Yaşam Bir Yolunu Bulur
Steven Spielberg’in yönettiği Jurassic Park (1993) bütün zamanların en çok para kazanan filmlerinden biriydi. Devam filmleri daha da çok kazandırdı. Filmin aklımda kalan en ilginç repliği yalnızca dişi dinozorların bulunduğu adada nasıl olup da dinozor sayısının arttığı konusunda görüşü sorulan kaos teorisi uzmanı matematikçi Ian Malcolm’un (Jef Goldblum) verdiği karşılıktı: “Yaşam bir yolunu bulur.”
Merkez Bankası, enflasyonun
düşmek bir yana yükseldiği bir dönemde başladığı politika faizi indirimlerini
sürdürerek faizini yüzde 8,5’e kadar indirdi. Hazine’nin iç borçlanmada
kullandığı tahvillerin faizi de düştü. Bu tahviller için genel olarak bakılan faiz,
gösterge faiz denilen ve vadesine 2 yıl kalmış olan, piyasada en çok işlem
gören tahvilin faizidir. Bugünlerde yüzde 13 dolayında seyrediyor. Bir yıl önce
bu faiz oranı yüzde 22 dolayındaydı, sonra düşüşe geçti ve bu yılın Şubat
ayında yüzde 8’in de altına geldi. Hükümet, çeşitli düzenlemelerle bankaları bu
tahvilleri almaya zorladı, bu zorlama halen sürüyor. Böylece bankalar, Merkez
Bankasından yüzde 8,5 ile borçlanıp aşağı yukarı o civarda bir faizle Hazine’ye
borç vermeye yöneltildiler. Böylece Hazine, Merkez Bankasından doğrudan değil,
araya bankaları koyarak borçlandırılınca görüntü kurtarılmış oluyor.
‘Faiz neden enflasyon sonuçtur’
tezinin doğruluğunu kanıtlamak için getirilen çeşitli düzenlemeler ve bankalar
üzerinde kurulan baskılarla mevduat ve kredi faizi oranlarının artırılması da
engelleniyor. Bankalar bu düzenleme ve baskılar sonucunda mevduat ve kredi
faizlerini enflasyon oranının altında belirlemeye zorlanıyorlar.
Enflasyon oranı bugün itibarıyla
yüzde 55,18. Buna karşılık bankaların mevduata uyguladığı faiz oranı yakın
zamana kadar yüzde 20, kredilere uyguladığı faiz oranı da yüzde 35
dolayındaydı. Bankalar yüzde 8,5 ile Merkez Bankasından borçlanarak ve yüzde 25
ile halktan mevduat toplayarak yüzde 8,5 ile Hazine kâğıdı aldıklarında zarar
etmiyor, yüzde 25 ile topladıkları mevduatı yüzde 35 ile krediye
dönüştürdüklerinde kâr elde ediyorlardı. Bugün mevduat faizleri yüzde 30’lara
kredi faizleri de yüzde 45’lere gelip dayandı. Üstelik bankalardan kredi almak
da giderek zorlaştı. Bu kadar zorlanan bankalar ne olacağını bilemedikleri için
kredi musluğunu kıstılar. Merkez Bankası faizi düşürdükçe bankaların faizleri
yükseliyor.
Yüksek enflasyona karşın faizi
düşük tutma takıntısı bir yandan tüketim mallarının, konut fiyatlarının artması
yoluyla enflasyonu yükseltirken bir yandan da mevcut tasarrufların yatırımlar
yerine yanlış alanlara yönelmesine yol açarak kaynak israfı yaratıyor. Faizi
düşük tutmak için yaratılan baskı kurları da yükselttiğinden bu kez kurlara
müdahale gündeme geliyor. Kur korumalı mevduat uygulaması gibi aslında bankaların
taşıması gereken maliyeti Hazine’ye ve Merkez Bankası’na yükleyen tuhaf
uygulamalara girişilerek bir yanlışı bir başka yanlışla onu da yine bir başka
yanlışla çözmeye uğraşılıp duruyor. Bu yolda o kadar çok yanlış yapıldı ki
hangisinin ilk yanlış olduğu unutuldu. İlk yanlış; yükselen enflasyon ortamında
faizi düşürmekti. Bu adım atılırken gelişmiş ekonomiler örnek alındı. En büyük yanlış buradaydı.
Çünkü o ekonomiler, paraları rezerv para olduğu için ithalatı kendi paralarıyla
yapabiliyorlar, hem iç hem de dış borçlarını kendi paralarıyla ödeyebiliyorlar.
Ayrıca o ekonomilerde enflasyonla faiz arasındaki fark bizdekinin onda biri
düzeyinde.
Bu yanlışlara karşın yaşam, faizlerde
olduğu gibi çıkışlar bularak devam ediyor. Çünkü aykırı şeyler yapsanız bile Ian
Malcolm’un dediği gibi yaşam bir yolunu bulup devam ediyor.
"Osmanlı'da oyun çoktur"
YanıtlaSildermiş Erzurum'lu. Faturayı ödeyen var nasılsa Hocam, yensin içilsin.
Faturayı ödeyecek olan sizsiniz.
SilHocam borsada bakıyorum şirketlerin karları enflasyonun altında. Hazine dışında bu sistemden karlı çıkan var mı?
YanıtlaSilEn zararlı Hazine.
SilHocam bilginize sağlık , teşekkürler . Hocam bu arada sanırım müthiş bir yeniden bölüşüm, servet transferi gerceklediyor. Saygılarımla
YanıtlaSilEpeydir öyle.
SilHocam piyasada yaprak kıpırdamıyor,ekonomi moralman çöktümü?
YanıtlaSilMadden çöktü seçimden sonra net biçimde görülecek.
SilHocam bankaların tuttuğu tahvil miktarı çok mu büyük? 15 Mayıstan sonra faizler yükselirse bankaların göçme tehlikesi olur mu?
YanıtlaSilBurada susma hakkımı kullanıyorum.
Silyanıtınızı gözlerinizden okuyoruz. 😊
Sil“Su akar yolunu bulur” ifadesinden esinlenilmiş sanırım.
YanıtlaSilHocam gördüğüm kadarıyla 40-50 günlük bir kur hedefi belirlenmiş ve buna yönelik bir plan var. Gerçekleşir mi göreceğiz. Bence ince buzun üzerinde yürüyoruz.
YanıtlaSilTeşekkürler
Maalesef öyle görünüyor.
SilHocam peki diyelim ki millet itifakı kazandı faizler yükseldi bu tek başına yeterli olacak mıdır?
YanıtlaSilBiz orta direkler olarak istediğimiz refaha ne zaman ulaşabilirsiniz
Faiz tek başına sorun çözemez ama sorun çıkarır.
SilHocam ekonomide doldur boşalta devam mı?
YanıtlaSilDoldur kısmı artık yok.
SilBu adım atılırken gelişmiş ekonomiler örnek alındı. En büyük (hocam bu boşlukta "hata" mı olacak)buradaydı
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkür ederim.
SilHocam luksemburg un dünya ekonomisindeki yerini işleyen makale, kitap vb. tavsiyeniz var mıdır??
YanıtlaSilBu konuda bilgim yok. Lüksemburg'u incelemedim. Ama eğer merak ediyorsanız IMF'nin hazırladığı Lüksemburg Raporundan yararlanabilirsiniz:
Silhttps://www.imf.org/en/Publications/CR/Issues/2022/06/02/Luxembourg-2022-Article-IV-Consultation-Press-Release-and-Staff-Report-for-Luxembourg-518539
14 Mayıs seçimleri sonrası olası hükümet değişikli ortodoks politikaya geçiş ile faizleri kademeli olarak artırılacak anlamına gelir Bankaların düşük faiz ile almaya zorlandıkları tahviller nedeniyle sıkıntıya girme durumu varmıdır.
YanıtlaSilTeşekkürler ederim
Kademeli ve dikkatli artırımla tehlike oluşmaz.
SilPiyasa faiz arttıkça devlet tahvili değer kaybediyor birde para basildikca değer kaybediyor diye biliyorum tahvili alan özel bankada Zarar ediyor
SilYanlış olan yeri duzeltin lütfen
Devlet tahvilini değersizlestiren 2 etmen
SilArtan merkez Bankası politika faizi
Merkez Bankası bastigi para miktarı
Bu 2 etki ile ozel bankalar aldıkları devlet tahvili ile zarar etmeleri sureci kisaca bi ara ozet geçerseniz
Bu 2
Hocam şuan faizin düşük olması talebi aynı zamanda enflasyonu artırıyor. Şimdi faizleri enflasyon oranına veya enflasyon üstüne çıkarsak TL değer kaybetmeyi bırakır talep dolayısıyla enflasyon düşer. Fakat buda reel piyasalarda durgunluğa yol açıp işsizliği artırmazmı? Bir maliyeci olarak kafalar karışık. 😄
YanıtlaSilO nedenle faizi enflasyon kadar artırmak doğru olmaz, yavaş yavaş artırmak gerekir.
SilBügün abimgil traktör satın aldı.Traktör nakit olarak 900 bin Tl, ticaretini yapan esnaftan önden 200 ödeme 500 500 500 vade ile nerdeyse 1.7 milyona geldi.Abime sordum neden böyle bişey yaptınız çok fazla vade farkı var dedim abim bu fiyatı 12.ayda görür verse 2 tane daha bile alırım diyor, yani diyeceğim halkın enflasyon beklentisi 12.aya kadar %100 tanıdığım tüm çiftçi arkadaşlarım buna göre aksiyon alıyor bankaları bilmem ama faizler 40a çekilirde dolar yerinde kalırsa bile manyak bi çöküntü çıkar ortaya faiz politikası aynen devam ederse bu seferde bir traktör beklenti dahilinde 2.5milyon olur gerçekten yetenek ister ekonomiyi böyle bi çıkmaza sokmak.Ben sizi bayadır takip ediyorum baya maddi gücümüz var aileme hiçbişey aldırmıyorum nakit kraldır hesabı bekletiyorum ailemizi hakkımızda hayırlısı olur inşallah
YanıtlaSilAğabeyiniz haklı, gidişe bakıyor ve karar veriyor.
SilNe diyorsunuz borçları nerdeyse sıfırlatmıştım ailemize tekrar yüklü Tl olarak borçlanalım mı :) İyi yaptığımı düşünüyordum aslında
SilHocam peki olması gerektiği gibi faizleri enflasyona benzer rakamlara yükseltsek TL değerlenmiş olur, piyasada talep düşer, enflasyonda düşer. Ama bu durumda piyasada durgunluk olur ve işsizliği artırmış oluruz. Şuan çıkmazda gibiyiz. Bunun çözümü nedir.
YanıtlaSilİşte o nedenle faizi aniden yüksek artırmak yerine yavaş ve kademeli artırılmalı diyoruz.
SilGuvenli ekonomi cds dusuk olunca verilen yüksek faizde yabancı sermaye senin bankana parayi yatırıyor ve ulkeye sicak para giriyor sorun bu giren para cikmadan ulkede kalmasi o zaman ulke refah erer bence
SilDeğerli Hocam tarihe not düşmek için yazıyorum: Cumhur ıttifakı "kaybetse de koltuğu kolay kolay bırakmayacak" söylemini (bu tablo ve verilerinize dayanarak söylüyorum) çürütmüş oluyorsunuz yani ellerinden gelse bomba ellerinde patlamasın diye 14 Martta bırakacaklar koltuğu ve öyle hissediyorum ki Ülkenin yarısından fazlası yeni hükümetten bilecekler krizin sebebini. Kaleminize fikrinize sağlık Hocam. İHE
YanıtlaSilGeçmiş temiz olsa bırakmak isterler de öyle bir durum yok.
SilElinize sağlık.
YanıtlaSilSağ olun
SilSmith ve Marx'a cevabımız Erdoğan.
YanıtlaSilArtık onu da Smith ve Marx düşünsün.
SilSmith, Marx ve Keynes, böyle saçmalıklara kafa yormaz ki hocam.
SilBen yormuyorum, onlar mı kaale alacak.
Hocam Togg çekilişine katıldınızmı?
YanıtlaSilÇekilişlere benim karnım togg.
SilHocam MB altınlarının tekrar BOE ye aktarılması piyasaların seçim sonucunu satın aldığınımı gösteriyor?
YanıtlaSilKim söylüyor aktarıldığını?
Silhttps://www.dunya.com/kose-yazisi/turkiyenin-altini-tekrar-ingiliz-boe-kasasinda/689886
SilEvet haklısınız 2021 yılına göre İngiltere Merkez Bankası'nda tuttuğu altının miktarını artırmış. Bunun seçimle bir ilgisi yok. Merkez Bankaları Londra'da yaptıkları swap işlemleri için İngilre MB'de altın tutarlar. Bizimki de o amaçla yollamıştır.
SilKiymetli yaziniz icin cok tesekkür ederim, dediginiz gibi yasam bir sekilde yolunu buluyor, bildiginiz üzere tcmb bankalara döviz de kur makasini acin talimati verdi, biz de döviz bozacagimiz zaman döviz bürosuna, döviz alacagimiz zaman bankaya gidiyoruz hocam... Yasam bir sekilde yolunu buluyor...
YanıtlaSilÇok doğru.
SilHocam, Ali Babacan bir mülakatında, dış kaynakların büyüklüğüne dikkate çekerek eğer seçimleri kazanırlarsa 6 ay içinde herşeyi düzeltebileceklerini iddia ediyordu. Sizce 6 ay gibi kısa süre içerisinde hızlı reformlar yoluyla toparlanma mümkün olabilir mi?
YanıtlaSilOlmaz. Ali Babacan konun ekonomik kısmına odaklanmış. Ki o bile öyle sanıldığı gibi kolay değil. Kimse Türkiye doğru adımları atsa da para versek diye beklemiyor. Geçtiğimiz dönemin sosyal ve siyasal yaşamımıza verdiği zarar 20 yılda ancak düzelir.
SilMahfi bey aradığım ben unv hocama kontenjanlar istediği kadar artsın halkta karşılık bulmazsa kapanır demiştim. Verdiği cevap şuydu odama gel kınan hazır. Ali babacan söylemi uzerinden sorayim. Muhalefetin her alanda kısa sürede çözeceğiz söylemine karşılık halk olarak gerçeklerle yüzleşmeye ne kadar hazırız.
SilBabacan siyasetçi. Öyle söyleyecek. 20 yıla anca düzeltiriz demesini mi bekliyorsunuz? O zaman siyasetçiyi tanımıyorsunuz.
SilBabacan dan bağımsız, kim gelirse gelsin, dünyadaki kaynaklar da başı boş değil. Hepsinin bir prosedürü sahibi var, alternatif yatırım alanları var.
Devlet garantili yüzde 15 kazanç verirseniz çok para gelir. Böyle parayı ister misiniz? İşin matematiği de basit, yüzde 15 kazançla ülkeyi 6 yıl sorunsuz idare edersiniz. 6 yıl sonra gitmeyecekseniz onun bir buçuk iki katını da yüzde 15 ile alırsınız. Anaparaya dokunmadan faizi ödeyerek ülkeyi 10 yıl yönetirsiniz. Dışardan gelen para ile TL yi değerler, ekonomik büyüklüğü artırırsınız, borcun oranı düşük görünür. Arada sattığınız Kit, arsa vs ile de cari açığı kapatırsanız, millet sizi şükran ile anar.
Zamanlamada sizden yana olursa, sizden sonraki iktidara krizi patlatırsınız, üstüne kahraman olursunuz.
Babacan'ın yapacağı da bu, yaptığı da buydu. Babacan'ın yaptıkları bittiğinde ne olduğunu gördük. Devlet poşet poşet soğan satmaya başladı.
Hocam faiz bir anda yükseltilirse neden bu ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyip işsizliğe neden olur? Orayı anlamadım. Açıklayabilirseniz memnun olurum. Teşekkür ederim, uii günler..ç
YanıtlaSilFaiz bir anda enflasyon düzeyine yükseltilirse krediler pahalanır yatırımlar duru. Yatırımların durması demek büyümenin de durması demektir. İnsanlar bugünkü gibi paradan kaçarak tüketime değil tasarrufa dönerler o zaman talep düşer mal satışları azalır ve ekonomi durgunluğa girer. Firmaların karları düşünce de işten çıkarmalar başlar.
SilDeğerli Hocam bu yazınızı da diğer tüm yazılarınız gibi keyifle okudum.
YanıtlaSilBir firmada finans yöneticisi olarak görev yapıyorum. Şu anda çalıştığımız banka sayısı 11. Yakın zamana kadar (Elvan - Ağbal görevleri başındayken) mal alımı yapmak için bankalardan fiyat alır, işletmemiz için en uygun koşulları veren bankadan kredimizi kullandırdık. Kredi dediğimde bir A4 kağıda basit bir talimattan ibaretti ve süreç çoğu zaman yarım saati geçmezdi.
Bugün durum şu şekilde işliyor. Kamu bankaları hariç adı sanı duyulan özel bankaların hiçbiri kredi vermiyor. Vermek isterlerse oran %40. Biz kobi dışı olduğumuz ve ihracatımız da olmadığı için cüzzamlı muamelesi gören kesimdeyiz zaten.
"Kamu bankaları veriyor işte ne güzel" diyenler olacaktır. Ancak çalıştığımız iki kamu bankasından birisi kobi dışına ve ihracatçı olmayan firmalara (yani bize) kesinlikle kullandırım yapmazken, diğeri için sabah 9'da talebimizi bildiriyoruz. Öğleden sonra ya red cevabı alıyoruz ya da talebimizin kısmi bir miktarı için onay geldiği belirtiliyor. Süreç için gönderdiğimiz envai çeşit evrakı saymıyorum bile.
Yatırım yapma planlarımız vardı tamamen erteledik. Süreç böyle devam ederse yatırım yapmayı asla düşünmeyiz.
İhracatçı firmaların belki kredi olanakları bizden bir miktar daha rahat olabilir. Ama şahsi düşüncem iyi ki ihracat yapıp ülkeye döviz kazandırmayla uğraşmıyoruz. Zira bu seferde dövizin %40'ını hatta reeskont kredisi kullanıyorsanız %80'ini satmak zorunda kalacaksınız. Hepsi bir kenara yurtiçinde girdi maliyetleriniz katlanarak artarken, baskılanan döviz sebebiyle sattığınız mala döviz cinsinden zam yapamayacaksınız ve paranızı TL'ye çevirdiğinizde belki de zarar edeceksiniz.
Gerçekten çok zor zamanlardayız.
Evet hep söylediğimiz gibi faizi yanlış belirleyince her şey yanlış gidiyor. 2021 Ağustos ayında MB faizi indirerek tarihinin en ağır para politikası hatasını yaptı ve işin kötüsü o hataya devam etti. Bugün geldiğimiz noktada bankalar haksız değil. Bu ortamda verecekleri kredinin dönüp dönmeyeceğini bilemiyorlar. Yarın faiz artırılırsa verdikleri ucuz krediler onları çok zor durumda bırakır. Bunu gördükleri için yeni kredi açmamayı tercih ediyorlar.
SilHocam yazınız için teşekkürler, ancak bu ülkenin bir 20 yılı daha yok , 1 yılın sonunda sonuçları görülmeye başlayan ve yapısal reformlarla desteklenmiş bir pakete ihtiyacı var.
SilBiliyorum bu yönde çalışmalar olduğunu ama seçimden sonra ilk bir kaç ay yaz dönemi, nispeten aylık enflasyon hızının düştüğü bir dönem, bu dönem birikmiş sorunların patlaması nedeniyle heba olur mu?
Hocam ekonomiyi update edecek babayiğit yokmu?
SilOrhan Bey 20 yılda enkaza dönmüş bir ekonomiyi, mahvolmuş bir sosyal yaşamı, hukuk sistemini, demokrasiyi bir yılda düzeltmek bir mucize olur. Ne yazık ki mucizeler de sadece masallarda var.
SilHocam yanlış faiz ve ekonomi politikasının dışında, covid19 pandemisi, tedarik zinciri sorunları, Rusya-Ukrayna savaşı olmamış olsaydı durum bu kadar kötü olur muydu? Serbest piyasanın ve şirketlerin hakim olduğu bir ekonomide her şeyi faize ve ekonomi yönetimine bağlamak yanlış olmaz mı? Ayrıca kendi fikrimi ekleyeyim, ben faiz politikası ne kadar yanlış olursa olsun, Dünyada iyi bir ekonomik iklimin hakim olacağı yakın gelecekteki bir dönemde Türkiyenin refahının çok artacağını düşünüyorum. Yanlış politikalar sebebiyle (bana kalırsa) sadece kısa vadede çok acı çekiyoruz o kadar.
YanıtlaSilBu saydıklarınız aslında Türkiye'nin lehine oldu. Pandemiyle Çin devre dışı kalırken Türkiye daha fazla devreye girdi. Rusya - Ukrayna Savaşında ise bir çok sorun (tahıl koridoru vb) Türkiye üzerinden çözüldü. O nedenle bunlar olmasaydı Türkiye daha iyi olmazdı. Her şeyi faiz politikasına bağlamak yanlış olur ama çok şey faize balı ne yazık ki. Yanlış faiz bakın nelere mal oldu: Kur yükseldi, onu önlemek için milyarlarca dolarlık müdahale yapıldı, kur korumalı mevduat çıkarıldı bütçeye ve MB'ye milyarlarca liralık yük bindi. Bankalara döviz almamaları için baskılar yapıldı, hala yapılıyor. Enflasyon yükseldi. Hayat pahalandı. Türkiye, bugün tarihinin en ağır ekonomik enkazının altında. Seçimden sonra durumu açıklığıyla görünce anlayacaksınız. Şu anda yapay biçimde bir ertelenmiş kriz içindeyiz.
SilCevabınız için teşekkürler. Türkiye'nin lehine oldu derken bence genellememek gerek. Belirli yönlerden evet, lehimize olurken birçok açıdan da zararı oldu. Örneğin, ithalat, beklentiler bakımından vs. Zaman zaman krizler olur ama bu krizler sonsuza dek sürmez. Hep beraber, bu ülkenin fertleri olarak bu ülkeyi ileri götüreceğiz, kalkındıracağız, mücadele edip çocuklarımıza daha iyi bir gelecek sunacağız. Bu ülkenin sahipleri bizleriz. Ben geleceğe umutla bakıyorum.
SilHocam 90'lı yıllardaki yüksek enflasyonlu ekonomik döneme baktığımızda ve sonrasında uygulanan Kemal Derviş ve IMF programlarından sonra 2005-2010 arasındaki makul enflasyonlu ve düşük kur oranı olan yıllara dönmek için (o dönemdeki özelleştirme gelirlerininde olmayacağını varsyarsak) bize tahmini ne kadar zaman gerekir?
YanıtlaSilSevgili Berk, bu sorunun yanıtı büyük ölçüde ne yapacağımıza bağlı. Doğru adımları hızla atarsak daha kısa zamanda, hızlı atmazsak uzun zamanda çözeriz. Hiç atmazsak giderek daha kötüye ilerleriz.
SilSayın Eğilmez , güzel ve kolay anlaşılır yazınız için teşekkürler. Yazdığınız gibi, Yaşam Bir Yolunu Buluyor, hatta çok uzun bir zamandır buluyor. Halkımız çok uzun bir zamandır "TAKİYYE" lere gözü kapalı inanıyor. Bu güne kadar Yaşamımız Bir Yolunu Buldu, ancak TAKİYYE ler artık çok zor yolunu buluyor. TAKİYYE lerin sürdürülebilirliği ne kadar devam edebilir acaba?
YanıtlaSilSaygılarımla
Çok değil.
SilSayın Eğilmez; bu ve bundan önceki yazılarınız için çok teşekkürler. Çesitli sorulara verdiğiniz yanıtlarda TCMB'nin faizi kademeli olarak artırmasının önemine dikkat çekiyorsunuz. Bu durumda USD/EURO daki baskılamada kademeli olarak kaldırılıp, kurlarında aniden sıçramasını önlemek gerekli olacak herhalde ?
YanıtlaSilMahfi Hocam elinize, emeğinize sağlık.
YanıtlaSilSiz, dinozorları örnek verince :Oradan devam edecek olursak, dinozorların yok olmasından sonra, meydan toprak altında yaşayan bizim memeli atalarımıza GÜN DOĞDU.Benzetmem çok saçma gelebilir. Bu örnekten devam edecek olursak, bu koşullarda, yer altındaki sistemin ekonomideki karşılığı var mı? Saygılar, iyi çalışmalar dilerim.
Hocam gelir dağılımı ile ilgili yapılan haberlerde genelde sanki varlıklı insanların geliri yoksullara verilse her şey çözülecekmiş gibi bir algı yaratılıyor. Bunun üzerine bende gerçekten böyle bir şey olabilir mi diye düşündüm ve sonunda bunu yazdım. İnternette pek bu konuda bir şey bulamadığım için, ekonomide buna ne deniyor bilmiyorum.
YanıtlaSilArtı değerin eşit bölüşümü sonucunda yoksul refahının bölüşüm yüzdesi kadar artmaması?
Bilindiği üzere toplumda üretim araçlarına sahip olan servet sahipleri artı değerin önemli bir kısmını toplamakta ve gelir dağılımında bozulmaya yol açmaktadır. Fakat servet sahiplerinin gelirden aldıkları payın tüm topluma eşit bir şekilde bölüştürülmesi durumunda toplumdaki refah artışı, bölüşülen gelir miktarınca olmuyor.
100 kişilik bir ülke düşünelim, en zengin 10 kişinin gelirden aldığı pay 50 TL, en yoksul 90 kişinin gelirden aldığı pay 50 TL. Bu durumda 90 kişilik sınıfın her birine 0,55 TL düşerken, zengin sınıfta ise kişi başına 5 TL düşmektedir, hadi şimdi gelir dağılımını tamamen eşitleyelim.
Gelir dağılımı tamamen eşitlendiğinde herkesin gelirden aldığı pay 1 TL oluyor. Buna göre, eski 90 kişilik sınıfımızın gelirden aldığı pay %82 oranında artmış oluyor. Ancak gelirdeki yüzde 82’lik bu artış yoksul sınıfın tüketiminde yüzde 82 artış sağlayamaz.
Sebepler
Örneğin 90 kişilik yoksul sınıf 90 birimlik gıda harcaması yapsın, 10 kişilik zengin sınıfta 20 birimlik gıda harcaması yapsın. Bu durumda, 110 birimlik gıda kaynağı tüketiliyor, buna göre gelir eşit dağıtıldığında yoksullar yüzde 82 daha fazla pay almasına rağmen yüzde 10 daha fazla gıda ürünü tüketebilecek.
Sermayenin ülkeden kaçma riskine rağmen gelir tamamen eşit dağıtılsa bile yoksulluğu önemli ölçüde engelleyemiyoruz.
Hocam ekonomide bilinmeyen sulara doğrumu yol alıyoruz?
YanıtlaSilBiz biliyoruz da herkes biliyor mu onu bilemiyorum.
SilSayın Çağatay yaptığınız hesap maalesef yanlış. 100 kişilik bir A ülkesinde 100 TL lik bir milli gelir varsa ve bu gelir herkese eşit olarak dağıtılacaksa her bir kişinin gelirden aldığı pay 1 TL olur... Ve zengin fakir ayrımı kalmaz.. Ve A ülkesinden daha zengin bir B ülkesi var ise bu A ülkesinde yaşayanların hepsi B ülkesine göre fakirdir.. Ve fakat A ülkesinden daha fakir bir C ülkesi var ise bu A ülkesinde yaşayan herkes C ülkesine göre zengindir.. Ve A ülkesinde yaşayan herkes en fazla 1 TL lik gıda harcaması yapabilir...
YanıtlaSilDoğrudan size soruyorum Mahfi bey:
YanıtlaSilEğer Kılıçdaroğlu (ve ekibi) seçilirse, fakat yapısal reformları ertelemeye başlarlarsa, ekonomideki bozukluğu düzeltmek için çaba göstermezlerse, eğitim-hukuk reformları yine ertelenirse...
Uyaracak mısınız?
İkaz edecek misiniz?
Yoksa, "14 Mayıs'ta nihayet kazandılar. 73 yıllık ömrümden sonra CHP'nin bir daha iktidara gelişini göremeyebilirim. En iyisi, susayım." mı diyeceksiniz?
Doğrudan size yanıt veriyorum: (1) CHP, seçimi kazansa da iktidarda tek başına olmayacak. (2) Ben herhangi bir partinin üyesi ya da fanatiği değilim, yanlışı söylerim. (3) Şimdiye kadar benim yaptığım gibi siz de çıkıp yanlışları söylediniz mi? Söylemediyseniz bana bu soruyu sorarken düşündünüz mü?
SilSınırlı zekâya sahip her troll gibi; tüm muhalifleri fanatik CeeHaaPee'li ve Kılıçdaroğlu'cu sanan bir hacı. Aklınca her yazıda Mahfi hoca'yı ters köşe yapmaya çalışıyor ama IQ düzeyi yetmediği için morarıp duruyor. Bakalım daha ne kadar devam edecek...
Sil3. sorunuza cevap veriyorum Mahfi bey:
SilHükümeti uyarmak, eleştirmek istedim. Toplum genelinde tanınmayan, sıradan bir vatandaş olduğumu düşündüğüm için, ne kadar uyarsam da hükümet tarafından dikkate alınmayacağını düşündüm. Isyan edemedim.
Size sordum çünkü sizin tanınırlığınız-bilinirliğiniz olduğu için sizin uyarılarınızı dikkate alırlar diye düşündüm.
Teşekkür ederim yanıtınız için. Hepimiz katılmadığımız konularda üzerimize düşen çıkışı bir şekilde ortaya koyamazsak başımıza gelenlere razı olmak zorunda kalırız.
Silseçimden sonra şok faiz arttırımı bekliyormusunuz? bu modelin bu haliyle sürdürülebilir olduğu konusunda şüphelerim var.
YanıtlaSilFaiz artırımı kaçınılmaz ama oranı yüksek olmaz diye düşünüyorum.
SilSayın hocam günaydın, objektif tutumunuza çok güvenerek bu soruyu soracağım fakat çok fazla trol ve partizanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz, farklı spekülasyon, yıpratmalara mahal verebilir diye pas geçerseniz de saygım sonsuz. Sorum şu: Muhalefet kanadında ekonomi alanında adı öne çıkan 2 isim görüyorum, bir İyi partiden Bilge Yılmaz ikincisi de Deva lideri Ali Babacan. Babacan kendi döneminde çok başarılı bir ekonomi süreci yönetimi geçirdiğini, yüksek refahı getirdiğini ve bunda büyük pay sahibi olduğunu iddia ediyor. Sizin objektif değerlendirmeniz kapsamında bu iddialar ne kadar gerçeği yansıtıyor ya da varsa böyle bir refah bahsettiği gibi büyük oranda onun meziyeti miydi? Diğer sorum da eğer Bilge Yılmaz'ı ve ekonomiye dair önerilerini, tespitlerini takip ediyorsanız, öne sürdüğü tezler ve çözüm önerileri kapsamında kendisine katılır mısınız? Genel olarak çözüm önerilerini doğru ilaçlar oalrak görüyor musunuz? Teşekkür ederim şimdiden
YanıtlaSilAli Babacan döneminde yapılan çok doğru şeyler var. Ekonominin göstergeleri de bunu ortaya koyuyor zaten. Buna karşılık o dönemde TL'nin aşırı değerli tutulduğu ve bunun sonucu olarak büyük cari açıklar verildiği, ülkenin ithalat cennetine çevrildiği gibi eleştiriler de var. Benim de bazı eleştirilerim var ama genel olarak ekonominin o dönem bugünküyle kıyaslanamayacak kadar doğru yönetildiğini düşünüyorum. Eğer o dönemde ülkeye gelen döviz fazlasını saçma sapan inşaat işlerine harcayacak yerde mesela gerçek anlamda kentsel dönüşüm için harcasaydık bugün depremlerden korkmamıza gerek kalmayacaktı. Tabii bunlar Babacan'ın vereceği kararların ötesindeydi o nedenle faturayı ona çıkaramayız.
SilBilge Yılmaz'ı izliyorum. Fazla iyimser buluyorum. Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumdan çıkması sanıldığı kadar kolay değil.
Hocam,
SilBilge Yilmaz ve ekibinin hazirladigi, Iyi Parti'nin ekonomi yol haritasina baktiniz mi? Bununla ilgili yorumunuz nedir sormak istedim.
Daha genel bir soru olarak, secim oncesi partilerin veya ittifaklarin ekonomi programlarini analiz edeceginiz yazilar olacak mi? Secildikten sonra hepsi lafta kalacak diye ugrasmaya degmez mi?
Saygilarimla
Baktım. Yeterli bulmuyorum. Bence 5 yıl sonra ülkeyi nerede görmek istediklerini ortaya koyup oradan geriye gelerek her gün neler yapılacağını anlatmalılar.
SilHocam bu bahsettiğiniz yapısal reformlar nedir Ekonomiyle alakası nedir ekonomiye ne gibi bir katkı sağlar
YanıtlaSilBu konuda 'Yapısal Reformlar ve Türkiye' adlı Remzi Kitabevi yayınlarından çıkmış bir kitabım var.
SilGüzel yazınız için teşekkürler hocam secim sonrası gerçek bilançoyu görücez demissiniz ne gibi sonuçlar bekliyorsunuz ? kur atağı mı hiper enflasyon mu? Işsizlik mi ?
YanıtlaSilSonraki yazınızda gerekli cevapları vermissiniz teşekkürler:)
YanıtlaSil