Kitap Değerlendirmeleri

Mahfi Eğilmez, İnferis, Remzi Kitabevi Yayınları, 2020

Kendi yazdığım bir kitap üzerine yorum yapmam tuhaf gelebilir size ama bazı yanlış anlamaları baştan giderecek bir not yazmamda yarar olduğunu düşünüyorum. İnferis, klasik polisiye akımına da kara roman akımına da tam olarak oturtulamayacak bir roman. Başlangıçta klasik bir polisiye roman gibi başlıyor, sonra kara roman ögelerine bürünüyor olsa da asıl olarak bir polisiye kurgu içinde siyasal çürümüşlüğü, bu çürümüşlüğün bürokrasideki yansımalarını, yozlaşmış siyasetçilerle iş insanlarının çıkar birliklerini, bu çıkar birliğine göz yuman hatta alet olan kişileri anlatıyor. Bu yozlaşmış ilişkilere direnen az sayıda idealist insanı öne çıkararak umudun her zaman var olduğunu vurgulamaya çalışıyor. 

Ahmet Söylemezoğlu, Küresel Ekonomi Düzeni: Kurumlar ve Kurallar, Remzi Kitabevi, 2020

Uluslararası kuruluşlar ve kurallar hakkında birçok kitap olmasına karşılık bu kitap hem yazarının bu kuruluşlarının en önemlilerinden birisinde (Dünya Bankası) görev yapmış ve uluslararası ekonomi düzenini birinci elden gözlemiş olması hem de birçok kitapta kapsanmayan kurumların hemen hepsini kapsaması dolayısıyla diğerlerinden ayrılıyor. Kitabın basılmadan önceki halini hızlıca okudum ve birçok yeni şey öğrendim. Bu kitabı ekonomi ve finans öğrencilerine olduğu kadar IMF, Dünya Bankası, OECD, BIS gibi kurumların amaçları, çalışma şekilleri ve ilişkileri ile uluslararası finans siteminin temellerini merak edenler için son derecede önemli bir referans kitabı olacağını düşünerek okunması gereken kitaplar listesine konulmasını öneriyorum.

Dora Hancock, Finansçı Olmayan Yöneticiler İçin Uluslararası Finans (Türkçesi: Ali İhsan Karacan), Azimut Portföy, Scala Yayıncılık, 2020

Ekonomi ve finans konularını bu işin ilk elden eğitimini almamış insanlara anlatabilmek o kadar kolay bir iş değildir. Pek çok farklı kavramın yanı sıra sokak dilinde kullanılandan farklı anlam taşıyan kavramlar da işin içine girer ve kavrama zorlukları yaratır. Bu kitap bu zorlukları aşarak finansçı olmayanlar için son derece karışık görünen uluslararası finans düzenini olabildiğince basit, kolay anlaşılabilir bir formatta sunuyor. Çeviriyi yapan Ali İhsan Karacan hem uygulamacı hem de akademisyen olarak yıllardır bu konuların içinde olduğundan onun çevirisi kitabın Türkçesine ayrı bir değer katıyor. Ekonomi ve finans öğrencilerine ve uluslararası finans sisteminin karmaşık yapısını merak edenlere bu kitabı okumalarını öneriyorum.

Bernur Açıkgöz (editör), Siyah Kuğu: Ekonomik Krizler, Dora Yayınları, 2020

Prof. Dr. Bernur Açıkgöz’ün editörlüğünü üstlendiği (aynı zamanda yazar olarak da katkısı var) bu çok yazarlı kitap 1634’deki Lale Çılgınlığı krizinden günümüzdeki Venezuela krizine kadar 21 büyük parasal krizi ele alıp değerlendiriyor. Krizlerin neden çıktığı, nasıl gelişip yayıldığı, çözüm yolunda hangi çabaların harcandığı ve sonunda nasıl aşıldığı (henüz aşılamayanlar da var tabii) kitapta inceleniyor. Ekonomik krizler üzerine de yazılmış birçok kapsamlı kitap var. Bu kitap daha anlaşılabilir ve derli toplu bir yapı sunması bakımından oldukça yararlı bir çerçeve çizmiş. Ekonomi öğrencileri ve parasal krizlere topluca bakmak isteyenler için yararlı olacağını düşünüyorum.

Mustafa Necati Çoban, Gümüş Ekonomi, Gazi Kitabevi, 2020

Gümüş ekonomi kavramı; nüfusun yaşlanmasıyla birlikte yaşlı kesime yönelik mal ve hizmetlerin geliştirilmesi düşüncesinden doğan bir yaklaşım. Yaşlı kesime yönelik özel bazı düzenlemeler yapılması, onların çalışma yaşamına deneyimleriyle katılmasının sağlanması ve bu alanda politikalar geliştirilmesi yaklaşımı gümüş ekonomi olarak adlandırılıyor. Yazar bu kitabında bu yaklaşım çerçevesinde ortaya konulan görüşleri ele alıp değerlendiriyor ve bu yeni yaklaşımı her yönüyle tartışmaya açıyor. Batıda yaşlanan nüfusla birlikte giderek önem kazanan bu yaklaşım bizim için yeni bir konu ama önemi giderek artıyor. O nedenle kitapta öne sürülen görüşlerin değerlendirilmesinde yarar var.

Lewis Dartnell, Kökenler (Çeviri: Cüneyt Kural), Tellekt, 2020

Bu çok önemli kitap, insanların dünyada kurdukları uygarlıkların nasıl biçimlendiğini, bu biçimlenmede nelerin etkin olduğunu ele alıyor ve değerlendiriyor. Dartnel kitabında, Keşiflerden buluşlara, yeryüzünün tektonik hareketlerinden demokrasinin yaşama geçmesine kadar bu biçimlenmeye etki eden gelişmelerin etkileri ve sonuçlarını inceliyor. Kitap, bilimsel olguları son derecede keyifle okunan öyküsel bir anlatıma dönüştürmeyi başarıyor. Okunmasını tavsiye ediyorum.


Yorumlar

  1. Mahfi hocam selamlar.. Uzun süredir yazılarınızı severek takip ediyorum ve gerçekçi ve muhalif tarafınıza saygı duyuyorum. Ancak, Özal’a olan tutkunuz kafamda soru işaretleri oluşturdu. Hem mevcut iktidarı eleştiriyor, hem bu iktidarın öncülü ve ağababası olan ve “ben cumhurbaşkanıyım ama laik değilim” diyen bir kişiye toz kondurmuyorsunuz. Bu çelişkinin sebebi nedir sayın hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özal'a toz kondurmadığımı nereden çıkardığınızı anlayamadım. Ben, Özal'ın uygulamalarını onun döneminde Hazine'de (genel müdür yardımcısı, genel müdür ve müsteşar yardımcısı olarak) görev yaparken bile eleştirdim. Tamamen yanlış bir kanı uyanmış kafanızda. Ama şunu da söyleyeyim Özal, kendisine muhalefetten bile ağır eleştiriler yaptığım halde beni bürokrasideki görevimden atmadı, hatta terfi etmeme bile engel olmadı. Benim o görevden atılmamı isteyen partililere de "adam işi biliyor, karışmayın" dedi.

      Sil
    2. Selam, Turgut Özal'ı kişi olarak, 80 darbecilerinden, 80 darbesine ortam sağlayanlar, devlet içine sızan cemaat yapıları, Türk Siyasal İslamı ve bugün iktidardaki unsurları, ordu içine yerleşen ve orduyu bitirenlerden ve devlet içinde Türk bürokrasisini bitirenlerden ayrı tutmak lazım.

      Bu gruplar Turgut Özal'ı kullanmışlardır. Özal, saf, temiz ve dindar bir bürokrattı. Dindar kimliğinin ve kardeşi Korkut Özal'ın yukardaki yapılar içinden yetişmiş olması Özal'ın başbakan adayı olarak sunulmasının tek sebebidir. Her saf ve dindar Türk yöneticisi gibi kullanılmıştır. Kullanıldığını farkettiğinde kendisi için geç olmuştur.

      Özal, saflığı ve mühendis geçmişi sebebi ile düzgün işler yapmaya çalışmıştır. Düzgün yaptığı işlerden biri Adnan Kahveci gibi isimleri siyasette büyütebilmesi, pasif durumda kalan Türk Özel Kuvvetlerinin 1992 de yeniden kurulmasını sağlamasıdır.

      Özal'ın saflığı sebebi ile düzgün işler yapmasını sağlayan, 80 öncesinde yetişmiş, Türk bürokratlarının varlığı idi. Devlete sızmaya çalışanlar ne kadar siyaseti lider sultasına, orduyu kontrol edebilme noktasına gelebilmiş olsalar bile, bürokrasi içinde Mahfi hocamız gibi işini bildiği doğrular üzerine yapmak isteyen insanların varlıkları sebebi ile istedikleri gibi at koşturamamışlardır.

      O dönemler, FETÖ liderinin dediği gibi, sızın kendinizi gizleyin, ne olursa olsun belli olmayın, içki için, alemlere girin ama belli olmayın dediği dönemlerdir. Tanınmaktan, ifşa olmaktan çok korktukları yıllardır. 28 Şubat ile sert önlemler alınmak istenmesinin sebebi de bu tarz yapıların temizlenmesi içindi. 28 şubat geç kalmıştı, ancak devleti bu yapılardan temizleyebilecek kadroların özel kuvvetler ve diğer birimlerden yetişmesi malesef 4-5 yılla olmadığı için gecikmişti.

      Özalın yaptığı düzgün işlerin sonunu biliyorsunuz. Adnan Kahveci'ye ne yapıldığı ortadadır. (Adnan Kahveciye şahsi sevgim vardır, ben askeri okulda mini bir öğrenci iken eski arabasına bir kaç kere binmiş, Anadolu köylerini beraber dolaşmış, o araba sürerken aldığı notları hatırlaması için kendisine okumuştum.)

      Özel kuvvetlerin durumu da ortadadır. Kozmik oda dağıtılmış, MAK birlikleri bir kaç sene önce lağvedilmişlerdir.

      Not: Saf kelimesini halk içinde anlaşılan olumlu anlamı ile kullanmadım. Bu tarz oluşumlar, Özal gibi bu konuları sorgulayamayacak, çapraz sorgu yapamayacak insanları vitrine bilerek ve isteyerek koyarlar. Dindar insanların genel özelliği sorgulama becerilerinin gelişmemiş olmasıdır.

      gvx^JJ11M8Lkje*2

      Sil
    3. Nereden nereye. Kopenhag Kriterleri olmazsa, biz kendimiz adına Ankara kriterleri deriz yolumuza devam ederiz demişti mevcut Cumhurbaşkanı. Bu hiç olmadı. Gelinen nokta sosyal ve siyasal olarak daha geridir. Öte yandan son zamanlarda hukukun üstünlüğü alanında düzenlemeler yapacağız deniliyor. İlk adım olarak cumhurbaşkanına hakaret suçu ortadan kaldırılmalıdır. Bu kanun eski düzende 'sembolik' olan cumhurbaşkanlığı pozisyonu için getirilmişti. Yeni cumhurbaşkanlığı pozisyonu sembolik değil 'icracı'dır. Yani eskinin icracı başbakanlık pozisyonuna eşdeğerdedir. Başbakanlara karşı da tarihimizde hiç böyle bir suç yasal olarak düzenlenmemişti. Örnek olarak, İngiltere'de kraliçe sembolik, başbakanlık icracıdır. Türkiyedeki eski yapıdaki cumhurbaşkanlığı, İngiltere Kraliçesi pozisyonu gibi partilerüstü ve sembolikti. Medeniyet düzeylerine erişmeye çalıştığımız batı ülkelerinde 'icracı' pozisyonda olan ABD Başkanı, İngiltere Başbakanı pozisyonlarına karşı böyle ayrı bir suç bulunmamaktadır. Tam tersine bu kişilere yapılan eleştiriler, ne kadar sert olursa olsun demokrasinin gereği olarak addedilmekte ve mahkemelerce suç sayılmamaktadır. Mevcut yasalarda yer alan, cumhurbaşkanına hakaret suçu bizi batıdaki hukukun üstünlüğüne değil, ortadoğudaki şeyhlik hukuk düzenine daha yakın kılmaktadır. Bir an önce kalksın, eğer söylediklerinde samimi iseler ve hukuk alanında reformlar yapacağız diyorlarsa. Yoksa maalesef halk mevduatını yabancı para'da tutmaya devam ederken, ama neden böyle oluyor demesinler. Hukuk'a güven lafla değil bizzat uygulamayla kanıtlanmalı. Hemen şimdi. Bu yasa hükmünün kalkması hem ekonomik hem siyasal olarak çok olumlu anlamlar içerir. Kalkmazsa, eski tas eski hamam, vakit geçirmece.

      Sil
    4. Selam 0104;
      Size ek olarak, Cumhuriyet Türkiye'sinde cumhurbaşkanı devletin hamisiydi. Başbakan icra yaparken, bürokratik kadroların kalitesinin garantisi bir şekilde Cumhurbaşkanının sorumluluk alanına girerdi.

      Çok bilinmeyen ek bilgi; Ordu bünyesinde eğitilen Özel Kuvvetler, Özel İstihbarat, MAK Timleri direk Cumhurbaşkanı makamından emir alırlar. Atatürk, eğitimleri Genel Kurmaş Başkanı bünyesine alırken, emir komuta zincirini Genel Kurmay Bşk'nından almıştır. Cumhurbaşkanı irade gösterirse, onun adına GKB görevleri yönetir.

      Benim gibi düşünen insanların gözünde, özel istihbaratı olmayan devlet öylesine bir yapıdır.

      Misal: Yakın gündemde AB yaptırımları var. İngiltere ve Almanya aşırı sert yaptırımların uygulanmasını istemiyorlar. Bunun arka planında, iki ülkenin istihbaratı Türkiye'de faal olduğu için, onlar bizim Doğu Akdenizde gaz filan aramadığımızı içerden biliyorlar. Yapılanın ortam germece, iç politika, gönderilen Türk gemilerin boş boş gezdiğini bilen ülkeler. Ellerinde masadan istediklerini Türkiyeden alacakları bilgiler var, Türkiye üzerine yaptırıma onların ihtiyacı yok.

      Avrupa özelinde sert yaptırım isteyen ülkeler, iki üç gemiyi ciddiye alıp refleks gösterenler, Türkiye içinden onlar kaliteli bilgi alamıyorlar.

      rZ*KPIYqE&2hF1d$

      Sil
    5. Türk Siyasal İslamı diye bir şey yok. Bu ithaldir.Yerli ve milli değildir. Türkiyedeki şeyhlerin %90 kadarı Türk değildir. Geri kalanı da Türkler tarafından yetiştirilmemiştir. Tüm şeyhler gençliklerinde ya Bitlis, Urfa, Adıyaman gibi yerlerin medreselerinde eğitim görür ya da oradan gelen seyyarlar tarafından eğitilir. Buralardaki şeyhlerin kökenleri ise Osmanlı geç dönem veya Cumhuriyet erken dönem Anadoluya yerleşen selefilerdir. Kısacası idaremiz yerli ve milli değildir.

      Sil
    6. Selam Domates,

      Türk Siyasal islamı bölgesel farklılıklar ile vardır. Çin taraflarındaki Uygur, SSCB den ayrılan Özbek ve diğer Türkler, Azeri Türkleri, İran Türkleri ve Anadolu Türkleri bölgesel farklılıklar ile Siyasal İslam barındırır.

      Siyasal İslam, Batının çocuğudur. Finansmanı batılılar yönetir. Finansman kaynağı kendi islam bölgelerindeki insanlardır. Türkiye özelinde Anadolu Türk halkıdır. Parayı veren onlardır. Siyasal İslamını yönetememek yine Türklerin sorunudur. Hiyerarşisinde yer alanların büyük kısmı Türktür, Anadolu insanıdır.

      (İstihbaratı olan hiç bir devlet bu yapılara izin vermez. Misal, tekke-zaviye-cemaatleri kapatıp liderlerini gerekirse asan Atatürk dönemi Türk devleti, 80lerin sonu 90ların başında yeni organize ettiği askeri istihbaratı palazlanmaya başlayan 28 Şubat kararları ile 90 ların Türk devleti, Uygurların fişlenmesi ile Çin devleti, kendi devlet kurumlarına sızmasın diye önlem almış olan Rus devleti, kapital düzeni için gereken insan kaynağının huzuru amacıyla sözde dini özgürlük verirken devlet mekanizmasına sokmayan ülkesindeki tüm imamları fişlemiş olan Alman-İngiliz devletleri)

      Türk-İslam sentezi adı verilen iki kanadından biri olan Siyasal İslamın para kaynaklarından biri de vergi yolu ile Türk devletidir. Okullardaki öğrencilere verilen eğitimden, camilerdeki imamlara, günümüz dünyasında cemaatlere tanınan ayrıcalıklara kadar parasını ödeyen vergi veren Türk insanıdır.

      Her türlü finansmanını Türk insanı yapmaktadır. Türk insanı bu yapılara karşı çıkmamaktadır. Ben bugüne kadar karşı çıktıklarına şahit olmadım. Aksine büyük bir istek ile beslemektedir.

      Özelindeki ismi Anadolu Türk İslamıdır. Anadolu Türk İslam Devleti kurulmuştur. Batı ilişkilerinde tıpkı diğer islam rejimleri gibi şamar oğlanı olmaya başlamıştır.

      Sevgiler.

      cV2dhkik7diQ&y3*

      Sil
    7. "Özal, saf, temiz ve dindar bir bürokrattı."

      Bu yalanı inanacak saflara atın. Özal laikliği koruyan ve irticayı cezalandıran 163. maddeyi kaldırarak bu günkü durumun temelini atmıştır. Amacı zaten laikliğe gizlice zarar vermekti. Ben cumhurbaşkanıyım ama laik değilim sözünü bu günleri hazırlamak için söylemiştir.

      Benim merak ettiğim, Kenan Evren adam kalmadı da irticacı Özal'ı niye seçti veya kimlerin zoruyla seçmek zorunda kaldı..

      Sil
    8. Turgut Özal, uluslar arası sermayenin seçtiği siyasetçiydi. Kenan Evren de gladio nun seçtiği yetiştirdiği bir askerdi. 80 darbesi de Türkiye'yi 24 ocak kararları ki büyük yanlış kararlar kompozisyonudur bana göre; uygulanabilmesi için yaptırılmıştır. Derin Nato darbesidir. Mlum soğuk savaş dönemi gladio nun önemli ölçüde askeriyede yapılandırıldığı dönemdir. önce toplum askeri vesayetten yaka silker hale getirildi sonra da sivil vesayeti ister hale sokuldu. Ve 1989 itibariyle soğuk savaş sona erince de Türkiye'de özal cumhurbaşkanı olan ilk sivil yapıldı. 28 şubatta sivil güç unsurları darbe konusunda ne kadar etkili olabiliyor denemesi yapıldı. ve başarısız olabilir endişesi ile asker desteğiyle beraber asker-sivil güç unsurları ortaklığında darbe yapıldı. başarılı olunca da sivil darbe unsurları tescillendi ve sivil vesayete geçiş için de akepe kurulmaya başlandı refah partisi parçalandı. 2001 krizi çıkartılarak son ulusal zihin kodu da etkisiz hale getirilerek küreselci sermayeci vesayeti dayatan akepe iktidara getirildi. uluslar arası finansman tarihte olmadığı kadar oluk oluk akıtıldı akepe için. çünkü
      küresel projenin en önemli katalizörlerinden birisi yapılacaktı. 2007 ergenekon balyoz poyrazköy gibi türk baharı operasyonları yapıldı. ordunun sivil vesayete karşı çıkabilecek unsurları bertaraf edildi. akepe nin yani sivil vesayet döneminin zihin kodu merkezi önü temizlendi. sonra akepe 2009 itibariyle abd nin ılımlı islam modelini terk edip ingilterenin ihvancı islam modelini tercih edip ingiltere merkezli yönetilen arap baharı adı verilen ihvancı rüzgarını başlattı fastan suriyeye kadar. amaç türkiye liderliğinde ihvancı zinciri k.afrikadan türkiyeye doğru oluşturmaktı. ama abd buna mısıır ve suriyede dur dedi. mısırda sisi suriyede esad güçlendirildi ve ihvancılığın önü kesildi. bu da akepeye güç kaybettirmeye başladı. ve giderek otoriterleşti akepe lideri. güç açığını bununla giderme stratejisini benimsedi. ingiltere sürekli finanse etti. ve katar üzerinden sıcak paralarla hem ülkemizin değerleri ucuza ingiltereye geçiyor hem de iktidara sıcak para desteği verilmiş oluyor. 1-adnan menderes. 2- turgut özal ve 3-r.t.erdoğan. bu üçlü bu ülkeye en büyük zararları veren üçlü sac ayağıdır. ama zarar konusunda erdoğan açık ara öndedir. zaten bu yüzden 18 yıldır iktidarda tutuluyor küresel sermaye tarafından.

      Sil
    9. Sayın Anonim 13:56, hocam aradığım cevap buydu.. Gladyo dediğiniz Siyonistler mi?

      Sil
    10. Sn Merhum Turgut Ozal,
      Turkiyede bir takim iyilestirmeler yapmis reformist diyebilecegimiz turden toleransi yuksek bir insandi.
      Kendisi bu gune kadar gordugum Hur Fikirin en onemli savunucusuydu.
      Hatalari varmiydi elbet vardi.
      Bana gore en buyuk hatasi enflasyon konusundaydi.Bu konuda iktidara geldiginde enflasyon %23lere kadar inmisken bu konuyu savsakladi. Bu konuya Ilgi alaka gostermedi.Belki donemin konjokturu nedeniyle olabilir.

      Sil
  2. İktisat mezunuyum, tüm kitaaplarınızı okudum sürekli blogunuzdayım. Fakat aynı zamanda ekonomi dışı önerdiğiniz neredeyse tüm kitapları severek okudum. Özellikle Dünün Dünyası, Zweig. Hayret ettim nasıl bu kadar kenarda kalmış, nasıl o zamana kadar görmemişim diye... Teşekkürler Mahfi Bey, var olun...

    YanıtlaSil
  3. Cevap için teşekkürler hocam.. İçime su serpildi..

    YanıtlaSil
  4. Hocam merhaba ben maliye okuyorum 3. Sınıfım maliye müfettişi olmak istiyorum nasıl bir yol izlemem gerektiğine dair bana tavsiyeler verebilir misiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki bu mümkün değil çünkü Maliye Teftiş Kurulu 2011'de AKP hükümeti tarafından kapatıldı. Şimdi onun yerine vergi müfettişleri var bir de Hazine ve Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu var.

      Sil
    2. Hocam hazine ve maliye müfettiş yardımcılığı sınavlarından bahsetmiştim aslında kelime olarak yanlış kullandım çalışmalarımı bu alanda yoğunlaştırmak istiyorum bana verebileceğiniz önerileri bilmek isterim. Bu arada son 1-2 aydır kitaplarınızı okumaya başladım inferiside aldım kitaplarınız ve yazılarınız için de çok teşekkür ederim hocam beğenerek okudum okumaya da devam edeceğim

      Sil
    3. Anladım. Bu tür sınavlar için iktisat, muhasebe ve hukuk bilginizi geliştirmeniz gerekiyor. Maliye bölümünde okuduğunuz için ona değinmiyorum. İktisat için benim kitaplarımı okumanız yeterli. Bunlara iyi bir muhasebe ve hukuk kitapları da ekleyin. Başarılar dilerim.

      Sil
  5. Tam da böyle bir listeye ihtiyacım vardı çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Hocam emeğinize sağlık. Merak ettim kitabın ismi neden İnferis? Bilgisizliğimi bağışlayın fakat özel bir anlamı var mı? Bu arada son cümlenizden yola çıkarak kendi adıma söylemem gerekirse kısa vadede (bu kısa vadenin ne kadar kısa olduğunu da bilmiyorum) bu ülkeden pek umutlu değilim. Burada yer almıyor ama bilim tarihini anlatan kitaplarından herhangi birini okuyunca neden umutlu olmadığım belki anlaşılır. Son olarak John Gribbin'in Bilim Tarihi kitabını okudum. Bu alandaki okunmaya değer kitaplardan biri. Ne yazık ki bilim tarihinde adımız geçmiyor. Bilimle, akılla ilgilenmeyen bir topluluğun herhangi bir alanda başarılı olması mümkün değil. Biz sadece başkalarının ürettiği bilim ve teknoloji ürünlerini tüketen bir toplumuz. En fazla biz daha iyisini yapardık diye hayal kurarız. Belki bir parça Mustafa Kemal'in öncülüğünde cumhuriyetin ilk dönemlerinde biraz kıpırdandık ama onun ölümünden sonra yine herşey eski tas eski hamam. Böylesine bilimden, akılcılıktan uzak bir topluluğun bugün olduğu şekilde yönetilmesine de şaşmamak gerek diye düşünüyorum. Saygılar sunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitabın adının neden inferis olduğunu söylersem spoiler vermiş olurum. İnferis'in niçin kitabın adı olduğunu anlamak için kitabı okumak gerekiyor.

      Sil
    2. Hocam teşekkürler. Tahmin ettiğim cevabı vermişsiniz. İsminden dolayı değil de bir kitapsever olarak çok merak ettiğim için kitabınızı alıp okuyacağım. Çünkü biraz da tehlikeli sularda yüzmüşsünüz gibime geldi. Tehlikeli sulardan kastım kendi alanınızda yazmış olduğunuz, daha önce okuduğum ve beğendiğim Küresel Finans Krizi, Değişim Sürecinde Türkiye gibi inceleme araştırma tarzı çalışmalarınızdan farklı olarak roman tarzını denemiş olmanız. Bence böyle bir tarzı denemek de cesaret ister. Umarım başarılı olur.

      Sil
  7. Hocam merak ettiğim bir şey var : biz derslerde serbest(ESNEK) döviz kurunda ; merkez bankası dövize karışmıyor dedik fakat dövizi belirli sınır da tutmak için bu sene TCMB rezerv azalttı arasındaki ilişkiyi anlamadım ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam, o ilişkiyi bizim MB yöneticileri de anlamadı. Fazla bir şey kaybetmiş sayılmazsınız.

      Sil
    2. Yanıt çok güzeldi üzerine bir şey eklemeyeyim.

      Sil
    3. Teşekkür ederim hocam fakat aklımın bir köşesinde hep soru işareti kalacak. Yine de cevap verirseniz sevinirim.

      Sil
    4. Mahfi hocam daha iyi bilir tabii ki ama gelişmekte olan ülkelerin hemen hemen hiçbirinde %100 esnek kur uygulanmıyordur. Derslerde sabit kur şöyle anlatılır: "mesela doların fiyatı 7,8 olarak belirleniyor MB de bu seviyede tutmak için piyasadaki arz ve talebe göre döviz alıyor ve satıyor." Türkiye'de pandemi döneminde olan ise MB dolar için açık bir hedef belirlemedi ama 6,85 gibi piyasaya açıklamadığı bir hedef belirledi. Doları bu seviyede tutmak için rezervlerini bitirdi artık döviz satışı yapacak para kalmadı. Bu döviz arzı yükselen döviz talebi karşısında doları bu seviyede tutmayı başardı ama net rezervler artık negatif seviyelere düştüğü için MB de bu politikadan vazgeçmek zorunda kaldı. Rezervlerin çok kritik seviyelere düşmesi ekstra döviz talebi yarattı tabi diğer siyasi, jeopolitik, serbest piyasa ekonomisine aykırı adımların atılması da döviz talebini besledi. Sonrasını zaten biliyoruz, kur 8,5'leri buldu.
      Yani, sözün kısası Türkiye'de hiçbir zaman tam anlamıyla derslerdeki modellerde anlatıldığı gibi bir esnek kur stratejisi izlenmedi. Ama pandemi dönemindeki kadar da esnek görünümlü sabit kur politikası da izlenmedi. Yani, pandemi döneminde izlenen kur politikasının sabit kur rejiminden hiçbir farkı yoktur görüntü dışında.

      Sil
  8. Hocam

    Evinizde, Hitit döneminden kalma, imitasyon olmayan herhangi bir obje var mı?

    Not: Parasal değerini sormuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kibele heykeli iade ediliyormuş. Bu arada evde eser bulundurmak tarihi eser kaçakçılığına girer. Bende çok değersiz gözüken çok eski bir metal para var tarla sürerken anneannem bulmuş belki 50 sene önce. Ama müzelik değeri yok diye saklıyorum.

      Sil
    2. Mahfi hocanın evinde buılundurmasında pek sakınca olmayacağı kanaatindeyim.

      Nihayetinde kendisi Hitit alanında araştırmacı, kitapları var. Göstermelik ve geçici bir heves değil.

      Çok küçük boyutta da olsa Hitit döneminden kalma, kopya olmayan bir obje vardır herhâlde Mahfi hocanın evinde.

      Muazzez İlmiye Çığ'ın evinde Sümer döneminden kalma objeler varsa, Mahfi hocanın evinde de Hitit döneminden kalma, hatıra niyetine de olsa, vardır belki.

      Sil
    3. Evimde bir kaç tane replika var. Mesela birisi Kadeş Antlaşmasının replikası, bir diğeri de Sümer öküz arabasının (kağnı) replikası. Gerçek hiçbir obje yok. Ben bu tür gerçek objelerin müzelerde ya da herkese açık yerlerde sergilenmesinden yanayım. Alıp evde saklamanın bir anlamı yok. Zaten bildiğim kadarıyla müzeye kaydettirilmemişse ve siz de kişi olarak kayıtlı değilseniz bu tür objeleri bulundurmanız yasal değil.

      Sil
  9. Hocam teşekkür ederiz kitap tavsiyeleri için.

    Benim iki sorum olacak.

    1) covid sürecinde neden hisse senedinde tahvile göre daha az çıkış görüldü ve bu hemen hemen tüm ekonomilerde böyle mi?
    2)devlet dışarıya tahvil ihraç edip borçlandığında bu BOP'ta portföy yatırımlarında mı yoksa diğer yatırımlar-kredilerde mi gösterilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her yerde böyle değil ama bizim borsanın değeri çok düşük olduğu için yükseleceği tahmin ediliyor o nedenle panik çıkışlar olmuyor.
      Bu, Ödemeler Dengesi Ayrıntılı sunumunda 2.2.2.3.2 alt başlıklı Portföy Yatırımları / Net Yükümlülük Oluşumu / Genel Hükümet / Yurtdışı kaleminde yer alıyor.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim hocam.
      Peki yabancı yatırımcı yeni ihraç edilmiş değil de ikinci el devlet tahvili aldığında bu hangi hesapta gözüküyor? yine 2.2.2.3.2'de mi gözüküyor?

      Bir de "2.2.2.3.1...... yurtiçi" hesabı var hocam, bu hesap Hazinenin içeriden döviz borçlanmasını mı gösteriyor ? Hazine yurtiçinden döviz borçlandığında normalde bunun BOP içinde gözükmemesi lazım diye biliyorum. Çünkü BOP dışarıyla olan iktisadi ilişkiyi gösterir.

      Tekrar teşekkürler.

      Sil
    3. Hayır o yabancının bulunduğu konuma göre (bankalar vs) orada yer alıyor.
      BOP yurt içi yerleşiklerle yurt dışı yerleşikler arasındaki ilişkiyi gösterir. Eğer yurtiçinde satılan tahvili yurt dışlı yerleşikler almışsa BOP'a girer.

      Sil
    4. Teşekkürler hocam.

      2.2.2.3.2 'de yurtdışındaki yerleşiklerden eurobond ile borçlanıyor
      2.2.2.3.1 'de yurtdışındaki yerleşiklerden TL ile borçlanıyor. Doğru mu?

      Sil

  10. Sayın Mahfi Eğilmez ... siz çok güzel bir insansınız... Allah razı olsun bilgilerinizi burada ücretsiz insanlarla paylaşıyorsunuz .sizin kafanızda 10 insan olsa şu devletin başında dünya devleri arasına gireriz .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. 10 insan da var 100 insan da var ama çoğu bu saçmalıklardan bıkmış, mücadele etmez halde.

      Sil
    2. Selam 1920,
      Kendini yetiştirmiş bir insan niye türk devletinin başına geçmek istesin ki?
      O insan size ne kötülük yaptı ki böyle bir şey istiyorsunuz?
      Millet tam tersi yöne kaçarken.

      Bana deseler ki Türkiye Başkanı mı olursun, yoksa İsviçre'de sıradan bir kasabada kendi emeği ile gününü idare ettiren normal bir insan mı? Tercihim İsviçre'de sıradan bir yaşam olur.

      Ben kendi isteğim ile yurtdışına çıktım, kendi küçük dünyamda çok mutluyum.

      Sil
    3. 19:48 herkes senin kafanda olsa milli mücadele bile olmazdı. Kolaycılık, faydasızlık. Ülkelerini çökerten güçlerin kucağına koşan Suriyeli genç erkek sürüsünden bi farkı yok. Ama bu Osmanlı çökerken Almanyaya göçen sefaradların başına nası indi bi pasaport uğruna nası birbirlerini çiğnediler. Bi kelime Türkçe bilmeyen Yahudiler harıl harıl Türkçe öğrenip konsolosluklara sığındılar. Diaspora mantalitesi bile diyemeyeceğim bireysel, hümanist, insan odaklı fikirlerin sonu sefalet. Dünya öyle Bi dünya değil.

      Sil
  11. Mahfi bey

    Bir gün (kim bilir ne zaman!):

    AKP iktidarı giderse,
    Parlamenter sisteme geçilirse,
    Seçim sonucunda, CHP tek başına iktidar olursa veya koalisyon hükümetinde CHP'nin oyu daha ağır basarsa,

    Fakat;

    Yapısal reformlar yine ertelenirse,
    Ekonomideki gidişat düzeltilmezse,

    Susar mısınız? / Eleştirir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatımda CHPden başka partiye oy vermedim. Bunun sebebi Chpyi çok beğendiğimden değil İslamcılarla mücadele etsin diye. Chpyi seçen kitle odun değildir. Eğer çizgisinden koparsa arkasında kimse kalmaz.

      Sil
    2. Sn 1951;
      Birgün;
      AKP iktidarı gidecek,
      Yerine yenilenmiş bir parti gelecek,
      Parlamenter sisteme geçilmeyecek - o iş bitti-,
      CHP iktidar olamayacak,
      Yapısal Reform yapılmayacak,
      Ekonomik gidişat bildiğiniz gibi devam edecek.

      Hoca yapacağını yaptı, konuştu, yazdı.

      Top sizde, sıra sizde, yazın, konuşun.

      Sil
    3. Selam Domates,
      CHP ve AkP birbirlerinin aynadaki görüntüsüdür. İkisi aynıdır.

      Sil
    4. Bu reisin kadroya çok sağlam kadrolaşma ve örgütlenme öğretmişler. Bu tip bi örgütlenmenin Atlantik ötesi bi birikim olduğunu düşünüyorum.
      Aynı dini kültler, derin devlet gibi örgütlendiler.
      Hala da Atlantikçi bi kesim tarafından desteklediğini düşünüyorum.

      AKP kentleri geçtim, köy ve kasabada bile çok iyi bir besleme çarkı kurdu. Bizim bi köyde AKP üyesi biri var. Aynı temsilci gibi yanına toplanan herkesin çocuğunu hastane, bekçilik gibi yerlere soktu. Kendisi de iş sahibi yeni ev yaptı vs... 80 döneminden Astsubay bu arada. Diğer konu AKPnin pek oy kaybetmemesinin sebebi medyanın ellerinde olması.
      Düşünsene bilmemnerede İnternetle pek alakası olmayan birinin kaynağı gazete-tv. İki dakika Sabah okuyan memleketi uçtu zannedebilir ki bedava dağıtılıyor bi çok yere.
      Sözcü satmayan yerler var satan tehdit ediliyor.

      Ben İsraille Arapçılık sebebiyle düşman olmaya karşıydım. İsrailde laikler Türk halkını çok sever.
      Önce Hamasın karargahı Türkiyeye geldi sonra Hamas oligarkları Türkiyeye yerleşip vatandaş yapıldı. Çocukları özel okullara sokuldu.
      Körfezden gelen para AB üzerinden Türkiyeye gelip terör fonlandı.

      Mavi Marmaraya doluşan kriminal geçmişli El Kaidelilerle, yabancı Anti Semitler eliyle tüyü dikmişlerdi.
      O El Kaideli İşidçilere İsrail tazminat ödedi.

      Sonra İsrail PKKya göz kırpınca bik bik yaptılar.
      AKP İsrailci oluyor bakın adamları şimdi nasıl İsraile dönmeye başladı. Sanki düşmanlığı kendi başlatmamış gibi söyleyenler şimdi İsraille ilişkilerin olmazsa olmaz olduğundan bahsediyor.

      En azından CHP Arapçı ve vatan bilinci olmayanlardan değil. AKP etrafı tamamen vatanı milleti para ağzında din olanlardan.

      AK müteahhitlere bak adamlar dışarıda vatanını pazarlıyor. Tüm kara paracı vatansızlara vatandaşlık dağıtmışlar son 1.5 yılda.

      ABde CHPnin veya İyi Partinin gelmesini istemez. Kemalizmi büyük tehlike olarak görüyorlar.

      Muz cumhuriyetiyiz şu anda Putinle falan karıştırmamak lazım Putin bi Rus milliyetçisidir SSCByide kucaklar Çarlıkı da kucaklar.

      Bizim reis ise Arap milliyetçisi.

      Sağlam bi format atmak lazım. Ben Ekrem veya Mansur reiz bu formatı yapar diye düşünüyorum. Onun harici Kılıştar ve ekibine güvenmiyorum. Tüm CHP örgütleri dökülüyor Alevi olmak Tunceliden ikametli olmak prestij.

      Sil
  12. Mahfi hocam tam da krizlerle ilgili bir kaynak arıyordum. Çok teşekkür ederim. Bunun yanında özel olarak 2008 krizini daha detaylı anlamak ve okumak için önerebileceğiniz bir kitap var mıdır?
    Bunun için sizce Bernankenin harekete geçme cesareti kitabından daha etkili bir kitap var mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bernanke birinci elden yazdığı için etkili. Bence daha iyisi yok ya da benim bildiğim yok.

      Sil
  13. Tek kelime ile hiç beğenmedim

    YanıtlaSil
  14. Hocam Twitter cadı avına çıkmış. Size saydırmışlar hele bir tanesi cumhurbaşkanı başdanışmanı doç Dr olan gs iletişim mezunu bir adam :) hocam bu tarz insanların olduğu ülkede fazla değerlisiniz. Bunlara rağmen umut var kitabınızda bahsettiğiniz gibi...

    YanıtlaSil
  15. Hocam kitap çok güzel de baştan itibaren katilin kim olduğuna işaret ediliyor. Kesin bir sürpriz olacak katil başkası diye düşünürken kitap sonunda bir bakıyoruz sürpriz yok. Azmettirici olan kadın çok ilginç bir karakter olmuş. Onun daha ön plana çıktığı başka kitaplarınızı bekliyoruz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı