Negatif Reel Faizle Tasarruf Artmaz

Faiz, ekonomide ve finansta, tasarruf sahibinin parasını ödünç olarak ihtiyaç sahibine kullandırmasının bedeli olarak tanımlanır. Yine ekonomide ele alındığı gibi para da bir mal gibi kabul edilirse, faiz, parayı başkasına kullandırmanın kirası olarak düşünülebilir. Faizin pek çok çeşidi vardır: Basit faiz, bileşik faiz, sözleşme faizi, yasal faiz, temerrüt faizi, nominal faiz, net nominal faiz, reel faiz. Faiz hesabı ödünç verilen paranın (ya da para yerine geçen altın gibi varlıkların) vadesine göre yapılır: Günlük faiz, haftalık faiz, aylık faiz, yıllık faiz gibi. Bizi burada ilgilendiren üç tane faiz tipi var: Nominal faiz, net nominal faiz ve reel faiz. Önce bunları tanımlayalım:

Nominal Faiz: Bankaların mevduata uygulayacaklarını açıkladıkları faiz nominal faizdir. Örneğin bir banka 1 yıl vadeli mevduata % 20 faiz vereceğini açıklamışsa bu nominal faizdir. 

Net Nominal Faiz: Bankaların açıkladıkları nominal faizden vade sonunda gelir vergisi stopajı yapılıyor. TL mevduatta elde edilen faiz gelirinden, 1 yıla kadar vadeli mevduattan % 3 gelir vergisi stopajı söz konusu. Mevduat sahibinin eline geçen faiz getirisi bu kesintiden sonraki tutardır. Buna net nominal faiz diyoruz (1 yıl vadeli % 20 nominal faizli mevduatta vergi sonrası net nominal faiz oranı yaklaşık % 19,4 ediyor.)

Reel Faiz: Nominal faizden enflasyonun etkisinin giderilmesi yoluyla hesaplanan faizdir. Bir anlamda dönem sonunda ele geçecek olan faizin satın alma gücündeki değişimden arındırılmasıyla hesaplanmış faiz demektir. Burada hesaba katılması gereken enflasyon oranı paranın yatırıldığı anda geçerli olan enflasyon oranı değil dönem sonunda geçerli olması beklenen enflasyon oranıdır. Buna “beklenen enflasyon” deniyor.

Bu hesaplama piyasada genellikle nominal faizden enflasyon etkisi arındırılarak yapılıyor. Oysa doğrusu net nominal faizden enflasyonu arındırarak hesaplanmasıdır.

Reel faiz şöyle bir formülle hesaplanır:

Reel faiz = (1 + Net Nominal Faiz) / (1 + Beklenen Enflasyon) -1

Bankanın yıllık mevduata % 20 nominal faiz verdiğini düşünelim. Bunun gelir vergisi stopajı sonrasındaki net oranı % 19,4’tür. Mevduat hesabının açıldığı tarihte 12 aylık enflasyon oranının (TÜFE) % 48,7 olduğunu ve bir yıllık vadenin sonunda bu oranın % 30 olmasının beklendiğini varsayalım. Bu durumda reel faiz hesabı şöyle yapılır:

Reel Faiz = (1 + 0,194) / (1 + 0,30) – 1 = - 8,2. Bu durumda ciddi oranda (% – 8,2) negatif reel faiz söz konusu olacak demektir. Eğer yılsonunda enflasyon beklendiği gibi değil de mesela bu yıl olduğu gibi % 48,7 oranında çıkarsa o zaman reel faiz % - 19,7 olacak demektir.

Reel faizin negatif olması iki anlama gelir: (1) Tasarruf sahibi, parasını ödünç vermesi karşılığında enflasyona karşı korunmamış, kaybetmiş olur. (2) Tasarruf sahibinin tasarrufundan pay alınıp borçlanan kişilere aktarılmış olur. Bu durumda devlet tasarruf yapanı cezalandırmış, borçlananı ödüllendirmiş olur.

Eskiden nominal faizden alınan gelir vergisi stopajı % 15 – 20 iken bu payı devlet alırdı ve buna karşın faiz reel olarak pozitif olurdu, tasarruf sahibi de enflasyona karşı korunmanın yanı sıra devletine vergi ödemiş olurdu. Bugünkü sistemde tasarruf sahibi zarar ederken, devletin faizden aldığı vergi % 3’e düşmüş durumda olduğu için, tasarruf sahibinin borç verdiği parayla borç alana para aktarmış oluyor.

Türkiye’nin temel sorunlarından birisi iç tasarruflarının yatırımlarına yetmemesidir. Yatırımlarla iç tasarruflar arasında tasarruflar aleyhine oluşan fark cari açıktır. Bu açığı kapatmanın iki yöntemi vardır: İlki yatırımları düşürmektir. Bu yola girilirse büyüme de düşer. İkincisi de iç tasarrufları artırmaktır. Bunun yolu enflasyonun üzerinde (pozitif) reel faiz varmekten geçer. Eğer bir yandan hızlı büyümek bir yandan da cari açığı düşürmek hedefleniyorsa bunun yolu ikinci yöntemi seçerek iç tasarrufları artırmaya çalışmaktan geçer.

Yukarıda açıkladığımız gibi tasarruf sahibinin cezalandırıldığı, borç alanın ödüllendirildiği bir sistemde iç tasarrufların artmayacağı açıktır. O nedenle böyle bir düzende cari açık kapatılamaz.

Yorumlar

  1. Şu cümlenizi anlamadım Hocam:

    "Eğer bir yandan hızlı büyümek bir yandan da cari açığı düşürmek hedefleniyorsa bunun yolu ikinci yöntemi (enflasyonun üzerinde (pozitif) reel faiz vermek) seçerek iç tasarrufları artırmaya çalışmaktan geçer."

    Faizler beklenen enflasyonun üzerine çıkarsa iç talep yavaşlayıp bu da büyümeyi aşağı çekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bir miktar aşağı çeker ama enflasyonun altında faiz de toplumun sosyal yapısını bozar, gelir dağılımı bozar, hesap yapmayı önler. Bu da ekonomiyi krize sürükler.

      Sil
  2. Hocam yüksek enerji faturaları tahakkukuyla yerleşiklerin döviz ve altın birikimlerinin piyasaya girişinin hızlandırılması cari açığı kapatmada etkili olurmu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki olur ama o zaman başka açıklar çıkar ortaya

      Sil
    2. Merhaba hocam . Nasilsin ? Ben baska konu disinda bu sormak istiyorum. Sizden bu soruyu bilgi almak istiyorum.Bir Ulkenin Merkez para basma olan Matbasi yandigi zaman ekonomeyi ne etki eder?
      Yardim edersiniz sevenirim hocam .Saygilar.

      Sil
    3. yeni matba binası inşa edilir. ekonominin etkileneceğini düşünmüyorum.

      Sil
    4. Merkez Bankası matbaasının paranın ya da ekonominin etkilenmesine, nakit para (emisyon) temini dışında nerdeyse hiç etkisi yok. Burada aslolan merkez bankaları sisteminde tanımladığın paradır. Zaten bu paranın belirli bir miktarı kağıda çevrilir yani matbaada basılır diğeri sistemde tanımlı kalır. Sisteme öyle kafana göre para tanımlayamazsın. Diyelim ki; 1 dolar 1 tl'ye tekabül ediyor. Sen karşılıksız 1 tl daha basarsan bu sefer 2 tl=2 dolar olmaz, 1 tl 0,5 dolar değerine düşer. Merkez bankamız ya da hazinemiz "bakın burası önemli" döneminde rezervi harcadı. Dolayısıyla dolar stabil kaldı. Fakat rezerv bitince ödemeler için para basmak daha doğrusu sisteme para tanımlamak zorunda kaldı. Dolarda anormal şekilde bu yüzden yükseldi. Dolar daha da artar mı? Politikan sisteme karşılıksız para tanımlamak olunca evet dolar artar. Mevcut durumda devam edersen bir süre stabil kalır gerekli aksiyonları almazsan yine artar. Peki dolar nasıl düşer? Para yerine iş üretirsen, riskleri azaltırsan, konuşan değil üreten olursan düşer. Peki 18 tl'den 12 tl'ye üretmeden riskleri azaltmadan nasıl düştü o zaman dersen zaten dolar 13-14 bandındaydı. ki yine o noktada sabit kaldı. Malum şahıs bile isteye tırmandırdı. Tepeye çıkarabildiği kadar çıkarıp herkese alım yaptırdı. Sonra kur korumalı sistem diye dolar yüzde 40 düşürüldü yani bu bir kur oyunuydu. Ve süreci planlayanlar aynı zamanda sürecin kazananı oldu. Olayın hepsi bu değil, onlarca farklı unsur var. Ama önemli bir kısmı bu. Umarım işine yarar ve kafandaki soruların bir kısmı umarım cevabını bulmuştur.

      Sil
    5. Selam Ramadan,

      Matbaa yandığı zaman yeni matbaa kurar ve yeni bina inşa eder. 1601 yazmış, ekonomiye ciddi etkisi olmaz.

      Sil
    6. Yeni matbaa yapılana kadar parasını bir süreliğine yurt dışında bastırır. Osmanlı zamanında da kağıt paralar böyle bastırılmıştı.

      Sil
  3. Mahfi Hocam, bilgi dolu yazınız için çok teşekkür ederim. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  4. Pozitif reel faiz ile toplanan tasarrufların nereye harcandığı da çok önemli. Kalkınma sağlayan yatırım ile büyüme sağlayan yatırım arasındaki farkı da yazarsınız belki hocam.

    YanıtlaSil
  5. Hocam kaleminize sağlık,

    Şu an ki hükümetin amacı cari açığı kapatmak değil bence. Uygulanan politikada da bir amaç göremiyorum zaten. Tamamen ben dedim oldu, en iyi biz biliriz inadı sebebiyle yürütülen bilinçsiz politikalar... Günü geçiştirmek için Kur korumalı mevduat sistemi gibi basit ve kısa vadeli çözümler peşindeler. Oy kaygısı ile 20 yılda hiçbir uzun vadeli, ülkeye yarar sağlayacak projeleri yok. İnşaat, savunma sanayi gibi geçici büyüme ve canlanmalara sebep olacak sektörler ile yürüttüler şimdiye kadar ama artık onlarında suyu çekiliyor. Devamlılığı olan politikalar değiller.

    YanıtlaSil
  6. Bir ekonomide negatif faiz olabilirmi , olursa hangi şart ve koşullarda olabilir ? kimse malını bedavaya vermek istemez eğer faiz oranı ve faiz sermayenin getiri oranı olarak tanımlanıyorsa burada bir sorun var! yani negatif reel faizlerin görüldüğü ekonomilerde kendiliğinden bir para makinesi devreye giriyor demektir oysa para ne ağaçta büyür ne de kendiliğinden çoğalması düşünülemez, ileri derecede katma değer yaratabilen , cari fazla verip belirli bir kalkınma - gelişme seviyesini yakalamış japon,alman vb. ekonomisi gibi ekonomiler bir yana konulursa gelişememiş , sığ piyasaları olup yıldan yıla cari açık verip on yıllar içinde bir ekonomik kriz, bunalım döneminden diğerine debelenip duran türkiye gibi ekonomilerde negatif reel faizlerin oluşması ve bu negatif reel faiz görülme zamanın uzaması ile yıllar içinde negatif reel faizlerin görülme sıklığının artması hiçte haketmediği halde yeni zenginlerini yaratırken küçük tasarruf sahiplerinide aynı oranda yoksullaştırır gelir = tüketim+ tasarruf ise yatırım da tasarruflara denk ise bir ekonomide tasarrufların getiri oranının negatif olması aynı zamanda ileriki nesillerin şimdiden alım güçlerinin düşmesi , yoksullaşması ile vadesi gelmemiş borç yükümlülüklerinin artması anlamı taşır buradan çıkarılacak sonuç eğer negatif faizler görülme süre uzunluğu ile görülme sıklığının artması negatif faizlerin oluştuğu ekonomiler de uzun vadeli gelişme ve kalkınmanın olmaması ile durması olabilir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Negatif faiz olabilir ama sürdürülemez.

      Sil
    2. Negatif reel faizlerin oluşması ile bu oluşumun sürdürülebilir olması ekonomi kuramında nisbi fiyatların negatif olması durumu ile eşdeğerde olması demektir yani nisbi fiyatların negatif olduğu varsayılı bir ekonomide ekonomik birimlerin davranış fonksiyonlarının da tersine dönmesi durumudur şöyleki üreticilerin negatif nisbi fiyatlar karşısında ya marjinal gelir = marjinal gider yani kar maksimizasyonu noktasının solunda üretimlerinin o sıfır a doğru yakınsadığı ve veya marjinal gelir = marjinal gider yani kar maksimizasyonu noktasının sağında ise üretimlerinini sonsuza kadar arttırdıkları ama kar maksimizasyonu noktasında hiç üretim gerçekleştirmedikleri gibi ekonomik davranış fonksiyonu na göre hareket ederler tüketiciler ise biline ekonomik teorideki davranış fonksiyonunu tam tersini yani fayda maksimize etmeleri gerekirken fayda minimizasyonu fonksiyonu biçiminde davranırlar yani zarar maksimize ederler

      Sil
    3. Sürdürülebilir negatif reel faiz = ekonomideki mal ve hizmet nisbi fiyatlarının negatif olması eğer öyleyse üretici ve tüketici ekonomik davranış fonksiyonlarının ters yüz olması :

      Üreticilerin, üretim fiyat ve miktar davranışları marjinal maliyet marjinal gelir noktasının solunda üretim miktarlarını daha da kısmaları ile üretimi sıfıra doğru yakınsatmaları, sağında ise sonsuza doğru üretim miktarlarını arttırmaları ama hiçbir zaman kar maksimizasyonu peşinde koşmamaları , böyle bir amaçları olmaması yani ürreticilerin miktar en azlayıcıları ile belli bir piyasada miktar ençoklayıcısı olmaları ancak hiçbir zaman optimalite aramamaları durumu
      Tüketiciler ise belli bir hizmet ve mal karması sepeti karşısında fayda maksimizasyonu un tam tersi olan fayda minimizasyonu doğrultusunda amacında hareket etmeleri durumu ortaya çıkar

      Sil
    4. yani bugünkü ekonomik teorideki davranış kalıplarının tersi doğrultuda olur ha nisbi fiyatları negatif yapmışın ha sürdürülebilir reel negatif faiz oranı oluşturmuşsun aynı şeyler buda bizi çılgınlar ekonomisine götürdü,....

      Sil
    5. Birde şu durum var ekonomideki tüm malların nisbi fiyatlarının sıfır olması durumu yani ekonomik birimlerin üretici ve tüketicilerin tüm mallar karşısında kayıtsız kalmaları , tercihin olmaması durumu bu nokta çok önemli bir eşik noktası ekonomi bilimi denilen alanın çöktüğü nokta , ışık hızının sonsuz olması gibi tüm neden sonuç ilişkilerinin anlamını yitirdiği , tarih , kronoloji kavramının önemini yitirdiği bir nokta tercih yoksa karar yok onun için ekonomi teoriside yok , kıtlık kavramının anlamında da bolluk kavramının değerinin de anlamsızlaştığı nokta.

      Sil
    6. Bir ekonomide nisbi fiyatların negatif olması olgusuna bir örnek : 1 raba değerinin 5 ekmek değerinde olması veya ortalama bir daire fiyatının 2 kot pantolon na satılması veya sürdürülebilir negatif faiz oranları

      Sil
    7. Bir kaç ek örnek daha negatif nisbi fiyatlara ; yıllık üretim kapasitesi 5 milyon olan son model teknoloji kullanılarak kurulan bir üretim tesisinde ayda 10 ad. üretim gerçekleştirilmesi siz paralı otoyollar ile belli bir geçiş hakkı tanınan köprüler olarak okuyabilirsiniz yada ısrar ile yıllık üretim kapasitesi 1000 olan bir üretim tesisinde ayda 5000 ad. mal üretmek olabilir yada optimalitesi 100 işçi olan üretim tesisinde 1000 kişi istihdam etmekte olabilir.

      Sil
    8. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    10. Reel Negatif Faiz Olgusu Makro Ekonomik Yaklaşımım , Görüşlerim İle Öngörülerim : Ekonomi yazınında bir dönemde oluşan gelirin tüketilmeyip artık kalan fazlaya verilen isimdir yani Gelir = Tüketim + Tasarruf ise Tasarruf = Gelir -Tüketim oluyor , bir ekonomide özellikle yıllık Gsmh hesaplamalarında ise toplam bir büyüklük olarak GSMH nın bir Yüzdesi olarak ifade edilen yurt içi tasarrruflar olarak karşımıza çıkmaktadır Gelirler açısından Bir ekonominin Gsmh hesapladığımız takdirde ; İşçilerin Ücret gelirleri toplamı + Girişimcilerin Kar gelirleri Toplamı + Kira Geliri elde edenlerin Kiralarının Toplamı + Paradan para kazananların yani sermayedarların gelirleri toplamı olarak ta 1 dönem boyunca gelir açısından bir ekonominin GSMH sını hesaplamak mümkün toplam yurt içi tasarrufları da gelirler bakımından bölümlerine ayırdığımız takdirde yani toplam tasarrufları ücretlilerin , girişimcilerin , kira geliri elde edenlerin son olarak ta sermayedarların elde ettikleri gelirler toplamından bu 4 gelir sahiplerinin toplam tüketimleri düşüldüğünde geride kalan artık bize Toplam tasarrufları verir . bir dönemdn döneme akım olarak bu büyüklük ; belirli bir dönemde elde edilen 4 gelir akımının yarattığı GSMH oranlanması ile % olarakta gösterilebilir , bir dönemde elde eilen toplam tasarruflara bakmanın bir yolu da artık olarak bir dönemdeki toplam tasarruflar = ( bir dönem boyunca ) ekonomideki ücretlilerin çalışma saatleri x saatlik ücretleri + müteşebbislerin satışa sıundukları mal ve hizmetleri x fiyatları + rantiyecilerin kiraladıkları taşınır ve taşınmazlar x kira fiyatları + sermayedarların anamalları x faiz oranı , İstatistiki örneklem alma açısından ise oransal olarak bir dönem boyunca gsmh ile onun bir yüzdesi olarak ifade edilen yurt içi tasarrufların hemen hemen yakın orantılarda olmasını bekleyebiliriz örneğin gsmh % 60 ücretliler , % 20 müteşebbisler , % 15 rantiyeciler , % 5 sermayedarlar (faizle geçinenler) den oluşuyor ise küçük oran farklılıkları ile toplam tasarruflarda aşağı yukarı aynı oranlarda olmasını bekleyebiliriz yani gsmh anakütle ise Toplam yurt içi tasarruflar da bunun (gsmhnın) bir benzeri alt kütlesini teşkil eder anlamlı belli bir büyüklüklüğe ulaşmış ise % 10 gibi şimdi politika olarak uygulanan negatif reel faizlerin ekonomi de ne getirip ne götüreceğine geçebilirim yapmak istediğim hangi şartlar altında negatif reel faizlerin etkili olacağı hangi şartlarda ise başarısız olacağını kendime göre irdelemek ;

      Sil
    11. Bu arada bir kaç tanede yerli yabancı bu eksi reel faiz üzerine yazılmış internetten pdf olarak bulabildiğim makalelelere , raporlarada baktım doğal olarak ; internette pdf lere göre düşük enflasyon oranı olan, gelişmiş ülkelerde kısa vadede, azalan ekonomik aktiviteyi arttırmak , ekonomiyi canlandırmak , ekonominin depresyona girmesini önlemek için aşırıya kaçmamak koşulu ile para ve maliye politikalarına yardımcı olarak eksi reel faiz uygulaması başarılı sonuçlar verebiliyormuş gelişmiş ülkelerdeki eksi faiz uygulamaları yapılan araştırmalara göre ; düşük ekonomik aktivite >>makul seviyede eksi faiz uygulaması>> toplam tasarrufların pozitif getiri sağlayan diğer yatırım araçlarına yönelmesi(emlak , dayanıklı tüketim malları , değerli maden fiyatları ) enflasyon oranının artması , paranın reel olarak değerinin düşmesi , toplam yatırımların artması ama burada toplam yatırımların artması derken yatırımların kalitesinin bozularak artması olgusu gözlemlenmiş , piyasalardaki zombie denilen batmak , iflas etmek üzere olan firmalarında batması ile iflaslarını geciktiriyormuş , işsizlik oranında azlma görülebiliyormuş , finans sistemindeki banka ile diğer aracı kuruluşların karlılıklarını pek etkilemiyormuş , toplam faktör verimliliğinde düşme görülüyormuş, kısa dönemde ekonomik beklentileride olumlu değiştiriyormuş ,örneğin ekonomik birimlerin diğer dönemler için enflasyon beklentileri artma eğilimine giriyormuş , faiz beklentileri daha düşük oluyormuş uzun vadedeki ekonomik etkileri ise araştırmaya açık bir alan olarak bakılıyor , finansal sistemin çöküşü olabileceğinden söz ediliyor , emlak , konut piyasalarında fiyat şişmelerine bağlı finansal ve ekonomik krizleri bozabileceğinden bahseiliyor ama araştırmaların yetersiz olduğu vurgulanarak , gelişmemiş ülkelerde yapılmış pek bir araştırma yok bu konuda , uygulanması ise pek önerilmiyor , yüksek enflasyonu olan ülkelerde ise hiç önerilmiyor.

      Sil
    12. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    13. Eksi negatif faiz koşullarında bir ekonomide belirli bir dönemde oluşan Toplam tasarrufların diğer dönemlerde de aynı oranda kalması için bir ekonomide 4 gelir akımının yani ücretliler , müteşebbisler ,rantiyeler ile sermayedarlar açısından , ekonomide nelerin minumum oranlarda gerçekleşmesini beklemeliyiz ?
      t döneminde bir e konomide GSMH 100 TL olsun
      toplam tasarrufların gsml ya oranıda % 20 ise
      Gsmh yaratılan gelirler açısından sınıflandırılması ise
      % 70 ücretliler , % 10 Müteşebbisler , % 10 rantiyeciler (Kira geliri elde edenler ) , %10 da faizden geçinenler olsun ,
      toplam tasarrufların gelir akımlarına göre oransal sınıflandırırlmasıda Gsmh ile aynı oranlarda olsun
      t döneminde reel %0 faiz oranı olsun

      t+1 döneminde MB diyelim % 10 eksi reel faiz uygulamasına geçsin

      t+1 döneminde diğer yatırım araçlarının kıymetli madenler , emlak, ev vb. dayanıklı tüketim mallarının beklenen getiri oranlarının da reel olarak % 0 olduğunu varsayalım
      bu dönemde beklenen enflasyon oranınında % 50 olduğunu varsayalım
      Ekonomideki yıllık nufus artışıda % 2 ise

      gelir gurupları açısından t döneminden t+1 dönemi sonunda toplam tasarruf un gsmh ya oranının aynı kalması ile gelir gruplarının t+1 dönemi sonundaki satınalma güçlerinin t dönemindeki satın alım güçleri ile aynı olabilmesi için gerekli GSMH reel büyüme oranı ne olmalıdır ?

      Sil
    14. t dönemide
      t döneminde reel faiz oranı % 0
      GSMH 100 TL
      Gelir akımları yönünden gsmh oransal dağılımı %70 ücretliler ,%20 müteşebbisler ,%10 rantiyeciler ,%10 da faizden para kazananlar
      Toplam tasarufların gsmh ya oranıda %20
      Toplam tasarrufların gelir dağılımı oransal olarak gsmh ile aynı

      t+1 döneminde
      reel faiz : % -20
      beklenen enflasyon oranıda % 100
      ise
      gelir akımlarının t döneminden t+1 dönemine toplam tasarruflarının gsmh ya oranının aynı kalması ile dönemler arasında gelir kaıplarına uğramadan satınalma güçlerinin aynı olabilmesi için ekonomide gerekli minumum büyüme oranı ne olmalıdır

      Sil
  7. Hocam, yabancıların kültürel olarak anlayamayacağı sebeplerle yükselen bir enflasyon yaşadığımız için yabancıların, hatta kafası çalışan yerlilerin bile anlayamadığı bir faiz politikası izlediğimiz ortaya çıktı. Şahap bey'den %14'le alınan paranın Nebati bey'e %25'le verilmesi şeklinde tezahür eden bu kültürel özelliğimizin ne olduğunu da çözebilirsek önümüzde kimse duramaz evelallah...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam, dinlerle ilgili duygu ve düşüncelerimi beni tanıyan herkes bilir ama burada ben bile isyan edip bu politikayı Nass'la açıklamanın islâma hakaret olduğunu savunacağım. Bence buna "post-Nass" gibi yeni bir tanım bulmak gerekiyor...

      Sil
    2. İslam'da faiz konusunda geçmiş dönem vergi kayıtları, İslam devletinin kuruluş yıllarında Peygamber dönemindeki gelir gider kayıtları, para hareketleri, bulunan ticari kayıtlar yardımcı olur. Oradan resim net bir şekilde çekilir.

      Ancak, o dönem ile ilgili yazılı tüm kayıtlar itina ile ortadan kaldırılmış, halkın erişimine kapatılmıştır.

      Mısır, Roma, İran gibi çevre kültürlerin devlet kayıtları bir şekilde kalabilmiş iken, yükselen bir devletin harcama kalemleri, kayıtları, asker sayısı, üretilen tarım ürünü miktarı vb detayların kaldırılması ister istemez, aklı selim insanları bile yığınlar gibi bazı varsayımsal metafizik ve hikayelere inandırmıştır.

      Uzun yıllara dayanan, gönüllü ve ücretli ruhban sınıfının toplumdan ciddi kaynak bulması, meşru hükümetlerce desteklenmesi ister istemez günümüze kadar yaşayan kurumsal ruhban yapısını taşıdı.

      Faiz, Riba ve Nass yüzyıllarca kitleye nasıl açıklanmış ise, günümüzde de aynı şekli ile aktarılmaktadır.

      ulmY8A0LJVa9uRVD

      Sil
    3. Sn Adsız 21:39

      Bahsettiğiniz dönemle ilgili belgeler itina ile ortadan kaldırılmış mıdır, yoksa hiç var olmamış mıdır, bu konu oldukça tartışmalıdır. Aynı durum, o dönemde yaşadığı iddia edilen kişiler için de geçerlidir. Bildiğiniz gibi ilk devlet sikkesi basımı da dahil olmak üzere islâmla ilgili elle tutulur tüm bilgi ve belgeler Emevi dönemi ile başlar. Bu nedenle bu blog'da zaman zaman yaptığım kimi yorumlarda "Emevi islâmı dışında başka bir islâm yoktur" şeklinde yazdığımı hatırlıyorum.

      Bilgilendirmeniz için teşekkürler...




      Sil
    4. Hz. İsa'nın da aslında geçmişte hiç varolmadığı, mitolojik bir figür olduğu söyleniyor.

      Kanıtlamak imkansıza yakın...

      Sil
    5. Kendisine "filozof" denmesinden hoşlanmayan, "felsefe tarihçisi" tabirini tercih eden Prof. Dr. Ahmet Arslan, toplumların kuruluşunda temel faktörün "dinler" olduğunu söyler. Bunu, herhangi bir ideolojiye angaje olmak için değil, antropolojik ispatların hep bunu (dinleri) gösterdiğini işaret eder.

      Toplumlar, zaten "kendilerinden" olan, yaşayageldikleri hayattan izler taşıyan varlık veya anlatıların çevresinde değil; "hayat dışı"ndan olduğuna inandıkları, "fizik ötesi"nde olduğuna inandıkları, gücünün sürekli ve mutlak olduğuna inandıkları fizik ötesi "şeyler"e inanarak, bunların çevresinde adeta koza örerek kuruluyormuş.

      Ahmet Arslan'ın anlattıklarının devamı şurada:

      Felsefeye neden ihtiyaç duyarız?

      https://www.youtube.com/watch?v=y0KKwomNLF8

      Sil
    6. Sn Mahdut,

      Az önce Neşat Ertaş yazmış, dinledim.

      Güzel söylemiş, "arifler keşfeder sır imiş meger".

      Herkesin bilmesine gerek yok, usta demiş ya arif olan bilir diye,
      arif olmak için çok uğraşmak gerek, uğraşmayan bilemez,
      bilen bileni bilir, o yeter, ahalinin bilmesine de gerek yok.

      Herşey insanın kendinde biter, kendinde başlar, usta yine demiş,
      "Hakikatte gönül bir imiş meğer".

      Gel de bunu millete anlat, millet senin dediğini anlayacak olsa;
      Yunus Emre'den, Ömer Hayyam'dan, İbn-i Sina'dan dinler okur,
      yüzyıllar önce anlardı. Onlar bizden daha da açık yazmışlar halbuki.

      Demek ki anlamak için Arif olmak gerek, arife arif gerek.
      Ahali bizler için birer araç, üzülsek de çok takılmamak gerek,
      Bizden önceki ustalar kimbilir nasıl üzüldüler, bilemeyiz.
      Kendi hallerine bırakmak en iyisi, biz kendi bahçemize bakalım.

      ...
      Arifler keşfeder sır imiş meğer

      Coşkun sel gibiydim yoruldum gayrı
      Çok bulanık aktım duruldum gayrı
      Nice güzel gördüm hep ayrı ayrı
      Hakikatte gönül bir imiş meğer
      ...
      Neşet Ertaş

      Sil
  8. Reel faizin olduğu ekonomide, enflasyona rağmen büyüme yakalanır. Dolarizasyon azalır. Doların fiyatı daha tahmin esilebilir olur. Zaten aslolan da budur; doların değeri daha öngörülebilir olmasıdır. Faizi baskılamanın sonu felakettir. 2001 krizi buna örnektir. Amerikayı tekrar keşfe gerek yoktur. Hele hele rezerv eksiyken bunu yapmak ya intihar ya da başka bir niyettir.

    YanıtlaSil
  9. Hocam, piyasaları denetim altında tutmanın zaten 3 aracı var. Sermaye hareketleri, döviz kuru, faiz. Sermaye hareketleri yasaklanmayacağına göre geriye faiz ve kur kalıyor. Böyle yaparak faiz aracını da kendimiz yok ediyoruz. Kur da köpeksiz köyde değneksiz geziyor tabi...

    YanıtlaSil
  10. Hocam biliyorsunuz medyatik ve ünlü kişilerin bunu açıklaması moda oldu, son elektrik faturanız ne kadar geldi?

    YanıtlaSil
  11. Bu ülke zayıf olanın yani devleti, belediyeyi, kooperatifi, piyasayı, pazarı ele geçirmiş olanların içine giremeyenlerin kölelik toprakları oldu çoktan.
    Para dediğin elindeki malı değış tokuş veya emeğin karşılığında bir süre sonra kullanmak üzere tuttuğumuz devlet senedi. Peki her yıl devlet elindeki paranın temsil ettiği değeri yarıya düşürüp , senden aldığıni kendi seçtiği batakçılara veriyorsa bu nedir.
    Ben deli dumrul haracı diyorum siz ne derseniz deyin.
    Erdem Başçı döviz tutanın eli yanacak dediği zamandan beri neredeyse 10 yıl geçti, defalarca aynı sahne oynandı, ah bu yalanlara nasıl inandım deyip ah çekiyorum. Fakat artık çok geç yaşım ilerledi, tasaruf yapıp ilerde çocukların evliliklerinde destek veya yaşlılıkta kendi ihtiyaçlarım için kullanmak için tasaruf edecek para kazanamıyorum. Eldeki paranın çoğunu da tl ye güvenerek kediye yükledik, alım gücü yok oldu gitti.
    Hissettiklerimi ne olur ne olmaz diyerek olduğu gibi yazamıyorum. Bir de bunun adı liralaşmaymış. Öyle ise kutsal sayılan vatan, millet, devlet, ahlak, inanç gibi kavramlarda tersine kullanılıyor olabilir mi?

    YanıtlaSil
  12. ''tasarruf sahibinin cezalandırıldığı, borç alanın ödüllendirildiği bir sistem" ne güzel özetlemişsiniz hocam kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  13. Mahfi bey

    Şunu demiştiniz: "Nitelikli bir iktisatçı olmak için psikoloji de bilmek gerekir. Yoksa salt matematiksel verileri analiz eden mekanik, robotik bir mesleğe dönüşür iktisatçılık."

    İnsanların yüzüne baktığımda bıkkınlık görüyorum.

    Acaba kendim bıkkın olduğumdan, insanların da bıkkın olduğunu mu sanıyorum?

    Yoksa insanlar gerçekten bıkkın mı?

    Bu konudaki gözleminiz nedir?

    YanıtlaSil
  14. Mahfi hocam, hiperenflasyon riskimiz var mı? Fikrinizi almak isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok daha neler, milleti böyle yapay söylemlerle korkutuyorlar, Türkiye de ne zaman hiperenflasyon oldu ki?

      Biraz enflasyon iyidir, milletin kredi borcu var, vergi borcu var, ev borcu var, senet çek borcu var. En azından sabit faizli borcu olanlar biraz rahatlıyor.

      Kamu borcunu yapılandıranlar için büyük bir avantaj, millet vergi borcu ehaczi yüzünden iş yapamıyordu, şimdi hem borç azalıyor, hem banka hesapları kullanılabilir hale geliyor.

      Ehaciz e uğrayan mükellefler, limitleri olmasına rağmen ne banka BCH ne kredi kartı imkanını kullanamıyordu. Hazır kredisini bile kullanamayan insanlar nasıl iş yapsınlar ki?

      Defterini tuttuğumuz 300 e yakın mükellef var, diyebilirim ki yüzde 80 inin bilançoları son bir kaç aydır düzelmeye başladı.

      Çok iyi firmalarımız vardı, 2020 yılında ehacizler yüzünden iş yapamaz hale geldilerdi, patronlar personel kaybetmeyip maaş ödeyebilmek için kendileri işlere gece gündüz koşturuyordu. Yapılandırma sonrasında işleri hemen açılıverdi. Banka hesabı iş adamının eli ayağı, hiç ehaciz konur mu? İşte bozuk uygulamanın sonuçları.

      Sil
    2. Vatandaş tl yi % 90 bırakınca herkes görür enflasyonun nereye varacağını. Örnek arjantin. O saat artık devletin sonu için geri sayım başlar.

      Sil
  15. Hocam,
    Mevduata negatif faiz 10 yıldır Avrupa ve ABD'de büyük durgunluk ve borç krizine karşı uygulandı. Kuşkusuz orada yapı ve koşullar farklı. Muhtemelen bu politika bizde seçim ekonomisinin MB tarafından finanse edilmesi için benimsendi, fakat hesapsızca, yapısal koşullar dikkate alınmadan. Kur ve enflasyon şoku hesaplanamadı sanırım. Bunu dikkate almazsak, filli sermaye kontrolü+ oy gelmeyen orta sınıfı enflasyonla vergilendirme ve otomobil gibi ithal malların talebini düşürme + alt gelir gruplarını, esnafı ve hatta kredilerini ödeyemeyen büyük şirketleri MB kaynaklarıyla destekleyen popülist politika bir yıllık bir seçim ekonomisi politikası olarak mantıklı değil mi?

    YanıtlaSil
  16. "Bankanın yıllık mevduata % 20 nominal faiz verdiğini düşünelim. Bunun gelir vergisi stopajı sonrasındaki net oranı % 3’tür." deniyor. Buradaki " % 3" yanlışlıkla yazılmış olmalı. Zaten hesaplamada da net faiz % 0.194 olarak kullanılmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, yanlış bir ifade olmuş, düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
  17. yani tasarrufu arttırıp cari açığı kapatmanın yolu faizi arttırıp tasarrufu arttırmaktan mı geçiyor hocam? ama öte yandan faiz artınca kur haliyle düşecek bu da ithalatı arttırıcı ihracatı azaltıcı baskı oluşturup dış ticaret açığı ve haliyle cari açığı arttırıcı etki yapmayacak mı hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. Onun için bu ayarlamaları dengede yapmak lazım.

      Sil
  18. Şimdi yeni okudum tamkızın motorunu güney kore yapacakmış eğer türkiyenin en güçlü üniversiteleri ekonimde karşıklarını veremiyorsa bu sorun değil devasal bir sorun ve biz daha çok bulgaristanın bile gerisinde kalacağız

    YanıtlaSil
  19. Net nominal faiz oranının şu şekilde olması gerektiğini düşünüyorum: [(1+0,20)/((1+0,03)]-1= %16,50. Buna göre Reel faiz oranı = [(1+0,1650)/(1+0,30)]-1 = - %10,38. Gerçekleşen enflasyon oranı %48,70 olursa, Reel faiz oranı = [(1+0,1650)/(1+0,4870)]-1 = - %21,65 olacaktır. Bu nedenle öncelikle enflasyonu düşürmenin yolları araştırılmalı.

    YanıtlaSil
  20. kur korumalı değil de enflasyon korumalı mevduat hesabı uygulamaya konulabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizi doğru verirseniz bu tür karmaşık işlere girmeye gerek kalmaz.

      Sil
    2. Yüksek aylık enflasyon dönemi bittikten sonra, enflasyon korumalı mevduatı da getirirler. Bir tarafta üç kuruşluk hesabı yapamayan halk, diğer tarafta kendi şirketini kâr ettirmek için onları kandırmaya çalışan !

      Sil
  21. Negatif Reel faizle israf artar. Gereksiz nedensiz harcamalar artar. Luks tuketim artar. Bir adet olan bir seyin ihtiyaci iki uc dort ayni seyi almaya tesvik ve sevk eder kisileri. Negatif reel faiz mal kitligi gercekten ihtiyaci olan temel ihtiyac mallarina ulasmasini engeller.

    Negatif reel faiz zaten gelir dagilimi hasebiyle bozuk ve parcali olan Talebin, geliri yuksek dogal olarak da kredibilitesi krediye ulasabilirligi yuksek kisilere ekstra para kullanma talep piyasasinda pazarda avantaj sahibi olma rant sahibi olma hatta ve hatta monopol olgigopol guc sahipligi imkani saglar.
    Yeni rantlar elde etme imkani sunar. Bu temel ihtiyac mallari olabilecegi gibi artan oranda geometrik olarak luks tuketimin artmasina da sebebiyet verir.
    Mamafih geliri olmayan dusuk gelirli kimselerin ulasabildigi krediyle daha fazla borclanmasina ekonomide snop etkisiyle fiyatlarin balonlasmasina sebeb olur. Dahasi bu surec cevreyede zarar verir cevre kirliligoine iklim degisikligine kadar gider zaten bu yonlu arastirmalarda mevcuttur.

    Cozum nedir peki?
    Cozum:
    Enflasyonun %2 oldugu Merkez bankasi politika faizininde bu enflasyon rakaminin 75 baz puan ustunde yani % 2.75 oldugu bir para politikasidir. Boylesi bir atmosferde kredi faiz piyasasi minimum %3lerden baslar. Kisiler ve uretici gucler rant enflasyon uzerinden kredinin getirdigi negatif reel faiz avantajindan ziyade katma degeri arttirmaya katma degerli mal urun hizmet sunmaya daha fazla verimlilik alanlarina odaklanmaya yonelirler. Talep snopluktan tuketici artigi surecine evrilir.

    Cunku faiz ekonomide bir faktordur. Reel olarak yuksek olmasi nasil kotuyse reel olarak dusuk olmasi da bir o kadar kotudur. Faiz faktorunun zararlarindan cok avantajini yakalamak icin sart; fiyat istikrari dusuk enflasyon kosullari ve bu enflasyonun biraz uzerinde issizlik-buyume etmenlerini de hesaba katan bir faiz oranidir.

    YanıtlaSil
  22. Hocam her yerde enflasyon var, enflasyon dünya gündemine oturdu.

    Çinin göbeği, Şangaydan bir arkadaşım var, diyor ki fiyatlar acayip artıyor. Rimmi midir Rimba mıdır nedir bir para kullanıyorlarmış, bankadan döviz almaya izin verilmiyormuş. Millet diyor ev alıyor. Ev alıyor, ev fiyatları zıplıyor.

    Biontek Pfizer, Johnson vs aşısı yasakmış. Millet singapura, yakın ülkelere uçup aşı oluyormuş. Herkese Çin aşısı veriyorlarmış, aşı işe yaramıyor diyor. Eşine beş doz aşı yapmışlar, yine de korona olmuş. Aşı işe yaramayınca işyerleri kapanıyormuş. Bu sefer şirketlerin maliyeti artınca fiyatlar uçuşa geçiyormuş.

    tüm dünya çinden mal alıyor, üreten yok ki, çinli yapıyor, millet yatıyor. orda fiyat artınca burda biz yerimizde duramıyoruz.

    bilmiyoruz hocam ne olacak ne bitecek, başımızda da bi ağa var, sabah ayrı telden akşam ayrı telden çalıyor, ne yaptığını kendi de bilmiyor, böyle bir hay huy dur gidiyoruz hocam.

    YanıtlaSil
  23. Hocam elinize sağlık yine çok güzel bir yazı. Bir vatandaş olarak kredi çekip bir mal almanın şuan avantajlı olacağını varsayıyorum? Yanlış mı anladım acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. İhtiyacınız olanı alın derim.

      Sil
  24. Hocam konudan bağımsız belki bir sorum olacak. Merkez bankasının rezervleri hızla eriyor, buna karşılık şirketler ve yurtiçi yerleşikler kkm'den faydalanarak döviz bozuyorlar.

    Hükümet dövizi belli bir noktada tutmak istiyor ama bu saçma sapan işlerden dolayı bi yere kadar tutabilir ve ilerde kurlar yeniden hızlı bir şekilde artabili diye düşünüyorum. Ne dersiniz?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  25. enflasyonu ithal ediyoruz diye bir söylem çıktı bir de hocam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kısmen doğru. Dünyada enflasyon yükseliyor, fiyatlar artıyor ve biz ithal girdi kullanıyoruz dolayısıyla bu artan fiyatlarla alım yapıyoruz ve enflasyonu ithal ediyoruz. Ama bunun payı bizim enflasyonumuzda çok yüksek değil. Biz asıl olarak yükselen risklerimizin yükselttiği kurların cezasını çekiyoruz.

      Sil
  26. Hocam merhaba.

    Diyelim ki Türkiye’nin devlet aklı,dış kaynağa duyduğu ihtiyacı ortadan kaldırmak veya mümkün olduğunca azaltmak istiyor.(En azından dıştan gelecek siyasi tavizler vermesini önleyebilecek kadar)
    Bunun için de büyük sermaye birikimi lazım.
    Ama nasıl?

    Geçmişte denenmiş ve hiç denenmemiş üç yöntem aklıma geliyor:

    1. Bunu başarabilmek için tüm toplumun(devlet kurumları ve bürokrasi dahil),Weberci bir bakışla,”ihtiyacın kadar harca,israf etme,biriktir.”temelli bir ahlâka doğru yönlendirilmesi.İçerisine islâm dininin öğretilerinin de dahil edildiği(kastettiğim protestanlaşmış bir islâm mezhebi fikri değil);devletiyle,bürokrasisiyle,medyasıyla,aydınlarıyla,kanâat önderleriyle birlikte şekillenebilecek topyekün bir bilinçlenme sürecinin başlatılması.

    2. Dünya her noktasına mal ve hizmet satabilen uluslararası büyük şirketlere ve markalara sahip olmak adına,yerli sermayenin önünün olabildiğince açılması.Türkiye’nin coğrafi konumunun avantajlarının,mal ve hizmet ihracatının odağına konması.Merkez ülke stratejisinin hayata geçirilmesi.Sadece mal ve hizmeti üretip satan değil,kazanılan sermayenin de park edeceği bir merkez ülke hedefine odaklanılması.

    3. Uluslararası illegal para trafiğinden daha fazla pay alabilmek için gerekli altyapıların hazırlanması,mevcut yapıların ve ilişkilerin daha da güçlendirilmesi.
    (Geçmişte ve halen uygulandığı üzere!)

    Bu yöntemlerden hangisi veya hangileri sizce uygulanabilir?
    Hangi vadede başarılı olmaları beklenebilir?


    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Adsız,
      Devlette akıl kalmadı.
      1.
      Devlet aklı ahaliyi rejim tehlikesine karşı 1996 yılında uyardı, 97 yılında 28 şubat ile temizlemeye ve uyarıya çalıştı, sağolsun milliyetçisinden merkezine kadar tüm türk siyaseti ahaliyi ordu karşıtı kışkırttı. 2000li yılların ilk yarılarında da devlet MGK da uyarılarını siyasilere yaptı, siyasiler şerh koyup aksine davrandı.

      2007 yılı sürecinde devlet geri döndürülemez şekilde hukuku kanadını kırarak siyaset ve ahalinin desteği ile kalmış olan devlet aklının bitirilmesi için darbesini yaptı.

      2010 yılları başında, devlet aklı bir daha hiç çıkamasın diye üzerine devlet aklını geliştiren ve koruyan kurumların üzerlerine kezzap suyu döküldü. Arada burda kozmik oda diye yazanlar da kezzap suyu dökülenler.

      Weberci yaklaşımlar bu ortamda işlemez, Weber in alt okumalarına bakın, kurumların ve kurulların hukuki ve meşru uyumu üzerine yaklaşımını sergiler. Türkiye de milli ve manevi değerlerin uyum üzre yol gösterici kullanıldığı bir devlet yapısına sahip. Weber bu topraklarda uygulanamaz..

      2.
      büyük markaların temelinde büyük altyapı ve sanayi temel üretim mallarının ülke içinde üretimi yatar. Türkiye de yoktur. En temel üretim olan tarımı da yeterli seviyede kullanmıyor. Çelik - Demir- Demiryolu- motor- uçak yedek parçaları- bazı sınıf çipler- kalifiye insan eğitimi vs gibi. 3-4 nesillik zamana yayılması gereken yapılar. Şimdi adamlar elektrik motoru üretiyor, üretmek için öncesinde içten yanmalı motoru üretip, onun eleştirisini getirmiş, içten yanmalının üzerine fiyat/performans ürün destek tedariğini de oturtmuş, bir de yazılım sektörü ile katma değerini artırmış. Yani demem o ki sanayi toplumu sermayesinin üzerine çıkmış. Öyle bi - iki trilyon euro gibi yüksek bir parayla bile yakalanamayacak seviye. Kimse de buraya 1-2 trilyon euro yatırmayacak.

      3.
      İllegal iş adı üstünde, geçmişte ve günümüzde yapılan bir şey. İllegal iş derken, illegal iş niye buraya geliyor diye sormak lazım. Çünkü pazarı avrupa. Avrupa emniyet bürokrasisi mal değil. Dünyanın en iyileri, niye o işleri böyle kıytırık yerlere süpürüyorlar onun cevabını bulunca oradaki paradan 5 kuruş fayda olmayacağını anlarsınız. Parayı veren patrondur derler ya! Parayı veren nereye nasıl gittiğini iyi biliyor, çetelesini tutuyor.

      Bunların hiç biri uygulanmaz, hiç biri de başarılı olmaz.

      Sil
    2. Hiçbiri dersem ayıp olmaz umarım. Bu işten çıkışın yolu yapısal reformları her alanda, bir paket olarak hazırlayıp uygulamaya koymaktan geçiyor. Yakında Yapısal Reformlar ve Türkiye kitabım çıkacak orada anlattım bunları etraflıca.

      Sil
    3. Selam Adsız,

      İllegalite ile ilgili şöyle bir yorum yapayım.

      Şu linkteki yorumumda Putin ve Atatürk arasındaki farktan bahsedeyim demiştim.

      https://www.mahfiegilmez.com/2022/02/yeni-okudugum-kitaplar.html?showComment=1644348009751#c8556979836808972104

      Putin, Atatürk gibi eski istihbaratçı olmasına karşın, eski SSCB sermaye yatırımlarını çalan bir oligarşik grubun içinden yükselen biri. Kendi aralarındaki güç mücadelesinde milyarlarca doları olan, devlet imkanları ile oligarkları yöneten bir oligark veya mafya babasıdır.

      Yöntemleri mafya babası yöntemidir. Her illegal sistem gibi kendi ülkelerinde paralarını tutamazlar. Yarın Putin e bir şey olsa ya da kafasına eserse, veya Putinin yerine gelen kişi isterse, oligarkların yarısının leşi çöpten çıkar. İllegalitenin böyle bir sorunu vardır. Hiç bir şekilde paralarını lokalde tutamazlar. Yurtdışına çıkar. Bu da Batı'nın bankacılık sistemi ile hareketleri kontrolü demektir.

      Geçenlerde enterasan bir şey oldu, öyle gündeme düşmeyen iki satırlık haberlerden, Batı dünyasından iki tane bürokrat biri AB biri İngiltereli, Rus zenginlerin varlıkları ile ilgili bi kelam ettiler. Siyasi de değiller. Ardından Putin, Ukrayna'dan geri adım attı, Macronu filan çağırdı.

      İllegal para böyle bir paradır. Kazandım diyenlerin hıyar kadar aklı yoktur, öyle olsa o paraya sahip olmadıklarını bilirlerdi.

      Putin Rusya'sını ciddiye almayın, subayken askerde onları Kafkaslarda gömerdik. Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan, Tacikistan bu 4 devlet varlıklarını Cumhurbaşkanlarımız Özal, ve Demirel ile onların bizzat emir verdikleri eski Türk Özel Kuvvetler Komutanlığına ve MAK birliklerine borçludur. Türk Genelkurmay Başkanlığı da bilmezdi. Bunlar Hazar'a ve Afganistan'a kıyısı olanlar. (Kırgızistan ve Kazakistan hariç).

      Putin de bildiğiniz biri gibi hıyarın tekidir, zamanı gelince ipini çekerler.

      n3sMlvJ0EkCceA9O

      Sil
    4. Adsız 17:26 Merhaba,

      Sizin anlattığınız “Hangi Devlet”?

      Sil
    5. Merhaba Adsız 22:13,

      Ne Rusya ne de Putin benim konum değil.Ama madem ki konuyu açtınız size kısa bir hatırlatma yapayım.Rusya’ nın Yeltsin döneminde yerlerde sürünen gücünün ve prestijinin,Putin iktidarında ne noktaya geldiğine,kısa bir yakın tarih analiziyle bakmanızı öneririm.

      3.maddede bahsettiğim illegal paranın dünyada nasıl kazanıldığını,dolaşımını,yapabileceklerini,devletlerin bu gayriresmi ekonomideki rolünü vurgulamak istedim.
      Burası bir iktisat hocasının bloğu olduğuna göre ve altına yorum yazdığımız makale de sermaye birikimi ile ilgili olduğu için,dünyada dolaşan bu büyük illegal paranın ülkelerin finansal sistemine-dolayısıyla ekonomilerine- neler yapabileceğini(olumlu-olumsuz) tam da bu platformda sorgulamak gerekmez mi?

      Sil
    6. Sn 11:59;

      Putin, uluslar arası para transferi sisteminden Rusyanın çıkarılacağı direktifini aldı. Direktif derim, zira Putin gibi insanlarla batı devletlerinin görüşmeleri tek yönlü olur.

      Rusya, SSCB sonrasında, batı ekonomik sistemine dahil edildiği için bu seviyelere geldi. Putin ile alakası yok. SSCB, yenildi ve dağıldı.

      İllegal para sorusu üzerine, Türkiyede bir kısım tarafından hak etmediği halde saygı duyulduğunu bildiğim için, en uç örneklerden biri Putin'i verdim. Para takip edilen bir varlıktır, legal veya illegal.

      Putin, Hitler veya Saddam farketmez; günün sonunda bir çukurdan leşleri çıkarılır.

      Askeri istihbarat kökenimden dolayı, Putin meslek erbabı olarak ilgimi çeken biridir.

      Derim ki, Türkiye'de ordumuzdaki yüzbaşı veya Türk sivil hayatında ilçe emniyet müdürlerimiz Putin'den daha kalifiye mesleki donanıma sahiptirler. Ülkemizde Putin den çok daha donanımlı insan sayımız bürokrasimizde çoktur. Mesleki olarak kendisini saymam. Zaten, Putin donanımlı bir insan olsa, ülkesini demir yumruk ile yönetmez, akıl ile yönetir. Aklı olmadığı için böyledir.

      Ucuz, kazanabileceği askeri hamleler ile Rusya içindeki politik stabilizasyonu kendi lehine sağlayabilen biridir. Son dönem tarihi budur. Ukrayna, seferine kadar böyle gitmiştir. Rusya iç muhalefetinden çok korkar, onları baskılamak için daha büyük zafere ihtiyacı vardı. Bir de stratejik olarak Ukrayna, Rusyanın elinde bulundurması gereken bölgedir.

      Ukrayna, sefer hazırlığı bana şunu gösteriyor.

      1. Putin, kendi ordusunun bilgi birikimini de hiçe sayıp bu harekatı yapıyor. Vaziyet bu ise, yukarda yazdığım gibi kendi çapsızlığını gösterir.

      2. Putin, eski SSCB ordu geleneğini de kırıp, ordusunu sözde modernize ederken, kurmay heyetini kendi kuklaları ile doldurmuş. Bu durum yine çapsızlığını gösterir. Tüm ülkesinin geleceğini tehlikeye atmış.

      Putin, eskiden beridir, küçük kazanımlar için kazanımlardan büyük tehdit atan bir adamdır (çapsız demiştim değil mi?) , Avrupadan küçük kazanımlar almıştır. Ukrayna, Putin ve Rusya için büyük lokma ve büyük konuşmadır.

      Ukrayna'ya girerse, çok kan dökülecektir. Ekonomisi de, nüfusu da kadük kalmış mevcut Rusya yıkılır. Rusyanın kısa tarihi, prestiji, geldiği nokta budur, daha fazlası değildir.

      Yıllar önce Öcalan yakalandığında, Rusların en korunaklı semtlerinde Rus siyasilerin evlerini Türk askeri istihbaratı dinlemişti. Vladimir Jirinovski'nin (kendisi Türkçeyi iyi bilir ve Kazak lehçesi konuşur) evlerinden birindeydi, dinlenmişti. Biz korkmazdık, emin olun Batı dan kimsenin de bu tiplerden korktuğu yok.

      İşte, illegal para böyle işe yarıyor. Rusya gibi ülkelerde iktidarı belirliyor, o iktidar palazlanıyor, sonra tepesine biniliyor. Sorduğunuz illegal paracıların sonu böyle bitiyor, ekonomilere etkisi budur, sosyal hayata etkisi budur, sermaye birikimi oluşturmaz, sermayeyi belli ellerde tutar, ardından o sermaye demokratik bir ülkeye kaynak olarak akar, sermayenin üretici sahibi olan halk kesimi düşük gelirle yaşama devam eder.

      Z}YUp*[t5Qc*[/Uj

      Sil
  27. Bakalum "usta" iktisatçı Mahfi Eğilmez, ne cevap verecek:

    Avrupa Merkez Başkanı (AMB) Başkanı Christine Lagarde, faiz artırımının enflasyon sorununu çözemeyeceğini ve ekonomik toparlanmayı tehlikeye atabileceği konusunda uyarılarda bulundu:

    "Faizi artırsaydık ekonomi duvara toslardı."

    "Faizi yükselterek enflasyon ile mücadele edebilirsiniz belki. Ama bu, mevcut sorunların hiçbirini çözmez."

    "Faizi artırsaydık pandeminin ve ekonomik krizin üstüne birde finansal bir kriz gelirdi."

    Kaynak:
    https://www.bloomberght.com/lagardedan-hizli-faiz-artirimi-uyarisi-2298643

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kırk katır mı kırk satır mı noktasına geldiler artık. Faizi artırsalar büyüme gidecek, artırmasalar enflasyon. Şu aralar depresyona girmemek için yüksek enflasyona razı olacaklar çare yok. Dünya, 1990 - 2007 arasındaki türev ürünlerle, sanal düzenlemelerle yaşadığı hızlı büyümenin faturasını ödeyecek, kaçış yok. Faiz artırımı tek başına enflasyon sorununu çözemez, parasal sıkılaştırma da gerekli ama bunları yaparlarsa büyümeye veda edecekler. İşleri zor.

      Sil
    2. Hocam, bazen sabrınıza hayran oluyorum. Sizin blogunuzda sizden bahsederken "usta" iktisatçı yazan, sonra da dünyanın en yeteneksiz ve beceriksiz ekonomi yönetiminin mevcut şartlarda bile inatla, ülkeyi üç haneli enflasyona götürüp felâkete sürklemek pahasına uyguladığı ideolojik faiz indirimlerini haklı gösterebilmek için C.Lagarde'nin sözlerini alet eden boş beleş tiplere bile sabır gösterip cevap verebiliyorsunuz...

      Sil
    3. Hocalık insana sabırlı olmayı öğretiyor sevgili Mahdut Mesuliyetli. Öğrenmek herkesin hakkı. Biz elimizden geleni yapalım da öğrenmek ya da öğrenmemek onların tercihi olsun. Bakarsınız içlerinden birkaçı bir şeyler kapar.

      Sil
    4. Lagarde, politik konuşmuş.

      AB nin uzun dönemli ekonomi politikalarından dengeli ticareti savunuyor, gerekirse AB işçisini ucuzlatıp, alım gücünü düşürüp dengeyi koruyacağını belirtmiş.

      Hocamızın az önce yorumladığı gibi AB, Euro öncesi ve sonrasında Alman siyasetinin baskısı ile düşük faiz yoluna girdi. Maliyet olarak, AB Kobilerinin etkinliklerini düşürürken, Zombileşmeye başlamış büyük firmalar bıraktı.

      Uzun zaman düzgün işleyen bu politika zaman ile Çin kobilerinin AB deki akranlarından daha etkin olmasına sebep oldu. dış ticaret dengelerine de yansıdı. Şimdi geride büyükler kaldı ki, Çin onları ucuza toplamaya çalışıyor. Bazı markaları basına da çok yansıdı kaybettiler.

      AB nin yaptıkları yanlışa devam gibi görünüyor. Yakında (5 ile 10 yıl arasında) Alman siyasilerin de Çin etkisinde olduklarını göreceksiniz. Merkel sonrasındaki başbakan olan kişiye bakın dediğim anlaşılır.

      Xa4ZupZ3e5M6kUQb

      Sil
    5. Faizi artirarak enflasyon sorunu cozeceklerine ben olsam mali disiplin uzerinden sureci yuruturdum. Boylelikle toplam talebi kisar enflasyon uzerindeki baskiyi hafifletirdim. Ozellikle ABD ekonomisi bunu bence yapmali her seyi fedin uzerine yikmak buyuk kolaycilik. ABD vergi arttirimlari yuksek gelirlilerden daha fazla vergi belki kdv artisi benzin fiyatlarinda dunya standartina ve ortalamasina yakin bir vergi orani ABDde uzun donemli enflasyon sorununa cozum sunabilir. Boyle bir durum dunya emtia piyasasina da olumlu etki edebilir.

      Sil
    6. Suan Philips Egrisi deneyindeler...
      Philips Egrisi deneyi ile enflasyon issizlik diyalektigi paradoksunu kullaniyorlar. Bu deney ayni zamanda buyumeyi de saglayan bir deney.
      Hatta daha da ileri giderek hem buyume hem dusuk issizlik hem de enflasyon bu uclunun bir araya geldigi ortamda borclar reel olarak asinir Borclar reel olarak asindigi gibi odenme kolayligi da olusur. Bu da piyasalara toplumlara moral verir. Isim var buyume var piyasa hareketli enflasyonda var ama benim mevcut borcum enflasyon karsisinda kar gibi eriyor oderken zorlanmiyorum
      Mevcut surec bunu gosteriyor.
      Ama ben olsam MB uzerine sureci yikmak yerine mali disiplinde karar kilardir. Mali disiplin uzerinden talep enflasyonu dizginlemeye calisirdim.

      Sil
  28. Twitter hesabınızda, Haydar Dümen'in vefatı üzerine taziye mesajı yayınlamadınız. Sebebi nedir sayın Eğilmez?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adamın biri Nasreddin Hoca'ya "Hocam adamın biri elinde bir tepsi baklavayla gidiyordu" demiş. Hoca "Bana ne" deyince adam "Ama sizin eve gidiyordu" demiş Hoca "O zaman sana ne" demiş. Bilmem açık oldu mu?

      Sil
  29. Saygıdeğer hocam...
    Sayın Nebati " dolar kurunu stabil hale getirdiklerini ve bu şekilde tutacaklarini " söylüyor...
    Şayet elimde 10.000 dolarım olsa ve 13.50 TL den bozup (135.000) kur korumaya 1 yıl vadeli girsem vade sonu 157.950 TL = 11.700 dolarım olur.. %17 $ faizi hangi ülkede var? Faizleri artirmayacagiz diyerek dolar bazında %17 faiz vermek nasıl bir başarıdır....
    Yanılıyor muyum?
    Sizce bunu ne zaman farkedecekler?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sn Unknown,
      Dikkat etmediğiniz bir hususu hatırlatmak isterim.

      Dövize %17 faiz vermiyor, döviz karşılığı TLye döviz karşılığı üzerinden %17 TL veriyor.
      O %17 leri alanlar ellerine döviz almak istediklerinde, ne kadar ne alacaklarını görürüz. Gerçek faiz realize edilince ortaya çıkacak :)

      Sil
  30. Hocam evvelsi gün balıkesir altınova pazarındaydım,baktım bir tezgahta yığılı muz kabukları satılıyor,üstünde de kilo 3tl yazıyor.pazarcı genç çocuğa kolay gelsin,bunu kim alıyor dedim,abla çakmak köylüler alıyor dedi,herhalde inekleri&atları için filan alıyorlar dedim,yok abla 3aydır ben bunu satıyorum kendileri için alıyorlar deyince,bunu yiyorlarmı gerçekten dedim.eline bir kabuğu alıp yok abla bunun usulü var yalnız ekmek bıçagı değil yemek takımındaki ucu eğri bıçakla olucak deyip kabugu önümde ustalıkla sıyırıp ekmeğe sürmelik tereyağı miktarında bir parça muz püresi ayırıp işte bunu iki petibör bisküvinin arasına sürüp muz kremalı bisküvi diye yiyorlar fakirlik naparsın dedi..hocam son elektrik zamlarından sonra ülkede öyle bir fakirlik varki şuandaki yokluk&yoksulluk bence türkiyede 2.dünya savaşı hatta kurtuluş savaşı yıllarında bile olmamıştır.bunu bir akpliye anlatsam inanın o zananlar türkiyede muz bile yoktu,muzu bu ülkeye biz getirdik derler,kime ne söyleyeceğiz?

    YanıtlaSil
  31. Şirketlerin sürekli para ihtiyacının olması yada kendi kaynakları ile çevirememesinin sebebi nedir.

    Sürekli başkasının tasarrufların çok ucuz yolla kullanmak isteyen şirketler ve hükümet bu parayı kendisi biriktirsin yada sadece kendi kaynakları ile büyüsün ve yetmediği yerde bankadan para istemesi lazım değilmi ki de. Sürekli daha çok borçlanmak yada başkasının parasını kullanmak ihtiyacı duyuyor.

    Yanlış yatırımlar mı yapıyorlar yada gereksiz projelremi üretiyorlar. Kar oranları mı çok düşük yada para mı kazanamıyorlar.

    Başkasının parasını ucuza kullanmak isteyeceklerine kendi kaynakları ile devam etsinler. Zaten krediye olan talep azaldıkça paraya olan talep talep düştükçe faiz oranlarında düşecek. Bu sadece paranın bollaşması ile değil aynı zamanda arz talep yasası gereği birşeye olan talep arttıkça doğal olarak bedellide artacak.

    Yani burada problem olan aslında şirketleri yönetenlere destek veren hükümet ler ve onların yanlış projelerine destek olmaları olmuyor mu.

    Halka geçinemeyeceği parayı vererek tasarruf beklemek aptallıktır. Halkın çoğunluğu geçinebilmek için yetersiz ücretini biriktirip ucuza bunlara tekrar neden versin anlamadım.

    YanıtlaSil
  32. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  33. Hocam yeri değil ama yine de yazmak istedim. İnferis isimli kitabınızın 84. Sayfasında vakıflara yapılan bağışların gider yazılabilme durumunu 5520/10/1-c fıkrasını dikkate almadan hatalı yazmışsınız. Kitap roman da olsa yazarı sizin gibi bir vergi üstadı olduğundan yazdıklarınız doğru kabul edilip okurunuzun yanlış bilgilendirilme riski olacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ama bu bir kurgu ve Türk mevzuatına tam uygun olmasını zaten istemedim. En başta da bunu belirttim. Sevgiler

      Sil
  34. New York Times'da Global Ekonomi Muhabiri olan Peter S. Goodman'ın "Davos Man" adlı kitabını yeni okudum.

    Kitapta Davos Dünya Ekonomik Forum'u katılımcısı uluslararası sermaye temsilcisi dolar milyarderlerinin savunduğu "özel sektör vergileri azaltılırsa bu artan yatırım ve istihdam olarak ekonomiye, halka yansır" görüşü "kozmik yalan" olarak adlandırılıyor. Yazar, özel sektör vergi indirimlerinin dünyanın hiçbir ülkesinde halka yansımadığını savunuyor ve vergilerden toplanarak yoksul halka verilecek doğrudan gelir desteğinin günümüzde fakirliğe, eşitsizliğe karşı en uygun çözüm olduğunu anlatıyor.

    Türkiye'de ise toplanan vergilerin büyük bölümü dolaylı vergiler, devlet ise özel sektörün ödemesi gereken vergileri affediyor, tahsil edemiyor, zenginlerden daha fazla vergi toplayacak adımları atmıyor.

    Yoksul halka doğrudan gelir desteği vermek yerine daha dün açıklandığı gibi temel gıda maddelerindeki KDV'nin %8'den %1'e düşürülmesinin faydası olmayacak, dünyanın hiçbir ülkesinde de olmamış zaten. Bu adım devletin vergi gelirlerini daha da azaltacak ve olumsuz sonuçları olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Temel Gida mallarinda KDV indirimi aslinda guzel ve son derece yerinde bir uygulama hatta serbest pazar ekonomisinde devletin piyasaya piyasanin dengesini bozmadan vergi kanali ile piyasayi duzenleme regule etme ayagidir.
      Ancak mevcut kosullar makro durumlarda bu suan icin istenilen faydayi saglamasi mumkun degildir . Cunku fiyatlarin surekli arttigi ortamda yuksek hatta yukselen enflasyon kosullari vardir. Boyle bir KDV indirimi olsa olsa tuketicinin degil piyasaya mal sunan kisiler ve enflasyon tarafindan aninda emilir. Fiyatlara yansimaz.

      Boyle bir KDV, indirimi ne zaman nasil ve hangi sartlarda ise yarar sorusu ise son derece basittir.
      Boyle bir KDV indirimi enflasyonun dusuk oldugu ve enflasyonun dusmeye egimli bir surecin icinde kendi icinde katilisma yasadigi bir ortamda Ekonomide de durgunluk da soz konusuysa boylesi Temel gida KDV indirimleri ise yarar pazara fiyatlara yansir hem tuketicin cebine yansir hem de uretici faktorlerin uretim yonunden sevkini arttirir. Hem de kayitdisilikla mucadelede gida guvenligi konusunda devlete mevzi kazandirir.

      Mesela boyle bir kac donemi Turkiye ekonomisi yasamistir. Ancak mevcut yonetim zihniyeti bu vergi mudahalesini kullanmamistir. Ornegin Enflasyonun %6lara indigi resesyonun issizligin arttigi 2009 yilinda boyle bir indirim Topluma faydali olabilirdi dahasi katilasmis olan enflasyonu da indirebilirdi. Boylelikle o cok kizdiklari faizlerde; dusen enflasyon ozelinde dusen cekirdek enflasyonu ve dusen gida enflasyonu karsisinda faizlerde MB eliyle daha rahat inerdi.Keza ayni sekilde 2012de durgunlugun yasandigi enflasyonun dusuk seyrettigi bir donemde bu turden gidada KDV indirimi ele alinabilirdi..

      Sil
    2. Selam Adsız,
      Türkiye ile Davos toplantılarına katılan demokratik ülke temsilcilerini karıştırmamak lazım.

      Demokratik ülke kurum ve kurulları, oturmuş, üzerinde uzlaşılmış toplum kaideleri, bunları ören hukuki sistemi ve halkının hepsini içselleştirmesi ile Türkiye gibi ülkelerden ayrışırlar. Arada ciddi bir üretim verimliliği, yönetişim kalitesi, üretici yaratıcılık farkları vardır. En nihayetinde, onlar Türkiye gibi ülkelerden kendi yarattıkları ürünlerin ucuza üretimini (ucuz işçiliği) satın alırlar, Türkiye gibi ülkelerin satabilecek başka da ürünü yoktur.

      Türkiyenin askeri bağımlılığı da vardır. Türkiye gibi ülkeler o demoktratik ülkelerin askeri kurumları tarafından da toprak bütünlüğünü korumak konusunda destek alır. Türkiye, gibi ülkelerin toprak bütünlükleri bile o demokratik devletlerin sayesindedir.

      Bunları dedikten sonra:

      Eleştirileri yapan Peter Goodman öyle bir sistemin içinden bakıp eleştirisini kendi sistemine yapıyor.

      Türkiye, ahaliye verilen her yardımın bir şekilde tepeye aktığı bir yapıdır. Sermaye hareketleri kapalı olduğunda enflasyon ile ahalinin serveti ülke merkezine oradan yurtdışına akardı. Sermaye hareketleri serbest olunca da, bu sefer, döviz bazında servet merkez bankasına oradan da yurtdışına transfer edildi.

      Yani sistem, buradaki insanlar hangi ekonomik ortamda yaşarsa bir şekilde, servetlerini çekip dışarı çıkarır. Buna ister ülkenin üretim verim eksikliği diyelim, ister yönetim eksikliği diyelim, ister yapısal reform eksikliği diyelim, netice değişmez.

      Türkiye'nin tam demokrasi sistemine geçmesi gerekir. O vakit, Goodman vs gibilerin eleştirileri bize de uyar, Türk entellektüellerin, yazarların da eleştirileri Davos'a katılmış demokratik ülke temsilciliklerinde ses bulur.

      sE71OZ3LwYVYW1fX

      Sil
  35. Ekonomi Bakanı Nebati Beyin enteresan söylemlerini şaşkınlıkla takip ediyoruz hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sefer ne dedi?

      Enteresan insanın, enteresan bi yönetimde, enteresan şekilde iş başına geldikten sonra enteresan açıklamaları olur.

      Enteresan açıklama yapmamasını beklemek de bir enteresan durumken, bu yorumum da çok enteresan bi yorum oldu.

      Sil
  36. Hocam

    Keşke parlamenter sisteme geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı siz olsanız.

    Bunu çok isterim.

    Dikkat ediniz: "Parlamenter sisteme geçtikten sonra"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz bunların parlamenter sistemini de gördük diyerek yoruma gireceğim de neyse ...

      Sil
  37. Carl Sagan bomboş biri.

    YanıtlaSil
  38. Mahfi bey bu duruma ne der:

    "Goodbye Turkey, hello Türkiye"

    https://www.bbc.com/news/av/world-europe-60337147

    YanıtlaSil
  39. Mahfi bey merhaba, yabancılar neden tl alırken enflasyona bakıyor? Ekonomi gelir bazında küçülmeye başladığında enflasyonun üstünde bir faiz reel olarak bizim için kar olsa da, yabancılar için ne ifade ediyor ki, onlar için kur önemli değil mi? Gelir bazında Büyümekte olan ekonominin yüzde 1 reel faizi, küçülmekte olan yüzde 10 reel faizden çok daha fazla getirisi olabiliyor.

    YanıtlaSil
  40. Arkadaş dolar haftalardır aynı duruyor. Neden hağla zam geliyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Taleple arz hala dengelenememiş olabilir. Döviz, altın birikimi olanlar kazandıklarıyla talebi yükseltiyor, üstelik faizler çok düşük, insanlar borç almaya meyilli, borç almak ödüllendiriliyor.

      Sil
  41. Hocam yazınız için teşekkürler,
    İçinde bulunduğumuz dönemde Amerika’da da günümüz faizi ile enflasyon ilişkisi bizimkine benzer olarak düşük faize karşılık yüksek enflasyon şeklinde.
    Amerika’da da faizin enflasyonun üzerinde olması gerçeğinden hareketle, bu ilişkinin kısa sürede düzelmemesi durumunun Amerika ve dünyada olası sonuçları nasıl olabilir ?

    YanıtlaSil
  42. Çok açıklayıcı hocam sağ olun. Kur korumalı mevduat enstrümanı tam da bu nedenle mevduat sahibine fayda sağlamazken hazineyi daha fazla yük altına sokmuyor mu?

    YanıtlaSil
  43. Serbest piyasada talebin oluşumuna etki eden fiyat ve gelir yönlü etkiler var. Bu anlamda bu göstergelere bakarak da ekonominin gidişi yahut yatırımlar ve tasarrufların güncel durumu hakkında bir kanıya varmak mümkün değil midir? Mesela İsviçre'de gelirlerin yüksek olması sebebi ile, gıda, barınma ve giyim gibi zorunlu ihtiyaçların karşılandığı bütçenin çok küçük bir bölümüne denk gelmesinden ötürü -ya da bu tür ürünlerin fiyat yahut gelir yönlü çok fazla bir esnekliği olmadığı için- talep bir nevi korunuyor. Talebin korunması kısa ve orta dönemde enflasyonist etkilere daha az maruz kalınması ile neticeleniyor. Ayrıca tasarruflar arttığı gibi yatırımların ülkeye akmasına izin veren bir güven ortamı teyit edilmiş oluyor. Bütün bunlar Türkiye'de yaşanmıyor şu anda tabi ki! Örnek o yüzden İsviçre örneği hocam. Ayrıca talebin fiyat ve talebin gelir esnekliğinin (sayısal olarak) düşük bir sayıda olması, bir anlamda serbest piyasada sanki sürekli bir tavan ve taban uygulaması yapılıyormuş gibi tüketiciyi ve üreticiyi koruması için bir gösterge sayılamaz mı? Nitekim adil rekabet koşullarının sağlanması için fiyat üzerinde piyasaya giren ya da çıkan üreticinin çok önemli ölçüde bir belirleyici gücünün olmaması serbest piyasa için arzu edilen bir şey değil midir ?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!