AKP Ekonomisinin 20 Yılı
20 yıldır iktidarda olan AKP’nin
ülke ekonomisi nerede alıp nereye getirdiğini başlıca makroekonomik göstergeler
yardımıyla ele alacağız. Çalışmanın sonunda da özellikle yaşanan depremler
sonrasında kentsel dönüşüm konusunda nerede olduğumuza bakacağız.
GSYH Sıralamasında Dünyadaki Yerimiz
Türkiye, 2000 yılında dünya GSYH
sıralamasında 17’nci sıradaydı. 2021 sonunda 21’inci sıraya gerilemiş bulunuyor
(kaynak: IMF World Economic Outlook Database, October, 2022.) İran’ın GSYH’sini
gerçek kur ile dolara çevirirsek İran bu listeye giremiyor. O nedenle Türkiye’nin
2021 sonu itibarıyla listedeki gerçek yeri 20’nci sıradır.
AKP’nin iktidarda bulunduğu 20 yıllık sürede Türkiye birkaç kez 16’ncı sıraya yükselmişse de özellikle 2018 yılındaki rejim değişikliğinden sonra yaşanan ivme kayıpları sonucu 20’nci sıraya gerilemiştir.
Büyüme ve Gelişmekte
Olan Ülkeler Ortalamasıyla Karşılaştırma
AKP, iktidarının ilk 12 yılında oldukça iyi bir büyüme performansı yakalanmış, 2001 krizi sonrasında başlayan yüksek büyüme 2009 yılında küresel krizin yansımasıyla küçülmeye dönüşmüş görünüyor.
Küresel krizin etkisini bir yılda
atlatan Türkiye, inişli çıkışlı bir büyüme eğilimiyle 2019 yılına kadar gelmiş
2019 ve 2020 yıllarında ivme kayıpları yaşamıştır. Grafikteki eğilim çizgisi
(kırmızı kırıklı çizgi) bize AKP’nin 20 yıllık iktidar süresinde büyümenin
düşüş eğiliminde olduğunu gösteriyor.
Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin
2002’den 2022’ye kadar olan büyüme oranları, içinde yer aldığı Gelişmekte olan
Ülkeler (GOÜ) grubunun ortalamasıyla karşılaştırmalı olarak sunuluyor (kaynak:
IMF, World Economic Outlook Database, October 2022.)
(AKP dönemini değerlendirdiğimiz
için ortalamalara 2002 – 2022 dönemini aldık.) Görüleceği gibi büyüme konusunda
Türkiye, gelişmekte olan ülkeler grubu ortalamasının az da olsa üzerine çıkmış
bulunuyor.
İşsizlik
AKP iktidarı öncesinde Türkiye’de
işsizlik oranı ortalaması yüzde 7,5 – 8 arasında bulunuyordu. Ve bu oran uzun
yıllar ortalaması olduğu için Türkiye açısından doğal işsizlik oranı olarak
kabul edilebilecek bir düzeydi. AKP iktidara gelmeden hemen önce yaşanan 2001
kriziyle işsizlik oranı yüzde 11 düzeyine yükselmişti.
Grafikten de görülebileceği gibi
AKP’nin 20 yıllık iktidarı süresince sağlanan yüzde 5’in üzerinde ortalama
büyümeye karşın işsizlik oranı ortalama yüzde 10,6 oranında gerçekleşmiş böylece
yüzde 8 olan doğal işsizlik oranı yüzde 10’lara yükselmiş bulunuyor.
Enflasyon ve
Gelişmekte Olan Ülkeler Ortalamasıyla Karşılaştırma
AKP, siyasal iktidarına yüksek oranlı bir enflasyon devralarak başladı. 2001 Krizi sonrası başlamış bulunan IMF destekli Güçlü Ekonomiye Geçiş programını 2008 ortasına kadar aynen sürdüren AKP iktidarı, enflasyonu kısa sürede yüzde 10’un altına düşürmeyi başardı.
Grafikte bu düşüş açıkça
görülebiliyor. Bu olumlu görünüm 2018 yılına kadar korunabildi. Rejim
değişikliğiyle birlikte bu görünüm kayboldu ve enflasyon hızla yükselmeye
başladı. Bu dönem, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını iyice yitirdiği ve
faizlerin hızla düşürüldüğü dönemdir. Grafikte enflasyonun nasıl denetimden çıktığını
izlemek mümkündür.
Başarının nasıl başarısızlığa
dönüştüğünü net bir biçimde ortaya koyabilmek için Merkez Bankası faiziyle
enflasyon arasındaki ilişkiye bakmak yeterlidir.
Grafikte mavi kırıklı çizgi
Merkez Bankası’nın hükümetle ortaklaşa belirlediği enflasyon hedefini
gösteriyor. Bu hedef yıllardır hiç değişmiyor (yüzde 5.) Siyah çizgi, Merkez
Bankası’nın yüzde 5’lik enflasyon hedefine ulaşmak için uyguladığı faiz oranını
kırmızı çizgi de gerçekleşen enflasyon oranlarını gösteriyor. 2020 yılında
yapılan hızlı faiz düşüşlerinin enflasyonu nasıl denetimden çıkardığı açıkça
görülebiliyor.
Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin
2002’den 2022’ye kadar olan enflasyon oranları, içinde yer aldığı Gelişmekte
olan Ülkeler (GOÜ) grubunun ortalamasıyla karşılaştırmalı olarak sunuluyor
(kaynak: IMF, World Economic Outlook Database, October 2022.)
(AKP dönemini değerlendirdiğimiz
için ortalamalara 2002 – 2022 dönemini aldık.) Tablo bize Türkiye2nin içinde
yer aldığı gelişmekte olan ülkeler grubunun iki buçuk katı daha fazla enflasyon
yarattığını gösteriyor. 2013 yılında başlayan kopuş 2018 yılından itibaren
hızlanarak artmış ve 2022 onunda Türkiye’de yıllık enflasyon GOÜ’nün 6 katına
yükselmiş bulunuyor.
Bütçe Dengesi
AKP iktidarı, yüksek bütçe
açıkları devraldı. Bununla birlikte yürürlükte olan IMF programı bu açıkların
düşürülmesi için oldukça sağlam düzenlemeler getirmişti. AKP iktidarı bu
düzenlemelere harfiyen uydu.
Grafik bize bütçe açığının
denetim altında olduğunu gösteriyor. Ne var ki konu bütçe olunca yalnızca
göstergelere değil onların arkasındaki çerçeveye bakılınca görünümün öyle
parlak olmadığı anlaşılıyor. Özellikle 2022 yılında Türkiye resmen bir yılda
iki bütçe kullandı. Yıl ortasında biten ödenekler ek bütçeyle değil o adı
taşıyan ama ikinci bir bütçe büyüklüğünde olan bir bütçeyle yenilendi.
AKP iktidarının bütçe konusunda
yaptığı ve önceki dönemlerden farklı olan en önemli şey bir seferlik gelirlerle
bütçeyi finanse etmeye çalışmaktır. Bunların arasında vergi barışları, bedelli
askerlik, imar affı için yapılan tahsilatlar, yurtdışı varlıkların belirli
ödemeler karşılığı yurda getirilmesi gibi kalemler yer alıyor. Bütçe açığının GSYH’ye oranını yüzde 3’ün
altında tutma çabası ilerisi için sorun yaratacak birçok işlemin yapılmasına
yol açmış bulunuyor. Bunların acısını getirilen imar aflarıyla depremlerde
yaşamış bulunuyoruz.
Cari Denge ve Gelişmekte Olan Ülkeler Ortalamasıyla Karşılaştırma
AKP’nin iktidarı devraldığı 2002
yılı sonuna kadar Türkiye’de cari denge yüzde 1 dolayında açık veren bir
görünümdeydi. 2003 yılından başlayarak cari açık büyümeye başladı. 2011 yılında
yüzde 10 dolayında bir cari açık / GSYH oranıyla rekor kırılmış oldu.
Grafik bize AKP iktidarı
döneminde cari açığın yüzde 4 – 5 arasında bir dengeye oturduğunu gösteriyor ki
bu finanse edilmesi sıkıntılı bir dengeye işaret ediyor. Bu açığı finanse
ederken ister istemez kur yükselişine boyun eğmek zorunda kalınıyor.
Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin
2002’den 2022’ye kadar olan cari denge / GSYH oranları, içinde yer aldığı
Gelişmekte olan Ülkeler (GOÜ) grubunun ortalamasıyla karşılaştırmalı olarak
sunuluyor (kaynak: IMF, World Economic Outlook Database, October 2022.)
Tablo, bize Türkiye’nin, AKP’nin
iktidarda bulunduğu 2002 – 2022 döneminde ortalama yüzde 4,6 oranında cari açık
verdiğini buna karşılık içinde yer aldığımız gelişmekte olan ülkeler grubunun yüzde
1,4 oranında cari fazla verdiğini gösteriyor.
USD/TL Kurunun
Gelişimi ve Dolarizasyon
AKP iktidarının ilk 12 yılında USD/TL kuru neredeyse sabit
kur gibi gelişti. O dönemde kur ortalama olarak 1 USD = 1,5 TL düzeyindeydi.
Aşağıdaki grafik 2002 – 2022
arasında USD/TL kurundaki gelişlimi gösteriyor (grafik Bloomberg HT’nin USD/TL
kuru verileri kullanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.)
Grafik, 2016 yılında başlayan kur
yükselişinin 2020 yılında faizlerde yapılan hızlı düşüşlerle nasıl hızlandığını
açık biçimde sergiliyor.
Dolarizasyon ya da teknik
ifadesiyle ‘para ikamesi’ bir toplumun kendi parası yerine bir başka ülke
parasını tercih etmesi anlamına geliyor. Bunun oranını ölçmek için bankalardaki
yabancı para mevduatı toplam mevduata bölüyoruz (Dolarizasyon = Yabancı Para
Mevduat Toplamı / Toplam Mevduat.) Aşağıdaki grafik AKP iktidarı döneminde
dolarizasyonun nasıl geliştiğini gösteriyor (Grafik; TCMB, Bloomberg HT
verileri kullanılarak tarafımdan hazırlanmıştır.)
2002 yılında dolarizasyon oranı
yüzde 57 idi. Yani bankalardaki her 100 TL’lik mevduatın 57 TL’si yabancı para,
43 TL’si Türk Lirasıydı. Uygulanan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programının öngördüğü
bankacılık reformu, kamu mali disiplinin sağlanması ve borçlanmanın düşürülmesi
ve 2005 yılı sonunda başlayan Avrupa Birliğine tam üyelik müzakereleriyle hızla
gerileyen dolarizasyon oranı, sonrasında bütün bu reform havasının tersine
dönmesiyle yeniden yükselişe geçti. Bugün başladığımız noktaya geri gelmiş
durumdayız. Üstelik buna bankaların ‘opsiyon’ adı altında geçici olarak yabancı
para mevduatını TL mevduat gibi gösterme operasyonlarındaki miktarlar dahil bulunmuyor.
Onlar da katılırsa başladığımız noktadan çok daha yukarılarda olduğumuz ortaya
çıkıyor.
Özetle söylemek gerekirse AKP
iktidarı 20 yıllık yönetim süresinde başlarda çözer gibi olduğu dolarizasyon
sorununu sonradan çok daha yüksek bir düzeye çıkarmış bulunuyor.
Dış Borçlar ve Gelişmekte Olan Ülke (GOÜ) Ortalamasıyla
Karşılaştırılması
AKP, iktidara geldiğinde dış
borçların GSYH’ye oranı yüzde 56 dolayındaydı. Bu oran hızla geriledi ve 2005
yılında yüzde 35’lere düştü. Avrupa Birliğiyle tam üyelik müzakerelerine
başlayan Türkiye’ye 2006 – 2010 arasında toplam 80 milyar dolar doğrudan
yabancı sermaye girişi oldu (1923 – 2005 arası giren doğrudan yabancı sermaye
toplamı 15,4 milyar dolardı.) Bu büyük giriş dış borç stokunu düşürdü. Bir
başka deyişle Türkiye, dış borçların yerine doğrudan yabancı sermaye girişini
koymayı başardı.
AKP iktidarı, 2013 yılından itibaren
bu ivmeyi kaybetti. Bunun temel nedeni Avrupa Birliği ile olan ilişkilerin
bozulması ve tam üyelik seçeneğinin neredeyse tümüyle masadan kalkmış olmasıdır.
O tarihten sonra doğrudan yabancı sermaye girişi düşerken yerini yine dış
borçlanmalar aldı ve dış borç yükü hızla yükseldi.
Bugün geldiğimiz noktada
başladığımız yerden farklı bir konumda değiliz: Dış borç yükümüz hala 2002
sonundaki gibi yüzde 55. Buna karşılık GOÜ’lerin dış borç yükü yüzde 36,7’den
yüzde 29,1’e gerilemiş bulunuyor.
Öte yandan son birkaç yılda dış
borç yükünün düşmesinin nedeni Merkez Bankası ve bankaların borçlanma yerine
swap işlemleriyle devam etmeleridir. Swap işlemleriyle altına girilen
yükümlülükler dış borç olarak kabul edilmediği için borç stokunda yer almıyor.
Depremden Depreme, Krizden Krize
AKP, iktidara geldiğinde İzmit
Depreminin üzerinden 3 yıldan biraz fazla, 2001 ekonomik krizinin üzerinden de
2 yıla yakın zaman geçmişti. 18 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği depremin
yaraları tam olarak sarılamamış, yarattığı travma unutulmamışken yaşanan
ekonomik kriz binlerce insanın işsiz kalmasına ve ülkenin GSYH’sinin dörtte
birinin kaybedilmesine yol açmıştı. AKP’nin iktidarı kazanmasında 1999 depremi
ve 2001 ekonomik krizi etkili olmuştu.
Türkiye, bu yılın Şubat ayında
Kahramanmaraş merkezli depremlerle 10 ilde büyük bir yıkım yaşadı. Bu depremlerde
50 bine yakın insan hayatını kaybetti. Depremler, 1999 depreminden ders çıkarılmamış
ve gerekli önlemlerin alınmamış olduğunu açık biçimde ortaya koydu.
Yapılan resmi açıklamalara göre
İstanbul başta olmak üzere 6,5 milyon konutun acilen kentsel dönüşüme girmesi
gerekiyor. Bu açıklamadaki acilen ifadesini en fazla beş yıl olarak anlarsak
yılda 1.300 bin konutun dönüştürülmesi gerçeği çıkar karşımıza. Bu dönüştürülecek
konutlara ek olarak Türkiye’de her yıl yeni 750 bin konuta ihtiyaç duyulduğunu
da dikkate alırsak yılda 2 milyon konut üretilmesi gerektiği sonucuna ulaşırız.
Türkiye’nin mevcut olanaklarla yıllık konut üretim kapasitesi 1 milyon olarak
hesaplandığına göre ya yılda 2 milyon konut üretim düzeyine çıkılacak ya da bu
plan beş yıl değil on yıla yayılacak ki o zaman da özellikle İstanbul açısından
depremle dönüşüm tamamlanamadan karşılaşma riski artmış olacak.
Başlarda ekonomik sorunları
çözmeye doğru yaklaşmasının temel nedeni uygulanan IMF programı ve onun verdiği
ivmeydi. O program bitip ivme de bir süre sonra kaybedilince ekonomide geriye
kayma başladı.
Sonuç
AKP’nin 20 yıllık uzun ve tek
başına iktidarı ne yazık ki ülkeyi ekonomik olarak içinde yer aldığı gelişmekte
olan ülkeler arasında oldukça geri sıralara düşürmüş bulunuyor. Türkiye henüz
2001’deki gibi büyük çaplı işsizlik görmediği ve geçmişten beri yüksek enflasyonla
yaşadığı için insanlar içinde bulunulan ve giderek kötüye giden ekonomik durumu
bir kriz olarak görmüyorlar. Oysa enflasyonun bu kadar yüksek olduğu, cari
açığın giderek arttığı, swap hariç net döviz rezervlerinin eksi 40 milyar doların
üzerinde olduğu, faizlerin, kurun bastırıldığı bir durum kriz hali olarak
tanımlanır.
Öte yandan AKP’nin iktidarda
olduğu dönemde yalnızca özelleştirmelerden 63 milyar dolar gelir elde edilmiş
bulunuyor. Bu paralar büyük çoğunlukla, lüks binalara, gereksiz havalimanı
yapımları, kullanılmayan köprü yapımları gibi gösteriş tüketimine harcandı. Oysa
bu dönemde AKP iktidarı, bu paraları kentsel dönüşüme harcamış olsaydı bugün
yaşadığımız sorunların çoğu yaşanmayacaktı.
Bilimde mucize olmaz. Bilim; plana,
programa ve liyakate dayanır. Bunlar olmayınca ekonomide kriz yaşamaktan
kurtulma şansı kalmadığı gibi deprem gibi facialarla karşılaştığımızda
binaların yıkılmasının ve insanların ölmesinin önlenmesi de imkânsız hale gelir.
Türkiye, 2023 seçimlerine her
alanda çok büyük sorunlarla giriyor.
Hocam elleriniz dert görmesin. 20 yılda açıklanan hangi rakamlara inanalım tam bir üç kağıt ekonomisi. Ülke benim görüşüme göre geri gitti saygılarımla
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilNeresi üç kağıt ekonomisi, hocamız rakamları vermiş, ülke o zamandan bu zamana üçe katlamış.
SilKaç ülke kendini üç kat büyütebilmiş?
Hükümet kuş gibi ekonomi almış, üçe katlamış, daha ne yapsın?
Ülke darbe görmüş, hükümeti kapatmaya çalışmışlar, askerler huzursuzluk yapmış, yargı hükümet ile uğraşmış, yine çok iyi iş yapmışlar.
bir şey beğenmeme korosu hep aynı.
Yukarıdaki 20 ülkenin 10’u ekonomisini -çe katlamış: Çin, Kanada, G. Kore, Hindistan, Hollanda, Avustralya, Rusya, İsviçre, S. Arabistan, Endonezya
SilDegerli Hocam, öncelikle elinize sağlık. Ancak 3 tenkitim var:
Sil1) AKP 2000 yılında değil 2002 yılında iktidara geldi. Dolayısıyla 2000 senesinin değil (ki baskı kurulmuş bir kur vardı), 2002 senesinin GSMH ‘na göre bir karşılaştırma yapmalıydınız.
2) GOÜ olarak hangi ülkeleri referans aldığınızı açıkça yazmanız gerekir. Aksi halde yapılan karşılaştırma eksik olur kanaatimce. GOÜ ülkeleri kimlerdir?
3) Satın alma gücü paritesine göre bir karşılaştırma yapmamışsınız. Bence bu karşılaştırmayı yapmak, bir miktar daha sağlıklı sonuçlar verebilir.
Saygılarımla. Rıza Ersoy
Ak-Parti bu dönemde tam bağımsız ve kendi başına değildi.Hakim ekonomik güç yönetim süreçlerinin oluşmasında elbette ki etkin olmuştur.Ak Parti, işbirlikçi komprador sermayenin ve küresel Çetenin darbe dahil her türlü baskılarına rağmen, ekonomiyi korumayı başarmıştır.
SilRıza Bey tenkitlerinizi yanıtlayayım:
Sil1) 2002 yılında Türkiye 21. sıradaydı. 2001 krizinin hemen ertesi olduğu için GSYH'sinin dörtte birini kaybettiği için oradaydı. Krizin etkisi gerçek durumu bozduğu için 2002'yi almadım. Ama o yılı da alsak hiçbir gelişme olmadığı ortaya çıkıyor.
2) GOÜ ülkeleri gelişmiş toplam 196 ülke içinde gelişmiş olan 40 ülke dışında kalan bütün ülkeleri kapsıyor. Bu tanımlar fazlasıyla bilindiği için yazmayı gerekli bulmadım. Google'a gelişmekte olan ülkeler yazıldığında tam listesi çıkıyor.
3) Satın alma gücü paritesi parası fazla oynak olmayan ülkeler için doğruyu gösterse de bizim gibi parasının dış değeri sürekli değer kaybeden ülkeler için gerçek durumu olduğundan iyi gösteriyor. Bir ülkede paranın dış değer kaybı arttıkça ülkenin satın alma gücü paritesine göre GSYH'si yükseliyor. Bu anlamlı bir şey değil tabii. O nedenle SAGP yi almadım. Esasen dünyadaki karşılaştırmalarda da ağırlıklı olarak SAGP değil cari fiyatlarla GSYH kullanılıyor.
hocam şunu merak ediyorum. klasik ekonomi yöntemi olarak türkiye de faiz oranlarını enflasyon + yüzde 10 - 15 yaptığımızda enflasyon oranı düşecekmi yoksa o politika bile artık bizi kurtarmaz
SilElinize sağlık Hocam keşke sadece ekonomik yönden geriye gitmiş olsaydık ama sosyolojik ve psikolojik olarak da çok geriye gittik tabii bunun en büyük sebebi de ekonomik umarım seçimle beraber bir değişim olur da her şeyi tersine çeviririz
YanıtlaSilAslında sosyal, siyasal alanlarda ve dış politikada çok daha kötü durumdayız, haklısınız.
SilHocam, bana göre, ekonomik durum, belli tedbirlerle belirli bir vadede iyi-kötü düzeltilebilir de, esas sorun, toplumsal yozlaşma, ne kadar sürede düzeltilebilir ya da - (at all) - düzeltilebilir mi? :(
SilHer şeyi geç insanların geleceğe dair umudu kalmamış, çocuklarimiz için çok üzgünüm. İnşallah adaleti hakim kılan, bilimi,liyakati esas alan yöneticiler ülkeyi yönetir.
YanıtlaSilUmut her zaman var.
SilHocam elinize sağlık. Keşke sadece ekonomik yönden geriye gitseydik fakat psikolojik ve kültürel olarak da çok geriye gittik umarım önümüzdeki seçimle beraber bir değişim yaşanır ve tersine döndürürüz her şeyi.
YanıtlaSilHocam emeğinize sağlık..
YanıtlaSilSağ olun.
SilMahfi Hocam, elinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkürler Murat Bey.
Silülkelerin tarım, hayvancılık ve sanayisi güçlü ise sırtı yere gelmez.yüksek teknoloji falan hikaye oturup bilgisayar telefon mu yiyecez
YanıtlaSilDiyelim ki haklısınız tarım ve hayvancılık da yetmez oldu, o da bitti.
SilSayın Adsız16 Mart 2023 13:29,
SilBugün Alphabettin Googlee’ını , Apppleın iPphone’nunu, Miccrosoftun Yazılımlarını, Tesslanın ürettiği Arabaları.. yediğini düşündüren, sınırları ve sinirleri zorlayan yorumunuz hayranlık verici.
İthalata dayalı ve enflasyonist politikalarla elimine edilen yerli tarım ve hayvancılık üreticisi de neredeyse kalmadığına göre şimdi oturup yorum yazdığımız telefonlarımızı yiyebiliriz.
Arkadaş beton tadını seviyor anlaşılan. Zira bu kafa ve desteklediği iktidar sayesinde ülkede yenecek sadece su katılmış hazır beton, deniz kumuyla karılmış çimentosu düşük harç ve salata niyetine de makarna kalınlığında nervürsüz demirler kaldı...
SilDeğerli Hocam, Elinize sağlık, çok teşekkürler.
YanıtlaSilYazınıza dahil ettiğiniz tabloları (Büyüme, enflasyon, cari açık gibi yıllık bazda GOÜ'ler ile karşılaştırdığımız tablolar), ilk yılı 100 farzederek endeks haline çevirerek rakaamların evrimine baktım. Yıl bazında baktığımızda kimi zaman çok büyük değilmiş gibi algılanan farklar, endekse çevirerek baktığımızda ortaya çıkan mutlak değerler bazında kapanması çok güç farklara dönüşüyor.
Çok doğru.
SilEmeğineze sağlık hocam. Yazılarınızı dikkatlice okuyup bilgi sahibi oluyoruz , ve aynı zamanda Türkiyede büyük bir bölümün insanların, okuyup Araştirmadigi için çok farklı kalıplarda oldukları ortaya çıkıyor.. şu gelirse şöyle olur bu gelirse böyle olur gibi hayelci bir toplum olduğu ortadadır.. konuşulacak o kadar konu varki...kelimeler yetersiz..
YanıtlaSilSağ olun.
Sil2000 yılı sıralamasında Fransa neden yok
YanıtlaSilYanlışlıkla Hindistan yazmışım. Düzelttim, teşekkürler.
SilMerhaba Hocam,
YanıtlaSil2000 yılı GSYH listesinde Hindistan 2 yerde geçiyor. Bilginiz olsun.
Düzelttim, sağ olun.
SilHocam Atatürk ‘ün kısa sürede başardıklarını düşünüyorum da.Birde bunların 20 yılda yaptıklarını... kurtulmaya az kaldı... bilimin ışığında artık ileri.
YanıtlaSilBilim, kurtuluşun yoludur.
SilEmeğinize , yüreğinize sağlık Hocam. Ne güzel açıklamışsınız. Yalnız İlk listede Fransa yok neden acaba?
YanıtlaSilÇok teşekkürler. Düzelttim.
SilSatın alma gücü paritesine göre milli gelir daha sağlıklı bir bakış açısı sunmaz mı Hocam? Satın alma gücü paritesine göre 2002'de dünyada 18. sıradaki iken bugün 11. sıraya yükselmişiz. Belki de bu realite AKP'nin 20 yıldır niye her seçimi açık ara kazandığını açıklıyor. Aksi durumda Türk halkının %60'ı aptal mı bilmem mazoşist demektir.
YanıtlaSilBizim gibi parasının dış değeri hızla düşen ülkelerde satın alma gücü paritesi olduğundan çok daha iyi sonuçlara yol açarak illüzyon yaratıyor o nedenle kullanmıyorum. Demek istediğimin ayrıntısı bu yazımda var:
Silhttps://www.mahfiegilmez.com/2020/06/turkiye-ilk-10-ekonomi-arasna-girebilir.html
Satın alma gücü paritesine göre milli gelir daha sağlıklı bir bakış açısı sunmaz çünkü Mahfi hocam sağolsun baştan sona "verilerle" süslü siyasi bir yazı döşemiş. işine gelen verileri kullanarak istatistik biliminin paradoksunu sunmuş. Satın alma gücü paritesi, toplam borç oranları vs vs işine gelmeyeceği için gözardı edilmiş akademik nosyondan uzak taraflı bir yazı olmuş. yine de emeğinize sağlık.
SilSatın alma gücü paritesi yüksek olmasa şu an bir ekmeği 20 liraya yiyor olurdunuz. Bu paritenin noksanlıkları olsa da çok şey ifade ediyor. Hindistan gibi ülkeleri örnek verip bu pariteyi kötuleyenler var ama kişibaşı düşen gelir bazında bakmak gerek, türkiyenin satın alma gücü bakımından kişi başı milli geliri hindistana göre oldukça yüksektir. Hatta birçok ülkeye göre.
SilSaygı değer 09:55 ve 18:11 muhtemelen 2 yazıda aynı kişiye ait.
SilBen sizin gibi biat etmiyorum. Sorguluyorum mahfi hocanın da , sizin de yazdıklarınızı sorguluyorum.
Üşenmeyip satın alma paritesine baktım. https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Satinalma-Gucu-Paritesi-2021-
Karşılaştırmalarda yer alan 36 ülke arasında SGP'ye göre kişi başına GSYH endeksi en yüksek ülke 268 ile Lüksemburg, en düşük ülke ise 32 ile Arnavutluk oldu. Kişi başına GSYH endeksinde Lüksemburg AB ortalamasının %168 üzerinde, Arnavutluk ise %68 altında değere sahip oldu. Türkiye ise 63 puan ile 36 üle içerisinden 29. Sırada. Ekmeği 20 liraya alamamızın sebebi halk yığının en fazla yediği şey ekmek. Hükümet ekmeğe za. I engelliyor. Bunun bile farkında değilsiniz. Ekmeği 20 lira yapamıyor ama eti 300 lira, benzini 20 lira damaca suyu 40 lira .. ....yapıyor. saymamı ister misiniz? Yoksa işinize mi gelmedi? Ekmek ucuz diye sevinelim mi?
Merhaba Hocam Yaziniz icin tesekkurler, sizi uzun suredir takip ediyorum , 3 yildan fazla bir sure oldu Ingiltereye yerlestim , Ingiltere ekonomisi icin bir analizinizi her zaman merak etmisimdir , bu alanda bir calismaniz var mi yakin zamanda, ayrica Ingiltere ekonomisini ekonomik olarak yorumlayan sizin gibi bagimsiz bloglar var midir, yada sizin takip ettiginiz kisiler var midir. Tafsiyede bulunursaniz cok minnettar olurum, tekrar kaleminize saglik, saglikli bir yasam dilerim.Saygilarimla
YanıtlaSilİngiltere hakkında yazılmış spesifik bir yazım yok. Ben ülkelerin ekonomik durumunu IUMF ve OECD'nin ülke raporlarından izliyorum.
Sil20 ülkeyi saymazsak 1. sıradayız. İzahı olmayan şeylerin mizahı olur. Elinize sağlık Hocam.
YanıtlaSilYeni hukumet ile faiz artamayacaksa ellerindeki tahviller yüzünden peki nasıl bu iş çözülecek
YanıtlaSilFaizi artırmak zorundalar ister yeni hükümet gelsin ister mevcut hükümet kazansı faizi artırmak zorundalar.
SilHocam hayırlısı ya ne diyelim. Biz kendimizi ve ebeveyn isek çocuklarımızı bilinçli yetiştirmeye çalışıyoruz.
YanıtlaSilYapacak başka bir şey yok.
SilHocam saygılar , herşey 5 e 10 a katladı . Baskılanan tek şey döviz . O da muhtemelen seçime kadar . Kapalıçarşıda 30-35 liralar telaffuz ediliyor seçim sonrası için . Sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun. Peki böyle bir senaryoda enflasyon nasıl seyreder ?
YanıtlaSilFaizi artırırlarsa ikisi de kontrol edilebilir.
SilKurtuluşu hep haram olan faizde görmeniz çok ilginç...
SilKurtuluş faizde değildir belki ama batışımızın faizi düşürmeye çalışarak olduğu kesinleşti. Ekonomi bilimi faize, gayrimenkul kirası gibi bakar. Konutunuzu kiraya verip karşılığında kira geliri elde etmeniz neyse paranızı kiraya verip karşılığında faiz geliri elde etmeniz de aynı şeydir. Çünkü ekonomi bilimi açısından para da bir maldır.
SilHocam öncelikle emeğinize, elinize sağlık. Eğer ki iktidar değişirse ve herşeyin olumlu gittiği bir senaryoda yani ekonomi yönetiminin doğru yönetilmesi ve sürekli bahsettiğiniz yapısal reformların gerçekleştirilmesi durumunda 10 sene içinde güzel günlere dönüş sizce mümkünmüdür ? çokmu hayalperestiz yoksa
YanıtlaSil10 sene çok uzun yarısın kadar sürede epey yol alınabilir. Ama hiç tavizsiz uygulanması lazım.
SilHocam elinize sağlık. Ufak bir soru: 2000 yılına ait GSYH listesinde bir karışıklık olmuş olabilir mi? Hindistan iki kez var ve Fransa görünmüyor.
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkürler.
SilHayırdır hocam Akp'nin 20 yılı falan. Sanki iktidardan düşecek de 20 yılı özet geçeyim gibi bir mana çıkardım. Bu millet olduğu sürece nice 20'li yıllara devam edeceğiz.
YanıtlaSilYanlış manalar çıkarmışsınız. Ben her beş yılda bir AKP ekonomisinin değerlendirmesini yaparım. Bu sonuncu değerlendirmeyi öncekilerle karşılaştırdığımızda durumun iyice kötüye gittiği ortaya çıkıyor.
SilHocam Kanal d kanalında kanıt dizisi vardı. Onu izliyor muydunuz?
YanıtlaSilİzlemedim.
SilÇok güzel bir yazı olmuş hocam, emeğinize sağlık. Yalnız 2000 yılında ülkelerin GSYH’sini gösteren tabloda Hindistan iki defa yazılmış. Muhtemelen o tabloda 5. sırada Hindistan'ın yerinde Fransa vardı.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, evet onu düzelttim.
SilBu yazıyı seçim reklamlarında okutmak okutmak belgesel yaptırmak lazım hocam.
YanıtlaSilHocam bu tarz soruları sevmediğinizi biliyorum fakat şu tabloda döviz bozup bu fiyatlardan gayrimenkul almak ne kadar mantıklı ?
YanıtlaSilMerhaba hocam ben bu yazınıza katılmıyorum.
YanıtlaSilNedenleri;
1)Veri olarak nominal GSYİH kullanmışsınız nominal GSYİH nın özellikle aşırı kur yükselişi olan bir ülke için ne kadar yanlış bir veri olduğunu önceki yazılarınıda da yazmıştınız
2)2022 verilerine göre Türkiye nin GSYİH sı 905 milyar dolar ve bu bizi nominal GHYİH da bile 19. sıraya koyar
3)İran ın olduğu bir GDP listesini bilerek koydunuz çünkü bu insanları inandırmak için ne kadar kötü bir tablo sizin için o kadar iyi
4)Bunu en çok siz biliyorsunuz ama tekrar söyleyeyim Türkiye de 40 yıllık bir hiperenflasyon dönemi vardı ve bu dönemi ortadan kaldıran AKP hükümeti idi.
5)AKP döneminde devlet borcunun GDP ye oranını yüzde 75 ten yüzde 35 oranına düştüğünü biliyorsunuz.
Aslında sayılacak çok hatanız var ama Erdoğana olan düşmanlığınız ve muhalefetin başındaki zata olan bağlılığınızı düşündüğümde sizden farklı bir hareket bekleyemezdim.
Ben de Erdoğanın gitmesini istiyorum ama böyle halkı kandıracak paylaşımlarla ancak kandırılmış bir halkın seçtiği yalancı bir kişi başımızda olur.
Eğer yazılarım sizi incittiyse kusura bakmayın sadece kendi görüşümü paylaştım.
1) Önceki yazılarımda ortaya koyduğum yanlış ölçüm GSYH için değil Satın Alma Gücü Paritesine göre ölçülen GSYH içindi. Çünkü SAGP'ye göre GSYH kur yükselişinde yanlış sonuç veriyor. Burada alınan GSYH nominal GSYH'dir. Bir eleştiri yapmadan önce ilk yapılması gereken şey tarafgirlik de dahil olmak üzere ön yargılardan sıyrılmaktır. Bunu yapamazsanız bu tür yanlışlara düşersiniz sürekli.
Sil2) 2022 verilerine göre öteki ülkelerin durumunu bilmeden böyle bir yargıya varmak yine sizin tarafgirlik tuzağına düştüğünüzü gösterir. Ötekiler olduğu yerde duruyor mu?
3) İran'ı listeye ben koymadım. İran'ı IMF, Knoema, ve Trading Economics siteleri koyuyor. Ben İran'ın o listede olmaması gerektiğini söyledim. BNir başka tarafgirlik ön yargısı daha.
4) Hiper enflasyon enflasyon oranının yüzde 500'lere çıkması demektir. Türkiye'de hiçbir zaman öyle bir dönem olmadı. AKP öncesinde çok yüksek enflasyon vardı (% 70 - 90 dolayında) bunu AKP düşürdü ama düşürdüğü enflasyonu da yeniden aynı yere çıkardı. O başarıysa bu da başarısızlık. Öte yandan geçmişte enflasyon verisi konusunda kimsenin kuşkusu yoktu. Bugün açıklanan enflasyon verisine kimse inanmıyor. Siz inanıyorsunuzdur o hariç.
5) AKP döneminde devlet borcunun % 35'e düştüğü de doğru değil. Swapları işin içine katın bakın neler oluyor.
Değerli kardeşim eğer birilerini savunacaksanız dersinizi çalışın da gelin. Gözü kapalı yalanlara dayalı uyduruk savunmalar yapmayın.
Cevaplarım sizi incittiyse kusura bakmayın. Gerçekler acıdır. Kaç yaşındasınız bilmiyorum ama eğer gençseniz taraftar olun ama fanatik olmayın. Bilim konusuna giriyorsanız ön yargılarınızdan sıyrılmaya çalışın aksi takdirde hep böyle baltayı taşa vurursunuz.
Adsız16 Mart 2023 19:02 bu cevap size
Silocak-2004-0cak-2015 arası fed aşırı para basınca dolar endeksi tarihi en düşük değerine mart 2008 de 71 e düşdü 1.15 TL=1 dolar oldu ve bütün dünyada enflasyon düşdü borsalar coşdu Türkiye bu dolar bolluğunda parayı betona ve tüketim ekonomisine yatırdı sonrada FED parasal sıkılaşması ile Türkiye krize girdi lütfen halka gerçekleri anlatalım.halkımız çok fakirleşdi fakirleştireni savunmanın övmenin anlamı yok
@DoğrudanDemokrasi@
Hocamı trollemeye gelmiş az bilmiş yandaş bir genç, bildiği tüm doğruların yanlış olduğunu görünce suratındaki ifadeleri görmek isterim. Hoş bu tipler kendi doğrularına o kadar bağlıdırlar ki tarafgirlik yaptığı zümrenin kötü olabileceği ihtimalini, hata yapabileceğini kabul etmezler. Kısacası bu adamlara bilimsel verileri anlatabilmek, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Ülkemizin en büyük problemi sanırım bu; az bilmişlikle büyük resmi gördüğünü sanan yarı cahiller..
SilSayın 19.02 Halkı Mahfi Hoca mı kandırıyor yoksa Erdoğan ve güç aldığı din tüccarı tarikat ve cemaatler mi? Ya ‘’Ben de Erdoğan’ın gitmesini istiyorum’’ diyerek bizi kandırmaya çalışmanıza ne demeli ? Size göre ekonomide başarılı Erdoğan’ın dış politikada yaptığı hatalar sonucu ülkeye verdiği zarardan haberiniz var mı? Esat’ı devirmeye odaklı politika sonucu abd ve rusya Suriye’ye yerleşti. Pkk/pyd özerk yapısı ortaya çıktı. Sığınmacı yüzünden demografik yapı değişecek, iç barış tehlikeye düşecek. Say say bitmez. Gr. Aklınız olsaydı Erdoğan güzellemesi yapmazdınız.
SilSayın Hocam, eski bir HDTM (DTM)'li olarak öncelikle selam ve saygılarımı sunarım. Ben oldum olası GSYH dünya sıralamasını benimseyemedim ve bir anlam veremedim. Siyasilerin, ilk 10'a gireceğiz gibi açıklamalarını ise gülerek dinliyorum. Nedenine gelince; şöyle düşünelim; bir grup insanı boy sırasına göre diziyoruz ama bu insanların ceplerindeki para çok farklı. Sıranın ilk sırasında bulunan kişinin cebinde 10 lira var ama6 ncı sırasındaki kişinin cebinde 10 bin lira var. Sizin de çok iyi bildiğiniz ve yazılarınızla bu konuda toplumu aydınlatmaya çalıştığınız gibi yapısal bazı parametreler düzelmeden ilk üçe girmenin bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Tersinden bana şunu söyleyebilirsiniz. İlk üçe girdiğimize göre bazı yapısal parametrelerimiz düzelmiştir, diyebilirsiniz. Doktor değilim ama sağlık konusunda bir örnek vermek isterim. Hastanın tansiyonu düzgün ama şekeri yüksekse bunu normal kabul edemeyiz diye düşünüyorum. Saygılarımla,
YanıtlaSilÖzkan Bey yorumunuz kişi başına GSYH için doğru ama burada aldığımız ölçü toplam GSYH.
SilHocam, adamlar ne yapsınlar? Asrın ne kadar felaketi varsa bunların başına geliyor. Son 20 yılda benim sayabildiğim kadarı ile 50 tane falan ancak 500 yılda bir meydana gelebileceğini söyledikleri felaketle yüz yüze kaldılar. Üstelik düzenledikleri yardım kampanyalarında da bağışçılar çamura yatıyor, vaad ettikleri milyarlarca liralık bağışları ödemiyorlar. Dış güçlerden kader plânlarına varıncaya kadar her türlü fizik-metafizik güç aleyhlerine çalışıyor. Yoksa onlar her şeyi doğru yapıyorlar ama kısmet işte...
YanıtlaSilE bu kadar uzun süre iktidarda kalınca haliyle iyi olaylar da olacak kötüler de.
SilMahfi hocam
YanıtlaSilİkinci listedeki GOÜ ülkelerine Türkiye de dahil olarak mı hesaplandı, yoksa ayrı mı? Eğer dahil olarak hesaplandıysa Türkiye'nin verileri ortalamayı etkiler.
Hariç
SilSayin hocam, yine cok doyurucu bir ozeti bize ulastirdiniz; tesekkurler.
YanıtlaSilMeraktan ileri gelen bir sorum var: GSYH 2022 listesinde Meksika nin sira numarasi nicin bold olarak isaretli? Hususi bir sebebi var midir yoksa bir typo mudur?
Teşekkür ederim.
SilHiçbir özel anlamı yok, yanlışlıkla olmuş.
Hocam her zamanki gibi mükemmel bir çalışma olmuş. Emeğinize sağlık. Teşekkür ederiz.
YanıtlaSilSağ olun.
SilMahfi Hocam ben de dolar almak mı yoksa tl de kalmak mı tasarrufumu korumak için doğru olacak onu bulmaya çalışıyordum 2 tane birbiriyle uyuşmayan gösterge var.
YanıtlaSil1. Tüik endekslerine göre (2003=100) üfe fiyatlar 21,4 katına, tüfe fiyatlar 12,4 katına çıkmış durumda. Amerika enflasyonunu da hesaba katarsak hem üfe bazlı fiyatlara göre bile tl değersiz. Tüik rakamları güvenilmez olsa da, bana üfe kabul edilebilir gibi geliyor.
2. Düşük üfe bazlı reel efektif kura rağmen ayda 12-14 milyar dolar ticaret açığı vermeye başladık. Üstelik Türkiye nin satın almak zorunda olduğu; enerji, metal hammaddeleri, kimyasal ürünler vs önümüzdeki yıllarda daha değerli olmaya devam edecek gibi. Tarım girdilerinin %80 'ı dolar ile. İklim tarım üretimini her geçen gün daha fazla zorluyor. Demek istediğim gelecekteki şartların bundan daha kolay olacağı pek görünmüyor . Bugünkü cari açığın sebebi aradan geçen 20 yılda ülke ekonomisi daha verimsiz hale dönüştü her haldeki, değersiz tl ye rağmen bu kadar ticaret açığı veriyor.
Hocam bu analize siz ne dersiniz, atladığım bir şey var mı?
Doğru diyorsunuz.
SilHocam akademik değerlendirmeniz için teşekkurler bilgilendim.
YanıtlaSilTürkiye'nin pek çok alandaki yapısal sorunlarınin temelinde ekonomik yetersizlik bulunmakta.
Ançak pek çok şeyin kalıcı, sürdürülebilir olması için bunun üzerinde gelişmiş bilinç yetkin şuğur kavramı gerekmekte.
Yani üzerine koyacağıniz bir kavramın altında daha güclü bir kaide in olması gerekiyor.
Bu güzel yazınız için teşekkür ederim hocam. Bence Türkiye'nin kalkınmasının önündeki en büyük sorun aşırı nüfustur. Türkiye'nin en fazla Polonya, İspanya gibi 40-50 milyon civarında nüfusa sahip olması gerekirdi. Ama artık çok geç maalesef.
YanıtlaSilEvet haklısınız eskiden nüfus kontrolü yapılırdı ama bu hükümet o yaklaşımı rafa kaldırdı ve tam tersine nüfus artışını teşvik etti.
SilMerhaba Hocam
YanıtlaSilNormalde mailden bildirim gelirdi yeni yazı olduğunda. Bu yazı için gelmedi.
Bazen böyle aksamalar oluyor ne yazık ki düzeltemiyorum da.
SilEn büyük korkum bir sonraki hükümetin bir restorasyon hükümeti gibi davranıp kemer sıkma yöntemiyle ekonomik enkazı halka iyi izah edememesi, buna mukabil ilk seçimde tekrar bu iş bilmezlerin başa geçmesi. Ben biraz şom ağızlıyımdır.
YanıtlaSilKorkmakta da haklısınız.
SilYazıdan çıkardığım sonuç, Lozan'ın bitmesine yakın dış güçler epey azıtmışlar.
YanıtlaSilRakam rakam, yıl yıl açıklamışsınız.
Emeklerinize sağlık Hocam.
Müjde Lozan 100 yıl daha uzatılmış.
SilHocam,
YanıtlaSilGrafiğe bakınca en kötü düşen ülkeler
1. Meksika
2. Hollanda
3. Türkiye
AHaber : Türkiye son 20 yılda dünya ekonomisi sıralamasında Hollanda'dan daha iyi performans gösterdi.
YORUMSUZ
YanıtlaSil1-TÜRKİYEDE MÜTEAHHİT SAYISI: 453 bin 497 ALMANYADA: 3 bin 550
kaynak-https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mustafa-balbay/turkiyede-muteahhit-sayisi-453-bin-497-almanyada-3-bin-550-1716733
2-TMMOB'YE BAĞLI ODALARIN ÜYE MÜHENDİS SAYISI 580 BİN OLDU
kaynak-http://www.tmmob.org.tr/icerik/tmmobye-bagli-odalarin-uye-sayisi-580-bin-oldu
3-MÜHENDİSLERDE İŞSİZLİK YÜZDE 10.3 İŞSİZ MÜHENDİS SAYISI 91 BİNE ÇIKTI-Dünya-25.04.2019
kaynak-https://mmo.org.tr/merkez/yazili-basinda/muhendislerde-issizlik-yuzde-103-issiz-muhendis-sayisi-91-bine-cikti-dunya
@DoğrudanDemokrasi@
Hocam çok kıymetli bir yazı olmuş. Sağ olun.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilMahfi bey merhabalar,
YanıtlaSilÖncelikle ilimi ön plana çıkaran yazılarınız ve kitaplarınız için bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, kendim ve ailem adına sizlere teşekkür ederim. Yayınlarınızı devamlı ve büyük bir iştahla takip ediyorum.
Bu dönem ile ilgili sıfır yoruma dayanan, içerisinde ekonominin de temellerini aktarabileceğiniz, halk ve ekonomi arasında bir ara sınıf kurabileceğiniz akademik bir çalışma planlıyor musunuz? Benim ailem maliyeci ve ben iktisat okudum. Yüksek lisansımı da yurtdışında tamamladım; fakat toplumun ekonomi konusunda bilgiyi alırken veya verirken çok fazla asimetrik dezenformasyona uğradığını gözlemliyorum.
Örnek vermek gerekirse savaşları anlatan infografik şekilde basit veri aktarımları gibi. Umarım böyle bir çalışmanın öncüsü olursunuz.
Saygılarımı arz ederim.
Çok teşekkür ederim. Sevgiler.
SilEnflasyon sebebiyle Peynire son 1yılda %300zam geldi. Buna kim sebep oldu diye 2 hafta düşündüm. Sonunda suçluyu buldum. Suçlu kendim çıktım.
YanıtlaSilBen peynirsiz yapamam.Düşük faizle kredi de kulanıyorum.
Eğer faizler düşük olmasaydı, ödediğim faiz yükselecekti ve ben peynir alamayacaktım. Ben peynir alamayınca %300 zam gelmeyecekti.
Peynirci ne yaptı? Geliri %300 artınca ve kredi faizleri düşük olunca, altına 1.5 milyon liralık ithal araba çekti. Cari açığın artmasına sebep oldu..
Eğer faizler düşürülmeseydi, ben o peyniri alamayacaktım. Cari açık artmayacaktı. Cari açık artmayınca dolar artmayacaktı. Dolar artmayınca, enflasyon artmayacaktı. Buna benzer birşeyler oldu işte. Ama hala tam olarak ne oldu anlamış değilim.
Eğer ekonomiye güven olsaydı kur da cari açıkta aramayacaktı mb ve hazine bağımsız olmalı
SilMahfi bey Merhaba,
YanıtlaSilBelki sorulmuştur bu yüzden tekrar sormuşsam özür dilerim, Ülkemizin olası bir iktidar değişikliğinde içinde bulunduğumuz koşullardan ne kadar süre içerisinde çıkabiliriz?
Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim
Koşyullare,dan kastınız ekonomiyse çıkış 2 yılda olabilir. Ama eğer sosyal, siyasal koşulları da sayıyorsanız 20 yıl sürer.
SilSayın Hocam, İnsani Gelişmişlik Endeksinde (HDI) 2000 yılında 96. sıradaydı TC, şimdi 2022 raporunda 46. sırada, bilmem anlatabildim mi?
YanıtlaSilUmarım işe yaramıştır.
SilMahfi Bey, hem faydalı bilgiler sunan hem de bu faydalı bilgilerin de sizin açınızdan yapılmış yorumu sunan bu yazınız için teşekkür ederim. Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilÇok kıymetli bilgilendirmeler için teşekkür ederiz hocam. Bu iktidar görünüşe bakılırsa yüksek enflasyon umurlarında olmadan büyüme rakamlarına takılmış durumda. Spesifik olarak "enflasyon" un toplumsal zararları nelerdir bu konuda bir yazınız var mı bloğunuzda? Dışardan bakınca asgari ücret ve memur maaşları enflasyona göre (veriler hatalıda olsa) artıyor. Evet gelir adaletsizliği yani gelirler arasındaki fark açılıyor. Başka sıkıntıları nelerdir? Bir diğer sorum da şu hocam: Kılıçdaroğlunun seçimi kazabileceğini düşünüyor musunuz?
YanıtlaSilTürkiye'nin sosyal sıkıntıları ekonomik sıkıntılarından çok daha fazla. Yargıdan eğitime, demokrasiden insan haklarına, kadınlara eşit haklar sağlamaktan medyaya kadar her alanda sorun var.
SilKılıçdaroğlu kazanabilir. Ama asıl mesele sonrasında.
Mahfi Bey,
YanıtlaSilBildiğimiz üzere, Türkiyemizde öncü sektör İNŞAAT SEKTÖRÜ (artılarıyla, eksileriyle).
İnşaat sektörünün öncü sektör olması doğru mu?
Develetin öncelik vermesi gereken sektörler arasında nasıl bir sıralama yapardınız?
Benim sıralamamgörüşüm: 1) Tarım, 2) Otomotiv, 3) İnşaat, 4)Eğitim, 5) Turizm
1) Yüksek teknolojili sanayi ürünleri çipler.
Sil2) Dijital programlar
Anlatım için teşekkürler.
YanıtlaSilBir sorum var umarım cevap verirsiniz.Önümüzdeki 5 yıl kredi kullanımı günümüzdekinin 10 katina çıkacak belkide daha fazla.Sorum şu,Aşırı kredi borçlanmasında neler olur?
Sağ olun.
SilKullanılacağı yer önemli, verimsiz şekilde kullanılırsa batış getirir.
Hocam, büyümeyi USD cinsinden yorumlarken, USD bazında yaşanan enflasyon oranını da dikkate almak gerekmez mi? Örneğin 2021 ve 2022 yıllarında aynı miktarda USD cinsinden GSYH elde etmiş olsun, dünyada da (ya da ülke parası USD olan ülkelerde) enflasyon ortalaması %5 olsun, bu durumda geçen senekinden reel anlamda daha az GYSH elde etmiş olmaz mıyız? Saygılarımla,
YanıtlaSilBüyümeyi USD cinsinden değil enflasyondan arındırılmış TL cinsinden hesaplıyoruz.
SilSayın hocam tekrar teşekkür ederim yazı için, elinize sağlık.
YanıtlaSilİlk grafikteki verileri bir tabloya aktarıp artış miktarı bakımından bir sıralama yapınca, ortaya çok ilginç ve aslında uluslararası ilişkileri takip edenler için pek de sürpriz olmayan bir tablo çıkıyor: Artış miktarı bakımından Batı ülkeleri (Japonya'yı da dahil ederek) sonlarda iken, Doğu / Asya ülkeleri çok ciddi büyüme rakamları yakalamış. Bunu yalnızca bilim-teknoloji ile açıklamak doğru değil diye düşüniyorum, Rusya örneğinde mesela, enerji ve doğal kaynaklar etkili olmuş olsa gerek. Ancak bu tablonun esas anlattığı (ya da hatırlattığı) husus, Batı dünyasının duraksamada, Doğu'nun ise yükselişte olduğu. Türkiye? O ise anlaşılan hala ne Batı, ne de Doğu. Çok ciddi bir değişim ve dönüşüm geçiriyor dünya ve korkarım biz bunu, en iyimser olasılıkla kaçırmak üzereyiz. Saygılar.
İlginç olmuş. O da ayrı bir yazı konusu olabilir.
SilHOCAM DAHA ÇOK TV YE ÇIKIP ANLATMALISINIZ, İNSANLAR SİZİ TANIYOR VE SEVİYORLAR.
YanıtlaSilMahfi bey yönetim değişikliği olursa 2024 yılında secim olurmu.
YanıtlaSilBilemeyiz.
SilHocam güzel yazılarınız için çok teşekkür ederim. Birşey merak ediyorum cevap verirseniz sevinirim. Hocam seçimi kim kazanırsa kazansın eğer bu ekonomi politikaları ile devam ederse her şey çok daha pahalı olacaktır. Fajat hocam diyelim ki seçimden sonra gelen iktidar kim olursa olsun sizin söylediğiniz şeylere dikkat ederse ve hiç taviz vermezse ev araba ve başka ürünlerin fiyatları ciddi oranda düşer mi. Çünkü Türkiye'de halkta şöyle bir tabu var. Türkiye'de yükselen birşey asla düşmez. Düşmez ise gelecek nesiller veya hiçbir şeyi olmayan insanlar bu gelirler ile nasıl bir gelecek inşa edecek çok merak ediyorum. Bu iki şıkkı olan soruma cevap verirseniz çok sevinirim
YanıtlaSilDüşer.
SilTek başarı bütçedeymiş:) Onu da son yıllarda dağıttılar. Hayır yanlış anlaşılmasın bütçeyi düzgün yaptıkları dönemde dünyanın özelleştirmesini yaparak sağladılar. Reziller. Gidecekler. Krizle geldiler krizle depremle gidecekler. Hayır yine yanlış anlaşılmasın bizim iqsu düşük menfaatçi insanların hala desteklemerine rağmen gidecekler.
YanıtlaSilKurumsal olmayan aile şirketlerinde, şirket ortaklarının zenginleşip şirketin fakirleşmesi gibi; aile şirketi gibi yönetilen ülkelerde de siyasetçiler zenginleşip ülke fakirleşiyor .
YanıtlaSilHocam elinize sağlık
Sağ olun.
SilHocam elinize saglik, doviz tevdiat (veya dovize capali Kur korumali) hesaplarin, Tum mevduat icindeki son oranini koymamissiniz. Nasil ki deprem olceklemesinde, ayasofya yikan seviye var, 500 yilda bir.. burada da %70i gecince askeri mudahele olmus hep gecmiste.. artik olacagindan degil de.. sihhat gostergesi bakimindan.. secim sonrasi iyimser Kur tahminine gore kactir acaba?
YanıtlaSilVedat Bey, bu neler yapılacağına bağlı olarak değişir. Hangi reformlar yapılacak? Faiz ne kadar artırılacak? IMF'ye gidilecek mi? Bunları bilmeden yanıtlamak falcılık olur.
SilHocam 418milyar dolar yalnızca Türkiye'de değil; dünyanın herhangi bir yerinde seçim kaybeder mi? Ya da 418'e karşı bir mücadele nasıl kazanılır?
YanıtlaSil419 çıkıverse masamızın 6'ndan yeterli olur mu?:)
Saygılar
Türkiye gibi ülkelerde belli olmaz. Başka faktörler etkili.
SilMerhaba,
YanıtlaSilBankaların tuttuğu devlet tahvilleri ve bunların aktiflere göre oranını nasıl öğrenebiliriz? Bu tahvillerin tüfeks mi normal tahvil mi olduğunu görebilir miyiz?
Bu bilgiler bende yok ne yazık ki.
SilHocam faizler agresif şekilde artırılırsa konut fiyatları düşecek,matematik olarak bunu biliyoruz.Peki Konut fiyatları dolar bazında düşecek mi türkiyede?
YanıtlaSilFaizler artarsa kur da düşeceği için dolar bazında düşüş daha kısıtlı olur.
SilHocam emeğinize sağlık! Okudukça ve diğer ülkelerin gelişimi ile kıyasladıkça (G.Kore, Endonezya vb.) nasıl bir fırsatın kaçtığını çok daha net gördüm ve çok üzüldüm. Umarım önümüzdeki dönemlerde atılacak adımlar ülkemiz için doğacak fırsatların yakalanması üzerine olur.
YanıtlaSilSormayın. Türkiye'nin son 1950'lerden başlayarak ve özellikle 1970'lerden itibaren popülizm uğruna kaçırdığı fırsatların, heba ettiği olanakların haddi hesabı yok.
Sil'AKP, siyasal iktidarına yüksek oranlı bir enflasyon devralarak başladı 'dediniz. O cumleyi AKP enflasyon orani hizla dusmekte olan bir Turkiye devralarak basladi seklinde kurmak da mumkun.
YanıtlaSil2001 Krizi sonrası başlamış bulunan IMF destekli Güçlü Ekonomiye Geçiş programı AKPnin yil sonunda iktidara geldigi 2002 yilinin enflasyon grafigini bir hatirlayalim https://www.inflation.eu/en/inflation-rates/turkey/historic-inflation/cpi-inflation-turkey-2002.aspx
Ocak 2002'deki 73.16 %'den ekim 2002'de 33.45 %'ye istikrarli bir sekilde araliksiz dusen bir enflasyon soz konusu ki bu 2002'de kriz artisini tamamen basa sarilmistir. Kriz oncesinde de enflasyonun dustugunu goruyoruz. Ayrica 2001deki krizle kiyaslandiginda enflasyon artisi bugune gelinirken daha uzun sureli ve daha yuksek gerceklesmistir.
AKP iktidarı, enflasyonu kısa sürede yüzde 10’un altına düşürmeyi başardı ifadesi toplumsal hafizada bence haksiz ve yanlis yer aliyor.
Grafikte bu düşüş açıkça görülebiliyor ifadeniz icin de, Grafiginizde 2002 var ama AKPnin gelisi Kasim 2002.
Siyasette en belirleyici konu tez.politikaniz. enflasyonun dusmesi konusunda bir tez olmadigi yani AKP geldiginde mevcut politikanin korundugu goz onune alinirsa konu daha netlesir. Ornegin bugun iktidarin tezi 'nas hukumleri belli' seklinde ve kabul edilemez ne anayasada ne ekonomide karsiligi olmayan bir siyasal soylem. iktidar degisirse ve faizleri arttirirsa ve enflasyon duserse o zaman diyebiliriz ki bu dususun siyasal kredisi yeni tez sahibine yeni faiz politikasi getiren iktidara yazilmalidir.
Saygilar.
2002 yılı AKP gelmeden öncesiyle kıyaslama için alındı ama ortalamalara dahil edilmedi . Yani AKP dönemi olarak 2003 dahil 2022 dahil 20 yıllık dönem alındı.
Silİktidar değişirse ve faizler artırılırsa ve enflasyon düşerse şeklindeki görüşünüz bir beklenti değil zaten öyle olacak. Yani faizleri yeterince artırırsanız enflasyonun düşmemesi diye bir durum söz konusu değil. MB faizini bugün enflasyon düzeyine çıkarın enflasyon birden düşer. % 15'e çıkarsanız yine düşer. Bu son derecede açık bir durum. Maalesef hükümetin faiz sebep enflasyon sonuçtur şeklinde ürettiği safsataya inanan çok olduğu için kafalar karıştı.
Kur korumalı mevduattaki maksimum faiz oranını serbest bırakma fikri süper bir fikirdi. Böylece devletin üstündeki kur riski en aza indirilmiş oldu. Çünkü devlet, dolardaki artış, mevduat faizinin altında kalırsa bunu üstlenecekti. Mevduat faizi yükselince, dolardaki artışın mevduat faizi altında kalma ihtimali çok düştü. Bu hamleyle belki devlet,500milyar tllik yükten kurtulmuş oldu.
YanıtlaSilSerbestleşme her zaman kazandırır.
Şimdi merkez bankasının 2 tane gişesi var. Bu 2 gişenin birinde ithalatçılar var ve dolar alıyorlar.
Diğer gişesinde ihracatçılar var ve merkez bankasına dolar veriyorlar. Eğer dolar kuru düşük tutulursa, ithalatçılar çok dolar alıyor ihracatçılar az dolar veriyor. Bu şekilde Merkez bankasının kasaya dolar koyması gerekiyor bu sebeple dış borç bulması gerekiyor. Eğer dolar kuru yükselirse, bu sefer ihracatçılar çok dolar getiriyor ve ithalatçılar az dolar alıyor. Merkez bankasında dolar birikmeye başlıyor.
Dolar kurunun yükseltilmesi şart. Çünkü aksi takdirde,cari açık finanse edilemeyecek boyutlara gelecek.
Dolar kuru kademeli olarak serbest bırakılmalı. Çünkü Kur korumalı mevduat sayesinde zaten vatandaşın dolara olan talebinin önü kesildi vatandaştan dolara talep olmaz. Peki neolur?
Dolar bir yere kadar yükselir. Bir yerde dengeye oturur çünkü merkez bankasına gelen dolarlarla çıkan dolarlar eşitlenir . Böylece bizler dış ülkelerde dolar aramak zorunda kalmayız. Lütfen kademeli olarak doları yükseltin.
Not: Namusum ve şerefim üstüne yemin ederimki, ne dolarım var ne de kkm mevduatım var. Ama ülkenin gidişatı yi değil. Bu dış ticaret açığı kapatılmazsa ,cari açığın(turizm ve net hata noksan desteğiyle) kapatılması da zorlaşacak ve ödemeler krizi riskiyle karşı karşıya kalacağız.
KKM kesinlikle son derecede yanlış bir uygulamaydı. Bankaların maliyetini devlete yıkma operasyonuydu. Faizi düşürme inadının bedeliydi. Hala da ödeniyor. Kuru tutmanın tek yolu faizi enflasyonla uyumlu götürmektir. Orada hata yapıp da başka yerden onu düzeltmeye çalışmak hiçbir zaman süper fikir olmaz.
SilHer zaman söyledim bir daha söyleyeyim: Piyasa ekonomisinde faizi yanlış belirlerseniz her şey yanlış gider. Sonra yanlışı başka yanlışlarla çözmeye çabalar durursunuz ve attığını her yanlış adım ekonomiyi daha fazla açmazlara sürükler.
KkM, kur artışı riskinin tamamen merkez bankasına yıkıldığı bir mekanizmaydı.Devlet baktı, bankalar, her türlü devlet müdahalesine sessiz kalıyor, bu durumda kur artışı riskinin büyük bölümü de, faiz artışıyla Bankalara yıkılmış oldu.
SilLiberaller olarak, risklerin devlet tarafından üstlenilmesine kesinlikle karşıyız. Her kurum kendi riskini üstlenmelidir. Garanti geçişliyol,hasta garantili hastane gibi her türlü garantiye karşıyız. Kkm de, aslında olmaması gerekir, ama olacaksa risk, banka tarafında olmalıdır.
Bence liberaller olarak devletin ekonomiye bu kadar karışıp faizi enflasyonun bu kadar altında belirleyip risk yaratmasına karşı çıkın. Faizi yanlış belirlerseniz her şey yanlış gider.
SilMahfi Hocam elinize, emeğinize, kaleminize sağlık. Sanırım 5 yıl önceki AKP performans değerlendirme yazınıza yorum olarak :"Bunlar, ekonomiyi önce iyice eksiye düşürüp sonra başarıymış gibi yine ay ı noktaya getirecekler" anlamında yorum yazmıştım. Bunu da, Sürekli düşen Rusya'nın nüfusu ile, ABD 'nin ve Avrupa' nın da ortak düşmanı ÇİN. Orta Doğu ve Orta Asya 'da Türkiye' ye ihtiyaçları var. Bankacılık ve sigorta şirketleri Batı sermayesinin enerji ve bir kısım silahlar da Rusya 'nın kontrolüne verilirse Türkiye bu bölgede önemli bir GÜÇ oluşturulacak. Bunu bilen AKP, ben vazgeçilmezim, gözüyle her türlü akıl ve Bilimden uzaklaşarak, etrafını zenginleştirme yoluna gitti. Mahfi Hocam, sizin yazılarınızla doğrudan ilgisi yok ama, kusura bakmayın lütfen böyle bir değerlendirme yaparım yıllardır. Kolay gelsin iyi çalışmalar.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. O yorumunuzu hatırladım. Ama aynı yere getirmeyi de başaramadılar.
SilYani kendi elleriyle duzelttikleri ekonomiyi (2013 e kadar) yine kendi elleriyle mahvettiler diyebilir miyiz hocam özetle.
YanıtlaSilAsıl büyük çöküş 2020'de faiz sebep enflasyon sonuçtur tezini yaşama geçirme çabasına girişildiğinde başladı.
Silmerhaba hocam, makro göstergelerde gdp büyüme oranı %5,6 olarak gözüküyor ama 2022 yılını 2021 yılına böldüğümüzde (906/807) %11 lik bir büyüme var bunu bize açıklar mısınız.
YanıtlaSilBüyüme hesabı TL ile GSYH'ler arasında ve enflasyondan arındırma kullanılarak yapılır.
Silo zaman bu gdp ile karşılaştırmak yanlış diyebilir miyiz hocam. çünkü akp döneminde sadece 2008 yılında büyüme oranı düşmüş ama nominal gdp grafiğine baktığımızda 2013 yılından 2020 yılına kadar sert bir düşüş gözüküyor.
Silbence gdp ile ülkeleri karşılaştırmak doğru değil çünkü döviz düşerse ülkedeki mal fiyatları dolar cinsinde düşer ve gdp düşmüş gibi gözükür. ayrıca ülkemizde kayıt dışı ekonominin diğer ülkeler oranla çok fazla olduğunu düşünüyorum özellikle suriyeli çalışanlardan dolayı.
ama sagp ile ülkeleri karşılaştırmak da doğru değil çünkü sagp sepetindeki ürünlerinin kalitesi farlı olacaktır, özellikle ülkede döviz ve enflasyon yükselirse alternatif ucuz mallara talep artar ve bu da sagp nin yükselmesine yol açar diye düşünüyorum.
daha gerçekçi bir ölçüt bulunana kadar bence bu ikisinin arasında bir yerlerdeyiz. ve sıralamada çok da geriye düştüğümüzü sanmıyorum.
Evet GSYH hangi şekilde ölçülürse ölçülsün bir ülkenin gerçek durumunu gösteremiyor. Ama elde başka ölçü de yok ne yazık ki. O nedenle de sadece GSYH ile ölçüp karşılaştırmak yerine başka ölçüleri de (enflasyon, işsizlik, cari açık, bütçe açığı vb gibi) kullanıyoruz.
SilMerhabalar hocam, çok bilgilendirici bir yazı olmuş ellerinize sağlık öncelikle. ABD'de olası bir resesyonun Türkiye'de olası bir hükümet değişimiye yapılacak hamlelerin AKP'nin ilk süreçtekine benzer bir ivmenin yakalayabilmesinin önünde engel olacağını düşünüyor musunuz?
YanıtlaSilDüşünüyorum. Uluslar arası ortam AKP'nin iktidara geldiği gibi pozitif bir ortam değil.
SilTeşekkürler. Peki iyi, orta ve kötü senaryo şeklinde ön görüleriniz var mı? Varsa bizimle paylaşmanız mümkün mü?
SilÖngörüm var ama iktidar ve muhalefetin seçimi kazandıktan sonra ne yapacaklarını daha net açıklamalarını bekliyorum.
SilTeşekkürler
SilPeki kıymetli hocam bunca olumsuzluk içinde herhangi bir olumlu durum yok mudur acaba? Ve özellikle sormak istediğim önümüzdeki seçimi Ak Partinin kaybetmesi durumunda nasıl bir tablo çıkacağını düşünüyorsunuz? Saygılarımla.
YanıtlaSilBen herhangi bir olumlu durum göremiyorum. Varsa siz söyleyin tartışalım.
SilAKP'nin seçimi kazanması halinde de kaybetmesi halinde de Türkiye, tarihinin en ağır sosyal, siyasal ve ekonomik enkazını kaldırmak zorunda kalacak.
Sayın müsteşarım, IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerin geliştirilmesi restorasyon dönemini ivmelendirebilir mi? Saygılar.
SilRestorasyon yapmaya niyetimiz olsa ilişki güçlendirmeye çalışmamıza gerek kalmayacak zaten.
SilHocam Ekonomik olmayan kriteler açısından da dönemin bir özeti yapılırsa çok isabetli olacaktır. Örnek olarak; https://happiness-report.s3.amazonaws.com/2023/WHR+23.pdf adresinde BM Mutluluk araştırması var. Mutluluk sıralamasında Mozambik, İran, Irak, Filistin’in bile gerisinde olmamız ilginç. Öte yandan; Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International) tarafından yıllık olarak hazırlanan ve kamu sektörüne ilişkin yolsuzluk algısını iş insanlarının, sivil toplum örgütlerinin ve uzmanların katılımıyla çeşitli kaynaklar üzerinden ölçmeyi amaçlayan 2022 yılı Yolsuzluk Algı Endeksi (2022 Endeksi), 31 Ocak 2023 tarihinde yayımlandı. Türkiye’nin puanı 38’den 36’ya düşmüş, ülke sıralaması 180 ülke içerisinde 96 iken 101. sıraya gerilemiş. Bunun gibi hukuk, adalet, yolsuzluk, mutluluk diğer konularda da dönem özetlenmeli diye düşünüyorum.
YanıtlaSilYolsuzluk algısı endeksinde 6 puan iyileşme, kişi başına düşen milli gelir sıralamasında 3 adım ileriye gitme durumu var. Bence ekonomiyi taraflı ekonomistlerden değil de kendiniz araştırsanız daha iyi olacak.
SilMerhaba hocam,Nurettin canikli'nin paylaştığı bi tweet dizisi var görmüşsünüzdür(https://twitter.com/nurettincanikli/status/1637695505693040645?s=20) bu konuda ne düşünüyorsunuz ?
YanıtlaSilHiçbir şey, çünkü okumadım.
SilSayın müsteşarım, IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerin geliştirilmesi restorasyon dönemini ivmelendirebilir mi? Saygılar.
YanıtlaSilIMF ile ortak program yapmanın gerekeceği kanısındayım. Çünkü 14 Mayıs sonrasında toplum olarak Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik enkazıyla karşı karşıya olduğumuz gerçeğini göreceğiz.
SilHocam yine çok değerli bir yazı ancak gerçek enflasyonun yüzde 60 olmadığı hepimiz biliyoruz.Hak hukuk ve adaletin işlemediğini de belirtmek gerekiyor.Sizi severek takip ediyoruz.
YanıtlaSilTeşekkür ederim..
SilMahfi Bey, seçimden sonra yeni iktidar gelirse ve TÜİK daha şeffaf bir kurum haline gelirse bu rakamlar daha kötüye gider di mi? En azından "gerçek" resim görülür?
YanıtlaSilBildiğim kadarıyla GYSH nüfusa bölünürken sığınmacılar hesaba katılmıyor. Ancak sığınmacılar da bu ekonominin içerisinde üretim yapıyor.
Diyeceğim şu ki, durum gördüğümüzden daha kötü olabilir mi?
İktidar değişirse açıklanan verilerin çoğunun gerçeği yansıtmadığını göreceğiz.
SilHocam bu 2021 yilindaki olagandisi buyume covid salgini dolayisiyla 2020 yilindaki recession sonucu olarak kabul edilebilir mi?
YanıtlaSilBaz etkisi
SilAkp iktidarı faiz ile kur,u bastırdığı bugünkü türkiye,mizde malesef ekonomik bir enkaz görüyoruz. Her yıl yıl,ın ikl altı ayında çok büyük cari açıklar veriyoruz. Buda bizim ekonomide çok ağır yara aldığımızı gösteriyor. Yani başka bir siyasi parti kazanması halinde bu enkazı kaldırmak bertaraf etmek on yıllar sürecek gibi. Ben alt taban olarak bu ekonomik bozulmayı en çok hisseden biriyim. Akp bizleri ülkemizi mahvetti ağır bir tahribat almış durumdayız ümitsiz buluyorum bu gidişatı değerli hocam.
YanıtlaSilMaalesef bilimin gereklerini yerine getirmiyorlar o zaman da sistem çalışmıyor.
Sil