Can Sıkıcı Bir Dış Borç Hesabı
Türkiye ekonomisinde son
dönemlerde ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Örneğin TL’nin dış değer kaybı
enflasyondan yüksek olduğunda satın alma gücüne göre hesaplanan GSYH’si hızla
artıyor. Tersi olur da enflasyon dış değer kaybından yüksek olursa bu kez cari fiyatlarla
GSYH’si artıyor. Her ikisi de gerçek durumu değil sanal durumu gösteriyor.
Bir başka ilginçlik dış borç
stoku azaldıkça dış borç yükü artıyor. Dış borç stoku kamu kesiminin, TCMB’nin
ve özel kesimin mevcut dış borçlarının toplanmasıyla bulunan büyüklüğü ifade
ediyor. Dış borç stoku dolarla ifade ediliyor. Bunu dolar cinsinden hesaplanan GSYH’ye böldüğümüzde dış borç yükü ortaya çıkıyor:
Dış Borç Yükü = Toplam Dış Borç
Stoku / GSYH
Toplam dış borç stokunu
biliyoruz, bilmediğimiz büyüklük dolar cinsinden 2020 yılı GSYH’si. Bunu tahmin
etmemiz gerekiyor. Aşağıdaki tablo eldeki verilere ve haziran ayına ait TCMB
Beklenti Anketindeki tahminlere[i] göre
hazırlanmıştır.
GSYH
Tahmin Seti I (TCMB Beklenti Anketi)
|
Miktar / Oran
|
Açıklama
|
||
A
|
2019
Yılsonu USD/TL
|
5,9507
|
Gerçekleşmiş
durum
|
|
B
|
2019
Ortalama USD/TL
|
5,6760
|
Gerçekleşmiş
durum
|
|
C
|
2020
Yılsonu USD/TL
|
6,9922
|
TCMB
Beklenti Anketi (2020 Haziran)
|
|
D
|
2020
Ortalama USD/TL
|
6,4715
|
Tahmin:
(A+C)/2
|
|
E
|
2019
Yılsonu Enflasyonu
|
0,1184
|
Gerçekleşmiş
durum
|
|
F
|
2020
Yılsonu Enflasyonu
|
0,0954
|
TCMB
Beklenti Anketi (2020 Haziran)
|
|
G
|
2020
Ortalama Enflasyonu
|
0,1069
|
Tahmin:
(E +F)/2
|
|
H
|
2020
Büyüme Oranı
|
-0,013
|
TCMB
Beklenti Anketi (2020 Haziran)
|
|
İ
|
2019
GSYH (Milyar TL)
|
4.280
|
Gerçekleşmiş
durum
|
|
J
|
2019
GSYH (Milyar USD)
|
754
|
Gerçekleşmiş
durum
|
|
K
|
2020
GSYH (Milyar TL)
|
4.682
|
Tahmin:
İ+[İ*(H+G)]
|
|
L
|
2020
GSYH (Milyar USD)
|
723
|
Tahmin:
K/D
|
|
M
|
2020
Yıl Ortası Nüfusu (Milyon)
|
83,4
|
Tahmin
|
|
N
|
2019
Kişi Başına Gelir (USD)
|
9.127
|
Gerçekleşmiş
durum
|
|
O
|
2020
Kişi Başına Gelir (USD)
|
8.675
|
Tahmin:
(L/M)*1000
|
Buna göre 2020 yılı dolar
cinsinden GSYH’nin 723 milyar dolar olacağını tahmin ediyoruz. Şimdi bu
tahminle birlikte dış borç stokunu ve dış borç yükünü önceki yıllarla
karşılaştırmalı olarak bir tabloda toparlayalım.[ii]
2017
|
2018
|
2019
|
2020/IÇ
|
|
Kamu
Kesimi
|
136,2
|
139,9
|
158,0
|
169,2
|
TCMB
|
1,8
|
5,9
|
8,4
|
8,4
|
Özel
Kesim
|
316,8
|
298,1
|
271,2
|
253,5
|
Toplam
Dış Borç Stoku
|
454,8
|
443,9
|
437,6
|
431,1
|
GSYH
|
851
|
789
|
754
|
723
|
Toplam
Dış Borç Yükü (%)
|
53,4
|
56,3
|
58,1
|
59,6
|
Tabloya bakılacak olursa asıl düşüş özel kesim dış borç stokunda görülüyor. Son 4 yılda özel kesim dış borç stoku 63,3 milyar dolar (yüzde 20) azalmış. Buna karşılık kamu kesimi ve TCMB’nin dış borç stokunda toplam 39,6 milyar dolar artış olmuş. Türkiye geneline baktığımızda toplam dış borç stokunun son dört yılda düzenli olarak gerilediğini görüyoruz. Son dört yıldaki gerileme yüzde 5,2 olmuş.
Tablonun bize gösterdiği bir
başka durum, dış borç stokundaki gerilemeye karşılık dış borç yükünün artmakta
olması. İlk bakışta tuhaf görünen gelişmenin nedeni Türkiye’nin dolar cinsinden
GSYH’sinin sürekli bir gerileme içinde olması. Yukarıdaki formülde payda yer
alan dolar cinsi dış borç stoku küçülmekle birlikte paydada yer alan dolar
cinsi GSYH daha fazla küçüldüğü için dış borç yükü azalacak yerde artıyor.
Gerçekten de son 4 yılda dolar cinsinden GSYH’deki gerileme yüzde 15 olmuş. Bu
tuhaf durum dış borçların dolar cinsinden olması ve kurdan etkilenmemesine
karşılık GSYH’nin TL cinsinden hesaplanıp dolara çevrilmesi dolayısıyla kurdan
etkilenmekte olmasıdır.
Sanal göstergeler bazen lehte
çalışır, bazen de aleyhte. Satın alma gücü paritesiyle GSYH hesabında lehte
çalışan kur, burada aleyhte çalışıyor.
[i] TCMB Beklenti Anketi (Haziran 2020) için kaynak: https://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/TR/TCMB+TR/Main+Menu/Istatistikler/Egilim+Anketleri/Beklenti+Anketi+Istatistikleri/
[ii] Dış borç stoku için kaynak: https://ms.hmb.gov.tr/uploads/2020/06/Kamu_Borc_Yonetimi_Raporu_Haziran_2020.pdf,
Hocam, elinize saglık. Yazılarınızı surekli takip ediyorum.
YanıtlaSilSizden rica etsem, kamu bankalarının zararına verdigi konut kredilerinin halka verdigi zararı gosterebilecek bir yazı yazar mısınız. Herkez, bu kredilerin halkın yararına oldugunu dusunuyoru fakat bence sadece bu krediler mutahitlere yarıyor.
Mesela, benim gibi onumuzdeki birkac yıl konut alma fikri olmayan kişiler, bu zararına verilen kredilerin borc yukunu cekecek. Halkın belki binde 1 ini mutlu edip, kalan herkezin cebine dokunan bir durumdur bence.
Tespitiniz çok haklı ve yerinde. Bakayım bu kredileri tam olarak bulabilirsem bir yerden yazarım. Buradaki ciddi sorun veri şeffaflığı.
SilHarika bir talep
SilKonut satışlarında muvaazalı satışlar da var.
SilBir örnek:
Arkadaşım, darbeden bir ay sonra yurtdışına yerleşmek için, 2016 Ağustos ayında 4 evini satışa çıkardı, 7 ay satamadı. Borçlarından dolayı haciz gelmesin diye 2 tanesini kayın biraderi üzerine yaptı, 2 tanesini kardeşi üzerine yaptı. Faizler bir ara düşmüştü. O zaman kardeşi kayın biraderindeki, diğeri de tam tersi olmak üzere evleri kredi ile devlet bankasından nakde çevirdiler. Fiyatı da yüksek tuttular.
İstatistiğe baktığında, adam 4 evi için 8 kere tapu işlemi yaptı.
Mütahit A AŞ, Kayseriye ofis yapmış, satamamış. Mütahit B AŞ de Kırşehir e yapmış satamamış.
2 firma sahibi anlaşıp, banka ile ofisleri birbirlerinden satın alıyorlar. TTK uyarınca, banka alamayacağı borçları için firmalara, firmalardan alamayınca kefil ettiği mütahitlere şahsen rücu edebilir. Ancak, mütahitler ya bir akraba ya da güvendikleri biri üzerinden rücu edilemeyecek şirket kuruyorlar.
Devlet bankalarının zarar maliyeti toplum geneline biniyor.
Bunların sayısı çok değildir elbette, bizim millette herkes mal mülk sahibi değil, olanların da hepsi muvazaalı satış yapmaz, ancak yüzde 2 bile olsa yandı gülüm keten helva.
yanıtı biliyorsun zaten.. Devlet bankalara zorla yarı fiyatına kredi verdiriyor.. Bu durumda ev alan kazanıyor ama onun 2 katı da müteahhit kazanıyor..
SilPeki yıl sonu bu bankalarda oluşacak diyelim 10 milyar TL zarar nolacak.. işte onu da sen.. Ben.. milyonlarca fakir ödeyecek çile çekerek.. Bu sırada daireyi ballı kaymak satan garibim müteahhit ise çıtır sevgilisi ile maldiv tatilinde terliyor olacak
Hocam bankacılık sektörü ile ne data isterseniz yardımcı olabilirim. Bi mail atmanız yeterli:)
Silgameprojectsturkey@gmail.com
Aslında kredi alanları karlı gibi görmek de çok doğru değil zamanla anlayacaklar ki aldıkları konut fiyatı balon muş ve ne yazık ki yüksekmiş, ayrıca yüksek enflasyon ile gelirleri yeterince artmazsa ve üstüne kriz ile işsizlik sorunu yaşarlarsa aldıkları kredi ödenemez, ve diare mezarlığı olur ülke;
SilTabi kur 6,99 olursa ya burada bir artış olursa hesap Bağdat'dan döner.
SilBir Ekonomistin yazısında okumuştum, düşük kredi vermenin kamu bankalarına, dolayısıyla bize maliyeti 2019 yılında 8 milyar lira, 2020 ilk beş ayda 4,8 milyar lira diyordu, diğer yandan Türkiye de son 10 yılda aylık ortalama konut satışı 50 bin civarında iken Haziran ayında 90 bin küsur olduğunu dikkate aldığımızda zarar 10 milyar lirayı geçecek gibi duruyor.
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilBu yazı ile doğrudan bağlantılı olmasa da dış borç ile ilgili bir soru sormak istiyorum;
Türkiye Cumhuriyeti ve öncülü Osmanlı Devleti takriben (aralıklı olarak gerçekleşmiş olsa dahi) 1850 yıllarından itibaren dış kaynak açısından hep borç alan veya almaya çalışan konumda olmuştur. Bu uzun süreçte gelişmekte olan diğer ülkelerin bir kısmı tabloyu tersine çevirmeyi başarabilmişken, Türkiye Cumhuriyeti’nin konumu niçin hiç “döviz fazlası veren” duruma geçememiştir: dış kaynağa ihtiyaç duyan büyüme talebimiz mi çok yüksek, yoksa tüketimimiz mi?
Saygılarımla,
Bu sorunuzun yanıtı başlı başına bir yüksek lisans tezi olacak kadar kapsamlı. Kısaca belki şunu söylemek gerekir: Yanlış kullanılan teşvik politikası uygulamaları Türkiye'yi ithal eden ülke konumuna sokmuş bulunuyor. O nedenle hep döviz açığı veriyoruz ve borçlanmak zorunda kalıyoruz.
SilOsmanlı'da da bu böyleydi. Kapitülasyonlarla batan sistem sonunda dışarıdan borç almaya mahkûm oldu.
Tuna bey selam
SilYüksek katma değer üretip dış dünyaya satarsanız ve tüketimizi makul ve akılcı miktarlarde tutarsanız olur bunlar. Ayranımız yoksa içmeye mercedesle gidersek gezmeye sonuç bu olur.
Hocam özel sektördeki azalmanın sebebi batan firmalar olabilir mi? Batan firmanın borcuda ortalıktan gider diyerek çok basit bir mantıkla düşünebilir miyiz?
SilMerhaba Hocam. Yazilarinizi ilgiyle takip ediyorum. USD bazli kisibasina gsmh'yi yillar arasinda karsilastirirken USD (ABD) enflasyonunu hesaba katmak gerekir mi?
YanıtlaSilAslında gerekir ama yapılmıyor. Yapılsa sonuç değişmez çünkü geçmişe doğru hepsi ona göre hesaplanacak. Ancak ABD'de enflasyonun çok yüksek olduğu dönemlerde (1970'ler gibi) sonucu etkileyebilir.
SilSayın Eğilmez,
YanıtlaSilçökme kaçınılmaz ama daha ne kadar ertelenebilir? Bu ertelemelerin ekonomi üzerine getirdiği yük konusunda bir veri üretilir mi?
Türkler erteleme konusunda uzmandırlar. Ertelemelerin ekonomi dışındaki alanlara getirdiği yük daha fazla. Bunu ölçmenin bir yolu olup olmadığını bilemiyorum.
SilTürkçemizi doğru kullanalım herkez değil herkes yazılır. Bu arada yazdıklarınıza katılıyorum Sayın Mustafa Doğa
YanıtlaSilDogurudur, kusura bakmayın. Cep telefonu ile yazdım ve yazımın yayınlanacapı için heyecanlandım.
SilHocam 2020 ortalama US dolar tahmininiz tutarlı değil. 2020 ilk 6 aylık ortalama dolar kuru 6,48 civarında. bence ilk 6 ay için gerçek değerleri kullanmak gerekli. Geri kalan aylar için ortalama dolar kuru tahmini yapılabilir.
YanıtlaSilTahmini gerçekleşen verilere göre düzeltirsek ortalama dolar kururnun 6,70 civarına gelmesi gerekir.
Bu benim tahminim değil. TCMB'nin Beklenti Anketine göre tahmin. Bana kalırsa ben de sizinle aynı hesabı yaparım.
SilO hocanın tahmini değil 2019'daki gerçekleşme ile 2020 yıl sonu TCMB anketinin ortalaması. Gerçekçi olmadığı ise doğru, aynen 2020 enflasyon tahmini gibi. İlk 6 aylık dolar ortalaması zaten yıllık tahmini tutturmuş durumda. Bundan sonra doların 6,40'ın altına inmesi ve yıl sonuna kadar orada kalması lazım ki o tahmin tutsun. Enflasyonun ise en az birkaç ay negatif gelmesi lazım ki enflasyon tahmini gerçekleşsin. Bunların ikisi de mümkün değil, dolayısı ile de 2020 dolar bazlı GSYH büyük olasılıkla 700 milyar $ altında olacak.
SilDurum tahmin edilenden de kötü diyenleri felâket tellalı olarak niteleyenler bence tekrar düşünsünler.
Tablodan:
SilD: Tahmin: (A+C)/2
U: ilk 6 aylık ortalama dolar kuru
V: haziran sonu dolar kuru
W: ikinci 6 ay ortalama dolar kuru
hesaplamanın
W=(U+C)/2
D = (U+W)/2 şeklinde düzeltilmesi gerekli.
"Son dört yıldaki gerileme yüzde 5,2 olmuş." 6,2 olması gerekmiyor mu hocam? Sevgiler.
YanıtlaSilBen 5,2 buluyorum.
SilHocam öncelikle sevgiler, sizi ve diğer hocalarımızı ekodiyalog zamanından beri severek ilgiyle takip ederim. Ama bir eleştirel yorumum olacak; bu GSYH ve SAGP konusunda, kavram yöntem karmaşası içinde bir bakış açınız olduğunu düşünüyorum. GSYH hesaplama işinin zorluğu, ölçüm karmaşası, kayıtdışı ekonomi vs. Hepsini bir kenara bırakarak ben SAGP ile GSYH hesabının sanal değil aksine daha doğru olduğuna inanıyorum fakat tabiki verilerle oynama olmuyorsa. Son zamanlarda hemen hiçbir veriye haklı olarak güven kalmadı. Bu konuda da GSYH verilerinin şüpheli olduğunu düşünüyorum. Neden SAGP savunduğuma gelirsek;
YanıtlaSilŞöyleki; en basit örnekle Türkiye de bir sene boyunca sadece 1000 kg un üretildi farz edelim ve un fiyatı da 3 TL olsun, Türkiye GSYH Nominal olarak bu sene için 3000 TL ve dolar olarak 438 dolar olacaktır.
Ve yine aynı şekilde para birimi dolar olan bir ülkede 1000 kg un üretildi ve un fiyatı da 2 dolar olsun bu ülkenin nominal GSYH si 2000 dolar olacaktır. Aynı mal aynı üretim miktarı ama bir ülke 438 dolar diğeri 2000 dolar. Buna göre asıl sanal bir durum varsa o da nominal GSYH hesaplamasında var.
Temelde SAGP ile hesap bu para birimlerinin aşırı değerli/değersiz olmasının yarattığı iluzyonu ortadan kaldırmaya yönelik yapılıyor gibi bence. SAGP hesabı ile düzeltme yapınca az önceki hesaplamalarda iki ülkenin de GSYH si 2000 dolar olacaktır. Ve bence de ülkeler arası karşılaştırmalar da doğru olan da bu gözüküyor. Ama tekrar belirteyim burda veriler üzerinden illüzyon ve sanallaştırma yapacak bir sürü yol var ve bunların sonuna kadar kullanıldığı düşünüyorum. Sevgiler saygılar iyi çalışmalar dilerim.
Selam İstenmeyen Arkadaşım,
Sil1000kg un hesabı, genelde son tüketici hesaplarına göre yapılıyor. İşin, uluslar arası toptan ticari tarafında fiyatlar dünya genelinde biraz daha yakınsıyor. Büyük tüccar malı satarken, diğer maliyetlerin yanına kazancı yükseltmek için farklı ülkeler arasındaki tüketici gücü farkını da koyuyor.
Misal: Kahve üretimi olan bir kahve üreticisinin Türkiye de 7TL ye sattığı aynı kahve, Fransada 1.5Euro, Amerika'da 2.6 USD. Bu örnekte SAGP haklı çıkmış gibi görünüyor çünkü kahveci yerel maliyetlere göre kazancını bu fiyatlardan ençok hale getiriyor.
Aynı kahveci, rakip şirket alırken de tam tersi işliyor, 10 milyon dolara Amerikada şube zor açarken, Türkiye de rakibini tüm şubeleri ile satın alıyor. Serveti hızlı transfer ediyor.
Tüketim açısından bakınca da, bir Türk'e ayda 3 kahve satarken, Amerikalıya 20, Fransıza 10 kahve satıyor. Ciro ve kazanç konusunda SAGP tersine sonuç veriyor bu tüccara.
Un, kahve, fındık gibi temel ürünlerde, uluslar arası tüccar malı ucuz ülke ile pahalı ülke arasında aynı maliyet ile topluyor.
Aynısı cep telefonu, araba gibi teknoloji ürünleri için de geçerli. Ancak bu ürünlerde ise verimsiz SAGPsi yüksek ülkelerin devletleri vergi toplamak için bu ürünlere fahiş vergi uygulayınca, Amerika da 700USD, Fransada 680 Euro, Türkiye de 8000TL gibi fiyat oluşumu ortaya çıkıyor. Kabaca söylemek gerekir ise, SAGPsi yüksek ülkenin ekonomik verimsizliği olduğu için, yabancı ülkelerde üretilen ürünlerin fiyatları aşırı yüksek oluyor.
Dünya serbest ticareti arttıkça, SAGPsi yüksek ülke görece fakirleşiyor, ekonomisi verimsizleşiyor.
Mal ticaretindeki bu durum ücret durumunda da etkisini gösteriyor. Yazılım, matematik, finans matematik, veri madenciliği gibi ekonomik verimi hızlı artıran insanların ücret farkları onları cari fiyatlar ile ücretin yüksek olduğu ülkelere, yine uluslar arası tüccarlar tarafından çekiliyor. Türkiye toplumu kapalı toplum, sokaktaki insan çok farketmez, en iyi farkedilen ülkeler Hindistan ve Çin'dir. Yetişmiş eleman hızla ülke değiştiriyor. Misal; Google, Microsoft, Adobe gibi dev firmaların CEO ları Hindistan kökenli insanlar.
Persona Non Grata kardeşim,
SilOlay nerede bitiyor biliyor musun?
Bu iki ülke askeri olarak savaşınca. O zaman ak koyun kara koyun ortaya tam çıkıyor.
SAGP si yüksek görünen ülke, uzun süreli sıcak bir savaşı kazanamıyor.
Uçak üretemiyor, askerine benzin alamıyor, savaş gemisi üretemiyor, uzun menzilli roket yapamıyor, bunların yerine ne yapıyor bol bol tüfek, tabanca ve mermi yapıyor.
Olayın özü budur.
Emeğinize sağlık hocam her zaman ki gibi doyurucu bir yazı olmuş
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilBir eğitimci olarak sizi kıskanıyorum hocam, ancak böylesine yalın ve berrak anlatılır mevcut durum. Tabi anlamak isteyene....
YanıtlaSilEstağfurullah. Çok teşekkür ederim.
Silhttps://www.youtube.com/watch?v=_XETuBkcCzE bu çok ilginç fed neden toyota, daimler, bp gibi tahviller alıyor? apple ın 10 milyar dolar nakiti varken neden apple tahvillerini alıyor ? daimlerin ortakları kuveytliler ve Çinliler hemde :)
YanıtlaSilDolarda yıllık % 2,5 enflasyon var.. bu on yılda yüzde 25 kabaca değer kaybı demektir .. tüm karşılaştırmalarda mesela 2010 daki 30 milyar dolar borç bugün yine 30 milyarda kalmışsa gerçekte alım gücü olarak 7,5 milyar dolar daha düşük.. bizde bu hata çok yapılıyor 2010 daki altın 1918 dolar ons tavan ..bugünkü değeri asgari o paranın 2180 dolar ons yapıyor
YanıtlaSilBu yıl %59,6 oranına çıkan dış borç-GSMH oranı %100 olduğunda mı kıyamet kopacak Mahfi bey ?
YanıtlaSil% 100 olmadan da kıyamet kopar ama bir yandan da GSYH miz artacağı için oralara varmaz.
SilBazı avrupa ülkelerinde 100ün üstünde kıyamet kopuyor gibi durmuyor yada bir paradox var :)
SilSelam Sn Etoner,
SilDemirel'in tabiri ile ödeyemeyecek olana borç vermezler, diyerek yoruma başlıyorum.
Türkiye için kıyamet seviyesi olduğunda alacaklılar kapıya dizilmeye başlarlar.
Ben eski askerim, güç'ten anlarım, ama bu alacaklı-borçlu düzeni dünyada nasıl kurulmuş ise anlayamıyorum, alacaklı bir şekilde parasını devletten tahsil ediyor.
Kanaatimce, kıyamet zamanı kapıya IMF gelecektir. Yok hükümet IMF'yi istemiyor, yok hükümet şeffaf değil, yok hükümet şudur budur bilemem, onlar işin laf kısmı. Alacaklı kapıya dayanmak istediğinde, IMF istemeyen hükümet gider, yerine IMF kurallarını uygulayan hükümet gelir. Bu alacaklıların böyle bir güçleri var. Nasılını bana sormayın, bilmiyorum. Kıyamet günü geldiğinde, şeffaflık istemeyen hükümetin yerine gelenler öyle bir eski defterleri açarlar ki, ahalimiz "yoh artıh bu gadder de olmaz" deyip, eskileri mazisinden de siler. Her hükümet bunu bilir, bilmesi gerekir.
Hocamızın dediği gibi 100% borçluluk oranının çok altındadır bizim kıyamet seviyemiz. Alacaklı o seviyelere gelmesini istemez.
IMF gelmeden iyi bir devalüasyon, ardından bol bol ihracat ile eldeki malları ucuza dışarı verme, cari dengenin alacaklının borcunu riske etmemesinin sağlanması, sonrasında alacaklının alacağı kadar IMF borcu oluşturmak ile TL değerinin borç çıkışından etkilenmemesi, borcun IMF leştirilmesi ...
Hükümet IMF yi istemez ise, borç bulamaz, yukarda hocamızın tahtasında yazıyor, borç giderek azalıyor, ekonomi küçülüyor, ülke siyaseten de dışlanıyor...
çok şükür kötü günler bitti tek sorun daha kötü günlerin bizi bekliyor :) bu arada elinize emeğinize sağlık hocam
YanıtlaSilTeşekkürler
SilEmeğinize sağlık hocam yine güzel bir yazı olmuş. Ek olarak konudan bağımsız bir şey söylemek istiyorum. İİBF öğrencileri olarak kariyer konusunda çok büyük bir karmaşa içerisindeyiz. Bilhassa sizin de alanınız olduğu için iktisat alanındaki kariyer fırsatları, öğrenciler nerelere yönelmeli, iktisat öğrencileri için özel sektörde veya kamuda çalışmanın avantajları-dezavantajları, Merkez Bankasında kariyer gibi genel olarak aslında iktisatçılar için bir kariyer rehberi niteliği taşıyan bir yazı kaleme almanız mümkün mü acaba? Çok ciddi kafa karışıklıkları yaşıyoruz. Yardımcı olursanız şahsım adına çok minnettar olurum.
YanıtlaSilNe yapıp edip kamuya girin,
Sil1. Sizin gibi aydın düşünceli kamu personeline hep ihtiyaç var.
2. Özele her zaman geçersiniz.
3. Maaş güvencesi var.
4. Kamuda kurumun tepesinde güreşçi bile olsa, işi yapacak iktisatçıya hep ihtiyaç vardır, tepedeki güreşçi bile olsa, orada oturmak için iktisatçıyı tutmak zorunda. Eski Osmanlı bürokrasisi tabiriyle, tepedeki güreşçiye söz geçirmek daha da kolaydır.(Bu topraklarda liyakat gideli 500 yıl oldu, yeni değil, bizim devlet erkanı tepedekiyle nasıl baş edeceğini iyibilir, siz de kamuda öğrenirsiniz.)
Ekonomik veriler ne kadar kötüyse sosyal ve siyasal alanda da zulüm ve baskı o kadar artacaktır.sosyal medya yasakları barolara yönelik baskılar eleştirel yayın yapan halk TV tele 1 gibi medya organlarına kesilen cezalar vb.leri.iktidar kaynaklı baskı ve şiddet dili sokakta da yansımasını buluyor kin ve nefret dolu güruhun bireysel şiddet eğilimi de artıyor.kötülüğün sıradanlaşması tüm ülkeye egemen hale geliyor.
YanıtlaSil*bkz.Kötülüğün Sıradanlığı,Yazar: Hannah Arendt
Konuyla İlgili bir yazı https://www.birgun.net/haber/olagandisiligin-degil-kotulugun-siradanlasmasi-158176
Mahfi bey
YanıtlaSilTwitter'da kitaplarınızın fotoğraflarını çekip paylaşıyorsunuz.
Ama blogunuzda, son okuduğunuz kitaplar hakkında kısa değerlendirmelerinizle yayınladığınız yazılar da var.
Bu yazılarınızı ihmâl etmeyeceksiniz, değil mi?
1 Mart 2020'den beri hiç yazmamışsınız çünkü (http://www.mahfiegilmez.com/2020/03/kitaplar-ve-okumalar.html)
4 aydır hiç yazmamışsınız, cevabınız nedir?
Biraz okuma biriktiriyorum.
SilHocam merak ettigim bir husus var . Yanitlarsaniz mutlu olurum.Sorum şu;
YanıtlaSilDolar iki aydir ayni seviye de...
Talep olmasa asagi gelmesi lazim.
Talep olsa yukari gitmesi lazim.
Ayni yerde duruyor. Bu nasil mumkun oluyor?
Kisaca 6.85 demir atti . Ne asagi ne yukari .Tesekkurler yorumunuz icin .
Müdahale var.
SilSome unpleasant .... arithmetic. :)
YanıtlaSilVatandas Turkce Konus
SilDevletin memur sayisini arttirmasi lazim suanki seviye cok az. Issizligin cozumu memuriyetin az alimindadir. Kamu personeli sayisi artarsa hem verimlilik artar hem de issizlik
YanıtlaSilHocam yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum benim sorum;
YanıtlaSilKamunun dış borcunu nereden temin ettiği ve bu borcun maliyetinin diğer ülkelere göre kıyası nasıl
hayırlı günler temennisiyle
Kamu kesimi dış borçlanmayı büyük ölçüde tahvil satarak yapıyor. Borcun maliyeti gelişmiş ülkelere göre çok yüksek gelişmekte olan ülkelere göre de yüksek.
SilHocam, mrb, özel sektör açısından bakarak, dış borç stokunun azalmasıyla ithal girdinin azaldigini, dolayısıyla ithal girdi kullanılarak yaratılan katma değerin de azaldığını ve katma değerdeki azalmanın GSYİH'de kendinden daha büyük bir azalmaya sebep oldugu şeklinde de ifade edebilir miyiz bu durumu? (Örneğin, 1 dolarlık girdiden 3 dolarlık ürün elde ettiğimizi varsayarsak)
YanıtlaSilBir de kur meselesi var. Kur arttıkça bizim cari fiyatlarla GSYH düşüyor
Silcok tesekkurler beynim yandi gene.Cok fakirlestik hocam cook
YanıtlaSilHocam elinize saglik. Yine guzel bir açıdan bakmışsınız. Özel sektör endişe edip borç azaltıyor, akp koalisyon yönetimindeki kamu ise; özel sektör sağlıklı karar verdi, ileride bu kazları yolarken gelirlerim artar deyip, olmayan keseden harcıyor yine. Neyseki, gelecek nesillere çıkacak fatura, yani bu aylarda birşey olmaz,eh, 2023e kadar da.. domuzdan ne koparsa artık. Ya gözümüze kaçsaydı? Gsmh büyüklüğünü açıklayacak makam da, tanıdık, aileden.. Bir kıyak yapar zamanı geldiğinde. Bu yıl korona yılı, bir de Gsmh düşük çıkarsa ne olacak hocam?
YanıtlaSilSelam Meking kardeşim,
YanıtlaSilBenim de çevremde herkes alsat yapıyor.
Dün kitapçıya gittim,
adam Mahfi hocamın ekonomi kitabını almış,
aldığına 3 5 fazla yazıp satıyor,
ben şok tabi, hemen çıktım.
Bu olması gereken durum , arz-talep dengesinin sozkonusu fiyarlarda gerceklesmesinden alici da satıcı kadar sorumludur. Talep az olsa, satıcı aldığı fiyatın da altında satış yapmak zorunda kalacaktır.
YanıtlaSilHocam 1 yıl içinde Türkiye'nin 164 milyar dolar borç döndürmesi gerekir. Rezerv 90 milyar dolar. 90/164=0.55 Hocam borcu finanse etmemiz zor görüküyor. Ayrıca cari açığı rezerv ile finanse ediyorlar. Bu iki durum var. Bu olaylar doları yukarıya götürür mü ?
YanıtlaSilGötürür
SilHocam, ben ekonomik sistem konusunda fikir almak isterim. Ekonomik gidisat global olcekte de cok zorlu bir surecten geciyor. Kapitalist sistem, buyumeye endeksli ve virus sorunu buyumenin aksine kuculecegimizi gosteriyor. Sizce ekonomik sistem.degisikligi gerekli mi?
YanıtlaSilKapitalizm, katı formda bir sistem değil, daha çok sıvıya benziyor, o nedenle bulunduğu yerin şeklini alıveriyor hemen.
SilSerbest piyasa buyume endeksli degildir, galiba aklinizdaki ponzi sistemi. Nufusunuz surekli artiyorsa ekonominin buyumesi lazim. Tabi hukumetler de hep ilerde isler daha iyi olacak gibi kendini ayarlar ve buyuk borclar alir, bu borclari odemek icin buyumek gerekir yoksa enkazin altinda kaliriz.
Silhocam birşey üretmezsek, faiz politikasını değiştirmezsek daha çok gsyh düşüşüne şahit oluruz.
YanıtlaSilHocam, sizi hazine mustesarligi doneminizden beri ilgi ile takip eden birisiyim. Yildiz Teknik'te bir programiniz olmustu ve orada tanismitik. 20-21 yil onceydi tabii bu. Halen de ilgi ile yazilarinizi, kitaplarinizi okurum. Su an Kanada'dayim ve umarim Turkiye'ye bir gelisimde cay icip, ekonomi ile ilgili bir sohbet imkanimiz olurum. Bundan cok memnun olurum.
YanıtlaSilYorum kisiminda da belirtmek istedigim birkac husus var. Calismaniz cok bilgilendirici olmus. Ancak, ben Turk ekonomisinde daha cok yapisal planlara yogunlasmak istiyorum. Turkiye'nin en buyuk sorunu uretmemesi, su an. Bir ulkenin uretim merkezi haline gelmesi icin comparative advantage'nin oldugu alanlari bulmasina bagli.(Ingilizce terimler icin ozur diliyorum. Ekonomik terimlerin ingilizcesine daha hakim oldugum icin Turkce karsiligini bazen bilemiyorum). Bir de bu alanlarda surdurulebilir bir buyume imkanininin olmasi lazim. Butun bunlar cok saglam 15-20 yillik planlarla olur ve bunun DPT taraindan yapilmasi gerekli benim bildigim kadariyla. Su anki hukumet/DPT kadrosunda, boyle bir plan/proje haziriligi var mi? Asil bunlarin uzerinde yogunlasilmasi gerektigini dusunuyorum. Bu konuda burokrasi'de nasil bir isleyis hakim? Dusuncelerinizi paylasirsaniz, cok sevinirim.
Hocam yazı için teşekkürler, elinize sağlık. Türkiye'de kredi desteği şeklinde verilen desteklerin, doğrudan gelir desteği şeklinde verilmesi halinde, nasıl bir ekonomik etki yapacağını analiz edebilir miyiz?. Dünyada pek çok ülke, bu şekilde ekonomiye destek oldu.
YanıtlaSil