Faizsiz Para Politikası
Faizin Önemi
Faizin birçok açıdan farklı
tanımları vardır. Ekonomi bilimi açısından faiz tanımı; sermayenin üretimden
aldığı pay olarak verilir.
Ekonomide üretime katılan dört
unsur vardır. Girişimci yatırım yapmak ya da sistemi çalıştırmak için sermaye
kullandığında (bankadan kredi aldığında) faiz öder, işçi çalıştırdığında ücret
öder, doğal kaynakları kullandığında rant öder ve bunların sonucunda ortaya
çıkan kârı kendi payı olarak alır. Piyasa ekonomisinde bu dört üretim faktörü
bir araya gelmeden üretim olmaz. Girişimci kendi öz sermayesini işletmeye
koyduğunda alabileceği faizden vaz geçmiş olacağı için her hal ve kârda faizi
hesaba katmak zorundadır. Faizi yok saymak ya da kaldırabileceğimizi iddia
etmek üretim meselesini hiç anlamamış olduğumuzu gösterir. Adına faiz demesek
bile ortada bir faiz olacaktır. Çünkü kimse ücret almadan emeğini kiraya
vermeyeceği ya da kira geliri elde etmeden arsasını, binasını kullandırmayacağı
gibi faiz almadan da parasını ödünç vermez.
Faizsiz Para Politikası Mümkün mü?
Ekonomi politikası dediğimiz
bütünün iki parçası vardır: Maliye politikası ve para politikası. Bu ikisi bir
bütünlük içinde uygulanmazsa doğru sonuç almak mümkün olmaz. Para politikası
denilen politika üç alt politikadan oluşur: Açık piyasa işlemleri (APİ),
zorunlu karşılıklar ve faiz politikası. Bunlar içinde faiz politikasının
ağırlığı çok yüksektir (yüzde 90 desek yanlış olmaz.) Çünkü APİ, likiditeyi ayarlamak,
zorunlu karşılıklar da kredi hacmini düzenlemek için kullanılırken faiz
politikası doğrudan doğruya tasarrufları ve tüketimi, dolayısıyla talebi
etkilemek için kullanılır. Faiz politikasını askıya almak demek fiyat
istikrarını sağlama görevini terk etmek demektir.
İşin ilginç yanı, merkez bankası
faiz politikasını terk etmiş görünse de piyasa faiz uygulamasına, sanki merkez
bankası yokmuş gibi devam ediyor. Bugün Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde
14 olmasına karşılık gösterge faiz yüzde 22,4, 10 yıllık Devlet Tahvili faizi
yüzde 22,4, bankaların mevduat faizi (yıllık) yüzde 19, ihtiyaç kredisi
faizleri de ortalama yüzde 26 dolayında. Bu durumda Merkez Bankası’nın faizi
önemsememesi ‘tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış’ atasözünü hatırlatıyor.
Aşağıdaki fotoğraf bir at ve bir Hint öküzünün yan yana koşulduğu bir arabayı gösteriyor.
Atı maliye politikası, öküzü de
faiz politikasından mahrum para politikası gibi düşünün. Bu arabanın hızı
öküzün hızı kadar olacaktır. At, ne kadar zorlarsa zorlasın arabanın hızı
öküzün hızıyla sınırlıdır. Bu arabayı tehlike yaratmadan hızlı sürebilmenin bir
tek yolu vardır: Öküzün yerine de at koşmak. Ekonomi de böyledir: Sorunu çözmek
istiyorsak faiz politikasını yerli yerine koymak gerekir. Kuşkusuz faiz
politikasıyla bütün sorunları çözemeyiz ama en azından arabanın devrilmeden
doğru bir hızla yola devam etmesini sağlayabiliriz.
hocam, bi de öküz boynuzu ata takarsa siz görün şenliği; eldeki attan da olur ekonomi.
YanıtlaSilYa arkadaşlar ben ekonomiden anlamam ama aklımın şu kadar bastığıyla; siz faizi 2*2=4 eder gibi gösteriyorsunuz. Madem öylede bu yabancı düvellerde niye böyle değil mesela Japonya da (-1 ) Amerikada, Avrupada ise işte + 1, 2 bunun açıklamasını kimse yapmıyor. Onların ekonomi felsefesi uzaydanmı geliyor.
SilOralardaki enflasyonlarla ilgili osa gerek.
SilJaponya dediğin ülke kronik deflasyonla boğuşan bir ülkedir. Ülkelerin politikalarını karşılaştırırken yaşadığı sorunları da karşılaştırmak gerekir.
SilHer zaman 2 x 2 = 4 etmez, bazı durumlarda 2 x 2 = 22 de edebilir. Farklı durumlarda her girdi aynı olabilir ama çıktı farklıdır. Japon ile türkiyeyi kıyaslarken bunu bir düşün derim.
Sil14:55 Ekonomiden anlamadığın belli zaten.
SilDurun durun 14:55 e ben anladığı dilden anlatacağım, deneyeceğim.
SilSn 14:55, günlük hayatında etrafına baktığında ne görüyorsun?
Japonun Toyota, Honda, Nissan ını görüyorsun, Ford u görüyorsun, bir yerden bir yere gitmek için yabancı düvelin ürettiği araca biniyorsun, tarlaya ürün ektiğinde Almanın Bayer ini ilaç olarak döküyorsun, Siemens, Bosch ev aleti kullanıyorsun, yabancı düvelin ürettiği asansör ile evine çıkıyorsun, yabancı düvelin ürettiği bilgisayar, cep telefonu ile bu yazıyı okuyorsun, eğleniyorsun, buraya eşine dostuna mesaj atıyorsun, askerin yabancı düvelin ürettiği uydu ile haberleşiyor, yabancı düvelin ürettiği savaş uçağını uçurunca cümle ahali mutlu oluyor ordumuz güçlü diye havalarda uçuyor, hatta bir yabancı düvel yerine başka bir yabancı düvelin sistemini alınca öbür yabancı düvele nasıl koyduk diye caka satıyor, futbolcuların yabancı düvelin ürettiği saati takıp hava atıyor, Cumhurbaşkanı yabancı düvelin ürettiği uçağa biniyor.
Buraya kadarını anladın diye düşünüyorum, çünkü her gün görüyorsun, duyuyorsun; camiden imamın okuduğu ezan yabancı düvelin hoparlörü ile kulağına geliyor.
Şimdi, senin ülken de yabancı düvelin insanlarının kullandığı ürünleri üretir, onlar da sabah akşam senin ülkenin ürünlerini görürse, senin faizin de onlarınki ile aynı olur. Mantığı anladın mı?
Onların ekonomi felsefesi uzaydan gelmiyor, parası senin cebinden gidiyor.
Evet Japonya ikinci dünya savaşından yerle bir olarak çıktı. Almanya her iki dünya savaşını da kaybetti. İkisi de dünyanın süper gücü. Biz ise o dönemlerde kelle vergisi ile uğraşıyordum.
SilFaizden önce para nedir sorusuna doğru cevap verilirse Kapitalizmin tuzağından kurtulmak mümkün ve islama uygun ekonomi modelini ortaya koyabiliriz. Para alın teri göz nuru ile üretilen ürünlerin verilen hizmetlerin karşılığında DEVLET eliyle hak edene hak ettiği miktar verilen satınalma fişidir.
Silbir ülkenin çarkları vergilerle dönüyorsa o ülkede maneviyat biter Ahlak çöker Ahlak çöker ise hukuk çürür Adalet Çöker Adalet Çöker ise Ailede sadakat biter Aile çöker Aile çöker ise toplum çürür millet çöker millet çöker ise Mandacı Zihniyet Hakim olur Devlet Çöker ozaman beyinler etrafından kapitalizmin bariyerlerini yıkıp İSLAMA uygun EKONOMİ modelini uygulamak zamanı halamı gelmedi söz konusu VATAN Bu Vatan Bizim Gelecek Nesillere emanet edeceğimiz ortak mirasımızdır başka TÜRKIYE YOK hayırlı akşamlar
Hocam öncelikle emeğinize sağlık..
YanıtlaSilesasında hem aktifinde hem de pasifinde yüksek dolarize Türkiye ekonomisinde para politikasının artık herhangi bir etkinliğinin kalmadığını mevcut iktidar da görmüş olmalı ki, ipin ucunu tamamen koyverdiler. netice itibariyle faiz indirimlerinin kurda yarattığı fırtınanın dinmesi için gerekli faiz artışlarının büyüklüğü çok muazzam olacaktır. bu faturayı da ekonominin kaldırması mümkün değildir..
trade -off tarafında, sonuç olarak, artan asimetrik riskler bir noktada tamamen kontrollerinden çıkarak, enteresan fiyatlamaların da yolunu açacak. elbette seviye vermek mümkün değil.. izleyip göreceğiz..
xyz..
Kurlarda ne hareket var ki? Dengeye gelmiş görünüyor, 13 lerde salınıyor kendi halinde.
SilResimde sadece ben mi iki öküz görüyorum.
SilArabayı süreni mi kastediyorsynuz? 😄
SilÜstat estağfurullah ama anlamadıgınız belli. O ülkelerde ekonomik şartlar güvenli ve güçlü oldugu için faiz düşük. İnsanlar yatırım yapmaktan korkmuyor yapmamalarına karşılıkda düşük faiz kazanma altermatifini seçıyorlar. En bait ifadeyle böyle riskler şartlar para kazanır mıyım kazanamaz mıyım sorularınına karşılık faiz alternatif getiri oluyor. Dileyen tarıfını seçiyor. Bizim ülkemizde faiz, düşünce seçilen taraf tabiki de yatırım değil dolar altın valık oluyor olmak zorunda
SilYazılarınızı olabildiğince okumaya çalışıyorum. Yazdıklarınızı yeri geldiğince defalarca okuyup analiz etmeye çalışıyorum kendimce. Sizden ne çok şey öğrendim. Yazılarınızda sancılı konuları ele alıyorsunuz. Ne diyelim ne yapalım ama bu bloğunuzda yaşanılan sancıları dindirecek olan yapısal reformların yapıldığını ve bu yapısal reformların analizlerini de yine sizin kaleminizden okumayı beklemek hasretimiz olsun.
YanıtlaSilSelam Murat Bey, size katılıyorum, katılmadığım tek nokta, bu yorumunuzu alın, torunlarınıza saklayın göstermek için, onlar da akılları erdiklerinde aynısını söyleyeceklerdir, bizler olmayacağız.
SilHocanın önceki yazısı ile paralel, dünya kaynakları sınırlı, herkese yetmiyor. Hele arsa, eğer global ısınma devam ederse ciddi toprak savaşları başlar.
Çocuklara kömür ve petrolü anlatmak için izlediğim bir youtube vidyosu bunların nasıl oluştuğunu anlatıyordu. Dönemin küresel ısınması, büyük sayıda toprağı sular altına alıp o canlıları yok ettiğinde, ardından gelen soğuma ile suların çekilmesi ile canlıların toprak altına girme süreci sonra tekrar ısınma ile suların o kalıntıların üstündeki toprağa baskı yapması, kömürleşme ve petrolleşme diye giden süreçteki gibi bir ısınmada; şimdinin tüm petrol, kömür zengini ülkelerin sular altında kaldığını düşünün. Hele bir de yavaş yavaş olursa, teknoloji ve ordusu güçlü olanların diğerlerini ezmesi...
Öyle bir süreç önümüzdeki 200 yılda yaşanırsa, Türkiye diye bir ülke kalmaz gibi.
Degerli Mahfi Bey, kaleminize saglik. O kadar yalin dille, o kadar anlasilabilir bir sekilde anlatmissiniz ki, ilkokul mezunu bile cok rahat anlar. Iki kere iki dort der gibi anlatmissiniz. Yetmemis okuzle at resmi bulup koymussunuz, emeginize saglik.
YanıtlaSilBence ulke yonetimindeki sorun, zekadan ziyade okuma aliskanliginin olmamasi. Karar verenler sadece sizin yazilarinizi okusalar anlayacaklar ama… ah iste… okumuyorlar herhalde. :)
Aklıma eşofmanlı Şevket hoca repliği geldi,
Sil- Biz bunu yapısal reformla anlattık,
- Biz bunu romanlarla anlattık,
- Biz bunu gösterge tablolarla anlattık,
- Biz bunu twitlerle anlattık,
- Biz bunu düzenli blog yazılarıyla anlattık,
- Biz bunu TV lerde anlattık,
- Biz bunu öküzlerle de anlattık...
Daha ne yapsın Mahfi hoca?
Dünyanın para politikası yanlış olduğu için ulus devletlerde zıvanadan çıkıyor. Başı çeken devletler yada rezerv para sahibi olan küresel ekonomik güç sahibi büyük aktörler işi bozunca, diğer ona mahkum olan ulus devletlerde kendi kafasına göre takılıyor.
YanıtlaSilBunun birçok sebebi var. Kuralı koyan eğer kuralı bozarsa zamanla onun kural koydukları o kurallara uymaz. Birde bol para basan ve ülkelere para dağıtıp borçlandıran büyük güçler zamanla hakimiyeti kaybeden diğer devletlerde istediği gibi farklı politikalar uyduruyor..
Faiz politikası uzun zamandır dünyada çok yanlış yönetildi ve eksi faiz ortamı yaratıldı, bu ise mecburi tüketime özendirme mal ve hizmet alımı olarak piyasaya yansıdı bunun en çok balon yaptığı piyasa tüm dünyada gayrimenkul emlak sektörü oldu. Şuan tüm dünyada konut inşaat balonları oluşmuş durumda.
Türkiye en baştan beri bu ekosistemde yerini aldı ve bol ucuz para ile ülkeye sıcak para getirildi bunlarda bankacılık inşaat ve otomotiv sektörüne yani parasal olarak yeni para yaratma yada hızlı olan sektörlere akıtıldı. Bu sektörlerde halkı 20 yıllık kredilerle sesi çıkmayacak kölelelik düzenine soktu işler gayet iyidi küresel balonlar patlayana kadar.
2008 sonrası bol paranın enflasyon yaratmayacağını söyleyen ekonomistler yanıldı neymiş rezerv para olduğu için para talep görüyormuş iyide bununda bir sınırı vardı. Pandemi ile kapanan ülkeler ve çalışmadan üretmeden geri dönüşü olmayan para dağıtmalarla başlayan süreç ciddi enflasyona sebep oldu. Rezerv para enflasyon yaratmaz teorisi çöp oldu bir hastalık bir salgın ile bitti.
Büyük ekonomiler bu işten sıyrılır birilerine işi yıkarak çıkar daha fazla bırçlandırarak yada yeni modeller geliştirerek hesabı diğerlerine ödetir. Bunu da kripto paralar ile yapar metaverse ile hayali dükkanlar arsalar satarak parayı toplar yakar yok eder yada kendinde topladığı para ile sisteme tam hakimiyet kurar.
Ancak Türkiye burada tüm yanlışları aynı anda yaparak ilerliyor. Tüm düğmelere aynı anda basarak işlevsiz hale gitiriyor zaten zor giden ekonomisini. Bundan kısa vadede dönüş olmaz seçime kadar reform yapamazlar çünkü sonuçları almaya başlaması en erken 2 yıl sonra görünmeye başlayan bir reform sürecinde seçime girecek kimse bunları yapmaz. Yani kendi kendilerini yaktılar. Bunu 2019 yılında yapsalardı seçime kadar sonuçlarını almaya başlarlardı ancak panik yaptılar ve hataları yanlışa çevirip çoğalttılar.
Seçime kadar yapısal reform beklemiyorum. Seçime kadar doğru ekonomik politikalarda beklemiyorum. Benim beklentim yüksek enflasyon dahada hızlanır %50 en az ve döviz kuru diğer ülkelerin faiz artışı yapmaya başlaması ile işlevsiz kalan para politikası sonrası döviz kurlarında şuan ki seviyesinden 2023 e kadar %100 artması yani 2 katına çıkmasını bekliyorum aynı politikalar başka sonuç vermez.
Sayın Eğilmez,
YanıtlaSilYazınızın temel noktası şurası: "Faizi yok saymak ya da kaldırabileceğimizi iddia etmek üretim meselesini hiç anlamamış olduğumuzu gösterir. Adına faiz demesek bile ortada bir faiz olacaktır."
Sizin ya anlamadığınız ya da kabul etmekte zorlandığınız kısım ise şu:
Siz, faiz konusuna, "iktisat bilimi" çerçevesiyle yaklaşıyorsunuz.
Türkiye'deki iktidar ise, faiz konusuna, "din" çerçevesiyle yaklaşıyor.
Bu iki konseptin apayrı olduğunu anlamanız gerekir sayın Eğilmez.
Yoğurdun siyah renk olduğuna inanmış bir zihiyeti, "bilim" ile beyaz renk olduğuna ikna edemezsiniz.
72 yaşına geldiniz, bunu hâlâ anlayamadınız mı?
Siz şunca zamandır yazılarımı okuyorsunuz, gördüğüm kadarıyla da anlayarak okuyorsunuz buna karşın benim siyasetle ya da konulara kimin nasıl yaklaştığıyla ilgim olmadığını, yalnızca gerçeğe dayalı bilimin peşinde koştuğumu hala anlayamadınız mı?
SilAdsız, ülkede hoca gibi bilgi üretenleri bırakın, birazcık bilgi tüketen herkes hükümetin zihniyetini bilir.
SilSon 20 sene de iyi cahil ve yarı-cahil yaptı, adamlar okuduklarını anlamıyor, okuduklarını yazanı tanımıyor, işkembeden sallıyor.
Yorumu okuduktan sonra yorumcunun hangi Sn Eğilmez'e hitap ettiğini anlamadım, Mahfi Eğilmez olmadığı kesin, ama buraya yazmış.
Bi zamanlar ben de hükümetlere siyasetçilere verir veriştirir, ahaliye dalardım. Ancak, meslekte yaş alıp tecrübe arttıkça, kendi bahçeme odaklandım.
SilSiyaset soran çok oluyor, anlamıyorum deyip geçiyorum. Çok ötelerlerse, her siyasetçideki iyi yanları örnek alıyorum diyorum, politik olmayan güzel özelliklerini sayıyorum. Zaten fazla değil, 3-5 cümle ezberlemek yetiyor, papağan gibi 15 yıldır harfini değiştirmeden tekrar ediyorum.
Politikaya hiç girmiyorum diyorum. Şimdilerde yurtdışında yaşıyorum, öyle olunca, ülkede malesef yaşamıyorum, politikayı yakından takip edemiyorum, sizlerden öğrenmek isterim diyorum. Çok ısrar ederlerse, yaşamadığım yerdeki insanların bilmediğim şartlardaki kararlarını eleştirmek istemiyorum diyorum. Uzmanlaştım bu cümlelerde, bazen acaba beni zorlayabilecek biri çıkar mı diyorum da çıkmıyor da, böyle iyi. 4-5 cümle sonrası herkes yapılacak işe odaklanıyor.
Ailem acayip politik bir aile, ülkenin yerel politikasını -kasaba politikasını- hani derler ya üretildiği yerde, en ince detaylarına kadar iyi bilirim. Aktörlerin kafa yapısını da çok ama çok iyi bilirim, 3 yaşında başbakan bakan belediye başkanı milletvekili isimlerini ezberleyerek başladım, öyle bir ortamdaydım.
SilÜniversite öncesi ergenlik dönemimde, Demirel ile tanışmışım -ki cep telefonu bile hala ezberimde-, Agah Oktay Güner'le kanka olmuşum, Adnan Kahveci ile saatlerce sohbet etmişim, Türkeş'in cocukken elini öpmüşüm, Özal'ın seminerlerine katılmışım, İmren Aykut'un kadınlar ile toplantılarında destek olmuşum, şehrimin çok vekil ve belediye başkanlarını evimizde misafir etmişim, iki arkadaşım belediye başkanı olmuş, iki lise arkadaşım vekil olmuş, üniversite hocam vekil olmuş... Öyle siyasetin içindeyim.
23 yaşındayım, yüksek lisansa başlamışım, 2002 seçimlerine 6-7 ay var. Dönemin bakanı Tunca Toskay, Devlet Bahçeli, bir kaç kişi var, bi MHP belediye başkanı himayesinde yemek yiyoruz. Söz geldi, dedim, seçimleri CHP + AKP kazanacak, MHP dışta kalacak, önce iki partili sistem, sonra tek partili sisteme ülke gidecek. Sn Toskay hemen sağ yanımda oturuyordu, güldü, sırtımı sıvazladı, gençsin çok pişmen lazım dedi. Kaybedeceğini bildiğim boksörün ringe heyacanla çıkışını izler gibiydim, ama onlar öyle değildi.
Hala şaşarım, o koca siyasetin içinde gelen insanlar nasıl gelecek olanı göremedi diye?
İlk gençliğimde Refah partisi taşra teşkilatları hep dikkatimi çekmişti, onlar o teşkilatı görmemişti. O teşkilatta anlamlandıramadığım bir düzen vardı, düzen ve particilik disiplini adanmışlığı da getiriyordu, 30 lu yaşlarda Alman, Amerikan, İngiliz partilerini de sonradan gördüm, ama o Refah teşkilatlarındaki adanmışlığı hiç bir yerde görmedim.
Türk organizasyon ya da kuram tipi dışında bir şeydi. 22 yaşında FETÖ için de aynını düşünürdüm, 20 yıl sonra herkes gibi cevabı aldım. 13 yıl olmuş, Türkiyede değilim, girmek de istemiyorum, politikaya karışmak istemiyorum, ama iyi bildiğim bir şey var başa yarışacak atı malesef biliyorum.
Mahfi Hoca gibi deneyimi yüksek, üretimi yüksek insanlar sizin yazdığınızdan çok daha fazlasını bilirler, ama işleri değildir söylemek, herşeyi herkese söylemeye de gerek yok. Herkesin herşeyi bilmesine de gerek yok.
Bilen bilir, bilen kimin neyi ne kadar bildiğini de bilir, bilen bileni ister, bilen bilene söyler.
Adsız üstat, şu bahsini ettiğiniz başa yarışacak at hakkında biraz daha ipucu alabilir miyiz?
SilGörüşlerimizin farklılığından(aynılığından) daha önemli olan konu, niyetimiz ne olursa olsun uslubumuzun düzgünlüğü ve nezaketi elden bırakmamak olsa gerek. Hatta daha da iddialı bir şekilde bunun şu anki konjoktürde ülkenin en önemli sorunu olduğunu söylemek istiyorum. Faizden bile daha önemli. İletişim kuramazsak geriye kalan herşey anlamsızdır.
SilMahfi bey acaba yerel borsalar ve kooperatifçiliği ve bunların materyallerini mikro ölçekte çeşitlendirip yaygınlaştırarak faizi ortadan kaldırabilir miyiz?
YanıtlaSilAynı şeyi mesela çok daha disiplinsiz ve kuralsız olan kâr için de düşünüyor musunuz?
SilKesinlikle. Tam rekabeti sağlamak yoluyla.
SilTam rekabet diye bir piyasa yoktur, ideal şartlar altında tam rekabet piyasası denir.
SilBu insanlar niye faize bu kadar takmışlar anlamak mümkün değil.
Bilimden kopanı kurt kapar diyor hoca, bu insanlar da böyle böyle azala azala bitecekler.
200 yıl önce faiz takıntılı dedeleri Balkanların efendisiydi, şimdi torunları vizesiz giremiyorlar.
100 yıl sonra da bunların torunları Anadoluya vizesiz giremeyecek.
Değerli hocam ve yorumcular,
YanıtlaSilşöyle bir durum ile karşı karşıyayız sanırım:
1-Tl niz var faizler negatif düzeyde ve %25-30 larla TL nizi borç vermek (mevduatta %17-20) pek de işinize gelmiyor keza negatif bir düzey...
2-Dövizin fiyatı zaten absürt! ( USD 13.50 - uçuk fiyat!!)
3-Gayrimenkul piyasası balon olmuş uçuyor!! (herkes bir umut parasını buraya yatırmış bekliyor:))
4-Anlamsız ve hiçbir karşılığı olmayan kripto piyasasına girmek ahmaklık olurdu bizim için..
5-Borsada var alan kaliteli yabancı yatırımcı çıktı, kalanlar herkimse balonu üflemeye devam ediyorlar ( herhalde ülkemizi yönetenlere çok inanmışlar veya paraları çok!)
6-Bu fiyatlarla üretim yapıp pazara sunmak ise hiç içimizden gelmiyor (hammadde yüksek, işçilik yüksek, enerji yüksek, alıcılar ise sınırlı ve isteksiz..)
Biz ne yapacağımızı öngöremez olduk açıkçası.....
Sizce bu var olan iktisat teorileriyle açıklanabilir bir durum mu? Yoksa hükümet dahil hepimiz bir bir boşlukta uçuyoruz ve ne olduğunu anlamaya mı çalışıyoruz?
Değerli görüşlerinizi duymak çok iyi olurdu doğrusu!
Var olan iktisat teorileri rasyonel davranışları açıklamak için vardır. Gerçekleri kafasındaki teoriye uydurmaya çalışanlar için iktisat teorisi yoktur. Özetle kabahat iktisat teorisinde değil gerçekleri kabul etmeyenlerdedir.
SilAdsız siz yine de döviz fiyatı 13.50 ye absürt demeyin, 13.50 çoğu kişiye absürt gelen çok ucuz bir fiyat. Son aralıktaki şovun ardındaki 6. ayın 5. şafağında kur fiyatlarına bakın.
Sil1729 a katılıyorum.
SilGeçen sene tam 7 ay boyunca dövizi 8 seviyelerinde tuttular. Ardından baaam 18 e zıpladı.
Şimdi 13 seviyelerinde tutuyorlar, bir ayını devirdik, ikinci aya girdik. Geriye kaldı 6 ay.
Merhaba hocam;
YanıtlaSilNasıl bir hormon bir bitkiye yada hayvana verildiğinde daha kısa zamanda daha karlı duruma getiriyorsa ama sonucunda o besini tüketen canlıda sağlık problemleri yaşanıp az kişinin ekonomik kazancı çok kişinin sağlığını kaybetmesi sebebiyle uygulanması kimsenin kabul etmediği bir durumsa .
Faiz, kredi adına ne derseniz ekonominin ve teknolojinin çok hızlı gelişmesi, büyümesi ve bunun sonunda insanların birçoğunun bu hıza yetişememe, yetişenlerin ise sindiremeden daha fazlasının onlara sunulması manevi çöküşler yaşanmasına, depresyon, mutsuzluk kaynağına dönüşüyor olabilir mi ?
Faiz canlı bir şey değildir, hiçbir şeye zarar vermez. Zarar veren kendi kapasitesini, haddini bilmeden imkânlarının üzerinde yaşamaya çalışanlardır. Ödeyemeyeceği borçların altına girip faizi suçlarlar. Tabii bir de bu alt yapıyı hazırlayan hükümetler vardır. yanlış ekonomi politikası uygulayarak insanların bu duruma düşmesine yol açarlar. Sonra hep birlikte faizi suçlamaya başlarlar. Faiz, hiçbir şeyin sebebi değildir ama pek çok şeyin sonucudur.
SilHocam cahilliğime verin satılan ürünün (kredini, paranın) gerçekten satıldığı miktarda var olduğunu bilebilirmiyiz. Satan kişilerin en tepede musluğun başındakilerin itibar satmadığını garanti verebilirmisiniz .100 birim parası olup onu 1000 birim gibi satıp o miktardan 100 birim kazanmadığını nasıl bilebiliriz, bu durumda sağlıksız büyümeler en tepedekinin daha zengin olduğu ve dünyayı istediği konuma getirme gücünü onlara vermez mi?Benim düşünclerim dini bir düşünce değil sadece madalyonun diğer tarafını karanlık yüzünü görmek ve anlamak istiyorum.Bilimin, ekonomik enstürümanlarının kullanılmasında insanoğluna ne gibi fayda ve zararları olduğunu tespit etmek gerektiğini düşünüyorum.
Silİhtisas konunuza saygılıyız,Bizede hatamızı ikaz edin.Faizli Sistem kayıt altında,Vergi denetiminde.Faizsiz Sistemde.Ödünç Parayı çekti.Kâr Oraklığını nasıl kayıt altına alınıp vergilenecek,Kârın Kardeşi Zarar halinde nasıl aralarında anlaşacaklar.Buğday tarlası ürünü,Don vurdu,Yandı Kül oldu,Sel aldı götürdü,Çekirge yedi bitirdi,Kusurlu kim?.Zarar nasıl paylaşılır yada ortaklık biter.AstirasTombili.
YanıtlaSilçok anlamlı ve güzel bir mecaz olmuş Mahfi bey, gerçekten de içinde yaşadığımız durumu çok güzel özetliyor. Maliye politikaları ile üretime, istihdama, sanayiye ve ihracata dayalı teşvikler verilerek ekonomik kriz dört nala aşılmaya çalışılıyor ama para politikaları nas söylemleriyle, bilim ve akıl dışı yaklaşımlarla kağnı arabası durumunda olduğu için ortaya aynen resimdeki gibi bir durum ortaya çıkıyor. zeka, bilgi ve tecrübe dolu bu yazınız için sizi tebrik ederim. Saygılarımla, Ataş
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilFaizi sistem dışı bırakmak, tl nin dışlanması demek. Ardında devletin olmadığı tl yi kimse tutmaz.
YanıtlaSilHerkes bunu para politikasi gibi görebilir fakat bu çok daha büyük bir kumpasın parçası olabileceğini göz ardı etmemek lazım. Zira karşımızdaki ekip kumpas konusuda ne kadar mahir olduğunu defalarca gösterdi. Yarın ölümü gördüğümüzde hangi tür sıtmaya razı edileceğimizi az çok tahmin edebilirsiniz.
Faiz konusu biraz çetrefilli. Fıkıh alimlerinin bile görüş birliği yok. Kimisi azı-çoğu haram derken kimisi enflasyon oranında alınabilir diyor. Devlet bir enflasyon oranı açıklasa da herkesin enflasyonu farklı olduğundan bu görüş de bana göre havada kalıyor.
YanıtlaSilDindar bir insan olarak ben de azı-çoğu haram diye düşünüyorum. Peki bu durumda yatırım yapmak isteyenler gerekli sermayeyi nereden bulacak?
Dar görüşlü bazı dindarlar dinin vaz ettiği amaçla aracı sıklıkla birbirine karıştırır. Bazıları hala diş temizliği için misvak kullanır sebebini soranlara Peygamberimizin de misvak kullandığını söyler. Amaç aslında dişlerin temiz tutulması iken araç olan misvak amaç haline gelmiştir. Faiz yasağının da amacı elinde sermaye olanların borca sıkışan insanları sömürmesinin önüne geçmek, yattıkları yerden zahmetsiz para kazanmalarına engel olmaktır. Baştaki soruya geri dönecek olursak. Yatırım yapacak olanların kredi kullanması zaten çok risklidir. Gerekli sermayenin temini için farklı enstrümanlar var (melek yatırımcı bulup ortak olmak) veya oluşturulabilir (devlet uygun gördüğü yatırımlara faizsiz sermaye desteği verebilir). Sosyal devlet zor duruma düşen vatandaşına kol kanat gerebilir. Sermaye sahipleri de belki kolay yol olan mevduatlarına faiz alıp günlerini gün etmekten vazgeçip yatırımları bizzat kendileri yapmayı seçer.
Din kitaplarının indiği dönemde tefeci faizi geçerliydi. Bankalar, merkez bankası, banka düzenleme kurulu gibi kurumlar yoktu. O nedenle faiz, kim ne isterse ona göre oluşuyordu. Bugün faiz, bütün diğer faktörlerden çok daha sıkı bir disipline sahip bulunuyor. O nedenle din kitaplarında sözü edilen faizle (ki o da aslında maldan mal olarak alınan ribadır) bugünkü faiz aynı şey değil.
SilSelam Mahfi hocam,
SilFaiz kelimesi arapça değildir, Kurandan yüzyıllar sonra uydurulmuş bir kelimedir. Dönemin Riba kelimesi faizi de kapsayan bir anlama sahiptir. Riba'nın yasaklanması, ticaret ile uğraşan müslüman kesimin savaşlar ve kötü yönetim sebebi ile beytülmaldan destek alamaması üzerine sermayesiz kalması, ardından da sermayesinin gayrimüslüm riba-faiz- verenlere akması üzerinedir.
Mekke fethinden sonra bölge kontrol altına girince, yönetimden huzursuz olan faiz ile uğraşanlar çevre kabilelere yerleşmiş, müslüman tüccarlara faizle borç vermeye diğer kabilelerin himayesinde devam etmiştir.
Peygamber o dönem ribayı yasaklamıştır. Riba ile uğraşan gayrimüslümler ile anlaşma yapılmış, onların anlaşma öncesindeki riba kazançlarını peygamber tanımış, anlaşma sonrasında onlara da yasak etmiştir. Ardından o gayrimüslümler farklı yerlere göç etmiştir.
Bakara 275; yukarda yazdığımı ifade eder, faizi yasaklar, ticareti över. Çünkü, ticaret erbabı o dönem peygambere yakın sahabe iken, faiz ile uğraşan kesim gayrimüslimlerdir. Servet transfer aracıdır bu ayet.
Bakara 278; faiz alacağınızdan vazgeçin der, işte yazdığım anlaşmanın politik sonucudur. O gruba anlaşma sonrasındaki faizi yasaklamıştır.
Bakara 279.Eğer vazgeçmezseniz, Allah’a yani Allah’ın kitabına karşı savaşta olduğunuzu bilin. Yine o gayrimüslim gruba anlaşmanın gereğini hatırlatıyor, faize devam ederlerse savaş ile tüm mülklerine el konulacağını iletiyor.
Peygamber, yönetim üsulü olarak önce kural koymayı, uygulanmasında sorunlar çıktığında veya yasasını garanti altına almak istediğinde de ayet ile desteklemeyi tercih etmiştir. İyi - kötü demiyorum, o dönem sistemini böyle kurmuş. Riba ayetleri baki kalmıştır.
Sizin gibi yapıyorum, şuraya diyanetin resmi açıklamasını da koyuyorum. Yazdığım durumu diyanet, işin politikasına girmeden yazmış.
https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Bakara-suresi/285/278-279-ayet-tefsiri
Ayet kesindir, müslümanım diyen insanlar hiç bir şekilde faiz al-sat işine giremezler. Girerlerse cehennem odunu olacakları Peygamber tarafından açıkça belirtilmiştir. Aksi olsaydı Emeviler, Abbasiler, Osmanlılar Bankacılık sistemini, Sigortacılık sistemini, fonculuk sistemini, kurumlarını çoktan kurarlardı. Unutmayın, Abbasi, Emevi ve Osmanlılar dini yönetimi sizden, benden daha iyi bilirlerdi.
Kanuni'nin Ebus Suud Efendisi, zorlaya zorlaya sözde kar amacı gütmeyen bazı kurumlara faiz iznini ekonomi çökmesin diye bir şekilde verdirmiştir. Daha da öteye gitmez.
Bu konuda ne yapılacağı beni ilgilendirmez, isteyen neye inanırsa inansın. Ama, bu toprakların insanıyız, bu toprağın insanı müslüman olduğunu söylüyor, dinlerine göre yaşamak istiyorlarsa, kural budur, Faiz asla ve asla alamaz veremezler, bu kadar basittir, ayet ile sabittir.
Sayın adsız 18:19. Bu topraklar üzerinde 1923'te resmi olarak kurulmuş ve diğer dünya devletleri tarafından kabul görmüş Türkiye Cumhuriyeti vardır. Hepimizin doğumundan önce kabul görmüş bu memlekete doğmanız tamami ile şans eseridir. Eğer Allah'ın tercihi diyorsanız, o daha da tartışmayı sonlandırır. Bu devletin dini olmadığına göre devleti değiştirmeniz, ben ne inandığını anlamam, hepiniz sunni muslümansınızdır deme şansınız olmadığına göre dinsel yaptırımları toplumun tamamına zorlayamazsınız. Dolayısı ile yazdığınız detayın hiçbir anlamı veya uygulaması olamaz. Ancak, ben devleti ele geçirdim ve ülke yapısını değiştiriyorum demek ile başlayıp, bunu hem içeride hem de dışarıda yaşayanlara kabul ettirmek durumunda kalırsınız ki tekrar ediyorum, bunu yapmak istemediğinizden eminim, çok sancı verici olur.
SilAyrıca petrol zengini Araplar dinsel yaklaşımı sadece kadın üzerine yürütüp, çevre köy ve kasaba (mecazi) gayrımüslümlerin kurallarını benimsemek durumunda kalmıştır. Bu bir tecih değildir ve dünya yuvarlaktır.
Hocam, cok guzel acıklamssınız her zamankı gibi. Benım aklıma takılan konu ise politika faizi, piyasa faizini artık etkileyemiyor. Piyasa faizi yüksek. Peki neden USD kuru düşük olan politika faizinden etkilenmeye devam ediyor. Piyasa faizlerinin yüksek olması USD kurunun düşmesine neden sebep olamıyor.
YanıtlaSilAslında kurun belli bir düzeyde durmasının nedeni biraz da piyasa faizlerinin yüksekliği. Kurun daha da düşmemesinin nedeni piyasanın TCMB'nin politika faizini düşürerek risk yarattığını düşünmesidir.
SilSn Derya,
SilPiyasayı borç alan ve borç veren olarak iki birime ayırırsanız, aradaki para borç için bir araçtır. Yani, aracın TL, USD, Euro, Altın olması çoğu koşulda önemli değildir.
Borç alan ve borç veren arasındaki ilişkide, aracı olan enstrümanın riski faizi belirler. Netice itibarı ile bir kredi işlemi gerçekleşmiş ise; ortada bir faiz vardır ve bu faiz iki tarafın uzlaştığı bir faizdir. Bir taraf uzlaşmaz ise zaten kredi oluşmaz.
MB politika faizi Euro ve USDde daha çok işe yarıyorsa, bu demektir ki, bu iki paranın arkasındaki MBları piyasa gerçeklerine göre politikalarını üretiyorlar, kredi alan ve verenler bunu görüp kabul ediyor. Türk MB sı ise piyasa gerçeğinden koptukça, piyasa faizi ile kendi belirlediği faiz arasında makas artar.
Türk MB politika faizi piyasa faizini etkilemiyor ise, vaka açıktır. MB piyasa gerçeğinden kopmuştur. On milyonlarca aktörden oluşan piyasa değiştirilemeyeceğine göre MB nın kendi politikasını değiştirmesi gerek, kolayı ve usulü budur.
Eğer bir gün Fed veya AB MB da politika faizleri ile piyasayı etkileyemez hale gelirlerse, bu demektir ki onlar da piyasadan kopmuşlar. Ancak, bu kurumlar piyasayı yakınen inceleyip ölçen kurumlar, kararlarını şeffafça piyasa ile paylaşıyorlar, kredibilite ve itibarlarını artırıyorlar, piyasa da kendi gerçekleri ile onları kıyasladığında MB larının haklı olduğunu görüyor, hal böyle olunca, öyle MB kararları etkileyici oluyor.
Bankacılık ve özünde MB cılığı basit bir iştir.
Ekonomi kuralları eşittir Enştein ın fizik kuralları gibi değişmezmidir böyle diyebilirmiyiz. Bu faiz denen olay okadar menem bir şeyde niye dünya devletlerinin bir çoğunda sıfır veya negatif veya artı bir, iki gibi yani faiz olmadan da üretim olmuyor mu yani paranın illede tekelleşmsimi gerekiyor.?
YanıtlaSilDiyemeyiz. Ekonomi bir sosyal bilimdir ve bütün sosyal bilimler gibi insan ve toplum odaklıdır. Zaman değişir insan değişir, anlayışlar, modalar değişir sosyal bilimler ve dolayısıyla da ekonomi de değişir. Bu bir.
Silİkincisi dünya devletlerinin çoğunda faiz sıfır veya negatif değil. Sadece parası rezerv para olan ve kurdan fazla etkilenmeyen ülkelerde sıfıra yakın. Bu ülkelerin parası dünyada alış verişte kabul gördüğü için değer kaybı sınırlı. Bizim paramız ise yılda % 30 değer kaybediyor. Bunu önlemenin yolu da enflasyon kadar faiz tespit etmek. Bu iki.
Faizle uğraşacağınıza risklerle uğraşsanız meseleyi anlayacaksınız. Bu da üç.
Hocam politika faizini önemsizleştirdik hatta 'itibarsızlaştırdık'dedi sayın nebati,sonra sıra diger faizlere de gelecek gibisinden birsey dedi,bu faizsiz para politikasına giriş adımı olabilirmi?
YanıtlaSilFaizsiz para politikası susuz çorba gibidir. Yani o artık çorba değil başka bir şeydir.
SilMerhaba hocam faiz nastır söylemine katılıyorum. Yalniz islamda dürüstlük, erdem, ahlak, liyakat, kul hakkına girmeme.... diğer taraftan boş durmama, üretme, aklını kullanma, topluma yaralı işler yapma emredilmiş. Kimileri islam bilimdir diyor kimileri islam ibadettir diyor ikiside yanlış bir söylem. Islamın emrettiği herşeyi yaptıktan sonra bizde enflasyon batıdaki gibi yüzde 3lere faizde yüzde 1lere düşmezmi. Böyle bir ortamda insanların birbirine yardımı daha kolay olmazmi. Ben şuan kimseye borç veremiyorum kimseden borç alamıyorum çünkü 1 ay sonra herşey yükseliyor. Not: altı doldurulabilidigi surece allah zekatı yardımlaşmayı emretmiş faiz haram düşüğüne haram yuksegide haram
YanıtlaSilLamel lamel merakımdan soruyorum, ateistler, budistler, hristiyan ve yahudiler;
SilDürüstsüzlük, erdemsizlik, ahlaksızlık, liyakatsızlık, insan hakkına girme, boş durma, üretmeme, aklını kullanmama, topluma zararlı iş yapmayı mı öneriyorlar?
Onlar düşük gelirlilere yardım etmemeyi, yardımlaşmamayı mı savunuyorlar?
Lamel lamel müslümanlıktan bahsediyorsunuz söylediğiniz şey yapmadığınız şeyle uyumlu. E e nerde kaldı? Savınızı kendiniz hayata geçirmiyorsunuz. Siz muhafazakalrlar hep böyle olmak zorunda mı ? Dünyadaki çoğu muhafazakar para kazanmak için toprağı zehirler, nehri kirletir, havayı kirletir. Sonra ben dindarım diyip insanları düşündüğünü söyler. Ya dünyada ki canlı ve cansız varlıklara verdiğimiz zarar insanlığın neresinde var? Ya da sizin snlayacağınız anlamıyla sorayım. Müslümanlığın neresinse var ?
SilZaten dinin gereğini yapmadığımız için bu haldeyiz ya. Inanclara mecburca olsa saygı duymak zorundayım. dunyanin anayasi bildigim kadariyla inssn haklari evrensel beyannamesi ülkeler buna ne kadar uyuyor. Bizde neden iflah olmuyoruz birey olarak kendimizi düzeltmeden başkasını eleştiriyoruz. Bu kafayla allah bize yardım etmez
SilLamel lamel yazarak anlatmayaçalıştığınız şey ile yaptığınız şey uyumuz. Biraz tutarlı olun. Biraz kendinizi eleştirin.
SilOrtada tek gerçek var. 85 milyon bu gerçeğe gözümüzü kapatmışız emredilenin zıddını yapiyoruz. Ben yazsamda yazmasamda bu gerçek değişmeyecek. Yazdigimin zıddını yapmıyorum ben yasamadigimi yazmam
Sil300 bin TL sini bankaya yatırarak hiç çalışmadan aylık asgari ücretten daha fazla mevduat faizi (net 4.747 TL) kazanan rantiye kesimi varken, işini kurmak için kredi çeken vatandaşın bu rantiye kesimine yüksek faizler ödemek zorunda olmasının savunulur bir tarafı var mıdır?
YanıtlaSilSn Adsız, 300 bin TL'si olan birisi parasını bankaya yatırdığında %30 enflasyon hesabıyla her ay -7500 TL kaybediyor. Ama faiz ile alerjisi olanlar ve negatif faizden kaçanlar = stokçular (patates soğan bile stoklandı bu ülkede hatırlayınız ltfn, nohut, mercimek, bugday, yag vs saymıyorum bile), gayrimenkulculer, dövizciler vs.
SilSizce hangisi bu topluma daha çok zarar veriyor?
Düşünün yükselen gayrımenkuller, kiraları yükseltiyor ve dar/sabit gelirli kazancının neredeyse yarısını kiraya ödüyor veya emlak alımına yöneliyor ki bir ömür boyu bunu ödemeye çalışacak. Ya yukarıdaki temel gıda fiyat artışları? ( 300 bin TL temel gıda yatırımı yapsaydınız şu an 2 katı olmuştu paranız, veya gidip bir daire alsaydınız hem paranız iki kat olmuş hemde birinin sırtından kira elde ediyordunuz).
Sizce hangisi hangisi daha ahlaki ve toplumsal fayda sağlar: Makul bir faiz oranı mı yoksa faizi reddedip milyonlarca insanımızın yaşam maliyetini arttırmak mı? (Nasıl mı diye soruyorsanız; negatif faizden veya inançdan dolayı kaçan para yukarıdaki dünyevi varlıklara kayarak çok çok daha fazla kazanmak istiyor, bu durum büyük kitlelerin sırtından daha fazla kazanç sağlama anlamına geliyor).
Bu rantiye değil mi? tefecilik değil mi? bunlara "nas nas" diye diye sebep olunmuyor mu?
Sahiden rantiyeci arıyorsanız faiz e degil, faiz olmayan yerlere bakmalısınız bu ülkede...
aynı adam 300 bine ev alsa 2 bine kira verse keyfine baksa iyi olur yada 300 bine temmettü hissesi alsa yıllık %10 üzerinden 30 bin tl temiz para alsa iyi olur ama adına kiracı,yatırımcı gibi isim değilde faiz konduğu için kötü kaka oluyor bende yıllardır bu paradoksdan çıkamadım inan ki
SilHocam, bizim ekonomideki atlar ülkeyi terkediyor, araba çekmeye öküzler ve eşekler kalıyor.
YanıtlaSilResimdeki atı eşek resmi ile değiştirmenizi rica edicem. Öylesi daha yerli ve milli oluyor.
Faizsiz para sistemi ve politikasi mevcut para sisteminde mumkun degildir. Mevcut para sisteminin varligini stabilizesini koruyan enflasyonun uzerindeki faiz oranidir. Bu ise suan yoktur.
YanıtlaSilEger faizsiz bir para sistemi hayali varsa sayet boyle bir sistem altin gumuse dayali olan ve denk butceye dayali mali sistemle mumkundur.
Suanki yapi tum dunyada enflasyonun altinda bir komik faiz duzenidir. Boyle olunca da paralarin gelecek vaadini birakin gunluk guvenirliligi zedelenmektedir.
Eğer faiz din açısından bakıldığı ve haram olduğu için düşürülüyorsa 14 politika faizi de bir faizdir ve bu da haram olduğu için dinin emrettiği gibi faizden arındırılmış bir ekonomi oluşturulmamıştır. Haksız mıyım hocam?
YanıtlaSilHatta bir adım daha giderek faize başka isimler vererek devam ettirmek de yanlıştır o zaman.
SilBütün kapılar seçim ekonomisine çıkmakta hocam. Bence bir ülkenin ekonomisi, mevcut iktidarın yeniden seçilme çabası için harcanmamalıdır.
SilSayın Eğilmez , güzel, açık ve bilimsel yazılarınız için teşekkür ederim. Ayrıca yorumcularınızı da takip etmeye çalışıyorum. Çok yararlı yorumlardan bir çok şey de öğreniyorum onlara da teşekkür ederim. Bu gün yorumları takip ederken aklıma bir şey takıldı. Ekonomimize dair çeşitli görüşler ve tavsiyeler bildiriliyor, ancak Ekonomimizdeki kara deliklerimizden (boşluklarımızdan, sülüklerimizden, kayıplarımızdan) pek bahsedilmiyor gibi geldi. Bir vatandaşımız Bankalardan yüz milyonlarca dolar kredi çekiyor ancak ödemiyor, veya yüz binlerce vatandaşımız binlerce dolar alıp harcıyor geri ödeme yapmıyor, böylece çok büyük kayıplarımız oluşuyor. Bu büyük kayıplarımızın faturası her halde biz gariban halkımıza çıkıyor, cari açıklar sırtımıza biniyor.
YanıtlaSilBu kayıplar nelerdir, nasıl azaltılır, ekonomimize katkıları ne kadar olabilir? Yoksa bunlar önemsiz kayıp - kaçak grubuna mı girerler?
Teşekkür ederim.
Selam,
Silinsanları kredi ödememesi bankacılığın normalidir, yani yüksek faiz ve risk sigortaları onun için yapılır.
Türkiyede olan, siyasetin baskısı ile bankaların siyasi yandaşlara usülsuz kredi kullandırtmasıdır.
Özel ve kamu ayrımı yoktur, tüm türk bankaları bu işin içindedir.
TT ile büyük bir kazık özel bankalara atılırken, siyasi çantacılar ile kamu bankaları talan edilmiştir. Ödemek elbette halkın borcudur.
Faiz yoksa Israf vardir
YanıtlaSilFaiz yoksa onun yerine farklı bir isim altında mutlaka bir şey vardır. Aksi mantığa aykırı.
SilSayin Mahfi Hocam simdi basi dönen biri doktora gidiyor ve doktor diyo ki tuzu kes diyete basla. Sorun ortada çözüm ortada ancak doktordan cikan kisi diyetini bi uyguluyo bi uygulamiyo sanirim ekonomimizdeki sorun da bu degil mi hocam çözümleri isimize gelince uyguluyoruz isimize gelmeyince uygulamiyoruz. Zira denetleyen, destekleyen , yaptirim yapan da olmayinca çözümsüzlük de başka sikintilari doguruyor. Sonrasi malum sıkıntı acildir sıkıntıyı çöz ve sonuç zaman kaybi ve geri kalış.
YanıtlaSilSanki durum bu anlattıklarınızdan biraz daha farklı gibi. Bu anlattıklarınız eski dönemde geçerliydi. Şimdi artık doktora değil üfürükçüye gidiliyor.
SilHocam pandemi uzun sürmeseydi gene kur sapıtır enflasyon azarmıydı?
YanıtlaSilBu ekonomi politikasıyla evet.
SilHocam bir öküz arabaya koşulursa at olmaz,ama performans olarak at öküz olur.bir hint atasözü..
YanıtlaSil1999 ve 2002 yılları arasında yaşanalardan sonra 2009 kadar oluşan düşük enflasyon ve faizin nedenineydi? 1999 dan 2002 arasındaki o enflasyon ve paranın buharlaşmasından nasıl kurtula bildik yüksek faiz sorunu çözseydi biz o dönemi neden yaşadık.
YanıtlaSilBeklentilerin iyileşmesi. Türkiye, içinde belirli yapısal reformları içeren önemli adımları attı o dönemde(bankacılık reformu, kamuda mali disiplinin sağlanması ve bütçe açıkları ile borçların düşmesi, Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması sonucu doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının geçmişte görülmedik biçimde artması ve dolayısıyla döviz bolluğu.) Bunlar beklentileri düzeltti ve TL'ye olan güveni artırdı. Sonuçta dolarizasyon oranı % 57'den % 29'a düştü. Dış politikada akıllıca işler yaptı. İçeride hukukun üstünlüğünü, yargı bağımsızlığını, demokrasiyi, laikliği tehdit edecek adımlardan uzak durdu. Bütün bunlar, her zaman söylediğimiz gibi riskleri düşürdü ve kurları sabitleştirdi. Sonuçta da enflasyon düştü. Yüksek faiz, enflasyon sorununu çözmez ama düşük faiz enflasyon sorununu daha da artırır.
SilHocam yine çok güzel ve aydınlatıcı bir yazı olmuş, kaleminize sağlık.
YanıtlaSilHazine ve Maliye bakanı sayın Nureddin Nebati'nın üst düzey banka yöneticileri ve dolmabahçe'de ekonomist ve sermaye piyasa uzmanları yaptığı toplantılarda yola çıktığımız ekonomik modelden geri dönüş yok biz yolumuzdan dönmeyeceğiz bana her şeyle gelin ama faiz ile gelmeyin şeklinde açıklamalarda bulunduğu söyleniyor. Yani para politikasında yazınızdaki ifadeye göre %90 etkiye sahip bir silahı kullanmayacağımıza göre arabanın devrilmesi yakındır diyebilir miyiz? Kendimizi bu olumsuz tablodan korumak için ne yapmalıyız? Teşekkürler.
YanıtlaSilsiyasetten arındıramadık bu faizi.
YanıtlaSilFaizi paradan para kazanma olarak görüyorlar.Ama enflasyonun altında olan faiz türk lirası olanın alım gücünü eritiyor.2017 yılında 60bintl'ye aldığım araba şimdi 300 bin tl den az değil.2017 de 60 bin tl faize yatırılsa bugün 120 bin tl bile etmiyor bileşik getirisi de dahil.
YanıtlaSilFaizle reel faiz arasındaki fark anlaşılmayacak herhalde bu ülkede.
Enfasyon ortamında insanlar bankaya para yatırdığında bile para değer kaybettiğini gördükçe harcama eğilimi yükseliyor.Paranın alım gücü kaybından dolayı insanların döviz talebi kesilmiyor.
Sayın hocam belki de faiz hassasiyetiyle türk lirası olanlardan başka yerlere mi servet aktarılıyor ?
Faize hassasiyet enflasyona neden yok?
İmkansız üçleme bilinmiyor mu ?
Hocam birde dolar tutanda zararda değil mi ortalama yüzde 2 3 gibi enflasyon olan Abd de sadece bu yıl enlasyon yüzde7.
Fed de faizleri düşük tutuyor orada reel faiz eksi.Onlarda mı bilimden uzaklaşıyor mantığını anlatabilir misiniz.
Saygılarla.
"Faizsiz ve Borçsuz Para Politikası neden mümkün olmasın", yer altı ve yer üstü kaynakları belli bir grubun elinde olmaz ve herkesin sahip olduğu bu zenginliği paylaşırsanız, parayı basar ve ülke vatandaşlarınıza eşit olarak dağıtırsanız neden mümkün olmasın..
YanıtlaSilBugün tüm dünyada insanların ihtiyaçları reel ekonomi sistemi üzerinden karşılanıyor. Faiz sadece bu reel ekonomik faaliyetlerin, mal ve hizmetlerin üretimi, dağıtımı gibi süreçlerde kullanılan para akışı için gündeme gelen yöntemlerden sadece bir tanesi. Bunun dışında yüzlerce faizsiz para akışı yöntemi var ve bu yöntemler dünyanın birçok yerinde uygulanmaktadır.
YanıtlaSilÖrneğin, Amerika’da bugün insanların tasarruflarının yüzde 70’e yakını ortaklık temelli sermaye piyasalarına yatırılmış durumdadır. Diğer bir kısmı girişim sermayesi yatırım fonlarındadır. Toplam tasarrufların yüzde 7’si faizli sistem içerisindedir. Fakat bizde yüzde 93’ü faizli sistem içerisindedir. Kalan yüzde 7’si ortaklı esaslı piyasadadır. Amerika bu yüzden krizlere karşı çok kolay tepki verebiliyor. Dolayısıyla aslında dünyadaki ekonomik hayatın üzerine kurulduğu sistem gerçekte faizsizdir. Faiz arızidir.
Faiz nerede gündeme geliyor? Birincisi devletler parayı piyasaya sürerken. Yani devletler merkez bankaları üzerinden parayı bankalar aracılığı ile piyasaya sürerken faiz yöntemini kullanıyorlar. Halbuki bunu faizsiz yöntemle de yapabilirler. Yine diyelim ki piyasada fazla para var bu paralar piyasadan çekilirken faizli yöntemlerle çekiliyor. Maalesef bütün dünyadaki merkez bankaları bu şekilde çalışıyor. Faizin gündeme geldiği birinci nokta burası.”