TL'nin Değer Kaybının Nedenleri
Yanlış kullanılan bir kavram: Devalüasyon
Son yıllarda pek çok kez sorup
yanıtlamaya çalıştığımız bir soru bu. Defalarca yaptığım bir yanlış kullanım
düzeltmesini bir daha yapayım: TL’nin yaşadığı değer kaybının adı değer
kaybıdır devalüasyon değil. Çünkü devalüasyon teknik olarak sabit kur rejiminde
ve idari bir kararla olur. Devalüasyon olması için kur rejiminin sabit kur
rejimi olması gerekir. Oysa biz uzun süredir dalgalı kur rejiminin içindeyiz.
Devalüasyon olması için paranın yabancı paralar karşısında değerinin
düşürülmesi için idari bir karar alınması gerekir. Oysa dalgalı kur rejiminde paranın
yabancı paralar karşısındaki değeri piyasada oluşan arz ve talebe ve hiçbir idari
karar alınmasına gerek kalmaksızın göre anlık olarak değişime uğrayabilir. Otuz
yıldan fazla süredir dalgalı kur rejimi içinde olan Türkiye’de bu dönemde birkaç
devalüasyon da olmadı değil. Mesela 1994 krizinde Türkiye dalgalı kur rejimindeyken
devalüasyon yaparak dünya ekonomi tarihine geçmişti. Bunu sonraki yıllarda da
birkaç kez denedi.
Şimdi gelelim Türk Lirasının son
dönemde niçin hızla değer kaybettiğine. Bunun iç ve dış nedenleri var.
TL’nin değer kaybının dış nedenleri
Bir paranın yabancı paralara
karşı değer kaybı bazen o paraların değerlenmesinden kaynaklanır. Genellikle
bir ülke parasının dış değerinin ölçülmesi dolara karşı yapıldığı için dolara
göre değerlendirme yapılması adet olmuştur. Dolar Endeksi (Doların, Euro, Yen, Sterlin,
Kanada Doları, İsveç Kronu ve İsviçre Frangından oluşuyor) Kasım ayı başından
bugüne kadar çıkışına devam ederek 94’lerden 96’lara kadar yükseldi. Yalnızca
Euro/Dolar paritesine bakarsak orada da Doların değer kazanmasını görebiliriz.
Euro/Dolar paritesi son bir ayda 1,16’lardan 1,13’lere geriledi. Buna göre
Dolar 1 Kasımdan bugüne kadar bu altı para biriminin ağırlıklı ortalamasına
göre yüzde 2,1 oranında, yalnızca Euro’ya karşı da yüzde 2,4 oranında değer
kazanmış bulunuyor.
Dolar diğer paralara karşı değer
kazanınca TL’ye karşı da değer kazandı. TL’nin 1 Kasımdan (9,54) bugüne (10,73) kadar Dolara karşı değer kaybını hesaplayalım (Doların TL’ye karşı değer
kazanmasını değil de TL’nin Dolara karşı değer kaybetmesini ele aldığımız için
hesabı aşağıdaki gibi yapmamız gerekiyor):
1 Kasımda 1 USD = 9,54 TL idi. Buna
göre 1 TL (1 / 9,54 =) 0,105 USD ediyordu
Bugün 1 USD = 10,73 TL. Buna göre
1 TL (1 / 10,73 =) 0,093 USD ediyor.
Bu dönemde TL’nin Dolara karşı değer
kaybı: (0,105 - 0,093) / 0,105 = % 11,4 oluyor.
Bunun kabaca 2 – 2,5 puanlık
kısmı Doların diğer paralara karşı değer kazanmış olmasından geldiğine göre
geriye kalan yüzde 9 oranındaki değer kaybının dışarıyla ilgisinin olmaması
gerekir.
TL’nin değer kaybının iç nedenleri
TL’nin 1 Kasım ile 18 Kasım
arasındaki 18 günde Dolara karşı yaşadığı yüzde 11,4 oranındaki rekor değer
kaybının yüzde 2,5'e kadar olan kısmının Doların bütün paralara karşı değer
kazanmasından yani dış olaylardan kaynakladığını saptadık. Şimdi geriye kaldı
yüzde 9 oranındaki değer kaybının nereden kaynaklandığını bulmak. Bu kaybın
nedenleri tamamen iç nedenler. Bunların başında Merkez Bankası’nın, enflasyonun
(baz etkisiyle) düşeceğine ilişkin tahminlerine dayalı olarak faiz indirimlerine
girişmesi yer alıyor. Bu girişime başlanmasından kısa bir süre sonra
enflasyonda düşüş olmadığı ve olmayacağı anlaşılmasına karşın Merkez Bankası
faiz indirimine devam etti Tablo için kaynaklar: TÜİK fiyat endeksleri ve TCMB
faiz veriler.)
Bu aya gelinceye kadar ‘faiz
enflasyonun nedenidir’ söylemiyle yetiniliyor ve faizdeki indirimlerin
enflasyonu düşürmek için yapıldığı belirtiliyordu. Son bir ayda bu söylem devam
ettirilmekle birlikte TL’nin yabancı paralar karşısında olağan dışı bir hızla
değer kaybetmesinin plan dışı bir durum olmadığını vurgulamak için bu kez ‘cari
açığın düşürülmesinin enflasyon sorununu çözebilmenin temel taşı olduğu’
vurgulanmaya başlandı. Buna göre faizin düşürülmesi enflasyonu çözerken kuru da
yükselteceği için ihracatı artıracak, ithalatı düşürecek ve bu yolla cari açık
sorunu ve dolayısıyla da enflasyon sorunu çözülecekti.
Geçmişte yaşananlara
baktığımızda cari açıkla enflasyon arasındaki ilişkinin sanıldığı kadar güçlü olmadığını,
mesela bütçe açığının enflasyon üzerinde daha güçlü etkileri olduğunu görüyoruz.
Türkiye’de son 20 yılda enflasyonun en düşük olduğu yıllar 2010 ve 2012
yıllarıdır (yılsonu enflasyonu sırasıyla yüzde 6,4 ve 6,2 idi.) Bu yıllarda
cari açık sırasıyla yüzde 6,2 ve 6,1 gibi yüksek oranlardaydı. Buna karşılık
yüzde 0,9 cari fazla verilen 2019 yılında enflasyon yüzde 11,8 olarak
gerçekleşmişti. Özetle söylemek gerekirse cari açıkla enflasyon arasındaki
hatta kur arasındaki ilişki bu meseleyi açıklayacak bir ilişki değildir.
Ödemeler dengesi hesaplarına baktığımızda ihracatta artış, ithalatta gerileme ve dolayısıyla cari açıkta bir düşüş olduğunu görebiliyoruz. Ne var ki bu gerileme ihracatta daha fazla malı daha ucuza satarak ve ithalatta da daha az malı daha pahalıya almak gibi bir sonucu da beraberinde getirerek dış ticaret yapımızda hasar yaratıyor.
Bu ay içinde yaşanan bu
gelişmelere öteden beri yaşadığımız sosyal, siyasal ve ekonomik riskleri de
eklersek karşımıza TL’nin değer kaybını açıklayan genel tablo çıkıyor.
Sonuç yerine birkaç cümle
Faiz, enflasyonun nedeni değil
sonucudur. Enflasyonun nedeni ekonomideki risk artışlarıdır. Bunlar bütçe açığından,
cari açığa, izlenen yanlış ekonomi politikasına, risk artırıcı söylem ve
açıklamalara, sosyal ve siyasal yaşamda geriye gidiş hamlelerine, komşularla ve
diğer ülkelerle ilişkilere, dış politikadaki gelişmelere kadar pek çok nedeni
kapsar. Risklerdeki artış, ekonomide beklentileri bozar. Bu bozulma yabancı
yatırımcıların beklentileri kadar yerli yatırımcıların da beklentilerini bozar.
Bu bozulmaların sonucunda TL değer kaybeder. TL’deki değer kaybı ithal girdi
maliyetlerini ve dış borçların TL karşılığını yükselterek üretim maliyetlerini
yükseltir. O da sonunda fiyatların yükselmesine ve enflasyona yol açar.
Özetle söylemek gerekirse
Türkiye, son yıllarda yapılması gereken ekonomik hamlelerin tam tersini yaparak
ekonominin daha da bozulmasına yol açmıştır.
Enflasyonun yükselerek devam
ettiği bir ortamda faizlerin düşürülmesinden sadece bankalar kazançlı çıkar (bu
konudaki yazım için bkz:
https://www.mahfiegilmez.com/2016/08/bankalar-faiz-dustugunde-mi-kazanrlar.html)
Hocam emeğiniz için teşekkürler . Şu anki durumda herkesin beklentisi merkez bankasının faiz indirimi yapacağı yönünde ve bunu sebebi ekonomik nedenler değil cumhurbaşkanının dün faizle mücadele edeceğini söylemesi olur da faiz indirimi yaparsa TL yine değer kaybedecek.Eğer faiz artırımı yapar ise dolar ilk etapta düşecek benim tahminim sonra M.B. BAŞKANI görevden alınacak sonra tekrar yükselecek diye düşünüyorum dünkü yazınızda ki yazıya göre bu olay merkez bankasının bağımlılığı ve politika faizi olacak sanırım.
YanıtlaSilTL'nin değer kaybına alışmışız Dolara da değer kaybettirdik. :) Teşekkürler uyarı için, düzelttim.
SilHOCAM 1983 YILINDA DOLAR 220 TL İKEN 2002 YILINDA 1.680.000 TL OLMUŞ... YANİ 7640 KAT ARTMIŞ...SON 20 YILDA 8 KAT ARTMIŞ...DİYOR BİR VEKİL...BU İKİ KIYASLAMA NEYE GÖRE DOĞRU NEYE GÖRE YANLIŞ...SİZDEN REİCAM BUNU EN SADE DİLLE ANCAK SİZ ANLATABİLİRSİNİZ...
SilBu döylediğin rakamlar şunla alakalı,
SilDış borçla kalkınma modelinde enflasyon ve devaluasyon kaçınılmazdır.
Turkiye son 40 yildir - liberal politikalarin etkisiyle yatirim ve tuketim icin adeta dovizkoliktir.
Bugunku sikintilarin temelinde ise dovizkolik yapisini degistirme cabasi yatiyor.
Terliyor, kendini duvardan duvara vuruyor, sacini yoluyor
Tedavi basarili geçerse normal bir devlet gibi yasamina devam edecek, sagligi yerine gelecek.
Ancak tedavi basarisiz gecerse, buyuk ihtimalle altin vurus ile cenaze namazi kilacagiz :)
Hocamız daha iyi bilir tabi ama koşullar birebir aynı değil. Son 20 yıllık süreçte 3 hadise bu durumda çok etkili oldu diye düşünüyorum. Birincisi AB ile müzakerelerin başlaması ki bu sayede ciddi bir döviz akışı oldu. İkincisi 2008 krizi, üçüncüsü de pandemi krizi. Bu krizler nedeniyle merkez bankaları yüklü miktarlarda para basıp piyasaya verdiler. Yine bildiğim kadarıyla ABD Merkez Bankası FED'in bilançosu bu dönemde 600 milyar dolardan 7 trilyon doların üstüne çıktı. İlaveten dışarıdan 300 milyar dolar borç alıp toplam borcumuzu 130 milyar dolardan 450 milyar dolara çıkardık. Bütün bunlar dövizi aşağı yönlü baskıladı.
SilMerhaba Hocam ,"Buna göre Dolar 1 Kasımdan bugüne kadar bu altı para biriminin ağırlıklı ortalamasına göre yüzde 2,1 oranında, yalnızca Euro’ya karşı da yüzde 2,4 oranında değer kaybetmiş bulunuyor demişsiniz", aslında değer kazanmıştır olması gerekmiyor mu?
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkür ederim.
SilHocam merhaba, 'TL'nin değer kaybının dış nedenleri' başlıklı bölümün ilk paragrafının son cümlesi 'değer kazanmış bulunuyor' şeklinde olması gerekmez mi ?
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkür ederim.
SilMetefor olarak faiz kan basıncı gibidir desek, hayatın olağan akışında kan basıncına karşı olunamaz (faize karşıyım?), hayatta kalmamız ve vücudumuza uzun dönem zarar vermemek adına hareket ve beslenme yapmamız gerektiğini, yapmaz isek acı reçete yutacağımızı anlatsak, anlaşılır mı acaba?
YanıtlaSilBence faiz ifadesini caiz olarak değiştirsek daha kesin bir çözüm olabilir.
SilHocam peki bu karaları alanlar empati yaparsak sizce ne düşünüyor olabilirler gerçekten fikrinizi çok merak ediyorum sonuçta bu kararları alanlar işportacı veya kağıt toplayıcı insanlar değil değil mi onlar da ekonomist?Amaçlanan sizce ne olabilir lütfen bizimle de paylaşın düşüncelerinizi.
YanıtlaSilNe yazık ki benim anlayışımla ne yapılmak istendiğini kavrayamıyorum.
Silbiliyorum; faiz ve enflasyon arasindaki iliski hakkindaki iktisattaki teoriyi fakat su onerme hakkinda ne dusunuyorsunuz:
Silbence faiz enflasyonun sebebidir diyenler sunu dusunuyor...
faiz artinca turkiyede ozel sektorun borclanma maliyeti de artiyor, ureticiler borc alarak sadece fabrika vs gibi yatirimlarin disinda cari yildaki girdileri de borcla aliyorlar ve bu orta ve uzun vadede enflasyonu artiriyor.
Merhaba Hocam,
YanıtlaSilÖncelikle emeğe saygı mottosu gereği verdiğiniz bilgilere, harcadığınız emeğe en önemlisi zamana toplumun bir bireyi olarak teşekkür ediyorum. Ben olsam çoktan ne haliniz varsa görün der gider bir Ege kasabasına yerleşirdim.
Soruma gelince. Cari açığın enflasyonla belirgin bir ilişkisi yok deyip sadece tek yılı (2019) örnek vermişsiniz. Malum bizim yıllardır birikmiş bir borç portföyümüz var. Tek bir çiçekle bahar gelmemesi normal değil mi. Mesela 5 yıl boyunca üst üste cari fazla versek ve yine mesela bu fazla toplamda 50 milyar dolar olsa kur dengeye gelip enflasyonu da aşağı çekmez mi?
Bütün mesel şu: Cari fazla nasıl vereceksiniz? Onu çözerseniz her şey tamam olur. Ama kuru yükselterek cari açığı düşüreceğim derseniz totoloji olur.
SilCari fazla vermek için iki yol var ya tükettiğinizden fazla kazanacaksınız ya da kazandığınızdan daha az tüketeceksiniz. Bence kısa vadede kuru yükseltmekten başka çare yok. Diğer yol uzun ve meşakkatli. Eğitim sistemini, hukuk anlayışını düzeltmekten başlayıp liyakat olmazsa olmaza kadar gider. Bir nesil kendini feda etmek zorunda. Daha ucuz arabalara binip daha adi telefon kullanmalıyız. Kışın kalın giyinip kombiyi kısmalıyız. Tabi bununla da bitmez tasarrufların çok doğru alanlara kanalize edilmesi gerek Kanal İstanbul'a değil.
SilŞu an atılması gereken adımlar atılsa ekonomide ciddi bir düzelme olur. Cari fazla verme düşüncesi de yürümez bu arada. Bu kadar hızlı nüfus artışı ve düşen para birimiyle nasıl cari fazla vermeyi düşünüyorsunuz? İhracatımız çok düşük ve ithal ürünlerimizde kullandığımız hammaddelerin çoğu yine ithal. Matematik, bilgi konuşur. Bizim neslimiz zaten feda oldu kusura bakmayın...
SilBen nedense aynı fikirde değilim.
SilSon iki aydir cari fazla vermekteyiz.İstenildigi takdirde Turkiye cari fazla verebilir ve bunu surdurebilir.
Şu sebeple ;
Türkiye bu sene 220 milyar dolar ihracat yapmaktadir.Yaklasik olarakda 230 milyar dolar ithalat yapacak.Bu ithalatin içinde senelik 30 milyar dolarlik bir altin ithalati da mevcut.(Bitcoin vs.)
Turizm geliri yaklasik 35 milyar dolar(Turkiye iki yildir bu gelirden muaf -pandemi etkisi azaldiginda ve ilerleyen surecte Turkiye bu rakami katlayacaktir- ucuz tl sebebiyle)
Yani Türkiye istese cari fazla verip bunu devam ettirebilecek bir ulke ve bu politika sürdüğü sürece uzun vadede risk primleri dusecek, yatirim miktari katlanacak ve 3-4 yil icerisinde yuzde 7-8 li buyume rakamlarini yakalayacaktir.
Not: Türkiye 250 yildir dis borc bagimlisi bir ulke, yani 250 yildir yanlis yolda gidiyoruz.Sadece 2019 yilinda cari fazla vermemiz yetmez bunun surdurelebilir olmasi gerekir.
Biz elin japonundan, koresinden,çininden, vietnamindan daha mi akilliyiz?
Eger akilli olsaydik, enflasyonu bu zamana kadar onlar degil biz bitirmis olurduk.
Merhaba 2019 yılındaki cari fazla nın sebebi, en büyük ithalatı Oz olan petrolün varil fiyatının 126 $ dan 26 $a düşmesinden ve 2018 deki ani yükselişteki temkinli harcamalar sebebiyle yaşandığını görürseniz. Hükümet in aslında hiç bir şey yapmadan cari fazlanın kendiliğinden oluştuğu zaten görülüyor.
SilCari fazlanın sürekliliği için içten yanmalı motorlu araçlardan elektrikli araçlara hızlı bir geçiş yapmak.
Ayrıca dünyaya %95 yerli üretim yapacak olan arabalardan kalıcı olarak ötv almayacak diye duyurursak, araba firmaları Türkiye ye yatırıma gelir. Bak ozaman nasıl istikrarlı cari fazla vermeye başlarız.
Not: tabi öncelik güven, adalet, eğitim v.b.
2018 sonu ve 2019da teknik olarak daha fazla cari fazla verilebilirdi sayet MB doviz rezervi ile kurun dusmesine izin verilmeseydi ve 2019 bahar sonundan itibaren faiz indirimlerine enflasyon tam manasiyla dusmeden baslamasaydi teknik olarak ciddi bir cari fazlamiz olacagi gibi enflasyonda da dususu saglardik dahasi MB doviz rezervlerini yemeden bunlar tum bunlar olurdu. MB doviz rezervleri olayi sadece kayip rezerv olayi degildir ekonomik politikalarin hatali uygulanmasinin da bir sonucudur Kisaca; 2019 aslinda bir firsatti bazi seyler icin.
SilHocam ben para politikasının bu kadar gündem olduğu bir dönem daha hatırlamıyorum. Merkez bankası toplantıları memleket meselesi haline geldi. Ayda bir darboğaza girip çıkar olduk. MB başkanı ekonomiyi yönetiyor gibi garip bir durum var.
YanıtlaSilBahsettiğiniz riskler ileri seviye kalıyor. Biz şu an terminolojide sorun yaşıyoruz.
Hocam yine mükemmel bir yazı olmuş, çok güzel noktalara değinmişsiniz. Son paragraftaki "Faiz, enflasyonun nedeni değil sonucudur." cümleniz aslında her şeyi özetliyor.
YanıtlaSilsağ olun.
SilYapılanların akıl ve bilim ile hiç bir ilgisi yok. Tamamen ideolojik uygulamalar.
YanıtlaSilO bile değil sanki.
SilKorkunç!
SilRaporluk yani
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilHocam TL nin değer kaybı kur kaynaklı artı enflasyon kaynaklı olarak toplam hesaplamada nasıl bulunur?
YanıtlaSilBenim yazıda yaptığım basit yolla bulunabilir.
SilYazınız için teşekkürler hocam. Benim eğitimle ilgili ve içinde bulunduğumuz duruma yorumlanabilecek bir sorum olacaktı. Bir konuyu öğrenciye anlatırsınız ve sınavla o konuyu ne kadar anladığını ölçersiniz. Öğrenci sınavdan düşük not alıyorsa ben şahsen farklı öğretim yöntemleriyle öğretmeye çalışıyorum. Örneğin programlamadaki bileşenleri gerçek hayattaki bazı cisimlerle özdeşleştiriyor, daha görsel ve işitsel dersler yapıyorum ama öğrenci öğrenmek istemeyince ağzınızla kuş tutsanız ne yazık ki işe yaramıyor. Eğer bu öğrenci bir milletin kaderini belirliyor ve hala öğrenmek istemiyorsa ne yapmak gerekir? Hangi yöntemler uygulanmalı?
YanıtlaSilYıllırdır çözülememiş bir soru (n)
SilEvet yıllardır çözülemedi.
SilZekasına bakarsın eğer iş yoksa geri zekalı der geçersin(tabii içinden.Sesli söylersen vay haline) zekası iyi ise şöyle bir hikaye anlatılır. Yetenekli bir asker varmmış Kamutan bir gün bunu düşman karşısına dikmiş at şu roket atarı demiş. Asker tereddüt etmiş
SilKomutan sen şöyle iyisin şen böyle atarsın deyip askeri teşvik etmiş Akerde tık yok. Komutan vurursan sana izim veririm para veririm ödül verim demiş askerde tık yok.Askerin iyi attığını bilen komutan sonunda silahını çıkarıp askerin başına dayamış ya sen düşmanı vurursun yada ben seni demiş. Asker atmış 12 den vurmuş. Tabi eğitim sistemi düzgün olmayınca öğretenin elinde de öğrenciyi zorlayacak bir şeyde yok
Sayın Eğilmez, ekonomistlerden, yorumculardan "yapısal reform" lafzını pek duymaz olduk son zamanlarda sanki. Köprüden önce son çıkışı kaçırdık mı sizce?
YanıtlaSilKöprü geride kaldı. Şimdi bir yerden geri dönüp tekrar köprüyü yakalamamız lazım.
SilHocam merhaba, kıymetli yazılarınız için teşekkürler emeğinize sağlık. Piotr Matys yazısında gidişatın ödemeler dengesi krizine doğru olabileceğiden bahsetmiş. Siz bu konuda neler düşünüyor sunuz?
YanıtlaSilEvet
Sil"Devalüasyon " kavramını çok güzel açıklamışsınız. Ama bence güncel durum için " kasıtlı devalüasyon " demek yanlış olmaz.. Son zamanlarda dalgalı kur uygulaması faktörel değişikliğe uğradığı için adına "fırtınalı kur " demek yanlış olmaz. Aslında dolar konusunda bize açıklanmayan bir plân olduğuna da eminim...
YanıtlaSilDoğru
SilHerkez faiz insin mi? çıksın mı? ya takılmış.bugün faiz artış kararı alınsa ve faiz %18 olsa ne değişecek?
YanıtlaSilhiçbirşey değişmeyecek.Filin tamamına bakmayıp herşeyi fazi üzerinden okumak yanlış.Faiz yüzde 50 olsa ekonomi düzelecek mi hayır ?Sorun para sisteminde ve para sistemi çöküyor.Bu konuda yazan bir ekonomist yok çünki mayınlı saha.Sonuç olarak bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaştırıldırıldıysa o toplum gerçeği söyleyenlerden de o kadar çok nefret eder. Gerçek ise faiz indirimi bindiri mi yalanı değil.O gerçeği yazanı arıyorum.
Kendi sorularını sorup kendi yanlış ve cahil cevaplarını vermişsin. Allah akıl fikir versin ne diyeyim.
SilBu dediklerinizin bizim yaptığımız hatalarla ilgisi yok.
SilHatalar bariz, herkez hataları biliyor, ancak faiz indirimi gibi artırımı da malesef çözüm değil.
SilYada iktidarların yaptığı hatalardan biri gibi konuları politik yada dini açıdan ele almakta.
Aç gözlü iktidarlar ve insanların açgözlülüğü üzerine kurulmuş bu ekonomik düzen hepimizin malumu ve bundan gayet mutluyduk ki hala vazgeçemedik.
Ancak faiz neden düştü diye bağırıp çağıran dostlarda, yeni bir düzenin geldiğini anlamalı. Bu faiz işleri artık eski moda...Üretim teknolojileri değişiyor.Paradan para kazan dönemi de görülen artık işlevsiz ve sürdürülemez bir boyuta geldi.Yeniçağ ve teknolojik dönüşüm kapıda.
İktidar ve ekonomi döngüsü son 100 yıldır aynıydı ...Ancak görülen, köklü bir değişimin baharındayız ve faiz gibi, detaylara takılmayalım demek istiyorum.
Çok daha büyük meseleler var... Çöküşün sancıları ,ve yeni düzene hazır olup olamayacağımız gibi.Tabi bu benim görüşüm .Herkezin fikrine saygım var.
Adsız kardeşim, yukarıdaki yoruma verdiğin ''aydınlatıcı'' ve akıl dolu cevabın için teşekkürler.
SilHerkez değil ' herkes '
SilDeğerlendirmeleriniz için teşekkür ederim.
YanıtlaSilSağ olun
SilHocam paranın değer kaybetmesi senyoraj oranında düşüşe neden oluyor peki ilerleyen süreçte 500 ve 1000 TL lik banknotlar basılır mı eğer olursa bunun sonuçları nasıl olur genel olarak para sistemimizde bir değişiklik olabileceğini ön görüyor musunuz?
YanıtlaSilBasilir basilmak zorunda piyasa arzusu bu yonde. 2.5luk 5lik madeni paralarinda basilmasi lazim. Piyasada kurus kavrami kalmadi.
SilTeşekkürler hocam.
YanıtlaSilFaiz düşünce kredi talebi de artacağına göre bankalar daha çok kazanır, böylece "Ne olur kredi vereyim" diye bizi aramazlar.
İlk bakışta öyledir ama geri ödeme sorunları artar.
SilHocam aslında bankalarda kazanmıyor. Karşılık oranlarının artması maliyetleri artırdığından tam tersi kullandırım oranlarını da artırıyor. Dikkat ettiyseniz devlet bankaları hariç faiz düşüren banka yok. Maalesef bu denklemde yüzü gülen yok.
SilHocam emeğinize sağlık. Her geçen dakika kötüye gidiş, bunun yanında planlamakta güçlük çektiğimiz hayat akışımız.
YanıtlaSilTeşekkürler. Maalesef öyle.
SilMevduat sahipleri büyük zararda fakat bankalar da kredi vermek yerine çok daha fazla getirisi olan yerlerde para değerlendirebilirler.
YanıtlaSilHocam 2 haftada TL bu kadar değer kaybederken. TL bazlı kredi alacaklısı bankalar nasıl kar yazacaklar ki?
Yazımda anlatmıştım bunları
SilAnlamaya imkân yok.
YanıtlaSilFaiz? Hangisi? MB faizi Yada gosterge faizi mi? Yoksa MB faizini dusurmek adina dis borclanmaya odediginiz faiz mi? Ilkini dusurmek kolay. Onemli olan net faiz giderini dusurmek. Mb faizini dusurerek, ic borclanma senetlerinin faizi bile dusurulemiyorsa... Hos bu saatten sonra ne fark eder? Trx
YanıtlaSilSayın hocam TL nin değer kaybının çoğu iç nedenler demişsiniz haklı ve doğru olarak, peki iç sebeplerde büyük payı ne alır ?
YanıtlaSilYani para basma faaliyeti ne kadar etkiler ?
Siyasi değişimle ve bundan sonra yapılabilecek akılcı ekonomik politikalarıyla gidişatı tersine çevirmek mümkün mü yoksa artık TL için çıkar yol kalmadı mı? Teşekkür ederim
Para basmanın etkisi hiç yok gibi. Asıl nedenler hukukun olmaması, demokrasi eksikliği gibi sosyal, siyasal sorunler
Silİyi günler Mahfi hocam, 1 usd $ 7,5 tl idi...şimdi oldu 1 usd = 10 tl...10 TL den de 1 sıfır atsak 1 usd= 1 TL olmaz mı ? Hiç değilse bunu iktidar daha kolay anlatmış olur vatandaşa ;)) TL değer kaybetmedi olduğu yerde duruyor...dolar değişken olan...;))) her nekadar vatandaş 1 ocakta 2825 tl asgari ücret alıyor isede / 7,41 = 381. 24 usd yapıyordu... şimdi 2825 usd / 10,83= 260,84 usd yapıyor. ekmek 2825/ 1,75= 1614,28 adet şimdi 2825 /2,50 = 1130 adet ekmek yapıyorsa da...;)))
YanıtlaSilHocam,
YanıtlaSil"Bu dönemde TL’nin Dolara karşı değer kaybı: 0,105 / 0,093 x 100 = % 11,2 oluyor."
hesabinda bir hata söz konusu. 0,105 / 0,093 x 100 = 112,9. Bu TL'nin 12,9% deger kaybettigi anlamina gelir.
Bir eksiklik olmuş, düzelttim.
SilEnflasyonun % 5 altındaki mevduat faizleri, bankalarda mevduat bırakmazsa, kısa bir süre sonra bu durumdan bankalar da zarar görmeye başlamazlar mı?
YanıtlaSilBaşlarlar
SilMahfi hocam öncelikle yazınız için teşekkürler. Şu an hükümet değişse, akla ve ekonomi bilimine uygun politiklar uygulansa, normalleşme süreci ile öngörünüz nedir. Teşekkürler.
YanıtlaSilÇok uzun ve sıkıntılı bir süreç.
SilSayin Hocam
YanıtlaSil"Bu dönemde TL’nin Dolara karşı değer kaybı: 0,105 / 0,093 x 100 = % 11,2 oluyor." kisminin (0.093-0.105)/0.105 = 11.4286 olarak duzeltilmesi gerekir diye dusunuyorum.
Bunun disinda yazilarinizi buyuk bir ilgi ile takip ediyoruz, bize her zaman isik tuttugunuz icin cok tesekkurler
İşaretlerin tutması için 1 - (0,093/0,105) = 0,114286 ~= %11,4 olmalı.
SilDüzelttim, sağ olun.
SilKur o kadar değişti ki yazarken silip yazmaktan bir şeyler birbirine karıştı tabii.
SilMerhaba Hocam,
YanıtlaSilSadece TL deger kaybetmiyor tum gelismekte olan ulkelerin para birimi deger kaybediyor. Benim anlamadigim FED deli gibi para basti. Tum dunyayi ve ABD'yi borc batagina soktu. Lubnan, Arjantin, Cin emlak sektoru gibi tum riskli varliklar iflas ediyor. FED faiz artirabilir mi? Eger Faiz artimi yaparsa 2022 in 3. cegreginde bu borclar nasil odencek? Benim fikrim bunu onlarda goruyor 1930 krizinden daha beter birseye tum dunya son hizla gidiyor
Hocam 40yıllık iktisatçı olarak,ismine ister devaluasyon deyin ister dalgalı kur rejiminde ulusal paranın değersizleştirilmesi deyin..sorum bunun getirisi mi götürüsü mü fazladır,ne dersiniz?sadece ihracat getirisini artırmaktan başka bir işe yaramayıp genelde halkı fakirleştirip iktidarları götürdüğü için,neden bile bile lades olunuyor?yoksa ekonomiyi aslında iktidarlar yönetmiyor da gerçekten dışardan birileri mi yönetiyor..sorular&sorular..bunlar hiç cevaplanmayan sorular..
YanıtlaSilMB sizce deneysel politika mi sahin politika mi guvercin politika mi boga politka mi ayi politika mi uygulor?
YanıtlaSilNe politikası?
Sil2022-2024 yılı için hazırlanan OVP'de 2021 yılı için ortalama dolar kuru 8,3 TL olarak öngörülmüştü (6.648 milyar TL / 801 milyar USD GSYİH). Şu anda yapılan bu işler sonucunda bugüne kadar oluşan yıllık ortalama 8,29 TL olarak gerçekleşmiş. İnsan ister istemez düşünüyor, bu yüksek ortalamayı OVP'ye yazdıklarına göre faiz indirme politikası daha önceden planlanmış mıydı?
YanıtlaSilŞu an itibarıyla ortalamayı doğru hesapladığınıza emin misiniz?
SilTCMB gösterge niteliğindeki kurlardan günlük ortalama alarak hesapladım. Aylık ortalama kurlar şöyle:
SilJan.21 7,3786
Feb.21 7,0744
Mar.21 7,6142
Apr.21 8,1481
May.21 8,3297
Jun.21 8,6001
Jul.21 8,5978
Aug.21 8,4768
Sep.21 8,4972
Oct.21 9,1476
Bunların üzerine 18 günlük Kasım ayı kurlarını ekledim.
Selam grooveguy,
SilGüzel bir rastlantıyı farketmişsiniz. 8.29 olma sebebi şu;
O plan duyurulduğundaki september 2020 tarihinde usdtry fiyatı 7.40 ile 7.50 arasında idi.
Hazırlanırken belki 7.20 ile 7.30 arası olabilir.
Planın beklediği enflasyon 2021 için 16 civarında idi. 2020 yılı kalanı için beklenen enflasyon ve 2021 yılı beklentisini koyunca ortaya orantılı, döviz cinsi gsmh ile de uyumlu, 8.29 dolar kuru rakamı çıkıyor.
Rastlantısal bir benzeşme.
Referans aldığınız belge yayınlandıktan iki ay sonra ekonomi bakanının instagram dan istifa edeceği belli değildi, dönemin MB başkanının kovulup, yerine ismini unuttuğum faiz artıran MB başkanının geleceği sonra onun da kovulup, şimdikinin geleceği de belli değildi.
8.29 ortalama rakamının da tutup tutmayacağını görmek için bir aydan fazla bir süre de var. 10% ağırlığı olacak bir zaman dilimi daha yaşanmadı. Yaşanınca ne kadar tutmadığını göreceğiz.
Sevgiler.
*9LugvGS9sI#$z5R
Her ayın 21'ini almışsınız kestirmeden giderek oysa önce aylık ortalama kurları hesaplamak gerekiyor (bütün günlerin kurlarını toplayıp gün sayısına bölerek.) Ama bunun da sizin hesabınızdan çok farklı olmayacağını tahmin ediyorum.
SilBu çerçeveden baktığımızda yorumunuzda haklı olduğunuz yani faiz indiriminin önceden plana monte edildiği ve kurun da buralara tırmanacağının tahmin edildiği anlaşılıyor. İlk kez bir tahmin tutuyor gibi.
Bugün açıklanan faiz kararının en önemli tarafı bence 14:06'da açıklanmış olmasıdır. Yoksa gerçek enflasyonun en az %50'lerde dolaştığı bir ülkede politika faizi 15 olsa ne yazar, 25 olsa ne yazar ama siz bir merkez bankası olarak saat 14:00'de açıklayacağınız kararı 14:06'da açıklıyorsanız ne kadar zor durumda olduğunuzu yedi düvele ilan ediyorsunuz demektir. Acınası bir durum...
YanıtlaSilÇok doğru. Her belirsizlik riskleri ve dolayısıyla CDS primini arttırıyor.
SilHiç kimse faturayı ödemek istemiyor, sorunlar bundan kaynaklı.
YanıtlaSilTürkiye ilk kez Sn Cumhurbaşkanımız ile Batının empoze ettiği döviz borçlanarak büyüme modelini terkedip kendi üretimi ile kalkınma yoluna giriyor.
Türk devlet aklı, bunun yetkileri tek elde toplamak ile olabileceğini geç farketti ama farketmesi ile büyük bir başarıdır. Son 3-4 yılda yaşadıklarımız Batının borç sömürgeciliğinden kurtulmanın çabasıdır.
Biz bunu daha rahat atlatırdık malesef Kovid meselesi yüzünden ciddi turizm geliri kaybına uğradık iki yıl. Ülke dışındaki çatışmalar ile de uğraştık. ister istemez paramıza stres oluşturdu. Bizim nesil biraz maddi sıkıntı yaşayacak ama ülke düze çıkacak, çocuklarımız için bu sıkıntıları çekeceğiz.
Güney Kore, Japonya bir günde mi büyüdüler? Bir günde hiç acı çekmeden mi o ihracat rekorları kırıldı? Hepsinin bedelini ödeyen bir nesil oldu. Bizim de çocuklarımız artan ihracat, sağlıklı büyüyen ekonomi ile yaşayacak.
Dikkat edin, batı hiç bir şekilde bize kredi vermiyor. Niye? Çünkü onlar borç vermek istiyor, ilerde ülkeyi kalkındıracak alt yapı yatırımlarına borç paraları gitmesin istiyor.
Herkes köprüyü eleştiriyor, yol eleştiriyor. Sanki önceden çok güzel yollar varmış gibi. Anadolu şehirleri arasında kıvrım kıvrım saatlerce arabada beklenen yollar vardı. Şimdi duble yol rahatlığı geldi.
Halkımız çalışmadan tüketmeye alıştırılmış. öyle olunca iphone alamıyorum, üst model bilgisayar alamıyorum diye sızlanan bir gençlik var. Biz artık üretim toplumuna geçiyoruz. İlerde gençlerimiz bu gün çalıştığım fabrikada şu kadar cep telefonu ürettik, şu kadar bilgisayar ürettik diye konuşacaklar.
Bu günler sıkıntılı biliyoruz, ama hepsi geçecek, müsterih olunuz. Devlete güveniniz .
Hacı, batı kredi vermiyorsa o toplam 450 milyar dolar, bir yıla vadesi gelen 168 milyar doları kimden aldın? Hadi aldın, nereye harcadın? Kaç tane üretim tesisi yaptın? Ne kadar istihdam sağladın? Farkında mısın bilmem de, iç borçlanmanı bile dolarla yapıyorsun.
SilVer mehteri hacı, elbet bir yiyen olur...
Hocam,
YanıtlaSil1 TL yazı tura atıyorsunuz, yere 98 kuruş düşüyor.
Hocam,
YanıtlaSilAlışverişte para saymayı bırakıp ne zaman kilo para ile alıma geçeriz?
Mesela ;
1 kilo elma 300 gram TL,
1 kilo et 1.5 kilo TL gibi.
Hocam,
YanıtlaSilMerkez bankası kağıdın üstüne TL yazmayı bırakıp, direk basılmamış kağıdı bize verse paramız değer kaybeder mi?
Hocam bu durum biraz da bizim çok akıllı ekonomistlerin eseri değil mi? Yıllarca cari açık veriyoruz ekonomimiz çok kötüye doğru gidiyor vs lafları ile demagoji yapıldı televizyonlarda. Cari işlemlerin ödemeler dengesindeki bir kalem olduğundan vs bahsedilmedi ve ödemeler dengesi dile getirilmedi veya ödemeler dengesini dile getirenlerin ekonomik verilerden anlamadıklarından tutun ülkeyi yeterince sevmemelerine kadar değişik ve altı tamamen boş popülist söylemler üretildi. Ve o zamanın bu söylemleri televizyonda sık sık dile getiren gazetecisi ardından ekonominin baş danışmanı oldu. Şu anki duruma o güne dönüp baktığımızda çok şaşırmamak gerekiyor. Ülkenin risk priminin düşmesi şu an için tek çözüm olarak görülüyor yani eğer ki düşük oranlar ile bize kredi verebilirlerse( önemli olan krediyi almak değil almasak bile kredinin oranın düşük olması ülke risk priminin düşmesi anlamına geliyor) finansal krizden çıkabileceğimizi düşünüyorum ama bizim çok bilmiş ekonomistlerimiz hâlâ daha havuz problemi çözme derdinde şöyle yatırımlar yaparsak ekonomimiz şöyle kalkınırsa ülkeye fazladan şu kadar para girer ülke ekonomisi düzelir veya benzeri söylemlerde bulunuyorlar ama ilk okul öğrencisi değiliz ve havuz problemi çözmeye çalışmak tamamen iş bilmezlik bu durumda. Yapmamız gereken havuzu tamir etmek bunu da ancak finansal kurumları yeniden düzenleyerek yapabiliriz ve buna ek olarak yasalar ile ticaret serbestliğini güvence altına almamız lazım ancak öyle havuz tamir olur ülke risk primi aşağı doğru ivmelenir ve ardından zaten gelişmekte olan ülke oldugumuz için en kötü ekonomik politika uygulansa bile havuz dolmaya devam eder çünkü havuzu tamir ettiğimiz için su kaçırmaz. Yapısal reformdan kastedilen de bu aslında. Saygılar sizi yakından takip etmeye devam ediyorum.
YanıtlaSilBurada en kritik konu ilk cümlenizde saklı: Hem akıllı olacak hem ekonomist. Bu sonuç akıllıların eseri olabilir, ekonomistlerin eseri de olabilir ama akıllı ekonomistlerin eseri olamaz.
SilBir zamanlar, USDARS kuru (ARS:arjantin pezosu) da 12 idi. Arjantin'de paranın değer kaybına zaman eğrisinde baktığımız zaman, Türkiye için aynı kaybın 1,5 kat daha hızlı gerçekleştiğini görüyoruz. Bugun, USDARS kuru 100 civarında. Demek ki, USDARS'nin 12'den 100'e geldiği sürenin en az 1,5 katı daha hızı biçimde, EURTRY de 100'e gelebilir. Siz ne dersiniz sayın Mahfi Bey?
YanıtlaSilBu aşamadan itibaren her şey mümkün. Çünkü ısrarla bilimi reddediyoruz.
SilHocam,
YanıtlaSilTuvalet kağıdına yatırım iyi bir yatırım mıdır?
Geçen sene 12 rulo aldığım tuvalet kağıdı bu sene yüzde 55 artmış.
Aynı paraya 6 rulo tuvalet kağıdı alıyorum.
Herhangi bir mala (saklanabilecek türden) yatırım enflasyonist ortamlarda daima akıllıcadır.
SilMahfi hocam, dikkatinize sunarım:
YanıtlaSil1 Tonga Pa’angası = 4.90 Lira oldu
İspat:
https://twitter.com/ekonomikanaliz/status/1461356433232957447
Mahfi bey
YanıtlaSil1. SORUM:
Son zamanlarda ülkemizde soru sormak öyle bir hâle geldi ki, sorumuzu sormadan önce "acaba yanlış anlaşılır mı?!" diye kendimizi frenler olduk, bu durum sizin de dikkatinizi çekiyor mu?
2. SORUM:
Safsatanın niçin safsata olduğunu, bilimle açıklıyoruz.
Bilim dışı konuların niçin bilim dışında olduğunu, bilimle açıklıyoruz.
Komplo teorilerinin niçin komplo teorisi olduğunu, bilimle açıklıyoruz.
Siz, Türkiye ekonomi tarihindeki kırılma ve dönüşüm noktalarını yakından bildiğiniz için bizim gibi sıradan vatandaşların bir bakışta göremediği işaretleri belki görebiliyorsunuzdur. Falcılıktan bahsetmiyorum, bilim insanı olmanızın getirdiği tecrübeden bahsediyorum.
Şu kur meselesinde, hükümetin bir beklentisi, bir planı, bir amacı var da oraya ulaşmaya çalışıyor, biz sıradan vatandaşlar bunu bir bakışta göremiyor muyuz acaba? (İrrasyonelliği geçtim artık.) Sadece, hükümetin ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışan sıradan bir vatandaşım. Belki siz cevabını biliyorsunuzdur Mahfi bey?
1. Yanlış olurmudan ziyade başıma iş açılır mı diye düşünür olduk ki ilerlemenin önündeki en önemli engel budur: Düşünce ve ifade özgürlüğü yoksa toplumlar ilerleyemez.
Sil2. Ben konunun oy derlemeye yönelik faiz takıntısıyla ilgili olduğunu, yapılan bütün açıklamaların (cari açığı düşürürsek enflasyon düşer filan gibi) bu yaklaşımı haklı göstermeye çalışma açıklaması olduğunu düşünüyorum.
"Krizlerin gelmesi sandığınızdan çok daha uzun zaman alır; oluşu ise düşündüğünüzden çok daha hızlıdır."
YanıtlaSilRüdiger Dornbusch (1942-2002)
Alman iktisatçı
Doğru tespit.
SilMahfi bey
YanıtlaSilSizin gördüklerinize kör değiller fakat gördüklerini bile yapmaktan aciz ve basiretsiz bir anlayış icindeler .
Hiç sanmıyorum.
SilNeden faizi sıfır yapmıyoruz? Çünkü faizi sıfır yapmak , talep enflasyonunu fırlatır. Oluşacak enflasyon, devalüasyonu yener ve cari açığın kapanmamasına sebep olur.
YanıtlaSilCari açığı kapatmak, ana hedefimiz ise,
Devalüasyonla birlikte Enflasyonu da düşürmek gerekir. Enflasyonu düşürmek için faizi belirli seviyede tutmak gerekir.
Bugünü de atlattık çok şükür hocam, şöyle biraz dolaşıp temiz hava alalım, yürüyüp kendimize gelelim.
YanıtlaSilHocam benim merak ettiğim birşey var madem bu faiz kötü(yöneticilere göre) o zaman yükseltelim kimse kullanmak istemez birşey kötü ise azıda kötü çoğuda kötüdür. Yüksek faiz ile kimse borçlanmak istemeyecek böylece faiz kullanımı azalacak bizi yönetmenlerinde istediği bu değil mi faiz kullanımın azalması değil mi bir şey ne kadar pahalı ise o kadar az kullanılmaz mı
YanıtlaSilFaizi haram olduğundan hareket ederseniz haramı yok etmeyi düşünmeleri daha normal.
SilMerhaba Hocam,
YanıtlaSilmadem devalüasyon sabit kur rejimlerinde idari kararla oluyor ve o zaman son 30 senedir dalgalı kur rejimi uygulayan Türkiye 1994 yılında nasıl devalüasyon yapmış olabilir? Kafa karışıklığı yarattı bende..
İşte onu kimse anlayamadı.
SilHocam bir iktidar kendisine seçim kaybettirecek bir seyi kolay kolay yapmaz.Bu isin arka planina bakmak lazim.İngiltereden Rothschild ailesinden talimat geldigini dusunuyorum.Yeni dunya duzenine geçişte 2022 yili 7 yillik dongulerin ilk bir onceki basamagi(2023 için).Bir odemeler dengesi kriziyle Turkiyeden baslayacak iflas once Avrupa’ya ardindan tum dunyaya yayilacak ve sistem çökecek.Bu bilerek yapilan bir operasyondur.Baska turlu bir cumhurbaskani bunu bile bile yapmaz.Turkiyeye yeni duzende cok onemli bir rol biçildi.Sloganlari:Build Back Better!Bunu bircok dunya lideri korona salgini esnasinda dile getirdi.Sozun ozu 2022 tam bir çöküş yili olacak;ama en kötüsü 2029 da yasanacak.1929 kara persembeyi bile mumla aratacak bir doneme girmis bulunuyoruz.Allah herkesin yardimcisi olsun.Saygilarimla
YanıtlaSilKomplo teorilerine fazla abone olmayın. Kimse kimseye bir şey empoze etmiyor. Bu dediğiniz şeyleri beceriksizlikleri örtmek için yayıyorlar.
SilÇadır imalatı yapıp ihracateyapıyorum aynı zamanda divan ihracatı yapıyorum organize sanayide doların artması işimize yaradı ilkokul düzeyinde eğitimimle bunu yaptım adam mühendis ağlıyor
YanıtlaSilMustafa
Çünkü mühendis bunun ihracatçıya kısmen yararlı olsa da ülkeye zarar verdiğini görüyor, ağlaması ondandır.
SilHocam selamlar,
YanıtlaSilDün bir haber okudum. Faiz kararından hemen önce, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Resmi Gazete'de Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ'de yapılan değişiklik yayımlandı. Tebliğdeki değişiklik ile Hazine "işlem limitlerini belirleme" yetkisine sahip oldu.
Konuya tam olarak hakim olmadığım için kavrayamadım. Ne yapılmaya çalışıyor acaba?
Cevabınız için çok teşekkürler.
Kaynak: https://m.dw.com/tr/hazineye-işlem-limiti-belirleme-yetkisi/a-59853274
Nakit olarak dövize talep düşürülmeye çalışılıyor.
SilHocam siz yazarken kur 11,1 e çıktı güncellemek gerek rakamları
YanıtlaSilBıraktım ucunu artık.
SilHocam öncelikle saygı ve sevgimi sunuyorum sizlere.
YanıtlaSilKısa kısa, içimizde bulunduğumuz durumda çözümün yada çözümlerinin ne/neler olabileceğini, en azından stabil bir görüntü verebilmemiz için ne kadar süre sabretmemiz ve önlemleri uygulamamız gerekiyor açıklayabilir misiniz?
Bu işin kalıcı çözümü yapısal reformlardan geçiyor. Onların da yaşama geçirilmesi en az on yıla mal olur.
SilMerhaba Mahfi bey, üretici fiyat endeksi ile tüfe arasındaki makasın bu kadar büyük olması ve bunun bir anlık değil uzun süredir devam etmesi normal mi? Bir yerde birbirlerine yaklaşmaları gerekmez miydi? Bunun bir açıklaması var mı? Sonuçta ben geçen seneye göre %46 fazla maliyetle üretip sadece %20 zamlı satış yapabilir miyim?
YanıtlaSil10'dan 11'e bu kadar hızlı çıkması daha kötü şeylerin habercisi olabilir mi hocam?
YanıtlaSilHiç kuşkunuz olmasın.
SilBence faiz indiriminin ve bu durumumuzun temel nedeni Erdoğan'ın bir sonraki seçimlerde seçilemeyeceğini kesin olarak anlaması, kendisini ve birilerini zengin etmek istemesi olduğunu düşünüyorum.
YanıtlaSilHocam faiz enflasyonun altinda belirlendiğine göre dolarizasyon kacinilmaz görünüyor. Bunu önlemek icin mükellefiyet kaydi olmayan vatandaslarin döviz alim satimina kisitlama getirileceğini düşünüyorum.
YanıtlaSilDolarizasyon bütün hızıyla devam ediyor.
SilHocam ben ekonomist değilim o yüzden kusuruma bakmayın ama toplantı hemen öncesinde kurun 9,80-9,90'dan 9,50 ye düşmesini nasıl açıklıyorsunuz? Sonrasındaki artış malum, burada birilerinin kazanması için kim nasıl usd sürüyor piyasaya?
YanıtlaSilAçıklayamıyorum. Bunu ekonomi bilgisiyle açıklamak mümkün değil.
SilSayın Eğilmez, güzel yazılarınız için teşekkür ederim. Siz ve yorumcuların aşağı yukarı tamamı , ekonomimizi düzeltmek için hep teknik ve ekonomik tavsiyelerde, çözüm önerilerinde bulunuyorsunuz. Cari açığın düşürülmesi, yapısal reformlar, dolar endeksleri, üretim maliyetleri vs. gibi. Bence Cumhurbaşkanı'nın çok eskilerde söylediği bir söz var " DİNDAR VE KİNDAR BİR NESİL YETİŞTİRECEĞİZ. KİNİNİZİ UNUTMAYIN" , sadece Ekonomi değil, Yargıdan , Eğitime her alanda bu zihniyet hakimdir. Bütün kaynaklar bu zihniyete göre harcanmakta, bütün borçlarda bu zihniyete göre alınmaktadır. Bu zihniyete göre seçimlerde bütün oylar kendilerine gelecektir ve sonsuza kadar iktidarda kalacaklardır . Kendilerine oy gelmeyecek hiç bir kesime kaynak aktarmayacaklardır. Emeklilikte Yaşa Takılanlar gibi kendilerine oy gelmeyecek kesimlere, katsayı 3600 gibi beklentilere, çözümlerde top uzun süre taca atılacaktır. Aynı zihniyete göre kaynakların harcanacağı alanların titizlikle inceleneceği / takip edileceği IMF ve Devlet ten verilecek resmi borçlar tercih edilmemektedir. Ancak özel sektörden ve karanlık bazı Devletlerden yüksek faizlerle alınacak yüksek faizli borçlar tercih edilmektedir. bu kaynaklarda "Dindar ve Kindar bir Nesil yetiştirme" zihniyeti doğrultusunda harcanmaktadır.
YanıtlaSilEkonomi camiasında herkesin hemfikir olduğu konu, enflasyonu düşürmek. Hepimizin ana amacı bu.
SilBu amaca giden yolları savunanlar şu noktalarda farklılaşıyor.
1-)Cari fazla önemli değil, faizi arttırıp ülkemize finans yoluyla dolar çekelim ve kısa vadede Doları baskılayarak enflasyonu düşürelim gerekirse rezerv satalım diyen yüksek faiz düşük kurcular.
2-)Cari fazla önemli ,faiz indirip doları yükseltelim ve cari fazla vererek doların yükselişini ve enflasyonu durduralım diyen düşük faiz yüksek kurcular.
Bu 2 grubun tartışmaları devam ederken, bir 3. Grup türedi.
3-) Cari fazla önemli , ama cari fazla vermek için devalüasyon enflasyon’dan yüksek olmalı diyen yüksek kur yüksek faiz cephesi..
Hangisi haklı?
-Düşük kur yüksek faizciler mi?
-Yüksek kur düşük faizciler mi?
-Yüksek kur yüksek faizciler mi?
Elbette burada haklı olan kesim, yüksek kur yüksek faizcilerdir. Çünkü devalüasyon, gerçek enflasyonun altında kalırsa cari açık kapanamaz. Bu sebeple cari açık kapanılmak isteniyorsa, kurdaki artışla beraber enflasyonun da düşmesi gerekir.
Enflasyonun düşmesi için faiz arttırmak gerekir. Faiz artışının yaratacağı revalüasyonun, Tcmb’nin piyasadan dolar çekerek devalüasyona dönüştürülmesi gerekir.
Her zaman, devalüasyon, enflasyonun üstünde olmalı bu şekilde ihracatçının avantajı devam ettirilmelidir.
Burada bahsedilen enflasyon,Tuik’in açıkladığı değil gerçek enflasyondur.
Anamur muzu üreticisi ve ihracatçısını düşünelim. Gerçek enflasyon, faizlerin düşük olması sebebiyle %60 gibi yüksek bir rakam olsun ve muzun fiyatı da bu kadar artsın.
2021 Ocak ayında bu muzun kilosu, 10 Tl olmuş olsun. Dolar 8 Tl diyelim. 1 kilo muz 10/8=1.25 dolar yapar.
2022 Ocak ayında bu muzun kilosu %60 enflasyondan dolayı 16 Tl olur. Devalüasyon %25 oldu diyelim dolar 10 Tl oldu.
1 kilo muz 16/10= 1.6 dolar oldu.
Ne oldu şimdi? Faizi düşürdüğüm için enflasyon fırladığından , tepkilerden dolayı yeteri kadar devalüasyon da yapamadığım için ihracatçının 1.25 dolarlık ürünü 1.6 dolara çıktı ve ithal muz karşısında yerli muz dolar bazında pahalılaştı ve ihracat rekabetini kaybetti.
Cari fazlayı düşürme girişimim işe yaramadı. Yüksek kur düşük faiz yöntemi cari açığı azaltamadı.
Bu sebeple, sayın para politikası belirleyicileri, lütfen ekonomistlerimizin faiz konusundaki uyarılarını dikkate alınız.
Cari açık düşürülmek isteniyorsa, devalüasyon olmalı ama bununla beraber enflasyonun da düşük olması gerekir. Bunun için faiz arttırımı şarttır. Aksi takdirde enflasyon-devalüasyon kısır döngüsü devam eder ve Muz örneğinde olduğu gibi cari açık hiçbir zaman kapanmaz.
Mevcut durumda faiz indirmek demek, ülkemiz ekonomisinin yürüdüğü yolları muz kabuğuyla doldurmak demektir. Tehlikelidir.
Sayın Bağnazlığımızı azaltalım,
YanıtlaSil"dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik..."
Bu satır bir AKP mitinginden değil, Necip Fazıl'ın "gençliğe hitabe"sinden.
O nereden almış derseniz, müslümanlar dışındaki tüm insanları düşman belleyen temel islâmi kaynaklardan.
Eleştirdiğiniz konunun temelinin ne olduğunu netleştirmekte yarar var diye düşünüyorum...
Türkiyenin değer kaybının nedenleri olmalıydı başlık.
YanıtlaSilDeğer kaybeden Türkiye ve dolayısı ile Türkiyenin parasında insanlarında hukukuda siyasetinde yönetimide eğitiminde değer kaybediyor.
Paranın değer kaybı demek ülkenin değer kaybı demektir.
Hocam yabancı dilde eğitim hakkında ne düşünüyorsunuz? Derslerin İngilizce verilmesini doğru buluyor musunuz? Ben anadilde eğitimi savunuyorum.
YanıtlaSilAynı kanıdayım. İyi bir yabancı dil hazırlık eğitimi sonrasında dersler Türkçe olmalı. Her dönemde bir veya iki ders yabancı dilde olabilir.
SilYabanci dil konusunda bence bazi bolumler kesinlikle tamamen Ingilizce olmali. Mesela fizik, kimya, biyoloji ve bircok muhendislik bolumleri. Cunku bilim dili Ingilizce'dir. Lisanstan sonra yuksek lisans ve doktora yapilacaksa zaten bir suru Ingilizce makale okuyup kendi tezimize uygulamamiz gerekir. O yuzden 1 yil lisans hazirlik okuduktan sonra hic arayi acmadan bu bolumlere ait dersler Ingilizce olmali diye dusunuyorum. Ancak o zaman kaliteli bilim ve muhendislik uretebiliriz diye dusunuyorum. Onun disinda tabi ki tamamen Turkce olmasi gereken bolumler de var ornegin tip ve hukuk.
Sil2 asgari ücretli vatandaşın 2017 yılında 57000 türk lirası var.
YanıtlaSilBirinci vatandaşımız 4 yıl önce Kur 3,8tl iken 15000 dolar alıyor.Hep dolarda kalıyor ve üstüne hiç para eklemeden bugün 11.2tl kurdan tl'ye dönse 168000 tl yapıyor.
İkinci vatandaşımız 57000 türk lirasını bankaya vadeli koyuyor. Ortalama yüzde 15 den hesaplarsak 100000 tl etmiyor.1.vatandaşı yakalamak için 68000 tl'de kazanması gerekiyor.Asgari ücretten 2825 tl'den hesaplarsak 24 ay asgari ücret koyması gerekiyor düz bir hesap yaparsak.
2.vatandaşın 1.vatandaşın durumuna gelmesi için 4 yılın 2 yılında da hiç yemeden birikim yapması gerekiyor ki aynı konuma gelebilsin.
Sonuç; tl de duran kaybetti doları alan tl bazında neredeyse 3 kat büyüdü.
Faizler eğer dolardan daha fazla reel olarak getiri getirmiyorsa hiçbir vatandaş türk lirasında kalır mı?
Hocam çok güzel bir yazı. Teşekkür ederiz. Benim asıl merak ettiğim kısım ? Siyasi dili bir kenara bırakırsak TL bu saatten sonra nasıl değer kazanır ? Ekonomi dilinden fikriniz nedir ? Teşekkür ederim
YanıtlaSilSağ olun.
SilSiyasi dili bir kenara bırakırsak TL bu saatten sonra değer kazanamaz.
Hocam elinize sağlık. Anlayamadığım bi konuyu sormak istiyorum. Malum ekonomide faiz, kur, milli gelir vs. bütün göstergeler kötüye gidiyor. Ama dış borç gsyh oranımız gelişmiş ülkelere oranla düşük. Bunun sebebi nedir?
YanıtlaSilBir yanlışlık var. Dış Borç / GSYH oranımız onlardan yüksek. Sanırım siz bizim dış borçla onların toplam kamu borcunu kıyaslıyorsunuz.
SilHocam merhaba. MB faiz kararları sadece Bankaların işine yarayacağından bahsettiniz yazınızda. Aslında bu faiz indirimleri kamu bankalarına geçen yıllarda yapılan absürt baskılar ile mevcut durumda zarar hanelerine yazılan kredi geri dönüşlerinin telafisi amacını taşıyan, yanlışı daha büyük yanlışlar kümesi ile düzeltmeye çalışılan, mantıksız kararlar olduğu aslında net olarak görünmekte. Çünkü bankalar mevduat faizlerini düşürüyorlar fakat kredi faizlerine bu indirimleri yansıtmıyor, yansıtamıyorlar.
YanıtlaSilBenim merak ettiğim, ÜFE ile TÜFE arasında ki bu farkın makyajlanarak böyle devam ettirildiği ve faiz ile enflasyon arasında ki bu farkın gitgide daha da açıldığı önümüzdeki günlerde bir pazartesi sabahına %100 enflasyon görerek başlayabileceğimiz olasılığının ne kadar yakın olduğu görüşünüzdür?
Bu sorunuzun yanıtı resmi enflasyon verilerinin ne zaman gerçeği yansıtacağına bağlıdır.
SilHocam merhaba. MB faiz kararları sadece Bankaların işine yarayacağından bahsettiniz yazınızda. Aslında bu faiz indirimleri kamu bankalarına geçen yıllarda yapılan absürt baskılar ile mevcut durumda zarar hanelerine yazılan kredi geri dönüşlerinin telafisi amacını taşıyan, yanlışı daha büyük yanlışlar kümesi ile düzeltmeye çalışılan, mantıksız kararlar olduğu aslında net olarak görünmekte. Çünkü bankalar mevduat faizlerini düşürüyorlar fakat kredi faizlerine bu indirimleri yansıtmıyor, yansıtamıyorlar.
YanıtlaSilHocam öncelikle emeğinize sağlık.
YanıtlaSilKur yükseldikçe artan dış borçla birlikte bir ödemeler dengesi krizine doğru sürükleniyoruz. Buna paralel olarak, dolarize banka bilançoları da her geçen gün daha fazla bozuluyor.
Dolayısıyla bu hükümet için bir noktadan sonra sermaye kontrolleri kaçınılmaz olacaktır diye düşünüyorum. Döviz bürosu işlemleri için getirilen kimlik kaydı zorunluluğu bu hazırlığın bir parçasıdır. Bunu zorunlu karşılık oranlarını revize etmeden yapmayı deneyebilirler mi emin değilim..
xyz..
Hocam son cümlenizde belirttiğiniz ifade sadece özel bankalar için geçerli olabilir mi? Zira kamu bankalarının kullandırdığı kredilerde mevduat faizi ile kredi faizi arasında marj yok denecek kadar az. Son yılarda kamu bankalarının karlarındaki düşüşte bunu göstermiyor mu? Sizce kamu bankası ve özel banka ayrımını yapmamız doğru olmaz mı ?
YanıtlaSilFinansal piyasaların söylediği bir nass var, ya Aralık ayında 6-7 puan faiz artıracaksınız, ya da ani duruş (sudden stop) olacak. Hadi bakalım kimin nassı kuvvetli...
YanıtlaSilTesekkurler hocam ilk defa yorum yaziyorum. Surekli okuyorum yazilarinizi. Gorunen Oki bu dengesiz dalgalanmarin buyuk payini ulke icindeki siyasal ,hukuk, ve diger sorunlardan kaynaklandigini goruyoruz.
YanıtlaSilSabırla, yılmadan yazdığınız için çok teşekkürler hocam.
YanıtlaSilDolar belki 11.5 belki 12.00 görecek ama birşeyler usd/try paritesinin 3-4 ay içinde 10.00 altını görmesinde etken olacak. Bakalım buna ne sebep olacak.
YanıtlaSilHocam merhaba ülkede devalüasyon olması durumunda 740 lira civarında seyreden gram altın ne kadar olur bu ilişkiyi anlayamadım?
YanıtlaSil