Şangay İşbirliği Örgütüne Üyelik
Şangay İşbirliği Örgütünün Kuruluşu ve Amaçları
Şangay Paktı adı altında 1996
yılında Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından kurulan ve
Şangay Beşlisi olarak da anılan örgüt, 2001 yılında Özbekistan’ın katılımından
sonra Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) adını aldı. Merkezi Pekin’de (Çin) olan ŞİÖ’ye
2017’de Hindistan ve Pakistan, 2021’de de İran üye oldu ve böylece üye ülke
sayısı dokuza çıktı. Afganistan, Moğolistan ve Belarus gözlemci ülke, Türkiye,
Azerbaycan, Sri Lanka, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Suudi Arabistan, Mısır ve
Katar diyalog ortağı konumunda bulunuyor. ŞİÖ, Birleşmiş Milletler, Avrupa
Birliği, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), Bağımsız Ülkeler Topluluğu
(CIS) ve İslami İşbirliği Örgütü ile de ilişkiler kurmuş bulunuyor.
İlk kuruluşta örgütün amaçları;
üye ülkelerin sınır güvenliğini sağlamak, daha çok bölgeye yönelik terör,
ayrılıkçılık ve aşırılıklarla mücadele etmek, örgüt üyeleri arasında ekonomik
ve kültürel işbirliğini gerçekleştirmek olarak belirlenmişti. Bugün gelinen
aşamada amaçlar biraz daha genişlemiş ve değişmiş görünüyor.
Üye ülkeler, ortak askeri manevralar
düzenleseler de örgüt şimdilik Nato ve eski Varşova Paktı gibi resmi bir
savunma birliği ya da Avrupa Birliği gibi bir ekonomik birlik gibi bir görünüm
sergilemiyor. Buna karşılık 2007 yılında Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te
yapılan zirvede Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yaptığı “tek kutuplu
dünya kabul edilemez” açıklaması ileride örgütün amacının ABD önderliğinde
oluşan batı blokuna karşı ayrı bir blok oluşturmaya doğru evrim geçirmeye açık
olduğunu ortaya koyuyor.
15 – 16 Eylül 2022 tarihlerinde Semerkant’ta
(Özbekistan) yapılan toplantı özellikle Rusya ve İran gibi batının ambargosu altında
olan iki ŞİÖ üyesi ülkeye verilen desteğin sergilenmesi açısından dikkat çekici
bir toplantı oldu. Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, Rusya Devlet Başkanı Putin,
İran Devlet Başkanı Raisi’nin yanı sıra toplantıya Nato üyesi olan ve batı
blokunun bir parçası olarak kabul edilen Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan
düzeyindeki katılımı batı blokunun teyakkuza geçmesine yol açtı.
Örgütün Yapısı
Şangay İşbirliği Örgütünün en üst
karar organı Devlet Başkanları Konseyidir. Bu konsey yılda bir kez yapılan
Şangay İşbirliği Örgütü zirvesinde bir araya gelir ve kararları alır. Söz
konusu zirve her yıl başka bir üye ülkenin başkentinde yapılmaktadır.
Örgütün ikinci önemli organı
Hükümet Başkanları (Başbakanlar) Konseyidir. Bu konsey de yılda bir kez yine
aynı zirvede toplanır. Konseyin görevi karşılıklı işbirliğinin durumunu ve
gelişimini görüşmek ve gerekli kararları almaktır. Bu konsey ayrıca örgütün
yıllık bütçesini onaylar.
Dışişleri Bakanları Konseyi,
mevcut uluslararası durumu değerlendirmek ve Şangay İşbirliği Örgütü’nün diğer
uluslararası örgütlerle karşılıklı etkileşimini görüşmek üzere toplanır. Ulusal
Koordinatörler Konseyi, örgüte üye ülkelerin örgüt ana sözleşmesi çerçevesi
içindeki işbirliğini koordine etmekle görevlidir.
Örgütün önemli faaliyetlerinden
birisini yürüten Bölgesel Anti Terör Ajansı (RATS) Özbekistan’ın başkenti
Taşkent’tedir. Bu ajansın görevi üye ülkeler arasında terör, ayrılıkçılık ve
aşırılık eğilimlileriyle mücadelede işbirliğini sağlayarak alınacak ortak
önlemleri belirlemektir. RATS Başkanı üç yıl için seçilmektedir. Her üye
ülkenin bu ajansta daimi bir temsilcisi bulunmaktadır.
Şangay İşbirliği Örgütü’nün temel
yönetim organı Sekreteryadır. Bir Genel Sekreterin başkanlığındaki Sekreterya,
örgüt kararlarını uygulamak, bildiri ve ajanda tekliflerini hazırlamak, örgütün
faaliyetlerinin hazırlıklarını yapmak gibi görevlerle yükümlüdür.
Örgütün Ekonomik Gücü
Aşağıdaki tabloda Şangay
İşbirliği Örgütü üyesi 9 üye ülkenin verilerini gelişmiş batı bloku ülkeleri
toplam verileriyle karşılaştırmalı olarak sunuyorum (kaynak: IMF, World
Economic Outlook, April, 2022.) Tabloda GSYH ve kişi başına gelir 2021
gerçekleşme sonuçlarıyla diğer veriler ise 2022 yılı güncel sonuçlarıyla
alınmıştır. Gelişmiş batı ülkeleri ABD, AB, Japonya, Birleşik Krallık, Kanada
ve diğer gelişmiş batı bloku ülkeleri toplamını göstermektedir.
Tabloya göre ŞİÖ üyesi ülkelerin
toplam GSYH’si gelişmiş batı bloku ekonomilerinin toplam GSYH’sinin yüzde
40’ına eşit görünüyor. ŞİÖ’yü dokuz ülke oluşturmasına karşılık gelişmiş batı
blokunda 37 ülkenin bulunduğunu dikkate alırsak ŞİÖ’nün oldukça zengin bir
topluluk olduğunu görebiliriz. ŞİÖ üyesi ülkeler dünya nüfusunun yaklaşık yüzde
40’ını barındırıyor. Nüfusun yüksekliği kişi başına gelirin ortalama 5.245
dolarda kalmasına yol açmış görünüyor. Buna göre ŞİÖ ülkelerinin kişi başına
ortalama geliri gelişmiş batı bloku kişi başına ortalama gelirinin onda biri
kadar görünüyor. Çin, Rusya, Kazakistan ve bir yere kadar da İran dışındaki ülkelerde kişi başına gelirler çok düşük bir
düzeyde olduğu için ortalamayı da aşağıya çekiyor. İşsizlik ŞİÖ ülkelerinde
daha yüksek görünmekle birlikte kabul edilebilir oranlarda bulunuyor. Enflasyon
ŞİÖ ülkelerinde oldukça yüksek bir düzeyde görünüyor. Enflasyonun kabul
edilebilir düzeyde olduğu iki ülke var: Çin ve Hindistan. Cari fazla veren Çin,
Rusya, İran ve Tacikistan dışındakiler cari açık veriyorlar. Kamu borç yükü
açısından Pakistan dışındaki ülkelerin durumu iyi görünüyor. Ayrıca ŞİÖ
ülkelerinin kamu borç yükü ortalaması gelişmiş batı bloku ülkelerinin kamu borç
yükü oranıyla karşılaştırılamayacak kadar iyi durumda.
Türkiye’nin Konumu
Türkiye, 2012 yılında başlayan
bir süreç sonucunda 2017 yılında ŞİÖ’nün diyalog ortağı konumuna geçmiştir. 2008
Duşanbe Zirvesi’nde, ŞİÖ ile irtibat kurmak isteyen ve gözlemci konumunda
olmayan üçüncü ülke ve uluslararası kuruluşlarla ilişkilerin kurumsal bir çerçeveye
oturtulması amacıyla yaratılan diyalog ortaklığı statüsü, gözlemci statüsüne
sahip olmayan ülkelerin örgütle belirli alanlarda sınırlı işbirliği yapmalarına
olanak sağlayan bir statüdür. Bu statü gereğince ŞİÖ ve Türkiye arasında bölgesel
güvenlik, terörle mücadele, uyuşturucu kaçakçılığıyla savaş, organize suçların önlenmesi
ve ekonomik ve kültürel alanlar başta olmak üzere işbirliğinin geliştirmesi
öngörülmüş olmaktadır.
Aşağıdaki tablo 2021 yılı itibarıyla Türkiye’nin 9 ŞİÖ üyesi ülke ve batılı 9 ülke ile (G7 ülkeleri + İspanya ve Hollanda) ile olan dış ticaret ilişkilerini gösteriyor (tablo, TÜİK Dış ticaret istatistikleri kullanılarak tarafımdan derlenmiştir. Batılı ülkelerden 9’unun tabloya alınması ŞİÖ üye ülke sayısıyla denge sağlamak için yapılmış bir tercihtir.)
Tabloya göre Türkiye’nin ŞİÖ
üyesi ülkelerle olan dış ticaret hacmi yaklaşık 95 milyar dolar buna karşılık
batılı 9 ülkeyle olan dış ticaret hacmi 163 milyar dolardır. Türkiye’nin dış
ticaretinde batılı 9 ülkenin ağırlığı ŞİÖ üyesi ülkelerle olan dış ticaretinin iki
katına yakın görünüyor. Türkiye, batılı 9 ülkeyle olan dış ticaretinde yaklaşık 11
milyar dolar fazla verirken ŞİÖ üyesi ülkelerle olan dış ticaretinde 57 milyar
dolar açık veriyor.
Türkiye, hem Nato üyesi hem de
ŞİÖ’de diyalog ortağı olan tek ülke konumundadır. Aslında her iki taraf ile de
ilişkilerini belirli bir düzeyde tutmaya çalışmak yanlış bir şey değil ve hatta
Atatürk’ün ‘yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesine de uygun görünüyor. Ne var ki
ŞİÖ’ye de üye olunabileceği şeklindeki söylemler olayı biraz daha farklı bir
yere taşıyor. Bu noktada dışarıdan bakıldığında Türkiye, II. Abdülhamid’in farklı devletleri idare etme
yöntemini anımsatır biçimde, iki tarafı da birbirine karşı kullanma eğiliminde
olan bir ülke görünümü verdiği için batı bloku nezdinde risklerinin artacağı
bir duruma gebe görünüyor.
Şimdilik tam olarak öyle
görünmemesine özen gösterseler de Çin’in, Rusya’nın ve İran’ın batı blokuyla yaşadığı
ciddi sorunlar ister istemez ŞİÖ’yü batı karşıtı bir blok konumuna itiyor. Bu
gidiş hızlandıkça Putin’in 2007 konuşmasında vurguladığı gibi dünya iki kutuplu
konumuna geri dönecek. Bu da küreselleşmeyi kendisine yontmak isteyen ABD ve
batı bloku için ciddi bir tehdit oluşturacak. Son toplantıya Cumhurbaşkanı
düzeyindeki katılmak suretiyle Türkiye’nin, ‘biz iki tarafta da yer alan bir
denge devletiyiz’ mesajı vermeye yönelmiş görünmesine karşılık gerçekte batı
blokuna ‘alternatifimiz var’ mesajı vermek istediğini anlamak için kâhin olmaya
gerek yok. Bu yaklaşım, bir mesajdan öteye gidecekse, Türkiye için, yalnızca
dış politika açısından değil her alanda hayati bir karar niteliğinde olacaktır
ve geleceğimizi etkileyecektir. İki yüz yıllık batı blokunda yer alma
politikasının bu kadar hızlı bir dönüşle değiştirilmesi ne kadar doğrudur ve neler
kaybettirir bunları uzun uzun düşünmek ve tartışmak gerekir. Konu yalnızca
ekonomik bir blok üyeliğinden ötede bir konudur. ŞİÖ üyesi ülkelerin hiçbiri
gelişmiş ülke değildir, demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, medya
özgürlüğü, akademik özgürlük gibi gelişmişlik göstergelerinde örnek alınacak
ülkeler değildir.
Önce konuşup sonra düşünmek her
zaman sıkıntı yaratır. Önce düşünüp sonra konuşmak gerekir.
Merhaba Hocam, Bu ülkeler içinde Çin'i ayrı bir yere koyuyorum. Ne yaptığını bilen tek ülke bence listedeki.
YanıtlaSilHindistanla Pakistan çatışıyordu. Rusya ile hem tarihte, hem kısa süre önce yaşadığımız olayları biliyoruz. Tacikistanla Kırgızistan daha bugün çatıştılar.
Hepsinin ortak özelliği az gelişmiş ve batıya muhtaç ülkeler olmaları. Bence kutup oluşturamayacak kadar zayıf bir birlik.
Teşekkürler
Aynı görüşteyim.
SilFazla güçlü görünmeseler de kritik ülkeler rusya çin gibi batı nın ayağını kaydırabilir. Örneğin rusya nın gazı kesmesi avrupa için büyük bir sorun oluşturmuş durumda ve amerika bir çok maddeyi ve malzemeyi çinden ithal ediyor ayrıca burada diğer ülkelerinkonumları iran gibi stratejik bir önem teşkil ediyor
SilAvrupa zaten alternatif enerji kaynakları üzerine yoğun mesai yapıyordu. Gazın kesilmesi bu planların öne alınması ve gaz bağımlılığından daha kısa sürede kurtulması anlamına geliyor. Süreç gaz desteğiyle 10 yılda tamamlanacaktı, şimdi 2-3 seneye gazsız tamamlanmak zorunda. Ayrıca bu Asya paktı, elindeki doğal kaynaklar + Çin’e güvenirken, Çin haricinde Batı ile yarışabilecek teknolojik altyapısı ve teknoloji üretme kabiliyeti pek bulunmuyor. Hindistan diyen arkadaşlar olacak, Hintliler, Hindistan dışında süper başarılı oluyorlar, oradaki derin fakirliği aşmak için daha gidilecek çok yolları var ama Çin’den sonra ki en güçlü aday olabilir. Tabii bu ülkelerin demokrasiden çok uzakta olmaları, güçlü bir lider altında batıyı sallayacak potansiyeli bulunduruyor. Demokrasi geleneği vs diktatörlük geleneği. Tabii bir de bence içinde olduğumuz yeni sanayi devrimi var ki, gelecek 10 yılda, birçok kişiyi işinden edebilir! Bu da özellikle nüfusun yoğun ve fakir olduğu Asya ülkelerinde büyük problem yaratabilir.
SilRuslar, Ukrayna savaşını kaybetti. Çok bölgeden çekildiler.
SilGeriye, Rus yönetiminin savaşı kaybettiğini kabul etmesi kaldı.
Dünyada herkes ukraynanın kaybettiğini söylüyor sen rusların kaybettiğni cöylüyorsun garip.
Silukraynanın savaşacak askeri bile kalmadı çoğu kaçtı. Fransa asker göndermek istedi rusyadan korktu gönderemedi rusya nasıl kaybettı hayret
SilHocam güzel bir özet ve bilgilendirme olmuştur teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam, iktidarın son dönemde yapmakta olduğu hamlelerin hiçbiri düşünce ürünü değil, iktidardan gidiyor olmanın verdiği panik hali ile bir çıkış yolu bulma çabasının ürünü. Ülke; ne yazık ki halkın değil sadece ve sadece kendisinin geleceğini düşünen küçük bir zümre tarafından umarsızca yapılan ve sürekli bir savrulma haline yol açan bu hamlelerle en ufak saygınlığı kalmamış, kimsenin ciddiye almadığı, tüm oyun kurucu devletlerin "ne koparsak kârdır" diye baktığı bir yapıya dönüştü. Atatürk gibi bir dehanın kurduğu bu Cumhuriyetin değerini anlayamayan halk da şimdi şaşkın şaşkın "ne oluyoruz" diye bakıyor. Bu işin böyle gitmeyeceği çok açık da umarım iktidar sahipleri bu savrulmalardan en başta kendileri olmak üzere hiç kimsenin hasarsız çıkamayacağını en kısa sürede fark edip bir şekilde "düşünmeye" başlarlar...
YanıtlaSilÇok doğru tespitler
SilAtatürk gibi dehanın milletine olanı güvenine rağmen ve 100 yaşına girmiş cumhuriyet e rağmen aynı milletin değerini bilmemekle suçlamak Atatürk üde hiç anlamamış olmak demektir hem siz hem sayın hocam siyasi düşünce nedeni ile yanlış ve eksik yorumlarınız. Avrupa Birliği ve NATO iyi bir birlik mi.sizce covid de gördük Kıbrıs da gördük Suriye de gördük defaatle gördük ki başka yere girmeyelim diye tutuyorlar iyice düşünün ona geçmişe tekrar bakın batı maalesef çıkar para mümkünse bağımsız kalalım
Silhiç durmayacaklar , gül gibi geçinip gitmek varken ayrım yapmadan her ülke bir şekilde kendi menfaatleri için uğraşırken dünya daha da yaşanılmaz bir hale sürükleniyor. sonumuz hayrolsun.
YanıtlaSilMaalesef öyle görünüyor.
SilAvrupa birliği Hristiyan klübü ve bizi yıllardır oyalayıp dalga geçtikleri artık net anlaşıldı. Nato’ya üye olmamıza rağmen Yunan’ın şımarıklıklarına niye bir şey demiyorlar illa savaşa mı girmemiz gerekiyor. Savaşa girsek kimi tutarlar. Ben bizi kesinlikle tutmazlar görüşündeyim.
YanıtlaSilEvet hep biz haklıyız, biz doğrusunu yapıyoruz karşımızdakiler haksız. Öğretmenin garezi var, hakem taraf tutuyor.
SilÇünkü vicdanımızı geliştirememişiz. Neden?
SilAhmakmisin sen . Rusya suriye de ne yapti hiç mi birşey bilmiyorsun . Halep nasil bombalandi buraya göce sebep oldu .Bizimkiler şangay paktinda hoşuna giden olsa olsa sorgusuz ,ömur boyu yöetimde olmalaridir. Tayyip amaci devleti istedigi gibi yönetmek . Elinde imkani olsa oglunu varis atar
SilYine eksen kayması mı yaşıyoruz? Aynı şeyleri yaşayıp duruyoruz.
YanıtlaSilBel kayması da olabilir.
SilYıllarca AB'nin kapısında süründük de ne oldu? Kaybeden onlar olacak. Biz bizi isteyenlerin ve sevenlerin yanındayız. Başta dostumuz Putin önderliğinde yeni bir dünya kurulacak ve bu dünya beşten büyük olacak. Şimdi batı ve ABD düşünsün.
YanıtlaSilHaklısınız bizim hep hakkımızı yiyorlar, biz doğrusunu yapıyoruz ama hakkımız yeniyor.
Sil😃Bizde olmasak dünyada mağdur bi tane devlet yok, ukrayna bile bizim kadar mağdur olamaz dimi hocam
SilBizim kadar mağduru yok, doğru diyorsunuz.
SilSiyasal islâm mağduriyeti kullanarak iktidara gelir, yerini sağlamlaştırdığına inandıktan sonra mağrur olur, gitmeye yakın mağduriyet edebiyatına tekrar başlar. Gittikten sonra da hep mağdurdur ama artık dinleyen kalmaz. Bunların klâsik döngüsü mağdur-mağrur-mağdur şeklindedir.
SilBu arada Putin gibi dostun varsa düşmana hiç ihtiyaç duymayacağını yukarıdaki hacıya hatırlatıp geçelim...
Haklısınız. Yeni dünya düzeni kuracak olan rusya askeri teknoloji için eski makina parçaları söküyor. Bırakın Allah aşkına tek süper güç var oda abd.
SilBizim ülke futbol ligdeki alt sıralardaki takım gibi. Bize göre diğer tüm takımlar birleşmiş bizi yenmek istiyor. Şampiyon olmamızı engelliyor. Sanki onlar birbiri ile karşılaşmıyor rekabet içinde değiller. Tüm sezon boyunca toplanıp bu takımı nasıl yeneriz diye plan yapıyorlar
Silmahfi bey alaycı üslubunuz hoş değil biz haklıyız demiyoruz biz az gelişmiş bir ülkeyiz avrupa bizi yeterince desteklemedi her zaman ikili oynadı hem yunanistana dur demedi hem pkk yı destekledi sizin için bu durum önemli değil anladığım kadarıyla mevcut iktidar liyakatsız çok büyük hatalar yapıyorlar ama size göre bize sadece söz verip hiçbir adım atmayan avrupaya kul köle olmalıyız pkk operasyonları bitmeli yunanıstan yarın kara sularını 12 mile çıkarsa bile avrupa hayır demezse susmalıyız
Silmilliyetçilik bu değil ne akp milliyetçi ne de sizin gibi insanlar keşke şu halkta olan milliyetçilik devlet yöneticilerinde ve sizin gibi yazarlarda olsa
evet bu eksen kayması doğru da değil ama hep biz haklıyız tavrı nedir çocukmusunuz
halk içinden birinin yorumuna/yorumlarına böyle mi cevap verilir
herşeyi siz mi doğru biliyorsunuz
biz halk olarak hiçbir şeyi bilemez miyiz
ne çektiysek liyakatsızlıktan çektik ne yöneticilerde ne sizin gibi yazarlarda aydınlarda liyakat var
Gerçekleri söylemek alay etmek değildir. Siz gerçekleri kabul etmediğiniz için onları söyleyenleri sizinle alay ediyor sanıyorsunuz. Diyelim ki Avrupa verdiği sözleri tutmadı. Peki biz onların verdiği sözleri tutması için kendi verdiğimiz sözleri tuttuk mu? Demokrasiyi ileri götürmeye mi çalıştık yoksa geri götürmeye mi uğraştı? Hukukun üstünlüğüne mi çalıştık yoksa üstünlerin hukukuna mı? Laikliği geliştirmeye mi çabaladık yok etmeye mi? Avrupa Birliğine girmek için öngörülen koşulların hangisini iyiye götürdük? Hiçbirisini. Biz sürekli olarak Atatürk Türkiye'sinden geriye giden bir ülke konumundayız. Üzülerek söylüyorum ama gerçek bu. Sürekli kabahati karşı tarafta arayarak bir yere varılamıyor. Varamadık da işte. Balkanlara bakın. 20 yıl önce Romanya'ya, Bulgaristan'a acıyarak bakardık. Şimdi? Onun için başkasına kabahat bulmadan önce kendimize bakmamız lazım. Kimse kimseye kul köle olmayı savunmuyor. Ayrıca biat kültüründen gelemeyen insanların kimseye kul olması zaten söz konusu değil. Ama eğer bir topluluğa girecekseniz oranın kurallarını benimsemeniz lazım. Biz hem otokratik düzen kuralım hem yolsuzluklarımızın üzerini örtelim, denetlemeyelim hem de Avrupa'ya üye olalım istiyoruz. Öyle olmuyor o işler.
SilBeni liyakatsiz buluyorsanız okumazsınız olur biter. Ama gerçeklerden kaçamazsınız. Bir gün bunun bedelini ödemek zorunda kalırsınız.
gerçeklerden kaçan biri değilim iktidarı her konuda çok eleştiren biriyim ama benim için avrupa birliğine girmek olmazsa olmaz değil avrupa bizden çok üstün değil biz liyakat esaslı doğru bir yapılanmayla çok farklı bir yerde olabilirdik bu ülke 10 yıl veya 20 yıl önde bu kadar yozlaşmamıştı ama avrupanın yaklaşımı yine aynıydı yine iki yüzlüydü yine pkk yı destekliyordu
SilAtatürkün kastettiği muasır medeniyetlerin seviyesinin üstüne çıkmak için bi birliğe/örgüte ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum
avrupa, rusya ve abd seviciliği ne kadar doğru
etrafımızı üst bölgeleri ile saran bir abd içeride defalarda darbe yapan bir abd
pkk yı ekonomik olarak destekleyen ab
bu ülkelerin hepsi bizim gelişmemizi istemeyen ülkeler
bu ülke kendi kendine yetebilen bir ülke yeterki üretmek istesin yeterki kalkınmak istesin yeterki liyakat olsun eğitim kalitemiz artsın onurlu gururlu evlatlar yetiştirelim yetiştirelim ki menfaat için oyunu satmasın kimseye kul köle olmasın tarikatçılık bitsin din tüccarlığı yapılmasın ..
hala umudum var ..
Bu dedikleriniz ne yazık ki öyle olmuyor. Biz Türkiye'nin AB'ye girmesini yalnızca kendi kendine yapmadığı, yapamadığı işleri yapsın diye istiyoruz. Yoksa daha iyi bir demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi alanlarda kendi başına adım atabilse elbette hiçbir yere üye olmadan devam etsin. Ama gerçekleri kabul edelim ki Türkiye, Atatürk dönemi dışında, bunları kendi başına yapamıyor. Son cümleniz anahtar cümle: Tarikatçılık, din tüccarlığı bitmiyor ve bitmediği için de bu işler düzelmiyor.
SilGüzel bir yazı, güzel ve akılcı cevaplar. Saygılar
SilHocam yazılarınızı ve nadir de olsa katıldığınız programları işletme bölümünden mezun olan biri olarak yıllardır ilgiyle takip ediyorum. Grafik oldukça açıklayıcı. Harcadığınız emeğe de teşekkür ederim. Grafiğe ekonomik verilerin yanında demokrasi ,medya özgürlüğü ve yargı bağımsızlığı sıralamaları eklense, medeni dünya ile kıyasında daha net bir görünüm sunar sanırım. Teşekkürler.
YanıtlaSilHaklısınız, bir dahaki sefere öyle yapacağım. Bu konuda daha çok yazı yazacağımız anlaşılıyor. Teşekkürler, sevgiler.
SilDoğanın madde-antimadde yapısına istinaden tek kutup mümkün değildir. Her zaman tez ve anti-tez vardır. Cumhuriyetciler/ Demokratlar, solcu/sağcılar, dinci/laikler, savaş/barışçılar, cahil/eğitimli, gece/gündüz, dişil/eril, vb. Şu anda da tam bir tek kutup yok, öyle görünüyor olabilir. Rusya ve Çin son yıllarda görece cılız ama ikinci kutuptur ve henüz tam olarak organize olamamışlardır. Siyasal olarak Ortadoğu’da oyun kurucu olmuşlardır, ekonomik olarak ağırlık merkezini doğuya kaydırmışlardır. Aralarındaki sorunları alabilirlerse güçlü bir alternatif olurlar.
YanıtlaSilTürkiye ise rotorun ortasında dönen mil gibi bir konuma oturmak istiyor. Bu mümkün değil tabii ki ama tehdit/blöf ile elini güçlendireceğini düşünüyor ve bunu on yıldır yapıyor ve hiç kazanamadı ama iç kamuoyunda prim yapıp seçim kazandırması da az bir kazanım değil.
Evet tabii de tehdit blöf bir yere kadar işler sonra karşı taraf da rest deyiverir.
SilRest çekerlerse işte orası parçalandığımız yerdir. Ne garip değil mi, güya şu anda yaptıklarımızı toprak bütünlüğümüz İçin yapıyoruz ama tam tersi olduğunu anladıklarında çok geç olacak.
SilAslında bugünlerde güzel bir avantaj yakaladık. Avrupa ve ABD Çin malları yerine Türkiye’yi üretim üssü olarak kullanmak istiyor. Ama bizim plan başka …(?)
SilDoğanın Madde ve Antimadde yapısına burada bilimsel nirengi noktası oluşturmak adına referans yanlış olur. Bildiğiniz gibi Madde ve antimadde aynı ortamı paylaşamaz. Her ikisi de yok olurlar. Ayrıca Evrende Antimadde'nin bugünkü varlığı iddia edilse de varlığının yoğunluklu gözlemlendiği yer yoktur. Kozmik ışınlarda eser halde gözlemlenmiştir. Evrenimizin bizim ulaşabildiğimiz tarafında yüksek enerji deneylerinde elde edilen anti madde (Positron = Anti electron, AntiProton, vs.) ancak çok çok kısa (saniyenin 40 mlyarda biri) sürelerde var olabiliyor. Son zamanlarda Cern 1000 saniye dayanacak çoklukta AntiHidrojen(AntiProton) üretebilmiştir. Kullanım çok kutupluluk açısından bence doğru değil.
SilKişi başına düşen gelir herşeyi açıklıyor avrupa bizim en az 4 katımız şimdi doğu bloğuyla tabiki iyi geçinmemiz gerekiyor ama gözlemci olarak kalmalıyız ticaret falan söz konusu olmamalı avrupadan uzaklaşırsak gayri safi hasılada ilk 20 den çok hızlı bir şekilde düşeriz kişi başına düşen gelir kırgiz özbek ülkeleri gibi olur yani don atlet kalırız xd
YanıtlaSilAynı kanıdayım.
SilHocam yazılarımızı severek takip ediyorum.Düzeyli analiz yapan kişi sayısı o kadar az ki çölde vaha gibisiniz.Ümmetçi islamcı bir yönetim Avrupa hristiyan klübünden sıkıldı ve kendine Kominist dinsiz, budist , islamcı(ama rakip mezhepten) ve hristiyanlardan oluşan yeni klübü girmeye çalışıyor.Yeni klüpe duyan gelmiş.Diğer bir tesbitte tarihde Türklere en çok zarar vermiş iki ülke Rusya ve Çin ile birliktelik? Bir değil on kez düşünmek lazım. Ne dersiniz?
YanıtlaSilÇok doğru diyorsunuz.
SilKomünist olacaz hocam :))
YanıtlaSilAhbap çavuş kapitalizminden ahbap çavuş komünizmine.
SilDünyada kominizm mi kaldı kominizmden bahsediyorsun.
SilKominizm diye bir şey hiçbir zaman yoktu zaten. Bizim sözünü ettiğimiz komünizm.
Silhocam ne kadar güzel anlatmışsınız çok teşekkürler
YanıtlaSilSağ olun.
SilDeğerli hocam bu cümlede hata olduğu düşüncesindeyim:
YanıtlaSil"Çin, Rusya ve Kazakistan’da kişi başına gelirler çok düşük bir düzeyde olduğu için ortalamayı da aşağıya çekiyor."
Haklısınız, düzelttim, teşekkür ederim.
SilTesekkurler gundeme dair bilgilendirici yazilarinizi cok begeniyorum, yalniz her yoruma: haklisiniz, dogru diyorsunuz diye cevaplamissiniz. 😁
YanıtlaSilNasreddin Hoca kadı olmuş. Karşısına bir konuda anlaşmazlığa düşmüş iki kişi getirmişler. Hoca ilk adamı dinlemiş, sonra 'haklısın' demiş. İkinci adamı dinlemiş ona da 'haklısın' demiş. Yanlarında gelen tanık da hocaya 'hocam bu nasıl iş ona da haklısın dedin buna da haklısın dedin, iki farklı görüşteki kişi nasıl aynı anda haklı olabiliyor?' Hoca bir an durup düşünmüş sonra 'sen de haklısın' demiş. Onun için siz de haklısınız.
SilSn. Mahfi Hocam, yazınız için teşekkürler
YanıtlaSilSağ olun.
SilTamam hocam batı gelişmiş demokrasi, büyük bir ekonomi filan eyvallah da, batıdan ne fayda gördük bugüne kadar? Bu ülkede 3 tane darbe tertipleyen o batı değil mi? PKK'yı besleyip büyüten (ki bugün dahi Suriye'de PYD'ye 30 bin tır silah vermiş olan) bu batı değil mi? Tamam anlıyorum finansta batıya bağımlıyız ama doğuda da BRICS vb. alternatifleri değerlendirmenin ne zararı olur?
YanıtlaSilBu dediklerinizin tamamı şehir efsanesi. Hataları kendimizde arasak çözüme gidebiliriz. Yoksa bir batılı oluruz bir doğulu. Atatürk'ün dış politikasına dönmeli ve hiçbir yere ait olmamalıyız.
SilŞangayda sergi olarak sunulanlar: üzüm, şeftali, pide...v.b sergisi
YanıtlaSilVideoda üzüm yenilirken Pakistan başbakanına gel sen de ye deniliyor:
https://twitter.com/FactCheckAsia/status/1570663664650457089?t=dMn-SKhuD-deGb1JuVMAIA&s=19
Videonun 16.saniyesinde Pakistan başbakanı üzümü yemeden önce elini çenesine götürüp biraz düşünüyor.
Bu görüntü çekilip Pakistan basınında servis ediliyor. Fotoğrafta sanki etrafındakiler onu dinliyormuş gibi görünüyor.
"Pakistan sonunda global saygı verilen lidere kavuştu." şeklinde haber yapılıyor.
Haber linki:
https://twitter.com/pmln_org/status/1570472225068974080?t=i3ngfYNwK4ZOQQ0QLQibyQ&s=19
Yukarıda ki video Şangayın birliğinin özetidir.
Şangay Birliği batıdan dışlandıkları için kuruldu.
Batı aralarından birine parmağıyla işaret yapıp gel bana dese o ülke diğerlerinin üstüne basa basa koşar..
Yıllarca Asya bölgelerin de çalışmış biri olarak söylüyorum..
Siz bu ülkelerden birine hak hukuk adalet getirip demokrasiyi sunsanız bile halkın arasından biri sıyrılacak ve yine diktatörlük oluşacaktır.
Çünkü Asya haklarının genlerine binlerce yıllık biat kültürü kodlaması işlemiş..
Ve bu biat kültürlerinde hiçbir zaman bilim, hak, hukuk, adalet gelişmez, gelişmeyecek.
Şangay birliğine girmektense tarafsız kalarak yol almak daha mantıklı görünüyor.
Şangay İşbirliği Örgütü ile diyalog ortaklığı modeli iyi bir modeldir ama oraya üye olmak doğru bir yaklaşım değil. Benim söylediğim budur. Yoksa bu ülkelerle ilişkiyi keselim falan demiyorum o dış politika açısından büyük yanlış olur. Üye olmadan ilişkileri yürütmek mümkün.
SilCin ve Hindistan gibi çok uçuza üretebilen ülkelerle gümrük birliği yapılması ve sıfor vergi ıygulanması Türk ekonomisinin iflası olur. Avrupa Birliği ile hali hazır gecerli olan gümrük kurallarının güncellenmesi gerekirken yeni bir gümrük faciasına gerek yok bence.
YanıtlaSilŞangay diktatörlükle yönetilen ülkeler birliğindeki en zengin ülkenin kişi başı GSYH'i 11.188 sadece bu basit istatistiksel çıkarım bile bu örgüte yakınlaşmamamız gerektiği konusunda çok şey söylüyor.
YanıtlaSilÖnceki bloglarınızı da okuduğumdan söylüyorum, ülkede olan birçok şeyi Abdülhamit dönemiyle kıyaslıyorsunuz , benzerlikleri vurguluyorsunuz. Aslında bu durum bile nasıl bir çöküşe doğru ilerlediğimizi gösteriyor.
Hocam, son paragrafta da belirttiğiniz üzere uygar dünya ve insana ait bir çok hak ve özgürlük bu ulkelerde gayet kısıtlı gorunmekte, ancak bunun da ötesinde bu örgütün toplumlarinin çıkarlarını koruma esaslı mi yoksa idare sistemleri göz önüne alındığında farklı oncelikleri mi oldukları düşündürücüdür. Bu teşkilata üye ülkelerin yan yana gorunmelerinin temel nedenlerden birinin farklı oncelikler olarak niteledigim husus kaynaklı olduğunu değerlendiriyorum ve bana göre insanın ve toplumun önceliğinin olmadığı bu sistem ile iliskilerin seviyesi konusunda cok dikkatli olunması gerektiğine inanıyorum.
YanıtlaSilDiyalog ortaklığı yeterlidir, üyelik çok gereksiz bir adım olur.
SilHocam yazınızı tekrar okudum, bu örgütle ilgili çok önemli şeylere değinmemişsiniz, bir kere bu örgüte üye olan ülkelerin hiçbirinde demokrasi yok, seçim olsa bile formalite.
YanıtlaSilMevcut yönetim bu örgüte yaklaşmakla şunun sinyalini veriyor: 2023 son şans, eğer yine bizi seçerseniz ileride değiştirmek isteseniz bile değiştiremezsiniz.
İktidara mensup kodamanların hiçbiri bu ülkeden elde ettikleri servetle gidip Kırgızistan'dan, Özbekistan'dan, hadi onları da bıraktım Hindistan'dan, Çin'den, Rusya'dan sokak satın almazlar, hepsi gidip Londra'dan, Miami'den mülk edinirler. Bu özellik ŞİÖ'ye dahil tüm ülke kodamanları için ortaktır aslında, hepsi ülkelerini sömürerek elde ettikleri servetleri batıda değerlendirirler, çolukları çocukları oralarda sefa sürerler ama halklarına reva gördükleri yaşam şartları yerlerde sürünür. Demokrasi ve insan hakları ile ilgili uluslararası ölçümlerde en iyi durumda olan sanırım Hindistan, diğerleri ilk yüzde bile değiller. Bu ilkel örgüte dahil olmayı düşünmek, halkını bu ülkelerin ortalama yaşam standartlarına layık görmek bile aslında bir utanç kaynağı olmalıdır...
SilÜlkede artık bağımsız medya diye bir şey yok bir tek sosyal medya var orada da toplumun büyük çoğunluğuna erişim oldukça kısıtlı. Aynı bu blogda olduğu gibi.
Silİktidar sürekli televizyon kanallarından, sihalardan vb şeylerden algı operasyonu yapıyor. Ülkeye binlerce Afgan, Pakistanlı kaçak yollardan girerken, 2 yaşındaki bebek tecavüz edilerek öldürülürken, kamptan kaçan mültecilerin görüntülerini çeken vatandaş hapise atılırken haber kanalları günlerce Gülşeni konuşuyor, Kılıçdaroğlunun yaptığı el hareketini konuşuyor, ülkede bu zamana kadar onlarca vatana ihanet vakası, yolsuzluklar oldu ama bunlar neredeyse hiç gündeme gelmedi. Toplum mışıl mışıl uyutuldu.
Aslında artık ülkemiz dinamikleri bakımından bu diktatörler birliğindeki ülkelerle neredeyse birebir aynı. Rusya'nın TV kanallarıyla Türkiye'nin TV kanallarını birbirine çok benzetiyorum.
Bir bakıma Türkiye artık layık görülmüyor, Türkiye artık bu örgüte layık konuma getirildi. Her ne kadar 2023 seçimlerinden dolayı iddialı konuşmak istemesem de halkın da kendisini buna layık gördüğünü düşünüyorum.
Peki, “İsrail gazının Türkiye’den Avrupa’ya taşınması süreci başta olmak üzere, batının birtakım ambargolarınından geri adım atması, GKRY meselesi, Yunanistan’a verilen destek gibi sorunların Türkiye lehine dönemsinde “Avrupa’ya alternatifmiz var” mesajının etkisi ne derece olmuştur?
YanıtlaSilSıfır. Çünkü Avrupa ve ABD bizim bu 'alternatifimiz var' mesajının tehdit amaçlı olduğunu ve yaşama geçmeyeceğini düşünüyor.
SilAKP’nin, büyük ölçüde Erdoğan’ın dışişlerinde ‘vizyoner’ bakış açısı yok, daha çok ‘taktiksel’ hareket ediyor. Bu ‘taktiksel’ yaklaşımın Türkiye’nin ‘vizyonunu’ etkilememesi için her vatandaş katkısını ve tepkisini ortaya koymalıdır. Dışişlerinde monşerler diye Mülkiyeli diplomatlarla dalga geçtiler ama o kişiler, damıtılarak oluşturulmuş Türk dış politikasının temsilcisiydiler. Sonraki süreçte Erdoğan’la birlikte herkesle kavgalı olduk. Erdoğan’ın yüksek hitap yeteneği ve kutuplaştırıcı tarzı işe yarar zannedildi ama sonuçları gördük. Yahudilerle, Mısırla, Arap dünyasıyla, Avrupa’yla, ABD’yle, bir ara Rusya’yla, Suriye’yle takıştık. Kavgaya girilirken bile kavganızı seçip, işe yarayıp yaramayacağınızı düşünmelisiniz. Erdoğan’ın taktiksel yaklaşımı maalesef Türkiye’yi zor duruma düşürdü. Özellikle batılılar ciddi adamlar, bir yere kadar sizi çekerler, sonra bedelini ödettirirler. Erdoğan’ın hem dış politikası, hem ekonomi politikası, hem de iç sosyal politikası maalesef Türkiye’nin zararına sonuçlar üretti. Siyasal İslam, Türkiye’nin tarihsel boyutta halkın yaşam tarzıyla, özgürlük ve ekonomik refah istekleriyle uyuşmuyor. Bünye, Siyasal İslam’ı taşıyamıyor.
YanıtlaSilÇok doğru tespitler.
SilÜlkelere bakınca un(çin) var,yağ(rusya) var,şeker(hindistan)var,üstüne tarçın(iran) var,fındık&fıstık(türki cumhuriyetler) var ama birşey eksik putine göre..tencere yok kazan yok hem helvayı karıp ortalığı karıştıracak hemde gazprom alevinin üstünde yerini alacak.türkiye biçilmiş kaftan onlar için.nato üyesi,ab nin abd nin eski oyuncağı..o yüzden bizi istiyorlar..bize f-35 vermeyen kongre,biden istese de f-16 da vermeyecek.türkiye ihale yapacak ihtiyacı olan yüz 4,5 nesil yüz 5.nesil uçak için.ihaleye fransa,ingiltere,isveç,rusya ve çin katılacak.ancak rusya ve çinin bu ihtiyacı karşılama imkanı var.diğer 3 ülke artık başka bir ülkeye 5senede 2yüz uçak üretip satabilecek kapasitede ülkeler değiller.geçti o devirler.o esnada bu şangay örgütüne de girmeliyizki bu iki ülke türkiye ve kktc de üste isterler bizden.bu işler böyle oluyor.
YanıtlaSilKonu yalnızca ekonomi değil.
SilBence bu yaşananlar çok güzel gelecek için ve geçmişin analizi için uluslararası ilişkilerde ders olarak okutulacak hamleler.
YanıtlaSilTürkiyede islamcı yapılanmalar ilk önce İngiltere destekli ve daha sonra abd kontrolünde yıllarca yaptıkları komünist düşmanlığı solculuk düşmanlığı, kendi hamleleri ile çürütüyorlar.
Asla birlikte olmayız komünistler söyleminden çok başka bir yere savruldular ve dediğiniz gibi Atatürk gibi bir anlayışın ne denli doğru yaptığını kendileri politikaları ile onaylamış oldular.
Ülkelerin dostu düşmanı olmaz çıkarları olur felsefesi kanıtlamış oldular. Din ile siyaset yapıp solcuları dinsiz komünistler düşman ilan edenler şimdi ortaklık birlikte yürüme dost ilan etmeleri savrulmanın çok açık tescili.
Kendi çocukları abd de okuyacak İngiltere de eğitim alacak parayı abd den alacaklar İngiltere libor piyasasından borçlanacaklar ama çıkarları uyumayınca sözde en çok nefret ettikleri dinlere düşman ülkelerle ve İslama düşman atesitlerle işbirliği yapacaklar.
Çin ile yaşanan doğu Türkistan zülmü varken asla iş birliğimiz olamaz diyenler bugün nerelerdeler.
Gelişmeler Türk halkı çok ciddi ders niteliğinde bugün yaşananları CHP yaşasaydı İslam düşmanı olarak yaftalayıp bunlara yaklalmazdı bile ve hatta ülke çıkarları için yapıyoruz bile diyemezler. Siz İslam düşmanı ülkelerle nasıl işbirliği yaparsınız ateist komünist ülkerle iş yapan hükümet istemiyoruz diye sokaklarda gezerlerdi.
Böyle devam etsinler çok yol açtılar ve açmaya devam ediyorlar. Bunların söylediği herşeyin tersini yapması kadar normal birşey yok artık.
Hiç unutmam eskiden sokakta İslam diye bağıranlar turist istemiyoruz çıplak insanları ülkeye doldurup para kazanmak haramdır diyen şahış lar ki ozaman 3 milyon turist varken bugün kendileri 35 milyon turist ağırlıyoruz elhamdülillah diyor.
Gerçek islamcılar bunlar dini kullanan ve din üzerinden iktidarda kalan cahil insanları aldatanlar.
Yorum anlamını yitiriyor. Artık gerçek İslam'ın ne olduğunu karşıya anlatma çabasından vaz geçmeliyiz. Çünkü gerçek İslam diye elle tutulur bir olgu yok. Bugün Türkiyede alternatif bir ümmetçi toplum yaratılmaya çalışılıyor. Ona giden her yol da geçerli sayılıyor. Algı ve temeli olmayan Neo Osmanlıcılık üstüne kurulan propaganda sistemi cahil halk kesimlerinde maalesef geniş yankı buluyor. Bu sebeple de toplumun çağdaş ve laik eğitim fonksiyonu çökertilmek isteniyor. NATO karşıtlığı Türk maalesef solunda da karşılık bulan güçlü bir silah. NATO Türkiye'nin eşit şartlar ile üyre olduğu önemli bir batı kulübüdür. Eğer bir şekilde Türkiye'yi NATO dışına çekmek mümkün olursa. Türkiyenin tipik bir ümmetçi Ortadoğu ülkesine dönüştürülmesi projesinin karşısında engel kalmayacaktır. Bu oyuna gelmeyelim. --- Murat Tokgözlü
SilDenge politikası Osmanlıyı batırdı çünkü bir süre sonra hangi dengeyi gozeteceginizi sasiriyorsunuz. Avrupa'da Amerika'da dış politikada bizim kadar sistemsiz değil. Artık bir nesil daha kayboldu lütfen bundan sonra bir sistemimiz olsun bir devlet aklımız olsun. Rahmetli Ecevit biseyler yapmaya çalıştı ekonomik kaygılarla bunları getirdik simdi bunlar Türkiye'yi bambaşka bir noktaya cektiler ama giderlerse eğer ekonomiden dolayı gidecekler Bence biz paranın peşinde değerimizi üç kuruşa düşürürken diger ülkeler politikalarini başarılı bir şekilde uyguluyor. Dün Avrupa'yı manşetlere taşıyan gazetelerde bugün doğu hayranlığı olmasın hangisi doğruyu sozluyorsa(doğu yada batı) onularla iyi ilişkiler geliştirelim diğerleriyle de kötü olmayalim veya daha iyisi biz doğru neyse onu söyleyelim insanlar gelsinler bizimle iyi ilişkiler kursunar koca koca adamların değerli siyasetçilerin politika yapacagim derken üç kuruşa düştüğünü görmek acı veriyor doğrunun politikasini uygulayın lütfen.
YanıtlaSilOsmanlıyı Denge Politikası değil çağa uyum sağlayamaması, ulus devlet devrimi yaşanırken teokratik devlet olarak kalışı, Bilimden ve cağdaş üretim araçlarından yoksun olması yıktı. Atrıca Osmanlı denge politikası izlememiştir. Akdenizde FranMurat Tokgözlüsız donanmasını kullanmak için Fransaya dah sonraları Almanyaya destek vererek yanlış dengelerin ülkesi olmuştur. Nitekim Sevr'e giden yıkım da gerek yokken 2ci savaşta dahil olmak ve yanlış tarafa oynamaktan gelmiştir. - Murat Tokgözlü
SilHer yazınızda açtığınız ufuk için teşekkürler.
YanıtlaSilBatının geri kalmış üyesi mi yoksa Doğunun orta halli üyesi olmak mı seçimini yapıyoruz sanki hocam.
Teşekkür ederim.
SilAslında ikisine de gerek yok. İkisiyle de iyi ilişkiler sürdüren bağımsız bir devlet konumunda olmak en doğrusu. Atatürk'ün yaptığı gibi.
Ben sahsen bu iktidarin gerek ekonomik, gerek siyasi herhangi bir karari düsünerek aldigi düsüncesinde degilim. ABD'nin son yillarda Yunanistan da kurdugu üs ile Güney Kibrisa uygulanan silah amborgosunu kaldirmasi, Türkiyenin yakin zaman da Bati blogundan atilmasi ihtimaine karsi alinan tedbirler oldugunu düsünüyorum
YanıtlaSilGüzel yazınız için teşekkürler ✌️🙏
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam biraz derine inersek
YanıtlaSilavrupa birliği ve ŞİÖ ye yapılan ihracat ve ithalat ürün esnekliklerine baktığımızda sanki biraz doğu bloğuyla ilişkileri iyi tutmak iyi olacak gibi. En azından enerji açığımızı kendi lehimize iyileştirene kadar.
Kesinlikle öyle. Onun çin de diyalog ortaklığı son derecede iyi bir düzey. Ama iş üyeliğe gelince karışıyor. Bence bizim bulunmamız gereken yer orası değil.
SilVerilere dayalı çok güzel bir analiz olmuş. Teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun.
SilAvrupa'ya yaptığımız ihracatı başka yerden kazanmadan Avrupa'dan vazgeçemeyiz.
YanıtlaSilKonu sadece ihracat olsaydı bir çözüm bulunabilirdi. Sosyal ve siyasal konular çok daha önemli.
SilKesinlikle haklısınız hocam. Emeğinize sağlık. Teşekkürler.
SilTürkiye'nin NATO dan ayrılıp ŞİÖ ne üye olmasının mali boyutlarını ve interoperabiliy ( karşılıklı işlerlik) konusunu da öncelikle ele almak lazım her halde. TÜRKİYE'nin yaklaşık 70 senedir NATO strateji, taktik ve doktrinlerine göre yapılandırdığı silahlı kuvvetleri var. Uçakları dahil batı standartlarına göre yapılmıştır. Pilotlarımızın uçuş tulumları bile ŞİÖ standartlarına uymaz. Hava alanlarımızı, mühimmatımızı, bakım sistemimizi, ikmal sistemimizi, taktiklerimizi, doküman ve prosedürlerimizi vb. tamamen yenilememiz gerekir. Deniz ve KKK için de aynı esaslar geçerlidir. Bu süreç en az 25-30 sene alır ve herhalde trilyonlarca dolar gerektirir. Polonya NATO'ya katılalı 20 seneden fazla oldu ama hala batı standartlarına uygun bir ordu yaratamadı. ''Elimdeki eski Rus yapımı uçakları Ukrayna'ya vereyim siz bana F 16 verin'' diyeli daha bir kaç ay oldu. ABD bunu kabul etmedi, yani uyum problemi ve onun getireceği ekonomik problemler var. Geçişin tamamlanacağı bir zafiyet dönemi var. ŞİÖ'nün hangi müktesabatından yararlanacağız? Neyi alacağız? Demokrasi mi, İnsan Hakları mı, Ö
YanıtlaSilAklın yolu bir.
SilHocam " Taraf olmayan , Ber taraf olur." sözünün tersinide ilerde göreceğiz gibime geliyor. Avrupa ve Amerika zaten bahaneli bu da onları kanıtlar nitelikte olduğu için bu ve buna benzer adımların atılması avrupanın ekmeğine yağ sürüyor. Kimseden çekindiğimizden değil bir şeydede kafamız rahat olsun uzaktan izleyip duralım , ne olsa içindeyiz , biraz durup etrafı süzelim daha sonra hangi tarafta olduğumuza net karar verelim .
YanıtlaSilUkrayna taraf olmaya çalışırken bertaraf oldu.
SilSelam Hocam,
YanıtlaSilSiz bilirsiniz, Hititler de böyle bir o tarafa bir bu tarafa döner miydi?
Hititler kendilerini Çin birliğine mi, yoksa Batı taraflara mı yakın görürdü?
Hititler, Anadolu Birliğini kurmuşlardı. O nedenle de süper güç olmayı başardılar.
SilYanlış bir soru. Hititler yaklaşık (Ortalama) 4000 sene önce yaşadılar o zamanlar Çin mesafesindeki ülkelerle işbirliği düşünülemezdi. Buna rağmen Hitiler savaştıkları Eski Mısırla dahi anlaşma yapmışlar ve 5 büyük krallık liginin kurulmasına öncü olmuşlardı. - Murat Tokgözlü
SilHocam örnek alınacak ülkeler hangileridir?
YanıtlaSilBenim kafamdaki modele uygun bir örnek yok ama en yakın olanı kuzey ülkeleri diyebilirim (İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka.)
SilHocam merhaba konudan bağımsız olarak sormak istediğim bir soru var. Para arzını arttırmak paranın dolaşım hızını arttırır mı?
YanıtlaSilEğer ülkede enflasyon varsa artırır yoksa fazla etkilemez.
SilBazı toplum değerlerini zorlamamak lazım.
YanıtlaSilÜlke insanının tercihi de böyle genelde.
Kuzenim FETÖ okulu ile orta asyaya öğretmen diye gitti.
Aile içinde dini ve türklüğü yayıyor diye pek sevildi, hala da sevilir.
Yakın ailem keşke imkan olsa da yanına gitsek derlerdi.
Ben ise batı ülkelerinde iş buldum.
Bana iğreti bakarlar, kimse de gelelim demez.
Beni de kayıp kişi olarak anarlar, yazık oldu derler.
Gençlerin %70’i yurt dışına gitmek istiyor, hiç Kırgızistan’a gitmek isteyen görmedim. Hepsi batıya gitmek derdinde. Çevremde oğlum/kızım Tacikistan’da çalışıyor diye övünen aile de yok ama ABD’de, Almanya’da falan iyi bir işi olan çocuklarını iftiharla anlatan çok. Sizin aile TR açısından iyi bir örnek değil sanırım.
SilHindistan ve Pakistan demokrasi geleneği olan ülkeler. Çin’in demokratikleşme yolunda atacağı adımlar bu bloktaki diğer ülkeleri de olumlu etkileyebilir. ABD-Kanada-Avustralya-Y.Zellanda-İngiltere 5’lisi bu ülkeler ile birlikte Uzakdoğudaki geleneksel dostlarını Japonya-G.Kore gibi diğer küçük ülkelerin bir araya geldiği yeni bir ekonomik işbirliği ve savunma ortaklığı olabilir. Avrupa ve Rusya’nın dışarda bırakıldığı yeni bir ittifak. Ben gidişatın daha çok bu yönde olduğunu düşünüyorum.
YanıtlaSil2020-30 donemi bizim gibi herhangi bir ekonomik bloga ait olmayan ulkeler icin cok zor gecicek. AB'ye girmeye calistik, elimizden geleni yaptik ama Almanya-Fransa bloklayinca olmadi. Ortada kalmaktansa herhangi bir tarafa ait olmak daha mantikli gorunuyor. Biz Bati toplumu degiliz, bunu Avrupa Birligi'nde yasayan biri olarak soyluyorum. Buraya biz Isvicre gibi olsak bile giremeyiz onyargilardan dolayi. Bu orgut hakkinda cok bilgim yok ama bir noktada AB ya da NAFTA gibi ticari bir bloga donusebilme ihtimali var. Ayni ABD nasil Batiyi tasiyorsa Cin de bu uyeleri cekip cevirir. Hic olmazsa icinde dostlarimiz var. Kimse bize yukaridan bakmaz, esit ve belli derecede sozu gecen bir uye olabiliriz. Bir sinerji yakalanabilirse ticaret birden cok hizli yukselir. Tabii ki Hindistan, Pakistan gibi uyelerin daha gidecekleri cok yol var ama bence kestirip atmamak lazim. Uzerine dusunmeye deger bir proje olabilir. 60 yilimizi AB'ye girecegiz diye harcadik. Artik cok vaktimiz kalmadi. Hakkimizda hayirlisi.
YanıtlaSil60 yıldır AB'ye girmek için değil girmemek için her şeyi yaptığımız ve AB'nin neden bizden uzak durduğu son dönemde ortaya dökülen rezilliklere bakınca gayet net anlaşılıyor. Devletin mafyalaştığı bir ortamda AB gibi demokrasiyi ve insan haklarını önceleyen bir birliğin Türkiye'den uzak durması gayet doğal. Üstelik ortalarda ismi dolaşan kahramanlardan ve olaylardan da anladığımız üzere bu yeni bir şey değil, 1990'lardan beri devam ediyor. Son dönemde zirve yapmış vaziyetteki bu rezillikten bizler halk olarak ancak ucundan bucağından haberliyken, gerçek boyutlarını yeni yeni öğrenirken elbette bu çürümenin gerçek boyutlarından AB ve ABD olmak üzere oyun kurucu ülkelerin gizli servisleri en ince detaylarına kadar haberdarmışlar.
SilBu iktidarın gidişini izleyecek dönemde yaşanacak bir arınma bölgedeki tüm dengeleri etkileyecek ve dünyanın Türkiye'ye bakışını tümüyle değiştirecektir. 2023-2030 dönemi için hiç endişe etmeyin, su akar yolunu bulur...
Evet gerçek bu: Biz 60 yıldır AB'ye girmemek için ne lazımsa yaptık.
SilHocam ABD'nin sınırımızdaki terör örgütünü desteklemesi, AB ülkeleri ile uluslararası alanda yaşanan çıkar çatışmaları bizim hiçbir zaman Batı bloğunda yer bulmuş bir ülke olamayacağımızı düşündürüyor. Batıda tam anlamıyla yer edinmek için dış politikadaki egemenlik hakkımızdan vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorum.
YanıtlaSilBen Türkiye'nin NATO'dan ayrılıp Şangay İşbirliği Örgütüne gireceğini düşünmüyorum, bence hem ilişkilerimizde gerginliğin arttığı Batı tarafına bir göz dağı hem de tüm ülkelere iki blok arasında iletişim kurmuş ve kurmaya devam edecek olan kilit bir rol olduğumuz mesajını verdik.
Batı ile ilişkilerimizin gerginliğini "dış politikada egemenlik haklarımızdan vazgeçmeden" düşürebildiğimiz kadar düşürmeli hem de Doğu ile ilişkilerimizi geliştirmeliyiz ki Doğu ile olan ilişkilerin uzun vadede daha önemli olduğunu düşünüyorum ayrıca Doğu ile olan ilişkiler kısa vadede de enerji dolayısıyla ekonomi için kilit rol oynamaktadır.
Nacizane kısa - orta vade için denge politikasına devam, uzun vadede kazanan tarafta yer almakta fayda var diye düşünüyorum.
Saygılar sunarım.
Bu topluluğun oluşmasının en önemli nedeni batı ülkeleri ve onların agresif ekonomi ve yaptırım politikaları. Örneğin Çin’in büyümesini engellemek için bir çok saçma nedenle ABD önderliğinde Çin’e yönelik teknoloji ambargosu uyguluyorlar. Bu durum Rusya’ya karşıda aynı. Örneğin aynı ambargoları demokrasi ve insan haklarının en kötü olduğu ülkelerden birisi olan Arabistan’a uygulamıyorlar.
YanıtlaSilNeyse, Türkiye konumu itibariyle Avrupa ile iyi ilişkiler geliştirmek zorunda, hatta AB’ye girmeli. Fakat Şangay İşbirliği Örgütü ile de ticareti ve ilişkileri iyi tutmalı. Sonuç olarak ABD ve AB’ye güvenmek ve onlara bağlı olmak çok büyük bir hata olur.
Türkiye sağlam ve tutarlı ve dengeli bir ticaret ve ekonomi politikası ile hem AB hem de ŞİÖ’nin imkanlarından yararlanarak hızlı bir şekilde ekonomisini düzeltebilir. Fakat, hükümet bu konuda yeterli ve tutarlı politikalar takip edebilecek yeterlilikte ve öngörüşlülükte değil gibi.