Merkez Bankası Faizi Artırdı

Merkez Bankası 2020 yılının son toplantısında politika faizini 200 baz puan artırdı. Böylece Merkez Bankası’nın faizleri şöyle belirlenmiş oldu:

Merkez Bankası bir süredir yalnızca haftalık repo ihalesiyle bankaları fonladığı için TCMB Ortalama Fonlama Maliyeti (ki bu Merkez Bankası’nın asıl faizidir) yüzde 15 sınırında bulunuyordu. Bu artırım sonrası yavaş yavaş yüzde 17’ye çıkacak gibi görünüyor.

Merkez Bankası, son iki ayda önceki dönemden farklı olarak politika faizini ciddi biçimde artırıyor ve bunu yaparken kimseye danışmıyor gibi görünüyor. Önceki dönemlerde böyle bir artırım yapılmadan önce izin alınır ve genellikle artırım öncesi siyasetçilerden faiz aleyhinde açıklamalar gelirdi. Ekonomi yönetiminde değişiklik yapıldıktan sonra gelen iki faiz artırımında da bu yapıya uygun davranılmadı. Merkez Bankası yönetimi ve siyasetle ilişkisi açısından kabul edilebilir bir ilişkiye dönüşü temsil eden bu gelişmeyi önemsiyoruz.

Merkez Bankası’nın faiz kararından önce bankalar, mevduat faizlerini yüzde 16 – 18 düzeyine yükseltmişlerdi. Enflasyonun yüzde 14’ü geçtiği ve önümüzdeki dönemde daha da yükseleceğinin beklendiği bir ortamda bu mevduat faiz oranları normal kabul edilmeli. Bununla birlikte vatandaşın zihninde oluşan enflasyon oranı, açıklanan enflasyon oranından oldukça yukarılarda olduğu için de bu faiz oranları hala döviz mevduatından TL mevduatına dönüş için yeterli görünmüyor.

Merkez Bankası’nın, çoklu faiz yöntemi uygulayarak piyasada belirsizlik yaratmayı son dönemde bırakması ve politika faizini yükseltmesiyle TL, yabancı paralara karşı değer kazanmaya başladı. Kuşkusuz bu gelişme enflasyonist baskının biraz hafiflemesine yol açacak. Faiz artırımlarının ikinci olumlu etkisi risklerin azalması ve CDS priminin 500 küsur baz puandan 300 küsur baz puana düşmesi olarak gerçekleşti. Bu son artırımdan sonra büyük olasılıkla CDS primi biraz daha düşecektir.

Faiz artırımı ekonomideki bütün sorunları çözecek sihirli bir değnek değil. Hatta borçlar, finansman maliyetleri gibi bazı sorunların da büyümesine yol açacak. Ekonomi biliminin en önemli kavramlarından birisi “vazgeçme maliyeti” (alternatif maliyet) denilen kavramdır. Bir şeyi yapmayı tercih etmişseniz bir başka şeyden vaz geçiyorsunuz demektir. Ve o yapmayı seçtiğiniz şeyin gerçek maliyeti onun yerine yapabileceğiniz şeylerden vazgeçmiş olmanızdır. Faiz de böyledir. Faizi artırarak kuru düşürebilirsiniz ama borç maliyetlerini de yükseltmiş olursunuz. O nedenle faiz artışı geçici zaman kazandırır, sorunları kökünden çözmez. Merkez Bankası doğrusunu yapmış faizi artırmıştır. Bundan sonra görev siyasetçilerdedir. Çünkü ekonomik, sosyal ve siyasal çerçevede gerçek anlamda yapısal reformlara girmediğimiz sürece faiz artırmamızın sonu gelmez.

Faiz fobisinden kurtulmuş ve faizin neden değil sonuç olduğunu anlamaya başlamış olduğumuza ilişkin görüntüler geleceğe daha olumlu bakmamız için önemlidir.

Yorumlar

  1. Hocam enflasyonun 14 olduğuna vatandaş nasıl inanacak? Bu düşüşü alım fırsatı olarak görecek azımsanmayacak firma ve vatandaş var bence.

    YanıtlaSil
  2. Kısa vadede Fizyokratların tarımsal politikası ve Keynesyenlerin müdahale görüşünün birlikte kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü günümüzde küreselleşmenin de ötesinde ve teknolojik bir yayılma var dünyada, belki de Teknoloji Çağı. Ki Türkiye’de ekonomiye güven sorunsalı varken dediğiniz gibi yapısal reformlar gerekiyor. Ancak güven sağlanacak bir başlangıçla.

    YanıtlaSil
  3. Onumuzdeki yil ilk ceyreginde faiz artislari devam edebilir mi sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşin aslına ilişkin düzeltmeleri yapmazsak daha uzun süre faizi indire çıkara gideriz.

      Sil
    2. Kesinlikle devam edecek çünkü sürekli cari açık veren rezervi de eksi olan bir ülkeyiz. Tüfe de görünen oran tefeye yansımaya başladı. Mb hedefi enflasyonu düşürmekse 2021 sonlarına kadar yüksek faiz ,düşük kur politikası devam eder. Faiz indirimi ilk yapıldığı anda da artık son 2 dönemdir TL de kalıp zarar eden vatandaş bile usd alır. Bu döngü hiç değişmiyor. Bir Usd zamanı, sonra yüksek faiz Tl zamanı, sonra tekrar usd..burada önemli olan usd yi ilk faiz arttırımından önce bir yerde 8.50/8.30 bozup Tl yüksek faize geçmek. 1/1,5 yıl yüksek faiz almak, bu arada usd yatay kalıyor. Sonra ilk faiz indiriminde bir yerlerden usd almak... Zaten Erdoğan mesajları veriyor... Faiz sebep Enflasyon sonuç demeye başladımı gidip usd almak .. paranıza para katarsınız. Şaşmaz bu geçmişe bakın..

      Sil
  4. hocam öncelikle emeğinize sağlık,

    portföy yatırımlarının seyrine bakılırsa, haberi önceden alanlar çoktan tahvilleri satın almışlar; atı alanlar yine Üsküdar'ı geçmiş. dolayısıyla böyle bir ortamda sizin kadar iyimser olamıyorum kendi adıma..

    xyz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok iyimser değilim zaten sadece olması gerekeni yazıyorum. Olacağından umutlu değilim.

      Sil
  5. Sayın Hocam TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranı, halkın zihnindekine (gerçeğe) yakın olsaydı dolarizasyon bu kadar yüksek seyreder miydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır çünkü o zaman faiz de o kadar yüksek olurdu.

      Sil
    2. Hocam, doğru olan neyse onu yazmıştır. Aynen söylediği gibi oldu.
      "TCMB gerekeni yapmıştır, sıra siyasetçilere gelmiştir. Yapısal reformlar yapılmaz ise daha çok faiz artırımına gidilecek"
      Ah ahh, şu an ne TCMB görevini yapıyor ne de siyasetçiler.. "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur" uygulamasının doğru olmadığını bizzat enflasyon ile boğularak ödüyoruz. Resmen enflasyon patladı. Ve kontrol altına alamıyoruz. Zamanında çok küçük faiz müdahaleleri ile kontrol altında tutacağımız enflasyon bu saatten sonra yüzde 1000 de artırsak hiç bir anlam ifade etmeyecektir. Olan vatandaşa oldu... Yazık çok yazık...

      Saygılarımla

      Sil
  6. Önümüzdeki dönemde, CDS düşüşü gelecek,
    Düşük CDS ile TR nin borçlanması kolaylaşacak, borç yükü artacak,
    İlk 50 içinde çok iyi Türk şirketleri var, yabancı ortak bulup el değiştirecekler,
    TÜFE oranlarının düşmeye başlaması beklenecek,
    Düşen enflasyon ile MB döviz toplamaya başlacak, rezervleri artıracak,
    Artan faizler ile, iç talebin ve kredilerin yarattığı ithalatın önünü keser, cari açığı toparlamaya çalışır!

    Herkes mutlu!

    yp&tEx@w0D04PM2*

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstad, bahsettiğiniz senaryoyu 2015 yılından beri satıyorlar. Bıyıklı yabancıyla dönmez bu işler.. Bu minvalde, sevr 2.0 daha makul bir öngörü önümüzdeki yıllar için..

      Zzy..

      Sil
    2. Sevr 2.0 ın büyük sorunu, Türkiye'nin AB ye çok yakın olması. Türkiye'yi şimdi patlatırlarsa milyonlarca Türk AB sınırlarına dayanır. Bu kadar insan ile uğraşamazlar.

      Hükümeti kontrol etmek, içerde olası bir huzursuzluk ortamı olursa, hükümetin asker ve polis gücü ile müdahale edebilecek kaynağı olması daha ucuz bir çözüm. MB rezervlerinin yükselmesi, içerde kalan paralarına güven verir. AB ile yüksek hacim ve kritik sektörde iş yapan büyük Türk şirketlerini toplamak da kazançlı olur.

      Hükümetin yatırım planları belli, eskisi gibi -son 20 yıl-, verimsiz, atıl kalma potansiyeli olan, yatırılan her Euro centin yurtdışına rahat çıkarılabileceği, ana taşeronu AB firması olan projelere parayı gömmek. Arada komisyoncu/siyasi Türk -inşaat- şirketleri ile siyaseti/hükümeti finanse etmek.

      Sevr ortamı için anlaşamıyorlar. Anadoluyu paylaşamıyorlar. Anadolu'da askeri kontrol bölgelerinin olması lazım Sevr benzeri ortam için. Yani Türk nüfusunu AB kapısına sürmeden kendi bölgesinde tutmak gerek. Rusya sorun çıkarıyor.

      İstanbul ve Boğazlar, Nato kontrolünde kalıyor. Ruslar itiraz ediyor ama mevcut durumda Türkiye Nato üyesi olduğu için pratikte Ruslar için değişen bir şey olmayacak. Bu bölge için Ruslar ikna edilmiştir diye düşünüyorum.

      Ruslara verilen parça, Rize-Zonguldak arasından Çoruma kadar inen bölge. Ruslar, güney, doğu ve batıdan çıkış yapamıyorlar. Rusya Suriye'ye çok yatırım yaptı, Hatay kuzeyinden de bir parça Rusyaya, akdenize çıkış için veriliyor, ama Rusların lojistik güvenliği için yeterli değil. İstemiyorlar.

      Dış politika ve Türkiye'nin güvenliği konusunda Türkiye edilgen bir ülkedir. Kendi işini kendi yapamaz. Bazılarına uçuk geliyor, ordumuzun en güçlü olduğu dönemde, tüm Arap yarımadasını, Mısır ve Kuzey Afrikayı, Balkanları kaybettik.

      Anadolu'yu askeri-politika ile elde tutabildik. Biz Anadoluyu kazandık, ardından kurtuluş savaşını yaptık. Büyük Taaruz sonrasında olanlar Yunanların hatası. Bizim taaruzumuzdan önce Yunanların Anadoludan çekilmesi lazımdı, inat ettiler gitmediler. (George Washington : Savaş önce kazanılır, sonra savaşılır. Akıllı komutan kaybedeceği savaşa girmez.) Her kazanım, ahaliye savaştık ve kazandık diye anlatılır, yanlıştır.

      Sevr gibi bir uygulamanın diğer sorunu, Türk halkı hala dirençli. Ekonomisinde hala tırtıklanacak alan var. Böyle bir işin zamanı değil.

      Bu işin diğer ayağında da AB halkının ikna olması lazım. Yani tamam yetti artık hadi gidin diye siyasetçilere onayı verdirtecek propagandanın bitmesi lazım. Bu 3-4 yıldır yapılıyor, daha emekleme aşamasında. Ama en kolayı bu. Yukardakiler olunca, bu iş çok kolay yapılır.

      Şimdi yapılan MB kasasını doldur-boşalt yapmak. Klasik hamle. Türk MB kaynağı yetmez ise çevre ülkelerden küçük çatışmalarda küçük zaferler alınır, küçük ülkelerin kaynakları TR MB na akar , onlar da sifonlanır. Sağa sola dalaşan bir ülke AB kamuoyuna propaganda yaptırmak için iyi fırsatlar verir.

      Hayat bu işte ne yapacaksın. Bizi çok aşan konular. Kendimize bakalım. Türk dervişin dediği gibi kendi bahçemizi güzelleştirelim.

      5@@Rwp4j8ZEigsGd

      Sil
  7. Ellerinize sağlık Değerli Hocam.Özellikle belirtmiş olduğunuz bundan sonraki yapılması gereken ana unsurlarının hükümetçe sosyal,siyasal ve ekonomi alanında artık gerekli adımların atılması hususu son nokta bence de.Saygılar.

    YanıtlaSil
  8. Enflasyona inanmıyorum. Her sene enflasyon üstü zam yapılıyor asgari ücrete, refah seviyesi artmıyor aksine düşüyor. Buradan bile enflasyonun daha yüksek olduğunu anlamak mümkün

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyon oranlarına inanmayan sayısı inanandan çok daha fazla.

      Sil
  9. Mahfi bey bana isterseniz kızabilirsiniz ama şu "Yapısal Reformlar" meselesi, Türkiye'deki kültürel iklim baz alınarak düşünüldüğünde:

    "Yapısal Reformlar"ı istemek = Aydınlıktan yana olmak

    "Yapısal Reformlar"ı isteMEmek = Karanlıktan yana olmak

    gibi keskin bir yol ayrımına işaret ediyor.

    Hani derler ya "hayatta her şey siyah ve beyazdan ibaret değildir, grinin tonları da vardır"; işte bu söylem, "Yapısal Reformlar" meselesi için geçerli değil.

    Tam, net anlamıyla iki yol var Türkiye'nin önünde: "Yapısal Reformlar"ı istemek ve isteMEmek.

    Bakalım Türkiye, hangisini seçecek...

    YanıtlaSil
  10. Sebep sonuç sarmalindan çıkılsa bile 3 y deki güvensizlik y.dışından gelecek yabancı yatırımcı ilgisini cekemeyecek gibi görünüyor. İçerde 2 kaynak DTH ve miktarı tam belli olmamakla beraber ciddi yastık altı. ..stopaj indirimleri hazine gelirlerini düşürecekse 2021 ilk 6 ay tamam dediginiz gibi oyun tahtası. ..hocam görüşünüz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önce hukuk. Onu düzeltmeden gerisi boş.

      Sil
    2. Stajyer Avukat26 Aralık 2020 10:18

      Hocam dediğiniz gibi ekonominin düzelmesi için hukukta düzeltme gerekiyor.
      Benim gibi hukuki kariyerinin başında olanlar hangi alana eğilmeli ki
      bu reformun yapılmasında ve uygulanmasında etkin bir rol oynayabilelim?
      -İnsanın aklına şöyle geliyor: Hukukun kanun koyucu tercihi ile düzenlenmesi lazım sen kimsin biçare avukat
      -Ben de şöyle karşılık veriyorum: Demek ki o tercihin nasıl olacağını kanun koyucuya daha makul olduğunu gösterecek çalışmalar lazım. O alanda uzmanlaşmak lazım...

      Bir başka ifade ile; daha eşit bir gelir dağılımında bir rol oynamak için hukukçu nerede rol almalı?

      Bu blogta okudum ama kim bilir hangi yorumdu, 2001 krizi sonrası sonrası bankacılık mevzuatında düzenlemeler olmuş. Okul zamanından hatırlarım bir çok kanunu da yeniden düzenledikleri bir dönemdi o zamanlar. Bankacılık gibi ülkenin en çok kâr eden sektörlerine gözümün ucuyla baksam da ülkede eşitsiz dağılımı devam ettiren bir yapı sunuyor gibi geldi. 2008 krizini (John Bellamy Foster-Kapitalizmin Malileşmesi ve Kriz) okuyunca küreselleşen dünyadaki malileşmeden çekindim.

      Sizin tavsiyeniz ne olurdu?
      Tabi blogda cevaplayan herkese teşekkür ederim.

      Sil
  11. Sayın Eğilmez, son iki aydır faizin sebep enflasyonun sonuç olduğu iddiası , inadı terk edildi gibi gözüküyor. Peki daha önce faizi düşürerek, enflasyonu düşürmek için Merkez Bankamızdaki döviz rezervlerimizi kuruttuk. Bu yanlış zihniyet sebebiyle Merkez Bankamızın kasasını boşaltan veya boşaltanlar bunun ceremesini çekmeyecekler mi? Bunun faturası yine bizim, halkımızın sırtına mı yüklenecek? Bunun hatalı yönetim, görevini yanlış yapmak olduğu aşikar. Hukuki karşılığı olmayacak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdiye kadar benzer konularda cereme çekildi mi?

      Sil
    2. İşte tam da bu noktada, Mahfi Hoca öncelikle hukuk reformu diyor. Hukuk demek hesap verilebilirlik demek. Hesap verilebilirlik de insanlara görevlerini doğru ve layıkıyla yapmalarını sağlar. Örneğin TÜİK, TCMB ve Maliye Bakanlığı görevlerini tam olarak yapsalardı bunlar olur muydu? Veya yapmadılar ve görevlini yapmamaktan hesap vermek zorunda olacaklarını bilselerdi bunları yaparlar mıydı? Tabiiki de hayır. Aynı şeyi, ülkedeki tüm düzensizlikler için de düşünebilirsiniz.

      Selamlar Mahfi Hocam. Sağ olun, var olun. Çok şey öğrendim sizden.

      Sil
  12. Sizin isminiz Mahfi değil de Muhammed olsaydı ne olurdu çok merak ediyorum:

    "İktisatçı Muhammed Eğilmez'in, TCMB'nin fair artırımıyla ilgili görüşleri..."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsim önemli değil, önemli olan bilimden yana olup olmamak.

      Sil
    2. "fair" ne demek? Onu da yazsaydın bir zahmet Anonim kardeş.

      "Mahfi hocaya sataşmalıyım" diye heyecanla yazarken, harf hatası yapmışsın bak.

      Daha dikkatli ol bundan sonra. Trollük mesleğinin itibarını zedeleme...

      Sil
    3. Hocam,

      Bu blogda kesinlikle yazım ve imla denetimi gelmeli. Yazım ve imla denetimine uygunluğu geçemeyen hiç bir yorum yayınlanmamalı. Bunu yaparsanız eğer, malum kesimden ve onların trollerinden en az %90'ı bu sitede yorum yapamaz. Çünkü, yazım veya imla hatası yapmadan iki cümle kurabilecek kapasiteye sahip değiller.

      Sil
    4. Anonim 19:53, yayinlanmak diye bir kelime yoktur, o yayimlamaktir... super zekali kardesim.

      Sil
    5. Bir yanlışı düzeltiyorsan doğru düzgün iş yapacaksın. Etken ve edilgen farkını öğren önce dilimizdeki, sonra bu yanlışı düzelt. Ve trol denildiğinde de üzerine alınıyorsan bu yorum canını sıkmasın o zaman. “yayimlamak” diye bir kelimeyi de ilk kez duydum, üstün insan Anonim 21.37. Demek istediğin “yayımlamak”olabilir mi acaba?

      Sil
  13. Hocam uzun vadede işsizlik ve doğrudan yatırımların düşmesi sonucu Reel Gelir düşmesi bir nevi enflasyonist artış yaşamaz mıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonda artış bu dediğinizden dolayı olmaz. Hatta bunlar olursa tam tersine enflasyonda düşüş yaşanır. Çünkü talep azalır. Ama bu dedikleriniz olursa ekonomi küçülür.

      Sil
    2. Teşekkürler hocam. Elinize sağlık.

      Sil
  14. Çok geçmeden patron tavrını koyacaktır. Yoksa kendi kuramı boşa gidecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz artışından patronun haberi var mı acaba? :))))))

      Sil
  15. Eve çelik kapı taktırıp, pencere takmamak gibi bişey devrim veya köklü reform olmadan faiz işleri

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam öncelikle teşekkür ederim yazılarınızı basit ve açıklayıcı yazdığınız için ekonomiden pek anlamadığımdan iyi oluyor. Bir de yazınızın sonunda yapısal reformların gerektiğinden bahsetmişsiniz o zaman şu an gündemde olan ekonomi ve hukukta reform yapılacağı yalan mı?

      Sil
  16. Hocam merkez bankası alım yapmak zorunda ve düşükten almak istiyor şeklinde düşünebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Düşünsek bile böyle bir yaklaşım merkez bankalarına yakışmaz. Merkez bankası spekülasyon ve kâr etme amacıyla çalışmaz.

      Sil
  17. Faiz lobisinden kurtulmus degil, teslim olmus diyecektiniz herhalde.

    Ayrica gunluk fonlama, gec likidite pencesidir, ayrica gecelik fonlama diye bir sey yok. Gecelik (O/N) fonlamayi MB yapmiyor bankalar bir birleri arasinda yapiyor.

    Neyse faiz artti ya bunlarin bir onemi yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz lobisi diye bir şey yoktur faiz fobisi vardır. Orada değindiğim faiz lobisi değil faiz fobisi. MB bugün gecelik fonlama yapmıyor ama 2 ay öncesine kadar yapıyordu. Bırakın gecelik fonlamayı geç likidite penceresi imkânını bile fonlama aracı olarak kullanıyordu.

      Sil
    2. Herhalde finans kuruluslarinin talepleri hakkinda bir ulkenin baskani kadar muhattap alinmadiginizi takdir edersiniz.

      Bir ulkenin baskani, TCMB faizinin arttirilmasi yonunde finans kuruluslarinin ortak hareket ettigini, belli ki talepte bulunduklarini, dile getiriyor. Bununla bas edemedigini bile itiraf ediyor. Finans kuruluslarinin da faiz artisindan kar edecekleri su goturmez bir gercek iken nasil 'faiz lobisi yoktur' gibi kesin konusabiliyorsunuz?

      Hani nerede kaldi suphecilik? Siz ozel bankalarda calistiginiz donemde, hic bir grubun fayda elde etmek icin kamudan talepte bulundugunu gormediniz mi? Ya da kamuda calistiginizda sizden talepte bulunan gruplar olmadi mi? Sanki ulke de ozel sektor her seyi oluruna birakiyor, sadece isine bakiyor? Siz hangi ulkede yasiyorsunuz?

      Faiz arttirimi icin tabi ki finans kuruluslari lobi yapacak, yoneticilerin gorevi cikar gruplarina firsat vermemektir, demek baska bir seydir, 'faiz lobisi diye bir sey yok' demek ise bambaska bir seydir.

      Sil
    3. Okumuyorsunuz sadece dinliyorsunuz. Okusanız finans kuruluşlarının faiz arttığında değil düştüğünde kazançlı çıkacağını göreceksiniz. Buyurun burada kanıtı:
      https://www.mahfiegilmez.com/2016/08/bankalar-faiz-dustugunde-mi-kazanrlar.html

      Bu durumda bankalar niçin faiz artışı ister? Çünkü enflasyonun altında faiz verirseniz (reel faiz) sistem batar bu da bankaların batması anlamına gelir.
      Biraz çalışın, sağdan soldan duyduklarınıza itibar etmek yerine verileri inceleyerek analiz yapmaya çalışın.

      Sil
    4. Hocam yukarıda yapmış olduğum, yorum yapacak kişilerin yorumları yazım açısından denetlensin önerime bir öneri daha getirmek istiyorum. Ayrıca, siteye girerken bir de okuma yazmanız var mı gibi bir buton getirilmeli. :)

      Sil
    5. Anonim 19:57, hocan kimin neyi okudugunu cok iyi biliyor sen hic merak etme.

      Sil
  18. Sayın hocam, yerli yatırımcının, TL ve döviz pozisyonu konuşuluyor hep. Peki emtia vs dışında kripto para yatırımcıları hesaba katılıyor mu hiç?

    YanıtlaSil
  19. Hocam kurun sabitlenmesi ithalatı artırır, ihracatçı zarar etmeye başlar,cari açık artar, faizlerin yükselmesi şirketleri batırır. Sıkı para politikası ticareti kısıtlar, para dönmez. Kuru buralarda tutmak dolarizasyona sebep olmaya devam edecek. Reform demişsiniz çok zor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kurun serbest olduğu dönemde de ihracat azaldı. Son 10 ayda ihracatta & 10 düşüş var. Alıcının durumu iyi değilse kuru ne yapsanız fazla satış yapamazsınız.

      Sil
  20. Hocam, mb faiz artırımı yapınca yabancı yatırımcılar dovizlerini bankalara getirip bozdurup TL alıyor. Aldıkları TL ile vadeli hesap açıyor veya borsaya giriyor. Yüklü miktarda döviz olunca döviz fiyatları düşüyor, bankaların döviz pozisyonu fazla veriyor. Hocam yani bu özetlemeye çalıştığım TL nin asıl değerini yabancı yatırımcılar mı belirliyor, teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok etkilerinin olduğu kesin. Bu da normal. Türkiye'nin dış borcu 420 milyar dolar. GSYH'nin kabaca % 60'ı

      Sil
  21. Enflasyon rakamları hiç inandırıcı değil , bir çok temel tüketim maddesinde yüzde yüze varan fiyat farkı var

    YanıtlaSil
  22. Elinize saglik Mahfi Bey.

    “Faiz fobisinden kurtulmuş ve faizin neden değil sonuç olduğunu anlamaya başlamış olduğumuz” seklinde nazikce yazdiginiz cumlenin oznesi biz degiliz, ekonomi egitimi ve yonetimi tecrubesi olmayan ve MB kararlarima karisan ve dolayisiyla ulkenin son bir yilda batmasina sebep olan cumhurbaskanidir. Ve dahi damadi tabi.

    YanıtlaSil
  23. Faiz artsa dert, azalsa dert.

    MB nın yaptığı yapacağı şunlar; ister piyasanın önünden faiz artırır, ister arkasından,
    ister indirir, ister çıkarır.

    Başka bir şey yapamaz.

    Naci Ağbal da bu set içinden siyasetçiye en çok uyanı budur diye, seçti bir tane bugün.

    Hangisini seçerse seçsin, sonuç aynı, başkanlık sistemi ile başlayan süreç devam ediyor, devam edecek.
    MB ne yapabilir? Beni biri bugün MB başkanı yapsa, yapana teşekkür eder, ilk icraatım istifa mektubumu yazmak olur. Başkan olmam ile olmamam arasında bir fark olmaz.

    Siyasetçinin faiz umurunda değil, yüksek faiz ile ilk 12 yıl idare etti. Paranın yemini veririm gelir derdi o zamanlar. Siyasetçinin umurunda olan, o gün işine en çok yarayan faiz.

    Brooks, Timoty Ash, twitter dan övgüler gönderiyorlar, sevgi kelebeklerim.

    30 Aralık piyasa tatile girdiğinde Türkiye portföylerinin kazanç yazması lazımdı. Yazacak.

    8.5TL - 9TL arasındaki USD kuru onlara ne çıkış, ne swap kısıtı ile portföye kontrol ne de kazanç gösteriyordu. Yılların Türkiye uzmanı olup, zarar yazmak ne demek? Hadi ileri gidelim, onların müşterileri arasında yılların Türkiye yatırımcısı olup, yüksek zararı yazmak ne demek?

    Brooks mutlu, fair value 7.5 müşterilerinin işine geliyor, kendi yerini koruyor, ülkeler arası portföy değişimi zahmetinden kurtarıyor. 30 aralık, yıllık portföyleri kazanç yazsın, adamların bir yılları kurtuluyor.

    Bizler için; 3 ay öncesi ile ne değişti? 3 yıl öncesi ile ne değişti? 13 yıl öncesi ile ne değişti?

    Gördünüz mü? Enflasyon rakamları, diğer değişkenler, kimsenin umurunda değil. Faiz-kur ve yatırılan kağıdın değeri arasındaki kazanç oranı dengesi kurulursa başka bir şey kimsenin umurunda olmaz. Onların piyasa ile işleri yok ki.

    Enflasyon yüzde 25 olsa, faiz yüzde 13 olsa, eğer kuru birisi benim için düşürürse, yine kazanç yazarım.

    (Kuru düşüren 100 milyar dolar satmış ise, bana ne? 100 milyarın sahibi olan yoksul-dul-yetim-emekli-işçi-memur ve vatandaşlar düşünsün, onların parası gitti.)

    Garip bir durum, medet umulan kişilerin elinde sihirli değnek yok, sihirli değneğe gerek yok, beyinlerinde bilgi ve işlerinde azim-istek olsun o da yeter, bunlar da yok.

    Herkes mutlu, herkes huzurlu, ses çıkarması gereken sesini çıkarmayacak, 2021 herkese mutluluk getirecek.

    Şimdiden mutlu yıllar.

    pwGe80UHe*154dPX

    YanıtlaSil
  24. Hocam bizim en büyük yapısal problemimiz partilerin içindeki yapısal bozukluklardır.bu çözülmeden hukuk gibi yapısal problemlerin çözülebileceğini beklememek gerekir.lider suştası bitmeden reform falan olmaz.

    YanıtlaSil
  25. hocam merhaba

    ekonomi hayal satmayı çok sevmez diğe düşünüyorum bu nedenle birilerinden bir şey beklemektense topyekün çalışmaya odaklanılsa daha iyi olmazmı ? ürettiğin kadar yada yarattığın katma değer kadar tüket.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru ama o birilerinin oluşturduğu çerçeve doğru bir çerçeve değilse kimse üretim yapmıyor.

      Sil
    2. Bu görüşün devri geçti,günümüzde ekonomi hayallerle ve beklentilerle büyüyor.

      Sil
  26. Hocam yıllardır yapısal reformlaraç diyorlar aynı sarmalda dönüp duruyoruz, yapısal reform elbette teröristi serbest bırakmak değil ama, yargıya da. Mudahale etmek de hiç doğru değil olan vatandaşa oluyor, gittikçe fakirleşmekteyiz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devletimiz yeterince zengin ,aslolan devletin zenginliğidir.

      Sil
  27. Hocam Merhaba,

    Yazidan bagimsiz bir sorum var; Ataturk hakkinda Ingilizce onerebileceginiz bir kitap var mi? Yabanci bir arkadasima hediye etmek istiyorum.

    Saygilar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Atatürk konusunda en iyi İngilizce kitaplar:
      Lord Kinross'un Atatürk kitabı,
      Andrew Mango'nun Atatürk kitabı

      Sil
  28. Hocam elinize sağlık, çok güzel bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  29. Mahfi Hocam merhaba. Bir önceki web site formatınız daha kullanıcı dostuydu. Bu format daha kullanışsız olmuş gibi geldi bana. Bilgi vermek istedim.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk kez sizden böyle bir yorum geldi. Çoğu izleyici sitenin bu halini daha çok beğendi. Özellikle mobil telefondan yazılarımı okuyanlar tablo ve grafiklerin eski sitede iyi görünmediğinden şikayetçiydiler. Bu yeni şeklinde o şikayetler kalktı.

      Sil
    2. Sadece okur yorumları kısmı kötü olmuş. Her satırda 2-3 kelime aşağıya doğru kule gibi görünüyor

      Sil
  30. Hocam elinize sağlık. Çok anlamlı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  31. mevduatımızın kar gibi erimemesi için ne yapmalıyız

    YanıtlaSil
  32. Hocam gib in oecd istatistiklerinde sgk primleri de vergi yüküne dahil mi ediliyor

    YanıtlaSil
  33. Hocam merhabalar.
    Asaf Hocamız geçen günkü Atilla Yeşilada yayınında yapısal reformlardan daha önemlisi enflasyonu kalıcı olarak düşürmektir ve bu konuda iktisatçılar arasında bile net bir görüş birliği yoktur şeklinde fikir beyan etti. Sizce hukuki reformlar ve/veya eğitim reformlarını yapmanın haricinde -ki bunlar çok uzun vadeli ve bence siyasi dinamiklere etki ettiğinden gerçekleşmesi zor projeler- daha hızlı bir toparlanmanın formülü ne olabilir? Katma değerli üretim veya ihracata önem vermek haricinde soruyorum. Cevabınız için şimdiden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asaf hoca haklı, asıl olan dünyada olmayıp da bizde olan enflasyonu düşürmek çok önemlidir. Ama onu düşürmenin yolu TL'nin dış değerinin sürekli düşmesini önlemek onun da yolu riskleri düşürmekten geçiyor. Riskler dediğinizde de hukuku düzeltmek, demokrasiyi iyileştirmek gibi noktalar öne çıkıyor. Yani diyeceğim o ki enflasyon burada da bir sonuçtur. Öyle olmasaydı her yerde düştüğü gibi bizde de düşerdi enflasyon.

      Sil
  34. Hocam merhabalar.
    Bu enflasyon belasından gerçekten nasıl kurtuluruz?
    Elinde 1.000.000 TL sermayesi olan bir işletmeci düşünelim.
    Bu kişi bir mal ya da hizmet üretip, onlarca işçi çalıştırıp, devlete vergisini ödeyip, bir sürü dert çekip gecesini gündüzüne katıp, yıl sonunda %10-15 kar edebilmek için elini taşın altına neden koysun?
    Faize koyup aynı rakamı hatta daha fazlasını alabilecekse bunlar için ömür tüketmeye değer mi?
    Yani aslında enflasyon, sermaye sahiplerinin işine geldiği için düşürülemiyor olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır ondan değil. Enflasyonu düşürmek için: (1) Önce risk yaratmamak ve kurun yükselmesini önlemek lazım. (2) Sonra Gerçeği kabul etmek ve enflasyonun gerçekte kaç olduğunu yazmak lazım. (3) Sonra da o gerçek enflasyona göre faiz vermek lazım. Bunları yapmadan enflasyon düşmez. Kısa vadede düşer sonra yine yükselir. Eğer enflasyon yüzde 30 olduğu halde biz enflasyonu yüzde 14 müş gibi açıklar faizi de % 17 yaparsak insanlar buna inanmaz ve ellerine geçen parayla ihtiyaç olsun olmasın harcama yaparlar. Bu da enflasyonu artırır.

      Sil
    2. Değerli hocam, türkiye'nin kronik ekonomik krizini üç madde ile özetlemişsiniz. Bu maddelerin her birinin açılımı sayfalarca makaleye konu olur. Eksik olmayınız..

      Mevcut tablo değişmedikçe, piyasalarda oynaklığın çok artacağı, dolarızasyon ve bütçe açıklarını daha fazla konuşacağımız bir yıl olacakmış gibi duruyor 2021 yılı..

      Yxx..

      Sil
  35. Hocam bence siz eğer gelişmiş bir ülkede olsaydınız çalışmalarınızla dünyanın önde gelen iktisatçıları arasında olurdunuz. Bizde ise daha faiz sebeptir sonuçtur diye anlatmaya çalışıyorsunuz. Üzülüyorum ama umut her zaman olmalı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))))))) Kesin olurdu. :)

      Sil
    2. Gelişmiş ülkede olsam bu kadar ilginç ve değişik konuyla uğraşamaz muhtemelen çok sıkılırdım.

      Sil
  36. Hocam

    Pişi yaptık. Size de gönderelim mi? Sıcak sıcak yersiniz, çayın yanında iyi gider.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Ben kızarmış ekmek, zeytin ve peynirle idare ederim.

      Sil
  37. Açıklamalarınız için teşekkürler. Enflasyon, büyüme gibi ekonomik rakamların güvenirliği ve açıklığı çok önemli. sadece faizin yükseltilmesi yeterli değil. Sizin de bahsettiğiniz gibi reformların yapılması, çıkan kanunların samimiyetle ve tarafsızca uygulanmasıdır. Ekonomik kadroların liyakati de önem kazanmaktadır.

    YanıtlaSil
  38. Sn.Hocam, enflasyon oranı<kur artış oranı< faiz oranı şeklinde sürekli bir planlama yapmak ve cari işlemler bilançosu, dış borç gelişmeleri ile milli gelir gelişmesine göre politikaları belirlemek doğru olmaz mı? Saygılarımla

    YanıtlaSil
  39. Merhaba hocam, bana makalelerinizin linkini atar mısınız finans hocamız ödev verdi ?

    YanıtlaSil
  40. hocsm bu venexuela da %1 milyon enflasyon varken nasil oluyorda faizleri 38lerde acaba anlamış değilim. ya sizce?

    YanıtlaSil
  41. Türkiye'de hiçbir sorun yokmuş. Herşey yalanmış. Tek sorun 3,5 puan faizmiş. Onu da verdik tüm sorunlar çözüldü

    YanıtlaSil
  42. Biden'in başkanlığının başlaması ve Trump'ın veto ettiği yaptırımların tekrar söz konusu olması durumunda faiz in yüksek olması nedeniyle merkez bankası arttırıma gider mi

    YanıtlaSil
  43. hocam faiz lobisi diye birşey varmış ben kesin emin oldum yani bundan bu sefer.
    bu zatı muhteremler bunu söyleyenlerin ta kendileri. yani bu faizleri birileri arttır indir diye talimat veriyor. bunlar da onların istediğine göre arttırıp indiriyor ve arada döviz spekülasyonu ile köşeyi dönüyorlar.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!