İstifa ve İntihar Üzerine

İstifa ile intihar tam olarak olmasa da kısmen birbirine benzeyen iki eylemdir.

İstifa, görev yaptığınız veya en azından adınızı koyduğunuz bir yerden ayrılma kararınızın gerçekleştirilmesidir. Bazı istifalar maddi sonuçlar doğururken bazıları yalnızca manevi sonuç doğurur. Bir kamu kurumunda ya da özel bir şirkette ücret karşılığı görevli olan bir kişi bu işinden istifa ederse ücret, lojman, sağlık sigortası gibi maddi olanaklarını kaybeder. Bir dernekte üye olan bir kişi bu dernekteki üyeliğinden istifa ederse maddi kaybı olmaz, hatta üyelik aidatı ödemeyeceği için maddi kazancı bile olabilir. O üyeliğin sağladığı tanınmışlık, itibar gibi manevi avantajlar varsa onları kaybedebilir.

İstifa tek taraflı bir eylemdir, kabule bağlı değildir. Dilekçesini yazıp veren kişi istifa etmiş olur ve işinden ayrılmasında sorun olmaz. Bu kişiden istenebilecek tek şey, yerine bir atama yapılıncaya kadar (ki bunun da bir süresi vardır) göreve devam etmesidir. Kimsenin bu kişinin istifasını kabul edip etmemek gibi bir yetkisi yoktur.

İstifa ile görevden ayrılma arasında ince bir fark vardır. Diyelim ki bir kişi bir kamu kurumunda genel müdür yardımcısı olarak görev yaparken genel müdürüyle anlaşmazlığa düşmüş ve kendi isteğiyle genel müdür yardımcılığından ayrılıp uzmanlığa geri dönmek için dilekçe vermiş olsun. Bu bir istifa değildir. Bu, bulunduğu görevden ayrılma talebidir. İstifa, kişinin bulunduğu kurumla ilişiğinin kesilmesi demektir. Bu kişi memursa istifa ettiğinde memuriyetten, özel şirkette çalışıyorsa görev yaptığı şirketten ayrılması gerekir.   

İntihar, kişinin, kendi isteğiyle yaşamına son vererek bu dünyadan ayrılması demektir. Ötenaziyi ayrık tutarsak intihar da istifada olduğu gibi kimsenin onayına tabi bir karar değildir. İntihar etmek isteyen kişi bu kararı verip uyguladığında kimsenin bunu geri çevirme yetkisi ve yetisi yoktur. Kişi kararını vermişse uygular, kimseye danışmak, kimseden izin almak gibi bir durumu söz konusu değildir.  

İstifa da intihar da bir çeşit başkaldırıdır. İstifada; kişi çalıştığı ya da hizmet amacıyla bulunduğu yerdeki koşullardan mutlu olmadığı, aradığı maddi ya da manevi tatmini elde edemediği ve daha iyi koşullar aramaya karar verdiği için işinden istifa edip ayrılır. İntiharda ise; kişi yaşadıklarından mutlu olmadığı, geleceğe ilişkin umutlarını yitirdiği ya da düzeltemeyeceği birtakım hatalar yaptığını düşündüğü ve çözemediği sorunlarla uğraşmaktan kurtulmaya karar verdiği için bu dünyadan ayrılmayı tercih eder. İkisi arasındaki en temel fark istifada bir başka olanağı deneme imkânı açık iken intiharda böyle bir olanak yoktur.

Biat, önce Tanrıya sonra da Peygambere verilen bağlılık sözüdür. İslam ülkelerinde, seçilen yöneticiye de aynı bağlılık gösterilir ve onun sözünden çıkılmaz. Dinler, intiharı günah olarak değerlendirir: Tanrının verdiği canı ancak Tanrının alacağı kabul edilir. İntihar, bu anlamda, Tanrıya karşı, biat anlayışına karşı bir başkaldırıdır ve affedilemez. Biat kültürü, bu çerçeveden bakıldığında istifayı da görevlendirmeyi yapan yöneticiye karşı başkaldırı olarak kabul ettiği için reddeder. O nedenle biat kültürünün egemen olduğu durumlarda istifa söz konusu olamaz, ancak ve ancak atamayı yapan kişinin affetmesiyle görevden ayrılma söz konusu olabilir.  

Son yirmi yılda devlette görev yapan üst düzey yöneticilerden niçin kimsenin istifa etmediği, ayrılmak isteyenlerin niçin ancak onları atayan yönetici tarafından affedilerek görevden ayrıldığı sorusunun yanıtı buradadır.

Yorumlar

  1. Hocam önce eğitim sonra hukuk. Gerisi gelir. Elinize sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi birlikte: Eğitim ve hukuk. Ötekiler ardından gelir doğru.

      Sil
    2. Önce eğitim doğru. Hukuktan kasıt Adalet mi? Hukuk ve adalet aynı şey midir? Ahlak ve vicdan nerede durmalı? ''Adalet mülkün temelidir.'' demişler hukuk değil. Hukuku insanlar yapar ve uygular. Adalet ise hakikattir ve evrenseldir.

      Sil
    3. Sn. Hocam Yunus Emre'nin dilinden sade Türkçe ile anlatmışsınız. Kalbimizdesiniz. Her yazınızı ders notu gibi okuyup öğrenmeye çalışıyoruz.

      Sil
  2. Çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler. Hayatta en anlam veremediğim anlayış "Biat"... Yöneticilerini kendinden üstün görmek ve koşulsuz bağlanmak, aklını yok saymak... Kabul edilebilir değil. Ne yazık ki bu topraklarda bu düşünceye sahip milyonlar yaşıyor...

    YanıtlaSil
  3. Sorumluluğunu bilen kişi için istifa etmek, atılabilecek en büyük kutlu adımlardan birisidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, elde tutulması gereken en önemli seçenektir.

      Sil
  4. Hocam yazılarınızı ilgiyle takıp ediyorum ve gerçekten bilgilendirici yazılarınız ile sürekli olarak kendimi güncelliyorum . Yazınıza ilişkin haddim olmayarak bir fikir yazayım. Islam ülkelerinde yöneticiye biat edilir ancak bu dogru yaklasim değildir. Biat sadece Allah 'ın kurallarınadır.yonetici bu kurallari çiğniyorsa kendisine biat edilmez bilakis uyarılır. Ya da böyle olması gerekir :)

    YanıtlaSil
  5. hocam iyi günler yazınızdan bağımsız bir sorum olacaktı bir lise öğrencisiyim elimde yüklü bir miktar para var. Elimdeki bu parayı seçim zamanı dolar yaptırmak istiyorum seçimden sonra doların yükseleceğini düşünüyorum sizce dolar yükselir mi secimden sonra ? Veya sizin tahmininize göre dolardan daha Çok değer kazanır dediğiniz para birimi varmı ? (TL karşısında)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar kuru yükselir diye tahmin ediyorum. Tabii seçimde ve sonrasında nelere olacağına da bağlı bu. Peş peşe yapısal reformlar gelir, doğru adımlar atılırsa dolar kuru düşebilir de. Ama geçmişe bakınca ilk olasılık daha yüksek görünüyor.

      Sil
  6. Sonumuz hayrolsun, ileride ekonomik sorunları mumla arayacağız gibi görünüyor.

    YanıtlaSil
  7. Hocam her zamanki gibi çok güzel bir yazı olmuş. Yazılarınız ile bilgilendirmelerinize devam edin. Bizde büyük bir merak, tatlı heyecan ve öğrenebilmişliğin verdiği zevk ile okumaya devam edelim.

    YanıtlaSil
  8. Merhabalar,

    istifa deyince aklima hep Hürriyet Kaside'sinin giris beyti gelir:

    Görüp ahkâm-ı asrı münharif sıdk u selâmetten
    Çekildik izzet ü ikbal ile bâb-ı hükûmetten

    Istifa biraz da kisinin kalitesini ortaya koyar. Farkli yerlerde de is bulabilmesi, mesleki kalitesini belirtirken; begenmedigi bir ortamda daha fazla kalmak istememesi, birey olarak kalitesini, karakterini ortaya koyar. Bence üst düzey yöneticilerin istifa etmemesi biraz da bununla alakali.

    Saygilarimla

    YanıtlaSil
  9. bir de siyasi intahar var.öldürmeyen,süründüren ve başkalarını da etkileyen. ah akşener ah.

    YanıtlaSil
  10. Naçizane ekleme yaparsam koltuğa oturan hiçbir kişi hakkı ile yani liyakat ile oraya gelmediği için, istifa iradesini de gösteremiyor. Koltuğuna sahip çıkma dışında da kararlarda hiçbir sorumlulukları yok. O yüzden kendilerinin hatası olduğunu da düşünmüyor olabilirler. Sadece gelen emirleri uygulayıcılar. Yani koltuk (karşılığı para ve mevki) için biat kültürü. Harika bir yazı olmuş. Teşekkürler Hocam saygılar.

    YanıtlaSil
  11. Hocam son paragrafınız işaret ettiğiniz gibi somut yaşanmış olayları gösteriyor ; ancak yazının bütünü ele alındığında çok güncel bir yaşanmışlığa (!) dikkat çektiğinizi ve yorumunuzun intihar olduğunu algıladım. Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında genel bir sosyolojik değerlendirmeydi bu yazıdan kastım. Yakın geçmişteki siyasal olayla ilgisi pek yok ama zamanlama böyle denk gelince oraya çekilebiliyor tabii.

      Sil
  12. Uzerine dusunulmus, cok guzel bir yazi olmus. Ellerinize saglik.

    Faydali bir elestiri -> bu cumlede nokta eksik kalmis: Biat, önce Tanrıya sonra da Peygambere verilen bağlılık sözüdür. İslam ülkelerinde, seçilen yöneticiye de aynı bağlılık gösterilir ve onun sözünden çıkılmaz. Dinler, intiharı günah olarak değerlendirir:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Noktayı koydum, sağ olun.

      Sil
  13. Hocam bu benzetme bazı kişiler için uygun olmayabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu bir sosyolojik değerlendirme, bazılarına uygun olmasa da gerçek bu.

      Sil
    2. Uygunsuzluktan kastım ruh haline olumsuz etki edebilir. Teşekkürler

      Sil
    3. Merhaba,
      Ben de benzetmenin çok uygunsuz olduğunu düşünüyorum.
      İstifa ile intihar yapmayın ne olur.Yazdıklarınıza değer veren bir dolu insan var iken intihar için başkaldırı ifadesini kullanmak doğru değil bence.İntihar umutsuzluktur,kaçıştır.Kimseye yada Tanrı’ya başkaldırı falan değildir.
      Ve geride kalanlara yapılan çok büyük haksızlıktır

      Sil
  14. İntihar ve istifa arasında biat dışında bir de sorumluluk farkı var. İntihar eden, bütün sorumluluğu hayatı karşılığı tümüyle koşulsuz, net alır. İstifa eden, sorumluluk belki alır belki almayabilir. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  15. Sayın Hocam,

    Derin değerlendirmeniz için öncelikle sizi kutlarım. Yalnız bu analizden önce, toplumun tüm kesimlerince Devlet ve Hükümet kavramlarının ayırımı net bir şekilde yapılabilmeli. Biat kültürü, toplumda birey olmayı, özgürce düşünebilmeyi, düşündüklerini ifade edebilmeyi ve iletişime geçmeyi engelledi. Toplumda öncelikle inanç ve ifade özgürlüğünün tesis edilmesi gerekli diye düşünüyorum. Bir yorumunuzda bahsettiğiniz gibi HUKUK ve EĞİTİM ikisi aynı anda olmalı görüşünüzü destekliyorum.

    Emekleriniz için teşekkürler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok doğru, toplumun bir kesimi (ki bu giderek arttı) devletle hükümet ayrımını yapamıyor. Sorunların önemli bir bölümü de buradan doğuyor.

      Sil
    2. Bence hükümet ve devlet ayrımı saçma , öyle bir tarihsel süreçten geçmedi Türkiye. Sadece öyleymiş gibi göründü. Güzel bir yazı yazın da öğrenelim biz de devlet hükümet ayrımı bu şartlarda neymiş , doğrusu nasıl olmalıymış ? Kabak gibi aynı işte ikisi de ! Hükümetin yaptığına hesap sormayan sessiz kalan devlet de suçludur , ikisi de tuzla buz olmalıdır ! Hala kalkmış problemi yaratanın bu ayrımı yapamayanlar olduğunu söylüyorsunuz! Ok Boomer’lar!

      Sil
  16. Mahfi bey, umarım yazdan itibaren ekonomiyi tekrar rayına oturtacak bilimsel grup içinde olursunuz (doğrudan veya danışman, dinleneceğinize eminim). Malum önce eğitim ve hukuk kalanları zaten bunlar düzelirse gelecek diye tek bir aday var, benim oyum da oraya.

    YanıtlaSil
  17. Yazınız her zaman ki gibi ilginç ve değerli.

    Ancak bir noktaya katılmıyorum: Evet İslam dini, Yaratıcıya ve seçtiği peygambere uymayı emrediyor ancak o Peygambere bile, ki kitabı okuduysanız bilirsiniz, zaman zaman gerekli ihtarları veriyor. Yönetime biat etme belki bir gelenek veya İslam kalem-yazarların ortak görüşü olabilir ancak ben bu görüşe katılmıyorum. Körü Körüne kimseye biat edilmez. Billakis böyle görevlendirilen kişiler ve/veya bir yerlere gelmiş olan kişiler (Memur,Bakan vs) "yoldan çıkmaya daha müsaittirler" ve bu olayları bulundukları konum itibarı ile "örtmeye" de daha kabiliyetlidir ler. Billakis aklını kullanması emr olunan bir kul, biat edemez.
    Hititlerin çoklu tanrıları bu kainatta egemen olsaydı, Tanrıların savaşını mı izleyecek olurduk? Ha Olympus, Ha Wallhala, ha Hittilerin tanrıları. Bu kadar çok tanrı olunca bu Ahenk bu Mizan Kainatta bu şekilde olur muydu? Tek bir yaratıcı var başka yok. Putlar kendilerini koruyamamış, inşaa edene rant sağlamış, kime faydaları olacak? Evet geçmişte yüksek medeniyetler gelmiş ama Allahı ve Peygamberini inkar ve şehit etmeye başlayınca, başlarına gelmeyen kalmamış.
    Selamlar,
    Şenol Çetinkaya.
    Hayırlı Kandiller.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şenol Bey görüşlerinize saygı duyuyorum, kitabı okuyunca doğru da buluyorum ama ne yazık ki işin uygulaması öyle değil. Nasıl ki insanlar Cumhuriyet öncesinde Padişah'ın kulları idiyse (ki Padişahlar insanlara kullarım diye hitap eder bilirsiniz) dönüp dolaşıp oraya gelmiş bulunuyoruz.

      Sil
    2. Ama Mahfi Hoca,

      Bu kitabın veya yaratıcının durumunu değiştirmez. Geçmiş'te ne olduğunu ben bilemem, ancak Osmanlı tebasına tabii olanlar, Osmanlı ailesinin "malıydı", ister canlı ister cansız olsun herşeyin sahibi Osmanlı ailesi idi. Hoca efendi; sizin de bildiğiniz gibi EĞİTİM ÖĞRENİM bir süreçtir, inşaa etmek oluşturmak uzun zaman alır (izafi), ancak yıkması çok kolaydır. Dağın Zirvesine çıkmak meşakatlidir ama o noktaya ulaştınız mı, bulutların üstünde olmak çok güzeldir. Tarifi anlatılmaz bir duygudur. Mahfi Hoca, Yaylalara bekleriz Sizi. :)

      Selamlar.

      Yanlışı bilmeden Doğruyu nasıl bulacağım?
      Çok şükür Mülkün yegane sahibi ve yaratıcını dışında kimsenin kulu değilim.

      Sil
  18. Mahfi hocam hukuk, insan hakları, özgürlük, ekonomi vs en iyi bulduğunuz ülke hangisi sizce

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En iyi yok ne yazık ki ama iyi sayılabilecek ülkeler var. Bunlar daha çok Avrupa ülkeleri. Özellikle de Kuzey ülkeleri.

      Sil
  19. Teşekkürler hocam
    Kula kulluk edilmenin tarifini
    çok güzel yapmışsınız.
    Saygılar

    YanıtlaSil
  20. Merhaba Mahfi Bey, öncelikle benzetmenin yanlış olduğunu düşünüyorum.

    Çünkü intihar geri dönüşü olmayan ve intihar eden kişi yerine bir atama/seçim olmayacağı için kötü giden şeylerin değişme fırsatı asla olmayacaktır.

    istifa etmek ise sadece kişinin kendinin sadece çalışma ortamında kendini huzursuz hissetmesi ile ilgili bir durum değil, verilen görevi doğru şekilde yerine getirememek ve bunun vicdanen sorumlu hissetmesi ile de yaşanması gerekir. yani istifa etmek hem kendisini hem de bulunduğu kurumu gelecekte daha iyi bir duruma getirme olasılığı bulunmaktadır.

    Ancak tabi yurdumuzda 100 bin kişinin ölmesi bile bir vicdan muhasebesine sebep olmadığı için bu durum da yetkiller sanıyorum hem kendi vicdanlarında rahatlar hem de çalıştıkları ortamlarda mutlular.

    tabi şu durum için dediğiniz daha anlaşılır olabilir ki ben bu şekilde olduğunu düşünüyorum, atama yapılan kurumlar içerisinde, yöneticiler veya çalışanlar zaten liyakat sahibi olmadan bu görevlere getirildikleri içindir ki (sanırım bu insanlar zaten kendilerininde hangi sorumluluğa veya yetikiye sahip olmadıklarını dahi bilmedikleri için) bu insanlar bir kişinin dudağında kal/git gibi emirlere tabiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz meseleye biraz naif bakmışsınız. Herkes her göreve ne için hangi amaçla getirildiğinin bilincinde. Hiçbir şey tesadüf değil. Biat etmeyecek insanlar o görevlere getirilmiyor son yıllarda.

      Sil
  21. İyi günler sayın hocam. Yazdıklarınız aklı başında her insanın kabul edeceği cümleler. Ama durum bu kadar basit değil ( yazınıza yapılan bazı yorumlara ithafen). İnsanlar sorunlarının çözülmesini istiyorsa çözümü siyasetçilerden beklemeyi bırakmalı artık. Vatandaş seçer, siyasetçi uygular, halk denetler,talep eder, olmadı sen git başkası gelsin der. Çözüm vatandaştır siyasetçi değil. Bugün umut olanlar yarın sorun oluyor bu hep böyle oldu bu ülkede. Bu yüzden siyasetcilerden şikayet etmeyi bırakıp kendimizden başlamalıyız düzeltmeye. Gerisi gelir!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru ama bu dediklerinizi diyebilenler zaten kendilerini iyi kötü düzeltiyorlar. Ya diyemeyenler? Onlar toplumun çoğunluğunu oluşturuyor.

      Sil
    2. Aykut Konuralp6 Mart 2023 18:32

      Sayın Eğilmez,
      Yukarıdaki Adsız yorumcunuz "Vatandaş seçer, ... beğenmezse sen git başkası gelsin der" diyor.
      İşte bu doğru değil.
      Vatandaş Oy'unu sadece sandığa atıyor. Sonrasını d'Hondt adında bir Belçikalı belirliyor. Örneğin sandıkta %34 oy toplayabilen bir partiye meclisteki sandalyelerin %66'sını veriyor.
      21 yıldan beri "sen git başkası gelsin diyemedi.
      Saygılarımla,
      Aykut Konuralp

      Sil
  22. Bir de buluğ çağındaki nevrotik genç kızların istediklerini elde etmek için yaptıkları vitamin hapıyla intihar girişimleri vardır. Genelde ömürleri boyunca her hatırlandığında kendileri ile dalga geçilmesine neden olur...

    YanıtlaSil
  23. Keşke intiharı bir başkaldırı diye adlandırmasaydınız. İstifanın neden bizimki gibi toplumlarda olmadığını gayet net anlatan yazınız, intiharla ilgili de belli oranda güzelleme yapar gibi. (Bence) Bunun bilhassa intihara meyli olan gençler için sıkıntılı olabileceğini düşünüyorum. Twitter ın popüler deyimiyle, duyar kasmıyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmaz merak etmeyin. Bu bir sosyolojik deneme yazısıdır kimseyi etkilemeyi amaçlamıyor, etkilemez de.

      Sil
    2. Sayın Eğilmez, bence intihar bir zayıflık göstergesi, İstifa ise bir güçlülük göstergesi dir. Acaba yanılıyor muyum?

      Sil
  24. İstifa etmemelerinin sebebi konumlarından memnuniyetsiz duymadıklarındandır, yaptıklarının doğru olduğunu düşündüklerindendir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memnun olmayanlar da istifa edemiyor. Mesela Naci Ağbal, durumdan memnun değildi ama istifa edemedi ve görevden affedilmeyi beklemek zorunda kaldı.

      Sil
  25. Suudi Arabistan Kalkınma Fonu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile 5 milyar dolarlık mevduat anlaşması yaptı. Hocam bu mevduata ne kadar faiz ödüyoruz. Merkez Bankası'nın yayınladığı verilerde bu gözüküyor mu?

    YanıtlaSil
  26. Sayın Eğilmez biat kültürünü sadece iktidarla ilişkilendirmeniz ne kadar yanlış,sanki sizin cenahta herşey liyaklâ görev aşkıyla yapılıyor belediyelerinizde dönen dalkavuklukları görseniz mideniz bulanır bu toprakların kaderi bu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim bir cenahım falan yok sayın adsız, dolayısıyla belediyem falan da yok. Öte yandan biat kültürü sadece iktidarla ilgili değil bütün bu coğrafyayla ilgili. Taraftar gözlüğünüzü çıkararak sosyolojik bir deneme olan yazıyı bir kez daha okursanız yazdığınız yorumun ne kadar yanlış olduğunu göreceksiniz diye umuyorum.

      Sil
  27. İstifa edemiyorlar çünkü mafyanın elindeler. Mafyadan istifa edemezsiniz. İslam dinin de Peygambere bile hesap sorulur. Çok yanlış bir tespit olmuş kanaatimce Mahfi Hocam.

    YanıtlaSil
  28. Yorumu daha evvel yazdım ama hesabımdan giriş yaparak, kimin yazdığı belli olsun diye tekrar yazmak istedim.

    İstifa mekanizması yok. Çünkü Mafyadan istifa edemezsiniz. Bunların biat şekli Baba'ya biat şeklidir. İslam da peygambere dünya işleri hususunda muhalif olunabilir ve hatta hesap sorulabilir. Nasıl ki doğru demokrasiyi anlamak zorundayız doğru islamı da anlamak zorundayız. Çünkü içinde yaşadığımız toplumun kutsalı bu... Hem demokrasinin hem kutsalın doğru ve saf halini topluma öğretmek sizlerin vazifesi. Ne yapalım toplum böyle algılıyor demek, olanı olduğu hali ile aktarmak gazetecinin işi. Oysa biz sizi ''aydın'' olarak konumlandırmak istiyoruz. Sevgiyle kalın. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adem Bey, bana kitapta yazılanı anlatmayın bana uygulamadan bir tane örnek verin ben de size hak vereyim. İslam bu değil diyorsunuz ama her yerde uygulanan bu.

      Sil
    2. Hocam, kitapta ne yazıyorsa uygulamada da o yapılıyor da bizim ülkeye has "gerçek islâm bu değil"ci kitle bir türlü anlamak istemiyor. Gerçi onların sayıları da giderek azalıyor, körü körüne inanmak yerine okuyup araştırmayı tercih eden kesimler neyin ne olduğunu gayet iyi görüyorlar...

      Sil
    3. Benim yazınıza eleştirim gerçek islam budur ya da değildir meselesi değil Mahfi Bey. Halkın kutsalı ile ilgili kullandığınız dil. Bizler bu halkın içine doğduk madem, o vakit halkımızı halkımızın anladığı dil ile doğruya ve güzele davet etmeliyiz... Yoksa biz bize, kendi kendimize anlatır dururuz ve sadece kendimize hizmet etmiş oluruz. İstifa meselesine gelince, mafya oluşumu şeklinde bir iktidar yapılanması var. Mafya da görev bahşedilir, ya da görevden alınılır. İktidarın düzeni, kadrolaşma şekli, emir-komuta düzeni tamamen mafya düzenidir. Cumhurbaşkanı' na kimse halifemiz demiyor bilakis herkes ''Reis'' diyor. Karakomik bir düzen... Halkı' da kutsalıyla kandırıyor... Halkın kutsalını biz kötü niyetli ellere teslim etmemeliyiz. Halkımızın kutsalı bizlerinde kutsalıdır. Çünkü bu halk bizim halkımız. Biz de bu halktanız.. Kötü örnekleri bir kenara bırakıp iyi bir örnek yaratacak olanlar bizleriz. Bunu yapabilecek kudretimizin olduğunu da biliyorum. Yeter ki ''biz'' olanı hor görmeyelim. Bizi çok sevelim... Sizi çok seviyorum....

      Sil
    4. Hocam yasaları da uygula(ma)yan da insanlardır. Allah'ın ayetlerini bile kendi istediği gibi yorumlayan insan en açık ve net olan yasanın da sağından solundan altından üstünden girerek istediği şekle sokabilir. Bunu en basit ve güzel şekilde George Orwell Hayvan Çiftliği adlı kitabında ele alır

      Sil
    5. Merhabalar,

      uygulamada Uhud Savasi örnek olarak verilebilir. Ama bu meselenin de, "Biat etmediniz bak ne oldu" seklinde anlatildigini düsününce iyi bir örnek olmayabilir.

      Saygilarimla

      Sil
    6. Hocam, eskiden bunlara cevap verirdim, şimdi cevap bile vermiyorum.

      Kimi ineğe tapar, kimi maymuna tapar, kimi puta tapar, kimi kafasından hayali varlık uydurur ona tapar, kimi aya tapar, kimi güneşe tapar. Hepsi de aynı lafı der, gerçek din bu değil.

      Geçen denk geldi, Hindistan'ın bir bölgesindeki insanların bilmem ne Tanrısı için festival yapmışlar. İki yan şehrin sakinleri birbiri ile tartışıyordu, gerçek Tanrı o değilmiş, o Lord imiş, gerçek Tanrı onun oğluymüş, öbürü diyor ki yok oğlu Tanrı değil, oğlu Lord babası Tanrı.

      Vergimle hacılarını, hocalarını besliyor, ibadethanelerini açıyordu. Artık vergi vermiyorum. Yurtdışına şirket açtım, gelirleri oraya topluyorum. Her fırsatta kazancı onların yönettiği yerden çıkarıyorum. Herkes ben gibi değil biliyorum, ama benim yapabildiğim bu. En azından emeğimi, çoluğumu çocuğumu bunların elinde sömürülmekten kurtardım.

      Malum lidere diyorlar ya, bilmem nereyi ahıra çevirdi diye. Keşke ahıra çevireymiş, o bilmem nereler bir işe yararmış.

      Sil
    7. Hocam,

      Bugün Berat Kandili.
      Berat kandili, Sümerlerden Araplara geçen Ay Tanrısının kullarını bağışladığı, arapça ismi Şaban olan ayın ortası.

      Anlatsan anlamaz, o anlamasın diye Suudi Arabistan Krallığında arkeolojik çalışmalar da yasaklanmıştır. Hee hee deyip geçin gitsin.

      Bunlar ortadoğunun köle geleneğinin köleleri. Bunlara devlet verilmez dedik, anlatamadık. Bunlar aldıkları devletleri ya batırır, ya bitirir. Eski krallar o yüzden bunlara krallıkları vermez, sesleri çıktıkça bunları keserdi. Osmanlı da kesti, Selçuklu da kesti, Bizans da kesti, Hititler bile kesmiştir.

      Atatürk de sağolsun, bunların sakalını kesip fesini atmış, şalvarlarını indirmişti de, işte demokrasi vs diye 100 yıl sonra tekrar kafalarını çıkardılar.

      Biz sessiz duruyoruz diye kendilerini bişi zannediyorlar şimdi. Bizim paramızla mevkileri yağmalıyorlar, kendilerini bişi sanıyorlar, az kaldı, bitecekler.

      Sil
    8. Benim yazdığımı anlamamak ta ısrar etmenizi anlıyorum sayın Adsız.
      Eğer ben hristiyan bir toplumda yaşasaydım aynı şeyleri söylerdim. Eğer ben pagan bir toplumda yaşasaydım gene aynı şeyleri yazardım. Burada mesele Halkın kutsalını aşağılamamak meselesi.
      İnsan kendisini doğuran, büyüten, yediren, içiren, hasta olduğu vakit şifasını veren, iyi kötü onu eğiten toplumunun kutsalını aşağılayamaz. Eleştirir ama aşağılayamaz. Bu nankörlüktür, kibirdir... Ve cehalet tam olarak budur... (Mahfi Bey'den ve diğer canlarımdan çok özür dilerim. meselenin buraya gelmesinden çok rahatsız oldum. Maksadımı aşmış olabilirim. Sağlıcakla kalın.)

      Sil
    9. Meseleyi uzatmak istemiyorum ama kimse halkın kutsalına bir şey demiyor. Sadece eleştiri yapıyor. Eleştiriyle hakareti birbirinden ayırmak lazım. Hiç unutmam bir zamanlar Kapıcılar Kralı, Çöpçüler Kralı falan diye filmler çekmişti Kemal Sunal. Kapıcılar ve çöpçüler ayaklanmıştı bizi yanlış tanıtıyor diye. Her eleştiriyi aşağılamak kategorisine sokarsak hiçbir konuda ileri gidemeyiz.

      Sil
  29. Hocam güzel yazdınız için teşekkürler. Liyakat olmayan ve biat kültürünün hakim olduğu bir düzende liyakatsizlerden başkaldırı da beklenemez sanırım.

    YanıtlaSil
  30. Mahfi Hocam elinize sağlık. Sizin yazılarınız ve gelen yorumlar da (olumlu/olumsuz) eşsiz. Evren size sağlık versin.

    YanıtlaSil
  31. Mahfi Bey, çok nazik bir üslup ile açıklamışsınız, emeğinize sağlık.

    Alman ve Rus liderler, birer koruma ile doğada geziyormuş.
    Bir şelale önüne gelince Alman CB, korumasına atla aşağı evladım demiş,
    Alman koruma: Efendim, bir karım ve iki çocuğum var, demiş atlamamış.

    Ardından Rus Başkan korumasına atla evladım demiş, o hemen atlamış.
    Şelale altında ayağı kırık acılar içindeki Rus korumaya, Alman koruma yardıma inmiş.
    Sudan çıkarıp, Başkanların duymayacağı şekilde arkadaş niye atladın demiş?
    Rus koruma da : Benim de bir karım ve iki çocuğum var diye cevap vermiş.

    "Biat" ın, kültürden bağımsız, böyle şartı da vardır, ya da
    Biat'ın olmaz ise olmaz unsurudur diyelim, kültürle de bütünleşir.

    VzbzF8E9n&#g

    YanıtlaSil
  32. Hocam, şöyle bir kamu mesajı bekleyebiliriz bu yazı üstüne.

    "Değerli Devlet Bahçeli, BJK'tan istifa etmesiyle ülkemize örnek teşkil etmiştir.
    Her kim(*) ki, ülkemizde istifa kültürü yoktur derse, Sn Bahçeli en güzel cevabı bu kişilere vermiştir(**)."


    (*) Mesela siz :). Bu yeni düzende isim vermeden, mesaj içinde dolaylı laf atmak, muhatabın kim olduğunu okuyucunun hayal gücüne bırakmak gerek.

    (**) Türkçe anlam bozukluğu da yeni devlet görevlilerinin kamu mesajlarının bir unsuru olduğu için ekledim.

    YanıtlaSil
  33. Mahfi bey

    Şu son iki günde yaşadıklarımıza bakarak, "Her şey güllük gülistanlık oldu" sonucuna çabucak ulaşmıyorum elbette.

    En azından, "diyalog kanallarını kapatMAmanın önemi"ni, "müzakere etmenin önemi"ni anlamış mıyızdır, ne dersiniz?

    YanıtlaSil
  34. Osmanlıdan devralınan , bu topraklarda yaşayanların genlerine eklenmiş biat kültürü yüz yıllık cumhuriyetimize rağmen henüz değişemedi. Yönetenlerden başlayarak çağdaşlık sürecinin hızlanması gerekiyor. Lâik demokratik düzen mutlaka inşa edilecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet maalesef kültürel değişim kolay olmuyor.

      Sil
  35. Mahfi bey uygulama yok demissinizde aslinda bir görüşe ait yazılı metinlerin tamamı mükemmel ve kusursuzdur. Iş uygulamaya gelince sıkıntı çıkıyor. Dünyada hicbir zaman demokrasi uygulanmadı uygulanmayacakta. Dünya genelinde din baskısı hakim eminim din kavramı olmasin (ödül-ceza) dünya genelinde insanlar daha acımasız ve vahşi olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Din kavramının olması veya olmaması değil zaten tartıştığımız, her şeye baş eğen, her şeyi tartışmasız kabul eden, başkaldırmayı bilmeyen yaklaşıma itiraz ediyoruz.

      Sil
    2. Sn lamel lamel,

      Arabistan'dan neşet eden Emevi orduları İspanya'dan Orta Asya'ya tüm çevre toprakları kan gölüne çevirirken, kendi halinde yaşayıp giden toplumları köleleştirip ganimet adı altında neleri var neleri yok el koyarken temel motivasyonları neydi sizce?

      Avrupa'dan yola çıkıp Kudüs'e kadar önlerine ne çıktıysa yakıp yıkan, yağmalayan haçlılar ne hedefliyorlardı?

      Portekiz/İspanya'dan güney Amerika'ya gidip o bölgenin yerli halklarının neredeyse yarısını katledenlerin amacı neydi?

      Örnekler çoğaltılabilir, günümüzde halen tüm vahşetiyle devam eden din/mezhep savaşları ile bağlantılar kurulabilir elbette ama sözü uzatmaya gerek yok. Din; tarih boyunca nefretin, vahşetin, en büyük katliamların temel kaynağı olmuştur. Bunu görmemek için ideolojik körlüğe sahip olmak gerekir ki bu tip bir körlüğü de ancak din sağlayabilir...

      Sil
    3. Sayın Mahdut fırsattan istifade yine dine, dindarlara çakmış.
      Dökülen kanların dinle bir ilgisi yok. Zalimler dini kılıf olarak kullanmıştır. Yahudilik harici hiç bir din gidin yakın, yıkın, öldürün demez.
      Mesela İslamiyet kafir bir toplumla savaşa tutuşmadan önce 3 teklif sunar. İslamiyet'i kabul et. Cizye öde veya Savaş.
      Osmanlı yüzlerce yıl diğer din mensuplarını yönetti ne dillerine karıştı ne de dinlerine.
      Savaşı belki buradaki hiç kimse yaşamadı. Ben de yaşamadım. Savaş psikolojisi çok farklı bir şey. Kıbrıs gazisi bir akrabamız var. Naif kendi halinde biri. Savaş sırasında yaptıklarını anlatıyor da bunları nasıl yaptın dediğimiz de ben de bilmiyorum nasıl yaptım diyor.

      Sil
    4. Sn Adsız 13:33

      Yorumumun son cümlesini canlı olarak kanıtladığınız için teşekkür ederim...

      Sil
    5. Mahfi bey bu güne kadar olmayan kültür bundan sonra hiç olmayacak. Gelenin savunması da şu olacak onlar daha fazlasını yapıyordu. Sizin tecrübeniz benden fazladır. Bu saatten sonra partili cumhurbaşkanıyla başkanlık sistemine devam bana kıza dünkü liderler mutabakatını tekrar okusun

      Sil
  36. Birbirinden alakasız gibi görünen bu 3 tanımın birbiriyle bu kadar ilintili olduğu ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Elinize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  37. Ben sizin gibi düşünmüyorum. Pek çok örnek var da çarpıcı olan bir tanesini vereyim. Bildiğiniz üzere mevcut iktidar Fazilet partisinden kopanlar tarafından kuruldu önce Yenilikçiler hareketi ile parti kongresinde Hocalarına başkaldırdılar, deviremeyince ayrı parti kurdular.

    Bence esas sorun yetki-sorumluluk çizgilerinin muğlaklığı. Bir kuruma bir yetkili atıyorsunuz evet ama tam sorumluluk vermiyorsunuz. Burayı sana teslim ediyorum bildiğin gibi yönet ama sorun çıkarsa sorumlusu sensin denmiyor. Hülasa kimse bu işin sorumlusu benim demiyor.

    Mesela Hatay Belediye Başkanı haklı olarak ben kentsel dönüşüm için Çevre-Şehircilik Bakanlığına başvurdum bana 5 yıldır dönüş bile yapmadılar diyor. Ona göre sorumlu Çevre-Şehircilik Bakanlığı, Çevre-Şehircilik Bakanlığına göre ise sorumlu Belediyeler.

    Siz mesela ben herhangi bir kamu görevi kabul etmem diyorsunuz. Niye? Çünkü yapmanız gerekenleri, istediklerinizi yapmanıza müsaade etmeyeceklerinden. Diyelim ki görevi bu şartlarda kabul ettiniz, istediklerinizi yapmanıza müsaade etmediler. Sorunlar çıktığında bu sizin hatanız mı olmuş oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görevi bu şartlarda kabul etmem, eğer dediklerimi yapacaklarını söyleyip de yapmazlarsa da istifa ederim. Nitekim 1997 Aralık başında bu nedenle istifa edip ayrıldım.

      Sil
    2. Ha istifa etmez de ses çıkarmadan devam edersem bu benim hatam olur.

      Sil
    3. Malesef dünyadaki bütün yönetim sistemleri aşırı sorunlu, en umut verebilecek demokrasi de başta basın yoluyla algı yönetimi, populist politikalar ve insanların değerlerini, kısa vadeci oluşlarını kullanarak kolaylıkla rasyonel karar vermelerini engelleyen sözde siyasetçi çakallar tarafından zehirlenebildiği ortada.

      Sil
  38. Merhaba. İkili kur sistemi mümkün mü. Siz dış borç fazla olduğundan önceki senelerde bir yazınızda bunun mümkün olmadığıni yazmıştıniz. Hala aynı görüştemisiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de her şey mümkün. Çünkü kural tanımayan, ayrıca bize bir şey olmaz inancını benimsemiş bir yapı yapımız var.

      Sil
  39. Ağzınıza sağlık hocam, teşekkürler

    YanıtlaSil
  40. Yani fiilen şeriat idaresine geçmişiz , kısacası ve özcesi bu , yazık oldu koca ülkeye!

    YanıtlaSil
  41. MAHFİ HOCA BURADA KENDİNE GÜZELLEME DE YAPMIŞ. MALUM HAZİNE MÜSTEŞARI İKEN İSTİFA DENEN YÜCELER YÜCESİ MÜESSESEYİ KULLANMIŞTI. BU SAYEDE ÜLKE UÇUŞA MI GEÇTİ YOKSA BIRAKTIĞI YERDE ONUN YAPABİLECEKLERİNDEN DAHA KÖTÜ MÜ YÖNETİLDİ.???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Göreve atanmadan önce dönemin Başbakanı Mesut Yılmaz'a neler yapmamız gerektiğini anlatmış ve ancak bunlar yapılacaksa görevi kabul edeceğimi söylemiştim. O da kabul etmişti. Ben de neler yapacağımızı, ekonomiyi nasıl toparlayacağımızı kamuoyuna basın aracılığıyla açıklamıştım. O basın toplantısına katılan arkadaşlardan birisi 'hükümet dediklerinizi yapmazsa ne yapacaksınız?' diye sorumuş ben de 'bu koltuğa bugün nasıl oturuyorsam o dediğinizi gördüğüm anda da bu koltuktan öylece kalkarım' demiştim. Aynen de öyle oldu, hükümet gerekli adımları atmadı ben de verdiğim sözü tutarak istifa ettim. Ülke uçuşa geçmedi ama ben halka verdiğim sözü tuttum. Tabii bu toplum verilen sözlerin tutulmasına pek alışık olmadığı için bugün siz bu soruyu soruyor ve dalga geçiyorsunuz. İşte bu toplum en önemli ilkelerle böyle dalga geçe geçe bu duruma geldi.

      Sil
    2. 12:42 ne demek istedi bilmiyorum tabi ama bana şunu demek istiyormuş gibi geldi. İstifa etmeseydiniz de sizi görevden alana kadar kalıp mücadele etseydiniz.
      İstifa etmeyenler de böyle mi düşünüyor acaba? Benim istediklerimi yapmadılar ve sonuçta bu olumsuzluklar ortaya çıktı. İstifa etmek mücadeleden kaçmak olur.
      Bir de işin maddi boyutu var. Ben de çalıştığım iş yerindeki yanlış uygulamalardan rahatsızım ama istifa edersem ele güne avuç açmak zorunda kalırım. İntihar etmek de günah.
      En iyisi kalıp mücadele etmek.

      Sil
    3. Beyaz Türk, bir gün, o dalga geçtiğinin kendisi olduğunu anlayacak!

      Sil
  42. Onlar istifa etmeyecek. En iyisi biz intihar edelim. Çünkü ülkeyi yaşanacak yer olmaktan çıkardılar maalesef. Daha ne diyebilirim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İntihar asla bir çözüm değildir. Umutsuzluğa yer yok. Umutsuzluğa kapıldığınızda Atatürk'ün Samsun'a çıktığı günü düşünün. Umutsuzluğa kapılsa o kapılırdı.

      Sil
    2. Teşekkür ederim.

      Sil
  43. istifaya örnek sizi verebiliriz, intihara da stefan zweig'ı... şimdi aklıma geldi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zweig intihar ettikten kısa süre sonra Almanlar yenildi 2. D. savaşı bitti. Aslında 2 yıl daha dayansaydı intiharına neden olan ortam ortadan kalkmış olacaktı. Onun için umudu yitirmemek gerek.

      Sil
  44. Hocam Teşekkürler yazınız için yine farklı bir bakış açısı sunmuşsunuz.
    Son yanıt cümlenizden hareketle bir çözüm yolu zihinde veya toplumda belirmişken , uygulamada ki aksaklıklarını görmeden, denemeden hatta denemeyi düşünmeden veya cesaret edemeden sadece umutsuzluğa kapılmak aslında hastalanmış insan ve /veya toplum davranışı sanırım.

    YanıtlaSil
  45. Aklınıza ve kaleminize sağlık hocam. eğitimin bu derece değişip, din eksenli (ne kadar gerçek din olduğu da tartışma götürür) olmaya dönüştüğü ülkede, bildiğimiz istifa da "biat"a dönüşür. Dediğiniz gibi kurtuluş, eğitim ve hukukta "fabrika ayarlarına" ve "çağdaşlığa dönüşte" yatmaktadır.

    YanıtlaSil
  46. Ülkedeki en büyük sorun cehalet. herkesin her işi yapma konusunda kendini yetkin görmesi sorunudur. Bu sorun kişilerin hata yaptığında da kabullenmesinin önündeki en büyük engeldir. Ne zaman bireyler yaptıkları hataları kabul edip daha yetkin insanların önünü açarsa ozaman yol katedebiliriz

    YanıtlaSil
  47. Hocam Merhaba, yazılarınızı gerçekten büyük bir ilgi ve merakla takip ediyorum. NTV radyodaki sesli bilgilendirmeleri de dinliyordum. Belki daha önce de sorulmuştur ancak ben görmediğim için soruyorum, acaba bu makaleleri podcast olarak da yayımlamayı düşünüyor musunuz? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onlar büyük ölçüde benim Ekonominin Temelleri adlı kitabımda var.

      Sil
  48. İkili kur sistemi sorusunu hocam ben sormuştum size fakat şunu anlamayamadım. Almanya ve İtalya bankalarına bu kadar borcumuz varken bir yerde bu bankalar neden bize para politikanizi düzeltin. İkili kur sistmine giderseniz benim borcum zor ödenir demiyorlar . Hatta cds düşüyor. Bizim bilmediğimiz-ongoremedigimiz bir durum mu gerçekleşecek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mekanizmada, kredi derecelendirme kuruluşları var, onlar ortak değerler üzerinden ülkelere notlarını verir.

      Almanya - İtalya bankaları da ya verdikleri borca uyguladıkları faiz oranı ile politikalarını gösterir, ya borç verdikleri seçili projeler ile.

      Uluslar arası borcun zor ödenmesi söz konusu olabilir, ödenmemesi söz konusu değildir. Borç veren de kendi riskini ve borç ağırlığını ona göre yapılandırmalıdır. O da Türkiye batağına çok para gönderirse, yine kredi derecelendirme mekanizması onu da Türkiye nin notuna doğru çeker.

      Türkiyenin borcu, batı tarafında ciddi yaralar açabilecek seviyede değil. Kendilerine zarar verebilecek miktar parayı isteseler de veremezler Türkiyeye.

      Sil
  49. Hocam bu ülkede istafa etmesi gereken tek kişi onlarca seçim kaybeden ve suçu başkalrına atan muhalefetin başındaki zat oda hala istifa etmediği gibi birde alay eder gibi başkan adayı oldu. Siz istifa gibi onurlu ilkelere sahip bir hocamız olduğunuz için böylesine koltuk sevdalısı ve suçu etrafındakilere atan bu ilkesiz insanların yanında çalışamayacağınızı düşünüyorum. Keşke daha iyi bir seçenek olsa da sizi de o kabinelerde görsek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhalefetin başındaki zatın kaybettiği seçimler dolayısıyla topluma henüz bir zararı yok. Seçim kaybedenlerin değil kazananların verdiği zarar söz konusu.

      Sil
    2. Henüz hükümetin başına geçmediği için zaten ülkeye pek fazla zarar veremedi. Umarım seçimde kazanamaz eğer kazanırsa büyük ihtimal erdoğanı öven makalelerinizi okuruz.

      Sil
    3. Ülkeye şu son beş yılda verilen zararı kimse veremez. Faturası henüz çıkmadı.

      Sil
    4. Merhabalar,
      ilk yorumda, muhalefet liderinin "istifa etmesi gereken tek kisi" olarak tanimlanmasina ketilmasam da bu zamana kadar istifa etmesi gerektigini dusunuyorum ben de. Genel olarak icinde bulundugumuz politik atmosferde muhalefetin bir kabahati olmadigi düsüncesine de katilmiyorum.

      Ana muhalefet partisinin ekonomi politikalarini tanittigi bir websitesi var: ekonomi.chp.org.tr. Siteye bir girip bakin lütfen, Faik Öztrak'in kisisel blog sitesi gibi, ki bu yine iyi hali. Daha önceleri baktigimda sitede hic bir sey yoktu. Isteyen webarchive'den kontrol edebilir.

      Hükümet baskici, basin tarafli, halk ilgisiz... Bunlarin hepsi dogru olabilir, kismen dogru olabilirler; fakat muhalefetin de isini düzgün yapmadigi gercegini ortadan kaldirmiyorlar. Iktidarin ülkeyi yonetmede basarisiz oldugu kadar, muhalefet de bu topluma bir alternatif sunma noktasinda basarisiz oldu. Ilk grubun istifa etmesini bekliyorsak, ikinci grubun da istifasini beklememiz tutarli olur diye dusunuyorum.

      Saygilarimla

      Sil
    5. Türkiye ekonomisini gerilemes 2013 gezi olaylarında başladı. sırf koltuk sevdası ve erdoğanı devirmek için gezi olaylarını destekleyen malum kişi idi. 2014 kobani olaylarını çıkaranlar bu kişinin ortakları. 2016 darbe girişimini yapanlar bu kişiyi destekliyor. devlet - hükümet ayrımı yapmaksızın erdoğanı devirmek için elinde ne varsa kullanan yine aynı kişi. türk ekonomisi batıyor diye yurtdışında propaganda yapanlar bu kişinin adamları. insanlara dolar alması için yalvaranlar bu kişinin adamları. Sırf erdoğan faiz indirdi diye bana bu adamı savunmayın. bu arada erdoğanı desteklemiyorum yanlış anlaşılmasın ben malum kişiyi sevmiyorum.

      Sil
    6. Gezi olaylarında mesela Özal Başbakan ya da Cumhurbaşkanı olsaydı hemen oraya gider oradaki insanlarla bir bardak çay içer sohbet eder olayı barış içinde bitirir prim de yapardı. Bu kadar basit. Olayları birileri çıkarır ama siz yönetebilirsiniz ya da olaylar sizi yönetirse bugünkü duruma gelirsiniz.

      Sil
    7. Yandaş televizyon kanallarından eksik olmayan bir "kamuoyu araştırmacısı" da dün attığı twitte depremde arama kurtarma çalışmalarında CHP'nin çok ağır davrandığını söylüyordu. İktidarın savunulacak tarafı kalmayınca troller taktik değiştirdi, ülkede olumsuz ne varsa muhalefeti suçlama yöntemini deniyorlar şimdi. Yukarıda da örneklerini gördüğümüz bu yöntemin iktidara herhangi bir faydası olacağını sanmam, hatta insanlar üzerinde tam tersi etki yaptığını söyleyebilirim. Nasıl yaparlar bilmem ama daha akıllıca bir şeyler bulmalarında kendileri açısından yarar var...

      Sil
    8. Gezi olaylarını masum bir olay olarak görüyorsunuz sanırım. O dönem polisle nasıl çatıştıklarına, otobüsleri ve dükkanları nasıl yaktıklarına, astıklara terör bayraklarına ve fetönün olaydaki parmağına bakarsanız bunın sıradan bir olay olmağını anlarsanız.
      Muhalif kanallar ve gazeteler genelde masum bir olaymış gibi göstermeye ve erdoğanı suçlamaya çalışır, sizde bu yayınlara kandınız sanırım.

      Sil
    9. Bizde yetkisizi suçlayıp, bu sayede sorumluyu temize çıkarmak yerleşti artık. Bu düşünce yapısına şirketlerde, projelerde, insan ilişkilerininde sürekli rastlıyoruz. Türkiye'de tek tek gerçek ağızımızın tadı kaçmasın, standardım düşmesin oldu. Bunu da kaç sene daha idare edebiliriz yorumları ile dolu burası artık.

      Sil
    10. Ben hiçbir siyasal ya da sosyal olaya masumluk ya da kast açısından bakmam. Olayları siyasal iktidarın nasıl ele alıp yönettiğine bakarım. O açıdan baktığımda tam bir facia görüyorum. Gezi olayların baktığımda kendi yurttaşıyla savaşan, yurttaşının karşısına kendi taraftarlarını çıkaran bir siyasal iktidar görüyorum. Öte yandan beni kandırmak öyle kolay değildir.

      Sil
    11. Öncelikle sizi incitmek istemedim. Kusura bakmayın.
      Ama iktisadi incelemelerde bulunurken sadece hükümetin aldığı kara ve sonuç şeklinde kendinizi kısıtlarsanız incelemeleriniz hatalı olur. İktisat bir sosyal bir bilimdir. Bunu en çok siz bilirsiniz. Dezanformasyon, hükümet ve devlet aleyhine kışkırtmalar, halkı manipüle etme ve beklentieri yönetme kavramlarını incelemelerine eklemeniz gerekir. Ve en önemlisi sadece tek bir taraftan tek bir kesimi dikkate alarak bağımsız olmayan bir incelemeden kaçınmanız gerekir.
      Ben sadece malum kişinin ekonominin bu hale gelmesinde masum olmadığını dile getirdim.

      Ayrıca Mahdut adlı kişi, kendi görüşünü savunmayanlara gerekli cevabı veremeyince onları trol olarak nitelendirmek senin için bir savunma mekanizması olduğunu düşünüyorum. Umarım bu sorununu düzeltirsin senin için üzülüyorum.

      Sil
    12. İncinme söz konusu değil, karşılıklı görüş yazıyoruz, hiçbir sorun yok. Ben çok net gördüğüm bir yönetim beceriksizliğine, basiretsizliğine değiniyorum. Ve bu konunun iktisadi yönü siyasal ve sosyal yönünden hatta iletişim yönünden çok daha geride geliyor. Konuyu çözmek isteyen bir lider olaya barışçıl yaklaşır ve çözerdi. Bundan hiç kuşkum yok.

      Sil
    13. Adsız 14:53, dünya tarihinin gördüğü en felaket iktidar 21 yıllık icraatları ile orta yerde dururken ülkenin içinde bulunduğu durumdan muhalefeti ve liderini sorumlu tutmak için troll olmak gerekir diye düşünmüştüm ama troll değilsen o zaman durumunun çok daha vahim olduğunu söyleyebilirim :)

      Sil
    14. mahdut adlı kişi, daha yorumlarımı okumaktan aciz ve muhalefetin başındaki zatı savunmak için ne yapacağını bilemeyen bir kişisin, seninle tartışmaya girmek istemiyorum umarım bu durumdan tez zamanda kurtulursun. ülke ne çektiyse senin gibi partisine ve başkanına tapanlardan çekti.

      Sil
    15. Hacı, yorumlarımda çaktırmadan trollük yapmaya çalışan bir beceriksizi ifşa etmek dışında kimseye bir övgü ya da savunma yok. Sakin ol, bu kadar sinirlenme. Bir sonrakinde daha dikkatli olursan böyle yol kazalarına uğramazsın :)

      Sil
  50. Hocam insanlardaki yeni hükümetle enflasyonun düşeceği, ekonominin düzeleceği beklentisi gerçekçi mi sizce? 6 farklı partinin yönetimde söz sahibi olması yatırımcı açısından güvenilir bulunma ihtimali var mı?

    YanıtlaSil
  51. Ne kadar incitici bir yazı. Ak parti'nin abuk sabuk uygulamalarını din üzerinden izah etmeye çalışmanız ne kadar da korkunç. İslam dininde yönetici nasıl olur anlamak istiyorsanız sadece Ömer bin Abdulaziz'e bakmanız bile yeterlidir. Siz bir ekonomi akademisyenisiniz. Bir öğrenciniz sizin öğrettiklerinizi meslek hayatında kendi kafasına göre uyarlasa ve yanlış yapsa fakat toplum ya da herhangi bir şahıs, bunu suç onda değil hocası Mahfi bey'de ya da öğretisinin temeli olan ekonomi biliminde dese ne kadar yanıldığını anlarsınız. Bu hükümetin ya da reisinin islam dininde yeri olmayan keyfi uygulamalarının esasını islam dininden alıyor demek bir iftiradır. İslam dinini layıkıyla bilmezseniz reisten gördüğünüzü din zannedersiniz. İslam dinini gerçekten bilseydiniz reisin namaz kılması, oruç tutması, kur'an okuması dışındaki yaşayışının ve yöneticiliğinin islam diniyle alakası olmadığını da görürdünüz. Burada okuduğum kadarıyla (ki yıllardır okurunuzum.) yüzlerce samimi dindar takipçiniz var. Bakın bu insanlar ekonomiyi en iyi bilenden, çokomellilerden ya da gözlerindeki ışıltıyla ekonomiye yön verenlerden öğrenmek öğrenmek yerine sizi tercih ediyorlar. Neden çünkü ekonomi sistemsel bir bilimdir ve bunu bu ülke'de en iyi bilenlerden biri sizsiniz. Yoksa bizde bilirdik şakkadanak 10 milyar dolar satan batır elleri ekonomist ilan edip, bu cahilliği ve aymazlığı ekonominin temeli sanmayı. Bilmem anlatabildim mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sosyolojik değerlendirmelerin incitici olması sizin konulara objektif bakamadığınızın bir göstergesidir. İslam dinini emin olun sizden daha iyi bilirim.

      Sil
    2. İslâm'ı gerçekten ve samimi şekilde öğrenmek isteyenler, din konusunda herhangi bir tarafı tutmayan bilim insanlarının bu konuda yazdıkları kaynaklardan yararlanmayı denesinler bence. O zaman örneğin Ömer b Abdülaziz'in gerçekte nasıl bir yönetici olduğunu tarafsız şekilde öğrenebilirler, birtakım mensupların kulaklarına üfürdükleri hamasi saçmalıklara takılıp kalmazlar...

      Sil
    3. NOT: Yorumumu tekrar okuyunca Ömer b Hattab'ı zihnimden geçirirken Ömer b Abdülaziz'e dokundurduğumu fark ettim. II.Ömer diye de anılan Ömer b Abdülaziz, hem Süfyani hem Mervani Emevi halifeleri arasında mütevazı yaşamı ve nispeten insani uygulamaları ile fark yaratan bir istisnadır. 2,5 yıllık halifeliği sırasında adaletsiz vergileri düşürmüş, barışçıl politikalar izlemiş, müslümanlar arasındaki ayrımcılıkları engellemeye çalışmış, haksız şekilde el konan kimi arazileri asli sahiplerine ya da mirasçılarına iade etmek için çaba göstermiştir. Bu araziler arasında en önemlisi, Muhammed peygamberin kızına miras bıraktığı ama Ömer b Hattab'ın bastırması ile beytülmal'e devredilen Fedek hurmalıklarıdır. Bu iyi niyetli çabaları elbette cezasız kalmamış ve kölesi tarafından zehirlenerek öldürülmüş, kendisinden sonra halife olan II.Yezid, Fedek hurmalıklarını ehl-i beytten geri almak da dahil olmak üzere Ömer'in yaptığı tüm değişiklikleri geri çevirmiştir...

      Sil
  52. Mahfi bey,

    3 sorum var:

    (1) "Lozan Antlaşması 100 yıllık!" & "Lozan'ın gizli maddeleri var!" muhabbeti artık bitti mi? Gönül rahatlığıyla, safsatalar listemizden eksiltebilir miyiz?

    (2) Eğer Kılıçdaroğlu kazanırsa, "Aslında başkanlık sistemi güzel bir şeymiş yahu, en iyisi bozmadan devam edelim. Parlamenter sisteme geçişten vazgeçtiğimizi bir şekilde sümen altı ederiz." gibi bir yola sapabilirler mi? (Endişeliyim açıkçası!)

    (3) Eğer Kılıçdaroğlu kazanırsa, ve eğer AKP dağılmazsa ve muhalefet kanadına geçerse, "Bakın gördünüz mü?! Parlamenter sistem diye diye iktidara geldiler, tekrar köhnemiş koalisyon sistemini geri getirdiler, şimdi birbirleriyle didişmekten devleti, ülkeyi yönetemiyorlar! Eyy halkımız... 2028 seçimlerinde bizi AK PARTİ'yi yeniden seçmeye mecbursun!" gibi bir söylemi Recep Tayyip Erdoğan (veya onun kadrosundan birileri) ortaya atar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. Onun yerine başka bir safsata mutlaka girer devreye.
      2. Bilmiyorum ama en az 2 yıl başkanlık sistemiyle devam etmeleri lazım. Aksi takdirde bu enkazı kaldırmak mümkün olmaz.
      3. Bakalım göreceğiz. Şimdiden ne desek boş. Bizim toplum algı operasyonlarına son derecede fazla prim verdiği için her şey olabilir.

      Sil
    2. Saygıdeğer Eğilmez

      3. soruya yazdığınız cevaptan, halka "güvenMEdiğiniz" sonucunu çıkarıyorum?

      Yanılıyorsam düzeltiniz lütfen? (İftira atmaya çalışmıyorum.)

      Sil
    3. Halkımızın algı operasyonlarına açık olduğu ve bunların etkisi altında kaldığı çok açık. İster güvenelim ister güvenmeyelim bu bir gerçek.

      Sil
    4. Halk 1 -2 kişi değil ki, yolda yürümeyi bilmeyende var, uçak kullanınıda. Hal böyle olunca savaşmak(ölmek) dışında halka pek güvenimiz kalmıyor. Bilmem anlatabiliyor muyum.
      MT

      Sil
    5. Savaş oldugundada fakirlerin çocukları ölür bu böyledir toplum katmanlaştı ve kutuplaştı bunu bilinçli veya bilinçsiz yaptılar ama sonuçları olacak bu gerçek şimdi yapılması gereken doğru diye birsey kalmadı ki kılıçdaraoglu gelecek ve herseyi düzeltecek böyle birsey hiç olmadaki eğitim hukuk adalet yönetim bunlarda fikir birliği çok önemlidir ben Türkiye’de bunların herhangi birinde bir fikir birligivgörmüyorum sürdürülebilir bir ivme yakalamamız 20 yıl alır derlerdi biz çocukken şimdi gene aynı zırva düzeleceği falanda yok herkes kendi penceresinden bakıp kendi görmek istediği gibi görüyor olayları ideal arayışı yok

      Sil
  53. Hocam en sevdiğiniz yerli polisiye roman hangisidir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. PATASANA Bİ HARİKA HOCAM, İ.PALA' NIN KATRE-İ MATEM' İDE TAVSİYEYE DEĞER HOCAM NACİZANE.) SELAMLARIMLA!
      YAZILARINIZI İLGİYLE TAKİP EDİYORUM YENİDE OLSAM..

      Sil
  54. İstişare, meşveret, cumhuriyet ve demokrasi...

    ... "Yâ Resûlallah! Burası, sana Allah`ın emrettiği, bizim için ileri gidilmesi veya geri çekilmesi câiz olmayan bir yer midir? Yoksa, şahsi bir görüş neticesi, bir harp tedbiri olarak mı seçildi?" diye sordu.

    Resûl-i Kibriyâ Efendimiz, "Hayır! Şahsî bir görüş neticesi, bir harp tedbiri icabı olarak seçildi." buyurdu.

    Bunun üzerine Hubab şöyle dedi:

    "Yâ Resûlallah! Burada karargâh kurmak pek muvafık değildir. Siz, halkı hemen buradan kaldırınız! Kureyş kavminin konacağı yerin yakınındaki su başına gidip konalım. Ben orayı bilirim. Orada suyu bol ve tatlı bir kuyu vardır. Onun gerisindeki bütün kuyuları kapatalım. Sonra bir havuz yapıp onu su ile dolduralım. Sonra da müşriklerle çarpışalım. Biz, susadıkça havuzumuzdan içeriz. Onlar su bulup içemezler. Zor duruma düşerler."

    Peygamber Efendimiz (a.s.m.) "Ey Hubâb, doğru olan görüş senin işâret ettiğindir." buyurarak hemen ayağa kalktı..



    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peygamber, küçük şehrinden çıkıp, arapları birleştiren bir devlet kurdu.

      Peygamber de diğer başarılı insanlar gibi akıllı, bilge insanlara mümkün oldukça danışırdı.
      Tarihte danışarak devlet kuran ve büyüten çok insan vardır, Cengiz, Eyyübi, Timur, Gazneli Mahmut ve çok kişi.

      Peygamber dönemindeki çok insan peygambere biat ederdi, tıpkı başka liderlerden Cengiz, Timur, Fatih ve diğerlerine biat ettikleri gibi. Eğer biat ettikleri kişi, danışarak, bilge, liyakatli kimselere akıl sorarak işlerini yapıyorduysa, hepsi başarılı olurdu.

      Konumuz, şimdikilerin, liyakat ve danışma kısmını atıp, biat kısmını almaları, bunu da din duygusunu bahane edip yapmaları.

      Dine kimsenin bir şey dediği yok. Cengiz gök tanrıya tapardı, Peygamber tek ilaha, Timur, Fatih ve Atatürk ise tanrıya inanmazlardı. Kurtarıcımız Atatürk'e de biat edenler yok muydu sanıyorsunuz?

      Konunun dinle bir ilgisi yok, din bahanesi ile biat edenlerle ilgisi var.
      Güce tapan, kraldan çok kralcı asalaklar ile ilgisi var.

      Sil
    2. Adsız (10 Mart 2023 17:19)

      "Dinler"i, sanki, kendi kendine doğan sistemler, kendi kendine doğan düzen (nizam) çeşitleri olarak düşünerek yanlış anlıyorsunuz.

      Bütün dinler, insanların kültürel birikintileri içinden doğar. Hiçbir din, göksel değildir, uhrevi değildir; hepsi "insan" icadıdır.

      Eğer "insanın hayal etme kabiliyeti" olmasaydı, "dinler" de olmazdı.

      Dinlerin "en temel özelliği"; toplumsal (ve bireysel) "kurallar"a insanların uymasını sağlamaktır. Bu "kurallar", uhrevi değildir; hepsi "insan" icadıdır.

      Amerikan kızılderili sosyolojisinde kutsiyet atfedilen "kurallar" ile, İsmailağa Cemaati sosyolojisinde kutsiyet atfedilen "kurallar" birbirlerine benzerlik ya da farklılık gösterebilir. Burada asla unutulmaması gereken nokta; bütün bu "kurallar"ın bizzat insanlar tarafından icat edilmiş olması ve yüzyıllara-binyıllara yayılan kültürel devinim içinde yoğrula yoğrula 2023'e kadar gelebilmesidir. Hiçbiri uhrevi değildir, hepsi "insan" icadıdır.

      Şu cümleniz "Konunun dinle bir ilgisi yok, din bahanesi ile biat edenlerle ilgisi var.", yanlış.

      "Din"e adeta toz kondurmamaya çalışarak, uhreviliğe işaret ediyorsunuz. Yanılıyorsunuz.

      Konu basbaya "din"le ilgili, çünkü "dinler"i insanlar yarattı.

      Arızalı bir makineden insan nasıl sorumluysa, arızalı dinlerden de insan sorumludur. Kendi yarattığı "din"i de kontrol etmek, bakımını ve gerekirse tamirini yapmak zorundadır.

      Sil
    3. 11:14 türkçe anlamını yazar mısınız? Yazdıklarınızdan birşey anlayamıyorum. Sorun ben de değil. Sorun sizin anlatmanızda. Seçtiğiniz kelimelerde. Bunu bilerek yapıyorsunuz ki insanlar birşey anlamasın. Sorgulamayanlar size hemen inansın.

      Sil
  55. Mahfi hocam ABD ekonomisi bir uçuruma doğru gidiyor. Faiz arttırımının bedelini çok ağır ödeyecekler gibi. Sizce enflasyonu düşürmek pahasına ülkeyi finansal bir krize doğru sürüklemek mantıklı mı? Gerçekten buna değer mi? Bugün bir banka daha battı... Borsa kan ağlıyor. Yatırımcılar ABD borsasından parasını çekip buralara geliyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyon, bedel ödemeden kurtulacak bir mesele değil ne yazık ki. Ama eğer henüz çok yükselmemişken bu bedeli ödemezseniz Türkiye'nin durumuna düşersiniz.

      Sil
    2. Eğer enflasyonun yükselmesi için faizi yükseltirseniz kaybeden devlet ve şirketler olur. Eğer faizi arttırırsanız kaybeden halk olur. Enflayon hertürlü kaybettiren bir şeydir. Eğer kaybetmek istemiyorsanız bunun çözümü parasal değil mali politikalardır.

      Sil
    3. İşte onun için faizi indirmeyin enflasyonu azdırırsınız dedik durduk.

      Sil
  56. Verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  57. Bu kadar çok blog okuyucusunun olduğunu bilmiyordum. Tebriklerr

    YanıtlaSil
  58. "İstifa da intihar da bir çeşit başkaldırıdır." Buna ne yazık ki katılmak mümkün değil hocam. Her ikisi de yapılabileceklerini, olasılıklarını tüketmiş kişinin kabullenişidir. Etimolojik açıdan hiç bir ilişki zaten kurulamaz -onu bir kenara bırakıyorum- istifaya verilen anlam bulunduğunuz konuma göre değişrir ama intihar kelimesi olumsuzluk içermektedir.
    Belki de ilk defa yazdıklarınıza karşı fikrim olduğundan ilk başkaldırımı da gerçekleştirmiş oldum.:-)
    Saygılarıma.

    YanıtlaSil
  59. Müthiş bir yazı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!