Kitaplar ve Yorumlar 2023 - 1
Alice Zeniter, Kaybetme Sanatı (Fransızca aslından çeviren: Şirin Erkan Leitao), Livera Yayınları, 2022
Cezayir Savaşını temel alarak
yola çıkan Kaybetme Sanatı, yetmiş yıllık bir dönemin ve üç kuşağın öyküsünü
anlatıyor. Dede Ali ile başlayıp Oğul Hamid ile devam eden ülkeden kopuş
öyküsünde torun Naima, Fransa’dan anavatanı Cezayire yaptığı kimlik arama yolculuğunda
aradığına kavuşuyor. Son zamanlarda okuduğum en etkileyici romanlardan birisi
diyebilirim. Fransızca bilmediğim için aslını okuyup da çeviri için yorum
yapabilecek yeteneğim yok ama metnin pek çok yerinde ‘yazar Türkçe yazsaydı
herhalde böyle yazardı’ diye düşündüğüme göre çevirinin çok iyi olduğunu söyleyebileceğimi
sanıyorum. Bence bu romanı mutlaka okuyun. Çok iyi bir öykü okumanın ötesinde
bilmediğiniz şeyleri de öğreneceksiniz.
Şafak Altun, Ya Doğru Bildiğimiz Her şey Yanlışsa, Destek Yayınları,
2022
Kitap, bildiğimizi sandığımız
birçok şeyin aslında nasıl uyduruk temellere dayandığını ve çürütülebileceğini
anlatıyor. Yazar kitabında birçok soru soruyor ve bunların yanıtının
bildiğimizi sandıklarımızdan faklı olduğunu ortaya koyuyor. Kitabın bazı alt
bölümlerinde ekonomi bilimini de yakından ilgilendiren sorular ve yanıtları
var. Örneğin günümüzde ana akım olarak kabul edilen Keynesyen katkıyla
geliştirilmiş neoklasik iktisadın temel varsayımı olan ve hepimizin aklını
yıllardır kurcalayan ‘rasyonel insan’ tezinin nasıl çürük temellere dayandığını
gösteriyor. Mesela ‘rasyonel değil sezgisel kararlar alırız’ tespiti çok doğru
ama kabul edilmesi doğru olduğu kadar kolay değil. Kitapta, günümüzde çok
tartışılan ‘kazalar fıtrattır’ yaklaşımı niçin doğru değildir sorusunun
yanıtını ya da Sezar’ın bıçaklandığı sırada söylediği ileri sürülen ‘Sen de mi
Brutus’ sözlerinin Sezar’ın gerçekte söylemediğini, Shakespeare’in Julius Sezar
adlı tiyatro oyununda yazdığı ifadeden kaynaklandığını bulabilirsiniz. Şafak
Altun’un bu ilginç ve çarpıcı bilgiler içeren kitabını okumanızı öneririm.
S. Can Karaşıklı, Bana İyi Bir Finansçı Bulun, Remzi Kitabevi, 2022
Can Karaşıklı, kitaba finansçının
tanımıyla başlamış, ardından finansın o zor, karmaşık kavramlarını,
tekniklerini, tablolarını, bunların hepsinin birbiriyle ilişkilerini olabilecek
en basit ve anlaşılabilir haliyle anlatmış. Kolay Ekonomi’yi yazdıktan sonra
bir de Kolay Finans yazmam konusunda okurlardan istekler geliyordu. Can
Karaşıklı’nın bu kitabı tam da benim zihnimde canlandırdığım Kolay Finans
kitabını temsil ettiği için bu konuda yazmaktan vazgeçtim. Kitap, finans ve
özellikle mali analiz konularında çalışanların bilgilerini tazelemeye, ekonomi
ya da finans kökenli olmayıp da yönetici konumunda olanların görev yaptığı şirketin
finans konularını daha iyi izlemesini sağlamaya hizmet edecek şekilde yazılmış.
Elinizin altında bulunmasında yarar var.
Bülent Eczacıbaşı, Aklımızda Bulunsun, Yapı Kredi Yayınları, 2022
Bülent Eczacıbaşı’nın iş
insanları için yazdığı denemelerin ikinci kitabı olan Aklımızda Bulunsun ilk
kitabı İşim Gücüm Budur Benim gibi pek çok yararlı değerlendirme, öneri ve yol
rehber niteliğinde açıklama içeriyor. İş insanı olarak engin bir deneyime sahip
olan aynı zamanda kültürel pek çok faaliyetin destekçisi olan Bülent Eczacıbaşı’nın
birçoğunu kendi şirketlerinde uygulamış, sonuç almış, başarıya ulaştırmış
olduğu girişimlerinden yol çıkarak anlattığı deneyimlerine gerçekten paha
biçilmez. Bence yalnızca iş insanlarının değil herkesin okuması gereken bir
kitap.
Mehmet Kuru, Osmanlının Para ile İmtihanı, Fol Yayınları, 2022
Osmanlı İmparatorluğunun tarihi
bir bakıma paranın tağşişinin de (paranın değerinin düşürülmesinin) de tarihidir.
Yazar bu kitabında, Osmanlı İmparatorluğunun para sistemini, bu sistemin zaman
içindeki değişimini, paranın defalarca tağşiş edilmesini, Avrupa’da yaşanan
para ile ilgili gelişmelerin Osmanlıya etkisini ve yansımalarını kronolojik bir
sıra içinde ele alıp incelemiş. Zengin bir kaynakçaya dayanan kitabın Osmanlı
tarihiyle, ekonomi tarihiyle özellikle paranın geçirdiği değişimle ilgilenen araştırmacılara
son derecede yararlı olacağını düşünüyorum.
Ben S. Bernanke, 21. Yüzyıl Para Politikaları (çeviri Deniz Kılınç) Scala
Yayıncılık, 2022
Yirmi birinci yüzyılın ilk büyük
krizi olan küresel krizi dünyanın en zor ve sorumlu makamı olan ABD Merkez Banka
(Fed) Başkalığında göğüslemek zorunda kalmış Bernanke bu kitabında önce
yirminci yüzyılın para politikasını anlatıyor. Ardında yirmi bir inci yüzyılın
başlarında başlayan küresel krizi ele alıp analiz ediyor. Oradan Covid – 19 ile
gelen sıkıntılar ve uygulanan para politikasını değerlendiriyor. Son olarak da
para politikası açısından geleceğe bakıyor. Para politikasının ve politika
araçlarının yeterli olup olmadığını değerlendiriyor, eksiklerini tartışıyor. Birinci
ağızdan uygulanan para politikasını okumak hem eğitici hem de aydınlatıcı bir
deneyim. Yirmi birinci yüzyılın ekonomi politikasının ayrıntılarını öğrenmek
isteyenler için bulunmaz bir kaynak diyebilirim.
mahfi hocam bir şirket battı haberi oluyor mesela bi sirketin batması için hangi kosullar gerekli sizce saygılar
YanıtlaSilPek çok nedeni olabilir. Bazen geliri giderini karşılayamadığında, bazen satışları düştüğünde (ki bu da gelir gider farkı yaratır), bazen borçlarını ödeyemediğinde, bazen rakiplerin daha güçlü biçimde piyasada yer tutmasıyla batabilir. Bazen de kendisi dışında ekonominin kötüye gitmesi şirketi batırır.
SilŞinasi Aydemir be Erdal demirkıran ın konuya ilişkin müthiş eserleri var.
SilHocam iktisat dersinde öğrencilerinize türevi tekrardan anlatıyor musunuz?
YanıtlaSilAnlatmıyor.
SilAnlatmıyorum. Yüksek lisans türev anlatmak için çok geç.
SilGüzel önerileriniz için teşekkürler hocam listeye ekledim.Türkiye ekonomisini Osmanlı'dan bağımsız degerlendirebilir miyiz Cumhuriyet öncesi alışkanlıkların günümüzde bile devam ettiğini soyleyebilir miyiz?arada ilişki kurmak istediğimizde dönemin şartları ve kurumlar çok değiştiği için elimizde sadece kafa karışıklığı kalıyor
YanıtlaSilYakın tarihi baz alıp değerlendirme yapmak daha kolay geliyor bu da ne kadar sağlıklı ?
Değerlendiremeyiz. Bir örnek vereyim aristokrasi batıda orta çağda ortaya çıktı. Osmanlıda aristokrasi oluşmadı. Batıdaki aristokrasi 19'uncu yüzyılda burjuvaziyi doğurdu. Bizde aristokrasi olmadığı için gerçek anlamda burjuvazi oluşmadı devlete bağımlı büyük esnaflar oluştu. Burjuvazi devletten bağımsız bir sınıftır oysa büyük esnaf devlete bağımlıdır. Bu olgu ister istemez Cumhuriyet döneminde de devam etti. Burjuvazinin olmadığı yerde işçi sınıfı da doğru dürüst olamıyor. Bu ikisi olmayınca da piyasa ekonomisi gelişemiyor. Şimdi mesela bu olguyu Osmanlıyı incelemeden anlamak mümkün değil.
SilHocam burjuva bizde vardı. Hepsini 1910’ların ortalarında kestik. Orayı atlayınca yok gibi gözüküyor.
SilSn Joseph,
SilMahfi hocamız bahsetmiş, Osmanlı ve Cumhuriyet merkezi devletlerdir. Anadolu'nun büyük devletleri merkeziyetçi yapıdadırlar. Kontrol etmek isterler. Piyasa ekonomisi ise tanımı gereği kontrolden uzaktır, denetlemeci devletler ile daha iyi işlerlik kazanır.
Daha eskiye, Bizans, Doğu Roma'ya da giderseniz merkeziyetçi devleti görürsünüz. Bizans da Osmanlı gibi merkeziyetçidir. 1040 - 1050 li yıllarda, Anadolu halkı merkeziyetçi Doğu Roma'yı yıkmak için Doğu dan gelen Türklerin de aralarında bulunduğu savaşçı devletleri desteklemiştir. Anadolu içlerine girmelerine izin vermişlerdir.
Zaman içinde Anadolu da hüküm süren Osmanlı merkeziyetçiliğini kırmak için de İran devletinden Anadolu halkı yardım istemişlerdir. Güçlü merkezi Osmanlı devletine güçleri yetmemiştir. Günümüzde bile Kuyucu Murad Paşa gibi isimlerin aşırılıkları konuşulmuştur.
Osmanlı, 19yy a girdiğinde ise, özellike Yunanistan Preveze, Bulgaristan Sofya, Irak Bağdat ı merkez olmak üzere sahte Osmanlı paraları basılıp, Anadolu ve Rumeli içlerine sürülmeye çalışılmış, merkezi devletin güçlü olduğu topraklardan mal/servet aktarımı sağlanmıştır.
Az kişi yazar. 19 yy da, zaman zaman tedavüldeki Osmanlı parasının yüzde 15 ile 20 si kadar sahte para da dolaşıma sokulmuştur. Bu hem savaşlar, hem iç kargaşa ile uğraşan merkezi devletin borcunun artıp, çöküşünün daha da hızlanmasına yol açmıştır.
Merkezi devlet, varlığını korumak için halkı bir arada tutabilecek efsaneler üretme çabasını da sürdürmüş, Türkçülük ve İslamcılık akımlarını kontrolündeki ahaliye yaymaya çalışmıştır.
Aristokrasi bu konuda da öne çıkmıştır. Misal: Kürt milliyetçiliği ve Kürt lehçeleri üzerine ciddi akademik çalışmaları olan Sosyolog Ziya Gökalp, Kürt aristokrasisi yokluğunda, bu sefer merkezi devletçe finanse edilip, Türkçülük akımına yönelik çalışmalarda bulunmuştur.
Ziya Gökalp, o kadar başarılı olmuştur ki, dönemin entellektüellerinden Mustafa Kemal de derinden kendisinden etkilenmiştir. Kurduğu devleti de, Osmanlı son dönem efsanelerinden biri olan Türkçülük değeri üzerine inşa etmiştir. Keza, bu toprakların yetiştirdiği en son Yüce Devlet Reisi Mustafa Kemal'in soyismi de bu efsaneye destek için devletimizce AtaTürk olarak seçilmiştir.
Farklı dış etkilerle, zaman ile, devletin ikinci efsanesi haline gelen İslamcılık da merkezi yapıyı savunur.
Bu ortamda, aristokrasi, burjuva, iş insanı ve işçi örgütleri gibi Piyasa ekonomisinin bazı temel kurumları oluşamaz. Oluşamayacaktır da.
Ekranlarda Tüsiad, bilmem ne ..ad diye gördüğümüz iş insanları derneklerindeki zengin kişilerin de kaderleri eskiden Başbakan ünvanı, günümüzde ise Devlet başkanının iki dudağı arasındadır.
Ben gibi devleti az çok bilen kişilere göre en zengin türk kişisi, evinin sokağındaki sokak köpeğinden daha aciz duruma çok rahat getirilebilir.
3g8cWrT6E4@3eCpJ
sahte para ile türkçülük ve islamcılık akımlarının yaratıldığı yahut beslendiği ilişkilendirilemez, 1. milliyetçilik türklerde ( ki mustafa kemâl milliyetçiliği maalesef hititlerin konsorsiyum sağlayamadıkları medeniyet temeli anadolu toprakları uygarlık başlangıcı ünitelerinin gelişmemiş toplulukların saldırıları ve bozgunları sebebiyle ayrışmış ve kaybedilmiş kültür birikiminin dönüştürülememiş kültür birliği temeline dayanmaktayken ) Türk kelimesine değil kimliksiz bırakılmış halka aittir, 2. Ziya Gökalp sosyolog olarak gerçek anlamda bilim dalına uygun hareket etmiş midir, yoksa 1. maddede belirtiğimiz kimliksizliğin farkına mı vararak yolunu belirlemeye çalışmıştır, dikkat edilmesi gerekir, 3. osmanlı öncesi doğu roma yahut bizans maalesef yazıya geçememiş ve kısıtlı bir gelişmişliğe sahip yapılar olup bunu osmanlıyı kurarken sadece din değişikliği yaparak bu coğrafyada yaklaşık 2000 yıldır sürdürmüş ve bu yapı asla yönetme bilimini temellendirecek ne düşünsel ne de ekonomik organizasyona sahip olamamıştır, 4. aristokrasi ve burjuvazi gelişmiş yazı ve kayıtlı evrakın eş zamanlı beyin organizasyonu yönetimine ve yaklaşık son bin yıllık anglo-sakson halkların garip bir devinimle savaşları ve kültür yapılanmalarını içeren dialektik varoluşuna bağlıdır ve sanırım yeni bir paradigma kuvvetlendirilemediği sürece de devam edecektir...
SilHocam selamlar,
YanıtlaSilDöviz 110 milyar dolar cari açık verme pahasına tutulurken GSYH nasıl 9400 dolarlara düştü acaba ? Enflasyon döviz kurunun çok önünde gittiğinden 13-15 bin dolar bile çıkabilir diye düşünüyordum.
Teşekkürler.
GSYH hesapları artık bilimsel olarak açıklanabilecek aşamayı geçti.
SilNe zaman Mahfi hoca kitap paylaşsa aklıma Mahmut hoca gelir.
YanıtlaSilHocam şimdi de seçimlerde iki dede kapışacakmış,
Siz de üçüncü dede olarak girsenize?
Şunun şurasında 5 ay hemencecik geçiverir,
ister istemez sizi TV ekranına çıkarırlar,
Demeç filan isterler, iyi kötü demeçlerinizi yayınlarlar.
Maksat ülke insanına 4-5 ay kaliteli mesaj vermek.
O cesareti göstermek, torunlarınıza dedemiz CB adayı oldu gururunu da yaşatmak.
Seçilme beklentisi olmadan, sakin bir üslupla bilgi paylaşmak.
Millet en azından günde bi iki dakka özü sözü doğru bi adam görsün.
İlginize teşekkür ederim. Ben bu makamların gençlere bırakılmasından yanayım.
SilHocam merhabalar kafama takılan bir sorunu sormak istiyorum son 10 yıla baktığımda ihracat ithalat dengesi toplamda eksi 700 milyar doları aşıyor eksi 700 milyar dolar suanki ekonomiz kadar bu rakama bakılarak sizce ekonomi iyi değilimi tabiki bu kadar dengesizlik ayrı bir sorun fakat hangi ülke olsaydı yinede Türkiye gibi olur muydu
YanıtlaSilKitap değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.
YanıtlaSilmükemmel bilgi olmadığına fiyatların gerçek arz talebe belirlendiğini kim söyleyebilir? yani belki fiyatlama yanlış yapılıyor yoksa fakir insanlar daha ucuza mal alabilir yanlış mıyım? talebin enflasyon yaratmasının sebebi para dolaştıkça insanların talep arttığı için fiyatları arttırması değil mi yani şuan ekmek mesela 2 liraya satılsa (maliyeti dahaa az diyelim) yani çok ucuz hemen biter ve bu fırsatı görenler fiyat arttırmak ister?
YanıtlaSildiyelim çok para basıldı çok enflasyon olacaktır ama bunu insanlar nereden bilecek? kimse para arzına göre fiyat ayarlamıyor.
YanıtlaSilHocam, sadece merakımdan soruyorum,
YanıtlaSilSitenize yazılan tüm yorum yorumları okuyor musunuz?
Hocam,
YanıtlaSilMakale dışı bir konu ancak, hazine döviz cinsinden borçlanma faizi TL cinsinden borçlanma faizinin üzerine çıkmış.
TL faizlerini çok şükür hükümetimiz indirdi de, bu döviz faizlerini hangi yasa veya kanun ile indirecek hükümet?
Yabancı MB bankalarına Türk Eurobond tutma zorunluluğu yakında gelir mi?
Laf dinlemeyen faizci Avrupa Merkez Bankası Başkanını hükümetimiz ne zaman görevden alır?
Saygılar.
SAYIN HOCAM DIŞ TİCARET AÇIĞININ SÜREKLİ YÜKSELMESİNİN ÜLKEMİZE SONUÇLARI NE OLUR.ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER MAHFİ HOCAM.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil