Devletler Batar mı?

Batmanın Anlamı Üzerine

Başlıktaki sorunun farklı çeşitleri var: Ülkeler batar mı? Devletler batar mı? Toplumlar batar mı?

Bu soruları yanıtlamaya girişmeden önce batmanın ne anlama geldiğini incelemek gerekir. Batmak, fizikte, bir sıvının üzerinde iken herhangi bir nedenle içine gömülmek ya da sert ve sivri uçlu bir şeyin yumuşak bir şeye girmesi, saplanması anlamında kullanılan bir sözcük. Ekonomi, finans, işletme ve hukuk alanında batmak daha çok iflas anlamında kullanılıyor. İflas; alacaklılara olan borçlarını geri ödeyemeyen kişi ya da kuruluşların borçlarının bir kısmının ya da tamamının kaldırılmasını talep etmesi sonucu bir yargı sürecidir. Konu devlet ve ülkeye gelince iki türlü batma söz konusu olabilir: (1) Girişilen savaşların kaybedilmesi ya da dünyadaki gelişmelere ayak uydurulamaması gibi çeşitli nedenlerle güç kaybına uğrayarak ülke topraklarını ve yönetimini yitirmek. Buna örnek olarak Roma İmparatorluğu, Osmanlı İmparatorluğu ve SSCB’yi sayabiliriz. (2) Moratoryum ilanı. Devletin mali anlamda güç durumda bulunduğu dönemlerde yeni bir anlaşma yapmak suretiyle borçlarının ödenme şekli ve süresini yeni esaslara bağlamasına moratoryum denir. Moratoryumda borç ortadan kalkmaz, ödemeler ertelenir, faiz oranları yeniden belirlenir, belli durumlarda borcun kısmen silinmesi söz konusu olabilir. Bunun en yakın örnekleri Meksika, Arjantin ve Rusya’nın açıkladığı moratoryumlardır. Yunanistan batma aşamasına geldiği halde Avrupa Birliği üyesi olduğu için birlik tarafından moratoryuma gitmeden kurtarılmıştır.   

Günümüzde sokak dilinde devletlerin batması ifadesiyle kastedilen şey savaşlar nedeniyle değil borçların ödenemez duruma gelmesi nedeniyle ortaya çıkan durumdur. Böyle bir durumun bir sonraki aşaması moratoryum ilanıdır. Bu durumda devlet batmaz, ülke toprakları yitirilmez, borçlar yeni bir biçim alır.

Türkiye’nin geçmişinde iki moratoryum örneği vardır:

1875 Moratoryumu

Osmanlı İmparatorluğu ilk dış borçlanmasını Kırım savaşına finansman bulabilmek için 1854 yılında yaptı. Bu yıldan 1874 yılına kadar geçen 20 yıllık sürede 15 ayrı dış borçlanma yapıldı ve toplamda 239 milyon lira borçlanıldı. Bu sürenin sonuna doğru Osmanlı İmparatorluğu alınan borçların anaparası bir yana faizlerini bile ödeyemez duruma geldi ve 1875 yılında moratoryum ilan edilerek borç ödemelerine yeni bir düzenleme getirildi. Ne var ki bu düzenlemeye de uyulamadı. II. Abdülhamid'in padişahlığı sırasında, yönetim, 1877 – 78 Osmanlı – Rus savaşıyla (93 harbi) birlikte imparatorluk dış borçlarının yanı sıra Galata bankerlerinden almış olduğu iç borçları da ödeyemeyeceğini açıkladı. Bunun üzerine alacaklılarıyla yeni bir anlaşmaya giderek damga işlemleri, alkollü içki, balık avı, tuz ve tütünden alınan vergi gelirlerini 10 yıl boyunca iç borçlar karşılığı olarak alacaklılara bıraktı. Bu işlemleri yürütmek üzere bir Rüsum-u Sitte İdaresi kuruldu. Resim ya da çoğulu olan rüsum, damga vergisi gibi dolaylı vergileri ifade ediyor. Sitte ise altı anlamına geliyor. Altı adet geliri kapsadığı için idareye bu ad verilmişti.

Dış borçlardan alacaklı Avrupa devletleri yalnızca Galata bankerlerine olan iç borçlar için böyle bir idare kurulmasına tepki gösterince 1881’de damga, alkollü içki, balık avı, tuz, tütün ve ipekten alınan vergilerin tüm geliri iç ve dış borçlara ayrıldı. Böylece Osmanlı İmparatorluğu bazı gelirlerini doğrudan borç ödemelerine tahsis etmek zorunda kalmış oluyordu. İş bu kadarla da bitmedi. Yabancı devletler iç ve dış borçların ödenmesinde kullanılmaya ayrılan bu gelirleri toplama ve alacaklılara ödeme görevinin de Osmanlı devletinden ayrı bir idare kurularak ona devredilmesini istediler. Hükümet yabancı devletlerin baskılarına dayanamadı ve 20 Aralık 1881’de yayınladığı Muharrem Kararnamesi ile Rüsum-u Sitte İdaresi’ni kaldırarak yerine Düyun-u Umumiye İdaresi’ni kurdu. 1882 yılında çalışmaya başlayan Düyun-u Umumiye’nin idare meclisi biri İngiliz ve Hollandalı borç verenlerin, biri Fransız, biri Alman, biri Avusturyalı, biri İtalyan borç verenlerin, biri ayrıcalıklı tahvil sahiplerinin temsilcilerinden ve biri de Osmanlı tebasından olmak üzere 7 kişiden oluşuyordu. İdare binası bugünkü İstanbul Erkek Lisesi binasıydı. Düyun-u Umumiye İdaresi bu gelirleri toplayarak iç ve dış borçların alacaklılarına ödemeye başladı. Düyun-u Umumiye İdaresi, Osmanlı İmparatorluğunun bağımsız bir devlet olarak maliyesini yönetme, vergi koyma ya da kaldırma, vergi oranlarını değiştirme gibi hükümranlık haklarının bir bölümünü elinden almış oluyordu. Düyun-u Umumiye İdaresi bu vergileri toplamakla kalmadı, bir süre sonra sanayi ve ticaret alanında yatırımlara da girişmeye başladı. 1912 yılı itibariyle Maliye Bakanlığında 5500 memur görev yaparken, Düyun-u Umumiye İdaresi’nde 9000 memur çalışıyor, Osmanlı İmparatorluğu’nun gelirlerinin yaklaşık üçte biri bu idarece tahsil ediliyordu.

Lozan Antlaşmasıyla bu kurumun işleyişine son verildi. Osmanlı borçları Lozan’da imparatorluğu oluşturan ülkelere paylaştırıldı. En büyük pay Türkiye Cumhuriyeti’ne düştü. Söz konusu borçların anaparası 1933 yılında yapılan Paris Antlaşmasıyla indirime uğradı ve Türkiye, çok daha düşük miktarlar ve daha uygun bir ödeme takvimiyle olsa da Osmanlı borçlarının geri ödenmesini ilk borcu aldığı 1854 yılından tam 100 yıl sonra 1954 yılında tamamladı.

1958 Moratoryumu

Türkiye Cumhuriyeti (Adnan Menderes’in Demokrat Parti hükümeti) 4 Ağustos 1958 tarihinde ülkenin içinde bulunduğu mali güçlükler ve borçların ödenemeyecek hale gelmesi nedeniyle moratoryum ilân etti. Bu tarih aynı zamanda Türkiye’nin IMF ile ilk kez bir düzenleme içine girdiği tarihtir. Bir yandan yapılan devalüasyonla 1 ABD Doları 2,80 TL’den 9 TL’ye eşit hale getirilirken bir yandan da alacaklılarla anlaşmaya varılarak mevcut borçların 1971 yılına kadar taksitlendirilmesi sağlandı.

Bu moratoryum ve yarattığı sonuçlardan daha ilginç olanı o tarihte mevcut olan dış borç miktarının bilinmemesidir. Türkiye’nin ne kadar ve kimlere dış borcu olduğunu alacaklı ülke hükümetleri bildirmiştir. Yapılan anlaşma, anlaşmanın imzalandığı tarihe kadar gelen toplam 422 milyon dolarlık borçları kapsıyordu.

Bu düzenlemelerin önemli bir sonucu da o tarihe kadar kamu kesimi içindeki her idarenin kendi başına borçlanması uygulamasının kaldırılması ve kamu kesiminin yalnızca Hazine aracılığıyla borç alabileceği konusunun hükme bağlanmasıydı. Bu gelişme aslında ‘her şerde bir hayır vardır’ sözünün tam olarak karşılığıdır. Böylece merkezi yönetim içinde her idarenin kendi başına borçlandığı, bütçe ve hazine birliği ilkesinin çiğnendiği bir dönem sona ermiş oluyordu.

Günümüzün Borç Sorunları

Küresel krizin etkisiyle pek çok ülke borç yükü sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Bu borç yükünün iç borç bölümü daha az sorunlu. Çünkü ülkeler enflasyon yaratmayı göze alarak para basıp iç borçları ödeme imkânına sahipler. Buna karşılık dış borç ödemeleri için böyle bir imkânın olmaması asıl sorun olarak dış borç yükünü öne çıkarmaktadır. Parası rezerv para (dünyada alış verişte kabul edilen para) konumunda olan ülkeler açısından bu anlamda iç borç dış borç açısından bir fark yoktur. ABD, Euro Birliği ülkeleri, Japonya, Birleşik Krallık gibi parası rezerv para olarak kabul edilen ülkeler iç borçlarını da dış borçlarını da kendi paralarıyla ödeyebilmektedir.

Tablo: Çeşitli Ülkelerin Dış Borç Yükü 2020 (Dış Borç Stoku / GSYH, %)

ABD, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya ve İspanya’nın para birimlerinin rezerv para olması nedeniyle iç ve dış borç ayrımı yapılmaksızın bütün borçlarının tabloya katıldığına dikkat edilmelidir. Ne şekilde yorumlanırsa yorumlansın bu tablo gelişmiş ülkelerin ilk kez karşılaştığı bir durumu yansıtmaktadır. Borçlar öylesine yükselmiştir ki hep birlikte moratoryum ilan edilmesi bile söz konusu olabilir.

Türkiye’nin dış borç yükü yüzde 63’tür. Bu oran gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında düşük görülebilir. Buna karşılık Türk Lirasının rezerv para olmadığı ve dış borç ödemesinde kullanılamayacağı gerçeği karşısında oranın çok da düşük olmadığı anlaşılabilir.

Sonuç ve Değerlendirme

Günümüzde örneği daha az görülmekle birlikte devletler savaş gibi olaylar sonunda batabilir. Geçmişte devletler battığında bazen ülkeler de batar, tarihten silinir ya başka bir devletin yönetimine girer ya da başka bir devlete dönüşürdü. Bugün artık ülke batışı pek görülmüyor. Devletler batarken eğer ülke (tümüyle) elden çıkmamışsa o topraklarda yeni bir veya birkaç devlet kuruluyor. Mesela Osmanlı İmparatorluğu batarken Türkiye Cumhuriyetinin de aralarında olduğu birçok yeni devlet kuruldu. Daha yakın bir örnek Yugoslavya’nın batışıdır. Yugoslavya’nın yerini Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Makedonya gibi yeni devletler aldı.

Bugün gelinen aşırı borç yükleri önümüzdeki dönemde küresel sistem için en büyük riski oluşturuyor. Birinin moratoryum ilan etmesi, sistemi, zincirleme moratoryum ilanlarına götürebilecek kadar etkili olabilir.


Yorumlar

  1. ÇOK İYİ AÇIKLANMIŞ. TEŞEKKÜRLER

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez bankası başkanlığı yapmış biri😁

      Sil
    2. Beter olsun lar inşallah

      Sil
    3. Mahfi Hocam, “net borç” diye bir tanım var mıdır? Listedeki ülkelerin bazıları net alacaklı değiller mi? Saygılarımla,

      Sil
    4. Erbakan denk bütçe yapıp memura işçiye yüksek zamlar yaptı ekonomi rayına girdi noldu 28şubatcilar darbeyle Hocayı indirdiler ve ilk seçimde Halk Hocaya sahip çıkmadı Eceviti seçti 2001 krizini yaşadı Boşuna sizlanip durmayın Bu faiz düzeninde devletler batmaya mahkumdur

      Sil
    5. beter olsunlar diyen vatandaş unutma sende aynı gemidesin, gemi batarsa ilk önce senin gibi fareler terk eder gemiyi.
      aynı gemide degilsen
      canın cehenneme.

      Sil
    6. Mükemmel cevap dostum

      Sil
    7. Ecevit ulkeyi savasa soktu ulkeye toprak katti tum dunya ambargo yapti. Dis gucler Eceviti indirip kendi adamini getirmek icin yapti DiJ Gucler oyuna getirdi bu milleti sukur ve cay esliginde zamlari Allah tayin eden doneme gecis yaptim sukurler

      Sil
  2. Tarihimizde moratoryum ilan eden II. Abdülhamit ve Menderes'in bu iktidarın en önemli rol modelleri olması ilginç. Seçtiğiniz kılavuzla ilgili özlü sözlerimizi akla getiriyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kılavuzu Karga Olanın Burnu BO(K)RÇTAN Kurtulmaz.. 🤔

      Sil
    2. moratoryum ilan edilmesinin sebeplerine bakmak lazım o dönem içindeki siyası ekonomik olayları incelemek lazım bu kişilerin iktidara geldiği zaman karşılaştığı duruma bakmak lazım ismen yargılamak olmaz

      Sil
    3. Kardeşim borçlar onun döneminde alınmadı o

      nun döneminde ödendi. Eleştirirken biraz vicdanlı olun

      Sil
    4. Yazıyı nerenizden okuyorsunuz

      Sil
    5. Unknown 23.23e katiliyorum. Sultan Hamit dönemi pek cok yonden elestirilmistir, ama israf konusunda bir elestiriye hic denk gelmedim. 1875 Moratoryumu da zaten adamin iktidarinin hemen öncesinde ilan ediliyor, ki ilan eden Mithat Pasa tayfasi. O konuda da Mithat Pasa'nin moratoryumu ilan etmeden önce sahsî maliyesini buna göre ayarlayip ilan ettigine yönelik iddialar var. Sultan Hamit dönemi borclarin arttigi degil azaldigi bir donem yanlis bilmiyorsam.

      Su anki hükümetin de adami kilavuz aldigi falan yok. Gidin iki donemin egitim politikasina falan bakin. Birisi dindar nesil yetistirecegim diyip bir halt yetistirememis, digerinin yetistirdigi bireyler hala mumla araniyor.

      Sil
    6. 2. Abdülhamit han konusunda yanlış düşünüyorsunuz o zamanla ilgili Çamlıca nın Osmanlı tarihi kitabı var 6 ciltlik okursanız ne durumda ve ne şekilde bir devlet aldığını ögrenirsiniz . Mahfi bey sizde sağolun çok net bi şekilde anlatmışsınız

      Sil
    7. Hocam asgari ücretten vergi kaldırılması mümkün müdür? Olası dezavantajları nelerdir? teşekkürler.

      Sil
  3. Mehmet Çelik16 Ekim 2021 13:07

    Güzel yazınız için teşekkür ederim hocam. Ülkemizin dış borç yükünün ne kadarı devlete ait acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Toplam dış borcumuz 446,5 milyar Dolar. Bunun 179,8 milyarı kamu kesimine, 27,1 milyarı Merkez bankasına, 239,6 milyar Doları da özel kesime ait.

      Sil
    2. Hep beraber çalışıp öderiz
      Öyle denile bilir bir şey mi bu 🤣

      Sil
    3. Ben özel kesimin bu kadar borcu olduğunu düşünmüyorum disardan kendi kurduklari sirketlerden aldiklari paralari borç diye gösterip vergiden muaf olmak amaçları

      Sil
    4. Bu miktara, Yap-İşlet-Devlet projelerine "Hazine Garantisi" adı altında taahüt edilen, istatistiklerde hiç görünmeyen, özel sektörün gelecek 20yılda ödenecek gibi kabul edilen ama aslında devletin vatandaşları tarafından ödenecek olan, gerçek miktarı "Ticari Sır" olduğu için açıklanmayan, tahmini yaklaşık 80-120milyar USD de eklemek gerekli.

      Sil
  4. Vesselam zor günlerdeyiz. Allah beterinden korusun. Ülkemize aklı başında idareciler nasip eylesin.
    🙏Amin.

    YanıtlaSil
  5. Osmanlı’nın, Menderes’in devamıyız diyorlardı !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence Osmanlı'nın borçları diğer kurulan ülkere de dağıtılmalıydı

      Sil
    2. Dağıtıldı zaten ama en büyük pay Türkiye'ye düştü.

      Sil
    3. Mesela Yunanistandan savaş tazminatı alınmamış o kadar borca rağmen neden acaba

      Sil
    4. Yunanistan ilk dış borç alınmadan önce bağımsız oldu diye biliyorum. Bu sebeple.

      Sil
    5. Kontrol etmedim, ama Dedeagaci savas tazminati olarak aldik diye hatirliyorum.

      Sil
    6. Yunanistan, Türk Kurtuluş Savaşı yılları boyunca Batı Anadolu'ya verdiği zararın karşılığında savaş tazminatı olarak Türkiye'ye Edirne'nin Karaağaç semtini vermişti. Bkz. Lozan Antlaşması

      Sil
  6. Mahfi hocam,Menderes dönemindeki dış borcu alacaklılardan öğrenmişiz.Günümüzdeki dış borç biliniyor mu acaba ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. 1960'larda borçlar ciddi biçimde izlenmeye başladı. 1980'lerde ben Hazine'deyken iç ve dış borç izleme sistemi modernize edildi. Borç harç ciddiyetle izleniyor.

      Sil
    2. Zannetmiyorum. Sistem adı "Borç" veye "Kredi" olanları takip ediyordur. Değişik isimler altında "Yükümlülükler" toplamı çok daha fazladır. Milyarlarca Euroluk projelere verilen Hazine Garantisi gibi.

      Sil
  7. Hocam erken seçim olsun ya da olmasın Türkiye nin ilk 5 yıl içinde moratoryum ilan edebilme olasılığını nasıl görüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tablodaki ülkelerden farklı olan tek yanımız bizim sürekli risk yaratmaya devam etmemiz.

      Sil
    2. Fırsatlar devşirmek için riskleri daha da arttırmalıyız.

      Sil
    3. Eveet risk almak kumardir ancak terazinin kefesinde vatan olacaksa risk almak vicdana sığar mı?

      Sil
  8. Hocam, referans sayılabilecek paralardan ayıklanmadığında tablo anlamını ve gücünü kaybediyor kanımca. EU bölgesi, ve USD tabloda yer almasa da olur. Financialzation olgusuna doğru eğiyor, natonal olması gereken açıklamaları. Sonuçta global varlıklar 1 ise global borçlar(yani alacaklar) 5 oldu. fiatların faizlerini ödeyemez bu varlıklar. Ancak; Ülke müşahhas olarak batar mı? mesela lübnan, resmi kuu 1400- 1600 lübnan pounduyla 1dolar alırsın diyor hep. Kimse! buna inanmadığından gerçek piyasa şu anda 21bin pound =1 usd seviyesinde, gecen yıl 13bin, ondan önceyse 3bin idi. kopmuş gerçeklerden, kağıt üzerinde rakam yazıyor batmakta olan bir ülke. Kendimize en yakın bulduğum örnek burası, zeytuna beach deniz kenarında 7milyon dolarlık rezidanslar yok satıyor, gayrimenkuller usd ile tedavül, cash economy dönmüş.. ülkede birçok eli silahlı grup var, herkes kendi çıkarını kolluyor, ortak bir ilkeleri kalmamış! iran, rus, papalık vs vs dış etkilerle yönleniyorlar.. gariban sürüsü. oysa eskiden buralar ne müthiş kültürler doğurmuş! batmamış, ama açık lağıma doğru transformasyon geçirmiş. Ülkemiz de batmayacaktır, zaten transformasyon devam ediyor, daha fakir, daha kalabalık oluyoruz, daha cahil, daha hoyrat. sonra bu kitlenin consesusuna dayanan iç yağma bitiyor, zorunlu olarak tiranlık başlıyor. otokrasiyle yönetileceğiz. tiran'ın, konfüçyen kaliteye transforme olmasını umud edenler var, abramaik kalitesizliğin devam etmesinde çıkarı olan ve bu puslu havaya özlem duyanlar var.. Ülke batmıyor.. iğneli fıçıya dönüşüyor ülkesini sevenler için...

    YanıtlaSil
  9. Sayın hocam 1958 moratoryumu kısmında Adnan
    kısmı yanlış yazılmış. Yazı için teşekkürler

    YanıtlaSil
  10. Hollanda da her çöp bidonu 9bölüme ayrılmış,atık cam,elektronik,metal,ahşap,plastik ise ayrı bölüme atılıyor,bu ülkede kişi başına 15 inek düşüyor üstelik bir tanesini kurban pazarına getirsen bizde tosuncuk diye ana habere çıkar,ayrıca nüfusu 10binden yüksek her kasabada siemens,bosch,miele,valeo fabrikası var.bu yüzden batmaz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hollanda zaten batık zira deniz seviyesinin altında.

      Sil
    2. Düşük "seviyeli" yada "Seviyesiz" bir şaka olmuş. :)

      Sil
    3. ŞAHANE ESPRİ

      Sil
  11. Mahfi hocam hükümet bilerek Türk lirasının değerini düşürüp dövizin yükselmesini sağlarsa halk yastık altındaki beșyüz milyar doları bozarsa Türk lirası değer kazanır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kazanır tabii ama halk yastık altı varlığını bozmaz.

      Sil
    2. Hocam kitabınızda doların 1 tl olmayacağı ve olaması durumunda dış ülkelerden yatırım gelmeyeceğini söylemiştiniz. Peki sizce bu kitapları okumayan hükümet acaba sizin kurduğunuz cümleyimi baz alıyorlar. Dolar ne kadar çıkarsa o kadar çok dolar gelir diye ?

      Sil
    3. Ya hocam bu millette vatandaşı kuş zannediyor.kaça çıkarsa çıksın bozmam.niye bozayım.çıkış ihtimali olduğu sürece bozmam.ne zamanki GERÇEK tedbirler ortaya konur zaten o zaman TL ufaktan değerlenmeye başlar.birde istikrarına bakılır niyetleri ciddi ve devamlı ise o zaman düşünülür bişe.yatırıma yönelenebilir.
      Tabiki arkadaşların gerçekten düzeltme niyetleri olduğuna zerre-i miskal inancım yoktur.sadece günü kurtarma niyetleri ve ona yönelik hareketler.

      Sil
  12. Elinize sağlık. Sadece dış borç yükü ile moratoryuma gideceklerini sanmıyorum. Çünkü borçları olduğu kadar da alacaklılar da. Mesela Almanya ve Hollanda'nın net olarak alacaklı ülkelerdir. Tablolarda en risklisi Yunanistan ve Türkiye. Yunanistan'ın arkasında AB var. O yine bir şekilde kurtarır. Bizim arkamızda hiçbir şey yok. Yine gideceğimiz yer İMF.

    YanıtlaSil
  13. devler batsa çıkıyor çünkü paraları rezerv starüsünde yani konjokturel sorunları parası rezerv statüsünde olmayanlar para basarak kendi problemlerini başkarına transfer etme kabiliyetleri olmadığı için bstıkları kendilerine transfer etmiş oluyorlar ,matematikte oyunlar teorisini uyguladığım zaman bana bunu söylüyor

    YanıtlaSil
  14. Hocam, birey olarak ne yapalim. Fiziki altin mi alsak. Devletlerin bastigi paralar her an degersiz kagit parcalarina donusebilir.
    Bitcoin mi alalim. Ev, arsa mı alalım...Biraz param var da onun icin endiseliyim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşte onu bilemem çünkü her bireyin durumu diğerinden farklıdır.

      Sil
    2. Cehaletimi bağışlayın, iktisattan anlamam, naçizane görüşüm, altın Au, USD vb almak yerine sağlık almak olabilir mi, şu dönemde muhtemelen "marjinal değeri" en çok artan, eğitimden bile! Ziya Müezzinoğlu bakanken, "En büyük yatırım eğitimdir, çocuklarınızı iyi eğitmelisiniz" demişti, insanların nazik, saygılı, barışçı olduğu günlerde.

      Sil
    3. Mevcut düşük Sabit faiz üzerinden -gerçek enflasyon %40 iken %19 faizli konut kredisi gibi- TL cinsi borçlanmak iyi bir çözüm olabilir.

      Sil
  15. Hocam küresel sistem nereye doğru evrilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni bir krize doğru evrilmesi bayağı ciddi bir olasılık.

      Sil
    2. Hocam, Yazı için teşekkürler. Küresel bir krizden söz ettiniz. Sizce kriz, nereden başlayacaktır? Borsalar mı? Emtialar mı? yoksa Tahvil piyasası mı? Hangisi tetkler?

      Sil
  16. Yunanistan ve Abd dışındaki ülkeler, aldıkları borçları üretime dönüştürdükleri için riskli değiller .cari fazla veriyorlar. . Bizim de bu şekilde olmamız gerekir. Cari fazlada kaldığımız sürece Tl rezerv para olur.. Cari fazla korunmalı ve devam ettirilmeli.

    Tcmb faiz artıracaksa, swap borcunu kapatıp, doların değerinin düşmemesini sağlamalı.. hem morotoryumu engellemek , hem de enflasyonu düşürmek için bunu yapmak zorundayız.

    YanıtlaSil
  17. Küresel sistem yaptığı emisyonları piyasadan çekmek isterse bir kriz çıkabilir açıkçası bunu da er yada geç yapıcaklardır..Bu yüzden şimdiden ülkelerin faiz indirimlerini erteleyip milleti tasarrufa yönlendirmeleri icap ediyor...ABD şimdiden kışın bu paraların birazını çekmeye başlayacak bile biz ise hala büyümeden,yatırımdan,cari açıktan dem vuruyoruz ama dediğiniz gibi iş ciddi kışa hazırlık yapmak gerekir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ya paraları çekerek enflasyonu önleyecekler ya da krize gidecekler.

      Sil
    2. Hocam, paraları çekmek demek, faiz arttırmak ve varlık alımlarını bitirmek demek değil mi? Peki bunlar yapılırsa bir çok şirket de batabilir değil mi? Bu durumda hükümetler de bunları kurtarmaya çalışmaz diye düşünüyorum. Yani bazı şirketler bu dönemde tasfiye olacak?

      Sil
  18. Hakkınız ödenmez hocam, emeklerinize sağlık. Kimdi ? kim söylemişti hatırlayamıyorum, ' iyi bir siyaset bilimci olmak için iyi bir ekonomist olmak gerekir.' minvalin de bir söz vardı. Bu tanımın ötesinde bir ekonomistsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de devlet kademelerinde en vasıflı yetiştirilenler maliyeci, hesap uzmanları vb. Diğer alanlarda yaya kalmak umarım dolaylı ve doğrudan Hazineye zarar verimiyordur.

      Sil
  19. Hocam peki bir ülke moratoryum ilan etmeden ben borçlarımı ödemiyorum derse buna da batma denir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borçlarımı ödemiyorum deyince zaten moratoryum ilan etmiş olursunuz. Bunu karşılıklı görüşmeye ve bir anlaşmaya dökerseniz iş resmileşir.

      Sil
  20. Merhabalar hocam. Çok güzel bir yazı.
    "iç ve dış borç ayrımı yapılmaksızın bütün borçlarının tabloya katıldığına dikkat edilmelidir" yazmışsınız ama tabloda dış borç yazıyor hocam. Ayrıca Japonya'nın dış borcu çok daha düşük hocam. https://www.ceicdata.com/en/indicator/japan/external-debt--of-nominal-gdp
    Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Parası rezerv para olan ülkelerde iç ve dış borç ayrımı yapmak zordur.

      Sil
  21. Dr Nurdan İpek Galata Bankerleri olayını incelemiş Doktora Takdim tezinde.Kırım Savaşına kadar Osmanlı İç Borçlanmasını Galata bankerleri karşılarken,İhtiyacı karşılayacak birikimleri olmadığı için Kurdukları Ban akalar Aracı kurum,Avrupa Borsaları Paris,Londra,Viyanada Tahvil satışı yapılıp,Komisyon almışlar.Devlet Kurumlaşmayı tamamlamadığı için gelirleri Vergileri Mültezim,İltizam derken Muhassıl.Şimdiki KİK 21-b gibi Acil Ödeme gerekli parayı bulmak için Galata Bankerlerden Faizli borç alınmış.Karşılık Belirli yerden vergiler tahsis edilmiş.Ödemeler Dengesi açık verdiğinden Yurtdışı Taviller ödenemez hale gelince Moro toryum ilan edilmiş.Galata İçborçlanmada da ödeme yapılamayacağı ilan edilince,Karşılıklı oturulup Rüsum u Sitte idaresi kurulurken.Yurtdışı alacaklılara inandırıcı gelmez.Topladıkları vergi borçları kapatıp,fazla verdiğini görünce gelerek yaptıkları pazarlıkla Duyunu Umumiye büyütürler.Para basma İmtiyazı Osmanlı Bankasında,Devlet ödemesine para yetmezse Bankaya ek para bas denince,Getirin Külçe altını basalım. 1.Dünya Savaşıyla Duyunu Umumi tatil edilmiş.Savaş sonrası Galata Bankerleride Avupaya göç etmiş.
    Belirtiğiniz gibi Lozan Anlaşmasında Galata Bankerleride eklenmiş.Osmanlıda yaşananın farklı Versiyonu yaşanıyor.Ödemeler dengesi açık veriyor,Süreklilik getirisi olmayan İhracatımız var.Futbol Kulübü oyuna nazar boncuğu gibi 3 yerli oyuncu bulunduruyor.İçborçlanma Kağıtları Yurtdışı Yatırımcıya açık.Kesin çizgiyle İç Dış Borç ayrımı zor.Şark kurnazı İdarenin yerini Devlet otoritesi alırsa,Başta Merkezbankın denet imindeki Borçlanma hesapları ve giderlere Kullanılan Emisyon ve Piyasadaki emisyon şeffaf kontrolle ne durumda ve Ödemelerde Bütçeye uyuluyormu?Aşılıyormu,Yasal olmayan ödemeler ortaya çıkar. (İdlip,Trablus gibi)
    Astiras tombili

    YanıtlaSil
  22. Hocam bence bizim dış borcumuz hiç yeni borçlanmasak bile % 63 ten çok daha yüksek. Sebebine gelince.
    1) GSMH dediğimiz rakamı şimdilik bu seviyede tutan şey geçen yıl piyasaya sürülen 1 trilyon lira ve TCMB rezervlerinden uçup giden 128 milyar doların bir kısmı. Böyle giderse çok yakında ne tüketim tarafı ne de üretim tarafında bu hacimlerin korunabilmesi mümkün değil.

    2) Tanım olarak GSMH tanımı içinde olsa da ülke içindeki değerli varlıkların çoğu yabancıların elinde, vergileri de vergi cennetlerinde sıfırlanıyor. Ortada vergi veren kurum yok. Vergi sadece onların sömürdükleri vatandaştan alınabiliyor. Yani borçları ödeyecek olan da bu kesim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1) Bu dediğiniz hemen her ülke için geçerli
      2) Bu da aynı şekilde.

      Sil
  23. Eline sağlık hocam. Tarih tekerrür edermi?. Tüm dünyada enflasyon olursa sonuçlarından nasıl etkileniriz?
    Devleti yöneten aklı yönlendiren ler acaba ne kadar T.C. li? Yaz hocam lütfen yaz bıkmadan usanmadan yaz lütfen. 15 kişilik hanemiz le 18 koyun 1 inek ve 11 dönüm bozkır tarla ile doyduğumuz, kimseye imrenmeden özenmeden yaşadığımız bereketli günlerden kişi başı 35 ,40 bin lira borçlu günlere nasıl geldiğimizi köprü otoyol şehir hastanesinden tünelden ne kadar borç geleceğini bilmediğimizi de ekleyerek yaz hocam. Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tarih bu topraklarda hep tekerrür ediyor. Bizler de dönüp dolaşıp hep aynı şeyleri yazıyoruz.

      Sil
    2. Ekonominin temelinde de bireyin toplumsal gelişimi mi, yine bireysel gelişimden, kültürden, eğitimden geçen? Eğitim, görece primitive sosyokültürel özellikleri önleyemiyor mu?

      Sil
  24. Merhaba. Hollanda kamu borcu /GDP orani %50 civarindayken dis borc GDP orani nasil %450 olabilir? Kamu disi borclari dahil edildiyse bunlar ulke iflasinin disinda bir konu degil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ülke moratoryuma gelirse iç borç dış borç, kamu kesimi borcu özel kesim borcu hepsi aynı torbaya giriverir.

      Sil
  25. Mahfi bey

    Göbekli Tepe'ye en son zaman ne zaman gittiniz?

    Bir kez daha gitmeyi planlıyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet düşünüyorum. Ayrıca yeni keşfedilen yerleşimler var oraları gezmek ve görmek istiyorum.

      Sil
  26. Hocam yazınız için çok teşekkür ederim, ancak bir konuda bilginizden faydalanmak isterim. Borçlanma tabiki planlı ve belli bir sistemde yapılmaz ise önü alınamayan birçok ekonomik problemin de ortaya çıkmasına neden olabilir. Ama bir de şöyle bir durum da vardır ki bugün Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler hiç borçlanmadan büyümesi mümkün görünmüyor gibi. Aslında mali kuralın temel yöntemlerinden sayılan altın kural uygulansa ve verimli alanlarda, yönetiminde liyakata dayalı yatırımlar yapılmış olsa borçlanma pek sorun teşkil etmeyecek diye düşünüyorum. Sorunun borçlanmadan çok borçlanilan meblağın harcandığı kalemlere dikkat edilmediğini görüyorum. Haksız mıyım hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl sorun borçlanmada değil gelirin ve alınan borcun nereye harcandığında. Haklısınız.

      Sil
    2. Saygıdeğer Müsteşarım, siyasetçileirn sağlıklı karar verbilmeleri için, iktisat teorisinde veya siyaset sosyolojisinde bazı yöntemler, araçlar, temel bilgiler var mıdır acaba? Türk vatdandaşları kurumsal yapılanma ruhunu neden benimseyemiyorlar, bu bir sosyal psikolojik olgu ve derin bir yara mı, kısır döngü mü? Saygılarımla.

      Sil
  27. Arjantin, Brezilya ve Türkiye ekonomik kader ortakları.

    YanıtlaSil
  28. Mahfi Hocam
    Türkiye en çok değer kaybeden olarak
    Aslında yapısal.degisimler.oldigu zaman oluşacak.krizden.en az.etkilenen ülke olmaz mı?

    YanıtlaSil
  29. Hocam merhaba; 3. Abdülhamid doğacakmı? yada dogdumu? Haberimiz yok!

    YanıtlaSil
  30. Bir yanda Osmanlı tarihini anlatıp içinde ekonominin güzelliklerini barındıran bir yazı olmuş...

    YanıtlaSil
  31. hocam 446 miyar brüt borç değilmi.Şirket/kamu alacaları,dışardaki varlıkları düşülmüyormu.teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tablodakilerin hepsi brüt.

      Sil
    2. 40küsür milyarUSD SWAP adı altındaki borç 446milyar'a dahil midir?

      Sil
  32. 453 ile hollanda nasil batmiyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü üretime devam ediyor

      Sil
    2. Her şey rakkam, yani kantitatif değil demek ki. Çok teşekkür ederiz efendim.

      Sil
  33. Hocam cok tesekkurler. Gayet, yalin ve bilgilendirici olmus. Yanliz, insanlarin dilinin ucundaki soru bu ulke moratoryuma bir daha girermi. Bu konuda da projeksiyonunuzu gormek icin okudum butun yaziyi. Kahin degilsiniz ama tahmininiz bircok kisiden cok daha degerli.

    YanıtlaSil
  34. Mahfi Hocam Saygılar. Değerli yazı ve görüşleriniz , bilgilendirmeniz için teşekkürlerimi sunarım.Hocam Merkez Bankası döviz rezervinin 125 milyar dolar civarında olduğunu beyan etti. Bu rakama yurtiçi yerleşik firma ve vatandaşların banka döviz tevdiat hesapları da dahilmi oluyor acaba ? Tekrardan teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. Bu rakam Merkez Bankası'nın sahip olduğu döviz rezervleriyle, bankalara ait zorunlu karşılık olarak tutulan rezervleri ve kamu kesimi döviz mevduatını kapsıyor. Bunları düşerseniz MB'nin sahip olduğu rezervler 30 milyar dolara düşüyor. Oradan swapla alınan borçları da düşerseniz eksi 37,5 milyar dolara iniliyor.

      Sil
  35. Teşekkürler. Tarihten günümüze ışık tutan bir yazı olmuş. Birde bu sosyal güvenlik açığına değinir misiniz? Korkutucu boyutlara ulaşmadı mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. O da ayrı bir sorun yumağı.

      Sil
  36. Hocam Osmanlı 1875 te moratoryum ilan etti Abdülaziz döneminde.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet düzelttim, Rüsum-u Sitte İdaresi Abdülhamid döneminde kuruldu.

      Sil
    2. Abdülaziz, Osmanlı donanmasını en güçlü donanmalar arasına sokmuştur. 1874 yılları civarındaki tarım üretim sorunları sebebi ile devlet gelirlerinin azalması, donanma ve altyapı için alınan borçların ödenmelerinde sorunlar yaşattı.

      Abdülaziz, darbe ile indirilmiştir, ölümü de şüphelidir. Borç ödemelerinde kontrolün kendilerinde olmasını isterdi. ardından gelen 90 günlük Murat V iktidarını saymazsak, ardından gelen Abdülhamit 2, hem borçların kontrolünü yabancılara vermiş, hem gelirleri peşkeş çekmiş, hem de donanmayı atıl hale getirmiştir.

      Batılı devletler kendi aralarında Osmanlıyı nasıl paylaşacaklarına karar veremedikleri için Abdülhamit 2 yi ara bir yönetici vali gibi görmüşlerdir.

      Abdülhamit 2, sözde denge politikası ile her zaman yabancı devletlerin güdümüne göre hareket etmiş, batmış olan devleti batılı devletler adına Osmanlı parçalanana kadar idare etmiştir.

      Meşhur denge politikası şudur; Ruslar Osmanlıdan daha büyük pay almak için saldırı hareketı yaptığında İngilizlere haber vermek, İngilizler yaptığında Ruslar ve Almanlara haber vermektir. Böylece büyük devletler de kendi aralarında birbirlerine bir oldu bitti yapmamıştır.

      Abdülhamit 2 döneminde görece büyük savaş olmamasının sebebi de budur. Osmanlı devleti zaten mevta olmuştur. Yani osmanlıya saldırmak demek, Rusya için İngiltereye, Almanya için Rusyaya, İngiltere için Almanlara ve Ruslara saldırı anlamına gelmekteydi.

      Sil
  37. Yazı için çok teşekkür ederim Mahfi hocam. Derli toplu ve aydınlatıcı olmuş. Bir küçük hatırlatma: yazıdaki tablonun tarihi eksik kalmış. Bir de, hükümetlerin borçlanmada iç borçlara ağırlık vermesi enflasyon yaratmanın yanısıra gelir dağılımını görece daha adaletsiz hale getirme gibi bir sonuç da doğuruyor sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu da ekledim, teşekkürler.
      Gelir dağılımını bozması verilen faize göre değişir. Eğer enflasyon gerçekte yüzde 35 ise ve devlet iç borçlara yüzde 20 faiz veriyorsa bu gelir dağılımını bozmaz düzeltir.

      Sil
    2. Selam hocam, gerçek enflasyon yüzde 35, iç borçlara verilen faiz yüzde 20, maaşlara yapılan zam yüzde 14 ise;

      1. gelir dağılımı yine bozulur
      2. borç verenler yerli para yerine döviz ile borç vermeye başlar.

      degil mi?

      Sil
  38. Hocam yazi icin tesekkurler, eurobondlarda devlete.doviz olarak borc verilmesi oldugu icin, eurobondlarin kupon odemeleriyle ilgili yada herhangi bir sekilde bu enstrumanda bir risk, goruyor musunuz? Devletin ben bunlari odemiyorum deme ihtimali.var midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir sorun şimdilik görünmüyor ama bu hiç görülmeyeceği anlamına gelmez.

      Sil
    2. tesekkurler hocam, eurobondlarla ilgili sorunun ileride olup olmayacagını öngörmek adına, hangi verileri yakından takip etmemiz gerekiyor?

      Sil
  39. Bu ülkede milliyetçilil palavraları ve din simsarlığı olduğu sürece batmaya mahkukdur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam battı zaten, tam anlamı ile anlamaları için 20-30 yıl filan gerekcek. Şu anda ülkede malı mülkü olanlardan öngörü sahibi olanlar 2013 den itibaren malı mülkü satıp gitmeye başladı. Şimdi acaba olabilir mi diyenlerin bir kısmı hafiften malı mülkü çıkarıyor. 5-6 yıl sonra ne kurtarsam kardır diyenler çıkacak onlar malları satacak alıcı bulamaycaklar.

      Sil
  40. Özel sektör de borçlanırken hazineden bağımsız bir şekilde kendi insiyatifiyle mi borçlanıyor hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. Sadece Yap İşlet Devret türü yatırımlar için alınan dış borçlarda özel borçlanmaya devlet garantör oluyor.

      Sil
  41. Adnan Menderes İle Tayyip in aynı sayılara sahip olması ne tesadüf? Dolar 2.80 den 9 TL olmuş. Tayyipe de 1.30 dan 9.30 oldu. Resmen REZALET.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru bir tespit değil. 2001 de Türkiye tarihinin en büyük döviz krizini yaşadı. Ekonomik istikrar ve kurda stabilite akp iktidarının ilk on yıllık başarısının ürünüdür. Kendi başarısını heba etti demek daha doğrusu

      Sil
    2. iş bankası genel müdürü doların cari açığı kapatmak ve yeni yatırım çekmek için özellikle yukseltildigini söylüyor Biraz acı veriyor ama yüksek faizden iyidir kanaatindeyim

      Sil
    3. Sene sonu yaklaşıyor. Asgari ücret ve memur maaş artışı "resmi" enflasyona göre yapılır yani düşük tutulursa yani hane halkı satınalma gücü düşük tutulur, TL değersizliği devam ettirilirse, iş bankası genel müdürünün dediği gibi, yapılan devalüasyonun yeni yüksek stratejinin bir parçası olduğunu düşünebiliriz. Ayrıca devalüasyon zıplamasından sonra yeni dengenin devamı için, gelecek çeyreklerde de enflasyon oranı kadar devalüasyon yaparak devam edilmesi gerekir ki TL sürekli olarak düşük kalabilsin. Cari açığı kapatıp, fazla vermeye başlayıp, bir miktar stok biriktirir biriktirmez TL'ye değer kazandırılıp seçmen mutlu edilirse "yine", bu devalüasyonun da faydası kalmaz; strateji değil günü kurtarmış oluruz.

      Sil
    4. iş bankası müdürü yatırım gelmediğini görmüyor mu? yapılan cari açığı kapatmak, gemiyi bir kaç adım daha yüzdürmek için yapılan işler.

      Sil
    5. Herkesin başarılı gördüğü AKP ilk 10 yılı asıl bütün bu kötülüklerin tohumunun ekilip, büyütüldüğü dönem. Bakmayın siz göstergelere. 700-800 milyar doları sokarsanız bu büyüklükteki ekonomiye bütün göstergeler süper olur. Şimdi çaresizlikten uygulamaya niyetlendikleri üretim ekonomisi modelini o zaman yapsalardı işte o zaman doğru zamandı.

      Sil
  42. Mahfi Hocam, yabancı dil-edebiyat öğrencisi olarak sizi severek takip ediyorum :) Takip etmek de zorundayız aslında. Özgür Hoca ve sizler gibi insanlar sayesinde bu insanlar gerçeklere ulaşabilir. Yazılarınızın devamını bekliyorum...

    YanıtlaSil
  43. Merak ettiğim borçlular belli de alacaklılar kim? Alacaklı devletler var desem hepsi borçlu tabloya göre. IMF , Dünya Bankası vs desem hiçbir banka kendisi para vermez , kendine yatırılan parayı faizle borç verir? Bu kadar çok paranın sahipleri kim ki? Galata Bankerleri mı 😀 Hocam! Borçlanma artık merkezileşti diyorsunuz ama belediyeler de habire borçlanıyor. Özel sektörün borcu da ödenmezse devletin borcu olur garantörü devlet deniyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genel olarak yanıtlayayım: Alacaklılar arasında devletlerin payı artık çok az. Devletler daha çok, az gelişmiş ülkelere borç veriyor. Ağırlıklı olarak bankalar var, özel kesim kuruluşları var, IMF, Dünya Bankası ve diğer kalkınma bankaları var.

      Sil
    2. Çok ilginç Hocam, hiç bilmiyorduk..

      Sil
  44. Yüksek borçlu ülkelerin aynı zamanda çok ihracat yapan ülkeler olması bir rastlati mi? Ülkesinde dışarı satacak mal üretebilen bir ülkenin bu satışı yapmak için sermayeye ihtiyacı olması ve bu sermayeyi dış borç ile elde etmesi mümkün. Türkiye bu korelasyonda çok daha yalnız kalabilir.

    YanıtlaSil
  45. Sevgili üstat merhaba.

    Öncelikle kıymetli Pazar yazınız için teşekkür ederim.
    Yazınızı okurken Menderes hükümeti süresince izlenen iktisadi politikalar, sebepleri ve sonuçları hakkında bilgilendirici bir kitap olmalıdır diye düşündüm.
    Sizin bu manada önerebileceğiniz bir kitap varsa ve paylaşırsanız sevinirim.

    Son zamanlarda “ hem şaşırdım, hem şaşırmadım“ cümlesini daha sık kullanmaya başladığımı fark ediyorum. Sizin “İnferis” İsimli son romanınızı okurken gene aynı cümleyi kurma ihtiyacı hissettim. Şaşırdım. Zira ilk polisiye romanınızı (ve bildiğim kadarıyla) bu kadar merakla okuyacağımı tahmin etmiyordum.
    Diğer taraftan şaşırmadım. Zira böylesi nitelikli bir eserin tarafınızdan sunulmasında şaşıracak bir şey yok.

    İyi bir Pazar günü dileklerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Demokrat Parti üzerine yazılmış en iyi kitaplardan birisi budur:
      https://www.yordamkitap.com/demokrat-parti-tarihi-ve-ideolojisi

      İnferis'in beğendiğinize çok sevindim. İkinci polisiye yolda.

      Sil
    2. Teşekkür ederim.
      Sevindim. Merakla bekliyorum.

      Sil
  46. Hocam dış borcun nasıl kullanıldığı da önemli diye düşünüyorum. Borcu karşılayacak kasanda paran var ise, borcu artı değer yaratmak için kullanıyorsan sıkıntı yok. Borcu borç ile kapatıyorsan büyük sorun. Banka kredisi kullanıp mal alıp artı değer yaratıyorsan sorun yok, kredi çekip dükkana tadilat yapıp kart borçlarını ödüyorsan sıkıntı büyüyebilir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çok doğru, dış borcu iyi ve yerinde kullananlar durumlarını iyiye götürebilir.

      Sil
  47. Merhaba hocam yazılarınız için teşekkürler sürekli takipteyiz. Bir süredir kitap önerisi paylaşmıyorsunuz. Merakla beklemekteyiz. Saygılar...

    YanıtlaSil
  48. Eğer ki bir borç varsa birde alacaklı olması lazım değil mi?
    Peki butun ulkeler borçlu ise kim bu alacaklılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mesela Türkiye Hazinesinin alacaklıları çok sayıda banka, kişi ve kurumdur. Tahville borçlandığınızda bunları kim alırsa ona borçlanırsınız.

      Sil
  49. Hocam orda bakmasını bilmeyen için illüzyon var. Şimdi hollanda japonya Yunanistanı aynı kefeye koyarsanız olmaz. Hollanda ve japonya cari fazla veriyor çok üst teknolojileri var. 2008deki türkiye 17 milyonluk hollandayla milli gelirde yarışıyordu. Sonra hollanda bize taktı geçti. Şimdi 8 milyonluk isviçreyle yarışıyoruz o da takıp geçecek. Hamdolsun. Şuan hollandanın borsada en büyük şirketinin piyasa değeri bizim tüm borsadan daha fazla. Hollanda devleti ekonomiyi canlandırmak için tahvil çıkarıp borçlanabilir. Asıl konu bu tahvilleri kim aldığıdır. Dolayısıyla aslolan net yatırım pozisyonudur. Japonya hollanda bu konuda çok iyidir. Yunanistan ise durumu çok kötüdür. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunanistan'ı Euro Bölgesinin parçası olarak düşünürseniz sorunları olduğundan az görünür.

      Sil
    2. Selam, Yunanistan durumu, politik olarak Euro bölgesi içinde kaynak, servet transferidir. Birliği ilgilendiren konularda Yunanistan'ın çok da büyük söz hakkı kalmamıştır.

      Sil
    3. Yunanistan, Euro kullandigi icin bazi avantajlara sahiptir. Yunanistanin kriz en derinden yasadigi aralik 2008 ile 2015 arasinda dezavantaj gibi gozuken ama avantaj olan enflasyon beleasina bulasmadan deflasyonla krizi yasadi. Normalde drahmide olmus olsaydi hiper enflasyona kadar gider iddiali konusacak olursak sayet bir daha da kendini enflasyon develuasyon dongusunden kurtaramazdi. Bu donguye yuksek faizde adeta pistte dans eden cifte eslik eden muzik gibi yapisirdi.
      Hatirlanacak olursa ozellikle 2011lerden 2014ler arasinda drahmiye gecme tartismasinin hem teorik hem de siyasi tartismasi vardi. Siyasi tartismasini bir kenara koyacak olursak teorik tartisma iktisatcilar arasinda bayagi populerdi acaba yunanistan drahmiye gecerse krizle daha mi iyi mucadele eder kriz daha mi cabuk biter vs gibi...
      Bu tartisma yunanistanin ve ayni parayi kullanan paydaslarinin anlasmasiyla bitti. Sonraki tartismalar zemini teorik olarak ve hatta bu blogun yazarininda biraz bahsettigi uzere Yunanistanin euroda kalmasinin hem krizde hem de kriz sonrasi surecte daha iyi oldugu yonunde izlenimidir. Cunku yunanistan enflasyon belasina bulasmadan sureci yasadi.Ic develuasyon yaparak surecle mucadele etti. EURO bolgesinin euronun gucunden faydalandi dahasi parasal genislemenein yarattigi dusuk euro ve kendi yasadigi deflasyonla rekabeti yakalama firsati buldu. Bugunki durumda gecmisten gunumuze ozellikle son 10 yilicerisinde euro bolgesiic birikimli enflasyonla Yunanistanin ic birikimli enflasyonu arasinda fark olustu bu fark ise Yunanistanin lehine oldu.

      Son tahlilde Yunanistan korona salginana kadar cari denge ve butce dengesi verileri gayet makul ve surdurulebilir bir yapidaydi.Hatta bu iki dengeden bir tanesi fazla verir hale bile gelmisti.

      Sil
  50. Güzel yazınız ve emeğiniz için teşekkür ederim Hocam. Ülkelerin hemen hepsi borçlu olduğuna göre bu borçların alacaklısı kimler? Saçma bir soru olmamıştır umarım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar, şirketler, IMF, Dünya bankası ve diğer Kalkınma Bankaları.

      Sil
  51. Merhabalar hocam surekli olmasada arada yazilariniza denk geldikce sizi takip ediyorum. Yine faydali bir yazi olmus elinize saglik. Ben sunu sormak istiyorum 2020 yi eksi rezervle ve butce acigi ile kapatanlar bugun 125 milyar dolar oldugunu ve butce aciginin yariya dustugunu soyluyorlar. Dogru mudur ? Seffaf olmadigini zaten belirtmissiniz ama dogruysa yaklasik 200 milyar dolar nakit nerden bulundu ?

    YanıtlaSil
  52. Hocam sizce her alanda artık aklı başında insan arayışı başladı mı? Sizde de ekonomi alanında yeni umutlar yeşeriyor mu? Yoksa ben çölde serap mı görüyorum?
    Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet biraz serap ağırlıklı bir görüş sanıyorum.

      Sil
  53. Hocam öncelikle emeğinize sağlık. Belirttiğiniz gibi, Türkiye’nin dış borç yükü benzer ülkelere göre çok çok yüksek. Ayrıca, bilanço dışı bir takım yükümlülüklerin bu tabloya yansımadığını da biliyoruz; varlık fonu taahhütleri ve geçiş garantili yükümlülükler gibi..

    Malum, adnan menderes ile birlikte yerli sermaye yok, tasarruf açığı var; borçlan babam borçlan politikası ile ekonomi idare ediliyor. Yani çeşitli nedenlerle işin kolayı seçildi ve Atatürk’ün kendi kendine yeten öz sermayesi güçlü iktisadi yaklaşımı terkedildi. Özal sonrasında ise tavan yaptı. Bu makas değişimin slogan cümlesi; finanse edildiği sürece cari açık iyidir oldu.

    hadi buyrun finanse edin şimdi cari açığı.

    Dolarize olmuş ve boğazına kadar dış borca batmış, küresel sermayenin ağzına bakan türkiye ekonomisinin mevcut tablosunda; en iyi ihtimalle bir iran oluruz..sonuç itibariyle üniter yapısını herşeye rağmen korumayı başarmış bir ülkedir İran..

    xyz..

    YanıtlaSil
  54. Hocam bu gelişmiş olan abd, almanya, ingiltere gibi ülkelerin kime borcu var? Başka bir devlete mi yoksa imf gibi kurumlara mı?

    YanıtlaSil
  55. Hocam sizce 2001 krizi sonrasinda vatandaslarin kullandigi kredilerin faiz oranlarinin artirilarak yeniden duzenlenmesi gibi bir duzenleme yeniden olabilir mi?
    Cunku 2001 krizi sonrasinda ekonominin derdi insanlara yuklendi. Insanlar krediye alisti. Ithalata bagli buyume ve Uzakdogunun buyumesi Ulkemize cok yaradi ve bu sayede insanlar yeniden yapilanan kredileri yine odeyebildiler bir sekilde.
    Ancak su anda bu durumu sirtlayabilecek bir vatandas guruhu da gorunmuyor.
    Bu konudaki gorusleriniz nelerdir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir şey yapılabileceğini sanmıyorum. Vergiler artar.

      Sil
  56. Teşekkür ederim Mahfi bey ancak bu kadar güzel açıklanırdı.

    YanıtlaSil
  57. Futbolda marodana ne ise ekonomide siz de o sunuz hocam.Yine döktürmüşsünüz...

    YanıtlaSil
  58. Merhaba,

    Mahfi Bey yazınızdaki tablonun doğru bir gösterim olmadığını düşünüyorum. Listelediğiniz ülkelerin dış borçları olduğu kadar dışarıdan alacakları da var. Dış borç yerine net yatırım pozisyonunu göstermek daha doğru olmaz mı? O zaman bu listede (aslında oluşturulabilecek tüm listelerde) Hollanda sonlara iner, çünkü pozitif Yatırım Pozisyonunda şu an EU lideri. Ödemeler dengesinde 60’lardan beri finansal hesabı sadece birkaç kere negatif vermiş... yazınızın mesajını değiştirmemekle beraber büyük resmi doğru görmek önemli diye düşündüm.

    Saygılar,
    Murat Senturk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer bütün ülkeler için aynı göstergeyi almamış olsaydım gösterim doğru olmazdı ama herkes için aynı göstergeyi alıyorum. Sonuçta Hollanda'nın bu kadar brüt borcu var ve bundan sorumlu.

      Sil
    2. Tablonun altındaki paragrafta gelişmiş ülkelerdeki dış borç seviyesinin -koyduğunuz tabloda da görüldüğü gibi- çok yükseldiğini ve toplu moratoryumun bile bir ihtimal olabileceğini belirtmişsiniz. Alacakları dahil etmeden sırf borca bakmak moratoryum ihtimali hakkında görüş belirtmeye yeter mi?

      Sil
  59. Hocan naçizane borcun toplam miktarı kadar onun ortalama vadesi ve faizi de önemli değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet tabii kısas vade ağırlıklıysa iş ciddi demektir.

      Sil
  60. Hocam, IMF bir ülkeye borç mu verir yoksa borç verilebilir diye kreditörlere güven mektubu mahiyetinde bir mesaj mı verir? Ben borç verdim siz de verebilirsiniz gibisinden.
    Bir de İnferis adlı kitabınız çok güzel ve akıcıydı. Okurken hep inşallah İnferis 2 'yi de yazmayı düşünmüştür Mahfi hocam diye kurdum içimden hep. Umarım bizi yanıltmazsınız. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. IMF, bir program eşliğinde borç verir. Ama IMF işin içine girip de program desteğiyle borç verince başkaları da borç vermeye başlarlar.
      Inferis'i beğendiğinize sevindim. İkinci romanım yakında çıkacak. Inferis 2 değil, konular farklı ama Murat, Rüya, Semra ve Hale bunda da var.

      Sil
  61. yine bir bilgilendirici yazı, teşekkürler hocam.

    YanıtlaSil
  62. Bu devlet adamları hiç mi yakın tarih okumaz? Tarih tekerrürden ibarettir sözünün yaşayan canlı örneğiyiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devlet adamı olsalar okurlardı. Bunlar onun bunun malına çöküp, arsa kovalamaktan başka bir şey bilmezler. Sağa sola kendi adamlarını yerleştirip ordan burdan dedikodu haber toplamaktan okumaya vakitleri yok.

      Sil
  63. Yüksek faiz verince döviz fiyatları yerli para fiyatı karşısında değer kaybeder anlayışı bazı ekonomik şartlar altında geçerlidir. Her zaman geçerli olmaz. Türkiye özelinde, yüksek faiz ile gelen dövizin cari açık ve borç ödemeleri, kazanç transferleri vb döviz taleplerinin üzerinde olması gerek. Döviz talebi devam ederken, yüksek faiz ile veya doğrudan yatırım ile gelen olmaz ise, yerli para değer kaybına devam eder.

    Parayı merkez ekonomilere çeken bir ortam olduğunda, faiz yükseltmek yanında (veya koşullarına göre faiz artırmak yerine) yatırım ortamını iyileştirmek daha fazla etki sağlar.

    https://www.bloomberg.com/news/articles/2021-10-17/emerging-market-currencies-hurt-by-growth-woes-after-rate-hikes

    I*36QdhG5Dj3z^2p

    YanıtlaSil
  64. Sayın hocam,
    Ben naçizane bir ekonomist olmama rağmen ortam gereği parametresi olmayan neden/hangi bilgiye dayalı belirtmeden psikolojik bir değerlendirme ile Ekim ayı PPK faiz açıklamasını erkenden ilan edeyim, doğru çıkarsa tekrar görüşeceğimiz kesin;
    Nötr kalma-0,5 baz puan azaltma bana göre ihtimal dışı.
    0,75 ila 1,5 baz arası bir düşüş sözkonusu olacak ve bu aralık içinde 1,0 da alternatif dışı olacak.
    Sevgi ve saygılarımla, ama başta söylediğim gibi...dayanak ekonomi bilgisi ile alakasız.

    YanıtlaSil
  65. Hocam iktidar gidecek IMF gelecek sonrasıda yine aynı terane.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten başka bir şey beklemen hata olur.

      Sil
  66. Teşekkürler hocam değerli yorumlarınız için

    YanıtlaSil
  67. Merhaba,

    Euro biriminin para basım kararı nasıl alınıyor. Euro kullanan bir ülke para basmak istese bunu yapabiliyor mu? Yoksa bu ortak para birimi kullanmanın negatif yönü mü?

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupa Merkez Bankası Euro Bölgesini ve üye ülkeleri izleyerek karar alıyor.

      Sil
  68. Hocam kura çapa atılırmı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Atılır ama tutturması zordur. Biz 2001 krizi öncesi attık, tutmadı, kriz çıktı.

      Sil
  69. merhaba hocam rezerv parası olan ülkeler kendi paraları ile borç ödüyorlarsa darphaneyi biraz fazla mesai yaptırıp kendi paraları ile bu borçları ödeyemezler mi ödediler diyelim sonuç ne olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyon hızla yükselir, para itibar kaybeder, rezerv para özelliğini kaybetme tehlikesi doğar.

      Sil
    2. hocam bastığı parayı kendi ülkesinde dolaşıma sokmayacak ki borcunu ödeyecek yani borç aldığı ülkenin aktifine girip para o ülkede dolaşıma girmeyecek mi. çıkamadım işin içinden

      Sil
  70. Hocam bu borçları devletler birbirlerine nasıl ödeyebilecek ,yoksa savaşarak silme durumu olabilir mi?

    YanıtlaSil
  71. Hocam, devlet vatandaşın elindeki( en azından banka hesaplarındaki) döviz cinsine TL KARŞILIĞINDA el koyabilir mi? Koyarsa sonuçları ne olur?

    YanıtlaSil
  72. Hocam yazınız için teşekkürler. 2018 de meşhur kur dalgalanması başlamışken konsolidasyon lafı açıldığında o kadar da kötü değiliz, o noktalara henüz gelmedik demiştiniz diye hatırlıyorum. Aradan 3 geçti. Şu son yaşadıklarımız sonrasında bu görüşünüzü hala muhafaza ediyor musunuz.

    YanıtlaSil
  73. Hocam Yeni Para basilacakmi 1000tl lik banknote ve 25kurus ve 1 liralarla artik sadece Para ustu alabiliyoruz bunlara Yeni madeni paralar eklenirmi cevaplarsanız mutlu olurum

    YanıtlaSil
  74. Hocam; Tarihi perspektiften çok güzel konuyu incelemişsiniz. Elinize sağlık. Ümit ediyorum; ülkenin ekonomi yönetiminde değişik kademelerde yetki sahibi olan kişiler bu güzel yazınızı okuyup, geçmişten ders almak onlara nasip olur. Zira; Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi; "Tarih boş bir derstir. Okullarda boşuna okutulur. Ne kadar okutursan, okut; insan evladı tarihden ders almaz. Yine; aynı hataları bilerek yapar. İnsan tarihden ders alsaydı, tarih tekerrür etmezdi."

    YanıtlaSil
  75. Hocam lübnan 2020 de eurobondlarını ve diğer borçlarını ve borç faizlerini ödeyemeyeceğini açıkladı. sonra ima ile görüşmeler yaptı. sonuçta durum ne oldu bilmiyorum. aynı şekilde Gana da 2022 de borçlarını ödeyemeyecek hale geldi ve ima den yardım istedi. benim sorum şu. örneğin şahıs olarak Lübnanın bir eurobonduna sahipsiniz ve borçlarını ödemeyeceğini açıkladı. Lübnan borç yapılandırmasına gittiğinde eurobond sahibi olarak sizin haklarınız gözetilir mi yoksa soğuk su mu içilir :) teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı