Faiz Niçin Artırıldı, Şimdi Ne Olacak?
Faiz Lobisi, Faiz Fobisi
Kurlar ve dolayısıyla enflasyon
yükselirken faiz artırımını savunanlar faiz lobisi ilan edildi. Bir süre sonra başta
siyasetçiler olmak üzere pek çok kişi bu tanımlamayı benimsedi ve faizin artırılması
gerektiğini söyleyenleri faiz lobisine hizmet etmekle suçladı. Oysa en başından
beri söylediğimiz gibi faiz lobisi diye bir şey yoktur olsa olsa faiz fobisi
vardır.
Son dönemde Merkez Bankası peş
peşe beklenenin üzerinde faiz artışları yapınca işler karışmaya, faiz lobisi
söylemleri kaybolmaya yüz tuttu.
Burada bir konuya açıklık
getirelim: Faiz, aslında kuru denetlemek için kullanılmaz. Buna karşılık
Türkiye gibi Doların son derecede etkili olduğu bir çeşit dual para sitemi içinde
olan ülkelerde kur, enflasyon üzerinde en fazla etkili olan unsurdur. Bir başka
ifadeyle Türkiye’deki enflasyon karma bir enflasyon (talep enflasyonu + maliyet
enflasyonu) olmakla birlikte ağırlık kur baskısı nedeniyle maliyet
enflasyonundadır. O nedenle kuru istikrar kavuşturmak aslında önemli ölçüde
enflasyonu denetlemek anlamına gelir.
Merkez Bankasının Faiz Artırımı Doğru Bir Hamle mi?
Bu soruya yanıt vermeden önce
dışarıda ve içeride ekonomiyi etkileyen sorunlara bir bakalım. Türkiye’yi
etkileyen birtakım dış politika sorunları var: Komşularla sıkıntılı ilişkiler,
Rusya ile limoni ilişkiler, AB ile bozulmuş ilişkiler, ABD ile S – 400’ler ve Halkbank
davası gibi sorun yaratan ilişkiler. Bunların yanında ekonomimizi etkileyen
bazı dış ekonomik gelişmeler var: ABD’de tahvil faizlerinin yükselmesi ve diğer
faizlerin de yükseleceği beklentisinin oluşması bunların en belirgini. Bu gelişme,
sıcak paranın çıkışına ve dolayısıyla kurların yükselmesine yol açıyor. Bu dış
sorunlara ek olarak Türkiye’nin içeride, yabancı fonların kararlarını olumsuz
etkileyen, birçok sosyal, siyasal ve ekonomik sorunu var: Yargı bağımsızlığı,
demokrasinin güç yitirmesi, düşünce ve ifade özgürlüğünün giderek kısıtlanması,
yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, büyüyen cari açık ilk akla gelenler. Bunlara
ek olarak yabancı fon yöneticilerinin dikkatle izlediği bazı ekonomik göstergelerde
de sorunlar var: Örneğin dış borç / GSYH yani dış borç yükü GSYH’nin (kur
nedeniyle) sürekli düşmesi sonucu artıyor. Sonra Merkez Bankası’nın swaplar
hariç net rezervleri ciddi tutarda eksiye geçmiş bulunuyor. Kredi notu yatırım
eşiğinin altında olan ve CDS primi tehlikeli düzeyde seyreden Türkiye için
bunlar hep eksi notlar. Böyle bir ortamda faiz, geçici bir önlem olsa da önemli
bir araç konumuna yükseliyor.
USD/TL kurunun hareketiyle Merkez
Bankası politika faizinin hareketi arasındaki ilişki aşağıdaki grafikte görülüyor
(kaynak: www.tcmb.gov.tr) Kırmızı USD/TL kurunu (sağ eksen), mavi de
Merkez Bankası politika faizini gösteriyor (sol eksen.)
Grafiğe dikkat edilecek olursa Merkez Bankası’nın faizleri indirilmeye başlamasından bir süre sonra USD/TL kuru yükselişe geçmiş ve enflasyonu da yanına çekeceğinin sinyalini vermeye başlamış görünüyor. Buna karşın Merkez Bankası faiz indirmeye devam etmiş, USD/TL kuru da yükselişini sürdürmüş bulunuyor. Bu dönemde Merkez Bankası rezervlerini kullanarak piyasaya döviz satışı yoluyla kuru düşürmek gibi nafile bir çaba içine giriyor ve rezervlerin eksiye düşmesine yol açıyor.
Geçen hafta açıklanan Reform
Paketi’nin piyasalar üzerinde bugünkü faiz artışına verilen tepki kadar olumlu bir
etki yaratacağı umuluyordu. Bu beklentinin boşa çıkmış olduğu, kurda beklendiği
gibi bir etki yaratmamış olmasından anlaşılabiliyor. Bütün bu değerlendirmeler
sonucunda Merkez Bankası’nın yaptığı kaçınılmaz faiz artırımının doğru hamle
olduğunu söylemek mümkün.
Faiz Artışı Ekonominin Sorunlarını Çözer mi?
Bu soruya vereceğimiz yanıt bizi
doğru adımlar atmaya veya yanlış uygulamalara devam etmeye götürecek kadar
önemli. Risklerin düşürülemediği bir ortamda faiz artırımı (veya indirimi) hiçbir
zaman kalıcı bir sonuç sağlamaz. Bir ekonomide ekonomik sorunların yanı sıra
sosyal ve siyasal sorunlar da varsa o ekonomide riskler yüksek demektir. Faizi
yükselterek sıcak para girişine kapıyı daha fazla açıp belirli bir rahatlama
sağlanmış olabilir. Ama kalıcı çözüm hiç kuşkusuz riskleri düşürmekle sağlanacaktır.
Riskler düşürülebilirse faizler de düşer. Faiz artırımının sağladığı geçici
rahatlık dönemini iki şekilde değerlendirmek mümkün: (1) Sorunların çözüldüğünü
düşünüp eski yaşama devam etmek. (2) Bu geçici zaman kazanımından hareketle
önce riskleri düşürücü hamleler yapmak. Şimdiye kadarki seçimimiz ne yazık ki hep
ilk tercihten yana oldu. O nedenle de dönüp dolaşıp yine faiz artırmak zorunda
kaldık.
Hocam 2018 yılında İMF gelseydi, şu an faizler kaç olurdu ?
YanıtlaSilİMF yapısal değişim koşulu İle gelir.Yapısal değişim yapılmış olsaydı, yada örneğin ihale kanunu 200 defa değiştirilmeseydi zaten ekonomi bu hale gelmez, İMF’ye de gerek kalmazdı.Yastık altındaki 200 milyar dolar ya daha az olurdu, yada banka hesabında olurdu? Yanılıyormuyum acaba?
SilTek hanede olurdu.
SilReis IMF yi istemiyor, Damat Mek-Kensi dedi, o da olmadı,
SilReis, gider başka başkan gelirse IMF de gelir. Sonraki başkana ekonomi konusunda yapacak bir şey kalmaz, Yunan başbakanı gibi olur, para verenler ne derse imza atmak zorunda kalır.
Şimdiki ekonomi yönetimi ne yapıyor zannediyorsun Anonim 22:10? Dolar geçen hafta 7,78'e fişek gibi çıkıp 8 üzerine hareketlenmişken neden birdenbire 7,40'lara indi zannediyorsun? Sakın o sırada birilerine "aman abi, hele bi durun, faizi 200 bp artıracağız" denmiş olmasın?
Sil2018de IMf gelseydi Turkiye icin bir sans olurdu. Cunku 2018 Agustosunu izleyen donemlerdeDeveluasyon sonrasi bastirmayla Dolar dusmesine ragmen cari denge cogu kisiyi sasirtacak derecede uzun sureli bir zaman diliminde fazla vermisti. Bu bir firsatti ve bir firsat penceresi sunuyordu. IMF ile birlikte butce disiplini bazi reformlar ve guven saglansaydi Suan Enflasyon cok rahat tek haneli %5lere kadar iner Cari dengede butcede daha olumlu bir surec yasanirdi.
SilÇok aydınlatıcı bir yazı olmuş. Teşekkürler Mahfi Bey.
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilTürkiyenin dış borcu faizleri de aşırı yüksek.
YanıtlaSilBu yıl sonunda kişi başına gelirin ülkenin ekonomik büyüme performansından bağımsız olarak düşecek.
Yani Türk hükümeti, yüzde 10 büyüme de açıklasa, yüzde 2 küçülme de açıklasa;
geçen senenin kişi başı gelirinin en az yüzde 4.8 altında bir kişi başı gelir seviyesi gelecek.
Yani 8500 usd idiyse geçen sene bu sene, 8092 doların altında olacak. Niye?
Bankacılık sistemi çok fazla zombi firmayı yüzdürüyor, bu firmaları 2023 yılı sonuna kadar yüzdüreceklerdir, kapasiteleri var. 2023 sonrasında yeni kaynak bulunması lazım.
Hükümet, seçimleri kazanmak için yeni kaynaklar bulmak zorunda.
Bu kaynakları bulacaktır, ya özel izinle maden firmaları çekecek, ya bazı zarar yazan Yap İşlet Devret projelerini satacak, ya akdeniz petrol hakları ile Kıbrıs haklarını nakide tahvil edecek, ya belli bölgelerin özel -turizm gibi- kullanılması için devrini yapacak, ya büyük firmaları satacak ama bu parayı bulacaktır.
Şu anda Türkiye, 80-120 milyar USD kadar daha dışardan borç kaynak alabilir, geçen sene yazdığımda, 200 milyar kadar diye yorumlamıştım, şimdi bu miktara düştü, ister borcu artırarak olsun, ister MB rezervlerini eritip artırarak olsun bu miktara yakın borç artışı sağlar.
Toplam brüt dış borç seviyesini 600 milyar seviyesinin biraz üzerine çıkarabilir. Hükümetin, seçim yatırımı yapabilecek ve seçimleri kazanabilecek dış kaynak kapasitesi bulunuyor.
Anonim 19:58
SilHadi bakalım inşallah.
Bence yanlış analiz. akp'li seçmen bile artık paranın (kaynağın) nereye gittiğini görüyor. Oy düşüşü devam edecek, kesin.
SilRisklerin azalacağı dolayısıyla faizlerin düşeceğine dair umudum hiç yok. Sizin var mı?
YanıtlaSilUmut her zaman vardır da burada yok galiba.
SilHocam 2 puana önden yüklemeli ve güçlü faizi artışı deniliyor ama reel faiz hâlâ ekside?
YanıtlaSilBenjamin'in saat 8 i gösterince;
SilMerkez de saati 21 e çeker.
Eğer enflasyon yüzde 30 ise haklısınız.
SilBenim anlamadığım şu.Yazılarınızın hemen hemen tamamı; yapısal reforma ihtiyacını işaret ediyor.Bunu kıt aklımla ben bile anlayabilirim de Ülke Yönetimi anlamıyor mu? Bence anlıyor ama işine gelmiyor, durum böyle devam edecek.Burada asıl problem; İktidar olmak isteyen muhalif partilerin kaynağı belirlenmiş, hesaplanmış somut projeler ile sokaktaki insanın karşısına çıkmaması.Çıkamıyorsa demekkş ellerinde somut projeleri yok.Örnek:Tarımda tüm sulama sisteminin kapalı, doğal basınçlı sisteme geçmesi, bunun yanında damla sulamanın zorunlu hale getirilmesi, Türkiye’deki tüm (konut+ tarım+ sanayi) en az %40 azaltacaktır.Bu müthiş ve gerçek bir oran.Bu sisteme istense en fazla 5 yılda geçilebilmiş olunur, maliyetini de bilemiyorum ama bu tasarruf oranını dikkate aldığımızda kaynak sorunu bir şekilde çözülebilir.İşte bu konu, hiç bir siyasi lider tarafından gündem olmadı.Çünkü maalesef vizyonları yeterli değil demek ki.
YanıtlaSilMuhalefet tabi ki çözümü biliyor.Ama yapısal reformlar,harcamaların kusılmadı gerekiyor.Bu da halka kemer sıkma olarak yansıyacağı için sıkıntıuı öekecek halka ankatulamıyor.Çünkü bu halk günü yaşıyor Gelecek yeni iktidar problemleri çözerken canı yanan halk bir sonraki seçimde ülkeyi kurtarmak için hamleler yapanları gene cezalandırıp populist propaganda yapan AKP gibi bir iktidarı yeniden başımıza getirecek.Bu hep böyle oldu.
SilHerkes tarım üretiminin yetersizliğinden bahsediyor, yok öyle bir şey. İşin içinde olan birisi olarak çok net söylüyorum, sorun üretmekte değil. Ürettiğin malın marjı o kadar düşük ve volatil ki yaptığınız işle hayatınızı sürdüremiyorsunuz. Yoksa ahırlar boş, yılda çift mahsül alınabilecek tarlalar bile tek üründe bile doğru düzgün kullanılmıyor .
SilHocam böyle 2 ayda bir faiz artırmakla yürümez zaten.
YanıtlaSilTeşekkürler
Yürümüyor da zaten.
Silhocam insanların türk parasına güveninin olmaması durumunda dövizin düşüşü ile insanlar döviz mevduatlarını arttırırlarsa tekrardan kurun yükselmesi muhtemel mi yani TCMB nin bu hamlesi sizce faydası ne kadar olacak
YanıtlaSilBen TCMByi takip etmiyorum, ne yaparsa yapsın ekonomiye zarar verecek.
SilFaiz inse de çıksa da sabit dursa da zarar.
Kafalarına göre en az zararlısını seçecekler.
Anonim18 Mart 2021 19:58, yazmış;
Türk ekonomisi hükümetin açıkladığı büyüme rakamından bağımsız olarak küçülecek.
Hükümetin rakamları hileli. Büyüme rakamlarımız siyasetçinin istediğine göre ayarlı. Faizi 19 yaptı, sonra 21 ne olacak?
Büyük batık firmaları bankalar bir kaç yıl daha yüzdürmeye devam edecek.
Küçük esnaf ve kredi ile iş yapanları batıracak.
Büyük batık firmalar daha büyük kazanç yazıp, ciro rekorları kırcak, borçlarını rahat ödeyecek.
İşsizlik artacak.
Kazanç yazamayan büyük batık firmaları hükümet alacak, borçları kamulaştırılacak.
Devletin elindeki eski firmalar da yurtdışı firmalara satılacak, yukardaki işlemlere ek kaynak gelecek.
Sene 2021, 3 sene daha gidecek 2024 te de biz yine aynı konuları daha fakirleşmiş olarak konuşcaz.
Dışardan para geldiği sürece, Türkiyeye borç verenler Türkiye batmasın diye yüksek faizden kredi vermeye devam ettiği sürece bu sistem işler.
Ülke fakirleşerek gider. Ülke 5 yıldır fakirleşiyor, hükümet 5 yıldır büyüme açıklıyor. Aynen yukardaki yorumdaki gibi. 5 yıl sonra daha küçük bir ekonomi ile aynı konuları konuşuruz.
Merkez bankası ne yaparsa yapsın.
Bana kalırsa artık hükümetin (sarayın) yapabileceği bir şey yok. IMF şart oldu, eninde sonunda ona gidilecek ama bir an evvel gidilse iyi olur. IMF sopası olmadan riskleri düşüremeyiz (her iddiasına varım)
YanıtlaSilEkonominin büyüklüğünden anladığımız sadece ticaret, getir yurt dışından mamül veya yarı mamül malı sat halka yüksek kârla, tabi halkın satın alabilmesi için kredi kanalı veya rant düzeni ile finanse etmeniz gerekiyor, ticaret (kendi ürettiğini satan firmalar dahil) ile uğraşanlar ise ışin en karlısı, kâr katlanmış, satış miktarı katlanmış, daha fazla üretim için elde yatırım finansı bol. Kıytırık iş yaparak köşeyi döndüler. Fakat bu sistemin katalizörü dış kaynak, son 20 yılda 1.2 trilyon dolar cari açık vermişiz.
SilArtık limitler dolmak üzere ister imf li veya değil. Daha az kaynak, daha az ticaret demek. Bu da daha düşük GSMH. Satık satık (vatanı) yedik. Herkes bir kırintısı bana da düşer diye olanı biteni seyretti, yani onay verdi. Yaşasın vatan, millet, sakarya!
Bu yonlu sok faiz arttirimlariyla gecici rahatlama da yasanmaz.
YanıtlaSilMerkez bankasi bir takvim belirleyip bunu da piyasalarla kamuoyuyla paylasip bir faiz arttirim senaryosu cercevesinde ; enflasyon inene kadar her ay once ilk ay 75le baslayip sonra ikinci aydan itibaren de bir kere 50 bp faiz arrtirimi ile devam edip sonraki aylarda da hazirana kadar da 25bplar ile devam etmesi daha rasyonel daha analitik olurdu. Dahasi piyasalara guven veren bir algi olusturabilirdi.
Buna istinaden de Hazirandan sonra da bekle gor politikasi baglaminda hareket etmesi daha iyi bir tercih olabilirdi. Cunku Faizi arttirmak ozellikle de 1.5 ve uzeri 2bp gibi rakamlar piyasada sok etkisi yaratabilir. Hem finansal piyasalarda hem de reel sektorde sikinti yaratir dahasi biz gibi cari acik sorunu yasayan ulkelerde kurun dusuk bir banda gerilemesi baglaminda; ihracat ithalat denklemi ve zaten korona yuzunden sikintida olan turizmi kur kaynakli sikintiya sokar.
Bu yonlu yuksek sok faiz artislari da taktir edersiniz ki yuksek spekulatif kur artislari dalgalanmari sonucunda olur ornegin 2014 ve 2018 yillari buna iyi ornektir diyebiliriz.Bu da zor da olsa yapilmasi icap eden bir MB davranisidir.
aynen katılıyorum.paramı 1 ay vadeden fazla yatırmam belki gelecek ay 2 puan daha artırır.bize güvenip kur riski alarak tahvil alan yabancı sermaye cezalandırılırken hiç kur riski almayan haftalık swap yapanlar kar etti.dolarına dolar üstüne /19 tl faizi al.1000 dolar swap yapan 1 haftada 3.64 dolar faiz aldı 7,3 den bozdurup 7.3 ten dövüz alırsa.swap faizlerini hesaplamayı öneriyorum.saygılarımla.
SilMBnin faiz davranisini ve panik arttirimlarini takvimsizligini elestirdikten sonra Bu yorumu yazdiktan sonra adamin kellesini aldilar. Valla vicdan azabi yasiyorum.
SilFaiz lobisi, faiz fobisi derken Merkez Bankası yeni bir hobi edindi, faiz hobisi. Maşallah neredeyse hiçbir toplantıyı boş geçmemeye başladılar. Dışarıda Osmanlıcılık oynayacağım diye paraları çarçur edip onbinlerce çapulcuya dolar bazlı maaşlar öder, komşunuzun sınırları içinde şehirler kurar, oraları boşaltan yerli ahaliyi sırf ülkenizin demografik yapısını bozup kendinize yeni seçmen yaratmak için içeri doldurur, bunlara da on milyarlarca dolar harcarsanız, yurt içinde on liralık işi 100 liraya yaptırıp bir de bunlara 20-30 yıl dolar bazlı akıl almaz hazine garantileri verirseniz, tarımı tamamen öldürüp ülkeyi samanı bile ithal eder duruma getirirseniz, üretim denince aklınıza sadece inşaat yapmak gelirse ve diğer her türlü üretimi kösteklerseniz böyle hobiler edinmeniz kaçınılmaz hale gelir.
YanıtlaSilBu faiz artışı ile Merkez Bankası ne kadar çaresiz durumda olduğunu dosta düşmana ilan etmiş oldu. Bir yılda çevrilmesi gereken 190 milyar küsur dolar borcu olan bir ülkede kasalar tam takır bile değil eksideyse dönüp dolaşıp geleceğiniz nokta budur. Hiçbir işe yaramayacağı gibi yeni artışların da önünü açmıştır. Ha, artırmasaydı ne olurdu derseniz, yine bir şey olmazdı çünkü hasta ne yersen ye noktasına çoktan gelmiş durumda. Bu saatten sonra böyle çaresiz, panik halinde hamleleri her konuda olduğu gibi ekonomide de giderek daha sık göreceğiz gibi duruyor...
TCMB çok doğru bir hamle yaptı.Faizler çok düşük olduğu için kredilerde ciddi bir artış var gerçek enflasyon desen uçmuş gitmiş %50lere dayanmış yerli üreticiler milletin anasını ağlatıyor zam üstüne zam bu ne lan?..Bütün ekonomistlerimiz faiz artırılmalı diyor sen onlardan daha mı iyi biliyorsun?
SilBu şekilde dolar frenlenecek ülkemize dolar yağacak ve en kısa sürede rezervlerimizi dolduracağız. Enflasyon düşünce, tekrar faiz inecek. Enflasyon sebep faiz sonuçtur. Enflasyonu düşürürsen faizi düşürürsün.
Faizler%25-30 bandına gelirse dolar daha da düşer ve doları düşürme amacımıza ulaşmış oluruz. Dolar düşünce ekonomimiz düzelir hayat ucuzlar dışarıdan alacağımız mallar, tarım ürünleri çok daha ucuzlar ve enflasyonu %50'ye fırlatan yerli üreticiye güzel bir ders verilmiş olur. Önce enflasyonu düşürüp milletin anasını ağlatan yerli üreticiye ders vermeliyiz sonra faizi düşürmeliyiz bu ekonominin 1 numaralı kuralıdır.
Eğer TCMB faiz arttırırsa, kara da geçer. Faizler düşükken bankalar TCMB 'den düşük faizle para çekip yüksek faizle hazine bonosu alarak devletin parasıyla havadan para kazanıyordu. Şimdi onun da önüne geçilmiş oldu. Sen faiz artışını eleştiriyorsun hiçbirşeyden anlamıyorsun gelmişsin burda yazıyorsun klavyesi olan yazıyor işte... TCMB doğru yapmıştır.
Enflasyon yüzde 30 ları aşmış, Merkez Bankası ise hala yüzde 20 faiz veriyor. Bu böyle gitmez. Faizleri hemen yüzde 34-35 seviyelerine çekmek gerekir.
SilBu nedir böyle? Millet bedavadan para kazanıyor.
Şimdi yüzde 20 faizden dış yatırımcılar borçlanıyor, dolara geçiyorlar. Diyorlar ki enflasyonun yüzde 30 olduğu yerde, dolar hayli hayli 9 TL yi yıl içinde görür. Dolar yıl içinde 9 tl yi de görecektir.
O zaman ne olacak, yüzde 20 ile aldıkları kredi ile dolar alıyorlar. Sonra beklemeye geçiyor. Dolar yıl içinde 9 olunca basacaklar doları piyasaya millete yedirecekler, kredi borcunu erkenden kapattığında da, kazancını cebine indirecek gidcek. Olan yine millete olacak.
Eğer faiz silahı kullanılacak ise, milletin malı mülkü kazancı yurtdışına çıkarılmadan yapılmalıdır. Hemen yüzde 35 basılmalıdır. Bak bakalım, yüzde 35 ile yabancılar kredi ile dolar alabiliyor mu?
Bu arada yerli üreticiler de yüzde yirmiyi görünce coşuyorlar. biliyorlar enflasyonun yüzde 30 olduğunu yüzde 20 kredi ile sattıkları malların hammaddelerini stokluyorlar. Geçen sene stok yapa yapa büyümüşler. Yüzde 20 ile maliyetlendikleri malları biliyorlar ki millete yüzde 30 ile satacaklar.
Faizler acilen gerçek enflasyonun üstünde olan, yüzde 35 yapılmalıdır. Yoksa daha çook rezervleri bitirir, daha çook faiz artırımları görür ama iki yakamızı bir araya getiremeyiz.
Hep birlikte ne olacağını göreceğiz!!!
SilBir aralar şakkadanak Necmettin onar milyar onar milyar dolarları basıyordu, şimdi de yeni moda onar puan onar puan faizleri basmak anlaşılan :) Bu kahve muhabbeti kıvamındaki cevapların arasında en güzel yorumu Uğurcan Nazlı yapmış, ne olacağını bir iki aya görürüz, Haziran'ı bulmaz...
SilFaiz fobisi faiz lobisi mahdut olmuş koca göbekli patronların abisi.
SilSen iyimisin arkadaş?
Bu ülkede konut faizi %7ye indiğinde o müteahitler 250.000 tllik evlerin fiyatını 400.000 tlye çıkarttılar. Faiz artarsa talep azalır ve 250.000 tllik evin fiyatı 150.000e düşer enflasyon iner. Bırak patron seviciliği biraz halkını düşün !!! Faiz artmazsa enflasyon düşmez... Boş konuşuyorsun..
Bizim hacı da çayını söylemiş, muhabbete katılmış. Hacı, okuduğunu anlamayı öğrenemedin gitti. Benim yorumun ilk bölümü ile ilgili sözün var mı? Yani bu panik faiz artışına yol açan koşullarla ilgili tek bir kelime edebiliyor musun yoksa her zamanki gibi laf olsun, torba dolsun diye mi yorum yapıyorsun? İstersen sana kısa bir özet geçeyim, saçma sapan, beceriksiz, öngörüsüz ekonomi politikaları nedeni ile rezervler öyle gereksiz harcandı, ekonomi öyle bitirildi ki bu saatten sonra faiz artırsan da, indirsen de dikiş tutmaz demişim.
SilGerçi galiba MB başkanı görevden alınmış, yarım saat sonra hepiniz faizin bütün kötülüklerin anası olduğunu, mutlaka indirilmesi gerektiğini savunmaya başlarsınız :)
Kamu bankalarından biri Merkez Bankası personeline 1milyon TL limitli kredi kartı verse,
YanıtlaSilPersonel de gidip yurtdışından kartıyla altın alıp ülkeye getirse,
Kamu bankası da 1 milyon TL kart bakiyesini ödese, ülkeye dolaylı yoldan altın getirmez miyiz?
Bunu hükümete söylemeyin hemen uygulamaya geçerler, bir de o altınla uğraşırız sonra.
SilYazı için teşekkür ederim hocam. Bunları okuyunca efkar basıyor valla. Bizi yetiştirenler "malın araya gideceğine karnın araya gitsin" derlerdi. Sofrada ki bir lokmayı bile zayi etme anlamında. Oysa geçim dediğin şey 1çift kara lastik ayakkabı, 1 çuval un, 1torba şekere bakar. Milletin emeğini, gençliğin umudunu ne idüğü belirsiz şekilde heba etmek. Yazıklar olsun. Kısaca yüksek faiz =umutların göçmesi diye düşünüyorum. Bu güne kadar olduğu gibi.
YanıtlaSilTeşekkür ederiz.
SilHocam dış güçler ve faiz lobisi söylemiyle şizofreni arasındaki ilişkiyi irdeleyen bir yazı yazarmısınız? Malumunuz, şizofreni hastaları hep kendilerinin takip edildiğini, kendilerine kötülük edileceğini, düşmanlarının olduğunu söylerler. Hadi 1,2 anladıkta bu dış güçler hiç mi yakamızdan düşmüyor? Ülkeler arasında tamam rekabet vardır, birbirlerini kollarlar ama artık bu kadar da olmaz. Biz önce kendi kendimize bakıp ne hata yapıyoruz, ne yaparsak ilerleriz diye bakarsak sorunu çözme yolunda ilerleriz. Bu dış güçler, faiz lobisi, bizi sevmiyorlar edebiyatı bıktırdı artık. Sen güçlü ol, açık verme, zaafiyet gösterme, sonra kim ne yaparsa yapsın. Dış güçler muhabbeti bunu söyleyenlerin ne kadar zavallı bir durumda olduğunu gösteriyor. Madem yapamayacaksın, niye talip oluyorsun o göreve, o makama öyleyse. Bize bahane değil fiilen iş üretecek kişiler lazım.
YanıtlaSilBlogdaki en güzel yorum. Yıllardır diyorum, bu işin ekonomi ile siyaset ile alakası yok. Bu iş psikolojinin uzmanlık alanına girer. Benle aynı düşünen biri daha çıktı.
SilAdamlar;
Cinlere, hayaletlere, gökten inen koyunlara, göğe çıkıp çıkıp inen adamlara, saatte bilmem kaç bin km yol giden atlara, yarılan sudan geçen kabilelere, yılana dönüşen sopalara, ikiye ayrılan aya, gaipten duyulan seslere, rüyalara, nurlara, kıldan ince köprülere, gökdeki 7 kata, hayatın tüm sırrını barındıran bir kitaba, savaşta asker önünde top mermisi yakalayan sakallılara ve tüm bunların hayatın en kutsal değerleri olduklarına inanıyorlar.
Sadece dış güç mü? Dış güce gelene kadar üüüü neler var neler.
Neler yemişler neler binlerce yılda, dış güç en masum olanı. Zavallılık ne kelime...
Anonim 23.52 kısaca dini inancım yok deseniz bu kadar gevezeliğe gerek olmazdı. Blog daki en gereksiz yorum olmuş. Musa'nın asası ile faiz artırımı arasında ilişki kurmuşsun ya aferin. Bu hikayeye gelişmiş ülkelerde inanılıyor mu sanıyorsun. Bu ülke tümden ateist olsun bu kültürel kodlar değişmez ve aynı çukurda debelenip durur
SilBu ekonomi yazısıyla bu yorumun alakasını çözemedim...her fırsatta dini değerleri aşağılamaya çalışmak da çok basit oluyor.
SilYani adam diyor ki, bu insanlar hayali şeylere inanıyor, gerçek dünyanın sorunlarını algılayamazlar, hayal vaatler verenlere oy verirler, siz de çoluk çocuk perişan olursunuz, faturayı siz ve çocuklarınız öder.
SilOlayı dine bağlamasının sebebi de bu. Din kültürel alışkanlıklar zinciri oluşturur, kültür işlerinizi yönetme, parayı yönetme, üretimi yönetme biçimlerinizi etkiler, birileri reform ve rönesans ile bu bağlarından kurtuldu, siz olduğunuz yerde debelenir, sonra 200 yıldır atalarınız gibi topraklarınızdan sürülürsünüz diyor. Mısır, Libya, Arabistan, Suriye, Irak, İran, Filistin, Yemen, Kırım ı yakan ateş, sizi de yakar diyor.
Dinciler bize saygı duymadığı sürece biz de onlara saygı duymayacağız. Gitsinler kitapta yazan, arkamda Yahudi var diye konuşan ağaca inansınlar. Bizler işimizi düzgün yaparız, kazandığımızı da vergi veya başka bir yasa ile bu yöneticilere, vergimizi yiyen imamlara kaptırmayız. İster yüksek faiz ile para bulsun, ister ucuza mal satsın para bulsun, nasıl bulursa bulsun, buyursun.
İşte din bunu yapar, evrensel hukuku dışlar, reformu engeller, ekonominin temeline barutu böyle koyar. İşin temelinde din olduğu için insanlar din konusunu ekonomi bloğunda dile getiriyor.
Ayrıca dindarları aşağılama yok, cinlere, göklere inip çıkan insanlara/koyunlara, gemilere dolan çift hayvanlara, yılan olan asalara inanmıyormusunuz ki, aşağılama olsun. Yıl olmuş 2021 adam 1400 yıl önce ayın ikiye ayrıldığını TV ekranından haykırıyor, benim vergim ile de maaşı almaya çalışıyor. Ben vergi vermeyince de, Mahfi Hocanın yazdığı faizi artır, rezervi indir gibi işler yapıyorlar. Neresi ekonomi ile alakasız?
Anonim 15.27 kültürel kodlar da dinden ibaret değildir, çok daha uzun bir tarihi ve nedenleri vardır. Şeriat devleti olan İsrail neden bizden çok daha gelişmiş bir ülke? Çin bizden dinsiz mi oldu da son 30 yılda çağ atladı hayır çinlinin inancı aynı inanç. Kendi beceriksizliğimize din den bahane aramayın
SilHükümet görevi ağlama duvarı değildir.
SilSüleyman DEMİREL
İsrail şeriat devleti miymiş, 4000 yıllık kış uykusu.. Guinness bunu duymalı.
SilDine atıf yapılan bu hususlar. Yahudilerde de, hristiyanlarda da var. İsrail gayet dindar bir ülke. Sonuç, Allah çalışana, kafasını çalıştırana verir. İnanca bok atmanın gereği yok.
SilSayın hocam! Ülkeyi terketmek için sen son tarih olarak önereceğiniz bir zaman dilimi var mı. Karışıklıklar ne zaman başlar, ilk belirtileri nasıl anlarız?
YanıtlaSilÜlkenizi asla terk etmeyin.
SilÖnce kendinizi rahat çalışacağınız bir meslek de geliştirin, gitmek istediğiniz ülkenin çalışma vizesini alın, o ülkenin alandaki mesleki sertifikalarını edinin ve iş arama sürecine girin.
SilBen böyle yaptım. Türkiye deki evimi kiraya vermiştim, kiracı doğru dürüst ödemedi, avukat haciz de sonuç vermedi, ben de evi sattım, buradan ev aldım.
Yanlış anlamayın. Terketmek derken Suriyeliler gibi mecburi terk etmeyi kastetmiştim. Yöntem istemiyorum. Yeterli birikimim ve eğitimim var gitmek için. Ben, mağduriyet yaşamadan gitmek için en son tarih ne olur diye sormuştum. Mahfi hocama. ( oradaki sen son değil en son olacaktı sen son olarak sehven yazılmış)
SilMerhaba Mahfi Bey A kadro sınava hazırlanıyorum ve makro iktisat eksikliği hissediyorum sürekli okuyabileceğim makro iktisat makaleleriniz var mı ya da tavsiye ettiğiniz
YanıtlaSilBenim Makroekonomi kitabımı öneririm.
Silekonomiyi çok iyi bilmeyen biri olarak üretilen her 100 tl karşiliğinda 19 lirayı faize mi gidecek doğru mu hocam
YanıtlaSil2020 yılı kesin verilerine göre bütçenin her 100 TL'sinin 11 TL'si faize gitmiş. Faizlerin GSYH'deki payı ise % 3 dolayında bulunuyor. Yani Türkiye'de üretilen her 100 TL'nin 3 TL'si faize gidiyor.
Siltşk ederim hocam o zaman bütçedeki her 100 tl 19 u gider bu sene için geçen sene yüzdeye vurdugumuz da bu senede milli gelirin 7si gider kaba taslak çok fazla olması gereken çok üzerinde milli gelirin yüzde1bile fazla tşk ederim bilgi paylaştiğiniz için
SilMerhabalar Hocam , yazı için teşekkür ederim kaleminize sağlık. Türkiye Cumhuriyeti son yirmi yıl da çektiğini hiç bir zaman yaşamadı çekmedi. iktidar ve cenahları Türkiyeyi yolunmuş tavuğa çevirdi şimdi de reformlar falanlar filanlar ile 15.nci laf salatasını yapıyor ve bizim halk yine yiyor. Garip değil mi merkez bankası geçen toplantısında faizlere dokunmadı kurda çok hareketlenmemişti. Malum parti kapatma kararı alınması kararına müteakip faiz 100 baz puan değil 200 baz puan artırılıp piyasaların gazı alınmaya çalışılıyor adeta. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bıktık artık gece yarısı operasyonlarından Ali Cengiz oyunlarından. Türkiye artık bir hukuk devleti değil yargı bağımsız değil kurumlar şeffaf değil atamalar liyakate göre değil biat'a göre yapılır hale geldi. Çöküş yakındır ve kimse söylemese de ben söylüyorum KRAL ÇIPLAK...
YanıtlaSilTürkiye ne zaman hukuk devleti oldu, ne zaman yargı bağımsız oldu, ne zaman kurumlar şeffaf oldu, ne zaman atamalar liyakate göre yapıldı?
SilTürkiye hiçbir zaman tam olarak bir hukuk devleti olamadı, hiçbir zaman yargı tam olarak bağımsız olamadı, kurumlar da hiçbir zaman tam olarak bağımsız olamadı. Ama hiçbir dönemde hukuk devleti bu kadar zarar görmedi, yargı bağımsızlığı bu kadar silinmedi, kurumların şeffaflığı da bu kadar feci durumda olmadı.
SilMahfi Hocam, yazi icin tesekkurler. Son zamanlarda yuksek enflasyonda en onemli tetikleyicinin kur uzerinden maliyet enflasyonu oldugunu belirtmistiniz. Siz benden cok daha iyi bilirsiniz ki maliyet enflasyonuyla (ozellikle gida) para politikasi araciligiyla mucadele efektif sonuc vermesi cok zor. Enerji/emtia maliyetlerinin tuketimini faiz baskisiyla kisabilirsiniz (cari acikta gerilemeye yardim eder) ama gida talebi fiyat karsisinda elastik degil. Bu yuzden merkez bankalari enflasyon mucadelesinde "cekirdek" enflasyon uzerinde yogunlasiyor. Global gida fiyatlarindaki patlama ancak yerel tarim ve hayvanciliktaki uretim artisiyla bir olcude engellenebilir. Bu faiz artisini enflasyonda mucadeleden ote cosan global tahvil faizlerine karsi kaleyi son bir koruma hamlesi olarak goruyorum. Kaleden dusman askerlerinin ustune katran dokup kendimize zaman kazandik belki ama daha ne kadar dayanabilecegiz?
YanıtlaSilEğer kuru yükselten ve dolayısıyla enflasyonu olumsuz etkileyen riskleri düşüremezsek fazla dayanamayacağımız kesin.
Silasaf savaş hocamızın ihracatın italatı karşılaması ile ilgili makalesin de oecd verilerine göre Türkiye için
YanıtlaSil2016’da (sıkı durun) % 21.6 veriliyor.döviz kurunuzu düşürür faizi artırırsanız,işletmelerin işçilik maliyetleri ve faiz giderleri artarsa.1-nasıl ihracat yapacaksınız.ihracat yapamazsanız işsizligi nasıl önleyeceksiniz.cari açık verdiniz sürece daha ne kadar sıcak para demiyorum,sıcagın sıcagının sıcagı olan swaplarla nereye kadar gideceksiniz.dış borçta iş nerdeyse haftalık repoya geldi.bernake kongrede yaptıgı konuşmada 1929 krizinin borsa krizi degil bankacılık krizi oldugunu kredi vermeyen bankaların işletmeleri ve hane halkını batırdıgını eger destek saglanmazsa ...too bigto fail filmini öneririm.insanlar kredi almaz bankalar kredi vermezse ne olur devlet büyüklerimiz düşünsün.2018de Arjantin Merkez Bankası, kademeli olarak faizi yüzde 60'a çıkarmasına karşın pesodaki değer kaybını önleyemedi.imfden 55 milyar dolar aldıgı halde.faizin her artışı beni korkutuyor.sinirden dün gittim dövüzümü çektim yastık altına koydum.yeme içme haricinde bir tek kuruş harcamamaya karar verdim.dövüzü düşürürken dövüz tasarrufçusunu dövdüklerini sanıyorlar.bu insanların borcu yok cari fazlaları varki tasarruf etmişler.10 yıl 20 yıl bekleye bilirler neticede çok az parayla geçiniliyor.biz dövüz düştü diye harcamıyoruz faiz alan faiz arttı diye harcamıyor.parası olmayan kredi alamadıgı için harcamıyor.şirketler para kazanmıyor en nihayetinde anahtarı bankaya verir.Adı üstünde AŞyani sadece sermayesi kadar sorumlu.sırtında yumurta küfesi yok.devlet büyüklerimize yalvarıyorum ihracattan başka çaremiz yok çok ciddi bir toplumuz ticari kredilerin faizi sabit degil akdi faiz oranına göre belirlenir.2trilyonluk ticari kredi dün itibarıyla 100milyar arttı.merkez 2 puan artırırsa bu bankalarda 5 puana çıkar.merkez 2018 de faizi /26 faizi yaptı tüketici kredileri /45şi buldu.
Asaf hocanın makalesini okudum. Konu ihracatın ithalatı karşılaması değil, konu üretimimizde ithal girdilerin payı. Ayrıca firmalarla ilgili yapılan incelemeler gösteriyor ki faiz yükünün toplam maliyetler içindeki payı % 5'den fazla değil.
Silhocam bende aynısını söylüyorum.ihracatımızın / 79 kendi katma degerimiz.ihracat yapabilmek için kur avantajını kullanmamız gerekiyor.ortalama işçilik maliyeti sadece bu yıl /25 arttı. /5 faiz yükü bindi dövüz kuruda ciddi oranda düştü bu şekliyle ihracat yapmak mümkün degil.genel görüş develesyon ihracata katkısı olmaz.2018de olan develasyon sonrası ülkemiz 55 milyar cari açıktan cüzi miktar bir cari fazla verdi.ben asaf hocamın tezininde tartışmaya açılmasını istiyorum.nihayetinde bir gün cari açık veremiyecegiz.ozaman nasıl cari fazla veririz noktasındada en azından bir b planımız olmalı.ege hocamın son yazısı tayland mucizesinede bakmalı.ben reel sektörde çekirdekten yetişmeyim tek bildigim birisi habire yüksek faiz verirse batar.enflasyon talep enflasyonu degil maliyet enflasyonu faizler arttıkca zaten olmayan karlar eriyor borçlar ödenemez oluyor.babamın bir sözü var oglum her şeyin vakfı olur insanın vakfı olmaz der.yani kar etmeden kimse çalışmaz.sirket tasfiyesi çok kolaydır.kapatırsın.şahsi servet ülkemizde çok şükür güvence altında insanların şahsi serveti 7 sülalesini geçindirir.ihracatcıda ihracat yapmaz nihayetinde bu olur.zaten bunu söylediler dünya gazetesinde okumuştum kurlar böyle olursa fabrikaları kapatır inşaat yaparız dediler.saygılarımla.
SilAsaf Hocanın makalesi, işin ihracat içindeki ithal oranını açıklıyor. Sektörel kırılımlar da var.
SilBir yorum ile bahsetmiştim, yabancı sermaye TR a geldiğinde montaj için geliyor, yani Türkiyeyi lojistik üs olarak kullanıyor.
Misal, otomobili uzakdoğuda üretiyor, Türkiyede birleştiriyor, sebebi basit, parçaları taşımak hem daha hızlı, hem de araba hacmini taşımaya göre daha ucuz.
Bu tarz teknoloji yoğun, global firmaların ihracatları, ihracatın büyük kısmını oluştururken, Asaf hocanın makalesinde de var, ithal girdi oranları aşırı yüksek.
Yerli sermayenin ihracatındaki ithal girdi oranları düşük, ancak, yerli sermayenin de ciddi bir ihracat potansiyeli yok. Asaf beyin makalesi bu detayı vermiyor.
Diğer yandan, Türk iç pazar üretimi yapan imalathanelerde ithal ürün kullanımı yüksek. Makalenin kapsamı içinde olmayan bir nokta da bu.
TR Faiz yükü; yabancı sermayeli firmaların ihracatları için önemli değildir. Yerli sermaye imalatçıları ve ihracatçıları için yüktür. Ab konuşlu firmalar, yurtdışı operasyonları için TL kredi almaz. Ürünü Euro ile Kore den alır, Euro ile AB pazarına satar, kur riskleri yoktur. TR içinde montaj , lojistik, destek ve bakım ünitelerinin maliyetleri için TRY riskini taşırlar. Bu öngörülmüş, hedge edilmiş, maliyet içindeki payı düşük bir risktir. Bu küçük bölümleri için TR kredi alabilirler.
Türk hükümeti, Batı ülkeleri ile ilişkilerini normal seviyede tuttuğu sürece, TR daki faiz, kur seviyesi oranlarından bağımsız olarak Global AB firmalarının yatırımları gelir. Konum avantajı, dandik bir Türk hükümetinin zırvalarından önemlidir. Türkler, zırvalamadan konuşamayan bir hükümet seçemiyorlarsa, bu Türklerin kendi sorunudur, malların güvenliği sağlandıktan sonra kimse Türk hükümetlerini ciddiye almaz( son 200 yılda ciddiye alınan bir hükümet olmadı, önümüzdeki 50 yılda da olmaz ). Yeterki güvenle malları ülkeye girsin, montaj işlemleri yapılsın ve güvenle ülkeden çıksın.
Yerli sermayenin ihracatına gelince, fiyat ve firmaların gayretlerinin yanında hükümetlerin iyi ilişkilerinin etkisi yüksek olur. Türk firmaları için ortadoğu güzel bir pazar. Ortadoğudaki diğer hükümetler de bazen havadan nem kapıp, bir günde Türkiyeden mal almayı durduruyorlar. Bu konuları hızla açabilecek bir Türk hükümeti işe yarar. Türk hükümet ve Türkiye sermayeli iş adamları tarihsel geçmişleri ile de, ortadoğu pazarına hakim olabilecek kapasitesi olan yapılar. Önemli olan, devlet bürokrasisinin etkin liderliği, Türk hükümetinin de saçma işler ile liderliği bozmayıp, destek olması.
Mevcut Türk hükümeti yapar mı? Ortada hükümet yok, prompterdan konuşan, ne konuştuğunu hiç bir zaman anlamadığım, ciddiye de alamadığım bir adam var. 20 yıl olmuş ciddiye almamışım, bu saatten sonra da hiç ciddiye almam. Edirne batısında da kimsenin de ciddiye aldığı yok. Bu adamın, ülke adına konuşması, yukarda dediğim gibi, benim ya da ülkenin batısındakilerin derdi değil, bu Anadolu Türklerinin derdi, başka da kimseyi etkilemez. Ateş olsa yakacağı yer belli.
Saygılar.
WlTEwO!P%63vFf#1
Hocam demekki faiz bir sonuçmuş, sebep değil...Öyle mi?
YanıtlaSilhala tersini iddia eden ciddi bir kitle var. Dünya da düz zaten.
Silhocam öncelikle emeğinize sağlık,
YanıtlaSilönümüzdeki altı ay ile 1 sene içerisinde Türkiye'de bir ödemeler dengesi krizi yaşanacağını öngörüyorum. bunu aşmanın birkaç yolu var, fakat faizleri yükseltmek bunların arasında artık yer almıyor; çünkü esas itibariyle Türkiye ekonomisin asıl sorunu TL likiditesi tarafında değil; bizatihi döviz likiditesi tarafındadır. dolayısıyla MB para politikası bu noktada artık işlevini kaybetmiştir.
Döviz likiditesi riskini yükselten unsurlara bakarsak;
1. DTH stoku. kur suni olarak düşük kaldıkça artan DTH oranı endişe verici..
2. düşük kur sonucu artan cari açık eğilimi ile ortaya çıkan döviz finansmanı ihtiyacı..
3. küresel riskler: enflasyonist baskılar, covid vs..
ayrıca, bunlara ek olarak kamu'nun ve özel sektörün çevrilmesi gereken devasa dış borç stoğu..
olası çözümlere gelirsek,
1. ciddi bir devalüasyon ve peşinden enflasyon oranında devalüasyon politikasına geçilmesi. ancak bu politikaya geçilebilmesi için IMF desteği gereklidir.
2. sermaye kontrolleri. bankacılık sistemi açısından ciddi riskleri olabilecek bir yöntem..ama gözü bu kadar karartırlar mı derseniz, neler olmadı ki şimdiye kadar? Üstelik düşen bankaların imtiyaz haklarını ucuza toplayacakları da hesaba katarsak.
3. üstteki bazı yorumcuların da belirttiği gibi mevcut bir takım askeri, siyasi ve ekonomik hak ve varlıkların yabancılara satılması. yani kapitülasyonlar bölüm 2.
Neoliberal politikalar 40 yıldır ülke ekonomisini içten içe çürütürken, üretim kabiliyetini bitirirken düşük maliyetli dış kredinin hatırına sesini çıkarmayıp, kalkınmacı ve planlı ekonomiye prim vermeyenler, özellikle okumuş kesimi burada kastediyorum, bu günkü durumun en büyük sorumlusudur bana kalırsa.
siyasal islamın amacı zaten en başından beri belliydi..
xyzt...
kesinlikle katılıyorum.bir sorumda swap kimsenin bilmedigi bir konu.geçen 57 milyar dolar swap faizler yüzde 17 iken hesapladım korkunç bir dolar faizi çıktı.belki yanlış hesaplamışımdır.tüm swaplar haftalık olsa ve swapcılar tahsilat riskini sıfırlamak için aldıkları faizi her hafta hemen dövüze çevirip çıksalar.1 yılda ne kadar dövüz çıkışı olur.ecb faizi -0.50 bizimki 19 neticede biz onlara 19.5mi veriyoruz.eskiden faiz artardı ama kur riskini yabancı alırdı.2. olarakta 5 yıllık tahvil alırdı.hemen çıkamazdı şimdi kur riski yok ve haftalık anında çıkma riski var.swabı yanlışmı anlamışım
SilSayın Eğilmez, ben en önemli ve temel sorunumuzun gelir dağılımı dengesizliği olduğunu düşünüyorum. Fakirin gerçekten çok fakir, zenginin de gerçekten çok zengin olduğunu ve çoğunluğun fakir, azınlığında zengin olduğunu görüyorum. Basında bahsedilen konut fiyatları, araba fiyatları, beyaz eşya fiyatları, altın, pırlanta, lüks eşya fiyatları ve satışları , evine ekmek götürmekte, çocuğuna eğitim vermekte zorlanan çoğunluğu psikolojik olarak etkilemektedir. Ülkemizdeki zengin azınlık ile fakir çoğunluk aynı gemide değil. Ülkemizdeki sorunlar zengin azınlık için farklı, fakir çoğunluk için farklıdır. Bu nedenle önerilen çözümlerde farklıdır. Bahsedilen Reformlarda zenginler için ayrı fakirler için ayrı etkiler yapacaktır.
YanıtlaSilBenim düşüncem, gelir dağılımı ölçümlerini mümkünse her ay yaparak, durumumuzu ortaya koymak ve düzeltme için alınması gereken tedbirleri belirlemektir. Enflasyonu bile toptan değerlendiremeyiz, çünkü zenginin enflasyonu farklı, fakirin enflasyonu farklı oluyor. Hükümet yanlısı basında bazen söyleniyor ; etrafınıza bir bakın araba dolu, lüks konut dolu, cep telefonu dolu, insanlar rahat diye. Evet bunlar doğru, ancak nereye baktığınıza göre doğru. Hükümetin desteklediği zengin kesime göre doğru, fakir kesime göre doğru değil. Fakir kesime şükür etmeleri, devlete itaat etmeleri, Allaha dua etmeleri öneriliyor.
Zengin ile fakir kesim arasındaki farklılığı (Gini katsayısı) fakir kesim tarafına doğru düzeltme değil, zengin kesime doğru düzeltme gerekli, yani zengini fakirleştirerek değil, fakiri zenginleştirerek yapmak gerekli.
Aç kalan insanların umutlarını bile yiyeceklerini düşünüyorum, acaba yanlış mıyım?
Bu dediğiniz bize özgü bir sorun değil ama genel olarak haklısınız.
SilBankalarin dusuk faiz istedigi, faizin yukselmesinden zarar ettigi yonundeki gorusunuze gore bir kac yorum yazmistim, ama yayinlamadiniz.
YanıtlaSilAcaba dusuncenizin bir safsata oldugunu ve bankalarin bal gibi yuksek faiz istedigini siz de cok iyi bildiginiz icin mi yayinlamadiniz?
Benim de bazı yorumlarım yayınlanmıyor, sonra yayınlanıyor.
SilHocanın da bir zamanı, kullandığı cihazların bir limiti var.
Yorumları Hocamızın açması bile büyük bir saygıyı hak ediyor.
Kolay bir iş değil yapılan.
Haklısınız kendisinden özür dilerim. Gene haklı çıktı. Ben bankalara ne olacak böyle, faiz yukseldi hepsi batacak teker teker diye yazmıştım ancak Cumhurbaşkanı'mız duruma müdahale etmiş.
SilGerçi Naci Ağbal'ın da bankaların bu kadar zarar etmesine gönlü razı olmazdı, o da önümüzdeki aylarda faizi düşürecekti ama kader kendisi 'Bankaların dediğini yapmayan, bankaları batırmaya çalışan adam' olarak anılacak artık. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın çalışma biçimi böyle. Kendi kaşındı. Şimdi artık hiçbir bankanın önünden geçemez. Faizleri düşürseydi belki bir tanesi yönetim kurulu üyesi yapardı. Hayat bu, gene acıyıp yapabilirler de, göreceğiz.
Osmanlı vergi toplamak için uzun vadeli ekonomik sonuçlarını hesaplamadan kapitülasyonları kabül etmiş. Üretim başlangıçta hızlansa da uzun vade de bitmiş, ticaret başta hızlanmış fakat yine uzun vade de hem azalmış hem de yabancıların eline geçmiş.
YanıtlaSil70 yıldır degişen birşey yok aynı çarpık zihniyet. Devlet ve birkaç aracı işbirlikçi bu güzel vatanı ve üzerinde yaşayan büyük çoğunluğu soymaya, geleceğini karartmaya devam ediyor. Osmanlı belki dünyada bir numara olmuş fakat halk bunu neredeyse hiç hissetmemiş.
Şimdi keyfi basılan paralarla tl nin dandik olduğu gerçegini faiz vererek değerli, daha doğrusu para olduğunu kanıtlamaya çalışıyoruz. Ekonomisi dandik olan ülkenin parası da dandiktir, bu gerçeği üzerini parlatarak değiştiremezsiniz.
Bu ülkede insanlar değerli şeyler üretemiyor çünkü yollar çoktan çakalların kontrolüne gecmiş.
Örneğin gıdada para kazananlar her türlü tağşiş, sahtekarlık ile zengin olurken düzgün üretim yapacak insanları sektör dışına atıyor. Sanayi ürünlerinde türkiye parsel parsel bölünmüş, firmalar istedikleri fiyatta mal satıyor. Bundan 30 yıl önce ilk çalışmaya başladığımda maliyet hesabı yapıyordum. O zaman herkes eskiden ne güzeldi hiç maliyet hesabına gerek yoktu, üret yeter, maliyetin 10-20 katına sat (hemde kamuya) diye anarlardı. Sonra gördüm ki aslında değişen birşey yok du, marjlar eskisi gibi olmasa da rekabet neredeyse hiçbir sektörde görmedim, duymadım. Halkın elinde para varsa çakallar kendi aralarında anlaşıp bu parayı çarpıyor. Halk ya hiç mal almayacak veya üç kuruşluk dandik mala ederinin kat be kat fazlasını ödeyecek. Kariyer sahibi üst düzey yöneticiler de bu hırsızlık çarkının kravatlı bekçileri!
Ekonomiyi uzun vadede üretim ve tüketim tarafında kapsayıcı, paylaşımcı yapıya kavuşturursak gerçekten kalkınırız. En azından üretim ve tüketimi dengelersek böyle ikide bir kur riski ve faizle boğuşmayız. Olaylara uzun vadeli bakarsak ilişkiler daha doğru tanımlanabilir. Evinizi satar parayla yer içer, tatil yapabilir yani bir süre çok rahat yaşayabilirsiniz. Gerceğin ortaya çıkması zaman alsa da para bittiğinde görünür olur.
Hocam emeginize sağlık. Bu konuda bütün problemlerin odak noktasında güven ortamının oluşmaması yer aliyor diye düşünüyorum. Hocam Güven ortamı tesis edilmeden problemlerde azalma yerine artış olacaktir seklinde bir ifade kullansam dogru olur mu? Cunku her yenilik olarak sunulan paketler guven duyulmadigi icin sorunlari cozmek bir yana daha icinden çıkılmaz hale getiriyor. Ekonomi alani bunlardan sadece bir tanesi. Egitimde ve adalet sisteminde de ayni sekilde.
YanıtlaSilSağ olun.
SilBizim sorunlarımızın temelinde yaptığımız hatalarla risklerimizi yükseltmeye devam etmemiz var. Güven ortamı da risklere bağlı. Riskleri düşürmeden güven ortamı olmaz.
https://tr.sputniknews.com/turkiye/202103201044072633-merkez-bankasi-baskani-degisti-naci-agbal-gorevden-alindi-yerine-sahap-kavcioglu-atandi/
YanıtlaSilGece yarısı merkez bankası başkanı görevden alınırsa kimse o 0lkeye gelmez.
YanıtlaSilKimse boş hikaye anlatmasın sürekli yeni hikaye yazacak demek boş. Demekki çok ağır şartlar geliyor hakkımızda hayırlısı olsun demekten başka bildiğimiz yada bilgimiz hiç yok bence.
Gelmiyor zaten. Gelen de vurguna geliyor.
SilMerkez bankası başkanı görevden alındı.
YanıtlaSilİstanbul sözleşmesi fesih edildi.
Gezi parkı ibb den alındı vakıf devredildi.
Demekki yönümüz avrupa dan abd den doğu kaydı bu gece.
Dahası bekleniyor hdp kapatılması gibi başka çokça seçenek ortaya çıkacaktır.
ve bam reis gider
SilHocam Meşhur oldunuz. Sözcü gazetesi sizi haber yaptı. Kabul edin artık. Ülkenin en popüler 3 ekonomistinden birisiniz :)
YanıtlaSilMerhabalar Hocam,
YanıtlaSilYeni Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu'nun bu ve diğer güncel ekonomik konularda bazı köşe yazıları var. Özellikle Merkez Bankası rezervlerinin kullanılması ve enflasyon, faiz döviz kuru üzerine yazdığı yazılar ilerleyen süreçte TCMB'nin nasıl bir politika izleyebileceği konusunda yol gösterebilir kanaatindeyim. Bu anlamda ilgili yazıları değerlendiren bir yazı kaleme alırsanız çok sevinirim.
Kişilerle uğraşmak benim yöntemim değil. Öte yandan içinde bulunduğumuz sistemde kişilerin pek bir önemi yok.
SilBence TCMB başkanı değişimi ekonomik bir karar yerine stratejik bir karar olabilir. Elbette 200 bp faiz artırımi CB izniyle yapılmıştır. Zaten kendisi başkanlık sistemi seçiminde bundan sonra uçan kuştan ben sorumluyum demedi mi.
YanıtlaSilYurtdışından beklenen yaptırımların nasıl olacağı hükümete iletilmiş olabilir, ilk izlenimim çok acılı gelişmeler olacağı, önümüzdeki dönem çok radikal gelişmelere gebe.
Şimdi MB reservlerinin eritilmesi pahasına bir yıl daha ithalat yaptık, onları satıp ticaret yapıyoruz. Bunun adı da büyüme! Bu sistem artık duvara çarpmak üzere. Mevcut borçlar bir tarafa, her yıl 50 milyar yoksa ne alıp satacaklar. Böyle giderse doğalgaz alacak paramız kalmayacak.
Merhabalar hocam aklıma bir soru takıldı size sormak istedim 2008 krizinden sonra yapılan yolsuzluktan sonra Mood’s gibi kredi derecelendirme kuruluşlarına nasıl hala güven duyulabiliyor?
YanıtlaSilSonuç itibarıyla bu kuruluşlar kendilerine verilen verilere göre değerlendirme yapıyor.
SilMB Baskani Agbal gorevden alindi. Tarihte surekli geriye gidiyor Turkiye. Bu gunlerde 1994 yilina geri donduk. 25 Aralik 1989'a az kaldi.
YanıtlaSilHerkes gitti, bir kişi gitmedi. O kişi ne zaman gidecek ?
YanıtlaSilBuyurun götürün, gücünüz yetiyorsa, yeri belli, yurdu belli.
SilYemiyor değil mi?
Gitmesin istiyoruz ki yerini de biliyoruz yurdunu da. Ama gitmesin gelenin zengine bu kadar çalışacagı garantisi veriyorsan sayın curle ship 03:36 gitsin. Ama o bize daha çok para kazandıracak.
SilSon faiz artisi kelepire gitti. Olasi senaryoda; hemen olmasa da(y.MB baskani secilip piyasalar tarafindan sinanana kadar) olusan guvensizlik dovizde hareketi arttirma olasiligi yuksek boyle bir durumda Yeni MBni ise faiz indirimine giderse ki bence gider o zaman dovizdeki atagi gorun.
YanıtlaSilSahsi gorusum piyasalar once faizi fiyatlayacak yani piyasa faizleri MB faizi arttigindan ve son gorevden almadan oturu piyasa tahvil banka swap cds oranlari artacak.Sanki piyasalar Naci Bey gorevden alinmamis ama 450bp arttirmis efekti yaratacak kisaca.....
Yada soyle dusunun Naci bey gorevden alinmamis 450bp arttirmis aradan bir hafta gecmis 250bp faiz indirmis. Boyle bir durumda ne olur?????
Ilk hafta piyasa faizler artar; ikinci hafta da doviz artar. Yasanan surec; siyasete guven- guvensizlik tartismalarina hic girmeden salt teknik acidan bakarsak yasanan Durumun teknik olarak bundan farki yoktur. Yasanan surec tesbihte hata olmaz bu ornegin benzer bir simulasyonudur.
Dovizde ise bir hareketlilik en azindan yeni merkez bankasi baskani gelene kadar olacagini sanmiyorum. Hatta belki dovizde faizden oturu sicak piyasa sartlarindan dusme bile gorulur. Tabii bu kimseyi kandirmasin cok kisa sure icindir. Yeni MB baskani gelir faizleri indirirse o zaman gorun dovizdeki hareketliligi.
Uzun sozun kisasi Turkiye; Yuksek Faiz, Yuksek Enflasyon, Yuksek Reel Doviz Kuru ve Yuksek Issizlik denklemi surecine girmistir.
Daha oncede bu denklemdeydi ama en azindan MBnin piyasa ve banka faizleri uzerinde hareket alani yon verebilme kaabiliyeti itibari vardi. Yine elindeki ensturmanlarla Dovizin atesini dusurme imkani vardi. Hatta reel olarak gerektiginde TLyi de degerli kilabiliyordu. Butun bunlari yasadik deneyimledik. YIne bu denklemler uzerinden enflasyon vs uzerinde de etkisi olusabiliyordu iyi kotu.
Suan ise artik hic bir imkani kalmamistir
Saygilarimla
Yasanan durum Sanki hic istifa olmamis ve bu gibi tartismalarina girmeden bir ornek uzerinden suna benziyor:
SilNaci Bey Faizi 450 arttirdi aradan yuksek faizli bir hafta gecti sonra 250bp indirdi. Elde var yine bugunki gibi 200bp artis orani. Bu indirim oldugu akabindeki haftadan itibaren olusan guvensizlik yuksek dovizli haftaya evrildi.
Kisaca hem faizi hem dovizi nasil yukseltirizin Ekonomi bilimi acisindan yeni bir deneyidir yasananlar.
Yeni Şafak gazetesi yazarı merkez bankası başkanı oldu.
YanıtlaSilDemek ki berat albayrak geri dönüyor. Sonuçta onları gazetesi.
Bu demek oluyor ki yep yeni ekonomi programları açıanmaya başlayacak yine ve dolarla işiniz mi var. Enflasyon yine düşük gösterilir işsizlikte düşük büyüme harika. Yalandan kim öldü
Meseleleri mesele yapmaz iseniz ortada mesele kalmaz
YanıtlaSilRahmetli Süleyman demirel
Aslında ekonomi'nin temel en büyük sorunu "şahsım" değil midir? Bütün sorunun ana kaynağı belli iken onu değiştirirsek sorun birazda olsa çözülmez mi?
YanıtlaSilMerhaba, ekonominin ve ülkenin temel sorunu, şahsım değildir. Şahsını seçenler ile şahsını sürekli kritik zamanlarda kollayıp gözeten dış istihbarattır. Şahsımın daha beter alternatifi ellerinin altında vardır.
SilŞahsım değil sorun biziz onu biz seçtik sorun bizde. İmar, ihale, torpil, vergi, adalet, rüşvet, menfaat ilişkileri hep birbirine bağlı, zaten bu çarkın içindeyse "seçiyoruz" değilse yüzüne bakılmmaz. Vekil oy istiyor biz de benim bundan çıkarım ne olacak diyoruz. Başımıza gelen her türlü melanet bu sebepten. Düzen değişir ama düzülen hep aynı kalır
SilSiyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.(Mustafa Kemal Atatürk)
YanıtlaSilNe kadar doğru bir söz. Hocam 1923-1929 yılları arasındaki uygulanan ekonomi politikaları başarılı buluyor musunuz ?
Büyüme ortalaması % 9,4 ile tarihimizin en yüksek büyüme ortalaması.
SilSelam Mahfi hocam,
YanıtlaSilSizi uyarmak için yazıyorum değerli hocam, sakın MB politikaları hakkında aşırı yorumlar yapmayınız.
Sonunuz Şahap gibi olur.
Yazınızı birileri beğenir, bir sabah uyanmışsınız ki, MB başkanı atanmışsınız. Oldu bittiye gelir, daha ne olduğunuzu anlamadan, sabahın köründe demeç için gazetecileri karşısınızda bulursunuz.
Şahap'a yazık oldu. Düşünsenize, adam cuma gecesi belki ptesi günü yazacağı yazının hazırlıklarını yapıyor, planlarını düşünüyordu. Paat MB başganı oluverdi. Hafta sonu iki günde, MB yetkilileri ile mi görüşsün, eş dostun tebrik mesajlarına mı cevap yetiştirsin, ptesi sabahı ben millete ne diyeceğim diye mi düşünsün, kendini atayanlar ile görüşmeye mi çalışsın. Zor durum, adam sevinemiştir, yazdığı yazılara hayıflanıyordur.
Siz biraz AB, ekonominin temelleri, ekonomiye emek vermiş dünya filozoflarını filan yazın, ne bileyim tatilde gidip gördüğünüz yerleri, hititleri, hititlerde para işlerini yazın. Bizim MB tehlikeli hocam.
Kendinize dikkat ediniz, sizi bir gece MB Başkanı atanmış görmek istemiyoruz. Size yazık etmesinler.
Bu arada Sn Naci Ağbal'a da bir huzur, bir sakinlik, bir mutluluk gelmiş.
Saygılar hocam.
Not: Sevgili hocam, gıcıklık olsun diye MB yazıları yerine Sn Uğur Gürses'in yazılarını koyun. O da kel, saraydan atama yapanlar farketmezler, kelleri karıştırır onu MB başkanı yaparlar. Biz de bol bol güleriz.
Ben de Uğur Gürses da istifa hakkını elinde tutan kişiler olduğumuz için fark etmez.
SilKambiyo rejimine girer miyiz?
YanıtlaSil500luk ve 1000lik basilir mi?
2,5 liralik ve 5 liralik cikar mi?
2023de Secimleri CHP alir mi?
YanıtlaSilMahfi bey yazınız olayı çok iyi aydınlatmış ama kalıcı çözüm dediğiniz konular yapısal reform mu?
YanıtlaSilBu yapısal reform dediğiniz konu, şeffaflık, hesap verilebilirlik, liyakat, adalet, fırsat eşitliği, hukukda ve ekonomi de öngörülebilir olmak mı?
Eğer bunlarsa biz hiç ümitlenmeyelim. Çünkü ülke insanının %60'ı bu çarkıp düzenden nemalanıyor. Kimse çıkarından vazgeçmez,İmar, ihale, torpil, vergi, adalet, rüşvet, menfaat ilişkileri hep birbirine bağlı, bu çarkın içindeysen "seçilirsin" değilsen kimse yüzüne bakmaz, kısa biz adam olmayız vesselam
Umutlanmasak bile doğrusunu yazalım da bakarsınız gün gelir birileri yapmaya girişir.
SilHocam Türkiye'nin vergi gelirinin/GSYH oranı %23. Türkiye'deki vergi oranları normal diyebilir miyiz?
YanıtlaSilNormaldir. Bizdeki sorun dolaylı vergilerin toplama oranının % 70 olması.
SilMahfi hocam Türkiye bu yılki cari açığını nereden karşılayabilir.
YanıtlaSilBorç
Silfaiz lobisi söylemi üstü örtülü söylem sanki aslında faizin artmasını istiyorlar fakat faizi artıranlarıda taşlıyorlar gibi.
YanıtlaSilHocam iyi akşamlar. Türkiyenin en önemli ilk üç sorununa enflasyon, faiz ve işsizlik diyebilir miyiz?
YanıtlaSilHocam benim anlamadığım basit ama kafa kurcalayan bir konu var.Şunlar yapılırsa ekonomik sorunlar ve faiz çözüme kavuşacaktır diyorsunuz.Hastalık belli ise tedavi yöntemide bellidir.Sorum da şu Cumhurbaşkanının danışmanları anlattığınız bu tedavi yöntemlerini bilmiyor mu biliyorsa söylemiyor mu yok söylüyorsa neden uygulanmıyor gerçekten merak ediyorum.
YanıtlaSilDeğerli Hocam
YanıtlaSilAmerika da ve Avrupa da MB ları faiz artışına gidecek mi? ve bunun sonucu gelişmekte olan ülkelere nasıl yansıyacak?ABD neden yükselen enflasyona rağmen Türkiye gibi, faiz artışına direniyor..Belki radikal bir görüş ama; dünyadaki bozulmuş ekonomik sistemin sonucu küresel bir ekonomik çöküş yaşanır mı ? Kısaca bu küresel parasal sistem artık düzelir mi? ya da düzelmesini isteyen var mı? Sizin pencerenizden görüleni yazarsanız sevinirim.