Enflasyon Oranının İnandırıcılığı Sorunu

TÜİK’in açıkladığı istatistik göstergeler arasında kamuoyunda en fazla tartışma konusu olanları enflasyon ve işsizlik verileridir. TÜİK, son dönemde işsizlik verisini resmi işsizlik ve geniş işsizlik verisi olarak açıklamaya başlayınca tartışmanın işsizlik kısmı bir anlamda sona erdi. Resmi işsizlik verisi yüzde 12 dolayında olduğu halde geniş işsizlik verisi yüzde 30 dolayında açıklanınca resmi işsizliğin yalnızca bir tanım farklılığından kaynaklandığı, gerçekte işsizliğin yüzde 30 oranında olduğu konusu resmi olarak da onaylanmış oldu. Buna karşılık enflasyon oranı meselesi hala karışık. TÜİK, Mart ayı itibarıyla 12 aylık enflasyon oranını tüketici fiyatları açısından (TÜFE) yüzde 16,19, yurt içi üretici fiyatları açısından (Yİ-ÜFE) yüzde 31,20 olarak açıkladı. 

Sokaktaki insanlara sorduğunuzda karşılaştıkları enflasyon oranını yüzde 30’lar (yani Yİ-ÜFE) dolayında hissettiklerini söylüyorlar. Oysa tanım gereği onların karşılaştığı enflasyon TÜFE ile tanımlanıyor. Bu durumda tüketici fiyat artışlarını ölçme konusunda bir sorunumuz olup olmadığına bakmamız gerekir.

TÜFE, Yİ-ÜFE ve USD/TL kuru, Euro/TL kuru gelişmeleri son 12 ay itibarıyla aşağıdaki tabloda yer alıyor (kaynak: TÜİK / Tüketici Fiyat Endeksi, TÜİK / Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi ve Bloomberg HT.)

Tabloya baktığımızda TL’nin yarım Dolar ve yarım Euro’dan oluşan kur sepetine göre yüzde 29’a yakın değer kaybettiğini görüyoruz. Bu ciddi değer kaybı aynı dönemde yüzde 31,2 oranında artmış bulunan Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksine (Yİ-ÜFE) yansımış bulunuyor. Buna karşılık Tüketici Fiyatları Endeksine (TÜFE)’ye yansıma bunun yarısı kadar görünüyor.

Mart 2020’den Mart 2021’e TÜFE ve Yİ-ÜFE endekslerinin görünümü aşağıdaki grafikte yer gösteriliyor:

Grafik bize Yİ-ÜFE ile TÜFE arasında giderek TÜFE aleyhine büyüyen bir fark olduğunu açık biçimde gösteriyor.

TÜİK sitesinde Yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksinde (Yİ-ÜFE) esas alınan üretici fiyatları; ‘yurt içinde üretimi yapılan ürünlerin, KDV ve benzeri vergiler hariç, peşin satış fiyatıdır’ diye tanımlanıyor. Buna göre Yİ-ÜFE’de üreticinin toptancıya (eğer yoksa perakendeciye) KDV ve benzeri vergiler hariç satış fiyatı esas alınıyor. Yine TÜİK sitesinde esas alınan tüketici fiyatları da şöyle tanımlanıyor: ‘Endeksin fiyat kapsamı satın alış fiyatları olarak tespit edilmektedir. Fiyatlar, vergiler dâhil peşin ödemeler olarak belirlenerek, taksitli satışlar üzerinden fiyatlandırmalar veya anlaşmalı fiyatlar dikkate alınmamaktadır.’

Son 12 ayda içinde KDV ve benzeri vergiler olmayan Yİ-ÜFE yüzde 31,20 yükseldiği halde içinde KDV ve benzeri vergiler olan TÜFE yüzde 16,19 artmışsa bu durumda üreticiler, üretim maliyetlerine kurdan gelen artışları satış fiyatlarına yansıtamamış ve dolayısıyla ciddi biçimde zarar etmiş olmalıydılar. Birkaç aylık zararlar sineye çekilebilir belki ama bu aylarca sürerse üreticilerin batmış olması gerekir. Bilançolara baktığımızda böyle bir durum göremiyoruz.

TÜİK’ten başka enflasyonu ölçen ENAGRUP adında bir akademik girişim var. Bu grup, TÜİK ile aynı mal ve hizmetlerin yüzde 80’ini, aynı ağırlıklarla ele alarak hesaplıyorlar. Hesaplamadıkları üç grubu da ay sonlarında doğrudan TÜİK hesabından alarak kendi hesaplarına ekliyorlar. ENAGRUP henüz bir yılını doldurmadığı için 7 aylık TÜFE hesabı var. Buna göre ENAGRUP hesaplarında 7 aylık TÜFE yüzde 27,89 olarak çıkıyor. Buradan gidersek ENAGRUP’un yıllık TÜFE hesabının yüzde 35’in üzerinde olacağını tahmin etmek zor değil.    

Özetle söylemek gerekirse TÜİK tarafından açıklanan TÜFE endeksinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı konusunda insanların kuşkularının haksız olmadığı görülüyor. 



Yorumlar

  1. Değerli hocam selam,
    Enag çalışmasının da şeffaflığı konusunda eleştiriler vardı, sepet ağırlıklarını ve endeks kalemlerini açıklamadıklarına dair. Hatta geçtiğimiz aylarda twitter’da bir tüik çalışanı ile atışmışlardı. enag çalışmasının şeffaf olup olmaması konusunda sizin düşünceniz nedir? Syg

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada gerekli açıklama var: https://enagrup.org/

      Sil
    2. Bu ortamda faiz düşük bile kalmadı mı hocam

      Sil
    3. Mahfi hocam, enag gibi alternatif hesaplamaları yurt dışında da yapıyorlar. Amerika için açıklanan enflasyonun yaklaşık 9 katı açıklayan var. Bu alternatif hesaplama yapan enag gibi organizasyonlar tuik gibi diğer resmi kurumların aksine uluslararası istatistik kuruluşları tarafından akredite değiller. Yani; siyasi veya herhangi bir motivasyonla veri açıklayabilir ve tuik gibi uluslararası denetime tabi olmadıkları için sorumlu tutulamazlar.

      Kendi enflasyon hesabımı tutarken de kimi zaman açıklanan enflasyonun altında veya üzerinde çıktığı zamanlar oluyor. Yıl sonunda ise resmi verilere çok yakın değerlere geliyor. Bu sepetimin tuik sepetine yakın olmasından kaynaklanıyor. Harcamaları farklı ağırlıklarda olanlar elbette yine farklı sonuçlar alacaktır.

      Sil
    4. Yurt dışında farklı enflasyon rakamları ayrı sepetlerin kullanılmasından çıkıyor. Burada ilginç olan aynı sepet ve malzemeleri kullanarak iki misli bir sonuç bulunması. Belkide TÜİK saygınlığını sağlamlaştırmak için dışarıdan uzmanlardan oluşan bir gurup oluşturmalı.

      Sil
    5. Durun bi, enflasyon, faiz kalsın bi kenarda.
      Ortalık karışık, Çinli büyükelçi Mansur Başkanı tehdit etmiş.

      Hocam bu Çin belasını arıyo galiba !? Para fazla gelmiş bunlara belli.
      Bu Çin ne ayak hocam?

      Sil
    6. Enflasyon % 50 bin üzerindedir yalakalık yapilmamali

      Sil
  2. Enflasyon'u fazla hissetmeleri garip değil...Avrupa ve ABD dahil tüm ülkelerde durum aynı.

    İnsanların takvim algılarını, baz etkisi benzeri etkileri hissetmelerini bekleyemeyiz.

    Bizim bilgimiz bu konuda kısıtlı aynı şekilde ENAGRUP'ında...Enflasyon oranına kafamıza göre inanıyoruz yada inanmıyoruz diyemeyiz, bu işin uluslararası standartları var, TÜİK gibi çok geniş imkanları ve kaynakları olan kurumlar ancak yapabilir bunu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üretimde ciddi ithal girdi kullanan bir ekonomide kur etkisi % 30'lara yaklaşırken, üretici fiyatları % 30 artarken tüketici fiyatları (üstelik içinde üretici fiyatlarından farklı olarak KDV gibi vergiler de varken) % 16 artması size acayip gelmiyor mu?

      Sil
    2. Kemal Bey kaynak ve geniş imkan farklı birşey.Problem hesaplamadamı yoksa girilen rakamlarda mı ?Mesela bir marketin ayın tek bir gününde vermiş olduğu fiatı baz alırsanız gerçeklerden uzaklaşırsınız.Mesela geçenlerde yazıldı sofralık zeytin 2020 ort. fiyatı 6.5 TL gözüküyor.(TÜİK verisi).Sizce ne kadar gerçeği yansıtıyor bu fiyat ? SAYGILARIMLA

      Sil
    3. Hayır acayip gelmiyor...Mesela 6 ay sonra da muhtemelen TÜFE ÜFE'nin üzerinde olacak.

      TÜFE'nin yavaş ve gecikmeli gelmesi gayet doğal.

      Sil
    4. BERRRİN İnsanlar sürekli bu hataya düşüyor...Orada ki rakamın tek başına anlamı yok, o rakanmları direk alma hata yaparsın önemli olan yıllık artış.

      Enflasyon marketteki rakamların aylık artışına bakalım demek kadar basit değil işte...Ürünlerin gramajları, kaliteleri..vb. değişiyor..Tüik bunlara göre düzeltmeler yapıyor

      Enflasyonu hesaplama hiç kolay iş değil...TÜİK gibi geniş kaynaklara ve imkanlara sahip olmanız gerekiyor...Ve bu işin uluslararası standardı var.

      Sil
    5. Kaynak ve imkandan önce bağımsız olmanız gerekir. Atanan adamı 15 gün sonra görevden alıyorsanız halka açıkladığınız verilere güvenilmez. Alaattin Aktaş anlatmış. https://www.dunya.com/kose-yazisi/kendimi-tekzip-edilmis-hissediyorum/612898

      Sil
    6. Kemal bey O yuzden mi sürekli baskan değişiyor. O uluslararasi standartlari oncekiler uygulamadi mi? Yada onlarin geniş kaynaklari yeterince geniş degilmiydi?

      Sil
    7. En basitinden, araba fiyatlari, enflasyon kadar arttigina gercekten inaniyor musunuz? Tek bir araba ozelinde degil, hepsi genelinde.. Avrupa ya da Amerika ile kiyaslama yaparken 2 defa dusunun. Bir Amerikalinin aldigi misirin ya da yulafin fiyati dolar bazinda artmazsa, yillik bazda bir fark odemiyor. Turkiyede ise yuzde 30a yakin artis oluyor TL bazinda. Peki gecen seneden bu yana olan emtia artislari? Hem dolar hem de dolarin TL karsisindaki degeri ile konusmak lazim. Burda Tuikin imkanlari onemli degil, onemli olan bu imkanlari kullanip dogru veriler uretebilmesi. Neye inanmak istedigimiz bize kalmis, yukardaki tablo ve yazi da okuyup, dusunup, anlayabilene.

      Sil
  3. Değerli Hocam, görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkür ederim. Kurdaki son artışları da göz önünde bulundurduğumuzda 1-2 ay içerisinde 12 aylık enflasyonun %20'lere ulaşması sürpriz olmayacaktır. MB'nin bu çerçevede faiz indirimine gitmesi durumunda esnaf ve halk hızlı ama bir o kadar da geçici bir rahatlama hisseder mi? Bu durumda iktidar faizi indirirken neyi amaçlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esnaf ve halkı doğrudan nasıl etkiler, bu yorumunuzu da merak ediyorum.

      Sil
    2. Firmalar çok rahatlar, firma sahibi, TL borcu olan herkes düşük faiz ile rahatlar, kısa dönemde.
      Ardından artan maliyetler, yüksek ve orantısız ürün talepleri, düşük kazanç, düşük verim, düşük gelir, borcu yine ödeyememe gelir.

      enflasyon yüzde 20 üzerinde mevcut durumda. Resmi olarak açıklanması yüzde 20 yi bulur.

      faizi indirmek için döviz ve altın ticaretini yasaklamak lazım.

      Sil
    3. kur ne olacak o zaman?

      Sil
    4. Dövizi yasaklasanız ne olacak? Mal sayısı sabitken parayı artırırsanız fiyat artar. Ev, arsa, buğday, arpa, et, sebze, meyve, beyaz eşya vb. aklınıza gelen her şeyin fiyatı artamayacak mı? Onları da mı yasaklayacağız?

      Sil
    5. Dovizi yasaklayinca ithalat yapilmayacak mi? Sonra TLyi de yasaklariz, olur biter..

      Sil
  4. Şuanda hem Talep hem Maliyet enflasyonu var diyebilir miyiz değerli hocam ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha çok kur kaynaklı maliyet enflasyonu var dersek doğru olur.

      Sil
    2. Talep tarafında ciddi bir artış baskısı yok.
      Satılan araç rakamları, altın, DTH artışı, stokların artışı gibi değişkenler bize firmaların üretim enflasyonunun reel faiz altında kaldığını, firmaların da kaynaklarını bunlar ile değerlendirdiğini gösteriyor.

      Firma genel karlılıkları TÜFE üzerinde iken, cirolarının TÜFE ile orantılı olarak artması faaliyet dışı kazanç artışını gösteriyor. Çünkü firmaların satın aldıkları malların değeri açıklanan TÜFE enflasyondan daha fazla kazanç sağladı.

      Aslında maliyet enflasyonu da yok. TÜFE yanlış ölçülüyor. Tüfe yanlış ölçülünce maliyet enflasyonu da var görünüyor.

      Sil
  5. %15 civarı TÜFE düşük görülüyor . Bu da yakın zamanda her kalemde %25 zam demek oluyor gibi... Aydınlatıcı yazı için teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üfenin oraninin tüfe oranından bu kadar fazla olmasinin zararları nedir mahfi hocam?

      Sil
    2. Üfe oranı tüfeden yüksek ise, cirolara bakabilir. Firma ciroları da TÜFE civarında ise, ekonomi küçülmüştür. Firma ciroları TÜFE kadar büyüdü, maliyetler ÜFE kadar olduysa, kredilere bakalım. Krediler TÜFE üzerinde şişmişse, ekonomi kredi ile büyümüştür.

      Tüfe küçük, ÜFE büyük ise bir de ayakta kalan firma sayısına bakalım. düşen kazanç, firmaları piyasadan çekmiştir. Artan ÜFE, erişilebilir ürün miktarını azaltmıştır.

      Araç satışlarına bakalım. Ani ve yüksek artışlar var ise, firmalar sermayelerini korumak için araçlara talep yapmıştır, vergi avantajları için araç almışlardır.

      bir başka zararı da, tüfeyi ölçen yanlış ölçmüştür.

      Sil
  6. hocam devletimizde son 10 yılda sürekli irrasyonel kararlar verilmekte özellikle son 2 yıl neredeyse her gün bir kaos ortamındaymışız gibi sizce muhalefet iktidara geldiğinde eski güven ortamını yaratabilir mi yoksa muhalefette alternatif yaratamayan sokaktaki vatandaş gibi sadece hükümeti eleştiren bir alternatif olarak kalır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, Türk muhalefeti iktidar olursa, her alanda, mevcut Türk hükümetinin -yeniden seçilmiş- yansıması olacak. Halkın bir kaç yıl psikolojik olarak rahatlaması dışında bir işe yaramaz. Daha da kötüsü, muhalefet eğer bu hükümetin yaptıklarını geri almak istiyorsa daha fazla yetkili başkana ihtiyaç duyacak.

      Bunu, demokrasiyi bir kere kaybeden toplumların bir daha asla demokrasiye niye dönemediği konusunda yazmış olan akademisyenleri okuyunca anlıyorsunuz.

      Hükümet elbette değişecek, sultanlık bile olsa her insanın bir ömrü var.

      Türkiye'de az dile getirilen bir çıkış umudu var. O da, Türkiye'nin çalışan kesimini, doğudan batıya kadar çalışan insanı, çiftçi, esnaf, işçi, memur, özel sektör, kamu, iş ile ilgili somut konularda temsil eden bir siyasi oluşum.

      Bu siyaset işe yarar, demokrasiyi getirir. Şimdikilerin kafası iç güç, dış güç, türk, kürt, doğu, batı, din iman vs gibi sizin çok iyi bildiğiniz tüm zevzeklikler ile dolu. Zevzek kelimesini dün kullanmış bir siyasetçi, iyi kelime bulmuş, kişi kendinden bilir karşıdakini. Tebrik ederim kendisini.

      Böyle bir oluşum yarın kurulsun, Türk çalışan kesimin sorunlarını liste halinde yazsın, yeter, ilk seçime ne ampül kalır, ne kurt kalır, ne iyi kalır, ne ok kalır. Türk halkı ister mi bilemem.

      Q$r3F1X7aKchB#RT

      Sil
    2. Türk halkı iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırma ferasetine ve kapasitesine sahip değildir. İki din iman, milliyet hamaset, lakırdısı edin oylar ceptedir. Memleket yansa yıkılsa bile böyledir. Bu bakımdan artık hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir ilkesinin de sorgulanması gerekir. Bu ilkenin günümüzdeki yorumuna göre seçimde %50+1 oyu alan siyasetçi artık hak, hukuk, liyakat, bilim, denge gibi kavramlarla kendini bağlı hissetmeksizin 5 yıllığına ülkeyi yönetme hakkı kazanmış demektir. Adeta rus ruleti yani. Hangi kesim %50-1 oy almışsa herşeyini ve tüm haklarını kaybetmiş demektir. Silahın kimin kafasında patlayacağı da artık şansa kalmış.

      Sil
  7. Hocam derin düşüncelere götüren, bir çok şeyin sorgulandığı bir kitap önerisi alabilir miyim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sokrat ve demokrasi üzerine araştırılabilir. Demokrasiyi sorgular.

      Şurada, Türkiye'de öldürülen faili meçhul cinayet kurbanı aydınların listesi var.
      https://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:T%C3%BCrkiye%27deki_faili_me%C3%A7hul_cinayetler

      Onların seçtiğiniz kitapları.

      Onlar arasından Turan Dursun'un Allah kitabı. Allah isminin nasıl ortaya çıktığını, İslam öncesi çok tanrılı arap toplumlarında Allah'ın nasıl kullanıldığına kadar geniş kaynakçası vardır.

      Bunlar sözde en kutsal konular. Bunların sorgulanmalarını sunan çok aydın vardır.

      Bir aydın Türkiye'de öldürülmüşse, tüm eserleri okunabilir, onları okumak ile asla hata yapmazsınız.

      Zp2P&32TBmI#BWTc

      Sil
    2. Zülfü Livaneli - Serenad

      Sil
    3. Zülfü Livaneli'nin tüm kitapları okunabilir, bununla beraber sorgulama ve derin düşünceler açısından Mutluluk ve Leyla'nın Evi'ni önerebilirim.

      Sil
  8. Hocam gelecekteki 2 ay için sırasıyla üfe tahminim: 35.7, 38.8

    YanıtlaSil
  9. Hocam benim sorum farklı olacak. Size göre devlet, eğitime ve sağlık gibi konularda yer almalı mı ? Yoksa bunları da mı özel sektöre devretmeli ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, devlet insan sağlık, eğitimi ve güvenliği gibi konularda uluslar arası rekabet edebilir temel düzeyde bu hizmetleri bana göre sunmalı. Özel sektöre küçük niş alanları bırakmalı.

      Misal; Güvenlik, asker ve polis tarafından sağlanır. Apartman güvenliği, o apartmanda yaşayanların tercih ve bütçelerine göre niş güvenlik firması tarafından sağlanır.

      Sağlık: Temel sağlık hizmetlerini devlet sağlar. Sıra beklemeksizin, misafir odalı konforlu bir hastane özel sektörün işi olur.

      Eğitim: Küçük yerleşim birimleri, Hakkari, Şırnak gibi özel sektör imkanlarını çok az olduğu illerimize temel eğitim araç gereç ve eğitmenlerini devlet sağlar. Özel sektör, tiyatro, müzik, matematik, resim vb konulara ağırlık veren eğitim içerikleri ile talep gördüğü bölgelere girebilir.

      Özel sektör her alana uzman yetiştiremez. Misal, özelleştirmek derken kimsenin aklına askeri özelleştirmek gelmez. Hangi özel sektör, 5-6 yılda toplasanız en fazla 1 yıl kadar aktif görevde kullanacağı, eğitimi 4-6 yıl süren özel kuvvet birliği yetiştirebilir?

      En ütopiğini yazayım; bankacılık. Tamamen teknik bir iş. Özel sektörün bulunmaması gereken bir alan. Tek bir banka, şehirlerde şubeleri olan, tüm çalışanları yerel insanlardan oluşan bir banka. Kredi isteyen esnafları en az 30 yıldır bilen banka memurları, tüm kazancının hazineye aktarıldığı hükümetten bağımsız bir bankacılık sistemi.

      Özel sektörün bankacılık hizmetleri üzerinde, sırf özel sektör olduğu için bir katma değer ürettiğine ben şahit olmadım. Özel sektör var diye daha iyi doktor ve öğretmenler yetiştiğini de görmedim.

      Türkiye, özel sektörün eğitime denetimsiz girdiğinde konusunda FETÖ örneği gibi nasıl devletin ele geçirildiğini tecrübe etti.

      Tüm şikayetler, merkezi kamunun/hükümetin bunları yönetim sorunları ve siyasetin bunların işlerine karışmaları üzerine.

      jH6T0#Y6J%!jyiYi

      Sil
    2. Ülkemizde son 20 yılda hükümet sağlık ve eğitimde kısmi özelleştirme yaptı. Ülkenin sağlık ve eğitim sisteminden memnun musunuz? Cevabınızı kendiniz verebilirsiniz.

      Sil
  10. Sn Hocam öncelikle yazınız için teşekkürler. Benim dikkatimi çeken Yİ-ÜFE ile Yİ-TÜFE arasındak makasın çok artmış olması. Bu makas farklılığının birçok nedeni olduğu aşikar. Ama bu kadar büyük bir farklılık olunca bu nedenlerden birisinin de TÜFE hesaplamasında kullanılan kaynakların ve verilerin daha değiştirilebilir özellikte olması. (Örneğin hesaplamada kullanılan fiyatların alındığı market ve illerin gün ve hafta içinde değişik fiyatlara sahip olabilmesi gibi) bunun yanında TÜFE hesaplarında kullanılan fiyat artışı verilerinin nispeten daha sabit ve hemen her bölgede birbirine yakın değerde olması ile açıklayabilir miyiz? Teşekkürler

    YanıtlaSil
  11. Biliyorsunuz SSK Emekli maaşları ödenen prim tutarına göre belirleniyor. Ödenen prim matrahı, asgari ücretin 1 katı ile 7.5 katı arasında değişiyor. Yani emekli maaşı, yatan primle orantılı olarak değişiyor. Bunlara da TÜFE oranına göre zam geliyor. Dediğiniz gibi açıklanan TÜFE oranları gerçekçi değilse, emekliler bu kadar az zam alıyor. Örneğin gerçek TÜFE %30 ve açıklanan TÜFE % 16 ise, sadece 1 yılda emekliler 30-16=% 14 kadar gelir kaybına uğruyor. Bu sadece 1 yıl için. 10-15 yıllık emeklilikte ne kadar gelir, ne kadar refah kaybına uğradıkları açıktır. Bu refah kayıpları sonunda hükümetler artık baskılara dayanamıyor ve alt düzeyde prim ödeyenlerin maaşını artırıyor. Örneğin SSK’dan 800-900 TL emekli maaşı olanların maaşı 1500 TL’ye tamamlanıyor. Hükümet bunu yaparken, üstten prim ödeyenlerin maaşını ise arttırmıyor. Maaş farkı 7.5 kat olması gerekirken, bir bakmışsınız 3’e düşüyor. Dolayısıyla uzun dönemde, gerçek enflasyon açıklanan enflasyondan yüksek olduğu için yüksekten prim yatıranların maaşı hiç edilmiş oluyor. 7.5 kat prim yatırıp 7.5 kat daha fazla refaha kavuşmayı planlayan kişilerin refahı, TÜFE’nin eksik gösterilmesi dolayısıyla maaşları uzun dönemde düşüyor. Hakları yeniyor. Yatırılan primlerimizin hiç edilmesini istemiyoruz. Burada bir yanlış anlama olmasın. Asgari ücretten 1 kat matrah yatıranlar ile 7.5 kat matrah yatıranları karşı karşıya getirmek istemem. Karşılaştırılan husus 7.5 kat primle örneğin bugün 750 kilo et, peynir her ne ise alabilen bir emeklinin, 10-15 yıl sonra maaşıyla ancak 300-400 kilo mal alabilmesiyle ilgilidir. Yüksek prim yatırdıysak 2, 3, 4, 5, 6, 7 kat her ne ise bunun emekli maaşına yansıyacağını bildiğimiz için yatırdık. Emeklerimiz, haklarımız yanlış açıklanan enflasyon rakamlarıyla hiç edilmesin. İkinci bir husus, hadi TCMB başkanlarının politikaları nedeniyle görevden alınmasını anladık (anlamadık da), neden TÜİK başkanı sık sık değişir? Burası politika olmayan, veri alıp veri açıklanacak teknik bir kurum değil mi? Herkesi kuşkulandırıyor. Sonra Yunanistan’ın durumuna düşmeyelim. Enflasyon gibi acaba gerçekten milli gelirimiz bu kadar mı sorusu akla geliyor.

    YanıtlaSil
  12. İşsizlik % 30
    Enflasyon % 35
    Ve ikisi de artıyor. Özellikle işsizliğe bir çözümleri ya da öyle çabaları yok.
    İdare i maslahatçılıkla işi götürüyorlar. Yalan laf ebeliği demagoji ajitasyondan ibaret bir yönetim.

    YanıtlaSil
  13. Hocam, hissetme konusu biraz algilama ile ilgili.. ornegin zengin mahallesi yaninda gecekonduda oturan %50 pahalanma hissederken, ileride gecekondusu degerlenecegi hayaliyle mutlu olup, sineye cekerken.. alcakgonullu bir muhitte oturup, emekli maasiyla yasayan %30 hissedebilir, ama icinden cikamayacagini bildigi tuzak, onu cok daha mutsuz edebilir. Hem aci verip, mutsuz sayisinin artirip hem de iktidar gucunu artirmak mumkun degil. Kapitalsiz kapitalist varos tipi varolus, beton varligiyla ovunme mutsuzlugu azaltmiyor. Bolluk ve bereketi yokettiler. Sonucu sandiga gitmeye cesaretleri geldiginde ogrenecekler.

    YanıtlaSil
  14. Kerem İNANIR5 Nisan 2021 20:29

    Teşekkürler hocam bilgilendirme için, gene uydurma rakamlar gene hayali enflasyon oranları, olan gene bize oluyor :((

    YanıtlaSil
  15. Mahfi Hocam bu deger yitirme hesabini ben hep karistiyorum. Birim TL nin fiyati 1/6.95 doviz iken simdi 1/8.95 dovize dusmus. Baska bir deyisle sepet kur 8.95/6.95, %29 deger kazandiginda TL ye karsi, 6.95/8.95 = 0.775 yani TL %22.5 değer kaybetmis olmuyor mu sepete karşı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, formül yazıp açıklayacaktım, ama aklıma basit bir misal geldi.

      Zaman1 : 1 döviz = 1 TL
      Zaman2 : 1 döviz = 2 TL

      TL 50% değer kaybetti, döviz 100% değer kazandı.

      9VYv^jqIY8$zFUE&

      Sil
  16. Aman diyeyim Mahfi hocam,

    Ne yazarsanız yazın, Merkez Bankasını veya başkanını fazla eleştirmeyin.

    Ne olur ne olmaz, bir gece kafası atar, sabah bir bakmışsınız sizi MB başkanı atamışlar.

    Başınıza iş açmış olursunuz.

    YanıtlaSil
  17. Hocam para politikasında gevşeme bekliyormusunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, ekonomi yönetimi ne diyor bilemiyorum. Mevcut şartlar altında gevşetmeleri gerekiyor.
      Sıkı para politikası ile fazla gidemezler.

      İşin özü, ekonomiyi küçültüp, dip noktayı görüp/yaklaşıp, küçülen ekonomi üzerinden bir denge noktası bulup, işsizliği düşürme, cari açığı dengelemeyi içeren bir politikaya geçmesi iyi olur.

      Bunları yapacak olanlar, mevcut saray veya alternatifi siyasi partiler. Hiç biri bunları yapamaz, malesef.

      Dışardan IMF desteği gibi yüklü bir kaynak gelirse, durum değişir.

      roVSfwm!Wp4i55@#

      Sil
    2. Olmayan politikanın gevşemesi de olmaz.

      Sil
  18. iktidara gelir gelmez die'yi tüik yapmasından hep kuşkulandım.

    YanıtlaSil
  19. Hocam emeğinize sağlık. TÜFE ve ÜFE endekslerinin rasyonelliği icin bircok vatandas (ben de dahil) gerceklerden uzak oldugunu dusunuyor. Ama yinede ayni sekilde bu endeksler yayinlanmaya devam ediliyor. Ayrica ilgili kuruluşun bağımsız olması noktasında da kuşkular varken endekslerin bu sekilde yayınlanması cok garip durmuyor. Bu endekslere gore yapilan enflasyon ve ekonomi hesaplarida bugunku ekonomik gorunumu ortaya cikariyor diye dusunuyorum. Sonucta rasyonel olmayan verilerden rasyonel olmayan sonuclar ortaya cikiyor.

    YanıtlaSil
  20. Mahfi hocam hükümet bu yöntemle gerçeği manüpüle ederek kendisini kandırmıyormu çünki vatandaş tüik,in bu rakamlarına inanmıyorki her türlü zorlamaya karşı birikimlerini ısrarla yabancı parada ve altında tutuyor bu tutumuyla yönetenlerede şu mesajı veriyor ben senin boş sözlerine değil gördüğüne hissettiğime inanıyorum şimdi şöyle düşünmemiz gerekmiyormu yönetenlerle yönetilenler arasında çok ciddi bir güven bunalımı oluşmuş durumda ekonomimizin geleceği için en büyük risk bu değilmi.

    YanıtlaSil
  21. Fiyatlar Endekslerinin yıllık değerleri
    ÜFE TÜFE
    2017 15,47 11,92
    2018 33,64 20,30
    2019 7,36 11,84
    2020 25,15 14,60

    kısa vadede tüfe ve üfe arasında fark oluşabilir ama bizde üfe 2017 den beri tüfeye göre çok fazla artıyor. Bu durum iki şekilde açıklanabilir. Ya tüfede hesap hatası var yada Türkiye ekonomisi batık durumda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. süper olmuş, atladığınız bir şey var, birisi birilerinin cebinden alıp hem devlete hemde yandaşa vermek için tüfe yi düşük gösterin demiş olabilir. Ne de olsa devlet eliyle yapılana soygun demiyorlar.

      Sil
  22. Hocam elinize sağlık TUİK rakamlarınıda ENAgroup'u da yakından takip ediyoruz

    YanıtlaSil
  23. Mahfi bey, Berat Albayrak yönetiminde kamu bankalarından işletmelere kullandırılan cansuyu,işe devam,kgf,ivme,istihdam vb kredilerde 6 ayda bir hesaplanan faiz oranı TÜFE + %1 - %2 şeklindeydi. Burada kredilerin faiz oranlarından kaynaklanan olumsuzluğun karlılıklara negatif yansıması da söz konusu olduğundan enflasyon oranı değil enflasyon kararı yayınlandığını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  24. Merhaba hocam, üretici fiyat endeksinin üreticiden toptancıya satışındaki fiyat oluşumuyla ilgili dediniz. Yani üretici satıcıya önceki döneme göre yüzde 30 daha yüksek fiyattan satıyor fakat satıcı bunu yüzde 16 artırmış. Dediğiniz gibi üreticinin batması değil satıcının batması ile ilgili konuşmamız daha makul olmaz mıydı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanayide üreticiyle satıcı çoğu kez aynıdır. Tarımın zaten GSYH'deki payı % 6.

      Sil
  25. Hocam mevcut durumu 90'lar ve 2000'lerin başıyla kıyasladığımızda, daha iyi olmamızın nedenini açıklayabiliyorsak hesap doğrudur.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  26. Hocam merhaba, öncelikle yazı için teşekkür ederim emeğinize sağlık. Hocam bence gerçekte olan ve resmi olarak açıklanan enflasyon oranları hükümetin işine geliyor. Gerçekte olan enflasyon ile hükümet halkın cebinden ekstra vergi almış oluyor. Resmi olarak açıklanan, gerçekte olandan daha düşük vergi ile de kamu çalışanlarına yapması gerekenden daha düşük zam yapmış oluyor.

    YanıtlaSil
  27. Merhaba Mahfi Bey,

    yazı ve yazılar için teşekkürlerç Cahile anlatır gibi anlatıyorsunuz, buna rağmen anlamadığım yerler oluyor:

    "Grafik bize Yİ-ÜFE ile TÜFE arasında giderek TÜFE aleyhine büyüyen bir fark olduğunu açık biçimde gösteriyor."
    Bu ifadede farkın neden TÜFE aleyhine büyüdüğünü anlayamadım.

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kurdaki yükseliş öncelikle (ithal girdiler dolayısıyla) ÜFE'yi etkiliyor TÜFE'ye belirli bir zaman gecikmesiyle etki yapıyor. Nedenlerden birisi bu. Ne var ki kurun sürekli yükseldiği bir yerde bu bir seferlik etkiyi açıklar. Yani eğer fark süreklilik taşıyorsa o zaman bir hata var demektir.

      Sil
  28. Hocam, ülkedeki mal ve hizmet üretimi pandemi koşullarında neredeyse 0 yani sabit kaldığı bence gayet iyimser sayılır. Peki 12 aylık kdv oluşumuna bakarsak %40-45 artmış, enflasyon 16 ise arada kalan %30 fark, kayıtdışının tamamen kayda geçmesiyle mümkün. Ben kendi hesabıma bir miktar kayıtdışından kayma görüyorum fakat öyle %100 değil, %20-25 gibi. Bu kdv artışı aslında enflasyonun ne olduğu hakkında gayet somut veri olmuyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kayıtdışılık enflasyonu ancak vergi oranı düşüklüğü kadar etkiler.

      Sil
    2. Hocam anlamadım. Miktar sabit (büyüme sıfır), fiyat artışı (enflasyon) %16 ve kayıtdışından kayıtiçine geçen miktar, yani daha önce vergiye girmeyip bu yıl giren miktar sınırli ise, kdv miktarindaki %40-45 artışı nasıl açıklyacağız. Paremetrelerden hangisi yanlış;
      -kdv artışı
      -büyüme
      -enflasyon
      -kayıtdışından kdv miktarına katılan kayıtiçine geçişler.

      Sil
  29. mahir hocam, yazınınızda TL’nin yarım Dolar ve yarım Euro’dan oluşan kur sepetine göre yüzde 29’a yakın değer kaybettiğini yazmışsınız, ancak bu durum kur sepetinin yüzde 29 değer kazandığı anlamına geliyor. TL'nin değer kaybı yüzde 22,33 oluyor. saygılarımla...

    YanıtlaSil
  30. Değerli hocam,
    ÜFE sanayi ağırlıklı enflasyon, sepette hizmet sektörleri yok. TÜFE'de hizmet enflasyonunu da kira, ulaştırma, haberleşme hizmetleri düşürmüş görünüyor. Fark buradan kaynaklanabilir. TUİK'de sorun aramak gerekirse aldıkları peynir, sucuk, cep telefonu vs fiyatlarına bakmak gerekir. Alt kategori ürünlerde eski teknoloji veya kalite kaybı nedeniyle fiyatlar, orta ve üst kategoriye göre daha az artıyorsa, bu ölçüm sağlıklı mıdır diye düşünmek gerekir sanırım?

    YanıtlaSil
  31. Değerli Hocam, iyi ki varsınız da sizin gibi bir değere soru sorabiliyoruz. Sizce önümüzdeki 2-3 ki süreç, enflasyon mu deflasyonu mu yoksa stagflasyon mu olarak geçecek? Teknik olarak resesyon gibi görünmese de , tüketimde bir yavaşlama bariz görünüyor. Bunun temel sebebi ise insanların alım güçlerinin düşmesi.
    Bahsettiğiniz tablo da bunu kanıtlıyor aslında maaş artışının bazı açıklanan enflasyon olduğundan satınalma gücü düşüyor, çünkü belirttiğiniz gibi gerçek enflasyon daha fazla. Ben tam olarak resesyon olmasa da hem satın alma gücünün düşeceğini, hem de işsizliğin artacağını, maliyetlerin de kur ve commodity olarak arttığı için tüketim olarak azalacağının ve dolayısıyla hem enflasyon hem de daralma (yada çok az büyüme) yaşayacağımızı düşünüyorum, sizin görüşünüz nedir hocam?
    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Metin -> Enflasyon
      Ali -> Deflasyon
      Feyyaz -> Stagflasyon
      Hagi -> Resesyon

      golü kim atar?

      Reis Hagi'yi ortaya sürer, Feyyaz'ı forvete koyar. Hagi ortalar, Feyyaz yapıştırır.
      Emekliyle memur da rakibin defansında, işçi kalede.

      Kasımpaşalının ekonomi bilgisi bu kadar olur abi. Adam faizi yedek klübesinde tutup, enflasyonu defansa çekiyor.

      Sil
  32. İnşaat sektöründeyim, işler çok kötü, hem yüksek rakam istiyorlar hem de hiç bir ilan satılmıyor, balon var ve patlayacak bence. Umarım en az zararla atlatırız bu süreci. Önemli olan işsizliği yenmek. Toplumda huzur için herkesin iş sahibi olması lazım. Mevcut risklerle iflasların ne yazık ki geleceğini düşünüyorum, sizce hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşaat, en iyi sektör.

      Bizim kayseri de iki mütahit var, karşılıklı 8 er kat ofis yaptılar, biri amcam olur.

      Satamadılar. Bankalar ne zaman faizi düşürdü, bu ikisi anlaştı. Birinin binasını diğeri kredi ile aldı, öbürünün binasını da beriki aldı. İkisi de nakde geçti. İkisinin de cepleri rahatlayınca, bulduklarına kiraya veriyorlar. Satış fiyatını da istanbul kadıköy den ofis satar gibi yukarı çektiler. Eurolar durduk yerde kazanıyor. Gitti bi de Range Rover cip satın aldı. Biliyo bizim millet dedikodu yapmasın diye zengin gösteriyo kendini. Cipi alır almaz da hükümet OTV koymasın mı? Bunun cip iki kat daha değerlendi.

      Elinde mal olan mütahite bişi olmaz. Ben sana Kayserili aklı vereyim, reyiz var ya, ne zaman inşaatçıları çantacılığından uzaklaştırır, yanından kovar, sen o zaman kork.

      Battım diyen mütahit, avrupaya gezmeye gidiyor. Mütahitlerin en büyük derdi Covid, Ukrayna ya gidemiyorlar da ona yanıyorlar, alışmışlar her daire satınca gitmeye, şimdi evde kös kös kaldılar.

      Çocukken bi akraba da, mütahit idi, İzmir de. Adam zırt pırt işim var diye Romanya ya Moskova, Moldovaya gidermiş. oranın hatunlardan kapacağını kapmış, malum o hastalıktan gitti.

      Sil
  33. Merhaba Hocam, bankalardaki alacak riskini nasıl görüyorsunuz? Bankalarda çok stresli bence. İflaslar artarsa burada da risk oluşmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar MB ile yaptıkları swapları döviz olarak toplarlarsa, kendilerini şanslı saysınlar.
      Özel sektöre verdikleri krediler batık zaten.

      Sil
  34. Hocam 1 numaralı odaklanılması gereken konu sizce işsizlik mi? yoksa enflasyon mu? keşke ikisine de odaklanılsa ancak bence işsizlik ve satın alma gücünün giderek azalması en önemli konu gibi.

    YanıtlaSil
  35. Hocam merhaba, öncelikle yazı için teşekkür ederim emeğinize sağlık. Hocam bence gerçekte olan ve resmi olarak açıklanan enflasyon oranları hükümetin işine geliyor. Gerçekte olan enflasyon ile hükümet halkın cebinden ekstra vergi almış oluyor. Resmi olarak açıklanan, gerçekte olandan daha düşük vergi ile de kamu çalışanlarına yapması gerekenden daha düşük zam yapmış oluyor.

    YanıtlaSil
  36. Degerli Hocam,
    Tüfe ile üfe arasındaki farkın üretim süreci ve stoklu çalışma ile de alakalı olduğunu düşünüyorum. Bir ürünün hammaddesine gelen zam üreticiye anında yansırken tüketiciye bu ürün ulaştığında yansıyor. Ben çocuk giyim markası sahibiyim. Şuan toptan sattığımız ürünleri 2020 yılının ağustos ayında üretmeye başladık ve o günkü maliyetlerle fiyat listesi oluşturduk. Bugun ise 2022 kış ürünleri için hammadde alımları yapıyoruz yüksek zamlarla. Üniversiteden eski bir öğrenciniz olarak saygılarımla

    YanıtlaSil
  37. "En ağır iş; işsizliktir. Her sabah başka bir umutsuzluğa uyanan işsizlerimizin acıkmadığını, üşümediğini mi sanıyorsunuz?"
    https://www.dunya.com/kose-yazisi/issizleri-gorus-alanimizin-disina-cikardik/616900

    YanıtlaSil
  38. Hocam gshy deflatötü enflasyonda kesin sonuç verdiği halde neden bu açıklanmıyor.

    Sonuçta gsyh deflatör0nde tüm ürünler var ve özellikle artık kullanılmayan ürünler kaldırılıyor bu daha kesin ve ne sonuç verdiği iktisattan kabul gördüğü halde. Tüfe ve üfe bazlı özellikle enflasyon hesaplamısında bir sepet oluşturuluyor ve sadece o sepetteki ürünler baz alınıyor. Ayrıca bu sepette halkın çoğunun kullanmadığı soba borusu sepette yer alıyor

    Bence zaten gerçekler açıklanması diye üstü kapatılmak için yapılıyor.

    Ayrıca işsizlik rakamlarında 40 bin haneden alınan anket sonuçları ile genelleme yapılıyor. Bu başlı başına gerçekleri yansıtmadığı ortada.

    İşsizlik verisi hesaplamada bir ik kurumundan bu işkur üzerinden ve diğer ik firmalarından alınan başvurular deperlndirikse ayrıca zaten sigortalı çalışan sayısında belli çalışma yaşında olanlarda belli emeklilerde belli bunun üzerinden hesaplama yapılsa. Şeffaf olmamak için anket yöntemleri yada farklı sepet yöntemleri ile hesaplama yapılması zaten güven vermiyor.

    Bilimde önemli olan gerçek beri bu verileri bilgiye dönüştürme fakat biz gerçek veri yerine farklı yollarla ölçüm araçları ile bu işi yapmaya çalışıyoruz hemde bilgisayarlar İnternet veri akışı bu denli hızlandığı dönemde yapıyoruz

    YanıtlaSil
  39. Hocam belirttiğiniz üzere sorun ekonominin ötesinde,bir sistem sorunu,çözümü ise zamana bırakılmış.

    YanıtlaSil
  40. Hocam, bizim milletin ortalama IQ sunu al, ekonominin gerisini hesaplama ihtiyacı duymazsınız.

    YanıtlaSil
  41. hocam yine uykudan uyandıran , can alıcı bir yazı oluş. elinize sağlık .

    YanıtlaSil
  42. Son günlerde yaşanan son siyasi gelişmede amirallerin bildirisinin ilk yayınlandığı site sizin bu son makalenizi UYARILAR listesindeki 3. madde belirtilen kurallara uymadan doğrudan kullanmıştır. Bilgi ve dikkatinize. https://www.veryansintv.com/enflasyondaki-inandiricilik-sorunu

    YanıtlaSil
  43. Merhaba Hocam,
    TÜİK'in açıkladığı Tüfe'ye inanmıyoruz ama Üfe'ye inanıyoruz. Neden?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saçmalıyo olabilirim. Ama faturası var o yüzden inanıyoruzdur belki ya da alafortanfoni

      Sil
  44. Hocam doğru hesaplandığı zaman TÜFE'nin ÜFE'den her zaman yüksek olması gerektiğini söyleyebilir miyiz?
    Cevap hayırsa açıklayabilir misiniz?

    Teşekkürler

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!