DÜŞÜK Faiz Neden, Enflasyon Sonuçtur

Türkiye, ilk kez 1994 yılında Hazine iç borçlanma ihalelerini peş peşe iptal ederek denediği ‘faiz neden, enflasyon sonuçtur’ önermesinin bedelini 1994 kriziyle ödemiş ve krizden çıkabilmek için faizleri astronomik oranlara yükseltmek zorunda kalmıştı. Hemen ardından IMF ile bir program yapılmış ve ciddi tutarda maddi destek alınmıştı. Bu gelişme yaşandıktan sonra bu tezin bir daha gündeme gelmeyeceği tahmin ediliyordu. Ne var ki tahminler doğru çıkmadı ve bu tez her seferinde yanlışlığı bir kez daha kanıtlanmış olsa da tekrar tekrar gündeme geldi ve uygulamaya kondu.

Faiz neden enflasyon sonuçtur tezinin son denemesi Eylül ayında Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 19’dan 18’e indirmesiyle başladı. Banka, bütün uyarılara karşın, faiz indirimlerine devam etti ve politika faizini bugünkü yüzde 15’lik düzeye kadar düşürdü. Geçmişte olduğu gibi bu kez de kur fırladı ve enflasyonu da yukarı çekti. Son görünüm şöyle:

Grafikten çok açık biçimde görülebileceği gibi Merkez Bankasının politika faizini değiştirmediği dönemde kurda bir kıpırdanma olmamasına karşılık enflasyonda artış görülüyor. Merkez Bankası Eylül ayında faizi düşürmeye başlayınca kur da denetimden çıkarak yükselişe geçiyor ve kur artışı – enflasyon – yükselişi – kur artışı kısır döngüsüne giriliyor.

Burada aldığımız enflasyon TÜİK’in açıkladığı TÜFE bazlı enflasyondur (Kasım ayı itibarıyla yüzde 21,1.) Eğer ÜFE bazlı enflasyonu alırsak Kasım ayı itibarıyla yüzde 54,62’lik bir oran karşımıza çıkar. ÜFE ile TÜFE arasında 2,6 kat fark olması sağlıksız bir oluşumun işaretidir. Burada iki durumdan birisi söz konusu olabilir: Ya üreticiler, ürettiklerini sürekli zararına satıyor ya da TÜFE yanlış ölçülüyor. Üreticiler, ürettiklerini sürekli zararına satmış olsa kamuoyuna açıklanan kârları izah edemeyiz. Sherlock Holmes diyor ki: "İmkânsız olanı elediğinizde geriye kalan, olasılık dışı görünse bile, gerçeğin ta kendisidir." Bu durumda imkânsız olanı elediğimizde geriye TÜFE’nin yanlış ölçüldüğü seçeneği kalıyor.  

Merkez Bankası, yanlış faiz politikası sonucunda milyarlarca doları piyasaya satarak kuru tutmaya çalışıyor. Çin atasözünün dile getirdiği gibi: ‘Bin doğru adım bir yanlış adımı düzeltemez.’ Rezervler bu uğurda harcandı ve hala ders çıkarılamadı. Yıllardır hep aynı yanlışta ısrar ediliyor. Ülke risk priminin (5 yıllık CDS primi) 537’ye yükseldiği ve dünyanın en riskli üç ülkesinden birisi konumunda bulunulduğu bir ortamda sürekli yeni riskler yaratarak ne kadar devam edileceğini test etmeye devam ediyoruz.

‘Faiz neden, enflasyon sonuçtur’ önermesinin doğru olabilmesi için cümlenin başına ‘düşük’ sözcüğünün eklenmesi gerekiyor.



Yorumlar

  1. Hocam yazının içine girmeden başlıktan "faiz neden, enflasyon sonuçtur" politikasını savunduğunuz anlaşılıyor Türkiye için sıkıntılı bir durum sadece başlığı kullanarak bile aleyhinizde haber yapabilirler.
    İyi çalışmalar dilerim
    İyi ki varsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle anlamadılar merak etmeyin.
      Teşekkür ederim.

      Sil
    2. hocam su ortamda tl borçlanıp yatırım yapmak mantıkli değilim faizler düşmüş ve hali hazırda düşecekken tl gibi bir para birimiyle borclanmanın sizce mantığı nedir?

      Sil
    3. Sayın Mahfi Eğilmez bey bilgilendirici web siteniz için ve bizede düşüncelerimizi açıklama şansı verdiğiniz için teşekkür ederim. 64 yaşında mekatronik mühendisiyim.Açıklamak istediğim ise cari açık arttıkça cds artıyor cari açık grafiği https://www.sbb.gov.tr/cari-denge/#prettyPhoto[rel-14141-40960121]/0 cds cari açık arasındaki ilişkin hakkında araştırma https://dergipark.org.tr/tr/pub/mufad/issue/39476/465937 cds arttığı zaman (ülke risk primi) faizi düşürmeyip arttırmalı kısa vadeli çözüm için fakat asıl çözüm cari açığı cari fazla haline getirmekdir cari fazla olması için dünya ülkelerinin satın almak isteyecekleri malları üreten ülke olmamız lazım (almanya-japonya-kore-taiwan vb.) bu ülkeler dikkat ederseniz hep farklı mühendislik alanlarında başarılı olmuş ülkeler japonya mekanik,optik-almanya mekanik,kimya-kore mekanik,pc,taiwan pc Türkiyede cari fazla yaratacak belirli mühendislik alanlarında başarılı olup dünya ülkelerine satacağı ürünler yapılmamaktadır.Bu ülkeler geçmişde çok kötü duruma düşmüş fakat disiplinli toplumlar oluşları sebebi ile başarılı olmuş ve hepsi şu anda cari fazlası olan ülkelerdir.Sonuç Türkiyenin cari fazla yapabilmesi için üretim düşünen mühendislerin düşüncelerine yardımcı olacak kurumlar kadrolar oluşturması lazımdır.

      Sil
    4. Sn hbbolat1453,
      TL ile kredi çekip ne alacaksınız? Ne yatırımı yapacaksınız?
      Bugün TL değeri düştü, yarın hükümet TL değersizliğini yönetemeyip, faizleri artırırsa ne yapacaksınız? RTE nin yapmadığı bir şey değil, meydanlarda faize veryansın ederken, MB başkanını yuhalatırken arkadan faizleri artırırdı.
      Peki faiz düştü, makina alalım dedik, ama bir baktık döviz fiyatı artmış, bizim makinalar iki katına satılıyor. Ne anladık o zaman bu faiz indiriminden?

      Sil
    5. yukarıdaki yazıma ek olarak cari fazla olan bu dört ülkede (almanya-japonya-kore-taiwan) okur yazar oranının %90 üstü olduğu ve patent sayısının nüfusa göre dünya ortalamalarının çok üzerinde olduğunu belirteyim.

      Sil
    6. Sn Aykan'a bir ek yapmak istiyorum.

      Askeri yatırımlar bir ülkenin çok ciddi miktarda kaynağını emici yatırımlardır. Yani, askeri yatırım yaparken, sadece komşunuzun kaynakları ile rekabet etmez, ayrıca komşu ülkenin askeri ortağı ile de rekabet edersiniz.

      Pis bir yatırımdır. Roket geliştirirsiniz, sonra dünyanın bir yerinde roketinizin yüzde 99.9unu ekarte edecek bir sistem gelişir, tüm yatırım insan kaynağı, techizat neredeyse çöp gibi olur. Fiyat rekabeti ile de satışı olmaz bu ürünlerin, serbest piyasa mantığı pek çalışmaz.

      Sn Aykan'ın bahsettiği Almanya, Japonya, Kore ve Tayvan, askeri yatırımlarını Türkiye gibi outsource etmiş ülkeler, insan kaynaklarını yenilikçi üretim alanlarına ve yüksek teknoloji üretimine kanalize ediyorlar. Türkiye bunu malesef başaramıyor, pek de başarabilcek gibi durmuyor.

      yfJ9u#eXH#Mpb5^5

      Sil
    7. DÜŞÜK Faiz Neden, Enflasyon Sonuçtur konusunun içindeyim faiz düşürerek cari fazla yaratacaklarını söylüyorlar grafikde https://www.sbb.gov.tr/cari-denge/#prettyPhoto[rel-14141-40960121]/0 ithalat ihracat birlikde paralel olarak arada cari açık ile artıyor (ekonomi büyüyor)şimdi TL değersizleşdiği için ithal harcamalar azalacak ve ithalat grafiği aşağı doğru eğilip altdaki ihracat grafiğini kesip cari fazla şekline gelecek fakat bu sürdürülebilir bir model olamaz bütün ürünler küresel piyasada dolara göre fiyatlandığı için bir müddet sonra ucuzluk ortadan kalkacakdır ve yine grafik de ithalat yukarı dönecekdir çünkü know-how ile üretip ihrac eden ve teknoloji ithal eden bir ekonomik modelimiz var sürdürülebilir cari fazla için teknoloji ihrac edebilen ve ürünleri beğenilen bir ekonomimiz olması lazım.

      Sil
    8. Turkiyenin askeri harcamalari o kadar yuksek degil, milli gelire orani ornegin Yunanistana gore cok dusuk. Ben bu yatirimlarin cop olacagini da zannetmiyorum, eger deli gibi milyarca dolarlik uretirseniz o roketten, evet belki dogru olur ama bu isler hemen olmaz, karsi taraf onun panzehiri olacak bir silah uretse de, bunu yayginlastirmasi zaman alir, zaten silahlarin belli kullanim omurleri vardir. O sirada siz daha once kazanmis oldugunuz urun gelistirme tecrubesi ile daha iyi bir silah uretebilirsiniz. Baris zamani, gelistirebilme ve uretme kabiliyetine sahip olmak cok sayida uretmek kadar, hatta daha fazla onemli. Sivil alanlarda (daha fazla gelir getirecek) teknolojik urun uretme gerekliligine katiliyorum, ama o silah uretmekten daha da zor. Cunku alici bir devlet degil serbest piyasada son kullanici genellikle. Bu konuda pazar payi kapmak, yeterli sermaye bulmak vs. kolay degil, bakalim TOGG ile deneniyor denebilir. 10 sene sonra nerede olduguna bakalim.

      Sil
    9. DÜŞÜK Faiz Neden, Enflasyon Sonuçtur konusundayız Mahfi Hocamızın blog unda Hükümetin Yeni Ekonomi Politikası Üzerine Görüşler Kasım 23, 2021 den yazdığım yazıya burada link koyayım konuyu pekiştirmek ve daha iyi anlatabilmek için.
      https://www.mahfiegilmez.com/2021/11/hukumetin-yeni-ekonomi-politikas.html?showComment=1638885210206#c6032577846749600611

      Sil
    10. PATENT SAYISI İLE EKONOMİK BÜYÜME ARASINDAKİ İLİŞKİ
      (250 gram ağırlığındaki bir akıllı telefonu satın almak için 13 ton buğday üretilmesi gerekmektedir.)(ülkemizin 7.156 adet yeni patent tescili ile İran’ın gerisine düşmesi dikkatimizi çekmektedir. Tablonun tamamı incelendiğinde, patent sayısında üst sıradaki ülkelerin, yüksek teknoloji ürünü ihracatında da ilk sıraları paylaştıkları açıkça ortaya çıkmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak ekonomilerinin büyüdüğü, zenginliğe, refaha hızlı bir şekilde ulaştıkları görülmektedir.)
      https://www.5ocakgazetesi.com/yazi/patent-sayisi-ile-ekonomik-buyume-arasindaki-iliski
      https://dergipark.org.tr/tr/pub/sosyoekonomi/issue/21081/226977
      https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/690128

      Sil
    11. Konuyla alakalı olmayanların hemen arge-inovasyon-patent destekleniyor diye yazacaklarını biliyorum bende öyle zannediyordum yaşıyarak öyle olmadığını ülkem adına çok üzülerek anladım.
      insanlara anlayabilecekleri kadar anlatabilirsiniz ki arge çalışmanızı incelemekle görevlendirilen kişilerin konusu olmadığı için çalışmayı anlayamayıp projenizi red ediyorlar seni desteklemiyoruz anlamadık patent al gel diyebiliyorlar ve hala sanayi bakanlığı arge çalışmaları yapanlara sorular sorarak neden patent konusunda başarısız olduğumuzu araştırıyor.

      Sil
    12. Hiç de yanlış anlaşılmıyor, olay çok net; ama belki başlıktaki çümlenin başına "olması gerektiğinden" ibarsinin gelnmesi hiç açık kapı bırakmaz... İzninizle paylaştım.

      Sil
  2. MB doğrudan satım ile dövize müdahale etti. 1 saat içinde döviz tekrar günün başlangıç noktasına yukarı geldi. Boşuna emanet rezervleri de harcıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlarin makro ekonomiden anlmadigi ortada! Bunlarin teknik analizden de gunluk trend takip analizinden de anlamadigi cok acik ayan beyan ortada.

      Sil
    2. Üstelik harcadığımız rezerv bizim bile değil sadece swap ile aldığımız rezerv. zamanı gelince geri ödemek çok zor olacak

      Sil
    3. Bakalım ihale kime kalacak.. yada biraz kabaca bu pisliği kim temizleyecek

      Sil
    4. MB doğru olanı yaptı, ilerde oluşacak bir döviz talebini engelledi.

      Sil
  3. Hocam merhabalar. Hükümet tarafından size bir teklif gelirse ( MB Başkanı veya Hazine ve Maliye Bakanı ) , sizden kendi kadronuzu kurmanıza müsade edip politika yetkilerini çoğunu size devretmeyi taahhüt etseler , kabul eder misiniz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir teklif gelmez. Öte yandan konu yalnızca ekonomi de değil. Hukukun üstünlüğünü, demokrasiyi iyileştirmeyi, insan haklarını düzeltmeyi vs yapmadan ekonomide atılacak adımlarla ekonomiyi düzeltmek ancak belirli ölçüde mümkün olabilir. Maalesef bugün geldiğimiz aşama budur.

      Sil
    2. Özgür, Demokratik, çağdaş hukukun üstün olduğu, yargıya güvenin sağlandığı, insan haklarına saygının içselleştirildiği bir ülke olabilmemiz yakın zamanda çok görünmüyor.
      Ekonomi bakanı bu politikayı onaylamadığı için istifa ediyor. Lakin, devir teslim töreninde 10 kez şükranlarını arz ediyor. İstifa etmek bizim sistemimizde yok yanlış söyledim “görevden affını talep ediyor”
      Utanmadan DPT de yetişmiş bir teknokratım diyor.
      Yani, yürütülmek istenen düşük faiz politikasının ülkemiz ekonomisine zararını söylemeye yüreği yok. Zavallı insanlar

      Sil
  4. Hocam ücretli çalışan, memur, asgari ücretli, emekliler hepsinin keselerinden tabiri caizse yavuz bir iş erbabı tüik ayak oyunları ile kendine sağlam kaynak transferi yaparken, başta saydığım grupları ise gözlerinin içine baka baka fakirleştiriyor. Ancak millet kandırıldığının farkında pazara, markete, akaryakıt istasyonlarına gittiğinde, faturalar eve geldiğinde sene içindeki fiyat artışlarını üzülerek birebir gözlemledi ve deneyimledi. Halkı resmi evrak kalem oyunları ile sefalete sürükleyenlerin gereken hukuki cezayı en kısa sürede görmelerini canı gönülden temenni ediyorum. Yazınız için teşekkür eder, saygılar sunarım.

    YanıtlaSil
  5. Merkez Bankası bugün yine dövize müdahale etti. Hatalardan ders çıkartmıyoruz.Mevcut sistemde , ya dövizi baskılayabiliriz ya da faizi. 2 sini birlikte baskılamak için ciddi rezerv gerekir. Eğer rezerviniz yoksa bunu yapamazsınız.

    Şuanda Ekonomi yönetiminin önünde tek bir seçenek var yüksek kur yüksek faiz modeli. Başka bir seçenek yoktur. Bu krizden başka türlü çıkamayız.

    Faiz yükseltilmediği için artan enflasyondan dolayı Kasım 2021 Dış ticaret açığı kapanmadı ve 2020 Kasım ile aynı oldu..5,3 milyar dolar..

    Eğer enflasyon düşmezse cari açık da kapanmaz. Şuanda faiz arttırılarak talep enflasyonu düşürülmelidir. Bundan sonra cari açık , yüksek kurun etkisiyle düşer.

    Enflasyon düşmeden kurun yükselmesi cari açığı kapatmaz...

    Tek kurtuluş, yüksek faiz yüksek kur modelidir. Başka seçeneğimiz yok..

    TCMB acil olarak toplanmalı ve faizi en az Dibs faizi olan %21'e çekmelidir. Buna karşılık düşen dolara da müdahele etmelidir. Yani son 2 müdahelesinde yaptığı satım müdahelesinin tam tersini yapmalıdır. Doların 13,50 altına inmesine izin vermemelidir. Kur kontrol altına alınmazsa, faizi daha da arttırmalıdır. Rezerv satarak dolar baskılanmamalıdır.

    Tek seçenek , yüksek kur, yüksek faiz modelidir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizi yükselterek kuru düşürüp enflasyonu denetim altına alabiliriz ama bu geçici bir adım olur. Bir süre sonra o faiz yetmez. Onun için mesele o kadar basit değil ne yazık ki. Çok daha köklü işlere, reformlara girmemiz gerekiyor.

      Sil
    2. Mesele enflasyon veya faiz değil. Dış kaynaksız ekonominin yuruyebildigini görmek istiyorlar. Bence mantıklı bir politika. Ama Zamansız hamleler yapılıyor. Faiz enflasyona eşit tutulsaydi yada çok az negatif faizde tutulursa bu kadar kur yukselmezdi. Artık dış finansman olmadan cari fazla verilirse zaten turkiyede kur krizleri tarih olmaya başlar

      Sil
    3. Selam Daron A.

      Yüksek faiz, yüksek kur maliyet enflasyonunu artırır. TR ekonomisi rekabetçi yapıda değil, incik boncuk, turizm geliri ile bir şekilde ayakta durmaya çalışan ekonomi. Batı ile ilişkileri arada yatırım getirir, ortadoğu ile ilişkileri geçici sıcak para getirir.

      Yüksek faiz, yüksek kur ile içerdeki üretimi baltalar, dış pazarlarda rekabetçiliğini azaltır.

      Daha önemli üzerinde durulması gereken konu, niye herkes faiz ve kur ilişkisine bu kadar çok takıldı meselesidir. Sorun ne faizdir, ne kurdur. Planlı, istikrarlı, güven veren bir yönetim ile düşük faiz, yüksek faiz, düşük kur, yüksek kur dört olasılığı da piyasaya, -belli zaman ve hedef şartları ile- kabul ettirebilirsiniz. TR sorunu yönetilememektir.

      TR nin yönetim şekli belli olmuştur. Yeni yönetim biçimine ekonomi bilgisi aktaramazsınız. Son MB Bşk ve Yeni Bakan Sn Nebati, her ikisi de lobi yaparak görevlere gelmiş kimselerdir. Bu insanlar liyakat sonucu atanmadılar, geçmişlerinde ciddi saha veya literatür çalışmaları bulunmuyor. TR tarihinde de lobicilik ile gelen ilk kişiler bu makamlara.

      Yeni TR yönetimi, siyaseti devre dışı bırakmıştır. Başkanın kendi partisinin bile hükümet politikalarına etkisi yoktur. Başkan kendi partisini personel kaynağı olarak kullanırdı, son yıl, bürokraside yapılan temizliklerin etkisi ile başkanın personel kaynağı ülke geneli olmuştur. Bu önümüzdeki 50 yıla şekil vercek yeni TR devlet yapısıdır da aynı zamanda.

      Başkanın söylemlerine bakarsanız, yakalarsınız. Başkan kendi partisinden aldığı meşruiyet kazanımı CHP ve İYİP seçmenlerine doğru da yaymaya çalışmaktadır. Bence başarılı da olacaktır. Yeni TR devlet düzeni 5 yıl önce önlenebilir diye yazdığım bir gelişim aşamasında idi. Günümüzde, bu yapı oturdu, geri döndürülemez hale geldi. Yani parlementer sistem gelmemek üzere bitti.

      Şimdi başka bir aşama. Bu yeni aşamada yeni TR devleti, önümüzdeki seçimi de bu başkan ile kazandıktan sonra bir kaç yıl içinde şunu deneyecek. "Acaba bu başkanı da etkisiz hale getirip yoluma nasıl devam ederim?" Yani bu yeni yapı kendi içinden ikinci başkanı halka kabul ettirip varlığını devam ettirmek yoluna gidecek. 3 yıl önce bunu yazmıştım. Benim gibi düşünen insanlar, birinci başkandan değil, esas ikinci başkandan ülke geleceği adına korkuyoruz.

      İkinci başkan ülke kaynaklarını halkın refahı yerine, yeni TR devletinin politik amaçları doğrultusunda çevre ülkelere baskı yapmaya yöneltecek politikalara girecek. Birinci başkan, iyi kötü, yeni TR yapısını tatmin etmek için Libya, Suriye kuzeyi gibi ufak harekatlar yaptı. Ben eski asker olarak diyorum ki, bunlar hiç bir şeydi.

      Yani sorun kur, faizden kat be kat büyük.

      y!Ou1iFcJ!1Gv^fw

      Sil
    4. Benim ülkem 20 yıldır kötü yönetiliyor.
      Önceki dönemler çok başarılıydı demiyorum. Son 20 yıldır ÇOK KÖTÜ YÖNETİLİYOR
      Bütün kaleleri zapt ettiler. Aziz vatanı ele geçirdiler.
      Yobazlık veyahut tarikatçılık tek geçer yol oldu.
      Ancak, yol tükendi. Yeniden aydınlık günleri göreceğiz.
      Evlatlarımız, torunlarımız çağdaş dünyanın bir parçası olacaklar.
      Başka seçeneğimiz yok.

      Sil
  6. Hocam, üfe ve tüfe den bu kadar fazla iken üreticiler maliyetlerini daha sattıkları ürünlere yansıtılmadığı durumu ortaya çıkıyor. Durum bu iken herkes için "fırsatçılık" yapıyor söylemi ile çelişmiyor mu? Bu savunan insanlar aynı kişiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben TÜFE'nin açıklanan düzeyde olduğunu sanmıyorum. Yani gerçekte arada bu kadar fark yok. TÜİK itibarını kurtarmak istiyorsa fiyatları nereden, hangi saatte aldığını açıklamalı ki vatandaş gidip denetlesin ve ikna olsun. O noktaya geldik.

      Sil
    2. Evet hocam, üfenin sizin yazdığınız gibi bu kadar yüksek olma ihtimali hiç yok. Üfe şişirilmiş bir üfe, tüfeye yakın bir rakam olması lazım.

      Sil
  7. Ülkemizin geleceğine olan umudumuzu sizler gibi "BİLİMİN IŞIĞINI YAYMAYA DEVAM EDENLERE BORÇLUYUZ." Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  8. Hocam merhaba, siyasal iktidarlar açısından yüksek enflasyon ve yüksek kur, yüksek faize göre daha fazla eleştiriye açık bir ortam oluşturur ve belki de oy kaybına neden olacaktır. Faizi yüksek tutup enflasyon ve kur üzerinde görece daha sürdürülebilir bir görüntü sergilemek varken siyasal iktidar neden bunun tam tersini yapmaktadır. Bunun makul bir sebebi yada şu hususa dayanarak yapılıyor gibi bir gerekçesi var mı sizin tanımlandırabileceğiniz? Ben böyle bir akil sebep bulamadığım için soruyorum. Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü en baştan faizi dinsel kökeniyle ele aldılar.

      Sil
    2. Akli sebep açıktır.Rezervleri kalmadı.Swap vs idare ettiler ama dış ödemeler yapılamaz hale geldi.uzun süre devam eden eksi rezervler ve gelinen noktada -35 milyar dolar rezerv ile dış ticaret sürdürülebilir olmaktan çıktı.El mecbur devalüasypn yapmaya karar verdiler.Devalüasyona da dinsel köken-faiz kılıfını gerekçe yaptılar.Esas neden deniz bitti. Ödemeler dengesi yürümez noktaya geldi.Rezerv oluşturabilmek için devalüasyon yaptılar.Sonuç alabilecekleri şüpheli.Bedeli de hepimizin çok ciddi oranda yoksullaşması olacak.

      Sil
  9. Hocam Merhaba,

    Bir diğer görüşe göre de cari açık ve onun finansmanı ile bir model de sürdürülemez ve buradaki rekabetçi kur anlayışının bunu sonlandıracağı tez olarak savunuluyor. Bu durumda kur artışının sağlayacağı cari açığın azalması durumunu savunup ama enflasyonun bu kadar yüksek olmasının doğru olmadığını aksi taktirde belli bir zaman içinde kur avantajının bir anlam ifade etmeyeceğini belirtiyorlar.

    Şimdi tam burada at izi it izine karışmış gibi duruyor. Cari açık ile büyüme tezi ile kur avantajıyla büyüme tezi ekonomistler arasında tartışılıyor ama sanki bu tartışmalar bir yana pratikte olanlar züccaciye dükkanına giren fil gibi...

    Bu arada hocam size sormadan edemeyeceğim (benim bir düşüncem var ama ben sizinkini merak ediyorum) ;

    Katma değerli ürünlere yönelelim o zamana kadar sıcak para ile büyüyelim diyenlere karşı; ucuz kur ile büyüyelim diyenler soruyor ? Oxford vardı da bunu yapan mı olmadı diye.... Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu arada cari açık faizi düşürerek düşürülemez. Cari açıkla büyüme tezi parası rezerv para olmayan bizim gibi ekonomiler için pek de doğru değil. Buna karşılık dünyada pek çok ülke cari açık veriyor ve büyüyor. Yani büyümek için cari açık şart olmadığı gibi cari açıkla büyümek de mümkün.

      Sil
    2. Cari acikla buyume borclanma demektir. Dis ticaret dengesinin duzeltilmesi gerekiyor. En azindan Kara deniz dogal gaz yataklarin isletilmesi ile yillik enerjiye odenilen 50 milyar dolar acigi kapatabilirler.

      Sil
  10. Hocam benim sorum:kur bir ülkede birkaç yıl üstüste faiz ve enflasyonunun 3-4 misli oranında artarsa sonunda ne olur?cevabını sonunda hepimiz görecek olsakta, bunlar birbirini teyit eden adete birbirine bağımlı veriler..ya kur artışı faiz ve enflasyonu kendine yaklaştıracak ki bu, sonunda üç haneli faiz&enflasyon göreceğiz demektir ya da onlar kuru kendilerine uyumlu hale getirirler:en sonunda bu da kurda dramatik bir düşüşü gerektirir..nereden baksak ikisi de kötü..ve ben hükümetin ikisini de istediğini zannetmiyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sonunda enflasyon ve sonra faiz de kur artışı düzeyine gelir.

      Sil
  11. Hocam vallahi işiniz sabır işi. Anlamıyorlar. Ama ısrarla anlatmaniza ihtiyaç var. Cahillikle mücadeleye devam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Israrla gerçekleri anlatmaya devam ediyoruz.

      Sil
    2. Anlıyorlar ama işlerine gelmiyor.

      Sil
    3. Hocam,
      Troller toplanmış niye hatalı olduğunuzu anlatmaya çalışıyorlar.

      Sil
  12. Bilale anlatır gibi daha sade nasıl anlatılabilir ki. Mükemmel

    YanıtlaSil
  13. Harika ötesi bir yazı. Kısa bir yazı ancak bu kadar çok şey anlatabilir. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  14. Hocam yazı için emeklerinize sağlık,son yaşanan olayları ben şu şekilde özetliyorum "çingen çalar kürt oynar". Farklı bir anlam çıkarmasın sevgili okuyucular , tamamiyle durumu özetlemek için kullandım.Sevgiler

    YanıtlaSil
  15. Hocam yazılarınız çok kısa ,doyamadan bitiyor 🙂

    YanıtlaSil
  16. Hocam, gözüken o ki bir klasik haline gelen Türkiye Ekonomik Krizleri'nden kısa vadede yüksek faiz artışları ve IMF gibi kurumlarla yapacağımız anlaşmalarla kurtulacağımıza her devirde güven tazelememiz gerekiyor. Bu kısım gayet anlaşılabilir. Fakat sistemi özellikle daha önceki hata/hatalardan ders çıkarıp aynı hatayı tekrarlatmayacak şekilde kurabilmemiz teknik olarak mümkün müdür? Kısa hayatlarımızda farklı bir sebepten dolayı bu seviye bir ekonomik kriz yaşayabilecek miyiz? :) Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mümkün tabii. Ama bazen 'bir musibet bin nasihate bedeldir' sözü geçerli oluyor.

      Sil
  17. Enflasyonun uzerinde bir faiz orani olmadigi muddetce enflasyon artar. Bu iki kere iki dort eder gibi bir seydir.
    Ister dusuk enflasyonlu ulke olun ister yuksek enflasyonlu ulke olun bu sistem cogu zaman degismez.Sadece dusuk enflasyonlu fiyat istikrarini saglamis bunu da uzun yillardir korumus yerli paranin hakim oldugu dolarizasyonun hakim olmadigi ulkelerde belki bu esitlik olmaz. O da belli bir sureligine ve surec icerisinde.
    Boyle ulkelerde MB politka faizi; piyasalari acmak buyumeye katki saglamak issizligi dusurmeye yardimci olmak kisaca durgunlugu resesyonu asmak adina %2lik enflasyonun altinda MB politika faizi uygulayabilir bunda da beis olmaz tesbihte hata olmadigi gibi...Bu politika bile kisa sureli belli bir donem icin surdurlebilir bu surede cogunlukla durgunlugu asmak piyasalara likidite saglamak issizligi kroniklestirmemek icin yapilir riskler bittiginde piyasa kendine geldiginde makro veriler olumluya evrildiginde ise MBlari kademeli olarak faizini yukseltir tekrar enflasyonun uzerine getirmeye calisir. Eger getirmezse basta varlik rant fiyatlari olmak uzere balonlasmaya ozel bireysel kredi borc yuksekligine finansal risklere daha sonra da artan enflasyona olumsuz yonde degisen makro verilere surec evrilir.

    Ancaaaaaak dolarizasyonun arttigi fiyat istikrarinin olmadigi olabilecegine dair iddia politika ve umudun hayalin olmadigi gecmiste de saglikli bir fiyat istikrari seviyesini tuturmamis tututrmussa da kisa sureli tutturmus dolarizasyonun oldugu yerli paraya ilgi alakanin olmadigi yuksek enflasyonlu ulkelerde MB bankasi politika faizi enflasyonun altinda olamaz. Oldugu zaman ipin ucu kacar piyasalarin oyuncagi olabilecegin gibi siyasilerin de oyuncagi olur.

    YanıtlaSil
  18. Hocam merkez bankası faizleri düşürmesine rağmen özel bankalar tam tersi yükseltmeye başladılar. Sebebi ne olabilir ?

    YanıtlaSil
  19. Harika bir analiz hocam teşekkürler

    YanıtlaSil
  20. Hocam bir firma da ihracat satış sorumlusu olarak çalışmaktayım. Yaklaşık 50 ülkeye ihracat yapan bir firma, ben doğu Avrupa dan sorumluyum fakat diğer ülkelerdeki durumu da takip ediyorum. Piyasalardan gözlemlediğim bir kaç unsur var özellikle pandemi ile beraber başlayan. Konteynır fiyatlarında ciddi artış herhalde (%600) ler civarında ve Çin'in buna karşılık üretim yavaşlatma hamleleri ki bu da hammadde fiyatlarını ciddi etkiledi örneğin Alüminyum neredeyse Bitcoin kadar kazandırdı elinde tutan için. Bu iki durumun etkisi ile Türk ürünlerine olan bir talep patlaması var. Yapı malzemeleri üreten bir firma da çalışıyorum ben ve yapı malzemeleri sektörü 300 den fazla alt sektöre hitap ediyor. Örneğin silikon dan, kapı veya pencere koluna, vidasından, plastik yada alüminyum profiline. Çevremde konuştuğum bütün ihracatçılar bu talebe yetişemiyor. Bazılarının 2022 için yeni sipariş alamayacak kadar yoğun olduklarını biliyorum. Sorum şu yüksek faizin reel sektör büyümesine olumsuz etkileri olur mu? Kur düşürmek için yüksek faiz uygulamak ihracatı baltalar mı? Ayrıca faiz düşürüp enflasyonu kontrol altında tutmak kısa vadede çözüm fakat uzun vade de bu faiz sarmalı dan çıkmak için ne yapmak gerekir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapay yollarla sürdürülemeyecek şekilde faizi düşürüp kur artışı yaratarak devam edilemez. Ne kadar kaçarsak kaçalım sonunda yapısal reformları yapmak zorundayız.

      Sil
    2. Sn Buket,

      Sorun nerede biliyor musunuz? Maaşlarımız firmanın kazancı oranında artmıyor. Talebe yetişemeyen ihracatçıların çoğu Suriyeli çalışan veya tedarikçilerinde Suriyeli sigortasız çalışan bulundurulmasını istiyor.

      Pazara alışverişe gidince, akşam aile ile güzel bir restorantta özel bir günümüzü kutlamak istediğimizde, ailemizle haftasonu dinlenme tatili olsun diye otele gitmek istediğimizde anlıyoruz. Araba almak istediğimizde alamıyoruz.

      Çalıştığım şirkette, maaş + prim usulü var, seneye müşteri parayı ödeyecek de, şirket prim oranını hesaplayacak da, ben de o günlere kadar atılmayacam da prim alacağım. Bu sene sonunda 2 maaşın üzerinde prim alacağım var, son 3 ay hariç. İşten çıkarılıp yerine yeni alınan çok kişi oldu, primleri yandı. Muhasebe sabah sekiz buçuk toplantı koyuyor, katılmayanı atmak bahanesi olsun diye. Sırf prim almak için zorla ek mesai yapıyoruz, benim yaptığım ek mesai normal ücret olsa yine 3 maaşa yakın bedavadan fazla çalışmam var, prim yine firma üzerinden patrona kalıyor.

      Sil
  21. Hocam son bir ayda marketlerde kullanma tarihi geçmiş iadeye giden gıda ürünlerinde büyük artış var,talebin hızla azalması arz tarafında ani duruşu tetiklermi?

    YanıtlaSil
  22. Hocam merhaba kaleminize sağlık. Birşey merak ediyorum genel olarak. hukukun üstünlüğünu vurguluyorsynuz.. Bu anlamda Bizden daha kotu olduğu siylenen Çin gibi ülkeler nasıl ve ne kadar yatırım çekiyor. Gelişmiş ülkelerin dünya capindaki markaları neden buralarda yatırım yapıyor?Neden bunların parası değer kaybetmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. https://www.mahfiegilmez.com/2019/07/cin-demokrasiyle-mi-buyudu.html

      Sil
  23. Sonundan ne olacak hocam. Bir projeksiyon yapabilir misiniz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sefiller 3.perde oynanacak.

      Sil
    2. hiperenflasyon hiperissizlik hiperfaiz hiperkuculme hiperdeveluasyon

      Sil
  24. Hocam emeğinize sağlık. Bu politikanın hangi noktaya ya da ne zamana kadar devam ettirilebilecegi konusunda bir öngörünüz var mıdır?

    YanıtlaSil
  25. Hocam merhaba, Türk Lirasının üzerinde şu an ki Cumhurbaşkanı'nın resmi basılı olsaydı, Türk Lirasının bu kadar değersiz olmasına gönlü razı gelir miydi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüksek faizli borç senetlerinin üzerine de kendi resmini basar, böylece durumu her türlü dengelerdi.

      Sil
  26. Peki hocam amaclanan nedir .kuru yukseltmenin neden işlerine geldigini düşünüyorlar

    YanıtlaSil
  27. Hocam ufak bir harf hatasi var. "yanlışlığı bir kez daha kanıtlanmış olsa ds" --> "yanlışlığı bir kez daha kanıtlanmış olsa da"

    YanıtlaSil
  28. Hocam euro daha da yukselir mi?

    Safak Salda

    YanıtlaSil
  29. Hocam kur 1 yılda neredeyse 2 kat arttığına göre gosterge tahvil faizi neden az yukseliyor 21 lerde. Normalde şu sartlarda 50 ye 60 a çıkması gerekmezmi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Normal şartlarda 50-60 mantıklı değil. Ama 21'den yüksek olması gerekli. Şartlar normal mi? değil.

      Merkez bankası %15 ile bankalara tl veriyor. MBden düşük faiz ile alınan parayı daha yüksek faizli tahvilde değerlendirmek çok mantıklı.

      İkincisi kamu bankaları dolar satıyor olabilir. Bu durumda enflasyonun düşük faiz ile düşeceğine inanıyorlarsa, ellerine geçen tl ile tahvil alıyor olabilirler.



      Sil
    2. Çünkü Merkez , sürekli para basıyor ve bu faizin artmasını engelliyor ama bunun bir karşılığı olduğu unutuluyor.

      Enflasyon!!!.

      Para basmanın karşılığı, artan talep enflasyonudur.

      Eğer matbaa durursa , hazine borçlanma faizleri %60-%70 seviyesine çıkar ve enflasyonda düşüş başlar.

      Eğer matbaa, para basmaya devam ederse, hem enflasyon artar hem de dolar artar.

      Çünkü birşeyin piyasadaki miktarı artarsa değeri düşer. En temel ekonomi kuralıdır bu...

      Tl basınca paranın değeri , mallar karşısında düşer enflasyon olur.

      Tl basınca,paranın değeri dolar karşısında düşer ve devalüasyon olur.

      Sil
  30. Faizi Ebusuud efendi'nin helâl faiz oranı olan %12'ye indirmeye kararlı bu iktidar, dünyada siyasal islâmın da sonu olacağı için saçmalıklarına bir süre daha katlanacağız. Sonunda alacağımız ödüle değecektir...

    YanıtlaSil
  31. Hocam vergi bombalarıyla ekonomik savaşı kazanabilirmiyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bombayı atan kazanacak, bombayı yiyen kaybedecek, Sn Adsız 20:57.
      Buyurun hangi taraftaysanız çıkarımı siz yapın.

      Sil
  32. Hocam günün sorusunu size soralım:
    Bugün %52 enflasyonu %21 gösteren tüik e, kapısından girip hesap sorulamadığı gibi.. yarın %21 oyu %52 gösterebilecek ysk nın da itiraz etmek için kapısından girilemediğinde ne yapılacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu, benim yanıtlayabileceğim bir soru değil.

      Sil
  33. Sayın Eğilmez. Bir şey anlatmasanız bile grafiği başta görünce herşey anlaşılıyor. Net ve anlaşılabilir açıklamanız için teşekkürler. 1994 krizindeki durumun grafiğini ekleseniz karşılaştırma yönünden yararlı olurdu. 1994 krizi felaket bir durumdu. Kur fırladı birden, Ocak 1994’te dolar kuru 19.00 TL'dan , 38.000 TL'na çıktı. Merkez Bankası rezervleri 7 milyar dolar iken uluslararası rezervler 4.5 milyar dolara düştü.
    Mayıs 1994'de %400 faizli borçlanma kâğıtları piyasaya sürüldü. Dolar kuru ondan sonra düşmeye başladı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ellerimizi ovuşturup bekliyoruz, en geç Şubat a reis piyasalar ile boğuşulmayacağını anlar, dövize endeksli süper faizli bonolar gelir.

      ahalinin finans eğitimi yoktur, hoş finans eğitimi çok olanların büyük bir kısmı bile faiz ile pazardaki elma fiyatı arasındaki farkı göremez, yani ahali faiz ile maaşı(geliri) ve pazardaki meyva fiyatı arasındaki ilişkiyi kuramıyor, kursalar böyle bir adamın peşinden gitmezlerdi.

      Bilginin bir maliyeti vardır. Şubat - Mart arası verirler paşa paşa faizlerini alırlar huzurlarını, öğrenirlerse bir şey ne hoş, öğrendikleri kendilerine, öğrenemezlerse bize ne, biz işimize bakarız.

      Hiç unutmam, Danimarka'dan işçi amcam o Tansu kağıtlarından almıştı. O zaman 16 yaşındaydım onun sonradan kazancından sonra anladım ülkenin nasıl işlediğini. Sanırım 2000 yıl sonu idi, babamın tüm birikimi 65bin dolar. Üniversiteden yeni mezun oldum, iş yok, kimse iş vermiyor, kendi işimi kurayım diyorum. Gitti ziraat bankasından hesabı ortak yaptı. İstediğin zaman kullan dedi. 2 ay - 3 ay öyle bakakaldım hesaba, elim hiç dokunmaya gitmiyor. İstanbulda evi home office yaptım, masa sandalye alacağım, alamıyorum. Beşiktaş ta daire fiyatları 40 - 50 bin dolar. Maçka da 60 - 90 bin dolar, Nişantaşı 60-75 bin. İstersem o gün ev alırım ama adamın tüm birikimi o. Nasıl dokunurum? Sonra Kemal derviş geldi. Süper Bono çıktı. Hiç unutmam,saniye bile düşünmedim, 1.65 ten hepsini bozdurup, bankanın bize kıstığı düşük faizle bile girdim. 2008 dediğinde, o parayı milyon dolara çıkardıydım, hem de nerdeyse hiç çekmeden, kendi çalıştıklarımı üstüne ekleyerek.

      Şimdi sıra küçük reise gelmiş. Piyasaya meydan okuyormuş. Okusun, okusun, bekliyoruz. Eğer aç zombileri durduracak kadar güçlü polisi askeri varsa, buyursun sonuna kadar meydan okusun.

      Bu piyasa, ne Fatihleri ne kanunileri ne Hammurabileri ne Roma imparatorlarını dize getirdi. Güccük reis sıra sana geliyor gel bakalım.

      Sil
  34. "Grafikten çok açık biçimde görülebileceği gibi Merkez Bankasının politika faizini değiştirmediği dönemde kurda bir kıpırdanma olmamasına karşılık enflasyonda artış görülüyor." Hocam burdan faizde aşağı yönlü bir hareket olmasaydı da enflasyon zaten yükselecekti diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonu doğru ölçüp açıklamadığımız için bu sorulara verilecek yanıtla ister istemez spekülatif olacaktır.

      Sil
  35. Piyasada suan doviz kitligi var. Devlet sanirim son asama olarak cok yuksek faizle kagit cikartmak zorunda kalacak. Develuasyon uzerine develuasyon yiyecek lira. Cunku baska caresi yok. Benim sahsi gorusum asgari ucret 120 dolar olana kadar bu surec devam eder. Cunku ihracatla buyume demek ucuz isgucu faktoru dahilinde senle rakip urunler yapan benzer urunler yapan ulkelere gore bicilir fiyat bizim rakip oldugumuz mecra misir banglades pakistan hindistan hattidir. Buradaki asgari ucret seviyesine kadar kur artacak. Fakirlesmenin boyutu daha az kit kanaat ac yasamak boyutuna evrilecek ac ac ise gidip ac ac isten donerek hic tuketmeyerek sadece bedavaya ureterek bir yasam stili olusacak cunku ekonomik surec buna yonelik bir dongu sunuyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin, 2 milyara yaklaşan nüfusu ile şimdi dünyanın en güçlü ülkesi olarak geçiyor.

      Adamlar, o seviyeye gelebilmek için 40 yıl boyunca 1 milyar işçinin emeğini dünyaya beleşe pazarladılar. Bakalım Türkiye ne yapacak?

      Sil
  36. az söz çok düşünce birçok anlam. ağzınıza sağlık.

    YanıtlaSil
  37. Hocam, dusuk faiz ve dusuk enflasyonu kisa-orta-uzun vadede nasil basarilabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kısa vadede başarılamaz. Orta - uzun vadede yapısal reformlarla başarılabilir. Bunun için referans olarak 2001 krizi sonrası başlatılan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı baz alınabilir.

      Sil
  38. Hocam yazı için teşekkürler. Bu konularda bir açıkoturum yapsanız o tarafı savunanlar eğer varsa ve bu tarafı savunanlar. Şu enflasyon sebeb faiz netice mi ne zıkkım sa nedemek miş bize niye lazım bir öğrensek. Ayrıca bütün ihale para politikasına TCMB ye yıkılmaya çalışılmasına çok kızıyorum. Diğer bakanlıklar ne iş yapıyor. Adalet varmı, vergi adil mi, devlet şeffaf mi, bizim ülke olarak faize ödediğimiz rakam niye bukadar çok. Neden bu kadar çok ülkeyle kötüyüz. Kamuda neden liyakat yok, KÖİ Neden bu kadar çok canımızı yakıyor. Koskoca ülkede hal yasası bile yapamıyor muyuz. DTH hesap sahipleri neden ÖTV ödemiyor.(çok komik oldu burası: hesabında dolar bulundurandan özel tüketim vergisi alınsa). Dert çok hocam. Canbaz düşmesin yeterki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O taraf dediğiniz taraf bilim dışı bir konuyu savunuyor. Üstelik kendileri de inanmıyor savunduklarına. Dolayısıyla buradan sağlıklı bir tartışma çıkmaz.

      Sil
  39. Hocam Merhaba ben maliye bölümü öğrencisi iktisat alanında da kendimi geliştiriyorum inş mali iktisat konusunda yüksek lisans yapmayı planlıyorum.
    Hocam 2 tane sorum var
    1-Bu rezervler zaten ekside değil mi?
    2-Hocam MB böyle giderse likitide tuzağına düşer mi?
    İyi geceler dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1- TCMB'nin swaplar hariç net rezervleri eksi 36 milyar dolar. Ama bu, elinde döviz olmadığını göstermez. Diyelim ki sizin komşunuza üç ay sonra ödenmek üzere aldığınız 500 dolar borcunuz var. Ayrıca bankada da 300 dolarınız var ve onu harcıyorsunuz. Onun gibi düşünün.
      2- Likidite tuzağı burada sizin kullandığınız anlamdan çok farklı bir kavram. Bu konuda bilgi edinmek için benim şu yazımı okuyabilirsiniz:
      https://www.mahfiegilmez.com/2012/12/likidite-tuzag.html

      Sil
  40. Hocam MB nin sattığı ucuz fiyatlı dolarları bana satsalar ,bende yukarıdan satıp alttan alsam Parana para katsam diyorum..bunu yapanlar kimler hocam biz tanıyor muyuz.

    YanıtlaSil
  41. Hocam elinize sağlık.Yalnız, enflasyon mayıs ayından itibaren faiz sabit olmasına rağmen artmış.Sanırım mayısta faiz indirim söylemleri başlamış.Grafiğe bir de güven endeksinin eklesek daha anlamlı olur muydu ki?

    YanıtlaSil
  42. Faiz neden, enflasyon sonuçtur teorisi döviz sorunu olmayan ülkelerde geçerlidir kanaatimce... doğrumu dur hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son aşamaya bakarak karar veremeyiz. Faizin yüksek olmasının altında mutlaka birtakım nedenler vardır. Faiz tek başına enflasyonu yükseltecek kadar yüksek bir maliyet unsuru değil.

      Sil
  43. Hocam öncelikle merhaba,

    Yeni deneysel ekonomi modelini savunanların en büyük donesi ABD'nin ilerleyen dönemde faiz arttırma kararı alması ve bunu Avrupa'nın izleyeceği. Bu yüzden faizleri yükseltsek bile sıcak parayı çekemeyeceğimizi garip bir şekilde fakirleşme planının işe yarayacağına inanmış durumdalar. Emek ve insan faktörünü göz ardı eden bu ekonomik modelin sonuçlarını yine biz ödeyeceğiz gibi gözüküyor.

    İthalata dayalı ihracat yapan bir ülke için üretmeden bu modele geçmek nasıl bir akıl tutulmasıdır. Uluslararası faktörleri içine alan detaylı bir yazı bekliyoruz hocam sizden var mı acaba böyle bir planınız?

    Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu modele istenerek, planlanarak geçildiğini düşünmüyorum. Öyle olsaydı bunu 2 ay önce yayınlanan Orta Vadeli Programa koyarlardı. Durduramayacakları kur artışına kılıf olarak mevcut gidişi programlanmış bir gelişme gibi takdim ediyorlar.

      Sil
  44. Hocam esasen faizde enflasyonda sonuc. Enflasyonu kontrol altina almak icin elbette enflasyon kadar faiz vermek gerek. Ancak bu kezde yuzde 20 faiz ve enflasyonla yasariz.
    Şuan kamu bile yuzde 20 faizle borclaniyor. Bu enflasyon duser mi? Bu faizle borclanmaya devam ettikce mumkun degil dusmez.
    Borclanmamiz neden artti? 2016-2018 yillari araliginda belli kesimlere cok fazla vergi istisnalari, kdv iadeleri vs.cikarildi. 2016 yilindan sonra vergi harcamalari korkunc artti ve butce hep acik vermeye basladi. Borclanma maliyetlerindeki artis kismende dis gelismeler pandemi vs ile bugunlere geldik. Dış sermaye gelmiyoru birkenara koyarsak, Kurtulusumuzun tek yolu borclanma ihtiyqcinin azaltilmasi ve butxe dengesinin saglanmasidir diye dusunuyorum.
    ( 2016 sonrasi vergi harcamalari ile butce dengesi, kamu borclanma faizi arasindaki doğrusal iliskiyi gösterir bir yazi yazabilirseniz problemin temelinide insanlar gorebilir diye dusunuyorum. Saygilar)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçek enflasyonun yüzde 21 olmadığını herkes gibi biz de biliyoruz, yaşıyoruz, gözlemliyoruz. Enflasyonun, açıklananın en az iki katı olduğu böyle bir ortamda bankaların mevduata yüzde 1 4 - 15 faiz vermesi herkesin TL mevduattan dövize, altına dönmesine ve mal stoklamasına yol açarak enflasyonu daha da körüklüyor.

      Sil
  45. İktidarın, dolayısı ile de yandaş basının dilinde bir "Çin modeli" palavrası almış başını gidiyor. Ekonomi polikası adı altında uyguladıkları cahilce, ideolojik, akıl ve bilime tamamen ters saçmalıklar sonucu sürünme seviyesine gelen halka bir açıklama getirebilmek için buldukları son zırva bu. "Bangladeş modeli" demeye dilleri varmadığı için şimdi bu son dala sarılmış vaziyetteler. Muhtemelen Çin'in bugün ulaştığı seviyenin altında 1950'li yıllardan başlayarak uyguladığı çok sıkı bir plânlama ve eğitim seferberliği bulunduğunu bilmediklerinden, milleti ne kadar ucuza çalıştırıp ne kadar ucuza mal satarsak o kadar çok ihracat yapıp köşeyi döneriz diye düşünüyorlar. Elbette buradaki "düşünüyorlar" sözü tamamen lâfın gelişi, yoksa bir şey düşünmedikleri " yeni bişey deniyoruz" tarzı ergence açıklamalarından da anlaşılıyor.

    Aslında sonun bu şekilde geleceği 20 yıldır belliydi, bu ideolojiyi biraz tanıyan ve aklı eren herkes bunun böyle olacağını gördü, dili döndüğünce söyledi, anlattı, yazdı v.s. Şimdi görmeyen bir kesim de göremese de yaşamaya başladı. Yani olması gereken neyse o oluyor, kafaya fazla takmamak lâzım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duruma göre model değişiyor. Sürüklendiğimiz yere göre bu bazen Avrupa modeli oluyor, bazen Kore modeli. Şimdilerde Çin modeli modası var. Oysa gerçekte bizim bir modelimiz yok. Rüzgârın bizi sürüklediği yere göre model uyduruyoruz. Çin modeli gerçekten hedef olsaydı o yoldaki hedefler daha 2 ay önce yayınlanan Orta Vadeli Programa konurdu.

      Sil
    2. Hocam, milletin aklı yok ki sorsun. Akılları olsa derlerdi ki, madem Çin modelini yapacağız, niye o zaman kurları düşürmek için dövizleri satıp MB rezervini eksi bakiyeye indirdik?

      MB dövizleri satmak yerine hiç bir şey yapmasaydı, hükümetin saçmalıkları kur seviyesini şimdiki seviyelere getirir, bir de Çin gibi pozitif net rezervimiz olurdu.

      Şimdi nereden geldiği belirsiz, abidik gubudik yerlerden, hangi faiz oranı verildiği belirsiz dövizler geliyor, swap adıyla piyasaya boca ediliyor. Madem çin olacaklar niye hala döviz satıyorlar?

      Sil
  46. Hocam şöyle bir soru sorcam.

    Mevcut sistemimizde yani hukuk, eğitim, sağlık sistemleri yine aynı şekillerde olmak üzere ekonomide model değiştirerek refahımızı arttırabilir miyiz ve bu kalıcı olabilir mi? Örneğin Çinde demokrasinin Batı medeniyetleri gibi ilerici olmadığı aşikar ya da Rusya örneği gibi. Bu ülkeler baskıcı bir rejime sahip olmalarına rağmen özellikle Çin ekonomide büyük işler başarıyor.

    Biz de ekonomide daha kısa yoldan bir model çizerek refahı arttıramaz mıyız?

    Çünkü biliyorsunuz eğitim sistemini, hukuk sistemini gerçekten özümseyip tatbik etmek ya 50 sene sürer ya 100 sene belki daha fazla.

    Çin tabiri caizse Batıdan kopya çekerek ekonomi modelini teknoloji tabanlı kurarak ve bunu geliştirerek bir yere kadar geldi. Biz de Çin gibi daha kısa yoldan ( evet biliyorum doğru olan yol diğer yol) gidip bişeyler başaramaz mıyız? Ya da bunları yapabilsek bile sınırlı mı olur bu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çin her alanda tutarlı bir ülke. Demokrasi dışılığı bile uzun yıllardır aynı çizgide. Oysa biz esen rüzgâra göre bir batıya dönüyoruz bir doğuya. Bizim sorunumuz tutarsızlık. Öte yandan Çin hızlı büyüyen bir ekonomi olsa da gelişmiş bir ekonomi değil. O nedenle özenilecek bir toplum yapısına sahip değil.

      Sil
    2. Son yabancı dilde yazım Çin üzerine oldu, özet ile şu konuları dile getirdim. Çin dünyanın hakimi olur mu sorusuna cevap vermiştim. Çin, sıcak bir savaş ile batı ülkelerinin bir kısmını berteraf edebilir. Bu normal olur.

      Ancak, Çin bu düzeye kolay gelmedi. Dikkat ederseniz, iki milyara yakın nüfusun 1 milyar tanesinin son 40 yıl açlık sınırının üzerinde çalışması ve artık emeklerinin birikimi ile geldi. Az bir rakam değildir. Ancak, bu insanların emeklilikleri de zor geçecektir.

      Eski askerim, biraz bu adamların kafa yapısını anlarım. Bu adamların acil bir sıcak savaşa ihtiyaçları var. Acil bir sıcak savaş için ciddi üretim yapmaları, içeriyi konsolide etmeleri gerek. Acil dediğim süre önümüzdeki 10 yıl içinde. Hasan almaz, basan alır diye bir mantık güdüyorlar. Baskın bir savaş yapıp kazanmak istiyorlar. Uzun süreli bir cihan harbini Çin kaldıramaz.

      Teknolojisi ile bile, Çin insanlığa bir gelecek vaadetmiyor. Tüm varlığı Batı demokrasilerini ezmek üzere kurmuş. Teknoloji üretimi bile batıyı yenmek amaçlı. Yani Çin Batı dünyasını yendiği gün, var oluş amacını kaybedecek. Tüm teknoloji ve gelişimleri de geriye doğru sarmaya başlayacak. 3 bin yıllık medeniyet insanlarına yaşam hakkı vermemiş, dünya insanlarına da bir şey vaat etmiyor. Tüm kontrolün tek bir merkezde toplandığı yönetim biçimlerini dünya binlerce yıl denedi, ve insanlık onları tarihe gömdü. Çin de farklı değil. Çin sıcak bir savaşa girerse, savaşı kazandığı gün kendi varoluş amacını kaybedecektir.

      Yakın zamanda bitcoini yasakladılar. Dünyanın bitcoin ile en çok rüşvet dönen ülkesidir. Yerel bir idareden izin almanın en kolay yoludur, ilgili yetkiliye rüşvet vermek. Rüşvet yakalanmasın diye usb diskler ile verilen bitcoin cüzdanlar vardır. Rüşvet işi bile merkezi otoritenin kontrolünde olsun diye bir kaygıları var. Kimin ne kadar rüşvet alcağını onlar belirlemek, hangi rüşvetçinin cezalandırılıp hangisinin görmezden gelineceğini de belirlemek istiyorlar. Bitcoin bu işi zorlaştırıyordu, bıraktılar.

      zJ&k3DqUvJK9DX4q

      Sil
  47. hocam elinize sağlık bir de bu konuları başımızdakilere anlatabilsek.

    YanıtlaSil
  48. sabit kur gelecek gibi görünüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sabit kurda dövizi bir saat bile tutamazsınız.

      Sil
  49. Hocam öncelikle yazınız için çok teşekkürler.Aralık ayı merkez bankası kaç baz düşürür.Konut kredileri kaça düşer.Tapu harcı muafiyeti ne zaman gelecek? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankası'nın nasıl karar alacağını bilmiyorum. O nedenle tahminde bulunamıyorum. Çünkü kendi başına karar alamıyor.

      Sil
  50. Davranış bilimlerinde grup düşüncesi diye kavram vardır.

    Grup düşüncesi sorunlara yada konulara bağımsız hareket eden bireyler tarafından değil de, bir grubun görüş birliğiyle konuyu ele alınması gerekirmiş gibi yaklaşma durumunda ortaya çıkan davranıştır.

    Küçük grupların yada kişilerin karar verme süreçlerinde, grup üyelerinin bireysel düşüncelerini söylemekten yada sorumluluk almaktan kaçınmaları, grup içerisinde tutarlılık dayanışma ve görüşbirliği sağlama çabasının ağır basması, gerçeklerin gözardı edilmesine ve her türlü eleştirinin ve alternatif eylem planlarının gerçekçi bir biçimde değerlendirilmemesine yol açan sebeptir.

    Grup düşüncesi olarak adlandırılan bu durum karar vericilerin aldıkları çoğu irrasyonel kararın altında yatan en büyük etmendir.

    Bunun sebebide sadece belirli bir zümrenin grubun yönetimde olması ve farklı düşüncelere kapalı kalmasıdır. Kısaca demokratik olmayan ve bilimsellikten uzak kalmış, genellikle kabile devletleri yada otoriter devletlerin kral padişah sultan çar kavramlarla anılan eski yapı anlayışın sebep olduğu bir yanılgıdır. Sonuç ise kendi sonunun gelmesidir.

    Her yanlışı başkasına ödetemezsiniz, ki bu yanlışlar çoğalırsa ve artık katlanılmaz olursa cezası hükümdarda olsanız size döner.

    Belirli bir grubun düşüncesinin toplumun tüm kesimi için doğru olduğunu düşünme yanlışlığı içinde olan davranış biçimidir.

    YanıtlaSil


  51. Sayın Cumhurbaşkanımızın haklı olduğu bir nokta var.Eğer kur düşerse, bu durumda yüksek kurdan ülkeye giriş yapan yabancı yatırımcılar, düşük kurdan çıkarak ciddi bir vurgun yapmış oluyorlar. (15 tlden 100 dolarla gir , dolar 10 Tl olunca 150 dolarla çık)

    Cumhurbaşkanımız, bu sebeple de, Naci Ağbal’ın yaptığı gibi kuru düşürecek ve ihracatı azaltacak bir faiz arttırımına karşı.

    Peki çözüm nedir?
    Şahap Bey Cumhurbaşkanımıza şunu anlatmalıdır.

    Sayın Cumhurbaşkanımız, faizlerin düşük,kurun yüksek olmasından dolayı, ihracatımız arttı ama ithalat da arttı ve dış ticaret açığımız Kasım ayında tekrar 5.3 milyar dolara yükseldi.


    Çünkü faiz düşük olunca, vatandaş ithal araba aldı, makine teçhizat v.b. aldı ve cari açığımız yeniden yükselişe geçti. Bununla beraber, cari açığı Merkez Bankası rezervinden finanse ettiğimiz için merkez bankası rezervi daha da eridi.

    Bunu engellemek için faiz arttırımına gidip, ithal talebi düşürmek zorundayız. Buna karşılık faiz artışının kuru düşürmesine izin vermeyeceğiz, gerekirse piyasaya alım yönünde müdahele yaparak, rekabetçi kurun seviyesini koruyacağız ve ihracattaki artışımızı devam ettireceğiz. “


    Derse, Cumhurbaşkanımız faiz artışını kabul eder ve piyasadaki panik havası normale döner. Eğer Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuda ikna edilmezse, düşük faiz yüksek kur politikasının yol açtığı,

    “talep enflasyonu- devalüasyon-cari açık-maliyet enflasyonu “

    sarmalı hızla büyür ve ülke felakete gider. Bu durumda dolardaki artışı durdurmak için %300-%400 faizler bile gündeme gelir...


    Çünkü her devalüasyon cari açığı kapatmaz. Devalüasyonla beraber talep enflasyonunun düşmesi durumunda cari açık kapanır.

    Şahap Bey, lütfen Cumhurbaşkanımızı, faiz konusunda ikna ediniz. Durum çok ciddi.

    Piyasada mal bulunmuyor çünkü düşük faizden dolayı inanılmaz bir talep patlaması buna bağlı enflasyonda artış ve stokçuluk oluştu.

    Eğer faizler yükseltilmezse, bu durum çok daha kötüleşecek.
    Şu anda vatandaş, düşük faizden dolayı üreticilere mal verin diye yalvarıyor. Bu da talep enflasyonunu arttırıyor .

    Faizler artarsa, üreticiler vatandaşa mal alın diye yalvaracak ve satış yapmak için fiyat düşürmek zorunda kalacaklar. Lütfen bunu görelim.

    Bu ülkede üreticiler varsa, tüketiciler de var. Düşük faiz, tüketicilerin üreticilere ezdirilmesine yol açıyor. İşin doğrusu, tüketici ve üreticilerin eşit güçte olmasıdır bu da dengeli bir faiz seviyesiyle sağlanır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke mesele sizin anlattığınız kadar basit olsaydı ve keşke faizi artırmakla ya da indirmekle yönetilebilir olsaydı.

      Sil
    2. Evet sadece faiz arttırmakla olmaz. Merkez bankasının para basmayı durdurması da gerekir.

      Sil
    3. Bi kere stokçuluk yok, bir kaç tane kendini bilmezin yaptığı bir düzenbazlık var. Merkez bankasının döviz satışları etkisini göstermiş, döviz fiyatı 13 lira seviyesinde durdu daha da yükselemiyor. Merkez doğru bir hamle yaptı. Zaman içinde artan ihracat ve gelen yatırımlar ile de döviz fiyatlarında düşük seyir başlar.

      Sil
  52. İki seçenek vardı. Birincisi yüksek faiz düşük kur, ikincisi düşük faiz yüksek enflasyon. Birincisi durgun bir piyasa, düşük enflasyon, İkincisi canlı bir piyasa, daha düşük işsizlik ama yüksek enflasyon,
    Aslında her iki sonuç ta mevcut hükümete oy kaybettirir. Zaten oy kaybı yaşadıklarının farkındalar. Soru, hangisi daha az oy kaybettirir ?
    Kanımca ikinci seçenek olduğunu düşünüyorlar.
    Tarihte Özal hükümetleri ilk iki dönem yüksek enflasyon ve canlı piyasa ile oylarını korudu ancak 3. de tökezlediler. Dikkate almalarını öneririm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dedikleriniz ekonomik anlamda seçenek değil. Ekonomik anlamda seçenek denilen şey yatırımın hangi alana yapılarak büyüme sağlanacağıyla ilgilidir. Siz AVM ve konut yatırımı yoluyla büyümeyi seçerseniz cari açık, kur, faiz gibi bir döngünün içine düşersiniz ve o zaman faiz ve kur seçenekmiş gibi görünür. Oysa yatırımlarınızı yüksek teknoloji ürünlerine yöneltirseniz o seçenek gibi görünen sorunlar bir süre sonra kendiliğinden çözülür.

      Sil
  53. Hocam kalbi saygı ve sevgilerimle yazınız için teşekkür ederim.
    Umarım yakın gelecekte sizler gibi bilimin ışığıyla donanmış Ekonomistlerin Ekonomimizin başında olur.

    YanıtlaSil
  54. Yönetim Türk usulü (daha çok Karakuşi usulü), hedef Çin usulü -gerçekte Bangladeş usulü-, sonuç sitokin fırtınası

    YanıtlaSil
  55. Merhaba Hocam.

    Karar alıcı/alıcılar kararlarını nasıl verir?
    Özgür irade ile verebilir mi?
    Akılla mı,duygularla mı,bilinçaltı etkisiyle mi?
    Biri mi,hepsi mi?
    Olması gereken nedir,olan nedir?

    Inception, izlenmesi gereken bir bilim kurgu filmi.

    İyi günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olması gereken şey bilimin yolundan gitmektir. O yoldan giderseniz bugün sorun gibi görünen şeylerin çoğu ortadan kalkar.

      Sil
  56. Merhabalar. İktisat Fakültesi 3. Sınıf öğrencisiyim. Dikkatimi çeken 2 konu var.

    1.si Devlet bankalarındaki faizler düşük olduğu için herkes Tl kredi çekip dolar alıyor. Yani Tl açığa satılıyor ve dolar alınıyor. Eğer faizler yükseltilerse, bu saadet zinciri kırılır ve Tl açığa satış yapan vatandaş, faiz ödememek için dolarını satar kredisini kapatır ve kurdaki yükseliş durdurulur.

    2.si herkesin gözden kaçırdığı bir durum var. piyasada 2 çeşit faiz vardır, Merkez bankasının bankalara borç verme faizi, bir de hazinenin piyasadan borç alma faizi. Siz Merkez Bankası borç verme faizini sıfır yapsanız bile bu, vatandaşa yaramaz. Çünkü özel bankalar ,hazinenin borç alma faizinin altında piyasaya borç vermez.

    Neden versin? %21 Faizle ve garantili olarak devlete borç vermek varken, neden %15 faizle riskli bir biçimde vatandaşa ve firmalara borç versinki?

    Yani piyasadaki faizi hazinenin borç alma faizi belirliyor, Tcmb borç verme faizi değil. Bu sebeple, piyasadaki faizlerin düşmesi isteniyorsa, sıkı maliye politikası uygulanmalıdır.

    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, tespitlerinizin hepsi doğru, ne yazık ki sizin öğrenci halinizle gördüklerinizi yöneticiler göremiyor

      Sil
    2. Sn Selahi,

      Teknik olarak belirttikleriniz doğru. İktisat 3 ten, sosyal bir bilim alanında doktora 3. yıla geçerseniz, o zaman da ironik bir şekilde bunların Türkiye şartlarında böyle olması gerektiğini görüp aradaki ironiye şaşacaksınız, size başarılar dilerim.

      PK2h%InDUF7f3!XZ

      Sil
  57. Hocam ülkemiz in şu an yaşadığı sıkıntının temelinde sistem aslında daha doğrusu sistemsizlik krizi olduğunu düşünüyorum.Başkanlık sistemine bile bu ülkede hiç bir on hazırlığı yapılmadan paldır küldür girildi.Kervan yolda düzelir mantığiyla hareket ettiler ama getirdikleri sistemin eksikliklerini bile düzeltmeden bu güne gelindi.
    Ben ne dersem o olur diye bir ucube sistem yaratıldı Ülkenin cumhurbaşkanı ben ekonomist im benim öğrendiğim faiz sebep enflasyon sonuçtur demeciyle ülkeyi kara mizah haline getirmesii zaten geldiğimiz noktayı çok güzel gösteriyor.
    Hocam benim anladığım swaplara çok güveniyor bu yonetim ve ufak dokunuşlar la turizm mevsimine kadar dövizi belli bir seviyede tutabileceklerine kaniler.Kirk milyar dolar gelir olacağı soyleniyor en az.Bu rahatlama saglayabilir mi sizce.Hatta cumhurbaskaninin yakin zamanda katara gideceği ve ordan yeni bir swap anlaşmasıyla gelebileceği de söyleniyor.Sizce bu mümkün mü. Yaza kadar durumun idare edilebileceği Gerçi bizim taşıma suyla değirmen dönmez diye de bir atasözümüz de var ama bilemiyorum.Sadece ekonomiyi degil her seyi allak bullak ettiler, kafamızı da

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukardaki kripto imza yazan ya da yazanlara bakarsak, bizim MB ndaki eski rezerv parası 3. ülkeler aracılığı ile swap veya borç olarak ülkeye geri geliyor. CB güvendiği para bizim eski para, devir daim oluyor.

      Eskiden olsa, hükümet yüksek faizli bono çıkarır, yangın ateşini düşürürdü. Şimdi, kimsenin bilmediği faiz oranları ile biryerden hoop diye bir swap geliyor. Anlaşması gizli, sözleşmesi gizli, süresi gizli, miktarı gizli.

      Sil
  58. Hocam türkiyenin bukadar riskli bir tezi bu kadar ısrarla denemesinin sebebi sizce ne olabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapısal reformların kısa vadede siyasetçinin aleyhine sonuç vereceğinin bilinmesi.

      Sil
  59. Hocam yine çok kaliteli bir yazı olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  60. Hocam Zengin Baba Yoksul Baba kitabını okudunuz mu önerir misiniz

    YanıtlaSil
  61. Reiz gene katardan para bulmuş, adamlar yatırıma geliceklermiş. BAE ardından Katar, tüm dünya komşularımızdan başlayarak güzel ülkemize yatırıma geliyorlar. Hükümetin ekonomik kararlılığı meyvelerini vermeye başladı. Hepimize hayırlı uğurlu olsun.

    YanıtlaSil
  62. Sonsuz teşekkürler

    YanıtlaSil
  63. Bu aralar makro ekomomiye takmış durumdayım. Bana göre önümüzde 2 seçenek var.

    1-)Bedeli ne olursa olsun büyümek. Tüketimi ve Yatırımı arttırmak.
    -Düşük faiz stratejisi. Düşük faizle borçlanma kolaylaşacağı için ithalat patlaması yaşanır ve cari açık verilir. Bedeli, Tcmb rezervinin erimesi ve yüksek devalüasyon olur. Sonuçta bunu engellemek için hiper faizlere gidilir ve ekonomide yıkım görülür.

    2-)Bedeli ne olursa olsun cari açığı kapatmak.
    -Yüksek faiz şarttır.Yüksek faizle tüketim ve yatırım harcamaları baskılanır ve ithalatın önü kesilir. Bu sayede cari fazlaya geçilir.

    Buradaki önemli nokta, faizin doların değerini düşürmeyecek kadar düşük ama tüketim+yatırım ı düşürecek kadar yüksek olmasıdır.

    Yani burada çok ince bir çizgi vardır. Bu çizgi geçildiğinde, yani faiz artışı abartıldığında, bu sefer ciddi bir dolar girişi olur. Buna bağlı olarak Tlnin değerlenmesi ve ithalatın ucuzlamasıyla cari açık yeniden artışa geçer.

    Tcmb net rezervlerimiz eksideyse, bu durumda cari açığı kapatmak, büyümekten daha önemlidir.

    Bu sebeple , cari açık kapanana kadar, kademeli olarak faizler arttırılmalıdır ve küçülme göze alınmalıdır.

    Faizler arttırıldıkça, Cari açığın kapandığı görülecektir. Faiz artışı devam ettirildikçe , bir noktadan sonra cari fazla, değersiz dolar sebebiyle düşüşe geçecektir. İşte bu nokta, faiz arttırımının bitmesi gerektiği noktadır .

    Faiz artışı kaçınılmazdır ve önümüzdeki tek seçenektir.
    Çünkü faiz artışıyla

    -Tüketim ve yatırım harcamaları kısılıp ithalat azaltılır. Cari açık cari fazlaya dönüşür.
    -Enflasyon düşer. Enflasyon düştüğü için de cari açık azalır.
    -Cari fazlaya geçilince, Tcmb rezervleri dolmaya başlar ve ülkemiz, tasarruf açığını kapatır yani borçlanan değil, borç veren ülke konumuna gelir.

    Küçülmeyi göze almayan ve sürekli el parasıyla büyüyen bir ülke, bir gün gelir, dolar bazında dünyanın en az gelirine sahip ülke haline gelir.


    Önceliğimiz cari açığı kapatarak cari fazlaya geçmek ve cari fazlamız kadar büyümek olmalıdır.

    Büyümeyi öncelemeye devam edersek sonumuz iyi değildir. Çünkü bunu sürdürebilecek kadar rezervimiz yok. İyi ki de olmamış . Çünkü rezervimiz olsaydı, cari açık vermeye devam edebiliriz diyecektik.

    Şu saatten sonra cari fazlaya geçmek dışında başka seçeneğimiz yok. Faizi yükselterek ithalatı düşürmeli,doların değerini yüksek tutarak ihracattaki artışı devam ettirmeliyiz.

    YanıtlaSil
  64. Hocam, sizin kulak deliktir.

    Geçen sene bi 7256 yapılandırması vardı, iki taksiti ödedik, ardından 7326 çıktı biraz rahatladık. Şimdi kovid movid de var, 7326 ikinci taksitler bu ay sonu bitiyor, 2022 ye yeni bir yapılandırma müjdesi çıkar mı?

    Sevgiler hocam, alemin en kral müşteşarı sizsiniz hocam.Ekrem Pakdemirli den, Osman Çelik e kadar baktım, en kralı #11 - Ahmet Mahfi Eğilmez.

    YanıtlaSil
  65. Hocam, rezerv para birimine geçiş yapsak neler değişir, spekülatif hareketlerin önüne geçilebilir mi, bu durumdan kim rahatsız olur/olmaz? ekonomiye olumlu olumsuz etkileri ne olur, bu konuda bir yazı bekliyoruz sizden, inanılmaz aydınlatıcı olur. teşekkürler

    YanıtlaSil
  66. Hocam peki hükumetin hedefinin dolar kurunu önümüzdeki 1,5 yıl boyunca 13,50-14,00 arasında tutmak olduğunu varsayalım.

    1. Kur kısa sürede buralara geldiği için aşırı alım bölgesinde olduğunu ve alım iştahının azaldığını söyleyebiliriz. Küçük müdahalelerle 14’ü geçmesi önlenebilir.
    2. İthal ürünler aşırı pahalı hale geldiği için ithalat kaynaklı döviz talebi de düşecektir.
    3. Bir iki ay kur buralarda kalırsa ve insanlar artmayacağına ikna olursa yatırım amaçlı girenler döviz mevduatlarını bozmaya başlar. Şu an cazip görülmeyen TL mevduat faizi cazip hale gelir çünkü %15>%0.
    4. Merkez bankası bozulan dolarları piyasadan toplayarak rezervlerini güçlendirir ve kur istikrarı sağlar.
    4. Kur sabit kaldığı için girdi kaynaklı enflasyon düşer ve tekrar faiz indirmek mümkün hale gelebilir.

    Sade vatandaş olarak çok da absürt gelmiyor bu plan. Sizce bu varsayılan denklemi bozacak olan nedir? Bir tek aklıma geçmişten gelen borçların ödemesi için gerekecek döviz ihtiyacı geliyor. Bunun için bir miktar dış finansman bulunsa halk biraz fakirleşmiş olsa da hükumet açısından ekonomik dengeler yerine oturmaz mı?

    YanıtlaSil
  67. Ben size neden hem düşük faizin hem de yüksek faizin enflasyonun bir nedenidir , bunu açıklamak isterim. Sadece kendi şahsimi görüşümü belirtmek isterim hocam , yanlış anlaşılmasın. Öncelikle olarak dediğiniz gibi düşük faiz , kur artışını tetikleyecek , bu da bizim gibi ülkelerde maliyet enflasyonuna sebep olacak. Dediğiniz gibi kısır döngüye girilecek ve düşük faiz neden , enflasyon sonuçtur. Yüksek faizde ise şöyle bir durum olacaktır , %20 yüksek faiz ile kredi çekildiği zaman ,örnek veriyorum 100.000 TL kredi çekildi , bunun geri ödemesi 120.000 TL olacaktır. Aslına bakarsanız mantıken de benim servetimi korumam yada kar elde etmem için 120.000 TL nin üzerinde bu ürünü satmalıyım. Gördüğümüz gibi faizin yüksek olması da neden ,enflasyon sonuç oluyor.

    Şunu da eklemek isterim ki faizler düşürüldüğü zaman bankalardaki kredi faizleri de düşürülürse eğer , bu sefer piyasa da para bolluğu oluşacak. İnsanlar ürün ve mamul satın almak isteyecekler. Bu durumda da talep enflasyon oluşacaktır.

    Yapısal reformlar yapılmalı !

    YanıtlaSil
  68. IMF'den borç alma ile swap anlanşması yapıp size ait olmayan dövizi satmak arasında ne fark var. Dün batı sermayesi vardı bugun doğu sermayesi var. Bunlarınki helal sermaye galiba :)
    Güzel ülkem canım ülkem gene mantıktan yoksunsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi arasındaki en önemli fark IMF'den alınan kredinin uzun vadeli olmasıdır.

      Sil
  69. Hocam merhaba gerçek kuru bulmak için şu yöntemin geçerliliği varmıdır. En son 2001 yılında devalüasyon yapıldı o tarihten bugüne döviz kuruna enflasyonu ekleyerek gelsek nasıl bir sonuç çıkartabiliriz.

    YanıtlaSil
  70. Hocam hükümet garip bir şekilde iktisat teorisine aykırı şekilde hareket ediyor ve ilginçtir literatüre "dalgalı kurda nasıl devalüasyon yapılır" konusunu da uygulamalı olarak gösterdiler. Çin tipi model kral çıplak diyememenim bir göstergesi. Aslında sıfır noktasına çok yakınız. Bu durumda, çok yakın zamanda "70 cente muhtacız" açıklaması gelir mi? İkinci ve esas sorum reel olarak (TÜİK in açıklamadığı ama bizim yaşadığımız enflasyon) hiperenflasyona çok yaklaştığımızı hissediyorum, buna katılıyor musunuz? 1 ayda temel gıda ürünlerine neredeyse yüzde 100 zaman geldi, bir senede tüm temel hammaddeler yüzde 300 arttı. En son noktada bir şekilde çarkların devam etmesi için ücretlerde de büyük oranda artışlar olması muhtemel. Aksi halde yurtiçi talebe yönelen bir çok sektör tamamen batacak.

    YanıtlaSil
  71. Hocam merhaba Bunlar faizi düşürüp doların bu kadar yükseleceğini tahmin etmiyorlardı. Planları bence döviz bir yere kadar durur. Biz ihracatımızı arttırırız ithalat da hızlı bir şekilde düşer. Cari fazla verince dövizde ,özellikle yaz aylarında gelen turizm gelirleri ve yurtdışındaki vatandaşlarımızın getirdiği döviz ile dengeye oturur. bu arada bir kaç ay sıkıntı olsa da kendilerince faiz belasından kurtuluruz diye düşündü. Fakat yerlilerin yani bizlerin bu kadar hızlı ve sert dolarizasyon etkisini tahmin edemedi. Yaklaşık TL vadeli ve vadesiz de bu günkü kurla ortalama 120 Milyar dolar mevduat var ve mevduatı biten 15-16 ile vade yenilemiyor ve Kur ne olursa olsun bakmadan Döviz ve altına koşuyor. Bunun dışında aynı 90 lardaki gibi İşverenler dışında ,işçi memur, emekli vb tüm çalışanlar harcamaları dışında eline 100 TL geçse Döviz alıyor. Bence artık Faizi bile arttırsak inanılmaz bir güvensizlik var. Sizce bu girdaptan çıkmak için faiz Politikası dışında ne yapılmalı ?

    YanıtlaSil
  72. Faiz - Enflasyon arasındaki bağlantılar silsilesini anlamak için blogunuzda filtreleme yapıp; sırasıyla aşağıdaki yazılarınızı okudum.
    İktisadi - felsefi bağlantının en yakın zamanda herkes tarafından anlaşılması ümidiyle selam olsun.
    Çok teşekkürler! Her şey için...

    3 Kasım 2021 Faiz Sebep Enflasyon Sonuçtur Teorisi'nin Bilmem Kaçıncı Kez Çöküşü
    18 Kasım 2021 - TL'nin Değer Kaybının Nedenleri
    20 Kasım 2021 - Faizi Düşürünce Ne Oldu?
    3 Aralık 2021 - Düşük Faiz Neden, Enflasyon Sonuçtur

    YanıtlaSil
  73. Hocam Merhaba

    Mevcut politikadan vazgeçilmemesi halinde, Brezilya'nın 1990 yılında yaşadığı türden bir hiperenflasyona gitme ihtimali görüyor musunuz?

    YanıtlaSil
  74. Birkaç Ay Sonra Dolar Bozup Faizi Çatur Çutur Yiyoruz Ozaman Dogru mu 😂

    YanıtlaSil

  75. Sizce ekonomi yönetimi mevzuya bu şekilde bakıyor olabilir mi? Bakış açısını anladığım kadarı ile yazdıktan sonra sormak istiyorum . Fakat bu arada ..

    Bu yazınızı okuyanlara , aşağıdaki yazınızı da okumalarını tavsiye ediyorum. Mevzu okuyucu zihninde daha iyi anlaşılmış olur. Çünkü orada maliyet enflasyonu kavramı da izah edilmiş .

    https://www.mahfiegilmez.com/2015/02/faiz-neden-mi-sonuc-mu.html

    Bu yazıyı da okuyunca ben şu soruyu sormak istiyorum;.

    Birincisi fikir farklılıkları mevzuya kısa orta ve uzun vade bakmak ile alakalı olabilir mi?

    Ekonomi yönetimi uzun vade analizi yaptığı için kısa vadeli olumsuz etkilerinin geçici olduğunu düşünüyor olabilir mi?

    Yani , düşük faiz , reel sektörün düşük finansman maliyeti demek ve üretim kapatisesini artırması demek. Artan üretim artan ihracat da demektir. Artan ihracat döviz girdisi ile cari açığın azalması kurların düşmesi , kur yuksekligi ile oluşan enfalyonun düşmesi ve ayrıca firmaların üretim makinaları gibi dövizle aldıkları ara girdilerin maliyetlerinin de düşmesi demektir. Arz yönlü bakış açısı. Ayrıca ayrıca iç piyasada da artan üretim ile arz artacağından enflasyon oranı düşer.
    Enflasyonu düşürmenin iki yolu vardır , ya talebi azaltacaksiniz, ya da arzı arttıracaksiniz.

    Ekonomi yönetimi arzı arttirip hem o yönden hem de artan fazla üretimin ihracata gitmesi ile gelen dövizin döviz arzını artırıp kurların düşmesine neden olacağı , bu etki ile de ayrıca enflasyonun düşeceği tezini savunuyorlar gibi anlıyorum...

    Bunlar uzun vadeli etkiler varilmak istenen sonuçlar... Fakat kısa vadede sizin analizleriniz doğruluğunu zaten fiilen göstergeler gösteriyor ispat ediyor.

    Fakat bu kısa vade olumsuz etkileri göze alınmadan , katlanilmadan uzun vade getirileri nasıl elde edilecek.

    Uzun vade kısa vadelerin birleşiminden oluşur dersek ve hep kısa vade analiz yaparsak,

    Yüksek faiz ile para piyasasına yabancı sermaye çekmiş oluruz. Kur yükselişi ve enflasyon üzerinde faizin düşüklüğü etkisi kalkar ama diğer etkiler devam eder kur artış oranı azalmış olur . Artmaz değil. Fakat ne üretim artar ne ihracat ne istihdam.

    Amaç yabancı sermayeyi finas piyasalarına değil de yerli yabancı kim olursa olsun reel sektöre üretime istihdama neden olan, ihracata neden olan üretime davet etmek diye anlıyorum.

    Hem faiz nereye kadar indirilebilir ki , bir seviyeden sonra indirecek yer kalmaz. İndirim biter. İşte o noktadan sonra kurların artışı diye bir şey olmaz. Faiz etkisi ile yani.

    Uzun vade de olumlu kalıcı etkilerini görmeye başlariz.
    Kurlar da düşer enflasyon da...

    Bence asıl sorun şu ... Ekonomi yönetimi bir şey yaparken planını projesini hedefini izah etmiyor...

    Ben mevzuya bu şekilde bakildigini zannediyorum ...

    Fakat burada faiz indirimi ile daha avantajlı finansman kaynağı bulabilen reel sektörün de o kaynakları gerçekten reel rektorde okonomi yönetiminin beklentileri ve varmak istediği amaçlar doğrultusunda kullanması lazım tabi. Onun da takibini yapması lazım devlet. Yoksa plan baştan çöker. Devletten ucuz kredi alıp devlete yüksek faizli kredi vermesin sonra mesela. Devlet tahvili alıp...

    "Merkez Bankası bankalara yüzde 14 faizle borç veriyor, bankalar da aldıkları parayı yüzde 22 faizle Hazine’ye borç veriyor. Ve biz buna model diyoruz." 17 Aralık 2021 tarihli yazınızdan.
    Böyle olmaması lazım tabi. Yani banka devlet alır , hatta almak isteyene aracılik eder, o ayrı , ama devletten aldığı o düşük faizli krediyi ona geri yüksek faizle satmasi için değil , reel sektöre ucuz kredi sağlaması için verilmiş. Diye anlıyorum ve bunun da bir denetimi vardır herhalde. Yoksa göz göre göre devlet reel sektörü değil , bankaları sübvanse ediyor deriz.

    Ben ekonomi yönetiminin mevzuya bakış açısını böyle anlıyorum.
    Sizce de ekonomi yönetimi mevzuya bu şekilde bakıyor olabilir mi?


    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!