Türkiye’de Para ve Maliye Politikasının Başarısının Ölçülmesi
Maliye Politikası
Uygulamasının Sonuçları
Bütçe, vergiler başta olmak üzere
gelirleri, harcamaları ve borçlanmayı kapsadığı için maliye politikasının en
önemli uygulama aracı konumundadır. Buna göre bütçede başlangıç için öngörülen açık
(ya da fazla) ile gerçekleşen (açık ya da fazla) arasındaki farklar (sapmalar)
bize maliye politikasının ne kadar başarılı olduğunu gösterir.
Aşağıdaki grafiklerden soldaki
2002 – 2019 yılları arasında bütçe dengesinde başlangıç öngörüsüyle gerçekleşen
durum arasındaki sapmayı, sağdaki grafik aynı durumun 2010 – 2019 yılları
arasındaki görünümünü sergiliyor. Sağdaki grafiğin kapsanan süre dışındaki bir
farkı da 2019 yılında tarihte ilk kez kullanılan TCMB yedek akçesini dışarıda
bırakmış olmasıdır.
Soldaki grafikte en büyük sapma
2009 yılında küresel krizin Türkiye’yi etkilediği yılda ortaya çıkmış
görünüyor. Sağdaki grafikte ise TCMB’den tarihte ilk kez alınan yedek akçe
dışarıda bırakıldığında en büyük sapmanın 2019 yılı bütçesinde (yüzde 100’ün
üzerinde) olduğu görülüyor.
Para Politikası
Uygulamasının Sonuçları
Merkez Bankası uzunca bir süredir
para politikasını enflasyon hedeflemesi uygulamasına göre şekillendiriyor. Bu
durumda başlangıçta belirlenen enflasyon hedefiyle yılsonunda ortaya çıkan
enflasyon oranı arasındaki farklar (hedeften sapmalar) bize para politikasının
başarılı olup olmadığını gösterebilecek en önemli ölçü olacaktır.
Aşağıdaki grafiklerden soldaki
2002 – 2019 yılları arasında enflasyon hedefiyle gerçekleşen enflasyon
arasındaki sapmayı, sağdaki grafik aynı durumun 2010 – 2019 yılları arasındaki
görünümünü ortaya koyuyor.
Her iki grafikte de hedeften
sürekli sapmalar olduğu, en büyük sapmanın ise 2018 yılında ortaya çıktığı
görülüyor.
Para Politikası Başarısız, Maliye Politikasında ise Başarı Kaybı Görülüyor
Maliye politikasının başarısını
bütçe dengesinin başlangıçta öngörülen dengeye yakınlığıyla ölçüyoruz. Bunun
bir nedeni uygulanan politikanın hedefle uyumlu olup olmadığı bir diğer nedeni
de sapmanın açığın büyümesi şeklinde ortaya çıkması halinde kamu borçlanmasının
artırılmasına yol açmasıdır. Bu çerçevede baktığımızda maliye politikasının 2019 yılına kadar başarılı olduğunu, 2019 yılında bu ivmeyi kaybetmeye başladığını görüyoruz.
Para politikasının başarısını
enflasyondaki gerçekleşmenin hedefe uygun olup olmadığıyla ölçüyoruz. Bu açıdan
bakıldığında para politikası 2002 – 2005 arasında ve 2009 yılında küresel kriz
sırasında başarılı olmuş, diğer yıllarda ciddi bir başarısızlık yaşamış görünüyor.
Tüm politikaların sadece tek amacı olmalıdır: İnsanların mutlu ve huzurlu yaşadığı bir ülke yaratmak. Bunun da en önemli göstergesi hayat standardıdır. İnsanların belirli bir standartta yaşamaları için düzgün bir işleri olmalıdır. İşsizlik düşmüyorsa bütün politikalar çöptür.
YanıtlaSilKatılıyorum
SilBizim mahallede Yaşar Usta diye biri vardı. Sağa sola çok borcu vardı ama aynı hayat standardını devam ettirip hiç de bir sorun yaşamıyordu. Bir gün sorduk Yaşar Usta bu işin sırrı nedir diye? Oğlum birinden borç alıp diğer borcumu kapatıyorum, dediğim tarihte borcumu ödediğim için de herkes bana güvenip borç vermeye devam ediyor demişti. Bizim ülke olarak durumumuz bu galiba. Bir noktada borç verecek birilerini bulabildiğiniz sürece bir sorun çıkmıyor. Öyle mi Hocam?
YanıtlaSilYaşar Usta'nın çevresi baya genişmiş
SilHocam, Google a yaptirim karari aldik galiba, twitterda yazinizi gordum, okuyabilmek icin epey ugras verdik.
YanıtlaSilTürk Telekoma siber saldırı olmuş diye okudum.
SilSelam 18.09,
SilMerak etmeyin kedidir o kedi.
https://www.youtube.com/watch?v=3AT3VW5uNDg
Sayın Mahfi Eğilmez'in yapacağı yeni analizlere malzeme tedariği:
YanıtlaSilÖnümüzdeki 10 yılda, Türkiye siyasetine yön verecek hareketlerin temsilcileri:
"Ekrem İmamoğlu"
"Ali Babacan"
"Selahattin Demirtaş"
Bu üç kişi dışındaki kişiler de önemini korumaya devam edecek. Fakat asıl kümelenmeler, bu üç kişi etrafında olacak.
Sayın Eğilmez'in dikkatine...
İyi akşamlar.
Kardeş, bu blog'da "bold" ve küstah bir tarzda yazan muhtemelen tek sen olduğundan artık şunu öğrensen bence iyi olacak:
SilBir yazının koyu, açık, italik, kırmızı üzerine beyaz puantiyeli v.s. olması değil içeriği önemlidir. Bugüne kadar yazdıklarında açıkçası ben "şahsım" olarak herhangi bir pırıltı göremedim. İstersen normal karakter kullan da yazıların fazla dikkat çekmesin, diğer "Adsız"ların arasında kaybolup gitsin...
Tam tersine, diğer "Adsız"ların arasından sıyrılması için "bold", "italik" yazılacak sayın Mesuliyetli. SIRF SİZE İNAT OLSUN DİYE ;-)
SilSiz, bu blog'da yazılan yazıların şeklini şemalini teftiş edip, kendi kendinize verdiğiniz "blog'ta şekil şemal zabıtası" görevinizi severek yerine getirebilirsiniz. Kendi kendinize eğlenebilirsiniz.
Yok, ben şekle şemale bakmam, içeriğe bakarım da sizinkiler ister istemez dikkatimi çekiyor, gene ne yazmış diye boşu boşuna vakit kaybediyorum. Sizin yazı gözümü alıyor yani, hemen bir alttaki yoruma atlayamadan şöyle bir göz gezdirmek durumunda kalıyorum. Başka sıkıntı yok, keyfinize bakın...
SilMahfi Hoca yazılarını iktidara ve siyasetçilere göre yazmaz,ekonomik değerlere göre yazar adsız.
SilTeşekkür ederim sevgili Emrah Fidan. Ne yapmaya çalıştığımı anlayan izleyenler/okurlar olduğunu görebilmek beni çok mutlu ediyor.
SilMahfi bey
YanıtlaSilHerhangi bir şey ima etmek için sormuyorum.
Kanal İstanbul projesiyle sık gündeme gelen Terkos Gölü'nü ziyaret etmişliğiniz var mı? Sizce nasıl bir yer?
Ben Terkos Gölüne hiç gitmedim. Biz Ankara'da büyüdük. Çocukluğumda Terkos gölü İstanbulda olduğu halde Ankara'da musluktan akan suya terkos suyu denirdi.
SilHocam yorumunuzu okuyunca aklıma şu anım geldi. Çocukluğumda bir arkadaşımızın evindeki bir odadayız. Evin oturma odasında arkadaşımızın annesi, arkadaşları ve bir de yaşlı teyze vardı. Video'da Amerikan filmi seyrediyorlar. Neyse dışarıya çıkacakken oturma odasına uğradık. Tam o sırada o yaşlı teyze filmdeki birisinden bahsediyor : 'Vah vah gördünüz mü adamı deli diye Bakırköy'e attılar. Halbuki adam deli değil'.
SilSonra arkadaşlardan biri teyzeye, 'Aaa Amerika'da da mı Bakırköy varmış?' dedi.
Yaşlı teyzenin cevabı : 'Olmaz olur mu oğlum, her ülkede Bakırköy var. Delileri sokakta mı bırakıyorlar sanıyorsun'.
20.47,
SilAdam 30 yıldır Almanya'da market sahibi, kendi işletiyor.
Dükkana Alman müşteri girdiğinde,
onla konuşacak kadar Almancası yok,
yanında çalışan elemana,
oğlum şu turiste bir baksana ne istiyorlar diyor.
Sizdeki teyze yine iyi...
Hocam, biz Kayseride küçükken çeşme suyu biraz acı veya çamurlu akar ise,
SilTerkos Suyu gibi olmuş derdik.
Terkos her yerde meşhur, eğer terkos bile bozulacak diyorlar ise,
olay tuzun bile kokmasından vahim demektir.
Hocam, para ve maliye politikalarının tutarlılığına iliskin vermisr olduğunuz grafiklerde görece hedeflenenden sapmalar görülüyor. Başarı kriteri olarak kabul gören bir sapma oranı var mıdır?
YanıtlaSilÖncelikle her sapma hedefi tutturamadığınızı gösterir. Bu açıdan kabul gören bir sapma oranı olamaz. Ancak kendi dışımızdaki nedenlere dayanan açıklanabilir sapmalar veya açıklanamayan sapmalar vardır. Örneğin 2009 yılı bütçe sapmasını küresel kriz ile açıklayabiliriz. Bu sapmada bizim pek bir kusurumuz yoktur. Mecbur kalınmıştır. 2019 yılı enflasyon sapması ise keyfidir, politiktir. Hedef bilerek tutturulmamıştır veya tutmayacağı bilinen bir hedef iş olsun diye açıklanmıştır.
SilBu tür konularda kesin oranlar yoktur. Ama mesela normal yıllar için yüzde 5 dolayında bir sapma kabul edilebilir bir sapma olarak kabul edilebilir. Doğal afetler, savaş, kriz gibi olaylar olmuşsa bu oran yükselir. Ne olursa olsun % 50 sapma kabul edilemez bir orandır.
SilAlmanya butcesi de her yil sapiyor. Adamlar bu yilda butceyi tutturamamislar.On uc bucuk milyar avro butceleri fazla vermis.Bizim herhalde yurtdisina nasil enflasyon yaratilir nasil butce acigi verilir konularinda eleman gonderip danismanlik vermemiz gerekecek.
SilMahfi Hocam, Recep Tayyip Erdoğan sürekli faizi düşüreceğiz diyor da diyor ama bu baskıyla düşürülen iç faiz sonucunda oluşan dengesizlik ve risk nedeniyle dış piyasalardan alınan faiz çok arttı. En son İş Bankasının çıkardığı 20 yıllık tahvillere %7.75 faiz verilmek zorunda kalınmış. İş Bankası güvenilir kurumsal bir yapı olduğu halde. ABD’de ise bir mortgage alıcısı 15 yıl için %3.5 ve 30 yıl için %3.8 faiz ödüyor. Faiz faiz diye konuşulurken, faiz haram diye konuşulurken, bu muhafazakar iktidar dış faizi hoplattı. Bu konuda bir yazı yazar mısınız diye soracaktım. Herkes faiz giderimiz azaldı zannediyor ama artmış olmasın. İş’in kötü tarafı iç faiz öderken para içeride kalıyor, dış faizde ülke dışına çıkıyor.
YanıtlaSilİşbankası, Yapı Kredi, Koç holding in aldığı faizi görünce gözlerime inanamadım.
SilElinize saglik guzel bir noktaya isaret etmissiniz hocam. %300 hedef sapmasi kabul edilebilir bir ciddiyet icermiyor. Benim bildigim hedef sapmalari tekli rakamlarda olur. %100 veya %200, 300 gibi sapmalar, hedefi koyanin bilgisiz ve olan bitenden habersiz oldugunu gosterir. Hedefi tutturmak diye bir amac olamaz, hedef diye verdigin zaten namusundur. Bu kumesin icinde, Kendi data setini toplaman yasak, die data seti kullanmak mecburiyeti var yasada, ona ragmen bu gibi sapmalar hala devam ediyor, 3uncu sinif ulke gorunumu veriyor. Sapmanin olmadigi donemler, yeni ve enerjik akp orgutunun tum egilimlerle elele yurudugu -begenmesek de- umut ve degisim donemleri, sapmanin arttigi donemler ise milliyetci +islamist koalisyonuna donusen iktidarin fasizan uygulamalrinin arttigi ve kasarlanmis akp orgutunun cikarlari ugruna hukukun terk edilmeye baslandigi donemler. Kabul edilebilir sapma nedir, sapma namus mudur? Sorusunu konusmak gerekmez mi? Butce disiplini disina cikabilmek bu kadar kolay midir?
YanıtlaSil% 5 sapma normal yıllar için kabul edilebilir.
SilHocam,
YanıtlaSilyeni ekonomi paketinin doğalgaz faturaları ümmetin adresine gelmeye başlasın,
o zaman başarıyı millet ölçmeye başlar.
Ümmet daha faturaları görmedi.
Hükümet kurnaz, önce işi yapıyor, faturayı arkadan gönderiyor.
Bı hayat daha sunsalar yine Maliyeci mi olmak isterdiniz yoksa National Guard mı?
YanıtlaSilİktisatçı olmaktan memnunum.
SilBütçe açığını politikaları doğru uygulayarak değil; zamlar ve cezalar ile halkın üzerine yıkarak çözmeye çalışan bir iktidar var şu anda. Böyle giderse siyasi olarak karizması kendi kitlesi üzerinde de bitme noktasına gelecektir.
YanıtlaSil2011 yılı Mart ayında, daha sonra ABD savunma bakanı olacak olan dönemin CIA başkanı Leon Panetta Türkiye'ye geldi ve 5 günlük "gizli" bir çalışma ziyareti yaptı. Bu ziyaretin ardından kardeşim Esad katil Esed'e dönüştü, hepimizin gözleri önünde Suriye felaketi yaşandı, ardından Doğu Akdeniz'deki gelişmeler, Libya v.s. devreye girdi, ülke tümüyle şirazesinden çıktı. Bütün mantıklı, gerçekçi hedefler önemini yitirdi zira o ziyaretten sonra tek hedef islam dünyasının halifeliğine dönüştü. Olaylara bu gözle bakarsanız neden bütün hedeflerin şaştığını ve şaşacağını, neden bu günlere geldiğimizi anlamak daha kolay olur.
YanıtlaSilİşin acı tarafı ise geçen 9 yılda dünyada, yakın çevremizde ve ülkemizde konjonktür tümü ile değişmiş olmasına rağmen hedefimizin halifelik-mehdilik arası bir şeye evrilerek devam ediyor olması. Tek hedef bu olunca diğer hedefler teferruattır...
Ozaman Perinçekle bahçeli Erdoğan islam halifesi olsun diye cansiparane Erdoğanı destekliyor anlamı çıkıyor bu yorumunuzdan
SilAdsız 13:19
SilSiz bu ülkede görünürdeki her türlü maddi-manevi güçlüğe rağmen 50-60 yıl siyaset yapmayı başarabilen kişilerin gerçekten de bağımsız karar verebildiklerine inanıyor musunuz?
İstanbul havalimanını yapan şirket dış hat yolcusundan 20, iç hattan 5, transit yolculardan da 3 € hizmet bedeli alıyormuş. Aynı şekilde hastaneler ile yol-köprüler. Bu devletin asli görevi olan altyapı yatırımlarının vatandaşın sırtına yıkılması anlamına gelmiyor mu? Bir de üstüne nasıl cebimizden 5 kuruş çıkmadan yaptık deniyor? Altyapı yatırımlarının bu şekilde kullanan-kullanmayan tüm vatandaşlara yaptırılması garip değil mi? Yoksa gariplik bende mi? Ben bugüne kadar muhalefet partileri dahil kimseden vatandaştan vergi alıyorsunuz zaten elinizi cebimizden çekin diyen duymadım.
YanıtlaSilBir ülkede devlet tarafından yapılan her şeyi vatandaş öder.
SilHükümetin yaptıkları bina, yol, su, okul, sosyal yardım veya savaş olabilir.
Ne kadarının kullanandan, ne kadarının kullanmayandan alınacağını da belirler.
Köprüyü geçenler için ücretsiz yapar ise, köprüden geçmeyenler o parayı öder.
Cebimizden 5 kuruş çıkmadan yaptık diyen ya kendi ve arkadaşlarının cebini ifade etmiştir, ya da yalan söylemiştir.
Mete han 2200 yıl önce der ki, büyük devlet kurmaya büyük kan gerek.
Yani, halkına benden büyük devlet kurmamı istiyorsanız ortaya kanını vercek asker koyun, der.
Avrupanın en büyük havalimanını istiyorsanız, ortaya Avrupanın en büyük havalimanı için gerekli parayı koymak gerek. Halkımız yıllar önce en büyük havaalanına sahip olmak istediğini seçimlerde belirtmiştir. Siyasetçi de bir şekilde yapmıştır. Bedelini ödemek halka düşer.
Sayın Adsız 17:18
SilÇok doğru söylemişsiniz ama bu ülkede devlet tarafından yapıldığı iddia edilen ama aslında yapılmayan şeyleri de vatandaş ödüyor. Avrupa'nın en büyük hava limanını istemek gibi bir saçmalığı bir yana koyalım da, eğer gerçekten halk bunu istediyse ve seçimlerde de istediğini belirttiyse neden o hava limanının yapılması için gereken bedelin mesela 5 katını ödüyor, asıl sorun bence burada. Örneğin Çin, bizim bu ucube hava limanından daha büyüğünü neredeyse bizimkinin üçte birine mal etti bildiğim kadarı ile.
Mete han büyük kan istediğinde halkın mezbahaya sokulup tümden doğranması gibi bir durum çıkıyor yani ortaya. Tamam, bir şeyin ödenmesi gerekiyorsa ödeyelim de neden her ödenmesi gereken bedele karşılık bu iktidar döneminde o bedelin beş-on katını ödüyoruz, bu bedeli sırf iyi bir şeyler yapılsın istediğimiz için kimlere ve neden ödüyoruz, yapılan işlere karşılık bir de o işin bedelini çok aşan paraları adeta haraç gibi neden birilerine ödemek durumunda kalıyoruz, bunu sorgulamayalım mı sizce? Devletin temel görevi halka hizmet için halktan topladığı paralarla iyi bir şeyleri en uygun fiyatlarla yapmak-yaptırmak mıdır yoksa yap-satçı müteahhit mantığıyla her yaptığı "hizmeti" tutturabildiği fiyata halka satarak kazıklamak mıdır?
Akparti tabanı hazineden tek kuruş çıkmadığına hala inanıyorsa ki inanıyor bunda suçlu olan erdoğan değil durumu tüm şeffaflığı ile akparti tabanına anlatamayan muhalefetin suçudur
SilHer olumsuzluk için muhalefeti suçlamak huyu iyi bir şey değildir, gerçekçi de değildir. Hedef saptırmak ve iktidarın yanlışlarını gözlerden gizlemek dışında bir işe yaramaz.
Sil13:22,
SilMuhalefetten kastınız CHP ise,
o muhalefet 2003 yılı (sanırım şubat ayından) itibaren Erdoğan'ın kontrolündedir.
Ekranlar ve sosyal medyada muhalefetçilik oyadıklarına bakmayın, bir muhalif akım oluşturmazlar.
CHP nin görevi, dönüşen Türkiye'de eğitimli kesimin tepkisini kontrollü olarak söndürmektir.
İki kutuplu toplumda, AKP ve CHP den birini diğer toplum kutbuna gösterip oyların konsedalizasyonunu sağlamaktır. İki tarafın medyası, aklın sesini kısıp, kendi taraftarlarının kutuplara ayrışmasına hizmet verir.
2017 yılından sonra, CHP ye gerek kalmadı, usulen bir miktar daha gitmesi gerekiyor demekki.
Bu çok basit bir toplum mühendisliği çalışmasıdır. Başka toplumlarda da uygulanmıştır. Japonya da 2. dünya savaşı sonrasında (bir aşamaya) kadar uygulanmıştır. Siyasetçilerin rakipleri ile halk karşısında karşılıklı münazara yapmadığı hemen hemen her toplumda bu tarz sorun vardır.
Hocam selamlar. Türk eximbank kredi vermek için kaynakları nereden buluyor ve mevduat topluyor mu?
YanıtlaSilHayır Eximbank mevduat toplamıyor. Sermayesi var, Hazineden alıyor ayrıca TCMB'den ihracat kredisi için destek alıyor. Bir de dışarıdan zaman zaman borçlanıyor.
SilTesebbusu devlete mi ait?
Silhocam merhabalar iktisadi gelişme ve uluslararası iktisat alanında yüksek lisans yapıyorum tez aşamasındayım ve konu bulmakta çok zolanıyorum tavsiyelerinize ihtiyacım var yardımcı olusanız çok sevirim.
YanıtlaSilDış ticaret ile iktisadi büyüme arasındaki ilişkiyi inceleyebilirsiniz.
Silhocam çok fazla yapılmış o konu ile ilgili. daha güncel önerebileceğiniz konular var mı
SilSevgili Hocam,
YanıtlaSilBaşarısını ölçmek için ortada bir maliye politikası olması gerekmez mi?
Vergi indirimleri, teşvikler vs uygulandığına göre ortada büyümeyi teşvik edici bir maliye politikası var demektir. Mesele o politikanın ne kadar doğru ve etkili olduğunda.
SilBilgilendirici yazınız için teşekkürler hocam, ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilUmarım 2020 daha iyi bir yıl olur, pek de umut edemiyorum ama :(
Teşekkür ederim.
Sil2020'nin daha iyi olması için birçok şey yapılması lazım.
Hocam merhabalar
YanıtlaSilAlmanya'da postwachtumokonomi diye isimlendirilen bir akım çıktı. Bunlar genelde büyüme kritikçileri olarak bulunuyorlar. Ekonominin illede büyümesine gerek olmadığını ve özellikle çevreci bir iktisadi faaliyetleri savunuyorlar. Bu konuda ne düşünürsünüz? Teşekkürler emeğinize sağlık.
Almanya'da yaşıyor ve ortalama kişi başına gelir de oradaki gibi 40.000 doların üzerinde olsa ben de aynı şeyi savunurdum. Ama dünyada yılda 1.000 doların altında kişi başına gelir düşen ülkeler var. Bunlar büyümesin dersek hep aç kalsınlar demiş oluruz.
SilAçıkcası nüfus artışı kontrollüyle büyümenin rakam değil kalitesini yükseltebilirsiniz ama bu göçmen ve 3 çocuk politikalarıyla olacak iş değil.
SilKarşılaştırmalı üstünlük ve alternatif maliyet. Acaba Kanal İstanbul’a harcanacak parayla İstanbul’da her yere çok çok katlı otopark yapılsa ve dar yollar açılsa daha fazla fayda elde eder miyiz? 1- Dur kalk sonucu oluşan benzin ziyanı önlenir 2- Herkes en az git gel 1.5-2 saat kazanır. 3- Bu otoparklardan gelir elde edilir. Düşük ücretli olursa sürümden kazanılır. Büyük bir gelir kaynağı. 4- İtfaiye araçlarının gecikmesinden kaynaklanan sorunların maliyeti azalır 5- Ambulansların gecikmesinden kaynaklanan ölümler azalır 6- Öğrenciler servislerde ömür tüketmez, kusmaz. 7- Açık yollar nedeniyle ticaret artar. 8- Karbonmonoksit azalır. 9- Kanal İstanbul’un getireceği yeni sıkışıklık önlenir. 10- Doğa kurtulur. 11- İstanbul kurtulur. Zaten komalık, öldürmeyin. Komalık değil diyorsanız gidin Avrupa şehirlerini görün. Başka İstanbul yok.
YanıtlaSilÇok doğru öneriler ama ne yazık ki bunların politik getirisi ve havası kanal İstanbul kadar olmadığı için siyasal açıdan tercih edilmez.
Sil23:43,
Silİstanbul nüfusu daha 6 milyon kişi bile olmadığında,
yazdıklarınızı ve çok daha fazlasını bilimsel olarak raporlayan akademisyenleri, bunları savunan toplum kuruluşlarını, ve siyaseten çözmeye talip olanları;
aziz ve necip halkımız bulduğu her fırsatta derslerini! vermek suretiyle görevden aldırtmış, dışlamış, her fırsatta sandıklara gömmüş,
yetmemiş meydanlarda yuhalamış,
yetmemiş işlerinden ettirmiş,
yetmemiş hapislere atmış,
yetmemiş bir kısmının ölümüne, öldürülmelerine sevinmiş, bayram etmiş,
yetmemiş bir daha ortaya çıkmasınlar diye akademilerini, hocalarını kontrol altına almış,
yetmemiş vatan haini de ilan etmiştir.
Merak etmeyin, halkımızın oy verdiği siyasetçilerimizin hepsinin Avrupanın o şehirlerinde evleri vardır, emlak vergisi vermek suretiyle o Avrupa şehirlerinin gelişimlerine bizzat katkıda bulunmaktadırlar.
Düzenli olarak çeşitli Avrupa şehirlerinde tatil yapmaktadırlar.
Her yıl düzenli olarak oralara gidip eğlenmekte, o düzenin içinde yaşamaktadırlar.
Çocukları o ülkelerde eğitim görmekte, hayatlarını geçirmekte, sürekli oturma ve çalışma izinleri almaktadırlar.
Siyasetçilerimiz neyin ne olduğunu çok iyi bilmektedirler. Üzülmeyin.
Hocam, grafikteki 2019 enflasyon sapmasi yanlis degil mi? Gerceklesen ~%12 enflasyonun hedeften %100'den fazla sapmis olmasi icin enflasyon hedefinin %5-6 olmasi gerekirdi, oysa ekonomi programinda hedeflenen bundan cok daha fazla degil miydi?
YanıtlaSilSiz hükümet tahminlerine bakıyorsunuz. Merkez Bankası'nın enflasyon hedeflemesi uygulamasında hükümetle birlikte saptadığı hedef yıllardır değişmiyor: % 5 enflasyona ulaşmak. 2020'de de aynı hedef var.
SilHocam Merhabalar, vaktinizi alıp bir kaç soru sormak istiyorum Öncelikle ben hukukçu olduğum için iktisada fazlasıyla yabancıyım. Sorularım cahilce gelebilir. :)
YanıtlaSilŞöyle bir yazı okudum. https://www.politikapolitik.com/issizler-tarlalara/
1. Çalışma saatleri, part time çalışma, işsizlik ve verimlilik arasındaki esaslı korelasyon nedir?
2. Biz neden fazla çalışıyoruz? Az kazanıyoruz; çünkü paramız yok. O anlaşılabilir. Mavi yakalıların hali de zaten orada. Özel sektörde 45 saatin üzerinde, fazla mesai ücreti almadan çalışan ve hatta eve iş götüren beyaz yakalılar da çok fazla. Çalışanların sosyal hayatı neredeyse bitiyor. Bu soruma genelde Türklerin tembel olduğu, işten kaytardığı, çok fazla sigara molası verdiği, 10 saatte bile 5 saatlik verim elde edemedikleri; ancak yurt dışında işçilerin 4, 5 saatte mola vermeksizin son derece verimli çalıştıkları ve bunun yeterli oldukları söyleniyor. Doğru mu?
3. Sanırım Çin gibi sanayiye dayalı ihracatla büyümeyi hedefleyen ülkelerde fazla çalışma işçi maliyetlerini azaltıyor. Türkiye'de mi aynı politikayı izliyor. Ucuz mal ihracatıyla mı büyümeye çalışıyoruz?
1. İşsizlik ve verimlilik arasında tam bir korelasyon yoktur. Bazı ülkeler, part time çalışma ile kriz dönemlerinde işsizlik oranını düşürmeye çalışıyorlar. Fransa yaptı. Onların amacı işsizlik istatistiğini düşürmek yerine, geliri biraz daha fazla tabana yaymak, gelirsiz insan bırakmamaktı.
Sil2. Türkiye'deki yasaların eksikliğinden ve düzenlenmemesinden. Türk işçisi ucuzdur, verim genel olarak çok düşüktür. Verim düşüklüğünün tek sebebi insan veya işçi değildir. Hukuki sistem, finansal sistem, ticari kanunlar, sosyal sigortalar, firmaların sermaye yapıları, firmaların sektörleri, ülkedeki genel tasarruf ve kar seviyeleri gibi kriterler ile beraber işçi verimi düşünülmelidir.
Benim şahsi tecrübelerimde, Türk işçilerinin çok düşük verim ile çalıştıklarını gördüm. Yerine göre sermaye eksikliği, yerine göre techizat yetersizliği yerine göre işçinin bilgi seviyesinin olmaması, yerine göre çalışılan firmanın kültürü verimsizlik sebebi idi.
Genele bakınca, Türkiye verimsiz bir ülkedir ekonomide.
3. Çin, fazla çalışan işçisi ile maliyeti düşürür. Çoğu işçinin sosyal hiç bir güvencesi yoktur orada. Adam fabrikada ölse, utanmasalar cesedini çöpe atıp dışardan yeni birini koyacaklar, o kadar önemsizdir işçi.
Türkiye ucuz mal ihracatı yerine, otomobil gibi lojistik taşıma maliyeti yüksek ürünü ucuz işçi ile üretip pazara sunmanın avantajı ile ihracatını artırıyor. Türkiye oto dışında ciddi bir ihracata yönelik üretim yapmıyor.
Türkiye nin fiyat konusunda rekabetçi denilebilecek en büyük sektörü tekstil. İşçilik ucuzladıkça tekstil ihracatı da artar. Tekstili teknoloji ile üretmede en ileri ülke ABD ve Çin dir.
SilÇinde ücretlerin düşük olduğu iddiası doğru değil. Şangayda ortalama işçi ücreti aylık net 1400 dolar. Asgari ücret ise 358 dolar(1). Zaten son yıllarda ücretler çok yükseldiği için bir çok firma üretimi başka ülkelere kaydırdı.
Çinde maliyetlerin düşük olma nedenleri, ölçek ekonomisi, otomasyonda çok ileri olması ve hammaddeler için çevreyi ve insan sağlığını umursamadan madencilik yapmasıdır.
Kaynakça:
(1) https://www.china-briefing.com/news/minimum-wages-china-2020/
Merhaba hocam, maalesef bir ay kadar bir suredir eposta listenize kayitli oldugum halde yeni yazilariniz ciktiginda eposta almadigimi simdi fark ettim. Sorun sitenizden kaynakli olabilir mi?
YanıtlaSiltürkiye hem üçüz açık(cari açık+bütçe açığı+tasarruf açığı) veriyor hem de ters şekilde faizleri indiriyor. üstelik de reel faiz giderek negatife yaklaşıyor. resmen tasarruf etmeyin harcayın deniliyor. dikkat ediniz yatırım yapın denilmiyor zira her yatırım harcamadır ama her harcama yatırım değildir. bu kadar fazla açık verirken faiz indirmek bence finansal kaldıracı gün gelir kırar ve ekonomi dibin de dibini görmeye doğru paraşütsüz şekilde aşağıya doğru uzun bir yolculuğa çıkar. 2020 yılı bütçe açığı GSMH nin % 4 ü olduğunu ve cari açığın da GSMH nin 2 si olduğunu düşünün ki bu %6 lık toplam açığın kapanması için tasarrufların da en az %6 artırılması gerekiyor ki tasarruf-yatırım stabilitesi sağlansın. tasarruf için de ya yatırım yapmayacaksınız ya da harcamaları ciddi derecede kısacaksınız. ya da sürekli vergileri artırıp yeni zamları getireceksiniz ve enflasyonu patlatıp para ve maliye politikalarını tamamen sürdürülemez duruma getireceksiniz.
YanıtlaSil18:12,
SilDamat ülkenin ne kadar açık verebileceğini ölçmeye çalışıyor.
Bir sonraki ekonomi planında ülkenin limitini görsün.
Hocam ulkede doviz artisi beklentisi surekli oldukca ve bu gerceklesene kadar ekdeki doviz varliklarindan vazgecmeyecek tasarruf sahibi bu inaduyla kazanirmi ? Yoksa gerceklik baskilamayla daglanabilirmi bir sure daha resekkurler?
YanıtlaSilBizim ülkemizde yatırımlar dolar ile yapıldıkça tasarruflar altın olarak tutuldukca aç kaldığında köyünden yiyecek yardımı geldikçe verimli çalışma beklemek safdilliktir.
YanıtlaSilHocam merhabalar,
YanıtlaSilMerkez bankası faiz indirimleriyle genişlemeci bir konjoktüre girdiğimiz bu dönemde, hazine tahvil ihraç ederek daraltıcı bir politika uygulamaktadır. Bu bir çelişki midir?Burda yapılmak istenen nedir?
Merkez bankasının dolaşımdaki parayı arttırdığını daha önceki analizlerinizde öğrenmiştik.Talebe bu denli yönlendirme (göreli) yüksek olan enflasyona nasıl bir etki yapacaktır.3 haneli enflasyon günlerine geri döneceğimiz anlamına mı gelir? Sürdürülebilir bir model midir?
Bu koşullarda yapısal reformların maliyeti ne kadar artacaktır? Ekonomi buna ne kadar dayanabilecektir. Bu bedeli kim ödeyecektir?
hocam merhaba
YanıtlaSiltürkiyede 2020 yada 2019 kamu kesiminin büyüklüğü kamu harcamalarının gelirdeki payı düzeyi bileşimi... ve kamu kesiminin istihdamdaki payının verilere göre analizi var mı
türkiye de para politikası naıl geçekleşiyor hocam
YanıtlaSilHocam merhabalar
YanıtlaSilPara talebi olduğunu varsayarsak
1)M.Bankası para hedefleme politikası
2)Faiz hedefleme politikası
3) Enflasyon hedefleme politikası
Nasıl olmalıdır? Bilgilendirebilir misiniz?
Bu, genel kamuoyuna artık% 2 faiz oranıyla kolay kredilerin verildiğini bildirmek için, sadece ciddi kişilerin aşağıdaki iletişim bilgileriyle şimdi kaydolması gerekiyor ........
YanıtlaSilWhats'App Numarası: +13013649726
Eamil: skyfinance88@gmail.com