ne kadar önemli olduğunu ve ölçmeyenlerin-biçmeyenlerin her zaman malum sonlarını bir kez daha göstermişsiniz. Bu tespitlerinizin yanına şunlarda konmalı: https://www.diken.com.tr/hep-kaybediyorsan-belki-de-yanlis-oyunu-oynuyorsundur/
Kılıçdaroğlu bu yükün altından nasıl kalkacaktı? Bütçe yapamadığına göre bütçenin vereceği astronomik açığı nasıl finanse edecekti vergilere abanmadan? Borçlanabilir miydi?
YanıtlaSilMuhtemelen yapamayacaktı. Bunu yazmıştım zaten.
SilHocam, benim gibi muhalif insanların inanmadığı ve görmezden geldiği Gabar'da petrol, Karadeniz'de gaz, havada uçak, karada togg, denizde gemi yapıyoruz, ülke ekonomik olarak uçuşa geçmeye başlıyor vb. haberlerin gerçekçiliği nedir? Yani ekonomik anlamda sıkıntı yaşıyoruz ama bu ülkenin yaptığı devrimin sancısı gibi şeyler konuşuyor iktidar destekçileri.
YanıtlaSilGerçekliğini bilemem ama ben kaça mal olduğunu bilmek isterim. Maliyetsorun değilse her şeyi yapabilirsiniz.
SilOnun farkındayım hocam ama ben şunu merak ediyorum. Biz gerçekten bir şeylere yatırım mı yapıyoruz? Mesela Gabar'da gerçekten petrol bulunduysa, Karadeniz'de doğalgaz çıktıysa, uçak ve araba yapıp sipariş aldıysak, Akdeniz'deki doğalgazda hak elde ettiysek vs. bu darboğazdan çıkabilir miyiz?
SilSaçmalıyorsam mazur görün, sanırım hala inkar aşamasını yaşıyorum.
Biz iktisatçılar için bir şeyin maliyeti önemlidir eğer para kazanamayacaksanız araba yapmanın, petrolü çıkarmanın anlamı yoktur. Dünyadan 1 milyon liraya alabileceğiniz arabayı burada 1,5 milyon liraya üretmenin ya da başkalarının 30 dolara çıkardığı petrolü 130 dolara çıkarmanın anlamı yoktur. Bunlar toplumun aleyhinedir. Bir örnekle anlatayım. Kuzey Kore dünyayı tehdit edecek roketler, füzeler yapıyor ama kişi başına geliri 1200 dolar. Güney Kore bunları yapmıyor kişi başına geliri 32 bin dolar.
SilÖte yandan Akdeniz'deki doğalgazda hak elde etmişliğimiz de yok.
Hocam seçmenin gazı alındımı?
SilDoğal gaz bedavaydı geçen ay.
SilAKP (Adalet[!] ve Kalkınma Partisi)'lilerin birçoğuna desen ki şayet ekonominin halini Türkiye'de yaşanan ömrü hayatın pahalılığını geçim zorluğunu falan görmüyor musunuz diye sorsan şayet derler ki dış güçler yaptı o yüzden ekonomimiz kötü şu anda diye.Fakat Türkiye'nin başında iktidarı hükümetinde Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) olsaydı Türkiyede ekonomi aynı (zam)anda kötü olsaydı şayet niye ekonomi kötü diye sorulduğunda Türkiye'de CHP yüzünden Türkiye ekonomisi kötü derlerdi ama dış güçler yüzünden kötü demezlerdi ben bu ikiyüzlü olan dürüstlükten de tutarlılıktan da fersah fersah uzak kalan tavırlardan tiksiniyorum iğreniyorum .Fakat AKP'lilerin kendileri sözümona çok yerli ve milliyetçi
YanıtlaSilHocam,
YanıtlaSilBazen bıkmıyor musunuz?
(Büsbütün vazgeçmekten bahsetmiyorum.)
Bıkmaz olur muyum? Her defasında Atatürk'ün Samsun'a çıktığı günü hayal edip bıkmaya hakkım olmadığını düşünerek dönüyorum.
Sil
YanıtlaSilCHP nin yönettiği büyükşehirlerde oyların yarısını hala AKP alıyor .İşe buradan başlamak daha efektif olmaz mı ?
Oradan bir yere varamayız çünkü geçen seçimde de AKP'nin yönettiği büyükşehirlerde oyların yarısından fazlasını CHP almıştı.
SilSaygideğer hocam, rakamlara göre bikimsel analiz işi Türkiye için bitmiştir. Çünkü artık hiç bir sayı gerçek değildir, asıl yanılgı tam buradan başlıyor, işin uzmanı olarak söylüyorum, 2.5 milyon vatandaş yapılmış yabancı var, kimse bu sayıya inanmadı çünkü önünüze konan rakamlar farklı. Bir husus daha var danışıklı dövüş, liderler düzeyinde olmasada içlerindeki bazı kimselerden dolayı her seferinde manüple olmaktan kurtulamıyorlar. Çözüm ise basit tamamını tarihin çöplüğüne yollamak. Bu bina tadilat kaldırmıyor artık. Yıkıp yeniden yapmanız gerekiyor...
YanıtlaSilHaklısınız.
SilNüfusun çoğunluğunun anladığı dilde konuşan kazanıyor. Aksi durumda 200 sene daha lazım.
YanıtlaSilHocam,Mehmet Şimşek gelirse ne değişir?
YanıtlaSilMucizelerin bilimde yeri olmaz.
Silİngiltere'nin ekonominin başına komiser olarak daha önce de atadığı sıradan bir portföy yöneticisinin tekrar göreve getirilmesinden büyük bir şevkle medet uman "yerli ve milli" iktidarımız ile biatçılarının durumu gerçekten de göz yaşartıcı mahiyette :)...
Silchp genelde istanbuldaki lüks semtleri alıyor
YanıtlaSilBebek, Etiler, Ulus ve Nişantaşı'ndan 25,5 milyon oy çıkması gerçekten de şayan-ı hayret...
SilHocam reuters e göre mehmet şimşek gelecekmiş, araplardan falan yüksek faizle de olsa para bulamıyoruz anlaşılan sizce artık ortodoks politikaya dönüş olur mu? yoksa mehmet şimşek bize yüksek faizle para verilebilmesi için mi kullanılır? dolar bugün sabit kalması bu dönüşün işareti midir?
YanıtlaSilsorgulayıcı yazılarınızın devamı dileğiyle teşekkürler.
Kişiler önemlidir ama her şey değildir. Asıl olan sistemdir, ne yapacağınızdır.
SilHocam tcmb net rezervler nasıl negatif olabilir?
YanıtlaSilFizik ve kimyada Kelvin dereceye göre negatif sıcaklık yoktur. Onun gibi bir şey herhalde.
SilBrüt rezervler toplamı gösterir onlardan MB'ye ait olmayanları düşerseniz net rezerv çıkar. Demek ki MB'ye ait rezerv kalmamış ki eksi çıkıyor. Yani görünen rezervlerin tamamı bankalara ait paralarmış.
SilAsıl sorun istifa üzerine yazdığınız makalede de söylediğim gibi malum partinin başındaki kasetle gelmiş şahsın istifa etmemesi. gerçi bazıları malum kişiyi eleştirdiğimdiğim için bana koyun diyerek hakeret etmeye çalıştılar ama umarım ne kadar haklı olduğumu görmüşlerdir.Şuan da istifa edeceğini düşünmüyorum. hatta çok başarılı olduğunu ve çok büyük bir iş başardığını söyleyerek yine koltuluğundan kalkmayacağına eminim. karşı tarafı diktatörlükle suçlarken tarihin en ezik diktatörüne dönüşmek işte asıl başarı bu.
YanıtlaSilTürkiye'de iktidardakiler, ayrıldıklarında haklarında soruşturma başlar endişesiyle, muhalefettekiler de ayrıldıklarında haklarındaki tazminat davalarını parti avukatı olmadan takip etmeye imkanları yetmeyeceği için ayrılamazlar.
SilMahfi bey
YanıtlaSilLütfen hayal kurmayınız.
Anadolu insanı CHP'ye üye de olmaz, oy da vermez.
Böyle bir şeyle uğraşmadan, çalışmadan bilemeyiz.
SilDoksanli yillarda sosyal demokrat partiler Gaziantep Samsun gibi yerleri banko alirdi.
SilCondoleezza Rice n'apıyor n'ediyor, bilginiz var mı Mahfi bey?
YanıtlaSilPilav yapıyor diyorlar (Rice pirinç demek biliyorsunuz.)
SilKeşke Mahfi hocamız, "Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı" olsa, ne iyi olur...
YanıtlaSilMahfi bey
YanıtlaSil"TCMB Başkanlığı" için "Hafize Gaye Erkan" ismi dolaşıyor.
Kaynak:
https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/hafize-gaye-erkan-kimdir-hafize-gaye-erkan-kac-yasinda-hafize-gaye-erkan-ne-is-yapiyor-2087180
LinkedIn profili:
https://www.linkedin.com/in/hafize-gaye-erkan/
1997-2001: Boğaziçi Üniversitesi - "Endüstri Mühendisliği" mezunu
2001-2005: Ph.D (doktora) - Princeton Üniversitesi - "Finansal Mühendislik ve Uygulamalı Matematik"
Faizleri yükseltir mi?
Dolar/TL kurunu düşürür mü?
Ne dersiniz Mahfi bey?
Kişilerin katkısı sınırlıdır, sistem, anlayış ve yaklaşım bilim dışıysa dünyanın en iyi iktisatçısını, yöneticisini de MB başkanı yapsanız bir şey değişmez.
SilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilTürkiye'nin şu anki durumu, meslektaşınız Kenneth Arrow'un ismi ile anılan "Arrow'un imkânsızlık teoremi" ile açıklanabilir mi?
Türkiye'nin şu anki durumunu açıklayan en doğru teorem biat teoremidir.
Silpeki türkiye türk lirasını euro dolar karsışında güreşini konuşuyor konuşuyor çin yuanını konuşmuyor hani çin yuan ı rezerv para olma yolındaydı hani bizim çinle de büyük ticaret hacmimiz var idi (ki ben o görünürdeki ticaret çinle ticaret hacmimizide inanmıyorum)
YanıtlaSilnedeni mesela aldığım çin malları genelde batı markaları
YanıtlaSilYazınız, her daim olduğu gibi çarpıcı gerçekçi ve aydınlatıcı.
YanıtlaSilZaten otokratik olan bir sistem yönetimi hiçbir şekilde halka bırakma niyetinde değil. Maksat Diktatörlük yaftası yememek. Böyle yüksek seçime katılım oranları, sizin de
Bildiğiniz gibi otoriter rejimlerde olur.
Benim şahsen umudum kalmadı, umudu bıraktım. Örgütlü, Dini kullanan Siyasal İslam Saltanat sevdalı ama yine aynı çıkmaza girdiler, şatafatlı yaşamları ve kibir göstergeleri için dövize ihtiyaçları var, zaten çalmayı iyi biliyorlar, yaşlı Almanları çağrı merkezi terörleri ile korkutup veya yabancı iş adamları kazanç vaatleri ile dolandırıp ülkeye döviz girişini destekler, geçmişte yaptıkları gibi. Döviz gelsin nasıl önemli değil. Kemal Kılıçdaroğlu dürüst olduğundan kaybetti.
Şenol.
Teşekkür ederim.
Silfaiz inerse üreticiler kredi çekip yada yatırım yapıp daha çok üretirse arz artacağı için talep düşmez mi? erdoğanda bunu düşünüyordu herhalde.
YanıtlaSilReis kazandı, haydi hayırlı traşlar:)
YanıtlaSilHacı, reisin kazanmasının ülkenin kaybetmesi anlamına geldiğini bu kez sen bile anlayacaksın :)...
SilÜlke yönetimini belirleyen seçimi maç olarak görüyor iki taraf da. Üstteki yorum da bunun örneği; ülkede ne oldu, ne oluyor, ne olacaktan ziyade, kim kazandı sorusu soruluyor.
Silmuhtelif yerleriniz traş edilecek, bekleyin daha…
Berberler Federasyonu Reisliğinden mi söz ediyorsunuz?
Silhocam merhaba MEHMET ŞİMŞEK için ne söylersiniz dünyaca saygı gören bir isim . siz yakinen tanıyor musunuz ? sizce ekonomiyi rayına oturtur mu ?
YanıtlaSilsayın mahfi bey yapılan yorumlara verdiğiniz cevaplara bakıyorum da hep ekonomi yönetimi küçümser tepeden bakan olumsuzluk yayan bir tarzınız var. bu kadar üst kalite bir otorite misiniz diye sormak istedim hazine müsteşarı olmak herşeyi bilmek tüm devlete hakim olmak herşeyi ben biliirm demek değildir heralde kaldı ki küçümsediğiniz adam Mehmet şimşek sizden daha başarılı kariyeri olan ve dünyaca saygı gören biri bazı aklıevveller kemal dervişle mukayese ediyor uluslararası çalışıyor olması onu bu sınıfa sokmaz ayrıca kendisi kurtarıcı olarak da görülmüyor mevcut yapıda önceden görev almış biriydi. insanlar tamamen kendi düşüncesi doğrultusunda çıkarım ve öngörülerde bulunuyor hatta kendi haklı çıkması pahasına başarısız olmalarını isteyen ülkenin çıkmaza girmesini isteyen de var biz de poliyanacılık oynamıyoruz bazı şeylerin farkındayız. Aramızda ki fark biz ülkemize güveniyoruz TÜRKİYE önceden de almanya değildi bu kadar çok suni sorunla uğraşıp ona rağmen bişeyleri başarmaya çalışan dünyada başka bir ülke de yok ....
YanıtlaSilBen sadece gerçekleri yazıyorum sevgili kardeşim, ama siz ülkeyi sevmekle kalmayıp yanlış da olsa tuttuğunuz tarafın doğru olduğuna kendimizi inandırdığınız için benim yazdıklarımı küçümseme olarak algılıyorsunuz. Öte yandan bence kimin daha iyi kariyeri olduğu da çalıştığı şirketlerle değil yazdıklarıyla, kitaplarıyla, tutarlılığıyla ölçülür.
SilBizde bu kafa varken daha çok ders çıkarırız.
YanıtlaSilSiz de kitaplarınızı satarsınız.
Alan memnun satan memnun.
Merhabalar Mahfi Bey,
YanıtlaSilÖzyeğin Üniversitesi hukuk fakültesi mezunuyum, hedefim akademisyen olmaktır.Dokuz Eylül Üniversitesi'nde Avrupa Birliği hukuku ya da Sosyoloji alanında yüksek lisans programına başvurmayı planlıyorum.Dokuz Eylül Üniversitesi ve hukuk alanı sonrasında yüksek lisans alanı hakkında fikrinizi paylaşabilir misiniz, lütfen.
İyi çalışmalar dilerim.
Hocam Özyeğin Üniversitesi Elektrik-Elektronik mühendisliği 1. sınıf öğrencisiyim, bölüme sayısal bölüm okuma baskılarından dolayı bilinçsiz denebilecek şekilde girdim bu yüzden de bölüme karşı isteğim ve ilgim yok ama aksine ekonomiye ciddi bir ilgim var zevk alarak üzerinde çalışıyorum. Maalesef bu durumu da üniversiteye başladıktan sonra keşfettim. Üniversite içi bölüm değiştirme şansım var sizce Ekonomi bölümüne mi geçmeliyim yoksa mühendislik diploması alıp ekonomi için yüksek lisansta mı şansımı denemeliyim?
YanıtlaSilElektrik - Elektronik matematiğin üst düzeyde verildiği bir bölüm. Bence bu bölümü bitirip ekonomide yüksek lisans yaparsanız çok daha iyi olur. Ekonomide oldukça üst düzey matematik kullanılıyor ve bunu iyi kullanabilmek için okuduğunuz bölümün çok yararı olur.
SilMahfi Hocam siyasi görüşlerimiz hiç uymuyor ama ben zaman zaman fırsat buldukça sizin yazılarınızı okurum. Eski bir siyasi büyüğümüzün bir lafı vardı siyaset tencerye düştüğünde iktidar seçimi kaybeder derdi. Günümüzde bu argüman değişti artık toplum daha çok milli ve yerli duruşa önem vermektedir. Çoğunluk İktidara oy atan kesim ekonomik olarak sıkıntı çeksek de yerli ve milli konulara önem veren bu doğrultuda çalışmalar yapan iktidardan vazgeçmez. Chp ya da millet ittifakına gelince maalesef üzerlerindeki kibir gömleğini milletten uzak bir kafa yapısını değiştirmedikleri sürece iktidar olacaklarını düşünüyorum. Chp milletten çok uzak bir parti.
SilPeki türkiye ekonomisi iyi gözüktüğü yıllarda içsel olarak kırılgan beşlinin en kırılganı olarak gösterilyordu şımdi eğer kırıganlar var ise kırılgan olmayanlarda var imiş anlamına gelir bilim yapıyorum o zaman kırılgan bir ekonomiyle kırılgan olmayan başka bir ekonomi faiz artırma sürecine girerse aynı sonuçları verirler mi veya sonuç niye aynı olsun ….. ritorık soru ;-) çelişkiler bulup onları karşılaştırarak bilim yapıyorum
YanıtlaSilElinize ve kaleminize sağlık hocam çok önemli bir makale olmuş.
YanıtlaSilGeçtiğimiz cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP tarafından yapılan yanlışlar , uzaktan değil parti içerisinde aktif görev yapan kişiler tarafından dile getildiği ve bu basına yansıdı. Partiyi yöneten kişilerin yukarıda belirtmiş olduğunuz tespitleri ve yapılan eleştrileri bilmemeleri mümkün mü ? O zaman bu duruma kim razıysa , kim sesini çıkarmıyorsa , bu yaşananlar olmamış gibi davranıyorsa o tarafa bakmak lazım. "Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç beklenemez"
Hocam, yazınızı okurken Mustafa Sarıgül'ün Erzincan'da yapmış olduğu seçim çalışmaları aklıma geldi. Sanırım anlatmak istediğiniz mikro politikaya güzel bir pratik örnek Sarıgül.
YanıtlaSil