Yüksek Enflasyona Karşın Piyasa Nasıl Canlı Olabiliyor?
Türkiye ekonomisinin rekor düzeyde kur artışı ve enflasyon yükselişi yaşadığı bir ortamda piyasadaki canlılık nasıl açıklanabilir?
Kur artışı ve enflasyon yükselişi
olduğunda normal koşullarda talepte düşüş olması gerekirken tam tersi oluyor, talep
ve dolayısıyla harcamalar yükseliyor. Bu durum, fiyat artışının talepte düşüşe
yol açacağını öne süren talep yasasıyla çelişkili gibi gözükse de aslında ortada
bir çelişki yok. Çünkü kurun ve enflasyonun sürekli arttığı ortamda
tüketiciler, ileride, bugünkü fiyatlarla bu malları bulamayacaklarını düşünerek,
bugünden satın almaya yöneliyorlar (öne
çekilmiş talep etkisi.) Böylece piyasada talep, arzı aşınca fiyatlar daha
da yükseliyor, fiyatlar yükseldikçe de talep artıyor.
İnsanları tasarruf yerine
harcamaya yönlendiren bir başka itici güç faiz oranlarının enflasyon oranının
altında olması. TÜİK’in açıkladığı TÜFE
verisine göre yıllık enflasyon yüzde 70 dolayında görünüyor (ENAGrup’un
açıkladığı enflasyon oranı yüzde 120 dolayında.) Buna karşılık bankaların
mevduat sahibine önerdiği faiz yüzde 20’nin altında. Kur korumalı mevduat
faizini hesaba katsak bile enflasyon oranına ulaşmak mümkün olmuyor. Bu durumda
insanlar, tasarruf yapıp sürekli eriyen satın alma gücü yerine, harcamalarını
artırmaya ileride daha da pahalanacağını düşündükleri malları satın almaya yöneliyorlar.
Mallara yönelik talep arttıkça malın fiyatı da artıyor ve birbirini besleyen
bir döngü içine giriliyor (negatif faiz nedeniyle
paradan kaçış.)
Kur artışı ve enflasyon yükselişi
insanların ellerindeki varlıkların (gayrimenkul, otomobil, beyaz eşya, her
türlü elektronik eşya vb.) değerini yükseltiyor. İnsanlar, kendilerini
zenginleşmiş hissediyorlar ve harcamalarını artırıyorlar. Hatta gelirleri
harcama artışına yeterli olmasa bile borçlanarak imkânlarının üzerinde yaşamaya
yöneliyorlar (servet etkisi.)
Vatandaşlık verilmesi
uygulamasıyla birlikte Türkiye’de gayrimenkul alan yabancıların sayısında artış
oldu. 2021 yılında yabancılara satılan konutlardan yaklaşık 5,6 milyar dolar
tutarında doğrudan yabancı sermaye girişi gerçekleşti. Bu şekilde ortaya çıkan
ek talep piyasanın canlı kalmasına katkı sağlıyor (ek talep etkisi.)
Ödemeler dengesindeki net hata ve
noksan kalemine baktığımızda 2021 yılında 9 milyar dolara yakın, 2022 yılının
ilk üç ayında da 5 milyar dolara yakın nereden geldiği bilinmediği için bu
başlık altında sınıflandırılan girişler olduğunu görüyoruz. Demek ki Türkiye’ye
kayıt dışı kalmış ciddi bir döviz girişi söz konusu. Piyasalarda
karşılaştığımız canlılıkta bu kayıt dışı paraların harcanmasının da katkısı olduğu
kuşkusuz (kayıt dışı harcama etkisi.)
Buraya kadar sayılan çeşitli
etkilerin yarattığı olumsuzluklar sonucunda beklentiler de olumsuz hale
dönüşüyor ve ileriye dönük harcama planları ve bütçeler yapılırken bu olumsuz
beklentiler ister istemez planlara, bütçelere yansıtılıyor. Sonuçta
gerçekleşmeler de beklentilerle paralel yönde oluşuyor ve enflasyonu besliyor (olumsuz beklenti etkisi.)
Kamu kesimi, başta vergi indirimleri,
düşük faiz uygulamaları ve teşvikler gibi çeşitli desteklerle özellikle konut
alımları başta olmak üzere harcamaları özendirici etki yapıyor, talebin ve
dolayısıyla harcamaların artmasını sağlayarak piyasa canlılığına katkıda
bulunuyor (kamu destekleri etkisi.)
2021 yılında faiz dışı kamu
harcaması artışı artış yüzde 32,8 ile yıllık ortalama enflasyon oranı olan yüzde
19,6’nın oldukça üzerinde gerçekleşmiş görünüyor. Bu hızlı artışın nedenlerinden
birisi son yıllarda gelişen hesap vermeme rahatlığının yarattığı israftır. Kamu
özel işbirliği adı altında yapılan projelerin yarattığı kara delikler kamu
harcamalarının hızla artmasına ve enflasyona katkı yapmasına yol açıyor (kamu israfı etkisi.)
TÜİK’in Gelir ve Yaşam Koşulları
Araştırmasına göre nüfusun en yüksek gelire sahip yüzde 40’ı toplam gelirin
yüzde 70’e yakın bölümünü alıyor. Başta araba, konut, beyaz eşya olmak üzere
toplumda talep artışı yaratan bu zengin kesim. Buna karşılık nüfusun yüzde 40’ı
toplam gelirden yalnızca yüzde 16 pay alıyor. Bu kesimin daha yüksek gelirli
olanları araba ve konut gibi pahalı malları alamasa da gelecek aylarda
pahalanacağını düşündüğü deterjan, şampuan gibi temizlik maddeleri, sıvı yağ,
şeker, un gibi stoklanabilir yiyecek maddelerini alıp stokluyor. Bu aşırı
tüketim harcamalarının talep artışı yoluyla fiyatların yükselmesine katkısı oluyor.
Ulusal paranın hem iç hem de dış
değerinde ortaya çıkan büyük kayıplar başlı başına kriz sayılır. Buna karşılık
yukarıda değindiğimiz çeşitli etkiler altında piyasada ortaya çıkan talep ve harcama
canlılığı, kurdaki yükselişe ve büyük ölçüde onun yarattığı enflasyon artışına
karşılık ekonominin canlı kalmasına ve nüfusun gelir
açısından iyi durumdaki kesiminin bu durumu kriz olarak görmemesine yol açıyor.
İşin ilginci nüfusun gelir açısından kötü durumdaki kesiminde bulunan insanların
bir bölümü, kendi durumlarına bakmak yerine iyi durumdaki kesimin yaşamına
bakarak ortada bir kriz olmadığı kanısına varıyor (optik kırılma etkisi.)
Bunun kamu veya vatandaşlar yönünden bir sürdürülebilirliği var mıdır peki ? Yani ne olursa insanlar artık tüketim veya harcama taleplerinden vazgeçer?
YanıtlaSilÜlkede umut ve güven olursa, dünyada savaş tehlikesi azalırsa vs.
SilBeklentiler iyileşirse tüketime yönelten bu etkiler azalır ve talep düşer.
SilSn. Mahfi Bey,
SilCafe, restoran avm tarafındaki çılgınlık nasıl izah edilebilir?
Avm Yemek bölümü için, işin içinden biri olarak şunu söylemek isterim; evde bu ürünleri yapsak daha maliyetli oluyor onun yerine dışarıdan yerim daha iyi olur diye düşünüyor tüketici.
SilHocan zamanında Turgut Özal'ın uyguladığı enflasyonist büyüme politikasına benzetebilir miyiz?
Siluçağa binen, otele tatile giden, yurtdışına çıkabilen aynı 1 milyon kişi..... arabasıyla rahat gezen, kafelerde gördüğünüz, restoranlarda gördüğünüz, arasıra iç hatlarda uçağa binen de aynı 10 milyon kişi......hani soruyorlar ya madem kriz var bunları yaşayan bu kadar kişi nasıl yaşıyor diye, işte bu kadar insan. herkes zengin değil yani, bir kesim zengin..
SilAvm restoran gibi yerlerdeki yoğunlukla ilgili bir ekleme yapmak istiyorum. Kendi düşünceme göre ülkemizde zaten kurdan enflasyondan vs etkilerden etkilenmeyecek sanırım 10 milyon civarı mutlu azınlık diyebileceğimiz bir kesim mevcut ki onlarda zaten hem avm leri restoranları tatil beldelerini otelleri vs doldurmaya yetiyor tabi bunu görenlerde memlekette kriz yok zannediyor ama diğer kesim epey zorda tahminimce. Saygılar.
SilŞehirler bir bütün olarak berbat açık AVM'lere dönüştü. Nüfusun yüzde biri bile tüketim alışkanlıkları sürdürebiliyor olsa bu görünür durumda artık. TR'de gelir uçurumu, iktisadi şiddet en berbat dönemini yaşıyor.
SilHocam sonra bizde muallakta kalıyoruz.Gercekten kriz var mı yok mu?
YanıtlaSilBir ülkede % 70 enflasyon varsa, o ülkede gerçek işsizlik % 22,7 ise başka bir şeye bakmaya gerek yoktur, o ülke krizdedir.
SilAdı koyulmuş bir şekilde stagflasyondur. Ya faizler artırılacak ve sonuç olarak uzun vadeli ekonomik büyüme hızı yavaşlayacak ya da resesyona gireceğiz ya da paradaki değer kaybı büyük bir hızla ivmelenecek ve en sonunda hiperenflasyona maruz kalacağız.
SilKur artışına çare olarak faizleri enflasyon oranında aniden artırarak (soğuk hindi politikası), toplam talepteki artışı önlemek için ise vergileri arttırırsak , faiz ödemelerini de bu vergiler ile karşılarsak sizce sonuç alınır mı?
Silİşin özü ekonomi iyi oldukça ahlak lüks değil, ontolojinin parçası olur. İnsanlar sistemdeki yasal boşluklardan faydalanmaya tenezzül etmezler. Bilirler ki iyi işleyen bir mekanizmayı bozmak kendilerini daha fazla zorda bırakacaktır. Fakat fakirlik kapıdan girince sadece aşk değil, ahlak da özelde haneyi ve genelde ülkeyi terk eder.
SilHocam, varsılların zenginiliğini, kendi zenginliği sanan, beraber savaş kazandık diye mülkiyetlere ortak olduğunu hayal eden bir gariban kitlesi var, sosyal/ilahi adalete inandırılmış. Mal sahiplerinin çıkıp gidebildiğini gördükçe hayal kırıklığına uğruyorlar. Bu duyguyu tatmin edebilen siyasetçi, bunlara biraz dağıtabilen lider, en sevilen lider oluyor. eski feodal beylerin kabileyi avluda toplayıp kuş uçurmasından farklı değil.. talih kuşu bu defa belki bana konar umudu kitleyi avluda sessiz, sadık tutuyor. O nedenle de, "hakkaniyetle dağıtırım" diyen siyasetçiyi kimse istemiyor. Herkes "bana verecek olan gelsin" diyor, kamu kaynağını tutan, sus payı dağıtımıyla, kaynağı tutmaya devam ediyor, yapısal reform ve benzeri ayakbağlarını takmıyor.. sanırım tragedy of the commons şeklinde ekonomide bir yeri vardı bu tutumun.. "harcayabilen oldukça ben de zenginim" duygusu, ölümlerde "başın sağolsun, dostlar sağolsun" kabile devamının esas olduğu üzerine kurulu tribal tokalaşmadan farksız. başka harcayanlar olduğu sürece mutluyuz, yeter ki harcayan bizden olsun, baştakiler de "ben yiyeyim size et olur" desin..
YanıtlaSilÇok doğru tespitler.
SilNe kadar kaliteli bir yorum , beyefendi elinize sağlık
SilBeynim açıldı. Tebrik ederim
SilNe kadar güzel özetlemişsiniz halimizi
Sil👏👏👏
SilHarika anlatmışsınız.
SilSuper duper rasyonel yorum...
SilMükemmel anlatim
Sil👍👍👍👍
SilMahfi bey makalesinin son cümlesinde ortak payda da buluşmuşsunuz”İşin ilginci nüfusun gelir açısından kötü durumdaki kesiminde bulunan insanların bir bölümü, kendi durumlarına bakmak yerine iyi durumdaki kesimin yaşamına bakarak ortada bir kriz olmadığı kanısına varıyor (optik kırılma etkisi.)@
SilHarika yorum aydınlandım hocam
Silhocam öne çekilmiş talep etkisinin daha ne kadar devam edecegine ilişkin bir tahmininiz var mı ?
YanıtlaSilÖne çekilmiş talep etkisinin sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum. Hane halkı gelirleri yıllık bazda artarken gider kalemlerinde sürekli artış yaşanmaktadır. Alım gücünün azalmasına bağlı olarak bireylerin temel ihtiyaçlarının dışında talebi öne çekebilecek bütçe ayıramamasına sebebiyet vermektedir. Bu nedenlerle Piyasanın bu dengede gitmesinin sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum.
SilEnflasyonun çok kısa sürede ve çok hızlı şekilde yükselmesi insanların fiyat algısını bozdu. Halâ başlarına nasıl bir felaket geldiğini anlamış değiller. Üstelik turbun büyüğü heybede ve ekonomi yönetimi dahil olmak üzere toplumun büyük kesimi bunun farkında bile değil. 3-5 ay sonra eğer bulabilirlerse bir ekmeğe 50 TL verdiklerinde ve market rafları boşaldığında piyasadaki canlılık da kendiliğinden sönümlenir...
YanıtlaSilMaalesef dediğiniz gibi olacak.
SilOeki nasıl çıkacağız bu durumdan
SilÇıkması kolay da önce girmek gerekiyor....
SilToplumun birçok kesimi sabit gelirli. Giderlerimiz gelirimizi daha ay başında götürürken, insanlar kendilerini kredi kartlarıyla döndürmeye çalışırken, toplum olarak neden yeteri kadar sesimiz çıkmıyor hocam :(
YanıtlaSilneden bu düzene karşı ayaklanmıyoruz? Daha ne olmasını bekliyoruz? Neden bu kadar umursamaz bir hal tavır içindeyiz?
Çünkü toplumun önemli bir kesimi az ya da çok düzenin bir parçası olmuş durumda.
SilArkadaşın belirttiği gibi insanlar bir şekilde hayatlarını K.kartı ile döndürmeye çalışıyor. Peki, bankalar bu kart ve kredi ödemelerinin geri dönüşü olmayacağını bile bile neden hâlâ limit artırımı yapıyor,kredi veriyor? Bende bunu anlamış değilim. Sonuçta bankalarda bir ticaret hane🤷♂️
SilÖdenmeyen Toplam tutar %1-2 gibi herkes ödüyor yada hacimleri vs alınıyor
SilYastik alti altinlarin 5 bin ton oldugu tahmin edilen bir toplumda ekonomik kriz sebebiyle isyan çıkmaz.2001 de arjantinde olanların bizde olmamasının bir sebebi bu olabilir.Sadece kayıtdışılik yok,sisteme sokulamayan ufak çapta bi4 refah da var sanki?
SilO zaman tüketicinin talebini öne çekmesi doğru refleks
SilDomates fiyatlarındaki artış öne çekilmiş fiyat etkisi midir? Bence, fiyatlar yükseldikçe satın alım gücü düşüyor diye arz da benzer şekilde düşüyor. Arzın düşmesine paralel olarak fiyatlar yükseliyor. 100 Kg. Domates 5 liradan satılırsa 100 kişi alır, ancak domates 30 TL olunca bunu 30 kişi alır. Dolaysıyla pazara 30 Kg. Domates sürülüyor. Kısacası üretici elinde mal kalacak diye ekmiyor ve haliyle arzın düşmesi ile fiyatlarda yükseliyor. Belki bunu "Enflasyon arttıkça mal arzı düşer ve düşen mal arzı yeni bir enflasyon yaratır" diye okuyabiliriz. Buna enflasyonun enflasyonu yaratması olarak ta belirtebiliriz.
YanıtlaSilDomatese tek başına bakmayın genel olarak fiyatlara bakın fiyatların önemli bir bölümü öne çekilmiş talepten etkilenip yükseliyorsa domatesin ucuz kalması beklenemez.
SilÜretici ekmiyor değil ekiyor elindeki ürünü toptan 2 - 3 liradan alıp markette pazarda manavda 20 - 30 liraya satıyorlar.
SilDomates üretimi bu yıl Hava şartlarından dolayı gecikti. Verim düştü. Mal yeterli yok. Bugün Alanya Toptancı halinde salatalık 50 kr. Satılmıyor.
SilÜretim maliyeti artışını da düşünün lütfen. Gübre, ilaç, mazot, işçilik, elektrik, nakliye, vs.
SilMerhaba Mahfi Bey,
YanıtlaSilBu durum hangi şartlar çerçevesinde böyle devam eder ve hangi noktada kırılma yaşanır, sürdürülebilir olmaktan çıkar?
Teşekkürler
Bu sorularınızın yanıtı alt gelir gruplarının ne kadar dayanabileceğine bağlı.
Silallt gellir gruplarinın agzina bir parmak bal çalarlar onlarda şükrederler.
Silyine hap gibi bir yazı hocam, kaleminize sağlık, sosyal medya kullanımının(paylaşımların) artması da optik kırılma etkisini besleyen bir faktör olabilir mi?
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Sosyal medyanın bir etkisi yok. Faizi indirmekle başlayan bir hatalar zincirinin içindeyiz.
SilSayın hocam paranın değerini korumak için kullanılabilecek tek araç faiz arttırmak mı? Birkaç yıldır kırılma noktalarında mevcut iktidarın seçimini faizi indirmekte kullanmasını onların işine geliyordur şeklinde yorumluyorum kendimce. Kimse zararına iş yapmaz. Bana ilginç gelen medyada gördüğüm ekonomistlerin sadece bu konuya dikkat çekmesi. Mesela resmi verilerle dahi enflasyon yüzde yetmiş dolaylarında, faizler yüzde seksene çıkartılsa bugün - ki artık çok geç olduğunun farkındayım- birden her şey daha mı güzel olacak? Bana kalırsa sokakta zaten para dönmüyor, iyice çekilecek. Benim yaşım genç başka iktidar görmedim. Türkiye'de gördüğüm kadarıyla bütün yaşam kredilerle dönüyor. Ucuza kredi veremediğinizde tüketime dayalı bu ekonomik düzen daha büyük sıkıntıya girmez mi? Biraz içimi döküyormuş gibi yazdım üslubumun kusuruna bakmayın lütfen. Elinize sağlık teşekkür ediyorum. İyi çalışmalar.
SilBu duruma gelmemizin asıl sebebi yabancıların paralarını çekmesidir.Çoğu liberal ekonomiler dünya bankerlerine borçlu yaşar ancak güvenilecek kimseye borç verilmediği gibi tr ye de güven bitmiştir. Ancak hükumet değişir ve güvenilir bir ülke yönetimi gelir ise basketlerine parası tekrar geri gelir.
SilHocam son cümle inanılmaz bir tespit olmuş ellerinize sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
Sil@Berkcan’ın yazısını neden yorumlamadınız?
SilPeki hocam Cafeler ve AVM ler neden doluyor. Ben bunu anlamıyorum. Market ve Gıda alışveriş leri haklısınız stok yapıyoruz. Gelecek zamlardan daha az etkilenmek için. Peki eğlence mekanları
YanıtlaSilOralara gidenler zaten durumu iyi olan % 40
SilEvet bu nasıl oluyor?Sigaranın paketi 30lira olmuşiçkinin şişesi bilmem kaç lira,sigara içenlerde,içki içenlerdede bi azalma yok peki bu nasıl oluyor?
SilBurada uzun vadede en büyük sorun optik kırılma etkisi. Çünkü bu ülkeyi yönetenlerin seçiminde de önemli rol oynuyor. Vatandaş bulunduğu konumu unutmuş hipnoz olmuş. Ve bu kesim ülenin büyük çoğunluğunu oluşturuyor.
YanıtlaSilDoğru
Silİktisatta optik kırılma kavramını internette türkçe ve ingilizce arattım hep fizikteki kırılmayla ilgili kayıtlar çıktı. İktisatta böyle bir terminolji var mı bilemedim. Yanlış anlamayın lütfen, sorgulamak için değil, öğrenmek için soruyorum.
SilInternette bir bilgiye ulaşamayınca akıl yürütmeye çalıştım. Işığın kırılması iki farklı ortamın birleştiği kesitten geçerken gerçekleşiyor. Havadan suya geçerken mesela. Hava ile su yüzeyinin buluştuğu kesitten geçerken. Bu da bende, elimdeki az sayıda çekiçlerden biri olan felsefenin gösterdiği çivileri çağrıştırdı.
Felsefenin kuramdan bağımsız gözlem olmaz savı geliyor aklıma. İnsan zihniyle gerçeklik arasındaki kesitte oluşan 'kırılma' ile gerçeklik zihne hem eksik(seçilerek) hem de bozularak ulaşıyor. Aslında benim de kafam karışıyor, tam toparlayamıyorum. Önce gerçekliğe ilişkin 'duyu verileri seçilerek bir kısmı geçiyor(kırılma), sonra bu duyu verileri var olan kalıba/inanca/paradigmaya(iktidar başarılıdır) dolduruluyor. Mesele bu inancın/paradigmanın/kalıbın zihinlere nasıl kazınmış olunduğu.
Bol likidite dönemindeki ucuz dövizin yarattığı ucuzluk, AB çıpası ve demokratikleşme umudu ile artan dış yatırımlar ve ulaşılan refah düzeyi, sağlık sistemindeki iyileştirme ve eşitleme, gelir dağılımında göreli düzelme, gelecekten çalınarak yapılan ve gözleri kamaştıran ihtişamlı projeler; ve psikoloji, sosyal psikoloji, politik psikoloji gibi disiplinlerin alanına giren bir takım mekanizmalarla halkın bir bölümünün iktidar ve yönetici elitlerle özdeşleşerek onların başarısızlıklarını kendi başarısızlıkları olarak görmeleri ve ben savunma mekanizması değirmenlerinin mesaisi.
Aslında bu komplikasyonları uzmanlarının değerlendirmesi, kamuoyunu aydınlatması gerekir ama bu minvalde makale pek çıkmıyor. Erol Göka bu konularda iyi at koştururdu, ortadan kayboldu. En iyisi ben boyumu daha fazla aşan laflar etmeden bir iki link vererek bağlayayım.
https://docplayer.biz.tr/15491705-Kuramdan-bagimsiz-gozlem-ve-deney-dili-olanakli-midir.html
Ve benim bir denemem:
https://benimpencerelerim.tumblr.com/post/670846285926039553/parmenidesin-yatagi
Aslında sondaki çıkarımda başka biri vardı ama bir gazetenin blog sayfasındaki sansürü aşmak için değiştirdim, orayı bıraktım ama yazı da böyle kaldı.
İki konuya takıldım. Olumsuz beklenti geleceğin algılanan yükselen risklerine karşı ihtiyatlı davranmaya, dolayısıyla tasarruf yapmaya itebilir. Elbette negatif faiz, vs gibi faktörlerden koruyacak uygun imkanlar çerçevesinde.
SilKendimden yola çıkarak servet etkisi üstünde düşündüm. Bir evim ve dayanıklı beyaz eşyalarım var. Hepsinin fiyatı arttı. Hesaplamadım ama evin fiyatı reel olarak da epey arttı sanırım. Ama zenginleşmiş değil fakirleşmiş hissediyorum. Reel ücretimin düştüğünü hissediyorum. Sanki servet (gayrı menul, araba, vs) etkisi, birden fazla evi, arabası olan ve fazlasını satma imkanı olanlar için geçerli. Ama bu durumdaki insanların sayısı azdır, geliri zaten yüksektir, ayrıca enflasyonist ortamda reel gelirleri de artmış olabilir
Hocam, aksiyon alınmadığı müddetçe bu durumdan kurtulmak için tek çare fakirleşerek talebin azalması mıdır?
YanıtlaSilÖyle görünüyor.
SilKayıt dışı gelir ve ekonomi etkisi en major olanı saydıklarınız teorik hocam
YanıtlaSilTeorik değil çevremde bir çok kişi ihtiyacı olmadığı halde kredi çekiyor.
SilGünümüzde sosyal medyanın harcama üzerinde yarattığı etki muazzam. Rasyonel düşünemeyen İnsanlar hayali dünyalarını birilerine göstermek için kredi çekip harcama yapıyor. Kartı kartla çevirenlerde var. İş hayatının yorucu temposu üzerine birde karşılığını alamayınca en azından arkadaşlarla şurda oturup stres atayım iki çay içeyim diyenlerde.
YanıtlaSilİnsanların aç gözlülüğü...
YanıtlaSilİnsanların tepkisi doğal tepkiler. Önemli olan onları aç gözlü hale getiren yanlış ekonomi politikası uygulamaları.
SilUzun zamandır kendime sorduğum soruları cevapladığınız için teşekkürler.Dünyanı bekleyen resesyon ve ardından stakfilasyon süreçlerinde türkiyedeki ürün fiyatlamaları(gıda,araba veya taşınmaz) nasıl olacak?
SilHocam, iyi kötü biraz tasarrufu ve aylık ortalama geliri orta düzeyde olan bir aile için ne tavsiye edersiniz?
YanıtlaSilBen yatırım konusunda tavsiye vermiyorum.
SilYatırım tavsiyesi olarak değil de gelecek günlerde hayatta kalma tavsiyesi olarak bütçeniz nispetinde 0.5-1 gr'lık altın alın, kenara koyun. En azından kötüsü geldiğinde karaborsadan yiyecek-içecek-ihtiyaç maddesi alırsınız...
SilHocam, bu sürdürülebilir birşey mi
YanıtlaSilHayır kesinlikle sürdürülebilir değil.
SilHocam benim sorum enflasyon niçin para biriminin değer kaybetmesine sebep oluyor? ve eğer sebebi ithalatın daha pahalı gelmesi ise merkez bankasının kuru tutmak için bozdurması gereken döviz miktarı gittikçe artmayacak mı çünkü enflasyon şuan sürekli artacak? Saygılarımla,
YanıtlaSilBir paranın dış değeri düşerse iç değeri de düşer. Tersi de doğrudur. Bir para birimi bir yerde değerli bir yerde değersiz olamaz.
Silama neden? mesela türkiyedeki ev fiyatlarının balon şekilde yükseltilmesi niçin tlyi etkiliyor bunun mantığı ne ?
Sil“Neden, nasıl olabilir” diye sürekli sorduğum ama net cevap bulamadığım her şeyi tane tane açıklamışsınız. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilMahfi hocam elinize sağlık yazılarınızı keyifle takip ediyorum.
YanıtlaSilFiyatı artacak diye deterjandan beyaz eşyaya gibi ürünleri hangi gelir ve kaynakla alabiliyor yada nereye kadar alınabilir bunun bir ölçüsü varmı?
Teşekkürler
Sağ olun.
SilÇoğu borçla alınıyor.
Mahfi hocam önümüzdeki yaz asgari ücrete bir zam daha yapılması bekleniyor. Bu ekonomiyi daha kötü etkilemez mi?
YanıtlaSilEtkiler ama zorunlu olarak yapılacak çünkü enflasyon asgari ücreti silip süpürdü.
SilÇok doğru ve güzel tespitler hocam.
YanıtlaSilAncak bu girdaptan kurtuluş çok zor gibi.
Çok teşekkür ederim. Evet haklısınız, çıkış zor.
SilDeğerli Hocam, an itibari ile kişi başı yıllık geliri 3240 dolar (aylık 4253₺,yani 270$) olan bir Türk işçisiyim, babadan kalan hiçbir şeyim yok, gece gündüz haftada 5 gün 8,30-18,30 saatleri arası çalışıyorum molalar hariç günde 9 haftada 45 saat, ek iş yapmaya dermanım mecalim yok, yorgun gelip yiyip yatiyrum, anadan babadan hiçbir şey kalmadı onlar da gariban idi, artık bu ülke nereye kadar böyle gidecek, kira fatura gıda masrafları dışında hiçbir şeye para yetiremiyorum asla, ülke dışında çıkmak da çok zor yabancı dilim param pasaportum uçak bileti param oralarda iş bulacak tanıdık, eğitim vs yok, sisteme bu şekilde benim gibi hapsolmuş 10 milyon civvarı insan var ama çoğu memnjn, ya şükür ediyorlar ya vatan millet devlet var , zenginlerimiz var diye seviniyorlar ama 1 hafta çalışmasak veya işten kovulsak açız aç kalırız ev sahibi de evden atar, nolacak bu ülkenin hali hocam artık bu insanlara kim el uzatacak, kimseye muhtaç olmadan çalışarak asgari ücrete iş bulunca sevinerek kira fatura ödeyip yaşamaya çalişan bu insanlara yıllık 3240 dolar gelirin (1/3 ü kira) artık hangi ekonomiden söz edilebilir ki, ben hariç herkesin evi arabası ailesi birikmiş altını dövizi tarlası hayvanı aracı vs var galiba bir ben kaldım, Suriyelilerden beter halimiz, bu ülkede doğmak neden kaderimiz oldu hocam, Afrika ülkelerinden iyiyiz sanırım ama 200 ülkeden 50 tanesi falan Afrika ülkesi olsa gerek, ben ülkemi milletimi çok severdim hocam ama işçi olduk ve bize düşen bu oldu, çalış uyu çalış uyu kira öde fatura öde yaşlanmaya devam et toplu taşımaya para öde tütün iç yaşlan ve öl...
YanıtlaSilHocam tüketim mallarını anladım da millet açız geçinemiyoruz diye bağırdıkça bir bardak çayın 12.5, 1 porsiyon dönerin 60 tl olduğu yerler niye ful dolu.Budamı bugün bulduk yarın bulamayız kafası.Yoksa gelirin % 70 ine sahip % 40 lık kesimmi sadece bu kadar kalabalığı yapanlar.Ben çözemedim gitti.Biz karı koca emekli ayda 7000 tl alıyoruz ama lokantaya gidip yemek yiyemiyoruz.Aldığımız para mecburi gıda ve ev harcamalarına ancak yetiyor.
YanıtlaSilDediğim gibi nüfusun yüzde 20'sinin (yaklaşık 12 milyon kişi) geliri ve varlığı yüksek. Onun bir altındaki grup da kafeye gidebilecek durumda. Onun için oralar dolu.
SilTeşekkürler hocam. "optik kırılma etkisi" tebessüm ettirdi. Demek ki midemiz gibi zihnimizin de beslenmesi ama sağlıklı gıdalarla beslenmesi gerekiyor. Zihnimizin gıdası kitaplardır. O yüzden okumalıyız ama neyi ve ne için okuduğumuzu bilerek okumalıyız diye düşünüyorum.
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam iyi günler,
YanıtlaSilYine etkileyici bir yazı kaleme almışsınız tebrikler.
Uygulanan ekonomik ve mali politikalarin bir sonunun olmadığı başarılı bir çıkışa bizi götürmeyecegi aşikar. Durum kontrolden çıkar, döviz kurları ve enflasyon kontrol edilemez hale gelirse kısa vadeli olarak, yapısal reformlar dışında bulunabilecek bir çözüm sizce var mıdır? Faiz arttırıp ortodoks çözümler de ise yaramaz ise durum sizce nasıl kontrol altına alınır? Teşekkürler saygılar...
Hani hikayede öküzler aslanlara verdikleri öküz için 'o sarı öküzü vermeyecektik' derler ya işte onun gibi: Faizi indirmeyecektik.
SilAçıklayıcı olmuş, çok teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun
SilÇözüm herhalde, sırasıyla, daha büyük devalüasyon (1 ekmek 50 lira (talep zamanlamasının düzelmesi) ), devamında artan kıtlık (kimse bir şey alamıyor (optik düzelme) ), sonra siyasi dönüşüm (olumlu beklenti), sonra gelir adaletine kavuşulması (kamu tasarrufları ve kayıt içi ekonomi) ile mümkün değil mi?
YanıtlaSilBunlar sıradışı beklentiler.
Çözüm asıl olarak sosyal ve siyasal yaşamın çağdaş bir görünüme kavuşturulmasıyla başlamak zorunda.
SilHocam Merhaba,
YanıtlaSilSatın aldığı malların fiyat artışına sevinen bir insan topluluğu yaratıldı resmen. Çok yüksek fiyatlara razı olunarak alınan bu mallarda ekonominin toparlanmaya başlaması durumunda aniden fiyat düşmesi başka bir krizi tetikler mi sizce?
Bir üstteki yorum yazdığım yanıt burada da geçerli.
SilHocam merhaba sizce Türkiye'deki bu ekonomik krizin nedeni siyasi kriz dolayısıyla olduğu için iktidar değişince piyasada olumlu bir hava olurmu ve halk biraz rahatlarmi çünkü artık insanlar çektikleri kredilerin ödemesinin olduğunu unutmuş halde ödeme zamanı gelince toplumsal bir krizin fitili ateslenmezmi
SilSanayici olarak işsizliğin olmadığını bizzat son 1 yıl içinde gördüm. İşe alımlarda insanların ihtiyacım var demelerine rağmen işe gelmediklerini bizzat gördüm. İş anlaşmadı yapıyoruz 1 gün sonra işe gelmiyorlar. Yer Çorlu.
YanıtlaSilAsgari ücretle mühendis çalıştırmaya kalkıp bir de aşağılamaya kalkarsan elbette ertesi gün işe gelmez Çorlu'lu sanayici. Bu arada sanayi kolu nedir? İthal çöp dönüştürme-yakma tesisi mi?...
SilAsgari ücretle çalıştırmak zorundasın gelen belli ama işveren için giden belli değil. Ayrıca aşağalamak bu konu bile değil. Temizlikçi, taşımacı, satış, bakıcı bu alanlarda eleman yok. Bakıcılar aylık 8 bin lira alır olmuş ( ki Türk bulmak imkansız) kimseyi bulamıyorsunuz. Herkes kuryeci olurum raha rahat çalışırım mantığında veya çalışsam ne olacak ki mantığında. İşin kötüsü çoğunda çalışma, yaşama isteği yok. Dolayısıyla işsizlik vardır ama asgari ücret, yol, yemek bana yetmez diyen kesimde vardır. Bu şartlarda çalışmak isteyene heryerde iş vardır. Ayrıca önüne gelen üniversite mezunu, mezun olunan okul ve sonrası daki sosyal zeka, iş bilmesi gibi konular daha önemli, belirli bölümlerden (tıp,mühendislik, hukuk vb) mezun değilse.
Silyazınız harika. izleyici soruları ve onlara verdiğiniz cevaplar da çok güzel …
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam bu saatten sonra faiz arttırmak ne kadar işi çözer.
YanıtlaSilABD de enflasyon üstü faiz vermeye çekiniyor.
Resesyon korkusundan.
Bizi kurtaran küresel resesyon olur. O zaman petrol, emtia düşer.
Yada çin daha fazla kapanırsa.
Tek çözüm hala faizmi?
Hayır bu saatten sonra yapısal reformlara girişmeden faizi artırarak yol alamayız. Ama yapısal reformlara girsek bile faizi artırmak zorundayız.
SilHocam ayrıca çevremde ihracattan deli para kazanan insanlar var.
YanıtlaSilBunlar ufak üreticiler ama ihracatla uçtular.
Buda bi faktör.
Yani kriz herkese kötü gelmiyor.
Evet buda doğru. Özellikle TL değer kaybettiği için ihracattan elde edilen döviz TL'ye çevrilince yüksek getiri oluyor.
Silhocam insanların bir çoğunun bu ekonomik duruma dayanmaları özellikle annelerinin kocalarından kalan emekli maaşlarını oğullarının iç etmeleridir.bu sosyolojik gerçeğinde analiz yapılırken göz önüne alınması gerekir diye düşünüyorum .saygılar hocam.
YanıtlaSilHocam Merhabalar Konut fiyatlarındaki şişme ek talep ve kamu destekleri etkisinden kaynaklanıyor diye anlıyorum, sizce bu teşvikler kaldırılmadan talebin azalması mümkün mü? İlerde bu teşvikler kalkarsa İspanya emlak krizi gibi bir durum oluşabilir mi? Saygılarımla
YanıtlaSilFaiz enflasyon bu kadar düşükken konut talebi bitmez.
SilElinize kolunuza sağlık. O kadar çok şey öğreniyorumki sizden.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilMaalesef en büyük problem optik kırılma etkisi diğer nedenler ekonomi biliminin etkisiyle yeniden toparlanabilir ancak optik kırılmayi bugün ve gelecekte düzeltecek bilimsel hiçbir şey.
YanıtlaSilBütün bu etkiler göz önüne alındığında gelirinin (açıklanan) enflasyon oranında artacağına emin olan birisi, Nasıl olsa 1 yıl sonra para pul olacak mantığı ile uzun vadeli kredi çekerek lüks sayılabilecek ev veya (eğer bulabilirse) araba gibi tüketimlere yönelmesi mantıklı değilmidir?
YanıtlaSilElbette o kişi açısından rasyonel davranış budur.
SilSayın hocam, yabancıya konut satışı "doğrudan yabancı yatırım" olarak kabul edilir mi? Sonuçta fabrika açmıyor, istihdam yaratmıyor. Yabancıya konu satışına nasıl bakıyorsunuz?
YanıtlaSilDoğrudan yabancı sermaye tanımında mutlaka yeni tesis yapılması şartı yok. Hazır bir birim almaya da gelse doğrudan yabancı yatırım sayılıyor. Gayrimenkul alımı da öyle.
SilSayın hocam, ilk soru için tşk ederim ama ikinci soruma yanıt alamadım :) Bu konuda daha önce yazdığınız bir yazı varsa linkini atabilir misiniz? Yoksa da müsait bir zamanda yazabilir misiniz? (Biliyorum çok yoğunsunuz, acelesi yok, müsait olduğunuzda). Saygılar..
SilBu durumun ne kadar sürdürülebilir olduğu alt gelir gruplarının ne kadar dayanabilecegine bağlı demiş hocam. Toplumun ve özelde kişilerin kültürüne bağlı olarak,
YanıtlaSilFuhuş ve rüşvet o derece yaygınlaşacak ki; bitirdiği üniversitenin diplomasını almaktan, askerliğini bitirenin tezkere almasına kadar rüşvetle olacak. Diğer konuya girmiyorum.
Maalesef her geçen gün yaygınlaşıyor.
SilHocam, kredi kartlarının kullanımı krizin varlığının hissedilmesini engelleyen diğer bir unsur. Borcu ödenmeyen kredi kartlarının kulanım hakkı dondurulduğu (suspend) anda kriz tüm çıplaklığıyla ve inkar edilemeyecek biçimde ortaya çıkar. Kredi kartı limiti kullanılamadığında şu andaki tüketici harcaması bıçakla kesilmiş gibi duracaktır. Selamlar.
YanıtlaSilHocam öncelikle bu güzel ve her zamanki gibi herkesin anlayabileceği bir iktisadî dil kullanarak tane tane anlattığınız için teşekkürlerimi arz ederim.
YanıtlaSilHocam aslında bazı şeyleri biliyoruz ama söyleyemiyoruz. Basit canlılarız sonuçta ve tüketime kurgulanmışız. Mutluluğumuz tüketime ile oluyor; bu nedenle tüketmediğimizde mutsuz olup, kaygılanıyoruz. Başkalarının hayatlarına bakınca da bir yandan onların alabildiğini de görünce psikolojik ve iktisadî bunalım yaşıyor ve yanılsama içine düşüyoruz! Ben tüketemiyorken, bu nasıl tüketebiliyor diyoruz. Haksız da değiliz. Tek tek başlık başlık anlattığınız iktisadî olaylar var, var ama bütün bunlara ek olarak halkımızın kafasının çalışma şekli ve hırsı bütün hepsinin üzerinde. Bakınız, telegram grubunda adamın biri arabasını ihtiyaçtan dolayı 240 bin TL'ye satışa çıkardığını söylüyor. Aynı araca sahip bir ekip adamı tehdit ettiler piyasayı düşürme diye! Hatta, madem düşecek biraz daha aşağı çek fiyatı da biz alalım zamanı gelince pahalıya satarız şimdi arabanın piyasası düşmesin durduk yere dediler.. Bu nasıl bir kafa? Enflasyon veya diğer sorunlar olmasa bile ben bu ülkenin çoğu fırsatçı ve embesil insanlarının hiçbir şeyi hak ettiğini düşünmüyorum. Bakın, enflasyondan korunmak, açıkta kalmamak için herkes gibi onlar da evinin, arabasının; malının fiyatını yükseltebilir. Ancak fırsatçı, iktisattan-finanstan zerre anlamaz, sosyoloji ve siyaset bilimi bilmez, hukukun temel kavramlarından bile bihaber, cahil, eğitimsiz, üstüne din gibi şeylerle kullanılan insanlar bu ülkede hükumetten, merkez bankasından en küçük etkisi olan kamu ve özel kuruluştan daha fazla olumsuz oranına sahip. Ben ülkedeki krizin sebebinin yöneticiler değil yönetilenler olduğunu düşünüyorum ve bundan da başka bir şeye inanamam.
Ama tabi yazının temel amacı bu değil. Yazıda bu kaynağı belirsiz paranın nereden geldiği, daha doğru bir ifadeyle, nasıl oluyor da piyasa canlı ve tüketim kolayca yapılabiliyormuş gibi duruyor, insanlar bu parayı nereden buluyor/bulduğunu zannediyor üzerine kurulu olduğu için daha fazla uzatmayacağım. İşin kötüsü iktidarlar değişse, halk akıllı tüketim, tasarruf ve yatırım yapsa, istisnasız herkes taşın altına elini koysa bile bu memleket 10 sene düzelmez! O da bir nesli yok ediyor. Küçük yaşlardan beri merkez bankası kararı takip ediyoruz. Arabaya atlasak gözümüz yolda değil yakıt çizelgesinde oluyor. Bir cep telefonu alamaz olduk. Geçtim onu toplu taşıma lüks hale geldi benim için. Ne diyim, hakkımı helal etmiyorum. Ellerinizden öperim Hocam. En derin saygılarımla...
Teşekkürler, sevgiler
SilGerçekten oyle bir kesim var ki hocam ağzın acik dinliyorum. Hala eskiden saglik karnesiyle giderdik sabahtan aksama beklerdik deyip simdi doktor bile bulamamamiza kimse takilmiyor. Biz peynir bulamazdik diyorlar simdi raflar peynir dolu neden alamiyoruz deniyorlar. Elimizdeki telefonu malum kisi getirdi diyen bile var. Biz eskiden soyleydik boyleydik diyenlerin 3 arsası, 2 müstakil evi, 2 arabası var simdi gencler is beğenmiyor diyorlar. Neden işsizlik bu kadar fazla diyen yok. İste bu kesimden cok korkuyorum. Ne derseniz deyin inanmiyorlar.
YanıtlaSilİnanacakları günler yaklaşıyor.
SilHocam enflasyon korumali adi altinda bir urun bekliyor musunuz? Eger boyle bir urun cikarsa dolara ve enflasyona etkisi ne olur?
YanıtlaSilBu tür ürünlerin enflasyon beklentisini kırması mümkün değil.
SilHocam merhaba utc ve finansman son sınıf öğrencisiyim.
YanıtlaSilÖncelikle Ticaret Bakanlığı'nın mart ayı öncü verisine göre Petrol ve doğalgaz ithalatı geçen seneki 8.1 milyar dolarlık düzeyinden bu yılın ilk çeyreğinde 25 milyar dolara yükseldi. bu rakam inanılmaz %188 artış. Bunun çözmek için devletin attigi adimlardan biri Güneş enerjisi sistemi hibe desteği, KOSGEB %50-90 arasında destek verilir. Toplam 50.000 TL hibe ve 100.000 TL'ye kadar kredi desteği vardır. 2021 KKYDP hibesi ise yeni yatırımlarda 3.000.000 TL üst sınır vardır ve %50'si hibe kapsamında verilir. Yatırım bedeli KDV hariçtir. Ayrica Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, "Bu desteklerimizle hem karbon salımı azalacak hem de enerji maliyetleri düşecek. Böylece yatırımcılarımızın rekabet gücü artacak" ifadesini kullandı. sizce bunlar olumlu adımlar mı yoksa bu enerji krizi dağ gibi büyüyecek mi
İçlerinde elbette olumlu olanlar var ama bunlar bugünkü durumun çözümüne yardımcı olacak adımlar değil.
SilAilemin Mahallesinde 30 yılı bilirim,
YanıtlaSil25-30 yıldır dinlerim , herkes bir şey der kendi meşrebince,
Mahalleme bakıyorum, 30 yıldır aynı esnaflar,
Sözler aynı, bakkal 30 yıldır manav bölümünü kapatacak,
30 yıldır meyve - sebze fiyatlarından şikayetçi,
Bakkal dükkanı babasından kalma, babasından öğrenmiş işi.
Karşısındaki esnaf lokantası, aynı yemekleri 30 yıldır yapar satar,
Askerde komutanı mutfağa koymuş, ordan öğrenmiş,
Her öğle yemeği sonu sandalyeyi kaldırıma açar,
Dişini kürdanlar, mahalleliye selam verir,
Laf uzatan olursa, etin, elektriğin fiyatından şikayet eder,
Bedavaya yemek veriyoz der,
Beni her gördüğünde Eşref komutanını anar,
Hakkını ödeyemem der, bi de anasının,
Bilezikleri bozup aldık dükkanı der.
Elektrikçi küçük dükkanında 2 oğul yetiştirdi,
Büyüğüne başka semtten dükkan aldılar,
Orada iş kurdu, küçük oğluyla bu dükkanı yürütüyor,
Çocuğu askere gönderirken heyecanlıydı, çok sorardı bana,
Doğu görevi çıkmasın diye dua ederdi,
Askere beraber uğurladık,
Güneydoğuya gitti, iznimi yoklardı babası,
Aklı oğlundaydı, geç akşam saatleri dükkanın ücra köşesinde
çay ısmarlar, koca adamın gözleri dolardı.
Değişenler kiracılar.
Köşede bakkalın kiraya verdiği diğer dükkanı var, bi ara kargocu geldi,
5-6 sene dayandı, gitti. Ardından beyefendi biri kırtasiye işi yapcam dedi,
Bakkal yanımda, "abicim o iş tutmaz, ustasını bul döner işi yap" dedi,
kırtasiyeci iki yıl dayandı gitti. Biri kafeterya açtı, 2-3 senede bitti.
Berber istedi, iş yapmaz diye vermek istemedi, ikna ettiler, o da gitti.
Tuhafiye, incik, boncuk satan geldi, seneyi devriyesinde gitti,
Şimdilerde gözlükçü varmış.
Karşı köşede eczacı hanım var.
Okulu bitirince babası dükkanı almış, 25 yılı vardır sanırım o da orda,
Mahallede işe başladıktan sonra evlendi, kızı-oğlu oldu, üniversitede okuttu.
Aralarında terzimiz vardı, ortaokul ceketimi diktiydi,
Dükkan bana büyük dedi, iki sokak arkadan dükkan aldı,
Eskisini kiraya verdi, o da epey kiracı değiştirdi,
Şimdi kızı terzilik yapar, ailesine destek olur.
Mahallede anacaddeye bakan uç köşede büyük dükkan var.
Büyük çikolata markası girdi, 6 senede gitti.
Büyük ayakkabı markası girdi, 5-6 yıl sonra battı.
Büyük kolonyacı-parfümerici girdi bi ara, kapattı.
Büyük giyim markası girdi, o daha duruyormuş.
Anacadde'de bir İş, iki Ziraat, üç Vakıf Bankaları;
Dedemin hesapları da onlardaymış, esnaf gibi, taş gibi yerlerinde,
Bildim bileli kiracı başka çok bankalar geldi, gitti.
İsmi C ile başlayan büyük market zinciri üç dükkanlık yer tuttu,
Karşısına ismi M ile başlayan kiraya yerleşti,
Yıllar önce bi duydum C kapatmış,
Geçen sene de M tabela indirmiş,
Yerlerini giyim-kuşamcı, pizzacı, burgerciler tutmuş.
Böyle mahallem, mülkü olan mülküyle durur,
Durmak için mülk ve emek lazım,
Söylenir, sızlanır ama dururlar,
Olmayan da ne kadar büyük olursa olsun,
Parlak tabelalar, cilalı vitrinler, süslü sözler bir gün gider.
Ahalinin biri gelir biri geçer,
Bilmem yüzlerce kişi çalışmış, gitmiştir,
Eczacı hanımın kalfası kardeşi durur,
Siyasetçinin de biri gelir diğeri geçer,
Derler ya, mahkeme kadıya mülk değil diye,
Gelen ağam, giden paşam...
Küçük mahallem enflasyonda böyle.
v19GtTFW5lleqY8L
Evet bende 30 bin lira kirası olan dükkanda 18 yıldır duruyorum 5 bin kira versem bırakırdım mülkiyet işyerinde çok önemli bunu anladım aynı işi yapan çok arkadaşım bıraktı
SilÖncelikle amme hizmetinizden dolayı teşekkür ederim.
YanıtlaSilBu duruma gelmemizde iktidarın dini bahane ederek mevcut ekonomik sisteme aykırı hareketlerde bulunması. Bir iktidar bile bile neden ülkesinin parasını pul eder sorusu ayrı. Geçenlerde birisi zarar eden bankaları finanse etmek için gibi uzun bir yorum yapmıştı.
Benim asıl sormak istediğim şu: İktidar gerçekten faizsiz bir sistem kurmak istese ve mevcut türk lirasını tedavülden kaldırsa ve tamamen altına endexli bir paraya geçsek yani ne kadar altını varsa o kadar para bassa. İktidar bunu yapmaz çünkü elindeki para basma kozunu bırakmak istemez konusu ayrı. Yapsa böyle bir sistem çalışır mı?
Ülkenin parası altına endexli, altından fazla para basılmıyor dolayısıyla enflasyon ve faiz 0. Hatta belki - enflasyon, - faiz. Tabi olmayan parayla ev almalar yatırım yapmalar falan biter ama hakikaten dini gerekçesi olan insanlar böyle bir ekonomik sistem içerisinde yaşayabilirler mi?
Dediğin sistem vardı, enflasyon ve faize etkisi olmadı. Osmanlıda İlk Kanuni altın sikkeye gümüş katıp devalüasyon yaptı.
SilEkonomi politikanız yanlışsa ya da daha doğrusu bilim dışı bir temel üzerine oturuyorsa değil altın karşılığı para basmak altın bassanız gidişatı düzeltemezsiniz.
SilEmeğiniz için teşekkür ederiz çok güzel bilgi akışı oluyor hocam. Ek olarak optik kırılma etkisinin de en kısa zamanda bir kırılma noktası olması dileğiyle...
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilHocam Düşük faiz-yüksek kur stratejisi niçin 2022-2024 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programa yansıtılmadı?
YanıtlaSilÇünkü o dönemde bu fikir yoktu. Plansızlığın, programsızlığın sonu aklına geleni uygulayıp bunu program diye anlatmaktan geçiyor.
SilHocam döviz mevduatların hacmindeki oynaklıklar para piyasasını nasıl etkiler? örneğin döviz mevduatları artarsa dolar kuru ne olur?
YanıtlaSilDöviz mevduatı artışı dövize olan talebin arttığını gösterir. Talep artışı eğer arz yeterli değilse fiyat artışıyla sonuçlanır. Konu döviz olduğu için kur yükselir.
SilGörsel ve yazılı medyayı sürekli bir şekilde takip eden biriyim. Sosyal çevremizde, ülkemizde olup bitenleri merak etmek, olayları takip etmek kendimizde, ailemizde, dostlar ve arkadaşlarımızda ki etkilerini gözlemlemek ve tartışmak, doğal olarak tepkileri de yaşamak hepimizin günlük yaşamdaki görevlerinden oluyor. Toplumumuz, çok hızlı bir şekilde sosyal, ekonomik ve politik olarak değişim içerisinde... Bu değişim dinsel, ilmi ve geleneksel kültürün öğretilerinden çok uzak ve her konuda yozlaşarak sürmekte, bu durum yeni bir insan tipi ve toplum yaratmaktadır.Şöyleki....
YanıtlaSilBu ülkede günlük yaşam, düstursuz, kuralsız başıbozuk bir şekilde başlayıp, akşam bezgin, sinirli, agresif ve tatsız bir şekilde bitmektedir.
Çok kolay cinayet işlenmekte ve ocaklar sönmektedir.
Tartışan, uzlaşan , ders çıkarıp tavır değişikliğine uğramak yerine, küfür edip saldıran insanlar çoğalmaktadır.
Toplum felsefesi, vur-kır-ez-önde ol - herşey sen ol-hepsini sen al-kimseye güvenme-önce sen kafa at-hepsini solla-kimseye selam verme gibi öğretilerden oluşmaktadır.
Yastık altındaki milli servetler dolandırıcı ve kötü niyetli ahlaksızlar tarafından hortumlanmakta ve bu konuda devletin hukuk sistemi aciz kalmaktadır.
Verdiğinin kifayetsizliğine, kalitesine ve yararına bakmadan, insanlardan fazlasıyla almaya çalışan işverenler, fırsatçılar ve art niyetli insanlar çoğalmaktadır.
Fırsat eşitliği, kişinin donanımı, karakteri, becerisi ve liyakatı ile değil,hangi cemaatin hangi tarikatın ve aşiretin mensubu olduğuyla gerçekleşmektedir.
Yaptığına ve sözüne güvenilmez,vatan haini karaktersiz insanlar çoğalmaktadır.
Eğlenirken öldüren, kuralları hiçe sayan, insanları rahatsız eden, uyarıldığı zaman da saldıran magandalar çoğalmaktadır.
Çevreyi ve doğayı acımasızca kirleten yetişkinler ve kötü örnekle büyüyen, Ebeveynlerini örnek alan bir nesil yetişmektedir.
Görsel medyadaki uzun süreli çok gereksiz sosyal, politik ve spor tartışmalı programlar faydadan çok zarar vermekte,fitneyi ve toplumsal gerilimi arttırmaktadır.Hülasa örneklerini çoğaltıp, kendinizinde ilave edebileceğiniz vs vs vs şeyler.... Şimdi mütevazi olarak, bu olumsuzlukları nasıl çözümleriz.Fikrimi açıklamaya çalışayım.
Öncelikle herşeyin özgün ve mecburi bir eğitim sistemiyle çözümlenebileceği gerçeğini bilmemiz ve bireyimizi bu şekilde yetiştirmemiz gerektiğini söylemeliyim.
Adalet sistemini rehabilite etmemiz, ödül ve cezanın kesintisiz ve etkin bir şekilde uygulanmasının sağlanması gerektiğini söylemeliyim.
Dini ve milli değerlerin,istismara uğratmaksızın öğretilmesi gerektiğini ve temsilinin denetlenmesi gerektiğini söylemeliyim.
Toplum değerlerine ve kurallarına saygılı, kendisi için istediklerinin ancak, bu değerlere saygılı olmakla gerçekleşeceğine inanmış ve tartışmayı bir hicap değil güzellik ve Medenilik olarak kanıksamış felsefeye sahip bireyleri yetiştirdiğimizde hepimiz rahat ve huzura kavuşur,Demokrasimizi ve ülkemizi de Medeni milletler seviyesine çıkartmış oluruz.
Hocam,resesyonu kısa vade de öngörüyor musunuz?
YanıtlaSilKısa vadede öngörmüyorum. Yani Türkiye bir süre daha yüksek enflasyonla büyümeye devam eder.
SilHocam evi ve arabasının fiyatı artı diye sevinen büyük bir çoğunluk var yarın çocuğunun ev ve araba sahibi olamayacağını hesap edemiyor
YanıtlaSilDoğru
SilHocam sizi uzun süredir takip ediyorum. Ne eksik ne fazla yazarsınız. Yazılarınızdaki ton değişimi bile tedirgin ediyor beni. En azından hala insanlar bilgiye erişebiliyor diyorum. Hala birileri doğru bilgiyi yaymak için çaba sarfediyor diyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler
Sağ olun.
SilDış güçleri unutmuşsunuz hocam
YanıtlaSilEvet onu atladık. Oysa her şeyin sorumlusu dış güçler.
SilEmeğinize sağlık hocam.
YanıtlaSilTeşekkür ederim
SilHocam peki yoksulluk sınırında ya da biraz üstünde kazanan bir aile yani ortalama 20000 tl düzeyinde para kazanan bir aile, tüm parasıyla harcamalı mı? (yukarıda bahsettiğiniz gibi be alsa kar hesabıyla) yoksa aslında beklendiği gibi tasarruf mu yapmalı? Siz hangi davranış şeklini daha doğru buluyorsunuz?
YanıtlaSilÖyle bir aşamadayız ki tasarruflar TL'de tutulursa enflasyon karşısında eriyor. Döviz alsanız alış satış kuru çok açık. Belki en doğrusu eğer tasarruf yapılabiliyorsa altın alıp kenara koymaktır.
SilDövizle maaş alan, stogundaki mallardan pahalilikla kar marjı yükselen, düşük faizle kredi çekip, kur garantili faize yatıran, yolsuzluğun tabana yayilmasiyla fahiş fiyatlarla dövizli ihaleler kazanan, bunlardan komisyonlar alan bir kesimin de harcamaları var.
YanıtlaSilEvet bu dönemin özelliklerinden birisi haksız kazanç ve kayıt dışılığın çok yükselmiş olması.
SilMerak ettiğim bişey var Sn. Hocam. Kasım / Haziran kıyası yaparsak Dolar: 8TL/24TL Ürün 1 TL/3 TL Asgari Ücret 2825 TL / 8475 TL olduğunda piyasa dengelenir mi ? Dolar dahil herşey 3 kat olduğunda yani.
YanıtlaSilPiyasa her zaman dengede zaten. Sadece bizler bu dengeden hoşnut değiliz.
SilHocam yazınızdan her zaman olduğu gibi çok faydalandım. Cok teşekkür ederim, elinize aklınıza sağlık.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilBu yapılanlar bilerek yapılıyor ama bilinçli bir şekilde değil.. bekliyoruz ne olacak diye... kim artik dayanamayıp raydan çıkacak diye... bunu herkes bekliyor... patlama noktası bekleniyor..
YanıtlaSilHocam kötümser yorumlara katilmazdiniz umut her zaman var derdiniz sizi son zamanlarda çok kötümser görüyorum umut bitti mi?
YanıtlaSilUmut bitmez ama işler gerçekten kötüye gidiyor.
SilMemleket uçurumdan yuvarlanıyo, vatandaş da tutunacak bi dal bulup canını kurtarmaya çalışıyo. Rezillik işte
YanıtlaSilHocam üst gelir grubu konuta yatırım olarak bakıyor tasarrufları buraya yöneltiyor. Bu gerçekten konut ihtiyacı olanlara hem de ekonomiye zarar veriyor. Devletin vergi yoluyla birden fazla yatırım amacıyla konut sahibi olanları caydırması doğru olmaz mı?
YanıtlaSilDoğru olur ama devlet tam tersini yapıyor.
SilHocam , benim asıl merak ettiğim konu piyasada günün sonunda talep yok olduğunda emtia ( ev - araba ) fiyatları ne olacak.
YanıtlaSilBu fiyatların çökmesini bekliyormusunuz?
Yada büyük iflaslar ?
Evet sonunda olacak olan odur.
SilEğer enflasyon düşük tutulabilirse, yüksek kur-düşük faiz cari açığın azalmasını sağlayabilir mi?
YanıtlaSilSağlayamaz. Türkiye'nin tek sorunu cari açık değil. Enflasyondan, vergi sistemine, teşviklerden subvansiyonlara kadar pek çok ekonomik sorununun yanında eğitimden hukuka, düşünce özgürlüğünden demokrasiye kadar pek çok siyasal ve sosyal sorunu var ve bunların hepsinin faturası ekonomiye çıkıyor. Bu sorunlar kur/faiz ile çözülemez.
SilHocam bir diğer yolda ne olacaktı?
YanıtlaSilfaizler artacak
talep düşecek
kredi maliyetleri artacak
arz talebi seyredecek
işsizlik artacak
fiyatlar aşağı yapışık kalacak
bir yandan ABD faizleri artacak
biz düşürme sürecine giremeyeceğiz
ya dolar faizlerin yüksek olduğu yerden yeniden yükselme eğilimine girecek
ya da faizler yüksek olduğu yerden biraz daha yukarı tırmanacak
20 yıldır aynı oranda yüksek teknoloji ürünü üretmemizin hiç bir izahı olamamakla birlikte
Bu anlamlaştırılması güç ekonomi politikasının da izahı olamaz.
Belli ölçümlerle birlikte şu an girdiğimiz yolun hasarlarının daha düşük olacağını hesapladıklarını düşünüyorum. Böyle bir şey mümkün mü? Belli araştırmalar sonucunda faiz arttırımının daha yıkıcı etkileri olacağı hesaplanmış olabilir mi?
Hocam bugünlerin görünen yönünü güzel anlatmışsınız.ben esas arka planını merak ediyorum,önce şunu bir okumanızı rica ediyorum:
Silhttps://seyler.eksisozluk.com/adolf-hitlerin-siyasi-vasiyetinde-yer-alan-birbirinden-sasirtici-politik-itiraflar
düşünsenize bu itirafların bir benzerini sayın cumhurbaşkanımız tarafından yazılanını ilerde okuduğumuzu :) işte ozaman bugünleri layıkıyla anlayabilicez,bi düşünelim mesela b.y için 'pranga'lafını kullandığını,yada f.g için ne istedide vermedim diyeceğini zaten biliyoruz..esas s.s için d.b için yada b.a için söyleyeceklerini merak ediyorum mesela..
Faiz, enflasyon düzeyindeyken bu kadar sorun yoktu. Türkiye, MB faizi indirince sorunlarını büyüttü. Faiz kurtarıcı değildir ama yanlış belirlerseniz her şeyi batıracak kadar etkilidir. Bugün o yanlış belirlemenin yarattığı büyük sıkıntıları yaşıyoruz.
Sil👍
YanıtlaSilTersten okuma yapacak olursak. Yeni bir hukumet gelse ve hayatin olagan akisina gore ulkeyi yonetse kisa donemde ekonomik kriz daha da derinlesir mi?
YanıtlaSilKriz zaten olabildiğince derin ve her geçen gün daha çok hissedeceğiz.
SilHocam ben küçük esnafım, yaz dönemi kredi kartlarıni ve açık hesaplarımı kapatmayı düşünüyordum. Bu enflasyonist ortam sermayemi benden almaya devam edecegini ( aradaki sermaye kaybını cebimden karşılamam gerektiğini) anlayinca vazgecip kredi çekip düşük faizle dükkanıma mal almaya başladım. Sistem kendi içinde kırılıyor insanlarıda içine çekiyor,zor dönemlerden ğeçiyoruz umarım doğru olanı yapmışımdır diyor insan.
YanıtlaSilZor günler zor kararlar.
SilSon iki cümle inanılmaz! Bu kadar güzel özetlenir.. iyi ki varsınız hocam
YanıtlaSilSağ olun.
SilHocam faiz indi enflasyon oldu inmeseydi bu kadar enflasyon olmazdı o zaman nasıl olurdu ekonomi saygılar
YanıtlaSilGeçen Eylül ayındaki gibi olurdu. Bundan iyi ama üç yıl öncesinden kötü.
Sil"İşin ilginci nüfusun gelir açısından kötü durumdaki kesiminde bulunan insanların bir bölümü, kendi durumlarına bakmak yerine iyi durumdaki kesimin yaşamına bakarak ortada bir kriz olmadığı kanısına varıyor" (kasabın bıçağını yalayanlar)
YanıtlaSilYazınız için çok teşekkürler Mahfi Bey. Benim sorum özellikle gayrimenkul konusunda olacak. Bildiğiniz gibi inşaat maliyetleri ciddi oranda arttı. Özellikle son 1 yıldaki bu artışlardan dolayi ellerindeki evlerin çoğunu inşaat aşamasında bugüne göre nispeten çok daha uygun fiyatlara satan küçük ölçekli mutahitler maliyet enflasyonu sebebiyle sermayelerini yitirdi.ozellikle orta gelir seviyesine hitap eden bu evlerin üretiminin önümüzdeki yıllarda çok azalacağını düşünürsek bu durum gayrimenkul fiyatlarını daha da artırır mı. Yoksa insanların alım güçlerinin de yok olması sebebiyle inşaat sektörü önümüzdeki yillarda büyük bir krize mi girer sizce?
YanıtlaSilİnşaat sektöründe büyük bir balon var. Bu er ya da geç patlayacak.
SilHocam ülkede sizler gibi birçok değerimiz varken, ekonominin yanlış politikalarla bu duruma gelmesini bir türlü kabullenemiyorum. Yine de sizlerin varlığı biz gençlere umut oluyor, teşekkürler hocam.
YanıtlaSilSağ olun. Bu ülkenin ciddi sorunlarından birisi akıntıya karşı yüzme inadıdır.
SilHocam elinize sağlık, peki gelişmiş ve düşük enflasyonlu bir ülkede yaşayan insanların, istedikleri zaman istediklerini alabildiklerini düşünürsek, orada neden enflasyon yükselmiyor talepten dolayı? Talep arzı aşmıyor mu? Saygılarımla
YanıtlaSilZaman zaman yükseliyor. Şu an ABD'de % 8,3, Avrupa'da % 7,5 enflasyon var ve bu oranlar bizim için düşük görünse de onlar için çok yüksek.
SilGerçek talep yerine spekülatif talepten dolayı oluşan fiyat artışları eninde sonunda kırılma noktası yaşayacaktır. O zaman da elindeki mali satma dönemi olacak. Olan trene en son binene olacak. Makro saadet zinciri
YanıtlaSilMahfi hocam önümüzde bi döviz krizi olacak. Doların artışı bunu gösteriyor. Benim sorum şu:
YanıtlaSilPiyasalar kapandıktan sonra KKM gibi yeni bir enstrüman daha kaldı mı doları aniden %50 oranında düşürecek ? Yoksa TCMB ve maliye bakanlığı ellerindeki tüm kurşunları sıktılar mı ?
Teşekkürler.
Bir sorunun çözümü ana nedeni ortadan kaldırmak suretiyle olmalıdır. KKM vb gibi icatlar sorunu ortadan kaldırmaz, erteler. Ve ertelenmiş sorunlar bir süre sonra büyüyerek yeniden karşımız gelir. Türkiye'nin yaptığı budur. Bizim sorunlar listesi çıkarıp bunları çözmeye başlamamız lazım. Bunları Yapısal Reformlar ve Türkiye kitabımda anlattım.
SilZenginin hayatını görüp," ekonomi çoh eyyi.Herkeşte araba var " denilen başka bir üçüncü dünya ülkesi var mıdır acaba ?
YanıtlaSilMutlaka vardır, bunlar bize özgü sorunlar değil, cehaletin olduğu her yerde aynı sorunlar vardır.
SilMahfi bey, yazınızı okuduktan sonra almak istediğim yağsız fritözü satın aldım. Bu gidişe dolaylı katkı sağladığınız için sizi de bilgilendirmek istedim :)
YanıtlaSil16 yıllık evliyim, 16 sene 1 taksit bile yapmamış olmam ve kredi kartı kullanmamamla övünürdüm. Bir kaç ay önce, taksit yapabilmek için kredi kartı aldım ve son aylarda evime hiç almadığım kadar taksitli eşya aldım. Para konusunda çok tutumluydum fakat son aylarda elimde TL tutmak en büyük kabusum haline geldi.
Yazınızın birinci elden küçük bir örneğiyim.
Teşekkürler.
:) Faizlerin düşük olduğu ortamda kredi almaktan daha doğru bir şey yoktur. Tabii gelirle ödenebilecek düzeyi geçmemek kaydıyla. Maalesef yanlış ekonomi politikası insanları istemedikleri yollara girmeye sevk ediyor.
SilBu sürebilecek bir durum değil gibi gorunuyor. Dediğiniz doğru herkes elindeki birikimi hersey pahalanıyor diye ev araba satın alarak ve daha da borclanarak harcıyor. Fiyatlar 3 artiyor fakat maasalar 1 artiyor. Üstelik fiyatlar günden güne artarken maaslar senede bir yetişemiyor. Resesyon kacinilmaz ilk olarak finans ve inşaat sektörü göcecek
YanıtlaSilHocam iyi günler. Benim anlayamadığım hükümet bunun böyle olacağını bilmiyor muydu? Her ekonomist önceden uyardı dinlemediler ve aynen dedikleri gibi oldu. Peki neden böyle bir politika izlediler de bu sonucu yaşıyoruz ve hala da ısrar ediliyor.
YanıtlaSilHocam hükümetin söylemi hane halkının tasarruf oranının düşük olduğu yönünde. Bu nedenle dolaylı vergileri artırdıklarını söylüyorlar. Faizlerin bu kadar düşük ve enflasyonun da bu kadar yüksek olduğu bir ülkede hane halkının tasarruf yapması mümkün değildir. Öncelikle vergi politikalarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Farz edelim bir iktidar değişikliği oldu. Yeni hükümetin bunu sağlaması ne kadar mümkündür?
YanıtlaSilHocam Arjantin yillardir ayni durumda kirilma, duzelme yok, bu tuketim yapisal reform vb yapmazsa yillarca surebilir mi? Insanlar herseye alisiyor.
YanıtlaSilEnflasyon temelinde parasal bir olgudur, düşük faiz ile kredi üzerinden piyasaya para salarsaniz emtia ve de finansal yatırım araçlarına talep/fiyat artar. Nedense neoliberal iktisatcilarimiz bu olguyu gizleme gayreti içindedir.
YanıtlaSilKaleminize saglik cok guzel bir yazi olmus aradigim cvp buldum Tesekkur ederim hocam
YanıtlaSil