Kanıksanmış Yanlış Davranışlar Seti ve Aldırmazlık Zırhı
Kanıksamak; pek çok kez yinelenmiş olması dolayısıyla artık etkilenmez olmak, aldırmamak, alışmak, bıkmak, usanmak gibi anlamlara geliyor.
Türkiye’de uzun zamandır ekonomi
alanında, dış politika alanında sosyal alanlarda yanlış politikalar
uygulanıyor. Bu yanlışların süresi öylesine uzadı ki insanlar yanlışı doğruyu karıştırmaya
başladılar. Örneğin Merkez Bankası’nın amacı; kuruluş yasasında ‘fiyat
istikrarını sağlamak’ olarak belirtilmiş bulunuyor. Bir başka deyişle Merkez
Bankası’nın amaç belirleme yetkisi yok. Buna karşılık belirlenen bu amacı
gerçekleştirmek için kullanacağı para politikası araçlarını (açık piyasa
işlemleri, zorunlu karşılıklar, faiz oranları belirlenmesi) seçmekte ve bunları
hangi oranda ve ne yönde kullanacağını belirlemekte yine aynı yasa gereğince bağımsız
kılınmış bulunuyor. Buradaki bağımsızlık kuşkusuz siyasal iktidardan
bağımsızlık anlamına geliyor. Çünkü merkez bankasını alacağı kararlarda
etkileyebilecek tek güç, atamaları yapan siyasal iktidar. Yasadaki açık ve net
düzenlemelere karşın, siyasal iktidar zaman zaman bunun tersine davranıyor: (1)
Yaptığı açıklamalarla bankanın özellikle faiz aracını nasıl kullanması
gerektiği konusunda baskı oluşturuyor. (2) Bu baskıdan beklediği sonucu
alamamışsa o zaman banka yönetimini değiştirmek yoluna gidiyor. Başlarda tuhaf
karşılanan ve tepki çeken bu müdahaleler tekrarlandıkça kanıksanmış yanlış davranışlar setine dâhil oluyor. Sonuçta merkez
bankasının aldığı karar beklenenden farklı olsa bile insanlar sanıldığı kadar
etkilenmiyor.
Aldırmazlık;
Aldırmaz olma durumu, aldırış etmeme, kayıtsızlık, vurdumduymazlık, lâkaydî
anlamlarına geliyor.
Piyasa, ilginç bir şekilde, bu
giderek büyüyen, genişleyen kanıksanmış
yanlış davranışlar setine karşı bir aldırmazlık
zırhı oluşturmuş durumda. Aldırmazlık
zırhını, çevrede olup biten olaylara, alınan kararlara ve uygulamalara
fazla aldırmadan bildiğini yapmaya devam etmek olarak tanımlıyorum. Enflasyonun
henüz iniş eğiliminde olmaması nedeniyle faizin değiştirilmeyeceği yönünde beklentilere
karşılık Merkez Bankası faizleri düşürme kararı aldığında piyasa önce biraz
dalgalanıyor, ilk tepki olarak kurlar yukarı gidiyor, ardından CDS primi
yükseliyor. Kısa bir süre sonra bu davranışın bir süredir zaten tekrarlandığı
yani kanıksanmış yanlış davranışlar
setinin içinde olduğu anlaşılıyor ve piyasa aldırmazlık zırhını giyip oluşan yeni ve daha bozuk bir denge
içinde yoluna devam etmeye çalışıyor.
Bu aşamada iki konuya dikkat
çekmekte yarar var: (1) Kanıksanmış
yanlış davranışlar seti yanlış davranışlar eklendikçe büyüyor ve büyüdükçe
esnekliği kayboluyor, daha kırılgan hale geliyor. Buna karşılık eskiden beri
kanıksanmış bir yanlış davranış tekrarlanıyorsa o zaman set değişmiyor. Ne var
ki böyle bir setin varlığı toplumu giderek çok daha bencil, çıkarları peşinde
koşan, kural tanımaz bir konuma sürüklüyor. (2) Piyasanın giydiği aldırmazlık zırhı ekonomiyi kanıksanmış yanlış davranışlar setine karşı
koruyor ve sert bir krize girilmesini önlüyor. Buna karşılık piyasanın,
yalnızca kâr güdüsü eşliğinde yanlış kararları onaylamasına yol açtığı için doğru
adımların atılmasına da engel oluşturuyor.
Toplum kanıksanmış yanlış davranışlar setini sürekli büyütmeye devam
ederse bir süre sonra davranışlarının çoğu yanlış hale gelir ki bu gidişin
sürdürülebilirliği söz konusu olamaz. Hiçbir piyasa bu kadar büyük bir kanıksanmış yanlış davranışlar setini, aldırmazlık zırhı ile sonsuza kadar
içselleştirip para kazanmaya devam edecek güce sahip değildir.
Bu durum sadece ekonomi alanındaki davranış setlerinde değil hukuk ve sosyal alanda da benzerlik gösteriyor Normal bir düzende kabulü mümkün olmayan konular üzerinde sırf ülkeyi yönetenler beyan ettikleri için günlerce tartışma programlarına başlık oluyor.Akademisyenler gazeteciler ekonomistler hukukçular tarafı oldukları kampın formasını giyip konunun galip tarafı olmaya çalışıyorlar. Bu üzerinde konuşulabilecek saçmalıkta bir konudur deyip kestirip atabilen yok.Hep beraber suçlunun kim olmadığı yada olduğunu konuşuyoruz distopya gibi
YanıtlaSilTÜİK enflasyonunun gerçeği yansıtmadığını hepimiz biliyoruz, gerçeği yansıtmayan rakamlar üzerinden bir faiz ortaya konuluyor, sonra bunun indirilip kaldırılmasını tartışıyoruz. Arkasıdan Mahfi Hoca gibi fikir önderleri tekrarlanan saçmalık döngüsünü anlatmaya çalışıyor, ama o da ne hemen linç başlıyor. Tepkiler koordineli, planlı ve itibarsızlaştırmaya dönük, bilimsel olarak çürütme endişesi taşımıyor. Korkarım ki bu cehalet, iş bilmezlik, akıl tutulması gibi bir olay değil, bilinçli, tamamen amaca dönük, hedefli, tutum ve politikalar olduğunu düşünüyorum. "Nasıl oluyor bu ?" kısmı aşağı yukarı cevap buluyor. Şimdi "kimler kazanıyor? " sorusunun cevabını bulmalıyız, hem iç hem dış paydaşlarını toplumun önüne koymalıyız. Uyumlanmanın limitleri ufukta gözüktü, kaçacak bir yer yok. Yüzümüzü dönmeli ve üstüne gitme zamanı...
SilHocam, evrimin bilinen en temel kuralı uyum sağlamaktır. Hayatta kalmak istiyorsanız değişen koşullara uyum sağlamak durumundasınız, bence piyasa aldırmazlığının temel nedeni bu. Üstelik piyasa için bu koşullara uyum sağlamak da çok basit, ekonomide önce ne yapılması gerektiğini düşüneceksiniz, sonra da tam tersini yapacaksınız. Böylece hem dış koşullara uyum sağlıyorsunuz, hem de para kazanıyorsunuz.
YanıtlaSilMevcut şizoid koşulların çok yakında tekrar normale döneceğini biliyorsanız bence piyasanın bu tepkisi mantıklı. Sonuçta bu koşulları piyasa yaratmadı, sadece uyum sağlıyor...
Harika bir ek. Yazıyı okuduktan sonra bu yorumu da okumalı. Darwin: "Survival of the fittest."
SilUyum sağlamak zorunda olmayan diğer ekosistemden gelen yırtıcılar bir gün yemek için geri dönerler bu zaman meselesidir ve evrim süreci içerisindedir.
SilGüzel yazmışsınız hocam.
YanıtlaSilHocam öyle görünüyor ki Merkez Bankası önümüzdeki aylarda yine yüklü bir faiz artırımına gidecek. Bu durum da toplumsal kanıksanma göz önünde bulundurulduğunda belki de yine bir gece yarısı kararnamesi ile mevcut yönetimi değiştirecek. Ve biz bu duruma da alışmış olacağız...
YanıtlaSilEvet maalesef
SilBundan sonra faiz arttırımı olmaz zira öncelikler değişti.
SilSeçim ekonomisinde faiz arttırımına gidilmez.
SilFaizi indirirken yükselten bir merkez bankasına sahibiz. 5 ve 10 yıllıkların faizi 1 puandan fazla yükseldi son 2 günde.
SilGünaydın Mahfi bey,
YanıtlaSilSayfanızın eski hali iyiydi.Tarihe göre yazıları bulabiliyorduk.Şimdi tek tek tıklayarak ilerliyoruz. Eskiden okuduğum yazıları okumak istiyorum ama ararken enerjim düşüyor. Hiç iyi olmamış. Yoksa ben mi beceremedim...
Bu konuyu araştıracağım, dediğiniz konuyu düzeltme imkânı var mı yok mu bakacağım. Benzer şikâyetler alıyorum.
SilOrhanP rumuzlu arkadaş haklı hocam.Eski formattaki o özellik daha kullanışlıydı.Mesela bu son yazınızı okuduktan sonra, “Akıl Dışılık Tuzağı” yazınızı arama ihiyacı doğdu:)…
SilZor oluyor.
Soldaki üç çizgi menüye tıklayın profilin altında Arşiv modulunden istediğiniz ay ve yıla direkt olarak gidebilirsiniz.bana kalırsa daha pratik olmuş.
SilKolaylıklar dilerim Mahfi Hocam iyi günler.
Sevgili arkadaşlar bir de belki gözünüzden kaçmış olabilir ama en üstte Kendime Yazılar başlığının sağ tarafında iyice kenara yalın yerde bir büyüteç işareti var. O arama kutusuna aradığınız yazının başlığını ya da konusunu yazarsanız o şekilde de bulunabiliyor.
SilHocam aman temayı değiştirmeyin böyle çok iyi.
SilArjantin olma yolunda tam gaz devam...
YanıtlaSilSayın Eğilmez, bizim siyasetçilerimizin ana hedefi seçimleri kazanmak ve devamlı yönetimde kalmaktır. Bunun için her şey mubah tır. Ülkeyi iyi yönetmek, Halkın Huzurunu ve Refahını arttırmak gibi bir hükümlülükleri yoktur. Halkımızın da böyle bir talebi zaten yoktur. Halkımız bir şahsı seçer, onun başta kalması için canla başla çalışır. Ona kul köle olur, damarlarımı kessen şöyle akar, pazara kadar değil mezara kadar gibi sloganlar söyler. Bu sebepten Halkımıza yanlış yapılıyor, doğrusu budur , böyle yapılması gerekir gibi şeylerin söylenmesi hiç bir anlam ifade etmez.
YanıtlaSilSayın Eğilmez, ümitsizliğe kapılmış biri değilim. Bütün Halkımız böyle değildir, ancak çoğunluğu böyledir. azınlık tam tersini Huzur ve Refahını düşünür, geleceğini düşünür. Son zamanlarda gördüğüm, azınlığın arttığı , çoğunluğun ise azaldığı yöndedir. Bu normal bir gelişmedir ve zaman alacağı bellidir. Sizlerin ve sizler gibi olan iyiyi, doğruyu, güzeli arayanların çalışmalarıyla azınlığın artması, çoğunluğun azalması süratle gerçekleşmekte, ümidimin artmasına katkı sağlamaktadır. Size teşekkürlerimi, takdirlerimi sunarım, iyi ki varsınız.
Güzel tespit. Yurdum insanı huzurunu ve refahını artıracak taleplerde bulunmayı bilmediği gibi bunları hayal bile edemiyor. Bilseler..
SilÇok teşekkür ederim, tespitlerinize katılmamak mümkün değil.
SilHuzur,refah, hep ksmet işi bunlar.
SilCiddi ciddi öneriyorum. Ekonomik, sosyal, demokratik olarak ilerlemenin önündeki engel bunları istemeyenler ya da durduranlar, yavaşlatanlardır. Genellikle din adı altında siyasetçiler az eğitimli kişileri manipüle ederek, bu kişilerin oylarıyla iktidara gelmekte ve gelişmeyi engellemektedirler ya da ülke potansiyelinden daha az büyümektedir, gelişmektedir. Bu nedenle, ortaokul ve aşağı eğitimlilerin oyunun seçimlerde ‘tam oy’ olarak sayılması, lise mezunlarının oyunun ‘tam oy X 1.25’ sayılması ve üniversite mezunlarının oyunun ‘tam oy X 1.5’ oy olarak sayılmasını öneriyorum. Bir çok kimse eşit değildir, demokrasiye aykırı diyecektir. Oysa ‘adil’ bir sistemdir ve pozitif ayrımcılık kapsamında demokrasiye aykırı değildir ve yine demokrasiye uygundur. Önyargısız olarak ciddi olarak düşünülmesini öneriyorum. Ülkenin önünü hem ekonomi hem demokratik haklar hem de yaşam kalitesi olarak çok açar. Ortaokul mezunu ve aşağısındaki kişiler kendi yaşam kalitesinin arttığını görünce, ekonomik olarak cebine daha çok para girdiğini görünce bu yeni sistemi destekler.
SilSiz demokrasiye aykırı mı, değil mi derken asıl doğanın ve göçlerin sebep olduğu toplumda hangi katmanın nüfusuna bakın, hangisi artıyor, 20 yıl sonra nasıl olur.
SilHocam MB gevşedi mi ?
YanıtlaSilSıkı mıydı?
SilHiç güleceğim yoktu Hocam :))
SilPeki ya durum gördüklerimizden farklıysa? Aldırmazlık sandığımız şey aslında üstünün örtülmesiyse?
YanıtlaSilAynı kapıya çıkmaz mı?
SilHocam yılsonu dolarda 9.60 seviyesi gerçekçi mi?
SilNeler yapılacağına bağlı.
SilDoğru
YanıtlaSilHocam MB yıl souna kadar 300 baz puan indirime gidermi?
YanıtlaSilHiçbir fikrim yok, merkez bankasının da bir fikri olduğunu sanmıyorum.
SilHocam seri faiz indirimi bekliyor musunuz?
YanıtlaSilHer şey mümkün.
SilUmutsuz, bıkkın ve kayıtsızlıkla ülkemizde yaşıyor ve arka planda da Pink Floyd'dan "Echoes" çalıyor gibi hissediyorum. Başlangıç kısmını geçtik. 9. dakikadan sonradayız. Umarım hepimiz için sonu iyi biter. Peki biz normal, çalışan insanlar nasıl bu enflasyon belasından korunacağız? Birikimlerimizi altında tutsak 1 seneden beri aynı fiyatta, aynı şekilde BİST de öyle, döviz desek o da kaybettiriyor. Ev ve ürün fiyatları ortada... Sadece enflasyondan korunmak için ne yapsak hocam?
YanıtlaSilBireysel olarak yapabileceğimiz bir şey yok.
Sil1941 yılında almanyada,kendilerine barışta bir reisch hareketi denen üst düzey ss subaylarından bir grup askeri güçle elde edilebilecek başarıya artık ulaşıldığını,keza belcika,tüm fransa,güney flamanya,avusturya,çekoslavakya,kuzey slavya,makedonya,polonya,galiçya onların idaresindeydi ve abd&ingiltereyle berlinde bir barış anlaşmasının yerinde olacağını savunuyordu.onlara göre ingiltere kuzeybatı fransada ufak bir toprak teklif edilirse antlaşmaya razıydı.abd ye ise avrupa siyasetine karışmama şartıyla 10milyon abd doları savaş tazminatı+japonyanın ele geçirdiği pasifikteki ufak adalar verilmeliydi.japonyada onlara göre tayvan,kamboçya ve honkong kendilerine verilirse ateşkese hazırdı.planı hitlere sundular ve reis onlardan bir hafta süre istedi.24aralık 1941,noelden 2gün önce hitler antlaşmanın mantıklı ve tutarlı olduğunu,konferansın berlinde mart başında toplanmasını onayladı,tam telefonu kaldırıp savunma bakanına tek taraflı ateşkes emrini verecekken,deutche bankın başkanı wolfgang starkh acil görüşme talebini bildirdi hitlere,odaya alındı.starkh eğer barış yapılırsa müttefiklerin karşı saldırıya geçebileceğini,teminat alınmadan ateşkes yapılmamasını ve savaş ekonomisiyle yönetilen 6milyon kmkare anakara ve 22 milyon kmkare uydu ülkelerden oluşan büyük imparatorluğun derin bir ekonomik krize sürükleneceğini ve savaşta kazanırken bırakmanın tarihi bir hata olacağını hararetle savundu.hitler aynı zamanda ekonomi danışmanı olan profesör starkhı dinledi ve doğu polonya-moskova arasındaki hat alınabilecekken bundan vazgeçmenin tarihi bir hata olacağını kendisinin de düşündüğünü söyledi ve ateşkes kararından vazgeçti.bu tarihteki en büyük kanıksanmış yanlış davranış seti olarak tarihe geçti.bugünkü almanya bu kanıksanmış yanlış davranış setinin eseridir.diğer durumda barısta bir reisch hareketinin sonu kutsal roma-cermen imparatorluğunun sonuyla aynı olacaktı büyük ihtimalle..
YanıtlaSil71 yaşından sonra yavaş yavaş "devrimci" oluyorsunuz sanki Mahfi bey, ne dersiniz ;-)
YanıtlaSil17 yaşındaki gibi.
SilBenim devrimciliğim Atatürk devrimciliğidir: Bilimi öne koymak.
Laissez faire
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam
YanıtlaSilBiz faizle geçiniyoruz . Bizim için kötü oldu. Faizin arttırılması lazım.
YanıtlaSilEnflasyonun altındaki faizle geçinilmez, siz aslında anaparadan yiyorsunuz.
SilAynen hocam 3 yıldır faizler çok düşük. Anaparamızın parası gitti geriye Anamız kaldı. Allah başımızdan eksik etmesin.
SilFareler çoktan terketti bile gemiyi, Bakmayın orkestranın çalmaya devam ettiğine, Aynı gemideyiz edebiyatlarına, Su alıyor diyenlere susturun şu hainleri diye bağranlara...geliyor gelmekte olan. Hocam! Bu arada MB Başkanı ne yapacaklarını Alamancılarla :) olan görüşme esnasında açıkça belli etti. Sonrasında atılan bazı adımlarla da pekiştirdi. Faizin ineceğini benim gibi Ayşe Teyzeciler anladı da o kadar ekonomistler nasıl anlamadı hayret! Haklısınız piyasa fazla kanıksamış:) Yeni sistemi hala anlayamamış. Sonuçta dolar tarafında pozisyon alanlar şimdilik mutlu😀 Yazı çok güzel de herkes sandığı bekliyor sanırım. Ne yaparsın Cumhuriyet, demokrasi halkın kararı yapacak birşey yok. Bekleyecek memnun olmayanlar sandık zamanını.
YanıtlaSilHocam 2018 yılında doların 2 katına çıkmasının başlıca sebebi rahip Brunson meselesi miydi gerçekten? Her şey gözümüzün önünde gerçekleşti ama insan hala anlamakta zorlanıyor, sadece şahsi hırs ve restleşme sebebiyle mi hepimiz o sene yarı yarıya fakirleştik?
YanıtlaSilRahip Bronson meselesi ABD ile Türkiye'nin arasının bozulmasına yol açtığı için çok da küçümsenmemesi gereken bir mesele. İşin görünür kısmı o olsa da altında iki ülke ilişkilerinin bozulması yatıyor. Günümüz dünyasında dış kaynak ihtiyacı olan gelişmekte olan bir ülkenin ABD veya Avrupa ile arasının bozulması ise bu kaynakların sağlanması açısından ciddi sorunlar yaratabiliyor.
SilAçıklamanız için çok teşekkürler hocam.
SilDefterdar Sarı Mehmet Efendi 1714-1717 yılında el yazısı ile "Devlet adamlarına öğütler" isimli bir kitap yazmıştır. Kitaptan birkaç alıntı şöyle:
YanıtlaSil"Müderrisler ve bilginler topluluğu ve bilginlerin başkanı olanlarla danışılıp devlet memuriyetleri onların reyleriyle verilip birbirlerine aykırı söyledikleri sözlere kulak verilmemek gerektir."
"Din ve devlet işlerinde gerekli olanı Padişahın yüksek katına çekinmeden sunmak ve söylemekte de azilden asla ürkmemek lâzımdır. Zira bir işi uygun olmayan bir şekilde görüp kötü kişi olmaktansa azli seçerek halk arasında beğenilmek yeğdir."
"Bütün kötü âdetlerin ve zulümlerin başı ve başlangıcı ve türlü kötülük ve karışıklıkların kökü ve kaynağı; "felâketlerin büyüğü rüşvet", dedikleri fesat madenidir ki islâm topluluğu için bundan ziyade belâ ve din ile devleti kökünden yıkıcı başka kötülük yoktur. Çünkü rüşvet kişinin dinini ve devletini yıkar."
" Adalet hazinenin artmasına ve halkın çoğalmasına yol açar. Hazine ise halkın çokluğundan ve Ülkenin bayındırlığından kaynak alır. Memleketin ümranı ise adalet iledir. Harap olan bir ülkenin maldan nasibi olmaz ve halkı zenginlikte yetersiz olur."
Devletine ve milletine bağlı olan Mehmet Efendi de açık sözlü olmasının bedelini canı ile ödemiştir. Bunca yıl sonra onu hatırlanır kılan da yazdığı eserdir. Keşke devlet adamları bunları okusa.
Liyakatsız atamalar, doğruyu saklayanlar, rüşvet olarak verilmiş makamlar ve örselenmiş adalet. Sonucu ise maldan nasibi olmayan bir ülke.
Çok değer verdiğim üç hocayı dikkatle izliyorum. Faiz düşecek kur yükselecek. Ege Cansen ve Asaf Savaş Akat 23.09.2021 saat 21:40 söylemişti. Yeni politika bu .
YanıtlaSilElinize sağlık hocam. İnanın tam duygularımın tercümesi olmuş. Sadece ekonomide mi kanıksadığımız şeyler. Uzun süredir kaybeden fakat hala aynı figürlerle devam eden muhalefeti kanıksamadık mı. Hep aynı tiyatro karşı taraf performans kaybedince bam telife bir dokun hop bütün bileşenler o eksende konsolide olmuş. Aynı şey tersi durumu içinde geçerli. Kendini başarılı yöneteceğini iddia sı ile belediye başkanlığını seçildiğini düşünenler bilmiyorlar mı başarıları sadece mevcuda tepkinin sonucu olduğunu. Yada biz bu kadar saf mıyız acaba.
YanıtlaSilEkranlar bile analiz yapmaktan o kadar uzak ki. Ekonomi konusunda olduğu gibi özellikle toplumu bu mevcut durumu kanıksamak tan uyandıracak, bu toplum mühendisliğini boşa çıkaracak cesur kalem lere ihtiyaç var hocam.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan,kendilerinden önce öğrenci burslarının ayda 45 TL olduğunu ancak kendi hükümetleri döneminde bunun 650 TL olduğunu bedduayla yakınarak belirtti.
YanıtlaSilBenim düşündüren şey,Sayın Cumhurbaşkanının; Paranın Nominal değeri ile Alım Gücünün bir olmadığını bilmemesinin mümkün olmadığıdır,çünkü ekonomist olduğunu daha önceleri belirtmişti (!?)
Türkiye'de siyaset böyle yapılıyor ne yazık ki. Bir kişi değil hemen herkes böyle yapıyor. Çünkü böyle yapmazsanız dışlanıyorsunuz. Siyasete girmeyişimin nedeni budur.
SilDemagoji yapıyorsa kötü,daha da kötüsü cidden bilmiyor olması
SilEline,diline sağlık kalemine kuvvet değerli hocam.
YanıtlaSilDoğru söze şapka çıkarılır...
Peki bu arada olusan "tektonik" birikim, hic ummadigimiz bir anda aldirmazlik zirhini yok ederse, sonuc ne olur? Nerede yeni bir "denge" olusur sizce?
YanıtlaSilYeni nihai dengeye kadar arada birçok bozuk denge oluşacağını tahmin ediyorum.
SilHayat karmaşıktır, türkiye özelinde halk üzerindeki aldırmazlık zırhının yok olacağını düşünmüyorum. Bizans, Osmanlı ve Türkiye; benzeri yönetim sistemleri ile ahalilerinin mal-mülk-servet edinmelerini engellediler. Anadolu toprağında mevcut devlet yönetim sistemi halkına refah üretmekten uzak olur. Anayasa ve Ticaret kanunlarına da yansımış olan ciddi hatalar var.
SilBizans ve Osmanlıya olan Türkiye'ye de olacak.
Türk kitleye, Türkçe yazdığım için Türkiye dedim, ancak hoş olmayan bir durum en çok kutsandığı dönemlerde Alman ekonomisi için de vardı. Alman finans sistemi politik bir araç haline geldi, kutsanmış ihracat üzerine odaklanarak, uzun vadeli ülke ekonomik verimini düşürücü işler yaptılar. Almanya'yı özellikle yazdım, bir kaç sene sonrasında, Almanya AB içindeki politik gücünde zaafiyet gösterecek, şimdi herkes kutsadığı için özellikle yazdım. Merkel'in politik tahtını bıraktığı kişi Batı dünyası içinde politik olarak Almanya'yı yalnızlaştıracak veya uzaklaştıracak hamleler yapcak. 10-15 yılı var. Türkiye özeli için de 2013 yılı ortasında İran ile benzer ekonomik seviyeye düşürüleceğinin sinyallerini almıştık. Toplum farkında değildi, ancak 8 yıl oldu, yavaş yavaş o ekonomik dengeye doğru gidiyoruz. Askeri olarak da, İran, Türkiye, Arabistan ordularının benzer yetenekler ile eş güç sahibi olmasına doğru gidiyoruz. Türkiye, Ortadoğu askeri ve ekonomik güç dengelerinde; yüksek bir ağırlığa sahip iken, şimdi eşit ağırlığa doğru ilerliyor.
Hocamızın veya sizlerin hatalı olarak gördüğünüz ekonomik kararlar da bahsettiğim amaç doğrultusunda bilinçle alınan kararlardır. Servetinizi yöneten devletiniz ile serveti üreten sizler arasında middle-man dediğimiz istihbaratçılar vardır. Siyasetinizi manipüle ediyorlar. Olan basittir aslında. Böylece sizin servetiniz, başka uluslara veya organizasyonlara kaynak olarak aktarılıyor, işin maliyeti Türkiye de yaşayanlar olarak sizlere biniyor.
Denge anlık veya limitli süreli bir matematiksel durumu temsil eder. Tahminimce hocamızın denge kavramı, sosyal ve ekonomik durumu büyük kesimin anlayıp kabul ettiği zaman dilimini temsil ediyor. Uzun dönem Türk ekonomi ve sosyal hayatının dengesi de İran-Arabistan-Mısır ortalamasında, bir miktar ortalamanın üzerinde olacaktır. Toplumun önemli kesimi durumu algıladığında artık kabul görmüş bir denge noktası olarak o seviyeyi alabileceğiz. Henüz toplum ve entellektüel kesim farkına varamadı, yakın zamanda varacaklardır.
3BalvC&YR%0Y1@tJ
Hocam fiyat istikrarına ne zaman kavuşuruz,öngörünüz nedir?
YanıtlaSilBöyle devam edersek hiç kavuşamayız.
SilHocam yeniden faizi artıracaklar mı? Bana göre artırmak zorunda kalacaklar yoksa doları tutamazlar.
YanıtlaSilBugün değilse yarın.
SilHocam matematikte en sevdiğiniz konu ve hiç sevmediğiniz konu nedir?
YanıtlaSilEn çok türevi severim. Set teorisini hiç sevmem.
SilEugéne Ionesco GERGEDANLAR adlı oyunu oynuyoruz, hep beraber aldırmazlık zırhını takarak. EUGENE IONESCO diyor ki “Benim oyunlarım bilincin iki temel durumundan doğar. Bunlar usulca kaybolan ile katılık; boşluk ile aşırı varlık; dünyadaki gerçekdışı şeffaflık ile ışık geçirmezlik; ışık ile kesif karanlıktır.” OYUN TEORİSİNİ bırakıp, gemisini kurtaran kaptan oyunu ile bana dokunmayan yılan bin yaşasın oyununu oynayınca; siyasi aktörlerden, iş dünyasının çok büyük iş adamlarına halkımızda sosyal yardımlardan, vergi aflarına" çok daha bencil, çıkarları peşinde koşan, kural tanımaz bir konuma sürüklüyor". GERGEDAN -aldırmazlık- ZIRHLARIMIZ ile " yavaş yavaş kaynayan tencerede pişen kurbağa gibi " bekliyoruz GODOT un gelmesini. CDS ye bak; geleceği gör dermiş gurular... Toplum kanıksanmış yanlış davranışlar setini sürekli büyütmeye devam ederse bir süre sonra davranışlarının çoğu yanlış hale gelir ki bu gidişin sürdürülebilirliği söz konusu olamaz. Hiçbir piyasa bu kadar büyük bir kanıksanmış yanlış davranışlar setini, aldırmazlık zırhı ile sonsuza kadar içselleştirip para kazanmaya devam edecek güce sahip değildir. Mehter takımı gibi iki ileri, bir geri yürüyoruz. ne iklim değişimi ne de ab yeşil mutabakat kimsenin umrunda değil. siyasetçilerimiz biat, edip rahat ediyor ama sivil toplum kuruluşları, sanayi ve ticaret odaları, sanayici ve iş adamları dernekleri, yüzlerce meslek odaları ve binlerce vakıf, dernek başkanları the green new deal diyebilir mi? yangın uçağı almak için ormanlarımızın yanması mı gerekiyor, marmara denizini kirleten arıtmaları kapatmak için müsilajla kaplanması mı gerekiyor bizim aklımız neden geç gelir? Aklımızı peynir ekmekle mi yedik? ne toplumun sosyal psikolojik analizleri, ne de makroekonomik analiz ALDIRMAZLIK ZIRHI -GERGEDANLAŞMA- yı açıklamıyor. Eugene Ionesco yu anımsadım, bu yazınızı okuyunca. tüm sivil toplum kuruluşları başkanları da okursa bu kitabı; yazınızı çok daha iyi anlar. saygılar. cg. iyi ki varsınız.
YanıtlaSilSizce 5 büyük zincir market , gerçekten de gerçek enflasyonun çok üstünde mi zamlar yaptı? Yaptıysa bu suç mu? Serbest piyasa yok mu?
YanıtlaSilBu 5 market mağaza açma olayını abarttılar mı? Yeni açılan mağazaların maliyetini çıkartmak için mi uçuk zamlar yaptılar? Ufak bir zincir markette 10 kişi çalışıyor. Aynı büyüklükteki mahalle süpermarketinde 3 kişi.. Bu durumda fahiş fiyatların olmasında, 3 kişi çalıştıran süpermarketten alış veriş yapmayan vatandaşın hiç mi suçu yok? Kafamda deli sorular .
Tekelciliğin önlendiği piyasalarda fiyatlar keyfe göre değil arz ve talebe göre belirlenir. Bir malın üretimi talebi karşılayamıyorsa o malın fiyatı artar. Ekonomi politikası uygulamasındaki beceriksizliğin neden olduğu fiyat artışlarının arkasında başka şeyler aramak abesle iştigaldir.
Sil
YanıtlaSil2001 yılından önce enflasyonla mücadele amacıyla yüksek faiz politikası uygulandı. Teoriye göre Faizler yükselince enflasyon düşecekti. Ama bunun işe yaramadığı görüldü. Ardından doların baskılanmasına karar verildi. Bu şekilde dolar artmayacak ve maliyet enflasyonu düşecekti Bu sebeple dolar çıpalamasına geçildi . Bunun yapılabilmesi için Faizler daha da yükseltildi tüm bunlar yapılırken bir şey unutuldu : cari açık . Yüksek faiz düşük kur politikası sonucunda ihracat düşüp ithalat artınca cari açık çok daha fazla arttı Dolayısıyla doları baskılamak mümkün olmadı .
Şubat 2001 de Devalüasyonla çıpa bırakıldı . Dolar gerçek piyasa değerine getirildi. Cari denge kuruldu. 2001 sonrasında bu sefer imf baskısıyla yüksek faiz politikasına geçildi. Yüksek faizden dolayı, dışarıdan çok ciddi bir döviz girişi oldu.Dolar 8 yıl boyunca aynı seviyede kaldı enflasyon da geçici olarak düştü ama bu düşüş kalıcı olmadı. Çünkü rekor seviyelere varan cari açık sebebiyle dolarda artış başladı ve enflasyon tekrar çift hanelere geldi.
Merkez Bankası 21 yıl boyunca uygulanan cari açık verme odaklı bu politikayı terk etti ve ilk defa, düşük faiz yüksek kur politikasına dönük bir karar aldı ve doları serbest bırakarak faizi enflasyonun altına çekti. Elbette teoriye ters olduğu için tüm ekonomistler tarafından tepki aldı.
Şimdi süreç şöyle işleyecek. Cari denge kurulana kadar faiz indirimleri devam edecek. Cari denge kurulduktan sonra, doların artışı duracak. Doların artışı durduktan sonra maliyet enflasyonu bitecek. Maliyet enflasyonunun bitmesi ne demek?
Doğalgaza zam yok petrole elektriğe v.b. zam yok ....
Eğer Tcmb para basmazsa talep enflasyonu da oluşmayacak ve enflasyon kalıcı olarak düşecek. Ama hükümet tüm bunlar yapılırken, seçim odaklı bir populizm politikasına girip para basarsa , oluşacak talep enflasyonundan dolayı enflasyon yine düşmeyecek.
Bu sebeple eğer gerçekten enflasyonun düşmesi isteniyorsa, cari dengeyle çözülecek maliyet enflasyonu ile beraber hazinenin ve Tcmbnin sıkı para politikasıyla da talep enflasyonu düşürülmelidir .
Cari dengeye ulaşılınca cari açığa sebep olmayacak şekilde faizler arttırılmalı ve sıkı para politikasıyla Talep enflasyonu bitirilmelidir .
Türkiye’de enflasyonu bitirmenin denenmeyen tek yolu budur.
1-)Doları cari denge noktasına getir ve cari dengeyle artışını durdur. Asla baskılama yok. Zaten cari dengeye gelince ülkeden dolar kaçışı duracak doların artışı duracak.Ayrıca dolar artışının durduğunu gören dth sahipleri zaman içinde döviz bozdurmaya başlayacak...
2-)Cari denge kurulduktan sonra cari açık vermeyecek şekilde faizi yavaş yavaş arttır.
3-)Hazine ve Tcmb olarak mali disipline uy ve piyasaya para pompalama.
Bu 3 madde uygulanırsa enflasyonun zaman içinde düştüğü görülür. Eğer enflasyon düşmezse , %50 enflasyona karşı %20 zam alan ücretlilerin maaşlarındaki erime hızla devam eder ve ücretlilerin mağduriyeti katlanarak artar.
Ya enflasyon ücretlilerin aldığı zam oranına getirilmeli, ya da ücretlilerin aldığı zam gerçek enflasyon seviyesine çıkartılmalıdır. Ücretli kesimin dayanacak hali kalmadı. Sadece ücretliler değil, hasılatını gerçek enflasyon kadar arttıramayan özel sektörün bir bölümü de enflasyon karşısında çaresiz.
Sayın Ercüment, o kadar uğraşmıssın uzun uzun yazmışsın da çelişkilerle dolu bir yazı olmuş.
SilSadece faiz konusunu biraz açmak istiyorum.
Faiz düşerse, düşük faizle yapılacak yatırimlar nedeniyle üretim artacak, rekabet nedeniyle fiyatlar düşecek varsayılıyor.
Doğru mu, türkiye de üretim yapılan hangi sektörde kapasite eksikliği sebebiyle rekabet olmuyor sizce. Demir-çelik, çimento, ilaç, peynir... hepsinde kapasite ihtiyacın 2 katından fazla fakat rekabetin r si yok.
Faizi düşürür ve MB açık piyasa işlemleriyle bankalara para verir, bankalar piyasaya kredi salar ( bu son zamanlarda uygulanan en sık para basma yöntemi), tüketim hızla artar, vergiler artar (israfcı devletin mali dengesi iyileşir), firmalar tüketim artığı için hızla zam yapar, kârları patlar. Artan tüketim sebebiyle cari açık artar, tl değersizleşir, talebin karşılanamadığı bazı sektörlerde (örneğin çimento, mobilya) yatırım yapanlar da olur fakat bunlar aslında genelde sürdürebilirliği olmayan yanlış yatırımlardır.
Sonunda değersizleşen tl tüketimi tekrar kısar , döngü başa döner. Peki sonuç ne olur;
-Devlet daha fazla vergi toplar.
-Zayıflayan tl, enflasyon ve kredi borçları sebebiyle geniş kesimler fakirleşir, gelir ve varlıklarını kaybeder.
-Zenginler daha çok zengin olur, gelir ve varlık dengesi onların lehine iyice bozulur. Fakat geçici talep patlamasına bakıp yatırım yaptılar ise talep normale dönünce ya yatırımları boşa gider ya da diğer üreticiler ile aralarında anlaşıp (bizde hep bu yöntem uygulanır) düşük kapasitede üretime rağmen piyasaya zarar edilmeyecek fiyata mal verirler.
- Toplam ülke ekonomisini ele alırsak; artan tüketim aslında batı ve uzak doğu ihraç mallarının daha fazla tüketilmesi demek. Yani bu ülkelerin pazarı olmak (yeni model sömürge) görevini layıkıyla yerine getirmiş oluruz. Karşılığı olarak elbet verecek bir şeyiniz varsa bu oyunu sürdürebilirsiniz (biz tarım arazilerini araplara satmak noktasına kadar geldik).
Umarım açık olmuştur, mesele faiz değil hangi amaçla kullanıldığı, yoksa eminim kimse yüksek faiz istemez, ama osmanlı nın olduğu gibi son yıllarda Türkiye' nin uyguladığı halkı zarara uğratmayı hedefe almış politikalar bu halkı çok büyük acılara mahkum etmesi kaçınılmaz. Bugün uzun süredir devam eden bu çarpık likit akımında değerli görünen birçok varlık yarın yok hükmüne düşebilir.
SilSayın Ercüment, o kadar uğraşmıssın uzun uzun yazmışsın da çelişkilerle dolu bir yazı olmuş.
--------------------------------------------------------------------------------------
Sayın 12.33 keşke çelişkilere değinseydin de biz de hatamızı görseydik.. Ercüment
-------------------------------------------------------------------------------------------
Sadece faiz konusunu biraz açmak istiyorum.
Faiz düşerse, düşük faizle yapılacak yatırimlar nedeniyle üretim artacak, rekabet nedeniyle fiyatlar düşecek varsayılıyor. Doğru mu,
--------------------------------------------------------------------------
Yanlış… Kim varsayıyor? Üretimin artacağı falan yok çünkü faiz düşecek ama dolar artacağı için maliyetler fırlayacak. Son 3 yılda fabrika mı kurulmuş? Kimsenin yatırımı arttırma kaygısı yok. En büyük kaygı, enflasyonun düşürülmesi. Şuanda büyümeyi arttırmayı , işsizliği felan düşürmeyi konuşmuyoruz. Enflasyonu düşürmenin yolunu arıyoruz. Ercüment
------------------------------------------------------------------------
türkiye de üretim yapılan hangi sektörde kapasite eksikliği sebebiyle rekabet olmuyor sizce. Demir-çelik, çimento, ilaç, peynir... hepsinde kapasite ihtiyacın 2 katından fazla fakat rekabetin r si yok.
Faizi düşürür ve MB açık piyasa işlemleriyle bankalara para verir, bankalar piyasaya kredi salar ( bu son zamanlarda uygulanan en sık para basma yöntemi), tüketim hızla artar, vergiler artar (israfcı devletin mali dengesi iyileşir), firmalar tüketim artığı için hızla zam yapar, kârları patlar. Artan tüketim sebebiyle cari açık artar, tl değersizleşir, talebin karşılanamadığı bazı sektörlerde (örneğin çimento, mobilya) yatırım yapanlar da olur fakat bunlar aslında genelde sürdürebilirliği olmayan yanlış yatırımlardır.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yatırım patlamaz, tüketim hızla artmaz. Çünkü faiz düşüşüyle artacak talep enflasyonu, doların artışıyla oluşacak maliyet enflasyonu tarafından baskılanır. İnsanlar İphone, Samsung , Mercedes, Audi alamaz noktaya gelir.. Evet kredi faizi düştüğü için ipotekli konut fiyatlarının faiz dahil maliyeti azalır ama öte yandan maliyet enflasyonundan dolayı çimentoya demire gelecek zamla birlikte konut fiyatları artar ve konut maliyetinde nette değişim olmaz…. Ercüment
------------------------------------------------------------------------------------------
Sonunda değersizleşen tl tüketimi tekrar kısar , döngü başa döner. Peki sonuç ne olur;
-Devlet daha fazla vergi toplar.
-Zayıflayan tl, enflasyon ve kredi borçları sebebiyle geniş kesimler fakirleşir, gelir ve varlıklarını kaybeder.
-Zenginler daha çok zengin olur, gelir ve varlık dengesi onların lehine iyice bozulur. Fakat geçici talep patlamasına bakıp yatırım yaptılar ise talep normale dönünce ya yatırımları boşa gider ya da diğer üreticiler ile aralarında anlaşıp (bizde hep bu yöntem uygulanır) düşük kapasitede üretime rağmen piyasaya zarar edilmeyecek fiyata mal verirler.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Cari açık artmaz. Çünkü dolar belirli bir denge noktasına kadar fırlayacak. İthalat pahalılaşacak-zorlaşacak , ihracat ucuzlaşacak-kolaylaşacak ve cari açık kapanacak.. Ercüment
Üzgünüm ama itirazın boş. Sanki faizler düşünce bununla birlikte dolar da düşecekmiş gibi yazmışsın. Oysaki faizler düşünce dolar artacak ve cari açık kapanacak. Cari açık kapandıktan sonra faizler yavaş yavaş arttırılacak bu şekilde 2 başlı yılanın 2 başını da ezmiş olacaksın. Yani hem maliyet enflasyonunu bitireceksin, hem de talep enflasyonunu…. Ercüment
Bu faiz indiriminin en büyük sebeninin önümüzdeki kış aylarında beklenen durgunluğu hafifletmek için olduğu konunun uzmanı olanların hemen hemen hepsinin ortak fikri. (Kredi talebi bunu net gösteriyor)
SilSizin dediğiniz gibi 2019 faiz indiriminin tersine bu kez satacak 128 milyar dolar olmadığı için dolar çok hızlı artacak ise işte o zaman vay halimize. Daha ekonomi hızlanmadan dolar öyle bir fırlar ki, birde dışardan ithal edilmekte olan enflasyonu ekleyince bu kez fiyatlar uzaya fırlar, ekonomi buz tutar, buna ne aşırı borçlu özel sektör dayanabilir ne de devlet enerji ithalatı için gerekli doları bulabilir, bu tam arjantinleşmek sayılır.
Bu duruma izin verilemiyeceğine göre, benim de takip ettiğim türkiyenin önde gelen saygın ekonomistin beklediği gibi çok yakında ciddi bir faiz artışı yolda demektir. Peki bu faiz artışı da muhtemelen güvensizlik sebebiyle istenen içeriye döviz akışını sağlayamayabilr.
O zaman ne olur! Bir düşünün. Yoksa bilerek mi bu yola girildi.
Sayın 20.18
Sil2020 Temuz Cari açığı 1,989 milyar dolar ken 2021 Temmuz cari açığı 683 Milyon dolar oldu. Yani cari açık, %66 oranında azaldı. Bu gidişat devam ederse, cari açık sıfırlanacak ve doların artışı duracak. kötü senaryo oldu diyelim , Dolar iç talepten dolayı çok arttı. Bu durumda cari fazlaya geçilecek ve cari fazladan dolayı içerde dolar bollaşıp yine ucuzlayacak.Bu şekilde denge korunacak. Ama 2001 yılı sonrasında yapıldığı gibi, doları düşürmek için faiz kullanılırsa,bu cari açığa sebep olacak ayrıca faizleri uzun süre yüksek tutmak mümkün olmadığı için yüksek faiz, düşük faize indirildiğinde sert devalüasyonlar olacak ve yine maliyet enflasyonuna bağlı enflasyon yükselecek.
İşte bu sebeple doları baskılamanın en doğru yolu, herhangi bir faiz yükseltmesi olmadan onu olması gereken seviyede tutmaktır. Doların olması gereken seviye, o ülkenin cari dengeye ulaştığı seviyedir..
Cari açık hakkında verdiğiniz bilgileri hangi kaynaktan aldığınızı doğrusu bilmek isterim.Hele ki,İhracatımızın %70'i ithalatla karşılanırken; "Cari açık sıfırlanacak ve doların artışı duracak " sözünüze,Allah ağzından duysun ve kabul etsin diyorum.Tabi Fesuphanallah ta diyorum.
SilMahfi bey
YanıtlaSilTwitter'da "Yapısal Reformlar ve Türkiye" adıyla bir kitap yazmakta olduğunuzu söylemişsiniz.
Türkiye'deki ekonomik durgunluğun aşılması için, yeniden, inşaat & emlak sektörünün ihya edilmesi, "yapı"ların dönüştürülmesi, reforme edilmesi gerektiğini mi anlatıyorsunuz kitabınızda? "Yapısal Reform" deyince aklıma ilk bu geldi, o nedenle sordum Mahfi bey.
Mahfi bey
YanıtlaSilŞu "Evergrande" meselesiyle ilgili hiç ama hiç bir şey söylememenizin, yazmamamınızın sebebi nedir?
Araştırıp öğrenmediğim konularda bir şey yazmam genellikle.
SilEvergrande konusunda yazılacak fazla bir şey yok, kimileri finans piyasalarında Lehman Brothers'dan beter bir çöküşe sebep olacağını söylerken kimileri etkisinin Çin ve Asya piyasası ile sınırlı kalacağını iddia ediyorlar. Bilinen tek şey, geçen hafta dolar cinsi tahvillerin kupon ödemelerini yapamadığı ve 30 günlük temerrüt süresinin başladığı. Kesine yakın şekilde tahmin edilen durum ise Çin devletinin kurtarmak için bir şey yapmayacağı. Bu arada en büyük piyasa değerine sahip stablecoin tether, evergrande tahvili taşımadığını açıkladı ama uzmanlar bunun bir şey ifade etmediğini, tether'in dolaylı yoldan da olsa bu işten çok kötü etkilenebileceğini ve kripto piyasasının karışabileceğini söylüyorlar, bekleyip göreceğiz...
SilMahfi hocam ne güzel bir cevap;
Sil"-Araştırıp öğrenmediğim konularda bir şey yazmam genellikle."
Memlekette maşallah herkes her konuda bilgi sahibi, işin uzmanı, acaba konuştuğu konuyu bilen kişiler gerçekten var mı?
Bir toplumdaki bireyler sizin gibi ben bilmiyorum diyebiliyorsa işte o kişi ne bildiğinin farkında olan gerçek bilgi sahibi kişidir.
Bizde ise maşallah herkes filozof.
'' Hiçbir P İ Y A S A bu kadar büyük bir kanıksanmış yanlış davranışlar setini, aldırmazlık zırhı ile sonsuza kadar içselleştirip para kazanmaya devam edecek güce sahip değildir. '' diyerek bitirmişsiniz şahane yazınızı, ellerinize sağlık sn Hocam.
YanıtlaSilPiyasa nın anlamların da karşılıklı iki kişi bulunmakta ALAN ve SATAN, eleştirdiğimiz ortamdaki büyük boyutlarda yapılan ALIŞ ve VERİŞLER de ise ALAN karşılığında hiçbir şey vermemekte SATAN yok yani, ( ALAN da SATAN da aynı / ALAN razı SATAN razı ) veya ALAN aldığının karşılığında önemsenmeyecek kadar küçük şeyler vermekte. Böyle olunca da, ikili bir dinamik olmadığından bahsettiğiniz bu SET ve ZIRH sadece tek kişilik karar ile devam edecektir.
Bu işe son verilebilinmesi için ALAN ve SATAN a işten el çektirecek başka bir özne gerekmektedir.