Beklenti Tuzağı

Beklenti; olayların nasıl gerçekleşeceğine ilişkin düşünce ya da tahmin demektir. Örneğin bir kişinin enflasyon oranına bakarak o oranda bir ücret artışı beklemesi normal bir beklentidir. Beklentilerin gerçekleşmemesi halinde hayal kırıklığı, hüsran ya da kızgınlık gibi tepkiler ortaya çıkar. Ücret artışlarını enflasyonun çok üzerinde olmasını bekleyen bir kişinin ancak enflasyon oranı kadar bir ücret artışı alması onda hayal kırıklığı yaratabilir. Hayal kırıklıklarından sakınmak için beklentileri gerçeklere dayanarak oluşturmak rasyonel yaklaşımın gereğidir.

Beklenti tuzağı, gerçekçi olmayan beklentiler yaratarak kendisini ya da başkalarını etkileme durumunu ifade eden bir kavramdır. Örneğin bir sendikanın toplu sözleşme görüşmelerine başlamadan önce işçilere enflasyonun iki katı artış sağlayacağını anlatması halinde işçilerde böyle bir artış beklentisi oluşur. Görüşmelerde ancak enflasyon kadar bir artış alabilen sendika, işçileri büyük bir hayal kırıklığına düşürmüş olur. Bu durum, sendikanın, verdiği sözü tutamayarak, işçiler nezdinde itibarını kaybetmesine yol açar. Sendikanın düştüğü bu durum beklenti tuzağının tipik bir örneğidir[1].  

Abartılmış beklentilerin yarattığı beklenti tuzağı, yalnızca beklentiye kapılanları değil, beklentiye yol açanları da içine düşürür. Örneğin AKP iktidarı, 2011 yılında, Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılı için çok yüksek hedefler belirlemişti. Türkiye dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girecek, enflasyon tek haneye inecek, işsizlik yüzde 5’in altına düşürülecek, kişi başına gelir 25 bin dolara çıkacak, GSYH 2 trilyon dolara yükselecek, ihracat 500 milyar dolara çıkacaktı. 2023 yılında Türkiye, bırakın bu hedeflere yaklaşmayı 2011’deki değerlerden bile daha kötü konuma geldi. Bu gelişmenin sonucu olarak bu beklentilere inanarak pozisyon alanlar kadar iktidar da beklenti tuzağına düştü ve ciddi itibar kaybetti. Beklenti tuzağına düşmemenin en kestirme yolu beklentileri makul düzeylerde tutmaktan geçer.  Beklentiye göre daha iyi bir gerçekleşme olursa bu daima olumlu bir sonuç olarak görülür.

Seçim öncesinde iktidarda olanların ve iktidara talip olanların vaatlerine baktığımda Türkiye’yi inanılmaz bir ‘beklenti tuzakları’ silsilesinin beklediğini görüyorum. Yerine getirilmesi imkânsız bir takım sözler veriliyor, vaatlerde bulunuluyor. IMF’ye gidilmeyeceği, buna karşılık milyarlarca doların Türkiye’ye geleceği öne sürülüyor. Bunları dinledikçe sorunların tam olarak anlaşılamadığını, boyutunun tam olarak görülemediğini anlıyorum. En azından gerçek durumu, bu duruma neden olanların bilmesi gerektiğini düşünsem de onların söylediklerini dinleyince kendi yarattıkları sorunlar hakkında yeterince bilgiye sahip olmadıkları kuşkusuna kapılıyorum.

Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik tablosuyla karşı karşıya ve işin en acıklı yanı iktidar bu durumu gizlemeye çalışırken muhalefet de farkında değilmiş gibi görünüyor.

İktidar da muhalefet de tutulamayacak sözler vererek abartılı beklentiler yaratmaktan kaçınmalı. Türkiye ne çektiyse bu tür abartılı beklentilerin ortaya çıkardığı beklenti tuzaklarına düşmekten çekti.

“Yüksek beklentinin düş kırıklığı da yüksek olur.”



[1] Psikolojide geliştirilen beklenti tuzağı Arthur Burns tarafından ekonomiye uyarlanmıştır. Burns’e göre bireylerin ve şirketlerin enflasyon beklentilerinde artış olması hali merkez bankasının da enflasyon tahminini artırmaya ve ona göre davranmaya zorlar (Lawrence J. Christiano, Christopher Gust, The Expectations Trap Hypothesis, Fed, International Finance Discussion Papers Nr. 676, 2000.)

Yorumlar

  1. Sayın hocam, muhalefet vaatlerini yerine getirecektir bence matbaba var nasılsa basarlar parayı dağıtırlar enflasyon hükümetler için en iyi gelir kapısı demiş birisi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi de o zaman enflasyon sözü tutmaz. Ayrıca döviz ihtiyacı para basmakla karşılanmaz ki. Döviz basamayacaklarına göre.

      Sil
    2. Mahfi hoca muhalefet
      Durumun farkında , mecburen IMF de gidikecek
      Seçim arefesinde ihtidara koz vermek istemiyor.
      Herkes biliyor ki kim gelirse gelsin enkaz devr alacak.
      Saygılar.

      Sil
    3. Sn Adsız 14:26

      IMF ye muhalefet de gidemeyecek, Erdoğan'ın sebeplerine benzer sebeplerle gidemeycekler.
      IMF guvernorleri sağlam garanti istiyor, hükümet garantisi, ancak, muhalefet kazanırsa seçimleri, kurulacak hükümet uzun ömürlü olmayacak.

      Bu bir koalisyon hükümeti, unutmayın.

      Başkan KK'yı erken seçime veya istifaya zorlayacaklar. en geç 2025 te erken seçim yapılacak.

      Buraya yazdım.

      Kürşat.

      Sil
    4. Yerel seçime kadar yumuşak bir restorasyon ve de-AKP'fikasyon döneminden sonra Yerel seçimler ile Milletvekili seçimleri tekrarlanır.

      Sil
    5. Sn mimerkutkoksal,

      KK nun da sizin gibi düşündüğünü hissediyorum, bilemem tabi.
      devlette konumlanmış AKP lileri çıkarmak istiyor.

      Ancak, şu sorunu var. Kadrolaşma had safhaya ulaşmış, devlet bürokrasisi
      böyle bir değişimi kaldıramaz. Bu yüzden, ılımlı/merkez AKPli bürokratları kamuda tutacak.
      onlar için de Babacan ve Davutoğlu düşünülmüş. Siyaseten esamesi okunmayan iki AKP artığına bu kadar fazla önem vermesi bu yüzdendir tahminimce. Bir de işe yarar muhafazakar bürokratların devlette kalması için emniyet sübabı olarak Karamollaoğlu var.

      Yerel seçime kadar Sn Kılıçdaroğlu'nun bürokrat siyasi AKPlilerin kamuda bellerini kırması lazım. Acırsa acınacak duruma düşeceğini Sn Kılıçdaroğlu biliyordur. Sn Kılıçdaroğlu'nun sakinliğini gördükçe aklıma bürokraside yapabileceği vahşi adam atmalar geliyor, sanırım içinde gizliyor, ya da ben onu kendim gibi zannediyorum. Eğer böyle ise, Sn Kılıçdaroğlu'na lazım olan tek şey eline Mayıs ortasında kırbacı vermek. Hayatlarında liyakatsizlikleri sebebi ile kapısından geçemeyecekleri makamlara yönetici olanların atılmasına hiç acımam. Uygun bir medya desteği ile hepsi atılır.

      Sn Kılıçdaroğlu yapamazsa, 0410 da yazdığım gibi erken seçim olur ve CHP silinir.

      Kürşat.

      Sil
  2. Yazınız için teşekkürler, elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Sn.Eğilmez yazılarınızı olabildiğince takip etmeye çalışıyorum.
    Esas problemimizin beklentiden ziyade irade probleminden kaynaklandığını düşünmekteyim. Zira kurumsal kimliğin oluşmadığı ve buna bağlı kurumların mevzuat ve yasalara değil kişi ya da kişilere bağlı olarak günlük ya da kısa süreli programlarla çalıştığı bir ortam da beklentilerin de aynı şekilde düzensiz ve gerçekçi olmayacağı açıktır. Ben irade ile beklentilerin aynı paralel de çalıştığına inananlardan birisiyim. Bu bağlam da iradenin değişmediği ve olması gerektiği yere gelmediği sürece hiç bir şeyin düzelmeyeceği ve değişmeyeceğini ifade etmek isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız ama uyduruk beklentilerden doru bir irade çıkmaz. Önce beklentiyi doğru tutmak lazım.

      Sil
  4. Mahfi Hocam seçim yaklaştıkça üzülerek tek gördüğüm hiç bir siyasinin gerçekçi ve bilimsel tabana oturan hiç bir çalışma yapmadığı oldu. Orta direk için mücadele gittikçe zorlaşacak ne yazık ki. İnatla doğruyu gösterdiğiniz için sonsuz teşekkürler. İyi ki varsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bazı partilerin seçim beyannamelerinde doğrular var ama bu tür miktara dayalı beklentiler onları da gölgeliyor.

      Sil
  5. Merhaba Hocam,

    Bir önceki yazınızda tam da bunu kastetmiştim. Muhalefet işin teknik tarafını anlamıyor mu yoksa karşılık bulmayacağı için popülist mi davranıyor bilmiyorum.

    Bence verilebilecek en mantıklı söz hasar tespiti yapmak olurdu. Hasarın ne olduğunu bilmeden çözümler sunmaya çalışmak doğru değil.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Mevcut durumu ortaya koysalar söz vermekten daha iyi sonuç alınabilirdi.

      Sil
  6. Hocam bu iş burdan düzeltilebilir mi?

    Sallıyorum dolar kuru önümüzdeki 10 sene içerisinde kademeli olarak yeniden tek hanelere inebilir mi mesela?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yapılacağına bağlı. Bu tür nereden çıktığı bilinmez rakamlarla yola çıkarsak çok zor.

      Sil
    2. Hayır hayır ve hayır,kurun tek hane olmasının nedeni AB üyelik hikayesinin pazarlanıp satılmasıydı.

      Sil
  7. Hocam Merhabalar,
    Devamli mevcut sorunlari buyutecek secim vaatleri verilmesi, muhalafetin secim kazanma stratejisi mi yoksa gercekten bunu yapmayi planliyorlar mi ? Iktidardan cozum beklentisi olmasa da muhalefetin mevcut sorunlarin derinlesmesini saglayacak vaatleri gelecek acisindan endise uyandiriyor. EYT meselesinde de olmasi muhtemel, verilen populist kararlarin gelecekte ulkeye buyuk yuk ve sikinti yaratmasi ve ayni zamanda halkin cok uzun sure refah seviyesine uzak sekilde yasamak durumunda kalmasina sebep olur mu ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neyi düşündüklerini bilmiyorum. Siyaset onların işi. Ama gerçekleri konuşmak da bizim işimiz. Bu vaatler tutulamaz. İki taraf için de.

      Sil
  8. Hocam geçenlerde sosyal medyada AKP hükümetinin sattıkları devletin fabrikaları tesislerini gördüm 2003 -2011 yılları arasında ekonomi bu sattıkları ile gelen nakit paralarla elde edilmiş bir başarımıdır yoksa gerçekten çok iyi işler yaptılar tek başına iktidarın verdiği siyasi istikrarla ekonomik istikrarı sağladılar sıradan bir vatandaş olarak merak ediyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer o satışlardan elde edilen paralar doğru yatırımlarda, yeni yüksek teknolojili üretim tesislerinde kullanılmış olsaydı yararlı olurdu tabii. Ama AVM, inşaat gibi yatırımlarda kullanılması sokağa atılmasından çok da farklı olmadı.

      Sil
  9. Hocam iktidarın yarattığı beklentiler ve hayal dünyasına karşı muhaliflerin gerçekleri anlatacak araçları da zamanı da yok gibi...Popülist söylemler, vaatler kitlenin duymak istedikleri. Tam Türkiye tipi seçim tarzı...Sanırım niyet ve kararlılık temelinde bir inançla toplum muhaliflerin sözlerinden etkileniyor, motive oluyor. Er geç yaparlar diye düşünülüyor. Böyle bir iyimserlik gerçeklerden uzak olsa da toplumu sarmış durumda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rakam telaffuz edilmese yeterli olurdu aslında. 300 milyar dolar getireceğim demek gerçekten hayal ötesi bir şey.

      Sil
  10. Hocam 10 düşük gelirli kişinin oldugu bir ortama 1 tane çok yüksek gelirli kişi girerse o ortamın kişi başına geliri artar ancak iyi bir gösterge olmaz düşüncesiyle kişi başına milli gelirin iyi bir gösterge olmadığı yorumları yapılıyor. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Alternatif olarak ne izleyebiliriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomide kullanılan hiçbir ölçü tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Milli gelir hesaplarının çoğu tahminlere ve derlemelere dayanıyor. Kişi başına gelir de gerçeği göstermeyen bir ortalama. Ama bunun yerine kabul görecek bir alternatif öneren de olmadı bugüne kadar.

      Sil
  11. Kral, soğukta üşüyen nöbetçiyi görüp, sana daha kalın giysiler, göndereceğim demiş. Fakat saraya dönünce, bu sözünü, unutmuş. Nöbetçiyi, sabah donmuş halde bulmuşlar. Nöbetçi, ölmeden önce duvara şunu yazmış: Kralım, beni soğuk değil, sizin sıcak kıyafet beklentiniz öldürdü...

    YanıtlaSil
  12. Sayın Mahfi hocam, iyi günler, sanırım ilk yorum benden diyecektim ama ben yazana kadar bir çok sizi seven, ilgiyle takip eden kişi yazmış bile !

    Muhalif biri olarak iktidardan da muhalefetten de akıl ve bilimsellik dışı bir beklentim yok, geçen ilginç bir cümle okumuştum," bu seçim cennetin kapılarını açmasa da
    cehennemin kapılarını
    kapatacak" şeklinde!

    Ben bu kadar da iyimser, beklenti içinde değilim, sorunun öznesi halk çözümün de öznesi olacak bilinçli duruşu gösteremedikten sonra işimiz çok zor, böylesine bir bilinç yoksunu çoğunluk karşısında iktidar gelenler koltuğu kapınca vekil olduklarını unutup kendilerini "mutlak asıl" görmeye başlıyor .

    Ben emekli bir kamu emekçisi olarak 15 yıldır işsiz tek oğluma bir daire alayım dedim bir türlü başaramadım, bir seferinde kredi taksitlerini ödeyemeyince beş yıl sonra zararına satmak zorunda kaldım,arta kalan para ile 50.000 dolar almıştım,al sat derken 30.000 doları da kaptırdık, şimdi de son bir sene içinde sizinde ifadenizle "faiz inadı" sonucu enflasyon üçe beşe, konut fiyatları da 4-5 kat artınca ev alma hayalim gelecek bahara bile değil, gelmez baharlara kalmış gibi...!!!

    Elimde kala kala bir oda bile alamayacak bir maddi kaynak kaldı, altmışından sonra son bir kredi kullanıp ufak bir daire alayım diyorum oğluma,kamu bankaları 300.000₺ üzerine çıkmıyor, özeller iki kat daha yüksek faizle kredi veriyor ama benim 25 yıllık emekli memur maaşım açlık, yoksulluk, asgari ücret altında kalınca 15-20 Bin ₺ civarında ki taksitleri ödeme şansım hiç yok gibi...!!!!

    Muhalif bir Sosyalist olarak sömürüsüz, sınıfsız bir dünya derken karşı olmama rağmen finans sektörü gibi bir rant merkezine saplanıp kaldım, emek ile kazandığım maddi birikimim dahi pul oldu, şimdi de kara kara düşünüyorum, nasıl olur, nasıl değerlendirir de oğluma başını sokacağı bir daire alırım diye...!!!

    Yaş 63, kısa vadede de Sosyalizm rüzgarı ufukta görünmüyor !!! Gençler işsiz, evsiz barksız, mutsuz... ne kadar olumsuzluk varsa yaşıyorlar!!!

    Acılar büyük, acıları yaratan Kapitalizmden medet ummasam da kısa vadede işi kuralına göre oynamaktan başka da bir yol görünmüyor! Bu yazı bir yanıyla bir Sosyalist olarak özeleştiri içeriği de taşıyor, ama umut her zaman Sosyalizm olsa da sanırım bizim kuşak göremeyecek!

    Biliyorum yatırım tavsiyesi yapmıyorsunuz, ama en azından kaybetmemek için ne yapmalıyız?

    Konut fiyatlarında şişkinlik var, dolar bazında düşecek diyorsunuz, bu ne demek? İki milyona satılan bu gün ki bir daire 1,5 milyon ₺ ye iner şeklinde mi düşünelim!

    İktidar bir Sosyalisti dahi finans uzmanı yapmaya zorlarken ben bırak uzman olmayı,var olanı da kaptıran,zokayı yutan durumdayım.

    Çok uzun oldu, ilginize teşekkürler
    Selam ve sevgilerimle!
    Fazlı Kaya
    17 Nisan 2023

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Acı bir öykü ama çok yaygın maalesef. Üzüldüm.

      Sil
  13. Sizce Turkiye enflasyon dusuurulene kadar para kurulu iyi olmaz mi? Once saglam bir develuasyon sonra euroya bagli bir tl sistemi en az uc yillik imf programi

    YanıtlaSil
  14. Gelir adaletsizliği ile ilgili kimsenin doğru düzgün konusmamasinin sebebi nedir acaba ? Bunu çözmenin tek yolunun parasından medet umulan bir kesimi ürkütmemek mi ? Ben orta gelir grubundan alt gelir grubuna son beş yılda enflasyon ve döviz kuru yüzünden itilmiş birisiyim. Ne CHP'nin ne de diğer partilerin pembe yalanları samimi gelmiyor. Sandıkta da bu protestoyu goreceklerinden şüphem yok

    YanıtlaSil
  15. Hocam, 2011de usd 1.9 lira idi. ve 10 yıldır da 2 liranın altında duruyordu.. şu anda 20 lira altında tutmak için %9+ faizlerle, usd borç vaat ve sovereign kağıtlarıyla geleceğimiz satılıyor. Zaten kısa vadeli borcu "çevirmek" denen eyyamcılık, adeta başarı oldu. 24 ila 36 lira arası tahminler, organize cehalet çetesi kaybedice, özgürlük tamamen bitecek mi senaryolarına göre şekilleniyor. Kötümserler; ruble = tl seviyesinde vassala dönüştüğümüzü, yerel çaycı markasının da bunu yansıtacağını öngörüyor. İçerisi cins cins halaskar dolmuş, esasına baksan iran devrim muhafızı tipi, molla emrinde islami yapılar kolluğu ele geçirmiş. Ezilmişlerin Gandhi'si (sanki dünyanınn 1/8ini öldürmüş Cengiz han'mış gibi) "bayrağımın altında toplanın'" çağrısını yapıyor ama, "aklağımı süpürelim hele.." ilişkileri komatoz.. rejim devam/lejimizasyon elemanları , sarı muhalefet, merkezden atanmış örgütler, gizli devlet örgütleri, durumu düzeltemez. Organize cehalet de, neticede cehaletin katmerlisidir, nastır der, faiz sebep der.. gerzekliğe tavan yaptırır. tıpkı mum teknolojisi ne kadara gelişşe de, hiçbir zaman led aydınlanmayı, fluorescent aydınlanmayı doğramayacağı gibi.. yağdan kandil, arıdan balmumu, naftadan stearin vs kimyasallarının feriştahını yapsan, gelişmeleri hiçbirisinin "elektrolüminesans" kavramıya alakası olamıyor. iki deprem arası cahiliye devrini yıkmak ve rejimin Kökünden değişmesi lazım. toplanan devlet gelirleri, iç ve dış borç faizine hapsoldu, gelecek elden gidiyor. anayasayla yönetilen borç kolonisine doğacak çocuklarımız. beklenti filan değil "size acı ve gözyaşı vaadediyorum" demesi lazım liderin.. çünkü; nükleer santrali sözleşmesini (maliyet x18!!) durduruyorum dediğinde rus kescek vadeli gazı, çünkü, imf bize pozitif baksın, izin ver lütfen amerika dediğinde harcamaların düyunu umumi kontrolüne girecek.. yerel seçime kadar ekonomik performans çıkmaz, ara dönemde de bunların devri sabığı bitmez, hiçbiri hapse gitmez.. karun gibi zengin çalıdkları yanlarına kalır.. bu rejim yıkılmalı.

    YanıtlaSil
  16. Hocam muhalefetin gerçeklikten uzak vaatlerde bulunması ekonominin mevcut durumunun ne kadar kötü olduğuna dair değerlendirmelerini de boşa çıkarmış olmuyor mu?

    YanıtlaSil
  17. Hocam elinize sağlık. Milli gelirimiz belirtilenden daha düşük değilmiş? Dolar 25 lira gerçek fiyatında olsa % 20 daha düşük olur kanaatindeyim. 90 lı yıllardaki koalisyon döneminden daha kötü durumdayız

    YanıtlaSil
  18. Ali Babacan'ın Kemal beyi uyarması gerekirdi. Kemal beyin verdiği vaatlerin yerine getirilmesi mümkün değil. 430 milyar doları geri alacağım demekle bu iş oluyormu? Bunu yapmak kolaymı?

    Sırf 15.000 Tllik bayram ikramiyesi vaadinin karşılığı 230 Milyar Tl. Deprem maliyeti 2 Trilyon Tl Eyt maliyeti 350 Milyar tl. Enflasyon %120 açıklanırsa, devletin ödeyeceği maaş fark ödemesi. En az 500 milyar TL..
    Alın size 3.1Trilyon Tl lik yük.. . 2022 yılında toplanan vergilerin tamamı 2 trilyon Tl. Devletin diğer giderleri, faizler bunları hiç saymıyorum.
    Siyasiler sanki Almanya'nın başkanı olacak gibi konuşuyor. Bu korkunç birşey. Bizim enflasyonu düşürmemiz lazım. cari açığı kapatmamız lazım, bütçe açıklarını kapatmamız lazım. Bunu yapmak için çok ciddi bir tasarruf yapılması gerekiyor. Bu kafayla olmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kemal beye bunları fısıldayan da Ali babacan, yok birbirlerinden farkları.

      Sil
  19. Hocam piyasada senelik artış oranı %200 geçen mal ve hizmetler görülüyor,bu hiperenflasyon gerçeğiyle yüzleştiğimiz anlamına gelirmi?

    YanıtlaSil
  20. Ekonomide sikinti yok; arkadaslarimin isleri fistik gibi.. siz hangi kafadasiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim demiş bir düşünür.

      Sil
  21. Mahfi bey teşekkür ederim duygulara tercüman olan bir yazı yazmışsınız. Biz düzelmek istiyorsak önümüzde iki yol var. Ya dinimizin emrettiği şekilde yaşayacağız. Bunu yapamıyorsak anayasamizin ilk 4 maddesi gibi değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek yaptırımı olan bir anayasa yapılması lazim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Ama dinimizin emrettiği gibi yaşamayı anlamadım. Burası laik bir ülke ve yaşam görüşümüz bilime dayanmak zorunda.

      Sil
    2. lamel lamel hangi dinden? Ben Budistim.

      Sil
    3. Şuan muazzam bir hırsızlık ve servet transferi gerçekleşiyor, fakir daha fakir zengin daha zengin oluyor. Bu düzeni de zenginleşen insanlar din adı altında size satıyor...
      Enflasyon ve negatif faiz biraz düşürsen hırsızlıktır asıl günah şuan budur.

      Sil
    4. küresel bir zamanda dilin, dinin, ırkın, toplumun bir önemi yok. Nasilki bizim kimliğimiz islamsa indirilene en yakın yaşayıp çevreye örnek olmaliyiz en yakınlarımıza dahi sözlü bir şekilde siz müslüman olun telkininde bulunmamalıyız. Nedenine gelince müslümana tebliğ farz bunu kabul ediyorum. Ama tebliği yapan kişi 40 yıl muhammedul emin olarak yaşamış ve her türlü cefaya rağmen yumsak üslubundan taviz vermemiş. Ikinci neden biz yabancıların her türlü imkanına talibiz ama iş paylaşmaya bedel ödemeye gelince biz bu işte yokuz. Kusura bakmayın da dünyada böyle bir adalet yok

      Sil
    5. Allahin kanunuyla bilim asla çelişmezde işimize geldiği gibi yaşıyoruz. Secim sürecinde gördümki bilimi önceleyen insanlar bile sevmedikleri insanlara agzina geleni saydi. Siz hangi din diyorsunuz ya bende hangi bilim diyorum. Sizin anladiginiz din nedir bilmiyorumda benim anladığım insan hakları evrensel beyannamesinin amasiz, fakatsiz günlük yaşama yansitilmasidir. Aslında ilk yorumda bunu düşünerek yazdim. Ikincisini de

      Sil
    6. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesiyle Allah'ın Kanunu olan Şeriat arasında çok fazla çelişki vardır.

      Sil
    7. Daha önce de yazdım, bu arkadaş ülkemizdeki pek çok müslüman gibi kendi kafasına göre, islâmın esasları ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir din geliştirmiş, gidiyor. Bunda kendisi açısından sakınca yok elbette ama bu hayali dini gerçek islâmmış gibi anlatıp durması islâmı bilenler açısından iki durum yaratıyor:

      1- Gerçek müslümanlar, yani islâmın ne olduğunu çok iyi bilip bunu kendi çıkarları için kullanan kesim muhtemelen içlerinden gülüyor,
      2- İslâmı çok iyi bildiği için dinden uzaklaşmış kesim muhtemelen içlerinden kızıyor.

      Arkadaşa tavsiyem, kendisine güldürmek ya da öfkeye neden olmak yerine okuyup dinini öğrenmesidir. O zaman insan hakları evrensel bildirgesi ile kendi kutsal kitabı arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını, hatta birbirlerinin zıddı olduğunu görecektir diye düşünüyorum ama bu tip kişilerin ümitsiz vakalar olduğunu hayat bana öğrettiği için pek umutlu değilim açıkçası...

      Sil
    8. Yine diyorum sizin kafanızdaki din algısıyla benim anlattığım ve yaşadığım farkli. Bu konuyu daha fazla uzatmamak adına söyle diyeyim suanki iktidarında muhalefetinde saygı duyacağı yaptırımı olan ve keyfe gore değiştirilemeyecek bir anayasa yapılırsa toplumun tüm kesimi birbirine saygı çerçevesinde yaşamak zorunda kalır. Diğer türlü yönetimde kim olursa olsun iktidar olmak isteyenler bugün olduğu gibi bol keseden vaat verirler onların dediklerini yapmayada olursa "çek sifonu gitsin" derler.

      Sil
    9. Sevgili Lamel Lamel, işin din yönünü herkes kendisine göre yorumlasın ona sonsuz saygım var. İnanan inanır inanmayan inanmaz hepsi kendine. Ama şu anki iktidarın ve şu anki muhalefetin saygı duyacağı ortak anayasa yapmak mümkün değil. Şu anki iktidar tek adam düzeni istiyor, şu anki muhalefet ise parlamenter rejim istiyor. Bu ikisi arasındaki fark diktatörlükle demokrasi arasındaki fark kadar büyük. O nedenle ikisinin ortak saygı duyacağı anayasa mümkün görünmüyor.

      Sil
    10. Mahfi bey siyasilerin secim öncesi verdiği vaatlerin hiçbiri umrumda değil. Ben insanlara güvenmediğim için din eksenli bir yönetimde istemiyorum. Bu iktidar Illaki gidecek benim derdim anlık düşüncelerde degil. Biri "sürtük" diyor ona tepki göstermek için misliyle cevap veriyor. Tepki gösterenleri anladimki kendi istemedikleri birşey olunca en basiti "çek sifonu" diyor. Biz galiba nabzimiza göre şerbet verilmesini seviyoruz. Muhalefet iktidar olunca yapacaklarını soyleyeyim. Ulusal bayramlar coşkuyla kutlanır. Dini cemaatler yerine add, cydd... gibi dernekler desteklenir. Kavala ve demirtaş gibi isimler serbest bırakılır. Bunlar haricinde değişen birşey olmaz. Sizce muhalefet parlementer sisteme geçmek istiyor mu. Yapılan açıklama imamoğlu ve yavaşın cb yardımcısı olmasında yasal sorun yok olmayabilir sen mevcudu eleştirip iki farkli kurumda görev veriyorsan, yine yapılan açıklama kilictaroglu parlementer sisteme geçişle beraber partisinden istifa edecek hani sen partili cb istemiyordun. Tüm bu soylemlere bakınca herkesin bir şekilde hayatından memnun oldugu sadece kendi yasam tarzina uygun yonetim istedigini anliyorum. Egerki iktidar ve muhalefet el ele verip toplumun tüm kesimini kapsayacak yaptırımı olan bir anayasa yapamazsa belki iktidar değişirse 300 milyar para gelir ama 5 yıl sonra ülkeden çıkan para 600 milyar olur.

      Sil
    11. Muhalefet verdiği sözü tutar da bir süre sonra (ki bana göre o süre en az 2 - 3 yıldır) parlamenter sisteme geçer mi onu bilemem tabii. Ben onların sözüne göre yorum yapıyorum. İktidarın sözünü tutmadığını biliyorum. Onu yaşayarak gördük. O nedenle benim açımdan onların sözünün değeri yok. Muhalefetin sözünü tutup tutmayacağını bilmiyoruz. İktidara gelirlerse göreceğiz. Bazı sözleri var ki tutulabilir gibi görünmüyor. Ama parlamenter rejim konusunda ne derler bilemem. Ben iktidar ve muhalefetin ortak bir anayasa üzerinde uzlaşabileceğini sanmıyorum. Yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü bizim ilk sorunumuzdur. Bu konuda anlaşamazlar. Burada anlaşamayınca da gerisi gelmez.

      Sil
    12. Biz kendimize ters gelene saygı duymak yerine yok etmeyi tercih ettiğimiz için. Cezaevindeki 2-3 kişi çıkarsa hukuk üstün olur bizde alkışlarız. Neyse şunun şurasında 26 gün kaldi ondan sonra kim seçilirse seçilsin ne yaptığını görürüz

      Sil
    13. Yok, cezaevindeki 2 - 3 kişi çıkarsa hukuk üstün olmaz. Hukuk, düşüncesi nedeniyle insanlara baskı yapılmadığı, iktidarla muhalefetin aynı eylemine farklı muamele yapılmadığı zaman üstün olur ve biz de ancak o zaman alkışlarız. Bu dediklerim muhalefet kazanırsa böyle olacak anlamına gelmiyor. Ben olması gerekeni söylüyorum.

      Sil
    14. Teşekkür ederim mahfi bey inanın aynı şeyleri düşünüyoruz yaşayıp göreceğiz

      Sil
    15. İnşallah artık iyi şeyler görürüz diyelim. Sevgiler.

      Sil
    16. Mahfi Hocanın sabrına hayran kaldım. Her seviyede yoruma cevap veriyor, ümitsiz vakalar dahil. Dini duygular insanları esir almış, nesnellikten ve gerçeklerden koparmış, gelip buralarda yorum yazıyorlar. Mahdut Mesuliyetli'ye de teşekkür ederim. Tek başına bunlara kılıç sallıyor.

      Sil
    17. Hakaret ve trollük içermeyen her yorumu yayınlıyorum ve elimden geldiğince yanıtlamaya çalışıyorum.

      Sil
    18. Mahfi bey bilime saygım var hicbir zamanda trollük peşinde olmadım. Son zamanlarda birçok şeyi anlık yaşamaya başladık. 2002 yılında birşeylerden bıktıgımız usandigimiz için bir secim yaptık. Sonuç ortada geldiğimiz noktada birçok kişi elimize iyi bir fırsatın geçtiğini düşünüyor doğruda aynı kısır döngüye girmemek adına halka dürüstce doğruların anlatılması gerek. Diğer türlü günü kurtarmış oluruz. Yazdığım şeylerin imkansızlığını bende biliyorum. Bırakın iktidar muhalefet beraber anayasa yapmayı 6'lı masa + hdp bile hadi hdp'yide dışlayalım 6'lı masa bile anayasa yapamaz. Bizler hayatımızı kör topal bir şekilde sürdürmeye alışmışız. Umarım 15 mayıstan sonra siyasiler geleceklerini düşünmeden acı reçeteyi halkın önüne koyar. Receteninde işe yaraması için enaz 5 yıl yönetimde kalması gerekiyor. Şuan takdir ettiğim tek siyasetçi abdüllatif şener. Kendine cv oluşturup görevi bırakmadı. Güç elindeyken bıraktı sıradan bir şekilde yoluna devam ediyor. Umarım beni aşağılayalar şimdi mecburen sustuklarina geçmişte olduğu gibi yarın sövmezler

      Sil
  22. Selam hocam,
    3 paragrafta yazdıklarınızı "Jöleli" üfürdüydü, üst makamdakine yakın olmak için o sıralar epey çabalıyordu.
    Bazen bu işler bu kadar basittir, birinin mevki hırsı ve başarısı, ardından onu takip etmek isteyenlerin kendi hedef mevkileri için aynı söylemi kullanması.

    Yazmaya da değmezdi de, yazmışsınız bi kere, hedeflerin arka planını açıklamış olayım.

    YanıtlaSil
  23. Değerli hocam,
    Az önce yazınızın üçüncü paragrafı ile ilgili bir yorum yapmıştım, affınız ile, dördüncü paragrafınızı okumadan o yorumu yazmıştım. Şimdi dördüncü paragrafınızı da okudum.

    Üçüncü paragraftaki yorumuma ilave olarak; muhalefet kanadından, yazınızın dördüncü paragraftaki iddiaları atan kişi o dönemlerin Ekonomi, Bankacılık ve Hazineden sorumlu Başbakan yardımcılığı görevini yapan kişisiydi. Yani, dördüncü paragrafınızdakini yapacağını söyleyenler, ücüncü paragrafınızdaki kişilerin muhalefet kanadından devamı. Söylemin ana ruhu açısından, yazdığınız gibi hem değişen bir şey yok, hem de 12-13 yıl önce bu söylemleri yapanlarla muhalefette şimdi aynısını söyleyenler de aynı kişiler. Hem ruh, hem vücut aynı.

    İşin nereye gideceğini ben iyi biliyorum, siz de benden daha iyi biliyorsunuz da...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam,
      Lise arkadaşım vekil danışmanı.
      Böyle bol keseden hedef atıyorlar, uzaya çıkıyorlar, dünya devler ligine filan giriyorlar.
      İşte diyor arkadaşım, en baştaki beyefendiye bunlar söylenince hoşuna gidiyor, işte uçaklar yapılmış, tanklar üretilmiş, petrol/gaz çıkarılmış vs vs.
      Böyle lafları bilerek üretiyorlar, yayıyorlar, atarken ne kadar büyük atarlarsa o kadar yükseliyorlar.
      Arkadaşımın yalancısıyım... tüm vekiller, bakanlar böyle işte.

      Sil
  24. Selam Mahfi Hocam,
    Rasyonel bir yorum yazacağım.

    Elimizde kamuya ait satılabilecek neler var? Bunun envanteri ekonomi yazarlarımızda var mı?
    Gördüğüm kadarı ile yok. Ancak, hem hükümet, hem muhalefet tarafında son yirmi yılda hükümetlerde yer alan insanlar bunları biliyor.

    Buraya yazayım, bu satılabilecek varlıklar satılacak.
    Mevcut hükümetin açıklamadan yaptığı swap maliyeti ortaya dökülecek, bu yükümlülükler, daha uygun
    faizle ana parasına hiç dokunmadan uzatılacak.
    Mevcut hükümetin yandaşları yine işlerine devam edecek, belki topluma sus payı diye ufak ceza veya indirimler yapılıyormuş gibi gösterilecek, o paralar siyaset finansmanına geri dönecek.
    Sn KK, boşuna AB ve AD isimli eski hükümetin başbakanı ve başbakan yardımcısını yanına çekmedi.
    Bu sözde dönüşümleri onlara yaptıracak.
    Cari açık mümkün mertebe düşük TL ile ihracat tarafından dengelenmeye çalışılacak, tutmayan açık kısım, yukarda yazdığım kamu malı satışlarındaki para ile ve borç ile çevrilecek.

    Türkiye, yukardaki yazdıklarım ile bir on yıl daha, iki seçim daha gider. On yıla KK, AB ve AD de emeklilik zamanı gelmiş siyasetçiler olarak yerlerini yenilerine bırakır.

    Ekonomistlerimiz de aynen bugün yazılanları yazar.

    En çok da kimlere üzülüyorum biliyor musunuz? Siz bunu tecrübe ettiniz. Bazı ekonomist kişiler şu veya bu partiden siyasete girmişler, internette ekonomi yazı/yorumları yapıyorlar. Bu insanlara üzülüyorum. Onlar, hükümet değiştiğinde kendilerine görev verilecek zannediyorlar. Elbette, siyasetçi onlara bir söz vermiş ise, bakan yrd vs gibi makamları onlara verecektir. Ancak, günün sonunda onlar da sizin müsteşar iken siyasetçi ile yaşadıklarınızı yaşayacak.

    Sn Ali Hakan Kara, Sn Bilge Yılmaz ve diğerleri, bilmiyorum, insan doğası böyle, bunca yaşın profları olsalar bile damatlık erkek, gelinlik kız gibi böyle olaylarda yüreği pır pır ediyor demek ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O insanların yüreğinin pır pır etmesi bence bir görev beklediklerinden değil çünkü onlar zaten en üst düzey görevlerde bulunmuşlar. Yeni bir görev onlara fazla bir şey katmaz. Onların yüreğinin pır pır etmesi ülkenin içine düştüğü bu feci durumdan çıkışına bir katkıları olup olamayacağıyla ilgilidir diye düşünüyorum.

      Sil
    2. Selam Hocam,

      18:27 yorumumda sizin 1200 daki yazdığınızı düşünerek Sn Kara ve Sn Yılmaz isimlerini koydum.

      Mevki ve makam ikisini de heyecanlandırmaz, daha iyi makamlara gelirler. Yüreklerinin pır pır etmesi yüzünden bulundukları ortamı göremiyorlar. Unuttukları bir şey var. Onlar artık siyasetteler, iktisat dünyasında değiller, onlar iktisat bilen siyasetçiler.

      Yapmaları gereken siyasetçi davranışıdır. İktisadi kurumsallaşmayı hemen siyasi partilerinde yapmaları, etraflarına kaliteli insanları toplamaları, liderlerine ve teşkilatlarına baskı unsuru oluşturmalarıdır. Lobilerini kendi siyasi oluşumları içinde yaratmaları gereklidir. Aksi durumda nasıl siyasetçi tarafından silineceklerini ben biliyorum, siz de benden daha iyi biliyorsunuz.

      Müsteşar iken yaşadığınızı yazdım, çünkü siz, göreviniz gereği teknik ve siyasi ekip arasında teknik bürokrasi tarafındaydınız. Yasa gereği siyasi oluşum içinde lobi oluşturma, siyaset yapma, konuşma imkanınız yoktu. Sn Kara ve Sn Yılmaz'ın bu imkanları var.

      Yürekleri pır pır ettiği için bulundukları ortamı göremiyorlar. Siyasetçiyi iyi bilirsiniz. Kulağa hoş gelen iki pasif göreve bu ikisini koyar, bunları bitirir. Bunlara da iki üç sene sonra, filan görevde şu raporu yazdık, şu işleri yaptık, bunu başardık ama siyasi ortam değişince vah oldu tüh oldu söylemi kalır :)

      Sil
  25. Garip bir seçim olacak hocam,
    Eski AKP ile yeni AKP karşı karşıya.
    AKP, AKP'ye karşı bir seçim oluyor,
    CHP arada kaynamış.
    Bu seçim sonu sözde muhalif taraf kazanırsa,
    Eski AKP ile yeni AKP yine birleşir,
    CHPyi aradan atarlar,
    önümüzdeki sene yeni bir seçim olur.
    Ekonomik planları buna göre yapmak lazım.

    YanıtlaSil
  26. muhteşem, gerçekten gerçekliği yansıtan bir yazı hocam bir çoğumuz bu tuzaklara rağmen 'bir umut' diyip yine de çözüm olacağına inanıyoruz. tabii ki sorunlar peşinde çözümlere ışık tutar fakat, Bizim ülkemiz bu şekilde işlemiyor..Suçlu aramıyorum bana göre A başka birine göre B ama sonuç , ülkemizde bir sorun var..
    tekrar yazınız için ellerinize sağlık hocam sağlıklı günler.

    YanıtlaSil
  27. Yeni gelecek hükumet yapısal reformları hızlı bir şekilde yürürlüğe sokup ekonomiye liyakatli insanları koyarsa fiyatları çok düzensiz bir şekilde çıkan telefon gibi elektronik cihazların kaç yıl sonra fiyatlarının düşeceğini düşünüyorsunuz tahmini olarak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yıl tahmini veremem çünkü neyin nasıl yapılacağını görmek lazım ama bu dedikleriniz olursa çok sürmez diye tahmin ediyorum.

      Sil
    2. Sıfır atılmadan fiyatlar düşmez.

      Sil
  28. Hocam,
    Bi beklentim yok,
    Olmayan beklenti nasıl bozulur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir beklenti olmaması da bir beklentidir aslında. Yani durumun aynen devam edeceğini bekliyorsunuz demektir. Durum daha da kötüye giderse beklentiniz bozulmuş olur.

      Sil
    2. "Doğruyu söylemekten korkmayınız." Gazi Mustafa Kemal Atatürk

      Sil
  29. Hocam, bu iktidar son 4-5 yılda ekonomiyi o kadar bozdu, halkı o kadar yoksullaştırdı, kendi oligarşik kesimine göstere göstere öyle varlık transferleri yaptı ki halkta ne umut ne beklenti kaldı. İnsanlar hayatta kalıp günlük zaruri ihtiyaçlarını karşılayabilmekten başka şey düşünemez hale geldiler. 300 milyar dolar gibi rakamların telaffuz edilmesi bence de doğru değil ama iktidar değiştiği anda sadece son 5 yılda ülkeden çıkan portföy yatırımları geri gelse bu rakamın üçte birini bulur diye düşünüyorum. Öte yandan maddi açıdan yerlerde sürünür hale getirilen ve eskiden orta direk olarak adlandırılan kesime biraz da olsa nefes aldıracak hızlı maddi desteklerde bulunmak, bu parayı da servet vergisi tarzı vergilerle son dönemlerde anormal şekilde zenginleştirilmiş kesimlerden toplamak bence hem mümkün hem de adil olur. Halka ölçüyü kaçırmadan " iktidar değişirse işlerin düzeleceği" umudunu vermekte sakınca görmüyorum, hatta bunun çok gerekli olduğunu düşünüyorum ama iktidar değişikliği sonrası hem sosyal hem de ekonomik vaatlerini yerine getirmekten uzak kalırlarsa bedeli çok ağır olabilir gerçekten. Umarım hesabı kitabı düzgün yapmışlardır...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hepimizin umudu hesabın, kitabın doğru yapılmış olması ve buna göre önlemlerin hazırlanmış olması. Yoksa hem büyük maddi yıkım hem de büyük hayal kırıklığı yaşanır.

      Sil
  30. Hocam , yazılarınızı ve yorumları zevkle okuyoruz .

    YanıtlaSil
  31. Hocam yeni banknotların basılması gerektiğini düşünüyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 500'lükler basılmalı. Günlük yaşamda henüz kullanılmasa da bankalar arası işlemlerde kullanılabilir.

      Sil
    2. Sayin hocam gecen gün bir bankada bir kisi 2400000 TL para yatirmak istedi, banka memuresi hanimefendi, yaklasik 2 saat kendisine verilen paralari saydi, enflasyon böylede bir verimsizlige sebep oluyor, inanin 500 TL basmak bile yetmez, 1000 TL acele basilmali. Ayrica bir herhangi bir restoranda iki kisi bir porsiyon et yemegi yeseniz hesap 300TL den asagi gelmiyor....

      Sil
    3. 500luk ve 1000lik basilmalidir. Madeni parada da 2 liralik ve 5 liralik basilmasi zaruridir.

      Sil
    4. 500 TL banknotun üç tanesi bugün bir depo benzini ödemeye ancak yeter, 500 TL tek banknot iyisinden bir kilo sucuk alsanız ödeye yetmez, ki bankalar arası işlemler için kesinlikle yetersiz kalacaktır. 1000 TL banknot mutlaka basılmalıdır. 5 ve 10 kuruşluklar ile 5 ve 10 TL banknotlar tedavülden çekilip, 5 ve 10 TL metal olarak basılmalıdır.

      Sil
  32. Bu sarmaldan çıkmanın son derece zor olduğu anlaşılıyor.Tek çare üretim ve yapısal reform sanırım. Yazınız için sağolunuz..

    YanıtlaSil
  33. Hocam merhabalar,

    Yasal veya yasadışı göçmenlerin sayısı milyonlarla ifade edileli yıllar oluyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ve sürekli pozitif büyüme gösteren bir ülke için, işsizlik neden azalmıyor/azalmadı?

    Göç ile gelen nüfusun diğer alanlarda oluşturduğu problemler haricinde ekonomik anlamda oluşturduğu problemler (veya varsa olumlu yönler) hakkında bir yazı kaleme alabilir misiniz? Çünkü bence bu konu günümüzde önemli bir parametre haline çoktan gelmiş bulunuyor.

    Saygılar, kolaylıklar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuyu bir ara yazmıştım belki güncellemek gerekir:
      https://www.mahfiegilmez.com/2017/06/suriyeli-sgnmaclar-dosyas.html

      Sil
  34. Muhalefet sırf batıyla aynı değerleri paylaştığı için onlardan destek göreceğini sanıyor ama bence batılıların Türkiye’de en sevmediği kesim laik Atatürkçü kesimdir. Batılı ülkeler modern bir Türkiye görmek istemiyor, tersine Türkleri fesli deveye binen insanlar olarak görmek istiyorlar.

    İşte bu yüzden bana göre 300 milyar doları bırakın beş kuruş vermeyecekler ve yeni hükümet bir yılı dolduramadan devrilecek. Yerel seçimlerle birlikte yeniden seçim yapılacak. Sonraki hükümetler de dikiş tutturamayınca ülke parçalanacak. Yani en azından batının istediği senaryo budur diye düşünüyorum.

    Uçurumdan aşağı yuvarlanıyoruz ve bu düzende düşeni kimse tutup kaldırmaz. Bir tekme de onlar atar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Batılı devletler kendileriyle işbirliği yapanları severler. O nedenle dediğiniz doğru. Ne var ki iş çığırından çıkıp insani değerler elden gitmeye başlayınca yaklaşımlar değişir.

      Sil
  35. hocam muhalefet kazanırsa..2-3 sene boyunca dolar 20-21de kalır,enflasyonda da hızlı düşüş trendi başlarsa yine de faizi 30lara 40lara çıkarmaya gerek varmı..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kazananların ne yapacağına bağlı bu dediğiniz. İktidar kazanır da böyle devam ederse kurlar fırlar, karaborsa oluşur. Muhalefet kazanır da yapısal reformları yapmazsa ekonominin toparlanması mümkün olmaz.

      Sil
  36. Farkındalık yaratan yazınız için teşekkürler Mahfi bey.

    YanıtlaSil
  37. Mahfi Hocam, sizce ekonomide geri dönülemeyecek noktayı aşmış olma ihtimalimiz nedir? Yani uzun yıllar sürecek, seçimlere endeksli popülizmden arınmış, bilimsel temellere oturan bir programı uygulasak bile belli periyotlarda krizlere giren / girebilecek bir ekonomik yapıdan kurtulmamız mümkün mü?

    YanıtlaSil
  38. Bir mühendis olarak yıllardır yazılarınızı yorumlar dahil takip ediyorum ve katkılarınız için çok teşekkür ediyorum sayın hocam. Konu beklenti tuzağı olunca biz kamuda çalışan mühendislerinin de uzun zamandır devletten beklentilerimiz var. Bugüne kadar sesimiz çıkmadığı için (popülizm yapamadığımız için) devlet bizi maalesef unuttu. Şuan milyon, hatta milyar liralık projelerin; yapım, kontrol, kabul işlerinde çalışan, ülkenin lokomotif enerji, altyapı, tarım ve gıda alanında gece gündüz çalışan Kamu Mühendisleri ortalama aylık 18 bin lira gelire çalışmaktadır. Ekstra hiç bir ödeme kalemi almayıp dev projeleri alnının akıyla tamamlamaktadır. Düşünün ki bir ülkenin Kamuda çalışan mühendisleri yoksulluk sınırının neredeyse yarısına çok büyük iş yükü altına girmektedir. Bu konuda sizin gibi değerli bir hocamızın sosyal medyadan "Kamu Mühendisleri Platformu" na destek veren tweet atmanızdan çok onur duyarız.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  39. Hocam toplumun gerçekçi olmayan vaatlerle yönlendirilmesinin, gelecekte hayal kırıklığı ve güven kaybına yol açabileceğini göstermişsiniz. Bu durum, toplumun genel refahını ve siyasal istikrarı olumsuz yönde etkileyebilir. Dolayısıyla, siyasi liderlerin ve toplumun, gerçekçi ve sürdürülebilir beklentilerle hareket etmesi önemlidir. Sizce, abartılı vaatlerin ve beklentilerin yönlendirdiği toplumlar, uzun vadede nasıl bir gelecekle karşı karşıya kalabilirler?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı