Dolar Kuru 8,34
Yeni Ekonomi Programı bir ay önce yayınlandı. GSYH ve büyüme ile ilgili tahminler ve hedefler özetle şöyleydi (Kaynak: 29 Eylül 2020 tarihli 31259 sayılı mükerrer Resmî Gazete.)
2019 |
2020 |
|
GSYH
(Milyar TL, Cari Fiyatlarla) |
4.320 |
4.851 |
GSYH
(Milyar Dolar, Cari Fiyatlarla) |
761 |
702 |
Kişi
Başına Gelir (GSYH, Dolar) |
9.213 |
8.381 |
GSYH
Büyümesi (Reel, %) |
0,9 |
0,3 |
GSYH, TL olarak hesaplanır ve yıllık ortalama USD/TL kuru ile dolara çevrilir. Programda 2020 yılı için GSYH tahmini 4.851 milyar TL olarak belirtilmiş. Bunun dolar cinsinden karşılığı da 702 milyar dolar olarak verilmiş. Programda ayrıca bir yıllık ortalama ve yılsonu USD/TL kuru ortalaması verilmediği için bu hesapları kendimiz yapmak durumundayız. 2020 yılı tahminleri için esas alınan yıllık ortalama USD/TL kurunu bulabilmek için TL cinsinden GSYH’yi dolar cinsinden GSYH’ye bölmemiz gerekiyor. Buna göre 2020 yılı için kullanılan ortalama USD/TL kuru (4.581 / 702 =) 6,91 oluyor. Buradan giderek yılsonu USD/TL kur tahminini de bulabiliriz. Bunun için elimizdeki bilgiler 2019 yılsonu USD/TL kuru (5,95) ve yukarıda hesapladığımız gibi 2020 yılı ortalama USD/TL kuru (6,91.) Bu iki veriyi kullanarak yılsonu USD/TL kurunu şu formülle hesaplayabiliriz: 2020 Yılı Ortalama Kuru = [(2019 Yılsonu Kuru + 2020 Yılsonu Kuru) / 2]. Buradaki bilinmeyen 2020 yılsonu kuru olduğuna göre ona x diyelim ve eldeki verileri buna göre yerlerine koyalım: 6,91 = (5,95 + x) / 2 buradan x = 7,87 bulunur. Programda yer alan verilerden giderek yaptığımız bu hesaplamaya göre Yeni Ekonomi Programı 2021 – 2023’ün 2020 yılsonu zımni USD/TL kuru 7,87 olarak karşımıza çıkıyor.
Bugün (30 Ekim 2020 saat 13:00)
USD/TL kuru 8,34. Demek ki programın açıklanmasından bir ay sonra ve yılın bitimine
2 ay kala kur tahmini [(8,34 – 7,87) / 7,87 =] yüzde 6 dolayında bir negatif
sapma gösteriyor. Önümüzde daha iki ay olduğuna göre sapmanın çok daha yukarılara
gideceği söylenebilir.
Programlar yapılırken kur tahmini
en önemli tahminlerden birisidir. Enflasyon, büyüme gibi göstergelerin tahmini
kur tahminiyle şekillenir. Dolayısıyla kur tahmini tutmazsa gerisi zaten tutmaz.
2020 yılı tutmazsa 2021 – 2023 dönemini kapsayan tahminlerin hiçbiri tutmaz.
Çünkü sonraki yılların tahminleri içinde bulunulan yılın tahminleri üzerine
inşa edilir.
2020 yılı başında Türkiye’nin
toplam dış borç tutarı 438 milyar dolardı. Bunun o günkü kurla karşılığı (438 x
5,95=) 2,6 trilyon TL idi. Bugün dış borçların toplamı 421 milyar dolar. Bunun
bugünkü kurla karşılığı 3,5 trilyon TL. Bir başka deyişle dış borçlarımız 17
milyar dolar azaldığı halde 900 milyar TL artmış.
Yıl başında 1 milyon dolar borcu
olan bir şirket düşünün. O gün borcunu ödemek için 5.950 bin liraya ihtiyacı
vardı. Bugün aynı borcu ödemek için 8.340 bin liraya ihtiyacı var. TL cinsinden
borcu yüzde 40 artmış bulunuyor. Eğer bu dönemde kazancını en az bu kadar artıramamışsa
(ki bu birkaç istisna dışında mümkün değil) bu şirketin yaşama şansı giderek
yok oluyor demektir.
Türkiye’nin bugünkü sorunu faizin
artırılıp artırılmaması değil, TL’nin sürekli dış değer kaybı yaşaması.
Dolayısıyla önlem alınması gereken konu kur konusu. Böyle bir ortamda Merkez
Bankası’nın ‘bizim kur politikamız yok’ demesi bir anlam ifade etmiyor. Çünkü
kurun böyle başı boş gitmesi Merkez Bankası’nın yasal sorumluluğu altındaki ‘fiyat
istikrarını’ bozan en önemli etken oluyor.
TL’nin dış değerinin bu hızla
düşmesinin bazı sonuçları var: (1) Üretimde kullanılan ithal girdiler nedeniyle
enflasyon hızla artacak. (2) Dış borçlarımız için bulmamız gereken TL
karşılıkları hızla yükselecek. (3) Risklerle birlikte CDS primi yükselecek. Bu
da Türkiye’ye dış kaynak girişini kısıtlayacak ve maliyetini yükseltecek.
Bu aşamada iki seçenek görünüyor:
(1) Mevcut uygulamaya devam edilir. Yani bir yandan Merkez Bankası ya da kamu
bankaları rezervleri kullanılarak döviz satışı yoluyla kur artışı denetlenmeye
çalışılır, denetlenemeyince de değer kaybı ‘rekabetçi kur’ adı altında meşrulaştırmaya
çalışılır. Bir yandan da faiz arttırılmamış gibi gösterilerek arttırılmaya
devam edilir. Bu seçeneğin bir çözüm getirmediği bugüne kadarki uygulamadan
açıkça görüldü. Bu dolaylı yollarla yapılan uygulamalarla kuru tutmak mümkün
olmadığı gibi Merkez Bankası işe yaramayacak şekilde faizi yükselttiğiyle kaldı.
(2) Merkez Bankası faizi dolaylı olarak değil açıkça artırmak yoluna gider. Faiz
artışının bir sonuç sağlayabilmesi için politika faizini (halen yüzde 10,25) en
az yüzde 15 düzeyinde çıkarmak gerekir. Bu bile soruna ancak geçici çözüm
getirebilir. (3) Çözümü geçici olmaktan kalıcı olmaya taşımak istiyorsak o
zaman uzun ve acılı bir yol olan yapısal reformlara girmekten başka çaremiz
bulunmadığını kabul etmemiz gerekiyor.
Mahfi Bey,
YanıtlaSilyapisal reform diye diye dilinizde tuy bitti. Keske gerekli yerler / kisiler sizi dinlese.
Sevgiler
Ismail
Sizlerin dinleyip hak vermesi yeterli. Gün gelecek nasıl olsa ülkeyi yönetenler de dinlemek zorunda kalacak.
SilNeden dinlemek zorunda kalsınlar ki? Olumsuz olan her şeyi "dıj güjlere" bağlayan bir kitle var arkalarında. Fakirleştikçe "olsun dünyaya ayar veriyoruz, bizim olmadığımız masa yok, Irak'ta, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de, Karabağ'da, Ege'de biz varız, artık piyon değiliz" diyen kitle varken nasıl dinlemek zorunda kalacaklar hocam? Bunu demeyen de "tamam da kime oy verelim o zaman bana adam göster, Gılışdar mı yönetecek?" diyor. Demokrasi cahil halk kitlesi ile çok tehlikeli bir şeye dönüşüyormuş maalesef.
SilSayın Hocam,
SilSomut olarak ne gibi reformlar yapılmalı?
7.86 ile kuru tahmin etmemiz 29 eyluldeki o gunku kuru yazmislar
YanıtlaSilİrrasyonel yönetimde hiçbir tahminin anlamı yoktur.
SilHedefle kullanılan araç ve kullanım biçim arasında tutarsızlık varsa program yapmanın anlamı olmaz.
SilHocam bu ekonomi politikasi seçime kadar böyle devam edecek gibi görülüyor. Bu durumda 2021 ve 2022 sonunds Türkiye yi neler bekliyor.
Silyapılması gerekenleri hala yapmamalarına rağmen hala sakin yorumlar yapabilmeniz ne hoş hocam ....
YanıtlaSilİlkokula giderken babam bana doğruları söylemekten asla vazgeçmemi öğütlerdi sürekli.
Silyapılması gerekenleri yapmamalarına rağmen hala sakin yorumlar yapabilmeniz ne hoş sayın hocam ....
YanıtlaSilÜlkenin sorununun ekonomi olmadığını hala anlamayadık, faiz artışı, cds vs ile uğraşıyoruz. Ekonominin çok ötesinde sorunlar.
YanıtlaSilSorunlar faeklı ama o sorunları gösterebilmenin yolu faizi, cds i göstermekten geçiyor. Yoksa kimse laiklik, demokrasi, hukukun üstünlüğünü anlamıyor.
SilVar olan durumu ve ekonomik göstergeleri çok güzel açıklamışsınız hocam , elinize sağlık ,
YanıtlaSilBU kur sorununa acil çözüm bulunması gerekiyor çünkü ithal girdi üreticilerinin dayanacak gücü kalmadı , şöyle söyleyeyim , az önce 1,72 aylık faiz oranıyla usd çekini tl olarak iskonto ettirmek durumunda kaldım , 3 gün önce bu oran 1,62 idi , bugün USD tl işlemi YAPARAK hem faizden kaybettim yarın da aynı parayla usd alıp hammadde çekmem gerekecek o zaman da kurdan kaybedeceğiz, yani ithal girdi üreticisi hep kaybedecek hep kaybedecek ,
Dolar kurun psikolojik seviyesi sizce nedir?
YanıtlaSilDolar kur seviyesinin bu seviyede olması ihracatı artırması devletin çıkarına mı?
İhracat durup durup artan birşey değildir. Petrol, gaz veya maden değil ki alternatifsiz olsun. AB zeytinyağına kota koyar gider İspanyadan alır, gömleği endonezyaya ürettirir dandik olmak pahasına. İthal girdi arttıkça enflasyon artıyor. İhracat için ithalat lazım.
SilPsikolojik seviye mitten ibarettir,enflasyon yükseldikçe kur artar.
SilSayın hocam metnin içinde 4851 yerine 4581 yazmışsınız galiba.
YanıtlaSilÜlke gözümüzün önünde gün geçtikçe eriyor. Yeminle o kadar üzülüyorum ki ama elden birşey gelmiyor.
YanıtlaSilHocam, siz bu yazıyı yazarken kur 8,34, ben bu yorumu yaparken 8,35. Siz bu yorumu yayınlasam mı diye düşünürken de muhtemelen daha yukarıda bir yerlerde olacak. Bu kontrolsüz devaluasyon, iktidarın kontrolü tamamen yitirdiğini gözlerden gizlemek için rekabetçi kurdan, cari açığın kapanması için en doğrusunun yapılmakta olduğundan falan bahseden bir takım zevzekleri ciddiye almadan olaya baktığımızda otobüsün uçurumdan yuvarlanmakta olduğunun en net göstergesi.
YanıtlaSilBence koltukların altına saklanıp cenin pozisyonu almaktan başka yapacak bir şey yok. Uçurumun dibine çarptığımızda sağ kalanlar ne yapacaklarına bakarlar artık...
Ben bu yorumu okurken kur 8,36 oldu.
Silhttps://m.youtube.com/watch?v=MZkyBIZ3MPM
Sil??????????
ben okurken ise 8,44 oldu maalesef :(
SilJeopolitik riskler ve pandemi olduğu sürece kur oynaklığı devam edecektir. Biden'ın seçilebilir görülmesi ve Türkiye'ye karşıtı tutumu kura negatif etki yapıyor. Faiz silahını Abd seçimleri evveli kullanmak etkisini azaltabilirdi diye düşünüyorum. Demokrasi adımları, hukuk konusundaki gelişmeler ve sermaye ile güçlü iletişim faiz silahını etkili bir silah haline getirir.
YanıtlaSilYapısal reform rantın kesilmesi demek buna da hiçbir iktidarın rızasıyla yanaşmayacağı açık. Dolayısıyla tek yol bana kontrollü bir kötüleşme/yoksullaşma gibi görünüyor. Daha çok vergi daha az tüketim aha çok toplumsal huzursuzluk ve daha çok kayıp yıl olarak bize dönebilir. En azından benim kısıtlı gözlemim bu bilmem okuyucularınız katılır mı
YanıtlaSilartık kayıp yıl-yıllar yok. nufus eğrimiz ters dönüyor. gençler iyi eğitimli değil bu yaştan sonrada ne kadar olur bilinmez. yani uzun vadeli çıkmaza girdik gibi duruyor.
SilBu daha çok iyi eğitimli gençlere yeterli istihdam sağlanamamasından kaynaklanıyor. Buda tabi ki cevherlerin gün yüzüne çıkarılmasını imkansız kılıyor.
SilMahfi Bey, ben 20m € ciro yapan bir şirketin yöneticisiyim. Gelirlerimiz tamamen Euro. Aynı şekilde borçlarımız da Euro. Müşterilerimiz EUR/TL kur değişimi sebebiyle sürekli indirim istiyor. Neredeyse tüm çelik hammaddelerimizi Euro ile alıyoruz. Tedarikçilerimizin %90'ı Türkiye'de ancak artık TL ile mal satan kimse kalmadı. Herkes EUR veya USD ile mal satıyor. Tek TL olan maliyetimiz, personel maaşları. Ancak onları da enflasyon oranında zam yapamıyoruz. İnsanların gelirleri enflasyon gerçek olmadığı için çok geriledi. Enflasyon ve kur artışı arasında bir artış yapıyoruz. Bunların tümü bir şekilde yönetilebilir konular.
YanıtlaSilFakat artık en büyük zorluğumuz bütçe yapamamak, önümüzü görememek. Tamamen plansız, öngörüsüz, şirketimizi anlık yaşatmamız gerekiyor. Yatırım yapmaya çekiniyoruz. Müşteriden yeni iş almaya korkuyoruz. Bir yandan ya Fransa'yla işler iyice gerilirse oradaki müşterilerimiz işlerini geri çeker mi diyoruz. Ya yarın Almanya ile de siyasi gerilim olursa, müşteriler işlerini farklı ülkelere kaydırırsa ne yaparız diye uyku uyuyamıyoruz.
Bizim bütçe dahi yapamadığımız böyle yüksek riskli bir ortamda, ülkemize nasıl döviz geliri sağlamamızı bekliyorlar, sizin bir yorumunuz var mı?
Sizin durumunuz yine iyi. En azından geliriniz de borçlarınız da aynı para cinsinden. Ama bu ortamda herkes kaybediyor.
SilNe yazık ki benim de diyebileceğim bir şey yok. Çünkü çerçeve bozuksa resmin yamuk durması kaçınılmadır.
İhracat nasıl artıyor. Bunu nasıl açıklarız! Yüksek kur bir şekilde ihracatı artıyor. İthalat girdisi olduğu doğrudur. Ama Türkiye üretimi artırması da kaçılmazdır. Burada kurun seviyesinden ziyade oynaklığın az olması daha önemli değil mi! Tüm Dünya küçülme eğilimde olduğu açık olarak görülüyor. Ama bizim sorunumuz, üretim yetersizliği ve işsizlik. Bunun çözümü üzerinde durulmalı diye düşünüyorum. Yapısal reformlar falan bizim için masaldan ibaret. O kadar kolay olsa yapılırdı. Herkesin ağzında bir sakız oldu, "eğitim şart" gibi. Kur oynaklığı nasıl azaltılır. Basit ve net çözüm şekilleri ile bu anlatabilir misiniz?
SilYorgunluk cayi iciyorum. Cunku iflas ettim.
YanıtlaSilEkranlara bakip hergun rekabetci kura sahip olmanin avantajiyla Keyif cayi icmek yapisal reform mudur?
YanıtlaSilHiç kuşkunuz olmasın.
SilDöviz geliri olmadığı halde döviz ile borçlanan tüccar ticari bir risk almıştır.Bu risk gerçekleştiği taktirde batması gerekiyorsa batacaktır.
YanıtlaSilHocam selamlar saygılar , hep yapısal reformlar diyoruz , çoğu kimse tam anlamıyor , bir ara aptala anlatır gibi herkesin anlayacağı şekilde tane tane , madde madde yazsanız
YanıtlaSilMerak etme hoca da bilmiyor ne olduğunu. Hayata geçirilemeyen yapısal reform, yapısal reform değildir.
SilYapısal reformlar ülkemiz için ütopyadır.
SilBir keyif çayı iç bir yandan da şarkısını dinle...
Güzel şarkıdır.
https://www.youtube.com/watch?v=DTBipEog4M4
Yapısal reformlar kitabı yazım burada:
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2019/01/yapsal-reformlar-kitab.html
Kafanız çok karışırsa şunu hatırlayın yeter: Yapısal reformların en güzel örneği bu ülkede yapılmıştır: Atatürk Devrimleri.
Yapısal değil herkesin kendi kendisine kişisel reform yapması gerek.
SilOrmanları yeşil yapan çoğu ağacının renginin yeşil olmasıdır.
aptala anlatır gibi anlat lafından tiksinirim.Bu sözde bir kibir vardır.Kendince üstün olan bazı kişiler başka insanların yetersizlikleri ile dalga geçer .Bence bu yanlış .insanlara aptal diyerek hakaret etme cüretini hep eleştirdim .önce şunu bilelim dünyadaki her insan iktisat bilmiyor ve ekonomi okuryazarlığı yok .aptal diyerek başkalarını ötekileştirmek iyi bir şey değil .Vicdanı değil .Aptallık bir realite.Ancak insanların kusurları ile alay etmek doğru değil.insanları olduğu gibi kabul edin .Hoşgörülü olun .bilmiyorsa bir şeyler güzel bir üslupla güzelce anlatırsın .şu engellileri katleden nazi zihniyetli insanlar sadece almanya coğrafyasında yok her yerde var .. ne yazık ki var.aptal olmak ayıp değil . aptal olmaktan korkmuyorum ama kötü bir insan olmaktan korkarım.lütfen insanlara hakaret etmeyin .Bu birlik beraberliği zedeler .Çünkü ne ekerseniz onu biçersiniz. Toplumsal barış için ahkam kesmek değil birbirimizi hor görmemeli ve saygı duymalıyız.İlkokulda hayat bilgisi dersinde anlatılan şeyler bunlar .Ama trafik lambalarında kurallara uymayanların fazla olduğu bir ortadoğu ülkesinde sizin gibiler ne yazık ki var .Islah olun sayın x.Ben engelli insanların olduğu bir ailedenim .Farklılıkları ve eksiklikleri kusurları ağzınızda sakız yapmak kimseye bir şey katmaz.Mevlana boşuna mı yaşadı .Lütfen .
SilTürkiye üretmiyor diyen yalan söylemiyor mu? Üretmiyorsa satınalma gücü paritesine göre 2,3 trilyon dolarlık yurtiçi hasılayı sömürge ülkelerinden mi haraç alıyor? Enerji harcamalarından doğan döviz açığını kapatmak için çok bekleyeceğiz. 2035 te Avrupa'nın en büyüğü 4,5 trilyon dolarlık hasıla ile TÜRKİYE olacak hemde yapısal reformcuların gelişmeye engel iftirası attıkları İSLAMİYET ve İSLAMİ değerlere daha sıkı sarılma reformunu gerçekleştirerek
SilÜretime önem vermezsek torunlarımıza da kalır bu yazı. Gelişmiş bir ülkenin sade vatandaşı kurun ne olduğunu bilmezken, biz millet olarak dolarla yatıp dolarla kalkıyoruz. Çok yazık
YanıtlaSilYapısal reformlar, halkın zararına işlemedikçe yapılmaz.
YanıtlaSilAncak Türkiye’de yıllardır söylenen be yapılması gerektiği söylenen yapısal reformların ucu iktidara, sermayeye ve yandaşa dokunuyor.
Mevcut iktidar gitmeden yapısal reform olmaz. Yapısal reform olmadan ekonomi düzelmez.
ha. Bir de işin tasarruf ve kemer sıkma boyutu var. Halk zaten tasarruf edecek gelire sahip değil. Kemerdeki son delikten sonra 3-5 delik daha açıldı. İktidarın yönettiği devlette tasarruf ve kemer sıkma politikası gerek. Mevcut iktidar, bunu da yapmaz.
Elimizde tek seçenek, seçimlerde mevcut iktidarı yolcu edip, yenilerinin bunları yapacağını ummaktan başka çare yok. İktidar gidene kadar maalesef durum böyle. Her gün de daha kötü olacak.
Ekonomi yöneticilerinin hali, kötü bir iş yapmış da ne yapacağını bilmeyen bir insan gibi adeta. Yaptıkları hiçbir etki etmiyor kura. Sadece sayın bakan da dahil grafikler üzerinden algılar yapılıyor. Tüketici güven endeksi gibi endeksler ile ekonominin kötüye değil tam aksine iyiye gittiği algısı yapılıyor. Ancak az kaldı. En sonunda "battık" diyecekler.
YanıtlaSilHocam öncelikle teşekkürler,
YanıtlaSilYapısal reformlara dair bir yazınız mevcut mu?
http://www.mahfiegilmez.com/2020/09/turkiye-icin-yapsal-reformlar-el-kitab.html?m=1
SilYıllık ortalama kur hesaplaması her günün toplamının 365 e bölümü ile hesaplanmıyor mu?
YanıtlaSilDoğrusu odur
SilMahfi hocam,
YanıtlaSilben maalesef yapısal reformlar konusunda karamsarım. Geçmiş olaylar gösterdi ki bizi yönetenlerin yapısal reform anlayışı çok farklı. Onlar daha çok bürokrasiyi güçlendirmek, ekonomiyi güdüm altına almak, IHL sayısını artırmak gibi şeyler anlıyorlar reform denilince. Çağdaş değerlerden hızla uzaklasiyoruz. Gençler ya yurtdışına gitmeyi ya da bir memuriyete kapağı atmayı düşünüyor. Sizce ben mi çok karamsarim? Selamlar ve sevgiler.
Gerçekçisiniz
SilHocam hesap hatalı mı acaba? Ben YEP'teki sapmayı yüzde 17,6 buldum. (4.581 / 702 eşittir 6,91 oluyor demişsiniz ama o rakam 6,52 değil mi?
YanıtlaSil6,52 yanlış yazılmış, düzelttim.
SilHocam bahsettiğiniz yapısal reformları yapmak yıllar sürer. Ülkenin bu kadar zamanı yok. Para politikası dışında kısa vadede yapılacak başka bir şeyler olmalı (elimizdeki varlıkları yok pahasına satmak dışında). Mesela ekonominin başına piyasalara güven verecek bir ismin getirilmesi ve yapısal reformlar için yol haritası paylaşılması işe yarar mı?
YanıtlaSilİşe yaramaz çünkü tek adam rejimiyle yönetildiğimiz için "ekonominin başına piyasalara güven verecek bir isimin" söylediklerinin değil, o tek adamın söylediklerinin yapılacağını piyasalar bilir. Ayrıca o güvenilir ismin de yine tek adam tarafından bir günde indirilebileceğini de bilir piyasalar.
SilYapisal reform çok abartılı bir şey mi? öyle bir anlami veriyor insanlara en büyük yapısal reform haketiğine haketiğini vermektir budur yapısal reform bu çok zor birşey mi şimdi
SilHocam emeğinize sağlık yine çok iyi bir yazı olmuş. Ülke olarak başta ekonomik anlamda ağır yaptırımlar uygulanmadığı sürece geleceğimiz maalesef ki parlak görünmemektedir.
YanıtlaSilTeşekkür ederim, ne yazık ki haklısınız.
SilSevgili Hocam
YanıtlaSilİlgi ve severek takipdeyim.(masrafsız bedelsiz en önemlisi keyifle ufuk genişletiyorum)
Bilimsel,iktisadi,içtimai veriler ortada.
Yazıyorlar,çiziyorlar haklılarda.Durum ortada.Yapılan yanlışları telafi etmek yıllar alacak vaziyet.Bazı güruha nefret duymak ya da suçlamak,suçlunun suçu itiraf etmesi işlenen suçu ve neticesini ortadan kaldırmıyor.Neden sonuç ilişkileri bağlamı dışında nereye gidiyoruz.
Umudun olmadığı yere mi?
Çok teşekkür ederim.
SilMaalesef iyi bir yere gitmediğimiz kesin.
Hocam USD/TL kuru (4.581 / 702 =) 6,91 yazmısınız. 4851 tabloda GSYH. Gerçi her halükarda hedefleri aştık ama neyse..
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkür ederim.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilSayın Eğilmez, Hükümet İnatla, Nispetle yola devam diyor. Bu yolun nereye çıktığı belli. Ancak Hükümet gelecekte mucizeler bekliyor. İşimiz Allah'tan mucize beklememize kaldı. Yapacağımız tek şey Allah'a dua edip bize mucize göndermesi, inşallah dualarımız kabul edilir. Kabul edilmezse pembe rüyalarımızda bitecek.
YanıtlaSilDediğiniz isimde bir varlık olsaydı yardım ederdi belki.
SilGünümüze kadar gelen tecrübelere binaen, küçük bir olasılık bile yoklar ama diyelim ki kendileri varsa, bu tarz işlere karışmıyorlar.
Bi akıllı sensin
SilHocam, bankacilik sektoru doviz ile hesap aciyor, tcmb karsilik yatiriyor, kalani da, zorunlu olarak devletin kagitlarinda degerlendiriyor. Burada arkasi bosaldi ise, zaten mevcut varliklari da usd cindinden ucuzladi, Yani sermaye azaldi.acaba banka sektoru sermaye artirirsa durum duzelir mi?
YanıtlaSilBankalar, kârlarını dağıtmıyor ve sürekli sermayelerine ekliyor zaten.
Sil2011'de uludağ iktisata başlarken ilk yazınızı okumuştum YAPISAL REFORMLAR diye, yıl 2020 yine YAPISAL REFORM :)
YanıtlaSilBir de beni düşünün. 1990 yılında hükümete verdiğim raporda yapısal reformları anlatmıştım. 30 yıl geçmiş hala onları anlatıyorum. Ve her seferinde bunlar zaman alır kısa vadede ne yapabiliriz yanıtı geliyor.
SilHocam bu eksi rezerv konusunu merak ediyorum. Türkiye'de daha önce olmadı, swap işlemleri de bu kadar yoktu demiştiniz. Dünyada mb rezervleri eksiye düşen bir ülke oldu mu? Olduysa ne yaşadılar? Nasıl bu durumu düzelttiler?
YanıtlaSilÖdemeler dengesinde kriz yaşanabileceğine dair öngörüler doğrudan bununla mı ilgili?
Teşekkürler
Rezervlerin eksiye düşmesi iç dengelerle kolay düzelecek bir durum değil. Mutlaka dışarıdan bir destek gerekiyor. Çünkü ekonomi döviz üretemez noktaya geliyor. Böyle durumlarda ülkeler genellikle IMF'ye gidiyor ve birçok ekonomik önlem yaşama geçiriliyor.
SilÖzetle yönetimin bakış açısı: "saldım çayıra Mevlâ kayıra " .Kolay yol dolar 10 tl olunca liradan bir sıfır atıp "bakın işte bir dolar bir tl oldu " demek olabilir... Teşekkürler Mahfi bey..
YanıtlaSilHocam,USD/TL kuru (4.581 / 702 =) 6,91 oluyor da 4.851 yerine 4.581 yazmışsınız haberiniz olsun çok iyi bir yazı olmuş gene hocam elinize sağlık
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkürler
SilSayın Hocam, bu güzel yazı ve daha önceki bilgilendirici yazılarınız için teşekkürler.
YanıtlaSilSağ olun
SilHocam ortalama kur alınırken yıl sonu ve yıl başı kurun ortalaması mı alınıyor? Ben o yıl içerisinde iş günlerinde gerçekleşen kur değerlerinin ortalaması sanıyordum.
YanıtlaSilDediğiniz gibi ancak ağırlıklandırarak hesaplıyorlar. Hangi gün ne kadar daha fazla işlem olmuş ise o günün ağırlığı daha fazla çıkıyor.
SilYani yarın Ziraat Bankası ile 6.50 TL kurdan 2 milyardolar karşılıklı değişseler, 4 milyar dolar ağırlık 6.50 dan geçer.
Hileli bir hesap yapıyorlar.
GSYH hesaplarında ortalama kur günlerin ortalaması alınarak hesaplanıyor.
SilHocam merhaba. Size bir sorum olacaktı. Merkez bankasının dolar shortlamak için yetkisi var mı? Bu serbest piyasaya uygun mu? Burdan elde edilen zarar ne zararı olarak geçiyor. Sadece görev zararı yazarak kurtulabilir mi görevliler?
YanıtlaSilBir merkez bankasının piyasa yatırımcısı gibi davranmaması gerekir. Çünkü MB kâr amacıyla kurulmuş bir kurum değildir.
SilHocam sorun, iktidarın uyguladığı deneme yanılma türü ekonomi politikası-buna ekonomi politikası denirse- değil de iktidarın bizzat kendisi değil mi? İçerde dışarda kendi çağdışı zihniyetine aykırı düşünen herkesle kavgalı, din istismarı elindeki tek politika aracı olan zihniyetten kime ne fayda gelecek. Hukukun üstünlüğü, çoğulcu ve katılımcı demokrasi, laiklik ve çağdaş eğitim sistemi, yargı bağımsızlığı gibi yapısal reformların olmazsa olmazlarını bu iktidarın gerçekleştireceğine iktidar fanatikleri dışında inanan kimse olduğunu zannetmiyorum. Zaten iktidarın gündeminde de böyle bir reform yok. İktidar zaten bu anlamda reform yaparak tüm kurumların özerkliğini, bağımsızlığını yok etti, medyayı kontrol altına aldı, hukukun üstünlüğünün ruhuna fatiha okuttu, haber alma ve ifade özgürlüğü gibi kişi hak ve özgürlüklerinin elini kolunu bağlayıp zindana attı, aslında 12 Eylül'ün şu ya da bu nedenle yapamayıp eksik bıraktığı ne kadar yasak, zorbalık, baskı varsa onları tamamladı vb. vb. Bizzat kendisi sorun olanlardan ürettikleri sorunları çözmelerini beklemek bu saatten sonra herhalde pek gerçekçi olmaz.
YanıtlaSilBiz doğruları yazalım da gün gelir bir uygulayan çıkar mutlaka.
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilÇok teşekkürler paylaşımınız için. Yapısal reformların neden yapılmadığını anlayabiliyorum. Çünkü sizin daha önce belirtiğiniz yapısal reformlar menfaatleri düşünüldüğünde işe yaramayacaktır.Sizinde açıkca belirtiğiniz gibi ithal girdisi daha çok olan bir ülke olduğumuz için döviz kurlarında ki artışın ihracatı artırmaktan ziyade enflasyonu yükseltici etkisi olacak ve belirtiğiniz diğer ekonomik ve toplumsal sorunlara sebep olacağı aşikar. Merak ettiğim faiz artırmayarak elde edilecek fayda nedir ki acaba diğer bütün toplumsal ve ekonomik şartların kötüye gitmesine müsade ediyoruz. Bu durumdan en çok kimler faydalanacak?
Kaleminize sağlık.
Ne yazık ki bu sorunuzun yanıtını ben de bilmiyorum.
SilHocam misery index diye bilinen sefalet indeksini de bu yazının üzerine yazarsanız, tam olur. Halk da bu indekse göre sefil bir durumda olduğunu görür. Yoksa dünyada iyi bir yerde olduğunu zannediyor iki yol, iki bina görmekle.
YanıtlaSilReis denilen Başkan, Türkiye OECD’nin en iyi ülkesi diye açıklama yapıyor. San Francisco’da ortalama ücretler aylık 7500 dolar, New York’da 5800 dolar. Bunlar da ortalama. Demek ki ortalama eğitimli, düzgün bir işi olan daha fazla kazanıyor. İstanbul’da ortalama ücret alan bir kişi bu parayı kaç ay ya da yılda kazanıyor? Bu döviz kuruyla Türkiye işçisi neredeyse bedavaya çalışıyor yabancılar Türk işçilerinin ürettiklerini çerez parasıyla alıyor. 300 dolar olmuş asgari ücret, daha ne kadar kötü olsun. Emekli maaşı bir çok kişi için 100 dolar ama 1500 TL’ye tamamladılar da 180 dolar oldu. San Francisco’da 4 kişilik bir ailenin sadece bir yemek parası.
Sonra da neymiş, OECD ‘nin en iyi ülkesiymişiz!
Kral çıplak.
https://www.google.com/amp/s/indigodergisi.com/2013/06/kral-ciplak/amp/
http://www.mahfiegilmez.com/2018/06/sefalet-endeksi-ve-turkiye.html
SilTürkiye'nin en büyük sorunu "EĞİTİM" sorunudur..
YanıtlaSilTektipleştirmeye çalışılan okullardan mezun olanlar 8.35 deyince 8.35 vapuru mu diyeceklerdir(yoncaevcimik'in şarkısı)..
Kime sorsan: "problem yok"..
Sorun "yönetici seçme" sorunu da değil..
Sorun.."puroblem yok" suz bir hayattan- "puroblem çözmek" e geçmek sorunu.
Ekonomik kırizden çıkış yolunu herkes biliyor..LÂKİN kimse söylemiyor..
Herkes KENDİNE..yâni..SONA SAKLIYOR..:)..
hocam merhabalar, benim tahminimce faiz artırımı yapmayacaklar ve 2018 ağustos da ki gibi bir devalüasyonist etki ile dolar 14 - 15 tl seviyelerini gorecegiz ve sonra vatandaşlar ellerindeki tuttukları doları bozdurarak tl olaral real sektore akıtacaklar ve sonra en az 500 puan faiz artırrımı ile yolumuza devam edecegiz. of course in my opinion :)
YanıtlaSilHocam daha önce anonim olarak da yazmıştım. maalesef türkiyenin gideceği iktisadi yol bu makro iktisadi ve mikro iktisadi bakımlardan 90 lı yıllardır. zaten özellikle gerek merkez bankasının gerekse de kamu bankalarının son 2 yıldır adeta kamunun finansörü haline getirilmiş olması her şeyden önce zatenm 90 lı yıllardaki finansal iktisat tarafındaki yanlışların bire bir tekrarıdır. özel sektör aşırı borçlu hale gelmiş ve 2018 yılında ciddi bir kur şokuma maruz kalmıştı. bu yüzden de sabit sermaye yatırımları sürekli daralmakta idi. hane halklarının da ciddi borç stoku biriktirdiği malumunuz. kamu göreceli olarak daha düşük borç stokuna sahipti. tek çıpamız bütçe açığının düşük olmasıydı.ancak ekonomide kamu ağırlığının çok fazla düşürülmüş olması nedeniyle kamu harcamaları hızlı artırılmasına karşın istenilen ölçüde iktisadi aktivasyon artışı sağlanamamaktadır. bunun üzerine bir de son zamanlarda kamu içeriden bile döviz cinsinden borçlanmaya başladı. ve borçlanma kalitesi de bu yüzden bozulmaya başladı. zaten kamu bankaları ve özellikle reel ekonomi tarafında yüksek kur riski taşınıyorken hazinenin de kur riski almaya başlaması ve merkez bankasının dahi büyük döviz açığıyla çalışmakta olduğunu düşünürsek durum bana göre 90 lı yıllardan daha da kötüdür. zira o dönem sadece kamu tarafı bozuktu. oysa şu an itibariyle ekonomi topyekün bozulmuş durumdadır. son 2 yıldır çiller hükümetinin 93 yılında yaptığı finansal yanlışların aynıları tekrarlandı. 94 yılında kurlar hızla yükseldi. düşük faizle kamu borç stokunu çevirelim dediler ancak sonrasında kurlar patlayınca beraberinde piyasa faizleri de patlamıştı ve kamunun %400 lerde borçlanmak zorunda kaldığını hatırlıyorum.94 yılındaki kur artışı %200 lerin de üzerindeydi sanırım 1958 yılındaki büyük devalüasyondan sonraki en büyük devalüasyondu yanılmıyorsam.
YanıtlaSilBilgilendirici yazınız için çok teşekkür ederim hocam
YanıtlaSilSağ olun
Silvalla hocam ben olsam çoktan ümidi kestim derdim . siz hala bıkmadan reform diyorsunuz. fakat öğrendiğime göre 90lılardan beri konuşuluyormuş bu reform mevzusu
YanıtlaSilBen bu konuda 1990'da hükümete rapor vermiştim.
Silİzmir e geçmiş olsun. Nefret kusanlara lanet olsun.
YanıtlaSilMaalesef ülke bu hale geldi. Bir faciada bile saldıran insanlar var artık bu ülkede.
SilÜlkede yüzümüzü güldüren hiçbir şey yok. Ekonomi, dış politika, spor, sağlık, bilim iyi bir haber gelmiyor içimiz karardı. Üstüne deprem. Artık el Fatiha
YanıtlaSilEn makul yorumları "Keyif çayı için" diyenler yapmış. İçelim!
YanıtlaSilMahfi bey ortalama kur bu şekilde yılbaşı ve sonu değerinin ortalamasıyla mı bulunuyor yoksa siz bu yazı için kolaylık olsun diye mi öyle hesapladınız? Bu pek doğru görünmedi bana, onun yerine yıldaki her gün için belirlenen MB kurunun aritmetik ortalaması alınsa yıllık ortalamayı çok daha doğru vermiş olmaz mı?
YanıtlaSilZaten dediğiniz gibi yapılıyor ama burada yıl henüz bitmediği gibi böyle bir tahmin yöntemi izledim.
SilHocam bence yapısal reformlar ile ilgili bir kitap yazmalısınız.
YanıtlaSilYazıyorum
SilHocam IMF nin ekim raporunda dolar tl kuru 2021 22 ve 23 yılları için sırasıyla 7.65 8.01 ve 8.35 olarak tahmin edilmiş. Tabi bu tahminler yapıldığı sırada kur bu kadar yüksek değildi ancak yine de çok fazla iyimser değil mi? Imf neden bu kadar iyimser bir kur tahmini yapmış olabilir türkiye için?
YanıtlaSilIMF'nin sadece Türkiye değil başka ülkelerle ilgili tahminleri de çok tutarlı değil bu sefer.
SilBence böyle gayet iyi ekonomi politikalarını destekliyorum umarım daha çok hata yaparlar.
YanıtlaSilBen dolar kurunun 20 TL olmasını yadırgamam fakirleşelim belki ozaman işi bilene teslim etmeyi öğreniriz yada işi bilenler zamanında ss çıkarmayı bilirler
Bugün suçlu hep hükümet ama o hükümet destek veren zamanında ses çıkarmayan bakanlar şimdi muhalif parti oldu zamanında hertürlü şeye göz yuman CB yapmış kişi şimdi konulur oldu.
Kimse kusura bakmasında dışardan para gelirken herşey iyidi sanki ozaman halk ezilmiyordu adaletsiz gelir dağılımı yoktu sanki ozaman torpil yoktu sanki ozaman bu büyük projeler yapılmadı da bugün yapıldı.
Çok büyük batalım ki bizden sonraki nesil torpili değil işi uzmanına bıraksın ve birilerinden görev beklemesin o işe layıkmıyım diye karar versin.
Siz nekadar doğru söylerseniz söyleyin ne kadar güzel kanunlar yaparsanız yapın o Ka unlara uyan olmadıkça o kanunlar uygulanmadıkça işe yaramaz.
Araştırmalar mevcut sorunumuzun ancak daha radikal şekilde çözülebileceğine işaret ediyor:
YanıtlaSilhttps://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0160289615000501
çözüm bence büyük ölçekte CRISPR-Cas9 kullanımı, anlayana.
Çinli şirketler işçilik daha ucuz diye üretimlerini Türkiye'ye kaydıracaklarmış.
YanıtlaSilBir o kaldı
SilMahfi hocam... Bizim iktidarın benimsediği iktisat politalarını benimseyip uygulayan başka ülke iktidarları oldu mu? olduysa bizde neden başarılı olmuyor? Yok olmadı ise bu iktisat anlayışında ısrar etmenin mantığı nedir? Ya da bu ekonomi politikalarından bir kesimin kazanç sağladığı ve bu ranttın devamı için midir? Saygılar Hocam
YanıtlaSilBizim iktidarın benimsediği bir iktisat politikası göremiyorum. Benimsenen bir siyasal politika var ötekiler eğilip bükülerek ona uydurulmaya çalışılıyor.
SilHocam zannedersem 7,86'yı 7,87 olarak düzeltmeniz gerekecek.
YanıtlaSilDüzelttim, teşekkürler
SilMerhaba. Bir süpermarket işletmecisiyim 4 personel çalıştırıyorum. Çocuklarım özel okula gidiyor. Çok şükür işlerimiz iyi. Fiyatların artması sayesinde ciromuz da arttı ama bununla birlikte başta elektrik olmak üzere masraflarımız da çok arttı. 3 yıl önce ev aldık . Masraflar biryandan devam ederken evin ödemesini yapmak için de çektiğim BCH kredisini bitirmeye çalışıyorum.
YanıtlaSilBir devlet bankasından aldığım bu kredinin faizi direk olarak merkez bankasının belirlediği faizlerle şekilleniyor. Merkez Bankası faizi arttırdığında kredi faizi artıyor ve bizim ödediğimiz faiz de ciddi biçimde artıyor. Bu şekilde ev ve işyeri masraflarından sonra tüm birikimimiz faize gidiyor ve ana parayı kapatamıyoruz ama faizler düşük olunca hem faiz ödemesini yapıyoruz hem de kredinin ana parasını ödeyip ana parayı azaltma imkanımız oluyor.
Ana para azalınca 3 ayda bir bankaya ödediğimiz faiz de düşüyor. Çevremdeki birçok esnaf da bu durumda. Devletimizin bizim gibi esnafları düşünerek faizi arttırmamasını istiyoruz.
Eğer faizler artarsa, önümde 3 seçenek olacak . Personel sayımı azaltmak, çocukları özel okuldan alıp devlet okuluna vermek , aldığım evi satıp kiraya geçmek. Böyle bir durumda size göre bunlardan hangisini yaparsam daha mantıklı olur? Teşekkür ederim.
Kamu bankasından ev alabilecek kadar yüksek BCH kredisi çekebilecek derecede iktidara yakın esnaf kardeşimiz haklı olarak faizler yükselsin istemiyor :) Market muhtemelen B ile başlayan üç harfli bir markettir.
SilBatacaksın değerli esnaf kardeşim, bence cevap seçeneğin 4, yani hepsi...
Kardeşim iyi niyetli temennileriniz için çok teşekkür ederim. Devletimiz faiz arttırmazsa dediğiniz gibi 4.hiçbiri seçeneği geçerli olur.
SilEvi ipotek ettirince krediyi rahatlıkla veriyorlar.
360.000 tllik kredimiz var faizler %10 olunca aylık faiz ödememiz 3.000 tl oluyor %15 olunca 4500 tl faiz ödüyoruz faiz %20 olunca her ay 6.000 tl faiz ödememiz oluyor bu durumda birikimimiz buna yetmediği için ana para borcu da artıyor.
Yok kardeşim bizim 3 harfli cinlerle ruhlarla işimiz olmaz biz işimize bakarız. Cevap verdiğiniz için çok teşekkür ederim.
esnaf kişi gelecek ile ilgili kaygılarını anlatıyor,4 kişi çalıştırabilecek kadar mütevazi bir bakkalı var ve kredisi bitmemiş 1 evi.Bu yazdıklarınız kırıcı olmuş
SilDeğerli kardeşim, BCH kredisi ya da rotatif kredi normal şartlarda ticari kuruluşların geçici nakit sıkıntıları için kullanılan yüksek ve değişken faizli, kısa vadeli kredidir. Konut için kullanılan kredi ise uzun vadeli, sabit ve düşük faizli ipotek kredileridir. 360.000 TL BCH kredisi alıp bunu konut için kullandıysanız tek nedeni olabilir, kamu bankası size bu krediyi konut kredisinden daha uygun koşullarda kullandırmıştır ki her türlü bankacılık anlayışına ve bankacılık yasasına aykırıdır.
SilSonuç olarak, yükseltilmeyen faiz sizin elbette işinize gelir ama bu kadar uygun koşullarda kullandırılan BCH kredisi nedeni ile ortaya çıkan kamu zararını görev zararı adı altında, artmayan faiz nedeni ile oluşan kur artışının maliyetini de enflasyon adı altında 83 milyon öder.
Siz sadece tek bir örneksiniz, sizin gibi milyonlarca esnaf ve milyarlarca lira görev zararı var, kur da şimdilik 8,35 seviyesinde. Suçun tamamı sizde değil elbette ama bu yazdıklarımı çok iyi bildiğinizden emin olduğum için şunu yazabilirim, şairin dediği gibi; kabahatin çoğu senin be kardeşim...
Mahfi bey siz Vladimir Putin'le görüşürken size "Keşke IBM bilgisayarlarımız olsaydı" mı demiş? Böyle bir şey duydum, emin olmak için soruyorum size.
YanıtlaSilPutin değil, Putin'le tanışmadım. Gorbaçov'la tanıştım. Bu dediğiniz öykü şöyle:
Sil1990 yılında Hazine Müsteşar Yardımcısıyken Rusya'ya yapılan bir resmi ziyaret sırasında zamanın TCMB Başkanı Rüşdü Saracoğlu ve Başkan Yardımcısı Ercan Kumcu ile birlikte randevu alıp Sovyet Bilimler Akademisini ziyaret etmiştik. Akademi Başkan Yardımcısı Veliyev (Nobel Fizik ödülüne aday gösterilmişti) bize bilgisayarda bir sunum yaparken Sovyet yapımı bilgisayarının yavaş çalışmasına kızıp "keşke bir IBM bilgisayarımız olsaydı" demişti.
Fakat hocam, Putin belki bir dinleme cihazı yerleştirmiştir bahsettiğiniz görüşmenin olduğu yere, bu ihtimâl yok mu hiç sizce? Mâlum, eski istihbaratçıdır kendisi...
SilHocam! Sizler gibi değerli insanların kapısına neden hep kötü günlerde sıralanıyoruz, medet ve yardım bekliyoruz anlamıyorum. Oysa ki size ve sizin gibi değerli insanlara en iyi günlerimizde sahip çıkıp; bu kötü günlerin sigortası, önleyicisi, yol göstericisi ve koruyucusu olarak başımızın üstünde tutmamız gerekir. Biz nasıl bir milletiz anlamadım. En değerli insanlarımızı en ücra köşelere atıyoruz. Başımıza felaket gelince de "gel hadi bizi kurtar" diyoruz. Avrupalı herhangibir makinasına dahi arızalanmadan koruyucu bakım yapıyor. Biz bir şey bozulmadan kapağını açıp yağını dahi değiştirmiyoruz.
YanıtlaSilHocam merhaba,İktidar pandemi zamanında Varlık fonu üzerinden düşük faizli KGF kredileri dagıttılar,bu kredilerin bazıları sabit faizli 36 ay vadeli olanı digerleri spot kredilerdi,Merkez faizleri yukarı çıkarttıkça spot kredi alan şirketler bu yükün altından kalmaları mümkün degil.Zaten esnafın esnafın işlyerleri zararda birde faiz arttırımıyla işler daha da zora girecek.Faiz artmasa da döviz yükselmeye devam edecek.İşlerin durdugu zamanda halkına parasal destek olup tüketimi devam ettirmeye çalışacagına,önüne gelen şirket ve esnafa bol bol ucuz kredi dagıttılar.Bu krediyi esnaf işe harcamadı,kimisi dolar aldı kimisi döviz aldı ama esas tehlikeli olanıysa bu kredileri alanların çogunlugu bol keseden harcadı yada işler düzelir diye işyerine harcadı.Yabancı yatırımcılarda kuru sabitlemeye çalışan devletin yaptıgı enayilikler zamanında dolar 7 tl civarındayken parasını alıp gitti.Ben parlementer seçim sistemine geçilmeden,hukuk düzelmeden yani adalete güveni getirecek adımlar atılmadan kimse parasını Türkiye'ye getirmez,bu para gelmeden ekonominin düzelecegineinanmıyorum.400 milyar dolar dış borcumuz varken kendi paramızla ekonomi nasıl düzelebilir.Açıkçası Ben 2021 ve 2022 yılını kabus yılları olarak görüyorum.Bu fikrimin katılıyormusunuz hocam
YanıtlaSilMevcut hükümet kadar esnaf kabi dostu bir hükümet yoktur. Ucuz krediyle kamunun kaynaklarını esnaf ve yandaşlara aktar aktar bitiremediler. Tabii bunu yaparlarken, bankalar da iyi kar yazıyor. Ancak bir yandan da kuru baskılamak için rezervleri bitirme noktasına getirdiler. Bu politikaları; orta sınıfı bitirdi. İlerleyen dönemde işler daha da kontrolden çıkınca bankacılık ve reel sektöre de büyük hasar verecek.
SilMahfi bey
YanıtlaSilTwitter'da, Mesut Yılmaz için taziye mesajınızı yayınlarken, Burhan Kuzu için yayınlamamanızın sebebini net bir şekilde açıklar mısınız?
Burhan Kuzu'yu tanımıyorum.
SilHocam bilgisayar, cep telefonu gibi ürünlerin fiyatı döviz kurundaki dalgalanmaya endeksli olduğu için çok pahalı oldu, düşeceğe de benzemiyor.
YanıtlaSilYakında bu ürünler pahalılık yüzünden mağazalarda bulunamayınca, "merdiven altı satış", "araba bagajından satış" gibi satış yolları türer mi? Ve fiyatları ne olur?
Görüşünüz nedir bu iki konuda?
Haklısınız fiyatları zaten her geçen gün artıyor.
SilHocam Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisindeki yabancı varlıkları tr vatandaşlari alıp yurtdışında varlığı olan vatandaşlar da varlıklarını satıp ülkeye getirse. Borçları kapatabilirmiyiz.
YanıtlaSilNiye başkasının borcu için borcu olmayanlar bir şeyler yapsın orasını anlayamadım. Ama diyelim ki bu dediğinizi yapıp kapattık borçları yeniden aynı borçların alınmayacağını kim garanti edecek?
SilBorcu olmayanlar ödemeyecek aslında yurtdışı varlıklar yurtiçi varlık olacak sadece. Yurtiçi yabancı varlıklarıni almış gibi olacaklar bir nevi. Burada da para ($-tl) dongusuyle USD bollasir mi azalır mı. Soruyu biraz yanlış sormuşum.
SilYETMEZ AMA EVET.
YanıtlaSilHOCAM LÜTFEN UYARI GEÇİN.
BU ZULÜME KİM DESTEK VERMİŞSE BURAYA YAZMASIN AFOROZ EDELİM. GERÇİ AFOROZ ETMEYİ ONLAR KADAR YAPAMAYIZ.
SAYGILAR...
Hocam ekonomide kurtuluş savaşı verdiğimiz söylemini abartılı buluyor musunuz?
YanıtlaSil19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkışıyla başlayan Kurtuluş Savaşı 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesiyle fiilen ve 24 Temmuz 1923'de imzalanan Lozan Antlaşmasıyla tamamen sona erdi. İkide bir de yeni bir kurtuluş savaşı verilmez. Türkiye'nin vermesi gereken savaş uygarlık savaşıdır. Onun da yolu Atatürk devrimlerine dönüp oradan yola çıkmaktan geçiyor.
SilHocam saygılarımla, mevcut durumu çok iyi biliyorsunuz, bizlere de net bir şekilde anlatıyorsunuz yönetimin de olaylara nasıl yaklaştığını gözlemliyoruz. Bir düzeltme olacağı umudu çok yok. Peki bu durumda sürecin nasıl devam edeceğini düşünürsünüz? Türkiye Arjantin veya Venezuela örnekleri gibi ağır problemler yaşar mı? yada sermaye kontrolü olma ihtimali var mı? Evet durum pek iyi göstermiyor ama somutlaştırırsak olası senaryo(lar)ınız nedir çok değerli hocam? merak ediyoruz sizin düşünceleriniz.
YanıtlaSilsaygılar
Türkiye bir yol ayrımında ya yapısal reformları (gerçek ve doğru anlamda) yapacak ve uygar ülkeler arasına katılacak ya da bugünkü gibi devam edecek ve uygar olmayan dünyada ter alacak.
Silbu kadar net ve spesifik bir soruya , çok genel bir cevap olmuş.
SilHocam, Almanya'nın ödemeler dengesine baktım. 2019 yılında 273 milyar dolar cari fazla vermiş ama 2019 yılında 229 milyar dolar para çıkışı olmuş. Net hata ve noksan kaleminde 43 milyar dolar para çıkışı olmuş. Küsuratıyla birlikte 594 milyon dolar rezervi azalmış. Hocam, Almanya'dan niye bu kadar para çıkışı var ?
YanıtlaSilYurt dışına yatırım yapıyorlar
SilMerhaba Mahfi Bey;
YanıtlaSilSon PPK toplantısından beri yaklaşık %8 USD kur artışı (devalüasyon) söz konusu. Kur geçişkenliği %20 kabul edildiğine göre (TCMB), ilan edilen yıl sonu enflasyon hedefi %1,6 + %12,1 = % 13,7 olarak revize edilmesi gerekmez mi?
Elbette bu sadece teknik bir soru. Gerçek enflasyon ise çok daha ayrı bir tartışma konusu.
Saygılarımla
Serdar Gürkan Başar
Son cümleniz bu sorunuzun da yanıtı aslında.
SilTeşekkür ederiz. Osmanlı'nın para biriminin nasıl doğduğu, yayıldığı ve yok olduğuyla ilgili okuma tavsiyenizi olur mu?
YanıtlaSilhttps://www.idefix.com/Kitap/Osmanli-Imparatorlugunda-Paranin-Tarihi/Arastirma-Tarih/Tarih/Osmanli-Tarihi/urunno=0001700841001
SilHocam "Great Reset" iddiaları için bir yorumunuz olur mu? sizce vatandaşlık maaşı (özellikle bazı ülkelerde) kalıcı olarak verilmeye başlanacak mı?
YanıtlaSilKuzey ülkelerinde olabilir.
SilEkim ayı dış ticaret verisi ekonomide yavaşlamanın belirginleşmeye başladığını gösteriyor. ithalat artış hızında yavaşlama var. kredi genişlemesi yavaşlaması da konut satış grafiğindeki aşağı yönlü trend de yine belirginleşen yavaşlamayı işaret ediyor. Türkiye'nin iç talep ağırlıklı ve iç talebin de yüksek oranda ithalatla karşıladığı için talep azalışı dış ticarete de yansımaya başladı. İso pmı 53,9 olmuş. Yani artış devam ediyor bundan da dış talep canlılığının iç talepteki yavaşlamayı tolore ettiğini gösteriyor.Ancak yakın zamanda covid-19 2.dalgasının merkez coğrafyasının Avrupa kıtası olması olasılığının güçlü olduğunun konuşulmaya başlaması ve buna paralel olarak kasım ayı ortası sonrasında yeniden sınırlamalar ya da kapatmalar başlarsa kuvvetle muhtemel Avrupa'dan talep düşecektir ki orası ihracatımızın %60 ını yaptığımız ana pazarımızdır. İhracatımızda belirgin düşüşler yaşanabilir. Buna paralel bizim kapanma ihtimalimiz daha düşük olduğundan dolayı ekim ayında görülen dış açıkta azalış tekrar artışa da geçebilir. Bu durum cari dengemizi olumsuz etkilemeye devam edebilir. Zaten turizm kuvvetle muhtemel son çeyrekte dibin daha dibini görebilir ki bu da dönüp cari dengesizliğimizi artırabilir. Fakat bir gerçek var ki 3.çeyrekte yaşanan kredi roketlemesi eylülle beraber bitti. Kısacası son çeyrekte büyüme ivmesinde belirgin düşü bekliyorum. Buna paralel olarak da hükümet inkar edecek de olsa 2020 yılını makro ekonomik bazda negatif fazda kapatacağız büyük
YanıtlaSilolasılıkla derim.
hocam ekonomi 3 4 yıl içinde iflas noktasina ulaşabilirmi
YanıtlaSilMerhaba Mahfi bey,
YanıtlaSilevet bugün gelinen nokta 1 Amerikan Doları 8,45 1 Avrupa Para Birimi 10,00 TL üzerinden işlem görmekte. Yani USD ve EUR kağıtları bizim Hükümetin bastırttığı TRY'den daha değerli ve değerlenmeleri sürekli artmakta. Anlaşılan piyasaya Kredi kanalı ile verilen Türk Lirası Mal ve Hizmet alımında EUR ve USD kıymetli olanlar tercih ediliyor. Üretim kanalında ise Pandemiden dolayı işletmeler daha çok borç döndürmek için kredileri kullanıyor. Yani devletin yaptığı borcu borç ile kapatmak artık özel sektörün en alt kademelerine kadar serbestleşmiş. Ülke olarak fakirleşiyoruz çünkü bütün uluslararası ekonomik karşılaştırmalarda USD bazlı yapılmakta. Zaten bu Hükümet ilk YEP ile bunu cümle aleme ilan etmişti ancak ülke içinde bu pek dillendirilmedi. Osmanlı'nın Lale devri yaşanıyor. Yönetenler kendilerine bütçeden daha fazla pay ayırır iken Halka ve Emek sahiplerine daha azını layık görüyor. En basit örnek: Ankara'da Beştepe Külliyesi veya Saray veya Cbşk kurumu ışıl ışıl aydınlatılır iken Ankara'nın Kalesi zifiri karanlık içinde. Durumu bir yüksek binan üst katlarından akşam vakti seyretme imkanım olmuştu (2019 Tem). Şöyle ki, sağ tarafta Beştepe Albenili ışıl ışıl sol tarafta Kale ve Mamak, şehrin göbeğinde ve en öneml turistik bölgesi, bir kara delik.
Benim hesaplamalarıma göre kurlarda durum bu şekilde devam ederse USD 9,99 TRY varır. Yani atılmış 6 sıfırın bir tanesi 2021 yılın başlangıcı ile geri dönmüş olacak.
Son Sayıştay raporlarını insan okuyunca 'Neden' diye aklına soru geliyor. Örneğin Merkez Bankasında araç kiralamalar gereksiz şekilde yapılmış.
Sonuç: Suç bizde yani seçmende. Sürekli ayni parti seçilirse artık sorunlar kronikleşir ama bu sorunlar iktidar için değildir. En çok 2 veya 3 dönem aynı parti iktidara gelmeli ve en önemlisi Yargı erki, Erk olduğunu ve Yasama ve Yürütmenin güdümünde olmadığını anlamalı ve herkes Yargı'dan korkmalı. Ama bu bir utopi. Gerçek ise ortada. Trajik gerçekten trajik bir durum. Ah Türkiye Ah.
Ekonomist Şenol.